erkek çocuğundan az patatesi, çiçekli porselen tabaklarda yediğin bir akşam yemeğindesin. kare parselli muşamba örtünün üzerindeki kırıntıları ıslak bezle bir çırpıda siliyorsun. bir süre sonra, elinde kitaplarıyla duran oğlun el çabukluğuyla masaya yayılıyor. her zaman masanın kullanılan kadarı örtüyle kaplı. liseli bir çocuk, oğlun, baudelaire okuyor. “gençliğim, arada göz alıcı güneş girse de karanlık sağanaklarla doluydu.” ufak kelime hatalarını ve kıvrılmış örtünün ucunu elinle okşar gibi düzeltiyorsun. mektuplar bebe mavisi kağıtlarda. sabahlığın, ceketlerin bebe mavisi. el işi çantan koltuk arasında…
Favorite films
Recent activity
AllRecent reviews
More-
-
La Grande Bouffe 1973
yiyin efendiler yiyin, bu iştah veren sofra sizin.
doyuncaya, tıksırıncaya, patlayıncaya kadar yiyin.Translated from by
Popular reviews
More-
-
The Shadow Play 1992
"ölmek için dua ettim ama tanrı bu isteğime kızdı galiba ve bana yaşam cezası verdi. sonsuza kadar. halbuki unutulup karanlıkta kaybolmak, yok olmak ne güzel. gözlerini kapatıp uyumak, sessizlik.
Translated from by