İKTİSADİ KALKINMA VAKFI YAYINLARI
Yayın No: 325
19 6 5
AB TEK PAZARI’NDA
YEŞİL DÖNÜŞÜM VE TÜRKİYE
AB TEK PAZARI’NDA YEŞİL DÖNÜŞÜM VE TÜRKİYE
TOBB YÖNETİM KURULU
M.Rifat
HİSARCIKLIOĞLU
Başkan
Selçuk
ÖZTÜRK
S. Zeki
MURZİOĞLU
Ayhan
ZEYTİNOĞLU
Tamer
KIRAN
Faik
YAVUZ
Cengiz
Sayman Üye
Üye
Mahmut
ÖZGENER
Öztürk
ORAN
Zeki
KIVANÇ
Oğuzhan A.
SADIKOĞLU
Davut
ÇETİN
Engin
YEŞİL
Özer
MATLI
Ömer
Üye
Üye
Hakan
ÜLKEN
Şaban A.
KARAMEHMET
OĞLU
Üye
Mehmet
BÜYÜKSİMİTCİ
S. Selim
KANDEMİR
Başkan
Yardımcısı
Başkan
Yardımcısı
Üye
Başkan
Yardımcısı
Üye
Başkan
Yardımcısı
Üye
Başkan
Yardımcısı
Üye
Üye
19 65
Üye
Üye
Üye
Üye
M. Cihat
LOKMANOĞLU
Üye
Siyasi Diyalog Toplantısının
Ardından: Tehditler ve Fırsatlar
Türkiye-Rusya
Stratejik Ortaklığı:
TürkAkım Projesi
ABD’nin İran’a
Yaptırımlarının İkinci
Aşaması Devrede
Doğrudan Yabancı
Yatırımların
19 6 5
1965
2024
19 6 5
AB TEK PAZARI’NDA
YEŞİL DÖNÜŞÜM VE TÜRKİYE
19 6 5
1965
2024
İktisadi Kalkınma Vakfı
Yayın No: 325
Bu çalışma İktisadi Kalkınma Vakfı’ndan
İKV Uzman Yardımcısı Ahmet Emre Usta tarafından hazırlanmıştır.
İktisadi Kalkınma Vakfı'nın ve hazırlayanın ismi belirtilerek alıntı yapılabilir.
İstanbul, Ocak 2024
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
İKV BRÜKSEL OFİSİ
Esentepe Mahallesi, Harman Sokak,
Avenue de I’Yser 5-6
TOBB Plaza, No: 10, Kat: 7-8,
1040 Brüksel
Levent, 34394 İstanbul / Türkiye
Tel: +32 2 646 40 40
Tel: +90 212 270 93 00
Fax: +32 2 646 95 38
Fax: +90 212 270 30 22
ikvnet@skynet.be
ikv@ikv.org.tr
Yayın No: 325
ISBN: 978-605-7756-20-6
Yayına Hazırlık ve Baskı
Anadolu Basın Merkezi
www.anadolubasin.com
19 6 5
1965
2024
SUNUŞ
Uluslararası sistem büyük bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. İkinci
Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik düzen, özellikle 2008 küresel
ekonomik krizinden beri büyük bir çıkmaz içerisindedir. Dahası Çin’in
son 30 yılda askerî, siyasi ve ekonomik arenadaki olağanüstü yükselişi ve
Vladimir Putin dönemiyle beraber Rusya’nın agresifleşen dış politikası,
mevcut sistemin bütün dinamiklerine meydan okur niteliktedir.
Uluslararası sistemdeki çoklu kriz ortamından en fazla etkilenen aktörlerin
başında AB yer almaktadır. Nitekim AB, 2008 yılında küresel ekonominin
%25’ini oluştururken, bu oran 2022 yılında %17’ye kadar gerilemiştir. Ayrıca
AB’nin tarihsel olarak nüfus sahibi olduğu bölgelerde, Çin ve Rusya’nın
siyasi ve ekonomik etkisi giderek artmaktadır.
Jeopolitik tansiyonun hiç olmadığı kadar yükseldiği böyle bir dönemde,
iklim krizi acil çözüm bekleyen bir mesele olmaya devam etmektedir.
Nitekim BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in dediği gibi, küresel ısınma
çağı sona ermiş, artık “küresel kaynama çağı” başlamıştır. Başta Avrupa
olmak üzere dünyada, aşırı sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklık, yangın,
sel ve benzeri afetlerin sıklık ve şiddeti giderek artmaktadır.
AB, tam bu noktada, artık işlemeyen ekonomik sistemi temelden
dönüştürmek ve iklim kriziyle mücadeleyi bir üst seviyeye çıkartmak için
yeni bir “yeşil ekonomik düzen” kurma sürecine girişmiştir. Bu doğrultuda
AB’nin 11 Aralık 2019 tarihinde kamuoyuna duyurduğu “Avrupa Yeşil
Mutabakatı”, Birliğin en büyük başarı hikâyelerinden biri olan Tek
Pazar’ın bütün kurallarını ve standartlarını, sürdürebilirlik ve döngüsellik
çerçevesinde temelden dönüştürecektir. Özellikle Komisyonun Yeşil
Mutabakat çerçevesinde açıkladığı yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı
ve bu plan doğrultusunda ortaya koyduğu tüzükler, yönergeler, stratejiler
ve eylem planları Tek Pazar’da serbest dolaşımda olan mallar hakkında
çevrenin korunmasına hizmet eden yeni standartlar belirlemekte, var olan
standartları ise değiştirmektedir. Yeşil Mutabakat’ın bir diğer ön plana çıkan
unsuru olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Tek Pazar’a üçüncü
ülkelerden gelecek olan mallar için yeni kurallar ortaya koyacaktır. Bu
doğrultuda ilk etapta demir-çelik, çimento, alüminyum, elektrik ve gübre
gibi seçili sektörlerde Tek Pazar’a girecek ürünlerin fiyatı ilgili ürünün karbon
içeriği dikkate alınarak belirlenecektir. AB’nin Yeşil Mutabakat hedeflerini
içeren Yeni Küresel Standart Stratejisi ise bu dönüşüm sürecinin üçüncü
ülkeler tarafından benimsenmesi ve AB’nin küresel standartları belirleyici
rolünü koruması amaçları doğrultusunda hazırlanmıştır.
6
İklim kriziyle mücadele, güçlü bir küresel iş birliğini gerektirmektedir.
Bundan dolayı AB’nin bu savaşı tek başına kazanması mümkün değildir.
Bu durumun farkında olan AB, Yeşil Mutabakat ile ortaya koyduğu iddialı
dönüşüm hedeflerini büyük ticaret ortakları, komşuları ve diğer önemli
uluslararası aktörlere de yaymaya çalışmaktadır. Bu noktada Türkiye’ye
ayrı bir parantez açmakta fayda vardır. Nitekim AB ile 1996 yılından beri
Gümrük Birliği ilişkisine sahip olan ve ihracatının %40’ından fazlasını AB
ile gerçekleştiren Türkiye, potansiyel olarak Yeşil Mutabakat’ın neden
olacağı büyük dönüşüm sürecinden en fazla etkilenecek ülkelerin başında
yer almaktadır. Türkiye’nin Gümrük Birliği’nden kaynaklanan haklarına
halel gelmemesi için ilgili süreci yakından takip etmesi gerekmektedir.
Bu doğrultuda 15 Temmuz 2021 tarihinde kendi Yeşil Mutabakat Eylem
Planı’nı yayımlayan Türkiye, sürece ayak uydurmak amacıyla hızlıca ciddi
adımlar atmaya başlamıştır.
Öte yandan mevcut jeopolitik durumda, AB’nin de Türkiye’ye hem siyasi
hem de ekonomik açıdan oldukça ihtiyacının olduğu bir gerçektir. Nitekim
Çin’den ucuz mal ithalatına dayalı bir politikanın artık işlemeyeceğinin
farkında olan AB, özellikle 18 Şubat 2021 tarihinde yayımladığı yeni ticaret
stratejisinden beri, güvenilir ortaklar ile çeşitlendirilmiş yeni bir ticaret
politikası arayışındadır ve tedarik zincirlerini daha yakın coğrafyasına
kaydırmaya çalışmaktadır. Hâlihazırda AB ile derin ticari ilişkilere sahip olan
ve AB’nin hemen yanı başında olan Türkiye, AB’nin bu amacında önemli
bir ortak olabilir. Dahası Rusya-Ukrayna savaşı AB açısından Türkiye’nin
bölgedeki önemini tekrardan ortaya koymuş, 22 Temmuz 2022 tarihli
Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması, BM ve Türkiye’nin yoğun çabaları
sayesinde imzalanmıştır.
Bu yayın, AB bütünleşmesinin en önemli başarı hikâyelerinden bir olan Tek
Pazar’ın, Yeşil Mutabakat kapsamındaki büyük dönüşüm sürecini analiz
ediyor. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Döngüsel Ekonomi Eylem
Planı ve yeni Küresel Standart Stratejisi çerçevesinde Tek Pazar’da değişen
kurallar ve standartlar incelendikten sonra, bu sürecin Türkiye üzerindeki
etkileri ve Türkiye’nin sürece uyum sağlamak için attığı adımlara göz atılıyor.
İktisadi Kalkınma Vakfı
7
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ................................................................................................................. 6
TABLOLAR.......................................................................................................... 10
GRAFİKLER......................................................................................................... 11
KISALTMALAR.................................................................................................... 12
GİRİŞ.................................................................................................................... 14
1. AB Tek Pazarı’nın Tarihsel Geçmişi............................................................. 15
1.1. Malların Serbest Dolaşımı................................................................................. 17
1.2. Tek Pazar ve Malların Serbest Dolaşımının Temel Unsurları................. 19
1.3. Standartlar ve Standardizasyon..................................................................... 20
1.3.1. Standardizasyon Kuruluşları................................................................... 21
1.3.2. AB’de Standardizasyon ve Avrupa Standartları............................... 21
1.3.2.1. Avrupa’daki Standart Geliştirmekle Yükümlü Kurumlar 22
1.3.2.2. Yeni Yaklaşım Direktifleri........................................................... 24
1.3.2.3. CE İşareti.......................................................................................... 24
1.3.2.4. Onaylanmış Kuruluş, Uygunluk Değerlendirmesi ve
Akreditasyon................................................................................................ 26
2. COVID-19 Sonrası Tek Pazar........................................................................ 27
2.1. AB’nin COVID-19 Salgını Sürecinde Aldığı Tedbirler............................... 29
3. Dönüşen Uluslararası Sitemde Tek Pazar: Yeşil Ekonomi Düzeni........ 33
3.1. Avrupa Yeşil Mutabakatı................................................................................... 35
8
3.1.1. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması......................................... 36
3.1.2. Döngüsel Ekonomi Eylem Planı............................................................ 38
3.1.2.1. Elektronikler, Bilişim ve İletişim Teknolojileri..................... 40
3.1.2.2. Piller................................................................................................... 41
3.1.2.3. Plastik............................................................................................... 44
3.1.2.4. Tekstil................................................................................................ 47
3.1.2.5. İnşaat................................................................................................ 50
3.1.2.6. Gıda, Su ve Besin Maddeleri..................................................... 52
3.2. Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü................................ 54
3.3. AB’nin Yeni Küresel Standart Stratejisi.......................................................... 55
4. Tek Pazar ve Türkiye...................................................................................... 57
4.1. Türkiye ve AB Arasında Malların Serbest Dolaşımı.................................. 57
4.1.1. Gümrük Birliği Sonrası Türkiye-AB Ticareti........................................ 64
4.2. Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Sürecine Uyumu.............................................. 66
4.2.1. Türkiye’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına Uyum
Süreci......................................................................................................................... 67
4.2.2. Türkiye’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’na Uyum Süreci..... 73
4.2.3. Türkiye’nin AB’nin Tarımsal Dönüşüm Sürecine Uyumu.............. 78
4.2.4. Diğer Faaliyetler.......................................................................................... 81
5. Sonuç............................................................................................................... 83
KAYNAKÇA......................................................................................................... 85
9
TABLOLAR
Tablo 1
Yürürlükte Olan Yeni Yaklaşım Direktifleri
25
Tablo 2
COVID-19 Salgınında AB’nin Büyüme Oranları
29
Tablo 3
COVID-19 Salgınında AB’deki İşsizlik Oranları
29
Tablo 4
AB, ABD ve Çin’in Dünya Ekonomisindeki Payı, (1980-2022)
34
Tablo 5
Malların Serbest Dolaşımı için Belirlenen Dört Açılış Kriteri
63
Tablo 6
Türkiye-AB Ticaret Verileri, (1996-2021, milyon $)
64
Tablo 7
Türkiye’nin İhracat Kalemleri, (1996, bin $)
65
Tablo 8
Türkiye’nin İhracat Kalemleri, (2022, bin $)
66
Tablo 9
Yeşil Mutabakat Eylem Planı İhtisas Çalışma Grupları
67
Tablo 10
Türkiye’de SKDM Çerçevesindeki Öncelikli Sektörlerinin
68
Genel Görünümü (2020)
Tablo 11
Yeşil OSB Sertifikası Ön Kriterleri
75
Tablo 12
Türkiye’nin Birim Alan Başına Gübre ve İlaç Kullanımında Dünya ile
79
Karşılaştırılması
10
GRAFİKLER
Grafik 1
AB İç ve Dış Ticareti (2008-2021)
Grafik 2
Tek Pazar’da Farklı Sektörlerdeki İflas Beyanları (COVID -19 Dönemi) 28
Grafik 3
AB ve Çin Kaynaklı Karbon Emisyon Salınımı (1990-2020)
28
33
11
KISALTMALAR
12
AB:
Avrupa Birliği
(European Union)
ABAD:
Avrupa Birliği Adalet Divanı
(Court of Justice of the European Union)
ABD:
Amerika Birleşik Devletleri
(United States of America)
AEA:
Avrupa Ekonomik Alanı
(European Economic Area)
AP:
Avrupa Parlamentosu
(European Parliament)
ATS:
Avrupa Tek Senedi
(Single European Act)
BK:
Birleşik Krallık
(United Kingdom)
BM:
Birleşmiş Milletler
(United Nations)
CE:
CE: Avrupa Normlarına Uygunluk
(European Conformity)
CEN:
CEN: Avrupa Standartlar Komitesi
(European Committee for Standardization)
CENELEC:
Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (European
Committee for Electrotechnical Standardisation)
DTÖ:
Dünya Ticaret Örgütü
(World Trade Organization)
EA:
Avrupa Akreditasyon Birliği
(European Cooperation for Accreditation)
EBRD:
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası
(European Bank for Reconstruction and Development)
EFTA:
Avrupa Serbest Ticaret Birliği
(European Free Trade Association)
EN:
Avrupa Standardı
(European Standard )
ETSI:
Avrupa Telekomünikasyon Standartlar Komitesi
(European Telecommunications Standards Institute)
Eurostat:
Avrupa İstatistik Ofisi
(European Statistical Office)
ISO:
Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı
(International Standardization Organization)
KOBİ:
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler
SKDM:
Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması
(Carbon Border Adjustment Mechanism)
SMP:
Tek Pazar Programı
(Single Market Programme)
TBMM:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
TOBB:
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
TS:
Türk Standardı
TSE:
Türk Standardları Enstitüsü
TÜİK:
Türkiye İstatistik Kurumu
TÜRKAK:
Türk Akreditasyon Kurumu
TÜSİAD:
Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği
13
GİRİŞ
Uluslararası sistem büyük bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. İkinci Dünya
Savaşı’ndan sonra kurulan yeni ekonomik düzen eskisi gibi işlememektedir.
Devletler arasındaki jeopolitik rekabet ise hiç olmadığı kadar artmıştır. Nitekim
Çin’in askerî ve ekonomik yükselişini politik arenada göstermeye başlaması
ve Rusya’nın giderek agresifleşen dış politikası mevcut sisteme meydan okur
niteliktedir.
2008 küresel ekonomik krizi bu süreçteki kırılma noktalarından biridir ve kriz
sonrasında AB’nin dünya ekonomisindeki payı ciddi ölçüde gerilemiştir. Ayrıca
AB’nin tarihsel olarak nüfus sahibi olduğu bölgelerdeki Çin ve Rusya etkisi
giderek artmaktadır.
Uluslararası sistemin çıkmazda olduğu bir dönemde, iklim krizi gerçeği gün
geçtikçe kendisini daha fazla gösterir hâle gelmiştir. Nitekim başta Avrupa
olmak üzere dünyada, aşırı sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklık, yangın, sel
ve benzeri afetlerin sıklık ve şiddeti giderek artmaktadır.
Ekonomik ve siyasi gücü azalan AB, bunu tersine çevirebilmek ve acil çözümler
bekleyen iklim kriziyle mücadeleyi bir üst boyuta taşıyabilmek için yeni bir
“yeşil ekonomik düzen” kurma arayışına girmiştir. Bu doğrultuda AB, 11
Aralık 2019 tarihinde duyurduğu “Avrupa Yeşil Mutabakatı” çerçevesinde, Tek
Pazar’ın bütün kurallarını sürdürebilirlik ve döngüsellik çerçevesinde yeniden
şekillendirirken, uluslararası ticaretin yapısını da dönüştürmeye çalışmaktadır.
Özellikle Komisyonun Yeşil Mutabakat çerçevesinde açıkladığı yeni Döngüsel
Ekonomi Eylem Planı ve bu plan doğrultusunda ortaya koyduğu tüzükler,
yönergeler, stratejiler ve eylem planları Tek Pazar’da serbest dolaşımda
olan mallar hakkında çevrenin korunmasına hizmet eden yeni standartlar
belirlemekte, var olan standartları ise değiştirmektedir. Yeşil Mutabakat’ın bir
diğer ön plana çıkan unsuru olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması,
Tek Pazar’a üçüncü ülkelerden gelecek olan mallar için yeni kurallar ortaya
koyacaktır. Bu doğrultuda ilk etapta demir-çelik, çimento, alüminyum,
elektrik ve gübre gibi seçili sektörlerde Tek Pazar’a girecek ürünlerin fiyatı ilgili
ürünün karbon içeriği dikkate alınarak belirlenecektir. AB’nin Yeşil Mutabakat
hedeflerini içeren Yeni Küresel Standart Stratejisi ise bu dönüşüm sürecinin
üçüncü ülkeler tarafından benimsenmesi ve AB’nin küresel standartları
belirleyici rolünü koruması amaçları doğrultusunda hazırlanmıştır.
AB, hâlihazırda Türkiye ile ileri seviyede siyasi ve ekonomik ilişkilere sahiptir.
Türkiye, bir AB aday ülkesidir, AB ile Gümrük Birliği ilişkisine sahiptir ve
ticaretinin %40’ından fazlasını AB ile gerçekleştirmektedir. Öte yandan Türkiye
de ikili ticari ilişkileri doğrudan etkileyeceğinden dolayı AB’nin Yeşil Mutabakat
14
çerçevesinde geçirdiği dönüşüm sürecini yakından takip etmek zorundadır.
Bu doğrultuda Türkiye, 15 Temmuz 2021 tarihinde kendi Yeşil Mutabakat
Eylem Planı’nı yayımlamış ve ilgili dönüşüm sürecine ayak uydurma amacıyla
önemli adımları hızlıca atmaya başlamıştır.
1. AB Tek Pazarı’nın Tarihsel Geçmişi
AB’nin temel unsurlarından biri olan Tek Pazar malların, hizmetlerin, kişilerin
ve sermayenin AB Üye Devletleri arasında serbest dolaşımının sağlandığı
ve iç sınırların olmadığı bir alanı ifade eder. Tek Pazar bahsi geçen dört
temel serbestîye dayanan bir “Ortak Pazar” kurulmasını öngeren Roma
Antlaşması’na dayanmaktadır. Nitekim Roma Antlaşması’nın ikinci maddesine
göre Topluluğun görevi, “ortak bir pazarın kurulması ve Üye Devletlerin
ekonomik politikalarının giderek yaklaştırılması yoluyla Topluluğun
bütününde ekonomik faaliyetlerin uyumlu bir şekilde geliştirilmesini, sürekli
ve dengeli bir büyümeyi, daha fazla istikrarı, yaşam standardının hızla
yükselmesini ve Topluluğun bir araya getirdiği Devletler arasında daha sıkı
ilişkilerin kurulmasını sağlamaktır”.
1960’lar AET’nin ekonomik olarak ileriye gittiği ve önemli başarılara imza attığı
yıllardır. Nitekim 1965 yılından itibaren ortak bir tarım politikası izlenmeye
başlanmış, Topluluk ülkeleri arasında oluşturulması hedeflenen gümrük
birliği planlanan tarihten 18 ay önce, 1968 yılında tamamlanmış ve Fransa,
Almanya ve İtalya gibi ülkelerdeki refah seviyesi hızla yükselmiştir.1 AET’nin
ilk yıllarındaki başarılar, Üye Devletleri kısa bir süre içerisinde kendi aralarında
ortak bir pazar oluşturulabilecekleri yönünde umutlandırmıştır.
Aslında Tek Pazar’ın, Roma Antlaşması’nın sekizinci maddesi uyarınca, 12 yıllık
bir süre içerisinde, 1970 yılına gelindiğinde kurulmuş olması gerekmektedir.
Ancak Üye Devletler bu tarihe gelindiğinde Tek Pazar hedefine ulaşamamıştır.
Bunun başlıca nedenleri; Tek Pazar’ın oluşturulmasını ve işleyişini doğrudan
etkileyebilecek tüzük, yönerge veya idari düzenlemeler gibi tasarruflar için
Üye Devletlerin oy birliğine gerek olması ve Komisyonun tam uyumlaştırma
amacıyla Üye Devletler için aynı ve detaylı kurallar üzerinde yoğunlaşmasının
Tek Pazar oluşturma sürecini yavaşlatmasıdır.2
1970’li yıllarda uluslararası arenada yaşanan krizler Üye Devletlerin
ekonomilerini ve doğal olarak Tek Pazar’ın kaderini de etkilemiştir. Nitekim
1971 yılında Bretton Woods uluslararası para sisteminin çökmesi ve 1973
yılında küresel bir petrol krizinin patlak vermesi, ekonomik durgunlukların
yaşanmasına neden olmuş, AET ülkeleri bunun neticesinde korumacı
15
ekonomik politikalar benimsemeye başlamıştır. Ayrıca aynı dönemlerde
teknik normlar, sağlık ve güvenlik standartları, döviz kontrolleri ve bazı
mesleklerde ulusal mevzuatlardaki teknik sınırlamalar, Topluluk içerisindeki
serbest dolaşımı sınırlamıştır.
1980’li yılların ortalarında, gümrük birliği tamamlanmasına rağmen tarife
dışı engeller varlığını sürdürmekte; kişiler, hizmetler ve sermayenin serbest
dolaşımında ilerlemeler kaydedilse de bu yeterli düzeyde seyretmemekte; Üye
Devletler arasındaki endüstriyel üretim standartları farklılık göstermekte ve her
Üye Devlet kendi KDV oranlarını belirlemektedir.3 Ayrıca aynı dönemlerde, hızla
büyüyen Japonya ve ABD karşısında Tek Pazarı’nı oluşturamamış Topluluğun
rekabet gücü de gerilemektedir. Ancak “Ekonomik entegrasyon sürecinin
bir bütün olarak devam edebilmesi Topluluğun, Roma Antlaşması’ndan
beri hedeflediği Tek Pazar’ı oluşturması ile mümkün olacağı” da bilinen bir
gerçektir.4 Bu doğrultuda Tek Pazar’ın oluşturulmasına yönelik ivme tam
anlamıyla 1980’li yıllarda yakalanmıştır. Yüzleşilen sorunlar, Topluluk ülkelerini
reform yapmaya iterken, bunun koordineli bir şekilde yapılmasının daha etkili
olacağı görülmüştür. Özellikle 1985 yılında Komisyon Başkanı olan Jacques
Delors’un, Tek Pazar’ın oluşturulması yönünde büyük bir çaba harcaması ve
Topluluk ülkelerindeki liderlerin kararlı ve sonuca odaklı bir tutum sergilemesi
Tek Pazar’a giden süreci kolaylaştırmıştır.
Topluluk liderleri, 3-4 Aralık 1982 tarihli Kopenhag Zirve’sinde, Komisyona
Tek Pazar’ın güçlendirilmesi için alınması gereken önlemleri hazırlama
görevi vermiştir. 1984 yılında “İç Pazarın Birleştirilmesi Hakkında Bildirim”i
(Consolidating the Internal Market) hazırlayan Komisyon, bunu, Tek Pazar’ın
oluşturulmasındaki sorunlu alanların önünü açacak olan 3-4 Aralık 1982
tarihli Kopenhag Zirve’sinde sunmuştur. 29-30 Mart 1985 tarihli Brüksel
Zirve’sinde ise Komisyona, 1992 yılına kadar Tek Pazar’a erişilmesi için atılması
gereken adımları hazırlama görevi verilmiştir. Bu doğrultuda “İç Pazarın
Tamamlanması Hakkında Beyaz Kitap”ı (Completing the Internal Market: White
Paper) hazırlayan Komisyon, 28-29 Haziran 1985 tarihli Milan Zirve’sinde bunu
Topluluk liderlerine sunmuştur.5 Beyaz Kitaba göre 1980 yılından itibaren
320’den fazla yönerge oluşturulacak, böylece Topluluk ülkeleri arasında mali,
fiziki ve teknolojik sınırlar kaldırılacak ve nihayetinde Avrupa bütünleşmesinin
en büyük hedeflerinden biri olan Tek Pazar 1992 yılında kurulacaktır.6
Beyaz Kitabın ardından, Şubat 1986 tarihinde imzalanan ve Ocak 1987’de
yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi (Single European Act), Beyaz Kitabın 1992
yılı hedeflerini kesinleştirmiştir. Bu doğrultuda 1 Ocak 1993 tarihinde Tek Pazar
tamamlanacaktır. Ayrıca Tek Pazar’ın oluşturulması için gerekli hukuki ve siyasi
dayanağı ortaya koyan Avrupa Tek Senedi, bu hedefi güçlendirmiş ve Beyaz
Kitapta öngörülen adımların kapsamını genişletmiştir.7
16
Nihayetinde 1993 yılının başına gelene dek, Topluluk ülkeleri arasındaki fiziki,
teknik ve mali engelleri kaldırmayı öngören 300’e yakın yönerge çıkartılmış;
malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin bir engele takılmaksızın
dolaşımı doğrultusunda ortaya konan düzenlemeler sonucunda, Tek Pazar,
öngörüldüğü gibi 1 Ocak 1993 tarihinde tamamlanmıştır. 8,9
AB, 1993 yılından itibaren, Tek Pazar’ı daha entegre ve daha iyi işleyen bir
hâle getirmek için adımlar atmıştır. Bu doğrultuda kişilerin, hizmetlerin
ve sermayenin serbest dolaşımına ilişkin önemli gelişmeler yaşanmıştır.
Maastricht Antlaşması’nda diğer serbest dolaşım hükümleri gibi sermayenin
de serbest dolaşımının sağlanması öngörülmüştür. C-55/94 sayılı Gebhard
Davası ile ABAD, daha önce malların serbest dolaşımına ilişkin serbestliğin
kısıtlanması yasağını içeren içtihadını kişiler, hizmetler ve sermayenin de
serbest dolaşımına aktarmış, serbest dolaşımı “zorlaştırmaya veya daha az
çekici kılmaya elverişli” önlemler Birlik hukukuna aykırı olarak sayılmıştır.
Ayrıca kişilerin serbest dolaşımı ile ilgili büyük öneme sahip olan ve iç sınır
kontrollerinin kaldırılmasını kapsayan Schengen Anlaşması ve Uygulama
Sözleşmesi kurucu antlaşmalara dâhil edilmiştir.10
Bugün, 27 Üye Devletin yanı sıra Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) üyesi olan üç
devlet İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç de AB Tek Pazar’ında yer almaktadır.
Ayrıca bir AB veya AEA üyesi olmayan İsviçre de Tek Pazar’ın bir parçasıdır.
1.1. Malların Serbest Dolaşımı
Malların serbest dolaşımı, AB’nin dört temel özgürlüğünden biridir ve Tek
Pazar’ın oluşturulması malların serbest dolaşımı ile başlamıştır.11 Malların
serbest dolaşımının sağlanması için gümrük vergisi, ithalatta ve ihracatta
miktar kısıtlamaları ve buna eş etkili önlemler, tarife benzeri araçlar ve ticarette
görünmez engellerin uygulanmasının yasaklanması gerekir. Ayrıca Birlik
içerisinde serbestçe dolaşacak malların belirlenen standartlara uygun olarak
üretilmesi, malların serbest dolaşımının sağlanmasındaki temel unsurlardan
biridir.12
Malların serbest dolaşımı, AET’yi kuran Roma Antlaşması’na dayanmaktadır.
Nitekim Roma Antlaşması’nın 12’nci maddesine göre Üye Devletler,
aralarındaki ithalat ve ihracata yeni gümrük vergileri veya eş etkili önlemler
koymaktan ve karşılıklı ticari ilişkilerinde uygulamakta oldukları vergileri
yükseltmekten kaçınacak; 13’ncü maddesine göre aralarında yürürlükte olan
ithalata yönelik gümrük vergilerini ve ithalata yönelik gümrük vergilerine eş
etkili önlemleri aşamalı olarak kaldıracak ve 30’ncu maddesine göre ithalata
ilişkin miktar kısıtlamaları ile eş etkili tüm tedbirleri yasaklayacaktır.13
17
Üye Devletler, Roma Antlaşması’nda öngörüldüğü gibi vergi indirimlerini
sorunsuz bir şekilde gerçekleşmiştir. Nitekim Üye Devletler arasındaki
gümrük birliği, 1 Temmuz 1968 tarihinde, planlanan tarihten 18 ay önce
tamamlanmıştır. Ancak Üye Devletler, 1968 itibari ile ithalat ve ihracat üzerinde
gümrük vergilerini ve miktar kısıtlamalarını kaldırsa da gümrük vergilerine ve
miktar kısıtlamalarına eş etkili önlemler gibi Topluluk içi ticareti kısıtlayacak
tedbirler mevcudiyetini korumaya devam etmiştir.14
Miktar kısıtlamaları kavramı genel anlamda kotaları kapsamaktadır ve bu konu
üzerinde çok fazla tartışma olmayan bir meseledir. Ancak miktar kısıtlamalarına
eş etkili önlemler konusunda ciddi yorum farklılıkları bulunmaktadır. Bu
doğrultuda ABAD’ın yorumları malların serbest dolaşımının sağlanmasındaki
itici güç olmuştur. Nitekim Tek Pazar’ın oluşturulmasına ve malların serbest
dolaşımının tam olarak tesis edilmesine giden yolda Topluluk kurumlarından
(yasama) ziyade ABAD süreci ilerleten aktör olmuştur.15
ABAD’ın özellikle iki önemli kararı, Üye Devletler arasında malların serbest
dolaşımının sağlanması için temel niteliktedir. Miktar kısıtlamalarına eş
etkili önlemler kavramını ilk defa Dassonville kararında yorumlayan ABAD,
miktar kısıtlamalarına eş etkili önlemleri, “Üye Devletlerce çıkarılan ve
Topluluk içi ticareti doğrudan ya da dolaylı, fiilen ya da potansiyel olarak
güçleştirmeye elverişli olan tüm ticari kurallar” olarak yorumlamıştır. İlgili
davadan sonra ABAD, “ithalatın maaliyetini arttıran, gecikmelere sebep olan
ve zorlaştıran işlemleri; sınırdaki sistematik kontrolleri, azami ve asgari fiyat
uygulamalarını miktar kısıtlamalarına eş etkili kısıtlama” kavramı çerçevesinde
değerlendirmiştir. Cassis de Dijon Kararı ile de Topluluğun bir alanı ortak
kurallar çerçevesinde uyumlaştırmadığı durumlarda Üye Devletlerin
burada düzenleyici yetkiye sahip oldukları ancak bir Üye Devlette hukuka
uygun olarak üretilmiş ve satılabilen bir malın, diğer Üye Devletlerde de
pazarlanabilmesi gerektiği belirtilmiş ve bu çerçevede Tek Pazar’a “karşılıklı
tanıma” ilkesi getirilmiştir.16
Gümrük birliği ve doğal olarak malların serbest dolaşımını etkileyen diğer
bir önemli gelişme Tek Pazar’ın tamamlanmasıdır. 1 Temmuz 1987 tarihinde
yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi, Üye Devletler arasında malların serbest
dolaşımını kısıtlayan birçok ulusal önlemin kaldırılması da dâhil olmak üzere
Tek Pazar'ın tamamlanmasını sağlayacak bir süreç başlatmıştır. Aynı dönemde,
Komisyon da Üye Devletler arasındaki ticaretin önündeki engelleri ortadan
kaldırmak için bir çaba içerisine girmiş ve bu mayıs 1985’te “yeni yaklaşımın”
Konsey tarafından kabul edilmesi ile sonuçlanmıştır.17
Yeni yaklaşımın ön plana çıkan iki noktası vardır. Bunlardan ilki “karşılıklı
tanıma ilkesi” çerçevesinde şekillenmektedir. Bu doğrultuda kural olarak
hukuka uygun bir şekilde üretilen mallar, başka bir Üye Devlette, diğer
18
devletlerde piyasada olan ürünlere denk olarak tanınacaktır. Üye Devletler,
ithalat edecekleri ürünlere ancak orantılılık ilkesine uygun bir şekilde ve Roma
Antlaşması’ndaki istisnalar ya da kamu yararına yönelik önemli sebepler
temelinde, kendi kurallarını uygulayabilecektir. Bu noktada Komisyon, AB
çapında bir uyumlaştırma çabasına girişmiş, karşılıklı tanınma ilkesinin
orantılılık ilkesi temelinde meşru sebepler temelinde bertaraf edildiği alanları
hedef almıştır.18
Yeni yaklaşımın ikinci ön plana çıkan noktası ise bir alanın tamamen
düzenlenmesi yerine Tek Pazar’da dolaşıma girecek ürünlerin sadece asli
sağlık ve güvenlik gerekliliklerini karşılayıp karşılamadığını saptamak ve bunu
sağlamak için standardizasyon kuruluşlarından faydalanmaktır.19 Komisyon,
AB tasarruflarındaki asli gereksinimlerle uyumlu olması durumunda ilgili
standardizasyon kuruluşlarının ortaya koyduğu standartları onaylamaktadır.
Maastricht Antlaşması, 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Avrupa
bütünleşmesindeki en önemli adımlardan biri olan bu anlaşma, Üye Devletler
arasındaki ticaretin önündeki tüm engelleri kaldırmayı amaçlamıştır. Bu
doğrultuda Üye Devletler arasındaki sistematik sınır kontrolleri ve özellikle
Üye Devletler tarafından diğer Üye Devlet menşeli mallara uygulanan gümrük
vergileri de dâhil olmak üzere tüm ayrımcı vergiler kaldırmıştır. Ayrıca yurt içi
KDV ve özel tüketim vergileri, malların serbest dolaşımını kolaylaştırmak için
kısmen uyumlu hâle getirilmiştir.20
1.2. Tek Pazar ve Malların Serbest Dolaşımının Temel Unsurları
Tek Pazar içerisindeki malların serbest dolaşımının sorunsuz bir şekilde
işlemesi için birtakım kurallar, prosedürler ve mekanizmalara ihtiyaç vardır.
Bu doğrultuda Komisyon, Tek Pazar ve malların serbest dolaşımının temel
unsurlarını aşağıdakiler olarak belirtmiştir:
• Güvenlik: Tek Pazar’da piyasaya sürülen ürünler, yüksek güvenlik ve
çevre koruma gerekliliklerini karşılamalıdır. Bundan dolayı ürün güvenliği
malların serbest dolaşımındaki en temel unsurlardan biridir.
•
Standartlar: Uzlaşı ile oluşturulmuş, yetkili bir kuruluş tarafından
onaylanmış, ortak ve tekrarlı kullanım için kurallar, prensipler veya
faaliyetlerin özelliklerini ya da sonuçlarını belirleyen, belirli bir konu
veya kapsamda en elverişli düzenlemenin elde edilmesini amaçlayan
dokümanlardır.
• Uygunluk Değerlendirmesi: Bir üretici, yalnızca geçerli tüm gereklilikleri
karşıladığı takdirde bir ürünü AB pazarına arz edebilir. Ürün satılmadan
önce uygunluk değerlendirme prosedürü gerçekleştirilir.
•
Akreditasyon: Avrupa uygunluk değerlendirme sistemindeki son
kamu denetimi seviyesidir. Uygunluk değerlendirme kuruluşlarının
19
•
•
•
•
•
görevlerini yerine getirecek teknik kapasiteye sahip olmalarının
sağlanması için tasarlanmıştır. Bu doğrultuda bir kalite alt yapısı
olarak nitelendirilebilecek akreditasyon, uygunluk değerlendirme
kurumları tarafından yapılan çalışmaların ve bu çalışmalar neticesinde
düzenledikleri kalibrasyon evrakları, deney ve muayene test raporları,
ürün sertifikaları, yönetim sistemi sertifikaları ve personel evrakları gibi
uygunluk onay sertifikalarının geçerliliğini ve güvenilirliğini desteklemek
amacına hizmet etmektedir. 21
Onaylanmış Kuruluşlar: Onaylanmış kuruluşlar (notified bodies), belirli
ürünlerin piyasaya arz edilmeden önce uygunluğunu değerlendirmek
üzere AB ülkeleri tarafından atanan kurumlardır.
Piyasa Gözetimi ve Denetimi: Tek Pazar’da gıda dışındaki ürünlerin
Avrupalı tüketicileri ve işçileri tehlikeye atmadığını ve çevre, güvenlik ve
ticarette adalet gibi diğer kamu çıkarlarının korunup korunmadığının
kontrolünün sağlanmasıdır.
Piyasa Gözetimi Hakkında Bilgi ve İletişim Sistemi (Information and
Communication System on Market Surveillance-ICSMS): AB ve EFTA
ülkelerindeki piyasa gözetim organları arasındaki iletişimi kolaylaştıran
bir iletişim teknolojisi platformudur.
CE İşareti: AB'de satılan ürünlerin geçerli tüm güvenlik, sağlık ve çevre
koruma gerekliliklerini karşılayacak şekilde üretildiğini belirtir.
Dış Sınırlar: Dünyanın en büyük ticaret bloğu olan AB pazarına üçüncü
ülkelerden pek çok mal girmektedir. Üye Devletler, Tek Pazar’ın düzgün
işlemesi için kendi sınırları dışından gelen ürünleri kontrol eder. 22
1.3. Standartlar ve Standardizasyon
Standartlar “uzlaşı ile oluşturulmuş, yetkili bir kuruluş tarafından onaylanmış,
ortak ve tekrarlı kullanım için, kurallar, prensipler veya faaliyetlerin özelliklerini
ya da sonuçlarını belirleyen, belirli bir konu veya kapsamda en elverişli
düzenlemenin elde edilmesini amaçlayan dokümanlardır”. Standartların
uygulamaya alınması bir zorunluluk değildir, tercihe bağlıdır.23
Standardizasyon ise “mevcut ve potansiyel problemler dikkate alınarak,
belirli bir konuda ortak ve tekrar eden kullanımlar için en uygun seviyede
düzenin elde edilmesi amacıyla gerekli hükümlerin oluşturulması
faaliyetidir”. Standardizasyon kuruluşları standart oluşturma sürecinin bel
kemiğini oluşturmaktadır. Nitekim standardizasyon kuruluşları; standartların
geliştirileceği ortamı oluşturma, standardizasyon için saptanmış temel
ilkelere uygun bir şekilde standartları onaylama ve yayımlama yetkisine
sahiptir. İlgili kurumlar mevzuatta atıf yaparak standartları zorunlu
uygulamaya alabilir veya bunları zorunlu uygulamadan çıkarabilir.24
20
Standartlar ilgili olduğu alanlarda yaşanan gelişmeler, doğan ihtiyaçlar veya
ortaya çıkan sorunlar nedeniyle gözden geçirilebilir veya yenilenebilir. Ayrıca
etkinliğini yitiren bir standart yürürlükten kaldırılabilir veya iptal edilebilir.25
1.3.1. Standardizasyon Kuruluşları
Standardizasyon kuruluşları; ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeylerde faaliyet
gösterebilir. Ulusal standardizasyon kuruluşları ilgili ülkenin standardizasyon
faaliyetleri ile ilgili çatı kuruluş görevindedir ve ülkedeki paydaşların uluslararası
standardizasyon alanında temsil edilmesini sağlayan kanalı oluşturur. Bağlı
bulunduğu ülkeye standardizasyon altyapısını sağlayan bu kuruluşlar, ayrıca
ulusal standart hazırlama süreçlerini de yönetir. Türkiye’den Türk Standardları
Enstitüsü (TSE), İngiltere’den British Standards Institution (BSI), ABD’den
American National Standards Institute (ANSI) veya Almanya’dan Deutsches
Institut für Normung (DIN) ulusal standardizasyon kuruluşlarından bazılarıdır.
Bölgesel standardizasyon kuruluşları, belirli bir bölgede bulunan ülkeler
veya ülke gruplarınca tanınmak üzere standardizasyon faaliyetleri yürüten
kurumlardır. Uluslararası standardizasyon kuruluşları ise bir sınırlamaya maruz
kalmaksızın küresel ölçekte tüm ülkelere ortak bir standardizasyon platformu
sağlamaktadır.26
Bir standardizasyon kuruluşunun asli görevi, standart oluşturulmasına ihtiyaç
duyulması hâlinde buna dâhil olacak paydaşları tarafsız bir şekilde bir araya
getirecek ortamı oluşturmaktadır. Bu doğrultuda ilgili standardizasyon
kuruluşu; standartların hazırlanışını koordine edecek, oluşan standardı şeffaf
bir şekilde paydaşların görüşüne sunacak ve bunun uzlaşı sağlanacak son
taslağa ulaşmasını destekleyecektir.27
1.3.2. AB’de Standardizasyon ve Avrupa Standartları
Avrupa’da standardizasyonun yasal temelini 1025/2012/EU sayılı Tüzük
sağlamaktadır. Standardın genel tanımı Avrupa Standartları için de geçerlidir.
Ancak bir standardın Avrupa Standardı (EN) olarak değerlendirilebilmesi
için Avrupa standardizasyon kuruluşlarından biri tarafından kabul edilmesi
gerekmektedir.28 Prensip olarak herkes, geliştirilecek bir Avrupa Standardı için
teklif sunabilir.
Yeni Yaklaşım Direktifleri içerisindeki teknik spesifikasyonları niteleyen hukuki
bir terim olan “uyumlaştırılmış standartlar” (harmonized standards) ise Avrupa
standardizasyon kuruluşlarının, Komisyonun resmî talebi üzerine kabul ettiği
Avrupa Standartları’dır. Belirtmekte fayda vardır ki uyumlaştırılmış standartlar
Avrupa Standartları içerisinde ayrı bir kategori değildir.29
21
AB’de standardizasyon prosedürü aşağıdaki gibi işlemektedir:
1. Komisyon, Avrupa standardizasyon kuruluşlarına, standart hazırlanması
konusunda resmî bir talepte bulunur (Avrupa Standartları’nın yaklaşık
beşte biri, Komisyon tarafından Avrupa standardizasyon kuruluşlarına
yapılan bir standardizasyon talebi sonrasında geliştirilmektedir),
2. Bu görevi kabul eden Avrupa standardizasyon kuruluşları bir program
hazırlar,
3. Program hazırlamak ile görevli ilgili Avrupa standardizasyon kuruluşunun
bünyesindeki teknik komite taslak standardı hazır hâle getirir,
4. Ulusal standardizasyon kuruluşları ve Avrupa standardizasyon kuruluşları
hazırlanma sürecindeki standart hakkında ilgili paydaşların görüşlerini alır,
5. Gelen görüşleri değerlendiren teknik komite ilgili standardı ihtiyaca cevap
verecek hâle getirir,
6. Ulusal standardizasyon kuruluşları taslak hâlindeki standardı Avrupa
standardizasyon kuruluşları bünyesinde oylamaya sunar,
7. Oylamanın ardından ulusal standardizasyon kuruluşları ilgili standardı
onaylar,
8. Onaylanan standart Avrupa standardizasyon kuruluşları tarafından
Komisyona iletilir,
9. İlgili standart Komisyon tarafından yayımlanır,
10. Ulusal standardizasyon kuruluşları ortaya çıkan Avrupa Standardını ulusal
sistemlerine aktarır,
11. Nihayetinde ulusal yetkililer standardı ulusal standart olarak yayımlar.30
1.3.2.1. Avrupa’daki Standart Geliştirmekle Yükümlü Kurumlar
Avrupa Standartlar Komitesi (European Committee for Standardization - CEN),
Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (European Committee for
Electrotechnical Standardisation - CENELEC) ve Avrupa Telekomünikasyon
Standartları Komitesi (European Telecommunications Standards Institute - ETSI)
Avrupa standardizasyonun başlıca aktörleridir ve Komisyonunun talebi
doğrultusunda sadece bu kurumlar standardizasyon konusu üzerinde
çalışmalar yapabilir. Bu yetki, ilgili üç kuruma, 1025/2012 sayılı Tüzük ile resmî
olarak verilmiştir.
•
22
Avrupa Standartlar Komitesi:
1950’li yılların ortalarında, uluslararası ticaret hacminin artması,
teknolojideki ilerlemeler ve daha gelişmiş malların piyasaya sürülmeye
başlaması gibi faktörler uluslararası ve bölgesel standardizasyon
çalışmalarına yönelik ihtiyacı arttırmıştır. CEN, böyle bir dönemde,
AET içerisinde malların serbest dolaşımının sağlanması için bölgesel
standardizasyona ihtiyaç duyulması sonucunda, altı AET ve yedi EFTA
ülkesi tarafından 1961 yılında kurulmuştur.31
CEN, 34 Avrupa ülkesinin ulusal standardizasyon kuruluşlarını bir araya
getirmektedir. Çeşitli ürün, malzeme, hizmet ve süreçlerle ilgili Avrupa
Standartlarının ve diğer teknik belgelerin geliştirilmesi için bir platform
sağlar. Hava ve uzay, kimyasallar, inşaat, tüketici ürünleri, savunma ve
güvenlik, sağlık ve güvenlik, enerji, çevre, gıda ve yem, sağlık, bilişim
ve iletişim teknolojileri, makine, malzeme, basınçlı ekipman, hizmetler,
ulaşım ve ambalaj dâhil olmak üzere çok çeşitli alan ve sektörlerle ilgili
standardizasyon faaliyetlerini desteklemektedir.32
•
Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi:
1973 yılında, eski iki Avrupa kuruluşu olan CENEL ve CENELCOM’un
birleştirilmesi ile kurulan Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi,
kâr amacı gütmeyen teknik bir kuruluştur.
CENELEC, elektrik, elektronik ve elektromanyetizma konularını kapsayan
elektroteknik mühendislik alanındaki standardizasyondan sorumludur. 34
Avrupa ülkesinin Ulusal Elektroteknik Komitelerini bir araya getirir. CENELEC
tarafından hazırlanan gönüllü standartlar, ülkeler arasındaki ticareti
kolaylaştırmaya, uyum maliyetlerini düşürmeye ve Tek Pazar’ın gelişimini
desteklemeye yardımcı olma amacı taşımaktadır.33
CENELEC; elektromanyetik uyumluluk, akümülatörler, primer hücreler ve
piller, yalıtılmış tel ve kablo, elektronik, elektromekanik ve elektroteknik
malzemeler, elektrik motorları ve transformatörler, aydınlatma ekipmanları
ve elektrik lambaları, düşük gerilimli elektrik tesisatları, elektrikli araçlar
demiryolları, akıllı şebeke, akıllı ölçüm, güneş enerjisi sistemleri ve
bunun gibi birçok alan ve sektörle ilgili standardizasyon faaliyetlerini
desteklemektedir.34
•
Avrupa Telekomünikasyon Standartlar Komitesi:
ETSI, Komisyonunun önerisine karşılık olarak, 1988 yılında Posta ve
Telekomünikasyon İdareleri Avrupa Konferansı (European Conference
of Postal and Telecommunications Administrations - CEPT) tarafından
kurulmuştur. Bilişim ve iletişim teknolojileri ile ilgili alanlarda temel
standartlar oluşturan ve geliştiren bir Avrupa standardizasyon kuruluşudur.
Bu standartlar telekomünikasyon, radyo ve televizyon ile elektronik
haberleşme şebekeleri ve hizmetlerini kapsamaktadır.35
ETSI, 60'tan fazla ülkeden 900'ün üzerinde üye kuruluşa sahiptir. Üyeler,
büyük ve küçük özel şirketler, araştırma kuruluşları, akademi, hükümet
ve kamu kuruluşlarından oluşmaktadır. ETSI, üyelerine, küresel bilgi ve
iletişim teknolojilerindeki en güncel bilgilere erişim imkânı, standartların
geliştirilmesine doğrudan katılım fırsatı ve ortaya koyulan standardı erken
benimseyerek bu alanda rekabet etme avantajı gibi imkânlar vermektedir.36
23
Başlangıçta Avrupa’nın ihtiyaçlarına cevap vermek üzere kurulan ETSI,
zaman içerisinde daha küresel bir bakış açısına sahip olmuştur ve
günümüzde ETSI standartları tüm dünyada kullanılmaktadır.
•
Avrupa Standardizasyonunda Yer Alan Diğer Paydaşlar:
AB ve EFTA ülkelerinin ulusal standardizasyon kuruluşlarının yanı sıra çevre
ile ilgili konularda Standartlar Üzerine Çevre Koalisyonu (ECOS); tüketici
ile ilgili konularda ANEC; sendika ile ilgili konularda Avrupa İşçi Sendikaları
Konfederasyonu (ETUC); küçük ve orta ölçekli işletmelerin temsili ile ilgili
konularda Small Business Standards, Avrupa standardizasyonunda yer
alan diğer paydaşlar olarak karşımıza çıkmaktadır.37
1.3.2.2. Yeni Yaklaşım Direktifleri
Tek Pazar’ın ana unsurlarından biri olan malların serbest dolaşımının tam
olarak sağlanabilmesi için AB ülkeleri arasındaki ticaretin önünde bulunan
engellerin kaldırılması, karşılıklı tanıma ve teknik uyumlaştırmaya ihtiyaç
vardır. AB’de teknik mevzuat alanında uyum çalışmaları 1960’lı yıllarda
başlamıştır. Bu doğrultuda 1969 yılında, mevzuat düzeyindeki teknik kurallar
ile bunlarla aynı etkiye sahip standartların hepsinin uyumlaştırılmasını içeren
“klasik yaklaşım” ortaya koyulmuştur.38
Uyumlaştırma konusunda istediği faydayı alamayan AB, ilerleyen süreçte çok
detaylı ve karmaşık yapısından dolayı üreticileri zorlayan klasik yaklaşımı terk
etmiştir. Teknik uyum ve standartlara yeni bir yaklaşıma ilişkin 7 Mayıs 1985
tarihli Konsey Kararı ile teknik detayı çok daha az olan ve üretilen malların
mal gruplarına göre uyması gereken genel kuralları belirleyen Yeni Yaklaşım
Direktiflerini getirmiştir. Yeni Yaklaşım Direktifleri, Üye Devletler arasındaki
yasal farklılıkları azaltarak ticaretin önündeki teknik engelleri kaldırmayı
amaçlamakta ve sağlık, güvenlik, tüketici ve çevrenin korunması konusunda
temel gereklilikleri tanımlamaktadır.39
1.3.2.3. CE İşareti
AB’nin Yeni Yaklaşım politikası, Tek Pazar içerisinde dolaşımda olan mallara
“CE işareti” taşıma zorunluluğu getirmiştir. “European Conformity”nin baş
harflerinden oluşan CE işaretinin anlamı “Avrupa’ya Uygunluk”tur.40
CE İşareti, bir ürün veya ürün grubunun AB’nin sağlık, güvenlik, tüketicinin
korunması ve çevre için saptadığı kurallara uygun olduğunu, ilgili yönergelerde
belirlenen tüm şartlara uygun bir şekilde üretildiğini ve kontrol edildiğini
gösterir.41 Bir ürünün asgari kalite gerekliliklerini karşıladığını gösteren CE
işareti, bir kalite markası veya garanti belgesi değildir.42
24
Üye Devletlerde piyasaya sürülecek olan ve Tablo 1’de yer alan Yeni Yaklaşım
Direktifleri kapsamındaki ürünlerde, CE işaretinin olması bir zorunluluktur. Bu
doğrultuda CE işareti, serbest dolaşıma girecek mallar için bir çeşit pasaport
görevi görmektedir. 43
Tablo 1: Yürürlükte Olan Yeni Yaklaşım Direktifleri
İlgili Direktifin Adı
İlgili Direktifin
Numarası
Telsiz Ekipmanları Yönergesi (RED)
Düşük Voltaj Yönergesi (LVD)
Elektromanyetik Uyumluluk Yönergesi (EMC)
Tıbbi Cihazlar Yönergesi (MDD)
Aktif İmplante Edilebilir Cihazlar Yönergesi (AIMD)
In Vitro Diyagnostik Tıbbi Cihazlar Yönergesi (INVMD)
Makina Yönergesi (MD)
Bazı Tehlikeli Maddelerin Kullanımının Kısıtlanması Yönergesi (RoHS)
Elektrikli ve Elektronik Aletler Atık Yönergesi (WEEE)
Piller Yönergesi (BATTERY)
Potansiyel Olarak Patlayıcı Ortamlar için Donanım Yönergesi (ATEX)
Enerji ile İlgili Ürünler için Ekodizayn Gereksinimleri Yönergesi (ECODESIGN)
Enerjiyle İlgili Ürünlerin Etiketlenmesi Hakkında Yönerge (LERP)
Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönergesi (WASTE)
Genel Ürün Güvenliği Yönergesi (GPSD)
Kişisel Koruyucu Ekipmanlar Yönergesi (PPE)
Oyuncak Güvenliği Yönergesi (TOY)
Sivil Kullanım için Patlayıcı Maddeler Yönergesi (ECU)
Piroteknik Maddeler Yönergesi (PTA)
Ölçüm Aletleri Yönergesi (MID)
Otomatik Olmayan Tartı Aletleri Yönergesi (NAWI)
Teleferik Tesisleri Yönergesi (CWI)
Asansörler ve Asansörler İçin Güvenlik Bileşenleri Yönergesi (LIFTS)
Basit Basınçlı Kaplar Yönergesi (SPVD)
2014/53/EU
2014/35/EU
2014/30/EU
2007/47/EC
90/38/EEC
98/79/EC
2006/42/EC
2006/42/EC
2012/19/EU
2006/66/EC
2014/34/EU
2009/125/EC
2010/30/EU
2015/720
2001/95/EC
2016/425/EU
2009/48/EC
2014/28/EU
2013/29/EU
2014/32/EU
2014/31/EU
2016/424
2014/33/EU
2014/29/EU
Kaynak: Science Laboratory & Certification44
Üreticiler, üretilen ürünlerin CE işaretli bir şekilde piyasaya sürülmesinden
sorumludur. Ancak eğer üretici veya üreticinin yetkili temsilci AB içerisinde
değilse, ithalatçı taraf ithal ettiği ürünlerin AB normlarını karşıladığını garanti
etmekle yükümlüdür. Genellikle düşük risk arz eden ve/veya arz ettikleri
riskin tespitinin görece kolay olduğu bir kısım ürün grupları için direktifin
genel gerekliliklerine uygunluk, imalatçının kendisi, kendi test imkânları veya
herhangi bir kuruluşun imkânları kullanılarak doğrulabilmektedir. Ancak kamu
25
yararına yüksek risk teşkil ettiği kabul edilen basınçlı kaplar, asansörler ve bazı
takım tezgâhları gibi ürünlerin NANDO internet sitesinde yer alan yetkili ve
onaylanmış belgelendirme ve test kuruluşları tarafından değerlendirilmesi
gerekmektedir. 45
1.3.2.4. Onaylanmış
Akreditasyon
Kuruluş,
Uygunluk
Değerlendirmesi
ve
“Uygunluk değerlendirmesi bir ürün, proses, hizmet, sistem, kişi veya
kuruluşa ilişkin belirli şartların yerine getirilip getirilmediğini gösteren
süreci belirtirken, uygunluk değerlendirme kuruluşu; kalibrasyon, deney,
belgelendirme, muayene, doğrulama, referans malzeme üretimi ve yeterlilik
deneyi sağlama dâhil olmak üzere bahsi geçen uygunluk değerlendirme
faaliyetini gerçekleştiren kuruluşları tanımlar”. 46 Onaylanmış kuruluş (notified
body) ise uygunluk değerlendirme kuruluşları arasında özel bir kategoridir, bir
veya birden fazla teknik düzenleme çerçevesinde Üye Devletler tarafından
belirlenir ve Komisyona bildirilir. Komisyon tarafından detaylı inceleme
yapıldıktan sonra uygun bulunması hâlinde bu kuruluşlara onaylanmış
kuruluş statüsü verilir. Ayrıca bu kuruluşlar AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanır.
Üye Devletlerde faaliyet gösteren bütün onaylanmış kuruluşlara NANDO
Web Sitesi’nden ulaşılabilir. 47
“Akreditasyon; laboratuvarların, belgelendirme ve muayene kuruluşlarının,
belirlenen teknik kriterlere göre faaliyet gösterdiğinin bağımsız ve tarafsız
bir kuruluş tarafından onaylanması ve düzenli aralıklarla denetlenmesi”
faaliyetidir. Bir başka deyişle akreditasyon, uygunluk değerlendirme
kuruluşlarının yeterliliklerinin tasdik edilmesi olarak da tanımlanabilir. 48
Akreditasyondan söz edilebilmesi için belirli bir uygunluk değerlendirme
faaliyeti yürüten akredite edilmiş, piyasaya arz edilmeden önce ilgili ürünü
test edecek ve uygunluğunu tasdik edecek bir uygunluk değerlendirme
kuruşunun yani onaylanmış kuruluşun bulunması gerekmektedir.
Akreditasyon alanında ilk kez yasal bir çerçeve sunan 765/2008/EC sayılı
Tüzük, hem ulusal hem de AB düzeyinde kapsamlı bir temel oluşturmakta, Tek
Pazar’daki malların serbest dolaşımını desteklemekte, kuralları ve prosedürleri
belirlemekte ve uygunluk değerlendirme zincirinde son kamu kontrolünü
oluşturarak ürün güvenliğini sağlamada önemli bir unsur olarak ön plana
çıkmaktadır. 49
26
Bir kamu otoritesi faaliyeti olarak yürütülen akreditasyon, kâr amacı gütmeyen
bir faaliyettir. Her Üye Devlet, tek bir ulusal akreditasyon kurumu atayabilir
ve atanan ulusal akreditasyon kuruluşunun görev ve sorumlulukları diğer
ulusal kuruluşların göreve ve sorumluluklarından açıkça ayırt edilebilir
durumda olmalıdır. Üye Devletler, şeffaflığın sağlanması için hangi ulusal
akreditasyon kurumunu yetkilendirmek istediğini Komisyona ve diğer üyelere
bildirmelidir. AB içerisindeki ulusal akreditasyon kurumları sadece kendi
ülkesinin topraklarında faaliyet gösterebilir ve bu kurumlar diğer akreditasyon
kurumlarıyla rekabet edemez. 50
Ulusal akreditasyon kuruluşları faaliyetlerini yürütürken paydaş temsili, iç
kontrol ve iç yönetim açısından belirli şartları yerine getirmekle yükümlüdür
ve bu kuruluşların bütün faaliyetleri halka açık olmak zorundadır. Ayrıca
bu kuruluşların faaliyetlerini sürdürmek için yeterli kaynağa sahip olması
gerekmektedir. Bu noktada Üye Devletlerin görevi, ulusal akreditasyon
kuruluşlarının, Tüzük’te belirtilen şartları sürekli olarak yerine getirmelerini ve
gerekli önlemleri almalarını sağlamaktır. 51
Ulusal Avrupa akreditasyon kurumlarının bölgesel organizasyonu Avrupa
Akreditasyon Birliği’dir (EA). EA, 765/2008/EC sayılı Tüzük’ün uygulanmasında
çok kritik bir role sahiptir. Ulusal akreditasyon kuruluşlarının sistemleri,
iç yapıları ve prosedürleri her dört yılda bir “eş değerlendirme”ye tabi
tutulmaktadır ve EA’nın en önemli görevlerinden biri, ulusal akreditasyon
kuruluşlarının uluslararası standartlara uygun olarak eşdeğer incelemeye
tabi tutulmasını sağlamaktır. Ulusal akreditasyon kuruluşu, başarılı bir eş
değer inceleme sonucunda EA ile karşılık tanıma anlaşması imzalayabilir
veya mevcut olan anlaşmanın uzatılmasını sağlayabilir. İmzacı taraflar EA Çok
Taraflı Anlaşması (MLA) gereğince birbirlerinin akreditasyon sistemlerinin
eşdeğerliliğini ve akredite edilmiş uygunluk değerlendirme kuruluşları
tarafından verilen onayların eşitliğini tanımak ile yükümlüdür. 52
2. COVID-19 Sonrası Tek Pazar
COVID-19 salgını AB’nin en önemli başarı hikâyelerinden biri olsa da Tek
Pazar’ın ani ve büyük krizlere karşı hâlen savunmasız olduğunu göstermiştir.
Sınırların kapanması ve birbirine entegre olmuş değer zincirlerindeki kırılmalar
Tek Pazar’daki aksaklıkları gözler önüne sermiş ve vatandaşlar ve işletmeler
bundan derinden etkilenmiştir. Grafik 1’de görülebileceği gibi pandeminin ilk
şoku AB’nin iç ticaretini dış ticaretinden daha kötü vurmuştur.
27
Grafik 1: AB İç ve Dış Ticareti (2008-2021)
Kaynak: Avrupa Komisyonu53
COVID-19'un getirdiği kriz ortamının Tek Pazar’daki farklı sektörlerde farklı
sonuçlar doğurmuştur. Grafik 2’de verilen farklı sektörlerdeki iflas beyanları
bunu açıkça gösterir niteliktedir. Kriz sürecinde sanayi diğer sektörlere
kıyasla daha iyi durumda seyretmiştir. Ancak özellikle konaklama ve yemek
hizmetlerindeki iflas sayılarında önemli bir artış yaşanırken, depolama ve
taşıma hizmetleri dalgalı bir grafik çizmiştir.
Grafik 2: Tek Pazar’da Farklı Sektörlerdeki İflas Beyanları (COVID - 19 Dönemi)
Kaynak: Avrupa Komisyonu54
AB, 2020 yılının ikinci çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre %11,3; bir önceki
yılın aynı çeyreğine göre %13,7 küçülmüştür. AB GSYİH’sinin 2020 yılındaki
ortalama daralması %5,7 olmakla beraber; en fazla ekonomik küçülmenin
yaşandığı Üye Devletler sırasıyla, İspanya (%11,3), Yunanistan (%9), İtalya
(%8,9), Malta (%8,6) ve Hırvatistan’dır (%8,5).
28
Tablo 2: COVID-19 Salgınında AB’nin Büyüme Oranları
2019 2020 2020 2020 2020 2021 2021 2021
4.
1.
2.
3.
4.
1.
2.
3.
Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek
Önceki Çeyreğe Göre
Değişim (%)
Önceki Yılın Aynı
Dönemine Göre
Değişim (%)
0
-3,1
-11,3
11,7
-0,2
0
2,1
2,1
1,4
-2,5
-13,7
-3,9
-4,1
-1,1
13,8
4,1
Kaynak: Eurostat
COVID-19 salgınının AB ekonomisinde etkilediği bir diğer alan ise iş gücü
piyasasıdır. Nitekim 2019’un dördüncü çeyreğinde %6,7 olan işsizlik oranı,
COVID-19 salgınının ekonomik etkilerinin yoğun bir şekilde hissedildiği
2020’nin üçüncü çeyreğinde %7,7’ye ulaşmıştır. 2020 yılında, AB’deki ortalama
işsizlik oranı %7,2 olurken; en fazla işsizlik sırasıyla Yunanistan (%17,7), İspanya
(%15,5), İtalya (%9,3), Litvanya (%8,7) ve İsveç’te (%8,6) gerçekleşmiştir. Salgın,
hâlihazırda yüksek bir seviyede olan genç işsizliğini de oldukça olumsuz
etkilemiştir. 2019’un dördüncü çeyreğinde %15,4 olan genç işsizliği, 2020’nin
üçüncü çeyreğinde 18,8’e kadar yükselmiştir. 2020’de, AB’deki ortalama
genç işsizliği %17,5 olurken; en fazla genç işsizliği sırasıyla İspanya (%38,4),
Yunanistan (%38,4), İtalya (%29,9), İsveç (%23,5) ve Portekiz’de (%22,9)
yaşanmıştır.
Tablo 3: COVID-19 Salgınında AB’deki İşsizlik Oranları
2019 2020 2020 2020 2020 2021 2021 2021
4.
1.
2.
3.
4.
1.
2.
3.
Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek
Toplam İşsizlik
(%)
Genç İşsizlik
(%)
6,7
6,6
7
7,7
7,5
7,5
7,3
6,8
15,4
15,6
15,5
17,5
18,8
18,1
18,3
17,5
Kaynak: Eurostat
2.1. AB’nin COVID-19 Salgını Sürecinde Aldığı Tedbirler
COVID-19 salgını, AB’nin ekonomik zayıflıklarını göstermiş ve Tek Pazar’ın
kırılganlığını gözler önüne sermiştir. Bu süreçten dersler çıkartan Birlik, Tek
Pazar’ı daha dayanıklı hâle getirmek, tüm potansiyeli ile işlemesine yardımcı
olmak ve Avrupa’nın salgın sürecince ve salgın sonrasında toparlanmasına
katkıda bulunmak için AB düzeyinde daha önce eşi benzeri görülmemiş
ekonomik ve mali tedbirler almaya başlamıştır.
29
COVID-19 salgınının ekonomik sonuçları, Üye Devletler arasındaki mali
koordinasyonu sağlamak için tasarlanmış kurallar bütünü olan İstikrar ve
Büyüme Paktı’nın gerekliliklerinin yerine getirilmesini oldukça zorlaştırmıştır.
Bu doğrultuda AB Maliye Bakanları, Mart 2020’de, mali çerçevenin genel
“kaçış hükmü”nü uygulamaya koyma kararı alarak, COVID-19 salgınına
karşı tüm ekonomik tedbirlerin hayata geçirilmesi için gerekli mali esnekliği
sağlamıştır.55 Ayrıca Komisyon, AB’nin devlet yardımları kurallarını esnetmek
amacıyla, Mart 2020’den Haziran 2022’ye kadar yürürlükte kalacak olan “Devlet
Yardımı Geçici Çerçevesi”ni kabul etmiştir. Bu tarihler arasında onaylanan
toplam devlet yardımları yaklaşık 3,2 trilyon avro olmuştur. 56
AB liderleri, 21 Temmuz 2020 tarihinde, AB’nin 2021-2027 dönemini kapsayan
1 trilyon 210 milyar avroluk yeni Çok Yıllı Mali Çerçevesi (ÇYMÇ) ile COVID-19
salgınının neden olduğu ekonomik hasarı onarmayı ve Tek Pazar’ı daha yeşil,
daha dijital ve daha dirençli bir hâle getirmeyi amaçlayan 806 milyar 9 milyon
avroluk “YeniNesilAB” (NextGenerationEU) toparlanma fonunu birleştiren,
kapsamlı bir paket üzerinde anlaşmaya varmıştır. YeniNesilAB’nin merkezinde,
AB üye ülkelerindeki reform ve yatırımları desteklemek için hibe ve kredi
sağlamaya yönelik “Kurtarma ve Dayanıklılık Aracı” (Recovery and Resilience
Facility) yer almaktadır. 57
Avro Grubu, 9 Nisan 2020 tarihinde, COVID-19 salgınından etkilenen işçileri,
şirketleri ve Üye Devletleri desteklemek üzere 540 milyar avroluk üçlü
güvenlik ağı paketini ortaya koymuştur. Bu doğrultuda AB, 22 Eylül 2020
tarihinde, istihdamın korunmasına yönelik kamu harcamalarındaki ani artışları
karşılamak ve işsizlik risklerini azaltmak için Üye Devletlere uygun koşullarda
kredilerin verilmesini öngören “SURE” mekanizmasını oluşturmuştur. 14 Aralık
2022 tarihindeki son ödemeyle birlikte mekanizma devre dışı bırakılmış ve
AB geçen süre zarfında Üye Devletlere toplam 98 milyar 4 milyon avroluk bir
kredi sağlamıştır.58 Avrupa Yatırım Bankası Grubu, 26 Mayıs 2020 tarihinde,
AB içerisinde COVID-19 salgınından etkilenen KOBİ’lere yönelik 200 milyar
avroya yakın bir kredi sağlanmasını öngören “Pan-Avrupa Garanti Fonu”nu
oluşturmuştur. Ayrıca AB Maliye Bakanları, 23 Nisan 2020 tarihinde, Avro
Alanı’ndaki Üye Devletleri’nin GSYİH'lerinin %2'sine kadar yardım talep
etmelerine olanak tanıyacak olan bir “Pandemi Kriz Desteği” mekanizmasının
oluşturması konusunda anlaşmaya varmıştır.59
28 Nisan 2021 tarihine gelindiğinde, Tek Pazar'daki yönetişimi ve işleyişi
güçlendirmeyi, COVID-19 sonrasında ekonomik toparlanmayı hızlandırmayı
ve daha önce ayrı ayrı finanse edilen çok çeşitli faaliyetleri tek bir mekanizma
altında birleştirmeyi amaçlayan Tek Pazar Programı (Single Market
Programme-SMP) kabul edilmiştir. 2021-2027 dönemini kapsayan ve 4,2 milyar
avro bütçeye sahip olan Tek Pazar Programı’nın hedefleri aşağıdaki gibidir:
30
•
Daha Etkili Bir Tek Pazar
Tek Pazar Programı, finansal hizmetler, kara para aklamanın önlenmesi ve
sermayenin serbest dolaşımı da dâhil olmak üzere mal ve hizmetler için
daha iyi işleyen bir Tek Pazar’ı sağlamayı amaçlamaktadır. Vatandaşlar ve
şirketler için çevrimiçi idare hizmeti sağlayacak olan Senin Avrupan (Your
Europe) platformu; AB hukukunun uygulamasında yer alan makamlar
arasında bilgi alışverişinin sağlanması için İç Pazar Bilgi Sistemi (Internal
Market Information System); başka bir AB ülkesinde bulunan kamu
yetkilileri tarafından AB vatandaşları ve işletmelerinin AB’den kaynaklanan
haklarının ihlal edilmesi durumunda onlara yardımcı olacak SOLVIT ağı
ve kara para aklamaya karşı sınır ötesi mücadeleyi kolaylaştırmak için
AB ülkelerindeki mali istihbarat birimlerini birbirine bağlayan bir sistem
olan FIU.net, daha etkili bir Tek Pazar’ın gerçekleştirilmesinde kullanılacak
araçlar olarak belirlenmiştir.60
•
Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Destek
Tek Pazar Programı özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere çeşitli
şekillerde destek sağlayacak ve bu işletmelerin rekabet gücünü arttıracaktır.
Program kapsamında KOBİ’lerin piyasa erişimi kolaylaştırılacak, girişimcilik
ve girişimcilik becerilerinin kazanılması teşvik edilecektir. KOBİ’lere
uluslararası alanda nasıl inovasyon yapacakları ve büyüyecekleri
konusunda tavsiyeler sağlayacak olan Avrupa İşletmeler Ağı (Enterprise
Europe Network), AB düzeyinde ve ulusal düzeyde KOBİ dostu politika
oluşturmasını teşvik edecek olan KOBİ Temsilci Ağı (SME Envoy Network)
ve Genç Girişimciler için Erasmus (Erasmus for Young Entrepreneurs),
Program kapsamında KOBİ’lere destek olmak için kullanılacak araçlardan
bazılarıdır.61
•
Gıda Güvenliği
Komisyon, gıda zinciri boyunca insan, hayvan ve bitki sağlığını korumayı
amaçlamaktadır. Bu kapsamda Tek Pazar Programı, hayvan hastalıklarının
ve bitki zararlılarının önlenmesine, kontrol altına alınmasına ve ortadan
kaldırılmasına yardımcı olacak, sürdürülebilir gıda üretimi ve tüketimini
destekleyecek, hayvan refahının iyileştirilmesine yardımcı olacak ve gıda
güvenliğindeki resmî kontrollerin etkinliğini, verimliliğini ve güvenilirliğini
artırmaya yönelik adımlar atacaktır.62
Gıda zincirinde halk sağlığını etkileyecek riskler tespit edilmesi durumunda
hızlı bir tepki verilmesini sağlama amacı olan Gıda ve Yem İçin Hızlı Alarm
Sistemi (Rapid Alert System for Food and Feed – RASFF); gıda ve yem, hayvan
sağlığı ve refahı ile bitki sağlığı alanlarındaki yetkili makamlar için eğitim
verilmesi ve ilgili konuda acil durum önlemlerinin finanse edilmesi,
Program kapsamında gıda güvenliğinin sağlanması için kullanılacak
araçlar ve eylemler olarak ön plana çıkmaktadır.63
31
•
Tüketicinin Korunması
Tek Pazar Programı kapsamındaki eylemler, finansal hizmetler de dâhil
olmak üzere Avrupalı tüketicilerin çıkarlarını destekleyecek niteliktedir. Her
AB ülkesinde tüketici haklarına saygı gösterilmesi, bunun uygulanması ve
tüketicinin politika oluşturma sürecindeki rolünün güçlendirilmesi Tek Pazar
Programı’nın amaçlarındandır.
Çevrimiçi alışveriş yapan tüketicilere yardımcı olma amacı olan Avrupa Çevrimiçi
Anlaşmazlık Çözümü (Online Dispute Resolution – ODR) platformu, tüketicilerin
anlaşmazlıkları mahkeme dışında çözmelerine olanak sağlayan Alternatif
Anlaşmazlık Çözümü (Alternative Dispute Resolution - ADR), AB çapında yasa
dışı uygulamalarla mücadele için bir tüketici koruma iş birliği ağının kurulması,
Güvenlik Kapısı (Safety Gate) kapsamında gıda dışında olan tehlikeli ürünler
için AB hızlı uyarı sistemi geliştirilmesi, tüketicilerin haklarını kullanmalarına
ve tazminat mekanizmalarına erişim sağlamalarına yardımcı olma amacı
olan Avrupa tüketici merkezleri ve Finansal hizmet kullanıcılarının ve küçük
yatırımcıların görüşlerini temsil eden iki Avrupa kuruluşuna hibe verilmesi, Tek
Pazar Programı’nın tüketicinin korunması için kullanacağı araçlar ve atacağı
adımlardan bazılarıdır.64
•
Etkili Avrupa Standartları
Tek Pazar Programı, Avrupa çapında standartlar geliştiren kuruluşlara mali
destek sağlayacaktır. Ayrıca denetim, finansal ve finansal olmayan raporlama
standartları geliştiren hem Avrupa hem de uluslararası kuruluşlar da bu desteğin
kapsamında olacaktır. Bu bağlamda Komisyon ve Avrupa standardizasyon
kuruluşları arasında ortak girişimler ve eylem planları aracılığıyla iş birliği
geliştirilecek; Avrupa standardizasyon kuruluşlarına, KOBİ’leri temsil eden
kuruluşlara ve standardizasyon faaliyetlerinde bulunan diğer toplumsal
paydaşlara “çerçeve ortaklık anlaşmaları” (framework partnership agreements)
kapsamında hibe verilecektir. Ayrıca denetim, finansal ve finansal olmayan
raporlama standartları geliştiren üç kuruluş da hibe desteğinden yararlanacaktır.65
•
Yüksek kaliteli Avrupa istatistikleri
Tek Pazar Programı, Avrupa İstatistik Sistemi tarafından daha kaliteli Avrupa
istatistiklerinin zamanında, tarafsız ve uygun maliyetli bir şekilde geliştirilmesi
ve paylaşılması için mali destek sağlamayı amaçlamaktadır.
AB İstatistik Ofisi (Eurostat), ulusal istatistik kurumları ve diğer ulusal istatistik
otoriteleri arasında daha ileri seviyede ortaklık kurulması; çoklu veri kaynakları,
gelişmiş veri analitiği yöntemleri, akıllı sistemler ve dijital teknolojiler kullanılarak
Avrupa istatistiklerinin geliştirilmesi ve AB'nin ekonomik, sosyal, çevresel ve
bölgesel durumunu takip etmek ve Avrupa istatistiklerinin karşılaştırılabilirliğini
ve kalitesini iyileştirmek için finansman sağlanması bu amacı gerçekleştirmek
için atılacak adımlardandır.66
32
3. Dönüşen Uluslararası Sitemde Tek Pazar:
Yeşil Ekonomi Düzeni
İklim krizinin alarm verdiği bir gerçektir. Nitekim başta Avrupa olmak
üzere dünyada, aşırı sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklık, yangın, sel ve
benzeri afetlerin sıklık ve şiddeti giderek artmaktadır. AB, bu krizin başlıca
sorumlularından biridir. Ancak bu konudaki sorumluluğunu kabul eden AB,
1990’lı yıllardan beri iklim kriziyle mücadelede konusunda önemli adımlar
atmaktadır. Nitekim AB kaynaklı karbon emisyonu 1990-2020 yılları arasında
%31 azalmıştır. AB’nin küresel karbon emisyonundaki payı ise 1990 yılında
%17’den, 2020’de %7’ye gerilemiştir. Ancak burada Çin’e ayrı bir parantez
açmak gerekmektedir. Nitekim Çin’in karbon emisyonu 1990-2020 yılları
arasında %400’den fazla artmış, küresel karbon emisyonundaki payı ise
%10’dan %33’e yükselmiştir. Özellikle Çin’in DTÖ’ye girdiği yıl olan 2001’den
2020 yılına kadar Çin’den ithalatı yaklaşık altı kat artan AB’nin, aslında dolaylı
yoldan Çin’in artan karbon salınımına katkı yaptığı söylenebilir. Grafik 3,
Çin’in DTÖ’ye girişinden sonra artan karbon emisyon salınımını açıkça ortaya
koymaktadır.
Grafik 3: AB ve Çin Kaynaklı Karbon Emisyon Salınımı (1990-2020)
Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü
33
1980’li yılların başında neoliberal ekonomik politikalar çerçevesinde Batı
merkezli inşa edilen yeni düzen, 2008 küresel ekonomik krizinden beri büyük
bir çıkmaz içerisindedir. Burada Çin’in olağanüstü yükselişinin de büyük bir
payı vardır. Nitekim ekonomik veriler de bunu destekler niteliktedir. AB ve
ABD, 1970 yılında dünya ekonomisinin neredeyse %60’ını oluştururken, bu
oran 2022 yılında %42’ye kadar düşmüştür. AB’nin dünya ekonomisindeki
asıl gerileyişi 2008 küresel ekonomik krizinden sonra gerçekleşmiş, AB 2010
yılında dünya ekonomisinin %22’sini oluştururken, 2022 yılında bu oran %17
olmuştur. Aksine, 2000’li yıllara kadar dünya ekonomisinin %5’inden azını
oluşturan Çin, bu payını 2022 yılında %18’lere kadar çıkartarak AB’yi geçmiştir.
Ayrıca sürekli büyümeye bağımlı neoliberal ekonomik model 2008 küresel
ekonomik krizi sonrası bir türlü rayına oturamamıştır. Nitekim AB 1980-2007
yılları arasında ortalama %2,3, ABD ise ortalama %3 büyürken; 2007-2022
yılları arasında bu oran AB’de %1’e, ABD’de ise %1,7’ye gerilemiştir. Bunun
aksine Çin, 2007-2022 yılları arasında %7,1 büyümüştür.
Tablo 4: AB, ABD ve Çin’in Dünya Ekonomisindeki Payı, (1980-2022, bin $)
AB
ABD
Çin
Dünya
1970
1980
1990
2000
725,882
(%24)
1,073,303
(%36)
92,602
(%3)
2,997,270
(%100)
3,302,960
(%29)
2,857,307
(%25)
191,149
(%2)
11,337,132
(%100)
6,497,762
(%28)
5,963,144
(%26)
360,857
(%2)
22,861,712
(%100)
7,276,637
(%21)
10,250,948
(%30)
1,211,331
(%4)
33,845,583
(%100)
2010
2022
14,555,972 16,641,391
(%22)
(%17)
15,048,964 25,462,700
(%23)
(%25)
6,087,191 17,963,170
(%9)
(%18)
66,619,781 100,562,011
(%100)
(%100)
Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü
Batının ekonomik düşüşü ve Çin’in yükselişi devam ederken küresel karbon
emisyonu salınımı durmamıştır. 2020 yılında 24 milyar 280 milyon ton olan
karbon salınımı 2020 yılında 33 milyar 566 milyon tona ulaşmıştır. Bu noktada
11 Aralık 2019 tarihinde duyurulan Yeşil Mutabakat, iklim kriziyle mücadelede
lider bir konumda olan AB’nin bu amaca yönelik bugüne kadar attığı en iddialı
adımdır. AB, Yeşil Mutabakat hedefleri doğrultusunda Tek Pazar’ın bütün
kurallarını döngüsellik çerçevesinde yeniden şekillendirirken, uluslararası
ticaretin yapısını da bu doğrultuda dönüştürmeye çalışmaktadır. AB, bu
hedefinde başarılı olabilirse hem daha sağlam temelli bir “yeşil ekonomi
düzeni” kurup mevcut işlemeyen sistemi dönüştürebilir hem de iklim kriziyle
mücadele konusunda isteksiz veya adım atmayan diğer aktörleri harekete
geçirebilir.
34
AB’nin öncülük ettiği bu dönüşüm sürecinin, küresel anlamda yeni bir
rekabet alanı oluşturduğunu da söylemek mümkündür. Çin ve ABD başta
olmak üzere birçok aktör “temiz teknoloji yarışı" olarak adlandırılabilecek
bu süreçte yeşil teknolojilere büyük yatırımlar yapmış ve bu durum da AB
üzerindeki rekabet baskını arttırmıştır. Nitekim Çin’in sanayi ve teknolojideki
hızlı ilerleyişi ve bu doğrultuda verdiği sübvansiyonlar, başta temiz teknoloji
üretimi olmak üzere AB sanayisine büyük bir darbe vurmuştur. 20 yıl öncesine
kadar güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi endüstrilerinde lider olan AB, bunu
Çin’e kaptırmıştır. Ayrıca önde gelen enerji inovasyonları artık giderek daha
fazla Çin'de gerçekleşmektedir. Öte yandan temiz enerji teknolojilerinde
yerli üretimi güçlendirme ve sanayide istihdamı artırma amacını taşıyan
ve 430 milyar dolarlık devasa bir bütçeye sahip olan Enflasyonu Düşürme
Yasası, ABD Başkanı Biden tarafından Ağustos 2022’de imzalanmıştır. Yasa
kapsamında verilen büyük teşviklerden dolayı Avrupalı şirketlerin üretimini
ABD'ye kaydıracağına dair duyulan rahatsızlık, Avrupa’da büyük tartışmalara
neden olmuştur. Ancak küresel ticarette çok güçlü bir konumda olan AB, Yeşil
Mutabakat kapsamında hedeflediği dönüşüm sürecini hızla gerçekleştirirse,
bu alanda kural koyucu bir konumda olacağı için büyük bir rekabet avantajı
elde edecektir.
3.1. Avrupa Yeşil Mutabakatı
Komisyon, 11 Aralık 2019 tarihinde, AB ekonomisini daha sürdürülebilir hâle
getirmek ve dönüşüm sürecini herkes için adil ve kapsayıcı kılmak için bir yol
haritası sunan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı (European Green Deal) tanıtmıştır.
2050 yılına kadar ilk iklim-nötr kıta olmayı hedefleyen AB, bütün sanayisini,
üretim ve tüketim kalıplarını dönüştürmeyi, kaynak açısından verimli ve
rekabetçi bir ekonomiye sahip olmayı, Birliği daha sürdürülebilir ve kapsayıcı
büyüme yoluna sokmayı ve bütün Birlik politikalarını iklim değişikliğine göre
yeniden şekillendirmeyi amaçlayan bir politika benimseyeceğini açıklamıştır.
Bu dönüşüm sanayi, enerji, ulaşım, finans, tarım ve inşaat dâhil ekonomiyi
doğrudan etkileyecek birçok alanı kapsayarak AB ekonomisini yeniden
şekillendirecektir.67
AB, Yeşil Mutabakat hedeflerini gerçekleştirmek için ilgili alanlardaki
mevzuatını dönüştürme sürecine girmiş, yeni yasal düzenlemeler getirmiş,
stratejiler ve eylem planları ortaya koymuş ve çevreci yeni standartlar
geliştirirken mevcut standartlarını da bu doğrultuda değiştirmeye yönelik
adımlar atmıştır. Bu doğrultuda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması
ve Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesindeki
dönüşüm sürecine yönelik ortaya koyduğu iki önemli çıktıdır.
35
3.1.1. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması
Avrupa Komisyonu, 14 Temmuz 2021 tarihinde, 55’e Uyum (Fit for 55) olarak
adlandırılan yasama paketini tanıtmıştır. Paket, Yeşil Mutabakat ve Avrupa İklim
Yasası hedefleri doğrultusunda 2050 yılına kadar iklim nötrlüğü sağlama, 2030
yılına kadar ise net sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine kıyasla %55 azaltma
amacını taşımaktadır. 55’e Uyum Paketi’nin hedefleri doğrultusunda havacılık
da dâhil olmak üzere daha güçlü bir Emisyon Ticaret Sistemi'nin oluşturulması,
emisyon ticaretinin deniz, karayolu taşımacılığı ve inşaat sektörünü kapsayacak
şekilde genişletilmesi, Enerji Vergilendirme Yönergesi’nin revize edilmesi
yoluyla bu alanda daha yüksek bir karbon fiyatlandırması getirilmesi,
yenilenebilir enerji kaynaklarının ve enerji verimliliğinin iyileştirilmesi ile Sınırda
Karbon Düzenleme Mekanizması'nın - SKDM (The Carbon Border Adjustment
Mechanism-CBAM) getirilmesi öngörülmüştür. Çaba Paylaşım Tüzüğü, Arazi
Kullanım, Arazi Kullanımı Değişikliği ve Orman Tüzüğü, Yenilenebilir Enerji
Yönergesi ve Enerji Verimliliği Yönergesi 2030 ve 2050 hedefleri doğrultusunda
yenilenecektir. Ayrıca otomobiller ve kamyonetler için daha sıkı CO2
performansının sağlanması, alternatif yakıtlar için bir altyapının oluşturulması,
havacılıkta ve denizcilikte daha sürdürülebilir yakıtların kullanılması için
çalışmalar yapılması hedeflenmektedir.68, 69
SKDM, 55’e Uyum Paketi’nin getirdiği en önemli yeniliklerinden biridir. AB,
üçüncü ülkelerle olan 3,7 trilyon avroluk dış ticaret hacmiyle dünyanın en
büyük ticari bloğudur ve bundan dolayı SKDM küresel ticareti ciddi anlamda
etkileyecektir.
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Avrupa sanayiine ve Avrupalı üreticilere birtakım
ek maliyetler getirmesi beklenmektedir. Bu durum karşısında rekabetçiliğini
korumayı amaçlayan AB, üretim ve yatırımların emisyon azaltma hedefi
olmayan veya AB’den daha az olan ülkelere kaymasını önlemek için SKDM’yi
kullanacaktır. İlgili düzenleme sayesinde karbon kaçağı yaratılmasının
engellenmesi hedeflenmektedir.70
SKDM ilk etapta demir-çelik, çimento, alüminyum, elektronik ve gübre gibi seçili
sektörlerde uygulanacaktır71 ve bu sektörlerde AB pazarına girecek eşyanın
fiyatı ilgili eşyanın karbon içeriği dikkate alınarak belirlenecektir. Bu bağlamda
üretim sürecinde salınan sera gazı AB pazarına girecek ürünlerin maliyetini
belirleyecektir.
SKDM Tüzük Metni, AP ve Konsey tarafından 10 Mayıs 2023 tarihinde
imzalanmış, 16 Mayıs 2023 tarihli AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanmış ve 17
Mayıs 2023 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Böylece SKDM, 1 Ekim 2023
tarihinde sadece raporlama yükümlülüğü ile sınırlı olarak uygulanmaya
36
başlamıştır. Bu doğrultuda 1 Ekim 2023 - 31 Aralık 2025 tarihleri arasında
herhangi bir mali yükümlülük bulunmamaktadır. Komisyon, yapacağı düzenli
analizler çerçevesinde SKDM’nin yeni kullanıcı sektör ve ürünleri içerecek
şekilde genişletilmesini ve 2030 yılına kadar AB emisyon ticaret sistemi
içerisindeki diğer sektörlerin mekanizmaya dâhil edilmesini değerlendirecektir.
Ayrıca ilk etapta sadece çimento ve gübre sektörlerinde hesaplanacak olan
dolaylı emisyonların, Komisyonun kararı dahilinde 2026 yılı itibariyle SKDM’yi
kapsayan bütün ürünlere genişletilmesi mümkün olabilecektir.72
SKDM Tüzüğü kapsamındaki ürünlerin raporlanmaması, doğrudan ithalatçı
firmalar ya da ithalatçı firmalar hesabına gümrük işlemlerini gerçekleştiren
dolaylı gümrük temsilcileri tarafından yapılacaktır. Geçiş döneminde, SKDM
kapsamına giren ürünleri ithal eden ithalatçıların veya dolaylı gümrük
temsilcilerinin, her bir çeyrek dönemi takip eden ilk 1 ay içerisinde raporlama
yapması gerekmektedir. Bu süreçte Komisyon, hem ithalatçılardan hem de
gümrük idarelerinden SKDM kapsamına giren ithal ürünlere ilişkin düzenli
verileri toplayacak ve SKDM’ye ilişkin raporlarını inceleyecektir. Raporlama
yükümlülüklerini yerine getirmeyen ithalatçılara “etkili, orantılı ve caydırıcı
nitelikte para cezası uygulanması” öngörülmektedir.73
SKDM geçiş döneminin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları içeren ve
içerisinde emisyon izleme ve hesaplama yöntemlerinin bulunduğu “Uygulama
Tüzüğü”74 17 Ağustos 2023 tarihinde kabul edilmiştir. Ayrıca 21 Kasım 2023
tarihinde bahsi geçen emisyon izleme ve hesaplama yöntemlerinin detaylı bir
şekilde açıklandığı bir rehber doküman Komisyon tarafından yayımlanmıştır.
Uygulama Tüzüğüne göre, herhangi bir üretim süreci için sera gazı
emisyonlarının hesaplanması, "AB yöntemleri"1 olarak adlandırılan aşağıdaki
iki onaylı yöntemden biri kullanılarak gerçekleştirilmelidir:
•
•
Hesaplamaya Dayalı yaklaşım: Kaynak akışları sonucunda ortaya çıkan
emisyonların, ölçüm sistemleri ve laboratuvar analizlerinden, faaliyet
verilerinden veya standart değerlerden elde edilen ek parametreler
temelinde belirlenmesi,
Ölçüme Dayalı Yaklaşım: Baca gazındaki sera gazı yoğunluğunun ve
baca gazı akışının sürekli olarak ölçülmesi.
Üçüncü ülkelerdeki ithalatçı ve üreticilerin SKDM yükümlülüklerine uyum
sağlama konusunda sınırlı bir süreye sahip olduğunu kabul eden AB, Uygulama
Tüzüğünde, raporlama yapan beyan sahiplerine, benzer bir kapsama ve
1
İlgili linkteki rehber dokümanın “6.5.1 Calculation-based Approach” ve “6.5.1 Measurement-based
Methodology” başlıkları altında, karbon emisyonlarının hesaplanmasına yönelik formüller detaylı bir
şekilde verilmiştir: https://taxation-customs.ec.europa.eu/system/files/2023-11/CBAM%20Guidance_
non-EU%20231121%20for%20web_0.pdf
37
doğruluğa sahip olmaları halinde, "AB dışı yöntemler" olarak adlandırılan
izleme ve hesaplama yöntemlerinden birini kullanabilme imkânı tanımıştır. 31
Aralık 2024 tarihine kadar geçerli olacak bu yöntemler:
•
•
•
Üretimin yapıldığı tesiste bir karbon fiyatlandırma programının bulunması
(tesisin bir emisyon ticaret sistemine veya karbon vergisi ödediği bir
karbon fiyatlandırma programı içerisinde olması),
Üretimin yapıldığı tesiste zorunlu bir emisyon izleme programının
bulunması, (tesisin karbon fiyatlandırması olmaksızın sadece izleme ve
raporlamanın yapıldığı bir sera gazı izleme programı içerisinde olması),
Üretimin yapıldığı tesiste akredite bir doğrulayıcı tarafından verilecek
onayı içeren bir emisyon izleme programının bulunması.
Bunlara ek olarak raporlama yapan beyan sahipleri, AB veya AB dışı yöntemleri
kullanmak için yeterli bilgiye veya kapasiteye sahip olmadıkları durumlarda,
31 Temmuz 2024 tarihine kadar, karbon ayak izlerini kendilerinin belirlediği
bir yöntem veya Komisyon tarafından belirlenen “varsayılan değerleri”2
kullanarak hesaplayabilecektir.75
SKDM kapsamında mali yükümlülüklerin doğacağı asıl uygulama döneminin
başlangıcı olan 1 Ocak 2026 tarihi itibariyle, SKDM’ye dahil olan ürünlerin
ithalatı yalnızca “yetkilendirilmiş SKDM yükümlüsü” (authorized CBAM
declarant) tarafından yapılabilecektir.76 Yetkilendirilmiş SKDM yükümlülerinin,
sadece akredite kuruluşlardan alınabilecek olan SKDM sertifikalarıyla üç ayda
bir karbon emisyonlarını belgelendirmeleri gerekecektir.77 SKDM kapsamında
faaliyet gösterecek olan akredite kuruluşların, yetkin ve bağımsız özel şirketler
olması ve AB üyesi ülkelerdeki yetkili kuruluşlar tarafından onaylanması
gerekmektedir. Yetkilendirilmiş SKDM yükümlülüğü ve akreditasyona ilişkin
hükümlerin geçiş dönemi sürecinde netleşmesi beklenmektedir. 78
3.1.2. Döngüsel Ekonomi Eylem Planı
Komisyon; AB’nin döngüsel bir ekonomiye geçişini teşvik etmeyi, küresel
rekabet gücünü arttırmayı, sürdürülebilir ekonomik bir büyümeyi
desteklemeyi ve yeni iş alanları yaratmayı amaçlayan ilk Döngüsel Ekonomi
Eylem Planı’nı (Circular Economy Action Plan), Aralık 2015’te kabul etmiştir. Bu
plan kapsamında bina otomasyonu ve kontrol sistemleri, elektrikli su ısıtıcıları,
el kurutma makineleri, asansörler, güneş panelleri, soğutmalı konteynerler,
yüksek basınçlı temizleyiciler gibi yeni ürün gruplarının bir listesini öneren
2
İlgili linkteki rehber dokümanın “Annex C” başlığı altında, varsayılan değerler ile ilgili ayrıntılar
detaylı bir şekilde verilmiştir: https://taxation-customs.ec.europa.eu/system/files/2023-11/CBAM%20
Guidance_non-EU%20231121%20for%20web_0.pdf
38
ve hangi çevreci tasarım düzenlemelerinin gözden geçirilmesi gerektiğine dair
genel bir bakış sağlayan Çevreci Tasarım Çalışma Planı 2016-2019 (Working
Plan 2016-2019), Kasım 2016’da kabul edilmiştir. Ayrıca Komisyonun talebini
takiben, üç Avrupa standardizasyon kuruluşu, dayanıklılık, tamir edilebilirlik
ve geri dönüştürülebilirlik gibi malzeme verimliliği konularında standartların
geliştirilmesini amaçlayan ortak bir çalışma planı sunmuştur. 79
Eylem planı kapsamında atılan ön plana çıkan diğer adımlar Ocak 2018'de
plastikler için bir Avrupa stratejisinin kabul edilmesi, Temmuz 2018'de atıklarla
ilgili revize edilmiş yasal bir çerçevenin yürürlüğe girmesi, Haziran 2019'da revize
edilmiş bir gübre tüzüğünün yürürlüğe girmesi, Temmuz 2019'da tek kullanımlık
plastiklere ilişkin tüzüğün yürürlüğe girmesi ve Ekim 2019'da 10 çevreci tasarım
uygulama tüzüğünün kabul edilmesidir. Ayrıca plan kapsamında öngörülen 54
eylem de planın kabul edilmesini takip eden üç yıl içerisinde hayata geçirilmiştir.80
Komisyon, 11 Mart 2021 tarihinde ise Yeşil Mutabakat kapsamında yeni bir
sürdürülebilir büyüme gündemi ile yeni bir Döngüsel Ekonomi Eylem Planı
kabul etmiştir. Yeni Eylem Planı, AB’nin Yeşil Mutabakat hedefleri ve Yeni Sanayi
Stratejisi’ni hayata geçirecek hedefleri ortaya koymuştur. AB’nin al-yap-tüket
şeklindeki doğrusal ekonomi modeline bir alternatif olarak ortaya koyduğu
döngüsel ekonomi modeli, kaynakların olabildiğince döngüde kalmasını, israfın
azaltılmasını ve etkili kaynak yönetiminden öte kalkınma ve rekabet politikalarını
yeniden şekillendirme amaçlarını kapsayan iddialı bir dönüşüm politikasıdır.
Döngüsel ekonomi çerçevesinde, Avrupa’da bütün üretimi dönüştürecek daha
temiz ve daha rekabetçi bir sanayinin tesis edilmesi gerekecektir. Bu doğrultuda
sürdürülebilir bir ürün formunun yaratılması ve döngüsellik ihtimalinin daha çok
olduğu kaynak kullanımı yoğun sektörlere odaklanılması, döngüsel ekonomi
modelinin ana amaçlarındandır.81
Yeni Döngüsel Ekonomi Planı’nın başlıca hedefleri:
• Sürdürülebilir ürünleri AB'de norm hâline getirmek;
• Tüketicileri ve kamu alıcılarını güçlendirmek;
• Elektronikler, bilişim ve iletişim teknolojileri, piller, ambalaj, plastik, tekstil,
inşaat ve binalar, gıda, su ve besin maddeleri gibi en çok kaynak kullanımının
gerçekleştirildiği ve döngüsellik potansiyelinin yüksek olduğu sektörlere
odaklanmak;
• Atıkların azaltılması;
• Döngüsel ekonomi konusundaki küresel girişimlere öncülük etmek82,
olarak saptanmıştır.
Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı; elektronikler, bilişim ve iletişim teknolojileri,
piller, plastik, plastik, ambalaj, tekstil, inşaat ve gıda, su ve besin maddelerini
dönüşümün gerçekleştirileceği öncelikli sektörler olarak belirlemiş, bu alanlarda
birçok adım atmış ve yeni dönüşüm hedefleri ortaya koymuştur.
39
3.1.2.1. Elektronikler, Bilişim ve İletişim Teknolojileri
Elektrikli ve elektronik cihazlar, AB’deki en hızlı artan atık yığınlarından
birisidir. Bu atıkların %40’ından azı AB içerisinde geri dönüştürülebilmektedir.
Tamamen veya kısmen işlevini yitirmiş ürünler, atıldığında değerlerini
kaybetmektedir. Avrupa vatandaşlarının üçte ikisi performans alabildiği
sürece bu cihazları değiştirme taraftarı olmasa da ürünün onarılamaması,
pillerin yenilenememesi veya ürün yazılımının güncellenememesi gibi
faktörler performans düşüklüğüne neden olmakta ve bu durum da kullanıcıları
ellerindeki cihazları yenilemeye itmektedir.83
Yeni Döngüsel Eylem Plan’ında, Komisyonun, elektronikler, bilişim ve iletişim
teknolojileri alanındaki sorunları çözme ve daha uzun ömürlü ürünleri
teşvik etme amacına hizmet edecek olan bir Döngüsel Elektronik İnisiyatifi
(Circular Electronics Initiative) sunacağı ifade edilmiştir. 30 Mart 2022 tarihinde
Komisyonun kabul ettiği Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü,
(Regulation on Ecodesign for Sustainable Products), bu konudaki ayrıntıları
vermiştir. Bu doğrultuda Tek Pazar’daki ürünler, her bir ürün grubu için ayrı
ayrı kanunlar ile daha sonra belirlenecek olan çevreci tasarım gereksinimlerine
uymak zorunda olacaktır. Çevreci tasarım gereksinimleri; ürün dayanıklılığı,
güvenilirliği, yeniden kullanılabilirliği, yükseltilebilirliği, onarılabilirliği, bakım
ve yenileme imkânı, enerji kullanımı ve enerji verimliliği, kaynak kullanımı
veya kaynak verimliliği, geri dönüştürülmüş içerik, yeniden üretim ve geri
dönüşüm olasılığı, malzemelerin geri kazanılma olasılığı, çevresel etkiler ve
beklenen atık malzeme üretimi gibi birçok faktörü dikkate alacak ve bunlarda
iyileştirme sağlamayı amaçlayacaktır. Ürün grupları, AB’nin iklim, çevre ve enerji
verimliliği hedeflerine vereceği potansiyel katkılara göre önceliklendirilecektir.
Çevreci tasarım gereklilikleri, Üye Devlet temsilcilerinden ve sanayi, KOBİ'ler,
sendikalar, tüccarlar, perakendeciler ve tüketici ve çevre örgütleri gibi diğer
ilgili taraflardan oluşan bir uzman grup tarafından hazırlanmaya devam
edecektir.84 Tüzük, ürünlere özel bilgi gereksinimleri getirecek ve bu sayede
tüketiciler yaptıkları alışverişlerin çevresel etkilerini öğrenebilecektir. Ayrıca
düzenlemeye tabi tüm ürünlerin “Dijital Ürün Pasaportu” olacaktır. 85
Yeni Döngüsel Eylem Planı’nda atılması öngörülen adımlardan bir diğeri, eski
yazılım sürümlerinin yükseltilmesi de dâhil olmak üzere tüketicilere tamir
hakkı “right to repair” getirilmesi için bir düzenlemenin hayata geçirilmesidir. 86
Yeni Döngüsel Eylem Planı’nda, şarj aletleri ve kablolarının daha dayanıklı hâle
getirileceği ve tüm telefonlar ve elektronik cihazlar için ortak bir şarj cihazının
kullanılması için düzenlemelerin yapılacağı da belirtilmiştir. Bu doğrultuda
Ekim 2022’de, AP, 2024’e kadar USB Type-C’yi tüm elektronik cihazlar için ortak
şarj cihazı yapacak olan yasal düzenlemeyi onaylamıştır. 87
40
Ayrıca çevreci tasarım ve REACH düzenlemeleri ile uyumlu hâle getirilebilmeleri
için elektrikli ve elektronik eşyalar için zararlı maddelerin kullanımını
yasaklayan mevcut düzenlemeler gözden geçirilerek ve buna uygun rehberler
hazırlanacaktır. 88
Elektronik ürünlerin hayatımızın her alanına girdiği düşünüldüğünde, AB’nin
bu alandaki dönüşüm hedeflerinin günlük hayatımızı doğrudan etkileyeceğini
söylemek mümkündür. Tüketicilerin elektronikte yaşadığı en büyük sorunların
başında, aldıkları ürünlerin kısa bir süre içerisinde bozulması veya performans
düşüklükleri gelmektedir. Bu doğrultuda AB’nin elektronikte hedeflediği
büyük dönüşüm, çevreyi korumanın ötesinde en fazla Avrupalı tüketicilere
fayda getirecektir. Nitekim daha önce belirtildiği gibi Avrupa vatandaşlarının
üçte ikisi performans alabildiği sürece bu cihazları değiştirmeme eğilimindedir.
Tüketiciler, bu dönüşüm politikası sayesinde, elektronik ürünleri daha uzun
ömürlü bir şekilde kullanabilecek ve bu ürünleri daha kolay bir şekilde ikinci el
olarak satarak elektronikte daha sağlık bir döngüsel ekonominin oluşmasına
katkı verebilecektir.
3.1.2.2. Piller
Küresel çapta pil talebinin 2030 yılına kadar 14 kat artması beklenmekte ve
bu artışın yaklaşık %17’sinin AB kaynaklı olacağı düşünülmektedir. 2030 yılına
kadar en az 30 milyon sıfır emisyonlu elektrikli aracın AB yollarında olacağı
tahmin edilmektedir. Elektrikli araçların sera gazı emisyonlarını önemli
ölçüde azaltması beklenirken, bu araçların pillerinin çevreye zarar vereceği
bilinmektedir. Özellikle hızla büyüyen elektrikli araç piyasası gelecekte pillerin
stratejik önemini daha da arttıracak ve pil yapımına yönelik ham madde
talebi de bununla doğru orantılı olarak artacaktır. Nitekim geri dönüşümü
sağlanması gereken lityum pillerinin miktarının 2040’a kadar 700 kat artacağı
tahmin edilmektedir. Bu sürecin çevreye olan zararını en aza indirmeye
çalışan ve bu dönüşüme en iyi şekilde adapte olmayı amaçlayan AB, yeni
Döngüsel Eylem Planı’nda, pil değer zincirinin sürdürülebilirliğini ve tüm
pillerin döngüselliğini arttırma amacı ile 2006/66/EC sayılı Piller Yönergesi’nin
değiştirileceği ifade etmiştir.89 Piller Yönergesi’nde belirli alt başlıklarda şu
değişiklikler öngörülmüştür:
•
Karbon Ayak İzi
1 Temmuz 2024’ten itibaren yalnızca karbon ayak izi hesaplanmış olan
şarj edilebilir sanayi ve elektrikli araç pilleri piyasada bulunabilecektir.
Bu kapsamda “şarj edilebilir kapasitesi 2 kWh'den fazla olan dahili
depolamaya sahip elektrikli araç pilleri, her bir üretim partisi için karbon
ayak izi bilgisine sahip olacaktır”. Bu pillerin 1 Ocak 2026 tarihinden
itibaren karbon yoğunluk performans sınıfı bilgisinin yer aldığı etiketlere
41
sahip olması bir zorunluluk hâline gelecektir. Ayrıca 1 Temmuz 2027
tarihine gelindiğinde bu pillerin maksimum karbon ayak izi miktarına
uyumlu hâle gelmesi beklenmektedir.
•
Geri Kazanılmış İçerik
Komisyon, 31 Aralık 2025 tarihine kadar kobalt, kurşun, nikel, lityum,
gibi stratejik hammaddelerin geri kazanımının hesaplanması ve
doğrulanmasına dair bir yöntem benimseyecektir. Ayrıca endüstriyel,
elektrikli araç ve dahili depolama ile kobalt, kurşun, nikel, lityum içeriğine
sahip olan ve 2 kWh’den fazla kapasitesi olan pillerin, 1 Ocak 2030
tarihinden itibaren, belirlenen geri kazanılmış içeriğini gösteren bir
dokümanı taşıması zorunlu olacaktır. Bu oranlar kobaltta %12, kurşunda
%85, nikelde %4 ve lityumda %4’tür.
•
Atık Toplama Hedefi
Yönergenin ortaya koyduğu atık toplama hedefleri kademeli olarak
arttırılacaktır. 750 Watt'tan düşük elektrikli motor kapasitesine sahip
olan hafif ulaşım araçlarında kullanılan piller, taşınılabilir pillerden
ayrı olarak değerlendirilerektir. Bu konuda yeni bir hedef ve yöntemin
geliştirilmesi ve Komisyonun bir rapor hazırlaması beklenmektedir. Ayrıca
üreticilerin pilleri son kullanıcıdan ücretsiz bir şekilde alması ve otomotiv,
endüstriyel ve elektrikli araç pil atıklarının tamamının toplanması ve geri
dönüştürülmesine yönelik için çalışmalar yapılacaktır.
•
Pil Pasaportu
Pil piyasasında şeffaflık ve izlenebilirliğin sağlanması için pil pasaportu
uygulamasının getirilmesi önerilmiştir. Bu doğrultuda 1 Ocak 2026 tarihine
kadar kapasitesi 2 kWh’den fazla olan endüstriyel piller ile elektrikli araç
pilleri bir pasaporta sahip olacak ve bu bir sembol ile belirtilecektir.
•
Geri Dönüştürme Etkinliği ile Performans ve Dayanıklılık Hakkındaki
Kriterler
Geri dönüşüm etkinliği kurallarını içeren 493/2012 sayılı Komisyon Tüzüğü
son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler dâhilinde güncellenecektir.
Ayrıca hangi atıkların nasıl ortadan kaldırılacağını kapsayan 2000/532/EC
sayılı Komisyon Kararı, pillerin sahip olduğu bütün kimyasalları içerecek
şekilde yenilenecektir.
Komisyonun, en geç 31 Aralık 2024 tarihine kadar, taşınabilir pillerin
elektrokimya performansı ve dayanıklılık parametrelerini sağlayıp
sağlamadığının tespiti için gerekli kriterleri saptayan bir düzenleme
yapması beklenmektedir. Bu düzenleme 1 Ocak 2027 tarihinden itibaren
geçerli olacaktır.
42
•
Uygunluk Belgesi
Bütün pillerin, 1 Ocak 2023’ten itibaren, gerekli kriterleri karşıladığını beyan
eden bir uygunluk belgesine sahip olması zorunlu olacaktır.
•
Şarj Edilmeyen Taşınabilir Pil Kullanımına Son Verilmesi
Komisyon, 31 Aralık 2030 tarihine kadar, “yaşam döngüsü analizi”
çerçevesinde, şarj edilemeyen taşınılabilir pillerin aşamalı olarak kullanımına
son verilmesini içeren bir raporu AP’ye ve Konsey’e sunacaktır.
•
Etiketleme
Piller hakkındaki etiketleme kuralları, 1 Ocak 2027 tarihi itibarıyla
değişecektir. Bu doğrultuda pil modelinin; pilin cinsi, parti ve seri
numarasının; üreticinin adı, ticari markası veya kayıtlı ticari isminin; üretim
tarihinin, kimyasal içeriğinin; piyasaya sunulma tarihinin; cıva, kadmiyum
ve kurşun dışında içerdiği zararlı maddelerin; pil içerisinde bulunan kritik
hammaddelerin ve QR kodun, pil etiketinin içeriğinde bulunması zorunluluk
hâline getirilecektir.
•
QR Kod
QR kod ile pil pasaportuna ulaşılmasının mümkün olacağı öngörülmüştür. 1
Ocak 2027 tarihinden itibaren, QR kodun içeresinde, etiket içeriği ve kullanım
süresi; 1 Ocak 2023’ten itibaren ise ayrı toplama sembolü; %0,002’den fazla
kadmiyum, %0,004’ten fazla kurşun içeriyorsa Cd ile Pb sembolü; güvenlik
riskleri bilgisi ve zararlı madde içeriği yer alacaktır.
•
Elektronik Değişim Sistemi
Şarj edilebilir, endüstriyel veya dahili depolamaya sahip elektrikli araç pilleri
için saptanan bilgilerin sisteme girileceği bir “Elektronik Değişim Sistemi” 1
Ocak 2026 tarihine kadar kurulacaktır. Bu sayede pilin değer zinciri içerisinde
geçirdiği süreçler kullanıcılar tarafından kolayca takip edilebilecektir. 90
Nihayetinde piller, yakın gelecekte çok daha önemli bir pazar hâline gelecek
olan elektrikli araçlar için en stratejik ürünlerin başında yer almaktadır. Sıfır
emisyonlu araçlar çevrenin korunmasında büyük bir öneme sahipken, bu
araçlar için zaruri olan bataryaların üretiminin çevreye vereceği zararların da
hesaba katılması gerekmektedir.
Mevcut durumda pazarın %56’sını elinde bulunduran Çin, elektrikli araç
bataryaları üretiminde dünyada açık ara lider konumda yer almaktadır. Bir
elektrikli aracın değerinin yaklaşık %40’ı bataryadan oluşmaktadır. Yakın
gelecekte Çin ile bu alanda büyük bir rekabete girecek olan AB, yerli batarya
üretimini arttırmak için önemli yatırımlar yaparken aynı zamanda bunun
çevresel etkilerini en aza indirmek için çabalamaktadır.
43
3.1.2.3. Plastik
Avrupa’da toplanan ve geri dönüştürülebilen plastik oranı %30’dan daha azdır.
Toprağa gömülen plastiğin oranı %31, yakılan plastik oranı yaklaşık %39’dur.
400 milyon ton karbon emisyonu sadece yakılan plastik ve plastik üretiminden
kaynaklanmaktadır. AB’nin plastikte geri dönüşüm hedeflerine ulaşabilmesi için
8,4 ila 16,6 milyar yatırım bütçesi ayırması gerektiği öngörülmüştür. Tasarımda
yapılacak iyileştirmelerin ise geri dönüşüm maaliyetini yarı yarıya azaltacağı
düşünülmektedir. 91
2015 yılında sunulan ilk Döngüsel Eylem Planı plastik konusunu
önceliklendirmiştir. AB, Ocak 2018'de, plastiğin çevreye olan etkilerini ve plastik
atığını azaltma amacı ile Döngüsel Ekonomide Plastikler için AB Stratejisi’ni
(EU Strategy for Plastics in the Circular Economy) kabul etmiştir. Bu konu, yeni
Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda da yer almış, Komisyon plastik tüketiminin
önümüzdeki 20 yıl içerisinde ikiye katlanacağını göz önünde bulundurarak
eylem planı kapsamında plastik için sürdürülebilirlik doğrultusunda daha iddialı
adımlar atılacağını ifade etmiştir. Bu doğrultuda geri dönüştürülmüş plastiklerin
alımını artırmak ve plastiklerin daha sürdürülebilir bir şekilde kullanımına katkıda
bulunmak amacı ile geri dönüştürülmüş içerik ve atık azaltma önlemlerini
kapsayan zorunlu gereksinimler önereceğini bildirmiştir. 92
Komisyon, plastik kirliliğine yönelik önlemlerine ek olarak çevreye yayılan
mikroplastiklere karşı da birtakım adımlar atılacağını duyurmuştur. Bu
bağlamda mikroplastik kirliliğinin azaltılmasında Avrupa Kimyasallar Ajansının
görüşü dikkate alınacak; mikroplastik salınımına ilişkin ilişkin etiketleme,
standardizasyon, sertifikasyon ve düzenleyici önlemler geliştirilecek ve çevrede,
içme suyunda ve gıdalarda mikroplastik oluşum riski ile ilgili yapılan bilimsel
çalışmalar arttırılacaktır. 93
Komisyonun biyo-bazlı plastiklerin tedarik edilmesini sağlaması ve çevreye zarar
vermeden toprakta çözünebilen veya biyolojik olarak tamamen gübreleşebilen
plastiklerin kullanımının arttırılmasına katkıda bulunması, yeni Döngüsel
Eylem Planı’nda atılması ön görülen diğer adımlardır. Ayrıca Komisyon, 2019’da
yürürlüğe giren Tek Kullanımlık Plastik Ürünler Yönergesi’nin (Directive on Single
Use Plastic Products) takip edilmesini ve uygulanmasını sağlayacaktır.94
AB, yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın plastiğin çevreye olan etkilerini ve
plastik atığını azaltma yönündeki hedeflerini gerçekleştirme doğrultusunda
bazı adımlar atmış ve hâlen atmaktadır:
• Mikroplastikler
Genellikle 5 mm'den küçük plastik parçaları olan mikroplastikler; toprakta,
havada, suda ve canlı organizmalarda bulunabilir. Bir kez çevreye yayıldıktan
44
sonra bir daha biyolojik olarak parçalanamaz ve birikme eğilimi gösterir. Gıda ve
içme suyunda giderek artan bir şekilde görülmeye başlanmıştır. Diğer organik ve
genellikle toksik inorganik kirleticileri emer ve taşır. Küçük boyutları nedeniyle
organizmalar tarafından kolayca yutulur veya solunur. Mikroplastiklerin; mercan
resifleri, derin denizler, kutup bölgeleri gibi hassas ekosistemler, planktonlardan
büyük deniz memelilerine kadar tüm deniz yaşamını kapsayan biyolojik çeşitlilik
ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğu bilimsel olarak görülmüştür. 95
Mevcut durumda mikroplastikler hakkında kapsamlı bir AB düzenlemesi
bulunmamaktadır. Ayrıca çevrede bulunan mikroplastik varlığına karşı iş
dünyasının gerekli tedbirleri almasını teşvik edecek ekonomik araçlar da mevcut
değildir. Bu doğrultuda mikroplastik sorununu ele almak için çalışmalara
başlayan Komisyon, 30 Kasım 2021 tarihinde, mikroplastik kirliliğinin çevre ve
insan sağlığı üzerindeki etkilerini azaltma amacı ile mikroplastik salınımına en
fazla katkı yapan “lastikler, tekstil ürünleri ve plastik peletlerden çevreye salınan
mikroplastikleri azaltmaya yönelik önlemler” başlığı altında bir tüzük teklifinde
bulunmuştur. 96
•
Ambalaj
AB’nin ambalajlar hakkındaki temel düzenlemesi 1994 tarihli “Ambalaj ve
Ambalaj Atıkları Yönergesi”dir (Packaging and Packaging Waste Directive).
Ambalaj ve ambalaj atığına ilişkin AB kuralları hem ambalaj tasarımını
hem de ambalaj atığı yönetimini kapsamaktadır. Tek Pazar’a sunulan tüm
ambalajlar üretim, bileşim, yeniden kullanılabilir veya onarılabilir olma ile
ilgili temel gereklilikleri sağlamak durumundadır. AB’nin ambalaja ilişkin
kuralları başarılı olarak görülse de AB ülkelerindeki ambalaj atığı miktarı
hâlen artmaktadır. 97
2018 revizyonu ile Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönergesi’ne eklenen 9(5)
maddesi, Komisyona, ambalajların tasarımlarının yeniden kullanım için daha
iyi hâle getirilmesi ve daha kaliteli geri dönüşümün teşvik edilmesi amacıyla
bu alandaki temel gereklilikleri gözden geçirme konusunda bir çağrıda
bulunmuştur. Revizyon süreci, Yeşil Mutabakat ve yeni Döngüsel Ekonomi
Eylem Planı’nın bir parçası olan “AB pazarındaki tüm ambalajların 2030 yılına
kadar ekonomik olarak uygun bir şekilde yeniden kullanılabilir veya geri
dönüştürülebilir olmasının” sağlanmasına yönelik hedefleri kapsayacak ve
bu hedeflere ulaşılmasına katkıda bulunulacaktır. Bu doğrultuda Komisyon,
30 Kasım 2022 tarihinde, Ambalaj ve Ambalaj Atıkların Yönergesi’nin
gözden geçirilmesine yönelik bir öneride bulunmuştur. Öneri kapsamında;
restoran ve kafelerde tüketilen yiyecek ve içeceklerdeki ve meyve ve
sebzelerdeki tek kullanımlık ambalajlar, minyatür şampuan şişeleri ve
otellerdeki diğer minyatür ambalajlar gibi belirli ambalaj türlerinin
yasaklanması öngörülmektedir. Ayrıca üreticiler, yeni plastik ambalajlara
geri dönüştürülmüş içerik oranlarını dâhil etmek zorunda kalacaktır. 98
45
•
Plastik Atık Sevkiyatı
Son yıllarda plastik atıkların ticareti kontrolsüz bir şekilde artmıştır. Bu
durum hem çevreye hem de insan sağlığına zarar vermektedir. Plastik
atıkların ticaretinin düzenlenmesi hem Yeşil Mutabakat hem de yeni
Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın önemli taahhütlerinden biridir. Bu
doğrultuda AB'nin 1013/2006 sayılı Atık Sevkiyatı Tüzüğü’nü değiştiren
ve 2019 yılında Basel Sözleşmesi’nin 14. Taraflar Konferansı'nda alınan
kararları uygulayan yeni bir tüzük, 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe
girmiştir. Tüzüğe göre geri dönüşüm için gönderilen temiz plastik atıklar
haricinde, AB'den OECD üyesi olmayan ülkelere yönelik plastik atık
ihracatı yasaklanmıştır. Tehlikeli plastik atıkların ve geri dönüşümü zor
olan plastik atıkların AB'den OECD ülkelerine ihracatı ise "ön bildirim ve
onay prosedürüne" tabi olacaktır. Bu prosedür kapsamında hem ithalatçı
hem de ihracatçı ülkenin sevkiyata izin vermesi gerekmektedir. 99
•
Tek Kullanımlık Plastik Ürünler
Tek kullanımlık plastikler atılmadan önce bir kez veya kısa bir süre için
kullanılan ürünlerdir. Avrupa sahillerinde olta takımlarında kullanılan
malzemelerin yanı sıra en yaygın olarak bulunan 10 tek kullanımlık
plastik eşya, AB'deki tüm deniz çöplerinin %70'ini oluşturmaktadır.
Yeni kurallar ile deniz çöpü ve plastik kirliliğini azaltmayı hedefleyen
“Tek Kullanımlık Plastikler Yönergesi” (Directive on Single-use Plastics)
2 Temmuz 2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.100 İlgili Yönerge kulak
temizleme çubuğu; plastik tabak, bıçak, pipet ve karıştırıcı; balon çubuğu;
yiyecek kapları; içecekler için plastik bardak; içecek kapları; plastik
poşetler; gevrek paketleri/şeker ambalajı; ıslak mendil ve sıhhi ürünler ile
balık avı malzemelerinin kapsamakta ve farklı ürünlere farklı önlemlerin
uygulanması öngörmektedir.101
Tek Kullanımlık Plastikler Tüzüğü doğrultusunda tabak, çatal, bıçak,
bardak, kulak çubuğu ve pipet gibi ürünlerin 3 Temmuz 2021’den itibaren
Tek Pazar’da dolaşımı yasaklanmıştır. Ayrıca polistirenden yapılmış
yiyecek ve içecek kutuları da bu yasağın kapsamındadır. Plastik içerikli
sigara filtreleri ve kadın pedleri gibi alternatifsiz ürünler ilgili yasaktan
muaf tutulmuş fakat bu ürünlerin üzerinde tüketicileri uyaran yazıların
yer almasına karar verilmiştir. İlgili yasağa dâhil olan ürünlerin park,
sokak ve kamuya açık alanlardaki çöplerin %20'sini oluşturduğu tahmin
edilmektedir.102
•
46
Biyo-bazlı, Çevreye Zarar Vermeden Toprakta Çözünebilen veya
Biyolojik Olarak Tamamen Gübreleşebilen Plastikler Hakkında Yeni Bir
Politika Çerçevesi
Biyo-bazlı, çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilen veya biyolojik
olarak tamamen gübreleşebilen plastiklerin, fosil bazlı plastiklere göre
daha sürdürülebilir bir alternatif olabileceği düşünülmektedir. Mevcut
durumda bu alternatif plastikler hakkında kapsamlı bir şekilde uygulanan
bir AB düzenlemesi bulunmamaktadır. CEN, biyo-bazlı ürünlerle ilgili
çeşitli standartlar oluşturmuştur fakat bir plastik ürünün tamamen veya
kısmen biyokütleden oluşan kısmını kapsayan standartlar hakkında
henüz bir netlik yoktur. Ayrıca AB hâlen biyo-bazlı plastikler için geçerli
sürdürülebilirlik kriterlerine sahip değildir. Bu doğrultuda ortaya konacak
olan yeni politika; biyo-bazlı, çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilen
veya biyolojik olarak tamamen gübreleşebilen plastiklerin nerelerde
faydalı olabileceğini ve bunların kullanım kriterlerini saptayacaktır.103
Komisyon, 30 Kasım 2022 tarihinde, biyo-bazlı, çevreye zarar vermeden
toprakta çözünebilen veya biyolojik olarak tamamen gübreleşebilen
plastiklere ilişkin politika çerçevesini ortaya koyan bir Tebliğ yayımlamıştır.
Bu doğrultuda biyo-bazlı terimi ancak ürünlerdeki biyo-bazlı plastik
içeriğinin tam ve ölçülebilir payı belirtildiği takdirde kullanılabilecektir.
Ayrıca kullanılan biyokütlenin çevreye zarar vermeden elde edildiğinin
kanıtlanması gerekmektedir. Çevreye zarar vermeden toprakta
çözünebilen ürünlerin çöpe atılmaması gerektiği açıkça ifade edilmeli ve
ürünlerin ne kadar süre içinde, hangi koşullar altında ve hangi ortamda
biyolojik olarak parçalanabileceği belirtilmelidir. Biyolojik olarak tamamen
gübreleşebilen plastikler için ise yalnızca ortaya koyulacak standartlara
uygun olarak endüstriyel bir şekilde gürleştirilebilen plastikler bu kategori
altında etiketlenebilecektir.104
Plastik kirliliği AB’nin ötesinde küresel çaplı bir sorundur. Bu noktada
Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın iddialı hedefleri AB’yi bu konuda
küresel bir öncü konuma getirebilecek niteliktedir. Ancak artık hayatımızın
her alanına girmiş ve üretimi muadillerine göre çok daha ucuz olan
plastiğin, kısa bir süre içerisinde hayatımızdan çıkartılması mümkün
değildir. AB bu noktada plastik atığını mümkün olduğunca azaltırken aynı
zamanda gelişen bilim ve teknoloji olanaklarını kullanarak doğada daha
kolay yok olabilen plastik üretimi gerçekleştirme konusunda çalışmalara
başlamıştır. Ayrıca AB, kendi sınırları içerisine giren veya üçüncü ülkelere
gönderilen plastiğe de sınırlama getirmiş ve “ekonomisi” olan bu konuda
önemli bir adım atmıştır.
3.1.2.4. Tekstil
Üretimi ve tüketimi hızla büyümeye devam eden tekstil ürünlerinin çevre,
iklim, su ve enerji tüketimi üzerindeki etkileri de giderek artmaktadır. Nitekim
küresel tekstil üretimi 2000-2015 yılları arasında neredeyse iki katına çıkmıştır.
Şu anda 62 milyon ton olan giyim ve ayakkabı tüketiminin 2030 yılına kadar
%63 oranında artarak 102 milyon tona çıkması beklenmektedir. Tekstil, gıda,
47
barınma ve ulaşımdan sonra AB’de iklim değişikliği ve çevre üzerinde dördüncü
en yüksek etkiye sahip sektördür. Aynı zamanda sera gazı emisyonlarında
beşinci sıradadır. AB'de her yıl yaklaşık 5,8 milyon ton tekstil çöpe atılmakta, bu
sayı kişi başına yaklaşık 11 kilogram çöpe denk gelmektedir. 105
Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda, Komisyonunun, tekstil sektörünün
rekabet ve inovasyon gücünü arttırmayı ve sürdürülebilir ve döngüsel bir
tekstil pazarı oluşturmayı amaçlayan kapsamlı bir AB Stratejisi önereceği
ifade edilmiştir. 30 Mart 2022 tarihine gelindiğinde Komisyon, bahsi geçen
stratejiyi “Sürdürülebilir ve Döngüsel Tekstil için AB Stratejisi” (EU Strategy for
Sustainable and Circular Textiles) başlığı altında yayımlamıştır. Aynı gün sunulan
Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü (Ecodesign for Sustainable
Products Regulation) teklifi, Tekstil Stratejisi ile bağlantılı birçok yeniliği de
içeriğinde barındırmaktadır. İlgili stratejinin çıktıları:
•
Tekstil Ürünleri için Çevreci Tasarım Zorunluluğu Getirilmesi
Tekstil ürünlerinin ömrünü uzatmak, bu ürünlerin iklim ve çevre üzerindeki
etkilerini önemli ölçüde azaltmanın en etkili yoludur ve ürün tasarımı
bunu sağlamada çok kritik bir role sahiptir. Tekstil ürününün kullanım
sırasında maruz kalacağı dış etkenlere karşı renk dayanıklılık seviyesi,
yırtılma dayanımı veya fermuar ve dikişlerin kalitesindeki sorunlar,
tüketicilerin tekstil ürünlerini atmasının ana nedenleri arasındadır. Bundan
dolayı tekstil ürünleri için çevreci tasarım zorunluluğu getirilmesi ve ilgili
ürünlerin bu şekilde dayanıklılığının artırılması, tüketicilerin kıyafetleri
daha uzun süre kullanmasını sağlayacak ve tekstil ürünlerinin kiralanması
veya ikinci el olarak satılması gibi döngüsel iş modellerini destekleyecektir.
Kullanılan lifler ve malzeme bileşimleri veya tekstil atıklarının geri
dönüşümünü engelleyen endişe verici kimyasallar, bu ürünlerinin çevresel
performansını etkileyen diğer tasarım unsurlarıdır. Komisyon, Sürdürülebilir
Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü kapsamında; tekstillerin dayanıklılık,
yeniden kullanılabilirlik, onarılabilirlik, liften life geri dönüştürülebilirlik ve
zorunlu geri dönüştürülmüş lif içeriği açısından performansını arttırmak,
endişe verici maddelerin varlığını en aza indirmek ve bunları izlemek için
her ürüne özel ve bağlayıcı olan çevreci tasarım gereklilikleri geliştirecektir.
Bu çerçevede Komisyon, çevresel sürdürülebilirlik açısından en yüksek
potansiyele ve etkiye sahip ürünlere öncelik verecektir. Komisyonun, ilgili
ürünleri içerecek olan nihai listeyi, 2024 yılının ilk çeyreğinde duyurması
beklenmektedir.
•
48
Satılmayan veya İade Edilen Tekstil Ürünlerinin İmha Edilmesinin
Durdurulması
Komisyon, satılmamış veya iade edilmiş malların imha edilmesine karşı
caydırıcılık getirmek için Çevreci Tasarım Tüzüğü kapsamında, büyük
şirketlerin attıkları ve imha ettikleri ürünlerin sayısını kamuya açıklamalarını
gerektiren bir şeffaflık yükümlülüğü önermektedir. Ayrıca Komisyonun,
satılamayan ve iade edilen ürünlerin imhasına yönelik yasaklar getirmesi
beklenmektedir.
•
Mikroplastik Kirliliğiyle Mücadele
Daha önce bahsedildiği gibi mikroplastik kirliliğinin çevreye verdiği
zararlar giderek artmaktadır. Mikroplastik salınımının ana kaynaklarından
biri, sentetik liften yapılmış tekstil ürünleridir. Giyimde kullanılan ve
genellikle polyester olan liflerin yaklaşık %60'ının sentetik olduğu tahmin
edilmektedir ve bu miktar giderek artmaktadır. Her yıl sadece çamaşır
makinelerinin atık sularında 40 bin tona kadar sentetik lif salınmaktadır.
Komisyon, Çevreci Tasarım Tüzüğü kapsamında getirilecek olan bağlayıcı
tasarım gerekliliklerinin yanı sıra, çamaşır yıkaması esnasında salınan kirliliği
%80'e kadar azaltabilen çamaşır makinesi filtreleri, hafif deterjanların
geliştirilmesi, bakım ve yıkama kuralları, ömrünü tamamlamış tekstil
atıklarının arıtılması ve kanalizasyon pisliği arıtımı gibi konularda adımlar
atacaktır.
•
Tekstil Ürünleri ile İlgili Daha Ayrıntılı Bilgiler ve Dijital Ürün Pasaportu
Ürünlerin çevresel sürdürülebilirlik özellikleri hakkındaki şeffaf ve
erişilebilir bilgiler, işletmeleri ve tüketicileri daha iyi seçimler yapma
konusunda güçlendirir ve değer zincirlerinde yer alan aktörler arasındaki
iletişimi geliştirir. Bu tür bilgiler aynı zamanda ürünlerin görünürlüğünü
ve güvenilirliğini de artırır. Bu nedenle Komisyon, Çevreci Tasarım
Tüzüğü kapsamındaki önlemlerin bir parçası olarak, tekstil ürünleri
hakkında döngüsellik ve diğer önemli çevresel bilgileri içeren bir dijital
ürün pasaportu ortaya çıkartacaktır. Ayrıca Komisyon, Tekstil Etiketleme
Tüzüğü’nü de gözden geçirecek ve bu kapsamda sürdürülebilirlik ve
döngüsellik parametreleri ile ürünlerin üretim süreçlerinin gerçekleştiği
ülke gibi diğer bilgilerin de paylaşılmasını bir zorunluluk hâline getirecektir.
Komisyonun, Haksız Ticari Uygulamalar ve 2011/83/EU sayılı Tüketici
Hakları Yönergesi’ni değiştirmeyi önerdiği “Yeşil Dönüşüm için Tüketicileri
Güçlendirme” girişimi, tekstil ürünleriyle oldukça ilgili olan yeni gerekler
getirecektir. Yeni AB kuralları, tüketicilerin, satış noktasında ticari bir
dayanıklılık garantisi alması ve tamir edilebilirlik puanı gibi onarımla ilgili
bilgilere erişmesine de olanak verecektir.
•
Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu, Tekstil
Kullanımının ve Geri Dönüşümünün Artırılması
Atıklarının Yeniden
Genişletilmiş üretici sorumluluğu (extended producer responsibility),
üretilen ürünün çevreye olan olumsuz etkilerini azaltma, ürünü geri alma,
49
geri dönüşüm ve ürünün ortadan kaldırılması süreçlerinde sorumluğu
üreticiye veren bir stratejidir. Komisyon, Atık Çerçeve Yönergesi’nin gelecek
revizyonunun bir parçası olarak, 2023 yılına kadar, tekstil ürünleri için
uyumlu bir AB genişletilmiş üretici sorumluluğu kuralları önerecektir. Bazı
AB Üye Devletleri, AB atık mevzuatı uyarınca 1 Ocak 2025'e kadar tekstil
atıklarının ayrı bir şekilde toplanması bir zorunluluk hâline geleceği için
şimdiden çeşitli düzenlemeler yapmaya başlamıştır. 106
AB’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında tekstil sektöründe
hedeflediği büyük dönüşümün tüketicilere kısa vadede ek maliyet olarak geri
dönmesi beklenmektedir. Ancak bu dönüşüm, kullanım ömürleri uzayacak
olan daha dayanıklı tekstil ürünleri üretileceği için uzun vadede tüketicilerin
avantajına dönüşecektir. Dahası tüketiciler kullanmak istemediği tekstil
ürünlerini daha kolay bir şekilde ikinci el olarak satabilecek, bu da bu
ürünlerin döngüselliğine ve tüketicilerin bütçesine katkı yapacaktır.
Ancak AB’nin işleyen bir döngüsel tekstil ekonomisi oluşturabilmesi için
vatandaşlarının tüketim alışkanlıklarını da değiştirmesi gereklidir. Nitekim
tüketiciler, her zaman yıprandığı veya eskidiği için satın aldıkları ürünleri
değiştirmeyi tercih etmez. Tekstil sektöründe moda, yapılan alışverişleri
ciddi ölçüde etkileyen bir faktördür. Bu noktada ikinci el satış gibi döngüsel
modellerin teşvik edilmesi veya tüketicilerin döngüsellik konusunda
bilinçlendirilmesi, AB’nin tekstil sektöründe oluşturmaya çalıştığı
döngüselliğin hayata geçirebilmesi için gereklidir.
3.1.2.5. İnşaat
İnşaat, AB ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biridir. Yaklaşık 800 milyar avro
ciro ve 240 milyar avro gayri safi katma değer ile 430 bin şirketi kapsamaktadır.
Ayrıca AB ekonomisinin toplam katma değerinin %10'unu oluşturmakta ve 25
milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. 107
AB ekonomisinin kaynak olarak en yoğun sektörlerinden biri olan inşaat, AB'nin
toplam atık üretiminin %35'inden fazlasından sorumludur. Çimento, çelik,
alüminyum ve plastik, AB karbon emisyonunun %15'ini oluşturmaktadır. Toplam
ulusal sera gazı emisyonlarının %5 ila 12'sinin toprak altından çıkartılan maddeler,
inşaat ürünlerinin imalatı ile binaların inşası ve yenilenmesinden kaynaklandığı
tahmin edilmektedir. Ancak inşaat sektöründe malzeme verimliliğinin daha iyi
hâle getirilmesinin bu emisyonları %80 kadar azaltabileceği düşünülmektedir.
AB, ekonomi ve çevre üzerinde çok ciddi etkileri olan inşaat sektöründe büyük
bir dönüşüm sürecine girmiştir. Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda,
Komisyonun, binaların kullanım süresinde döngüsellik ilkelerinin teşvik edilmesi,
malzeme verimliliğinin arttırılması ve “yapılı çevre”nin iklim üzerindeki olumsuz
50
etkilerinin azaltması amacını taşıyacak olan yeni bir kapsamlı Sürdürülebilir
Yapılı Çevre Stratejisi’ni başlatacağı ifade edilmiştir. Stratejinin iklim, enerji
ve kaynak verimliliği, inşaat ve yıkım atıklarının yönetimi, erişilebilirlik ve
dijitalleşme gibi politika alanlarında tutarlılığı sağlaması beklenmektedir. 108
Toprak sızdırmazlığının azaltılması, terk edilmiş veya kirlenmiş endüstri
bölgelerinin rehabilite edilmesi ve hafriyat topraklarının sürdürülebilir ve
döngüsel kullanımının sağlanması amaçlayan girişimlerin teşvik edilmesi yeni
Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın diğer hedeflerdendir. 109
2011 yılında kabul edilen Yapı Malzemeleri Tüzüğü’nün (Construction
Products Regulation) yenilenmesi AB’nin ilgili Eylem Planı çerçevesinde inşaat
sektöründe atmayı planladığı en önemli adımdır. Mevcut Tüzük, AB'de yapı
ürünlerinin piyasaya sunulması için uyumlaştırılmış kurallar ortaya koymaktadır.
Yapı ürünlerinin performansının değerlendirilmesi için ortak bir teknik dil
sunmakta ve. Farklı ülkelerdeki farklı üreticilerin ürünlerinin performansını
karşılaştırabilmeleri için güvenilir bilgilerin aktarılmasını sağlamaktadır. 110
Bir Avrupa uyumlaştırılmış standardı kapsamındaki her yapı ürünü CE
işaretine sahip olmak zorundadır. CE işareti, bir yapı malzemesinin beyan
edilen performansına uygun olduğunu gösterir. Tüzüğün getirdiği bu kurallar
şeffaflığın artmasına yardımcı olma ve Tek Pazar’ın işleyişini daha iyi hâle
getirme amacı taşımaktadır. 111
Yapı Malzemeleri Tüzüğü, 2011’den beri, inşaat sektörü için birtakım kurallar
getirse de bu alanda AB istenilen düzeyde bir sonuç alamamıştır. Nitekim
Tüzüğün merkezinde yer alan standardizasyon süreci düşük bir performans
göstermektedir. Yapı ürünleri için güncel uyumlaştırılmış standartların
oluşturulamaması Tek Pazar’ın sorunsuz işleyişini etkilemekte, Üye Devletler
arasında ticaret engelleri oluşturmakta ve iş dünyasına ek maliyetler ve idari
yükler getirmektedir. Piyasa gözetimi faaliyetleri Üye Devletler arasında
farklılıklar göstermektedir ve etkin olmayan piyasa gözetimi şirketlerin
mevzuata uymasını sağlayacak caydırıcılıkta değildir. Tüzüğün yasal çerçevesi
çok karmaşıktır. Ayrıca yeşil ve dijital dönüşüm sürecinin getirdiği politika
önceliklerini de kapsamamaktadır. Nitekim yapı ürünlerinin performansını
ölçen mevcut değerlendirme yöntemleri, doğal kaynakların sürdürülebilir
kullanımı ile ilgili olarak oluşturulmamıştır ve çevre ile bağlantılı çok sınırlı
unsurları kapsamaktadır. Bu durum performansa dayalı olmayan konuların ele
alınmasını engellemektedir.112
Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında Yapı Ürünleri Tüzüğü’nün
gözden geçirileceği belirtilmiştir. Bu doğrultuda Komisyon, 30 Mart 2022
tarihinde, Yapı Malzemeleri Tüzüğü’nün revizyonuna ilişkin bir öneri sunmuştur.
51
Yeni Yapı Ürünleri Tüzüğü:
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Yapı ürünlerinin sürdürülebilirliğinin geliştirilmesi ve bu ürünlerin Yeşil
Mutabakat ile Döngüsel Ekonomi Eylem Planı hedeflerine katkıda
bulunmasının sağlanması;
Sağlık, güvenlik ve çevre korunmasını daha iyi hâle getirebilmek için
Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü ile uyumlu bir şekilde
yapı ürünlerine yönelik zorunlulukların getirilmesi;
Yeni zorunlulukların daha dayanıklı, tamir edilebilir, geri dönüştürülebilir
ve yeniden üretilebilir yapı ürünlerinin üretilmesine katkı sağlaması;
Yapı ürünlerinin tasarımının ve üretiminin en son teknolojiye dayalı
olmasının sağlanması;
Tüzük kapsamındaki ürünlerin ticaretinin önündeki ulusal engellerin
azaltılması, bu ürünlerinin serbest dolaşımının sağlanması ve nihayetinde
iyi işleyen bir Tek Pazar’ın elde edilmesi;
Uyumlaştırılmış standartların inşaat ekosisteminin rekabet gücüne katkıda
bulunmasının sağlanması;
Uygulama ve piyasa gözetiminin iyileştirilmesi;
Tüzüğün daha net ve sade olmasının sağlanması;
Şirketler üzerindeki idari yükün azaltılması;
Dijital ürün pasaportu gibi dijital araçların kullanılması113,114 gibi hedefleri
kapsamaktadır.
AB’nin lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat aynı zamanda en fazla atık
üretiminin gerçekleştiği sektörlerdendir. Bu doğrultuda sektörün çevreye
verdiği zararın etkisini azaltmanın ekonomik bir maliyeti olacaktır. Ancak
AB’nin sektöre vereceği finansal destekler ile bu maliyetin asgari düzeyde
gerçekleşmesi hedeflenmektedir.
3.1.2.6. Gıda, Su ve Besin Maddeleri
Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda, Komisyonun, 2008/98/EC sayılı Atık
Çerçeve Yönergesi’nin 4.1 sayılı bölümü uyarınca, Çiftlikten Çatala Stratejisi
kapsamında gıda atıklarının azaltılmasına ilişkin hedefler önereceği ifade
edilmiştir. Bu doğrultuda kimyasal zirai ilaç kullanımının 2030 yılına kadar %50
oranında azaltılması; toprak verimliliğine halel getirmeksizin besin kayıplarının
en az %50 oranında ve bu şekilde 2030 yılına kadar gübre kullanımının en
az %20 oranında azaltılması; çiftlik hayvanları ve su ürünleri yetiştiriciliğinde
antimikrobiyal satışlarının 2030 yılına kadar %50 oranında azaltılması ve
organik tarım kapsamında kullanılan tarım arazilerinin 2030 yılına kadar %25'e
ulaşması, Mayıs 2020’de sunulan stratejinin ana hedefleri olarak saptanmıştır.115
2012 yılında kabul edilen Biyoekonomi Stratejisi (Bioeconomy Strategy) ve
bu stratejinin eylem planında yer alan hedeflerin hayata geçirilmesi yeni
52
Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda atılması planlanan adımlardan biridir.
Yeşil Mutabakat'a ve döngüsel ekonomiye katkıda bulunacağı ifade edilen
ve 2018’de güncellenen Biyoekonomi Stratejisi'nin başlıca hedefleri; gıda ve
beslenme güvenliğinin sağlanması, doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde
yönetilmesi, yenilenemeyen ve sürdürülemeyen kaynaklara bağımlılığın
azaltılması, iklim değişikliğine uyum sağlanması ve Avrupa’nın rekabet
gücünün arttırılması olarak belirlenmiştir. 116
Eylem planına göre Komisyon gıda dağıtımı ve tüketiminin sürdürülebilirliğini
artırmak için özel önlemlerin hayata geçirilmesini de değerlendirecektir. Bu
doğrultuda Sürdürülebilir Ürünler Girişimi kapsamında, gıda hizmetlerinde
tek kullanımlık ambalajların, sofrada kullanılan ürünlerin ve çatal-bıçak
takımlarının yeniden kullanılabilir ürünlerle ikame edilmesi için yasal bir
girişimin ortaya koyulmasına yönelik analitik bir çalışma başlatacaktır. 117
Ayrıca Komisyon, endüstriyel süreçler de dâhil olmak üzere suyun yeniden
kullanımını ve verimliliğini arttıracak ve bunun sağlanması için teşviklerde
bulunacaktır. Bu doğrultuda Haziran 2020'de yürürlüğe giren Suyun Yeniden
Kullanımı Tüzüğü (Water Reuse Regulation), 26 Haziran 2023'ten itibaren
geçerli olacaktır. İlgili Tüzük, arıtılmış kentsel atık sularının tarımsal sulamada
güvenli bir şekilde yeniden kullanımı için uyumlaştırılmış minimum su kalitesi
gerekliliklerini; uyumlaştırılmış asgari gözetim zorunluluklarını; potansiyel
sağlık riskleri ve olası çevresel riskleri değerlendirmek ve bunlar ile mücadele
etmek için risk yönetimi hükümlerini; izin gereksinimlerini ve suyun yeniden
kullanımına ilişkin bütün projeler için temel bilgilerin kamuya açık hâle
getirildiği şeffaflık hükümlerini ortaya koymaktadır. 118
Komisyon, Mayıs 2022 tarihinde, yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Plan’ında
öngörüldüğü gibi besinlerin daha sürdürülebilir bir şekilde kullanımını ve
geri kazanılan besinlerin piyasaya girmesini sağlama amacı olan Entegre
Besin Yönetimi Eylem Planı (Integrated Nutrient Management) hakkında bir
kamu istişare süreci başlatmıştır. Plan, besin kayıplarının asgari %50 oranında
azaltılmasına katkıda bulunacak ve bu da gübre kullanımının en az %20
azaltılmasını gerektirecektir. Ayrıca Eylem Planı, besin kirliliğini kaynağında
ele almayı, tarımın sürdürülebilirliğini artırmayı ve geri kazanılmış veya geri
dönüştürülmüş besinler için piyasaları canlandırmayı içerecektir. 119
COVID-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının etkileri, gıdada sürdürebilirliğin
ne kadar önemli olduğunu bir kere daha göstermiştir. Beslenmenin amaçlar
hiyerarşisinin en tepesinde yer aldığı düşünüldüğünde gıdadaki üretim
zincirinin bozulmasının hem sosyal hem de ekonomik olarak büyük etkileri
vardır. Nitekim son dönemlerde karşı karşıya kalınan çoklu krizlerde AB
ülkeleri, geçmişte olmadığı şekilde gıda enflasyonu ile yüzleşmek durumunda
kalmıştır. Bu doğrultuda AB’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda gıda, su
53
ve besin maddeleri özelinde atmayı planladığı adımlar, AB ekonomilerinin
temelini sağlamlaştırmak, halk sağlığını korumak, tarım ve hayvancılıkta
sürdürebilirliği arttırmak ve gıda üretiminin çevresel etkilerini en aza indirmek
için oldukça önemlidir.
3.2. Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü
Komisyon, 30 Mart 2022 tarihinde, sürdürülebilir ürünleri AB'de norm hâline
getirmek, döngüsel iş modellerini güçlendirmek ve tüketicileri yeşil dönüşüm
süreci için desteklemek amacı ile bir dizi strateji ve mevzuat önerisi sunmuştur.
Komisyonun sunduğu bu öneri paketi, Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci
Tasarım Tüzüğü, 2022-2024 Çevreci Tasarım ve Etiketleme Çalışma Planı,
Sürdürülebilir ve Döngüsel Tekstil için AB Stratejisi ve Yapı Malzemeleri Tüzüğü
revizyonu teklifini içermektedir. 120
Mevcut Çevreci Tasarım mevzuatı sadece enerji bazlı ürünler için
uygulanmaktadır. Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü, bu
mevzuatı genişleterek medikal, gıda ve yem ürünleri haricindeki tüm
ürünlerde çevreci tasarım kurallarının uygulanmasını ön görmektedir. Bu
doğrultuda Komisyon, Tek Pazar’daki hemen hemen tüm fiziksel ürünleri,
tasarım aşamasından kullanım ömrünün sonuna kadarki tüm döngü boyunca
çevre dostu, döngüsel ve enerji açısından daha verimli hâle getirmek için
yeni kurallar önermektedir.121 Komisyon ilk aşamada 2022 yılının sonuna
kadar mobilya, yatak, tekstil, deterjan, lastik, boya, demir-çelik, mineral yağ
ve alüminyum gibi ürünlere çevreci tasarım kurallarının uygulanmasını
değerlendirecektir. 2022-2024 Çevreci Tasarım ve Etiketleme Çalışma
Planı’nın ise mevcut çevreci tasarım mevzuatını tabletler, akıllı telefonlar ve
güneş enerjisi ile çalışan sistemler gibi ürün gruplarını kapsayacak şekilde
genişletmesi beklenmektedir. 122
AB'nin kaynak verimli, iklim açısından nötr ve döngüsel ekonomiye geçiş
sürecinde başarılı olabilmesi ve enerji ile kaynak bağımlılıklarını azaltabilmesi
için ürünlerin tasarlanma, üretime ve kullanım şekillerinde yeni bir yaklaşıma
ihtiyaç vardır. Bir ürünün tasarımının, ilgili ürünün yaşam döngüsündeki
çevresel etkisinin %80'ine kadarını belirlediğini dikkate alan teklif, çevreci
tasarım çerçevesinin kapsamını mümkün olan en geniş ürün yelpazesini
kapsayacak şekilde genişletmektedir. 123
Çevreci tasarım gereklilikleri, ürün gruplarının belirli özelliklerine göre
şekillendirilecektir. Bu gereklilikler, düzenlenecek ürün kategorilerine uygun
olarak aşağıdakileri kapsayacaktır:
• Ürün dayanıklılığı, güvenilirliği, yeniden kullanılabilirliği, yükseltilebilirliği,
onarılabilirliği, bakım ve yenileme kolaylığı,
54
•
•
•
•
•
•
•
Ürünlerin ve içerisindeki malzemelerin döngüselliğini engelleyen
maddelerin mevcudiyetine ilişkin sınırlamalar,
Ürünlerin enerji kullanımı veya enerji verimliliği,
Ürünlerdeki kaynak kullanımı veya ürünlerin kaynak verimliliği,
Ürünlerde minimum geri dönüştürülmüş içerik,
Ürün ve malzemelerin sökülmesi, yeniden üretilmesi ve geri
dönüştürülmesi kolaylığı,
Karbon ayak izi de dâhil olmak üzere ürünlerin yaşam döngüsündeki
çevresel etkileri;
Ambalaj atıkları da dâhil olmak üzere atıkların önlenmesi ve azaltılması.
Çevreci Tasarım Tüzüğü, ürünlere, çevre ve sürdürülebilirlik özellikleri hakkında
bilgi sağlama zorunluluğu getirecektir. Bu doğrultuda ürünlerin enerji
kullanımı, geri dönüştürülmüş içerik, zararlı maddelerin varlığı, dayanıklılık, bir
onarılabilirlik puanı dâhilinde onarılabilirlik bilgisi, yedek parça bulunabilirliği
ve geri dönüştürülebilirlik hakkında bilgileri içermesi gerekecektir.124
Dijital ürün pasaportları, Çevreci Tasarım Tüzüğü’nün getirmeyi ön gördüğü bir
başka yeniliktir. İlgili pasaportlar, Tüzük kapsamında düzenlenen tüm ürünler
için normlar sağlayacak ve bu ürünlerin geri dönüştürülmesi, sürdürülebilirlik
performansı ve çevresel ayak izine dair detaylı bilgileri içerecektir.125
Çevreci Tasarım Tüzüğü’nün önerdiği bir başka önlem satılmayan tüketim
mallarının imha edilmesinin engellenmesidir. Bu doğrultuda büyük işletmeler
ilk etapta her yıl imha edecekleri ürün miktarını açıklamak zorunda kalacaktır.
Ayrıca ilerleyen süreçte, Tüzüğün düzenlenecek ürün kategorilerine bağlı
olarak satılmayan ürünlerin imhasını tamamen yasaklama imkânı sağlaması da
beklenmektedir.126
3.3. AB’nin Yeni Küresel Standart Stratejisi
Standartlar, Tek Pazar’ın oluşturulmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
Bugüne kadar AB, uluslararası standardizasyon oluşturma sürecinde öncü bir
konumda yer almıştır. Ancak teknolojideki ilerlemelerin neticesinde hayatımıza
giren ve girecek olan yenilikler, Yeşil Mutabakat’ın iddialı dönüşüm hedeflerinin
gerçekleştirilmesi ve AB dışındaki üçüncü ülkelerin standardizasyon konusunda
giderek daha iddialı bir konuma gelmesi, AB’nin yeni bir standardizasyon
stratejisi geliştirmesine neden olmuştur. Bu doğrultuda Komisyon, 22 Şubat
2022 tarihinde, “Dirençli, Yeşil ve Dijital Bir AB Tek Pazar’ını Desteklemek için
Küresel Standartlar Belirlemek”(Setting Global Standards in Support of a Resilient,
Green and Digital EU Single Market) başlıklı yeni standart stratejisini tanıtmıştır.
Bu yeni Strateji, AB'nin küresel rekabet gücünü arttırmayı ve dirençli, yeşil ve
dijital bir ekonomi oluşturmayı amaçlamaktadır. 127
55
AB'nin iklim nötr, dirençli ve döngüsel bir ekonomiye yönelik hedeflerinin
Avrupa Standartları olmadan gerçekleştirilemeyeceği açıktır. Standardizasyon
faaliyetlerinde küresel anlamda güçlü bir yere sahip olmak ve önemli
uluslararası forumlarda ve kurumlarda bu kapsamda yapılan çalışmalara
öncülük etmek, AB'nin küresel bir standart belirleyici olarak kalması için elzem
olarak görülmektedir. Küresel standartları belirleme kapasitesine sahip olan
AB, bunu gerçekleştirerek hem kendi değerlerini üçüncü ülkelere ihraç edebilir
hem de kendi ekonomik aktörlerine önemli bir ilk hamle avantajı sağlayabilir.
Stratejik alanlarda doğacak olan standardizasyon ihtiyaçlarının öngörülmesi
ve önceliklendirilen alanlara yönelik çalışmaların yapılması yeni stratejinin
başlıca hedeflerinden biridir. Bu doğrultuda Komisyon hâlihazırda COVID-19
aşı ve ilaç üretimi, kritik hammaddelerin geri dönüşümü, temiz hidrojen değer
zinciri, düşük karbonlu çimento, çip sertifikasyonu ve veri standartları ile ilgili
olarak standardizasyon aciliyetlerini belirlemiştir. Standardizasyon öncelikleri
2022'den itibaren standardizasyona ilişkin yıllık Birlik Çalışma Programı’nda
açıkça belirtilecektir. Gelecekte oluşabilecek standardizasyon öncelikleri
hakkında ise bilgilendirme yapılması için bir “Üst Düzey Forum” kurulacaktır.
Ayrıca Komisyon, standartlar konusunda oluşturulacak bir AB mükemmellik
merkezi tarafından desteklenecek olan “Baş Standardizasyon Görevlisi” (Chief
Standardisation Officer) makamı oluşturacaktır.128
Stratejinin bir diğer amacı AB’nin uluslararası alanda gerçekleştirilen
standardizasyon faaliyetlerine öncülük etmesini sürdürmesidir. Bu doğrultuda
Komisyon, daha önce bahsi geçen Üst Düzey Forum aracılığı ile Avrupa'nın
uluslararası standardizasyon yaklaşımını koordine etmek ve güçlendirmek için
AB Üye Devletleri ve ulusal standardizasyon kuruluşları ile yeni bir mekanizma
kurmak için çalışmalar yapacaktır. Komisyon ayrıca Afrika ülkeleri ile komşu
ülkelerdeki standardizasyon projelerinin finansmanına destek olarak
buralardaki standardizasyon sürecine etki etmeye çalışacaktır.129
Avrupa standardizasyon sisteminin yönetişiminin ve bütünlüğünün
geliştirilmesi stratejinin ortaya koyduğu bir diğer hedeftir. Bu doğrultuda
adımlar atılabilmesi için Komisyon Avrupa’da standardizasyonun yasal temelini
oluşturan 1025/2012/EU sayılı Tüzükte değişiklik yapılmasını önermektedir.
Komisyonun talebi üzerine Avrupa standardizasyon kuruluşlarına verilen
görevlerin ulusal standardizasyon kuruluşları tarafından ele alınması üzerine
çalışmalar yapılması öngörülmektedir. Ayrıca standardizasyon sisteminin
kapsayıcılığının genişletilmesi için KOBİ'lerin ve sivil toplumun rolünün daha
fazla artırılması sağlanacaktır. 130
Stratejinin öngördüğü bir başka hedef AB içerisindeki inovasyon çalışmalarının
desteklenmesidir. Komisyon, AB tarafından finanse edilen araştırmalardan
standardizasyon alanında da yararlanılması için birtakım adımlar atacaktır.
56
Bu kapsamda Komisyon, AB’nin uluslararası standardizasyon üzerindeki
etkisini ve rekabet gücünü arttırmak için 2022’de, 24 aylık süre boyunca,
yeni standartların oluşturulması veya mevcut standartların revize edilmesine
katkıda bulunmaları amacı ile devam eden veya tamamlanmış Ufuk 2020 ve
Ufuk Avrupa projelerine hizmet sunacak bir “Standardizasyon Hızlandırıcı”
(standardisation booster) inisiyatifi başlatmıştır.131
Son olarak stratejinin öngördüğü bir başka hedef AB’de standardizasyon
konusunda uzmanlar yetiştirilmesini sağlayacak adımların atılmasıdır. Nitekim
Avrupa’da standardizasyon konusunda mesleki bir eğitim bulunmamakta,
gelişen teknoloji ile beraber standardizasyon konusu giderek daha karmaşık bir
hâle gelmekte ve Avrupa’da standardizasyon ile ilgilenen nesil değişmektedir.
Komisyon buna karşı standartlar hakkında daha fazla akademik farkındalığın
teşvik edilmesi için Ufuk Avrupa ve EURATOM Araştırma ve Eğitim Programı
kapsamındaki mevcut araçları kullanacaktır.132
4. Tek Pazar ve Türkiye
Bir AB Üye Devleti olmayan Türkiye, Tek Pazar’a dâhil değildir. Ancak 10-11
Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları
Zirve’sinde aday ülke ilan edilen Türkiye, 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da
yapılan Hükümetlerarası Konferans ile resmen AB'ye katılım müzakerelerine
başlamıştır. Bu doğrultuda Türkiye’nin üyelik sürecini tamamlayabilmesi ve Tek
Pazar’ın bir parçası olabilmesi için gerekli hazırlıkları yapması ve Tek Pazar’a
ilişkin AB mevzuatına uyum sağlamasın gerekmektedir.
4.1. Türkiye ve AB Arasında Malların Serbest Dolaşımı
Türkiye ile AB arasındaki malların serbest dolaşımının temel ilkelerinin
belirlenmesi, 1 Aralık 1964 tarihinde Türkiye ve o dönemki adıyla Avrupa
Ekonomik Topluluğu (AET) arasında imzalanan Ankara Anlaşması’na kadar
gitmektedir. Türkiye’nin Topluluğa tam üyeliğini bir nihai hedef olarak ortaya
koyan Ankara Anlaşması; tam üyeliğe giden yolda, “hazırlık dönemi”, “geçiş
dönemi” ve “son dönem” olmak üzere üç evre ortaya koymuştur.
Taraflar arasında bir Gümrük Birliği’nin oluşturulmasını öngören geçiş dönemi,
13 Kasım 1970 tarihinde imzalanan Katma Protokol ile başlamış; Topluluk, bazı
petrol ve tekstil ürünleri haricinde sanayi ürünlerinde Türkiye'ye karşı gümrük
vergilerini ve eş etkili vergileri tamamen ortadan kaldırmış ve 12 ile 22 yıllık
iki ayrı takvim kapsamında Türkiye’den aynı adımları atmasını beklemiştir.
57
Ancak 1970'li yıllarda yaşadığı ekonomik ve siyasi zorluklar, Türkiye'nin Gümrük
Birliği'nin oluşturulmasına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmesini imkânsız
hale getirmiştir. Dahası Türkiye, 1978 yılında, AB’ye karşı gümrük tarifelerini
kademeli olarak azaltma sürecini tek taraflı olarak askıya almıştır.133
1980’li yıllarda ithal ikameci politikaları terk eden ve dışa açılma süreci başlatan
Türkiye, gümrük vergileri uyum ve indirim takvimini, tam üyelik başvurusu
yaptıktan bir yıl sonra, 1988'de yeniden yerine getirmeye başlamış ve yedi yıllık
kısa bir süre içerisinde geçiş dönemi hedeflerini tamamlamıştır. 134
Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Birliği, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın
bir sonucu olarak, 1 Ocak 1996 tarihinde işlerlik kazanmıştır. Türkiye-AB Gümrük
Birliği sadece sanayi ürünleri ile işlenmiş tarım ürünlerini kapsamaktadır. Bu
doğrultuda taraflar arasında ilgili alanlarda malların serbest dolaşımı sağlanmıştır.
Ayrıca Gümrük Birliği Türkiye'nin tüm AB ürün mevzuatına uyum sağlamasını
gerektirmektedir.135 Taraflar arasındaki gümrük vergilerinin sanayi malları için
sıfırlanmasının ötesinde; teknik mevzuatın uyumlu hâle getirilmesi, piyasaya
girecek ürünlerin üretildikleri mevzuata uygun olup olmadığını kontrol edecek
kamu laboratuvarları ve ürünlerin piyasaya arz edilmeden önce gerekli olan
test ve belgelendirme işlemlerini yapacak uygunluk değerlendirme kuruluşları
ve onaylanmış kuruluşlar gibi özel laboratuvarlar için ihtiyaç duyulan altyapının
kurulması, ilgili laboratuvarların teknik olarak yeterli olduklarının üçüncü bir
tarafça belgelendirilmesi, laboratuvarlarda kullanılacak olan cihazların Tübitak,
TSE ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi kurumlarca düzenlenmesi ve
teknik mevzuatın uygulanabilmesi için Avrupa Standartlarının benimsenmesi,
malların serbest dolaşımının sağlanmasındaki temel unsurlardır.136
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın beşinci maddesi ithalatta, altıncı maddesi
ihracatta taraflar arasında uygulanan miktar kısıtlamaları ile her türlü eş etkili
önlemi yasaklamıştır. Kararın yedinci maddesinde ise “beş ve altıncı maddelerin
hükümlerinin, genel ahlak, kamu düzeni veya kamu güvenliği; insanların,
hayvanların veya bitkilerin sağlığının ve yaşamının korunması; sanat değeri
veya tarihi ya da arkeolojik değer taşıyan ulusal varlıkların veya sınai ya da ticari
mülkiyetin korunması gerekçesiyle malların ithalinin, ihracının veya transit
geçişinin” yasaklanabileceği veya engellenebileceğini fakat bu yasakların ve
kısıtların taraflar arasındaki ticarette keyfi bir ayrım aracı veya örtülü bir kısıtlama
oluşturamayacağı” belirtilmiştir. İlgili maddeler Avrupa Birliği’nin İşleyişi
Hakkında Antlaşma’nın 34 ila 36’ncı maddeleri ile bire bir aynıdır. Ayrıca Karar’ın
66’ncı maddesinde, Ortaklık Konseyi Kararı’nda “yer alan hükümlerden Avrupa
Topluluğu'nu kuran Antlaşmanın mukabil hükümleriyle esas itibariyle aynı
olanları, Gümrük Birliği kapsamına giren ürünlere uygulanmaları bakımından
Avrupa Toplulukları Adalet Divanının ilgili kararlarına göre yorumlanır”137
hükmü yer almıştır. Bunlardan en önemlisi daha önce bahsi geçen karşılıklı
tanıma konusundaki Cassis de Dijon davasıdır.
58
Bu doğrultuda Türkiye-AB arasında ithalata uygulanan gümrük vergileri ve
gümrük vergilerine eş etkili önlemler kaldırılmış ve taraflar arasındaki ticarette
uygulanan miktar kısıtlamalarına son verilmiştir. Ayrıca beş yıllık geçiş dönemi için
belirlenen hassas ürünler haricinde, Türkiye üçüncü ülkelere karşı AB’nin Ortak
Gümrük Tarife’sini uygulamaya başlamıştır.
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, Türkiye’nin AB’nin teknik engellerin
kaldırılmasına ilişkin mevzuatına da uyum sağlamasını gerekli kılmıştır. Bu
doğrultuda Gümrük Birliği kapsamında ticaretin önündeki teknik engellerin
kaldırılması hakkındaki AB düzenlemelerini ulusal hukukuna aktarma
yükümlülüğü bulunan Türkiye’nin, hangi düzenlemeleri ve bu düzenlemeleri
ne şekilde uygulayacağı 2/97 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile tespit edilmiştir.
15 Ocak 1997 tarihli ve 97/9196 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 2/97 sayılı
Ortaklık Konseyi Ek II kapsamında belirlenen Birlik düzenlemelerin ulusal
hukuka aktarılmasının hangi kamu kurumları aracılığı ile olacağı belirlenmiştir.138
Türkiye’nin bu kapsamda yer alan yatay mevzuata uyum sağlaması amacı ile 24459
sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 11 Temmuz 2001 tarihli ve 4703 sayılı “Ürünlere
İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun”, 11 Ocak
2002 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. 17 Ocak 2002 tarihli ve 24643 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanan, 11 Ocak 2002 tarihi itibari yürürlüğe giren, “Uygunluk
Değerlendirme Kuruluşları ile Onaylanmış Kuruluşlara Dair Yönetmelik”, “Ürünlerin
Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik” ve “CE Uygunluk İşaretinin Ürüne
İliştirilmesine ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik” söz konusu kanunun uygulama
usul ve esaslarını saptamıştır. 3 Nisan 2002 tarihli ve 24715 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan “Teknik Mevzuatın ve Standartların Türkiye ile Avrupa Birliği Arasında
Bildirimine Dair Yönetmelik” ise 3 Mayıs 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir.139
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın 9’uncu maddesine göre “Türkiye belirli bir
ürünün ticaretinin önündeki teknik engellerin kaldırılması için gerekli Topluluk
belgesinin veya belgelerinin hükümlerini yürürlüğe koyduğu takdirde taraflar
arasında bu ürünün ticareti söz konusu belgelerde belirtilen şartlara göre”
yapılabilecektir. 1/2006 sayılı OKK bu hükmün uygulanmasına ilişkin usulleri
düzenlenmiştir.140
Türkiye yukarıda bahsi geçen kanun ve yönetmelikler çerçevesinde AB kalite
altyapısına paralel bir sistem oluşturma çabası içerisine girmiştir. Bu doğrultuda
bu sistemin çok önemli bir parçası olan uygunluk değerlendirme kuruluşları
ve onaylanmış kuruluşlar saptanmıştır.3 Uygunluk değerlendirme kuruluşları
arasında önemli bir yere sahip olan onaylanmış kuruluş adayları Avrupa
3
Türk Standartları Enstitüsü, Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği Derneği Kalite ve Çevre Kurulu İktisadi
İşletmesi, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Asansör Kontrol Merkezi, Türkiye Hazır Beton Birliği Kalite
Güvence Sistemi İktisadi İşletmesi, Alberk QA Uluslararası Teknik Kontrol ve Belgelendirme Anonim
Şirketi, Petrol Gözetim Sertifikasyon ve Teknik Hizmetler Organizasyonu Şirketi, TUV Teknik Kontrol ve
Belgelendirme, PROBO Muayene ve Belgelendirme Anonim Şirketi bugün onaylanmış kuruluş olarak
faaliyette olan kurumlardan bazılarıdır.
59
Komisyonuna iletilmiş ve bunlardan bazıları yeterli bulunarak onaylanmış
kuruluş olarak atanmıştır.141
Türkiye’nin AB’ye uyum sağlama konusunda attığı bir diğer adım CE işareti
konusunda olmuştur. AB’de ilgili mevzuatın yürürlüğe girmesinin ardından,
Türk piyasasına arz edilecek ürünlerin de Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamında
getirilen CE işaretini taşıması zorunluluk hâline gelmiştir.
AB yönergelerinin Türkiye’de uygulanabilmesi için teknik mevzuat uyumunun
gerçekleştirilmesi, yani bu yönergelere paralel bir şekilde ilgili kamu kurum
ve kuruluşları tarafından hazırlanan ürün yönetmeliklerinin Türk mevzuatına
aktarılması gerekmektedir.
Resmî Gazete, ilgili yetkili kuruluş veya bu kuruluşların internet sitelerinde
yönergeleri uyumlaştıran yönetmeliklerin metinleri mevcuttur. 142
Türkiye’nin AB ile ticaretinde, CE işareti taşıması gerektiği hâlde bunu
sağlamayan bir ürün, AB üyesi ülkelere ihraç edilememektedir. Türkiye’nin iç
pazarı açısından ise mevzuat uyumu tamamlanmış ve zorunlu uygulamaya
girmiş ürün yönetmelikleri kapsamına giren bir ürünün CE işareti taşıması
zorunludur. Aksi takdirde söz konusu ürünün Türkiye’nin iç piyasasına da arz
edilmesi mümkün değildir. 143
İmalatçıların, her bir ürün ve ürün grubu için ilgili yönergelerde belirtilen
koşullar çerçevesinde, herhangi bir onaylanmış kuruluşa başvurmaksızın
da ürünlerine CE işareti koyabildiği durumlar mevcuttur. Bu doğrultuda
imalatçıların, ürettikleri ürünlerin hangi direktif/direktiflerin kapsamına
girdiğini tespit etmeleri, incelemeleri, ilgili mevzuatı hazırlayan ve yürürlüğe
koyan kamu kuruluşları ile yakın ilişki kurmaları, gerektiği durumlarda üretim
bandında birtakım değişikliklere gitmeleri ve buna uygun olarak belgelendirme
faaliyetleri gerçekleştirmeleri gerekmektedir. 144
AB tarafından finanse edilen Türkiye’de Kalite Altyapısının Desteklenmesi
Projesi (TKAG), 2003 yılında, uyguluk değerlendirme işlemlerinin Türkiye’de
gelişimini destekleyen ve “uygunluk değerlendirmesi ile ilgili kamu ve
özel sektör, meslek kuruluşları, sanayi ve ticaret odaları, tüketici örgütleri,
üniversiteler ve diğer STK’ları ortak bir çatı altında toplayan Uygunluk
Değerlendirme Kurulu’nun hayata geçirilmesini sağlamıştır”. Uygunluk
Değerlendirme Derneği (UDDer) ise 28 Haziran 2006 tarihinde Uygunluk
Değerlendirme Kurulu’nun statüsünde yapılan değişiklik ile kurulmuştur. 145
Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK), 4 Kasım 1999 tarihli ve 23866 sayılı
T.C. Resmî Gazetesinde yayımlanan 4457 sayılı “Türk Akreditasyon Kurumu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun" ile 27 Ekim 1999 tarihinde kurulmuştur.
60
TÜRKAK’ın amacı laboratuvar, belgelendirme ve muayene hizmetlerini yürütecek
yurt içi ve yurt dışındaki uygunluk değerlendirme kuruluşlarının objektif prensip
ve işleyiş usullerine göre çalışmasını, söz konusu kuruluşların verdiği belge ve
işaretlemelerin uluslararası düzeyde taşınabilirliğini ve Türkiye’de de uygunluk
değerlendirmesi faaliyetlerinin akredite edilebilmesini sağlamaktır. TÜRKAK, 28
Kasım 2002 tarihinde Avrupa Akreditasyon Birliğine tam üye olmuştur. Daha
sonra Avrupa Akreditasyon Birliği ile Çok Taraflı Tanıma Anlaşmaları imzalama
çalışmalarına başlamıştır. Bu doğrultuda TÜRKAK, 4 Nisan 2006 tarihinde
imzalanan ilk MLA ile Kalibrasyon Laboratuvarları, Deney Laboratuvarları,
Belgelendirme Kuruluşları (Kalite Sistemi) ve Muayene Kuruluşları; 2 Ekim 2008
günü imzalanan ikinci MLA ile ise Belgelendirme Kuruluşları (Çevre Yönetim
Sistemleri), Belgelendirme Kuruluşları (Ürün) ve Belgelendirme Kuruluşları
(Personel) alanlarına dâhil edilmiştir. 146
Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Birliği işlerlik kazandıktan sonra mevzuata
uygun ve güvenli ürünlerin piyasaya girişinin sağlanması, bu şekilde
tüketicilerin korunması ve haksız rekabetin önlenmesine yönelik bir mekanizma
oluşturulması ihtiyacı meydana gelmiştir. Bu doğrultuda Mayıs 2002’de
yürürlüğe giren “Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik”
piyasa denetimi ve gözetiminin usul ve esaslarını ve yetkili kurumların
sorumluluklarını düzenlemiştir. Ayrıca bu amaca hizmet etmek için bir Piyasa
Gözetimi ve Denetimi Koordinasyon Kurulu da (PGDKK) oluşturulmuştur.
Türkiye’deki ulusal standart kuruluşu Türk Standardları Enstitüsü (TSE),
1996’dan bu yana, AB teknik mevzuatına ve Tek Pazar’da geçerli olan kurallar
ile standartlara uyum sürecinin öncü kurumlardan biri olmuştur. Nitekim Türk
ürünlerinin Tek Pazar’a girebilmesi için AB standartlarına uyumu zaruridir.
16 Ekim 1954 tarihinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde
hazırlanan tüzük ile kurulan TSE’nin kuruluşunun tamamlanma süreci, “18
Kasım 1960 tarih ve 132 Sayılı Kanun” ile gerçekleşmiştir. TSE’nin amacı “her
türlü madde, mamul, usul ve hizmet standartlarını” geliştirmektir. Sadece TSE
tarafından kabul edilen standartlar Türk Standardı (TS) adını alabilmektedir. Bu
standartların benimsenmesi isteğe bağlıdır. Ancak ilgili olduğu bakanlığın onayı
ile bir standart mecburi kılınabilir. Mecburi olarak nitelendirilen standartlar
Resmî Gazete’de yayımlanır. 147
TSE’nin görevleri şu şekildedir:
• Standartların hazırlanmasını ve hazırlatılmasını sağlamak,
• TSE bünyesinde veya dışında hazırlanan standartları incelemek ve uygun
bulunması durumunda Türk Standardı olarak kabul etmek,
• Kabul edilmesi durumunda ilgili standartları yayımlamak, uygulanmasını
teşvik etmek ve fayda görüleceğinin düşünülmesi hâlinde mecburi olarak
yürürlüğe konulması için ilgili bakanlığın onayına sunmak,
61
•
•
•
•
•
•
Özel sektörden veya kamudan gelen talepler doğrultusunda standartlar
veya projelerini hazırlamak ve görüşlerini sunmak,
Standartlar konusunda gerekli bilimsel ve teknik incelemeler yapmak ve
doğrultuda araştırmalarda bulunmak,
Standartlar için yabancı ülkelerde yapılan benzer çalışmaları izlemek,
diğer ulusal, bölgesel ve uluslararası standardizasyon kuruluşları ile
ilişkiler kurmak ve iş birliklerini ilerletmek,
Teknik kuruluşlar, üniversiteler ve ilgili bilimsel kuruluşlar ile iş birliği
sağlamak, standardizasyon ile ilgili konularda yayımlar yapmak ve arşiv
oluşturmak,
İsteğe bağlı standartların uygulanmasını izlemek için laboratuvarlar
kurmak,
Deney, uygunluk değerlendirme, kalibrasyon ve gözetim faaliyetleri
gerçekleştirmek. 148
TSE, uluslararası standardizasyon kuruluşları olan ISO ve IEC ile Avrupa
standardizasyon kuruluşları olan CEN ve CENELEC’e tam üyedir. Bahsi geçen
standardizasyon kuruluşlarında bir taslak standart hazırlandığında ve üye
ülkelerin oylamasına sunulduğunda, bu kuruluşlara tam üye olduğundan
dolayı Türkiye’deki ilgili taraflar, TSE aracılığı ile bu oylamada söz hakkına sahip
olabilir. 149
TSE çatısı altında belirli alanlarda kurulmuş olan uzmanlık kurulları ve bunların
altında da teknik komiteler yer almaktadır. Teknik komitenin paydaşlarını
akademisyenler, sektörde görev alan kişiler ya da kamu görevlileri oluşturabilir.
Bu komiteler standart metinlerinin oluşturulması ve standartlarla ilgili gelişen
teknik konuların yürütülmesini sağlar. 150
Türkiye’deki bir standardizasyon paydaşı, TSE’nin uluslararası veya bölgesel
standardizasyon kuruluşlarına üye olması sayesinde, TSE çatısı altındaki
“ayna komite”lere üye olacak teknik uzmanlar aracılığıyla, ilgili kuruluşların
gerçekleştirdiği standardizasyon faaliyetlerine çok erken aşamalarda
dâhil olabilir ve uzmanları ile standartların belirlendiği masalarda etkinlik
sağlayabilir. 151
3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri başlarken aynı
gün müzakerelerin usul ve esaslarını saptayan "Müzakere Çerçeve Belgesi"
de kabul edilmiştir. Müzakere süreci Müzakere Çerçeve Belgesi kapsamında
35 fasıl üzerinden yürütülmektedir. AB Konseyi fasıllar ile ilgili açılış kriterleri
belirlemekte, aday ülkeler bu kriterleri yerine getirdiği takdirde fasıllar
açılmakta ve yine Konsey tarafından belirlenen kapanış kriterlerinin yerine
getirilmesi durumunda ise bu fasıllar geçici olarak kapatılmaktadır.
62
Katılım müzakerelerinin ilk aşamasında ilgili fasıllarda tarama süreci
başlatılmıştır. Bu doğrultuda malların serbest dolaşımı faslında da AB mevzuatı
ile buna karşılık gelen Türk mevzuatı incelenmiştir. Ancak yaşanan gelişmeler
Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini tıkamış, 11 Aralık 2006 tarihli AB Genel İşler
ve Dış İlişkiler Konseyi'nde alınan karar gereğince Ek Protokol'ün uygulanması
sekiz fasıl için açılış kriteri, diğer tüm fasıllar için ise kapanış kriteri olarak
belirlenmiştir. Malların serbest dolaşımı faslı bu sekiz bloke edilmiş fasıldan
biridir ve bu fasıl için Ek Protokol’ün uygulanmasının yanı sıra Tablo 5’te
gösterilen dört açılış kriteri daha getirilmiştir.152
Tablo 5: Malların Serbest Dolaşımı için Belirlenen Dört Açılış Kriteri
Açılış Kriterleri
1
2
3
4
Alkollü içecekler başta olmak üzere, motorlu araçlar dışında kalan Gümrük Birliği
kapsamındaki mallara yönelik ithalat izin ve lisansları ile orantısız sertifika uygulamaları
kaldırılmalıdır. Motorlu araçlara yönelik ithalat izinlerinin kaldırılmasına ilişkin bir plan
Komisyona sunulmalıdır.
AT Antlaşması’nın 28 ila 30. maddelerine (Üye Devletler arasında ithalat ve ihracatta
kotaların kaldırılmasına ilişkin) aykırı olan tedbirlerin iç taraması tamamlanarak, bu
tedbirlerin kaldırılmasına yönelik bir plan hazırlanmalı ve karşılıklı tanıma hükmü iç hukuka
aktarılmalıdır.
İlaçlar da dâhil olmak üzere, diğer yatay ve usule ilişkin tedbirler konularında uyum
sağlanmasına yönelik hedefleri kapsayan bir eylem planı sunulmalıdır.
Piyasa gözetimine ilişkin AB müktesebatının uygulanması için gerekli idari kapasitenin
geliştirilmesine yönelik hedefleri içeren kapsamlı bir strateji Komisyona sunulmalıdır.
Kaynak: Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı
Türkiye, AB ile Gümrük Birliği ilişkisinden dolayı 1996’dan beri gerekli alanlarda
ve Ek Protokol'e ilişkin kriter haricindeki diğer açılış kriterleri konusunda uyum
çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca hâlihazırda teknik mevzuat alanına
uyum konusunda önemli ilerleme kaydetmiştir.153
Tablo 5te verilen ikinci açılış kriteri ile ilgili olarak; 23 Haziran 2012 tarih ve
28332 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe
giren “Düzenlenmemiş Alanda Karşılıklı Tanıma Yönetmeliği”, AB mevzuatı
ile düzenlenmemiş ve ulusal mevzuatla kapsanan alanda karşılıklı tanıma
ilkesinin ulusal hukuka aktarabilmesi amacı ile hazırlanmıştır. Dördüncü
açılış kriteri çerçevesinde ise piyasa gözetim ve denetim (PGD) sisteminin
temel yapısal sorunlarını ele alan “Ulusal PGD Stratejisi Belgesi (2010-2012)”
hazırlanmış ve kabul edilmiş, daha sonra “Ulusal PGD Stratejisi Belgesi (20122014)” ve “Ulusal PGD Stratejisi Belgesi (2015-2017)” adı altında güncellenmiş
ve söz konusu belgeler İngilizce’ye çevrilerek Komisyona iletilmiştir. 154
63
4.1.1. Gümrük Birliği Sonrası Türkiye-AB Ticareti
1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, Gümrük Birliği’nin işleyişiyle ilgili alanlarda
Türkiye’nin AB mevzuatına uyum sağlamasını öngördüğü için Gümrük Birliği,
Türk ekonomisinin yapısının, standartlarının ve yasal çerçevesinin modernize
edilmesinde itici bir güç olmuştur.
İlgili mevzuat uyumu süreci, Türk ekonomisine geniş bir yasal dönüşüm
getirmiş ve Türk ekonomisi uluslararası rekabet kurallarının uygulandığı ve eşit
rekabet şartlarının hukuki olarak korunduğu bir pazar özelliği kazanmıştır. Bu
sayede Türkiye’de ekonomik faaliyette bulunan veya bulunacak olan yabancı
şirketler için elverişli bir ortam oluşmuştur. Ayrıca Gümrük Birliği’nin Türk
ekonomisine getirdiği dinamizm, dayanıklılık ve rekabetçilik Türkiye’nin AB
başta olmak üzere küresel pazarlara da açılmasına büyük katkıda bulunmuştur.
Tüm bunların sonucunda sanayi sektörü başta olmak üzere Türk ekonomisinde
büyük bir rekabet ortamı meydana gelmiş ve verimlilik artmıştır. Tüketicilerin de
faydasına olan bu süreçte, tüketici hakları gelişmiş, Türk tüketiciler daha yüksek
kaliteli ve daha ucuz ürünlere ulaşabilmiş ve ürün seçenekleri artmıştır.155
1996 yılında Türkiye ve AB arasında Gümrük Birliği’nin tesis edilmesi ve
taraflar arasında sanayi ürünleri ve işlenmiş tarım ürünlerinde malların serbest
dolaşımının sağlanmasının ardından ikili ticarette büyük oranda bir artış
olmuştur. Nitekim 1996 yılında 33 milyar 167 milyon dolar olan ikili ticaret hacmi
yaklaşık altı kat artarak 2022 yılında 196 milyar 335 milyon dolara ulaşmıştır.
Aynı süre zarfında Türkiye’nin AB’ye ihracatı, yaklaşık dokuz kat aratarak 2022
yılında 103 milyar 49 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir.
Tablo 6: Türkiye-AB Ticaret Verileri, (1996-2021, bin $)
64
Yıl
İhracat
İthalat
İkili Ticaret Hacmi
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
11.328.579
11.959.010
13.095.388
13.621.355
13.651.184
15.400.787
17.432.965
23.809.267
31.154.616
35.610.069
41.322.262
52.119.405
55.549.563
41.288.877
21.838.787
23.364.341
22.613.599
20.347.853
25.804.530
17.926.941
23.259.924
31.656.820
43.813.760
48.085.688
54.309.920
62.995.082
69.254.329
53.142.848
33.167.366
35.323.350
35.708.986
33.969.208
39.455.714
33.327.728
40.692.889
55.466.087
74.968.375
83.695.757
95.632.182
115.114.487
124.803.893
94.431.725
Yıl
İhracat
İthalat
İkili Ticaret Hacmi
2010
2011
2012
2013
2014
2015
2016
2017
2018
2019
45.697.963
54.436.524
50.700.814
54.253.068
58.610.951
53.441.794
56.657.504
64.302.995
72.847.019
72.308.293
70.019.688
93.052.537
103.049.092
67.710.152
85.598.331
82.027.895
86.176.068
82.851.274
73.139.975
72.180.833
78.656.466
73.366.674
63.943.661
73.337.528
85.383.160
93.286.796
113.408.115
140.034.855
132.728.709
140.429.136
141.462.225
126.581.768
128.838.337
142.959.462
146.213.693
136.251.954
143.357.216
178.435.697
196.335.888
2020
2021
2022
Kaynak: TÜİK
Tablo 7 ve 8’de görülebileceği üzere, Türkiye’nin dış ticaretinde, 1990'ların
ortalarından 2000'lerin ortalarına kadar tarım, gıda ve tekstil gibi emek yoğun,
düşük teknolojili sektörlerin ihracatında düşüş yaşanmıştır. Özellikle Gümrük
Birliği sonrasında Türkiye, küresel ticarete, daha sermaye yoğun sektörlerle
katılmış ve orta-düşük ve orta-yüksek teknoloji sektörlerde ihracatını
artırmıştır.
1996 yılında Türkiye’nin en fazla ihraç ettiği ilk iki ürün grubu olan giyim eşyaları
ve tekstil ürünleri genel ihracatın %37’sini oluştururken, bu ürünlerin 2022
yılındaki payı %14’e kadar gerilemiştir. Diğer taraftan 1996 yılında Türkiye’nin
genel ihracatında %4’lük bir payla yedinci sırada yer alan motorlu kara taşıtları
ve römorklar, 2022 yılında payını %11’e kadar çıkartmış ve Türkiye’nin en fazla
ihraç ettiği ürün olmuştur.
Tablo 7: Türkiye’nin İhracat Kalemleri, (1996, bin $)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Giyim eşyası
Tekstil ürünleri
Gıda ürünleri ve içecek
Ana metal sanayi
Tarım ve hayvancılık
Kimyasal madde ve ürünler
Motorlu kara taşıtı ve römorklar
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat
Metalik olmayan diğer mineral ürünler
Başka yerde sınıflandırılmamış elektrikli makina ve cihazlar
4.829.702
3.817.823
2.455.094
2.233.719
2.147.424
1.244.288
975.877
828.738
780.908
777.656
21%
16%
11%
10%
9%
5%
4%
4%
3%
3%
Kaynak: TÜİK
65
Tablo 8: Türkiye’nin İhracat Kalemleri, (2022, bin $)
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
Motorlu kara taşıtı ve römorklar
Ana metal sanayi
Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat
Tekstil ürünleri
Kimyasal madde ve ürünler
Gıda ürünleri ve içecek
Giyim eşyası
Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer ürünler
Metal eşya sanayi (makine ve teçhizatı hariç)
Plastik ve kauçuk ürünleri
26.451.787
26.250.731
21.835.074
18.110.490
18.040.060
17.910.978
15.161.602
13.202.575
11.699.195
10.706.561
11%
11%
9%
8%
8%
8%
6%
6%
5%
5%
Kaynak: TÜİK
4.2. Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Sürecine Uyumu
Tek Pazar’ın yanı başında olan ve AB ile Gümrük Birliği’ne sahip olan Türkiye’nin
Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ve yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın
getirdiği dönüşüm sürecinden uzak kalması mümkün değildir. Nitekim AB’nin
bu dönüşüm planı kapsamında attığı adımlar Türkiye-AB ticaretini doğrudan
etkileyecek niteliktedir. Türkiye’nin bu doğrultuda dönüşen AB mevzuatına
ayak uydurması, ilgili sektörlerde yürürlükte olan kanun ve yönetmeliklerini
gözden geçirmesi ve yenilemesi gerekmektedir. 156
Türkiye, Yeşil Mutabakat’ın getireceği dönüşüm sürecini yakından takip
edebilmek, kendi döngüsel ekonomi modelini oluşturmak ve böylece Tek
Pazar’a erişirken engeller ile karşı karşıya kalmamak için birtakım adımlar
atmaya başlamıştır. Bu doğrultuda Ticaret Bakanlığı önderliğinde, çeşitli
bakanlık ve kamu kuruluşları dâhilinde bir çalışma grubu oluşturmuş ve bu
çalışma gurubu 15 Temmuz 2021 tarihinde “Yeşil Mutabakat Eylem Planı”nı
kamuoyuna duyurmuştur. Türkiye tarafından 2016 yılında imzalanan
fakat uzun bir süre onay süreci başlatılmayan Paris İklim Anlaşması'nın
onaylanmasına ilişkin kanun teklifinin TBMM tarafından kabul edilmesi ve 7
Ekim 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla, Türkiye resmen anlaşmaya
taraf olmuştur. 11 Ekim 2021 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ismi,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirilmiştir. 21-25
Şubat 2022 tarihlerinde ise Konya’da “İklim Şûrası 2022” gerçekleşmiştir.
Türkiye’nin AB’nin dönüşüm sürecine uyum sağlama konusunda attığı en
önemli adım ulusal Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın yayımlaması ve Yeşil
Mutabakat Çalışma Grubu’nun kurulması olmuştur. Eylem Planı kapsamında,
dokuz başlık altında hayata geçirilecek 81 eylem belirlenmiş ve Türkiye AB’nin
yeşil dönüşümüne ayak uydurmak için hızlı bir uyum ve dönüşüm sürecine
66
girmiştir. Ayrıca Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın yayımlandığı 2021/15 sayılı
Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, Çalışma Grubuna yardımcı olması amacıyla
ihtisas çalışma gruplarının oluşturulabileceğini belirtilmiştir. Bu doğrultuda,
Tablo 10’da görülebileceği üzere, Yeşil Mutabakat’ın etkilemesi öngörülen ve
çok geniş bir alanı kapsayan 20 adet ihtisas çalışma grubu oluşturulmuştur.
Tablo 9: Yeşil Mutabakat Eylem Planı İhtisas Çalışma Grupları
İhtisas Çalışma Grubu
Koordinatör Kurum
AB SKDM İÇG
Ulusal Karbon Fiyatlandırma İÇG
Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı İÇG
Teknolojik Dönüşüm/Gelişim İÇG
Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim Eylem Planı
İÇG
Sürdürülebilir Nihai Tüketim İÇG
Sıfır Kirlilik Eylemi İÇG
Çelik Sektörü İÇG
Ticaret Bakanlığı
İklim Değişikliği Başkanlığı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Alüminyum Sektörü İÇG
Çimento Sektörü İÇG
Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü İÇG
İnşaat Sektörü İÇG
Yeşil Finansman İÇG
AB Projelerinin Finansmanı İÇG
Temiz Enerji İÇG
Sürdürülebilir Tarım İÇG
Sürdürülebilir Akıllı Hareketlilik İÇG
Adil Geçiş Politikaları İÇG
Eğitim-Öğretimde Yeşil Dönüşüm İÇG
Sürdürülebilir Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuat
Uyumu İÇG
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
Ticaret Bakanlığı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Ticaret Bakanlığı
Ticaret Bakanlığı
Hazine ve Maliye Bakanlığı
Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı
Tarım ve Orman Bakanlığı
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Millî Eğitim Bakanlığı
Ticaret Bakanlığı
Kaynak: Ticaret Bakanlığı
4.2.1. Türkiye’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına Uyum
Süreci
Yakın gelecekte Yeşil Mutabakat kapsamında, Türkiye-AB ticari ilişkilerini
en fazla etkileme potansiyeli olan araç Sınırda Karbon Düzenleme
Mekanizma’sıdır. “SKDM’nin tümüyle uygulanmaya başlaması üretim,
üretimde yenilikler ve çalışma koşullarında belirgin biçimde değişiklikler”157
getirecektir. Daha önce bahsedildiği üzere Türkiye, mevzuatını Gümrük Birliği
ile ilgili olan AB mevzuatı ile uyumlaştırmakla mükelleftir. Bundan dolayı
67
Türkiye’nin, AB ile ticaret ilişkisini doğrudan etkileyecek olan SKDM’den
etkilenmemek için gerekli alanlarda AB mevzuatındaki gelişmeleri takip
edip kendi mevzuatına aktarması gerekecektir. Ayrıca gene belirtildiği gibi
Türk sanayi ve işlenmiş tarım ürünleri Gümrük Birliği’nden dolayı AB pazarına
serbest bir şekilde girebilmektedir. Ancak SKDM, ilgili alanlarda uyum
sağlayamaması hâlinde Türk mallarının AB pazarına serbest girişi kısıtlanacak,
ek maliyetler getirecek ve dolayısıyla Türkiye’nin AB’ye olan ihracatı azalacaktır.
Türkiye’nin 2021 yılındaki toplam ihracatına bakıldığında SKDM’nin
önceliklendirdiği ürün grupları Türkiye genel ihracatının %5,1’ini; Türkiye’nin
AB+BK’ya yaptığı ihracatın %10’8’ini oluşturmaktadır. SKDM’nin kapsadığı
öncelikli ürün grupları Türkiye’deki tüm ürün gruplarındaki istihdamın %1,2’sini
kapsamakta ve bu alanlardaki Türk firmaları genellikle mikro ölçekte faaliyet
göstermektedir. Ayrıca SKDM ürün gruplarındaki bütün firmalar, tüm ürün
gruplarındaki satışların %2,5’ini gerçekleştirmektedir.158 Tablo 10’da SKDM
çerçevesinde belirlenen öncelikli sektörlerinin Türkiye’deki genel görünümü
ayrıntılı bir şekilde verilmiştir.
Tablo 10: Türkiye’de SKDM Çerçevesindeki Öncelikli Sektörlerinin Genel Görünümü (2020)
Demir-Çelik Alüminyum
Çalışan Sayısı
(Kişi)
Firma Sayısı
(Adet)
Mikro Firma
(Adet)
Küçük Firma
(Adet)
Orta Firma
(Adet)
Büyük Firma
(Adet)
Net Satışlar
(Yüzde)
Toplam Krediler
(Yüzde)
Faaliyet Kârı/Net
Satışlar (Yüzde)
AR-GE Giderleri/
Net Satışlar
(Yüzde)
Çimento
Gübreler
Elektrik
Tüm Ürün
Grupları
25.132
32.729
15.250
6.853
56.982
11.2 Milyon
522
698
78
528
7.352
860.382
214
358
29
424
41
648.610
214
183
8
78
53
168.218
69
111
8
14
21
35.519
25
46
33
12
9
8.035
%0,1
%0,4
%0,2
%0,2
%1,5
9.317 Milyar TL
%0,2
%0,6
%0,9
%0,2
<%0,1
2.564 Milyar TL
%13
%11
%12
%13
%7
%15
%0,1
<%0,1
<%0,1
<%0,1
%3,11
%0,19
Kaynak: Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Türkiye’nin İhracatına Olası Etkileri159
68
Eylül 2020’de yayımlanan bir çalışmaya göre SKDM’nin Türkiye ihracatına olan
maliyeti, sektörlerin ihracat düzeyleri ve karbon yoğunluklarının 2018 yılındaki
gibi devam etmesi hâlinde, eğer AB ton başına 30 avro vergi uygularsa yıllık 1,1
milyar avro, eğer AB ton başına 50 avro vergi uygularsa yıllık 1,8 milyar avroya
kadar çıkabilecektir. Türkiye’nin karbon fiyatının ton başına 30 veya 50 avro
olması hâlinde sektörel bazlı gelir kayıpları ise çimento sanayiinde %13,2-%22,
kimya sanayiinde %1,1-%1,9, demir çelikte %1,7-%2,8 ve otomotivde %0,7%1,2 arasında olacaktır. Ancak Yeşil Mutabakat politikalarına uyum sağlaması
hâlinde, 2030 yılı itibarıyla Türkiye’nin GSYH’sinin, SKDM vergilendirmeleri
olmaması durumunda ulaşacağı seviyeden %5,7 ila %6,6 daha yüksek, sera
gazı emisyonunun ise %16,5 ila %15 daha düşük olması beklenmektedir.160
Dünya Bankası tarafından “Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu”4 hazırlıkları
kapsamında, SKDM’nin Türk ekonomisine ektisini inceleyen bir etki analizi
çalışması yapılmış, ilgili rapor Haziran 2022’de yayımlanmıştır. Dünya Bankası,
SKDM’nin sektörel etkilerini, Komisyonun SKDM hakkında Temmuz 2021’de
yayımladığı ilk taslak metni temel alarak ölçmüştür. Çalışmada ilk etapta üç
senaryo çerçevesinde Türkiye’nin mevcut kuralların ötesinde herhangi bir yeni
bir iklim politikası belirlemediği durum değerlendirilmiştir:
Senaryo 1: Demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre ve elektrik sektörleri
ile doğrudan emisyonları içeren SKDM’nin 2026 itibariyle uygulanmaya
başlandığı ve SKDM sertifika maliyetinin üçüncü ülkede ödenmiş karbon
fiyatı ve emisyon ticaret sistemi kapsamında AB sektörlerine sağlanan ücretsiz
tahsisatlar çerçevesinde azaldığı durum;
Senaryo 2: SKDM’nin dolaylı emisyonları da içerecek şekilde, kok kömürü,
asfalt bitümeni, petrol ürünleri, demir cevherleri, kimyasallar, cam, demir-dışı
metaller ve üretimde kullanılan elektriği kapsayacak şekilde genişletildiği
durum;
Senaryo 3: Senaryo 2’nin gerçekleştiği ve ABD’nin de SKDM gibi benzer
kapsamlı bir mekanizma uygulamaya geçtiği durum.
Bu senaryolar çerçevesinde yapılan analizin sonuçları:
• Senaryo 1’deki durumun gerçekleşmesi hâlinde, SKDM’nin 2035 yılı
itibariyle Türkiye’nin AB’ye olan ihracatına etkileri sınırlı olacaktır. Çimento
oransal olarak en fazla etkilenecek sektör olsa da ihracattaki payının
düşüklüğünden dolayı genel etki sınırlı kalacaktır.
4
İlgili rapora ulaşmak için: https://openknowledge.worldbank.org/server/api/core/bitstreams/
ffa637a2-d07c-40b1-9992-cc350a46fe6a/content
69
•
•
•
•
•
Senaryo 2’deki durumun gerçekleşmesi hâlinde, Türkiye’nin AB’ye demirçelik ihracatında düşüş yaşanacaktır. Petrol ve kimyasallar ürünlerin AB’ye
ihracatında ciddi etkiler görülmeye başlanacaktır. Bu doğrultuda, çimento
ve kimyasallar oransal olarak en fazla ihracat kaybına uğrayacak sektörler
olacaktır. Mutlak değerler itibariyle ise demir-çelik ve petrol ürünlerindeki
ihracat kayıpları ön plana çıkacaktır.
Senaryo 3’teki durumun gerçekleşmesi hâlinde Türkiye’nin dünyaya olan
ihracatındaki olumsuz etki bir miktar daha artacaktır. Ancak asıl etki hâlen
AB’nin SKDM’yi genişletmesine bağlı olacaktır. Türkiye’nin demir-çelik
ihracatındaki kayıp bu senaryoda daha da belirgin hâle gelecektir.
SKDM’nin üretim üzerindeki etkisinin düşük seviyelerde kalması
öngörülmektedir. SKDM’nin kapsamının genişletildiği durumda en
fazla üretim kaybının kimyasallar, çimento ve alüminyum sektörlerinde
gerçekleşmesi beklenmektedir.
2035 yılı itibariyle AB’de SKDM’yi kapsayan sektörlerde üretim artışı
öngörülürken, SKDM’nin uygulanmadığı varsayılan kullanıcı (downstream)
sektörlerde girdi maliyetlerindeki artışa bağlı olarak üretim kayıplarının
yaşanması beklenmektedir. Bu doğrultuda kullanıcı sektörlerin SKDM’ye
dâhil edilmemesi durumunda, özellikle SKDM kapsamındaki ürünlerin
üretiminde girdi olarak kullanılan petrol ürünleri ile makine ve ekipmanlar;
motorlu taşıtlar, parça ve aksamı ile diğer imalat sektörleri gibi kullanıcı
sektörlerde, küçük ölçekli bir şekilde, Türkiye’nin AB’ye ihracatında ve
içerideki üretimde artış beklenmektedir.
SKDM’nin Türkiye’nin reel GSYİH’sine etkisinin oldukça düşük olacağı
beklenmektedir. Bu doğrultuda 2035 yılı itibariyle genişletilmiş AB
SKDM’sine bağlı olarak Türk ekonomisinin %0,01 oranında küçülmesi,
ABD’nin de benzer bir uygulamayı hayata geçirmesi hâlinde bu oranın
yaklaşık %0,015 olması beklenmektedir.
Dünya Bankası analizinin SKDM’nin Türk ekonomisinin geneline ve Türkiye’nin
AB’ye ihracatına etkilerinin marjinal düzeyde kalacağını öngörmesinin başlıca
nedenleri; kullanıcı sektörlerde gerçekleşmesi öngörülen rekabet avantajı ve
Türkiye’nin SKDM’nin kapsadığı ürünlere yönelik ihracatını AB yerine diğer
ülkelere kaydırabileceği varsayımıdır. Ancak SKDM gibi uygulamalar dünya
genelinde yaygınlaşırsa ticaretin çeşitlendirilmesinden kaynaklanabilecek
faydalar da azalacaktır.
Çalışmada, Türkiye’nin veya karşılaştırma grubundaki diğer ülkelerin SKDM
konusunda tedbir aldıkları durum da değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda ülkelerin
kendi ETS’lerini kurarak karbon fiyatlandırması getireceği; uygulamanın 2026
yılında başlayıp karbon fiyatlarının kademeli bir şekilde arttırılarak 2030’da
AB fiyatlarına eşitleneceği ve ETS kapsamına elektrik üretimi, ısıtma, sanayi ve
ulaştırma sektörlerin dâhil edileceği bir senaryo geliştirilmiştir.
70
Bu çerçevede Türkiye’nin herhangi bir tedbir almadığı durum, Türkiye’nin
karbon fiyatlandırması kapsamında elde ettiği tüm gelirleri hane halkına
aktardığı durum, Türkiye’nin karbon fiyatlandırması kaynaklı gelirleri tamamen
yatırıma yönlendirdiği durum ve Türkiye önlem almazken diğer ülkelerin
karbon fiyatlandırmasına yönelik adımlar attığı durum kıyaslanmıştır.
Elde edilen sonuçlar:
• Türkiye’nin karbon fiyatlamasına geçtiği senaryo hiçbir önlem
alınmamasından daha avantajlı bir sonuç ortaya çıkaracaktır;
• Karbon fiyatlamasına geçildiği takdirde Türkiye’nin kimyasallar, demir-çelik,
metaller ve petrol ürünleri sektörlerinde AB’ye ihracat kayıpları önemli
ölçüde telafi edebilecek; ETS gelirleri tümüyle yatırıma yönlendirilirse
Türkiye’nin bu sektörlerde AB pazarındaki payı artacaktır;
• Makro etkilere bakıldığında, karbon fiyatlandırmasından gelen gelirlerin
tamamen yatırıma yönlendirildiği senaryoda, Türkiye’nin reel GSYİH’sinin
%3,5 ila %4 arasında artış kaydedebileceği; gelirlerin tamamen hane
halkına aktarılmasında ise reel GSYİH’nin %0,5 oranında daralabileceği
öngörülmüştür;
• Türkiye açısından en olumsuz sonuçların ortaya çıkacağı durum, Türkiye
önlem almazken diğer ülkelerin karbon fiyatlamasına geçtiği senaryodur.
Sonuç olarak bahsi geçen etki analizi, Türkiye’nin AB ETS’sinin metodolojisi ile
uyumlu bir ulusal emisyon ticaret sistemi kurarak karbon fiyatlandırmasına
gitmesi, bu şekilde oluşacak gelirlerin düşük karbonlu üretime geçiş sürecinde
kullanılması ve böylece öz kaynakların AB’ye aktarılmasının önlenmesi
gerekliliğinin önemini ortaya koymuştur.
Mevcut durumda, Ulusal Karbon Fiyatlandırma İhtisas Çalışma Grubu; Çevre,
Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda, Türkiye’de karbon
fiyatlandırma uygulamalarının hayata geçirilmesi ve bir ulusal emisyon ticaret
sisteminin kurulması konuları ile ilgili çalışmalar yürütmektedir.
Dünya Banka’sının yürüttüğü “Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı”na (PMR)
Türkiye de dâhildir. PMR kapsamında, 2011-2021 yıllarında yürütülen çalışmalar
neticesinde Türkiye’de bir sera gazı izleme ve doğrulama sistemi kurulmuştur.
Dünya Bankası, 2021 yılında, küresel dekarbonizasyon sürecini hızlandırmak
ve ülkelerin kalkınma önceliklerini dikkate alan karbon fiyatlandırma araçları
tasarlaması ile uygulamasına yardımcı olmak amacıyla PMR’nin devamı
niteliğinde olan Piyasa Uygulama Tesisi için Ortaklık Fonu’nu (PMIF) kurmuştur.
Türkiye PMIF’e 2021 yılında başvurmuş, Şubat 2023’te taraflar arasında Paydaş
Katılım Planı imzalanmıştır. Plana göre emisyon ticaret sistemi ve diğer
karbon fiyatlandırma uygulamalarının hayata geçirilmesine ilişkin destek
arttırılacak ve emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için “politika yol haritası”nın
geliştirilmesine katkı sağlanacaktır.161
71
Türkiye, kendi ulusal emisyon ticaret sistemini 2024 yılı sonunda pilot
uygulama ile başlatmayı ve SKDM işler hâle geldiğinde birinci faz uygulamaya
geçmeyi planlamaktadır. Ulusal sistemini AB ETS’si ile entegre etmeyi,
metodolojik denkliği ve ulusal uygulamaların AB’de tanınmasını sağlamayı
hedeflemektedir. Ulusal ETS’sinin üretici sektörlere mali yük getireceğinin
farkında olan Türkiye’nin, ilk aşamada, fiyat konusunda AB’ye uyum sağlama
hedefi bulunmamaktadır. Öte yandan Türkiye, üretim sürecindeki emisyonların
izlenmesi, raporlanması ve doğrulanması; tedarik zincirleri içerisindeki
karbon emisyonlarına dair verilerin toplanması ve raporlanması ile dolaylı
emisyonların hesaplanması gibi süreçleri üçüncü ülkelerin gerçekleştirmesini
beklemektedir162. Altını çizmek gerekir ki AB içerisinde SKDM kapsamındaki
idari yük, yetkilendirilmiş ithalatçıların üzerindedir.
SKDM kapsamındaki emisyon ölçüm ve raporlama metodolojileri ile
doğrulama esasları henüz netleşmemiştir. AB’nin konuya ilişkin genel
tutumunun, sadece AB Üye Devletlerindeki akreditasyon kurumlarının küresel
anlamda faaliyet gösterebilecek doğrulayıcı kuruluşları akredite edebilmesi
yönündedir. Bu noktada doğrulayıcı kuruluşların akreditasyonunun
Türkiye’de gerçekleştirilebilmesini sağlamak için AB nezdinde girişimlerde
bulunulmaktadır. Emisyon izleme ve raporlama metodolojilerinin netleşmesi
sonrasında Türkiye’deki ihracatçıların SKDM raporlamalarını yapmasını
kolaylaştıracak yardım masaları kurulacak, özel sektör çatı kuruluşları ile
çözüm odaklı mekanizmaların tesis edilmesi için çalışmalar yürütülecektir.
Ayrıca Türkiye’de sanayiden kaynaklı sera gazı emisyonlarının izlenmesine
yönelik sistemin geliştirilmesine yönelik çalışmalar hâlen devam etmekte olup;
TÜRKAK’ın 1 Ocak 2023 tarihi itibarıyla sera gazı envanterlerinin tasarlanması,
geliştirilmesi, yönetilmesi ve raporlanmasına ilişkin ilkeleri ve gereklilikleri
detaylandıran TS EN ISO 14064-1 standardı kapsamında, gönüllü alanda,
sera gazı emisyonlarının doğrulamasını yapan kuruluşların akreditasyonu
konusunda hizmet vermeye başlaması önemli bir gelişmedir. TÜRKAK, TS EN ISO
14064-1 standardı kapsamındaki ilk akreditasyonu 25 Temmuz 2023 tarihinde
QSI Belgelendirme Muayene ve Test Hizmetleri Ltd. Şti.’ye vermiştir.163
Türkiye, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliği ile SKDM’de bahsi
geçen sektörlerde imalatta düşük karbonlu üretim yapısına geçiş için mevcut en
iyi teknikler, temiz üretim teknolojileri ve destekleyici politika önlemlerini ortaya
koyan düşük karbonlu yol haritası projeleri yürütmektedir. Bu doğrultuda Yeşil
Mutabakat Eylem Planı kapsamında oluşturulan Çelik, Alüminyum ve Çimento
İhtisas Çalışma Gruplarında, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda,
ilgili sektörler özelinde çeşitli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalara
bakılacak olursa:
• Çimento Sektörü: İhtisas çalışma grubu bünyesinde Türkiye’deki çimento
sektörünün mevcut durumun belirlenmesine yönelik ön teşhis çalışması
72
•
•
•
gerçekleştirilmiştir. Bunun yanı sıra EBRD’nin fonlayıcısı, PwC şirketini
ise yüklenicisi olduğu “Türkiye Çimento Sektörü için Düşük Karbonlu Yol
Haritası” projesinin uygulamasına 27 Nisan 2022 tarihinde başlanmıştır.
Çelik Sektörü: SKDM kapsamında, EBRD iş birliği ile Türkiye’deki çelik üretim
tesislerinin modernizasyon ihtiyaçları, çelik ürün haritası oluşturulması ve
2030 ve 2053 yıllarına ilişkin sektörel projeksiyon gibi konulara odaklanan
“Türkiye Çelik Sektörü için Düşük Karbonlu Yol Haritası” projesi, 27 Nisan
2022 tarihinde uygulanmaya başlamıştır. Projenin nihai raporunun 2023
yılının sonuna kadar kamuoyu ile paylaşılması beklenmektedir.
Alüminyum Sektörü: “Sıfır Karbonlu Alüminyum Yol Haritası”nın
oluşturulması projesine, EBRD iş birliği ile 18 Ekim 2022 tarihinde
başlanmıştır. Projenin 2023 yılının sonuna kadar tamamlanması
öngörülmektedir. Ayrıca Alüminyum Sektörü İhtisas Çalışma Grubu
toplantılarında, sektörde birincil alüminyum üretiminde karbon ayak
izinin azaltılması, ikincil üretimde ise verimliliğin arttırılması; hurdadan
üretim kapasitesinin geliştirilmesi için sektörler arasında hammadde
dolaşımının arttırılması ve TÜRKAK tarafından emisyon doğrulama ve
belgelendirme yapacak kuruluşlara akreditasyon belgesi verilebilmesi
gibi konular ön plana çıkmıştır.
Gübre Sektörü: Gübre sektöründe sera gazı salımının azaltılmasını
desteklemek amacıyla Türkiye’nin yol haritasını saptayacak proje
çalışmaları devam etmektedir. EBRD ile projenin fonlanması konusunda
anlaşmaya varılmıştır.164
Bunlara ek olarak TÜRKAK, SKDM kapsamında akreditasyon verilebilmek
amacıyla çalışmalara başlamış ve özellikle Ticaret Bakanlığının Komisyon ile
konuyu görüşmesi için gerekli bilgilendirmeleri yapmıştır. Ancak belirtmek
gerekir ki, TÜRKAK’ın akreditasyon verebilmesi için akreditasyona ilişkin
2018/2067 sayılı AB Tüzüğüne göre faaliyet yürüten kuruluşların Avrupa
Akreditasyon Birliği çatısı altında Çok Taraflı Tanıma Anlaşmalarını imzalamış
olması ve Türkiye’de SKDM’nin uygulanıyor olması gerekmektedir.165
4.2.2. Türkiye’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’na Uyum Süreci
Türkiye, kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı kapsamında, AB’nin yeni Döngüsel
Ekonomi Eylem Planı’na uyum sağlamak ve bu doğrultuda kendi yeşil ve
döngüsel ekonomisini oluşturma doğrultusunda da ciddi bir süreç içerisinde
girmiştir. Nitekim Türkiye, 2022 yılında, döngüsel ekonomiye geçişte öncelikli
sektörlerin belirlenerek ihtiyaçlarının tespit edilmesi amacıyla, “Türkiye’de
Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi için Teknik Destek
Projesi” (DEEP) isimli IPA II Dönemi projesi kapsamında, kendi ulusal döngüsel
ekonomi planını hazırlamaya başlamıştır. Proje, Türkiye genelinde daha verimli
bir kaynak ve atık yönetimine katkıda bulunacak olan döngüsel ekonomiye
73
geçişin teşvik edilmesini ve döngüsel ekonomiye geçişte Türkiye’nin
kurumsal ve teknik kapasitesinin güçlendirilmesini amaçlamaktadır. Projenin
faaliyetlerinden biri olarak, Türkiye genelinde piyasa araştırılması yapılmış,
43 kamu kurumu, 31 özel sektörü temsil eden kuruluş, beş üniversite,
dört uluslararası kuruluş ve üç STK ziyaret edilmiştir. Bahsi geçen piyasa
araştırması ve kurumsal ziyaretlerin sonucunda, finansman ve teşviklerin
yeterli olmadığı, kamu-özel sektör-üniversite iş birliğinin yeterli olmadığı,
yeni iş modellerinin benimsenmediği, belediyelerin mevcut atık yönetim
maliyetlerinin yüksek olduğu ve verimli olmadığı ve özellikle KOBİ’ler
açısından bir bilgilendirme ve farkındalık yaratma sürecinin gerekli olduğu
tespit edilmiştir.166
Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda, AB’nin sürdürülebilir ürün inisiyatifi
kapsamında getireceği yeni düzenlemelere uyum sağlamak amacıyla,
Sürdürülebilir Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuat Uyumu Çalışma Grubu tesis
edilmiştir. Ayrıca ilgili belirli ürün gruplarına yönelik çalışmalar yürütecek
olan alt çalışma gruplarının da kurulmasına karar verilmiştir. Bu doğrultuda
oluşturulan Eko-Tasarım Alt Çalışma Grubu ve Piller (Bataryalar) ve Atık
Pillere İlişkin Alt Çalışma Grubu ilgili konulardaki uyum çalışmalarını takip
etmektedir.
Türkiye, Eylem Planı’nda öngörüldüğü gibi, Yeşil OSB’lerin ve Yeşil Endüstri
Bölgelerinin hayata geçirilmesine yönelik çalışmalarda son aşamaya gelmiştir.
Bu doğrultuda ortaya konulan Yeşil OSB Sertifikasyon Sistemine ilişkin
başvuru kılavuzu5 Aralık 2022’de yayımlanmış, başvurular MEYDİP (Mekânsal
Yönetim ve Dijitalleşme Projesi) üzerinden alınmaya başlanmıştır. Yeşil OSB
sertifikası almak isteyen OSB yönetimlerinin Tablo 11’de verilmiş olan altı
ön kriteri karşılaması gerekmektedir. Söz konusu kriterleri sağlamış olan
OSB’ler ikinci adımda geçecek ve ekonomik, sosyal, yönetimsel ve çevresel
olmak üzere dört ana başlıktaki performans göstergesine bağlı olarak
değerlendirilecektir. Değerlendirme sonucunda OSB’ler; platin, altın, gümüş,
bronz olmak üzere dört ayrı dereceyi temsil eden ve TSE tarafından verilecek
olan sertifikaya sahip olacaktır.167 Yeşil OSB’lerin ve sertifikasyon sisteminin
amacı, ekonomik büyümenin çevresel sürdürülebilirlik ile birleştirmesi ve
bu doğrultuda OSB’lerde kaynak yönetimi ve atık azaltımının sağlanması,
enerji verimliliğinin ve yenilenebilir enerji kullanımının arttırılması; OSB’lerin
yönetimsel ve izlemeye yönelik performanslarının arttırılması ve OSB’lerin
çevresel ayak izlerinin en aza indirmesidir.168
5
İlgili kılavuza ulaşmak için: https://www.imosab.org.tr/wp-content/uploads/2023/02/
c13272a1f22f4c4ea8e3a21a1cab59be-3-8.pdf
74
Tablo 11: Yeşil OSB Sertifikası Ön Kriterleri
Açılış Kriterleri
1 OSB’de üretimde olan en az 1 firmanın yer alması
2 OSB’deki atık suların tümünün arıtılıyor olması
3 OSB’de enerji üretim kaynağı olarak kömür kullanımının olmaması
OSB’nin TSE tarafından TS EN ISO 14001 ve TS EN ISO 50001 standartlarından
4 belgelendirilmiş olması
İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlikle ile ilgili konuları izlemek ve yönetmek için
5 organizasyonel yapıda bir birimin kurulması ve en az bir yetkin personel istihdam edilmesi
6 OSB’nin en az temel seviye Sıfır Atık Belgesine sahip olması
Kaynak: T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Türkiye ayrıca kendi yeşil dönüşümünü sağlama amacıyla OSB’lere olan
desteğini arttırmakta ve çeşitlendirmektedir. Nitekim Hazine ve Maliye
Bakanlığı ile Dünya Bankası Grubu arasında, 26 Şubat 2021 tarihinde bir
kredi anlaşması imzalanmıştır. Anlaşma kapsamında yaklaşık 250 milyon
avro bütçeye sahip olan “Dünya Bankası Finansmanlı Türkiye Organize Sanayi
Bölgeleri Projesi” başlatılmıştır. Proje, mümkün olduğunca yeşil çözümler
kullanarak OSB’lerin temel ve “yeşil” altyapı yatırımlarının ve OSB inovasyon
merkezleri yatırımlarının desteklenmesini amaçlamaktadır. 169
Türkiye döngüsel ekonomiye geçiş yolunda, katma değeri yüksek ve çevreyle
uyumlu ürünlerin üretimine katkı sağlayacak AR-GE ve inovasyon odaklı yeşil
teknolojilerin geliştirilmesi amacıyla teknolojik altyapısını güçlendirmeye
yönelik adımlar atmaktadır. Bu doğrultuda yeşil üretimi destekleme
potansiyeli olan teknolojilerin sektörel ihtiyaç analizi ile belirlenmesi ve tespit
edilen teknolojilerin geliştirilmesi için TÜBİTAK ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
koordinasyonunda, “Yeşil Büyüme Teknoloji Yol Haritası” (TYH) hazırlık
çalışmaları yürütülmektedir. Demir-çelik, alüminyum, çimento, kimyasallar,
plastik ve gübre, THY çalışmaları kapsamında belirlenen altı öncelikli sektördür.
Bununla birlikte, TÜBİTAK 1512-Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı,
2018 yılından beri, genellikle Yeşil Mutabakat’a uyum konusunda çözüm
oluşturan ve Ar-Ge ile yeniliğe odaklanan projeleri kabul etmektedir.170
Sanayide yeşil dönüşüm kapsamında, “En İyi Tekniklerle Endüstriyel
Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği” taslağı hazırlanmıştır. İlgili Yönetmeliğin
2023 yılı içerisinde mevzuata girmesi beklenmektedir. Yeni Yönetmelik
kapsamında enerji ve kaynak verimliliği ile hava, su ve toprak için sıfır kirlilik
prensibini gösteren ve faaliyetlerini çevresel hassasiyetleri dikkate alarak
75
gerçekleştiren tesislere, çevresel sürdürülebilir üretim yaptıklarının bir
göstergesi olarak, “Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi” düzenlenecektir. İlgili
belgeyi alan tesisler, uluslararası pazarda daha etkin bir konuma gelebilecek ve
çevre yatırım fonları ile yeşil finansman imkânlarına daha kolay ulaşabilecektir.
Nitekim dönemin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum,
belgeyi alan sanayi tesislerinin, uluslararası mutabakatlar çerçevesinde elde
edilen 3 milyar 158 milyon dolarlık finansmandan yararlanabileceğini ifade
etmiştir. 171
AB’nin Sürdürebilirlik için Kimyasallar Stratejisi kapsamında Türkiye’de zararlı
kimyasalların kullanımının sınırlandırılması amacıyla ilgili mevzuattaki
değişim takip edilmekte ve uyum çalışmaları sürdürülmektedir. Bu doğrultuda
Türkiye’deki sucul çevre için risk teşkil eden endokrin bozucu kimyasallarla ilgili
olarak “Endokrin Bozucu Kimyasallar ve Arıtma Teknolojilerinin Araştırılması
Projesi” yürütülmüştür. Proje kapsamında Türkiye’de ilk defa su kaynaklarında
bulunan endokrin bozucu kimyasallar ve bunların yan ürünlerinin
belirlenmesi, belirlenen kimyasalların su kaynaklarına ve insan sağlığı
üzerindeki etkilerinin incelenmesi ve sucul ekosistemin korunmasına yönelik
standartların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmüştür.172 Ayrıca
bahsi geçen proje kapsamında su kaynaklarında tespit edilen ve AB’nin İçme
Suyu Direktifine dâhil edilen endokrin bozucu kimyasallar, yeni başlatılacak
olan “İçme Suyu Kaynaklarının ve Arıtma Tesislerinin Değerlendirilmesi Faz
2 Projesi” kapsamında takip edilecek, proje sonuçları doğrultusunda ilgili
konudaki ulusal mevzuata eklenecektir. Bahsi geçen projenin 2024 yılında
tamamlanması beklenmektedir.173
Su tüketiminin çok olduğu tekstil ve deri sektörlerinin döngüsel ekonomi
kapsamında dönüştürülmesine yönelik düzenlemeler için çalışmalar
yürütmektedir. Bu kapsamda 14 Aralık 2011 tarihli ve 28142 sayılı Resmî
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik
Önleme ve Kontrol Tebliği”nin, çevresel ve sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda
revize edilmesine yönelik çalışmalar başlamıştır. Bunun yanı sıra, tekstil
sektöründeki faaliyetlerin çevresel etkilerini en aza indirmeyi, hava ve
su kirliliğini önlemeyi, su ve enerji tüketimini azaltmayı ve temiz üretim
teknolojilerinin uygulanmasını arttırmayı amaçlayan “Tekstil Sektöründe
Temiz Üretim Uygulamaları Genelgesi”, 31 Aralık 2022 tarihinde yayımlanarak
yürürlüğe girmiştir. Genelgeyle birlikte, tekstil sektöründe uçucu organik
bileşik ve toz emisyonların azaltımı için ilk defa bir sınır değer belirlenmiştir.
Ayrıca Genelge ile üretim başına enerji tüketiminin azaltılması ve raporlanması,
uygun arıtım sistemlerinin kullanılması ve uygun bilgi teknolojileri kullanılarak
emisyonların çevrim içi olarak takip edilmesi zorunlu hâle getirilmiştir.
Genelgeye göre Tuzlu suyun kumaş boyama ve yıkama süreçlerinde yeniden
kullanılmasını sağlayan tekniklerin uygulanması, atık suların arıtıldıktan sonra
76
mümkün olan alanlarda yeniden kullanılması, soğutma suları ve kirletici yükü
düşük olan atık suların ayrı toplanarak yeniden kullanılması zorunlu olacaktır.
Ayrıca bilinçsiz yer altı suyu tüketiminin önüne geçmek için işletmelerin
tüketilen su miktarını ölçmeleri, takip etmeleri, uygun cihazlar ve otomatik
kapama vanalarıyla kontrol altına almaları beklenmektedir.174
Türkiye, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda,
tüm yaşam döngüsü süreçlerinde kaynak verimliliğini gözetecek bir şekilde
sürdürülebilir tüketim ve üretim konusunda çalışmalar yürütmektedir. Bu
doğrultuda "gıda, balıkçılık ve tarım", "konut ve inşaat", "tüketim malları imalatı"
ve "turizm" sektörlerini içeren sürdürebilir tüketim ve üretim modellerinin yer
aldığı “Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim Ulusal Eylem Planının Hazırlanması
Projesi”, 2 Şubat 2023 tarihinde başlatılmıştır. Yukarıda bahsi geçen sektörlerin
yanı sıra plastik, tekstil ve otomotiv sektörleri özelinde; sektörel mevcut durum
analizi, sektörel değer zinciri metodolojisi raporları, sürdürülebilir tüketim ve
üretim modellerine yönelik taslak mevzuat ve rehber dokümanlar, düzenleyici
etki analizi raporları ve kılavuz ve sektör notu hazırlıkları yapılmakta ve
ilgili sektörler ile kamuyu bir araya getirecek olan eğitim ve çalıştayların
düzenlenmesi planlanmaktadır. 175
10 Haziran 2022 tarihli ve 7410 sayılı “Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 6’ncı maddesi, 2872 sayılı Çevre
Kanunu’nun 29’uncu maddesini değiştirmiş, ileri arıtma teknikleri ile arıtılmış
atıksuyu yeniden kullanan kuruluşlara, yeniden kullanım oranına göre enerji
teşvikinin %100’e kadar artırılacağı ifade edilmiştir. Bu doğrultuda Kanun
yürürlüğe girdiğinden beri, atıksu arıtma tesislerine %100’e kadar enerji teşviki
sağlanmıştır. 176
17 Aralık 2022 tarihli ve 32046 sayılı “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”te, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğine
ilave edilen Geçici Madde 10 ile belediyelere ait kentsel atıksu arıtma
tesislerinde arıtılan atıksuyun en az %10’unun tarımsal sulamada kullanılması
ve bu atıksuyun endüstriyel ve çevresel yeniden kullanım potansiyelinin
ve gerekli yatırım ihtiyacının saptanması amacıyla belediyelerin fizibilite
raporlarını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunmaları hüküm
altına alınmıştır. 177
Havza ölçeğinde mavi, yeşil ve gri su ayak izini hesaplamak amacıyla; Batı
Akdeniz, Büyük Menderes, Kuzey Ege, Aras, Çoruh, Antalya, Batı Karadeniz,
Doğu Akdeniz, Doğu Karadeniz, Kızılırmak ve Marmara Havzaları Su Tahsis
Planları hazırlanmakta, söz konusu su ayak izi bileşenlerinin hesaplamalarına
yönelik genel bir metodoloji geliştirilmektedir. 178
77
4.2.3. Türkiye’nin AB’nin Tarımsal Dönüşüm Sürecine Uyumu
AB’nin Yeşil Mutabakat kapsamında attığı adımlar, Tek Pazar içerisinde
dolaşımda olan tarım ürünlerini ve dolayısıyla Türkiye-AB arasındaki tarım
ticaretinin geleceğini de etkileyecektir. Ancak Yeşil Mutabakat’ın getireceği
dönüşüm sürecine değinmeden önce belirtmek gerekir ki Türkiye-AB
ilişkilerinin tarım boyutunda iki konu ön plana çıkmaktadır: Türkiye’nin
AB’nin Ortak Tarım Politikası’na uyumu ve Gümrük Birliği’nin tarım ürünlerini
kapsayacak şekilde genişletilmesi.
Bir AB aday ülkesi olan Türkiye’nin, hâlihazırda üyelik hedefi doğrultusunda,
AB’nin OTP’sine uyum sağlaması gerekmektedir. Ancak Türkiye ile AB’nin tarım
sektörü yapıları birbirinden çok farklıdır. Türkiye’de tarımın milli gelirdeki payı
AB ortalamasına göre çok yüksektir. Nitekim 2022 yılında Türkiye’de tarımın
GSYH’den aldığı pay %5,8 iken bu oran AB’de %1,4 olmuştur. Türkiye’deki
tarım arazileri oldukça dağınık ve parçalı bir arazi yapısına sahiptir. Ayrıca
küçük ölçekli işletmelerin çokluğu, tarımsal veri yetersizliği ve yanlışlıkları ile
verimsizlik, Türkiye’de tarım sektörünün ön plana çıkan sorunları arasındadır.179
Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik tartışmaların yoğun olduğu
bir dönemde, Gümrük Birliği’nin tarım ürünlerini kapsayacak şekilde
genişletilmesi ön plana çıkan ve tartışılan konulardan biri olmuştur. Ancak bu
noktada da dikkat çekilmesi gereken bir husus, Türkiye’nin tarım sektöründe
oldukça korumacı olmasıdır. Nitekim Türkiye, tarım ürünlerine vergi uygulama
konusunda Mısır, Güney Kore ve Norveç’ten sonra dünyada dördüncü ülke
konumundadır. Kıyaslama yapmak gerekirse, Türkiye’nin tarımsal ürünlerdeki
ortalama vergi oranı %42 iken, AB’de bu oranın %12 seviyelerindedir. Bu
doğrultuda Türkiye’nin gümrük tarifelerini düşürmesi; rekabet gücünün zayıf
olduğu ve yüksek maliyetli üretimin gerçekleştiği tarımsal sektörlerde üretimi
azalacak ve Türkiye’nin ilgili ürünlerdeki ithalatı artacaktır. Türkiye açısından
gümrük tarifelerinin düşürülmesi, yüksek tarifelerle koruma altına almaya
çalıştığı maliyeti büyük olan üretimin yerini, başka ülkelerdeki düşük maliyetli
üretimin alması anlamına gelecektir. 180
AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde tarım sektöründe geçireceği dönüşüm
ise Tek Pazar’daki tarım ile ilgili olan kuralları daha sıkı hâle getirecektir.
Nitekim daha önceki bölümlerde belirtildiği gibi AB, Tarladan Çatala Stratejisi
kapsamında, kimyasal ilaç kullanım oranını %50 ve suni gübre kullanım
oranını %20 oranında azaltmayı amaçlamaktadır. Hâlihazırda Türkiye’nin
dekar başına kimyasal gübre ve kimyasal ilaç kullanımı dünya ortalamasının
oldukça üzerinde olduğu görülmektedir.
78
Tablo 12: Türkiye’nin Birim Alan Başına Gübre ve İlaç Kullanımında Dünya ile
Karşılaştırılması
Birim Alan Başına Gübre Kullanımı
Birim Alan Başına Kimyasal İlaç Kullanımı
Türkiye
(2022)
Dünya Ortalaması
(2020)
28,3 kg/daa
0,27 kg/daa
12,9 kg/daa
0,18 kg/daa
Kaynak: Türkiye Bankalar Birliği
Bütün bu bilgiler ışığında, Türkiye’nin, OTP’ye uyum ve Gümrük Birliği’nin
tarım ürünlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi konularında hazırlıklı
olmadığı görülmektedir. Yeşil Mutabakat’ın getireceği dönüşüm süreci, gerekli
adımların atılmaması hâlinde, aradaki farkı daha da açacaktır.
Tam bu noktada, Türkiye’nin Yeşil Mutabakat’a uyum sağlamak için harekete
geçmesi, içerisinde oldukça önemli fırsatları beraberinde getirmektedir.
Nitekim Türkiye, tarım sektörünü sürdürülebilirlik noktasında modernize
ederken, aynı zamanda geçmişten beri süregelen yapısal sorunlarını çözebilir.
Bu noktada 23 Mart 2023 tarihli ve 7442 sayılı “Orman Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; tarımda üretim, verimlilik ve
sürdürülebilirliğin arttırılmasına yönelik önemli hükümler içermesi bakımından
oldukça dikkat çekicidir. İlgili Kanun’un ön plana çıkan maddelerine bakmak
gerekirse:
• Planlı Üretim: Yeni Kanun ile Tarım ve Orman Bakanlığı; tarım sektörüyle
ilgili politikaların tespit edilmesi, planlanması ve uygulanmasında
yetkili kurum olmuştur. Bu doğrultuda Bakanlık, arz-talep dengesi ve
yeterlilik derecesini değerlendirerek hangi ürün veya ürün gruplarının
üretileceğine ve tarım havzaları ve işletmelerin asgari ve azami üretim
miktarlarını belirleme yetkisine sahip olmuştur.
• Sözleşmeli Tarım: Tarım sektöründe sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve
yaygınlaştırılması için gerekli adımların atılması ile bu konuda üreticilere
destek verilmesine öncelik tanınmasına karar verilmiştir. Tarım ve Orman
Bakanlığına göre sözleşmeli tarım üretim modeli, “firmalar ve üreticiler
arasında ürünün ekim-dikim zamanında veya çiftçinin belirli bir ekiliş alanı
ve üretimi gerçekleştirme sorumluluğunu yüklemesine karşın, firmaların
da elde edilecek ürünü belirli şartlarda garantili almasına dayalı üretim ve
pazarlama şeklidir.” Bakanlık sözleşmenin taraflarını ve kapsamını içeren
kayıt sistemleri oluşturacaktır. Ayrıca sözleşmeye tabi ürünlere sigorta
yapılması zorunlu hâle gelmiştir.
• Arazi Kiralanması: Bakanlık üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım
arazilerini tespit edip, bu arazileri kira geliri arazi maliklerine ait olmak
üzere sezonluk olarak ve rayiç bedelden aşağı olmamak üzere kiraya
verebilecektir. 181
79
Planlı üretim, tarım ürünlerinde arz fazlası veya kıtlığını engellemek, stratejik
tarım ürünlerinin arz güvenliğini korumak için oldukça önemlidir. Sözleşmeli
tarım, planlı üretimi de destekleyecek; girdi kullanımı daha kontrol edilebilir
olacak ve bu doğrultuda hem üretici maliyetinin azaltılması ve verimlilik
artışına destek olacaktır. Arazi kiralanması ise özellikle ihtiyaç duyulan
stratejik tarım ürünlerinin üretimine katkı verecektir.
Tarım ve Orman Bakanlığı, tarım sektörünün önündeki en büyük
problemlerinden biri olan dağınık ve parçalı tarım arazilerine yönelik
arazi toplulaştırma çalışmalarını hızlandırmıştır. Biçimsizce parçalanarak
küçültülmüş tarlaların bir araya getirilmesi anlamına gelen arazi toplulaştırma
işlemi sayesinde; düzenli ve ideal parsel şekilleri oluşturulmakta, her parsele
sulama şebekesine bağlanmakta, sulama oranı artmakta, ekilemeyen araziler
tarıma kazandırılmakta, zaman, yakıt ve iş gücü tasarrufu sağlanmakta, zirai
mücadele ve gübreleme kolaylaşmakta ve tarlaların ekonomik işlevselliği
artmaktadır. Türkiye'de arazi toplulaştırma çalışması yapılmaya uygun 14,3
milyon hektar alan bulunmaktadır. 2022 yılının Ocak-Kasım döneminde
320 bin 161 hektar alanda toplulaştırılmıştır. 2023 yılsonuna kadar
toplulaştırılan toplam arazi büyüklüğünün 8,5 milyon hektara ulaştırılması
hedeflenmektedir.182 “Ölçek ekonomisinin uygulanabilmesi ve özellikle tahıl
grubu ürünlerinde verimliliğin artırılabilmesi adına arazi toplulaştırma kritik
bir öneme sahiptir”. 183
Öte yandan Türkiye, kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı doğrultusunda,
pestisit ve anti-mikrobiyallerin kullanımının azaltılmasına yönelik çalışmalar
yürütmeye başlamıştır. Bu doğrultuda pestisitlerin azaltılmasına yönelik
çalışmalar çerçevesinde 59 ilde 68 proje ile “İyi Tarımın Yaygınlaştırılması
ve Kontrolü Projesi” yürütülmektedir. Ayrıca pestisit ve anti-mikrobiyallerin
kullanımının azaltılması amacıyla taze meyve ve sebzede 24 bin üretim
alanında kontroller gerçekleştirilmiş ve riskli ürünlerde kalıntı izleme
programları oluşturulmuştur. 184
Toprağa uygulanan kimyasal gübre dozunu azaltmak ve humik asit,
leoardit ve kompost gibi materyallerle topraktaki organik madde içeriğini
arttırmak amacıyla, İzmir'de zeytin, Osmaniye'de yerfıstığı, Manisa'da
üzüm ve Mersin'de pamuk üzerine dört proje yürütülmektedir. Yeni nesil
gübrelere ilişkin Ar-Ge çalışmaları kapsamında, yavaş etkili gübrelerin
kullanım etkinliğini arttırmak için bu gübrelerin çeşitli enzim inhibitörleri,
nişasta, kitosan ve aljinat polisakkaritleri ile kaplanmasına yönelik projeler,
Kırklareli, Ankara ve Malatya’da devam etmedir. Ayrıca yerel kaynakların
kullanılmasıyla ucuz organik gübre üretimi ve kimyasal gübre kullanımının
azaltılması amacını taşıyan “Organik Atık ve Artık Yönetimi Ülkesel Projesi"
yürütülmektedir. 185
80
Diğer taraftan, hem AB mevzuatında organik tarım konusunda yeni gelişmelere
uyum sağlama hem de Türkiye’deki organik tarımın yaygınlaştırılmasına
yönelik çalışmalar devam etmektedir. AB dünyanın en büyük organik tarım
ürünü ithalatçısı konumundadır. Türkiye organik tarıma son derece elverişli bir
ülkedir ve organik tarım konusunda AB müktesebatına uyum konusunda çok
ileri seviyededir. Bu doğrultuda Türkiye’nin organik tarım ürünlerini AB’ye ihraç
etme konusunda büyük bir avantajı bulunmaktadır. Ancak 2010-2020 yılları
arasında organik üretim yapan işletme sayısı 3,7 kat, üretim miktarı ise 3,7 kat
artsa da genel olarak Türkiye’deki tarım alanlarının sadece %1’inde organik tarım
yapılmaktadır. AB’nin organik tarım kapsamında kullanılan tarım arazilerinin
oranını %25’e çıkarmayı planladığı dikkate alındığında Türkiye’deki bu oranın
oldukça düşük olduğunu söylemek mümkündür. 2020’de AB’ye yapılan organik
tarım ihracatı 155 milyon 741 bin olarak toplam tarımsal ürün ihracatının yalnızca
%3’ünü oluşturmuştur. Bundan dolayı organik tarım üretimini arttırmanın yanı
sıra bu ürünlerin nasıl ihraç edilebileceğine dair bilgilendirme çalışmalarının
da yapılması gerekmektedir. AB özelinde, Tek Pazar’a organik tarım ürünlerini
sokmak isteyen işletmeler, AB Organik Tarım Yönetmeliği’nin alınmasını yükümlü
kıldığı AB Organik Sertifikası’nı almak zorundadır. Bu sertifikayı almak için organik
tarım için belirlenen kurallara uygun olarak üretim yapılması; üretim süreçleri ve
kayıtların incelendiği düzenli ve bağımsız denetimlere tabi olunması; ürünlerin
tedarik zincirindeki her aşamada izlenebilirliğinin sağlanması ve yetkilendirilmiş
sertifikasyon kuruluşlarına başvurulması gerekmektedir.186 TÜRKAK, organik
tarım kontrol kuruluşlarının akreditasyonunu gerçekleştirmektedir.
Türkiye'de organik tarım ürünlerinin izlenebilirliğin tesis edilmesi, etkin kontrol
ve sertifikasyon sisteminin işletilmesi ve organik ürün konusunda tüketici
bilincinin artırılması amacıyla, “Organik Tarımın Yaygınlaştırılması ve Kontrolü
Projesi” 41 İl Müdürlüğü ve beş Araştırma Enstitüsü ile yürütülmektedir. Proje
kapsamında; organik tarım üretim alanlarının ve üretim miktarlarının artırılması
çalışmaları ve eğitim, yayım, demonstrasyon, piyasa kontrolü ve numune alma
faaliyetleri yapılmaktadır.187 Bu doğrultuda Gökçeada’nın “Organik Ada” statüsü
almasına ve bölgede organik tarım uygulamalarının benimsenmesine yönelik
çalışmalar yürütülmüş; zeytincilikle başlayan organik tarım faaliyetleri zamanla
üzüm, bal üretimi ve hayvancılığa dayalı organik sertifikalı ürünler üzerine
yayılmıştır. 188
4.2.4. Diğer Faaliyetler
Yeşil Mutabakat süreci başlamadan önce de Türkiye’nin çevresel ve
sürdürülebilir dönüşüm için attığı birtakım adımlar olmuştur. Bu doğrultuda
Türkiye, 2017 tarihinde, atıkları azaltma ve döngüsel atık yönetimi ile ilgili
konuları içeren Sıfır Atık Projesi’ni başlatmıştır. Proje kapsamında, Ocak 2019’dan
itibaren plastik poşetler ücretlendirilmiş; Sıfır Atık Mavi Projesi başlatılmış ve
81
12 Temmuz 2019’da bina ve yerleşkelerdeki atıkların ayrı olarak bırakılması,
belediyelerin en az ikili olmak üzere atıkları toplaması veya toplattırması ve bu
atıkların enerji üretim veya geri dönüşüm tesislerine gönderilerek döngüsel
ekonominin bir parçası hâline gelmesi hedefleri olan Sıfır Atık Yönetmeliği
yayımlanmıştır. 189
AB’nin çevre ile ilgili olan mevzuatına uyum sağlamak için Türkiye’nin bir
Çevre Etiketlendirme Sistemi kurması gerekmektedir. Bu doğrultuda Haziran
2017’de, AB’nin EC 66/210 sayılı ve 25 Kasım 2009 tarihli Avrupa Parlamentosu
ve Konseyi Çevre Etiketi Tüzüğü’nü uygulamak için “Türkiye’de Çevre Etiket
Sisteminin Kurulması Projesi” başlatılmıştır. İlgili proje kapsamında AB Çevre
Etiketi faaliyetleri ve Türkiye’de bulunan birçok sektörün AB Çevre Etiketi sistemi
açısından durumları değerlendirilmiştir. Nihayetinde 2018 yılında Türkiye’nin
Çevre Etiketi belirlenmiş, “ISO 14024 standardında ve kılavuzluğunda olan
AB Çevre Etiketi ve Küresel Çevre Etiketleme Ağı (GEN) için Tip 1- ISO 14024
standardında Ulusal Türkiye Çevre Etiketi oluşturulmuş”, ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı tarafından tanıtılmıştır.190 Türkiye daha sonra ulusal çevre etiketinin
uluslararası platformlarda tanınırlığını arttırmak, çevre etiketi sisteminin var
olduğu diğer ülkeler ile bilgi alışverişinde bulunmak ve markalaşma sağlamak
amacı ile Küresel Çevre Etiketi Ağına (Global Eco-Labelling Network - GEN) üye
olmuştur.191 Çevre Etiketi, “hammadde temin aşamasından kullanım ömrünün
bittiği ana kadar geçen bütün süreçlerde çevre, insan, sağlık, iklim ve doğal
yaşam üzerindeki olumsuz etkilerin azaltıldığını göstermektedir”. 192
Türkiye Çevre Etiketi ilgili ürünlerde iklim değişikliği üzerindeki etkilerin
azaltılması, enerji verimliliği, ısı tasarrufu, su tasarrufu, insan sağlığının korunması,
doğal kaynak yönetimi, tehlikeli kimyasalların kullanımının kısıtlanması, atık su
geri dönüşümü, atık geri dönüşümü, dayanıklılık ve biyoçeşitliliğin korunması
gibi ilkelerin sağlanması ile sürdürülebilir tüketim ve üretim uygulamalarının
desteklenmesi amaçlanmaktadır. Seramik kaplama ürünleri, tekstil grubu
ürünleri, temizlik kâğıdı grubu ürünleri, elde yıkama bulaşık deterjanı, turistik
konaklama hizmet grubu, kişisel bakım ve kozmetik grubu ürünleri, cam
grubu ürünleri, bulaşık makinesi deterjanı grubu ürünleri ve çamaşır deterjanı
grubu ürünleri Türkiye Çevre Etiketi’nin kapsadığı ürün ve hizmet gruplarıdır.
Üreticiler, imalatçılar, ihracatçılar, ithalatçılar, hizmet sağlayıcılar, toptancı ve
perakende satıcılar, Türkiye Çevre Etiketine başvuru yapabilir. TSE, çevre etiketi
için yapılan başvuruların doğrulanması, yıllık uygunluk kontrolü ve süre uzatımı
gibi görevleri yerine getiren kurumdur. 193, 194, 195
12 Mart 2021 tarihinde, "salgın sonrası dönemin ekonomik yapılanmasına
uygun, sürdürülebilir, güçlü ve kaliteli büyümeye erişim" ana hedefi ile açıklanan
Ekonomi Reformları, Yeşil Mutabakat ile ilgili eylemleri de içermektedir. Bu
bağlamda Türkiye kendi Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nı hazırlayacak;
yeşil üretim için AR-GE çalışmalarını destekleyecek ve bu şekilde gerekli
82
teknolojiler geliştirilecek; elektrikli araçlar için şarj altyapısı oluşturulacak,
imalat sanayisinin küresel değer zincirlerine entegre edilebilmesi için hedef
ülkeler seçilerek bu ülkelere özel ürünler belirlenecek ve buna yönelik destek
programları verilecektir.196
5. Sonuç
Uluslararası sistem büyük bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Devletler
arasındaki jeopolitik rekabet İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hiç olmadığı kadar
artmıştır. Son 30 yılda ekonomik anlamda olağanüstü bir şekilde büyümesi ve
bu gücünü askerî alanda da göstermeye başlaması, başta Batı ülkeleri olmak
üzere diğer uluslararası aktörlerin Çin’i bir tehdit olarak algılamaya başlamasına
neden olmuştur. Dahası Rusya, Putin dönemi sonrasında daha agresif bir
dış politika sergilemeye başlamış ve bu durum 24 Şubat 2022 tarihinde
Ukrayna’nın işgaline kadar gitmiştir.
Küresel güç dengesindeki değişim, büyük aktörler arasındaki rekabeti
tetiklemiştir. 2000’li yılların başında, Çin’in DTÖ’ye katılmasının küresel
ticaret sistemini daha entegre ve istikrarlı hâle getireceği ve Çin'in kontrollü
ekonomisinin zaman içerisinde piyasa ekonomisine evrileceği görüşü hâkim
olmuştur. Ancak süreç beklendiği gibi işlememiş, Çin giderek ekonomik ve
siyasi ağırlık kazanırken DTÖ kurallarındaki boşlukları kendi lehine etkin bir
şekilde kullanmış, pazarını üçüncü ülkelere yeterince açmamış ve verdiği
sübvansiyonlarla sanayisini güçlendirmiştir. Bunun aksine özellikle AB’nin
dünya ekonomisindeki payı 2008 ekonomik krizinden sonra önemli ölçüde
azalmıştır.
Uluslararası aktörler arasındaki güç mücadelesi devam ederken, iklim krizi de
gün geçtikçe daha ciddi bir şekilde kendisini göstermektedir. Nitekim dünyada,
aşırı sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklık, yangın, sel ve benzeri afetlerin
sıklık ve şiddeti giderek artmaktadır. Bu noktada iklim kriziyle mücadelede
lider konumda olan AB’nin başlatmış olduğu Yeşil Mutabakat süreci hem Tek
Pazar’daki hem de uluslararası alandaki üretim kurallarını çevre ve sürdürebilirlik
yönünde dönüştürme potansiyeli nedeniyle oldukça önemlidir.
Yeşil Mutabakat’ın en önemli çıktılarından biri olan yeni Döngüsel Ekonomi
Eylem Planı, kaynakların olabildiğince döngüde kalmasını, israfın azaltılmasını
ve etkili kaynak yönetiminden öte kalkınma ve rekabet politikalarını yeniden
şekillendirme amaçları çerçevesinde, AB’nin al-yap-tüket şeklindeki doğrusal
ekonomi modeline bir alternatif olarak Tek Pazar’daki bütün kuralları
değiştirmektedir. Nitekim Eylem Planı; elektronikler, bilişim ve iletişim
teknolojileri, piller, plastik, ambalaj, tekstil, inşaat ve gıda, su ve besin maddeleri
gibi AB ekonomilerinde önemli bir paya sahip olan sektörleri önceliklendirmiş;
83
AB bu alanlarda geçerli olan mevcut mevzuatını değiştirmeye, çevre temelli yeni
standartlar oluşturmaya başlamış ve bu dönüşümü destekleyecek stratejiler
ile eylem planları ortaya koymuştur. Komisyon ve Avrupa standardizasyon
kuruluşları bu süreci ileriye taşıyan kurumlar olarak ön plana çıkmaktadır. Yeşil
Mutabakat’ın bir diğer çıktısı olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması,
üçüncü ülkelerden Tek Pazar’a girecek mallar için birtakım yeni düzenlemeler
getirecektir. Bu doğrultuda SKDM ilk etapta demir-çelik, çimento, alüminyum,
elektrik ve gübre gibi seçili sektörlerde uygulanacaktır ve bu sektörlerde Tek
Pazar’a girecek ürünlerin fiyatı ilgili eşyanın karbon içeriği dikkate alınarak
belirlenecektir. Bu bağlamda üretim sürecinde salınan sera gazı AB pazarına
girecek ürünlerin vergi maliyetini belirleyecektir. Yakın tarihte duyurduğu
Yeni Küresel Standart Stratejisi ise AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde ortaya
koyduğu iddialı hedeflerin üçüncü ülkeler tarafından benimsenmesi ve AB’nin
küresel standart belirleyici rolünü korumasına hizmet edecektir.
Böyle bir uluslararası ortamda, AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde öngördüğü
dönüşüm süreci hem işlemeyen mevcut ekonomik sistemde yapısal bir
dönüşüm getirebilecek hem de iklim kriziyle mücadelede küresel mücadeleyi
arttırabilecek niteliktedir. Nitekim AB’nin öncülük ettiği bu dönüşüm sürecinin
şimdiden küresel anlamda yeni bir rekabet alanı oluşturduğunu söylemek
mümkündür. Çin ve ABD başta olmak üzere birçok aktör “temiz teknoloji
yarışı" olarak adlandırılabilecek bu süreçte yeşil teknolojilere büyük yatırımlar
yapmaya başlamıştır. Bu doğrultuda temiz enerji teknolojilerinde yerli üretimi
güçlendirme ve sanayide istihdamı artırma amacını taşıyan ve 430 milyar dolarlık
devasa bir bütçeye sahip olan Enflasyonu Düşürme Yasası, ABD Başkanı Biden
tarafından Ağustos 2022’de imzalanmıştır. Yasa kapsamında verilen büyük
teşviklerden dolayı Avrupalı şirketlerin üretimini ABD'ye kaydıracağına dair
duyulan rahatsızlık, Avrupa’da büyük tartışmalara neden olmuştur. Ayrıca Çin’in
sanayi ve teknolojideki hızlı ilerleyişi ve bu doğrultuda verdiği sübvansiyonlar
da AB için potansiyel riskler barındırmaktadır.
Mevcut konjonktürdeki jeopolitik ve yeşil rekabet devam ederken, AB Yeşil
Mutabakat hedeflerini destekleyecek nitelikte adımlar atmıştır. Geçmişteki
hatalarından ders alan AB, büyük ölçüde Rusya’dan enerji ve Çin’den ucuz
mal ithal etmeye dayanan politikasını dönüştürmeye başlamıştır. Ticaret,
AB’nin en güçlü olduğu alandır. Nitekim dünyanın en büyük ticaret hacmine
sahip bloğu olan AB’nin bunu kullanarak değerlerini üçüncü ülkelere ihraç
etme gücü bulunmaktadır. Bu noktada 18 Şubat 2021 tarihinde, COVID-19
sonrasında ekonomik toparlanmayı sağlamayı, ikiz dönüşümü gerçekleştirmeyi
ve Birliğin değerleri ile standartlarının daha iyi uygulanmasını amaçlayan
ve açık stratejik özerklik kavramı üzerine inşa edilen yeni ticaret stratejisinin
duyurulması oldukça önemli bir gelişmedir. Yeni ticaret stratejisiyle beraber
AB, ticaret politikasında güvenilir ortaklar ile çeşitlendirilmiş yeni bir yaklaşım
arayışına girmiş ve üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları imzalama
84
sürecini hızlandırmıştır. Altını çizmek gerekir ki AB’nin yeni nesil serbest ticaret
anlaşmaları, çok iddialı sürdürebilirlik hükümleri içermektedir.
Öte yandan AB, 1 Şubat 2023 tarihinde Yeşil Mutabakat Sanayi Planı’nı
duyurmuştur. Sanayi Planı’nın, ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası’na bir
yanıt niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. AB’yi temiz teknoloji ve endüstriyel
inovasyonun merkezi hâline getirmeyi amaçlayan Sanayi Planı, Birliği yeniden
sanayileştirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca 16 Mart 2023 tarihinde Komisyon
tarafından önerilen Kritik Hammaddeler Yasası, AB'nin temiz enerjiye geçişi
sağlayabilmesi için hayati önem taşıyan kritik hammaddelere erişimini güvence
altına almayı ve "yarı tekelci" üçüncü ülke tedarikçilerine bağımlılığını azaltmayı
hedeflemektedir.
Uluslararası sistemin dinamiklerinin değiştiği böyle bir dönemde hem jeopolitik
gücünü arttırma hem de yeni bir yeşil ekonomik düzen kurma çabası içerisinde
olan AB’nin Yeşil Mutabakat hedeflerini paylaşabileceği üçüncü ülkelerin başında
Türkiye gelmektedir. Nitekim AB, hâlihazırda Türkiye ile ileri seviyede siyasi ve
ekonomik ilişkilere sahiptir. Türkiye, bir AB aday ülkesidir, AB ile Gümrük Birliği
ilişkisine sahiptir ve ticaretinin %40’ından fazlasını AB ile gerçekleştirmektedir.
Öte yandan Türkiye de ikili ticari ilişkileri doğrudan etkileyeceğinden dolayı
AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde geçirdiği dönüşüm sürecini yakından
takip etmek zorundadır. Bu doğrultuda Türkiye, 15 Temmuz 2021 tarihinde
kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yayımlamış, dokuz başlık altında hayata
geçirilecek 81 eylem belirlemiş ve AB’nin yeşil dönüşümüne ayak uydurmak için
hızlı bir uyum ve dönüşüm sürecine girmiştir.
KAYNAKÇA
1
Turgut Turhan, “Ortak Pazar’dan İç Pazar’a” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Dergisi, Cilt 40, Sayı 1, 1988, ss. 321-322.
2
İlke Göçmen, “İç Pazar”, Avrupa Birliği Tarihçe, Teoriler, Kurumlar ve Politikalar,
2016, s. 397.
3
Haluk Günuğur, “Avrupa Bütünleşmesi Yolunda Somut Adımlar”, Avrupa Birliği,
2007, s.53.
4
Ceran Arslan Olcay, “Avrupa Birliği’nde Ekonomik ve Parasal Birlik”, Avrupa Birliği
Temel Konular, 2011, s.240.
5
Göçmen, s. 398.
6
Turhan, s. 325.
7
Nihal Samsun, “10. Yılında Avrupa Tek Pazar”, s.2.
85
8
Rıdvan Karluk, “Avrupa Birliği Kuruluşu Gelişmesi Genişlemesi Kurumları”, 2011,
s.44.
9
Günuğur, s.54.
10
Göçmen, s.s. 399-400.
11
“İç Pazar”, İKV, https://www.ikv.org.tr/icerik_print.asp?id=233, Erişim Tarihi: 10
Haziran 2022.
12
Fatih Mangır, Hakan Acet, “Serbest Ticaret ve Korumacılık, Avrupa Birliği’nde
Malların Serbest Dolaşımı ve Türkiye’nin Uyumu”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi Özel Sayısı, 2014, s. 98.
13
“Avrupa Ekonomik Topluluğunu Kuran Antlaşma”, İKV, https://www.ikv.org.tr/
images/files/A2-tr.pdf, Erişim Tarihi: 11 Haziran 2022.
14
Nicholas Moussis, “Avrupa Birliği Politikalarına Giriş Rehberi”, 2004, s. 87.
15
Göçmen, 397.
16
A.g.e.
17
“Council Resolution of 7 May 1985 on a New Approach to Technical
Harmonization and Standards”, EU Monitor, 04 Haziran 1985, https://www.
eumonitor.eu/9353000/1/j9vvik7m1c3gyxp/vhckkm0a8zza, Erişim Tarihi: 13
Haziran 2022.
18
A.g.e.
19
A.g.e.
20
Pascal Fontaine, “12 Derste Avrupa”, s.s. 31-34.
21
“Akreditasyon Nedir?”, ADL Uluslararası Belgelendirme, 24 Haziran 2020, https://
www.adlbelge.com/akreditasyon-nedir, Erişim Tarihi: 13 Haziran 2022.
22
Avrupa Komisyonu, “Building Blocks of the Single Market”, https://single-marketeconomy.ec.europa.eu/single-market/goods/building-blocks_en, Erişim Tarihi: 13
Haziran 2022.
23
“Standart
ve
Standardizasyon”,
TSE,
https://www.tse.org.tr/
IcerikDetay?ID=2900&ParentID=9180, Erişim Tarihi: 13 Haziran 2022.
24
A.g.e.
25
A.g.e.
26
https://www.tse.org.tr/
“Standardizasyon
Kuruluşları”,
TSE,
IcerikDetay?ID=2900&ParentID=9181, Erişim Tarihi: 15 Haziran 2022.
27
A.g.e.
86
28
Esra Uyanusta, “Kalite Altyapısı: Standardizasyon, Akreditasyon ve Uygunluk
Değerlendirmesi”, İKV Yayınları, 2006, s. 9.
29
A.g.e.
30
A.g.e., s. 10.
31
Halil Savaş, “Avrupa Birliği Standardizasyon Kurumları ve CE İşareti”, Cumhuriyet
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, 2003, s. 126.
32
“About CEN”, Cencenelec, https://www.cencenelec.eu/about-cen/, Erişim Tarihi:
20 Haziran 2022.
33
“About CENELEC” Cencenelec, https://www.cencenelec.eu/about-cenelec/,
Erişim Tarihi: 20 Haziran 2022.
34
A.g.e.
35
“About ETSI”, ETSI, https://www.etsi.org/about, Erişim Tarihi: 22 Haziran 2022.
36
A.g.e.
37
Avrupa Komisyonu, “Key Players in European Standardisation”, https://singlemarket-economy.ec.europa.eu/single-market/european-standards/key-playerseuropean-standardisation_en, Erişim Tarihi: 22 Haziran 2022.
38
“CE İşareti”, 19 Mayıs Üniversitesi, https://personel.omu.edu.tr/docs/ders_
dokumanlari/8981_35392_2932.pdf, Erişim Tarihi: 22 Haziran 2022.
39
Uyanusta, s.14.
40
“CE Belgesi”, Szutest, https://www.szutest.com.tr/ce-belgesi/, Erişim Tarihi: 24
Haziran 2022.
41
“CE Belgelendirme”, İnnova, https://www.innovabel.com/yeni-yaklasimdirektifleri.html, Erişim Tarihi: 24 Haziran 2022.
42
“Akreditasyon Nedir?”, ADL Uluslararası Belgelendirme, https://www.adlbelge.
com/akreditasyon-nedir, Erişim Tarihi: 24 Haziran 2022.
43
“CE
İşareti”
Ticaret
Bakanlığı,
https://ticaret.gov.tr/
data/5b88443f13b87711604c92b1/CE_isareti_ile_ilgili_Soru_ve_Cevaplar.pdf,
Erişim Tarihi: 24 Haziran 2022.
44
“CE Direktifleri Nelerdir?”, SCIENCE Laboratory & Certification, https://www.ceisaret.
com/ce-direktifleri-nelerdir/#:~:text=Yeni%2Yakla%C5%9F%C4%B1m%20
Direktifleri%2C%20Avrupa%20Birli%C4%9Fi,ve%20
uyumla%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F%20
standartlar%C4%B1%2C%20kendi%20ulusal, Erişim Tarihi: 24 Haziran 2022.
45
A.g.e.
87
46
“Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ve Onaylanmış Kuruluşlar
Yönetmeliği”, Resmî Gazete, 23 Şubat 2012, https://www.resmigazete.gov.tr/
eskiler/2012/02/20120223-4.htm, Erişim Tarihi: 25 Haziran 2022.
47
“CE
İşareti”
Ticaret
Bakanlığı,
https://ticaret.gov.tr/
data/5b88443f13b87711604c92b1/CE_isareti_ile_ilgili_Soru_ve_Cevaplar.pdf,
Erişim Tarihi: 25 Haziran 2022.
48
Uyanusta, s. 19.
49
“The Blue Guide on the Implementation of EU Products Rules 2016”, AB
Resmî Gazetesi, 25 Temmuz 2016, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/
TXT/?uri=CELEX%3A52016XC0726%2802%29, 25 Haziran 2022.
50
A.g.e.
51
A.g.e.
52
A.g.e.
53
Avrupa Komisyonu, “Annual Single Market Report 2022”, 21 Şubat 2022, https://
ec.europa.eu/docsroom/documents/48877, Erişim Tarihi: 25 Haziran 2022.
54
A.g.e.
55
T.C. Dışişleri Bakanlığı, “Avrupa Birliği Ekonomik Entegrasyonu ve AB
Ekonomisinde Yaşanan Gelişmeler”, 22 Aralık 2020, https://www.ab.gov.tr/
siteimages/birimler/empb/yayinlar/ab_ekonomi_kitapcik_20.yil_kapakli_
v3_01072021_.pdf, Erişim Tarihi: 29 Ağustos 2023.
56
Avrupa Komisyonu,“The State Aid Temporary Framework”https://competitionpolicy.ec.europa.eu/state-aid/coronavirus/temporary-framework_en,
Erişim
Tarihi: 29 Ağustos 2023.
57
Avrupa Komisyonu, “Recovery plan for Europe”, https://commission.europa.eu/
strategy-and-policy/recovery-plan-europe_en#:~:text=NextGenerationEU%20
is%20a%20more%20than,the%20current%20and%20forthcoming%20
challenges., Erişim Tarihi: 30 Ağustos 2023.
58
Avrupa Komisyonu, “SURE”, https://economy-finance.ec.europa.eu/eufinancial-assistance/sure_en, Erişim Tarihi: 30 Ağustos 2023.
59
AB Konseyi, “COVID-19: the EU's Response to the Economic Fallout” 22 Aralık
2022,
https://www.consilium.europa.eu/en/policies/coronavirus/covid-19economy/, Erişim Tarihi: 30 Ağustos 2023.
60
A.g.e.
61
88
Avrupa Komisyonu, “Single Market Programme: Support to Businesses”, https://
ec.europa.eu/info/funding-tenders/find-funding/eu-funding-programmes/
single-market-programme/overview/support-businesses_en, Erişim Tarihi: 25
Haziran 2022.
62
Avrupa Komisyonu, “Single Market Programme: Food Safety”, https://ec.europa.
eu/info/funding-tenders/find-funding/eu-funding-programmes/single-marketprogramme/overview/food-safety-0_en, Erişim Tarihi: 26 Haziran 2022.
63
A.g.e.
64
A.g.e.
65
Avrupa Komisyonu, “Single Market Programme: Supporting the Development
of Standards and Reporting”, https://ec.europa.eu/info/funding-tenders/
find-funding/eu-funding-programmes/single-market-programme/overview/
supporting-development-standards-and-reporting_en, Erişim Tarihi: 26 Haziran
2022.
66
Avrupa Komisyonu, “Single Market Programme: High Quality European
Statistics”, https://ec.europa.eu/info/funding-tenders/find-funding/eu-fundingprogrammes/single-market-programme/overview/high-quality-europeanstatistics_en, Erişim Tarihi: 26 Haziran 2022.
67
“Yeni İklim Rejimine Doğru: Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye’ye Etkileri
Üzerine Bir İnceleme”, STM ThinkTech, 22 Aralık 2021, https://thinktech.stm.com.
tr/tr/yeni-iklim-rejimine-dogru-avrupa-yesil-mutabakati-ve-turkiyeye-etkileriuzerine-bir-inceleme, Erişim Tarihi: 27 Haziran 2022.
68
Avrupa Komisyonu, “Fit For 55: Delivering the EU's 2030 Climate Target on the
Way to Climate Neutrality”, 14 Haziran 2021, https://eur-lex.europa.eu/legalcontent/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:52021DC0550&from=EN Erişim Tarihi: 18
Kasım 2022.
69
Avrupa Parlamentosu, “Fit for 55 Package”, Haziran 2022, https://www.europarl.
europa.eu/RegData/etudes/BRIE/2022/733513/EPRS_BRI(2022)733513_EN.pdf
Erişim Tarihi: 18 Kasım 2022.
70
“10 Soruda Sınırda Karbon Düzenlemesi Nedir?”, Narter&Partners, https://www.
narterlaw.com/10-soruda-sinirda-karbon-duzenlemesi-nedir/, Erişim Tarihi: 4
Nisan 2022.
71
Avrupa Komisyonu, “Carbon Border Adjustment Mechanism: Questions and
Answers”, 14 Temmuz 2021, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/
detail/en/qanda_21_3661, Erişim Tarihi: 4 Nisan 2022.
72
Avrupa Komisyonu, “CBAM Regulation in the Official Journal Of
The EU”, 17 Mayıs 2023, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/
TXT/?uri=OJ%3AL%3A2023%3A130%3ATOC, Erişim Tarihi: 20 Mayıs 2023.
73
T.C. Dışişleri Bakanlığı, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasını Tesis Eden
10 Mayıs 2023 Tarihli ve (AB) 2023/956 Sayılı AVRUPA Parlamentosu ve Konsey
Tüzüğü Gayri Resmî Tercüme, 22 Ağustos 2023, https://ab.gov.tr/siteimages/
resimler/HCDB_32023R0956_TR_Temiz_Nihai2.pdf, Erişim Tarihi: 1 Kasım 2023.
89
74
Avrupa Birliği Resmî Gazetesi, “Commission Implementing Regulation (EU)
2023/1773 of 17 August 2023 Laying DownThe Rules for the Application of Regulation
(EU) 2023/956 of the European Parliament and of the Council as regards Reporting
Obligations for the purposes of the Carbon Border Adjustment Mechanism During
The Transitional Period”, 15 Eylül 2023, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/
TXT/PDF/?uri=CELEX:32023R1773, Erişim Tarihi: 1 Kasım 2023.
75
A.g.e.
76
A.g.e.
77
Özlem Ermiş Beyhan, “Karbon Vergisi için Sertifika AB’den İthal”, Dünya, 11 Ocak
2023, https://www.dunya.com/dunya/karbon-vergisi-icin-sertifika-abden-ithalhaberi-681690, Erişim Tarihi: 1 Kasım 2023.
78
Avrupa Komisyonu, “Implementation of the EU Carbon Border Adjustment
Mechanism (CBAM)”, 6 Eylül 2023, https://www.wb6cif.eu/wp-content/
uploads/2023/09/Presentation-Implementation-of-the-CBAM_What-changesfor-Western-Balkans-companies_-06.9.23-1.pdf, Erişim Tarihi: 1 Kasım 2023.
79
Avrupa Komisyonu, “Report from the Commission to the European
Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee
and the Committee of The Regions on the Implementation of the Circular
Economy Action Plan”, 4 Mart 2019, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/
TXT/?qid=1551871245356&uri=CELEX:52019SC0090, Erişim Tarihi: 30 Haziran 2022.
80
Avrupa Komisyonu, “First Circular Economy Action Plan”, https://environment.
ec.europa.eu/topics/circular-economy/first-circular-economy-action-plan_en ,
Erişim Tarihi: 30 Haziran 2022.
81
Avrupa Komisyonu,“Circular Economy Action Plan”, https://environment.ec.europa.
eu/strategy/circular-economy-action-plan_en, Erişim Tarihi: 30 Haziran 2022.
82
A.g.e.
83
“Avrupa Yeşil Mutabakatı Döngüsel Ekonomi Eylem Planı Türk İş Dünyasına
Neler Getirecek?”, TÜSİAD, https://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/10790avrupa-yesil-mutabakati-dongusel-ekonomi-eylem-plani-turk-is-dunyasinaneler-getirecek, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022.
84
Avrupa Parlamentosu, “Briefing EU Legislation in Progress: Ecodesign for
Sustainable Products”, Mayıs 2022, https://www.europarl.europa.eu/RegData/
etudes/BRIE/2022/733524/EPRS_BRI(2022)733524_EN.pdf, Erişim Tarihi: 1
Temmuz 2022.
85
Avrupa Komisyonu, “Green Deal: New Proposals to Make Sustainable Products
the Norm and Boost Europe's Resource Independence”, 30 Mayıs 2022, https://
ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_22_2013, Erişim Tarihi: 1
Temmuz 2022.
86
90
Avrupa Komisyonu, “Circular Economy Action Plan for a Cleaner and More
Competitive Europe”, https://ec.europa.eu/environment/circular-economy/pdf/
new_circular_economy_action_plan.pdf, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022.
87
“AB’de Akıllı Telefonlara Tek Tip Şarj Girişi Uygulaması Geliyor, Yasa En Çok Apple’ı
Etkileyecek”, euronews, 04 Ekim 2022, https://tr.euronews.com/2022/10/04/
abde-akilli-telefonlara-tek-tip-sarj-girisi-uygulamasi-geliyor-yasa-en-cok-appleietkileye, Erişim Tarihi: 5 Ekim 2022.
88
Avrupa Komisyonu, “Circular Economy Action Plan for a Cleaner and More
Competitive Europe”, https://ec.europa.eu/environment/circular-economy/pdf/
new_circular_economy_action_plan.pdf, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022.
89
“Avrupa Yeşil Mutabakatı Döngüsel Ekonomi Eylem Planı Türk İş Dünyasına
Neler Getirecek?”, TÜSİAD, https://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/10790avrupa-yesil-mutabakati-dongusel-ekonomi-eylem-plani-turk-is-dunyasinaneler-getirecek, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022.
90
A.g.e.
91
A.g.e
92
Avrupa Komisyonu, “Circular Economy Action Plan for a Cleaner and More
Competitive Europe”, https://ec.europa.eu/environment/circular-economy/pdf/
new_circular_economy_action_plan.pdf, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022.
93
A.g.e.
94
A.g.e.
95
Avrupa Komisyonu, “European Green Deal: Commission Consults on Reducing
the Release of Microplastics into The Environment”, 22 Şubat 2022, https://
environment.ec.europa.eu/news/microplastics-public-consultation-2022-02-22_
en, Erişim Tarihi: 2 Temmuz 2022.
96
Avrupa Komisyonu, “Microplastics Pollution – Measures to Reduce Its Impact
on the Environment”, https://ec.europa.eu/info/law/better-regulation/have-yoursay/initiatives/12823-Microplastics-pollution-measures-to-reduce-its-impact-onthe-environment_en, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2022.
97
Avrupa Komisyonu, “Packaging Waste”, https://environment.ec.europa.eu/
topics/waste-and-recycling/packaging-waste_en, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2022.
98
A.g.e.
99
Avrupa Komisyonu, “Plastic Waste Shipments”, https://environment.ec.europa.
eu/topics/waste-and-recycling/waste-shipments/plastic-waste-shipments_en,
Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2022.
100
Avrupa Komisyonu, “Single-use Plastics”, https://environment.ec.europa.eu/
topics/plastics/single-use-plastics_en, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2022.
101
A.g.e.
102
“AB'de 'Tek Kullanım Plastikler Yasağı' Başladı: 5 Maddede Bilinmesi Gerekenler”,
euronews, 3 Temmuz 2021, https://tr.euronews.com/2021/07/03/ab-de-tek-kullan-mplastikler-yasag-baslad-5-maddede-bilinmesi-gerekenler, Erişim Tarihi: 12 Temmuz
2022.
91
103
Avrupa Komisyonu, “Bio-Based, Biodegradable and Compostable Plastics”,
https://environment.ec.europa.eu/topics/plastics/bio-based-biodegradableand-compostable-plastics_en, Erişim Tarihi: 14 Temmuz 2022.
104
Avrupa Komisyonu, “EU Policy Framework on Biobased, Biodegradable
and Compostable plastics”, 30 Aralık 2011, https://environment.ec.europa.eu/
system/files/2022-12/COM_2022_682_1_EN_ACT_part1_v4.pdf, Erişim Tarihi:
14 Temmuz 2022.
105
“Communication from the Commission to the European Parliament,
the Council, the European Economic and Social Committee and the
Committee of the Regions EU Strategy For Sustainable And Circular
Textiles”, EUR-Lex, 30 Mart 2022, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/
TXT/?uri=CELEX%3A52022DC0141, Erişim Tarihi: 19 Temmuz 2022.
106
A.g.e.
107
Avrupa Komisyonu, “Revised Construction Products Regulation – Factsheet”,
30 Mart 2022, https://ec.europa.eu/docsroom/documents/49314, Erişim Tarihi:
19 Temmuz 2022.
108
Avrupa Parlamentosu, “Strategy for a Sustainable Built Environment”, https://
www.europarl.europa.eu/legislative-train/theme-a-european-green-deal/filestrategy-for-a-sustainable-built-environment, Erişim Tarihi: 20 Temmuz 2022.
109
Avrupa Komisyonu, “Communication from the Commission to the European
Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee and the
Committee of the Regions A New Circular Economy Action Plan for A Cleaner
and More Competitive Europe”, 11 Mart 2020, https://eur-lex.europa.eu/legalcontent/EN/TXT/?qid=1583933814386&uri=COM:2020:98:FIN, Erişim Tarihi: 25
Temmuz 2022.
110
Avrupa Komisyonu, “Construction Products Regulation (CPR)”, https://singlemarket-economy.ec.europa.eu/sectors/construction/construction-productsregulation-cpr_en, Erişim Tarihi: 30 Temmuz 2022.
111
Avrupa Komisyonu, “Declaration of Performance and CE Marking”, https://
single-market-economy.ec.europa.eu/sectors/construction/constructionproducts-regulation-cpr/declaration-performance-and-ce-marking_en, Erişim
Tarihi: 2 Ağustos 2022.
112
Avrupa Komisyonu, “Proposal for A Regulation Laying Down Harmonised
Conditions for the Marketing of Construction Products, Amending Regulation
(EU) 2019/1020 and Repealing Regulation (EU) 305/2011”, 29 Mart 2022, https://
ec.europa.eu/docsroom/documents/49315, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2022.
113
Avrupa Komisyonu, “Questions & Answers: Revision of the Construction
Products Regulation”, 30 Mart 2022, https://ec.europa.eu/commission/
presscorner/detail/en/QANDA_22_2121, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2022.
92
114
Avrupa Komisyonu, “Revised Construction Products Regulation – Factsheet”,
30 Mart 2022, https://ec.europa.eu/docsroom/documents/49314, Erişim Tarihi:
2 Ağustos 2022.
115
Avrupa Komisyonu, “Questions and Answers: Farm to Fork Strategy - Building A
Healthy and Fully Sustainable Food System”, 20 Mayıs 2020, https://ec.europa.eu/
commission/presscorner/detail/en/qanda_20_885, Erişim Tarihi: 4 Ağustos 2022.
116
Avrupa Komisyonu, “Bioeconomy Strategy”, https://research-and-innovation.
ec.europa.eu/research-area/environment/bioeconomy/bioeconomy-strategy_
en#timeline, Erişim Tarihi: 9 Ağustos 2022.
117
Avrupa Komisyonu, “Communication from the Commission to the European
Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee and the
Committee of the Regions A New Circular Economy Action Plan for A Cleaner
and More Competitive Europe”, 11 Mart 2020, https://eur-lex.europa.eu/legalcontent/EN/TXT/?qid=1583933814386&uri=COM:2020:98:FIN, Erişim Tarihi: 9
Ağustos 2022.
118
Avrupa Komisyonu, “Water Reuse”, https://ec.europa.eu/environment/water/
reuse.htm, Erişim Tarihi: 11 Ağustos 2022.
119
Avrupa Komisyonu, “Nutrients – Action Plan for Better Management”, https://
ec.europa.eu/info/law/better-regulation/have-your-say/initiatives/12899Nutrients-action-plan-for-better-management_en, Erişim Tarihi: 11 Ağustos 2022.
120
Avrupa Komisyonu, “Green Deal: New Proposals to Make Sustainable Products
the Norm and Boost Europe's Resource Independence”, 3 Mart 2022, https://
ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_22_2013, Erişim Tarihi: 15
Ağustos 2022.
121
A.g.e.
122
Avrupa Komisyonu, “Ecodesign for Sustainable Products”, https://ec.europa.
eu/info/energy-climate-change-environment/standards-tools-and-labels/
products-labelling-rules-and-requirements/sustainable-products/ecodesignsustainable-products_en, Erişim Tarihi: 17 Ağustos 2022.
123
Avrupa Komisyonu, “Communication from the Commission to the
European Parliament, the Council, the European Economic and Social
Committee and the Committee of the Regions on Making Sustainable
Products the Norm”, 30 Mart 2022, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/
EN/TXT/?uri=CELEX%3A52022DC0140&qid=1649112555090, Erişim Tarihi: 20
Ağustos 2022.
124
A.g.e.
125
A.g.e.
126
A.g.e.
93
127
Avrupa Komisyonu, “New Approach to Enable Global Leadership of EU
Standards Promoting Values and A Resilient, Green and Digital Single Market”,
2 Şubat 2022, https://single-market-economy.ec.europa.eu/news/newapproach-enable-global-leadership-eu-standards-promoting-values-andresilient-green-and-digital-2022-02-02_en, 22 Ağustos 2022.
128
A.g.e.
129
A.g.e.
130
A.g.e.
131
Avrupa Komisyon, “European Standardisation Booster: New Five Open
Calls for Horizon Europe and H2020 Projects”, 18 Temmuz 2022, https://
intellectual-property-helpdesk.ec.europa.eu/news-events/news/europeanstandardisation-booster-new-five-open-calls-horizon-europe-and-h2020projects-2022-07-18_en, Erişim Tarihi: 22 Ağustos 2022.
132
Avrupa Komisyonu, “Questions and Answers: An EU Standardisation
Strategy”, 2 Şubat 2022, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/
en/QANDA_22_662, Erişim Tarihi: 22 Ağustos 2022.
133
Ahmet Emre Usta,“Modernizing the EU-Turkey Customs Union”, İKV, Nisan 2022,
https://www.ikv.org.tr/images/files/Modernizing_the_EU_Turkey_Customs_
Union.pdf, Erişim Tarihi: 30 Ağustos 2023.
134
A.g.e.
135
“Avrupa Birliği Ürün Kurallarının Uygulanmasına İlişkin Mavi Rehber”, Ticaret
Bakanlığı, https://ticaret.gov.tr/data/5dc55af713b87654fc017421/mavi%20
rehber%20(WEB%20FLIGRANLI).pdf, Erişim Tarihi: 2 Eylül 2022.
136
“Malların Serbest Dolaşımı”, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı, 30 Eylül 2019,
https://www.ab.gov.tr/1-mallarin-serbest-dolasimi_66.html, Erişim Tarihi: 2
Eylül 2022.
137
T.C. Dışişleri Bakanlığı, “1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı (Gümrük Birliği
Kararı) ”, https://www.mfa.gov.tr/1-95-sayili-ortaklik-konseyi-karari-gumrukbirligi-karari.tr.mfa, Erişim Tarihi: 5 Eylül 2022.
138
Açelya Şahin, “Avrupa Birliği’nde Malların Serbest Dolaşımı ve Türkiye
Uzmanlık Tezi”, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Kasım 2010,
https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2022/08/Avrupa-BirligindeMallarin-Serbest-Dolasimi-ve-Turkiye-Acelya-Sahin.pdf, s.s. 143-144.
139
A.g.e.
140
A.g.e.
141
A.g.e.
94
142
https://ticaret.gov.tr/
T.C.
Ticaret
Bakanlığı,
“CE
İşareti”,
data/5b88443f13b87711604c92b1/CE_isareti_ile_ilgili_Soru_ve_Cevaplar.
pdf, Erişim Tarihi: 8 Eylül 2022.
143
A.g.e.
144
A.g.e.
145
“Hakkımızda”, UDDerh, https://udder.org.tr/hakkimizda/, Erişim Tarihi: 9
Eylül 2022.
146
“Türkak Avrupa Akreditasyon Birliği (EA) ile Yoluna Devam Ediyor”, TÜRKAK,
30 Mart 2013, https://www.turkak.org.tr/haberler/turkak-avrupa-akreditasyonbirligi-ea-ile-yoluna-devam-ediyor.html, Erişim Tarihi: 21 Eylül 2022.
147
“TSE´nin
Kuruluşu”,
TSE,
https://www.tse.org.tr/
Hakkimizda?ID=2&ParentID=1, Erişim Tarihi: 21 Eylül 2022.
148
“TSE´nin
Görevleri”,
TSE,
https://www.tse.org.tr/
Hakkimizda?ID=3&ParentID=2, Erişim Tarihi: 21 Eylül 2022.
149
“TSE´nin Üyesi Olduğu Uluslararası ve Bölgesel Standardizasyon Kuruluşları”,
TSE, https://www.tse.org.tr/IcerikDetay?ID=2900&ParentID=9184, Erişim
Tarihi: 21 Eylül 2022.
150
https://www.tse.org.tr/
“Standartların
Hazırlanması”,
TSE,
IcerikDetay?ID=2900&ParentID=9182, Erişim Tarihi: 21 Eylül 2022.
151
A.g.e.
152
T.C. Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı, “Malların Serbest Dolaşımı”, 30 Eylül
2019, https://www.ab.gov.tr/1-mallarin-serbest-dolasimi_66.html, Erişim
Tarihi: 2 Eylül 2022.
153
A.g.e.
154
A.g.e.
155
“Türkiye ve Avrupa Birliği Arasındaki GB’nin Güncellenmesi: Tarım,
Hizmetler ve Anlaşmazlıkların Halli”, ABKAD, 2 Ocak 2021, http://abkad.org/
wp-content/uploads/2021/01/CSSP-II-062-Projesi-G%C3%BCmr%C3%BCkBG-Kitab%C4%B1-1-Ocak-2021.pdf, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022.
156
“Sanayide Yeşil Dönüşümün Desteklenmesi Projesi AB’nin Yeni Büyüme
Stratejisi Yeşil Mutabakat ve Türkiye için Önemi”, DEİK, 2022, s.s. 68-69.
157
Evrim İmer-Ertunga, Ömer Kayhan Seyhun, “Sınırda Karbon Düzenleme
Mekanizması ve Türkiye’nin İhracatına Olası Etkiler”, Ege Stratejik Araştırmalar
Dergisi, Cilt 13, Sayı 1, 2022, s. 10.
158
A.g.e.
95
159
A.g.e.
160
Dr. Nurşen Numanoğlu, Dr. Tuğba Ağaçayak, “Ekonomik Göstergeler
Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu”, TÜSİAD, https://tusiad.org/tr/yayinlar/
raporlar/item/10633-ekonomik-gostergeler-merceginden-yeni-i-klim-rejimiraporu, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022.
161
T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”,
4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/YMEP%20
2022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 19 Haziran 2023.
162
A.g.e.
163
“Küresel İklim Değişikliği ile Mücadelede Bir Adım da TÜRKAK’tan”, TÜRKAK, 3
Ağustos 2023, https://www.turkak.org.tr/haberler/kuresel-iklim-degisikligi-ilemucadelede-bir-adim-da-turkaktan.html, Erişim Tarihi: 4 Ağustos 2023.
164
T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”,
4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/YMEP%20
2022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 19 Haziran 2023.
165
“TÜRKAK- Sera Gazı Emisyonlarının Doğrulanması ve Akreditasyonu Konulu
Çalıştay”, Turklab, http://www.turklab.org/turkak-sera-gazi-emisyonlarinindogrulanmasi-ve-akreditasyonu-konulu-calistay/
166
Ferda Ulutaş İşevi, “Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin
Değerlendirilmesi için Teknik Destek Projesi Piyasa Araştırması ve Kurumsal
Ziyaretlerin Sonuçları”, 6 Ekim 2022, https://webdosya.csb.gov.tr/db/dongusel/
icerikler/1_ferda_ulutas_isev--tr-20221011174431.pdf, Erişim Tarihi: 20 Haziran
2023.
167
“Yeşil OSB Sertifikasyon Toplantısı”, TSE, https://www.tse.org.tr/haber/yesilosb-sertifikasyon-toplantisi/, Erişim Tarihi: 21 Haziran 2023.
168
“Çevreye Duyarlı ve Sürdürülebilir Üretim İçin Yeşil OSB Sertifikasyonu”, TSE,
https://www.tse.org.tr/cevreye-duyarli-ve-surdurulebilir-uretim-icin-yesil-osbsertifikasyonu/?asp_highlight=YE%C5%9E%C4%B0L+OSB&p_asid=1,
Erişim
Tarihi: 21 Haziran 2023.
169
T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”,
4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/YMEP%20
2022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 25 Haziran 2023.
170
T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, “TÜBİTAK 2022-2023 Ar-Ge ve Yenilik Konu
Başlıkları”, 28 Aralık 2022, https://www.yatirimadestek.gov.tr/pdf/assets/upload/
dosyalar/sayem-yesil-ar-ge_ve_yenilik_konu_basliklari-v6.pdf, Erişim Tarihi: 25
Haziran 2023.
171
“Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi Alan Şirketlere Paris Kredisi Sağlanacak”, İklim
Haber, 30 Ocak 2023, https://www.iklimhaber.org/sanayide-yesil-donusumbelgesi-alan-sirketlere-paris-kredisi-saglanacak/, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023.
96
172
T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Endokrin Bozucu Kimyasallar ve Arıtma
Teknolojilerinin Araştırılması Projesi Sonuç Değerlendirme Toplantısı
Gerçekleştirildi”, 1 Kasım 2018, https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/
Sayfalar/GormeEngellilerDetay.aspx?OgeId=47&Liste=Haber, Erişim Tarihi: 28
Haziran 2023.
173
T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”,
4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/
YMEP%202022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023.
174
T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Tekstil Sektöründe
Temiz Üretim Uygulamaları Genelgesi Yayımlandı”, 29 Ocak 2023, https://csb.
gov.tr/tekstil-sektorunde-temiz-uretim-uygulamalari-genelgesi-yayimlandibakanlik-faaliyetleri-37401, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023.
175
Eylem Özlem Nalbantoğlu, “Sanayide Temiz Üretim ve Sürdürülebilirlik
Gündemi Toplantısı”, 15 Haziran 2023, https://www.iso.org.tr/file/Sanayide_
Temiz_Uretim_ve_Surdurulebilirlik_CSIDB_EON_150623-11627.pdf, Erişim
Tarihi: 28 Haziran 2023.
176
T.C. Resmî Gazete, “Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun”, 15 Haziran 2022, https://www.resmigazete.gov.tr/
eskiler/2022/06/20220615-8.htm, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023.
177
T.C. Resmî Gazete, “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelik”, 17 Aralık 2022, https://www.resmigazete.gov.
tr/eskiler/2022/12/20221217-8.htm, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023.
178
T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Tekstil Sektöründe
Temiz Üretim Uygulamaları Genelgesi Yayımlandı”, 29 Ocak 2023, https://csb.
gov.tr/tekstil-sektorunde-temiz-uretim-uygulamalari-genelgesi-yayimlandibakanlik-faaliyetleri-37401, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023.
179
Rıdvan Sağlık, Pelin Yantur, “AB'ye Tam Üyelik Sürecinde Türkiye Tarım
Sektörünün OTP'ye Uyum Çalışmaları”, Lectio Socialis, Cilt 3, Sayı 2, 2019, ss.
102-113.
180
A.g.e.
181
T.C. Resmî Gazete, “Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun” 5 Nisan 2023, https://www.resmigazete.gov.tr/
eskiler/2023/04/20230405-1.htm, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2023.
182
T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Toplulaştırılan Arazi Büyüklüğünün 2023'te
8,5 Milyon Hektara Ulaşması Hedefleniyor”, 5 Aralık 2022, https://www.
tarimorman.gov.tr/Haber/5616/Toplulastirilan-Arazi-Buyuklugunun-2023te85-Milyon-Hektara-Ulasmasi-Hedefleniyor, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2023.
183
“Türkiye Bankalar Birliği Tarım Sektörü Raporu”, Türkiye Bankalar Birliği,
Haziran 2023, https://www.tbb.org.tr/Content/Upload/Dokuman/8960/
Tarim_Sektor_Raporu_130723.pdf, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2023.
97
184
T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”,
4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/
YMEP%202022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 3 Ağustos 2023.
185
A.g.e.
186
“Avrupa Birliği Organik Sertifikası”, EUROCERT, https://www.eurocert.com.
tr/avrupa-birligi-organik-sertifikasi.aspx, Erişim Tarihi: 3 Ağustos 2023.
187
T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Organik Tarımın Yaygınlaştırılması ve
Kontrolü Projesi”, https://www.tarimorman.gov.tr/Konular/Bitkisel-Uretim/
Organik-Tarim/Projeler, Erişim Tarihi: 3 Ağustos 2023.
188
T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Organik Ada Yolunda
https://canakkale.tarimorman.gov.
Gökçeada”,
20
Aralık
2018,
tr/Sayfalar/Detay.aspx?TermStoreId=368e785b-af33-487da98d-c11d5495130b&TermSetId=e35e8db2-d9e0-4b72-b38927d5b4665130&TermId=dee008dd-101b-4eba-8ab0-bfd0c4e8bbce&UrlSuffix=358/Organik-, Erişim Tarihi: 3 Ağustos 2023.
189
“Sanayide Yeşil Dönüşümün Desteklenmesi Projesi AB’nin Yeni Büyüme
Stratejisi ‘Yeşil Mutabakat’ Ve Türkiye için Önemi”, DEİK, 2022, s.s. 65-66.
190
Göknur Şişman-Aydın, “Eko-Etiketleme ve Türkiye Çevre Etiketi”, Harran
Üniversitesi Mühendislik Dergisi, Cilt 4, Sayı 1, 2019, ss. 42-46.
191
T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Türkiye Çevre Etiketi
Sistemi”, Şubat 2022, https://kosano.org.tr/wp-content/uploads/2022/02/
TRCevreEtiketiSistemi.pdf, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022.
192
A.g.e.
193
T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Çevre Etiketi Başvuru
Ücreti ve Kullanım Bedeli”, https://cevreetiketi.csb.gov.tr/cevre-etiketimasraflari-nelerdir-i-93173, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022.
194
T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Çevre Etiketi Temel
İlkeler”, https://cevreetiketi.csb.gov.tr/temel-ilkeler-i-98948, Erişim Tarihi: 25
Eylül 2022.
195
T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Çevre Etiketi Hangi Ürün/
Hizmet Grubuna Başvurabilirim? ”, https://cevreetiketi.csb.gov.tr/hangi-urunhizmet-grubuna-basvurabilirim-i-98950, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022.
196
“Sanayide Yeşil Dönüşümün Desteklenmesi Projesi AB’nin Yeni Büyüme
Stratejisi ‘Yeşil Mutabakat’ Ve Türkiye için Önemi”, DEİK, 2022, s. 63.
98
TOB
Başkan
Yardımcısı
Tamer
KIRAN
Başkan
Yardımcısı
Öztürk
ORAN
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI YAYINLARI
Üye
Yayın No: 325
19 6 5
İKTİSADİ KALKINMA VAKFI
Esentepe Mahallesi, Harman Sokak, TOBB Plaza, No:10,
Kat:7-8, Levent, 34394, İstanbul
Tel: +90 212 270 93 00, Fax: +90 212 270 30 22
e-posta: ikv@ikv.org.tr
İKV BRÜKSEL OFİSİ
Avenue de I’Yser 5-6 1040 Brüksel/Belçika
Tel: +32 2 646 40 40, Fax: +32 2 646 95 38
e-posta: ikvnet@skynet.be
www.ikv.org.tr
1965
2024
Engin
YEŞİL
Üye
Şaban A.
KARAMEHMET
OĞLU
Üye