Divan Şiirinde Külahını Havaya Atmak ve Külahını Yere Vurmak Deyimleri, 2023
Ottoman Poems involve a variety of professionally used Turkish idioms. It can be said that there ... more Ottoman Poems involve a variety of professionally used Turkish idioms. It can be said that there are many idioms about a specific type of hat named 'külah' in the Ottoman Empire. This pointed hat was generally worn by men and was made of felt. It is known that this hat, which had many variations, represented the profession, position and worldview of the person wearing it. In other words, every profession or dervish convent used to have a specific type of külah. There are many types of use in Turkish language about külah, which is an important element of material culture. Some of them have still been used today while some of them are forgotten. The idiom "Tossing the hat in the air" is partially known and placed in idioms dictionaries in today's Türkiye. The idiom "Throwing the hat on the floor" on the other hand, is not placed in idioms dictionaries. It can be said that both idioms are commonly used in Ottoman Poems. The idiom "Tossing the hat in the air" is also used as "Tossing the hat in the sky (tossing the hat up in the air)", "Tossing the hat up to the ninth heaven", "Throwing the hat in the air". The idiom "Throwing the hat on the floor" is also used as "Throwing the hat down", "Throwing the hat on the ground". The idiom structure "Tossing the hat in the air" means "becoming very happy, content" while the idiom structure "Throwing the hat on the floor" means "becoming very sad". This paper focuses on the examples and aspects of idiomatic meanings of these two idioms. It is thus aimed at presenting the richness of Turkish language in terms of idioms and how Ottoman poetry benefited from this richness.
Kandil Uçurmak Deyiminin Kökeni ve Anlam Özellikleri, 2022
deyimin "kâğıt uçurmak" deyimi ile birlikte kullanımına temas edilmiĢtir. Bu çalıĢmayla Türkçenin... more deyimin "kâğıt uçurmak" deyimi ile birlikte kullanımına temas edilmiĢtir. Bu çalıĢmayla Türkçenin deyim zenginliğinin bir örneği ortaya konmuĢ, deyim sözlüklerinde yer almayan bu deyime ve anlam özelliklerine dikkat çekilmiĢtir.
AN EXAMPLE OF SULEYMAN CELEBI EFFECT ON MAWLID: YENI MEVLID-I NEBEVI ÖZ Hz. Peygamber'in cihanı ş... more AN EXAMPLE OF SULEYMAN CELEBI EFFECT ON MAWLID: YENI MEVLID-I NEBEVI ÖZ Hz. Peygamber'in cihanı şereflendirmesi vesilesiyle yazılan ancak onun üstün vasıflarını, mucizelerini, hayatındaki önemli bazı hadiseleri de konu edinen eserlere mevlid adı verilmiştir. Genellikle manzum örnekleri yazılmakla birlikte az da olsa mensur örneklere de rastlanmaktadır. Türk edebiyatında mevlid türü diğer İslamî edebiyatlardan daha çok ilgi görmüştür. Bu ilgide kuşkusuz Süleyman Çelebi'nin Vesîletü'n-Necât adlı mevlidinin etkisi büyüktür. Süleyman Çelebi'nin eseri samimi üslubu ve haklı şöhretiyle kendisinden sonra yazılmış hemen bütün mevlidleri etkilemiştir. Muhyiddîn Mekkî'nin (ö. 1936) Yeni Mevlid-i Nebevî adını verdiği eseri Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i model alınarak dönemin lisanına uygun yazılan mevlidlerden biridir. Mekkî, mesnevi nazım şekliyle yazdığı 246 beyitlik eseriyle Süleyman Çelebi'nin Mevlid'ini oldukça kısaltmıştır. Yeni Mevlid-i Nebevî, üç ana bölümden oluşur. Eserde bir ön söz, mevlid metni ve sonunda mensur bir dua bölümü bulunmaktadır. Makalede mevlid türü ile ilgili kısa bilgilerin ardından Yeni Mevlid-i Nebevî'nin yazarı hakkında bilgi verilmiş ve eserin Süleyman Çelebi'nin eseri ile mukayesesi yapılmıştır. Bu çalışmayla Süleyman Çelebi'nin Vesîletü'n-Necât adlı eserinin mevlid metinleri üzerindeki derin etkisi somut olarak ortaya konmaya çalışılmıştır.
Islamic topics have an extensive place in Turkish literature. Hz. Muhammed is at the beginning of... more Islamic topics have an extensive place in Turkish literature. Hz. Muhammed is at the beginning of these topics. Besides the life, hadiths, states, attitudes and physical features of him, love of him has been included in the works of Turkish literature. At the beginning of divan literature works and Masnavi, right after the Tevhids (oneness) there are naats, special poems which praise Hz. Muhammed. Like all of the other stages of Hz. Muhammed's life, his mi'râc (ascension) is sometimes discussed separately or as chapters. Although these works that are called mi'râciye or mi'râcnâme, are written in the shape of prose, they are generally written in verse. Hz. Muhammed's walk to Mescid-i Aksa from Mescid-i Haram is called "isrâ", and his ascension into the presence of Allah is called "mi'râc"; but in old Turkish literature, these two processes are generally discussed as one. Mi'râc are also discussed in the literatures of other Muslim nations, but the most beautiful mi'râciye examples are written in Turkish literature; these mi'râciyes are composed and sang at the 27 th night of Recep month and in some religious days. The Mi'râciye which is the topic of our article is a work written by Hâfız Ömer, who is referred as Hâfız-ı Yenişehr-i Fenârî, in 1791; there is not detailed information about him in the related literature. There are four copies of Mi'râciye that could be found. The work, which is written in a simple language and in an intimate style, which is similar to many mi'râciyes, is made of 319 couplets. It is written as aruz wezni and masnavi writing style. In the work, the process of Hz. Muhammad ascension into the presence of Allah and his conversation with him is discussed in more details than many Mi'râciyes. In this article, general information is given about Hz. Muhammed's mi'râc miracle, Mi'râciye type is discussed and examples are given. Characteristics of Hâfız Ömer's Mi'râciye are presented, summary of the Mi'râciye is given and the text is presented through comparing copies.
Deyimler ve kalıp yapılar konusunda Türkçenin zengin bir dil olduğu genel kabul görmüştür. Türkçe... more Deyimler ve kalıp yapılar konusunda Türkçenin zengin bir dil olduğu genel kabul görmüştür. Türkçenin bu deyim zenginliği geçmişten günümüze her edebî gelenekte karşılık bulmuştur. Bu geleneklerin en önemlilerinden biri de kuşkusuz klasik Türk edebiyatıdır. Klasik Türk edebiyatı şairleri şiirlerini mecaz, kinaye, tevriye, iham gibi pek çok sanata kapı aralayan deyimlerle yoğurmuş, bununla anlatımlarını daha etkili kılmışlardır. Klasik Türk edebiyatı geleneğinde bir dönemler kullanılan ve bugün kullanımdan düşmüş pek çok deyime tesadüf edilebilmektedir. Ayrıca bugün bildiğimiz ancak geçmişte bugünkünden farklı anlam özellikleri gösteren deyimlere de bu gelenekte tesadüf edilmektedir. Yine bazı deyimlerimizin bugün bilinmeyen maddi kültür unsurları ile ilgili kökenleri de bulunmaktadır. Bu yazıda bugün kullanılmayan ve anlamı konusunda genellikle eksiklikler görülen "oyunun sakalı bitmek" deyiminin anlam özellikleri üzerinde durulmuştur. Deyimin "sakalı bitmek" şekline dair örnekler de verilmiş, bunun yanında özellikle deyimin çıkış noktası, gerçek hayatla bağlantısına dair çıkarımlar yapılmıştır. Deyimin klasik Türk edebiyatı metinlerinin yanında masallarda da yer bulduğuna dikkat çekilmiştir.
Bahtî'nin Pervâne Bey Mecmuası'nda Yer Alan Şiirleri Üzerine Bir Değerlendirme, 2022
Ö Z E T Klasik Türk edebiyatında nazire geleneği içinde yazılmış şiirleri bir araya getiren eserl... more Ö Z E T Klasik Türk edebiyatında nazire geleneği içinde yazılmış şiirleri bir araya getiren eserlere mecmuatü'n-nezâir ya da mecmua-i nezâir denmiştir. Pervâne Bey Nazire Mecmuası, Anadolu sahasında Ömer bin Mezid'in Mecmuatü'nnezâir, Eğridirli Hacı Kemâl'in Câmiü'n-nezâir ve Edirneli Nazmî'nin Mecmau'n-nezâir adlı nazire mecmualarından sonra yazılmıştır. Eser, bilinen en hacimli nazire mecmuası olarak dikkat çeker. Bu mecmua, 1561 yılında Kanûnî Sultan Süleyman'ın bendelerinden Pervâne bin Abdullah tarafından tertip edilmiştir. Eser, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat Köşkü Kitaplığı 406 numarada kayıtlıdır. Mecmua'da yer alan ferağ kaydında eldeki yegâne nüshanın Muhammed bin Ramazân adlı bir müstensih tarafından yazıldığı görülmektedir. Mecmua'da 1603-1617 yılları arasında padişahlık yapan ve şiirlerinde genellikle Bahtî mahlasını kullandığını bildiğimiz Sultan I. Ahmed'in 72 şiiri de yer almaktadır. Pervâne Bey Mecmuası üzerine pek çok bilimsel çalışma yapılmış olmasına karşın H. 968 / M. 1561 yılında tamamlandığı bilinen bir mecmuada Bahtî'nin şiirlerinin nasıl yer alabildiği tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu makalede Sultan I. Ahmed (Bahtî)'in Pervâne Bey Mecmuası'nda yer alan şiirleri değerlendirilmiş ve Divan'dakilerle karşılaştırılmıştır. Ayrıca Sultan I. Ahmed'in Mecmua'da yer alan şiirlerinde görülen başlık ve yazı özellikleri incelenmiştir. Sultan I. Ahmed'in şiirlerinde görülen yazı özellikleri Mecmua'dan görsellerle anlatılmıştır. Bu incelemenin sonunda da Sultan
Öz Alevi-Bektaşi edebiyatının yedi büyük şairinden biri olan Pir Sultan Abdal, bunlar arasında bu... more Öz Alevi-Bektaşi edebiyatının yedi büyük şairinden biri olan Pir Sultan Abdal, bunlar arasında bugüne değin hakkında en çok araştırma yapılan şairdir. Bu çalışmada bir mecmuada yer alan Pir Sultan Abdal şiirlerine yer verilmiştir. Mecmuada Pir Sultan Abdal'a ait toplam 69 şiir yer almaktadır. Makale boyutlarını oldukça aşacağı için bu çalışmada bunlardan 23'üne yer verilmiştir. Tespit edilebildiği kadarıyla bu 23 şiirden 14 tanesi daha önceki çalışmalarda yayımlanmış, 9 tanesi ise bugüne kadar yayımlanmamıştır. Yayımlanan şiirlerin bu çalışmaya alınmasında daha önce yayımlanan şiirlerle bu mecmuadaki şekilleri ve dörtlük sayıları arasında farklılıkların olması, farklı ifade ve söyleyiş özelliklerinin görülmesi ile karşılaştırmalı çalışmalara kaynak sağlanması etkili olmuştur. Bu bakımından 23 şiir de bu çalışmaya alınmıştır.
Ö Z E T Klasik Türk edebiyatı şairlerinin divanları deyimlerin çokça yer aldığı önemli eserlerdir... more Ö Z E T Klasik Türk edebiyatı şairlerinin divanları deyimlerin çokça yer aldığı önemli eserlerdir. XVI. yüzyıl şairi Emrî (ö. 1575)'nin Divanı da deyim zenginliği bakımından dikkat çekicidir. Bu makalede Emrî Divanı'nda 541 farklı deyimin toplam 1031 defa kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu deyimlerin Divan'da geçtiği yerler belirtilmiş, deyimlerin bazılarına örnekler verilmiştir. Şairin kullandığı deyimlerde görülen özellikler ile deyimlerin anlamları ortaya konmuştur..
Osmanlı sultan ve şehzadelerinin şairlik yönüne vurgu yapan on kitaplık bu külliyat, Osmanlı hane... more Osmanlı sultan ve şehzadelerinin şairlik yönüne vurgu yapan on kitaplık bu külliyat, Osmanlı hanedanına ithaf edilmiştir.
ÖZ Bir dilin anlam zenginliğinin göstergelerinden biri de o dildeki deyimsel yapılardır. Türkçe d... more ÖZ Bir dilin anlam zenginliğinin göstergelerinden biri de o dildeki deyimsel yapılardır. Türkçe deyim varlığı bakımından oldukça zengin bir dildir. Divan şairleri Türkçe deyimlerin anlam ve çağrışım zenginliğinden sık sık istifade etmiştir. Bu deyimlerden büyük bir kısmı günümüzde de kullanılmakla birlikte bir kısmı kullanımdan düşmüştür. Bu makalede bugün deyim sözlüklerinde yer almayan ancak divan şiirinde çok sayıda örneği görülen "iş asmak" deyiminin anlam özellikleri üzerinde durulmuştur. Deyimin yapısı, olumsuz şekli, önüne aldığı farklı yapılarda hangi anlam katmanlarına dönüştüğü; bu deyimi divan şairlerinin hangi anlam çerçevesinde kullandığı örneklerle izah edilmiştir. Deyimin kaynağı ve çıkış noktası üzerine tespitler yapılmıştır. Böylece bir yandan deyim sözlüklerine girmemiş bu deyimin varlığına dikkat çekilmiş ve anlam çerçevesi çizilmiş, bir yandan da divan şairlerinin sanat ve estetik anlayışları ile Türkçeyi kullanmada deyimlerden nasıl ustalıkla yararlandıkları ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Divan şiiri, deyim, iş asmak, iş asmamak ABSTRACT One of the indicators of a language's semantic richness is the idiomatic structures it involves. In this respect, it can be said that Turkish is a very rich language. Ottoman Poetry poets highly benefited from the semantic and associational richness of Turkish language. Most of these idioms have still been used today while some of them have become archaic in time. In this article, semantic features of the idiom "iş asmak, which is often used in Ottoman poetry although not mentioned in the dictionary of idioms, will be analyzed. Structure of the idiom, negative version, meanings it carry when different prefixes are used are attempted to be explained; on the other hand, examples of the use of "iş asmak" by different poets will be explained in terms of the semantic frames it has. Different evaluations about the resource of the idiom and starting point are mentioned until today. Thus, existence of this idiom which is not included in the dictionary of idioms is highlighted in this study and its semantic frame is drawn; artistic and aesthetic understandings of Ottoman poetry poets and their professionalism in the use of Turkish language are presented to the readers in this study.
Divan Şiirinde Külahını Havaya Atmak ve Külahını Yere Vurmak Deyimleri, 2023
Ottoman Poems involve a variety of professionally used Turkish idioms. It can be said that there ... more Ottoman Poems involve a variety of professionally used Turkish idioms. It can be said that there are many idioms about a specific type of hat named 'külah' in the Ottoman Empire. This pointed hat was generally worn by men and was made of felt. It is known that this hat, which had many variations, represented the profession, position and worldview of the person wearing it. In other words, every profession or dervish convent used to have a specific type of külah. There are many types of use in Turkish language about külah, which is an important element of material culture. Some of them have still been used today while some of them are forgotten. The idiom "Tossing the hat in the air" is partially known and placed in idioms dictionaries in today's Türkiye. The idiom "Throwing the hat on the floor" on the other hand, is not placed in idioms dictionaries. It can be said that both idioms are commonly used in Ottoman Poems. The idiom "Tossing the hat in the air" is also used as "Tossing the hat in the sky (tossing the hat up in the air)", "Tossing the hat up to the ninth heaven", "Throwing the hat in the air". The idiom "Throwing the hat on the floor" is also used as "Throwing the hat down", "Throwing the hat on the ground". The idiom structure "Tossing the hat in the air" means "becoming very happy, content" while the idiom structure "Throwing the hat on the floor" means "becoming very sad". This paper focuses on the examples and aspects of idiomatic meanings of these two idioms. It is thus aimed at presenting the richness of Turkish language in terms of idioms and how Ottoman poetry benefited from this richness.
Kandil Uçurmak Deyiminin Kökeni ve Anlam Özellikleri, 2022
deyimin "kâğıt uçurmak" deyimi ile birlikte kullanımına temas edilmiĢtir. Bu çalıĢmayla Türkçenin... more deyimin "kâğıt uçurmak" deyimi ile birlikte kullanımına temas edilmiĢtir. Bu çalıĢmayla Türkçenin deyim zenginliğinin bir örneği ortaya konmuĢ, deyim sözlüklerinde yer almayan bu deyime ve anlam özelliklerine dikkat çekilmiĢtir.
AN EXAMPLE OF SULEYMAN CELEBI EFFECT ON MAWLID: YENI MEVLID-I NEBEVI ÖZ Hz. Peygamber'in cihanı ş... more AN EXAMPLE OF SULEYMAN CELEBI EFFECT ON MAWLID: YENI MEVLID-I NEBEVI ÖZ Hz. Peygamber'in cihanı şereflendirmesi vesilesiyle yazılan ancak onun üstün vasıflarını, mucizelerini, hayatındaki önemli bazı hadiseleri de konu edinen eserlere mevlid adı verilmiştir. Genellikle manzum örnekleri yazılmakla birlikte az da olsa mensur örneklere de rastlanmaktadır. Türk edebiyatında mevlid türü diğer İslamî edebiyatlardan daha çok ilgi görmüştür. Bu ilgide kuşkusuz Süleyman Çelebi'nin Vesîletü'n-Necât adlı mevlidinin etkisi büyüktür. Süleyman Çelebi'nin eseri samimi üslubu ve haklı şöhretiyle kendisinden sonra yazılmış hemen bütün mevlidleri etkilemiştir. Muhyiddîn Mekkî'nin (ö. 1936) Yeni Mevlid-i Nebevî adını verdiği eseri Süleyman Çelebi'nin Mevlid'i model alınarak dönemin lisanına uygun yazılan mevlidlerden biridir. Mekkî, mesnevi nazım şekliyle yazdığı 246 beyitlik eseriyle Süleyman Çelebi'nin Mevlid'ini oldukça kısaltmıştır. Yeni Mevlid-i Nebevî, üç ana bölümden oluşur. Eserde bir ön söz, mevlid metni ve sonunda mensur bir dua bölümü bulunmaktadır. Makalede mevlid türü ile ilgili kısa bilgilerin ardından Yeni Mevlid-i Nebevî'nin yazarı hakkında bilgi verilmiş ve eserin Süleyman Çelebi'nin eseri ile mukayesesi yapılmıştır. Bu çalışmayla Süleyman Çelebi'nin Vesîletü'n-Necât adlı eserinin mevlid metinleri üzerindeki derin etkisi somut olarak ortaya konmaya çalışılmıştır.
Islamic topics have an extensive place in Turkish literature. Hz. Muhammed is at the beginning of... more Islamic topics have an extensive place in Turkish literature. Hz. Muhammed is at the beginning of these topics. Besides the life, hadiths, states, attitudes and physical features of him, love of him has been included in the works of Turkish literature. At the beginning of divan literature works and Masnavi, right after the Tevhids (oneness) there are naats, special poems which praise Hz. Muhammed. Like all of the other stages of Hz. Muhammed's life, his mi'râc (ascension) is sometimes discussed separately or as chapters. Although these works that are called mi'râciye or mi'râcnâme, are written in the shape of prose, they are generally written in verse. Hz. Muhammed's walk to Mescid-i Aksa from Mescid-i Haram is called "isrâ", and his ascension into the presence of Allah is called "mi'râc"; but in old Turkish literature, these two processes are generally discussed as one. Mi'râc are also discussed in the literatures of other Muslim nations, but the most beautiful mi'râciye examples are written in Turkish literature; these mi'râciyes are composed and sang at the 27 th night of Recep month and in some religious days. The Mi'râciye which is the topic of our article is a work written by Hâfız Ömer, who is referred as Hâfız-ı Yenişehr-i Fenârî, in 1791; there is not detailed information about him in the related literature. There are four copies of Mi'râciye that could be found. The work, which is written in a simple language and in an intimate style, which is similar to many mi'râciyes, is made of 319 couplets. It is written as aruz wezni and masnavi writing style. In the work, the process of Hz. Muhammad ascension into the presence of Allah and his conversation with him is discussed in more details than many Mi'râciyes. In this article, general information is given about Hz. Muhammed's mi'râc miracle, Mi'râciye type is discussed and examples are given. Characteristics of Hâfız Ömer's Mi'râciye are presented, summary of the Mi'râciye is given and the text is presented through comparing copies.
Deyimler ve kalıp yapılar konusunda Türkçenin zengin bir dil olduğu genel kabul görmüştür. Türkçe... more Deyimler ve kalıp yapılar konusunda Türkçenin zengin bir dil olduğu genel kabul görmüştür. Türkçenin bu deyim zenginliği geçmişten günümüze her edebî gelenekte karşılık bulmuştur. Bu geleneklerin en önemlilerinden biri de kuşkusuz klasik Türk edebiyatıdır. Klasik Türk edebiyatı şairleri şiirlerini mecaz, kinaye, tevriye, iham gibi pek çok sanata kapı aralayan deyimlerle yoğurmuş, bununla anlatımlarını daha etkili kılmışlardır. Klasik Türk edebiyatı geleneğinde bir dönemler kullanılan ve bugün kullanımdan düşmüş pek çok deyime tesadüf edilebilmektedir. Ayrıca bugün bildiğimiz ancak geçmişte bugünkünden farklı anlam özellikleri gösteren deyimlere de bu gelenekte tesadüf edilmektedir. Yine bazı deyimlerimizin bugün bilinmeyen maddi kültür unsurları ile ilgili kökenleri de bulunmaktadır. Bu yazıda bugün kullanılmayan ve anlamı konusunda genellikle eksiklikler görülen "oyunun sakalı bitmek" deyiminin anlam özellikleri üzerinde durulmuştur. Deyimin "sakalı bitmek" şekline dair örnekler de verilmiş, bunun yanında özellikle deyimin çıkış noktası, gerçek hayatla bağlantısına dair çıkarımlar yapılmıştır. Deyimin klasik Türk edebiyatı metinlerinin yanında masallarda da yer bulduğuna dikkat çekilmiştir.
Bahtî'nin Pervâne Bey Mecmuası'nda Yer Alan Şiirleri Üzerine Bir Değerlendirme, 2022
Ö Z E T Klasik Türk edebiyatında nazire geleneği içinde yazılmış şiirleri bir araya getiren eserl... more Ö Z E T Klasik Türk edebiyatında nazire geleneği içinde yazılmış şiirleri bir araya getiren eserlere mecmuatü'n-nezâir ya da mecmua-i nezâir denmiştir. Pervâne Bey Nazire Mecmuası, Anadolu sahasında Ömer bin Mezid'in Mecmuatü'nnezâir, Eğridirli Hacı Kemâl'in Câmiü'n-nezâir ve Edirneli Nazmî'nin Mecmau'n-nezâir adlı nazire mecmualarından sonra yazılmıştır. Eser, bilinen en hacimli nazire mecmuası olarak dikkat çeker. Bu mecmua, 1561 yılında Kanûnî Sultan Süleyman'ın bendelerinden Pervâne bin Abdullah tarafından tertip edilmiştir. Eser, Topkapı Sarayı Kütüphanesi Bağdat Köşkü Kitaplığı 406 numarada kayıtlıdır. Mecmua'da yer alan ferağ kaydında eldeki yegâne nüshanın Muhammed bin Ramazân adlı bir müstensih tarafından yazıldığı görülmektedir. Mecmua'da 1603-1617 yılları arasında padişahlık yapan ve şiirlerinde genellikle Bahtî mahlasını kullandığını bildiğimiz Sultan I. Ahmed'in 72 şiiri de yer almaktadır. Pervâne Bey Mecmuası üzerine pek çok bilimsel çalışma yapılmış olmasına karşın H. 968 / M. 1561 yılında tamamlandığı bilinen bir mecmuada Bahtî'nin şiirlerinin nasıl yer alabildiği tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır. Bu makalede Sultan I. Ahmed (Bahtî)'in Pervâne Bey Mecmuası'nda yer alan şiirleri değerlendirilmiş ve Divan'dakilerle karşılaştırılmıştır. Ayrıca Sultan I. Ahmed'in Mecmua'da yer alan şiirlerinde görülen başlık ve yazı özellikleri incelenmiştir. Sultan I. Ahmed'in şiirlerinde görülen yazı özellikleri Mecmua'dan görsellerle anlatılmıştır. Bu incelemenin sonunda da Sultan
Öz Alevi-Bektaşi edebiyatının yedi büyük şairinden biri olan Pir Sultan Abdal, bunlar arasında bu... more Öz Alevi-Bektaşi edebiyatının yedi büyük şairinden biri olan Pir Sultan Abdal, bunlar arasında bugüne değin hakkında en çok araştırma yapılan şairdir. Bu çalışmada bir mecmuada yer alan Pir Sultan Abdal şiirlerine yer verilmiştir. Mecmuada Pir Sultan Abdal'a ait toplam 69 şiir yer almaktadır. Makale boyutlarını oldukça aşacağı için bu çalışmada bunlardan 23'üne yer verilmiştir. Tespit edilebildiği kadarıyla bu 23 şiirden 14 tanesi daha önceki çalışmalarda yayımlanmış, 9 tanesi ise bugüne kadar yayımlanmamıştır. Yayımlanan şiirlerin bu çalışmaya alınmasında daha önce yayımlanan şiirlerle bu mecmuadaki şekilleri ve dörtlük sayıları arasında farklılıkların olması, farklı ifade ve söyleyiş özelliklerinin görülmesi ile karşılaştırmalı çalışmalara kaynak sağlanması etkili olmuştur. Bu bakımından 23 şiir de bu çalışmaya alınmıştır.
Ö Z E T Klasik Türk edebiyatı şairlerinin divanları deyimlerin çokça yer aldığı önemli eserlerdir... more Ö Z E T Klasik Türk edebiyatı şairlerinin divanları deyimlerin çokça yer aldığı önemli eserlerdir. XVI. yüzyıl şairi Emrî (ö. 1575)'nin Divanı da deyim zenginliği bakımından dikkat çekicidir. Bu makalede Emrî Divanı'nda 541 farklı deyimin toplam 1031 defa kullanıldığı tespit edilmiştir. Bu deyimlerin Divan'da geçtiği yerler belirtilmiş, deyimlerin bazılarına örnekler verilmiştir. Şairin kullandığı deyimlerde görülen özellikler ile deyimlerin anlamları ortaya konmuştur..
Osmanlı sultan ve şehzadelerinin şairlik yönüne vurgu yapan on kitaplık bu külliyat, Osmanlı hane... more Osmanlı sultan ve şehzadelerinin şairlik yönüne vurgu yapan on kitaplık bu külliyat, Osmanlı hanedanına ithaf edilmiştir.
ÖZ Bir dilin anlam zenginliğinin göstergelerinden biri de o dildeki deyimsel yapılardır. Türkçe d... more ÖZ Bir dilin anlam zenginliğinin göstergelerinden biri de o dildeki deyimsel yapılardır. Türkçe deyim varlığı bakımından oldukça zengin bir dildir. Divan şairleri Türkçe deyimlerin anlam ve çağrışım zenginliğinden sık sık istifade etmiştir. Bu deyimlerden büyük bir kısmı günümüzde de kullanılmakla birlikte bir kısmı kullanımdan düşmüştür. Bu makalede bugün deyim sözlüklerinde yer almayan ancak divan şiirinde çok sayıda örneği görülen "iş asmak" deyiminin anlam özellikleri üzerinde durulmuştur. Deyimin yapısı, olumsuz şekli, önüne aldığı farklı yapılarda hangi anlam katmanlarına dönüştüğü; bu deyimi divan şairlerinin hangi anlam çerçevesinde kullandığı örneklerle izah edilmiştir. Deyimin kaynağı ve çıkış noktası üzerine tespitler yapılmıştır. Böylece bir yandan deyim sözlüklerine girmemiş bu deyimin varlığına dikkat çekilmiş ve anlam çerçevesi çizilmiş, bir yandan da divan şairlerinin sanat ve estetik anlayışları ile Türkçeyi kullanmada deyimlerden nasıl ustalıkla yararlandıkları ortaya konmuştur. Anahtar Kelimeler: Divan şiiri, deyim, iş asmak, iş asmamak ABSTRACT One of the indicators of a language's semantic richness is the idiomatic structures it involves. In this respect, it can be said that Turkish is a very rich language. Ottoman Poetry poets highly benefited from the semantic and associational richness of Turkish language. Most of these idioms have still been used today while some of them have become archaic in time. In this article, semantic features of the idiom "iş asmak, which is often used in Ottoman poetry although not mentioned in the dictionary of idioms, will be analyzed. Structure of the idiom, negative version, meanings it carry when different prefixes are used are attempted to be explained; on the other hand, examples of the use of "iş asmak" by different poets will be explained in terms of the semantic frames it has. Different evaluations about the resource of the idiom and starting point are mentioned until today. Thus, existence of this idiom which is not included in the dictionary of idioms is highlighted in this study and its semantic frame is drawn; artistic and aesthetic understandings of Ottoman poetry poets and their professionalism in the use of Turkish language are presented to the readers in this study.
Klasik Türk Şiirinde Kâğıt Uçurmak Deyimi ve Bu Deyimin Anlam Çerçevesi, 2022
, (ORCID ID: 0000-0001-9244-3113). ÖZET Türkçe, deyimler bakımından zengin bir dildir. Türkçenin ... more , (ORCID ID: 0000-0001-9244-3113). ÖZET Türkçe, deyimler bakımından zengin bir dildir. Türkçenin deyim zenginliği klasik Türk edebiyatı ürünlerinde de yoğun bir biçimde kendini hissettirir. Klasik Türk edebiyatı edipleri eserlerinde deyimlerden sık sık faydalanmıştır. Bu deyimlerin bazıları kullanımdan düşmüşken bazıları bugünkü Türkçede de kullanılmaktadır. Bu edebî gelenekte deyim sözlüklerinde yer almayan, unutulan ya da bazı anlamları bugün bilinmeyen pek çok deyim veya kalıp yapı vardır. Bu anlamda klasik Türk edebiyatı metinlerindeki deyim varlığı ile ilgili son yıllarda pek çok çalışmanın yapıldığı görülmektedir. Bu makalede deyim sözlüklerinde yer almayan ve klasik Türk şiirinde geniş bir kullanım alanı bulunan "kâğıt uçurmak" deyiminin anlam çerçevesi üzerinde durulmuştur. Bu deyimin gerçek hayatla bağlantısı, hangi âdet ve uygulamalardan hareketle deyimleştiği örneklerle ortaya konmuştur. Özellikle deyimin ramazan ayı bağlamındaki kullanımlarına dikkat çekilmiştir. "Kâğıt uçurmak" deyiminin gerçek anlamının güvercinle ve okla mektup göndermek âdetlerinden doğduğu; deyimin "haber uçurmak" deyimi ile bağlantısı örneklerle açıklanmıştır. Ayrıca şairlerin "uçurmak" fiilini rüzgâra yükleyerek kinayeli söyleyişe yöneldiği misallere değinilmiştir. Yazıda böylece deyimin bilinen anlamlarının yanında herhangi bir kaynakta yer verilmeyen anlamları üzerine değerlendirmeler yapılmıştır. Bu çalışmayla hem Türkçenin hem de klasik Türk edebiyatının deyim varlığı ve zenginliği ortaya konmuş, bir yandan da klasik Türk edebiyatının sosyal hayatla ne kadar kuvvetli bir bağ kurduğu dikkatlere sunulmuştur. Anahtar Kelimeler Klasik Türk edebiyatı, deyim, kâğıt uçurmak, haber uçurmak.
Osmanlı sultan ve şehzadelerinin şairlik yönüne vurgu yapan on kitaplık bu külliyat, Osmanlı hane... more Osmanlı sultan ve şehzadelerinin şairlik yönüne vurgu yapan on kitaplık bu külliyat, Osmanlı hanedanına ithaf edilmiştir.
Bazı Mecmualarda Neşâtî Mahlasıyla Yer Alan Şiirler Üzerine Bir İnceleme, 2022
Mecmualar klasik Türk edebiyatının önemli kaynaklarındandır. Pek çok tür ve konuda örneği bulunan... more Mecmualar klasik Türk edebiyatının önemli kaynaklarındandır. Pek çok tür ve konuda örneği bulunan ve manzum-mensur yazılabilen bu mecmular deyim yerindeyse klasik Türk edebiyatının kırkambarlarıdır. Divan tertip etmemiş şairlerin şiirini de ihtiva edebilen bu mecmualarda divan tertip etmiş şairlerin divan nüshalarında yer alan kimi zaman da bu nüshalarda bulunmayan şiirlere tesadüf edilebilmektedir. Bu çalışmada bazı mecmualarda Neşâtî mahlası ile kaydedilmiş şiirlerin aidiyeti konusu irdelenmiştir. Klasik Türk edebiyatında Neşâtî dendiğinde genellikle 1674'te vefat eden Edirneli Neşâtî akla gelmektedir. Beş farklı mecmuada Neşâtî mahlasıyla kayıtlı olduğunu tespit ettiğimiz toplam altı şiirin Edirneli Neşâtî'ye ait olup olmadığı konusunda kaynaklardaki bilgiler, şiirlerin yazılış tarihleri gibi konularla çıkarımlar yapılmıştır. Bu şiirlerden baskısı yapılmış Neşâtî Divanı'nda yer alan gazelin gerçekte ona ait olmadığına dair tespitler de bu çalışmada ortaya konmuştur. Ayrıca diğer beş şiirin hangi şaire ya da şairlere ait olabileceğine dair tespitler yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: klasik Türk edebiyatı, mecmua, Neşâtî AN ANALYSIS OF THE POEMS WITH THE NICKNAME OF NEŞÂTÎ IN SOME PERIODICALS ABSTACT Periodicals are one of the significant resources of classical Turkish literature. These periodicals, which can be in the shapes of verse or prose, are-so to say-the stores of classical Turkish literature. Periodicals can involve the poems of poets that didn't prepare the works called "collected poems". Poems that are involved in the collected poems prepared by specific poets and the ones that aren't involved in them can sometimes be found in periodicals. In this study, the topic of ownership of the poems registered under the nickname of Neşâtî is studied and analyzed. The nickname Neşâtî in classical Turkish literature is generally related to Neşâtî from Edirne who died in 1674. We determined that there are six poems in five different periodicals registered with the name of Neşâtî. Information about Edirneli Neşâtî and whether or not these poems were written by him are analyzed; the actual date that they were written, are carefully studied. It is determined that, among these poems, the gazel in the published Neşâtî Divanı does not actually belong to him. On the other hand, the other six poems are carefully analyzed to find the real poets that had written them.
Uploads
Papers by HASAN KAYA