Favorite films
Don’t forget to select your favorite films!
Don’t forget to select your favorite films!
bu film tam bir delilik.
sinemada öykü anlatıcılığı üzerine ders niyetine okutulması gerekiyor. öykü anlatma sanatının gücünü izleyebileceğimiz nadide eserlerden biri. gerçekten çok güçlü bir film.
yönetmen reklamcılıktan kazandığı bütün parayı bu filme harcıyor. iş evini satmaya kadar gidiyor. öylesine bir tutkuya sahip. onlarca ülke, yıllarca süren çekimler.
o dönem film pek beğenilmiyor üstelik. inanılmaz bir durum. bu filmi söylenen hiçbir şeyi anlamadan bile izleyebilirsiniz, görsel bir ziyafet sunar. gelin görün ki vizyona girdiğinde çoğu kişiden geçer not alamıyor. çünkü insanlar filmi anlamıyorlar.
yıllar sonra izleyenlerin hayranlıkla dolup taştığı, kült bir noktaya geliyor film. yönetmenin hayattayken bu günleri görebilmesi büyük şans.
ali abbasi'nin yaptığı en kötü film olabilir. filme yönetmeni ve trump'ı anlattığı için büyük bir beklentiyle gittim ama tam bir hayal kırıklığı oldu benim için.
filmle alakalı düşüncelerimi söylemeden önce bir şey eklemem gerek. trump'ın aleyhine yapılan bu filmin abd seçimlerinden hemen önce vizyona girmesini kesinlikle iyi niyetli görmüyorum. trump'ın elbette milyon tane hatası vardır, yolsuzluk da yapmıştır insanları da kullanmıştır. sonuçta önce milyarder oldu ardından siyasete atıldı. bu kariyer çizgisine sahip birinin suçsuz olmasını beklemek aptallık olur. fakat seçimlere…
bu akşam kadıköy sinemasında izledim. film o kadar tatlı ve vurucuydu ki. ilk dakikalarda yalnız yaşayan, çocukları yurt dışında olan, küçük bir arkadaş çevresine sahip yalnız bir kadını izledik. hemcinsim olmasındandır belki kadının yalnızlığı beni derinden etkiledi. harika bir evi olmasına rağmen tadını çıkaramıyor oluşu, ayda bir gördüğü arkadaşlarına harika sofra kurup süslenmesi, günleri hep aynı geçtiği için aslında mutsuz oluşu. 70li yaşlarda olmalarına rağmen cıvıl cıvıl bir arkadaş grubu vardı esasında ama kendisini 30 yıldır yalnızlığa mahkum etmişti. işte…
Çok şey anlatıyor gibi görünse de özünde eksik felsefi bilgilerle yarım yamalak bi şeyler anlatmaya çalışan, Hollywood'a göz kırpmak için bolca seks kullanılmış bir iş. Yönetmenin gözümde en ikiyüzlü filmi.
Filmi feminist anlatı olarak görenlerin feminizmden zerre anlamadığını söylemem gerekiyor. Çocuk doğurmak istemediği için intihar eden bi kadını bencil arzularıyla hayata döndüren bi adam var. Cinsiyet fark etmiyor, o insan yaşamak istemedi, deneye dönüşmesi tam olarak profesöre düşmanca bi "tanrı" tanımı yerleştiriyor.
Bella ilerleyen zamanlarda cinselliği keşfediyor ve bolca seks…