Academia.eduAcademia.edu

Ziyaret Edenlerin Gözüyle Cumhuriyetin İlk Yıllarında Trabzon

2023, Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon

Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla TRABZON 1 Bu eser, Trabzon Maçka’mızın değerine değer katan Şehit Eren Bülbül başta olmak üzere toprağa ekilen tüm şehitlerimizin aziz hatıralarına ithaf olunur. Trabzon Kitaplığı: 6 Geleneksel Kültür - 2 Yayın Koordinatörü Erdem Zekeriya İSKENDEROĞLU Yayın Danışmanı Emre GÜLSEVER Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 1 Editörler Prof. Dr. Temel ÖZTÜRK Doç. Dr. Arif KOLAY Doç. Dr. Şefik MEMİŞ Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ŞEN Yazarlar Prof. Dr. Zafer ATAR Doç. Dr. Bekir GÖKPINAR Prof. Dr. Rıfat GÜNALAN Dr. Öğr. Üyesi Sabiha ALTINDEĞER Prof. Dr. Emine DİNGEÇ Prof. Dr. Mehmet İNBAŞI Prof. Dr. Osman KÖSE Prof. Dr. Selim Hilmi ÖZKAN Prof. Dr. Temel ÖZTÜRK Prof. Dr. Ayşe Nur SIR DÜNDAR Prof. Dr. Faruk SÖYLEMEZ Prof. Dr. Mehmet Emin ÜNER Prof. Dr. Mehmet Alaaddin YALÇINKAYA Prof. Dr. Mehmet YAVUZ Prof. Dr. Yücel YİĞİT Doç. Dr. Muzaffer BAŞKAYA Doç. Dr. Mehmet Hanefi BOSTAN Doç. Dr. Burak Gani EROL Bu eserde yer alan çalışmaların bilim, dil, etik ve hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir. Kitapta ileri sürülen görüşler yazarlarına ait olup Trabzon Büyükşehir Belediyesinin ve editörlerin bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu eserin herhangi bir kısmının izinsiz ve kaynak gösterilmeden alıntılanması, internet sitelerinde yayınlanması, pdf ya da kitap şeklinde parayla satılması yasaktır. Aksi eylemde bulunanlar telif hakları yazısından doğan tüm yükümlülükleri peşinen kabullenmiş sayılırlar. Doç. Dr. Eyüp KUL Dr. Öğr. Üyesi Fatih ÇİÇEK Dr. Öğr. Üyesi Özkan Özer KESKİN Dr. Öğr. Üyesi Kevser DEĞİRMENCİ Dr. Öğr. Üyesi Selcan Alperay ERASLAN Dr. Öğr. Üyesi Firdevs ÖZEN Öğr. Gör. Betül AYHAN Arş. Gör. Dr. Ali GENÇ Arş. Gör. Sezgin ÖRSELOĞLU Sait ARAS Duygu AYDIN Emel SOFUOĞLU ENGİN İbrahim ŞAHİN Eyüp ŞAHİN ISBN: 978-975-7770-58-9 (Takım) ISBN: 978-975-7770-59-6 (1. cilt) TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Sertifika No: 48884 Kitap Tasarım Salih PULCU 1. Baskı, Eylül 2023 Trabzon Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları No: 117 Baskı-Cilt Seçil Ofset 100. Yıl Mahallesi Massit Matbaacılar Sitesi 4. Cadde No: 77 Bağcılar İSTANBUL Sertifika No: 12068 Trabzon Kent Spor Turizm ve Bilişim Organizasyon Hizmetleri A.Ş. İskenderpaşa Mah. Atatürk Meydanı No. 7/41 Ortahisar TRABZON Yayınevi Sertifika No: 5195 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla TRABZON 1 TARİHÎ TRABZON ED İT ÖR LER Prof. Dr. Temel ÖZTÜRK Doç. Dr. Arif KOLAY Doç. Dr. Şefik MEMİŞ Dr. Öğr. Üyesi Muhammet ŞEN Ziyaret Edenlerin Gözüyle Cumhuriyetin İlk Yıllarında Trabzon Muzaffer BAŞKAYA Doç. Dr., Trabzon Üniversitesi Türkçe ve Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümü Giriş Trabzon, coğrafi konumu, stratejik önemi ve ticari potansiyeli itibarıyla tarih boyunca Anadolu’nun önemli merkezlerinden biri olagelmiştir. Trabzon, Anadolu’nun iç kesimlerine ve Kafkaslara geçişi sağlayan özelliği sebebiyle coğrafi ve askeri açıdan, ayrıca İpek Yolu’nun Karadeniz’e çıkış kapılarından biri olması nedeniyle de ticari açıdan1 önemli bir merkez olmuştur. Tarih boyunca önemli bir liman kenti olan Trabzon, bu özelliği nedeniyle dışarıdan gelenlerin de ilgisini çekmiş ve şehir, her daim gezgin ve seyyahların uğrak yerlerinden biri olmuştur. Trabzon’un bu kadar çok ilgi çekmesinin en önemli nedeni ise şehrin transit ticaret noktasında sahip olduğu konumdu. Zira ekonomik canlılığın getirdiği yaygın etki sayesinde çok sayıda tüccar, bürokrat ve gezginin yolu Trabzon’a düşmüştü. Söz konusu canlılığın zirveye ulaştığı XIX. yüzyılın ortalarından itibaren Trabzon ticari açıdan hiç olmadığı kadar canlı bir süreç yaşamış, bu hareketlilik sayesinde yabancıların ilgi odağı haline gelmiştir. Trabzon, XX. Yüzyılın başına kadar çok sayıda seyyah ve gezginin uğrak yeri olmuştur. Ksenophon’un “On Binlerin Dönüşü” adlı eseri Trabzon hakkında bilgiler veren en eski seyahatnamelerden biridir. Tarihsel süreçte Clavijo, Evliya Çelebi, Fallmerayer gibi ünlü seyyahlar Trabzon’u gezmiş ve şehirle ilgili gözlemlerini gelecek nesillere aktarmışlardır. XX. Yüzyılın başına gelindiğinde Ahmet Refik, Cahit Talas, Necip Fazıl Kısakürek, Mahmut Goloğlu gibi ünlülerin yolları Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 585 da bir şekilde Trabzon ile kesişmiştir. Bu kişiler de Trabzon’da bulundukları ya da görev yaptıkları süre zarfında o günlerin Trabzon’unu tasvir etmişlerdir. Bu çalışmada Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’da bulunan veya buraya uğrayan kişilerin şehirle ilgili gözlem, rapor, mektup gibi eserlerde Trabzon hakkında verdikleri bilgiler bir araya getirilmiştir. Bu kapsamda Trabzon’da görev yapmış bir bürokrat/memur, Trabzon’a gelen gazeteci/muhabir gibi kişilerin gözlemlerine yer verilmiştir. Söz konusu kişilerin Trabzon ile ilgili gözlemleri daha çok şehirde yayın yapan dönemin yerel gazetelerinde neşredilmiştir. Bu itibarla yerel basın, çalışmamızın ana materyalini oluşturmaktadır. Çalışmada İstikbal, Yeniyol, Halk gibi Trabzon’da yayın yapan gazeteler dışında komşu vilayetlerde yayınlanan Yeşil Giresun ve Çoruh gibi gazetelerden de istifade edilmiştir. Zira komşu vilayetlerden Trabzon’a gelen muhabirler şehirle ilgili gözlemlerini yazı dizileri halinde kendi gazetelerinde neşrediyor, Trabzon’la ilgili bilgiler veriyorlardı. Yukarıda zikredilen kaynaklarda verilen bilgileri bir araya getirdiğimizde şehre gelen hemen her ziyaretçinin Trabzon’un 2 ana özelliğini ön plana çıkardığı anlaşılmıştır. Bunlardan ilki Trabzon’un yaşadığı ekonomik çöküştür. İkinci olarak Trabzon’un plansız ve düzensiz bir şehir görüntüsü vermesidir. a)Ekonomisi Çökmüş Bir Şehir Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’u ziyaret eden hemen herkesin ortak fikri Trabzon ekonomisinin eski parlak günlerini aradığı yönündedir. Zira tarihi İpek Yolu’nun Karadeniz’e çıkış kapılarından olan Trabzon’un mevcut durumu taraflı tarafsız şehri ziyaret eden herkesin dikkatini çekiyordu. Trabzon’un ekonomik manada yaşadığı gerilemenin asıl başlangıcını ise Birinci Dünya Savaşı oluşturmaktadır. Zira 1914’e kadar bir şekilde ayakta kalan ve Trabzon ekonomisini ayakta tutan Trabzon-İran transit yolu savaştan sonra Sovyet topraklarına kaymış, Trabzon Limanı ve transit ticaret bu durumdan olumsuz etkilenmiştir. Transit ticarette gelinen bu durumu ele alan bir yazar bu konuda şu ifadeleri kullanmıştır:2 Birinci Dünya Savaşı’na kadar Rusların demir rayları bizim toprak yolu, oradaki lokomotifin hızı buradaki devenin sabrını yenememiş- 586 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon ken savaş her şeyi değiştirdi. Kaybolan askerin geri gelişi gibi kaybolan transiti de geri çağırdık. Fakat gürbüz gidip dermansız gelen asker gibi transit de öyle tanınmaz hale geldi ki. İran transit ticaretinde yaşanan olumsuz gelişmeler Trabzon’un iktisadi hayatına darbe vurmuştur. Trabzon’un en etkin gazetelerinden olan İstikbal transit ticarette gelinen durumu sütunlarına şu şekilde aktarmıştır:3 Trabzon için bu hat, hayat ve memat meseledir. Bu hattın ihmali Trabzon’un ve Trabzon’la beraber Erzurum’a kadar bütün bu havalinin zirai ve iktisadi inkişafından mahrumiyetle, felaket-i mahkûmiyeti demektir. Trabzon ise böyle bir felaket ve mahrumiyete layık bir vilayet değildir. Bu havali ihmal olunmamalıdır. Trabzon’un böyle bir ihmale de tahammülü mevcut değildir. Trabzon ve Erzurum vilayetlerinin bu mühim noktasından maada İran tarik-i ticareti üzerinde fevkalade haiz-i ehemmiyet birer mevkileri vardır. Ve Trabzon’la Erzurum’u şimendiferle yekdiğerine raptetmekte bu itibarla azim menafi mevcuttur. Filhakika Erzurum-Trabzon hattı İran için en karlı bir tarik-i ticari küşat edecektir. Bugün Batum hattı, İran için naçar-ı istifade edilmek istenen bir hattır. İran, bugünkü şerait altında bir kısım mevadadını teminde develerle vesaire vasıtayla Trabzon-Erzurum yolunu tercih etmektedir. Şimdi düşününüz Trabzon-Erzurum şimendiferi yapılacak olsa İran bütün eşyasını bu tarikten nakil edecek ve Trabzon, en mühim transit merkezi olacaktır. Geçenlerde İran ricali, bu hattın lüzumundan bahisle İran, bu hat ile sizin kadar alakadardır biz de teşebbüs edelim diyordu. Gazetede çıkan yazıdan anlaşıldığı üzere o günlerde Trabzon-İran transit hattını canlandırmak için bazı adımlar atılmak isteniyordu. Bu noktada gündeme gelen Trabzon-Erzurum demiryolu projesi Trabzon’u iç bölgelere bağlayabilme imkânı veriyordu.4 Transit ticaretin içinde bulunduğu durum 1925 yılında şehre gelen Ticaret Vekâleti uzmanlarının da dikkatini çekmiştir. Zira ertesi yıl yayınlanan Ticari ve İktisadi Trabzon Rehberi adlı eserde transit ticaret konusu ele alınmış ve şu ifadeler kullanılmıştır: Trabzon şimdiye kadar İran ithalat ve ihracat emtiasının kısmen transit vazifesini ifa etmiş ise de son günlerde transit muamelatı hayli azalmış, hatta Batum’a intikal etmekte bulunmuştur. Bunun başlıca sebepleri: Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 587 İran hududundaki gümrük dairesinde muntazam antrepo binaları olmaması yüzünden oraya gelen emtia günlerce açıkta kalması ve gümrük muamelesinin hudutta her nedense tehirle ifası. İran’dan gelen devecilerden deve başına (16-17) lira raddesinde vergi istigası. Hududu geçip de Erzurum’a gelen kafilenin ecnebilerin Trabzon, Erzurum arasında seferden men’i hakkındaki sabık bir emre tevfikan müddet-i medide Erzurum’da alıkonulmaları bu esbabdan dolayı Ruslara müracaat ederek, hala taranmamış ipek, badem ve sair emtiayı Batum tarikiyle sevke başlamışlardır. Mamafih İran tüccarı her suretiyle Trabzon yolunu tercih fikrinde oldukları cihetle bu babda lazım gelen teshilat hakkında ticaret vekalet-i celilesinin nazar-ı dikkatleri celb olunur. Ticaret Vekâleti uzmanlarının verdikleri bilgilere bakılırsa Trabzon-İran transit hattı eski hareketliliğini kaybetmişti ve ticari canlılık Batum’a kaymıştı. Bu durumun en önemli sebebi ise yol üzerinde tüccarı yoran bürokratik işlemler ve vergi tarifeleriydi. Transit ticarette yaşanan durgunluk Trabzon ekonomisini sarsarken artık şehir halkının en önemli gelir kaynağı fındık olmuştu. Fındığın Trabzon ekonomisindeki rolü hakkında en çarpıcı değerlendirmelerden birisi 1929 yılında şehri ziyaret eden Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ali Fuat tarafından yapılmıştır. Trabzon’u ziyaret eden ve şehirde birkaç gün misafir edilen Ali Fuat, sırasıyla belediye, bankalar ve tüccarları ziyaret etmiş ve gözlemlerini bir yazı dizisi haline getirerek Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlamıştır. Söz konusu yazı dizisinin ekonomi ile ilgili bölümünde şu tespitler yapılmıştır: 5 Trabzon’da İktisadi Buhran Trabzon’da iktisadi vaziyet şayan-ı tetkiktir. İş, Ziraat, Osmanlı Bankaları’nın müdürleri, Trabzon tüccarı ile uzun uzadıya görüştüm. Memleketin iktisadi vaziyetlerini bana çok büyük samimiyetle anlattılar. Evvel emirde memnuniyet ve iftiharla arz edeyim ki aşağıda sayıp dökeceğim iktisadi buhrana rağmen Trabzon’un iktisat müesseseleri çok sağlam ve çok emniyetli temeller üzerine atılmıştır. Trabzon’un en mühim serveti fındık mahsulüdür. Her sene vasati 3,000.000 lira kıymetinde 15.000.000kilo mahsul alınırken geçen seneki kışın şiddet ve devamından çok bereketli olan mahsul hemen 588 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon %75 nispetinde yanmış, kurtlanmış ve 6.000.000 liralık mahsul yerine ancak 1,5 milyon liralık yani beklenilen ve hatta kısmen alivre satılan miktarın %25’i elde edilebilmiştir. Senede 6 milyon liralık fındık yetiştiren bu memleket gene senede 2 milyon kilo tütün yetiştiriyor. Bilhassa bu sene tütün mahsulü hem miktar hem de keyfiyet itibarıyla çok iyidir. Fındık zararını kısmen de olsa telafi edecektir. Tütün İnhisar İdaremiz Trabzon’un tütün zürraına 200.000 lira ikraz etmiş, hem de bu parayı hiçbir bankanın ve hiçbir mukrizin yapmadığı bir ucuzlukla yani senede %9 faizle vermiştir. Bu milli iktisat müesseselerimize şayan-ı intisal bir harekettir. Buradaki tütün inhisar idaresi ile temas ettim. Tütün kaçakçılığından fazla ve haklı şikâyetler vardır. Eğer bu cihete ciddi himmet olunursa satışların ayda 20-30 bin lira birden yükseleceğini anladım. Trabzon iskelesinin transit hususundaki ehemmiyetini çok iyi takdir eden cumhuriyet hükümeti, muazzam ve asri antrepolar inşası sureti ile transit eşyasının muhafaza ve sevki esbabını temin ve teshil etmiştir. Trabzon’un iktisadi durumunun eski parlak günlerin gerisinde olduğu, transit ticaretin iyice azaldığı, Trabzon Limanının canlılığını yitirdiği şehri ziyaret eden hemen herkesin ortak gözlemi idi. Bunun yanında Trabzon ekonomisindeki mevcut çöküşe rağmen bir şekilde bu durumdan kurtulmak isteyen Trabzonluların gayretleri ve bu konuda yaptıkları eserler şehri ziyaret edenleri çok etkilemiştir. Zira bu dönemde Trabzonluların yerli ve milli sermaye ile kurdukları elektrik şirketi, liman şirketi, Trabzon ve Karadeniz Bankaları gibi hamleler şehri ziyaret edenlerin takdirini topluyordu. Mesela 1929 yılında şehre gelen Yeşil Giresun Gazetesi Baş Yazarı Nuri Ahmet, Trabzon’da gördüklerini “Örnek Alalım” başlığı ile gazetesinde neşretmişti. Trabzon’u ziyaretinde şehirde gördüklerini yazıya döken Nuri Ahmet yazısında şu ifadeleri kullanmıştır:6 Bu defa Trabzon’a kısa bir seyahatim esnasında şehrin bazı ticaret evleri ile temas ettim. Evvelce işitmiş olduğum tasarruf ve ikraz sandıkları hakkında tetkikatta bulundum. Elde ettiğim malumat memleketimizin her tarafında, hele Giresun’umuza numune olarak gösterilmeye sezadır. Faideli faaliyetini işittiğim bu iktisadi birleşmeleri görünce Trabzon’un faal tüccarlarını tebrik ve takdir ettim. Bugün halkın içinden doğmuş halk ve tüccar için nihayet memleket için faydalı iki “limitet şirketi” Trabzon’da hali faaliyette bulunmaktadır. Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 589 Bunlardan bir tanesi Trabzon Tasarruf ve İkraz Sandığı Limitet Şirketi hakkında karilerimize kısa malumat vermek isteriz. Müessisleri 50 tüccar olarak teşkil edilen bu şirket, bugün kuvvetli bir varlık haline girmiştir. Bu teşekkülün, müessislerin sırtına yük olmaktan kurtarmak için, her hissedar günde yarım lira hesabı ile ayda 15 liralık bir veya iki hisse vermeyi kabul etmişler, muntazaman taahhütlerini ifa etmek sureti ile bu iyi ve güzel iktisadi teşebbüsü kuvveden fiile çıkarmışlardır. 1928 senesi Temmuz ayında resmen teşekkül ederek 18750 lira ile işe başlamışlar, muntazam ve ciddi bir satin tevlit ettiği semereler kendini göstererek 18750 liraya her ay 1900 lira ilave edilmiş tahmin edilen müddet zarfında şirketin sermayesi olan 50040 lira vücuda gelmiştir. İdare heyetinin verdiği malumattan anladık ki pek yakında kredi vesaire temin etmek sureti ile şirket sermayesini 100 bin liraya iblağ edecektir. Damla damla göl olur derler ne kadar doğru bir atasözüdür. Her gün cüzdanımızın bir tarafına 50 kuruş ayırmak sureti ile meydana gelen bu müesseselerin memleket iktisadiyatına ne büyük faydalar temin edeceğini kayda bilmem lüzum var mıdır? Trabzon’un tuttuğu yolu kendimize örnek yapalım. Trabzon’u ziyaret eden Yeşil Giresun Gazetesi yazarı Nuri Ahmet’in verdiği bilgilere bakılırsa Trabzonlular, kendi gayretleri ile banka kurmuşlardı. Tamamen yerli ve milli sermayeye dayanan bu eser, Giresunluların da dikkatini çekmişti. Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon ekonomisi ile ilgili verilen bilgileri bir araya getirdiğimizde Trabzon’un XIX. Yüzyılın ortalarından itibaren patlama yapan ticari canlılığını kaybettiği görülmektedir. Bunda İran transit ticaretinin kapasitesinin azalması, yol üzerinde gereksiz bürokratik işlemler ve lüzumunda fazla miktarda alınan vergiler etkili olmuştur. Ayrıca transit yolunun fiziki durumunun da iyi olmadığını belirtmek gerekir. Buna ilave olarak Trabzon’da modern bir limanın olmaması şehrin ticari bünyesine zarar vermekteydi. Bu dönemde Trabzon’un en önemli gelir kaynağı fındık ticaretiydi. Fındıktan elde edilen gelir, şehir ekonomisini bir yere kadar taşıyabileceğinden Trabzonlular kendi gayretleri ile bazı adımlar atmışlardı. İlk olarak Trabzon Elektrik Şirketi ardından Trabzon Liman Şirketi, Trabzon ve Karadeniz Bankaları gibi yerli ve milli sermayeye dayalı bazı girişimlerde bulunmuşlardı. Fakat 1929 Buhranı bu oluşumların 590 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon yaşamasına izin vermemiş, devletçi yapılanma içinde Trabzon da pastadan kendi payına düşecek geliri beklemeye başlamıştır. b)Düzensiz- Plansız Bir Şehir: Trabzon Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’u ziyaret edenlerin dikkatini çeken unsurlardan biri de Trabzon’un plansız, programsız, düzensiz haliydi. Şehri ziyaret edenler deniz kenarında olmasına rağmen Trabzon’u “denize küs” bir memleket olarak tarif etmişlerdir. 1924 yılında şehrin bu eksikliğini gidermek amacıyla Mustafa Kemal’in şehri ziyareti sırasında Gazi Caddesi açılmış7 fakat yeterli olmamıştır. Trabzon’un denizle irtibatının kesik olduğu düşüncesi zaman zaman yerel basına da konu olmuştur. Mesela 1936 yılında çıkan bir gazete haberinde konuyla ilgili şu ifadeler kullanılmıştır:8 Şehir ve Deniz Trabzon sokakları, caddeleri itibarıyla denize küskün bir durumda kurulmuştur. Eski düşünüşün bariz bir örneği olan bu kuruluş ve duruşun bugüne kadar aynı ayına ve noktası noktasına muhafaza edilmiş olması şehirciliğimiz adına bize iyi bir not kazandırmaz. Eski görüşler, eski duyuşlar, eski düşünüşler… Bu şehirde yazın rutubet derecesi %95’tir. Denizden hava alamayan her türlü hava cereyanlarına kapalı bulunan bu şehirde halk böyle bunalır ve böyle yanar işte. Şehirle denizin küskünlüğünü gidermek şehirle denizi barıştırmak şehirciliğimizin en bariz vasfı olmalıdır. Bilhassa yaz aylarında yüksek derecede nem olduğu için yaşanmaz hale gelen Trabzon’da denize paralel şekilde yapılan yerleşme nedeniyle deniz etkisinin şehrin iç bölgelerine girmesi mümkün olmuyordu. Sıcak yaz aylarında halkın denizle buluştuğu yer ise Güzelhisar’dı. Trabzon’un en güzel yerlerinden biri olan Güzelhisar ile ilgili olarak bir yazar şu ifadeleri kullanmıştır:9 Şarktan, şimalden ve kısmen garpten denizle çevrili Trabzon’un bütün caddeleri ve sokakları denize küskün. Şehrin içine girdin mi denizi kaybettin, şehirden çıkmadan denizi göremiyorsun. Nazar değmesin diye sadece bir gazi caddesi açılmış orada da nazara değecek bir şey yok! Şehirden denizi göremezsin; zahmet edip deniz kıyısına inmek mi? Fakat kıyıya da inemezsin. Liman tarafındaki dairemsi kıyı, iskeleden Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 591 Değirmendere ağzına kadar hep kumsal ve süprüntülüktür, daha geniş olan şimal ve garp kıyısı o da hep kayalık ve kumsal. Bereket Güzelhisar’ın son zamanlarda yapılmış olan Kale parkına. Burası Trabzon’un denize en çok ilerleyen burun yeri, minare boylu, üstüvani biçimli ve üstünde 5-10 harmanlık saha olan dörtte üçü denizle çevrili eşi zor bulunur. Halk akşamları oradaki parka doluyor. Denize küskün şehrin küsü ile tek karıştığı ve şehre yalvaran denizin yalvardığı tek konuştuğu yer. İyi ki oraya manasız bir şey yaptırmamışlar. Dışardan gelenlerin “düzensiz şehir” olarak tanımladıkları Trabzon’un denizle olan irtibatı yok denecek kadar azdı. Buna ek olarak ayrıca şehrin dışardan görüntüsü de pekiyi değildi. Yani Trabzon’u ilk anda gören bir kişi evlerin gelişigüzel ve farklı renklere boyanmasından, bazı evlerin renksiz ve sönük bir şekilde görünmesinden dolayı görüntü kirliliğine maruz kalıyordu. Mesela şehre dışardan bakan bir kişi bu konudaki gözlemini şu şekilde aktarmıştır:10 Vapurdan çıkan bir gazeteci arkadaşın bana ilk sözü şu oldu: Trabzon şehrinin büyüklüğünü, güzelliğini göze çarpmaktan alıkoyan nedir, bilir misiniz: gerek yalı boyunda, gerek orta kısımlarında ve gerekse üst ve göze çarpar kısımlarındaki evlerin, yapıların çirkin, renksiz sönük yüzleri ve biçimsiz yüzleridir. Bu yüzler pudralamak ister, temizlenmek ister süslenmek ister. Çünkü Trabzon’u yâre de ağyare de güzel göstermek ancak bu çeki düzeni bağlıdır. Bu çeki düzeni vermek de belediyenin cümle-i vezaifindedir. Bu vazifeyi yapmakta Trabzon’un şerefi haysiyeti namına elzemdir. Trabzon’un dışardan gelenler için düzensiz bir görüntü vermesinin sebebi aslında şehrin imar edilirken plansız ve programsız hareket edilmesinden ileri geliyordu. Aslında Trabzon’un imar edilmesi için ilk kapsamlı çalışma Rus işgali yıllarında yapılmıştı. Çünkü savaş yıllarında Trabzon, Rus bombardımanına maruz kaldığından dolayı şehir harap olmuştu. İşgalin ardından Trabzon’u ziyaret eden Ahmet Refik, gördüğü manzara karşısında çok şaşırmış ve şu ifadeleri kullanmıştı:11 Kurtulan pek az bina var. Şehrin en muntazam, en el değmemiş binaları, kayaların dibinde Rum kilisesi, Rum mektebi, Rum mezarlığı ve ekseri Rum evleri. Eski Trabzon kahraman Yavuz’un gençlik zamanlarına şahit olan mahalleler, Bizans ve Osmanlı surlarının içi kâmilen 592 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon tahrip edilmiş. Bu harabeler içinde denize paralel iki uzun yolun açılmış ve genişletilmiş olduğu görülüyor. Deniz kenarındaki mendirekle harabeler ortasından açılan yoldan başka yeni bir şey yok. Her şey, her köşe, her ev, her sokak, her türbe tahrip edilmiş. Bu feci yangın enkazı ortasında camiler çıplak minareleri, mezarlıklar kâmilen kırılmış taşları, arabalıklara tahvil edilmiş meydanlarıyla kalbe elem veriyor… Ahmet Refik’in de ifade ettiği üzere 1918 yılı itibarıyla Trabzon’da düzgün bir yapı kalmamış gibiydi. İşgalin ardından Trabzon’un yaralarının sarılması için harekete geçilmiştir. Fakat şehrin yeniden imar edilmesi zorunluluğu karşısında yeterli derecede kaynak tedarik edilemiyordu. Mesela bu dönemde mevcut yolların iyileştirilmesi ve yeni yol güzergâhlarının açılmasına yönelik tespit ve değerlendirme çalışmaları yapılmışsa da başlatılan imar çalışmaları öngörüldüğü şekilde devam ettirilememiştir.12 Bunun en büyük nedeni işgalin ardından şehrin ekonomik kaynaklarının neredeyse tükenme noktasına gelmesiydi. Öyle ki, bu sebepten dolayı şehir İdare-i Hususiye Kurumu lağvedilmek zorunda kalınmıştı. Bunlara bir de Milli Mücadele yıllarında çıkarılan Tekâlif-i Milliye emirlerinin getirdiği mali yükümlülükler eklenince, şehir dâhilinde tüm yatırımlar durma noktasına gelmişti. Temmuz 1921’de İdare-i Hususiye Teşkilatının tekrar vazifeye başlamasının ardından vilayet genelinde ele alınan temel mesele şehrin yeniden imar edilmesi idi.13 Trabzon’un düzensizlikten kurtulması için ilk anda şehrin haritası yapılması lazım geliyordu. Bu noktada Trabzon Belediyesi ilan vererek harita işini ele almış ve 1926 yılında Trabzon’un haritası çizilerek belediyeye teslim edilmiştir. 1926 yılı itibarıyla elinde kentin haritasına sahip olan Trabzon Belediyesi, bu durumu fırsata çevirememiş, bir imar planı hazırlayamamıştır. Zira 1930’lu yıllara gelindiğinde şehirdeki yapılaşma imarsız, plansız ve programsız bir şekilde yürütülmüştür. Plansız bir şekilde tanzim edilen Trabzon’un bu durumu şehrin ileri gelenlerinin de tepkisini çekmiştir. Mesela Mayıs 1935 tarihli bir gazete haberinde plansız şekilde yürütülen belediye işleri eleştirildikten sonra yarın fenni bir plan yapılırsa bugüne kadar yapılan imar hamlelerinin yıkılmak zorunda kalacağı ve belediyenin bundan büyük bir zarar göreceği ifade edilmiştir.14 Plan meselesi zamanla öylesine büyük bir sorun haline geldi ki, bütçeye her yıl plan için para konulmasına rağmen bu para başka işlere harcanmaya başlamıştı. Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 593 Şehir planında ümidinin kesen Trabzonluların imdadına Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzer yetişmiştir. Uzer’in girişimleriyle Fransa’dan şehircilik uzmanı Prof. Lambert Trabzon’a getirilmiştir.15 Böylece işgal yıllarında yapılan hamleler bir kenara bırakılırsa Trabzon’un ilk imar planı 1937 yılında kaleme alınarak 1938’de yürürlüğe sokulan Lambert Planıdır. Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon’u ziyaret edenlerin dikkatini çeken hususlardan biri de Trabzon’da yeterli derecede sayfiye yerinin bulunmamasıydı. Zira şehre gelenler Meydan Parkı ve kısmen Güzelhisar dışında oturup, dinlenecek yer bulamamaktan şikâyet ediyordu. Bu durum Trabzon’da yaşayanların da şikâyet ettiği bir durumdu. Üstelik Zefanos, Boztepe, Soğuksu gibi sayfiye yerlerine gitmek isteyenler belediyenin buralara servisi olmadığından ancak kendi imkânlarını kullanmak durumundaydı. Bu duruma dikkat çeken bir yazar şu tespitleri yapmıştır:16 Trabzon’u ilk görenler şehrin güzelliklerini saya saya bitiremiyorlar. Bu güzellikler şehrin içi, sokaklarının kuruluşu itibarıyla değil, yanı ve yöresi itibarıyladır. Denize düşecek gibi yüksekten uçan Boztepe, Ayasofya’ya doğru bir deniz gibi uzanan yemyeşil alanlar, göklere yükselen Zefanos, Karlık, Argalya ve hepsinden daha yakın şehrin yakut tepeliği Soğuksu. Üç yönden böylece bu eşsiz güzelliklerle çevrilmiştir Trabzon… Yandan ve arkadan bu eşsiz güzellikler dünyaya meydan okurken, Trabzon halkı denizden küsen bir şehrin dar ve havasız sokaklarında ne yazık ki Pazar ve her tatil günleri dahi ömür törpüler. Ne denizden zevklerinin ve sağlıklarının haklarını alabilirler ne yandaki ve arkadaki güzellikleri doya doya içebilirler. Niçin böyle, zevkleri mi yoktur, sağlık ve esenlik duyguları mı noksandır, hayır hiçbiri değildir. Zevkleri keskin, esenlik duygu ve ihtiyaçları kesindir ancak ihtiyaçlara göre tanzim edilmemiş, düzelmemiş otomobillere para yetiştiremezler de onun için. En yakın sayfiye yeri olan Soğuksu’ya araba bir liraya çıkar, hâlbuki bir otobüs teşkilatı olsa, 100 kuruşa, 10 kuruşa filan bu iş halledilirdi. Bilhassa bahar ve yaz aylarında Boztepe, Zefanos ve Soğuksu gibi mesire yerlerine gidemeyen Trabzonlular, şehir içinde oturup çay içebilecekleri bir yer olmadığından dert yanıyordu. Bu duruma bir nebze çare bulabilmek amacıyla şimdilerde Taksim Parkı olarak bili- 594 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon nen fakat Cumhuriyetin ilk yıllarında mezarlık halinde bulunan arsanın park yapılması gündeme gelmişti. İlk anda kabul gören bu fikir üzerine Trabzon Belediyesi, Taksim Mezarlığı adıyla bilinen yerdeki mezarları başka yerlere nakletmiş ve buranın parka döndürülmesi için ilk adım atılmıştır. Fakat ne olduysa daha sonra burayla ilgili herhangi bir faaliyet içine girilmemiş, arsa bu şekilde bırakılmıştı. Bu durumdan dert yanan bir yazar konuyla ilgili şu cümleleri kurmuştur:17 Şehrin en güzel ve işlek yerindeki taksim mezarlığının kaldırılması, yerinde sığırların yayılması ve otlaması için miydi? Bilmediğimden başka bildiğim 12 yıla acıyorum. Mezarlık bozulduğundan ortaya çıkan bu alana planlı bir yöntemle çam fidanları dikilmiş olsaydı bugün orası çam ormanlığı haline gelmiş olurdu. Böylece şehre sağlık dağıtan bir sanatoryumdan bence daha çok esenlik veren bir yer olurdu. Trabzon kamuoyunun beklentisinin aksine bir türlü bitirilemeyen park meselesi zamanla tepki çekmeye başlamıştı. Zira şehir halkı “Eski Taksim mezarlığı şöyle parasız yoldan ağaçlandırılarak yazın köylere çıkamayan halkın hava alacağı bir hale getirilmesi lazımken yıllardan beri olduğu gibi duruyor” şeklinde tepkilerini ortaya koyuyorlardı. Uzun süredir bitirilemeyen Taksim Mezarlığının parka dönüştürülmesi işi Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzer’in şehre gelmesinin ardından birden hızlanmıştır. Mezarlığın baş tarafına yapılan ve hiçbir anlamı olmayan duvar yıktırılmış ve ağaçlandırma işlerine başlanmıştır.18 Fakat ne olduysa olmuş kısa süren bazı hareketlenmeler dışında 1940’lı yıllara gelindiğinde dahi Taksim Mezarlığı bir türlü tam olarak park haline getirilememiştir. Ancak 1948 yılında rastladığımız bir haberde mezarlığın nihayet park haline getirildiği ifade edilmiştir. Söz konusu haberde şu ifadeler kullanılmıştır:19 Parktan Çömlekçiye Taksim Parkı yapıldı, yapılıyor. Sahanın park haline getirilmesi muvafık. Ama fazla lükse kaçılmış, lüzumsuz bir sürü merdiven ihdas edilmiş, Erzurum caddesine muvazi olan alt kıyı lüzumundan fazla kabartılarak parkın alt kısmı caddeden, cadde bu orta kısımdan saklı ve gizli bir hale sokulmuş. Bu parka en yakın mahallerden biri ve en kalabalığı çömlekçidir. Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 595 Trabzon halkının park ve dinlenme yeri ihtiyacını giderebilmek amacıyla yapılan hamlelerden biri de Gülbahar Hatun Mezarlığı’nın park haline getirilmesidir. Günümüzde Ata Park olarak da bilinen bu yer aslında mezarlık durumunda bulunuyordu. Yani Ata Park, yapılmadan önce bugünkü Hatuniyye Camii (İmaret) ve etrafı bir mezarlık yeri idi. Ayrıca burada birçok tarihi şahsiyetin mezarları vardı. Mesela eski Trabzon Valilerinden meşhur Kadri Paşa ve Yunan Harbinin kahramanlarından Ferik Hamdi Paşa ve Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun gibi şahsiyetlerin kabirleri burada bulunuyordu. İmaret Mezarlığı’nın ortadan kaldırılma süreci Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzer’in Trabzon’a gelişiyle başlamıştır. Ardından Trabzon’daki mezarlığın ortadan kaldırılması konusunda yasal altyapıyı ise Mimar Sedat Çetintaş’ın 1-5 Ağustos 1937 tarihleri arasında Trabzon’daki incelemeleri sonucunda aceleyle hazırladığı, içinde 64 eserin yer aldığı “Trabzon Sanat Eserleri” adlı rapor oluşturmuştur. Bu rapora dayandırılarak İmaret Mezarlığında bulunan eski mezarlar, başta Kadri Paşa ve Ferik Hamdi Paşa’nın kabirleri buradan özensizce kaldırıldı. Birçoğu tahrip edilmiş halde ortada bırakılan mezar taşları zamanla yok edildi. Atatürk’ün vefatının ardından Ata Park adı verilen bu yerin parka dönüştürülmesi Trabzon kamuoyu tarafından takdirler karşılanmıştır. Mezarlığın ve türbelerin yok edildiği süreçte yerel basında yer alan haberler bu tespitimizi doğrulamaktadır. Söz konusu yazıda şu ifadeler kullanılmıştır:20 İsmet Paşa (eski imaret) mahallesinin ortasında bir cadde ve bir sokakla üçe bölünen, türlü yabani otlarla dikenlerle örtülü geniş mezarlık birkaç ay içinde bambaşka bir şekle inkılap etti. Dün ruhlara kasvet veren bu karmakarışık otlu dikenli saha daha şimdiden güzel bir şekilde aldı. Yarın şüphesiz etrafa sağlık, ruhlara ferahlık saçan güzel ve çok güzel bir park olacak. Yapmak istedikten sonra yapılmayacak ve yapılamayacak hiçbir iş yoktur. Daha şimdiden, İnönü parkı diyesim gelen bu eser, yapmak isteyen bir belediye için güzel bir iş miyarıdır. Birkaç aylık faaliyet, türlü yabani otlarla dikenlerle örtülü karmakarışık 100 yıllık mezarlığı şehrin mutena bir semtinden ve koca bir mahallenin ortasından kaldırmaya kâfi geldi. Eski imaret mezarlığı gelip geçen dirilere kasvet veriyordu, fakat o perişan hali ile ölülerimize de layık değildi. 596 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon Hatuniyye Camii’nin mimari kıymeti ancak meydana çıkmış bulunuyor. Önündeki eski medrese enkazı yıkılınca bu kıymetli Türk eseri bütün inceliği ve ihtişamıyla kendini gösterecektir. Sayın Tahsin Uzer’in Paris’te ameliyat oldukları hastaneden gönül bağladığı İmaret mezarlıklarının temizlenme işi, Şarbayın geceli gündüzlü çalışma ve çalıştırılmaları ile bugünkü şeklini aldı. Şimdi her şeyden evvel gözleri ve gönülleri tırmalayan Hatuniyye Camii önündeki eski medrese enkazdır. Umuyoruz ki bu enkazın tamamen ortadan kalkması da artık bir gün meselesi olmuştur. Etrafına duvar ve süslemelerin yapılmasıyla birlikte iyice park halini alan İmaret Mezarlığı, bu şekilde ortadan kaldırılmıştır. Bu arada 10 Kasım 1938’de Gazi Mustafa Kemal Atatürk hayata gözlerini yummuş, bu durum ülkenin dört bir yanında olduğu gibi Trabzon’da da büyük bir üzüntüyle karşılanmıştır. Atatürk’ün adını Trabzon’da yaşatmak isteyen dönemin Trabzon Valisi Refik Koraltan, parkın adının Ata Park olmasını teklif etmiş, bu fikir ittifakla kabul görmüştür. Böylece eski İmaret Mezarlığı parka çevrildikten sonra adı da Ata Park olmuştur.21 Taksim Mezarlığı’nın Taksim Parkına ve İmaret Mezarlığı’nın da Ata Park’a dönüşmesine ve şehrin sayfiye ihtiyacının kısmen karşılanmasına rağmen Trabzon’da bazı kronik sorunlar halledilemiyordu. Bu sorunlar, Trabzon’u dışardan gelip ziyaret edenlerin de dikkatini çekiyordu. Zira şehre gelenler Trabzon sokaklarının pis ve bakımsız olduğundan şikâyet ediyordu. Beledi hizmetler noktasında oldukça eksik bir görüntü veren Trabzon’un bu durumu taraflı tarafsız herkesin şikâyet ettiği bir konu olarak gündeme geliyordu. Trabzon sokakları pis ve düzensiz bir durumdaydı ayrıca şehrin ortasından geçen Zağnos ve Tabakhane Dereleri aşırı derecede kötü kokuyordu.22 Fırınlarda temizlik kuralları ihlal ediliyor, ekmekler içinde her türlü yabancı madde olduğu halde pişiriliyordu.23 Daha da kötüsü halkın kullandığı içme suları modern bir su tesisatı olmadığı için açıkta aktığından, çoğunluğu içilmeyecek derecede pis durumdaydı.24 Görüldüğü üzere Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon modern bir şehir görüntüsünden uzaktı. 40 yıl evvel şehirden ayrılan bir kişi Trabzon’a döndüğünde yaşadığı duyguyu, bir arkadaşına şu şekilde ifade etmiştir:25 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 597 Trabzon’da Hiçbir Şey Değişmedi Trabzon’dan çıkalı 40 sene oldu, kırk yılda bir değişiklik görmedim. Çocukluğumuzda üzerinde oynadığımız taşlar, olduğu gibi yerinde duruyor. Bu sözlerin sahibi 40 sene evvel Trabzon’dan çıkan ve 40 sene sonra geçerken şehrimize uğrayarak bir iki gece misafirimiz olan saylavlardan birine ait. Kırk sene, dile kolay gelir ama neler sığmış onun içine eski yunan harbi, türlü yemen seferleri, meşrutiyet, Trablus ve Balkan Harpleri, Umumi Harp, İstiklal Savaşı, on senede şehirler kurduk, mamureler yaptık, vatanı çelik ağlarla ördük, fakat biz bu hız ve ilham veren örneklerden şehirciliğimize bir zerre bile katamadık. Trabzon’dan ayrılan ve daha sonra şehre gelen bir başka yazar ise şehirde Tahsin Uzer’in gayretiyle yapılan birkaç eser dışında başka bir yenilik görmediğini, Birinci Dünya Savaşı’nın Trabzon’da açtığı yaranın henüz kapanmadığını şu şekilde ifade etmiştir:26 Dünden Bugüne Trabzon’un ticari ve iktisadi durumu dün de bilmünasebe söylemiş olduğumuz gibi sade fenalaşıp gerilememiş adeta felce uğramıştır. Bir Birinci cihan harbinden evvelki Trabzon’u göz önüne getiriniz bir de İkinci Dünya Harbinden sonraki Trabzon’un halini görünüz, biraz hisli, biraz içli olmaya da lüzum yok oturur ağlarsınız. Birinci Cihan Harbi, yurdun birçok parçaları gibi Trabzon’u da harap etti, madden ve manen harap etti, istilaya uğradık, hicret gördük. Yollarda ve izlerde kaldık. Fakat vatan kurtulacak biz kurtulacağız diye inandık, dayandık. Trabzon’a döndük. Sessiz hareketsizdik çünkü evlat babasını ana evladını kaybetmiş hareketli bereketli Trabzon’dan sessiz hareketsiz bir şehir kalmıştı. Ondan sonra develer gelmedi, ondan sonra vapurlar azaldı, ondan sonra kaynaşan ve taşan yollar kurşun atsan kimseye değmez hale geldi. Yaptığımız kazandığımız meydanda, Tahsin Uzer’in gayretiyle modern binaları bir hastane, temiz bir suya kavuştuk. Diğer sahalarda zaten olduğumuz yerdeyiz… Cumhuriyetin ilk yıllarında Trabzon şehrinin genel görüntüsünü anlamak için bir dönem Trabzon’dan ayrılan ve daha sonra şehre dönerek avukatlık yapmaya başlayan Mahmut Goloğlu’nun gözlemlerinden istifade edilebilir. Zira varsa şehirde yaşanan değişimi en iyi anlayacak kişilerden biri olan Mahmut Goloğlu, 15 yıl sonra döndüğü Trabzon’daki izlenimlerini şu şekilde aktarmıştır: 598 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 15 Yıl Sonra Trabzon On Beş senelik ayrılıktan sonra 6 ay evvel geldiğim bu şehirde adeta bir yabancılık hissettim. Şehirde değişen şeyler belki pek, azdı, fakat neden bilmem Trabzon bana pek başkalaşmış geldi. Önceleri bu hissimi 15 senelik unutkanlığın ve yeniden kavuşma heyecanının yarattığını zannettim. Ve altı aylık bir zamanı alışkanlık devresi olarak kabul ederek bekledim. Artık, kendi öz malım olan bu şehri aynen 15 sene evvelki gibi görüyorum. Ve düşünüyorum. Trabzon denen bu şehir, hakikaten 25 sene evvel ki şehir midir? Buna müspet cevap vermek çok kolay ve mümkün lakin buna inanmak ne kadar güç ve bu mukayeseyi yapmak ne kadar yürekler acısı… Asırlar boyunca, Karadeniz’in şark kıyısında 4 iklimin 7 buçuk düveline hayat ve saadet kaynağı olan bu şehrin ocaklarında şimdi sadece yoksulluğun dumanı tütüyor. Kiminle konuşsanız halinden şikâyetçi kime sorsanız geçiminden aciz. Akşam ezanı evine dönüp de kalbi huzur içinde oturabilecek pek az kimse bulabilirsiniz. Her evde muhakkak bir hasta var ve nerede ise muazzam hastane binasının bahçesine bile hasta yatırılacak, işsizlik bahsi, açılmaya bile değmez. Geceleri ana caddelerde, işsizlik serserilik ve külhanbeylik yolunu tutmuş gençler sopalar, değneklerle meydan muharebesine girişiyorlar. Bir Sokak. Oturduğum ev, Trabzon’un Kavakmeydan semtinde, yeni kibar ismi ile Erdoğdu Mahallesinin Türbe sokağındadır. Türbe Sokağı, Kavakmeydan’da Osman Babanın türbesi yanından yukarıya doğru uzayarak Tekfurçayır Mahallesine gider. Doğu yanı halen içinde hayvanların otladığı bir mezarlıktır. Mezarlıktan sonra sağlı sollu evler başlar. Yol üzerindeki evlerde oturan vatandaşların büyük ekseriyeti kıt gelirlidirler. Herhalde bu yüzden olacak ki, Türbe sokağı da sokakların en fakiridir. O kadar fakirdirler ki hatta buraya sokak veya yol demek bile müşküldür. Sonuç XIX. yüzyılın parlak liman kentlerinden olan Trabzon, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından kabuğuna çekilmiştir. İlk olarak şehrin can damarı durumunda olan İran transit ticareti başka mecralara kaymış böylece şehir ekonomik canlılığını kaybetmiştir. Buna ek olarak idari anlamda yaşanan küçülme, mübadelenin etkileri ve modern bir limanının olmayışı Trabzon’un kötü gidişatını hızlandırmıştır. Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 599 Bu kötü gidişatı engellemek veya hiç olmazsa yavaşlatmak için Trabzonlular, harekete geçip bazı atılımlar yapsa da sonuç hayal kırıklığı olmuştur. 1935 sonrası Üçüncü Umum Müfettiş Tahsin Uzer’in gayretleri ile bir ara canlanan Trabzon, hastanelere, parklara kavuşmuş fakat bunun haricinde eski parlak günleri geri getirecek yatırımlardan yine mahrum kalmıştır. Trabzon’un içinde bulunduğu durum şehirde yaşayanlar kadar şehri dışarıdan ziyaret edenlerin de dikkatini çekmiştir. Zira daha önceleri Trabzon’un zengin ve mamur bir şehir olduğunu gören, bilen kişiler şehri gelip gördüklerinde hayal kırıklığına uğramışlardır. Trabzon’a gelip ziyaret edenlerin dikkatini çeken ilk şey şehrin ekonomisinin durumudur. Zira bunu anlamak için Trabzon sokaklarında küçük bir gezintiye çıkmak yeterlidir. Şehrin ıssız, sessiz ve cansız halini görenler bir zamanların cazibe merkezi olan Trabzon’u mumla arar duruma gelmiştir. Trabzon’a gelenlerin gördüğü bir diğer manzara ise şehrin plansız ve düzensiz haliydi. Zira Cumhuriyetin ilk yıllarında beledi hizmetler noktasında oldukça eksik bir görüntü içinde olan Trabzon’da içme suları pis akar, ekmekler çiğ ve temizlik kuralları hiçe sayılarak pişirilirdi. Şehirde yapılaşma belli bir plan ve program dâhilinde yürütülmüyor, halkın gezip eğleneceği park ve bahçe neredeyse bulunmuyordu. Neticede 40 yıl sonra Trabzon’a gelen bir yazar şehrin görüntüsü hakkında kullandığı ifadeler o dönemin Trabzon’unun durumunu açıkça ortaya koymaktadır: “40 sene evvel Trabzon’dan çıkanlar, 40 sene sonra memlekete dönüşlerinde aynı binalarla karşılanıyor, aynı sokakların aynı aşınmış kaldırımlarını çiğniyor ve deniz görmeyen aynı eğri büğrü caddelerde kaybolup gidiyor.” Dipnotlar 600 1 Hatıralarda Trabzon’un Yakın Tarihi (1860-1950), Hazırlayan: Mehmet Akif Bal, Trabzon 2004, s. 1. 2 Haydar Kazgan-Ertuğrul Tokdemir, “Trabzon-Tebriz Yolu”, Bir Tutkudur Trabzon, Yay Haz: İ. Günday Kayaoğlu-Öner Ciravoğlu-Cüneyt Akalın, İstanbul 1997, s.306. 3 İstikbal Gazetesi, 1 Kanun-ı Sani 1339 4 Trabzon-Erzurum demiryolu projesi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ali Servet Öncü- Murat Küçükuğurlu, “Trabzon-Erzurum Demiryoluna Dair Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon Unutulan Bir Kanun”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yıl:4, Sayı:7, Ankara 2008, s.115-156. 5 Cumhuriyet Gazetesi, 14 Kanun-ı Evvel 1929 6 Yeşil Giresun Gazetesi, 24 Birinci Kanun 1929 7 İstikbal Gazetesi, 18 Eylül 1340 8 Yeniyol Gazetesi, 15 Eylül 1936 9 Yeniyol Gazetesi, 9 Şubat 1937 10 Yeniyol Gazetesi, 10 Birinciteşrin 1936 11 Ahmet Refik Altınay, Kafkas Yollarında, Hazırlayan: Yunus Zeyrek, Ankara, 1981, s.7-9 12 Hikmet Öksüz-Veysel Usta, Mustafa Reşit Tarakçıoğlu Hayatı, Hatıratı ve Trabzon’un Yakın Tarihi, Trabzon 2008, s. 142. 13 “Vilayetin Nafıa Durumu Hakkında”, İstikbal Gazetesi, 9 Mart 1922 14 Yeniyol Gazetesi, 14 Mayıs 1935 15 Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivi, Fon Kodu: 030.18.1.2 Yer Numarası: 78.76.17 16 Yeniyol Gazetesi, 10 Ağustos 1935 17 Yeniyol Gazetesi, 6 Mayıs 1935 18 Yeniyol Gazetesi, 28 Ağustos 1937 19 Yeniyol Gazetesi, 26 Şubat 1948 20 Yeniyol Gazetesi, 15 Haziran 1937 21 Halk Gazetesi, 3 Birinci Kanun 1938 22 Yeniyol Gazetesi, 21 Birinciteşrin 1936 23 Yeniyol Gazetesi, 26 Haziran 1936 24 Yeniyol Gazetesi, 26 Ağustos 1936 25 Yeniyol Gazetesi, 14 Eylül 1936 26 Yeniyol Gazetesi, 9 Mart 1948 Kaynakça Arşiv Belgesi ve Süreli Yayınlar Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivi, Fon Kodu: 030.18.1.2 Yer Numarası: 78.76.17 Yeniyol Gazetesi Halk Gazetesi İstikbal Gazetesi Cumhuriyet Gazetesi Yeşil Giresun Gazetesi Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon 601 Kaynak Eserler ALTINAY, Ahmet Refik, Kafkas Yollarında, Hazırlayan: Yunus Zeyrek, Ankara, 1981. Hatıralarda Trabzon’un Yakın Tarihi (1860-1950), Hazırlayan: Mehmet Akif Bal, Trabzon 2004. KAZGAN, H. - TOKDEMİR E., “Trabzon-Tebriz Yolu”, Bir Tutkudur Trabzon, Yay Haz: İ. Günday Kayaoğlu-Öner Ciravoğlu-Cüneyt Akalın, İstanbul 1997. ÖKSÜZ, H. – USTA, V., Mustafa Reşit Tarakçıoğlu Hayatı, Hatıratı ve Trabzon’un Yakın Tarihi, Trabzon 2008. ÖNCÜ Ali Servet – KÜÇÜKUĞURLU, Murat, “Trabzon-Erzurum Demiryoluna Dair Unutulan Bir Kanun”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, Hacettepe Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Yıl:4, Sayı:7, Ankara 2008, s.115-156. 602 Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla Trabzon