Kusanagi'nin Ağ'da doğaötesi bir mevcudiyet kazanması; vahdetivücut denen, "bir" olanı "her" yaptığına inanılan o varoluş biçimine yakınsaması; seçilmiş olan ile –bırak yanan bir çalıyı, sesin dahi barınmadığı bir dolaysızlıkta– safi söz yoluyla irtibat kurması; Batou'ya da adeta bir peygamber niteliği kazandırıyor — yapay donanım ve yazılımlar sayesinde, doğaötesi olmasa da insanötesi bir mevcudiyete varmış olan o kişiye, o kadar da bizden olmayan, o kişiye.
Ve bu çağrışım, eserin zihnimdeki kütlesinin, hacminin ve ağırlığının ufakça bir zerresi desem yeridir — okyanustaki su damlası.