Conference Presentations by Nurselin Aker
SineFilozofi Dergisi, 5. Uluslararası Sinema ve Felsefe Sempozyumu, 2022
INTERRELATION BETWEEN CULTURE AND CINEMA AND CULTURE IN THE LANGUAGE OF CINEMA PROCEEDINGS BOOK, 2021
Bu çalışma, 1960 ve 1980 darbelerinin Türkiye’deki toplumsal yaşamı ve ülke sinemasını nasıl etki... more Bu çalışma, 1960 ve 1980 darbelerinin Türkiye’deki toplumsal yaşamı ve ülke sinemasını nasıl etkilediğini iki filmin kıyaslanması üzerinden ele almaktadır. Çalışma ile amaçlanan, 1960 ve 1980 darbelerini takip eden süreçte ülkede yaşanan gelişmelerin, Karanlıkta Uyananlar ve Faize Hücum filmlerine içerik olarak nasıl katkı sağladıklarını ortaya koymaktır. 1960 darbesinin ardından, 1961 yılında düzenlenen ve yürürlüğe giren
anayasayla tanınan insani haklar ve özgürlüklerin alanı daha önce görülmemiş ölçüde genişletilmiştir. Örneğin, işçilere toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmış, ortaya koydukları tüm emekleri devlet güvencesi altına alınmıştır. Karanlıkta Uyananlar filminin konusu da anayasal etkilenimin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Filmde, işçilerin anayasal olarak daha önce sahip olmadıkları mevcut haklarını tanıma ve bilinçlenme süreçlerine yer verilmektedir. 1980 darbesi ise 1960 darbesinden tamamen farklı koşulların ve sınırlandırmaların doğmasına yol açacak girişimlerin başlangıcını oluşturmuştur. Darbeyi takiben yürürlüğe giren 1982 Anayasası, 1961 Anayasası’nın verdiği haklara ve özgürlük ortamına sınırlandırmalar getirmiş ve toplum yaşamında yoğun bir baskı düzeni kurulmuştur. Oluşturulan baskı düzeninde, ekonomik ve toplumsal haklarının çoğundan mahrum kalan ve gerektiğinde haklarını arayamayan bireyler ise gün geçtikçe yalnızlaşmış ve ağır bir bunalıma sürüklenmeye başlamışlardır. Söz konusu durum, Faize Hücum filminde kendisine yer bulmuş, bireysel ve toplumsal konum Kâmil Bey özelinde ele alınmıştır. Filmde, 1980 darbesinden sonra ülkede ortaya çıkan istikrarsız ekonomik ortamın, insanları nasıl bir çıkmazın içine sürüklediği anlatılmaktadır. Her iki film de betimsel analiz yöntemi kullanılarak hermeneutik yaklaşımla incelenmiştir.
I. Uluslararası Yeni Dünyada İletişim Kongresi, 2020
Üçüncü Sinema, Hollywood ve Auteur sinemalarından farklılık arz eden bir yapıya sahiptir ve kapla... more Üçüncü Sinema, Hollywood ve Auteur sinemalarından farklılık arz eden bir yapıya sahiptir ve kapladığı alan ilk bakışta önemsiz görünür. Ancak Üçüncü Sinema, ortaya çıktığı 1960 ve 1970’ler boyunca dünya toplumlarını ilgilendiren temel problemler üzerine eğilmiştir. Kültürel ve toplumsal özgürleşimin, hak eşitsizliğine başkaldırının, görünür olmanın, dengesizlikler arasında denge kurmaya ve bu düşünceleri kitlelere aktarmanın sineması haline gelmiştir. İlk kez Arjantinli yönetmenler Solanas ve Getino tarafından kavramsallaştırılmıştır. Birinci ve İkinci Sinema’nın geleneklerinden uzaktır ancak onlardan tam olarak kopuk bir öze de sahip değildir. Gerektiğinde onları anlatım diline entegre eden bir yapıya sahiptir. Onlardan temel olarak ayrıldığı nokta, toplumu ve kültürü kapsayan çelişkilere eleştirel bir bakış sunmak ve farkındalık yaratmaktır. Çalışma, Üçüncü Sinema ile politik eleştirel tavrın karşılıklı ilişkisinin nasıl dönüştüğü ve anlatılarda kendisine nasıl yer bulduğu problemi üzerine temellendirilmiştir. Bir filmin Üçüncü Sinema alanına dahil edilebilmesinin koşulları, Handan İpekçi’nin Babam Askerde (1994) ve Yeşim Ustaoğlu’nun Güneşe Yolculuk (1999) filmleri üzerinden saptanmaya çalışılmıştır. Saptama için Solanas ve Getino ile Willemen’in Üçüncü Sinema teorileri ve betimsel film analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışma sonucunda, bir filmin toplumu ilgilendiren bir konu hakkında politik eleştirel bakışa sahip olmasının ve izleyiciyi bu yönde bilinçlendirip harekete geçirmesinin, Üçüncü Sinema alanına dahil edilebilmesi için yeterli olduğu sonucuna varılmıştır.
Books by Nurselin Aker
Kadın Karakterin Sinemasal Dönüşümü, 2021
Türk Sinemasında Kadınlık Halleri: Temsil, Anlatı ve Toplumsal Cinsiyet, 2021
Ataerkil yapı, cinsel kimlik bunalımının teşhirine dayanan bir vitrindir. Varoluşun doğal yasası ... more Ataerkil yapı, cinsel kimlik bunalımının teşhirine dayanan bir vitrindir. Varoluşun doğal yasası ve tek tanrılı dinlerin dogmatik unsurları, ataerkil yapının kadına karşı cinsel tutumunu meşrulaştıran iki büyük sergilenme alanını oluşturur. Bu birleşim, erkeğin üstünlüğünü kadim bir gerçeklik yanılsamasına dönüştürür ve kadının bir dönem erkekle eşit yaşamsalhaklara sahip olduğu gerçekliğinin reddiyle sonuçlanır. Bu yazıda, Yeşim Ustaoğlu'nun Tereddüt (2017) filminde, farklı sosyo-ekonomik tabana mensup iki kadın karakterin yaşadığı cinsel kimlik bunalımının ortaklığı üzerinden, kadının cinsel iradesini kaybedişinin ve erkeğin hükmü altına girişinin tarihçesi ele alınmaktadır.
Uploads
Conference Presentations by Nurselin Aker
anayasayla tanınan insani haklar ve özgürlüklerin alanı daha önce görülmemiş ölçüde genişletilmiştir. Örneğin, işçilere toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmış, ortaya koydukları tüm emekleri devlet güvencesi altına alınmıştır. Karanlıkta Uyananlar filminin konusu da anayasal etkilenimin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Filmde, işçilerin anayasal olarak daha önce sahip olmadıkları mevcut haklarını tanıma ve bilinçlenme süreçlerine yer verilmektedir. 1980 darbesi ise 1960 darbesinden tamamen farklı koşulların ve sınırlandırmaların doğmasına yol açacak girişimlerin başlangıcını oluşturmuştur. Darbeyi takiben yürürlüğe giren 1982 Anayasası, 1961 Anayasası’nın verdiği haklara ve özgürlük ortamına sınırlandırmalar getirmiş ve toplum yaşamında yoğun bir baskı düzeni kurulmuştur. Oluşturulan baskı düzeninde, ekonomik ve toplumsal haklarının çoğundan mahrum kalan ve gerektiğinde haklarını arayamayan bireyler ise gün geçtikçe yalnızlaşmış ve ağır bir bunalıma sürüklenmeye başlamışlardır. Söz konusu durum, Faize Hücum filminde kendisine yer bulmuş, bireysel ve toplumsal konum Kâmil Bey özelinde ele alınmıştır. Filmde, 1980 darbesinden sonra ülkede ortaya çıkan istikrarsız ekonomik ortamın, insanları nasıl bir çıkmazın içine sürüklediği anlatılmaktadır. Her iki film de betimsel analiz yöntemi kullanılarak hermeneutik yaklaşımla incelenmiştir.
Books by Nurselin Aker
anayasayla tanınan insani haklar ve özgürlüklerin alanı daha önce görülmemiş ölçüde genişletilmiştir. Örneğin, işçilere toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmış, ortaya koydukları tüm emekleri devlet güvencesi altına alınmıştır. Karanlıkta Uyananlar filminin konusu da anayasal etkilenimin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Filmde, işçilerin anayasal olarak daha önce sahip olmadıkları mevcut haklarını tanıma ve bilinçlenme süreçlerine yer verilmektedir. 1980 darbesi ise 1960 darbesinden tamamen farklı koşulların ve sınırlandırmaların doğmasına yol açacak girişimlerin başlangıcını oluşturmuştur. Darbeyi takiben yürürlüğe giren 1982 Anayasası, 1961 Anayasası’nın verdiği haklara ve özgürlük ortamına sınırlandırmalar getirmiş ve toplum yaşamında yoğun bir baskı düzeni kurulmuştur. Oluşturulan baskı düzeninde, ekonomik ve toplumsal haklarının çoğundan mahrum kalan ve gerektiğinde haklarını arayamayan bireyler ise gün geçtikçe yalnızlaşmış ve ağır bir bunalıma sürüklenmeye başlamışlardır. Söz konusu durum, Faize Hücum filminde kendisine yer bulmuş, bireysel ve toplumsal konum Kâmil Bey özelinde ele alınmıştır. Filmde, 1980 darbesinden sonra ülkede ortaya çıkan istikrarsız ekonomik ortamın, insanları nasıl bir çıkmazın içine sürüklediği anlatılmaktadır. Her iki film de betimsel analiz yöntemi kullanılarak hermeneutik yaklaşımla incelenmiştir.