Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla
TRABZON
1
Bu eser, Trabzon Maçka’mızın değerine
değer katan Şehit Eren Bülbül başta olmak
üzere toprağa ekilen tüm şehitlerimizin aziz
hatıralarına ithaf olunur.
Trabzon Kitaplığı: 6
Geleneksel Kültür - 2
Yayın Koordinatörü
Erdem Zekeriya İSKENDEROĞLU
Yayın Danışmanı
Emre GÜLSEVER
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla
Trabzon 1
Editörler
Prof. Dr. Temel ÖZTÜRK
Doç. Dr. Arif KOLAY
Doç. Dr. Şefik MEMİŞ
Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ŞEN
Yazarlar
Prof. Dr. Zafer ATAR
Doç. Dr. Bekir GÖKPINAR
Prof. Dr. Rıfat GÜNALAN
Dr. Öğr. Üyesi Sabiha ALTINDEĞER
Prof. Dr. Emine DİNGEÇ
Prof. Dr. Mehmet İNBAŞI
Prof. Dr. Osman KÖSE
Prof. Dr. Selim Hilmi ÖZKAN
Prof. Dr. Temel ÖZTÜRK
Prof. Dr. Ayşe Nur SIR DÜNDAR
Prof. Dr. Faruk SÖYLEMEZ
Prof. Dr. Mehmet Emin ÜNER
Prof. Dr. Mehmet Alaaddin YALÇINKAYA
Prof. Dr. Mehmet YAVUZ
Prof. Dr. Yücel YİĞİT
Doç. Dr. Muzaffer BAŞKAYA
Doç. Dr. Mehmet Hanefi BOSTAN
Doç. Dr. Burak Gani EROL
Bu eserde yer alan çalışmaların bilim, dil, etik
ve hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir. Kitapta
ileri sürülen görüşler yazarlarına ait olup Trabzon
Büyükşehir Belediyesinin ve editörlerin bir
sorumluluğu bulunmamaktadır.
Bu eserin herhangi bir kısmının izinsiz ve kaynak
gösterilmeden alıntılanması, internet sitelerinde
yayınlanması, pdf ya da kitap şeklinde parayla
satılması yasaktır. Aksi eylemde bulunanlar telif
hakları yazısından doğan tüm yükümlülükleri
peşinen kabullenmiş sayılırlar.
Doç. Dr. Eyüp KUL
Dr. Öğr. Üyesi Fatih ÇİÇEK
Dr. Öğr. Üyesi Özkan Özer KESKİN
Dr. Öğr. Üyesi Kevser DEĞİRMENCİ
Dr. Öğr. Üyesi Selcan Alperay ERASLAN
Dr. Öğr. Üyesi Firdevs ÖZEN
Öğr. Gör. Betül AYHAN
Arş. Gör. Dr. Ali GENÇ
Arş. Gör. Sezgin ÖRSELOĞLU
Sait ARAS
Duygu AYDIN
Emel SOFUOĞLU ENGİN
İbrahim ŞAHİN
Eyüp ŞAHİN
ISBN: 978-975-7770-58-9 (Takım)
ISBN: 978-975-7770-59-6 (1. cilt)
TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 48884
Kitap Tasarım
Salih PULCU
1. Baskı, Eylül 2023
Trabzon Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları No: 117
Baskı-Cilt
Seçil Ofset 100. Yıl Mahallesi
Massit Matbaacılar Sitesi
4. Cadde No: 77 Bağcılar İSTANBUL
Sertifika No: 12068
Trabzon Kent Spor Turizm ve Bilişim
Organizasyon Hizmetleri A.Ş.
İskenderpaşa Mah. Atatürk Meydanı No. 7/41
Ortahisar TRABZON
Yayınevi Sertifika No: 5195
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla
TRABZON
1
TARİHÎ TRABZON
ED İT ÖR LER
Prof. Dr. Temel ÖZTÜRK
Doç. Dr. Arif KOLAY
Doç. Dr. Şefik MEMİŞ
Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ŞEN
Ziyaret Edenlerin Gözüyle Cumhuriyetin
İlk Yıllarında Trabzon
Muzaffer BAŞKAYA
Doç. Dr., Trabzon Üniversitesi Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümü
Giriş
Trabzon, coğrafi konumu, stratejik önemi ve ticari potansiyeli itibarıyla tarih boyunca Anadolu’nun önemli merkezlerinden biri olagelmiştir. Trabzon, Anadolu’nun iç kesimlerine ve Kafkaslara geçişi sağlayan özelliği sebebiyle coğrafi ve askeri açıdan, ayrıca İpek Yolu’nun
Karadeniz’e çıkış kapılarından biri olması nedeniyle de ticari açıdan1
önemli bir merkez olmuştur.
Tarih boyunca önemli bir liman kenti olan Trabzon, bu özelliği nedeniyle dışarıdan gelenlerin de ilgisini çekmiş ve şehir, her daim gezgin
ve seyyahların uğrak yerlerinden biri olmuştur. Trabzon’un bu kadar
çok ilgi çekmesinin en önemli nedeni ise şehrin transit ticaret noktasında sahip olduğu konumdu. Zira ekonomik canlılığın getirdiği yaygın etki sayesinde çok sayıda tüccar, bürokrat ve gezginin yolu Trabzon’a düşmüştü. Söz konusu canlılığın zirveye ulaştığı XIX. yüzyılın
ortalarından itibaren Trabzon ticari açıdan hiç olmadığı kadar canlı
bir süreç yaşamış, bu hareketlilik sayesinde yabancıların ilgi odağı
haline gelmiştir.
Trabzon, XX. Yüzyılın başına kadar çok sayıda seyyah ve gezginin
uğrak yeri olmuştur. Ksenophon’un “On Binlerin Dönüşü” adlı eseri
Trabzon hakkında bilgiler veren en eski seyahatnamelerden biridir.
Tarihsel süreçte Clavijo, Evliya Çelebi, Fallmerayer gibi ünlü seyyahlar Trabzon’u gezmiş ve şehirle ilgili gözlemlerini gelecek nesillere
aktarmışlardır. XX. Yüzyılın başına gelindiğinde Ahmet Refik, Cahit
Talas, Necip Fazıl Kısakürek, Mahmut Goloğlu gibi ünlülerin yolları
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
585
da bir şekilde Trabzon ile kesişmiştir. Bu kişiler de Trabzon’da bulundukları ya da görev yaptıkları süre zarfında o günlerin Trabzon’unu
tasvir etmişlerdir.
Bu çalışmada Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’da bulunan veya
buraya uğrayan kişilerin şehirle ilgili gözlem, rapor, mektup gibi eserlerde Trabzon hakkında verdikleri bilgiler bir araya getirilmiştir. Bu
kapsamda Trabzon’da görev yapmış bir bürokrat/memur, Trabzon’a
gelen gazeteci/muhabir gibi kişilerin gözlemlerine yer verilmiştir. Söz
konusu kişilerin Trabzon ile ilgili gözlemleri daha çok şehirde yayın
yapan dönemin yerel gazetelerinde neşredilmiştir. Bu itibarla yerel
basın, çalışmamızın ana materyalini oluşturmaktadır. Çalışmada İstikbal, Yeniyol, Halk gibi Trabzon’da yayın yapan gazeteler dışında
komşu vilayetlerde yayınlanan Yeşil Giresun ve Çoruh gibi gazetelerden de istifade edilmiştir. Zira komşu vilayetlerden Trabzon’a gelen
muhabirler şehirle ilgili gözlemlerini yazı dizileri halinde kendi gazetelerinde neşrediyor, Trabzon’la ilgili bilgiler veriyorlardı.
Yukarıda zikredilen kaynaklarda verilen bilgileri bir araya getirdiğimizde şehre gelen hemen her ziyaretçinin Trabzon’un 2 ana özelliğini
ön plana çıkardığı anlaşılmıştır. Bunlardan ilki Trabzon’un yaşadığı
ekonomik çöküştür. İkinci olarak Trabzon’un plansız ve düzensiz bir
şehir görüntüsü vermesidir.
a)Ekonomisi Çökmüş Bir Şehir
Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’u ziyaret eden hemen herkesin
ortak fikri Trabzon ekonomisinin eski parlak günlerini aradığı yönündedir. Zira tarihi İpek Yolu’nun Karadeniz’e çıkış kapılarından olan
Trabzon’un mevcut durumu taraflı tarafsız şehri ziyaret eden herkesin dikkatini çekiyordu.
Trabzon’un ekonomik manada yaşadığı gerilemenin asıl başlangıcını
ise Birinci Dünya Savaşı oluşturmaktadır. Zira 1914’e kadar bir şekilde ayakta kalan ve Trabzon ekonomisini ayakta tutan Trabzon-İran
transit yolu savaştan sonra Sovyet topraklarına kaymış, Trabzon Limanı ve transit ticaret bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Transit
ticarette gelinen bu durumu ele alan bir yazar bu konuda şu ifadeleri
kullanmıştır:2
Birinci Dünya Savaşı’na kadar Rusların demir rayları bizim toprak
yolu, oradaki lokomotifin hızı buradaki devenin sabrını yenememiş-
586
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
ken savaş her şeyi değiştirdi. Kaybolan askerin geri gelişi gibi kaybolan transiti de geri çağırdık. Fakat gürbüz gidip dermansız gelen asker
gibi transit de öyle tanınmaz hale geldi ki.
İran transit ticaretinde yaşanan olumsuz gelişmeler Trabzon’un iktisadi hayatına darbe vurmuştur. Trabzon’un en etkin gazetelerinden
olan İstikbal transit ticarette gelinen durumu sütunlarına şu şekilde
aktarmıştır:3
Trabzon için bu hat, hayat ve memat meseledir. Bu hattın ihmali Trabzon’un ve Trabzon’la beraber Erzurum’a kadar bütün bu havalinin zirai ve iktisadi inkişafından mahrumiyetle, felaket-i mahkûmiyeti demektir. Trabzon ise böyle bir felaket ve mahrumiyete layık bir vilayet
değildir. Bu havali ihmal olunmamalıdır. Trabzon’un böyle bir ihmale
de tahammülü mevcut değildir. Trabzon ve Erzurum vilayetlerinin
bu mühim noktasından maada İran tarik-i ticareti üzerinde fevkalade
haiz-i ehemmiyet birer mevkileri vardır. Ve Trabzon’la Erzurum’u şimendiferle yekdiğerine raptetmekte bu itibarla azim menafi mevcuttur. Filhakika Erzurum-Trabzon hattı İran için en karlı bir tarik-i ticari
küşat edecektir. Bugün Batum hattı, İran için naçar-ı istifade edilmek
istenen bir hattır. İran, bugünkü şerait altında bir kısım mevadadını
teminde develerle vesaire vasıtayla Trabzon-Erzurum yolunu tercih
etmektedir. Şimdi düşününüz Trabzon-Erzurum şimendiferi yapılacak olsa İran bütün eşyasını bu tarikten nakil edecek ve Trabzon,
en mühim transit merkezi olacaktır. Geçenlerde İran ricali, bu hattın
lüzumundan bahisle İran, bu hat ile sizin kadar alakadardır biz de
teşebbüs edelim diyordu.
Gazetede çıkan yazıdan anlaşıldığı üzere o günlerde Trabzon-İran
transit hattını canlandırmak için bazı adımlar atılmak isteniyordu. Bu
noktada gündeme gelen Trabzon-Erzurum demiryolu projesi Trabzon’u iç bölgelere bağlayabilme imkânı veriyordu.4
Transit ticaretin içinde bulunduğu durum 1925 yılında şehre gelen Ticaret Vekâleti uzmanlarının da dikkatini çekmiştir. Zira ertesi yıl yayınlanan Ticari ve İktisadi Trabzon Rehberi adlı eserde transit ticaret
konusu ele alınmış ve şu ifadeler kullanılmıştır:
Trabzon şimdiye kadar İran ithalat ve ihracat emtiasının kısmen transit vazifesini ifa etmiş ise de son günlerde transit muamelatı hayli
azalmış, hatta Batum’a intikal etmekte bulunmuştur. Bunun başlıca
sebepleri:
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
587
İran hududundaki gümrük dairesinde muntazam antrepo binaları olmaması yüzünden oraya gelen emtia günlerce açıkta kalması ve gümrük muamelesinin hudutta her nedense tehirle ifası.
İran’dan gelen devecilerden deve başına (16-17) lira raddesinde vergi
istigası.
Hududu geçip de Erzurum’a gelen kafilenin ecnebilerin Trabzon, Erzurum arasında seferden men’i hakkındaki sabık bir emre tevfikan
müddet-i medide Erzurum’da alıkonulmaları bu esbabdan dolayı
Ruslara müracaat ederek, hala taranmamış ipek, badem ve sair emtiayı Batum tarikiyle sevke başlamışlardır. Mamafih İran tüccarı her
suretiyle Trabzon yolunu tercih fikrinde oldukları cihetle bu babda
lazım gelen teshilat hakkında ticaret vekalet-i celilesinin nazar-ı dikkatleri celb olunur.
Ticaret Vekâleti uzmanlarının verdikleri bilgilere bakılırsa Trabzon-İran transit hattı eski hareketliliğini kaybetmişti ve ticari canlılık Batum’a kaymıştı. Bu durumun en önemli sebebi ise yol üzerinde tüccarı yoran bürokratik işlemler ve vergi tarifeleriydi.
Transit ticarette yaşanan durgunluk Trabzon ekonomisini sarsarken
artık şehir halkının en önemli gelir kaynağı fındık olmuştu. Fındığın Trabzon ekonomisindeki rolü hakkında en çarpıcı değerlendirmelerden birisi 1929 yılında şehri ziyaret eden Cumhuriyet Gazetesi
muhabiri Ali Fuat tarafından yapılmıştır. Trabzon’u ziyaret eden ve
şehirde birkaç gün misafir edilen Ali Fuat, sırasıyla belediye, bankalar
ve tüccarları ziyaret etmiş ve gözlemlerini bir yazı dizisi haline getirerek Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlamıştır. Söz konusu yazı dizisinin
ekonomi ile ilgili bölümünde şu tespitler yapılmıştır: 5
Trabzon’da İktisadi Buhran
Trabzon’da iktisadi vaziyet şayan-ı tetkiktir. İş, Ziraat, Osmanlı Bankaları’nın müdürleri, Trabzon tüccarı ile uzun uzadıya görüştüm. Memleketin iktisadi vaziyetlerini bana çok büyük samimiyetle anlattılar.
Evvel emirde memnuniyet ve iftiharla arz edeyim ki aşağıda sayıp
dökeceğim iktisadi buhrana rağmen Trabzon’un iktisat müesseseleri
çok sağlam ve çok emniyetli temeller üzerine atılmıştır.
Trabzon’un en mühim serveti fındık mahsulüdür. Her sene vasati
3,000.000 lira kıymetinde 15.000.000kilo mahsul alınırken geçen seneki kışın şiddet ve devamından çok bereketli olan mahsul hemen
588
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
%75 nispetinde yanmış, kurtlanmış ve 6.000.000 liralık mahsul yerine
ancak 1,5 milyon liralık yani beklenilen ve hatta kısmen alivre satılan
miktarın %25’i elde edilebilmiştir.
Senede 6 milyon liralık fındık yetiştiren bu memleket gene senede 2
milyon kilo tütün yetiştiriyor. Bilhassa bu sene tütün mahsulü hem
miktar hem de keyfiyet itibarıyla çok iyidir. Fındık zararını kısmen
de olsa telafi edecektir. Tütün İnhisar İdaremiz Trabzon’un tütün zürraına 200.000 lira ikraz etmiş, hem de bu parayı hiçbir bankanın ve
hiçbir mukrizin yapmadığı bir ucuzlukla yani senede %9 faizle vermiştir. Bu milli iktisat müesseselerimize şayan-ı intisal bir harekettir.
Buradaki tütün inhisar idaresi ile temas ettim. Tütün kaçakçılığından
fazla ve haklı şikâyetler vardır. Eğer bu cihete ciddi himmet olunursa
satışların ayda 20-30 bin lira birden yükseleceğini anladım.
Trabzon iskelesinin transit hususundaki ehemmiyetini çok iyi takdir
eden cumhuriyet hükümeti, muazzam ve asri antrepolar inşası sureti ile transit eşyasının muhafaza ve sevki esbabını temin ve teshil
etmiştir.
Trabzon’un iktisadi durumunun eski parlak günlerin gerisinde olduğu, transit ticaretin iyice azaldığı, Trabzon Limanının canlılığını yitirdiği şehri ziyaret eden hemen herkesin ortak gözlemi idi. Bunun
yanında Trabzon ekonomisindeki mevcut çöküşe rağmen bir şekilde
bu durumdan kurtulmak isteyen Trabzonluların gayretleri ve bu konuda yaptıkları eserler şehri ziyaret edenleri çok etkilemiştir. Zira bu
dönemde Trabzonluların yerli ve milli sermaye ile kurdukları elektrik
şirketi, liman şirketi, Trabzon ve Karadeniz Bankaları gibi hamleler
şehri ziyaret edenlerin takdirini topluyordu. Mesela 1929 yılında şehre gelen Yeşil Giresun Gazetesi Baş Yazarı Nuri Ahmet, Trabzon’da
gördüklerini “Örnek Alalım” başlığı ile gazetesinde neşretmişti. Trabzon’u ziyaretinde şehirde gördüklerini yazıya döken Nuri Ahmet yazısında şu ifadeleri kullanmıştır:6
Bu defa Trabzon’a kısa bir seyahatim esnasında şehrin bazı ticaret
evleri ile temas ettim. Evvelce işitmiş olduğum tasarruf ve ikraz sandıkları hakkında tetkikatta bulundum. Elde ettiğim malumat memleketimizin her tarafında, hele Giresun’umuza numune olarak gösterilmeye sezadır. Faideli faaliyetini işittiğim bu iktisadi birleşmeleri
görünce Trabzon’un faal tüccarlarını tebrik ve takdir ettim. Bugün
halkın içinden doğmuş halk ve tüccar için nihayet memleket için
faydalı iki “limitet şirketi” Trabzon’da hali faaliyette bulunmaktadır.
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
589
Bunlardan bir tanesi Trabzon Tasarruf ve İkraz Sandığı Limitet Şirketi hakkında karilerimize kısa malumat vermek isteriz. Müessisleri
50 tüccar olarak teşkil edilen bu şirket, bugün kuvvetli bir varlık haline girmiştir. Bu teşekkülün, müessislerin sırtına yük olmaktan kurtarmak için, her hissedar günde yarım lira hesabı ile ayda 15 liralık
bir veya iki hisse vermeyi kabul etmişler, muntazaman taahhütlerini
ifa etmek sureti ile bu iyi ve güzel iktisadi teşebbüsü kuvveden fiile
çıkarmışlardır. 1928 senesi Temmuz ayında resmen teşekkül ederek
18750 lira ile işe başlamışlar, muntazam ve ciddi bir satin tevlit ettiği
semereler kendini göstererek 18750 liraya her ay 1900 lira ilave edilmiş
tahmin edilen müddet zarfında şirketin sermayesi olan 50040 lira vücuda gelmiştir.
İdare heyetinin verdiği malumattan anladık ki pek yakında kredi vesaire temin etmek sureti ile şirket sermayesini 100 bin liraya iblağ edecektir. Damla damla göl olur derler ne kadar doğru bir atasözüdür.
Her gün cüzdanımızın bir tarafına 50 kuruş ayırmak sureti ile meydana gelen bu müesseselerin memleket iktisadiyatına ne büyük faydalar
temin edeceğini kayda bilmem lüzum var mıdır?
Trabzon’un tuttuğu yolu kendimize örnek yapalım.
Trabzon’u ziyaret eden Yeşil Giresun Gazetesi yazarı Nuri Ahmet’in
verdiği bilgilere bakılırsa Trabzonlular, kendi gayretleri ile banka kurmuşlardı. Tamamen yerli ve milli sermayeye dayanan bu eser, Giresunluların da dikkatini çekmişti.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon ekonomisi ile ilgili verilen bilgileri bir araya getirdiğimizde Trabzon’un XIX. Yüzyılın ortalarından
itibaren patlama yapan ticari canlılığını kaybettiği görülmektedir.
Bunda İran transit ticaretinin kapasitesinin azalması, yol üzerinde
gereksiz bürokratik işlemler ve lüzumunda fazla miktarda alınan vergiler etkili olmuştur. Ayrıca transit yolunun fiziki durumunun da iyi
olmadığını belirtmek gerekir. Buna ilave olarak Trabzon’da modern
bir limanın olmaması şehrin ticari bünyesine zarar vermekteydi. Bu
dönemde Trabzon’un en önemli gelir kaynağı fındık ticaretiydi. Fındıktan elde edilen gelir, şehir ekonomisini bir yere kadar taşıyabileceğinden Trabzonlular kendi gayretleri ile bazı adımlar atmışlardı.
İlk olarak Trabzon Elektrik Şirketi ardından Trabzon Liman Şirketi,
Trabzon ve Karadeniz Bankaları gibi yerli ve milli sermayeye dayalı
bazı girişimlerde bulunmuşlardı. Fakat 1929 Buhranı bu oluşumların
590
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
yaşamasına izin vermemiş, devletçi yapılanma içinde Trabzon da pastadan kendi payına düşecek geliri beklemeye başlamıştır.
b)Düzensiz- Plansız Bir Şehir: Trabzon
Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’u ziyaret edenlerin dikkatini
çeken unsurlardan biri de Trabzon’un plansız, programsız, düzensiz
haliydi. Şehri ziyaret edenler deniz kenarında olmasına rağmen Trabzon’u “denize küs” bir memleket olarak tarif etmişlerdir. 1924 yılında
şehrin bu eksikliğini gidermek amacıyla Mustafa Kemal’in şehri ziyareti sırasında Gazi Caddesi açılmış7 fakat yeterli olmamıştır. Trabzon’un denizle irtibatının kesik olduğu düşüncesi zaman zaman yerel
basına da konu olmuştur. Mesela 1936 yılında çıkan bir gazete haberinde konuyla ilgili şu ifadeler kullanılmıştır:8
Şehir ve Deniz
Trabzon sokakları, caddeleri itibarıyla denize küskün bir durumda
kurulmuştur. Eski düşünüşün bariz bir örneği olan bu kuruluş ve
duruşun bugüne kadar aynı ayına ve noktası noktasına muhafaza
edilmiş olması şehirciliğimiz adına bize iyi bir not kazandırmaz. Eski
görüşler, eski duyuşlar, eski düşünüşler…
Bu şehirde yazın rutubet derecesi %95’tir. Denizden hava alamayan
her türlü hava cereyanlarına kapalı bulunan bu şehirde halk böyle
bunalır ve böyle yanar işte. Şehirle denizin küskünlüğünü gidermek
şehirle denizi barıştırmak şehirciliğimizin en bariz vasfı olmalıdır.
Bilhassa yaz aylarında yüksek derecede nem olduğu için yaşanmaz
hale gelen Trabzon’da denize paralel şekilde yapılan yerleşme nedeniyle deniz etkisinin şehrin iç bölgelerine girmesi mümkün olmuyordu. Sıcak yaz aylarında halkın denizle buluştuğu yer ise Güzelhisar’dı. Trabzon’un en güzel yerlerinden biri olan Güzelhisar ile ilgili
olarak bir yazar şu ifadeleri kullanmıştır:9
Şarktan, şimalden ve kısmen garpten denizle çevrili Trabzon’un bütün caddeleri ve sokakları denize küskün. Şehrin içine girdin mi denizi kaybettin, şehirden çıkmadan denizi göremiyorsun. Nazar değmesin diye sadece bir gazi caddesi açılmış orada da nazara değecek
bir şey yok!
Şehirden denizi göremezsin; zahmet edip deniz kıyısına inmek mi?
Fakat kıyıya da inemezsin. Liman tarafındaki dairemsi kıyı, iskeleden
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
591
Değirmendere ağzına kadar hep kumsal ve süprüntülüktür, daha geniş olan şimal ve garp kıyısı o da hep kayalık ve kumsal.
Bereket Güzelhisar’ın son zamanlarda yapılmış olan Kale parkına.
Burası Trabzon’un denize en çok ilerleyen burun yeri, minare boylu,
üstüvani biçimli ve üstünde 5-10 harmanlık saha olan dörtte üçü denizle çevrili eşi zor bulunur. Halk akşamları oradaki parka doluyor.
Denize küskün şehrin küsü ile tek karıştığı ve şehre yalvaran denizin
yalvardığı tek konuştuğu yer. İyi ki oraya manasız bir şey yaptırmamışlar.
Dışardan gelenlerin “düzensiz şehir” olarak tanımladıkları Trabzon’un denizle olan irtibatı yok denecek kadar azdı. Buna ek olarak
ayrıca şehrin dışardan görüntüsü de pekiyi değildi. Yani Trabzon’u ilk
anda gören bir kişi evlerin gelişigüzel ve farklı renklere boyanmasından, bazı evlerin renksiz ve sönük bir şekilde görünmesinden dolayı
görüntü kirliliğine maruz kalıyordu. Mesela şehre dışardan bakan bir
kişi bu konudaki gözlemini şu şekilde aktarmıştır:10
Vapurdan çıkan bir gazeteci arkadaşın bana ilk sözü şu oldu: Trabzon
şehrinin büyüklüğünü, güzelliğini göze çarpmaktan alıkoyan nedir,
bilir misiniz: gerek yalı boyunda, gerek orta kısımlarında ve gerekse
üst ve göze çarpar kısımlarındaki evlerin, yapıların çirkin, renksiz
sönük yüzleri ve biçimsiz yüzleridir. Bu yüzler pudralamak ister, temizlenmek ister süslenmek ister. Çünkü Trabzon’u yâre de ağyare de
güzel göstermek ancak bu çeki düzeni bağlıdır. Bu çeki düzeni vermek de belediyenin cümle-i vezaifindedir. Bu vazifeyi yapmakta Trabzon’un şerefi haysiyeti namına elzemdir.
Trabzon’un dışardan gelenler için düzensiz bir görüntü vermesinin
sebebi aslında şehrin imar edilirken plansız ve programsız hareket
edilmesinden ileri geliyordu. Aslında Trabzon’un imar edilmesi için
ilk kapsamlı çalışma Rus işgali yıllarında yapılmıştı. Çünkü savaş
yıllarında Trabzon, Rus bombardımanına maruz kaldığından dolayı
şehir harap olmuştu. İşgalin ardından Trabzon’u ziyaret eden Ahmet
Refik, gördüğü manzara karşısında çok şaşırmış ve şu ifadeleri kullanmıştı:11
Kurtulan pek az bina var. Şehrin en muntazam, en el değmemiş binaları, kayaların dibinde Rum kilisesi, Rum mektebi, Rum mezarlığı ve
ekseri Rum evleri. Eski Trabzon kahraman Yavuz’un gençlik zamanlarına şahit olan mahalleler, Bizans ve Osmanlı surlarının içi kâmilen
592
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
tahrip edilmiş. Bu harabeler içinde denize paralel iki uzun yolun açılmış ve genişletilmiş olduğu görülüyor. Deniz kenarındaki mendirekle
harabeler ortasından açılan yoldan başka yeni bir şey yok. Her şey,
her köşe, her ev, her sokak, her türbe tahrip edilmiş. Bu feci yangın
enkazı ortasında camiler çıplak minareleri, mezarlıklar kâmilen kırılmış taşları, arabalıklara tahvil edilmiş meydanlarıyla kalbe elem
veriyor…
Ahmet Refik’in de ifade ettiği üzere 1918 yılı itibarıyla Trabzon’da
düzgün bir yapı kalmamış gibiydi. İşgalin ardından Trabzon’un yaralarının sarılması için harekete geçilmiştir. Fakat şehrin yeniden imar
edilmesi zorunluluğu karşısında yeterli derecede kaynak tedarik edilemiyordu. Mesela bu dönemde mevcut yolların iyileştirilmesi ve yeni
yol güzergâhlarının açılmasına yönelik tespit ve değerlendirme çalışmaları yapılmışsa da başlatılan imar çalışmaları öngörüldüğü şekilde
devam ettirilememiştir.12 Bunun en büyük nedeni işgalin ardından
şehrin ekonomik kaynaklarının neredeyse tükenme noktasına gelmesiydi. Öyle ki, bu sebepten dolayı şehir İdare-i Hususiye Kurumu
lağvedilmek zorunda kalınmıştı. Bunlara bir de Milli Mücadele yıllarında çıkarılan Tekâlif-i Milliye emirlerinin getirdiği mali yükümlülükler eklenince, şehir dâhilinde tüm yatırımlar durma noktasına
gelmişti. Temmuz 1921’de İdare-i Hususiye Teşkilatının tekrar vazifeye başlamasının ardından vilayet genelinde ele alınan temel mesele
şehrin yeniden imar edilmesi idi.13
Trabzon’un düzensizlikten kurtulması için ilk anda şehrin haritası yapılması lazım geliyordu. Bu noktada Trabzon Belediyesi ilan vererek
harita işini ele almış ve 1926 yılında Trabzon’un haritası çizilerek belediyeye teslim edilmiştir. 1926 yılı itibarıyla elinde kentin haritasına sahip olan Trabzon Belediyesi, bu durumu fırsata çevirememiş, bir imar
planı hazırlayamamıştır. Zira 1930’lu yıllara gelindiğinde şehirdeki
yapılaşma imarsız, plansız ve programsız bir şekilde yürütülmüştür.
Plansız bir şekilde tanzim edilen Trabzon’un bu durumu şehrin ileri
gelenlerinin de tepkisini çekmiştir. Mesela Mayıs 1935 tarihli bir gazete haberinde plansız şekilde yürütülen belediye işleri eleştirildikten
sonra yarın fenni bir plan yapılırsa bugüne kadar yapılan imar hamlelerinin yıkılmak zorunda kalacağı ve belediyenin bundan büyük
bir zarar göreceği ifade edilmiştir.14 Plan meselesi zamanla öylesine
büyük bir sorun haline geldi ki, bütçeye her yıl plan için para konulmasına rağmen bu para başka işlere harcanmaya başlamıştı.
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
593
Şehir planında ümidinin kesen Trabzonluların imdadına Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzer yetişmiştir. Uzer’in girişimleriyle
Fransa’dan şehircilik uzmanı Prof. Lambert Trabzon’a getirilmiştir.15
Böylece işgal yıllarında yapılan hamleler bir kenara bırakılırsa Trabzon’un ilk imar planı 1937 yılında kaleme alınarak 1938’de yürürlüğe
sokulan Lambert Planıdır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’u ziyaret edenlerin dikkatini çeken hususlardan biri de Trabzon’da yeterli derecede sayfiye yerinin
bulunmamasıydı. Zira şehre gelenler Meydan Parkı ve kısmen Güzelhisar dışında oturup, dinlenecek yer bulamamaktan şikâyet ediyordu.
Bu durum Trabzon’da yaşayanların da şikâyet ettiği bir durumdu. Üstelik Zefanos, Boztepe, Soğuksu gibi sayfiye yerlerine gitmek isteyenler belediyenin buralara servisi olmadığından ancak kendi imkânlarını kullanmak durumundaydı. Bu duruma dikkat çeken bir yazar şu
tespitleri yapmıştır:16
Trabzon’u ilk görenler şehrin güzelliklerini saya saya bitiremiyorlar.
Bu güzellikler şehrin içi, sokaklarının kuruluşu itibarıyla değil, yanı
ve yöresi itibarıyladır. Denize düşecek gibi yüksekten uçan Boztepe,
Ayasofya’ya doğru bir deniz gibi uzanan yemyeşil alanlar, göklere
yükselen Zefanos, Karlık, Argalya ve hepsinden daha yakın şehrin
yakut tepeliği Soğuksu. Üç yönden böylece bu eşsiz güzelliklerle çevrilmiştir Trabzon…
Yandan ve arkadan bu eşsiz güzellikler dünyaya meydan okurken,
Trabzon halkı denizden küsen bir şehrin dar ve havasız sokaklarında
ne yazık ki Pazar ve her tatil günleri dahi ömür törpüler. Ne denizden
zevklerinin ve sağlıklarının haklarını alabilirler ne yandaki ve arkadaki güzellikleri doya doya içebilirler. Niçin böyle, zevkleri mi yoktur, sağlık ve esenlik duyguları mı noksandır, hayır hiçbiri değildir.
Zevkleri keskin, esenlik duygu ve ihtiyaçları kesindir ancak ihtiyaçlara göre tanzim edilmemiş, düzelmemiş otomobillere para yetiştiremezler de onun için. En yakın sayfiye yeri olan Soğuksu’ya araba bir
liraya çıkar, hâlbuki bir otobüs teşkilatı olsa, 100 kuruşa, 10 kuruşa
filan bu iş halledilirdi.
Bilhassa bahar ve yaz aylarında Boztepe, Zefanos ve Soğuksu gibi
mesire yerlerine gidemeyen Trabzonlular, şehir içinde oturup çay
içebilecekleri bir yer olmadığından dert yanıyordu. Bu duruma bir
nebze çare bulabilmek amacıyla şimdilerde Taksim Parkı olarak bili-
594
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
nen fakat Cumhuriyetin ilk yıllarında mezarlık halinde bulunan arsanın park yapılması gündeme gelmişti. İlk anda kabul gören bu fikir
üzerine Trabzon Belediyesi, Taksim Mezarlığı adıyla bilinen yerdeki
mezarları başka yerlere nakletmiş ve buranın parka döndürülmesi
için ilk adım atılmıştır. Fakat ne olduysa daha sonra burayla ilgili
herhangi bir faaliyet içine girilmemiş, arsa bu şekilde bırakılmıştı.
Bu durumdan dert yanan bir yazar konuyla ilgili şu cümleleri kurmuştur:17
Şehrin en güzel ve işlek yerindeki taksim mezarlığının kaldırılması,
yerinde sığırların yayılması ve otlaması için miydi? Bilmediğimden
başka bildiğim 12 yıla acıyorum. Mezarlık bozulduğundan ortaya
çıkan bu alana planlı bir yöntemle çam fidanları dikilmiş olsaydı
bugün orası çam ormanlığı haline gelmiş olurdu. Böylece şehre sağlık dağıtan bir sanatoryumdan bence daha çok esenlik veren bir yer
olurdu.
Trabzon kamuoyunun beklentisinin aksine bir türlü bitirilemeyen
park meselesi zamanla tepki çekmeye başlamıştı. Zira şehir halkı
“Eski Taksim mezarlığı şöyle parasız yoldan ağaçlandırılarak yazın
köylere çıkamayan halkın hava alacağı bir hale getirilmesi lazımken
yıllardan beri olduğu gibi duruyor” şeklinde tepkilerini ortaya koyuyorlardı.
Uzun süredir bitirilemeyen Taksim Mezarlığının parka dönüştürülmesi işi Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzer’in şehre gelmesinin ardından birden hızlanmıştır. Mezarlığın baş tarafına yapılan ve hiçbir
anlamı olmayan duvar yıktırılmış ve ağaçlandırma işlerine başlanmıştır.18 Fakat ne olduysa olmuş kısa süren bazı hareketlenmeler dışında 1940’lı yıllara gelindiğinde dahi Taksim Mezarlığı bir türlü tam
olarak park haline getirilememiştir. Ancak 1948 yılında rastladığımız
bir haberde mezarlığın nihayet park haline getirildiği ifade edilmiştir.
Söz konusu haberde şu ifadeler kullanılmıştır:19
Parktan Çömlekçiye
Taksim Parkı yapıldı, yapılıyor. Sahanın park haline getirilmesi muvafık. Ama fazla lükse kaçılmış, lüzumsuz bir sürü merdiven ihdas
edilmiş, Erzurum caddesine muvazi olan alt kıyı lüzumundan fazla
kabartılarak parkın alt kısmı caddeden, cadde bu orta kısımdan saklı
ve gizli bir hale sokulmuş. Bu parka en yakın mahallerden biri ve en
kalabalığı çömlekçidir.
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
595
Trabzon halkının park ve dinlenme yeri ihtiyacını giderebilmek amacıyla yapılan hamlelerden biri de Gülbahar Hatun Mezarlığı’nın park
haline getirilmesidir. Günümüzde Ata Park olarak da bilinen bu yer
aslında mezarlık durumunda bulunuyordu. Yani Ata Park, yapılmadan önce bugünkü Hatuniyye Camii (İmaret) ve etrafı bir mezarlık
yeri idi. Ayrıca burada birçok tarihi şahsiyetin mezarları vardı. Mesela eski Trabzon Valilerinden meşhur Kadri Paşa ve Yunan Harbinin
kahramanlarından Ferik Hamdi Paşa ve Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun gibi şahsiyetlerin kabirleri burada bulunuyordu.
İmaret Mezarlığı’nın ortadan kaldırılma süreci Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzer’in Trabzon’a gelişiyle başlamıştır. Ardından Trabzon’daki mezarlığın ortadan kaldırılması konusunda yasal altyapıyı
ise Mimar Sedat Çetintaş’ın 1-5 Ağustos 1937 tarihleri arasında Trabzon’daki incelemeleri sonucunda aceleyle hazırladığı, içinde 64 eserin yer aldığı “Trabzon Sanat Eserleri” adlı rapor oluşturmuştur. Bu
rapora dayandırılarak İmaret Mezarlığında bulunan eski mezarlar,
başta Kadri Paşa ve Ferik Hamdi Paşa’nın kabirleri buradan özensizce
kaldırıldı. Birçoğu tahrip edilmiş halde ortada bırakılan mezar taşları
zamanla yok edildi.
Atatürk’ün vefatının ardından Ata Park adı verilen bu yerin parka dönüştürülmesi Trabzon kamuoyu tarafından takdirler karşılanmıştır.
Mezarlığın ve türbelerin yok edildiği süreçte yerel basında yer alan
haberler bu tespitimizi doğrulamaktadır. Söz konusu yazıda şu ifadeler kullanılmıştır:20
İsmet Paşa (eski imaret) mahallesinin ortasında bir cadde ve bir sokakla üçe bölünen, türlü yabani otlarla dikenlerle örtülü geniş mezarlık birkaç ay içinde bambaşka bir şekle inkılap etti. Dün ruhlara
kasvet veren bu karmakarışık otlu dikenli saha daha şimdiden güzel
bir şekilde aldı. Yarın şüphesiz etrafa sağlık, ruhlara ferahlık saçan
güzel ve çok güzel bir park olacak. Yapmak istedikten sonra yapılmayacak ve yapılamayacak hiçbir iş yoktur. Daha şimdiden, İnönü
parkı diyesim gelen bu eser, yapmak isteyen bir belediye için güzel
bir iş miyarıdır. Birkaç aylık faaliyet, türlü yabani otlarla dikenlerle
örtülü karmakarışık 100 yıllık mezarlığı şehrin mutena bir semtinden
ve koca bir mahallenin ortasından kaldırmaya kâfi geldi. Eski imaret
mezarlığı gelip geçen dirilere kasvet veriyordu, fakat o perişan hali ile
ölülerimize de layık değildi.
596
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
Hatuniyye Camii’nin mimari kıymeti ancak meydana çıkmış bulunuyor. Önündeki eski medrese enkazı yıkılınca bu kıymetli Türk eseri
bütün inceliği ve ihtişamıyla kendini gösterecektir. Sayın Tahsin
Uzer’in Paris’te ameliyat oldukları hastaneden gönül bağladığı İmaret
mezarlıklarının temizlenme işi, Şarbayın geceli gündüzlü çalışma ve
çalıştırılmaları ile bugünkü şeklini aldı. Şimdi her şeyden evvel gözleri ve gönülleri tırmalayan Hatuniyye Camii önündeki eski medrese
enkazdır. Umuyoruz ki bu enkazın tamamen ortadan kalkması da artık bir gün meselesi olmuştur.
Etrafına duvar ve süslemelerin yapılmasıyla birlikte iyice park halini alan İmaret Mezarlığı, bu şekilde ortadan kaldırılmıştır. Bu arada
10 Kasım 1938’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk hayata gözlerini yummuş, bu durum ülkenin dört bir yanında olduğu gibi Trabzon’da da
büyük bir üzüntüyle karşılanmıştır. Atatürk’ün adını Trabzon’da yaşatmak isteyen dönemin Trabzon Valisi Refik Koraltan, parkın adının
Ata Park olmasını teklif etmiş, bu fikir ittifakla kabul görmüştür. Böylece eski İmaret Mezarlığı parka çevrildikten sonra adı da Ata Park
olmuştur.21
Taksim Mezarlığı’nın Taksim Parkına ve İmaret Mezarlığı’nın da Ata
Park’a dönüşmesine ve şehrin sayfiye ihtiyacının kısmen karşılanmasına rağmen Trabzon’da bazı kronik sorunlar halledilemiyordu.
Bu sorunlar, Trabzon’u dışardan gelip ziyaret edenlerin de dikkatini
çekiyordu. Zira şehre gelenler Trabzon sokaklarının pis ve bakımsız
olduğundan şikâyet ediyordu. Beledi hizmetler noktasında oldukça
eksik bir görüntü veren Trabzon’un bu durumu taraflı tarafsız herkesin şikâyet ettiği bir konu olarak gündeme geliyordu. Trabzon sokakları pis ve düzensiz bir durumdaydı ayrıca şehrin ortasından geçen Zağnos ve Tabakhane Dereleri aşırı derecede kötü kokuyordu.22
Fırınlarda temizlik kuralları ihlal ediliyor, ekmekler içinde her türlü
yabancı madde olduğu halde pişiriliyordu.23 Daha da kötüsü halkın
kullandığı içme suları modern bir su tesisatı olmadığı için açıkta aktığından, çoğunluğu içilmeyecek derecede pis durumdaydı.24
Görüldüğü üzere Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon modern bir şehir görüntüsünden uzaktı. 40 yıl evvel şehirden ayrılan bir kişi Trabzon’a döndüğünde yaşadığı duyguyu, bir arkadaşına şu şekilde ifade
etmiştir:25
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
597
Trabzon’da Hiçbir Şey Değişmedi
Trabzon’dan çıkalı 40 sene oldu, kırk yılda bir değişiklik görmedim.
Çocukluğumuzda üzerinde oynadığımız taşlar, olduğu gibi yerinde
duruyor. Bu sözlerin sahibi 40 sene evvel Trabzon’dan çıkan ve 40 sene
sonra geçerken şehrimize uğrayarak bir iki gece misafirimiz olan saylavlardan birine ait. Kırk sene, dile kolay gelir ama neler sığmış onun
içine eski yunan harbi, türlü yemen seferleri, meşrutiyet, Trablus ve
Balkan Harpleri, Umumi Harp, İstiklal Savaşı, on senede şehirler kurduk, mamureler yaptık, vatanı çelik ağlarla ördük, fakat biz bu hız ve
ilham veren örneklerden şehirciliğimize bir zerre bile katamadık.
Trabzon’dan ayrılan ve daha sonra şehre gelen bir başka yazar ise şehirde Tahsin Uzer’in gayretiyle yapılan birkaç eser dışında başka bir
yenilik görmediğini, Birinci Dünya Savaşı’nın Trabzon’da açtığı yaranın henüz kapanmadığını şu şekilde ifade etmiştir:26
Dünden Bugüne
Trabzon’un ticari ve iktisadi durumu dün de bilmünasebe söylemiş
olduğumuz gibi sade fenalaşıp gerilememiş adeta felce uğramıştır.
Bir Birinci cihan harbinden evvelki Trabzon’u göz önüne getiriniz bir
de İkinci Dünya Harbinden sonraki Trabzon’un halini görünüz, biraz
hisli, biraz içli olmaya da lüzum yok oturur ağlarsınız. Birinci Cihan
Harbi, yurdun birçok parçaları gibi Trabzon’u da harap etti, madden
ve manen harap etti, istilaya uğradık, hicret gördük. Yollarda ve izlerde kaldık. Fakat vatan kurtulacak biz kurtulacağız diye inandık, dayandık. Trabzon’a döndük. Sessiz hareketsizdik çünkü evlat babasını
ana evladını kaybetmiş hareketli bereketli Trabzon’dan sessiz hareketsiz bir şehir kalmıştı. Ondan sonra develer gelmedi, ondan sonra
vapurlar azaldı, ondan sonra kaynaşan ve taşan yollar kurşun atsan
kimseye değmez hale geldi. Yaptığımız kazandığımız meydanda, Tahsin Uzer’in gayretiyle modern binaları bir hastane, temiz bir suya kavuştuk. Diğer sahalarda zaten olduğumuz yerdeyiz…
Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon şehrinin genel görüntüsünü
anlamak için bir dönem Trabzon’dan ayrılan ve daha sonra şehre
dönerek avukatlık yapmaya başlayan Mahmut Goloğlu’nun gözlemlerinden istifade edilebilir. Zira varsa şehirde yaşanan değişimi en iyi
anlayacak kişilerden biri olan Mahmut Goloğlu, 15 yıl sonra döndüğü
Trabzon’daki izlenimlerini şu şekilde aktarmıştır:
598
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
15 Yıl Sonra Trabzon
On Beş senelik ayrılıktan sonra 6 ay evvel geldiğim bu şehirde adeta
bir yabancılık hissettim. Şehirde değişen şeyler belki pek, azdı, fakat
neden bilmem Trabzon bana pek başkalaşmış geldi. Önceleri bu hissimi 15 senelik unutkanlığın ve yeniden kavuşma heyecanının yarattığını zannettim. Ve altı aylık bir zamanı alışkanlık devresi olarak kabul
ederek bekledim. Artık, kendi öz malım olan bu şehri aynen 15 sene
evvelki gibi görüyorum. Ve düşünüyorum. Trabzon denen bu şehir,
hakikaten 25 sene evvel ki şehir midir? Buna müspet cevap vermek
çok kolay ve mümkün lakin buna inanmak ne kadar güç ve bu mukayeseyi yapmak ne kadar yürekler acısı…
Asırlar boyunca, Karadeniz’in şark kıyısında 4 iklimin 7 buçuk düveline hayat ve saadet kaynağı olan bu şehrin ocaklarında şimdi sadece
yoksulluğun dumanı tütüyor. Kiminle konuşsanız halinden şikâyetçi
kime sorsanız geçiminden aciz. Akşam ezanı evine dönüp de kalbi
huzur içinde oturabilecek pek az kimse bulabilirsiniz. Her evde muhakkak bir hasta var ve nerede ise muazzam hastane binasının bahçesine bile hasta yatırılacak, işsizlik bahsi, açılmaya bile değmez. Geceleri ana caddelerde, işsizlik serserilik ve külhanbeylik yolunu tutmuş
gençler sopalar, değneklerle meydan muharebesine girişiyorlar. Bir
Sokak. Oturduğum ev, Trabzon’un Kavakmeydan semtinde, yeni kibar ismi ile Erdoğdu Mahallesinin Türbe sokağındadır. Türbe Sokağı,
Kavakmeydan’da Osman Babanın türbesi yanından yukarıya doğru
uzayarak Tekfurçayır Mahallesine gider. Doğu yanı halen içinde hayvanların otladığı bir mezarlıktır. Mezarlıktan sonra sağlı sollu evler
başlar. Yol üzerindeki evlerde oturan vatandaşların büyük ekseriyeti
kıt gelirlidirler. Herhalde bu yüzden olacak ki, Türbe sokağı da sokakların en fakiridir. O kadar fakirdirler ki hatta buraya sokak veya yol
demek bile müşküldür.
Sonuç
XIX. yüzyılın parlak liman kentlerinden olan Trabzon, Birinci Dünya
Savaşı’nın ardından kabuğuna çekilmiştir. İlk olarak şehrin can damarı durumunda olan İran transit ticareti başka mecralara kaymış
böylece şehir ekonomik canlılığını kaybetmiştir. Buna ek olarak idari
anlamda yaşanan küçülme, mübadelenin etkileri ve modern bir limanının olmayışı Trabzon’un kötü gidişatını hızlandırmıştır.
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
599
Bu kötü gidişatı engellemek veya hiç olmazsa yavaşlatmak için Trabzonlular, harekete geçip bazı atılımlar yapsa da sonuç hayal kırıklığı
olmuştur. 1935 sonrası Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzer’in gayretleri ile bir ara canlanan Trabzon, hastanelere, parklara kavuşmuş fakat bunun haricinde eski parlak günleri geri getirecek yatırımlardan
yine mahrum kalmıştır.
Trabzon’un içinde bulunduğu durum şehirde yaşayanlar kadar şehri
dışarıdan ziyaret edenlerin de dikkatini çekmiştir. Zira daha önceleri
Trabzon’un zengin ve mamur bir şehir olduğunu gören, bilen kişiler
şehri gelip gördüklerinde hayal kırıklığına uğramışlardır.
Trabzon’a gelip ziyaret edenlerin dikkatini çeken ilk şey şehrin ekonomisinin durumudur. Zira bunu anlamak için Trabzon sokaklarında küçük bir gezintiye çıkmak yeterlidir. Şehrin ıssız, sessiz ve cansız
halini görenler bir zamanların cazibe merkezi olan Trabzon’u mumla
arar duruma gelmiştir.
Trabzon’a gelenlerin gördüğü bir diğer manzara ise şehrin plansız ve
düzensiz haliydi. Zira Cumhuriyetin ilk yıllarında beledi hizmetler
noktasında oldukça eksik bir görüntü içinde olan Trabzon’da içme suları pis akar, ekmekler çiğ ve temizlik kuralları hiçe sayılarak pişirilirdi. Şehirde yapılaşma belli bir plan ve program dâhilinde yürütülmüyor, halkın gezip eğleneceği park ve bahçe neredeyse bulunmuyordu.
Neticede 40 yıl sonra Trabzon’a gelen bir yazar şehrin görüntüsü hakkında kullandığı ifadeler o dönemin Trabzon’unun durumunu açıkça
ortaya koymaktadır: “40 sene evvel Trabzon’dan çıkanlar, 40 sene sonra
memlekete dönüşlerinde aynı binalarla karşılanıyor, aynı sokakların aynı
aşınmış kaldırımlarını çiğniyor ve deniz görmeyen aynı eğri büğrü caddelerde kaybolup gidiyor.”
Dipnotlar
600
1
Hatıralarda Trabzon’un Yakın Tarihi (1860-1950), Hazırlayan: Mehmet Akif
Bal, Trabzon 2004, s. 1.
2
Haydar Kazgan-Ertuğrul Tokdemir, “Trabzon-Tebriz Yolu”, Bir Tutkudur
Trabzon, Yay Haz: İ. Günday Kayaoğlu-Öner Ciravoğlu-Cüneyt Akalın, İstanbul 1997, s.306.
3
İstikbal Gazetesi, 1 Kanun-ı Sani 1339
4
Trabzon-Erzurum demiryolu projesi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ali
Servet Öncü- Murat Küçükuğurlu, “Trabzon-Erzurum Demiryoluna Dair
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
Unutulan Bir Kanun”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, Hacettepe
Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yıl:4, Sayı:7, Ankara 2008, s.115-156.
5
Cumhuriyet Gazetesi, 14 Kanun-ı Evvel 1929
6
Yeşil Giresun Gazetesi, 24 Birinci Kanun 1929
7
İstikbal Gazetesi, 18 Eylül 1340
8
Yeniyol Gazetesi, 15 Eylül 1936
9
Yeniyol Gazetesi, 9 Şubat 1937
10 Yeniyol Gazetesi, 10 Birinciteşrin 1936
11 Ahmet Refik Altınay, Kafkas Yollarında, Hazırlayan: Yunus Zeyrek, Ankara, 1981, s.7-9
12 Hikmet Öksüz-Veysel Usta, Mustafa Reşit Tarakçıoğlu Hayatı, Hatıratı ve
Trabzon’un Yakın Tarihi, Trabzon 2008, s. 142.
13 “Vilayetin Nafıa Durumu Hakkında”, İstikbal Gazetesi, 9 Mart 1922
14 Yeniyol Gazetesi, 14 Mayıs 1935
15 Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivi, Fon Kodu: 030.18.1.2 Yer Numarası:
78.76.17
16 Yeniyol Gazetesi, 10 Ağustos 1935
17 Yeniyol Gazetesi, 6 Mayıs 1935
18 Yeniyol Gazetesi, 28 Ağustos 1937
19 Yeniyol Gazetesi, 26 Şubat 1948
20 Yeniyol Gazetesi, 15 Haziran 1937
21 Halk Gazetesi, 3 Birinci Kanun 1938
22 Yeniyol Gazetesi, 21 Birinciteşrin 1936
23 Yeniyol Gazetesi, 26 Haziran 1936
24 Yeniyol Gazetesi, 26 Ağustos 1936
25 Yeniyol Gazetesi, 14 Eylül 1936
26 Yeniyol Gazetesi, 9 Mart 1948
Kaynakça
Arşiv Belgesi ve Süreli Yayınlar
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivi, Fon Kodu: 030.18.1.2 Yer Numarası: 78.76.17
Yeniyol Gazetesi
Halk Gazetesi
İstikbal Gazetesi
Cumhuriyet Gazetesi
Yeşil Giresun Gazetesi
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon
601
Kaynak Eserler
ALTINAY, Ahmet Refik, Kafkas Yollarında, Hazırlayan: Yunus Zeyrek, Ankara,
1981.
Hatıralarda Trabzon’un Yakın Tarihi (1860-1950), Hazırlayan: Mehmet Akif Bal,
Trabzon 2004.
KAZGAN, H. - TOKDEMİR E., “Trabzon-Tebriz Yolu”, Bir Tutkudur Trabzon,
Yay Haz: İ. Günday Kayaoğlu-Öner Ciravoğlu-Cüneyt Akalın, İstanbul
1997.
ÖKSÜZ, H. – USTA, V., Mustafa Reşit Tarakçıoğlu Hayatı, Hatıratı ve Trabzon’un
Yakın Tarihi, Trabzon 2008.
ÖNCÜ Ali Servet – KÜÇÜKUĞURLU, Murat, “Trabzon-Erzurum Demiryoluna Dair Unutulan Bir Kanun”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi,
Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yıl:4,
Sayı:7, Ankara 2008, s.115-156.
602
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon