Academia.eduAcademia.edu

Kuvayi milliye kahramanlari (1)

2018, Balıkesir Kuva-yi Milliyecileri

BALIKESİR KUVA-Yİ MİLLİYE’CİLERİ Yazarı Prof. Dr. Mustafa ÖZSARI B A L I K E S İ R B Ü Y Ü K Ş E H İ R B E L E D İ Y E S İ / K ü l t ü r Ya y ı n l a r ı Prof. Dr. Mustafa Özsarı Durağan/Sinop’ta doğdu (1973). Çanakkale Gökçeada Atatürk Öğretmen Lisesinden (1989) ve Uludağ Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesinden (1993) mezun oldu. Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde “Mehmet Emin Yurdakul’un Şiir Anlayışı ve Şiirlerinde Millî Değerler” başlıklı teziyle yüksek lisansını (1995), Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde “Ege Bölgesi Halkevi Dergilerinde Edebî ve Kültürel Muhteva Üzerinde Bir İnceleme” başlıklı teziyle doktorasını (dan. Prof. Dr. Ömer Faruk Huyugüzel, 2002) tamamladı. “Müstecabizâde İsmet (Hayatı ve Eserleri)” Başlıklı takdim çalışmasıyla doçent (2009), “XIX Yüzyılın İkinci Yarısında Yaşamış Bir Neo- Klasik: Şeyh Vasfî” başlıklı takdim çalışmasıyla profesör unvanını (2014) aldı. 1994 yılında asistan olarak intisap ettiği Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesinde, halen öğretim üyesi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca Vilniüs Üniversitesinde Erasmus Öğretim Üyesi Hareketliliği kapsamında ders vermiştir (2013). Çalışmaları yeni Türk edebiyatı, edebiyat teorileri, semiyotik ve yerel kültür incelemeleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Modern Edebiyat Teorilerinin Felsefesi (İngilizceden Çeviri, İlk baskı Ankara 2004), Müstecabizâde İsmet: Hayatı ve Eserleri (İstanbul 2007), Müstecabizâde İsmet: Bütün Şiirleri (İstanbul 2008), Ege Bölgesi Halkevleri- Edebî ve Kültürel Çalışmalar (İstanbul 2009), XIX. Yüzyılın İkinci Yarısında Yaşamış Bir Neo- Klasik: Şeyh Vasfî (Ankara 2013) ve Türkleşmek, İslâmlaşmak, Muasırlaşmak (Haz. Mustafa Özsarı, İstanbul 2014) başlıca eserleridir. Balıkesir Büyükşehir Belediyesl Kültür Yayınları G e n e l Ya y ı n Yö n e t m e n i Soner Korkmaz Ya y ı n K o o r d i n a t ö r ü Mehmet Gürbüz Ya z a r ı Prof. Dr. Mustafa Özsarı BALIKESİR Kuva-yi Milliye’cilerİ Editör Nail Akkeçi G r a f i k Ta s a r ı m v e U y g u l a m a Abdurrahman Doğan Baskı Baskı Yı l ı Kasım 2018 Copyright © Balıkesir Büyükşehir Belediyesi 2014 ISBN 978Yayınevi Sertifika No: Matbaa Sertifika No: Eski Kuyumcular Mah. Mekik Sokak No: 25 Karesi / Balıkesir T. 0266 239 15 10 www.balikesir.bel.tr / belediye@balikesir.bel.tr İçindekiler TAKDİM 7 ÖNSÖZ 9 GİRİŞ 11 Millî Mücadele’de BALIKESİR’İN ROLÜ BÜROKRATLAR Ali Şuûrî Bey 21 Hacim Muhittin Bey 24 İbrahim Ethem Bey 27 Kasapoğlu Hüseyin Hulki Bey 30 Koca Müdür Tevfik Bey 33 Köprülü Hamdi Bey 35 Mehmet Vehbi Bey 40 Mümtaz Bey 44 Varnalı İsmail Hakkı Bey 46 ASKERLER (SUBAY, ASTSUBAY, YEDEK SUBAY) İnzibat Zabiti Fahri Bey 53 Alaybeyi Rıza Bey 55 Osman Bey 58 Yarbay Ali Bey 60 Yörükzâde İbrahim Bey 63 Yüzbaşı Halit Bey 66 Yüzbaşı Kemal Bey 69 Zarbalı Hulusi Bey 73 DİN ADAMLARI VE MEDRESE ÂLİMLERİ Hoca Abdülgafur Efendi 79 Davutlarlı Ali Efendi 82 Müftü Ali Şuûrî Efendi 84 Müftü Nennicizâde Abdullah Efendi 86 Tekirdağlı Hafız 88 Mehmet Macit Bey 88 Halil Feyzi Efendi 90 EFELER Arap Ali Osman Efe 95 Aslan Efe 97 Halil Efe 99 Makbule Hanım 101 Parti Pehlivan 103 Saçlı Efe 106 EĞİTİMCİLER Hafız Eminittin Bey 111 Maarif Müdürü Sabri Bey 115 GAZETECİ, YAZAR VE ŞAİRLER Fatma Kâmile Hanım 119 Çantayzade Hasan Basri Bey 121 Mehmet Akif Bey 122 Mustafa Hayrettin Bey 131 Ruhi Naci Bey 134 HUKUKÇULAR Ahmet Süreyya Bey 139 Ahmet Vehbi Bey 142 Hüseyin Vasıf Bey 144 Kadı Muharrem Efendi 148 Mustafa Necati Bey 150 SAĞLIKÇILAR Eczacı Muzaffer Süreyya Bey 157 Hasan Kâmil Bey 159 YEREL YÖNETİCİLER VE İŞ ADAMLARI Arapzade Saadettin Bey 163 Gönenli Osman Bey 166 Kangalzâde Hacı Mustafa Efendi 168 Keçeci Hafız Mehmet Emin Bey 170 Keşkekzâde Hacı Eşref Efendi 173 Kızılkeçili Ali Feyzi Bey 175 Pelitköylü Mehmet Cavit Bey 177 Salih Reiszâde Muammer Bey 180 Seyitzâde Seyit Bey 183 Silahçı Şevki Bey 185 Yırcalızâde Şükrü Bey 187 DİĞERLERİ Ağazade Ahmet Efendi 191 Hacı Eşref Bey 193 Hacı İslâmağazâde Rasim Bey 195 Hattatoğlu Mustafa Bey 197 Mustafa Nazım Bey 199 BİBLİYOGRAFYA ve DİZİN 201 TAKDİM Balıkesir Türk Kurtuluş Savaşı’nın önemli merkezlerinden birisidir. Balıkesir’de kurtuluş mücadelesi 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından İzmir işgal edilmeden önce başlamıştır. Çeşitli kanallardan İzmir’in işgal edileceğini duyan ve ardından işgalin büyük olasılıkla Balıkesir’i de kapsayacağını tahmin eden Balıkesirli vatanseverler, şehre ve bölgeye yönelik işgalin daha başlamadan önlenmesi için çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır. Nitekim Hasan Basri’nin (Çantay) Ses gazetesinde Balıkesir’in Müslüman Türk yurdu olduğuna dair çok sayıda yayın yapılmıştır. Bu yayınlar sayesinde bir yandan yerel halkın olası işgale karşı bilinçlendirilmesi sağlanmış, öte yandan Balıkesir’i işgal etme düşüncesinde olan düşmanlara da belirgin bir mesaj verilmiştir. 15 Mayıs 1919’da Yunanistan’ın İzmir’e asker çıkarması, Balıkesir’de de büyük heyecan yaratmıştır. Balıkesirli vatanseverler İzmir’in işgalini takip eden günlerde Okuma Yurdu ve Alaca Mescit gibi çeşitli mahfillerde toplanmışlar, işgale karşı alınacak tedbirleri düşünmüşlerdir. Bu toplantılarda verilecek olan mücadelenin yol haritası belirlenmiştir. Balıkesir’deki olası işgali önlemeye yönelik ilk girişimler, daha sonra Kuva-yi Milliye hareketi adını almıştır. Balıkesir zamanla Kuva-yi Milliyenin en önemli mücadele merkezlerinden birisi olmuştur. 15 Mayıs 1919’dan 30 Haziran 1920’ye kadar geçen 13.5 aylık sürede Balıkesir’de olağanüstü bir mücadele verilmiştir. Bu mücadele neticesinde Yunan ilerleyişi uzunca bir süre durdurulmuştur. Fakat Balıkesir’de verilen Milli Mücadele sadece 30 Haziran 1920’de şehrin Yunanlıların eline geçmesiyle sona ermemiştir. Balıkesir ve yöresinin kahraman evlatları, verdikleri bağımsızlık mücadelesini işgalden sonra da devam ettirmişlerdir. Yunan işgalcilerine karşı işgali takip eden günlerde farklı bir mücadele başlatan Balıkesirliler, bu savaş sayesinde Yunanların Balıkesir ve çevresinde hakimiyet kurmalarına büyük ölçüde engel olmuşlardır. Kısacası Yunan işgalcileri şehirlerde sürdürdükleri işgali Balıkesir kırsalına yaygınlaştıramamışlardır. Onların Balıkesir ve çevresine tam olarak hakim olmamasında Balıkesirli kahraman yiğitlerimizin verdikleri olağanüstü mücadelenin önemli bir payı vardır. Balıkesirliler Yunan birliklerine karşı daimi bir savaş vermek suretiyle, onların Balıkesir ve çevresine yerleşmelerine engel olmuşlar, Ankara’da kurulan millî orduya yönelik Yunan baskısının hafiflemesini, hatta zaman zaman durmasını sağlamışlardır. Balıkesirlilerin verdiği mücadele sayesinde Ankara’da oluşturulan Milli Ordu hazırlıklarını tamamlamış ve Mustafa Kemal Paşa’nın komutasında Sakarya’da büyük zaferimizi kazanmıştır. Bu bakımdan Balıkesir’de Kuva-yi Milliye güçlerinin verdiği mücadelenin Türk İstiklâl Harbi’nin kaderinin Türk milletinin lehine değişmesinde ayrı bir önemi vardır. Kurtuluş Savaşı milletimizin verdiği topyekun bir mücadeledir. Bu mücadelede asker, sivil, tüccar, köylü, kadın, erkek vb. toplumun her kesiminin rolü olmuştur. Nitekim Millî Mücadele’nin sadece Balıkesir boyutuna bakıldığında bile, Türk İstiklâl savaşının ne ölçüde karmaşık, ne ölçüde büyük bir savaş olduğu rahatlıkla görülür. Balıkesirliler, bu mücadeleye bürokratı, askeri, din adamı, medrese alimi, efeleri, öğretmenleri, sağlıkçıları, gazeteci ve yazarları, hukukçuları, yerel yöneticileri ve sıradan insanlarıyla tam teşekküllü olarak katılmışlardır. Bununla birlikte, Türk İstiklâl Savaşında canı, kanı ve her türlü imkânıyla mücadele eden Balıkesirliler, fazla araştırılmamış, birkaç isim hariç genellikle unutulmuş, gelecek nesillere aktarılamamıştır. Milli Mücadele tarihimizdeki bu eksikliği dikkate alan Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa ÖZSARI’nın bu çalışmasıyla, Balıkesirli Kuva-yi Milliye kahramanlarından bazılarının tanıtılması amaçlanmıştır. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi olarak, Balıkesir’in genelinde Millî Mücadele esnasına öne çıkan belli başlı kahramanlarımızın yeni nesillerce tanınmasına, anlaşılmasına ve geleceğe aktarılmasına katkısı olacağını düşündüğümüz bu kitabı yayımlamanın bahtiyarlığını yaşamaktayız. Zekai KAFAOĞLU Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı ÖN SÖZ Elinizdeki bu kitapta, Balıkesir ve çevresinde Kuva-yi Milliye hareketine katılan, malı canı ve bütün varlığıyla vatanı için mücadele eden vatanseverlerden bir kısmı hakkında eldeki verilere dayanarak kısa bilgi verilmiştir. Bu kapsamda 1919-1920 yılları arasında faaliyette ulunan Balıkesir Kuva-yi Milliye teşkilatının bünyesinde çalışan Kuvayi Milliye’cilerin, doğumu, memleketi, ailesi, eğitim hayatı, Kuva-yi Milliye’ye katkısı ve İstiklâl Harbi’nden sonraki hayatları kısaca ele alınmıştır. Kitap bir Giriş bir de asıl bölümden meydana gelmektedir. Giriş bölümünde, Balıkesir Kuva-yi Milliyesi’nin Türk İstiklâl Harbi’ndeki rolü üzerinde durulmuştur. Böylece, yerinde bir ifadeyle Kuva-yi Milliye şehri olarak nitelenen Balıkesir’in bu özelliğinin geri planında yer alan temel gerçeklikler özetlenmiştir. Kitabın asıl bölümü Balıkesirli Kuva-yi Miliyecilere ayrılan bölümdür. Bu bölümde, pedagojik kaygılar dikkate alınarak, Balıkesir’in önde gelen Kuva-yi Milliye’cileri bürokratlar, askerler, din adamları ve medrese âlimleri, efeler, gazeteci, yazar ve şairler, hukukçular, sağlıkçılar, işadamları ve diğer zümreler olmak üzere tasnif edilmiştir. Kitabı düzenlerken yapmış olduğumuz bu basit tasnif bile, Balıkesir’de ortaya çıkan milli kıyamın bir seçkinler hareketi değil, tam tersine bir halk hareketi olduğunu göstermektedir. Kitapta, Balıkesirli Kuva-yi Milliye kahramanlarımızdan bazıları hakkında mütevazı fakat kanaatimizce bir o kadar da değerli bilgiler yer almaktadır. Balıkesir Kuva-yi Milliye’cileri adıyla kitaplaştırdığımız bu çalışmada, 60 kahramanımızın biyografileri hakkında bilgi vardır. Fakat Balıkesir Kuva-yi Milliye’cileri elbette 60 kişiden ibaret değildir. Hakkında çok az bilgi olan veya hiç bilgi sahibi olmadığımız, bununla beraber Kuva-yi Miliye’ye katıldığını bildiğimiz pek çok isim bulunmaktadır. Bunların hepsi ne yazık ki kitabımıza alınamamıştır. İlerleyen dönemlerde, Balıkesir Kuva-yi Milliye’cilerine dair bilgi birikimiz arttıkça, elinizdeki kitabın hacminin de genişleyeceği bir gerçektir. Bu çalışma hazırlanırken, Kuva-yi Milliye’cilerin ulaşabildiğimiz mezar taşı kitabeleri, onların hatıraları, TBMM Albümleri, çeşitli özel ve resmi belgeleri süreli yayın taramaları, özel görüşmeler vb. çalışmalarla kendi ulaştığımız bazı birinci el kaynaklardan yararlanılmıştır. Bunlara ilâve olarak, daha önce Milli Mücadelede Balıkesir konularında çalışmalarıyla tanınan başta Aydın Ayhan, Zeki Çevik ve Zekeriya Özdemir gibi tarihçilerin çalışmaları olmak üzere, pek çok araştırmacının yaptığı çalışmalardan da istifade edilmiştir. Çalışmanın popüler bir metin olması amaçlandığından dolayı, metni dipnota boğmamak için, dipnotlar metin içinde verilmemiştir. Bunun yerine, metnin sonuna yararlanılan kaynaklar listesi yazılmıştır. Ayrıca, yaklaşık 20 yıllık bir yerel kültür araştırmacılığı ile taramış olduğumuz ve kitabı oluştururken faydalandığımız gazetelerin de bir listesi verilmiştir. Bu bakımdan, çalışmamız bizden önceki çalışmalarda elde edilen birikimlerin nakledilmesinin yanı sıra, üst düzey bir okurun da ilk defa karşılaşacağı bazı orijinal bilgileri içermektedir. Kitabın hazırlanmasında pek çok kişi ve kurumun katkısı oldu. Öncelikle Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zekai KAFAOĞLU’nun bu tür çalışmaların yayımlanmasına yönelik olumlu tutumu çalışmanın hazırlanması ve yayımlanmasında en önemli teşvik edici unsurdur. Kendilerine katkılarından dolayı teşekkür ederim. Yine teşvik edici yaklaşımlarından ve katkılarından dolayı Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Dr. Mehmet Gürbüz Bey’e, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Koordinatörü değerli dostum Nail Akkeçi Bey’e, çalışmayı resimleyen ve dizgisini yapan Büyükşehir Belediyesinde mizanpaj uzmanı Abdurrahman Doğan’a teşekkürü bir borç bilirim. GİRİŞ Millî Mücadele’de BALIKESİR’İN ROLÜ Balıkesir, Millî Mücadele döneminde Kuva-yi Milliyenin en önemli merkezlerinden birisidir. Hatta Balıkesir’deki millî mücadele, 30 Ekim 1918’de Limni adasının Mondros Limanı’nda imzalanan Mondros Mütarekesiyle birlikte başlamıştır. Bilindiği gibi, 25 Maddeden oluşan Mondros Mütarekesi, Devlet-i Aliye-yi Osmaniye’nin bağımsızlığını neredeyse tamamıyla ortadan kaldıran bir metindir. Mondros Anlaşması’nın özellikle 7. Maddesi Osmanlı Devleti açısından tehlikeli ifadeleri içermektedir. 7. Maddeye göre itilaf devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, Osmanlı Devleti’nin herhangi bir stratejik noktasını işgal etme hakkını elde etmiştir. Bu durum Osmanlı Devleti’nin hemen bütün noktalarının işgal tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Nitekim Osmanlı Devleti’nin pek çok noktası itilaf devletleri tarafından, Mondros Mütareke’sinin 7. Maddesi gerekçe gösterilerek işgal edilmiştir. Mondros Mütareke’sinden birkaç ay sonra, İtilaf devletlerinin içinde olmamasına rağmen, İngilizlerin teşvik ve telkiniyle Yunanistan’ın İzmir ile Ayvalık ve Edremit civarını işgal edeceğine dair söylentiler bölgede yaşayan halk arasında dolaşmaya başlamıştır. Bunun üzerine, 1919 yılı başlarından itibaren İzmir ve Balıkesir civarında olası işgal tehlikesine karşı bazı kıpırdanmalar ortaya çıkmıştır. 1919 yılı Mart ayının başlarında İzmir Vali Vekili ve Garnizon Komutanı Nurettin Paşa, Ege Bölgesi yerleşim birimlerinde görevli müftüler ve belediye başkanları başta olmak üzere, şehirlerin ileri gelenlerini İzmir’e davet etmiştir. Davet üzerine Balıkesir’den Ses gazetesi sahibi Hasan Basri Bey, Müftü Kodanazzade Hacı Ahmet Efendi, Maarif Müdürü Sabri Bey, Emekli Miralay Rıza Bey, Zarbalızade Hulusi Bey ile o zamanki Balıkesir Belediye Başkanı Keçeci Hafız Mehmet Emin Bey’in İzmir’de düzenlenmesi planlanan toplantıya katılması kararlaştırılmıştır. 15 Mart 1919 tarihine rastlayan Cumartesi günü Balıkesir heyeti, toplantıya katılmak üzere, trenle Balıkesir’den İzmir’e hareket etmiştir. Kanaatimizce bu olay, Balıkesir’deki Kuva-yi Milliye hareketinin başlangıcı kabul edilmelidir. İzmir’de Nurettin Paşa’nın başkanlığında toplanan kongrenin bir karar alıp alamadığı, eğer bir karar alındıysa bu kararın uygulanıp uygulanmadığı tartışılabilir. Bununla beraber, söz konusu davette yer alan, Batı Anadolu’yu olası işgal tehlikesine karşı korumak için bir Redd-i İlhak Cemiyeti’nin kurulması fikri Türk İstiklâl Harbi açısından oldukça önemlidir. Bu fikir ileride başlayacak olan kurtuluş mücadelesinin nüvesini teşkil etmektedir. Kaldı ki 17-19 Mart’taki İzmir Kongresi’ne Balıkesir’den iştirak edecek olan heyet, aynı zamanda, yaklaşık iki ay sonra başlayacak olan Balıkesir Kuvayi Milliyesi’nin öncü isimleridir. Bu isimler, Kurtuluş Savaşı bitene kadar, istiklâl mücadelesinin hemen her aşamasında varlıklarını sürdürmüşlerdir. İzmir ve Balıkesir’de yaşayan Türkler arasında konuşulan İzmir’in ve Ayvalık’ın Yunanlılar tarafından işgal edileceği şayiası, 1919 yılı Nisan ve Mayıs aylarında ayyuka çıkmıştır. Nitekim 15 Mayıs 1919 sabahı Yunan savaş gemileri İzmir limanına demir atmışlar ve aynı gün, birkaç istisna hariç hiçbir mukavemetle karşılaşmaksızın İzmir’i işgal etmişlerdir. Ardından İzmir’in işgalinden yaklaşık 15 gün sonra, Yunan ordusu tarafından Ayvalık işgale maruz kalmıştır. Böylece iki üç aydır halk arasında dillendirilen Yunan işgal hareketi fiilen başlamıştır. Yunan işgalini bölgede yaşayan Türkler büyük bir teessürle karşılarken, yüzyıllardır bölgede birlikte yaşadıkları Rumlar, işgale sevinmişler ve Yunan askerlerini yaşadıkları yerleşim birimlerinde törenlerle karşılamışlardır. Bu durum bölgede yaşayan Müslüman Türkler üzerinde derin bir travma etkisi yaratmıştır. İzmir’in ve Ayvalık’ın işgali genelde Türk tarihi, özelde Kurtuluş Savaşı tarihimiz açısında önemli bir hadisedir. Çünkü Osmanlı Devleti, 10 yıl gibi kısa bir süre içerisinde önce Edirne’den İşkodra’ya kadar uzanan geniş Rumeli topraklarını kaybetmiş, daha sonra Birinci Dünya Savaşı ile Halep ve Musul vilayeti de dahil olmak üzere, Hicaz, Filistin, Bağdat ve Basra gibi Arap yarımadasında yer alan geniş toprakları yabancı güçlere terk etmek zorunda kalmıştır. Mütarekenin imzalanmasından sonra, kaybedilen topraklara İzmir’in ve civarının da eklenebileceği düşüncesi ve bu düşüncenin 15 Mayıs günü somutlaşması, sadece Ege Bölgesinde yaşayan Türkleri değil Anadolu Türklüğünün tamamını derin bir endişeye sevk etmiştir. Yunanlılar, İzmir’i işgal etmekle, genelde Anadolu’nun özelde Balıkesir’in ve İzmir’in toprağına kök salmış olan Türklüğü bu topraklarda yok etmek istemişlerdir. Yunanların niyeti kendilerinin Minor Asia dedikleri Anadolu’yu almak, Anadolu’yu Hellenleştirmek, böylece Türklüğü 1000 yıllık yurdundan söküp atmaktı. Fakat Yunanlılar, kendileri açısından vahim bir hata yaptılar. Genç Yunan komutanları ve onların emrindeki efzunlar, o zamanki adıyla Aydın, Karesi ve Hüdavendigâr vilayetlerindeki topraklar altında yatan ilk Türk beylerini, ilk İslâm şehitlerini, ilk Osmanlı padişahlarını uyandırdılar. Yunanlıların 1919 yılının Mayıs ayında İzmir rıhtımında açtıkları facia devrelerinde, bu aziz millet İngilizlerin kontrolündeki Yunanlıların umdukları gibi kanlar içinde boğulmadı. Tam tersine milletimiz Yunanların akıttıkları kanlar içinde yeniden dirildi, gözlerini açtı, yeni yepyeni bir hayat idrak etti. Balıkesir’de Zagnos Paşa’nın, Bursa’da Osman Gazi’nin ve Orhan Gazi’nin, Söğüt’te Ertuğrul Gazi’nin Türbelerine Yunanlıların zarar verdiklerini ve kurşunladıklarını duyan Anadolu Türklüğü, Küçük Asya’nın bütün dağlarından yavaş yavaş inmeye başladı. Yönünü, İzmir’in işgalinden dört gün sonra, Samsun’a ayak basan ve Anadolu’yu karış karış gezmeye başlayan Mustafa Kemal Paşa’ya çevirdi. İşte Balıkesir’in kahraman evlatları tam da bu esnada devreye girdi. 16 Mayıs günü İzmir’in Yunanlılarca işgal edildiğini İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti tarafından Balıkesir Belediye Başkanı Keçeci Hafız Mehmet Emin Bey’e yazılan bir telgraftan öğrenen Balıkesirliler, memleketlerinin de ciddi anlamda tehlike altına girdiğini ilk defa fark ettiler. O akşam Okuma Yurdunda şehrin eşrafı, üç tane gayri Müslim temsilcisi de dahil olmak üzere, toplandı. Herkes görüşlerini serbestçe ifade etti. Fakat Leblebici Raşit Bey’in o gün ortaya koyduğu silaha karşı silahlı mücadele düşüncesi, başlangıçta kabul görmemiş gibi olsa da, bütün Balıkesirlilerin zihninde yer etmeye başladı. Bu arada diplomatik ve siyasal girişimlerin de başlatılması gerektiği düşüncesi etrafa yayıldı. Fakat Balıkesir bir defa kıyam etmişti. Dedelerimiz 900 yıllık vatanımızı her türlü yöntemle savunmamız gerektiğine tam olarak inandılar. Bu inançlarını, 18 Mayıs Pazar günü akşamüzeri yapılan Alaca Mescit Toplantısında Mehmet Vehbi Bey açıkça belirtmiştir. Mehmet Vehbi Bey, işgalin protestoyla önlenemeyeceğini, bir Redd-i İlhak Heyetinin kurulması gerektiğini, bu arada düşmanlı silahlı mücadele için hazırlıklara başlamak lâzım geldiğini heyecanlı bir konuşmayla ifade etmiştir. 18 Mayıs Pazar günü Alaca Mescit’te toplanan Balıkesirlilerin vermiş oldukları karar, esasında sadece Balıkesir’i ve Balıkesir’in kurtuluşunun değil, aynı zamanda ana vatanımızın gelecekteki durumunun ne olacağına dair bir işaret fişeğiydi. Halk, artık duruma el koymuştu. Vatanı savunma mücadelesi derin bir dip dalgayla başlamıştı. Balıkesir, o gün Millî Mücadele’yi fiilen başlatmıştı. Mustafa Kemâl Paşa ve arkadaşların 19 Mayıs 1919’da Samsun’da yaktıkları işaret fişeğinin hemen hemen aynısını Balıkesir’de Mehmet Vehbi Bey ve arkadaşları da yakmıştı. Mustafa Kemâl Paşa’nın bütün Anadolu’yu uyandırmak, Anadolu Türklüğünü topyekün bir mücadeleye hazırlamak gibi ulvî bir gayesi vardı. Bu amaca ulaşmak için de zamana ihtiyaç duyuluyordu. Ankara’da şekillenen yeni orduya gerekli zamanı Balıkesirli kuvvacılar kazandırdı. Onlar, yani Balıkesirli vatanseverler 28-30 Haziran 1919 tarihlerinde kongrelerini tamamladılar; çalışma planlarını ortaya koydular. Aralarına Ayvalık, Soma ve Akhisar temsilcilerini de aldılar. Bugünkü Ali Şuurî Okulu’nun olduğu yerdeki Darünnafia Medresesi’nde millî savaş için bütün hazırlıklarını tamamladılar. İlk kongrede Balıkesir civarında kurulacak cephelerin yerlerini belirlediler. Kuva-yi Milliye’nin en önemli ayağı olan Balıkesir ayağını teşkil ettiler. Asker toplanması, sevki ve askerin iaşe konularını çözüme kavuşturdular. Bir ay sonraki kongrede ise Balıkesir ve civarında Yunan tecavüzlerine karşı müdafaa ve mücadeleyi birleştirme yollarını görüştüler ve nihayet Yunanlıları ülkeden çıkarmak hedefini belirlediler. Balıkesirli vatanseverler, bu hedefleri doğrultusunda tam bir yıl canla başla çalıştılar. Peki neler yaptılar? 28 Kasım 1919 Cuma günü, namazdan sonra, Balıkesir Belediyesi önünde büyük bir nümayiş düzenlediler. 30 bini aşkın Balıkesirli bu mitinge katıldı. Katılanlar elbette sadece Balıkesir içinde yaşayan insanlar değildi. Civar köy ve kasabalarda yaşayan vatanseverler de akın akın mitinge koştular. Ardından kazalarda, köylerde kongreler, mitingler birbirini takip etti Yunan işgali tehlikesine karşı her türlü tedbir alındı. Soma, Keresin, Akhisar, Ayvalık, Burhaniye vb. Yunanlıların Balıkesir’e ilk yaklaşacağı muhtemel yerlerde cepheler kuruldu. Sayısı binleri, bin beş yüzleri bulan askeri yığınaklar yapıldı. Karesi’de teşkil edilen milli taburlarımız ve müfrezelerimiz Yunanlılarla büyük bir savaşa tutuştu. Destansı bir mücadeleden sonra Yunan ordusu, bir yıldan fazla bir süre Akhisar, Soma, Ayvalık hattında durduruldu. Balıkesirlilerin bu mücadelesi, belki Balıkesir’in işgalini önleyemedi; fakat bu mücadelenin çok önemli neticeleri ortaya çıktı. Kayalar’ın, Müstecap’ın, Akbaş’ın, Bulak’ın, Kürendere’nin, Yaylabayırı’nın, Düğüncülerin, Kutludüğün’ün, Meryemdere’nin, İvrindi’nin, Pelitköy’ün bıçkın gençleri, Cenkyeri’nde, Harta Boğazı’nda, Gömeç’te, Pelitköy’de ve Ayvalık sırtlarında Yunan askerleriyle savaşırken, elbette sadece Balıkesir’i, Balya’yı, Havran’ı, Edremit’i, Bigadiç ve Sındırgı’yı koruduklarını zannediyorlardı. Çoğunluğu bu uğurda şehit de oldu. Fakat 22 Haziran 1920 günü Yunan ordusu, Akhisar Cephesi’nde büyük bir taarruz başlattı. Bu taarruz karşısında önce Akhisar Cephesi bozuldu ve geri çekilmeye başladı. Bunun duyan SomaSavaştepe Cephesindeki birliklerimiz de, Yunan taarruzu karşından tutunamadı ve daha fazla zayiat vermemek için onlar da geri çekildi. Nitekim 30 Haziran 1920’de Yunan düzenli ordusuna bağlı birlikler, Sındırgı-Bigadiç hattı ile Havran-İvrindi hattından, iki koldan Balıkesir’e girdiklerinde, Keresin’de, Cenkyeri’nde, Ayvalık’ta savaşan gaziler biraz hüzünlü olarak dağlara çekildiler. Onlar görünüşte Balıkesir’i kaybettiklerini düşünüyorlardı; üzüntülüydüler. Bir kısmı Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’in komutası altına girip Madra, Ulus, Bulak, Kertil ormanlarını kendilerine siper edindiler. Bir kısmı da Kirmastı, Karacabey, Bursa yoluyla İnegöl’e geçerek, TBMM ordularıyla birleştiler. Balıkesir’in kahramanları bu defa Söğüt, Domaniç, Bözüyük, Tavşanlı, Kütahya hattında Yunanın karşına çıktılar. Birinci ve İkinci İnönü muharebelerinde Karesi taburlarının destansı mücadelesi herkesin dilindedir. Balıkesir’in zıpkın delikanlıları, belki Balıkesir şehir merkezinde Yunan işgalcilerine karşı koruyamadılar. Fakat onlar çok büyük bir iş başardılar; belki farkında olmadan Balıkesir’in, hatta Anadolu Türklüğünün kaderini değiştirdiler. Daha doğrusu, Balıkesirli Kuva-yi Milliye’cilerin giriştikleri bu büyük mücadele sayesinde, Anadolu’daki millî kıyamı başlatan Mustafa Kemâl Paşa, ordusunu kurmak için, bir yıldan fazla bir zaman kazandı. Balıkesir’de 1919-1920 arasında verilen 13 aylık mücadelenin milletimize en büyük ödülü, Yunan ilerleyişinin durdurulduğu bir yıllık süredir. Balıkesirli yiğitler Madra, Bulak, Ulus ve Kaz Dağlarının eteklerinde Yunan ordusunu hareketlerini takip ve onları yer yer imhâ ederken, Anadolu’nun ortasında, Ankara’da Mustafa Kemal Paşa çoktan Türk ordusunu yeniden toparlamaya başlamıştı. Durağan’dan, Boyabat’tan, Tosya’dan, Varto’dan, Erciş’ten, Yerköy’den, Bulancak’ın köylerinden pek çok genç Mustafa Kemâl Paşa’nın davetiyle şanlı Türk ordusunun saflarına katılmak için 24 yıl önce babalarının söyledikleri bir Türküyü tutturmuş geliyorlardı. Eğil Dağlar eğil üstünden aşam Yeni talim çıkmış varam alışam Büyük Şair Yahya Kemâl Bey’in ifadesiyle, 1897-98 Tesalya Harbinde vatanın bütün sokaklarında, Tesalya’ya doğru redif taşıyan Anadolu ve Rumeli trenlerinde okunan bu türkü, bu defa Karesi’yi, İzmir’i, Bursa’yı, Manisa’yı, Çanakkale’yi, Eskişehir’i kurtarmak için Anadolu delikanlıları tarafından tekrar ve yüksek sesle okunmaya başlandı. Yunanlılar 1920 Temmuzunun ilk günlerinde Balıkesir’e, yirmi gün sonra Bursa’ya vardıklarında, kendilerini İnönü’de, Sakarya’da nasıl bir tehlikenin beklediğinin farkında bile değillerdi. Karesi’nin evlatları Balıkesir Cephesinde veya İzmir Kuzey Cephesinde Yunanları durdururken, Hasköy’den, Omcalı’dan, Boyabat’tan, Erciş’ten, Kargı’dan, Giresun’dan yola çıkan gençler, çoktan askeri eğitimlerini tamamlamışlar, Polatlı, Eskişehir, Afyon hattında mevzilenmişlerdi. Sakarya zaferinin ve ardından 26 Ağustos günü başlayan büyük zaferin kazanılmasında Balıkesirli Kuva-yi Milliye’cilerin rolü burada karşımıza çıkmaktadır. Fakat, canıyla, malıyla, zihniyle mücadele eden Hasan Basri Çantay, Kürseli İzzet Efe, Keçeci Hafız Mehmet Efendi, Abdülgafur Hoca, Leblebici Raşit Bey, Mehmet Vehbi Bey ve daha ismini sayamadığımız pek çok adsız kahramanın büyük zaferimizin kazanılmasında katkılar vardır. Bu arada, Trabzon’dan gelme ve ne olduğu belli olmayan Ali Sami adlı bir soysuzun işgal esnasında Bandırma’da Barakalar caddesinde Yunan işgalini övmek ve Bandırma’yı Yunanistan’a bağlamak gibi abuk sabuk bir arzuya kapılıp Adalet diye hiç de adına yakışmayan bir paçavrayı çıkardığını, Kadızade Hulusi ile Ömer Fevzi adlı iki işbirlikçi hainin de İngiliz Muhipleri Cemiyetinin bir şubesini Balıkesir’de açtıklarını, bu yetmezmiş gibi Yunan ve İngiliz propagandası yapmak üzere İrşat diye bir paçavrayı yayımladıklarını, Akbaş cephaneliği kahramanı Hamdi Bey’i şehit eden Anzavur’un hain işbirlikçilerinin ve Anzavur’un bizzat kendisinin hainliklerini de Balıkesir asla unutmayacaktır. Özetle, 1683’teki Viyana bozgunundan 1921 yılı Eylülünde kazanılan Sakarya Zaferi’ne kadar geçen 250 yıllık süre, tarihimizin geri çekilmeler dönemidir. Sakarya zaferiyle Türk ordusu Batı silah ve teçhizatıyla donatılmış bir orduyu kesin olarak yenmiştir ve bir Batı ordusu ilk defa durdurulmuştur. Ardından, bir yıl sonra 1922 Ağustosundaki Büyük Taarruzu takip eden 15 gün içinde Yunan ordusu yaklaşık beş yüz kilometre geriye gönderilmiş ve aziz vatan topraklarımız, milli bağımsızlık timsalimiz olan İzmir’i ve Balıkesir’i yeniden özgürlüğüne kavuşmuştur. Tekrar vurgulamak gerekirse, Balıkesir’in ve Balıkesirlilerin Milli Kurtuluş Savaşındaki en önemli hizmeti, İzmir’i işgal eden Yunan ordusunun ilerleyişini tam bir yıl durdurmasıdır. İşte bu bir yıl, milletimize toparlanması ve tam teşekkülü olarak savaş durumuna geçmesi için altın değerinde bir zamandır. Ne mutlu ki Karadeniz’in, İç Anadolu bozkırlarının, Erzurum’un, Mardin’in gençleri Sakarya’da Ege efelerinin yardımına koşmuş, hep birlikte vatanımızı kurtarmışlardır. Balıkesir’i, İzmir’i, Afyon’u, Uşak’ı ve hatta Bursa’yı; Üsküp, Selanik, Kavala, Serez, Ohri, Priştina, İskeçe, İşkodra, Yanya gibi boynu bükük bırakmamışlardır. Balıkesir, bugün Müslüman bir Türk yurdu olarak kalmaya devam ediyor ve Balıkesir’de ezanlar okunuyorsa ve Zağnos Paşa Camii yine Balıkesirli müminleri Allah’a ulaştıran bir ulu mabet olarak hizmet ediyorsa, bunda 1919-1920 yıllarında Balıkesir’de Milli Mücadeleyi başlatan kahramanlarımızın büyük rolü vardır. Bürokratlar B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ ALİ ŞUÛRÎ BEY ∙21∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Ali ŞUÛRÎ. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, Balya Kaymakamı. Ailesi: Tüccardan Mehmet Efendi’nin oğludur. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1890/1306. Mesleği: Bürokrat. Eğitimi: İlk ve ortaokulu Balıkesir’de okumuştur. Daha sonra Hüdavendigar İdadisine (Bursa Lisesi) kayıt olan Ali Şuurî, bu okulu 1909’da bitirmiştir. Aynı yıl Mekteb-i Mülkiye-i Şahaneye giren Ali Şuûrî, bu okuldan 1912’de birincilikle mezun olmuştur. Memuriyet Hayatı: Ali Şuûrî, 1912’de Selanik Valiliği maiyet memurluğuna tayin edilmiştir. Selanik’in 26 Ekim 1912’de Arnavut Tahsin Paşa tarafından Yunan ordularına teslim edilmesi üzerine, Ali Şuurî Bey de Yunanlılara esir düşmüştür. Yaklaşık dört ay esir kampında kalan Ali Şuûrî Bey, 1913 yılı Ocak ayında esaretten kurtulmuş ve İzmit Mutasarrıflığı maiyet memuriyetine tayin edilmiştir. Bu arada İzmit’te çeşitli cemiyetlerde fahri olarak görevler yapan Ali Şuûrî, 1914 yılı Mayıs ayında Bahçecik Bucak Müdürlüğüne atanmıştır. 1916 yılı Ağustos ayında Sinop’un Ayancık kazasına kaymakam olarak tayin edilen Ali Şuûrî, Temmuz 1917’de Kastamonu Polis Müdürlüğü görevine getirilmiştir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Ali Şuûrî, Mondros Mütarekesinde sonra Ermeni tehciri ile suçlanmıştır. Bu suçtan dolayı tutuklanarak Bekirağa Bölüğüne hapsedilmiştir. 1920 yılında tahliye edilen Ali Şuûrî. Nisan 1920’de memleketi Balıkesir’e dönmüştür. Balıkesir’de teşkilatlanan Müdafa-yı Milliye Merkez Heyeti azalığına seçilmiştir. Ardından Ankara Hükümeti tarafından Balya Kaymakamlığı’na tayin edilmiştir. Soma ve Ayvalık cephelerinin düşmesi üzerine, Balıkesir ve Balya civarından asker toplanması, tertibi, eğitimi ve askerin iaşesi gibi konularda gayretli çalışmalar yapmıştır. İvrindi Cephesini takviye ederken Yunan işgalcilerinin eline düşmüştür. Yunan işgalcilerinin ∙22∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ uyduruk mahkemesine çıkarılmış; bu defa 101 yıl hapse mahkum edilmiştir. Haziran 1922’de Yunanlılar tarafından Navarin Kalesine gönderilen Ali Şuurî Bey, milli zaferden sonra Mudanya Mütarekesi gereğince mübadele edilerek Haziran 1923’te yeniden hürriyetine ve yurduna kavuşmuştur. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: II. TBMM’ye Karesi Mebusu olarak katılmıştır. Ali Şuûrî, III. ve IV. Dönemlerde de TBMM üyesi olarak çalışmıştır. 1933 yılı sonlarına doğru felç geçirmiş ve bir daha sağlığına kavuşamamıştır. Ölüm Yeri, ölüm Tarihi: Balıkesir, 25 Ekim 1934. ∙23∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I HACİM MUHİTTİN BEY ∙24∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Hacim Muhittin ÇARIKLI. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Balıkesir Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası 2., ve 3. Balıkesir Kongreleri ve Alaşehir Kongresi Başkanı. Ailesi: Babası Nevşehirli Ahmet Muhittin Efendi, annesi Nafia Hanım’dır. Doğum Yeri ve Tarihi: Uşak, 10 Ekim 1881. Eğitim Durumu: İlköğrenimini Urla İptidaî Mektebinde, Ortaöğrenimini İzmir İdadî-i Mülkîsinde, Yüksek öğrenimini Mekteb-i Mülkiye-i Şahane’de tamamlamıştır ( Mezuniyet: 1904). Mesleği: Bürokrat. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 1908’de Burhaniye Kaymakamı olarak Balıkesir’e gelmiş daha sonra Gönen’e atanmıştır. 26 Ekim 1918’de Karesi Mutasarrıflığına tayin edilmiştir. Memuriyet Hayatı: 1904-1907 yılları arasında İzmir, Denizli ve Manisa’da maiyet memurlukları yapmıştır. 1908’de Burhaniye Kaymakamı olarak tayin edilmiştir. Gönen, Bergama, Tavas, Çeşme ve Akhisar’da kaymakamlık yapmıştır. 26 Ekim 1918’de Karesi Mutasarrıflığına tayin edilmiştir. 1 Mart 1919’da Karesi Mutasarrıflığından alınmış ve İstanbul’a gitmiştir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Hacim Muhittin Bey, İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar tarafından işgali üzerine, Millî Mücadele’ye katılmak için bir zamanlar kaymakamlık ve valilik yaptığı Balıkesir’e gitmeye karar verir. 11 Haziran 1919’da Bandırma’ya, 27 Haziran 1919 Cuma günü Balıkesir’e gelir. 28 Haziran 1919’da Ayvalık, Soma ve Akhisar yörelerinden delegelerin iştirakiyle Birinci Balıkesir Kongresi toplanır. Bu kongrenin başkanlığına Hacim Muhittin Bey seçilir. Başkan seçilmesini, “bugün beni reis-i umumî yaptılar. Şimdi vatanın bütün mesuliyeti benim üzerime yükleniyor” cümleleriyle anlatır. Birinci Balıkesir Kongresinde, Heyet-i Temsiliye’nin görevi, cephedeki kuvvetlerin ihtiyaçlarının gidermek, Redd-i İlhak heyetlerinin ∙25∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I yetki ve bağlantılarının belirlemek, cephelerin takviyelerini yapmak, toplanan ve eğitimini tamamlayan askerlerin hangi cephelere sevk edileceklerine karar vermektir. 26 Temmuz 1919’da Mekteb-i Sultani’de (Bugünkü Balıkesir Lisesi) İkinci Balıkesir Kongresi ile 16 Ağustos 1919’da Alaşehir kongresinin başkanlığına Hacim Muhittin Bey seçilir. Alaşehir Kongresi’yle, Manisa-Balıkesir hattının Yunan İşgaline karşı biraz daha güçlendirilmesi karara bağlanır. 13 Eylül 1919’da toplanan Üçüncü Balıkesir Kongresi de yine Hacim Muhittin Bey’in başkanlığında faaliyetini sürdürür. Üçüncü Balıkesir Kongresinde Balıkesir civarında kurulan cephelerin komutanlıkları belirlenmiş ve menzil müfettişlikleri tespit edilmiştir. 24 Nisan 1920’de Bursa valiliğine tayin edilen Hacim Muhittin Bey, Bursa’nın Yunanlılar tarafından işgali üzerine Ankara’ya gitmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: 1920’den sonra çalışmalarını TBMM’de mebus olarak sürdürmüştür. 1934’teki soyadı kanunuyla birlikte Çarıklı soyadını almıştır. Atatürk ve İnönü dönemlerinde uzun yıllar Balıkesir Milletvekili olarak hizmet vermiştir. Ölüm Tarihi Yeri: İzmir, 5 Aralık 1965. ∙26∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ İBRAHİM ETHEM BEY ∙27∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: İbrahim Ethem AKINCI. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Demirci Kaymakamı, Umum Akıncı Müfrezeleri Kumandanı. Ailesi: Babası Ali Efendi, annesi Naile Hanım’dır. Doğum Yeri ve Tarihi: Mendik, 1889. Eğitim Durumu: Alasonya İptidaîsi, Serez Rüştiyesi (Serez), İdadî (Selanik). Mekteb-i Hukuk (İstanbul). Mesleği: Bürokrat. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balkanlardan göç eden aile 25 Kasım 1914’te Balya’ya bağlı Kocapınar köyüne yerleştirilmiştir. Memuriyet Hayatı: İbrahim Ethem Bey, memuriyet hayatına Balıkesir’de başlamıştır. Balıkesir’in Şamlı, Sındırgı’nın Düvertepe nahiyelerinde Nahiye müdürlüğü görevlerinde bulunmuştur. 7 Ocak 1919’da devlet görevinden istifa edip serbest avukatlık yapmıştır. Daha sonra Demirci Kaymakamlığı, 1 Ekim 1922’de Ayvalık Kaymakamlığı, ardından Yozgat, Siirt, Ağrı, Balıkesir, Samsun, Malatya ve Muğla valilikleri görevlerinde bulunmuştur. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: İbrahim Ethem Bey, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine Balıkesir’de gelişen Millî Mücadele’ye katılmıştır. Soma Cephesinin çökmesi ve Türk birliklerinin geri çekilmesiyle birlikte o da Susurluk, Kirmastı yoluyla Bursa’ya, Bursa’dan İstanbul’a gitmiştir. İstanbul’dan denizyoluyla İnebolu’ya oradan da Ankara’ya ulaşmıştır. Ankara’da kısa bir süre Dahiliye Vekâleti Özel Kalem Müdürlüğünde çalışan İbrahim Ethem Bey, 25 Kasım 1920’de TBMM hükümeti tarafından Demirci Kaymakamlığına tayin edilmiştir. 24 Aralık 1920’de Demirci Kaymakamlığı vazifesine başlamıştır. TBMM Hükümeti, Demirci ve çevresinin dağlık bir arazi olması, Kuva-yi Milliye bünyesinde çok yönlü girişimlere bu yörenin coğrafi ve beşeri şartlarını uygun olması gibi sebepler yüzünden İbrahim Ethem Bey’i Demirci’ye kaymakam olarak görevlendirmiştir. İbrahim ∙28∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Ethem Bey Demirci’ye geldikten sonra, ilk olarak Demirci’deki küçük bir birliği emrine almış, daha sonra Çerkez Ethem Bey’den ayrılan Parti Pehlivan ve Ustrumcalı Halil Efe’nin kuvvetleriyle yeni oluşturduğu kuvvetleri birleştirmiştir. İbrahim Ethem Bey, emrindeki kuvvetlerle başta Gördes, Demirci ve çevresi olmak üzere Bigadiç, Sındırgı ve Simav civarında Yunan birliklerinin ilerleyişini durdurmaya yönelik önemli girişimlerde bulunur. Yunan birliklerine karşı baskınlarla önemli zayiatlar verdirir. Sakarya Zaferinden sonra Gördes, Simav ve Demirci’de TBMM’ye bağlı müstakil bir Türk livası teşkil eder. Burada TBMM hükümeti namına millî müfrezeler oluşturur. 11 Ekimden itibaren Demirci’nin işgali üzerine dağlara çekilen İbrahim Ethem Bey, 9 tane akıncı müfrezesi kurmuştur. Bu müfrezelerin Balıkesir, Bigadiç, Sındırgı, Dursunbey, Demirci, Gördes, Akhisar, Yenice, Kula, Kırkağaç, Soma, Gelenbe gibi geniş bir alanda görev yapmaları planlanmıştır. Cephe gerisinde kalan akıncı müfrezeleri defalarca düşmanla çarpışmışlar, önemli başarılar elde etmişlerdir. İbrahim Ethem Bey’in komutasındaki bu müfrezeler birçok köyü ve kasabayı Yunan ve Rum yağmasında kurtarmış, yörede yaşayan Türklerin kurtuluş ümidinin timsali olmuşlardır. İbrahim Ethem Bey’in komutasındaki akıncı müfrezeleri, 26 Ağustos’taki Başkumandanlık Meydan Muharebesinden sonra hızlı bir şekilde geri çekilen Yunan birliklerinin önlerini kesmişler, bölgelerinden pek çok şehir, kasaba ve köyün Yunanlarca yakılmasını önlemişlerdir. Bu müfrezeler 3 Eylül’de Sındırgı’yı, 4 Eylül’de Bigadiç’i ve 6 Eylül günü Balıkesir’i kurtarmışlardır. Balıkesir’de kısa sürede asayişi temin eden İbrahim Ethem Bey, ardından Susurluk, Gönen, İvrindi, Havran ve Edremit’i de düşman işgalinden kurtarmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: 30 Eylül 1922’de emrindeki müfrezeleri terhis eden İbrahim Ethem Bey, önce Ayvalık’a, daha sonra Demircililerin ısrarı üzerine Demirci’ye kaymakam olarak yeniden tayin edilmiştir. Ardından çeşitli vilayetlerde valilik vazifelerinde bulunmuştur. Eserleri: Hatıraları yayımlanmıştır. Ölüm Tarihi ve mezarı: Sındırgı, 1950 ∙29∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I KASAPOĞLU HÜSEYİN HULKİ BEY ∙30∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Hüseyin Hulki KASAPOĞLU. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, Kırkağaç Milli Tabur Kumandanı. Ailesi: Babası Bakır kasabasında Ahmet Ağa’dır. Doğum Yeri ve Tarihi: Kırkağaç/Bakır 30 Aralık 1882. Eğitim Durumu: Kırkağaç Mekteb-i Rüştiyesinden mezundur. Memuriyet Hayatı: Rüştiye’den mezun olduktan sonra Kırkağaç Maliye dairesinde memuriyete başlamıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Kasapoğlu Hüseyin Hulki Bey, 14 Aralık 1918’de (?) Kırkağaç’ta Kuva-yi Milliye teşkilatını kurmakla görevlendirilmiştir. Balıkesir Kongresi ve Heyet-i Merkeziyesi tarafından Temmuz 1919’da Soma-Bergama Cephesi Kırkağaç Milli Tabur Kumandanlığına tayin edilmiştir. Şubat 1920’de Soma Milli Alay Kumandanlığına getirilmiştir. Birinci ve İkinci Anzavur ayaklanmalarının bastırılmasında önemli rol üstlenmiştir. Soma/Savaştepe Cephesinin 1920 yılı Haziran ayında bozulması üzerine Hüseyin Hulki Bey de emrindeki askerlerle birlikte İnegöl’e gitmiştir. Bir ara rahatsızlanan Hüseyin Hulki Bey, tedavi için Burdur’a gitmiş, oradan Antalya’ya geçmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Büyük Zaferden sonra memleketi Kırkağaç’a dönen Hüseyin Hulki Bey, önce Kırkağaç Maliye Dairesinde çalışmaya başlamış, daha sonra Kırkağaç Mal Müdürlüğü görevini üstlenmiştir. 1927’de memuriyetten ayrılan Hüseyin Hulki, aynı yıl Bakır kasabasına yerleşmiş ve buranın muhtarı olmuştur. 1934’teki Soyadı Kanunu ile Kasapoğlu soy ismini alan Hüseyin Hulki Kasapoğlu, Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası sahibidir. Ölüm Tarihi, Ölüm Yeri ve Mezarı: 12 Temmuz 1941’de Bakır Kasabasında vefat etmiştir. Bakır Kasabası Mezarlığı’nda medfundur. Mezar taşında büyük olasılıkla kendine ait olan aşağıdaki şiir yazılıdır. ∙31∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Ah ile zar kılarım. Canımın kıymetin bilmedim. Şu fani cihanda rahat ömür sürmedim. Derdime derman aradım Bir ilaç bulamadım. ∙32∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ KOCA MÜDÜR TEVFİK BEY ∙33∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Tevfik BOZKURT. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: İvrindi Nahiyesi Müdürü. Ailesi: Bilinmiyor. Doğum Tarihi: 1884. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: İvrindi Nahiyesi müdürüdür. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Bilinmiyor. Memuriyet Hayatı: Mütareke döneminde İvrindi Nahiyesi müdürü olarak tayin edilmiştir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 1920 yılı Haziran ayında Soma-Savaştepe Cephesi bozulmuş ve Kuva-yi Milliye birlikleri geri çekilmeye başlamıştır. Bu süreçte, İvrindi’yi de Yunanlılar işgal etmişlerdir. Tevfik Bey, işgal döneminde İvrindi Nahiye müdürü olarak kalır. Nahiye müdürü olduğu dönemde İvrindi dağlarında saklanmış olan Kuva-yi Milliye müfrezeleriyle irtibata geçmiş ve onlara lojistik destek sağlamıştır. Bundan haberdar olan Yunan İşgal Kuvvetleri Kumandanlığı Tevfik Bey’i tutuklayarak Balıkesir’e getirmiştir. Bir süre sonra serbest bırakılan Tevfik Bey, derhal İvrindi’ye dönmüş, İvrindi dağlarında bir müfreze birliği kurmuş ve Yunan işgalcileriyle mücadeleye başlamıştır. Civarda bulunan diğer müfrezelerle irtibata geçen Tevfik Bey, zaman zaman emrindeki askerlerle birlikte Akhisar ve Bergama taraflarına baskınlar yapmıştır. Daha önce Ayvalık ve Korucu Cephelerinde çarpışan Salih, Halil, Ali ve Muharrem efeler kısa sürede Tevfik Bey’in emrine girmiştir. Tevfik Bey, dağlarda “çalıkakıcılık” yapan efe bozuntularına karşı da halkı korumaya çalışmıştır. İkna kabiliyeti son derece yüksek bir zat olan Tevfik Bey, dağlarda gezen efeleri kısa sürede etrafında toplamış, onlardan oluşturduğu birliklerle Yunan işgalcilerine karşı mücadele etmiştir. Bir süre sonra İbrahim Ethem Bey’e bağlı akıncılara katılan Tevfik Bey, Soma ve civarından sorumludur. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Tevfik Bey, İvrindi ve çevresinde Koca Müdür lakabıyla tanınmaktadır. 1934’te çıkan Soyadı Kanunu’ndan sonra Bozkurt soyadını almıştır. Büyük Zafer’den sonra Burhaniye Ağır Ceza Mahkemesi Üyeliği ve noterlik yapmıştır. Ölüm Tarihi: 1941 ∙34∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ KÖPRÜLÜ HAMDİ BEY ∙35∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Köprülü Hamdi Bey. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Edremit Kaymakamı, Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, Akbaş Cephaneliği Kahramanı. Ailesi: Babası küçük yaştayken vefat etmiştir. Dayısının himayesinde büyümüştür. Doğum Yeri ve Tarihi: Köprülü/Makedonya, 1886. Eğitim Durumu: İlköğrenimini doğduğu kasabada tamamlamış, ardından Üsküp İdadisine verilmiştir. Üsküp İdadisinde mezun olduktan sonra Mekteb-i Mülkiye’ye giren Köprülü Hamdi Bey, 1910 yılında Mülkiye’den mezun olmuştur. Mesleği: Bürokrat. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 13 Temmuz 1917’de Edremit Kaymakamlığına tayin edilmiştir. Memuriyet Hayatı: Mekteb-i Mülkiye’den mezun olduktan sonra askerlik hizmetini tamamlamak üzere orduya katılan Hamdi Bey, askerliğini tamamlamış ve Kosova Vilâyeti Maiyet memurluğunda memuriyete başlamıştır. 1912’de Balkan Savaşının başlaması üzerine yeniden orduya yedek subay olarak çağrılmıştır. Kumanova Cephesinde Sırplara karşı savaşmış, Türk ordusunun Balkan orduları karşında dağılması ve geri çekilmesi üzerine, Köprülü Hamdi Bey, emrindeki 200 kişilik birlikle, düşmanla vuruşarak Edirne’ye çekilmiş ve Edirne’de Şükrü Paşa’ya bağlı kuvvetlere katılmıştır. Edirne’nin Bulgarlardan geri alınması üzerine, askerlikten kısmen ayrılan Hamdi Bey, önce Edirne Polis Müdürlüğü İdari Bölüm başkanlığına, daha sonra Demirköy kazası kaymakamlığına tayin edilmiştir. Ardından sırasıyla, Malkara, Keşan, Sındırgı ve nihayet 13 Temmuz 1917’de Edremit Kaymakamlığına getirilmiştir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Hamdi Bey, Edremit Kaymakamıyken, Balıkesir merkezli olarak gelişen Kuva-yi Milliye hareketine önemli katkılar sağlamıştır. Bilhassa Mondros Mütarekesinin imzalanmasın∙36∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ dan sonra, Edremit ve civarının İtalyanlar tarafından işgal edileceğine dair haberler yayılmaya başlamış, bu haberler üzerine, Edremit ve Burhaniye’de birtakım tedbirler alınmıştır. Nitekim Mart 1919’da Kaymakam Hamdi Bey’in öncülüğünde Edremit’te olası işgale karşı halkı uyanık tutmak için bir açık hava toplantısı düzenlenir. Bu mitingde İzmir’de kurulu Redd-i İlhak Cemiyetinin kararları halka duyurulur ve heyecanlı konuşmalar yapılır. Hamdi Bey’in Kuva-yi Milliye’ci tutumu, Edremit’teki muhalifleri rahatsız eder ve onların İstanbul Hükümetine şikâyeti üzerine Hamdi Bey, 5 Nisan 1919 günü Edremit kaymakamlığından azledilir. Aynı zamanda Dahiliye Nezareti Hamdi Bey hakkında tutuklama emri çıkarır. Fakat Hamdi Bey, çeşitli girişimlerde bulunarak hakkındaki tutuklama kararını kaldırtmış, Burhaniye’ye yerleşmiş ve Kuva-yi Milliye Teşkilatı ile ilgili çalışmalarını burada sürdürmüştür. İzmir’in ardından Ayvalık’ın Yunanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine, Hamdi Bey, 172. Alay Komutanı Ali Çetinkaya ile birlikte Edremit, Burhaniye ve Ayvalık civarında oluşturulan Kuva-yi Milliye birliklerine katılır. Söz konusu birlikler, Yunan işgalcilerinin ilerleyişini bir süre durdurur. Fakat Hamdi Bey ile Ali Bey arasında bir anlaşmazlık çıkmış, bunun üzerine Köprülü Hamdi Bey, İstiklâl mücadelesine Balıkesir’de devam etmiştir. Bu kapsamda Anzavur ayaklanmasının bastırılması, Balıkesir İdman Yurdunun kurulması, Milli Mücadeleye asker toplanması gibi görevlerde çalışmıştır. Fakat bu görevlerin çoğu pasif çalışmalardır ve Hamdi Bey, daha aktif bir şekilde Milli Mücadelede yer alma arzusundadır. Nitekim, Hamdi Bey Çanakkale Boğazı kıyısındaki Akbaş Cephaneliğinin basılması ve cephanelikteki silahların alınarak milli orduya teslim edilmesi ile görevlendirilir. Hamdi Bey, Akbaş Cephaneliği baskını için gerekli hazırlıkları yapmak üzere 1920 yılı Ocak ayının ilk haftasında Biga’ya gider. Emrindeki birliklerle Biga Belediye dairesine yerleşen Hamdi Bey, kısa zamanda Biga ve çevresinde düzeni sağlar ve Biga’ya hakim olur. Akbaş, Çanakkale Boğazı’nın Gelibolu yarım adası kıyısında Büyük Anafarta ve Suvla körfezine giden Yalova deresinin Boğazla birleştiği ∙37∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I koyda yer alan bir bölgenin adıdır. Burada I. Dünya Savaşından kalma büyük bir cephanelik vardır ve söz konusu cephaneliği Fransız askerleri korumaktadır. Hamdi Bey, işte bu cephaneliği basmak ve cephanelikteki silahlara Kuva-yi Milliye adına el koymak istemektedir. Bu amaçla Köprülü Hamdi Bey, önce arkadaşı Dramalı Rıza Bey’i bölgede gerekli keşifleri yapmak üzere Lapseki’ye gönderir. Yerli köylü kıyafetiyle Akbaş Cephaneliği çevresine giden, hatta cephanelikteki Fransız askerlerle bile irtibat kuran Dramalı Rıza Bey, gerekli bilgileri topladıktan sonra Biga’ya Hamdi Bey’in yanına döner. Hamdi Bey, hiç vakit kaybetmeden baskını gerçekleştirmek üzere Lapseki’ye giderek, 23 Ocak 1920’den itibaren gerekli çalışmalara başlar. 26 Ocak 1920 günü Hamdi Bey ve arkadaşları Akbaş Cephaneliğini basarlar. Cephanelikteki Fransız askerlerini kısa sürede etkisiz hâle getiren Hamdi Bey ve yaklaşık 200 kişilik ekibi, depodaki silah ve cephaneyi alarak, silahları önce Bergos koyuna, ardından Çan yoluyla Yenice’ye getirirler. Silahların alındığına dair haber, telgrafla Balıkesir’deki 61. Tümen komutanı Kâzım Bey’e bildirilir. Kâzım Bey de aynı haberi 28 Ocak 1920’de Mustafa Kemâl Paşa’ya ulaştırır. Akbaş Cephaneliği baskını İtilaf devletlerini oldukça rahatsız eder. İngilizler söz konusu silahları geri almak için bir komisyon kurarlar. Aynı zamanda 1 Şubat 1920’de Bandırma’ya 200 kişilik bir kuvvet gönderirler. Bandırma’da Kolordu komutanına bir nota vererek, Cephaneliğe baskını gerçekleştirenlerin yakalanmasını ve silahların kendilerine teslimini istemişlerdir. Bu arada Hamdi Bey de boş durmamış, civardaki Osmanlı devletine ait silah ve cephaneyi de toplattırarak Yeniköy’e naklettirmiştir. Biga, Çan ve Yenice civarında Kuva-yi Milliyeyi güçlendirerek, toplanan silahlarla birlikte 5000 kişilik bir kuvvet oluşturmak bu kuvvetle Soma-Akhisar hattında ilerleyen Yunan Kuvvetlerini durdurmak planları yapan Hamdi Bey’in bu düşünceleri yörede yaşayanlar tarafından öğrenilmiş ve kısa süre sonra Hamdi Bey’e karşı hoşnutsuzluklar ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu durumu fırsat bilen Anzavur Ahmet, İngilizlerin de yardımıyla 16 Şubat 1920 günü Biga’ya gelmiş ve ilçe ∙38∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ merkezini ele geçirmiştir. Durumun vehametini anlayan Hamdi Bey, Akbaş Cephaneliğinde ele geçirdiği silahların Anzavur kuvvetlerinin eline geçmemesi için Biga’dan Yeniköy’e doğru hareket eder. 17 Şubat 1920’de dinlenmek için girdiği İnova Köyünde küçük bir dikkatsizlik yüzünden çevrede Gavur İmam olarak bilinen bir eşkıyanın adamlarına yakalanır. Eşkiyalar Hamdi Bey’i Biga’ya götürmek üzere köyden çıkarırlar ve yolda işkence ile şehit ederler. Bu vatansever Türk komutanının cenazesi Biga’da dört beş gün kalmış, cenazeyi korkudan kimse defnedememiştir. Bandırma’dan 14. Kolordu Komutanı Yusuf İzzettin Paşa, Biga’ya gelmiş ve Hamdi Bey’in cenazesini Hükümet binası yakınındaki caminin avlusuna defnettirmiştir Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Biga/İnova Köyü, 17 Şubat 1920. Biga. ∙39∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I MEHMET VEHBİ BEY ∙40∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Mehmet Vehbi BOLAK. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, 1., 4. ve 5. Balıkesir Kongreleri Reisi, 2., ve 3. Balıkesir Kongreleri Reis Vekili. Ailesi: Babası Müderris Hacı Yahya Feyzî Nef’î Efendi, annesi Hacı Yusuf efendinin kızı Hasibe Hanım’dır. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 18 Mayıs 1882. Eğitim Durumu: Balıkesir Rüştiyesini bitirmiş, ardından Hüdavendigar (Bursa) İdadisine girmiş, buradan birincilikle mezun olmuştur. Temmuz 1906’da Mekteb-i Mülkiye-i Şahaneyi (İstanbul) bitirmiştir. Mesleği: Bürokrat. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Aileden Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: Mehmet Vehbi Bey, 1907’de Karesi Mutasarrıflığı maiyet memurluğuna stajyer olarak göreve başlar. Bir süre Balıkesir’de ilköğretim müfettişliği yapar. Daha sonra Gönen, Burhaniye, Karacabey ve Balya kazalarında kaymakam vekilliği vazifelerinden bulunur. 1908’de Ankara’nın Bala kazası kaymakamlığına tayin edilir. Ardından Dersim Sancağı Nazımiye ve Pertek kaymakamlığına atanır. 18 Nisan 1912-4 Temmuz 1912 tarihleri arasında Karesi mebusu olarak Meclis-i Mebusan’da görev yapar. Meclis feshedilince Balıkesir’e döner ve Balıkesir’de kurulan Müdafaa-yı Milliye Cemiyetine girer. Nisan 1913’te Eskişehir kaymakamlığına atanır. 1916’da Fatma Safvet Hanım ile evlenir. Nisan 1918’de Afyon Mutasarrıflığına tayin edilir. Daha sonra yine Mutasarrıf olarak Çatalca’ya nakledilmiştir. Şubat 1919’da Osmanlı Hükümeti tarafından Mutasarrıflıktan azledilmiş ve tekrar Balıkesir’e dönmüştür. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Mehmet Vehbi Bey, Balıkesir’de başlayan Kuva-yi Milliye hareketinin öncü isimlerinden biridir. 15 Mayıs 1919’da Yunanistan’ın İzmir’e asker çıkardığı günün ertesi günü, 16 Mayıs 1919’da İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti İzmir’in işgal edildiğini bir ∙41∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I telgrafla Balıkesir’e bildirir. Bunun üzerine Balıkesir’de şehrin ileri gelenleri aynı günün akşamı Okuma Yurdunda bir toplantı düzenlerler. Söz konusu toplantının başkanlığına Mehmet Vehbi Bey seçilir. Vehbi Bey, toplantıda hazır bulunanlara hitaben yaptığı konuşmada, aziz vatanımızın büyük bir tehlikeye maruz kaldığını, İzmir’in büyük devletlerin izniyle Yunanistan tarafından işgal edildiğini, bu acı olay üzerine milletin haklarını korumak için bu toplantının düzenlendiğini, toplantıda memleketin hukukunu korumak amacıyla konuşmak isteyen herkesin fikrini söylemesi gerektiğini belirtmiştir. Bu konuşmadan sonra, toplantıda işgale karşı Sadaret Makamına ve İstanbul’daki yabancı elçiliklere protesto telgrafı çekilmesine ve derhal halkın durumdan haberdar edilmesi için Alaca Mescit’te geniş katılımlı bir toplantı düzenlenmesine karar verilir. Nitekim 18 Mayıs 1919 günü Alaca Mescit’te geniş katılımlı bir toplantı gerçekleştirilir. Alaca Mescit toplatısında Mehmet Vehbi Bey, İzmir’deki facianın Balıkesir’in de başına gelebileceğini, bu meselenin protestolarla çözümlenemeyeceğini, derhal bir Redd-i İlhak Cemiyetinin kurulması gerektiğini ifade etmiştir. Alaca Mescit toplantısında işgale karşı mücadele etmek için her türlü kararı almaya yetkili olan Mehmet Vehbi Bey’in başkanlığında bir Heyet-i Merkeziye oluşturulmuştur. Bu Heyet-i Merkeziye 19 Mayıs 1919’dan 27 Haziran 1920’ye kadar, bir yıldan fazla bir süre Kuva-yi Milliye hareketinin Balıkesir cephesini askeri, siyasi, diplomatik ve ekonomik açıdan idare etmiştir. Böylece, Balıkesir Heyet-i Merkeziyesi’nin çalışmaları sayesinde Yunan işgali Ayvalık-Soma-Savaştepe-Akhisar hattında yaklaşık 13 ay durdurulmuştur. Bu süre Türk tarihi açısından hayati öneme sahiptir. Çünkü Alaca Mescit toplantısının yapıldığı gecenin sabahında, başka bir ifadeyle 19 Mayıs 1919 günü Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları Samsun’a ayak basmışlar, Anadolu’daki milli teşkilatlanma için ilk adımı atmışlardır. 1920 yılı Haziran ayına kadar geçen sürede Anadolu’da milli teşkilatlanma bitmiş, Türk ordusu bu sürede yeniden teşkilatlanmış ve Yunan ordusunda karşı düzenli ordumuzun mücadelesi başlamıştır. Bu bakımdan Mehmet Vehbi Bey’in başkanlığında oluşan Balıkesir Heyet-i Merkeziyesi, Türk İstiklâl Harbi’nin talihinin de∙42∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ ğişiminde önemli bir dönüm noktası olarak, Türk tarihi içinde yerini almıştır. Mehmet Vehbi Bey, 23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisine (Meclis-i Kebir-i Milli 1.TBMM) Karesi Mebusu olarak dahil oldu. 1. TBMM’de kısa aralıklarla İçişleri ve Maliye Bakanlıklarında bulundu. Eskişehir Bozgunu üzerine Cepheye gönderilen 14 kişilik TBMM nasihat heyeti içinde yer aldı. Ayrıca Çerkez Ethem’e gönderilen Nasihat Heyetinde de bulundu. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: 1923’te İzmir’de toplanan I.Milli İktisat Kongresine Balıkesir temsilcisi olarak iştirak etti. 1923 seçimlerinde yine Balıkesir Mebusu seçildi. Bir ara Danıştay Başkanlığında bulundu. Hayatının son dönemlerinde Necatibey Öğretmen Okulunda/Necatibey Eğitim Fakültesinde öğretim üyesi olarak çalıştı. 6 Nisan 1958’de İstanbul’da vefat etti. Ölüm Yeri ve Tarihi: İstanbul, 6 Nisan 1958. ∙43∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I MÜMTAZ BEY ∙44∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Mümtaz Bey. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Bigadiç Kuva-yi Milliye Reisi. Ailesi: Babası İsmail Efendi, annesi Hatice Hanım’dır. Doğum Tarihi: Bigadiç, 1885. Eğitim Durumu: İlköğrenimini Bigadiç’te tamamlayan Mümtaz Bey, lise eğitimi için İzmir İdadi-i Mülkisine gitmiştir. Mesleği: Bürokrat. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir-Bigadiçlidir. Memuriyet Hayatı: Birinci Dünya Savaşının başlaması üzerine ihtiyat zabiti/yedek subay olarak orduya katılan Mümtaz Bey, önce Kafkas Cephesi’ne savaşmış, daha sonra Balya’ya bağlı Ilıca’da müfreze kumandanlığı vazifesinde bulunmuştur. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: İzmir’in işgalinden sonra kurulan Bigadiç Kuva-yi Milliyesi başkanlığına getirilen Mümtaz Bey, aynı zamanda Hacim Muhittin Bey’in yakın arkadaşıdır. Bigadiç’in işgalinden sonra Yunan İşgal Kumandanlığı tarafından tutuklanan Mümtaz Bey, Atina’ya esir olarak götürülmüş, büyük olasılıkla Lösye Usera Karargahı’nda esir olarak kalmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Büyük zaferden sonra yurda dönen Mümtaz Bey, Bigadiç’e gelmiş, Bigadiç Nahiye müdürlüğü yapmış, Bigadiç Belediye Başkanlığı vazifesinde bulunmuş ve oradan emekliye ayrılmıştır. Fransızca ve Rumca bilmektedir. Ölüm Tarihi: Bigadiç, 1928. ∙45∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I VARNALI İSMAİL HAKKI BEY ∙46∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: İsmail Hakkı VARNALI. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası. Ailesi: Babası Tırnovalı Ahmet Ağa, annesi Varna eşrafından Demiroğlu İbrahim Efendinin kızı Ayşe Hanımdır. Fevziye Hanım (13171960) ile evlidir. Doğum Yeri ve Tarihi: Varna, 1891. Eğitim Durumu: İlköğrenimine Varna’da (Mahkeme) mektebinde başlamıştır. Ailesi 1901 yılında Balıkesir’e göç edince o da ailesiyle birlikte Balıkesir’e gelmiş ve eğitimine Karesi İdadisinde devam etmiştir. 1906’da Karesi İdadisinden mezun olmuştur. Mesleği: Bürokrat. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 1901. Memuriyet Hayatı: 1906 yılında İdadi’den mezun olan İsmail Hakkı Bey, 1908’de Vergi Müfredat Katibi olarak memuriyete başlamıştır. Bu arada Balıkesir’deki çeşitli medreselerde eğitimine devam eden İsmail Hakkı Bey, Balıkesir İdadisi Muallim Vekilliği, Maarif Müfettişi Katipliği gibi memuriyetlerde bulunmuştur. Daha sonra Kepsut Rüştiyesi Başmuallimi olarak tayin edilen İsmail Hakkı Bey, burada iki sene çalışmıştır. Balıkesir, Balya ve Sındırgı’da ilköğretim müfettişliği vazifelerinde bulanan İsmail Hakkı Bey, 24 Ağustos 1916’da İvrindi Nahiyesi Müdürlüğüne tayin edilmiştir. Birinci Dünya Savaşı boyunca İvrindi’de kalan İsmail Hakkı, Mondros Mütarekesinden sonra bu defa Marmara Nahiyesi Müdürlüğü’ne atanmıştır. Varnalı İsmail Hakkı Bey’in müfettişlik, nahiye müdürlüğü vb. önemli görevlerinin yanında, onun Balıkesir’deki asıl kalıcı faaliyeti gazetecilik ile ilgili çalışmalarıdır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: İsmail Hakkı Bey, Balıkesir’in en buhranlı günlerinde, şehirde Doğru Söz adlı bir gazete çıkarmıştır. Bu gazete, şehrin savaş yıllarında adından söz edilen yayın organların∙47∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I dan birisi olmuştur. Üç sayı çıkabilen Doğru Söz’ün ilk sayısı 22 Mayıs 1919, 3. ve son sayısı 5 Haziran 1919’da çıkmıştır. Gazetenin sahibi, Marmara Nahiyesi Müdürlüğü’nden istifa ederek Balıkesir’e gelen Varnalı İsmail Hakkı Bey’dir. İsmail Hakkı Varnalı’nın 1962’de yayımlanan hatıralarından anlaşıldığına göre, Ses gazetesinin kapatılması ve gazetenin sahibi Hasan Basri Bey için tutuklanma talebiyle arama emri çıkarılması Balıkesir’de basın hayatının sessiz kalmasına yol açmıştır. Ayrıca İzmir’in işgal edileceğine dair haberlerinin yaygınlaşması, İzmir’de kurulan Redd-i İlhak Cemiyetinin memleket gençliğini telgraflarla sürekli vatan hizmetine davet etmesi gibi sebeplerden dolayı Balıkesir’e bağlı Marmara Nahiyesi Müdürlüğü görevini yürüten İsmal Hakkı Bey, Mayıs 1919’da mutasarrıflıktan 15 gün izin alarak Balıkesir’e gelmiş ve burada bir gazete çıkarmaya karar vermiştir. Gazetenin çıkış amacı ve içeriğini İsmail Hakkı Bey, şu cümlelerle ifade eder: “Yunan İşgal kuvvetlerinin şehirde (İzmir’de) ika ettikleri mezalim ve fecayii ağızdan ağza işitiyorduk. Lâkin bunları bütün tafsilâtıyla halka duyuracak Balıkesir’de bir neşir vasıtası maalesef mevcut değildi. İşte bilhassa bu maksatla o vakit ki Mutasarrıf Ahmet Hilmi Bey’e müracaat ederek bir gazete çıkarmak müsaade ve imtiyazını aldım. İsmi Doğru Söz olan gazetemin ilk nüshasını 22 Mayıs 1919 tarihinde çıkardım. İsmail Hakkı Bey’in hatıralarına bakılırsa, Doğru Söz gazetesi tamamen Milli Mücadele taraftarı ve halkı işgal aleyhine bilinçlendirmek üzere çıkmış bir süreli yayındır.” İzmir’in işgalinden bir süre sonra, Yunan İşgal kuvvetleri Ayvalık’ı da işgal ederler. Bunun üzerine Doğru Söz’ün 3. nüshasında Ayvalık’ın Türk milis kuvvetleri tarafından geri alındığını air bir haber yayımlanır. Bu haberin verilmesi İngiltere’nin Balıkesir mümessili Mister Arthur’u rahatsız eder. Mister Arthur Balıkesir mutasarrıflığına başvurarak Milli Mücadele’nin önemli bir sesi olmaya aday bu gazeteyi süresiz tatil ettirir. Başka bir ifadeyle 22 Mayıs 1919 Perşembe günü yayın hayatına başlayan Doğru Söz, 5 Haziran 1919’da çıkan 3. sayısından sonra, İngilizlerin müdahalesiyle yayın hayatına son vermiştir. Karesi gazetesi ise Doğru Söz gazetesinin kapatılmasını hükümetin nokta-i nazarına mugayir ve muzırr neşriyatta bulunmasına bağlamaktadır. ∙48∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Karesi gazetesinde çıkan ve yukarıda sözünü ettiğimiz haberden ve Varnalı İsmail Hakkı Bey’in hatıratından anlaşıldığına göre, Doğru Söz 5 Haziran 1919’da yayımlanan 3. sayısından itibaren işgal kuvvetlerinin ve İngilizlerin aleyhine yayın yaptığından dolayı Osmanlı Hükümeti tarafından kapatılmıştır ve gazetenin kapatılış haberi 9 Haziran 1919’da çıkan Karesi gazetesinde çıkmıştır. İsmail Hakkı Bey, gazetesi kapatıldıktan sonra, tutuklanma endişesiyle, 15 gün Balıkesir’de Kasaplar mahallesinde Cavcavlı Halil Ağa’nın evinde saklanarak kendini emniyete almıştır. Daha sonra Mutasarrıf Hilmi Bey’den takipten vazgeçildiğine dair sözlü teminat alan İsmail Hakkı, Balıkesir Kuva-yi Milliye teşkilâtına katılmıştır. İsmail Hakkı Bey Doğru Söz’ün aynı zamanda başyazarıdır. Doğru Söz gazetesi İslâmcılık akımına yakın bir anlayışı benimsemiş, Kuva-yi Milliye yanlısı bir tutum almıştır. Varnalı İsmail Hakkı Bey, aynı zamanda İzmir’in işgalinden sonra toplanan Alacamecit toplantısına katılmıştır. Balıkesir Heyet-i Temsiliyesi tarafından kendisine İvrindi’de bir müfreze toplayarak Ayvalık Cephesine gitme görevi verilmiştir. İsmail Hakkı Bey de hemen İvrindi’ye gitmiş, 157 mevcutlu bir tabur hazırlamış ve cepheye ulaşmıştır. Ayvalık Cephesinde iki buçuk ay kalan İsmail Hakkı Bey, bu sürede Yunanlılarla savaşmıştır. Cephelerin bozulması üzerine önce Bursa’ya çekilmiş, daha sonra tekrar Balıkesir’e dönmüştür. Kuva-yi Milliye’ci olduğu gerekçesiyle Yunan İşgal Komutanlığı tarafından tutuklanan İsmail Hakkı Bey, yedi ay göz hapsinde tutulduktan sonra serbest bırakılmıştır. Balıkesir’de bulunduğu sırada İbrahim Ethem ile haberleşen İsmail Hakkı Bey, Yunanlıların Balıkesir’deki faaliyeti hususunda sık sık İbrahim Ethem Bey’e bilgi ulaştırmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: İstiklâl Harbi’nden sonra, Meclis-i Umumî ve Daimi Encümeni, Müdafa-yı Hukuk Cemiyeti azalıkları ile Balıkesir Ticaret Odası başkanlığı gibi görevlerde bulunan İsmail Hakkı Bey, 18 Mayıs 1944-31 Mayıs 1946 yılları arasında iki yıl Balıkesir Belediye Başkanlığı görevini yapmıştır. 1934’te çıkan Soyadı kanunuyla Varnalı soyadını almıştır. ∙49∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: : Balıkesir, 1966, Başçeşme Mezarlığı. İsmail Hakkı Bey’in mezar taşında aşağıdaki dörtlükler yazılıdır; Gördüm bahârın hem de hazânın ömrümün Yetmedi esrârına aklım lemyezelin Ben de her fâni gibi bîgâne-i idrâk Kaldım âyâtına hayran sun u ezelin Âkıbet hâlıkımın yüce fermânıyla Ummânına daldım o ebed âlemin Tevfîkini eylerse refîk rabb-ı kerîm Korkma Hakkı Gülşen olur ukbâda seni ∙50∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Askerler (Subay Astsubay Yedek Subay) ∙51∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙52∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ İNZİBAT ZABİTİ FAHRİ BEY ∙53∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I dı Soyadı: Fahri Bey (Soyadı yoktur). Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Ayvalık 172. Alayda inzibat subayıdır. Ailesi: Ailesi hakkında bilgimiz yoktur. Doğum Yeri ve Tarihi: Bilinmiyor. Eğitimi: Ayvalık’ta konuşlu 172. Alayda subay olduğuna göre askeri okullarda eğitim almış olmalıdır. Mesleği: Subaydır. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Bilinmiyor. Memuriyet Hayatı: Ayvalık’ta konuşlu 172. Alayda görevlidir. Yarbay Ali Bey komutasındaki birlikte teğmen olarak görev yapmaktadır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Yunan askerlerinin 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgalinden sonra, Ayvalık’ı da işgal edeceğine dair söylentiler dolaşmaya başlamıştır. Ayvalık’ı Yunan işgaline karşı korumakla görevli 172. Alaydaki Türk birliği 28 Mayıs 1919 günü şehre hakim tepelerin arkasındaki kışlalara çekilmiştir. Şehrin güvenliğini ise inzibat zabiti Fahri Bey kumandasındaki müfrezeye bırakmıştır. Sabaha karşı Ayvalık’ta, şehir merkezinde henüz Yunan askerleri şehre girmeden, yerli Rum çeteleri Fahri Bey komutasındaki Türk müfrezesine ateş açmış, çatışma yaklaşık 15 dakika devam etmiştir. Söz konusu çatışmada yerli Rum çetecileri tarafından etrafı sarılan Fahri Bey, şehit düşmüştür. Bu çatışmada çeteler sadece Fahri Bey’i şehit etmekle kalmamış, aynı zamanda genç Türk zabitinin üzerinde ne varsa almışlar, dişlerini sökmüşler ve daha da ileri giderek cansız bedenini bıçaklarla parçalamışlardır. Fahri Bey, Balıkesir’in Millî Mücadele’de verdiği ilk şehittir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Zabit Fahri Bey, Balıkesir bölgesinde vatanını Yunan işgaline karşı korurken canını feda eden ilk şehidimizdir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Ayvalık, 29 Mayıs 1919. Mezarı bilinmiyor. ∙54∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ ALAYBEYİ RIZA BEY ∙55∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Miralay Rıza Bey. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası. Ailesi: Babası İvrindi Kaymakamlarından Ali Bey’dir. Balıkesir’de Hamide Hanım ile evlenmiştir. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1864. Eğitim Durumu: Mekteb-i Harbiye’den mezun. Mesleği: Subay. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Kolağası Rütbesiyle Balıkesir’e gelmiştir. Ne zaman geldiği bilinmemektedir. Memuriyet Hayatı: Kolağası rütbesiyle Balıkesir’e tayin edilen Rıza Bey, Kütahya, Konya, Şam, Kudüs, Rodos ve Bursa’da çeşitli kademelerde jandarma subayı olarak çalıştıktan sonra, Miralay rütbesindeyken emekliye sevk edilmiştir. Emekli olduktan sonra Balıkesir’e bağlı Mahmudiye köyünde bir çiftlik satın almış ve Mahmudiye’ye yerleşmiştir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Rıza Bey, Mondros Mütarekesi’nden sonra İzmir’de toplanan Batı Anadolu Kongresi’ne Balıkesir’i temsilen katılmıştır. İzmir’deki kongrede Milli Mücadele için gerekli olan bütçenin temini konusunda ciddi çıkışlar yapan Rıza Bey, Balıkesir’e dönmüş ve çalışmalarını Balıkesir Kuva-yi Milliyesi içinde sürdürmüştür. 18 Mayıs 1919 akşamı toplanan Alaca Mescit toplantısında da bulunan Rıza Bey, toplantı sonrası oluşturulan Balıkesir Kuva-yi Milliyesi Heyet-i Merkeziyesine katılmıştır. 30 Haziran 1920’de Balıkesir’in işgal edilmesi üzerine, Yunan işgal kuvvetleri tarafından tutuklanan Rıza Bey, bir süre sonra serbest bırakılmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Balıkesir’in 6 Eylül 1922 günü işgalden kurtulmasından sonra, Balıkesir Jandarma Komutanlığına tayin edilen Rıza Bey, İstiklâl Harbi’ne katkılarından dolayı kırmızı şeritli İstiklâl Madalyasıyla taltif edilmiştir. ∙56∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Eserleri: Yayımlanmış herhangi bir eserine rastlanmamıştır. Ölüm Yeri ve Tarihi : Balıkesir, 1927. ∙57∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I OSMAN BEY ∙58∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Osman ERBAŞ. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Soma Cephesi 2. Millî Tabur Kumandanı. Ailesi: Babası Hafız Ali Efendi, annesi Şaziye Hanım’dır. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir-Bigadiç, 1887. Eğitim Durumu: Eğitimini İstanbul’da tamamlamıştır. En az lise düzeyinde bir eğitim aldığı tahmin edilmektedir. Mesleği: Subay. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir-Bigadiçlidir. Memuriyet Hayatı: Osman Bey, Birinci Dünya Savaşı ile birlikte yedek subay olarak orduya katılmıştır. Önce Yemen, ardından Kafkas Cephesine giden Osman Bey, Kafkas Cephesinde Ruslara esir düşmüştür. Daha önce yardımcı olduğu bir Rus kadının yardımıyla esaretten kurtulur ve Bigadiç’e döner. 1918’deki Mondros Mütarekesiyle ordudan terhis edilerek Bigadiç’e dönmüştür. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Yunanların 15 Mayıs 1919’da İzmir’i işgal etmeleri üzerine, Bigadiç’te kurulan Kuva-i Milliyeye katılır. Ardından Balıkesir Kuva-yi Milliyesi emrine giren Osman Bey, İstiklâl Harbi’nde Soma Cephesi 2. Millî Taburu Kumandanlığına atanır. Soma Cephesinin bozulması üzerine Bigadiç’e gelen Osman Bey, burada millî müfrezelere dahil olur. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Büyük zaferden sonra Ödemiş’e geçer. Ödemiş’e yerleşen Osman Bey, Ödemiş’te ticaretle meşgul olur. 1934’teki Soyadı Kanunu ile Erbaş Soyadını alır. Ölüm Yeri ve Tarihi: Ödemiş, 1976. ∙59∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I YARBAY ALİ BEY ∙60∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Ali ÇETİNKAYA. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Ayvalık 172. Alay Kumandanı. Ailesi: Babası demirci ustası Ahmet Ağa, annesi Fatma Hanım’dır. Doğum Yeri ve Tarihi: Afyon, 1878. Eğitimi: Küçük yaşta babasının vefatı üzerine annesi Fatma Hanım’ın gayreti ile düzenli bir eğitim almıştır. Bursa Askeri İdadisinden ve Mekteb-i Harbiye’den mezundur (1898). Mesleği: Subay. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 1918. Memuriyet Hayatı: Ali Bey, mesleğinin ilk yıllarında Makedonya ve Arnavutluk bölgelerinde Rum, Bulgar ve Sırp çeteleriyle mücadele eder. Balkanlarda görev yaptığı sırada Resneli Niyazi Bey, Enver Bey ve Ali Fethi Bey ile tanışmıştır. 1907’de Manastır’da İttihat ve Terakki Cemiyeti örgütüne katılır. 31 Mart Ayaklanması’nı bastırmak üzere Selanik’ten İstanbul’a giden Hareket Ordusu içinde Ali Bey de vardır. Ayrıca 1911’de Mustafa Kemal ile birlikte İtalyanlarla savaşmak için Trablusgarp’a gitmiştir. Derne ve Bingazi’de İtalyanlara karşı oldukça başarılı muharebelere komutanlık etmiştir. Balkan Harbi’nde de birlik komutanı olarak savaşan Ali Bey, Birinci Dünya Savaşında Irak Cephesinde görev yapmıştır. Bilhassa Kutü’l-amare Zaferinde İngilizleri yenen Türk birlikleri içinde Ali Bey de vardır. Irak Cephesindeki başarılarından dolayı yarbaylığa yükseltilmiştir. Mondros Ateşkes Anlaşmasının imzalanmasından sonra, İzmir’de bulunan 17. Kolordu emrine tayin edilir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: İzmir’e tayininden sonra, 17. Kolordu’ya bağlı Ayvalık’ta konuşlu 172. Alay Komutanı olarak görevlendirilir. 172. Alay’da görevliyken, Ayvalık, Gömeç, Karaağaç bölgelerindeki Türk köyleri ile ilgili araştırmalar yapar. Buralardan asker toplayarak birliğini güçlendirmeye çalışır. Bu arada Edremit Kaymakamı Köprülü Hamdi Bey ile işbirliği yaparak, Ayvalık’ın olası işgali∙61∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ni önlemeye çalışır. Bölgedeki efeleri de birliği içine alarak Kuva-yi Milliye müfrezeleri oluşturur ve Yunan işgal güçleriyle mücadeleye girişir. 26 Mayıs 1919’da Yunanlıların Ayvalık’a asker çıkarma girişimleri önler. Fakat 29 Mayıs 1919 günü Yunanlıların oldukça fazla kuvvetlerle şehre girmesi üzerine, şehirde Rum nüfusun çoğunlukta olması sebebiyle, birliklerini Ayvalık’ın dışına çıkarır ve Yunan ordusuyla mücadeleye başlar. Nitekim onun başlattığı mücadele İstiklâl Harbi’nde Yunan işgaline karşı ilk kurşun olarak kabul edilmektedir. Aynı günlerde Varnalı İsmail Hakkı Bey’in komutasında Balıkesir’den gelen birliklerle Yunan işgalcilerini baskı altında tutar. 500-600 kişilik bir birlikle, Yunanlılara epeyce zayiat verdirir. 1919’daki seçimlerde Afyon Karahisar mebusu olarak Meclis-i Mebusan’a girer. 16 Mart 1919’da İstanbul’un İngilizlerce işgal edilmesi üzerine, İngilizler tarafından tutuklanarak Malta’ya sürgüne gönderilir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Malta dönüşü bu defa yine Afyon milletvekili olarak TBMM’de görev alır. Ankara’da İstiklâl Mahkemesi Başkanlığı yapmıştır. 1934-1939 yılları arasında Bayındırlık Bakanlığı, 1939-1940 yıllarında ise Ulaştırma Bakanlığı vazifelerinde bulunmuştur. Ali Çetinkaya aynı zamanda Türkiye Cumhuriyetinin ilk Ulaştırma Bakanıdır. Bakanlığı döneminde 1200 kilometre demiryolu yapılmıştır. Ali Bey, 1934’teki Soyadı Kanunu ile Çetinkaya soy ismini almıştır. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: İstanbul, 21 Şubat 1949, Afyonkarahisar Asrî Mezarlığı. ∙62∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ YÖRÜKZÂDE İBRAHİM BEY ∙63∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: İbrahim Cevdet YÖRÜK. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, Soma Millî Alay Kumandanı. Ailesi: Babası Yörükoğlu Ali Bey, annesi Hatice Hanım’dır. Ailesi Susurluk’a bağlı Sultançayırı köyünden Balıkesir Merkeze göç etmiştir. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1877. Eğitim Durumu: Balıkesir İbtidaîsi ve Balıkesir Rüştiyesi, Karesi İdadîsi. Mesleği: Tarım ve Ticaret. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Aile Sultançayırı’ndan Balıkesir’e gelmiştir. Geliş tarihi bilinmemektedir. Memuriyet Hayatı: Kuva-yi Milliyeden önce herhangi bir devlet memuriyetine girmemiş, tarım ve ticaretle uğraşmıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine Balıkesir’de gelişen Millî Mücadele’ye katılmıştır. 18 Mayıs 1919 gecesi toplanan Alaca Mescit toplantısına iştirak etmiştir. Alaca Mescit toplantısında oluşturulan Heyet-i Merkeziyeye seçilmiştir. Balıkesir Heyet-i Merkeziyesinin 21 Haziran 1919’da gerçekleştirilen toplantısında, Yörükzade İbrahim Bey, Soma Cephesi Milli Alay Komutanlığı görevine getirilmiştir. 26-30 Temmuz 1919’da toplanan II. Balıkesir Kongresine de iştirak eden İbrahim Cevdet Bey, Sivas Kongresinden sonra kurulan Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti Merkez Kurulunda görev almıştır. I. TBMM’de Balıkesir mebusu seçilen Kazım Karabekir Paşa’nın Karesi yerine Edirne Mebusluğunu tercih etmesi üzerine, onun yerine İbrahim Cevdet Bey 30 Mayıs 1920’de Karesi Mebusu seçilmiştir. Fakat o sıralarda taarruza geçen Yunan Kuvvetlerine karşı Soma Cephesinde mücadele ettiğinden dolayı, TBMM’ye zamanında katılamamıştır. Yunan işgaline karşı mücadele ettiğinden dolayı, 11 Ekim 1920’de işgal altındaki Karesi Bidayet Mahkemesinde hakkında tutuklanma emri çıkarılan İbrahim Cevdet Bey, Millî Mücadele’ye karşı olan çeteler tarafından yakalanmış ve 29 ∙64∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Haziran 1920’de çetelerce Yunan işgalcilerine teslim edilmiştir. 1921 yılı Mart ayının sonlarına doğru Yunan hapishanesinden kaçmayı başaran Yörük İbrahim Cevdet, Ankara’ya giderek 7 Nisan 1921’de TBMM’ye katılmıştır. Hakkında yapılan soruşturma sonucu, Meclis’e katılamamasının geçerli bir mazerete dayandığı hükmü verilmiş, İbrahim Cevdet’in milletvekilliği TBMM’nin 25 Mayıs 1921 tarihli toplantısında onanmıştır. TBMM’de Defter-i Hakani (Tapu-Kadastro), İktisat ve Bayındırlık Komisyonlarında görev almıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: TBMM’nin ikinci döneminde milletvekili olamamış, Balıkesir’e dönerek tarım ve ziraatla uğraşmaya başlamıştır. 12 Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkasının kurulmasından sonra yeniden siyasete giren İbrahim Bey, CHP’nin Balıkesir Merkez İlçe Başkanı seçilmiştir. 24 Nisan 1931’de yapılan Seçimlerde CHP’den Balıkesir milletvekili seçilen İbrahim Bey, 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile Yörük soy ismini almıştır. Ölüm Yeri, Ölüm Tarihi ve Mezarı: Balıkesir, 5 Kasım 1960, Başçeşme Mezarlığı. ∙65∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I YÜZBAŞI HALİT BEY ∙66∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Halit BAYRAK. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: İvrindi ve Soma Cepheleri Kumandanı. Ailesi: Babası Hüseyin Rüştü Bey’dir. Doğum Yeri ve Tarihi: İzmir, 1892. Eğitim Durumu: İptidaî, Rüştiye ve İdadi tahsilinden sonra, Mekteb-i Harbiye’de okuyarak subay olmuştur. Mesleği: Subay. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 1919 Memuriyet Hayatı: Önce İzmir Küçük Zabit Okulu Müdürlüğü ve Alman Ağır Sahra Batarya Komutanlığı gibi askeri görevlerde bulunmuştur. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Mütareke döneminde Bandırma’da konuşlu 14. Kolordu bünyesinde görev yapmıştır. İzmir’den Bandırma’ya gelen Miralay Kâzım ile görüşen Yüzbaşı Halit’in bölüğü silahlandırılarak Soma’ya sevk edilmiştir. Soma cephesinde Miralay Akif Bey’in komutasına giren Yüzbaşı Halit Bey ve birlikleri, Temmuz-Ağustos 1919 tarihleri arasında Kınık, Savaştepe, Korucu ve İvrindi hatlarında Yunan işgalci güçlerine karşı önemli başarılar elde etmişlerdir. Ardından İvrindi’de oluşturulan birliğin komutanlığına getirilen Yüzbaşı Halit Bey, İvrindi’de ve civarında Yunan işgalinin durdurulmasında önemli katkılarda bulunmuştur. Nitekim 17 Ocak 1920Mayıs 1920 tarihleri arasındaki çarpışmalarda, bu bölgede düşman ilerleyişi durdurulmuş, hatta düşman epeyce geri püskürtülmüştür. Fakat Akhisar ve Soma Cephelerindeki Türk birliklerinin bozulması ve geri çekilmesi üzerine, Yüzbaşı Halit Bey’in komutasındaki birlikler de geri çekilmek zorunda kalmıştır. Yüzbaşı Halit Bey, emrindeki birliklerle birlikte, Bilecik civarındaki Türk birliklerine katılmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Büyük zaferden sonra askerliğe çeşitli kademelerde bir süre daha devam eden Halit Bey, askerlikten ayrılıp siyasete atılmıştır. 1934 Soyadı Kanunu ile Bayrak ∙67∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I soy ismini almıştır. III. IV. Ve V. Dönem Beyazıt, VI., VII. Ve VIII. Dönem Ağrı’dan milletvekili olarak TBMM’de görev yapmıştır. Ölüm Tarihi: 23 Mart 1965. ∙68∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ YÜZBAŞI KEMAL BEY ∙69∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Kemal BALIKESİR. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Soma Cephesi Millî Alay Kumandanı. Ailesi: Babası Yüzbaşı Hafız Ömer Efendi’dir. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1888. Eğitim Durumu: Eyüp Askeri Rüştiyesi ve Kuleli Askeri İdadisini bitiren Kemal Bey, Mekteb-i Harbiye’ye girmiş ve buradan 1909’da mezun olmuştur. Mesleği: Subay. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 4 Haziran 1919. Memuriyet Hayatı: Mülazım olarak Edirne 4. Nişancı Numune Alayına tayin edilen Kemâl Bey, Balkan Savaşında Edirne Müdafaasında bulunmuş, muharebede Sırplara esir düşmüştür. Sırpların Türk esirleri Bulgarlara vermesi üzerine, esaretini Sofya’da geçiren Kemal Bey, Esir Mübadelesi Anlaşması’yla İstanbul’a dönmüştür. Balkan Savaşlarından hemen sonra başlayan Birinci Dünya Harbinde Çanakkale muharebelerine katılmış, Çanakkale’deki üstün başarılarından dolayı yüzbaşılığa terfi ettirilmiştir. Çanakkale muharebelerinin zaferle neticelenmesinden sonra emrindeki birliklerle Kafkas Cephesi’ne giden Yüzbaşı Kemal Bey, Kafkas Cephesi’nde Ruslara karşı önemli başarılar elde etmiştir. Daha sonra Irak Cephesi’ne giden Kemal Bey, Irak’ta çöl akıncısı olarak nitelenen özel birliklere komuta etmiştir. Bağdat Cephesinden İstanbul’a dönen Yüzbaşı Kemal, üç aylığına Almanya’ya gönderilmiştir. Almanya dönüşü, Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesi ve ülkenin çeşitli yerlerinin işgali üzerine, Kemal Bey, 4 Haziran 1919’da memleketi Balıkesir’e gelmiştir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Kemal Bey’in Balıkesir’e geldiğini duyan Maarif Müdürü Sabri Bey ile Balıkesir Heyet-i Temsiliyesinden Vehbi Bey, onu Balıkesir Kuva-yi Milliyesine dahil etmişlerdir. Belediye Başkanı Keçeci Hafız Emin Bey ile de görüşen Kemâl Bey, ülkeyi işgal etmeye çalışanlara teslim olmamak gerektiğini, teslim ∙70∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ olmanın ve esaretin ölümden farkı bulunmadığını, vatanı kurtarmak için aşk ve heyecanla silaha sarılmak gerektiğini belirten heyecanlı bir konuşma yapmıştır. Bu konuşmadan sonra emrine verilen 80 kişilik bir birliğe komuta etmek için Soma Cephesine hareket eden Yüzbaşı Kemal Bey, Bakırlılı bazı gençleri de müfrezesine alarak Akhisar’ı basmaya ve şehri Yunan işgalcilerinden kurtarmaya karar verir. Onun Akhisar’a baskın yapacağını duyan Yunan askerleri Akhisar’ı terk ederek, Manisa’ya doğru kaçmışlardır. Bunun üzerine Bergamalılardan gelen bir davet üzerine, Bergama’ya yönelik işgali önlemek için Bergama’ya giden Kemâl Bey, burada Yunanlılarla işbirliği yapan Hamit Çavuş isminde bir hainin tuzağına düşerek Yunan işgalcilerine yakalanır. Bergama’dan İzmir’e gönderilen Yüzbaşı Kemal, İzmir’de yaklaşık iki ay esir olarak hapishanede kalır. Daha sonra bir yolunu bularak hapishaneden kaçan Yüzbaşı Kemal, Basmane İstasyonunda trenin altına saklanarak Akhisar’a ulaşmış ve buradan Soma’ya birliklerinin başına geçmiştir. Soma Mıntıka Taburu Komutanı Miralay Kâzım Bey ile görüşen Yüzbaşı Kemâl, Soma Cephesini güçlendirecek tedbirler almıştır. Soma Cephesindeki Yunan birlikleri 1 Ekim 1919 günü büyük bir taarruza geçmişler, fakat Yüzbaşı Kemal Bey’in komutası altındaki Türk birlikleri Yunan taarruzunu durdurmuşlardır. Yaklaşık 10 ay Yunan işgalcilerini Soma-Akhisar-Kırkağaç hattında tutan Türk birliklerinin bu başarısında Yüzbaşı Kemal Bey’in önemli katkıları vardır. 22 Haziran 1920’da Yunan ordusu daha geniş ve kapsamlı bir hazırlıktan sonra, Soma ve Akhisar Cephelerinde yeniden taarruza geçmiştir. Akhisar Cephesinin geri çekilmesi üzerine, Kemal Bey de Keresin/Savaştepe’ye çekilmiş, burada düşmanla şiddetli bir muharebeye girmiştir. Türk birliklerinden oldukça üstün bir kuvvete sahip olan Yunan ordusuyla daha fazla savaşmanın, zayiatı arttıracağını düşünen Kemal Bey, emrindeki birliklerle birlikte Balıkesir’e, ardından Kirmastı ve Bursa yoluyla Eskişehir’e çekilerek, Eskişehir’de bulunan milli orduya iltihak eder. Yenişehir ve İnegöl mıntıkasında görevlendirilen Kemal Bey, burada önce İzzet çetesini yok etmiş, daha sonra Birinci ve İkinci İnönü muharebelerine emrindeki birliklerle birlikte Karesi Taburla∙71∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I rı adıyla katılmıştır. Eskişehir ve Sakarya muharebelerine de katılan Kemal Bey, Büyük Taarruzu takip eden günlerde emrindeki tümenle beraber, İzmir ve Çeşme’ye kadar Yunan ordusunu takip etmiştir. Bu arada Harp Akademisi tahsilini de tamamlayan Kemal Bey, Büyük Zaferin bitiminde yarbaylığa terfi ettirilmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Zaferden sonra ordudaki görevine devam eden Kemal Bey, İstanbul Kolordu Kurmay Başkanlığı, Çorum ve Mudanya’da Alay Komutanlıkları, Karaköse’de Birinci Süvari Tümen Komutanlığı, Balıkesir 61. Tümen Komutanlığı ve Trakya Tahkim Kumandanlığı gibi üst düzey askeri görevlerde bulunmuştur. 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile Balıkesir soy ismini alan General Kemal Balıkesir, 1945’te emekliye ayrılmıştır. Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiştir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Balıkesir 1989, Başçeşme Aile Mezarlığı. ∙72∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ ZARBALI HULUSİ BEY ∙73∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Abdullah Hulusi ZARPLI. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, Balıkesir İlk Milis Kuvvetleri Kumandanı. Ailesi: Babası Zarbalı Nuri Bey, annesi Hatice Hanım’dır. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1883. Eğitim Durumu: Balıkesir İbtidaîsi ve Rüştiyesi, Karesi İdadîsi (1902’de Tasdikname ile ayrıldı), İstanbul Numûne-i Terakki İdadîsi, Mekteb-i Tıbbiye üçüncü sınıftan terk. Mesleği: Ticaret. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: 1917-1918’de Balıkesir Belediye Başkanlığı, 1919-1922 İhtiyat Zabiti olarak ordu emrinde. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 30 Ekim 1908’de Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra, İzmir’de yapılan Batı Anadolu Kongresi’ne Balıkesir mümessili olarak katılmıştır. İzmir’in işgali üzerine Balıkesir’de, Okuma Yurdu’nda düzenlen ilk toplantıda bulunmuştur. Adından 18 Mayıs 1919 günü akşamı Alaca Mescit’te düzenlenen toplantıya katılmıştır. Alaca Mescit toplantısında oluşturulan Balıkesir Heyet-i Merkeziye’sinde görev almıştır. Balıkesir’de Kuva-yi Milliye teşkilâtının düşmanla nasıl bir mücadele edeceğine dair yol haritasının belirlenmesinde onun önemli katkıları vardır. Nitekim Heyet-i Temsiliyenin 25 Haziran 1919 günü aldığı ilk karar, Milli Mücadelenin gönüllü kuvvetlerle yapılmasının mahzurlu olacağı ve bu cihetle tertip olunacak cetvel mucibince asker toplanmasına dairdir. Bu kararın alınmasında Zarbalı Hulusi Bey’in rolü vardır. Alaca Mescit toplantısından sonra, Heyet-i Temsiliyece İstanbul’a gönderilecek heyete seçilmiştir. İstanbul’dan döndükten sonra, Balıkesir Kuva-yi Milliye teşkilatı tarafından oluşturulan 130 kişilik ilk müfrezenin komutanlığına tayin edilmiştir. Şimal Cephesi Ertuğrul Grubu Komutanı Kazım Paşa’nın emir ve komutasında Soma ve Bergama Cephelerinde, daha ∙74∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ sonra İnegöl, Beyşehir hattında komutanlık vazifesi yapmıştır. İstiklâl Harbi’ne başarılı katkılarından dolayı kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: 1923 Seçimlerinde II. Dönem Balıkesir Mebusu olarak TBMM üyeliği yapmış, Büyük Zaferden sonra Ayvalık’a yerleşmiştir. Eserleri: Yayımlanmış herhangi bir eserine rastlanmamıştır. Ölüm Yeri ve Tarihi: Ayvalık, 25 Mayıs 1968. ∙75∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙76∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Dİn Adamları ve Medrese Âlİmlerİ ∙77∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙78∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ HOCA ABDÜLGAFUR EFENDİ ∙79∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Abdülgafur IŞTIN. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, 1. TBMM’de Karesi Mebusu. Ailesi: Amasya’dan Balıkesir’e göç etmiş ulema bir aileden gelen Abdülgafur Efendi, 19. Yüzyılın ikinci yarısında Balıkesir bilim hayatının tanınmış müderrislerinden olan Müderrris Hacıeminağazade Osman Nuri Efendi’nin ( 1841-1911) oğludur. Mücteba (1917-1984) ve Lâmia (1913-25.01.1992) adlı iki çocuğu olmuştur. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1882. Eğitim Durumu: İlk ve ortaokulu özel eğitimle tamamlayan Abdülgafur Efendi, Liseyi Karesi İdadisi’nde/Balıkesir Lisesi okumuştur. 23 Ağustos 1897’de Karesi İdadisi’nden mezun olan Abdülgafur Hoca, aynı zamanda Balıkesir’de Hacı Halil Efendi Medresesine de devam etmiş, bu medreseden 12 Ağustos 1908’de Müderrislik icazeti (Doktora diploması) almıştır. Mesleği: Medrese âlimi. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Aile Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: 1908’de babası Osman Nuri Efendi’nin ölümü üzerine Hacı Halil Medresesinde dersiamlığa (öğretim üyeliği) tayin edilmiştir. 3 Şubat 1914’te Darülhilâfe Medresesinde de dersler vermeye başlamıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: İzmir’in işgalinden sonra Balıkesir’de 16 Mayıs 1919 akşamı Okuma Yurdundaki toplantıya katılmış, söz konusu toplantıda işgali protesto telgrafı çekecek heyete dahil edilmiştir. 18 Mayıs gecesi Alacamecit’te düzenlenen toplantıya da katılan Abdülgafur Hoca, bu toplantıda da Havran ve Edremit civarına gönderilecek heyette yer almıştır. Buralarda Kuva-yi Milliye teşkili için çeşitli girişimlerde bulunmuş, daha sonra Balıkesir’e dönmüştür. Onun Kuva-yi Milliye çalışmalarına fiilen katılması hükümetin dikkatini çekmiş, bunun üzerine medresedeki görevinden azledilmiştir. Balıkesir ∙80∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Kuva-yi Milliye hareketi Heyet-i Temsiliye üyeliği, Hesap Memurluğu gibi çeşitli görevlerde bulunan Abdülgafur Efendi, Hacim Muhittin Bey ile beraber Alaşehir kongresine Balıkesir temsilcisi olarak katılmıştır. Alaşehir kongresinde kongre kâtipliği görevine getirilen Abdülgafur Hoca, Balıkesir’de oluşturduğu bir gönüllü taburu ile Anzavur ayaklanmasının bastırılmasında aktif olarak çalışmıştır. 23 Nisan 1920’de açılan I. TBMM’ne Karesi Mebusu olarak katılan Abdülgafur Efendi, bundan sonraki çalışmalarını hem TBMM çatısı altında hem de cephelerde sürdürmüştür. TBMM’de Milli Eğitim ve Şer’iye Evkaf Komisyonlarında çalışan Abdülgafur Hoca, TBMM adına cepheleri ziyaret etmiş, cephedeki askerimizin motivasyonunun arttırılması için çalışmıştır. Nitekim Büyük Taarruzdan önce Afyon Cephesine TBMM’yi temsilen giden heyetin içinde yer alan Abdülgafur Efendi, Mehmet Akif ve Atıf Bey ile birlikte cephede yaptığı konuşmalarla askerlerin zafere olan inançlarını arttırmaya çalışmış, ordunun manevi yönden gelişmesini sağlamıştır. Bu arada Koçgiri Ayaklanması Soruşturma Komisyonunda da görev alan Hoca, TBMM’de 4’ü gizli oturumda olmak üzere toplam 26 konuşma yapmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: 1923’te milletvekilliği sona eren Abdülgafur Hoca, yeniden devlet memuriyeti isteğinde bulunmuş, 10 Kasım 1923’te Darülhilâfe Medresesi Medeni ve Hukuki Bilgiler öğretmenliğine tayin edilmiştir. 20 Eylül 1924’te İmam-Hatip okulunda din dersleri okutmaya başlayan Abdülgafur Hoca, 9 Ocak 1926’da bu görevinden istifa etmiş, ardından 25 Mart 1926’da Balıkesir Vaizliğine tayin edilmiştir. 16 Mayıs 1933’te kendi isteğiyle emekliye ayrılan Abdülgafur Hoca, 1934’te çıkan Soyadı Kanunuyla Iştın son ismini almıştır. Ölüm Yeri, Tarihi ve mezarı: Balıkesir, 2 Temmuz 1951, Başçeşme Mezarlığı. ∙81∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I DAVUTLARLI ALİ EFENDİ ∙82∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Davutlarlı Ali Efendi. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Bigadiç Kuva-yi Milliyesi. Ailesi: Babası Mehmet Efendi, annesi Fatma Hanım’dır. Doğum Tarihi: Bigadiç/Davutlar, 1876. Eğitim Durumu: İlköğrenimini Bigadiç’te tamamladıktan sonra, Kırkağaç’a giderek, burada Ayanzade Emir Hüseyin Hoca’dan ders almıştır. Akhisar’da Kömürcülü Hacı Sadık Efendi’ye intisap etmiş ve onun Bigadiç’teki halifesi olmuştur. Mesleği: İmam-Din adamı. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir-Bigadiçlidir. Memuriyet Hayatı: Halk tarafından kendisine çok hürmet edilen Davutlarlı Ali Efendi, Bigadiç, Sındırgı, Balıkesir ve Edremit’e bağlı çeşitli köylerde vaizlik ve imamlık görevleri yapmıştır. Ayrıca başta Bigadiç Rüştiyesi olmak üzere, Bigadiç’teki çeşitli okullarda din derslerine girmiştir Kuva-yi Milliye’ye Katkısı : İstiklâl Harbi’nde Kuva-yi Milliyenin yanında yer almış, Kuva-yi Milliye birliklerine daima rehberlik etmiştir. Onun bu tavrı Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’in de dikkatini çekmiş, İbrahim Ethem Bey, hatıralarında Davutlarlı Ali Efendi’den övgüyle söz etmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Büyük olasılıkla Bigadiç’te din adamı olarak çalışmalarını sürdürmüş olmalıdır. Ölüm Tarihi: 1948. ∙83∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I MÜFTÜ ALİ ŞUÛRÎ EFENDİ ∙84∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Ali Şuûrî. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Bigadiç Kuva-yi Milliyesi. Ailesi: Babası Bigadiç’in önceki müftülerinden İsmail Efendi, annesi Münire Hanım’dır. Doğum Tarihi: Bigadiç, 1864. Eğitim Durumu: Medrese tahsili görmüştür. İstanbul Medreselerinde eğitim almıştır. Mesleği: Din adamı. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir-Bigadiçlidir. Memuriyet Hayatı: Bigadiç’te medrese hocalığı, imamlık ve müftülük yaptığı bilinmektedir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 15 Mayıs 1919’da Yunanistan İzmir’i işgal ettiğinde Bigadiç Müftüsü olarak görev yapmaktadır. Millî Mücadele’de Bigadiç Kuva-yi Milliyesi bünyesinde çalışan Ali Şuurî Efendi, Kuva-yi Milliye güçlerini ve Kuva-yi Milliye’ye bağlı müfrezeleri daima desteklemiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: İstiklâl Harbi’nden iki yıl sonra vefat etmiştir. Ölüm Tarihi, Yeri ve Mezarı: 1924, İstanbul, Eyüp Sultan Mezarlığı. ∙85∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I MÜFTÜ NENNİCİZÂDE ABDULLAH EFENDİ ∙86∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Nennicizâde Abdullah. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası. Ailesi: Babası Hacı Ali Efendi’dir. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1864. Eğitim Durumu: Eğitimine eski usulle eğitim veren medresede başlamış, daha sonra Karesi İdadisi’ne devam ederek, bu okuldan 1892’de mezun olmuştur. Mesleği: Din âlimi ve hocadır. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Aile Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: Karesi Darülmuallimini ve Karesi Sultanisinde Arapça dersleri vermiştir. Şiirleri de olan Abdullah Efendi, tarih düşürme sanatında da epeyce mesafe almıştır. Hasan Basri Bey’in sahibi olduğu Ses gazetesinde şiirleri ve mev’izeleri yayımlanmıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: İzmir’in işgalinden sonra Balıkesir’de başlayan Kuva-yi Milliye hareketi içinde yer alan Abdullah Efendi, 18 Mayıs 1919’da düzenlenen Alaca Mescit toplantısına katılmış, söz konusu toplantıda İstanbul’a gönderilecek heyet arasına seçilmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: İstiklâl Harbi’nin zaferle sonuçlanmasından sonra, Balıkesir’deki çalışmalarına devam eden Abdullah Efendi, o zamanki Balıkesir Müftüsü Yırcalızade İbrahim Sadık Efendi’nin hastalanarak istifa etmesi üzerine, Eylül 1923’te Balıkesir Müftülüğüne seçilmiştir. Eylül 1923’ten 1931 yılına kadar dokuz yıl Balıkesir Müftüsü olarak görev yapmıştır. Bu sebeple Balıkesir’de Müftü Nennicizade Abdullah Efendi olarak tanınmaktadır. Ölüm Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1931. ∙87∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I TEKİRDAĞLI HAFIZ MEHMET MACİT BEY ∙88∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Hafız Mehmet Macit. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Şamlı Nahiyesi Murahhası. Ailesi: Tekirdağlı bir aileye mensuptur. Doğum Yeri ve Tarihi: Tekirdağ/Kaşıkçı Köyü-1889. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: Şamlı’da öğrenci yetiştirdiği ifade edilmektedir. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Mondros Mütarekesinden sonra Şamlı nahiyesine gelmiştir.. Memuriyet Hayatı: Bilinmiyor. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Mehmet Macit, Birinci Dünya Savaşına katılmış, Kafkas Cephesinde Ruslara esir düşmüştür. Daha sonra bir fırsatını bulup kaçarak esaretten kurtulan Mehmet Macit, Balıkesir’e gelmiştir. Balıkesir’e bağlı Şamlı nahiyesine yerleşen Mehmet Macit Bey, bir ara Şamlı’da talebe okutmuştur. Şamlı’da Kuva-yi Milliye teşkilâtını kuran Mehmet Macit Bey, Balıkesir Kongrelerine Şamlı Temsilcisi olarak katılmıştır Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Bilinmiyor. Ölüm Tarihi ve Mezarı: Bilinmiyor. ∙89∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I HALİL FEYZİ EFENDİ ∙90∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Halil Feyzi Efendi. Kuva-yi Milliyedeki Görevi:Balya civarında Gavur İmam ve Anzavur ile mücadele. Ailesi: Babası Yağcılarla Haci Ali Efendi’dir. Doğum Yeri ve Tarihi: 17 Muharrem 1277/23 Temmuz 1276. Eğitimi: İlköğrenimini Balıkesir’de İbtidai-yi Kebir/Balıkesir Ortaokulu’nda/Kocaokul tamamlamıştır. Daha sonra babası Yağcılarla Ali Efendi’nin medresesine devamla, babasından icazet almıştır. Ardından ilmini genişletmek için İstanbul’a giden Halil Feyzî Efendi, Fatih’te Şaşı Hoca namıyla tanınan Hafız Şakir Efendi’nin öğrencisi olmuştur. İstanbul’da okurken, eski şeyhülislamlardan Musa Kâzım Efendi ile de yakın dost olan Halil Feyzî Efendi, 1308’de yüksek öğrenimini tamamlamıştır. Mesleği: Bilim adamı/Medrese Hocası. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Ali Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: 31 Ağustos 1308 tarihinde babası Ali Efendi’nin ölümüyle boşalan Yıldırım Beyazıt Medresesi Müderris-i Evvelliğine tayin edilmiştir. Yıldırım Medresesi’nde üç defa icazet (doktora derecesi) vermiştir. 1331’de Balıkesir Vilayet Meclisi’ne aza seçilmiş ve bir süre Evkaf Komisyonu’nda çalışmıştır. Ağustos 1332’de Balıkesir’de Darülhilafe Medresesi Müdürlüğü’ne tayin edilmiştir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Halil Feyzî Efendi’nin Kuva-yi Milliye’ye hem fiilen cephede hem de cephe gerisinde halkın moral motivasyonun gelişmesinde önemli katkıları olmuştur. Nitekim Halil Feyzi Efendi, daha Balkan savaşları esnasında Türk ordusunun perişanlığı karşısında çok üzülmüş, orduya yardım için elinden gelen katkıyı sağlamıştır. Bu kapsamda Balıkesir’de kurulan Müdafaa-yı Milliye Cemiyeti bünyesinde ciddi çalışmalar yapan Halil Feyzî Efendi, asker için önemli miktarda nakdi ve ayni yardım toplamayı başarmıştır. Balıkesir’e içme suyu getirilmesi işlerinde Halil Feyzi Efendi’nin ciddi katkıları vardır. Bununla beraber onun asıl memlekete hizmeti İstiklâl Harbi’nde verdiği mücadeledir. Cesur bir isim olan Halil Feyzi Efendi, Yunanlıların İzmir’i işgalinden sonra Balıkesir’de kurtuluş mücadele- ∙91∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I sine katılmış, yaptığı cesaret verici konuşmalarla Balıkesir’de Kuva-yi Milliye’nin manevi önderleri arasına girmiş, mücadelesini Balıkesir’in işgaline kadar fiilen sürdürmüştür. Halil Feyzî Efendi’nin istiklal mücadelesi sadece manevi önderlikten ibaret değildir. O aynı zamanda Kuva-yi Millliye karşıtlarıyla silahlı mücadeleye de girmiştir. Anzavur Ahmet’in ve Gavur İmam’nın Biga, Manyas, Yenice hattında ihanet çalışmalarını durdurmak için Halil Feyzi Efendi Balya’ya gitmiş, Balya ve civarında halkın istiklal harbi lehine teşkilatlanmasında önderlik etmiştir. Akbaş kahramanı Hamdi Bey’i de şehit eden Gavur İmam’ın eline esir düşmekten son anda kurtulan Halil Feyzi Efendi, Balıkesir’in Yunan işgali günlerinde, 30 Haziran 1336/1920’de Balya’dan Bandırma’ya geçmiştir. Bandırma’da Yunanlılara yakalanan Halil Feyzi Efendi, Yunan işgalcileri tarafından pek çok hakarete maruz kalmıştır. Halil Feyzi Efendi, 15 Mayıs 1919’dan 30 Haziran 1920’ye kadar geçen sürede Balıkesir merkezde ve Balya’da halk üzerinde etkili konuşmalar yapmış, halkı Kuva-yi Milliye lehine örgütlemiştir. Balıkesir’i yunan işgalinden sonra da Kuva-yi milliye lehine çalışmalarını sürdüren Halil Feyzi Efendi’yi tanıyanlar, onun “o kara günlerde memlekette halk üzerinde icra ettiği füsunkar telkin ve tesirini şayan-ı taktir” olduğunu ifade ederler. Kurtuluş Savaşı’ndan Sonraki Hayatı: Darülhilafe Medresesi Müdürüyken, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkması ve medreselerin kaldırılmasıyla birlikte, Halil Feyzî Efendi Darülhilafe Medresesi’nin İmam-Hatip Okulu’na dönüştürülmesiyle birlikte, aynı okula müdür olarak atanmıştır. Fakat bu yeni görevinde kalmak istemeyen Halil Feyzî Efendi, müdürlükten istifa etmiştir. Gerek Darülhilafe Medresesi’nde gerekse İmam-Hatip Okulu’nda Ulum-ı Diniye, Ahkâm-ı Atik, Mantık, Tefsir, Hadis, Kelam, İlm-i Tevhit, Münazara, Kıraat-ı Edebiye, Fıkıh, İlmünnefs, Ahlâk, Âdâb gibi oldukça farklı derslere girmiştir. Halil Feyzî Efendi, özellikle mantık ve kelâm sahasında uzmanlaşmıştır. Kaynaklar, onun Arapça konuşup yazdığı bilgisini vermektedirler. Halil Efendi’nin savunduğu bir fikrin aleyhine fikir ileri sürmek neredeyse mümkün değildir. Oldukça yardım sever bir zattır. Balıkesir Memleket Hastanesi’nin inşasında önemli katkıları vardır. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: İlyaslar, 15 Şubat 1930, İlyaslar mezarlığı. ∙92∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ Efeler ∙93∙ M İ L L İ Y E C İ L E R İ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙94∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ ARAP ALİ OSMAN EFE ∙95∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Ali Osman DUMAN. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: 6. Akıncı Müfrezesi Kumandanı. Ailesi: Ailesinin Arap kökenli olduğu söylenmektedir. Bir oğlu bir kızı vardır. Doğum yeri ve Tarihi: 1302/1886. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: Savaştan sonra ziraatla uğraşmıştır. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Soma Cephesinde görev yapmış, daha sonra İbrahim Ethem Bey’in müfrezesine katılmıştır. 6. Akıncı Müfrezesi Kumandanı olarak Dursunbey/Balat, Bigadiç, Sındırgı, Kirmasti ve Balıkesir dolaylarında görev yapmıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Yunan askerleri tarafından Rumca siyah anlamına gelen “mavro” lakabıyla tanınmaktadır. Düşmana karşı oldukça sert tutumuyla dikkati çeken Arap Osman Efe, 12 kişiden oluşan bir müfrezenin komutanlığını yapmıştır. Yunan subay ve askerlerinden önüne çıkanı öldürmesiyle bilinmektedir. Bu sebeple Yunan İşgal Komutanlığı, onu yakalayana 300.000 drahmi ödül vereceğini vaat etmiştir. Önce Soma Cephesinde Yunanlarla mücadele etmiş, daha sonra İbrahim Ethem Bey’in akıncılarına katılarak, mücadelesini Sındırgı, Bigadiç civarında sürdürmüştür. Balıkesir’in kurtuluşunda önemli rol oynamıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti : Büyük zaferden sonra Bergama’nın Alibeyli köyüne yerleşmiştir. Devlet kendisine Alibeyli’de yaklaşık 80 dönümlük bir arazi vermiş, Ali Osman Efe de burada tarım ve ziraatla meşgul olarak geçimini sağlamıştır. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Bergama, 1951. Bergama Şehir Mezarlığı. ∙96∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ ASLAN EFE ∙97∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Aslan Efe. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: 10. Akıncı Müfrezesi Kumandanı. Ailesi: Bilinmiyor. Doğum yeri ve Tarihi: Bilinmiyor. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: Bilinmiyor. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesirlidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Aslan Efe, Yunanistan’ın İzmir’i işgalinden sonra Millî Mücadele’ye katılmıştır. Balıkesir Belediye Başkanı Keçeci Hafız Mehmet Emin Bey’e bağlı olarak mücadele eden Arslan Efe, Anzavur isyanının bastırılmasında önemli rol oynamıştır. Balıkesir’in işgalinden sonra, İbrahim Ethem Bey’in komutasına giren Aslan Efe, bu kapsamda 10. Akıncı Müfrezesi Komutanlığı görevinde bulunmuş, Kepsut ve Balıkesir çevresinde Yunan işgalcilerine karşı savaşmıştır. Büyük Taarruz’dan sonra, geri çekilen Yunan askerlerinin kaçış yollarını tutmuş, Yunanlıları kovalayarak, onların terk ettikleri yerleşim birimlerine, kaçarken zarar vermelerini önlemiştir. Bilhassa Balıkesir-Bigadiç-Dursunbey-Kepsut hattında önemli vazifeler yapmıştır. Düşmanı hızlı bir şekilde takip eden Aslan Efe, yanındaki zeybeklerle birlikte millî müfrezelerin öncüsü olarak Balıkesir’e giren ilk akıncılar arasında yer almıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti : Balıkesir’in düşman işgalinden kurtuluşundan sonra, şehrin güvenliğini sağlamakla görevli müfrezenin başında Aslan Efe vardır. Aslan Efe, kurtuluştan sonra, kalan ömrünü Balıkesir’de tamamlamıştır. ∙98∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ HALİL EFE ∙99∙ M İ L L İ Y E C İ L E R İ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Halil Efe. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: 12. Akıncı Müfrezesi Kumandanı. Ailesi: Makbule Hanım ile evlidir. Doğum yeri ve Tarihi: Günümüzde Makedonya’nın Güneydoğusunda bulunan Ustrumca’dan Manisa’ya göç etmiş bir Rumeli göçmenidir. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: Bilinmiyor. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Bilinmiyor. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Yunan ordusunun Ege içlerine doğru ilerlemesi üzerine, Yunanlılarla mücadele için dağa çıkmış, önce Çerkez Ethem’in Kuva-yi Seyyaresinde görev almıştır. Yunan işgalcilerine karşı özellikle Salihli civarında ciddi başarılar elde etmiştir. 1921’de Gördesli Abdullah Efendinin kızı Makbule Hanım ile evlenen Halil Efe, evlendikten iki ay sonra eşiyle birlikte Yunan işgalini durdurmak için dağlarda mücadelesini sürdürmüştür. Çerkez Ethem, isyan edince, onun yanından derhal ayrılan Halil Efe, Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’in komutasındaki akıncıların arasına katılmıştır. Bir süre sonra İbrahim Ethem Bey’in en güvendiği komutanlarından birisi olmayı başarmıştır. Eşi Makbule Hanım’ın 17 Mart 1922’deki şehadetinden iki ay sonra, Selendi yakınlarında düşmanla bir çatışmaya girmiş, düşmana ciddi zayiat verdirmiştir. Halil Efe, söz konusu çatışmada, sağ kurtulamayarak 17 Mayıs 1922’de şehit olmuştur. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti : İstiklâl Harbi’nde şehit düşmüştür. Ölüm yeri ve tarihi: Selendi/Manisa, 17 Mayıs 1922. ∙100∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ MAKBULE HANIM ∙101∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Abdullah Kızı Makbule. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: 12. Akıncı Müfrezesi Kumandanı Halil Efe ile Birlikte Mücadele Etti. Ailesi: Babası Gördesli Abdullah Efendidir. Doğum yeri ve Tarihi: Gördes/Manisa, 1902. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Bununla beraber daha çocuk denecek yaşta ata binmeyi ve silah kuşanmayı öğrenmiştir. 12 yaşına geldiğinde babasını kaybeden Makbul Hanım, ağabeylerinin himayesinde büyümüştü Mesleği: Bilinmiyor. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Gördeslidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Makbule Hanım, 1921 yılında Ustrumcalı Halil Efe ile evlenmiştir. Eşi Halil Efe, dağlarda Yunanlılarla mücadele etmektedir. Düğünden iki ay sonra Yunanlarla savaşmak için eşinin yanına dağa gider ve silah kuşanır. Demirci, Gördes, Simav, Bigadiç ve Sındırgı dağlarında Millî Mücadele müfrezeleriyle birlikte defalarca Yunan askerleriyle çatışmaya girmiş, bu çatışmalarda dikkat çekici başarılar elde etmiştir. Oldukça cesur bir mücahide olan Makbul Hanım, gözü pekliği ve kahramanlığıyla öne çıkmıştır. Bu özellikleri sayesinde Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’in de dikkatini çeken Makbule Hanım, dağ hayatının her türlü zorluğuna göğüs germiş, kocası Halil Efe’nin yanından ayrılmamıştır. 17 Mart 1922 günü Sındırgı-Akhisar arasında Kocayayla denilen mevkide düşmanla girmiş olduğu bir çatışmada, vurularak şehit olmuştur. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti : Kurtuluş Savaşı şehitlerindendir. Ölüm tarihi, yeri ve Mezarı: 17 Mart 1922, Mezarı Sındırgı-Akhisar arasında Kocayayla Mevkiindedir. ∙102∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ PARTİ PEHLİVAN ∙103∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Parti Mehmet Pehlivan. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: 11. Akıncı Müfrezesi Kumandanı Ailesi: Bilinmiyor. Doğum yeri ve Tarihi: Selanik, 1887. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: Parti Mehmet Pehlivan, gençliğinde güreş ile ilgilenmiştir. Pek çok galibiyet aldığı için, halk arasında Parti Pehlivan olarak tanınmaktadır. Rumeli’de Bulgar, Rum ve Sırp çetecileriyle çarpışmış, Balkan Savaşına katılmıştır. Balkan Savaşından sonra Manisa’ya gelen Parti Pehlivan, bir süre Manisa Cezaevinde gardiyan olarak çalışmıştır Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir ve çevresinin işgal edildiği günlerde Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey ile birlikte millî müfrezelerde komutanlık yapmış, Sındırgı, Bigadiç, Simav, Gördes, Demirci civarında mücadele etmiştir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: İzmir’in işgalinden sonra, Akhisar’a gelen Parti Pehlivan, Akhisar’da Millî Mücadele’nin teşkilatlanması için çalışır. Akhisar’da Miralay Kâzım ve Bekir Sami Beylerle görüşen Parti Pehlivan, Akhisar Redd-i İlhak Cemiyetine katılır. Gölmarmara bölgesindeki birliklerin içinde bir süre kalan Parti Pehlivan, ardından Balıkesir’e, oradan Bergama’ya gider. Bergama’da Yunan Kuvvetlerine ciddi zayiatlar verdiren Parti Pehlivan, daha sonra Çerkez Ethem Kuvvetlerine katılır. Anzavur isyanlarının bastırılmasında ve Gâvur İmam kuvvetlerinin dağıtılmasında önemli katkıları olan Parti Pehlivan, Düzce, Hendek ve Yozgat isyanlarının bastırılmasında da rol oynamıştır. Çerkez Ethem’in isyan etmesi üzerine, Ethem Bey’in yanından ayrılan Parti Pehlivan, Gördes’e gelmiş ve Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’in kuvvetlerine dahil olmuştur. İbrahim Ethem Bey’in komutasında, akıncı müfrezesi komutanı olarak görev almış, Bigadiç ve civarında Yunan işgalcilerine önemli zayiatlar verdirmiştir. Balıkesir’in kurtarılmasında ve şehrin tahribata uğramadan Yunanlılardan alınmasında İbrahim Ethem Bey ile birlikte önemli katkıları vardır. ∙104∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti : Parti Pehlivan, Büyük zaferden sonra Manisa’ya yerleşmiştir. Ölüm Yeri ve Tarihi: Manisa, 1 Ağustos 1941. ∙105∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I SAÇLI EFE ∙106∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Mustafa BAKIRLI. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: 6. Gönüllü Müfreze Kumandanı. Ailesi: Babası Bakırlı eşrafından Hacıosmanoğlu Mehmet Efendi (1868-1938), annesi Resul kızı Dudu Hanımdır (1863-1943). Ayşe Molla ile evlidir (öl. 1943). Doğum yeri ve Tarihi: Manisa/Kırkağaç/Bakır 1899. Eğitim Durumu: Daha küçük yaşlardayken haksızlığa karşı çıkan tutumuyla tanınmıştır. Bakır kasabası civarında yaşayan ve Türklere haksızlık yapan Rumların korkulu rüyası hâline gelmiştir. Yörede yaşayan Rumları takip etmiş, onların Osmanlı devleti aleyhine çalışmalarını gözlemlemiş ve Rumlarla mücadele etmeye karar vermiştir. Dağdaki çetelerle irtibata geçen Saçlı Efe, kısa sürede silah kullanmayı ve savaşmayı öğrenmiştir. 1915 yılında o çevrede Türklere zulüm eden bir Rum beyini vurup dağa çıkmıştır. Mustafa Efe, yöre dağlarında Kamalı Efe ile birlikte dolaşmaya başlamıştır. Bakırlı Mustafa Efe bıyıklı, gür ve uzun saçlı, uzun boylu, iri yapılı, sarı çizme giyen, çift mavzer ve çift tabanca taşıyan sert bakışlı bir kişidir. Mesleği: Dağda olmadığı zamanlarda ziraat ve hayvancılıkla uğraşmıştır. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Kırkağaçlıdır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 15 Mayıs 1919’da Yunanlıların İzmir’e asker çıkarmaları üzerine Millî Mücadele’ye katılmıştır. Önce 17 arkadaşı ile birlikte Yüzbaşı Kemal Balıkesir’in komutasında kurulan Soma Cephesine dahil olmuş; Haziran 1920’de Akhisar’ın Yunanlılarca işgalinden sonra Milli Mücadele içindeki çalışmalarını Akhisar ve çevresinde yoğunlaştırmıştır. Daha sonra Demirci Kaymakamı İbrahim Ethem Bey’in emrinde mücadele eden Saçlı Efe, 22 Mayıs 1921’de gerçekleşen büyük bir muharebede, düşman kuvvetlerine karşı önemli başarılar kazanmıştır. Saçlı Mustafa Efe, Akhisar’daki Kurtulmuş Muharebesinde düşmanla girdiği bir çatışmada yaralanmış ve gazi olmuştur. 15 Eylül 1921’de Bakır kasabasındaki Yunan işgalcileri∙107∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ne hücum etmiş ve Yunanlıları kovalamıştır. Bunlara ilâve olarak Kertil (Sındırgı), Çıtak (Akhisar), Kız Ördeği (Kırkağaç), Yatağan (Akhisar), Çıkrıkçı (Sındırgı), Aktaş (Sındırgı), Adalı Boğazı (Sındırgı), Kukimdere (Dursunbey), Konakpınar (Balıkesir), Alacaatlı (Sındırgı), Tırmanlar (Bergama), Kızılören (Soma), Çaltılı (Savaştepe), Söğütalan (Gelenbe) gibi yerleşim yerlerinde Yunan işgalcileriyle çatışmaya girmiş, bu çatışmalarda önemli başarılar elde etmiştir. Saçlı Efe ve müfrezesi 6 Eylül 1922 günü Akhisar’a ilk giren Türk birliği olmuştur. Bu sayede düşman Akhisar’ı yakamadan Kırkağaç yönüne doğru kaçmıştır. Saçlı Efe ve diğer Türk birlikleri düşmanı takibi sürdürmüştür. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti : Büyük zaferden sonra Harta’daki çiftliğine yerleşen Saçlı Efe, 1923 ve 1934 yıllarında iki defa Kırkağaç ve Harta’da Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüştür. İstiklâl Madalyası ile taltif edilen Saçlı Efe, 1934’teki soyadı Konunu ile birlikte Bakırlı soy ismini almıştır. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Manisa/Kırkağaç/Bakır Köyü, 27 Kasım 1980, Bakırlı Mezarlığı. ∙108∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Eğİtİmcİler ∙109∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙110∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ HAFIZ EMİNİTTİN BEY ∙111∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Eminittin ÇELİKÖZ Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası. Ailesi: Babası Saadettin Efendi, annesi Fatma Hanımdır. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1893. Eğitimi: Eğitimine Balıkesir’de başlayan Eminittin Bey, 1912’de İstanbul’da Mercan İdadisini bitiren Eminittin Bey, daha sonra Darülfünun Edebiyat Şubesi Felsefe Bölümüne girmiş ve buradan mezun olmuştur. Memuriyet Hayatı: : Eminittin Bey, 1916’da ihtiyat zabiti/yedek subay olarak orduya katılmıştır. Mondros Mütarekesinden sonra terhis edilen Eminittin Bey, Balıkesir’e dönmüştür. Balıkesir’de Eminittin Bey’i ilk olarak Doğrusöz gazetesi mesul müdürü olarak görüyoruz Daha sonra Eminittin Bey Balıkesir’de Millî Mücadele’ye katılmıştır. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesirlidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Eminittin Bey, 18 Mayıs 1919 akşamı toplanan meşhur Alaca Mescit toplantısına katılanlar arasındadır. Gerekli hazırlıklardan sonra Yunanlılarla savaşmak için Soma Cephesindeki birliklere dahil olmuştur. 20 Haziran 1920’de Yunan kuvvetlerinin büyük bir taarruza geçmesi üzerine, Türk birlikleriyle birlikte İvrindi, Güngörmez yoluyla Balıkesir’e çekilmiş, Balıkesir’den de Susurluk-Bursa yoluyla Eskişehir’e geçmiştir. Daha sonra Kastamonu’ya görevlendirilen Eminittin Bey, Kastamonu’da İnebolu-Kastamonu arasındaki sevkiyatı düzenli bir şekilde yapılması ile görevlendirilmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Büyük zaferden sonra ordudan terhis edilerek Balıkesir’e dönen Eminittin Bey, Balıkesir Lisesi, Balıkesir Muallim Mektebi, Balıkesir Ortaokulu gibi eğitim kurumlarında tarih, coğrafya ve Türkçe öğretmenliği yapmıştır. Ayrıca Balıkesir’de Şehit Çocukları Yuvasını kuran Eminittin Bey, bir süre bu ∙112∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ değerli yuvanın müdürlüğü görevinde bulunmuştur. 1926’da Şehit Çocukları Yuvasına Hasan Basri Bey’in gelmesi üzerine, Eminittin Bey, Nazilli ve Eskişehir’de öğretmenlik ve müdürlük vazifelerine atanır. Yeniden Balıkesir’e dönen Eminittin bey, 1929 yılı Ocak ayında Balıkesir kültür hayatının önemli süreli yayınlarından birisi olan Gençler Yolu dergisini çıkarır. Dört yıl yayımlanan bu dergi, dört yıl sonra kapanınca Eminittin Bey de Hayrettin Karan’ın sahibi olduğu Türk Dili gazetesiyle, Balıkesir Halkevi yayın organı olan Kaynak dergisinde yazılar yazar. 30 Temmuz 1930’da Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğüne atanan Eminittin Bey, 5 Ağustos 1946 tarihinde VIII. Dönem milletvekili olarak TBMM’ye katılır. 1934’te çıkan Soyadı kanunu ile Çeliköz soy adını almıştır. Ölüm Tarihi: 6 Ocak 1957. ∙113∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I MAARİF MÜDÜRÜ SABRİ BEY ∙114∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Sabri SÖZEN. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, Karesi Maarif Müdürü. Ailesi: Babası Hatip Mehmet Efendi’dir. Doğum Yeri ve Tarihi: Vranya (Bugünkü Sırbistan), 1868. Eğitimi: İlk ve orta öğrenimini Kumanova’da tamamlayan Sabri Bey, yüksek öğrenim için İstanbul’a gelmiş ve Baytar Mekteb-i Âlisine kayıt olmuştur. Burada Mehmet Akif ile de tanışan ve arkadaş olan Sabri Bey, Baytar Mektebini bırakmış ve Darülfünun Fen Şubesinde eğitimine devam etmiştir. Memuriyet Hayatı: : 1896’dan itibaren çeşitli ortaöğretim kurumlarında öğretmenlik ve idarecilik vazifelerinde bulunan Sabri Bey, 1916 yılında Balıkesir’e Maarif Müdürü olarak tayin edilir. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 1916. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 17-19 Mart 1919 tarihleri arasında İzmir’de toplanan Batı Anadolu Kongresi’ne Balıkesir mümessili olarak katılmıştır. Kongreden sonra hemen Balıkesir’e dönmüştür. İzmir’in 15 Mayıs 1919’da işgalinden sonraki gün, Balıkesir’de Okuma Yurdunda yapılan toplantıya katılan Sabri Bey, ardından 18 Mayıs akşamı Alaca Mescit’te yapılan toplantıya da iştirak eder. Her iki toplantıda da konuşmalar yapar. Ayvalık’ın işgalinden sonra, 3 Haziran 1919 günü yine Alaca Mescit’te yapılan toplantıya katılan Sabri Bey, tek başına Ayvalık Cephesi’ne gitmek için yola çıkar. Arkadaşlarının araya girmesiyle, bu kararından vazgeçen Sabri Bey, mücadelesini Balıkesir’de sürdürür. 30 Haziran 1920’de Balıkesir’in işgalinden önce, Balıkesir’de ayrılan Sabri Bey, İstiklâl Harbi yıllarında Doğubeyazıt ve Tunceli mutasarrıflıklarında bulunmuştur. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: İstiklâl Harbi’nin zaferle sonuçlanmasında sonra, kendisine Balıkesir Mutasarrıflığı teklif edilmiş, o da bir eğitimci olduğunu gerekçe göstererek, Balıkesir’e ∙115∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Maarif Müdürü olarak tayin edilmesini istemiştir. 1923’te emekliye ayrılan Sabri Bey, bir süre Balıkesir’deki okullarda derslere girmeye devam etmiştir. 1934 yılında çıkarılan Soyadı Kanunu ile Sözen soy ismini alan Sabri Sözen’e Türk eğitimine katkılarından dolayı Balıkesir Muallimler Birliği tarafından “şeyhülmuallimin” unvanı verilmiştir. Ölüm Tarihi: 25 Ocak 1941. ∙116∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Gazetecİ, Yazar Ve Şaİrler ∙117∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙118∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ FATMA KÂMİLE HANIM ∙119∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Fatma Kâmile. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Kadınlar Şubesi Başkanı. Ailesi: Kâmile Hanım, Balıkesirli zahire tüccarı Hacı Mehmet Efendi’nin kızıdır. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1255/1839/1840. Eğitim Durumu: Babasının çabasıyla özel eğitimle yetişmiş, Tırpancızade Fahrettin Efendi’den Arapça ve Farsça dersleri almıştır. Mesleği: Zamanını araştırmalar yaparak ve evine gelen kadınlara vaaz vererek geçirmiştir. Hoş sohbet bir kişiliğe sahiptir. Divan oluşturacak kadar şiirleri vardır. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Ailesi Balıkesirlidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Nakşibendi tarikatına mensup olan Fatma Kâmile Hanım, Milli Mücadele’ye daha çok cephe gerisinde yaptığı çalışmalarla katkı sağlamıştır. Balıkesir Kuva-yi Milliyesi Kadınlar Kolu Başkanı olan Kâmile Hanım, cephedeki askerlerin çorap, fanila, içlik gibi ihtiyaçlarının karşılanması işlerini organize etmiştir. Balıkesir evlerini bir fabrika gibi çalıştırmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: 1920’de 80 yaşındadır. Ölüm Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1920. ∙120∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ ÇANTAYZADE HASAN BASRİ BEY ∙121∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Hasan Basri ÇANTAY. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, Karesi Milletvekili, Ses Gazetesi Sahibi. Ailesi: Babası Çantayoğlu Halil Cenabî Efendi. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1877. Eğitim Durumu: İptidaî-i Kebir Mektebi, Balıkesir Rüştiyesi, Karesi İdadisi’nde okumuştur (4. Sınıftan Terk). Balıkesirli âlim Müstecabizade Âdil Efendi’den ve Balıkesir Mevlevihanesinde Ragıpzade Ahmet Naci Dede’den çeşitli özel dersler almıştır. Mesleği: Gazeteci. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Ailesi Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: Nafia Dairesinde (Bayındırlık İl Müdürlüğü) memuriyete başladı. Karesi Liva Meclis-i Umumisi Genel Sekreterliği (1913-1916), Karesi Matbaası Müdürlüğü ve Karesi Gazetesi Sorumlu Neşriyat Müdürlüğü, TBMM Üyeliği (1920-1923) gibi görevlerde bulunmuştur. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Hasan Basri Çantay’ın Balıkesir Kuva-yi Milliyesi’ne çok yönlü katkıları vardır. Balıkesir basının öncü isimlerinden birisi olan Hasan Basri Bey, bir vilâyet gazetesi olan Karesi Gazetesinin 4 Eylül 1916’da çıkan nüshasından sonra gazetenin neşriyat müdürlüğünden ve Karesi Vilâyet Matbaası Müdürlüğü’nden bilemediğimiz bir sebepten dolayı ayrılmıştır. O, istifa olayından iki yıl sonra, 17 Teşrinievvel 1334/17 Ekim 1918’de Türk İstiklâl Harbi’nde Balıkesir’in en etkili yayın organlarından birisi olan Ses gazetesini çıkarmıştır. Ekim 1918-Mart 1919 tarihleri arasında 22 sayı çıkan Ses gazetesi, Balıkesir’de Müslümanların ve Türklerin menfaatlerini savunmak amacıyla yayımlanmış bir gazetedir. Yayın çizgisi, içeriği, yazı kadrosu, okur kitlesi, yayımlandığı dönemin karmaşıklığı gibi özellikler dikkate alınırsa, Ses gazetesi Balıkesir’de Kuva-yi Milliye hareketinin başlaması ve yaygınlaşmasında etkili bir yayın organı olma- ∙122∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ yı başarmıştır. Gazetenin ilk sayısında Hasan Basri Bey, 1918 yılı son baharında Balıkesir’de durumu şöyle özetlemiş ve gazetesinin çıkış amacını şu cümlelerle ifade etmiştir: “Ortalık o derece dumanlandı ki bunlara seyirci kalmak doğru olmazdı. Artık bir sesin çıkması, haksızlıklara, zulümlere, ahlâksızlıklara karşı bağırması, son kerteye gelen zavallı Müslümanların çarelerini araştırması lâzım ve farz idi… Onun gideceği, yürüyeceği yol şudur; Ahlâk yolu. Evet gazetemiz yolunu şaşıran dindaşlarına pürüzsüz ve doğru yolu göstermek, fenalık edenlerle insanca, kardeşçe uğraşmak, ezilen zavallılara dert ortağı olmak işini gösterecek ve bu yolunda yürürken uğrayacağı engelleri gücünün yettiği kadar –tabii- kaldırmaya uğraşacaktır” (Ses, nr. 1, 17 Teşrinievvel 1335/17 Ekim 1919). Pasajdaki ifadeler, Ses gazetesinin herhangi bir maddi menfaat beklemeksizin tam bir kamu hizmeti yapmak üzere çıkma gayesinde olduğunu göstermektedir. Ses’te Hasan Basri (Çantay), Mehmet Akif (Ersoy), Muallim Hamit Bey, Abdullah Esat, Mehmet Rıfat gibi isimlerin yazı ve şiirleri yayımlanmıştır. Ses gazetesinin hemen her sayısında Hasan Basri’nin Balıkesir’in tarihine dair kapsamlı makale ve yazıları vardır. Hasan Basri, söz konusu yazılarıyla âdeta Balıkesir’in asırlardan beri bir Türk yurdu olduğunu herkese duyurmaya çalışmıştır. Hasan Basri’nin bu tavrı özelde Balıkesir genelde Türkiye kamuoyu nezdinde etkili sonuçların alınmasına vesile olmuştur. Bunlara ilaveten Balıkesir’de kamu düzeninin sağlanması, şehrin asayişinin muhafaza edilmesi, vatandaşın olası işgal girişimine karşı birlik olması ve şehri savunması için Hasan Basri büyük çabalar göstermiştir. İşgal, vurgunculuk, karaborsacılık, eşkıyalık, hükümetin otoritesinin zafiyeti gibi konularda Hasan Basri Bey halkı aydınlatıcı çok sayıda yazı ve makalesini Ses gazetesinde yayımlamıştır. Bütün bu gayretler Hasan Basri’yi Balıkesir’de tanınan bir vatansever kişi hâline getirmiştir. Hasan Basri Bey’in çalışmaları, kısa sürede dikkati çekmiş, yazdığı yazılar, fikirleri, milli duruşu ve muhtemel işgal tehlikesine karşı faaliyetinde dolayı Ses gazetesi 13 Mart 1919’da çıkan 22. sayısından sonra İngilizlerin baskısı ve İstanbul hükümetinin emriyle yayınına ∙123∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I son vermek zorunda kalmıştır. Hasan Basri Çantay, yaklaşık beş ay yayımlanan Ses gazetesi aracılığıyla, Balıkesir ve civarında yaşayan Müslüman-Türk nüfusu bilinçlendirmiş, böylece Balıkesir halkının Milli Mücadele’ye hazırlanmasında bir katalizör görevini yerine getirmiştir. Bu bakımdan Hasan Basri Bey’in yayımladığı bu gazetenin sadece Balıkesir basın tarihi açısından değil, Milli Mücadelenin başlangıç dönemlerindeki etkili yayınlarından dolayı da önemli bir yayın organı olarak kabul etmek gerekir. Fakat Hasan Basri Çantay’ın asıl Milli Mücadeledeki faaliyeti Ses gazetesinin kapatılmasından sonra başlamıştır. 1919 yılı Mart ayının ilk yarısında İzmir Vali vekili ve 17. Kolordu Kumandanı Nurettin Paşa, memleketin içinde bulunduğu durumu görüşmek ve muhtemel işgale karşı direnme potansiyeli olan isimleri daha düzenli çalıştırabilmek için İzmir’de bir kongre düzenlenmek ister. Hasan Basri Bey de söz konusu kongreye Balıkesir temsilcisi olarak katılmak üzere 15 Mart 1919 günü İzmir’e doğru yola çıkar. Hasan Basri Bey’in kongreye katılma amacı, Balıkesir ve yöresinin Türk olduğunu ispatlayacak raporlar sunmak ve çalışmalar yapmaktır. 16 Mart günü İzmir’e ulaşan Hasan Basri, Vali vekili Nurettin Paşa ile görüşür. Bu arada İstanbul hükümetinin hakkında tutuklama kararı çıkarttığını öğrenen Hasan Basri Bey, 17 Mart sabahı İzmir’den arkadaşı Pelitköylü Mehmet Cavit Bey ile birlikte gizlice kaçarak Menemen-Bergama-Burhaniye yoluyla Balıkesir’e gelir. Tutuklanma emrinden sonra Balıkesir’de de rahat faaliyetini sürdüremeyen Hasan Basri Bey, bir süre Balıkesir’de saklanır. 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgalinden birkaç gün sonra, 20 Mayıs 1919 günü Kepsut’a geçen Hasan Basri Bey, Kepsut ve Dursunbey’in köylerinde Kürseli İzzet Efe ile birlikte dolaşarak, buralarda Milli Mücadele lehine halkı aydınlatıcı konuşmalar yapar. Yaklaşık altı aylık kırsal alan mücadelesinden sonra, Hasan Basri Bey, 27 Aralık 1919 günü silahlı olarak Balıkesir şehir merkezine gelir. Kendi ifadesiyle kaçaklık dönemi sonra eren Hasan Basri, bu tarihten sonra çalışmalarını Balıkesir’de sürdürür. 23 Nisan 1920’de Ankara’da açılan Birinci TBMM’sine Karesi Mebusu/Milletvekili olarak katılır. Hasan Basri Çantay’ın Milli Mücadeleye katkısı TBMM’de de devam eder. ∙124∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ TBMM’de daha önce Balıkesir seyahatlerinde tanıştığı Burdur Mebusu Mehmet Akif ile birlikte çalışan Hasan Basri Bey’in bilhassa İstiklâl Marşı’nın yazılma süreci ve kabulünde önemli katkıları vardır. Buna ilave olarak TBMM’de milletvekillerinin ve halkın mücadele gücünü arttırıcı konuşma ve müdahaleleri, onu Türk İstiklâl Harbi’nde önemli bir isim hâline getirmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: İstiklâl Harbi’nden sonra, Balıkesir’e dönen Hasan Basri, 1923’ten itibaren çalışmalarını Balıkesir’de sürdürmüştür. Bu dönemde bir yandan Balıkesir’de çıkmakta bulunan Zafer-i Milli ve Türk Dili gibi gazetelerde yazılar ve şiirler yayımlayan Hasan Basri Bey, öte yandan öğretmenlik ve çeşitli eğitim derneklerinde yöneticilik vazifelerinden bulunmuştur. 1928 yılında rahatsızlanan Hasan Basri Bey, rahatsızlığı sebebiyle aynı yıl emekliye ayrılmıştır. Birkaç yıl entelektüel çalışmaları bırakan Hasan Basri, bu sürede ziraat ve ticaretle iştigal etmiştir. Daha sonra yeniden ilmî ve edebî çalışmalarına dönen Hasan Basri Bey, 1934’te çıkan Soyadı Kanunuyla birlikte Çantay son adını almıştır. 1930’lu yıllardan sonra kendisini İslâm dininin öğretilmesi, öğrenilmesi, yaşanması ve yaşatılmasına adayan Hasan Basri Çantay, bir taraftan dini içerikli eserler telif etmiş, diğer yandan çeşitli gazete ve dergilerde hatıra, şiir ve makale türünde yazılar yayımlamıştır. Çantay, zengin dini ve siyasi birikimi, tecrübesi ve güvenilir kişiliğiyle, gerek Balıkesir’de gerekse Türkiye genelinde adından saygıyla söz edilen bir isim hâline gelmiştir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: İstanbul, 3 Aralık 1964. Edirne Kapı Şehitliği. ∙125∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I MEHMET AKİF BEY ∙126∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Mehmet Akif ERSOY. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: İstiklâl Marşı’nın Şairi, Sebilü’rreşat dergisinin sahibi. Ailesi: Babası Müderris İpekli Temiz Tahir Efendi, annesi Boyabatlı Emine Şerife Hanım. Doğum Yeri ve Tarihi: Resmi kayıtlarda Bayramiç/Çanakkale 1873, Gerçekte Sarıgüzel/Fatih/İstanbul 1873. Eğitim Durumu: İlk olarak Fatih civarında Emir Buhari Mahalle Mektebine iki yıl devam etmiş, ardından İptidaî Mektebine gitmiş, daha sonra Fatih Rüştiyesini bitirmiştir. Lise eğitimi için de Mekteb-i İdadi-i Mülkiye’ye devam etmiş, Mülkiye İdadisinin üçüncü sınıfındayken buradan tasdikname alıp Halkalı Baytar Mekteb-i Âlisine başlamış ve Baytar Mektebinden 1893’te birincilikle mezun olmuştur. Mesleği: Baytar. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 1920. Memuriyet Hayatı: Mehmet Akif, 1893’te Ziraat Nezaretinde memuriyet hayatına başlamıştır. Kısa sürelerle Edirne ve Adana başta olmak üzere Anadolu ve Rumeli’de pek çok yerleşim biriminde hayvan hastalıklarıyla ilgili çalışmalar yapmıştır. Bu süreçte memleketi ve memleketin insanını tanıma imkânı elde etmiştir. Bilhassa köylü kesimin sorunlarıyla yakından ilgilenmiştir. Bu arada Halkalı Ziraat Mektebinde Kitabet-i Resmiye dersleri vermiştir. 1908’den sonra bir yandan baytarlık mesleğine devam ederken, öte yandan Darülfünun Edebiyat Şubesinde Osmanlı Edebiyatı dersleri vermiştir. Aynı anda Fatih, Beyazıt ve Süleymaniye camileri kürsülerinde çeşitli konularda vaazlar vermiştir. 1913’te Müdafaa-yi Milliye Heyeti Neşriyat Komisyonuna dahil edilmiştir. Bu komisyonda Recaizade Ekrem Bey, Süleyman Nazif, Abdülhak Hâmit ve Cenap Şehabettin ile birlikte çalışmıştır. Komisyonun görevi halkı edebiyat yoluyla uyandırmak ve aydınlatmaktır. 1913’te Mısır’a ve Medine’ye iki aylık bir seyahat gerçekleştirmiştir. ∙127∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I 1913 yılı sonlarına doğru Baytarlık mesleğinden istifa etmiştir. Yeni Kurulan Teşkilât-ı Mahsusa’ya/Milli İstihbarat Teşkilatı’na katılmıştır. 1914’te Teşkilât-ı Mahsusa görevlisi olarak Berlin’e gitmiştir. Daha sonra yine aynı teşkilatın verdiği görevle 1917’de Arabistan’a gitmiş, Arabistan’da Osmanlı Devletine isyan etme eğiliminde olan Arap kabilelerini bu emellerinden vaz geçirmek için çalışmış ve bu amacında kısmen başarılı olmuştur. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Mehmet Akif 1918’de Şeyhülislamlık Makamına bağlı Darülhikmet-i İslâmiye Cemiyetine başkâtip olarak girmiştir. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşında yenilmesi üzerine, ağır bir mütareke imzalanmıştır. Mondros Mütarekesinden sonra, 15 Mayıs 1919’da İzmir işgal edilmiş, Batı Anadolu bölgemize yönelik işgal genişlemeye başlamıştır. Ülkemize yönelik bu haksız işgal hareketleri Akif’i Milli Mücadeleye katılmaya zorlamıştır. Nitekim İzmir’in işgalini takip eden günlerde Balıkesir’de kıpırdanmaya başlayan işgale karşı direniş hareketleri Mehmet Akif’i de ümitlendirmiş, Mehmet Akif hemen Balıkesir’deki milli direnişe katılmaya karar vermiştir. Bu amaçla birkaç defa Balıkesir’e gelmiş, Balıkesir’de 1920 yılı Ocak ayında Zağnos Paşa Camiinde vaazlar vermiştir. Yine Balıkesir seyahatinde Edremit’e de giden Mehmet Akif, Edremit’te vatansever aydınlarla görüşmüş, Edremit ve Balıkesir halkının Kuva-yi Milliye teşkilâtı etrafında toplanmalarına yönelik telkin, teşvik ve tavsiyelerde bulunmuştur. Akif’in Balıkesir seyahatlerinde görünürdeki görevi, yöneticisi olduğu Sebiürreşat dergisine abone bulmaktadır. Fakat burada asıl amaç, dergiye abone bulmaktan ziyade, halkın Kuva-yi Milliye’ye bakışını tespit etmek, olumsuz bakış açısına sahip olanların bu tavırlarının değişimine katkıda bulunmaktır. Akif’in Balıkesir’deki çalışmaları İstanbul Hükümetinin dikkatini çekmiş ve Mehmet Akif 16 Mayıs 1920’de Devlet memuriyetinden azledilmiştir. Bu tarihten sonra Mehmet Akif Millî Mücadele’ye fiilen katılmıştır. 1920 yılı Ekim ayında İstanbul’dan İnebolu yoluyla Kastamonu’ya gitmiştir. Amacı Ankara’ya ulaşmaktır. 19 Ekim 1920’de Kastamonu’ya ulaşan Mehmet Akif, o gün Kastamonu’da Nasrullah Ağa Camiinde halkı Millî Mücadele’ye katılmaya teşvik eden heyecanlı bir konuşma yapmıştır. Bu ∙128∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ vaazını başka vaazlar takip etmiştir. Akif önce Nasrullah Ağa Camiinde konuşmalar yapmış daha sonra bu konuşmaları Sebiürreşat dergisinde yayımlanmıştır. Akif’in Kastamonu, Çankırı, Ankara ve başka merkezlerde de Millî Mücadele lehine vaazlar verdiği bilinmektedir. Bu vaazlar ayrı basım olarak basılmış, cephedeki askere dağıtılmıştır. Böylece askerin savaşma gücü ve manevi kuvveti arttırılmaya çalışılmıştır. Mehmet Akif konuşmalarında Osmanlı Devletinin düştüğü zor durumu anlatmakta, Sevr Anlaşmasını kabul etmenin devleti sona erdirmek olduğunu izah etmekte, kurtuluş için tek çarenin silaha sarılmak olduğunu vurgulamaktadır. Aynı yıl Kastamonu’dan Ankara’ya geçen Mehmet Akif, çalışmalarını Burdur Mebusu olarak TBMM’de sürdürmüştür. 1920 yılının son aylarında Maarif Vekâleti TBMM hükümetinin bir İstiklâl Marşı’nın olması gerektiği kanaatinden hareketle, İstiklâl Marşı yazılmazı için bir yarışma açmıştır. Yarışma açılmış, fakat söz konusu yarışmada arzu edilen şiir bulunamamıştır. Bunun üzerine devrin Maarif Vekili Hamdullah Suphi, İstiklâl Marşı’nın Mehmet Akif tarafından yazılmasını istemiştir. Ödüllü yarışma olduğu için bu teklifi, Akif geri çevirmiştir. Fakat başta Balıkesir milletvekili Hasan Basri Bey olmak üzere, araya Mehmet Akif’in yakın dostları olan hatırlı kişilerin girmesi ve tahsis edilen ödülün bir hayır kurumuna verilebileceği kanaati üzerine Mehmet Akif, İstiklâl Marşını yazmaya karar vermiştir. Akif İstiklâl Marşı’nı 1921 yılı Şubat ayında tamamlamıştır. Nitekim İstiklâl Marşı 12 Mart 1921’de TBMM’de defalarca okunarak Yeni Türkiye’nin millî marşı olarak kabule dilmiştir. Bu tarihten sonra Mehmet Akif, İstiklâl Marşı şairi olarak anılmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Mehmet Akif I. TBMM’de muhalefet grubu içinde yer almıştır. Bu yüzden İstiklâl Harbi’nin sona ermesinden sonra oluşturulan II. TBMM’ye girememiştir. Mehmet Akif İslâm idealini benimsemiştir. İslâm birliği düşüncesine bağlıdır. Buna karşılık yeni Türkiye Cumhuriyeti İslâm birliği idealinin benimsememiş; laik ve Batıcı bir devlet hukukunu arzulamıştır. Ayrıca felsefî anlamda Türkçülük ve Batıcılık düşüncelerini temel almıştır. ∙129∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Bu bakımdan yeni devletin üzerine bina edildiği hedeflerle Akif’in idealleri arasında uyuşmazlık ortaya çıkmıştır. Akif de bu sebeple 1923 yılında Mısır Hidivi Abbas Halim Paşa’nın daveti üzerine Mısır’a gitmiştir. Kışı Mısır’da geçirmiştir. 1923’ten sonra birkaç yıl kışları Mısır’da yazları İstanbul’da yaşamıştır. 1926 yılı kışından itibaren sürekli Mısır’da ikamet etmeye karar vermiştir. Bu sıralar Kahire Üniversitesinde Türk Edebiyatı dersleri vermiştir. Bir taraftan da Türkiye Cumhuriyeti Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kendisine görev olarak verilen Kur’ân-ı Kerîm’i Türkçe’ye tercüme etme işiyle ilgilenmiştir. Mehmet Akif 1935’te rahatsızlanmıştır. Tedavi için Kahire’den Beyrut’a gitmiştir. Sıtmaya yakalanmıştır. Zamanla hastalığının derecesi artmıştır. Vatan toprağından uzakta ölmekten korkmuştur. Hastalığına Siroz teşhisi konulmuştur. Bunun üzerine İstanbul’a dönmüş ve bir süre tedavi görmüştür. Fakat durumu gittikçe kötüleşmiş, Akif iyileşememiştir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: İstanbul, 27 Aralık 1936, Edirnekapı Şehitliği. ∙130∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ MUSTAFA HAYRETTİN BEY ∙131∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Mustafa Hayrettin KARAN. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, İlk Milis Müfrezesi Levazım Müdürü. Ailesi: Babası Hakkı Efendi, annesi ise Nazife Hanımdır. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1890. Eğitim Durumu: İlk ve ortaokulu Balıkesir’de tamamlayan Mustafa Hayrettin, İdadî tahsili için Bursa’ya gitmiştir. 1903’te İdadiyi bitirip Mekteb-i Mülkiye sınavlarına hazırlanırken, sağlığı bozulmuş ve eğitim hayatını yarım bırakmak zorunda kalmıştır. Mesleği: Gazeteci. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Ailesi Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: Balıkesir Ziraat Bankası Tahakkuk memuru olarak memuriyet hayatına başlayan Hayrettin Karan, iki yıl kadar Ziraat Bankasında çalıştıktan sonra, kendi isteğiyle Ayvalık Mahkemesi Kâtipliğine tayin edilmiştir. 1914’te askerlik hizmetini yerine getirmek için orduya katılan Mustafa Hayrettin, Birinci Dünya Savaşında Çanakkale Muharebelerine katılmış, daha sonra Suriye Cephesinde görev almıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Mütarekeden sonra Balıkesir’e dönen Mustafa Hayrettin, Balıkesir’de Kuva-yi Milliye teşkilatında aktif olarak çalışmalara başlamıştır. İlk olarak Balıkesir’de kurulan Kuva-yi Milliye teşkilatına yedek subay olarak giren Hayrettin Bey, Ayvalık-Soma-Akhisar cephe hattında Balıkesir işgal edilene kadar savaşmıştır. Zarbalı Hulusi Bey’in komutasında kurulan ilk milis birliğinde bölük komutanlığı ve levazım müdürlüğü vazifelerini başarıyla yürütmüştür. Mustafa Hayrettin, aynı zamanda Anzavur isyanın bastırılmasında da fiilen görev yapan isimlerden birisidir. Balıkesir düştükten sonra da Kuva-yi Milliye birlikleri içinde Yunan’a karşı savaşan Mustafa Hayrettin Bey, Kazım Paşa’nın( Özalp) emirleriyle Bilecik ve Söğüt bölgesinde Milli teşkilat bünyesinde önemli hizmetlerde bulunmuş- ∙132∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ tur. Ardından Milli Savunma Bakanlığı emrine giren Hayrettin Bey, bir ara Milli Savunma Bakanlığı özel kaleminde de çalışmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Hayrettin Bey, İstiklâl Harbi’nin zaferle sonuçlanmasından sonra, Balıkesir’e dönmüş, Ekim 1922-Şubat 1925 yılları arasında Balıkesir Belediye Başkanlığı vazifesinde bulunmuştur. Bu arada devrin iktidar partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkası Vilayet teşkilatında da çalışmalarını sürdüren Hayrettin Karan, özellikler Atatürk ve İnönü dönemlerinde Balıkesir’in en etkili isimlerinden birisi hâline gelmiştir. Mustafa Hayrettin’in Milli Mücadeledeki çalışmalarından sonra, Balıkesir için en etkili ve en kalıcı çalışması Türk Dili gazetesini çıkarmış olmasıdır. 18 Mayıs 1926’da ilk sayısı yayımlanan Türk Dili Balıkesir’in en etkili gazetelerinden birisidir. Günlük olarak ve bazen dört, bazen sekiz sayfaya kadar yayımlanan Türk Dili gazetesi, 1928 yılı 30 Aralığına kadar eski harflerle, 1 Ocak 1929’dan itibaren yeni harflerle yayımlanmıştır. Gazetenin sahibi ve başyazarı Hayrettin Karan’dır. 27 yıldan fazla bir süre gazetenin sahibi ve başyazar olarak hizmet veren Hayrettin Karan, gazeteyi 21 Mart 1951 tarihinde Balıkesir basının önemli isimlerinden birisi olan Cevdet Demiray’a devretmiştir. 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile Karan soy ismini alan Mustafa Hayrettin, aynı zaman TBMM’nde IV. Dönemde Bilecik, V., VI., ve VIII. Dönemlerde ise Balıkesir’den milletvekili olarak görev yapmıştır. Aynı zamanda Kara Mehmet adlı basılmış bir romanı olan Hayrettin Karan, 18 Aralık 1964’te vefat etmiş ve Cebeci Asri Mezarlığına defnedilmiştir Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Ankara, 18 Aralık 1964, Cebeci Asrî Mezarlığı. ∙133∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I RUHİ NACİ BEY ∙134∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Ruhi Naci SAĞDIÇ. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Edremit Kuva-yi Milliyesi Kâtibi. Ailesi: Babası Dava Vekili Kâsım Naci Efendi, annesi Mukaddes Hanım’dır. Doğum Yeri ve Tarihi: Edremit, 1895. Eğitim Durumu: Edremit İptidaî Mektebi’nde eğitimine başlamıştır. Ardından Karesi Sultanisi’ne/Balıkesir Lisesi girmiştir. 1914’te Balıkesir Lisesi’nden mezun olmuş, yükseköğrenim için İstanbul’a gitmiştir. Darülfünun’da önce ilâhiyat, ardından Hukuk okumuş, fakat Birinci Dünya Savaşının başlaması üzerine mezun olamadan askere alınmıştır. Mesleği: Şair, yazar ve çeşitli kurumlarda yöneticilik. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Aile 93 Harbinde Edremit’e yerleşmiştir. Ruhi Naci Edremit’te doğmuştur ve Edremitlidir. Memuriyet Hayatı: İstanbul Üniversitesini yarıda bırakıp askere alınan Ruhi Naci, önce Yıldız’daki Orhaniye Kışlasında Küçük Zabit Mektebinde askeri eğitime alınmıştır. Burada Bölük yazıcılığı görevine getirilmiş, cepheye gönderilmemiştir. Üç yıl sonra Edremit Ahz-ı Asker Şubesine tayin edilir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Edremit’e döndükten sonra, Ruhi Naci Bey Edremit’in vatan sever kaymakamı Köprülü Hamdi Bey ile yakın temas içinde çalışır. O zamanlar Edremit Körfezinin İtalyanlara verileceğine dair bir söylenti çıkmıştır. Bunun üzerine Edremit’te 21 Mart 1919 Çarşamba günü bir açık hava toplantısı yapılır. Ruhi Naci, bu mitingde heyecanlı bir konuşma yapar. Mitingi takip eden günlerde Edremit İdman Yurdunda, şehrin ileri gelenleriyle bir toplantı düzenlenir. Toplantıda Edremit Kuva-yi Milliye teşkilatı kurulur. Teşkilâtın başkanlığına Seyitzade Seyit Bey, genel sekreterliğine ise Ruhi Naci Bey getirilmiştir. Bu tarihten sonra Ruhi Naci Bey Kuva-yi Milliye teşkilatının başarılı olması için bütün gücüyle çalışmıştır. Bilhassa Ayva∙135∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I lık’ın işgali üzerine, cephede savaşan askerlerin ihtiyaçlarının giderilmesinde Ruhi Naci’nin önemli hizmetleri olmuştur. Cepheye asker toplamak, askerlerin iaşesini sağlamak, onlara silah temin etmek vb. pek çok alanda Ruhi Naci ciddi gayretler göstermiştir. Ruhi Naci, baba dostu Yazıcızade Hakkı Bey’in zeytinlerini satmak için özel bir izinle Yunan işgali altındaki İzmir’e gitmiştir. O İzmir’deyken, Yunalılar Edremit’i işgal etmişler ve Edremitli pek çok vatanseveri tutuklayıp İzmir’e götürmüşlerdir. İzmir’de Edremitli esirlerin olduğunu öğrenen Ruhi Naci Bey, bu esirlerin kurtulması için çabalamış, bunda da muvaffak olmuştur. İzmir günlerinde, İzmir’deki Türk çevrelerle ilişkiler geliştiren Ruhi Naci Bey, o zamanlar İzmir’de çıkmakta bulunan Ahenk, Sada-yı Hak ve Islahat gibi gazetelerde yazılar ve şiirler yayımlamıştır. Bir ara İzmir’de tasavvufa yönelen Ruhi Naci, bu zor günlerde huzuru tasavvufta arama yoluna gitmiştir. İzmir’de Balıkesir’e dönen Ruhi Naci, Anadolu’ya geçmek istemişse de bunda başarılı olamamış ve tekrar Edremit’e dönmüştür. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Büyük zaferden sonra Edremit’i yönetmek üzere oluşturulan komisyona seçilen Ruhi Naci, 1925’te Balıkesir Vilayet Encümen Heyetine Edremit mümessili olarak katılmıştır. Balıkesir’de olduğu sürede Balıkesir’deki edebiyat çevreleriyle yakın temasa geçen Ruhi Naci Bey, o dönemde Balıkesir’de çıkan Dilek, Çağlayan ve ırmak gibi dergilerde yazı ve şiirler yayımlamıştır. 1939 yılında Devlet Deniz Yolları Akçay Acenteliğinde çalışmaya başlayan Ruhi Naci, daha sonra Havran Tarım Satış Kooperatifi Müdürü olarak atanmıştır. Ölüm Yeri ve Tarihi: Edremit, 1957. ∙136∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Hukukçular ∙137∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙138∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ AHMET SÜREYYA BEY ∙139∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Ahmet Süreyya ÖRGEEVREN. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Ayvalık Cephesi Kumandanı. Ailesi: Babası Çavdaroğlu ailesinden Hilmi Efendi, annesi ise Hasibe Hanım’dır. Doğum Yeri ve Tarihi: Sındırgı, 13 Nisan 1888. Eğitim Durumu: 1906’da Bursa İdadisinden mezun olmuştur. Aynı yıl İstanbul’da Mekteb-i Hukuk’a kayıt olan Ahmet Süreyya, 1910’da Mekteb-i Hukuk’u pekiyi dereceyle bitirmiştir. Mesleği: Savcı-Hakim. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: 26 Kasım 1910’da Razlık Müddeiumumiliği/ Savcılığı, 27 Mayıs 1911’de Taşoz Savcılığı, 31 Aralık 1912’de Taşoz adasının Yunanlılar tarafından işgal edilmesi üzerine, bir ay süreyle Yunanistan’da esaret, 29 Ocak 1912’de Edremit Savcılığı, 10 Ağustos 1913’te Karaisalı Bidayet Mahkemesi Başkanlığı, dört ay sonra, Hayrabolu hakim yardımcılığı (3 Ekim 1913), 11 Aralık 1913’te İzmir’de serbest avukatlık, 1914’te Askerlik Hizmeti için 4. Ordu emrinde yedek subaylık, Der’a /Derga Menzil Hastanesinde İnzibat Komutan Yardımcılığı, 4. Ordu Karargâhı Levazım İkinci Kızım Amirliği. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Ahmet Süreyya Bey, askerlik dönüşünde, hukuk ihtisası için Almanya’ya gitmek istemiş, fakat Mondros Mütarekesinden sonra yollar kapandığı için Almanya’ya gidememiştir. 6 Mayıs 1919’da Aydın Sulh Hakimliğine tayin edilen Ahmet Süreyya, İzmir ve Aydın’ın işgali üzerine başlangıçta görev yerine gidememiştir. Daha sonra Yunan işgali altında Aydın’da yaklaşık altı ay hakimlik hizmetinde bulunan Ahmet Süreyya Bey’in Kuva-yi Milliye’ye katılışı tam da bu döneme rast gelir. 1919 yılı ortalarında işgal altındaki Aydın’da hakimlik yapamayacağını anlayan Ahmet Süreyya Bey, Aydın’da kaçarak Nazilli’ye gelmiş, oradan da aldığı bir emirle Söke ∙140∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ mahkemesinde çalışmaya başlamıştır. Bu sırada hakimlikten istifa ederek, Nazilli ve Söke’de bir yandan serbest avukatlık yapmış, öte yandan Kuva-yi Milliye ile ilgili çalışmalarına hız vermiştir. Söke’nin de işgal edilmesi üzerine Muğla’ya gelen Ahmet Süreyya, Muğla’da 50 kişilik bir müfreze birliği kurarak silahlandırmış, böylece Yunan işgaline karşı Güney Ege’de silahlı mücadeleye başlamıştır. Emrine 23 kişilik bir birlik daha verilen Ahmet Süreyya, bu kuvvetlerle Söke civarındaki Yunan birliklerine karşı taarruza geçmiş, 4-5 Eylül 1922 gecesi Menderes nehrini geçerek Söke’yi Yunanlı işgalcilerinden kurtarmıştır. Daha sonra Balatçı, Çirkince/Şirince, Ayasluğ/Kuşadası, Torbalı ve Seydiköy üzerinde Yunan işgal kuvvetlerini takip etmiş, Yunan işgalcilerini İzmir’e kadar kovalamıştır. Emrindeki birliklerle 23 Eylül 1922 sabahı İzmir’e ulaşan Ahmet Süreyya Bey, İzmir’in kurtuluşundan sonra müfrezesindeki birlikleri dağıtmış, ordudan ayrılarak yeniden İzmir’de serbest avukatlık yapmaya başlamıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Kurtuluştan sonra, II. TBMM’ye Balıkesir milletvekili olarak katılan Ahmet Süreyya, Atatürk döneminin etkin siyasetçilerinden birisidir. TBMM’de Adliye, Anayasa, Layiha ve Tütün ve Sigara Kağıdı İnhisarını Tetkik Komisyonlarında çalışan Ahmet Süreyya Bey, 7 Mart 1925’te Şark İstiklâl Mahkemesi Savcılığı’na tayin edilmiştir. Şeyh Sait’in Diyarbakır’da yargılandığı davada da savcılık vazifesi yapan Ahmet Süreyya Bey, TBMM’de Emval-i Metruke, Hıyanet-i Vataniye, Teşkilât-ı Esasiye, Mücahede-yi Milliye ve Dahili Nizamname konularında Kanun teklifleri vermiş, 75 değişik konuda 243 konuşma yapmıştır. TBMM’de çeşitli aralıklarla Balıkesir, Aksaray ve Bitlis milletvekili olarak görev yapan Ahmet Süreyya, 1934’teki Soyadı Kanunu ile Örgeevren soy ismini almıştır. Eserleri: Ahmet Süreyya’nın birisi Hatıra, biri roman ve biri şiir kitabı olmak üzere yayımlandığı bilinen üç kitabı vardır. Ölüm Yeri ve Tarihi: İstanbul, 7 Ağustos 1969, Kartal Mezarlığı. ∙141∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I AHMET VEHBİ BEY ∙142∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Ahmet Vehbi ÇIKRIKÇI. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye heyet-i Merkeziye Azası. Ailesi: Bilinmiyor. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir. Eğitim Durumu: Kaynaklarda ilk ve orta öğrenimini Balıkesir’de tamamladığı, daha sonra Hukuk eğitimi gördüğüne dair bilgilere rastlanmaktadır. Mesleği: Avukat-Hakim. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: Kuva-yi Milliye’ye kadar memurluk yapmamış, İzmir’de serbest avukatlıkla geçimini sağlamıştır, çeşitli Türkçü cemiyetlerde görev almıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: İzmir’in Yunalılar tarafından işgal edilmesinden sonra, Okuma Yurdunda yapılan toplantıya katılmış, yabancı misyonlara protesto telgrafı çekecek heyet içinde yer almıştır. 18 Mayıs 1919’da düzenlenen Alaca Mescit toplantısına da katılan Ahmet Vehbi Bey, toplantıda oluşturulan Balıkesir Kuva-yi Milliyesi Heyet-i Merkeziyesi içinde yer alır. 3 Haziran’da II. Alaca Mescit toplantısına da katılan Ahmet Vehbi Bey, Kuva-yi Milliye teşkilatı tarafından oluşturulan müfrezede bölük komutanlığı yapmış, cephelerde savaşmış, Anzavur ayaklanmasını bastıran birlikler içinde yer almıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Büyük zaferden sonra, avukatlık, hakimlik vb. görevlerde bulunmuştur. Erdek’te adına bir Anadolu İmam-Hatip Lisesi vardır. ∙143∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I HÜSEYİN VASIF BEY ∙144∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Hüseyin Vasıf ÇINAR. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye heyet-i Merkeziye Azası, İzmir’e Doğru Gazetesi Sahibi. Ailesi: Babası Abdullah Bey, annesi Sıddıka Hanımdır. Doğum Yeri ve Tarihi: İzmir, 1892. Eğitim Durumu: İlkokul, ortaokul ve liseyi İzmir’de tamamlayan Vasıf Çınar, 1910’da yüksek öğrenim için İstanbul’a gitmiş ve Mekteb-i Hukuk’a kaydolmuştur. Hukuk Fakültesinden 1916’da mezun olmuştur. Mesleği: Avukat. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 19 Eylül 1919. Memuriyet Hayatı: Kuva-yi Milliye’ye kadar memurluk yapmamış, İzmir’de serbest avukatlıkla geçimini sağlamıştır, çeşitli Türkçü cemiyetlerde görev almıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Vasıf Çınar, 1919’da İzmir’in işgal tehlikesinin ortaya çıkması üzerine arkadaşlarıyla birlikte, işgale karşı millî bir direniş örgütlemeye çalışmıştır. Bir ara İzmir Türk Ocağı başkanlığı görevini yapan Vasıf Çınar, kardeşi Esat Çınar ve arkadaşı Mustafa Necati ile birlikte İzmir’den kaçarak önce İstanbul’a ardından Balıkesir’e gelmiştir. Vasıf Çınar’ın Balıkesir’deki millî direniş hareketine katkıları bu sırada başlar. Vasıf Çınar, Balıkesir’de İzmir Şimali Mıntıkası Heyet-i Merkeziyesi’ndeki çalışmaları ile kardeşi Esat Çınar ve Mustafa Necati ile birlikte Balıkesir’de yayımladıkları İzmir’e Doğru gazetesindeki yazılarıyla adından söz ettirmiştir. 16 Teşrinisani 1335/16 Kasım 1919-27 Haziran 1336/27 Haziran 1920 tarihleri arasında 74 sayı çıkan İzmir’e Doğru Kuvâ-yi Milliye taraftarı bir süreli yayındır. Karesi Matbaasında basılan İzmir’e Doğru’nun başyazarı Mustafa Necati Bey (1892-1 Ocak 1929), imtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü Hüseyin Vasıf Bey (1892-1 Haziran 1935), yazı işleri müdürü ise Mehmet Esat Bey’dir (1894-16 Şubat 1975). Mehmet Esat Bey’in, arkadaşı Musta- ∙145∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I fa Necati Bey ile birlikte 1920 yılı Ocak ayından itibaren Balıkesir’de bir avukatlık bürosu açarak serbest avukatlık yapmaya başlamalarıyla birlikte, gazete ile ilgili kararlar büyük ölçüde bu iki arkadaşın Hükümet Caddesinde açtıkları yazıhanede hazırlanmıştır. Burada gazetenin başyazarı Mustafa Necati Bey’in 1920 yılı Ocak ayında Balıkesir Barosunun ikinci başkanlığına seçildiğini, Mehmet Esat Bey’in baronun yönetim kuruluna alındığını belirtmek gerekir. Mustafa Necati Bey’in Nisan 1336/1920’de Meclis-i Kebir-i Millî’ye (Türkiye Büyük Millet Meclisi) Saruhan Azası seçilmesi üzerine 57. sayıdan itibaren gazetenin başyazarlığına Hüseyin Vasıf Bey geçmiştir. Hüseyin Vasıf Bey’in başyazarlığı gazetenin yayın politikasında herhangi bir değişime sebep olmamış, gazete çıkış anında belirlenen yayın ilkelerine bağlı kalmaya devam etmiştir. İzmir’e doğru gazetesinde Hüseyin Vasıf’ın 20 tane makalesi yayımlanmıştır. Bu yazılara bir bütün olarak bakıldığında söz konusu yazılarının hemen tamamının Millî Mücadele’yi destekleyen, Türk milletinin menfaatlerini koruyan ve Türk milletinin bağımsız yaşama arzularını öne çıkaran yazılar olduğu görülür. Gazete Mustafa Necati Bey ile Hüseyin Vasıf Bey’in çabalarıyla yayımlandığı için, gazetenin milli hassasiyetlere önem veren bir yayın politikası benimsemesinde, Hüseyin Vasıf Bey’in önemli katkılarının bulunduğu kesindir. İzmir’e Doğru, Balıkesir’de II. Meşrutiyetten İşgale kadar çıkan gazetelerin en önemlilerinden birisidir. Bu bakımdan İzmir’e Doğru gazetesinin sadece Balıkesir tarihi ve kültürü açısından değil, aynı zamanda Türkiye’nin ve İstiklâl Savaşı’nın tarihi açısından da ayrı bir yeri vardır. Gazetenin, bu duruma gelmesinde Hüseyin Vasıf Bey’in önemli emeği bulunmaktadır. Balıkesir’in 30 Haziran 1920’de Yunan işgal kuvvetleri tarafından işgal edilmesi üzerine, Vasıf Bey de Ankara’ya geçer ve Ankara’da Maarif Vekâleti Kalem-i Mahsus müdürü olur. Ankara’da arkadaşlarıyla birlikte İzmir Yurdu derneğini kuran Hüseyin Vasıf Bey, İzmir’in kurtuluşundan hemen sonra İzmir’e döner. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: İzmir’de Milli Eğitim ∙146∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Müdürü olarak göreve başlayan Hüseyin Vasıf, İzmir’in kurtuluşunu takip eden günlerde İzmir’deki eğitim kurumlarının teşkilatlanma ve örgütlenmesi konusunda önemli çalışmalar yapmıştır. II. Dönem TBMM’ye Manisa Mebusu olarak giren Hüseyin Vasıf Bey, 6 Mart 1924’te Maarif Vekilliğine getirilmiş, fakat Maarif Vekilliğinde fazla kalmamıştır. 26 Ekim 1925’te Prag Büyükelçiliğine atanan Hüseyin Vasıf Bey, 1927’de Budapeşte, 1928’de Moskova Büyükelçiliğine tayin edilmiştir. 23 Şubat 1929’da yeniden milletvekili olarak TBMM’ye dönen Hüseyin Vasıf, 17 Eylül 1934’te tekrar Moskova Büyükelçiliğine getirilmiştir. 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile Çınar soy ismini alan Vasıf Çınar’ın Moskova Büyükelçiliği görevi fazla sürmemiştir. Hüseyin Vasıf Çınar, kendisinden çok iş beklendiği bir dönemde bağırsak hastalığına yakalanmış, ne yazık ki henüz genç denilebilecek bir yaşta vefat etmiştir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Moskova, 1 Haziran 1935. Ankara Cebeci Asrî Mezarlığı. ∙147∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I KADI MUHARREM EFENDİ ∙148∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Muharrem SAYLAN. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Bigadiç Kuva-yi Milliyesi. Ailesi: Babası Bigadiç’in önceki müftülerinden İsmail Efendi, annesi Münire Hanım’dır. Doğum Tarihi: Bigadiç, 1871. Eğitim Durumu: Medrese tahsili görmüştür. İstanbul Medreselerinde eğitim almıştır.. Mesleği: Kadı. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir-Bigadiçlidir. Memuriyet Hayatı: Bigadiç’te kadılık yaptığı bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nin Bigadiç’e atadığı son kadıdır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Kurtuluş Savaşı yıllarında sürekli Kuva-yi Milliye kuvvetlerinin yanında yer almış, onları desteklemiştir. 4 Eylül’de 1922’de Bigadiç’in Yunan işgalinde kurtuluş günü, Bigadiç’e giriş yapan İbrahim Ethem Bey’i bir şükran levhası asarak karşılamaya gelen heyet arasında yer almıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile Saylan son ismini almıştır. Kurtuluş Savaşından sonraki faaliyeti bilinmemektedir. Ölüm Tarihi: 1941. ∙149∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I MUSTAFA NECATİ BEY ∙150∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Mustafa Necati. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye azası, İzmir’e Doğru gazetesi sahibi, Balıkesir Barosu kurucusu ve başkan yardımcısı. Ailesi: Darende’den İzmir’e göç etmiş köklü bir aile. Doğum Yeri ve Tarihi: İzmir, 1894. Eğitim Durumu: İlköğrenim İzmir, İzmir İdadîsi (Mezuniyet: 1909) Mekteb-i Hukuk (Mezuniyet: 1913). Mesleği: Avukat. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 19 Eylül 1919. Memuriyet Hayatı: Kuva-yi Milliye’ye kadar memurluk yapmamış, İzmir’de serbest avukatlıkla geçimini sağlamıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Mustafa Necati Bey, mütareke döneminin karışık ve bunalımlı ortamında Batı Anadolu’daki Türk varlığının hukuku ve milli direniş konusunda bölgenin en duyarlı ve uyanık aydınlarından birisidir. O, Balıkesir’e gelmeden önce, 1918-1919 yıllarında İzmir’de İhtiyat Zâbitân-ı Teavün Cemiyeti, İzmir Demiryolları İslâm Memurîn-i Teavün Cemiyeti, İzmir Müdafaa-yı Hukuk Cemiyeti gibi cemiyetlerin kurulmasında öncülük yapmış, İzmir Türk Ocağının faaliyetlerinde, İzmir’in işgaline karşı Redd-i İlhak Beyannamesinin yazımında aktif olarak çalışmıştır. Bu faaliyetler, kısa sürede dikkat çekmiş, İzmir’in işgalinden sonra Mustafa Necati, Yunanların baskısı yüzünden İzmir’den kaçmak zorunda kalmıştır. Mustafa Necati Bey, kardeşi Hüsnü ile birlikte önce İstanbul’a gitmiştir. İstanbul’da İzmir’den arkadaşları olan Vasıf ve Esat beylerle buluşmuştur. 19 Eylül 1919’da memur olarak Balıkesir’e gelmiştir. 19 Eylül 1919 ile 27 Haziran 1919 tarihleri arasında yaklaşık 10 ay Balıkesir’de kalmıştır. Mustafa Necati Bey’in bu süreçte Balıkesir’de gelişen Milli Kurtuluş hareketinde önemli katkıları olmuştur. Balıkesir’e gelir gelmez, hemen Balıkesir Kuva-yi Milliye teşkilatına katılan Mustafa Necati Bey, ilk olarak Balıkesir’de okuma yurdundaki Kuva-yi Milliye ∙151∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Karargâhında çalışmaya başlamıştır. Bu arada bizzat cephelerde savaşlara katılan bu vatansever Türk aydını, Aznavur kuvvetlerine karşı Balıkesir Kuva-yi Milliyesi’nin oluşturduğu takip müfrezesine bizzat yer almıştır. Fakat Mustafa Necati Bey’in Balıkesir’deki asıl faaliyeti, İzmir’e Doğru gazetesini çıkaran heyetin başında yer almasıdır. İzmir’e Doğru gazetesi 16 Kasım 1919-27 Haziran 1920 tarihleri arasında 74 sayı çıkmış Kuvâ-yi Milliye taraftarı bir süreli yayındır. Gazetenin idare yeri Balıkesir’de Kuva-yi Milliye Karargâhı’ndaki özel dairedir. İzmir’e Doğru bazen haftada iki bazen de haftada üç sayı olarak yayımlanmıştır. Gazetenin 11 Aralık 1919 tarihli 8. sayısında 28 Ekim 1919’da Balıkesir Belediye Meydanında İzmir’in işgalini lanetlemek üzere düzenlenen mitingden bir manzaranın fotoğrafı yayımlanmıştır. Balıkesir Vilayet Matbaasında basılan İzmir’e Doğru’nun başyazarı Mustafa Necati Bey’dir. Gazetenin imtiyaz sahibi ve sorumlu müdürü Hüseyin Vasıf Bey, yazı işleri müdürü ise Mehmet Esat Bey’dir. Mustafa Necati Bey ile Mehmet Esat Bey’in 1920 yılı Ocak ayından itibaren Balıkesir’de bir avukatlık bürosu açarak serbest avukatlık yapmaya başlamalarıyla birlikte, gazete ile ilgili kararlar büyük ölçüde bu iki arkadaşın Hükümet Caddesinde açtıkları yazıhanede hazırlanmıştır Gazetenin Başyazarı Mustafa Necati Bey, 1920 yılı Ocak ayında Balıkesir Barosunun ikinci başkanlığına seçilmiştir. Mustafa Necati Bey, Nisan 1336/1920’de Meclis-i Kebir-i Millî’ye (Türkiye Büyük Millet Meclisi) Saruhan Azası seçilmiş ve 29 Nisan 1336/1920’de Balıkesir’den ayrılmıştır. Bu sebeple Mustafa Necati Bey 57. sayıdan itibaren, İzmir’e Doğru gazetesinin başyazarlığını Hüseyin Vasıf Bey’e bırakmıştır. Mustafa Necati Bey İzmir’e Doğru Gazetesini âmâl-i milliyeyi müdafaa edecek yazıları yayımlamak üzere çıkarmıştır. Gazete aynı zamanda hareket-i Milliye’nin hadîm ve mürevvici bir yayın organıdır. Daha açık bir ifadeyle Türk milletinin millî emellerini savunmak üzere çıkan İzmir’e Doğru Mustafa Kemâl Paşa’nın önderliğinde başlayan Millî Mücadele’nin hizmetkârı ve taraftarı olan bir gazetedir. ∙152∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ İzmir’e Doğru gazetesinde Mustafa Necati Bey’in 23 yazısı yayımlanmıştır. Ayrıca gazetede imzasız olarak yayımlanmış 14 makale daha vardır ki bu makalelerin de gazetenin başyazarı Mustafa Necati Bey’e ait olduğunu tahmin etmek zor değildir. Mustafa Necati Bey’in din, millet, hürriyet, istiklâl, hak, adalet, namus gibi fikirleri ele aldığı zengin içerikli makaleleri, Kuva-yi Milliye bilincinin yaygınlaşmasında etkili olmuştur. Mustafa Necati Bey’in İzmir’e Doğru gazetesinde yayımlanan yazılarına bir bütün olarak bakılırsa, bunların hemen tamamının Millî Mücadele’yi destekleyen, Türk milletinin menfaatlerini koruyan ve Türk milletinin bağımsız yaşama arzularını öne çıkaran yazılar olduğu görülür. Bu bakımdan İzmir’e Doğru gazetesinin sadece Balıkesir tarihi ve kültürü açısından değil, Türkiye’nin ve İstiklâl Savaşı’nın tarihi açısından da ayrı bir yeri vardır. Gazetenin son ve 74. sayısı 27 Haziran 1920’de çıkmış, gazete 30 Haziran 1920’de Balıkesir’in Yunanlılar tarafından işgali dolayısıyla bir daha yayımlanamamıştır. Mustafa Necati Bey, Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisine Saruhan Mebusu olarak seçilmiş ve bu sebeple 29 Nisan 1920’de Balıkesir’den ayrılmıştır. Necati Bey, Ankara devresinde oldukça yoğun bir çalışma sürecine girmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasından sonra çalışmalarını TBMM’de sürdüren Mustafa Necati Bey, hukukçu, siyasetçi, eğitimci ve teşkilâtçı yönleriyle dikkati çekmektedir. Cumhuriyet’ten sonra Mustafa Necati Bey’in hizmetleri unutulmamış, onun adı ölümünden sonra Balıkesir’deki Muallim Mektebine (Necatibey Eğitim Fakültesi) verilmiştir. Ölüm Yeri ve Tarihi: Ankara, 1 Ocak 1929. ∙153∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙154∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Sağlıkçılar ∙155∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙156∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ ECZACI MUZAFFER SÜREYYA BEY ∙157∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Muzaffer AKPINAR. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Edremit İdman Yurdu Mensubu, Kuva-yi Milliye’ci. Ailesi: Babası Reji Müdürü Süreyya Bey (d. 1865-öl. 1919), annesi Pervin Hanım (Akpınar) (d. 1875-öl. 1947)’dır. Ayvalık Ceza Hakimi Şevki Bey’in kızı Leman Hanım ile evlidir. Doğum Yeri ve Tarihi: Rodos, 1891. Eğitim Durumu: Eczacılık eğitimi almıştır. Mesleği: Eczacı. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Bilinmemektedir. Memuriyet Hayatı: İstiklâl Harbi’nden önce memurluk yaptığına dair bir bilgi bulunamamıştır. Edremit’te serbest eczacılık yaptığı tahmin edilmektedir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Muzaffer Süreyya Bey, 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgalinden sonra Edremit ve civarında oluşturulan Kuva-yi Milliye teşkilatının önde gelen isimlerinden birisidir. Ayrıca Yunan işgali zamanında Edremit İdman Yurdunun yöneticisi olarak görev yapmış, Edremit ve civarındaki Kuva-yi Milliye’cilerle birlikte çalışmıştır. Bu sebeple Yunan İşgal Kumandanlığının dikkatini çeken Muzaffer Süreyya Bey, işgalciler tarafından tutuklanmış ve işgalcilerin hapishanelerinde ağır işkencelere maruz kalmıştır. 2 Eylül 1922’de Ayvalık-Midilli-İzmir yoluyla Pire Limanı’na götürülmüş, oradan da Lösye Usera Karargâhı’nda gönderilmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Büyük Zafer’den sonra, Esir Mübadelesi Anlaşması’yla, Yurda dönen Muzaffer Süreyya Bey, Edremit’e gelmiş ve Edremit Eczanesi açmıştır. Yine Edremit’te Edremit Türk Ocağının da bir süre başkanlığını yapan Muzaffer Süreyya Bey, IV., VI., VII., ve VIII. Dönemlerden Balıkesir Milletvekili olarak TBMM’de görev almıştır. 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile Akpınar soyadını almıştır. Muzaffer Akpınar, 9 Mart 1955’te vefat etmiştir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Edremit, 9 Mart 1955, Edremit Şehir Mezarlığı. ∙158∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ HASAN KÂMİL BEY ∙159∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Hasan Kâmil ORMANLI. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Havran Kuva-yi Milliye Hastanesi Doktoru. Ailesi: Babası Hasan Efendi, annesi Ayşe Hanım’dır. Doğum Tarihi: Havran, 1863. Eğitim Durumu: Babasını erken yaşta kaybeden Kâmil Bey büyük kardeşi himaye edip okutmuştur. Eğitimini Beyrut’ta bir Fransız mektebinde tamamlayan Hasan Kâmil, Fransızca, Arapça ve İngilizce bilmektedir. Mesleği: Doktor. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir/Havranlıdır. Memuriyet Hayatı: Havran ve Edremit’te doktorluk yaptığı bilinmektedir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: İzmir ve Balıkesir kongrelerine Edremit temsilcisi olarak katılan Hasan Kâmil Bey, Havran’da Kuva-yi Milliye Hastanesi’nde doktor olarak çalışmıştır. Edremit’i ve Havran’ı işgal eden Yunan işgal kuvvetleri tarafından tutuklanan Hasan Kâmil Bey, uzun süre hapsedilmiş, daha sonra da göz hapsinde tutulmuştur. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Havran’ın kurtuluşundan sonra, elindeki bütün imkânları Türk ordusunun emrine veren Hasan Kâmil Bey, 1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu ile Ormanlı soy ismini almıştır. Hasan Kâmil Ormanlı, İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiştir. Ölüm Yeri ve Tarihi: Havran, 24 Ağustos 1947. ∙160∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Yerel Yönetİcİler ve İş Adamları ∙161∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙162∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ ARAPZADE SAADETTİN BEY ∙163∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Saadettin SERPEN. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası. Ailesi: Ailesinin Mısır Hidivi Mehmet Ali Paşa’nın 1831’de Kütahya’ya kadar geldiği dönemde, Mehmet Ali Paşa ile birlikte Mısır’dan geldiğine dair rivayetler vardır. Saadettin Bey, çevrede Arapzâde Saadettin Bey olarak anılmaktadır. Balya’ya bağlı Müstecap köyünden Zehra Hanım ile evlenmiştir. Bu evlilikten beş çocuğu olan Arapzâde Saadettin’in büyük oğlu Salih Serpen (1311-18.04.1950), Kuva-yi Milliyenin Balıkesir’deki öncü komutanlarından Kazım Paşa’nın (Özalp) özel şoförlüğünü yapmış, Kurtuluş Savaşında Kazım Paşa’yı cepheden cepheye taşımıştır. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir 1290. Eğitim Durumu: Bilinmemektedir. Mesleği: Ziraat ve ticaret ile uğraşmıştır. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir doğumludur. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Arapzade Saadettin Bey’in Milli Mücadeleye ne tür katkılar sağladığı hakkında fazla bilgi yoktur. Bununla beraber Sadettin Bey’in 18 Mayıs 1919 akşamı Balıkesir’de toplanan Alaca Mescit toplantısına katıldığı bilinmektedir. Söz konusu toplantıdan sonra, Balıkesir Kuva-yi Milliyesi Heyet-i Merkeziyesi azalığına seçilmiştir. Yunanlılar Balıkesir’i işgal edince, pek çok Kuva-yi Milliye’ci gibi, Arapzade Saadettin de işgalciler tarafında tutuklanmış, esir edilmiş ve İzmir’e götürülmüştür. Arapzade Saadettin Bey, İzmir’deyken tanıdığı bir Rum tüccarın araya girmesiyle, serbest bırakılmış ve Balıkesir’e dönmüştür. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Büyük zaferden sonra, Balıkesir çarşısında ticari hayatına devam etmiş, manifatura, tuhafiye ve kolonya sektöründe oğullarıyla birlikte çalışmalarını sürdürmüştür. Balıkesir çarşısı esnafı arasında Koca Bey adıyla anılmaktadır. ∙164∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ 1934’te çıkan Soyadı Kanunuyla birlikte Serpen soy ismini alan Saadettin Serpen, İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiştir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Balıkesir, 10 Ağustos 1943, Balıkesir Başçeşme Mezarlığı. ∙165∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I GÖNENLİ OSMAN BEY ∙166∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Gönenli Osman. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası. Ailesi: Günümüzde Kosova’ya bağlı tarihi bir şehir olan Prizren’den Gönen’e göç etmiş bir aileye mensuptur. Doğum Yeri ve Tarihi: Gönen 1873. Eğitim Durumu: 1882’de Gönen Rüştiye’sinden mezun olmuştur. Mesleği: Ziraat ve ticaret ile uğraşmaktadır. Gönen Belediyesi Sandık Emini ve kâtibi olarak çalışmıştır. 1913-1914 yıllarında Balıkesir Vilâyet Genel Meclisinde aza olarak görev yapmıştır. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Ailesi Gönenlidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgal edilmesi üzerine 18 Mayıs akşamı Alaca Mescit’te yapılan toplantıya katılmıştır. Söz konusu toplantıda Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi azalığı görevine getirilmiştir. 3 Haziran 1919’da yapılan ve düşmana karşı silahlı mücadele kararı alınan toplantıda bulunmuştur. 30 Haziran 1920’de Balıkesir’in Yunanlılarca işgal edilmesi üzerine, Balıkesir’i terk eden Osman Bey, ordu ile birlikte Bilecik ve Eskişehir’e çekilmiş, nihayet çalışmalarını Beypazarı’nda sürdürmüştür. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Kurtuluştan sonra Gönen’e dönen Osman Bey, 1922-23 yıllarında Gönen Belediyesi Genel Meclisi Üyesi, daha sonra Gönen belediye başkanı olmuştur. Ölüm Yeri ve Tarihi: Gönen, Mart 1931. ∙167∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I KANGALZÂDE HACI MUSTAFA EFENDİ ∙168∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Mustafa KANGAL. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası. Ailesi: Aslen Trabzon’dan Balıkesir’e göç etmiş bir aileye mensuptur. Doğum Yeri ve Tarihi: Trabzon/Of, 1864. Eğitim Durumu: Bilinmemektedir. Mesleği: Ticaret. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Aile, 1884’te Balıkesir’e gelmiştir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Balıkesir’de Belediye Meclisi ve Ticaret Odası azalıkları gibi görevlerde bulunan Kangalzade Mustafa Efendi, 18 Mayıs 1919 akşamı Alaca Mescit’te düzenlenen toplantıya katılmıştır. Balıkesir’in işgali günlerinde, cephe gerisinden Ankara’ya işgalcilerle ilgili haberler ulaştırmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Mustafa Efendi, İstiklâl Harbi’nden sonra da Balıkesir kültür hayatına yönelik hizmetlerine devam etmiştir. 1924 yılında Savaştepe’ye bağlı Karacalar Köyüne bir ilkokul yaptırmıştır. 1934’te çıkan Soyadı Kanunuyla birlikte Kangal soy ismini almıştır. Balıkesir’in kültür ve eğitim hayatına önemli katkılarda bulunan Balıkesir Garnizon Komutanı Ali Hikmet Paşa’nın da yakın dostudur Ölüm Yeri ve Tarihi: Balıkesir, 23 Kasım 1948. ∙169∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I KEÇECİ HAFIZ MEHMET EMİN BEY ∙170∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Keçeci Hafız Mehmet Emin Bey. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Balıkesir Belediye Reisi, Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, Kuva-yi Takibiye Kumandanı. Ailesi: Hacı Ahmet Ağa’nın oğludur. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir 1294/1879. Eğitim Durumu: İlköğrenimine Mahalle Mektebinde başlamıştır. Düzenli bir eğitim alamamıştır. Dayısı Hafız Ramazan Efendi başta olmak üzere, farklı hocalardan dersler almış, daha sonra hafız olmuştur. Mesleği: Önceleri meyve ticaretiyle uğraşan Emin Bey, Hacı Ali Usta adlı bir keçecinin yanında çalışmaya başlar. Yün ve keçe işinden hatırı sayılır bir servet edinir. Keçe işiyle uğraştığı için Keçeci lakabıyla anılır. Mütareke döneminde Balıkesir Ticaret Odası Başkanlığına ardından Balıkesir Belediye Başkanlığına getirilmiştir. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Ailesi Balıkesirlidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Hafız Emin Bey, 17-19 Mart 1919’da İzmir’de toplanan Batı Anadolu Kongresine Balıkesir temsilcisi olarak katılmıştır. İzmir’in işgal edildiğini, işgalden bir gün sonra 16 Mayıs 1919 günü bir telgrafla öğrenen Mehmet Emin Bey, hemen durumu Balıkesirli vatanseverlere iletmiş, o gece Okuma Yurdunda geniş katılımlı bir toplantı düzenlemiştir. Söz konusu toplantıda, Hafız Mehmet Emin Bey’in de içinde bulunduğu bir heyet oluşturulmuş, heyet Balıkesir Belediyesi’nde toplanarak İngiltere, ABD, Fransa ve İtalya temsilciliklerine İzmir’in işgalini protesto eden bir telgraf göndermiştir. 18 Mayıs 1919 günü akşamı Alaca Mescit’te yapılan toplantıya da iştirak eden Keçeci Hafız Mehmet Emin Bey, bu toplantıda İstanbul’a gönderilecek heyet içinde de yer alır. İstanbul’da Sadrazam Damat Ferit ve Dahiliye Vekili Ali Kemal beylerle görüşen heyet, İstanbul temaslarından bir netice alınamayacağını anlamış ve Balıkesir’e dönmüştür. Balıkesir Kongresinde Heyet-i Merkeziye üyeliğine seçilen Hafız Mehmet Emin Bey, Ayvalık’ın işgalinden sonra daha aktif görevlerde çalışmış, hatta 29 Kasım1919 günü Balıkesir’de toplanan ve ∙171∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I yaklaşık 30.000 kişinin katıldığı işgali telin açık hava toplantısını organize eden heyet içinde de yer almıştır. Biga ve Bandırma civarında ayaklanan Anzavur’a karşı mücadele eden Hafız Mehmet Emin Bey, Anzavur’un yenilmesinde etkin çalışmalar yapmıştır. Emrindeki birliklerle bizzat çatışmalara giren Hafız Mehmet Emin Bey, Biga, Bandırma, Gönen, Manyas ve Susurluk civarında asayişi sağladıktan sonra Balıkesir’e dönmüştür. Döndükten sonra, bu defa Akhisar ve Soma cephelerinde Yunan işgalcileriyle savaşan Hafız Mehmet Emin Bey, cephede etrafının sarıldığını görünce, geri çekilmiş, Balıkesir’in işgalinden sonra önce Kirmastı, daha sonra Bursa yoluyla Eskişehir’e gelmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Keçeci Hafız Mehmet Emin Bey, Milli Mücadelenin başarıyla sonuçlanmasından sonra tekrar Balıkesir’e dönmüştür. Millî Mücadele’deki komutanlığının yanı sıra, Keçeci suyunu Balıkesir’e kazandıran bir isimdir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezar Yeri: Balıkesir, 10 Nisan 1935, Başçeşme Mezarlığı. ∙172∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ KEŞKEKZÂDE HACI EŞREF EFENDİ ∙173∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Eşref ERSUN. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası. Ailesi: Babası Keşkekzâde Hacı Mehmet Efendi, annesi Hacı Hafize Hanım. Hasibe Ersun (1872-1956) ile evlidir. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir 1860. Eğitim Durumu: Bilinmemektedir. Mesleği: Ziraat ve ticaret ile uğraşmaktadır. Atköy ve Ayvatlar’da iki çiftliğinin bulunduğu söylenmektedir. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir doğumludur. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 18 Mayıs 1919’daki Alaca Mescit toplantısına katılmıştır. Belediye Reisi Hafız Mehmet Emin Bey’in yakın dostlarından birisi olduğu bilinmektedir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Balıkesir’de yaşamış ve ticaretle uğraşmıştır. Mezar taşında verilen bilgiye bakılırsa, 1934’te çıkarılan Soyadı Kanununun yanlış tefsiri sonucu zorunlu olarak Ersun soy adını almıştır.. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Balıkesir, 1941, Balıkesir Başçeşme Mezarlığı. ∙174∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ KIZILKEÇİLİ ALİ FEYZİ BEY ∙175∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Ali Feyzi KIZILKEÇİLİ. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Edremit Kuva-yi Milliyesi. Ailesi: Babası İsmail Efendidir. Cemaliye Hanım ile evlidir. İsmail Nami, Mehmet Naci ve Hüseyin Fazıl adlı üç çocuğu vardır. Doğum Yeri ve Tarihi: Edremit-Kızılkeçili, 1868. Eğitim Durumu: Rüştiye (Ortaokul) Mezunu. Mesleği: Ticaret. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Edremit-Kızılkeçili’dendir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Ali Feyzi Bey, Birinci Dünya Savaşı yıllarında, İstanbul’da ticaretle uğraşırken, Mondros Mütarekesi’nden sonra, şartların zorlaşmasıyla birlikte, memleketi Edremit’e dönmüştür. 15 Mayıs 1919’da Yunanistan’ın İzmir’i işgal etmesi üzerine, Edremit’te millî güçlere katılmıştır. Edremit’te düzenlenen açık hava toplantısında Kuva-yi Milliye lehine etkili bir konuşma yapmıştır. 1919 yazında düzenlenen Balıkesir kongrelerine Edremit temsilcisi olarak katılmıştır. Kongrede Ali Feyzi Bey’e Cephe Müfettişliği görevi teklif edilmiştir. Fakat Ali Fevzi Bey, sağlığı ile ilgili sorunlarından dolayı bu görevi kabul edememiştir. Bunun yerine Balıkesir Meclis-i Umumisinde Edremit temsilcisi olarak görev yapmış, Balıkesir’deki okulların savaş sebebiyle eğitime ara vermesi düşüncesine şiddetle karşı çıkmış, her ne pahasına olursa olsun, eğitimin devamı yönünde görüş belirtmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Büyük Zaferden sonra memleketi Edremit’e yerleşmiş ve kendisini büyük ölçüde eğitime adamıştır. Eserleri: Yayımlanmış herhangi bir eseri yoktur. Bununla beraber şiirlerini topladığı bir Divanı, İrfan Yolu başlıklı tasavvufa dair bir kitabı ve Edremit civarındaki atasözlerinin derlendiği yayımlanmamış bir Atasözleri kitabının olduğu bilinmektedir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Edremit, 6 Aralık 1948, Kızılkeçili Köyü Mezarlığı. ∙176∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ PELİTKÖYLÜ MEHMET CAVİT BEY ∙177∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Mehmet Cavit DEMİR. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası, Ayvalık Karaağaç Cephesi Milis kumandanı. Ailesi: Babası Mustafa Bey, annesi Rukiye Hanım’dır. 1907’de Canan Hanım ile evlenmiştir. Mehmet Cavit Bey’in bu evlilikten Rukiye, Ahmet Necati, Mustafa Kadri, Fatma, Necdet ve Nedret adlı altı çocuğu olmuştur. Doğum Yeri ve Tarihi: Burhaniye/Pelitköy,1880. Eğitim Durumu: Burhaniye İbtidaî Mektebinden mezundur. İlkokuldan sonra örgün eğitime devam edememiş, bunun yerine özel derslerle eğitimini tamamlama yoluna gitmiştir. Mesleği: Ticaret. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Burhaniye Pelitköylü. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Mondros Mütarekesinden sonra İzmir Vali Vekili Nurettin Paşa’nın davetiyle İzmir’de toplanan kongreye Burhaniye temsilcisi olarak katılmıştır. Mehmet Cavit, aynı toplantı için İzmir’e gelen Hasan Basri Bey’e arandığı bilgisini vererek Hasan Basri’nin İzmir’den gizlice kaçmasına yardımcı olmuştur. Ardından Hasan Basri Bey ile birlikte Bergama, Kozak, Armutova yoluyla Pelitköy’e gelmişlerdir. Hasan Basri Bey’i Pelitköy’deki evinde dokuz gün saklamıştır. Mehmet Cavit Bey, Hasan Basri Bey’i Balıkesir’e uğurladıktan sonra yörenin önde gelen isimleriyle birlikte Kuva-yi Milliye hareketinin Burhaniye ve civarında teşkilatlanması için çalışmalara başlamıştır. Bu kapsamda Edremit Kaymakamı Köprülü Hamdi Bey ile birlikte Karaağaç’ta bulunan milli kuvvetlerin başına geçmiştir. İzmir’in işgal edilmesi üzerine mahalli bir örgütle işbirliği yapmış, kısa sürede 300 kişilik bir kuvvet toplamıştır. 10 Haziran 1919’da Ayvalık’ın Yunanlılar tarafından işgali üzerine, emrindeki kuvvetlerle birlikte Yunan işgalinin daha fazla yayılmaması için savunma hattı kurmuştur. 1919 yılı Eylül ayında düzenlenen II. Balıkesir Kongresinde Ayvalık Cephesi ∙178∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Milli Alay Komutanlığı’na seçilmiştir. 23 Mayıs 1923’te İzmir Kuzey Cephesi Grup Komutanlığına seçilen Mehmet Cavit Bey, 13 Temmuz 1920’de Genel İhtiyat Kuvvetleri Komutanıyken Yunan İşgal kuvvetlerine esir düşmüştür. İzmir’in kurtuluşundan sonra Yunanistan ile yapılan Esir Mübadelesi Anlaşması gereğince özgürlüğüne kavuşan Mehmet Cavit Bey, Balıkesir’e dönmüş ve eski mesleği olan zeytincilik ve sabun ticaretiyle iştigal etmiştir. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: TBMM’nin II. Dönem seçimlerinde Karesi Mebusu seçilen Mehmet Cavit Bey, TBMM’de Dilekçe, Ticaret, Memurîn-i Muhakemât, Dahiliye ve Kavanin-i Maliye Komisyonlarında görev almıştır. 1934’te çıkan Soyadı Kanunu’yla, Demir soyadını alan Mehmet Cavit, İstiklâl Madalyası sahibidir. Eserleri: Yayımlanmış herhangi bir eseri yoktur. Ölüm Tarihi ve Mezarı: 3 Ekim 1950’de, Burhaniye Pelitköy mezarlığı. ∙179∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I SALİH REİSZÂDE MUAMMER BEY ∙180∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Adı Soyadı: Seyitzâde Muammer Bey. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Edremit Kuva-yi Milliye Reisi. Ailesi: Babası Salih Reis, annesi Azize Hanım’dır. Muammer Bey, Adviye Hanım ile evlenmiştir. Doğum Yeri Ve Tarihi: Edremit, 1871. Eğitim Durumu: Edremit Rüştiyesi’ni ve İstanbul’da Şemsü’l-maarif Mektebi’ni bitiren Muammer Bey, yüksek öğrenim için Mülkiye Mektebi’ne başlamıştır. Mülkiye’nin son sınıfındayken, milliyetçi fikirlerinden dolayı takibata uğramıştır. Mesleği: 1899-1901 ve 1905-1906 yıllarında iki defa Edremit Belediye Başkanlığı vazifesinde bulunan Muammer Bey, Edremit’in kalkınması, özellikle Edremit’te yaşayan Türk nüfusun zenginleşmesi için büyük çaba harcamıştır. Örneğin, Edremit’te yetişen Sultan Selim İnciri ve Muammer Bey kavunu onun Edremit’e getirdiği meyve türlerindendir. Ayrıca Edremit’te ipekböcekçiliğinin gelişimi için önemli çabalar sarf etmiştir. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Edremitlidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Muammer Bey, İzmir’in işgali tehlikesine karşı İzmir’de toplanan Batı Anadolu Kongresine Edremit temsilcisi olarak katılmıştır. Bu arada Edremit bölgesinin İtalyanlara verileceği söylentisi yayılmış, bunun üzerine Muammer Bey, Ruhi Naci ve Eczacı Avni İsmail Bey ile birlikte Edremit’te bir açık hava toplantısı düzenlenmesi için dilekçe vermiş, iznin alınmasından sonra Konakönü Meydanında açık hava toplantısı düzenlenmiştir. Ardında Edremit’te bir Redd-i İlhak Cemiyeti kurulur ve bu cemiyetin son başkanı olarak Muammer Bey seçilmiştir. Yunan işgal kuvvetleri Edremit’i işgal edince, Muammer Bey de Yunanlılar tarafından tutuklanır ve İzmir’e gönderilir. İzmir’den İstanbul’a gönderilen Muammer Bey, Damat Ferit Hükümeti tarafında Divan-ı Harp’te yargılanmış, daha sonra serbest bırakılmıştır. İstanbul’da hapsedildiği zindanda çok kötü şartlar altında kalan Muammer Bey’in sağlığı bozulmuştur. ∙181∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Büyük zaferden sonra, tedavi olmak için epeyce çaba sarf etse de, hastalıktan kurtulamamıştır. Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiştir. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Edremit, 9 Temmuz 1928, Edremit Şehir Mezarlığı. ∙182∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ SEYİTZÂDE SEYİT BEY ∙183∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Seyitzâde Seyit Bey. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Edremit Kuva-yi Milliyesi. Ailesi: Bilinmiyor. Doğum Yeri ve Tarihi: Edremit ? Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: Serbest Meslek. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Edremitlidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgal edilmesinden sonra, Edremitli vatanseverler, Edremit İdman Yurdunda bir toplantı düzenlerler. Söz konusu toplantıya katılanlardan birisi de Seyitzade Seyit Bey’dir. Seyit Bey, bu toplantıda, olası işgal tehlikesinden kurtulmanın ve Milli Mücadelenin devam etmesinin paraya dayandığını, düşman geldiğinde herkesin elindekini alacağını, dolayısıyla şimdiden mücadeleye başlamak gerektiğin, mevcut varlığının yarısını Kuva-yi Milliye’ye bağışlayacağını, bunun için şimdilik 500 lira verdiğini beyan etmiştir. Bu konuşma üzerine başlangıç itibariyle, Edremit Kuva-yi Milliye’cileri aralarında sekiz bin lira para toplamış ve Edremitliler, Milli Mücadeleyi başlatmışlardır. Seyit Bey, parasını vermekle kalmamış, aynı zamanda cephedeki askerlerin ekmek ihtiyacının karşılanması için kendi arabalarıyla cepheye ekmek göndermiştir. Dramalı Cemali Bey’in şehadeti üzerine Seyit Bey, Edremit Kuva-yi Milliyesi Reisliği görevine getirilmiştir. Edremit’i Yunanlıların işgalinden sonra da boş durmayan Seyit Bey, Edremit’te Yunanlıların tutukladığı ve İzmir’e götürdüğü esirlere yardım etmeye çalışmıştır. Kurtuluş Savaşından Sonraki Hayatı: Edremit Belediye Başkanlığı. Ölüm Tarihi ve Mezarı: Bilinmiyor. ∙184∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ SİLAHÇI ŞEVKİ BEY ∙185∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Şevki BENLİALPER. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası ve Sandık Emini. Ailesi: Günümüzde Bulgaristan sınırları içinde yer alan Karlıova’dan Balıkesir’e göç etmiş bir aileye mensuptur. Doğum Yeri ve Tarihi: Karlıova 1885. Eğitim Durumu: Eğitim durumu hakkında bilgimiz yoktur. Mesleği: Adını ticaret hayatındaki başarılarıyla duyurmuştur. I. Dünya Savaşı öncesi Enver Paşa Balıkesir’e gelmiş, Balıkesir’de Arap Saadettin Bey ile birlikte Silahçı Şevki Bey ile de görüşmüştür. Yine Birinci Dünya Harbi yıllarında Söke’de bir kömür madeni işlettiği bilinmektedir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı : Silahçı Şevki Bey, Yunanlıların İzmir’i işgalinden sonra Kuva-yi Milliye hareketine katılmıştır. 18 Mayıs 1919 akşamı toplanan Alaca Mescit toplantısına katılan Silahçı Şevki Bey, Balıkesir Kuva-yi Milliyesi Heyet-i Merkeziye azalığına seçilmiştir. Aynı zamanda Heyet-i Merkeziye’nin sandık eminliği vazifesini de üstlenen Şevki Bey, Mayıs 1919-Haziran 1920 tarihleri arasında Balıkesir’deki Kuva-yi Milliye teşkilatına dikkat çekici katkılarda bulunmuştur. Balıkesir’in 30 Haziran günü işgalinden önce Andülgafur Hoca ile birlikte Bursa’ya gitmiştir. Daha sonra Balıkesir’e dönen Silahçı Şevki Bey, Yunan işgalcileri tarafından tutuklanmış ve epeyce işkenceye maruz kalmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan Sonraki Hayatı: Büyük zaferden sonra, bir ara Balıkesir Belediyesi Başkan vekilliği görevinde bulunmuştur. İstiklâl Madalyası sahibidir. Ölüm Yeri ve Tarihi: Balıkesir, Ağustos 1940. ∙186∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ YIRCALIZÂDE ŞÜKRÜ BEY ∙187∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Ahmet Şükrü YIRCALI. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziyesi Azası. Ailesi: Babası Yırcalı Hacı İbrahim Efendi’dir. Doğum Yeri ve Tarihi: Balıkesir 1882. Eğitim Durumu: İlköğrenimini ve orta öğrenimini Balıkesir’deki okullarda tamamlamıştır. Mesleği: Okulu bitirdikten sonra zahire ticaretiyle uğraşmıştır. Balıkesir’de Belediye Meclisi Azalığı yapmıştır. 1908’de İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeliğine girmiş, 1916’da Balıkesir Belediye Başkanlığı vazifesinde bulunmuştur. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Yırcalızade Şükrü Bey’in Kuva-yi Milliye ile ilgili çalışmaları İzmir’in işgalinden sonra başlamıştır. Şükrü Bey, 18 Mayıs ve 3 Haziran 1919’da Alaca Mescit’te düzenlenen toplantılara katılmıştır. İkinci Balıkesir Kongresine Balıkesir temsilcisi olarak katılan Ahmet Şükrü Bey, bu toplantının Heyet-i Merkeziye’sine seçilmiş, kendisine levazım azalığı görevi verilmiştir. Yunanlıların Balıkesir’i 30 Haziran 1920’de işgali üzerine Ahmet Şükrü Bey, Eskişehir yoluyla Antalya’ya gitmiştir. Kurtuluş Savaşı’ndan Sonraki Hayatı: İstiklâl Harbi’nden sonra Balıkesir’e dönen Yırcalızade Şükrü Bey, çalışmalarını Balıkesir’de sürdürmüştür. Beyaz şeritli istiklâl Madalyası ile taltif edilmiştir. Ölüm Yeri ve Tarihi: Balıkesir 1938. ∙188∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ Dİğerlerİ ∙189∙ M İ L L İ Y E C İ L E R İ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙190∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ AĞAZADE AHMET EFENDİ ∙191∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Ahmet AĞAOĞLU. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Bigadiç Kuva-yi Milliyesi Muhasibi. Ailesi: Babası Bigadiç eşrafından Hasan Ağa’dır. Doğum Tarihi: Bigadiç, 1880. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: Bilinmiyor Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesir-Bigadiçlidir. Memuriyet Hayatı: Bilinmiyor. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Bigadiç Kuva-yi Milliyesi bünyesinde İstiklâl Harbi’ne katılan Ahmet Efendi, Kuva-yi Milliyede muhasiplik görevi yapmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan Sonraki Faaliyeti: Hayatını Bigadiç’te sürdürmüştür. Ölüm Tarihi: Bigadiç, 1955. ∙192∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ HACI EŞREF BEY ∙193∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Eşref BAYSAL. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Edremit Kuva-yi Milliye heyet-i Merkeziye Azası. Ailesi: Bilinmiyor. Doğum yeri ve Tarihi: Bilinmiyor. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: 1897-1899 yılları arasında Edremit Belediye Başkanlığı görevinde bulunmuştur. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Edremitlidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Edremit Belediye Başkanlığı görevinde bulunan Hacı Eşref Bey’in Edremit oluşturulan Kuva-yi Milliye teşkilâtının iaşe kurulunda görev aldığı, aynı zamanda Kuva-yi Milliyenin Merkez Karargâhında çalıştığı bilinmektedir. Kurtuluş Savaşı’ndan Sonraki Faaliyeti: Bilinmiyor. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Bilinmiyor. ∙194∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ HACI İSLÂMAĞAZÂDE RASİM BEY ∙195∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I dı Soyadı: Rasim ÇAĞAN. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye heyet-i Merkeziye Azası. Ailesi: Babası Hacı İslâm Ağa, annesi Hatice Hanımdır. Doğum yeri ve Tarihi: Prizren, 1897. Eğitim Durumu: Bilinmiyor. Mesleği: Bilinmiyor. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: 1912 veya 1913. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Rasim Bey, 15 Mayıs 1919’da Yunanistan’ın İzmir’e asker çıkarmasında birkaç gün sonra, 18 Mayıs 1919’da toplanan Alaca Mescit toplantısına katılmıştır. Yine 3 Haziran’da işgale karşı silahlı mücadele kararının alındığı toplantıda da Rasim Bey bulunmuş ve Balıkesir Kuva-yi Milliyesi’nin Heyet-i Merkeziyesinde görev almıştır. İlk Anzavur isyanında Köprülü Hamdi Bey’in birlikleri içinde yer almış, Demirkapı’da Anzavur birliklerine karşı savaşmıştır. Balıkesir’in işgalinden sonra, cephe gerisinde kalan Türk birlikleriyle teması hiç kesmemiş, Türk birliklerine daima yardım etmiştir. Bu durum Yunan işgal kuvvetlerinin gözünden kaçmamış, Rasim Bey, Yunanlılar tarafından tutuklanmış ve Yunan Üsera Karargâhına götürülmüştür. 12 sene hapse mahkum edilen Rasim Bey, esir karargahında tüberküloz’a yakalanmıştır. Büyük Zaferden sonra, Yunanistan ile yapılan Esir Mübadelesi Anlaşmasıyla Balıkesir’e dönmüştür. Kurtuluş Savaşından Sonraki Faaliyeti: Uzun bir süre tüberküloz tedavisi gören Rasim Bey, bu hastalıktan kurtulmuştur. Çocuklarının eğitimi için İstanbul’a giden Rasim Bey, kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiştir. 1934’te çıkan Soyadı Kanunu ile Çağan soy ismini almıştır. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: İstanbul, 1945, Edirnekapı Mezarlığı. ∙196∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ HATTATOĞLU MUSTAFA BEY ∙197∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Mustafa HATTATOĞLU. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye heyet-i Merkeziye Azasıdır. Ailesi: Babası nüfus müdürü Hakkı Bey’dir. Doğum yeri ve Tarihi: Balıkesir, 1884. Eğitim Durumu: Önce Balıkesir’de Hasan Çelebi Medresesinde okula başlayan Mustafa Hattatoğlu, 1914’te Karesi İdadisinden mezun olmuştur. Mesleği: Birinci Dünya Savaşının başlamasıyla ihtiyat zabiti/yedek subay olarak askere alınan Mustafa Bey, Çanakkale muharebeleri de dahil çeşitli cephelerde savaştıktan sonra, savaşın bitimiyle birlikte 8 Kasım 1918’de terhis olmuştur. Terhisten sonra memleketi Balıkesir’e gelen Mustafa Hattatoğlu, bir süre Balıkesir’de kalır. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesirlidir. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusunun İzmir’e asker çıkarmasının duyulmasıyla, Balıkesir’de başlayan Kuva-yi Milliye hareketine katılan Mustafa Bey, 16 Mayıs günü Balıkesir Okuma Yurdunda yapılan toplantıya katılmış, ardından 18 Mayıs akşamı düzenlenen Alaca Mescit toplantısında bulunmuştur. Balıkesir’de oluşturulan milis kuvvetlerinin içinde yer alan Mustafa Bey, Anzavur ayaklanmasının bastırılmasında görev aldığı gibi, Kuva-yi Milliye birliklerinin ihtiyaçlarının karşılanması için para ve erzak temini işlerinde çalışmıştır. Balıkesir’in 30 Haziran 1920’de işgalinden sonra, Yunan İşgal Kumandanlığı tarafından tutuklanan Mustafa Bey, 36 gün Mekteb-i Sultani’nin bodrumunda hapsedilmek suretiyle çeşitli işkencelere maruz kalır. Esaretten kurtulduktan sonra İşgal altındaki Balıkesir’de yaşamaya devam eden Mustafa Hattatoğlu, Ağustos 1922’de Yunanlılarca yeniden tutuklanır. Şehirdeki Rum ve Ermenilerin girişimiyle serbest bırakılan Mustafa Bey, Yunanlıların 5 Eylül günü şehri terk etmesiyle özgürlüğüne kavuşur. Ölüm Yeri, Tarihi ve Mezarı: Bilinmiyor. ∙198∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ MUSTAFA NAZIM BEY ∙199∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Adı Soyadı: Mustafa Nazım. Kuva-yi Milliyedeki Görevi: Kuva-yi Milliye heyet-i Merkeziye Azası. Ailesi: Bilinmiyor. Doğum Tarihi: 1899. Eğitim Durumu: Lise düzeyinde bir eğitim gördüğü tahmin edilmektedir. Mesleği: Bilinmiyor. Balıkesir’e Ne Zaman Geldiği: Balıkesirlidir. Memuriyet Hayatı: Birinci Dünya Savaşına ihtiyat zabiti/yedek subay olarak katılmış ve Sarıkamış harekâtında yer almıştır. Kuva-yi Milliye’ye Katkısı: Mondros Mütarekesi’nden sonra Kuva-yi Milliye Hareketi’ne katılmış, Kuva-yi Milliye Heyet-i Merkeziye Azalığı görevinde bulunmuştur. Soma Cephesinde de yer alan Mustafa Nazım Bey, kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası sahibidir. Kurtuluş Savaşı’ndan Sonraki Faaliyeti: Bilinmemektedir. Ölüm Tarihi: 1978. ∙200∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ BİBLİYOGRAFYA ve dİZİN ∙201∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙202∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ AKINCI, İbrahim Ethem (1978). Demirci Akıncıları, Ankara: TTK Yayınları. AYDIN, Ayhan (2014). “General Kemâl Balıkesir”, Uluslararası Balıkesir’e Değer Katan Şahsiyetler Sempozyumu (Haz. Şenol Çelik-Serdar Genç). Balıkesir: Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi Yayınları. AYHAN, Aydın (1990). “İzmir’in İşgali Sırasında Balıkesir”, Milli Mücadelede Balıkesir, İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları. BEYATLI, Yahya Kemal (2007). Eğil Dağlar, İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti Yayınları. BOLAK, Vehbi (1990). “Milli Mücadelede Balıkesir”, Milli Mücadelede Balıkesir, İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları vakfı Yayınları. ÇANTAY, Hasan Basri (1964). Kara Günler ve İbret Levhaları. ÇARIKLI, Hacim Muhittin (1967). Balıkesir ve Alaşehir Kongreleri ve Hacim Muhittin Çarıklı’nın Kuva-yi Milliye Hatıraları, Ankara. ÇEVİK, Zeki (2014). “İbrahim Cevdet Bey”, Uluslararası Balıkesir’e Değer Katan Şahsiyetler Sempozyumu (Haz. Şenol Çelik-Serdar Genç). Balıkesir: Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi Yayınları. ÇEVİK, Zeki (2017). Kuva-yi Milliye Şehri Balıkesir, Balıkesir: Karesi Belediyesi Kültür Yayınları. ÇOKER, Fahri (1995). Türk Parlamento Tarihi: Milli Mücadele ve TBMM I. Dönem (1919-1923), c.II, nr. 6, Ankara: TBMM Vakfı Yayınları. ÇOKER, Fahri (1996). Türk Parlamento Tarihi: TBMM IV. Dönem (19311935), Ankara: TBMM Vakfı Yayınları. DOĞRUL, Ömer Rıza (1966). “Mehmet Akif’in Hal Tercümesi”, Safahat, İstanbul: İnkılap ve Aka. DOLAPÇI, Sümeyye-TINAZ, Kiraz (2018). İsmail Hakkı Varnalı’nın Hatıratı, Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi TDE Bölümü (blt). Balıkesir. Eminittin (Çeliköz). “Halil Fevzi Efendi, Gençler Yolu Numara 46 ∙203∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I EREN, Muharrem (1990). Balıkesir İl Müftüleri, Balıkesir: İnce Ofset. ERSOY, Mehmet Akif (1966). Safahat, İstanbul: İnkılap ve Aka. EŞREF EDİP (1938). Mehmet Akif: Hayatı Eserleri, İstanbul: Abdullah Işıklar Kitabevi. GÜNEŞ, İhsan (1998). Türk Parlamento Tarihi: Birinci ve II. Meşrutiyet c.II, nr. 15, Ankara: TBMM Vakfı Yayınları. HUYUGÜZEL, Ömer Faruk (2000). İzmir Fikir ve Sanat Adamları, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları. İLGÜREL, Mücteba (1999). Millî Mücadele’de Balıkesir Kongreleri, İstanbul: Atatürk Araştırma Merkezi Yayını. İSHAKOĞLU, Yekta (2018). Vehbi Bolak’ın Hatıratı. Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi TDE Bölümü (blt). Balıkesir. Kerim Kani (Akpınarlı) (1936). “Keçeci Hafız Mehmet Emin”, Kaynak, nr. 36, 19 İkincikanun 1936. KAPUKAYA, Zeliha (2014). “Balıkesir’in Unutulan Değerlerinden Ruhi Naci Sağdıç” Uluslararası Balıkesir’e Değer Katan Şahsiyetler Sempozyumu (Haz. Şenol Çelik-Serdar Genç). Balıkesir: Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi Yayınları. KARA, Nilgün Nurhan (2014). “Muhalif Bir Kuva-yi Milliye’ci: Mehmet Vehbi Bey (Bolak),” Uluslararası Balıkesir’e Değer Katan Şahsiyetler Sempozyumu (Haz. Şenol Çelik-Serdar Genç). Balıkesir: Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi Yayınları. KARABURÇAK, Hakan (2002). Millî Mücadele’de İvrindi, Balıkesir. KUTAY, Cemal (1990). “Milli Mücadelede Devletleşen Belde Balıkesir”, Milli Mücadelede Balıkesir, İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları vakfı Yayınları. OĞUZ, İsmail (2014). “Kuva-yi Milliye Kahramanı ve Balıkesir Valilerinden İbrahim Ethem Akıncı”, Uluslararası Balıkesir’e Değer Katan Şahsi- ∙204∙ B A L I K E S İ R K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ yetler Sempozyumu (Haz. Şenol Çelik-Serdar Genç). Balıkesir: Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Kent Arşivi Yayınları. ÖZALP, Kazım (1998). Milli Mücadele, Ankara: TTK Yayınları. ÖZDEMİR, Zekeriya (2001). Balıkesir Bölgesinde Millî Mücadele Önderleri, Ankara. SAĞDIÇ, Ozan (2005). Yirminci Yüzyıl Denen O Mazi: Birinci Savaştan İkincisine, İstanbul: Dünya Kitapları. SU, Kâmil (1984). Köprülü Hamdi Bey ve Akbaş Olayı, Ankara. ŞAHİN, Sebanur (2018). Fayzi Hatipoğlu’nun Hatıratı. Balıkesir Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi TDE Bölümü (blt). Balıkesir. UĞUR, Mücteba (1994). Hasan Basri Çantay, Ankara. UZUNÇARŞILI, İsmail Hakkı (1925/1343). Karesi Meşahiri, İstanbul: Hüsn-i Tabiat Matbaası. YURDAKÖK, Abdullah (1992). Balıkesir Basın Tarihi, Balıkesir. Yayının Adı Türü Çıktığı Yer Yayımlanma Zamanı Karesi Gazete Balıkesir 27 Nisan 1914-14 Haziran 1920 Türk Dili Gazete Balıkesir Ses Gazete Balıkesir Kaynak Dergi Balıkesir İzmir’e Doğru Gazete Balıkesir 16 Kasım 1919-27 Haziran 19120 Doğru Söz Gazete Balıkesir 22 Mayıs 1920-5 Haziran 1920 Balıkesir Gazete Balıkesir 12 Ekim 1920-27 Şubat 1922 Adalet Gazete Bandırma Eylül 1921-20 Mart 1922 İrşat Gazete Balıkesir 2 Eylül 1936 (elimizde tek sayı) 17 Ekim 1918-13 Mart 1919 ∙205∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Dizin A Abbas Halim Paşa 130 ABD 171 Abdullah Esat 123 Abdurrahman Doğan 10 Abdülgafur Hoca 17, 80, 81 Adalet 17 Afyon 17, 18, 41, 61, 62, 81 Ağrı 28, 68 Ahmet Ağa 31, 61 Ahmet Hilmi Bey 48 Ahmet Muhittin 25 Ahmet Naci Dede 122 Ahmet Süreyya Bey 140, 141 Akbaş 15, 18, 36, 37, 38, 39, 92 Akbaş Cephaneliği 36, 37, 38, 39 Akçay 136 Akhisar 15, 16, 25, 29, 34, 38, 42, 67, 71, 83, 102, 104, 107, 132, 172 Akhisar Cephesi 16, 71 Aksaray 141 Alacaatlı 108 Alaca Mescit 7, 14, 42, 56, 64, 74, 87, 112, 115, 143, 164, 167, 169, 171, 174, 186, 188, 196, 198 Alasonya 28 Alaşehir 25, 26, 81 Alibeyli 96 Ali Çetinkaya 37, 62 Ali Efendi 28, 83, 91 Ali Fethi Bey 61 Ali Feyzi Bey 176 Ali Hikmet Paşa 169 Ali Kemal 171 Ali Sami 17 Almanya 70, 140 Anadolu 12, 13, 14, 16, 17, 18, 42, 56, 74, 115, 127, 128, 136, 143, 151, 171, 181 Anafarta 37 Ankara 8, 14, 16, 22, 26, 28, 41, 62, 65, 124, 128, 133, 146, 147, 153, 169 Anzavur 18, 31, 37, 38, 81, 91, 92, 98, 104, 132, 143, 172, 196, 198 Anzavur Ahmet 38, 92 Arabistan 128 Arapzade Saadettin Bey 164 Arnavut Tahsin Paşa 22 Arslan Efe 98 Atatürk 26, 133, 141 Atıf Bey 81 Atina 45 Avni İsmail 181 Ayancık 22 Ayanzade Emir Hüseyin Hoca 83 Aydın 10, 13, 140 Aydın Ayhan 10 Ayşe Hanım 47, 160 Ayvalık 11, 12, 13, 15, 16, 22, 25, 28, 29, 34, 37, 42, 48, 49, 54, 61, 75, 115, 132, 136, 140, 158, 171, 178 Azize Hanım 181 B Bağdat 13, 70 Bağdat Cephesi 70 Bahçecik 22 Bakır 31, 107, 108 Bakır Kasabası 31 Balıkesir 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 22, 23, 25, 26, 28, 31, 34, 36, 37, 38, 41, 42, 43, 45, 47, 48, 49, 50, 54, 56, 57, 59, 61, 62, 64, 65, 67, 70, 71, 72, 74, 75, 80, 81, 83, 85, 87, 89, 91, 92, 96, 98, 100, 102, 104, 107, 108, 112, 115, 120, 122, 123, 124, 125, 127, 128, 129, 132, 133, 135, 136, 140, 141, 143, 145, 146, 149, 151, 152, 153, 158, 160, 164, 165, 167, 169, 171, 172, 174, 176, 178, 181, 184, 186, 188, 192, 194, 196, 198, 200 Balıkesir Barosu 146, 151, 152 Balıkesir Belediyesi 15, 171, 186 Balıkesir Büyükşehir Belediyesi 8, 10 Balıkesir Cephesi 17 Balıkesir Lisesi 26, 80, 112, 135 Balıkesir Ortaokulu 91, 112 Balıkesir Rüştiyesi 41, 64, 122 Balıkesir Ticaret Odası 49, 171 Balkan Savaşı 36, 70, 104 ∙206∙ B A L I K E S İ R Balya 15, 22, 28, 41, 45, 47, 91, 92, 164 Basmane 71 Basra 13 Başçeşme Mezarlığı 50, 65, 81, 165, 172, 174 Batıcılık 129 Bayramiç 127 Bekirağa Bölüğü 22 Bekir Sami Bey 104 Bergama 25, 31, 34, 71, 74, 96, 104, 108, 124, 178 Biga 37, 38, 39, 92, 172 Bigadiç 16, 29, 45, 59, 83, 85, 96, 98, 102, 104, 149, 192 Bigadiç Rüştiyesi 83 Bingazi 61 Birinci Dünya Harbi 70, 186 Birinci Dünya Savaşı 13, 45, 47, 59, 61, 70, 89, 128, 132, 135, 176, 198, 200 Bitlis 141 Boyabat 17 Bulak 15, 16 Bulancak 17 Bulgar 61, 70, 104 Bulgaristan 186 Burhaniye 15, 25, 34, 37, 41, 124, 178, 179 Bursa 13, 16, 17, 18, 22, 26, 28, 41, 49, 56, 61, 71, 112, 132, 140, 172, 186 Bursa Askeri İdadisi 61 Bursa İdadisi 140 Bursa Lisesi 22 Büyük Taarruz 18, 72, 81, 98 C Cavcavlı Halil Ağa 49 Cebeci Asri Mezarlığı 133 Cemaliye Hanım 176 Cenkyeri 15, 16 Cevdet Demiray 133 Cumhuriyet Halk Fırkası 133 Ç Çağlayan 136 Çaltılı 108 Çan 38 Çanakkale 17, 37, 70, 127, 132, 198 Çanakkale Boğazı 37 Çankırı 129 Çatalca 41 Çerkez Ethem 29, 43, 100, 104 K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Çeşme 25, 72 Çıtak 108 Çorum 72 D Damat Ferit 171, 181 Darende 151 Darülfünun 112, 115, 127, 135 Darünnafia Medresesi 15 Demirci 16, 28, 29, 83, 100, 102, 104, 107 Demirköy 36 Denizli 25 Derne 61 Dersim 41 Devlet-i Aliye-yi Osmaniye 11 Dilek 136 Diyarbakır 141 Doğru Söz 47, 48, 49 Doğubeyazıt 115 Domaniç 16 Dramalı Rıza Bey 38 Dudu Hanım 107 Durağan 17 Düzce 104 E Edirne 13, 36, 64, 70, 125, 127 Edirnekapı Mezarlığı 196 Edremit 11, 15, 29, 36, 37, 61, 80, 83, 128, 135, 136, 140, 158, 160, 176, 178, 181, 182, 184, 194 Edremit Eczanesi 158 Edremit İdman Yurdu 135, 158, 184 Ege Bölgesi 11, 13 Emine Şerife Hanım 127 Eminittin Bey 112 Emir Buhari Mahalle Mektebi 127 Enver Bey 61 Erciş 17 Erdek 143 Ermeni tehciri 22 Ertuğrul Gazi 13 Ertuğrul Grubu Komutanı 74 Erzurum 18 Esat Çınar 145 Esir Mübadelesi Anlaşması 70, 158, 179, 196 Eskişehir 17, 41, 43, 71, 112, 113, 167, 172, 188 Eyüp Sultan Mezarlığı 85 ∙207∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I F Fahrettin Efendi 120 Fatih Rüştiyesi 127 Fatma Hanım 61, 83, 112 Fatma Kâmile 120 Fevziye Hanım 47 Filistin 13 Fransa 171 Fransız 38, 160 G Gavur İmam 39, 91, 92 Gelenbe 29, 108 Gelibolu 37 Giresun 17 Gömeç 15, 61 Gönen 25, 29, 41, 167, 172 Gönenli Osman 167 Gördes 29, 102, 104 Gördesli Abdullah Efendi 100, 102 H Hacı Ahmet Ağa 171 Hacı Ali Efendi 87 Hacı Ali Usta 171 Hacı Halil Efendi 80 Hacı İbrahim Efendi 188 Hacı Mehmet Efendi 120, 174 Hacim Muhittin Bey 25, 45, 81 Hafız Ali Efendi 59 Hafız Mehmet Macit 89 Hafız Ömer Efendi 70 Hafız Ramazan Efendi 171 Hakkı Bey 47, 49, 50, 62, 136, 198 Hakkı Efendi 132 Halep 13 Halil Efe 92, 100, 102 Halkalı Ziraat Mektebi 127 Hamdi Bey 18, 36, 37, 38, 92 Hamdullah Suphi 129 Harta Boğazı 15 Hasan Ağa 192 Hasan Basri 7, 11, 17, 48, 87, 113, 122, 123, 124, 125, 129, 178 Hasibe Ersun 174 Hasibe Hanım 41, 140 Hasköy 17 Hatice Hanım 45, 64, 74, 196 Hatip Mehmet Efendi 115 Havran 15, 16, 29, 80, 136, 160 Hayrabolu 140 Hayrettin Karan 113, 132, 133 Hendek 104 Hicaz 13 Hilmi Efendi 140 Hüdavendigar 22, 41 Hüdavendigâr 13 Hüseyin Fazıl 176 Hüseyin Rüştü Bey 67 Hüseyin Vasıf 145, 146, 147, 152 Hüsnü 151 I Ilıca 45 Irak Cephesi 61, 70 İ İbrahim Ethem Bey 16, 28, 29, 34, 49, 83, 96, 98, 100, 102, 104, 107, 149 İnebolu 28, 112, 128 İnegöl 16, 31, 71, 75 İngiliz Muhipleri Cemiyeti 17 İnova 39 İnönü 16, 17, 26, 71, 133 İrşat 17 İskeçe 18 İsmail 45, 47, 49, 50, 62, 85, 149, 176 İsmail Efendi 45, 85, 149, 176 İstanbul 25, 28, 37, 41, 42, 43, 59, 61, 62, 70, 72, 74, 85, 87, 91, 112, 115, 123, 124, 125, 127, 128, 130, 135, 140, 141, 145, 149, 151, 171, 176, 181, 196 İstiklâl Marşı 125, 127, 129 İşkodra 13, 18 İtalya 171 İtalyanlar 37 İttihat ve Terakki Cemiyeti 61, 188 İvrindi 15, 16, 22, 29, 34, 47, 49, 56, 67, 112 İzmir 7, 11, 12, 13, 14, 17, 18, 25, 26, 28, 37, 41, 42, 43, 45, 48, 49, 54, 56, 59, 61, 64, 67, 71, 72, 74, 80, 85, 87, 91, 98, 104, 107, 115, 124, 128, 136, 140, 143, 145, 146, 151, 152, 153, 158, 160, 164, 167, 171, 176, 178, 181, 184, 186, 188, 196, 198 İzmir İdadi-i Mülkisi 45 İzmir Kongresi 12 İzmir Kuzey Cephesi 17, 179 İzmir Küçük Zabit Okulu 67 ∙208∙ B A L I K E S İ R İzmir Türk Ocağı 145, 151 İzmit 22 İzzet çetesi 71 K Kadızade Hulusi 17 Kafkas Cephesi 45, 59, 70, 89 Karaağaç 61, 178 Karacabey 16, 41 Karadeniz 18 Karaisalı 140 Kara Mehmet 133 Karesi 13, 15, 16, 17, 23, 25, 41, 43, 47, 48, 64, 71, 74, 80, 81, 87, 115, 122, 124, 135, 145, 179, 198 Karesi Gazetesi 122 Karesi İdadisi 47, 80, 87, 122, 198 Karesi Matbaası 122, 145 Kargı 17 Karlıova 186 Kartal Mezarlığı 141 Kasapoğlu Hüseyin Hulki Bey 31 Kastamonu 22, 112, 128 Kaşıkçı Köyü 89 Kavala 18 Kayalar 15 Kaz Dağları 16 Kazım Karabekir 64 Kazım Paşa 74, 132, 164 Keçeci Hafız Mehmet Emin Bey 12, 14, 98, 171, 172 Kemal Balıkesir 72, 107 Kepsut 47, 98, 124 Keresin 15, 16, 71 Kertil 16, 108 Keşan 36 Kırkağaç 29, 31, 71, 83, 107, 108 Kızılkeçili 176 Kızılören 108 Kız Ördeği 108 Kirmastı 16, 28, 71, 172 Kocapınar 28 Kocayayla 102 Koçgiri Ayaklanması 81 Kodanazzade Hacı Ahmet Efendi 11 Konya 56 Korucu 34, 67 Kosova 36, 167 Köprülü Hamdi Bey 36, 37, 38, 61, 135, 178, 196 Kudüs 56 K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Kula 29 Kuleli Askeri İdadisi 70 Kumanova 36, 115 Kurtuluş Savaşı 7, 8, 12, 13, 18, 23, 26, 29, 31, 34, 43, 45, 49, 54, 56, 59, 62, 65, 67, 72, 75, 81, 83, 85, 87, 89, 92, 96, 98, 100, 102, 105, 108, 112, 115, 120, 125, 129, 133, 136, 141, 143, 146, 149, 153, 158, 160, 164, 167, 169, 172, 174, 176, 179, 182, 184, 186, 188, 192, 194, 196, 200 Kutludüğün 15 Kuva-yi Milliye 7, 8, 9, 10, 11, 12, 15, 16, 17, 22, 25, 28, 31, 34, 36, 37, 38, 41, 42, 45, 47, 49, 54, 56, 59, 61, 64, 67, 70, 74, 80, 83, 85, 87, 89, 91, 92, 96, 98, 100, 102, 104, 107, 112, 115, 120, 122, 127, 128, 132, 135, 140, 143, 145, 149, 151, 152, 153, 158, 160, 164, 167, 169, 171, 174, 176, 178, 181, 184, 186, 188, 192, 194, 196, 198, 200 Kürendere 15 Kürseli İzzet Efe 17, 124 Kütahya 16, 56, 164 L Lapseki 38 Leblebici Raşit Bey 14, 17 Leman Hanım 158 Lösye Usera Karargahı 45 M Madra 16 Mahmudiye 56 Makbule Hanım 100, 102 Makedonya 36, 61, 100 Malatya 28 Malkara 36 Malta 62 Manisa 17, 25, 26, 71, 100, 102, 104, 105, 107, 108, 147 Manisa Cezaevi 104 Mardin 18 Marmara Nahiyesi 47, 48 Meclis-i Kebir-i Milli 43 Medine 127 Mehmet Akif 81, 115, 123, 125, 127, 128, 129, 130 Mehmet Ali Paşa 164 Mehmet Cavit Bey 124, 178, 179 ∙209∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I Mehmet Efendi 17, 22, 83, 107 Mehmet Esat 145, 152 Mehmet Gürbüz 10 Mehmet Rıfat 123 Mehmet Vehbi Bey 14, 17, 41, 42, 43 Mekteb-i Harbiye 56, 61, 67, 70 Mekteb-i Mülkiye-i Şahane 22, 25, 41 Mekteb-i Sultani 26, 198 Menemen 124 Meryemdere 15 Mısır 127, 130, 164 Midilli 158 Milli Mücadele 7, 8, 10, 18, 37, 48, 56, 74, 107, 120, 124, 128, 133, 164, 172, 184 Milli Savunma Bakanlığı 133 Miralay Rıza Bey 12, 56 Mondros Mütarekesi 11, 22, 36, 47, 56, 59, 74, 89, 112, 128, 140, 176, 178, 200 Moskova 147 Muallim Hamit Bey 123 Muallimler Birliği 116 Muammer Bey 181 Mudanya 23, 72 Mudanya Mütarekesi 23 Muğla 28, 141 Mukaddes Hanım 135 Mustafa Hattatoğlu 198 Mustafa Kemal Paşa 8, 13, 16, 42, 108 Mustafa Nazım 200 Mustafa Necati 145, 146, 151, 152, 153 Musul 13 Mücteba 80 Mümtaz Bey 45 Münire Hanım 85, 149 Müstecap 15, 164 N Nafia Hanım 25 Nail Akkeçi 10 Naile Hanım 28 Nakşibendi 120 Nami 176 Nasrullah Ağa Camii 128 Navarin 23 Nazımiye 41 Nazife Hanım 132 Nazilli 113, 140 Necatibey Eğitim Fakültesi 43, 153 Nennicizade Abdullah Efendi 87 Nurettin Paşa 11, 12, 124, 178 O Of 169 Ohri 18 Okuma Yurdu 7, 14, 42, 74, 80, 115, 143, 171, 198 Omcalı 17 Orhan Gazi 13 Osman Gazi 13 Osmanlı Devleti 11, 13, 128, 149 Osman Nuri Efendi 80 Ö Ödemiş 59 P Parti Pehlivan 29, 104, 105 Pelitköy 15, 178, 179 Pertek 41 Pervin Hanım 158 Polatlı 17 Prag 147 Priştina 18 Prizren 167, 196 R Recaizade Ekrem Bey 127 Redd-i İlhak Cemiyeti 12, 14, 37, 41, 42, 48, 104, 181 Resneli Niyazi 61 Rodos 56, 158 Ruhi Naci 135, 136, 181 Rumeli 13, 17, 100, 104, 127 Rus 59 S Saadettin Efendi 112 Saadettin Serpen 165 Sabri Bey 12, 70, 115, 116 Sabri Sözen 116 Saçlı Efe 107, 108 Sakarya 8, 17, 18, 29, 72 Samsun 13, 14, 28, 42 Sebiürreşat 128 Selanik 18, 22, 28, 61, 104 Selendi 100 Serez 18, 28 Ses Gazetesi 122 ∙210∙ B A L I K E S İ R Sevr Anlaşması 129 Seyitzade Seyit Bey 135, 184 Sıddıka Hanım 145 Sındırgı 16, 28, 29, 36, 47, 83, 96, 102, 104, 108, 140 Sırp 61, 104 Siirt 28 Simav 29, 102, 104 Sinop 22 Sofya 70 Soma 15, 16, 22, 25, 28, 31, 34, 38, 42, 59, 64, 67, 70, 71, 74, 96, 107, 112, 132, 172, 200 Soma-Savaştepe Cephesi 16, 34 Soyadı Kanunu 31, 34, 59, 62, 65, 67, 72, 81, 116, 125, 133, 141, 147, 149, 158, 160, 165, 169, 174, 179, 196 Söğüt 13, 16, 132 Söğütalan 108 Söke 140, 186 Sultançayırı 64 Süleyman Nazif 127 Ş Şam 56 Şamlı 28, 89 Şaziye Hanım 59 Şeyh Sait 141 T Taşoz 140 Tavas 25 Tavşanlı 16 TBMM 10, 16, 23, 26, 28, 43, 62, 64, 65, 68, 75, 80, 81, 113, 122, 124, 129, 133, 141, 147, 153, 158, 179 Temiz Tahir Efendi 127 Tesalya Harbi 17 Tırmanlar 108 Tırnovalı Ahmet Ağa 47 Tosya 17 Trablusgarp 61 Trabzon 17, 169 Tunceli 115 Türkçülük 129 Türk Dili 113, 125, 133 K U V A - Y İ M İ L L İ Y E C İ L E R İ Ustrumca 100 Ustrumcalı Halil Efe 29, 102 Uşak 18, 25 Ü Üsküp 18, 36 V Varna 47 Varto 17 Vasıf Çınar 145, 147 Viyana 18 Vranya 115 Y Yahya Kemâl 17 Yalova deresi 37 Yanya 18 Yenice 29, 38, 92 Yeniköy 38 Yerköy 17 Yırcalızade İbrahim Sadık Efendi 87 Yırcalızade Şükrü Bey 188 Yozgat 28, 104 Yunan 7, 12, 13, 15, 16, 17, 18, 22, 26, 29, 34, 37, 38, 42, 45, 48, 49, 54, 56, 62, 64, 65, 67, 71, 92, 96, 98, 100, 102, 104, 107, 112, 132, 136, 140, 146, 149, 158, 160, 172, 178, 181, 186, 196, 198 Yunanistan 7, 11, 17, 41, 85, 98, 140, 176, 179, 196 Yusuf İzzettin Paşa 39 Z Zağnos Paşa 18, 128 Zağnos Paşa Camii 18, 128 Zarbalı Hulusi Bey 74, 132 Zarbalı Nuri Bey 74 Zekeriya Özdemir 10 Zeki Çevik 10 U Ulus 16 Urla 25 ∙211∙ P R O F. D R . M U S T A F A Ö Z S A R I ∙212∙