Papers by Naime Didem Öz
Güzel Sanatlarda Araştırma ve Değerlendirmeler, 2021
Bu çalışmada keten yetiştiriciliğinde ve dokumacılığında kadim bir geçmişe sahip olan Sinop, Kast... more Bu çalışmada keten yetiştiriciliğinde ve dokumacılığında kadim bir geçmişe sahip olan Sinop, Kastamonu ve Kocaeli illeri ele alınmıştır. Keten lifinin ekiminden, elyaf ve iplik haline gelene kadar geçirdiği işlem basamakları araştırılmıştır. Ayrıca Sinop, Kastamonu ve Kocaeli illerinde keten el dokumacılığında kullanılan araçlar, dokumaya hazırlık aşamaları, dokuma işlemi, dokumaların eni, boyu, çözgü ve atkı sıklığı, eski dokuma örneklerinin kullanım alanları ile yöresel adları ele alınmıştır. Bu illerde yapılan keten dokumacılığı hakkında bilgi verilmiş ve keten dokumacılığını canlandırmak için günümüzde yapılan çalışmalar da başlıklar altında aktarılmıştır.
Jasss- The Journal of Academic Social Science Studies, 2018
Baskil, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan Elazığ iline bağlı bir ilçe olup, ilin batı ... more Baskil, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nde bulunan Elazığ iline bağlı bir ilçe olup, ilin batı tarafında yer almaktadır. Tarihin ilk kültür ve medeniyet merkezlerinden olan Mezopotamya ile Anadolu'yu birbirine bağlayan yollar üzerinde bulunan Baskil, eski bir yerleşim yeridir. Baskil'i eskiden göçebe hayat yaşayan, daha sonraları yerleşik hayata geçen Zeyve, İzolu, Cihanbeyli, Parçikan, Direjan, Herdi ve Aluçlu Aşiretleri yurt tutmuştur. Çalışmaya konu olan Baskil Doğancık Köyü Hacı Hasan Baba Türbesi'nde bulunan halılar, ilçede yaşayan Zeyve Aşireti'ne mensup kişiler tarafından camiye bağışlanmıştır. Anadolu'da yaygın bir gelenek olarak türbe ve camilere bağışlanan halılar, o yörenin kültürel mirasıdır. Bu halılar aşiretlerin kültürleri, örf ve adetleri hakkında bilgiler veren, yazılı olmayan belge niteliğindedir. Bundan birkaç yıl öncesine kadar türbede çok sayıda halı bulunmasına rağmen şimdilerde sadece altı adet halı kalmıştır. Bu halılar Türk düğümü ile dokunmuştur. Halılarda kullanılan atkı ipliği pamuk, çözgü ve ilmek ipliği yündür. Bu çalışmada, Zeyve Aşireti'ne ait Baskil Doğancık Köyü Hacı Ha-
9. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi, 2018
19. ve 20. yüzyılda Harput (Elazığ), ipek böcekçiliği ve dokuma alanında önemli bir ticaret merke... more 19. ve 20. yüzyılda Harput (Elazığ), ipek böcekçiliği ve dokuma alanında önemli bir ticaret merkezi olmuştur. O dönemde Harput, ipek böcekçiliği için gerekli olan dut ağacı sayısı bakımından da Türkiye’de önemli bir yere sahiptir.
Harput Ovası’ndaki köylerde yoğun bir şekilde ipek böceği yetiştirilmiştir ve Harput’a azınlıklar tarafından modern tekniklerle üretim yapan fabrikalar kurulmuştur. 19. yüzyılda dokumalar el tezgâhlarında dokunurken, 20. yüzyıl başlarında şehirde iplik ve kumaş fabrikalarının kurulması ile Harput, Doğu Anadolu Bölgesi’nin ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Bu dönemde, Harput’ta dokuma, giyim ve sanayi malları imalatı ile ilgili faaliyetler göze çarpmaktadır. Hemen hemen her evde pamuk ipliği yapmaya elverişli çıkrıklar ve yine her evde dokuma kuyuları denilen ev tezgâhları mevcuttur. Özellikle ev tezgâhlarında üretilen çuha bezleri ya dokunduğu gibi ya da bu bezlerin üzerine baskı uygulamaları yapılarak kullanılmıştır. İpek böcekçiliği zanaatı, Harput’ta özellikle Hüseynik, Kesirik, Komk (şimdi Yenikapı), Morenig (şimdi Çatalçeşme), Hoğe ve Yeğeki gibi köylerde yapılmaya başlanmıştır. İpek böcekçiliğinin uygulanmaya başlanması kadınların mevcut becerilerinin ortaya çıkmasına, onların tekstil sektöründe çalışarak ekonomik ve sosyal yaşama daha fazla katılmalarına vesile olmuştur.1800’lü yılların son çeyreğinden itibaren Harput bölgesinde ipek kozalarının ve yumurtalarının üretimi ve ihracaatı konusunda önemli gelişmeler meydana gelmiştir. 1880’lerde ipek üretimi ile birlikte Harput’ta yerli imalat ilerlemeye başladığında kaba yünlülerin, mendillerin ve pamuklu elbiselerin üretimi de büyük ölçüde artmıştır. Akçakiraz’da özellikle bu anlamda 1885’ten itibaren bir devrim yaşanır. İlk zamanlarda Harput’taki ipek böceği yetiştiricilerinin, bu mesleğin inceliklerini bilmedikleri anlaşılmaktadır. Bu yüzden ipek böcekçiliği işi ile uğraşan Harputlular, ipek böceğinin tohumunu nasıl uyandıracakları, böcekleri nasıl besleyecekleri, odaları kaç derecede ısıtacakları gibi önemli konularda gerekli olan bilgileri Diyarbakırlı ustalar yardımı ile öğrenmişlerdir. Harput’ta, 1909 yılında bu işin eğitimini vermek üzere bir Darü’l harir açılmıştır. Harput Darü’l harir Mektebi, Harputlu birkaç gencin Bursa İpekçilik Enstitüsü’nde aldıkları tahsilden sonra Harput’ta yaptıkları çalışmalar neticesinde, İl Özel İdaresi’nin katkılarıyla, şehrin kuzeyinde bulunan Yukarı Mezra mevkiinde açılmıştır. Burada eğitim ve öğretim, Torkomyan’ın tesis etmiş olduğu sistem üzerine karma olarak verilmiştir. Öğretim kadrolarını ise, Harir Dârüttalimi ve Halkalı Ziraat Mektebi mezunu olan hocalar oluşturmuştur. Okula şehir halkından yediden yetmişe birçok kişi ilgi göstermiş ve birkaç ay sürecek olan eğitim-öğretim kurslarına katılan kişiler, ipekçilik diploması almışlardır. Okulun periyodik kurslarının bitiminden sonra yapılan sınavları kazananlara ipek böcekçiliği yapma yetkisini kazandıran bir diploma verilmiştir. İpek böceği tohumculuğu ile uğraşmak isteyenler, bu konuda ayrıca bir sınava tabii tutulmuşlardır. Okuldan mezun olan gençler, Mamuretülaziz (Harput) Türk Tohumları Birliği adıyla aralarında özel bir şirket kurmuşlar ve şehirdeki kalifiye ara eleman ihtiyacını karşılamışlardır.
Harput’ta en çok dokunan kumaşlar Şib, Kutnu, Sevai, Saten, Çitari, Manusa ve Muslin olarak adlandırılan kumaşlardır. Harput’taki ipek fabrikalarının sahipleri Kürkçüyan Ailesi ve Fabrikatoryan Kardeşler ipekli dokumalar üreterek Harput’taki ticaretin gelişmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Ayrıca iplik üretimine paralel olarak, Harput şehrinde ve sancak dâhilinde bulunan Bervi, Baskil, Kesirik (Kızılay), Mollakendi, Perçenc (Akçakiraz) ve Tilenzid (Doğankuş) adlı köylerde boyacılık sektörü de gelişmiştir. Tüm bu gelişmeler, Harput’un sosyal ve ekonomik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir. O dönemde ilkel yöntemlerle kadınlar tarafından yapılan ipek böcekçiliği kadının ev işinden sonra başlıca uğraşısı haline gelmiştir.
Bu çalışmada, 19. ve 20. yüzyılda Harput’ta ipek böcekçiliği ve ipekli dokumacılık hakkında ulaşılan bilgileri sunmak amaçlanmıştır. Çalışmanın gerçekleştirilebilmesi için, Harput’ta yaşayan kişilerin o dönemdeki yaşantıları ile ticaret hayatları hakkındaki yazılı kaynaklara başvurulmuştur. Ulaşılabilen Harput ipekli dokumaları hakkında ayrıntılı incelemeler yapılarak elde edilen bilgiler ortaya konmuştur. Ayrıca o dönemde yaşamış kişilerle konu hakkında görüşmeler yapılarak çalışma tamamlanmıştır.
ASIA MINOR STUDIES (INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES) , 2018
Bir kentin kimliği, değişen ve gelişen bilim, sanayi ve iletişim teknolojileri doğrultusunda yeni... more Bir kentin kimliği, değişen ve gelişen bilim, sanayi ve iletişim teknolojileri doğrultusunda yeniden şekillenmektedir. Son yıllarda yaşanan bu değişim ve gelişimler kültürel, sanatsal değeri olan tarihi öneme sahip birçok geleneksel değeri ya ortadan kaldırmış (dönüşüme uğratmış) ya da işlevselliğinin yitirilmesinde ve çağın gerisinde kalmasına neden olmuştur. Bulunduğu bölgenin en eski şehirlerinden biri olan Mardin; dinsel ve etnik açıdan çeşitli unsurları bünyesinde barındıran, farklı etnik grupların bir arada yaşadığı, kültür ve sanatın iç içe geçtiği tarihi bir şehirdir. Mardin’de yaşayan Süryaniler özellikle kuyumculuk gibi el sanatlarında, mimaride ve mimari süslemeciliğinde başarılı olmuşlardır Başarılı oldukları bir diğer geleneksel sanat ise yazmacılıktır. Süryanilerde yazmacılık “hetmo” kelimesi ile ifade edilmektedir. Çoğunlukla pamuklu kumaşlar üzerine fırça ile çizilen desenleri veya kalıp ile yapılan baskıları ifade etmek için “yazmacılık” kelimesi kullanılmaktadır. Anadolu halk sanatlarından yazmacılığın günümüze kadar eski gücü ile ulaşamamış olmasında, geleneklerin hızla terk edilmesinin ve geleneksel sanatlara yeterli değerin verilmemesinin rolü oldukça büyüktür. Oysaki gelişmiş toplumların çağdaş veya modern olarak adlandırılan sanatlarının temelinde geleneksel sanatlardan yararlanıldığı ve bu sanatlara göndermeler yapıldığı görülür. Bu çalışmada yazmacılık sanatından ve Mardin’deki Süryani yazmacılığının son temsilcisi olan Mıksiye Nasra Şimmes Hindi’den bahsedilerek bu kültürün geleneksel sanatlar açısından önemine dikkat çekilmiştir. Çalışmanın gerçekleşmesi için yöntem anlayışı açısından gerekli araçlar olan alan araştırması, kaynak kişi görüşmesi ve literatür taraması teknikleri kullanılmıştır. Yazmacılık kültürünün son temsilcisi olan Mıksiye Nasra Şimmes Hindi’nin hayattayken çekilmiş olan fotoğrafları ve vefatından sonra atölyesinde çekilen fotoğraflar ile Süryani yazmacılık sanatı ve son temsilcisi belgelenmiştir.
ASIA MINOR STUDIES (INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES), 2018
Çanakkale yöresinde Ayvacık, Ezine, Çan ve Kaz Dağları’nda bulunan yerleşim yerlerinin hemen heps... more Çanakkale yöresinde Ayvacık, Ezine, Çan ve Kaz Dağları’nda bulunan yerleşim yerlerinin hemen hepsi birer halı ve düz dokuma yaygı merkezidir. Ezine ile Ayvacık İlçeleri arasında yer alan Yukarıköy’de de dokumacılığın geçmişi oldukça eskidir. 1945-1950’li yıllara kadar yaylak-kışlak hayatı süren ve Karakeçili Aşireti’ne bağlı olan yöre halkı bu tarihten sonra yerleşik hayata geçmiştir. Çanakkale yöresi dokumaları genel olarak Türk dokumalarında görülen karakteristik özellikleri bünyesinde barındırmaktadır. Canlı renklerin kullanıldığı Çanakkale dokumalarında, kırmızı, lacivert ve beyaz ile birlikte bordo, mavi, sarı, yeşil ve mor gibi renkler de kullanılır.
Teknoloji, bilim, sanayi ve iletişim alanlarındaki hızlı değişim ve gelişmeler dokumacılık alanındaki birçok uygulamanın ortadan kalkmasına neden olmuştur. Geçmişte Yörükler kendi koyunlarından elde ettikleri yünleri, yine kendileri çeşitli doğal boyama teknikleri ile renklendirmişler ve iplik haline getirmişlerdir. Bugün ise dokumalarda sentetik boyalar ile renklendirilmiş iplikler kullanılmaktadır.
Yukarıköy’de geçmişte yoğun olarak üretimi yapılmış olan düz dokumalar sadece yaygı ve çeyiz amaçlı kullanılmamış, yorgan olarak da soğuk kış günlerinde bu dokumalardan yararlanılmıştır. Karakeçili Yörükleri’nin bir âdeti olarak her gelinin çeyizinde bulunan bu geleneksel dokumalar kına gecelerinde de fonksiyonel olarak kullanılmıştır. Yukarıköy’de sünnet düğünlerinde kullanılmak üzere hâlen dokuma yapılıyor olması araştırma konusu açısından oldukça önemli ve sevindirici bir olaydır. Bu çalışmada Yukarıköy dokumacılığından ve dokumacılığa bağlı unutulan değerlerden bahsedilerek, bu kültürün geleneksel sanatlar açısından önemine dikkat çekilmiştir. Çalışmanın gerçekleşmesi için yöntem anlayışı ışığında amaca ulaşmada gerekli araçlar olan alan araştırması, kaynak kişi görüşmesi ve literatür taraması teknikleri kullanılmıştır. Ayrıca yöre dokumaları tarafımızdan fotoğraflanarak belgelenmiştir.
SANAT VE TASARIM DERGİSİ , 2019
Karapınar yöresinin sosyal ve ekonomik yapısı içerisinde oldukça önemli bir yere sahip olan tülü ... more Karapınar yöresinin sosyal ve ekonomik yapısı içerisinde oldukça önemli bir yere sahip olan tülü dokumalar aynı zamanda yörenin gelenek ve göreneklerini yansıtan, kültürünü geçmişten geleceğe taşıyan günlük kullanım ürünleridir. Bu çalışmada Karapınar tülü dokumaları kaybolmaya yüz tutmuş kültürel miras kapsamında değerlendirilmiştir. Çalışmanın amacı Karapınar Tülüleri hakkında ortaya çıkan verilerin literatüre kazandırılması, güncel tasarımlara kaynak oluşturulması ve bu şekilde geleneksel dokuma kültürünün gelecek kuşaklara aktarımına katkı sağlanmasıdır. Çalışmada veri toplama araçları olarak literatür taraması, kaynak kişi görüşmesi ve fotoğraf ile belgeleme teknikleri kullanılmıştır. Ulaşılan tülü dokumalardan Karapınar Yöresine ait olanlarının gözlem fişleri oluşturulmuş, renk, hammadde, boyut gibi özellikleri kayıt altına alınmış, teknik ve desen özellikleri açısından da detaylı bir inceleme yapılmıştır. İnceleme sırasında tülü dokumaların daha eski görünmeleri için kimyasal açıcılar ile iplik renklerine müdahaleler yapıldığı, tamir işleminde de bazı alanların orjinale sadık kalınmadan tamir edildiği görülmüştür. Çalışma sonucunda bu gibi durumların kültürel ürünlerin gelecek kuşaklara aktarımına zarar verdiği tespit edilmiştir.
* Bu çalışma Pamukkale Üniversitesi Bilimsel Araştırma Birimi Koordinasyon Birimi (BAP) tarafından 2015HZL029 Numaralı Tülü Motiflerinin Araştırılması ve Yeni Tasarımlarda Kullanımı başlıklı proje kap-samında ortaya çıkmıştır.
Tülü weavings, having an important part in social and economical life in Karapınar region, are very important to transfer the ancient culture of the region to the future and present it in nowadays life. This study considers Karapınar Tülü weavings as a part of the cultural heritage which is about to be lost. The aim of the study is to bring the data about Karapınar Tulu weavings to literature, to be a resource for new designs and to contribute for transfer of traditional weaving culture to next generations. In this study, literature review, interviewing with related experts and documentation by photography are used as data collection tools. Observation notes were formed; features as colour, raw material and dimension were recorded and a detailed examination was done considering technical and design features about the Tulu weavings belonging to Karapınar region. During examination, it was detected that yarn colours were intervened by chemical decolorizers in order to be seen older and while repairing some parts were repaired ignoring the originality. As a result of the study, it was seen that such problems were destroying the transfer of cultural products to next generations.
Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, Mar 10, 2019
Yaylak-kışlak hayat tarzı sürmüş olan Türk kültürünün eserleri arasında gösterilen havlı dokumala... more Yaylak-kışlak hayat tarzı sürmüş olan Türk kültürünün eserleri arasında gösterilen havlı dokumaların üretiminde hayvan postlarından esinlenildiği ve suni post görünümlü olan tülülerin halıya geçişte ilk adım olduğu düşünülmektedir.
Yaz aylarında hayvanlarıyla yaylalara çıkan Yörükler, toplandığında az yer kaplayan ve hafifliği nedeniyle kolay taşınabilen tülüleri çok geniş kullanım alanlarında değerlendirmişlerdir. Tülüler, tıpkı halı gibi atkı, çözgü ve hav sisteminden oluşurlar. Halıdan farklı olarak hav (ilme) sıralarının arasında geniş düz dokuma alanları yer alır. Tülü dokumalarda eğrilmiş veya eğrilmemiş yün ipliklerin yanı sıra işlenmemiş tiftik de kullanılır.
Toplumların kültürlerinin korunarak nesilden nesile aktarımında koleksiyonlar büyük önem taşırlar. Türk kültürünün bir parçası olan tülüler, yakın tarihe kadar ticari değer taşımadıklarından, araştırmacılar ve koleksiyoncular tarafından geç fark edilmişlerdir. Oysaki tülüler yalın anlatım biçimleri sayesinde geleneksel olduğu kadar çağdaş bir görünüme sahiptirler. Kendi yöresinde kullanım alanı bulamayan tülüler bu özellikleri sebebiyle ABD, Kanada ve Avustralya gibi birçok yabancı ülkeden yoğun talep görmektedir. Tülü dokuma tekniği ile motiflerin yerine dokunun ön planda olduğu grafik görüntüler ortaya çıkmaktadır ve bu da günümüz iç mekân tasarımında moda olan bir anlayıştır.
Yurdumuzdaki tülü dokumacılığı ve satışı yurt dışından gelen talebe rağmen, her geçen yıl daha da azalmaktadır. Geçmişte Anadolu’nun hemen hemen bütün yörelerinde tülü dokunurken bugün sadece Sivas Yıldızeli, Balıkesir İvrindi, Kütahya Simav, Aksaray Sultanhanı, Konya ve Malatya’da az sayıda tülü dokunmaktadır. Bunun başlıca nedeni, Türkiye’de üretim yapan firmaların, Pakistan, Çin ve İran gibi el dokumacılığı ile tamirini çok ucuza yapan ülkelerdeki firmalar ile fiyat farkından dolayı rekabet edememeleridir. Kaliteli hammadde ve dokuyucu bulmakta çekilen zorluklar da bu durumun oluşmasında etkilidir.
Geçmişte dokunmuş tülülerin çoğu kullanım sonucunda yıpranarak yok olmuştur. Bu durum göz önüne alındığında geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran değerlerin elde kalanlarının kayıt altına alınması, korunması ve saklanması kültürel sürekliliğin sağlanabilmesi için daha önemli hale gelmektedir. Yapılan çalışma kapsamında 1983 yılından beri halı imalatı ve ihracatı ile uğraşan Vardarsuyu Ailesi’ne ait tülü koleksiyonunda yer alan dokumalardan seçilenler incelenmiştir. Örnekler için gözlem fişleri doldurularak, hammadde, boyut, hav uzunluğu, renk ve kompozisyon gibi özellikleri kayıt altına alınmıştır. Ayrıca incelenen tülülerin fotoğrafları çekilmiş, ölçekli çizimleri yapılmıştır.
Bu çalışma ile koleksiyonda yer alan tülüler hakkında elde edinilen bilgilerin yazılı hale getirilerek dokuma literatürüne kazandırılması, ileride dokunabilecek yeni örnekler için kaynak oluşturulması ve böylece dokuma kültürünün gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Conference Presentations by Naime Didem Öz
The fabric decoration art performed on cotton, linen or rarely silk fabrics by using b... more The fabric decoration art performed on cotton, linen or rarely silk fabrics by using brush so-called pencil or mould or by using both is called as “block printing”.
Block printing is one of the arts, which best reflect traditions, customs and tastes of the society. Block printing, like all fields of art, allows that the person making block printing reveal his genuine tastes and creativity. Block printing, which can be rapidly replicated and has economic returns, has a special place and significance in our folk arts, our national cultural assets.
Headscarf is one of the areas of usage that emerged by the color and mould sense of the people of Anatolia. Hand-printed headscarf is generally made from cotton or squarish cloths called as mermersahi or tulbent. Almost all of the hand-printed headscarves are decorated with plant motifs and made by using mould-pencil printing technique. Today, it's almost impossible to find a brand new hand-printed scarf made by using wooden mould or pencil. These hand-printed scarves can be found in a limited number of museums and collections.
In this study, examples for hand-printed scarves with plant motifs included in private collections will be given and these hand-printed scarves will be scrutinized in terms of color, mould and composition.
Yazmacılık, çoğunlukla pamuklu kumaşlar üzerine, kalem diye tabir edilen fırça, kalıp veya her ik... more Yazmacılık, çoğunlukla pamuklu kumaşlar üzerine, kalem diye tabir edilen fırça, kalıp veya her ikisi birden kullanılarak yapılan kumaş süsleme sanatıdır.
Yazmacılık tarihine bakıldığında, İstanbul’un ayrı bir yeri ve önemi olduğu görülür. Yazmacılığın, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda, Bağlarbaşı, Yeni Mahalle, Ayazma, Fıstıkağacı, İcadiye, Çengelköy, Kandilli gibi denize kıyısı olan yerlerinde yoğun olarak yapıldığı da bilinmektedir. Üsküdar’ın bu mahalle ve semtlerinin hepsinin geçmişinde, kumaş üzerine baskılar yapan yazma ustalarının, anilin kokan atölyelerin izleri görülür. Eski İstanbul’un tarihsel dokusundaki izler hızla ve birer birer yok olurken, bu izleri yazılı hale getirmek ve gelecek kuşaklara aktarmak büyük önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, yazmacılık hakkındaki mevcut bilgilere katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Alan araştırmasına ve kaynak kişiler ile görüşmelere dayanan bu çalışmada, İcadiye’den Kuzguncuk’a inen Fıstıkağacı Yokuşu ve çevresinde yaşayarak, ömrünü yazmacılığa adamış, çoğu yaşamını yitirmiş ustaların hayat hikâyeleri, o döneme tanıklık etmiş kişilerin ağzından aktarılmıştır.
Block Printer Turnayan Family and Establishment of the First Screen Printing Atelier in Üsküdar
O... more Block Printer Turnayan Family and Establishment of the First Screen Printing Atelier in Üsküdar
One of the traditional arts of the Turkish culture, block printing is a fabric ornamentation art mostly applied on cotton fabrics using brushes or stencils or both. It is clear that block prints manufactured in different ateliers of various districts of İstanbul hold an important and unique position in the history of block printing. Üsküdar is one of the districts of İstanbul where block printing is heavily exercised. Block prints manufactured here are distinguished from others with their differences in patterns and high quality and are named "Üsküdar Block Prints" in literature.
This study discusses “Turnayan” family from İstanbul who lived in Üsküdar for generations and conveys their adventure of block printing starting from hand carved blocks and continuing with mould blocks. The study also discusses screen printing attempts of Garbiz Turnayan and introduces the first screen printing atelier on the Anatolian Side of İstanbul.
This study aims for recording information which is not available in literature about development and history of block printing in Üsküdar. To this end, a literate review was conducted, the study was built on a scientific foundation and field study, personal interviews and in-situ observation methods were used. Documentation was also provided with photographs.
Keywords: Culture, Traditional Arts, Üsküdar, Block Printing, Screen Printing.
Books by Naime Didem Öz
SANAT VE İLETİŞİM/TEORİK VE AMPİRİK KATKILAR, 2021
Yazmalardaki El İzleri, 2017
Uploads
Papers by Naime Didem Öz
Harput Ovası’ndaki köylerde yoğun bir şekilde ipek böceği yetiştirilmiştir ve Harput’a azınlıklar tarafından modern tekniklerle üretim yapan fabrikalar kurulmuştur. 19. yüzyılda dokumalar el tezgâhlarında dokunurken, 20. yüzyıl başlarında şehirde iplik ve kumaş fabrikalarının kurulması ile Harput, Doğu Anadolu Bölgesi’nin ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Bu dönemde, Harput’ta dokuma, giyim ve sanayi malları imalatı ile ilgili faaliyetler göze çarpmaktadır. Hemen hemen her evde pamuk ipliği yapmaya elverişli çıkrıklar ve yine her evde dokuma kuyuları denilen ev tezgâhları mevcuttur. Özellikle ev tezgâhlarında üretilen çuha bezleri ya dokunduğu gibi ya da bu bezlerin üzerine baskı uygulamaları yapılarak kullanılmıştır. İpek böcekçiliği zanaatı, Harput’ta özellikle Hüseynik, Kesirik, Komk (şimdi Yenikapı), Morenig (şimdi Çatalçeşme), Hoğe ve Yeğeki gibi köylerde yapılmaya başlanmıştır. İpek böcekçiliğinin uygulanmaya başlanması kadınların mevcut becerilerinin ortaya çıkmasına, onların tekstil sektöründe çalışarak ekonomik ve sosyal yaşama daha fazla katılmalarına vesile olmuştur.1800’lü yılların son çeyreğinden itibaren Harput bölgesinde ipek kozalarının ve yumurtalarının üretimi ve ihracaatı konusunda önemli gelişmeler meydana gelmiştir. 1880’lerde ipek üretimi ile birlikte Harput’ta yerli imalat ilerlemeye başladığında kaba yünlülerin, mendillerin ve pamuklu elbiselerin üretimi de büyük ölçüde artmıştır. Akçakiraz’da özellikle bu anlamda 1885’ten itibaren bir devrim yaşanır. İlk zamanlarda Harput’taki ipek böceği yetiştiricilerinin, bu mesleğin inceliklerini bilmedikleri anlaşılmaktadır. Bu yüzden ipek böcekçiliği işi ile uğraşan Harputlular, ipek böceğinin tohumunu nasıl uyandıracakları, böcekleri nasıl besleyecekleri, odaları kaç derecede ısıtacakları gibi önemli konularda gerekli olan bilgileri Diyarbakırlı ustalar yardımı ile öğrenmişlerdir. Harput’ta, 1909 yılında bu işin eğitimini vermek üzere bir Darü’l harir açılmıştır. Harput Darü’l harir Mektebi, Harputlu birkaç gencin Bursa İpekçilik Enstitüsü’nde aldıkları tahsilden sonra Harput’ta yaptıkları çalışmalar neticesinde, İl Özel İdaresi’nin katkılarıyla, şehrin kuzeyinde bulunan Yukarı Mezra mevkiinde açılmıştır. Burada eğitim ve öğretim, Torkomyan’ın tesis etmiş olduğu sistem üzerine karma olarak verilmiştir. Öğretim kadrolarını ise, Harir Dârüttalimi ve Halkalı Ziraat Mektebi mezunu olan hocalar oluşturmuştur. Okula şehir halkından yediden yetmişe birçok kişi ilgi göstermiş ve birkaç ay sürecek olan eğitim-öğretim kurslarına katılan kişiler, ipekçilik diploması almışlardır. Okulun periyodik kurslarının bitiminden sonra yapılan sınavları kazananlara ipek böcekçiliği yapma yetkisini kazandıran bir diploma verilmiştir. İpek böceği tohumculuğu ile uğraşmak isteyenler, bu konuda ayrıca bir sınava tabii tutulmuşlardır. Okuldan mezun olan gençler, Mamuretülaziz (Harput) Türk Tohumları Birliği adıyla aralarında özel bir şirket kurmuşlar ve şehirdeki kalifiye ara eleman ihtiyacını karşılamışlardır.
Harput’ta en çok dokunan kumaşlar Şib, Kutnu, Sevai, Saten, Çitari, Manusa ve Muslin olarak adlandırılan kumaşlardır. Harput’taki ipek fabrikalarının sahipleri Kürkçüyan Ailesi ve Fabrikatoryan Kardeşler ipekli dokumalar üreterek Harput’taki ticaretin gelişmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Ayrıca iplik üretimine paralel olarak, Harput şehrinde ve sancak dâhilinde bulunan Bervi, Baskil, Kesirik (Kızılay), Mollakendi, Perçenc (Akçakiraz) ve Tilenzid (Doğankuş) adlı köylerde boyacılık sektörü de gelişmiştir. Tüm bu gelişmeler, Harput’un sosyal ve ekonomik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir. O dönemde ilkel yöntemlerle kadınlar tarafından yapılan ipek böcekçiliği kadının ev işinden sonra başlıca uğraşısı haline gelmiştir.
Bu çalışmada, 19. ve 20. yüzyılda Harput’ta ipek böcekçiliği ve ipekli dokumacılık hakkında ulaşılan bilgileri sunmak amaçlanmıştır. Çalışmanın gerçekleştirilebilmesi için, Harput’ta yaşayan kişilerin o dönemdeki yaşantıları ile ticaret hayatları hakkındaki yazılı kaynaklara başvurulmuştur. Ulaşılabilen Harput ipekli dokumaları hakkında ayrıntılı incelemeler yapılarak elde edilen bilgiler ortaya konmuştur. Ayrıca o dönemde yaşamış kişilerle konu hakkında görüşmeler yapılarak çalışma tamamlanmıştır.
Teknoloji, bilim, sanayi ve iletişim alanlarındaki hızlı değişim ve gelişmeler dokumacılık alanındaki birçok uygulamanın ortadan kalkmasına neden olmuştur. Geçmişte Yörükler kendi koyunlarından elde ettikleri yünleri, yine kendileri çeşitli doğal boyama teknikleri ile renklendirmişler ve iplik haline getirmişlerdir. Bugün ise dokumalarda sentetik boyalar ile renklendirilmiş iplikler kullanılmaktadır.
Yukarıköy’de geçmişte yoğun olarak üretimi yapılmış olan düz dokumalar sadece yaygı ve çeyiz amaçlı kullanılmamış, yorgan olarak da soğuk kış günlerinde bu dokumalardan yararlanılmıştır. Karakeçili Yörükleri’nin bir âdeti olarak her gelinin çeyizinde bulunan bu geleneksel dokumalar kına gecelerinde de fonksiyonel olarak kullanılmıştır. Yukarıköy’de sünnet düğünlerinde kullanılmak üzere hâlen dokuma yapılıyor olması araştırma konusu açısından oldukça önemli ve sevindirici bir olaydır. Bu çalışmada Yukarıköy dokumacılığından ve dokumacılığa bağlı unutulan değerlerden bahsedilerek, bu kültürün geleneksel sanatlar açısından önemine dikkat çekilmiştir. Çalışmanın gerçekleşmesi için yöntem anlayışı ışığında amaca ulaşmada gerekli araçlar olan alan araştırması, kaynak kişi görüşmesi ve literatür taraması teknikleri kullanılmıştır. Ayrıca yöre dokumaları tarafımızdan fotoğraflanarak belgelenmiştir.
* Bu çalışma Pamukkale Üniversitesi Bilimsel Araştırma Birimi Koordinasyon Birimi (BAP) tarafından 2015HZL029 Numaralı Tülü Motiflerinin Araştırılması ve Yeni Tasarımlarda Kullanımı başlıklı proje kap-samında ortaya çıkmıştır.
Tülü weavings, having an important part in social and economical life in Karapınar region, are very important to transfer the ancient culture of the region to the future and present it in nowadays life. This study considers Karapınar Tülü weavings as a part of the cultural heritage which is about to be lost. The aim of the study is to bring the data about Karapınar Tulu weavings to literature, to be a resource for new designs and to contribute for transfer of traditional weaving culture to next generations. In this study, literature review, interviewing with related experts and documentation by photography are used as data collection tools. Observation notes were formed; features as colour, raw material and dimension were recorded and a detailed examination was done considering technical and design features about the Tulu weavings belonging to Karapınar region. During examination, it was detected that yarn colours were intervened by chemical decolorizers in order to be seen older and while repairing some parts were repaired ignoring the originality. As a result of the study, it was seen that such problems were destroying the transfer of cultural products to next generations.
Yaz aylarında hayvanlarıyla yaylalara çıkan Yörükler, toplandığında az yer kaplayan ve hafifliği nedeniyle kolay taşınabilen tülüleri çok geniş kullanım alanlarında değerlendirmişlerdir. Tülüler, tıpkı halı gibi atkı, çözgü ve hav sisteminden oluşurlar. Halıdan farklı olarak hav (ilme) sıralarının arasında geniş düz dokuma alanları yer alır. Tülü dokumalarda eğrilmiş veya eğrilmemiş yün ipliklerin yanı sıra işlenmemiş tiftik de kullanılır.
Toplumların kültürlerinin korunarak nesilden nesile aktarımında koleksiyonlar büyük önem taşırlar. Türk kültürünün bir parçası olan tülüler, yakın tarihe kadar ticari değer taşımadıklarından, araştırmacılar ve koleksiyoncular tarafından geç fark edilmişlerdir. Oysaki tülüler yalın anlatım biçimleri sayesinde geleneksel olduğu kadar çağdaş bir görünüme sahiptirler. Kendi yöresinde kullanım alanı bulamayan tülüler bu özellikleri sebebiyle ABD, Kanada ve Avustralya gibi birçok yabancı ülkeden yoğun talep görmektedir. Tülü dokuma tekniği ile motiflerin yerine dokunun ön planda olduğu grafik görüntüler ortaya çıkmaktadır ve bu da günümüz iç mekân tasarımında moda olan bir anlayıştır.
Yurdumuzdaki tülü dokumacılığı ve satışı yurt dışından gelen talebe rağmen, her geçen yıl daha da azalmaktadır. Geçmişte Anadolu’nun hemen hemen bütün yörelerinde tülü dokunurken bugün sadece Sivas Yıldızeli, Balıkesir İvrindi, Kütahya Simav, Aksaray Sultanhanı, Konya ve Malatya’da az sayıda tülü dokunmaktadır. Bunun başlıca nedeni, Türkiye’de üretim yapan firmaların, Pakistan, Çin ve İran gibi el dokumacılığı ile tamirini çok ucuza yapan ülkelerdeki firmalar ile fiyat farkından dolayı rekabet edememeleridir. Kaliteli hammadde ve dokuyucu bulmakta çekilen zorluklar da bu durumun oluşmasında etkilidir.
Geçmişte dokunmuş tülülerin çoğu kullanım sonucunda yıpranarak yok olmuştur. Bu durum göz önüne alındığında geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran değerlerin elde kalanlarının kayıt altına alınması, korunması ve saklanması kültürel sürekliliğin sağlanabilmesi için daha önemli hale gelmektedir. Yapılan çalışma kapsamında 1983 yılından beri halı imalatı ve ihracatı ile uğraşan Vardarsuyu Ailesi’ne ait tülü koleksiyonunda yer alan dokumalardan seçilenler incelenmiştir. Örnekler için gözlem fişleri doldurularak, hammadde, boyut, hav uzunluğu, renk ve kompozisyon gibi özellikleri kayıt altına alınmıştır. Ayrıca incelenen tülülerin fotoğrafları çekilmiş, ölçekli çizimleri yapılmıştır.
Bu çalışma ile koleksiyonda yer alan tülüler hakkında elde edinilen bilgilerin yazılı hale getirilerek dokuma literatürüne kazandırılması, ileride dokunabilecek yeni örnekler için kaynak oluşturulması ve böylece dokuma kültürünün gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Conference Presentations by Naime Didem Öz
Block printing is one of the arts, which best reflect traditions, customs and tastes of the society. Block printing, like all fields of art, allows that the person making block printing reveal his genuine tastes and creativity. Block printing, which can be rapidly replicated and has economic returns, has a special place and significance in our folk arts, our national cultural assets.
Headscarf is one of the areas of usage that emerged by the color and mould sense of the people of Anatolia. Hand-printed headscarf is generally made from cotton or squarish cloths called as mermersahi or tulbent. Almost all of the hand-printed headscarves are decorated with plant motifs and made by using mould-pencil printing technique. Today, it's almost impossible to find a brand new hand-printed scarf made by using wooden mould or pencil. These hand-printed scarves can be found in a limited number of museums and collections.
In this study, examples for hand-printed scarves with plant motifs included in private collections will be given and these hand-printed scarves will be scrutinized in terms of color, mould and composition.
Yazmacılık tarihine bakıldığında, İstanbul’un ayrı bir yeri ve önemi olduğu görülür. Yazmacılığın, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda, Bağlarbaşı, Yeni Mahalle, Ayazma, Fıstıkağacı, İcadiye, Çengelköy, Kandilli gibi denize kıyısı olan yerlerinde yoğun olarak yapıldığı da bilinmektedir. Üsküdar’ın bu mahalle ve semtlerinin hepsinin geçmişinde, kumaş üzerine baskılar yapan yazma ustalarının, anilin kokan atölyelerin izleri görülür. Eski İstanbul’un tarihsel dokusundaki izler hızla ve birer birer yok olurken, bu izleri yazılı hale getirmek ve gelecek kuşaklara aktarmak büyük önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, yazmacılık hakkındaki mevcut bilgilere katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Alan araştırmasına ve kaynak kişiler ile görüşmelere dayanan bu çalışmada, İcadiye’den Kuzguncuk’a inen Fıstıkağacı Yokuşu ve çevresinde yaşayarak, ömrünü yazmacılığa adamış, çoğu yaşamını yitirmiş ustaların hayat hikâyeleri, o döneme tanıklık etmiş kişilerin ağzından aktarılmıştır.
One of the traditional arts of the Turkish culture, block printing is a fabric ornamentation art mostly applied on cotton fabrics using brushes or stencils or both. It is clear that block prints manufactured in different ateliers of various districts of İstanbul hold an important and unique position in the history of block printing. Üsküdar is one of the districts of İstanbul where block printing is heavily exercised. Block prints manufactured here are distinguished from others with their differences in patterns and high quality and are named "Üsküdar Block Prints" in literature.
This study discusses “Turnayan” family from İstanbul who lived in Üsküdar for generations and conveys their adventure of block printing starting from hand carved blocks and continuing with mould blocks. The study also discusses screen printing attempts of Garbiz Turnayan and introduces the first screen printing atelier on the Anatolian Side of İstanbul.
This study aims for recording information which is not available in literature about development and history of block printing in Üsküdar. To this end, a literate review was conducted, the study was built on a scientific foundation and field study, personal interviews and in-situ observation methods were used. Documentation was also provided with photographs.
Keywords: Culture, Traditional Arts, Üsküdar, Block Printing, Screen Printing.
Books by Naime Didem Öz
Harput Ovası’ndaki köylerde yoğun bir şekilde ipek böceği yetiştirilmiştir ve Harput’a azınlıklar tarafından modern tekniklerle üretim yapan fabrikalar kurulmuştur. 19. yüzyılda dokumalar el tezgâhlarında dokunurken, 20. yüzyıl başlarında şehirde iplik ve kumaş fabrikalarının kurulması ile Harput, Doğu Anadolu Bölgesi’nin ticaret merkezlerinden biri olmuştur. Bu dönemde, Harput’ta dokuma, giyim ve sanayi malları imalatı ile ilgili faaliyetler göze çarpmaktadır. Hemen hemen her evde pamuk ipliği yapmaya elverişli çıkrıklar ve yine her evde dokuma kuyuları denilen ev tezgâhları mevcuttur. Özellikle ev tezgâhlarında üretilen çuha bezleri ya dokunduğu gibi ya da bu bezlerin üzerine baskı uygulamaları yapılarak kullanılmıştır. İpek böcekçiliği zanaatı, Harput’ta özellikle Hüseynik, Kesirik, Komk (şimdi Yenikapı), Morenig (şimdi Çatalçeşme), Hoğe ve Yeğeki gibi köylerde yapılmaya başlanmıştır. İpek böcekçiliğinin uygulanmaya başlanması kadınların mevcut becerilerinin ortaya çıkmasına, onların tekstil sektöründe çalışarak ekonomik ve sosyal yaşama daha fazla katılmalarına vesile olmuştur.1800’lü yılların son çeyreğinden itibaren Harput bölgesinde ipek kozalarının ve yumurtalarının üretimi ve ihracaatı konusunda önemli gelişmeler meydana gelmiştir. 1880’lerde ipek üretimi ile birlikte Harput’ta yerli imalat ilerlemeye başladığında kaba yünlülerin, mendillerin ve pamuklu elbiselerin üretimi de büyük ölçüde artmıştır. Akçakiraz’da özellikle bu anlamda 1885’ten itibaren bir devrim yaşanır. İlk zamanlarda Harput’taki ipek böceği yetiştiricilerinin, bu mesleğin inceliklerini bilmedikleri anlaşılmaktadır. Bu yüzden ipek böcekçiliği işi ile uğraşan Harputlular, ipek böceğinin tohumunu nasıl uyandıracakları, böcekleri nasıl besleyecekleri, odaları kaç derecede ısıtacakları gibi önemli konularda gerekli olan bilgileri Diyarbakırlı ustalar yardımı ile öğrenmişlerdir. Harput’ta, 1909 yılında bu işin eğitimini vermek üzere bir Darü’l harir açılmıştır. Harput Darü’l harir Mektebi, Harputlu birkaç gencin Bursa İpekçilik Enstitüsü’nde aldıkları tahsilden sonra Harput’ta yaptıkları çalışmalar neticesinde, İl Özel İdaresi’nin katkılarıyla, şehrin kuzeyinde bulunan Yukarı Mezra mevkiinde açılmıştır. Burada eğitim ve öğretim, Torkomyan’ın tesis etmiş olduğu sistem üzerine karma olarak verilmiştir. Öğretim kadrolarını ise, Harir Dârüttalimi ve Halkalı Ziraat Mektebi mezunu olan hocalar oluşturmuştur. Okula şehir halkından yediden yetmişe birçok kişi ilgi göstermiş ve birkaç ay sürecek olan eğitim-öğretim kurslarına katılan kişiler, ipekçilik diploması almışlardır. Okulun periyodik kurslarının bitiminden sonra yapılan sınavları kazananlara ipek böcekçiliği yapma yetkisini kazandıran bir diploma verilmiştir. İpek böceği tohumculuğu ile uğraşmak isteyenler, bu konuda ayrıca bir sınava tabii tutulmuşlardır. Okuldan mezun olan gençler, Mamuretülaziz (Harput) Türk Tohumları Birliği adıyla aralarında özel bir şirket kurmuşlar ve şehirdeki kalifiye ara eleman ihtiyacını karşılamışlardır.
Harput’ta en çok dokunan kumaşlar Şib, Kutnu, Sevai, Saten, Çitari, Manusa ve Muslin olarak adlandırılan kumaşlardır. Harput’taki ipek fabrikalarının sahipleri Kürkçüyan Ailesi ve Fabrikatoryan Kardeşler ipekli dokumalar üreterek Harput’taki ticaretin gelişmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Ayrıca iplik üretimine paralel olarak, Harput şehrinde ve sancak dâhilinde bulunan Bervi, Baskil, Kesirik (Kızılay), Mollakendi, Perçenc (Akçakiraz) ve Tilenzid (Doğankuş) adlı köylerde boyacılık sektörü de gelişmiştir. Tüm bu gelişmeler, Harput’un sosyal ve ekonomik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir. O dönemde ilkel yöntemlerle kadınlar tarafından yapılan ipek böcekçiliği kadının ev işinden sonra başlıca uğraşısı haline gelmiştir.
Bu çalışmada, 19. ve 20. yüzyılda Harput’ta ipek böcekçiliği ve ipekli dokumacılık hakkında ulaşılan bilgileri sunmak amaçlanmıştır. Çalışmanın gerçekleştirilebilmesi için, Harput’ta yaşayan kişilerin o dönemdeki yaşantıları ile ticaret hayatları hakkındaki yazılı kaynaklara başvurulmuştur. Ulaşılabilen Harput ipekli dokumaları hakkında ayrıntılı incelemeler yapılarak elde edilen bilgiler ortaya konmuştur. Ayrıca o dönemde yaşamış kişilerle konu hakkında görüşmeler yapılarak çalışma tamamlanmıştır.
Teknoloji, bilim, sanayi ve iletişim alanlarındaki hızlı değişim ve gelişmeler dokumacılık alanındaki birçok uygulamanın ortadan kalkmasına neden olmuştur. Geçmişte Yörükler kendi koyunlarından elde ettikleri yünleri, yine kendileri çeşitli doğal boyama teknikleri ile renklendirmişler ve iplik haline getirmişlerdir. Bugün ise dokumalarda sentetik boyalar ile renklendirilmiş iplikler kullanılmaktadır.
Yukarıköy’de geçmişte yoğun olarak üretimi yapılmış olan düz dokumalar sadece yaygı ve çeyiz amaçlı kullanılmamış, yorgan olarak da soğuk kış günlerinde bu dokumalardan yararlanılmıştır. Karakeçili Yörükleri’nin bir âdeti olarak her gelinin çeyizinde bulunan bu geleneksel dokumalar kına gecelerinde de fonksiyonel olarak kullanılmıştır. Yukarıköy’de sünnet düğünlerinde kullanılmak üzere hâlen dokuma yapılıyor olması araştırma konusu açısından oldukça önemli ve sevindirici bir olaydır. Bu çalışmada Yukarıköy dokumacılığından ve dokumacılığa bağlı unutulan değerlerden bahsedilerek, bu kültürün geleneksel sanatlar açısından önemine dikkat çekilmiştir. Çalışmanın gerçekleşmesi için yöntem anlayışı ışığında amaca ulaşmada gerekli araçlar olan alan araştırması, kaynak kişi görüşmesi ve literatür taraması teknikleri kullanılmıştır. Ayrıca yöre dokumaları tarafımızdan fotoğraflanarak belgelenmiştir.
* Bu çalışma Pamukkale Üniversitesi Bilimsel Araştırma Birimi Koordinasyon Birimi (BAP) tarafından 2015HZL029 Numaralı Tülü Motiflerinin Araştırılması ve Yeni Tasarımlarda Kullanımı başlıklı proje kap-samında ortaya çıkmıştır.
Tülü weavings, having an important part in social and economical life in Karapınar region, are very important to transfer the ancient culture of the region to the future and present it in nowadays life. This study considers Karapınar Tülü weavings as a part of the cultural heritage which is about to be lost. The aim of the study is to bring the data about Karapınar Tulu weavings to literature, to be a resource for new designs and to contribute for transfer of traditional weaving culture to next generations. In this study, literature review, interviewing with related experts and documentation by photography are used as data collection tools. Observation notes were formed; features as colour, raw material and dimension were recorded and a detailed examination was done considering technical and design features about the Tulu weavings belonging to Karapınar region. During examination, it was detected that yarn colours were intervened by chemical decolorizers in order to be seen older and while repairing some parts were repaired ignoring the originality. As a result of the study, it was seen that such problems were destroying the transfer of cultural products to next generations.
Yaz aylarında hayvanlarıyla yaylalara çıkan Yörükler, toplandığında az yer kaplayan ve hafifliği nedeniyle kolay taşınabilen tülüleri çok geniş kullanım alanlarında değerlendirmişlerdir. Tülüler, tıpkı halı gibi atkı, çözgü ve hav sisteminden oluşurlar. Halıdan farklı olarak hav (ilme) sıralarının arasında geniş düz dokuma alanları yer alır. Tülü dokumalarda eğrilmiş veya eğrilmemiş yün ipliklerin yanı sıra işlenmemiş tiftik de kullanılır.
Toplumların kültürlerinin korunarak nesilden nesile aktarımında koleksiyonlar büyük önem taşırlar. Türk kültürünün bir parçası olan tülüler, yakın tarihe kadar ticari değer taşımadıklarından, araştırmacılar ve koleksiyoncular tarafından geç fark edilmişlerdir. Oysaki tülüler yalın anlatım biçimleri sayesinde geleneksel olduğu kadar çağdaş bir görünüme sahiptirler. Kendi yöresinde kullanım alanı bulamayan tülüler bu özellikleri sebebiyle ABD, Kanada ve Avustralya gibi birçok yabancı ülkeden yoğun talep görmektedir. Tülü dokuma tekniği ile motiflerin yerine dokunun ön planda olduğu grafik görüntüler ortaya çıkmaktadır ve bu da günümüz iç mekân tasarımında moda olan bir anlayıştır.
Yurdumuzdaki tülü dokumacılığı ve satışı yurt dışından gelen talebe rağmen, her geçen yıl daha da azalmaktadır. Geçmişte Anadolu’nun hemen hemen bütün yörelerinde tülü dokunurken bugün sadece Sivas Yıldızeli, Balıkesir İvrindi, Kütahya Simav, Aksaray Sultanhanı, Konya ve Malatya’da az sayıda tülü dokunmaktadır. Bunun başlıca nedeni, Türkiye’de üretim yapan firmaların, Pakistan, Çin ve İran gibi el dokumacılığı ile tamirini çok ucuza yapan ülkelerdeki firmalar ile fiyat farkından dolayı rekabet edememeleridir. Kaliteli hammadde ve dokuyucu bulmakta çekilen zorluklar da bu durumun oluşmasında etkilidir.
Geçmişte dokunmuş tülülerin çoğu kullanım sonucunda yıpranarak yok olmuştur. Bu durum göz önüne alındığında geçmiş ile gelecek arasında bağ kuran değerlerin elde kalanlarının kayıt altına alınması, korunması ve saklanması kültürel sürekliliğin sağlanabilmesi için daha önemli hale gelmektedir. Yapılan çalışma kapsamında 1983 yılından beri halı imalatı ve ihracatı ile uğraşan Vardarsuyu Ailesi’ne ait tülü koleksiyonunda yer alan dokumalardan seçilenler incelenmiştir. Örnekler için gözlem fişleri doldurularak, hammadde, boyut, hav uzunluğu, renk ve kompozisyon gibi özellikleri kayıt altına alınmıştır. Ayrıca incelenen tülülerin fotoğrafları çekilmiş, ölçekli çizimleri yapılmıştır.
Bu çalışma ile koleksiyonda yer alan tülüler hakkında elde edinilen bilgilerin yazılı hale getirilerek dokuma literatürüne kazandırılması, ileride dokunabilecek yeni örnekler için kaynak oluşturulması ve böylece dokuma kültürünün gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır.
Block printing is one of the arts, which best reflect traditions, customs and tastes of the society. Block printing, like all fields of art, allows that the person making block printing reveal his genuine tastes and creativity. Block printing, which can be rapidly replicated and has economic returns, has a special place and significance in our folk arts, our national cultural assets.
Headscarf is one of the areas of usage that emerged by the color and mould sense of the people of Anatolia. Hand-printed headscarf is generally made from cotton or squarish cloths called as mermersahi or tulbent. Almost all of the hand-printed headscarves are decorated with plant motifs and made by using mould-pencil printing technique. Today, it's almost impossible to find a brand new hand-printed scarf made by using wooden mould or pencil. These hand-printed scarves can be found in a limited number of museums and collections.
In this study, examples for hand-printed scarves with plant motifs included in private collections will be given and these hand-printed scarves will be scrutinized in terms of color, mould and composition.
Yazmacılık tarihine bakıldığında, İstanbul’un ayrı bir yeri ve önemi olduğu görülür. Yazmacılığın, İstanbul’un Anadolu Yakası’nda, Bağlarbaşı, Yeni Mahalle, Ayazma, Fıstıkağacı, İcadiye, Çengelköy, Kandilli gibi denize kıyısı olan yerlerinde yoğun olarak yapıldığı da bilinmektedir. Üsküdar’ın bu mahalle ve semtlerinin hepsinin geçmişinde, kumaş üzerine baskılar yapan yazma ustalarının, anilin kokan atölyelerin izleri görülür. Eski İstanbul’un tarihsel dokusundaki izler hızla ve birer birer yok olurken, bu izleri yazılı hale getirmek ve gelecek kuşaklara aktarmak büyük önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, yazmacılık hakkındaki mevcut bilgilere katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Alan araştırmasına ve kaynak kişiler ile görüşmelere dayanan bu çalışmada, İcadiye’den Kuzguncuk’a inen Fıstıkağacı Yokuşu ve çevresinde yaşayarak, ömrünü yazmacılığa adamış, çoğu yaşamını yitirmiş ustaların hayat hikâyeleri, o döneme tanıklık etmiş kişilerin ağzından aktarılmıştır.
One of the traditional arts of the Turkish culture, block printing is a fabric ornamentation art mostly applied on cotton fabrics using brushes or stencils or both. It is clear that block prints manufactured in different ateliers of various districts of İstanbul hold an important and unique position in the history of block printing. Üsküdar is one of the districts of İstanbul where block printing is heavily exercised. Block prints manufactured here are distinguished from others with their differences in patterns and high quality and are named "Üsküdar Block Prints" in literature.
This study discusses “Turnayan” family from İstanbul who lived in Üsküdar for generations and conveys their adventure of block printing starting from hand carved blocks and continuing with mould blocks. The study also discusses screen printing attempts of Garbiz Turnayan and introduces the first screen printing atelier on the Anatolian Side of İstanbul.
This study aims for recording information which is not available in literature about development and history of block printing in Üsküdar. To this end, a literate review was conducted, the study was built on a scientific foundation and field study, personal interviews and in-situ observation methods were used. Documentation was also provided with photographs.
Keywords: Culture, Traditional Arts, Üsküdar, Block Printing, Screen Printing.