sökmek
Görünüm
Türkçe
[değiştir]Eylem
[değiştir]sökmek (üçüncü tekil şahıs geniş zaman çekimi söker) sökmek -er
- [1] bir şeyi bulunduğu yerden kuvvet kullanarak veya gevşeterek çıkarmak, çekip ayırmak
- Bu çoban öyle güçlü görünüyor ki şu yandaki ağacı kavrasa dibinden söker götürür. - Y. Kemal
- [2] kurulmuş bir şeyi parçalarına ayırmak
- Makineyi sökmek.
- [3] rüzgâr, sel, akarsu, bir şeyi yerinden çıkarmak, götürmek
- [4] geçip gitmeye engel olan zorlukları atlatmak
- Araba çamuru sökemedi. Gemi akıntıyı söktü.
- [5] karışık bir yazıyı okumak
- Çok okunaksız bir yazı. Ben söker gibi oldum. - H. Taner
- [6] örülmüş, dikilmiş şeyin, örgüsünü veya dikişini ayırmak
- [7] balgam vb.nin çıkması, akması kolaylaşmak
- [8] ayırmak, uzaklaştırmak, vazgeçirmek
- Saplandığı fikirlerden sökemezdiniz. - Y. Z. Ortaç
- [9] (mecaz) okuyabilme becerisini kazanmak
- Bunların Fransızcasını sökmek bir mesele, manalarını sökmek ikinci bir meseledir. - R. N. Güntekin
- [10] geçmek, etki yapmak
- Ne yaparsın, dedi, burada böyle söküyor! - F. R. Atay
- [11] gelmeye başlamak veya çıkagelmek
- Şermin'le Nermin tam bir saat sonra yani saat beş buçukta söktüler. - H. E. Adıvar
Deyimler
[değiştir]Kaynakça
[değiştir]- Türk Dil Kurumuna göre "sökmek" maddesi
Çeviriler
[değiştir]çeviriler
Türkmence
[değiştir]Eylem
[değiştir]sökmek
- [1] sökmek
- [2] birçok yeri dolaşmak, bir şey aramak maksadıyla çok yol yürümek
Kaynakça
[değiştir]- Atacanov, Ata (1922). Türkmendolu Yir Sözlüğü.