Academia.eduAcademia.edu

AB Tek Pazar’ında Yeşil Dönüşüm ve Türkiye

2024, İKV Yayını

Uluslararası sistem büyük bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik düzen, özellikle 2008 küresel ekonomik krizinden beri büyük bir çıkmaz içerisindedir. Dahası Çin’in son 30 yılda askerî, siyasi ve ekonomik arenadaki olağanüstü yükselişi ve Vladimir Putin dönemiyle beraber Rusya’nın agresifleşen dış politikası, mevcut sistemin bütün dinamiklerine meydan okur niteliktedir. Bu çoklu kriz ortamından en fazla etkilenen aktörlerin başında AB yer almaktadır. Nitekim AB, 2008 yılında küresel ekonominin %25’ini oluştururken, bu oran 2022 yılında %17’ye kadar gerilemiştir. Ayrıca AB’nin tarihsel olarak nüfus sahibi olduğu bölgelerde, Çin ve Rusya’nın siyasi ve ekonomik etkisi giderek artmaktadır. Jeopolitik tansiyonun hiç olmadığı kadar yükseldiği böyle bir dönemde, iklim krizi acil çözüm bekleyen bir mesele olmaya devam etmektedir. Nitekim başta Avrupa olmak üzere dünyada, aşırı sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklık, yangın, sel ve benzeri afetlerin sıklık ve şiddeti giderek artmaktadır. AB, tam bu noktada, artık işlemeyen ekonomik sistemi temelden dönüştürmek ve iklim kriziyle mücadeleyi bir üst seviyeye çıkartmak için yeni bir “yeşil ekonomik düzen” kurma sürecine girişmiştir. Bu doğrultuda AB’nin 11 Aralık 2019 tarihinde kamuoyuna duyurduğu “Avrupa Yeşil Mutabakatı”, Birliğin en büyük başarı hikâyelerinden biri olan Tek Pazar’ın bütün kurallarını ve standartlarını, sürdürebilirlik ve döngüsellik çerçevesinde temelden dönüştürecektir. AB ile 1996 yılından beri Gümrük Birliği ilişkisine sahip olan ve ihracatının %40’ından fazlasını AB ile gerçekleştiren Türkiye, potansiyel olarak Yeşil Mutabakat’ın neden olacağı büyük dönüşüm sürecinden en fazla etkilenecek ülkelerin başında yer almaktadır. Türkiye’nin Gümrük Birliği’nden kaynaklanan haklarına halel gelmemesi için ilgili süreci yakından takip etmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda 15 Temmuz 2021 tarihinde kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yayımlayan Türkiye, sürece ayak uydurmak amacıyla önemli adımlar atmaya başlamıştır. Öte yandan mevcut jeopolitik durumda, AB’nin de Türkiye’ye hem siyasi hem de ekonomik açıdan oldukça ihtiyacının olduğu bir gerçektir. Nitekim Çin’den ucuz mal ithalatına dayalı bir politikanın artık işlemeyeceğinin farkında olan AB, özellikle 18 Şubat 2021 tarihinde yayımladığı yeni ticaret stratejisinden beri, güvenilir ortaklar ile çeşitlendirilmiş yeni bir ticaret politikası arayışındadır ve tedarik zincirlerini daha yakın coğrafyasına kaydırmaya çalışmaktadır. Hâlihazırda AB ile derin ticari ilişkilere sahip olan ve AB’nin hemen yanı başında olan Türkiye, AB’nin bu amacında önemli bir ortak olabilir. Dahası Rusya-Ukrayna savaşı AB açısından Türkiye’nin bölgedeki önemini tekrardan ortaya koymuş, 22 Temmuz 2022 tarihli Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması, BM ve Türkiye’nin yoğun çabaları sayesinde imzalanmıştır. Bu yayın, AB bütünleşmesinin en önemli başarı hikâyelerinden bir olan Tek Pazar’ın, Yeşil Mutabakat kapsamındaki büyük dönüşüm sürecini analiz ediyor. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ve yeni Küresel Standart Stratejisi çerçevesinde Tek Pazar’da değişen kurallar ve standartlar incelendikten sonra, bu sürecin Türkiye üzerindeki etkileri ve Türkiye’nin sürece uyum sağlamak için attığı adımlara göz atılıyor.

İKTİSADİ KALKINMA VAKFI YAYINLARI Yayın No: 325 19 6 5 AB TEK PAZARI’NDA YEŞİL DÖNÜŞÜM VE TÜRKİYE AB TEK PAZARI’NDA YEŞİL DÖNÜŞÜM VE TÜRKİYE TOBB YÖNETİM KURULU M.Rifat HİSARCIKLIOĞLU Başkan Selçuk ÖZTÜRK S. Zeki MURZİOĞLU Ayhan ZEYTİNOĞLU Tamer KIRAN Faik YAVUZ Cengiz Sayman Üye Üye Mahmut ÖZGENER Öztürk ORAN Zeki KIVANÇ Oğuzhan A. SADIKOĞLU Davut ÇETİN Engin YEŞİL Özer MATLI Ömer Üye Üye Hakan ÜLKEN Şaban A. KARAMEHMET OĞLU Üye Mehmet BÜYÜKSİMİTCİ S. Selim KANDEMİR Başkan Yardımcısı Başkan Yardımcısı Üye Başkan Yardımcısı Üye Başkan Yardımcısı Üye Başkan Yardımcısı Üye Üye 19 65 Üye Üye Üye Üye M. Cihat LOKMANOĞLU Üye Siyasi Diyalog Toplantısının Ardından: Tehditler ve Fırsatlar Türkiye-Rusya Stratejik Ortaklığı: TürkAkım Projesi ABD’nin İran’a Yaptırımlarının İkinci Aşaması Devrede Doğrudan Yabancı Yatırımların 19 6 5 1965 2024 19 6 5 AB TEK PAZARI’NDA YEŞİL DÖNÜŞÜM VE TÜRKİYE 19 6 5 1965 2024 İktisadi Kalkınma Vakfı Yayın No: 325 Bu çalışma İktisadi Kalkınma Vakfı’ndan İKV Uzman Yardımcısı Ahmet Emre Usta tarafından hazırlanmıştır. İktisadi Kalkınma Vakfı'nın ve hazırlayanın ismi belirtilerek alıntı yapılabilir. İstanbul, Ocak 2024 İKTİSADİ KALKINMA VAKFI İKV BRÜKSEL OFİSİ Esentepe Mahallesi, Harman Sokak, Avenue de I’Yser 5-6 TOBB Plaza, No: 10, Kat: 7-8, 1040 Brüksel Levent, 34394 İstanbul / Türkiye Tel: +32 2 646 40 40 Tel: +90 212 270 93 00 Fax: +32 2 646 95 38 Fax: +90 212 270 30 22 ikvnet@skynet.be ikv@ikv.org.tr Yayın No: 325 ISBN: 978-605-7756-20-6 Yayına Hazırlık ve Baskı Anadolu Basın Merkezi www.anadolubasin.com 19 6 5 1965 2024 SUNUŞ Uluslararası sistem büyük bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ekonomik düzen, özellikle 2008 küresel ekonomik krizinden beri büyük bir çıkmaz içerisindedir. Dahası Çin’in son 30 yılda askerî, siyasi ve ekonomik arenadaki olağanüstü yükselişi ve Vladimir Putin dönemiyle beraber Rusya’nın agresifleşen dış politikası, mevcut sistemin bütün dinamiklerine meydan okur niteliktedir. Uluslararası sistemdeki çoklu kriz ortamından en fazla etkilenen aktörlerin başında AB yer almaktadır. Nitekim AB, 2008 yılında küresel ekonominin %25’ini oluştururken, bu oran 2022 yılında %17’ye kadar gerilemiştir. Ayrıca AB’nin tarihsel olarak nüfus sahibi olduğu bölgelerde, Çin ve Rusya’nın siyasi ve ekonomik etkisi giderek artmaktadır. Jeopolitik tansiyonun hiç olmadığı kadar yükseldiği böyle bir dönemde, iklim krizi acil çözüm bekleyen bir mesele olmaya devam etmektedir. Nitekim BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in dediği gibi, küresel ısınma çağı sona ermiş, artık “küresel kaynama çağı” başlamıştır. Başta Avrupa olmak üzere dünyada, aşırı sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklık, yangın, sel ve benzeri afetlerin sıklık ve şiddeti giderek artmaktadır. AB, tam bu noktada, artık işlemeyen ekonomik sistemi temelden dönüştürmek ve iklim kriziyle mücadeleyi bir üst seviyeye çıkartmak için yeni bir “yeşil ekonomik düzen” kurma sürecine girişmiştir. Bu doğrultuda AB’nin 11 Aralık 2019 tarihinde kamuoyuna duyurduğu “Avrupa Yeşil Mutabakatı”, Birliğin en büyük başarı hikâyelerinden biri olan Tek Pazar’ın bütün kurallarını ve standartlarını, sürdürebilirlik ve döngüsellik çerçevesinde temelden dönüştürecektir. Özellikle Komisyonun Yeşil Mutabakat çerçevesinde açıkladığı yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ve bu plan doğrultusunda ortaya koyduğu tüzükler, yönergeler, stratejiler ve eylem planları Tek Pazar’da serbest dolaşımda olan mallar hakkında çevrenin korunmasına hizmet eden yeni standartlar belirlemekte, var olan standartları ise değiştirmektedir. Yeşil Mutabakat’ın bir diğer ön plana çıkan unsuru olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Tek Pazar’a üçüncü ülkelerden gelecek olan mallar için yeni kurallar ortaya koyacaktır. Bu doğrultuda ilk etapta demir-çelik, çimento, alüminyum, elektrik ve gübre gibi seçili sektörlerde Tek Pazar’a girecek ürünlerin fiyatı ilgili ürünün karbon içeriği dikkate alınarak belirlenecektir. AB’nin Yeşil Mutabakat hedeflerini içeren Yeni Küresel Standart Stratejisi ise bu dönüşüm sürecinin üçüncü ülkeler tarafından benimsenmesi ve AB’nin küresel standartları belirleyici rolünü koruması amaçları doğrultusunda hazırlanmıştır. 6 İklim kriziyle mücadele, güçlü bir küresel iş birliğini gerektirmektedir. Bundan dolayı AB’nin bu savaşı tek başına kazanması mümkün değildir. Bu durumun farkında olan AB, Yeşil Mutabakat ile ortaya koyduğu iddialı dönüşüm hedeflerini büyük ticaret ortakları, komşuları ve diğer önemli uluslararası aktörlere de yaymaya çalışmaktadır. Bu noktada Türkiye’ye ayrı bir parantez açmakta fayda vardır. Nitekim AB ile 1996 yılından beri Gümrük Birliği ilişkisine sahip olan ve ihracatının %40’ından fazlasını AB ile gerçekleştiren Türkiye, potansiyel olarak Yeşil Mutabakat’ın neden olacağı büyük dönüşüm sürecinden en fazla etkilenecek ülkelerin başında yer almaktadır. Türkiye’nin Gümrük Birliği’nden kaynaklanan haklarına halel gelmemesi için ilgili süreci yakından takip etmesi gerekmektedir. Bu doğrultuda 15 Temmuz 2021 tarihinde kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yayımlayan Türkiye, sürece ayak uydurmak amacıyla hızlıca ciddi adımlar atmaya başlamıştır. Öte yandan mevcut jeopolitik durumda, AB’nin de Türkiye’ye hem siyasi hem de ekonomik açıdan oldukça ihtiyacının olduğu bir gerçektir. Nitekim Çin’den ucuz mal ithalatına dayalı bir politikanın artık işlemeyeceğinin farkında olan AB, özellikle 18 Şubat 2021 tarihinde yayımladığı yeni ticaret stratejisinden beri, güvenilir ortaklar ile çeşitlendirilmiş yeni bir ticaret politikası arayışındadır ve tedarik zincirlerini daha yakın coğrafyasına kaydırmaya çalışmaktadır. Hâlihazırda AB ile derin ticari ilişkilere sahip olan ve AB’nin hemen yanı başında olan Türkiye, AB’nin bu amacında önemli bir ortak olabilir. Dahası Rusya-Ukrayna savaşı AB açısından Türkiye’nin bölgedeki önemini tekrardan ortaya koymuş, 22 Temmuz 2022 tarihli Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması, BM ve Türkiye’nin yoğun çabaları sayesinde imzalanmıştır. Bu yayın, AB bütünleşmesinin en önemli başarı hikâyelerinden bir olan Tek Pazar’ın, Yeşil Mutabakat kapsamındaki büyük dönüşüm sürecini analiz ediyor. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ve yeni Küresel Standart Stratejisi çerçevesinde Tek Pazar’da değişen kurallar ve standartlar incelendikten sonra, bu sürecin Türkiye üzerindeki etkileri ve Türkiye’nin sürece uyum sağlamak için attığı adımlara göz atılıyor. İktisadi Kalkınma Vakfı 7 İÇİNDEKİLER SUNUŞ................................................................................................................. 6 TABLOLAR.......................................................................................................... 10 GRAFİKLER......................................................................................................... 11 KISALTMALAR.................................................................................................... 12 GİRİŞ.................................................................................................................... 14 1. AB Tek Pazarı’nın Tarihsel Geçmişi............................................................. 15 1.1. Malların Serbest Dolaşımı................................................................................. 17 1.2. Tek Pazar ve Malların Serbest Dolaşımının Temel Unsurları................. 19 1.3. Standartlar ve Standardizasyon..................................................................... 20 1.3.1. Standardizasyon Kuruluşları................................................................... 21 1.3.2. AB’de Standardizasyon ve Avrupa Standartları............................... 21 1.3.2.1. Avrupa’daki Standart Geliştirmekle Yükümlü Kurumlar 22 1.3.2.2. Yeni Yaklaşım Direktifleri........................................................... 24 1.3.2.3. CE İşareti.......................................................................................... 24 1.3.2.4. Onaylanmış Kuruluş, Uygunluk Değerlendirmesi ve Akreditasyon................................................................................................ 26 2. COVID-19 Sonrası Tek Pazar........................................................................ 27 2.1. AB’nin COVID-19 Salgını Sürecinde Aldığı Tedbirler............................... 29 3. Dönüşen Uluslararası Sitemde Tek Pazar: Yeşil Ekonomi Düzeni........ 33 3.1. Avrupa Yeşil Mutabakatı................................................................................... 35 8 3.1.1. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması......................................... 36 3.1.2. Döngüsel Ekonomi Eylem Planı............................................................ 38 3.1.2.1. Elektronikler, Bilişim ve İletişim Teknolojileri..................... 40 3.1.2.2. Piller................................................................................................... 41 3.1.2.3. Plastik............................................................................................... 44 3.1.2.4. Tekstil................................................................................................ 47 3.1.2.5. İnşaat................................................................................................ 50 3.1.2.6. Gıda, Su ve Besin Maddeleri..................................................... 52 3.2. Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü................................ 54 3.3. AB’nin Yeni Küresel Standart Stratejisi.......................................................... 55 4. Tek Pazar ve Türkiye...................................................................................... 57 4.1. Türkiye ve AB Arasında Malların Serbest Dolaşımı.................................. 57 4.1.1. Gümrük Birliği Sonrası Türkiye-AB Ticareti........................................ 64 4.2. Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Sürecine Uyumu.............................................. 66 4.2.1. Türkiye’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına Uyum Süreci......................................................................................................................... 67 4.2.2. Türkiye’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’na Uyum Süreci..... 73 4.2.3. Türkiye’nin AB’nin Tarımsal Dönüşüm Sürecine Uyumu.............. 78 4.2.4. Diğer Faaliyetler.......................................................................................... 81 5. Sonuç............................................................................................................... 83 KAYNAKÇA......................................................................................................... 85 9 TABLOLAR Tablo 1 Yürürlükte Olan Yeni Yaklaşım Direktifleri 25 Tablo 2 COVID-19 Salgınında AB’nin Büyüme Oranları 29 Tablo 3 COVID-19 Salgınında AB’deki İşsizlik Oranları 29 Tablo 4 AB, ABD ve Çin’in Dünya Ekonomisindeki Payı, (1980-2022) 34 Tablo 5 Malların Serbest Dolaşımı için Belirlenen Dört Açılış Kriteri 63 Tablo 6 Türkiye-AB Ticaret Verileri, (1996-2021, milyon $) 64 Tablo 7 Türkiye’nin İhracat Kalemleri, (1996, bin $) 65 Tablo 8 Türkiye’nin İhracat Kalemleri, (2022, bin $) 66 Tablo 9 Yeşil Mutabakat Eylem Planı İhtisas Çalışma Grupları 67 Tablo 10 Türkiye’de SKDM Çerçevesindeki Öncelikli Sektörlerinin 68 Genel Görünümü (2020) Tablo 11 Yeşil OSB Sertifikası Ön Kriterleri 75 Tablo 12 Türkiye’nin Birim Alan Başına Gübre ve İlaç Kullanımında Dünya ile 79 Karşılaştırılması 10 GRAFİKLER Grafik 1 AB İç ve Dış Ticareti (2008-2021) Grafik 2 Tek Pazar’da Farklı Sektörlerdeki İflas Beyanları (COVID -19 Dönemi) 28 Grafik 3 AB ve Çin Kaynaklı Karbon Emisyon Salınımı (1990-2020) 28 33 11 KISALTMALAR 12 AB: Avrupa Birliği (European Union) ABAD: Avrupa Birliği Adalet Divanı (Court of Justice of the European Union) ABD: Amerika Birleşik Devletleri (United States of America) AEA: Avrupa Ekonomik Alanı (European Economic Area) AP: Avrupa Parlamentosu (European Parliament) ATS: Avrupa Tek Senedi (Single European Act) BK: Birleşik Krallık (United Kingdom) BM: Birleşmiş Milletler (United Nations) CE: CE: Avrupa Normlarına Uygunluk (European Conformity) CEN: CEN: Avrupa Standartlar Komitesi (European Committee for Standardization) CENELEC: Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (European Committee for Electrotechnical Standardisation) DTÖ: Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization) EA: Avrupa Akreditasyon Birliği (European Cooperation for Accreditation) EBRD: Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (European Bank for Reconstruction and Development) EFTA: Avrupa Serbest Ticaret Birliği (European Free Trade Association) EN: Avrupa Standardı (European Standard ) ETSI: Avrupa Telekomünikasyon Standartlar Komitesi (European Telecommunications Standards Institute) Eurostat: Avrupa İstatistik Ofisi (European Statistical Office) ISO: Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı (International Standardization Organization) KOBİ: Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler SKDM: Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (Carbon Border Adjustment Mechanism) SMP: Tek Pazar Programı (Single Market Programme) TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi TOBB: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği TS: Türk Standardı TSE: Türk Standardları Enstitüsü TÜİK: Türkiye İstatistik Kurumu TÜRKAK: Türk Akreditasyon Kurumu TÜSİAD: Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği 13 GİRİŞ Uluslararası sistem büyük bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan yeni ekonomik düzen eskisi gibi işlememektedir. Devletler arasındaki jeopolitik rekabet ise hiç olmadığı kadar artmıştır. Nitekim Çin’in askerî ve ekonomik yükselişini politik arenada göstermeye başlaması ve Rusya’nın giderek agresifleşen dış politikası mevcut sisteme meydan okur niteliktedir. 2008 küresel ekonomik krizi bu süreçteki kırılma noktalarından biridir ve kriz sonrasında AB’nin dünya ekonomisindeki payı ciddi ölçüde gerilemiştir. Ayrıca AB’nin tarihsel olarak nüfus sahibi olduğu bölgelerdeki Çin ve Rusya etkisi giderek artmaktadır. Uluslararası sistemin çıkmazda olduğu bir dönemde, iklim krizi gerçeği gün geçtikçe kendisini daha fazla gösterir hâle gelmiştir. Nitekim başta Avrupa olmak üzere dünyada, aşırı sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklık, yangın, sel ve benzeri afetlerin sıklık ve şiddeti giderek artmaktadır. Ekonomik ve siyasi gücü azalan AB, bunu tersine çevirebilmek ve acil çözümler bekleyen iklim kriziyle mücadeleyi bir üst boyuta taşıyabilmek için yeni bir “yeşil ekonomik düzen” kurma arayışına girmiştir. Bu doğrultuda AB, 11 Aralık 2019 tarihinde duyurduğu “Avrupa Yeşil Mutabakatı” çerçevesinde, Tek Pazar’ın bütün kurallarını sürdürebilirlik ve döngüsellik çerçevesinde yeniden şekillendirirken, uluslararası ticaretin yapısını da dönüştürmeye çalışmaktadır. Özellikle Komisyonun Yeşil Mutabakat çerçevesinde açıkladığı yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ve bu plan doğrultusunda ortaya koyduğu tüzükler, yönergeler, stratejiler ve eylem planları Tek Pazar’da serbest dolaşımda olan mallar hakkında çevrenin korunmasına hizmet eden yeni standartlar belirlemekte, var olan standartları ise değiştirmektedir. Yeşil Mutabakat’ın bir diğer ön plana çıkan unsuru olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, Tek Pazar’a üçüncü ülkelerden gelecek olan mallar için yeni kurallar ortaya koyacaktır. Bu doğrultuda ilk etapta demir-çelik, çimento, alüminyum, elektrik ve gübre gibi seçili sektörlerde Tek Pazar’a girecek ürünlerin fiyatı ilgili ürünün karbon içeriği dikkate alınarak belirlenecektir. AB’nin Yeşil Mutabakat hedeflerini içeren Yeni Küresel Standart Stratejisi ise bu dönüşüm sürecinin üçüncü ülkeler tarafından benimsenmesi ve AB’nin küresel standartları belirleyici rolünü koruması amaçları doğrultusunda hazırlanmıştır. AB, hâlihazırda Türkiye ile ileri seviyede siyasi ve ekonomik ilişkilere sahiptir. Türkiye, bir AB aday ülkesidir, AB ile Gümrük Birliği ilişkisine sahiptir ve ticaretinin %40’ından fazlasını AB ile gerçekleştirmektedir. Öte yandan Türkiye de ikili ticari ilişkileri doğrudan etkileyeceğinden dolayı AB’nin Yeşil Mutabakat 14 çerçevesinde geçirdiği dönüşüm sürecini yakından takip etmek zorundadır. Bu doğrultuda Türkiye, 15 Temmuz 2021 tarihinde kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yayımlamış ve ilgili dönüşüm sürecine ayak uydurma amacıyla önemli adımları hızlıca atmaya başlamıştır. 1. AB Tek Pazarı’nın Tarihsel Geçmişi AB’nin temel unsurlarından biri olan Tek Pazar malların, hizmetlerin, kişilerin ve sermayenin AB Üye Devletleri arasında serbest dolaşımının sağlandığı ve iç sınırların olmadığı bir alanı ifade eder. Tek Pazar bahsi geçen dört temel serbestîye dayanan bir “Ortak Pazar” kurulmasını öngeren Roma Antlaşması’na dayanmaktadır. Nitekim Roma Antlaşması’nın ikinci maddesine göre Topluluğun görevi, “ortak bir pazarın kurulması ve Üye Devletlerin ekonomik politikalarının giderek yaklaştırılması yoluyla Topluluğun bütününde ekonomik faaliyetlerin uyumlu bir şekilde geliştirilmesini, sürekli ve dengeli bir büyümeyi, daha fazla istikrarı, yaşam standardının hızla yükselmesini ve Topluluğun bir araya getirdiği Devletler arasında daha sıkı ilişkilerin kurulmasını sağlamaktır”. 1960’lar AET’nin ekonomik olarak ileriye gittiği ve önemli başarılara imza attığı yıllardır. Nitekim 1965 yılından itibaren ortak bir tarım politikası izlenmeye başlanmış, Topluluk ülkeleri arasında oluşturulması hedeflenen gümrük birliği planlanan tarihten 18 ay önce, 1968 yılında tamamlanmış ve Fransa, Almanya ve İtalya gibi ülkelerdeki refah seviyesi hızla yükselmiştir.1 AET’nin ilk yıllarındaki başarılar, Üye Devletleri kısa bir süre içerisinde kendi aralarında ortak bir pazar oluşturulabilecekleri yönünde umutlandırmıştır. Aslında Tek Pazar’ın, Roma Antlaşması’nın sekizinci maddesi uyarınca, 12 yıllık bir süre içerisinde, 1970 yılına gelindiğinde kurulmuş olması gerekmektedir. Ancak Üye Devletler bu tarihe gelindiğinde Tek Pazar hedefine ulaşamamıştır. Bunun başlıca nedenleri; Tek Pazar’ın oluşturulmasını ve işleyişini doğrudan etkileyebilecek tüzük, yönerge veya idari düzenlemeler gibi tasarruflar için Üye Devletlerin oy birliğine gerek olması ve Komisyonun tam uyumlaştırma amacıyla Üye Devletler için aynı ve detaylı kurallar üzerinde yoğunlaşmasının Tek Pazar oluşturma sürecini yavaşlatmasıdır.2 1970’li yıllarda uluslararası arenada yaşanan krizler Üye Devletlerin ekonomilerini ve doğal olarak Tek Pazar’ın kaderini de etkilemiştir. Nitekim 1971 yılında Bretton Woods uluslararası para sisteminin çökmesi ve 1973 yılında küresel bir petrol krizinin patlak vermesi, ekonomik durgunlukların yaşanmasına neden olmuş, AET ülkeleri bunun neticesinde korumacı 15 ekonomik politikalar benimsemeye başlamıştır. Ayrıca aynı dönemlerde teknik normlar, sağlık ve güvenlik standartları, döviz kontrolleri ve bazı mesleklerde ulusal mevzuatlardaki teknik sınırlamalar, Topluluk içerisindeki serbest dolaşımı sınırlamıştır. 1980’li yılların ortalarında, gümrük birliği tamamlanmasına rağmen tarife dışı engeller varlığını sürdürmekte; kişiler, hizmetler ve sermayenin serbest dolaşımında ilerlemeler kaydedilse de bu yeterli düzeyde seyretmemekte; Üye Devletler arasındaki endüstriyel üretim standartları farklılık göstermekte ve her Üye Devlet kendi KDV oranlarını belirlemektedir.3 Ayrıca aynı dönemlerde, hızla büyüyen Japonya ve ABD karşısında Tek Pazarı’nı oluşturamamış Topluluğun rekabet gücü de gerilemektedir. Ancak “Ekonomik entegrasyon sürecinin bir bütün olarak devam edebilmesi Topluluğun, Roma Antlaşması’ndan beri hedeflediği Tek Pazar’ı oluşturması ile mümkün olacağı” da bilinen bir gerçektir.4 Bu doğrultuda Tek Pazar’ın oluşturulmasına yönelik ivme tam anlamıyla 1980’li yıllarda yakalanmıştır. Yüzleşilen sorunlar, Topluluk ülkelerini reform yapmaya iterken, bunun koordineli bir şekilde yapılmasının daha etkili olacağı görülmüştür. Özellikle 1985 yılında Komisyon Başkanı olan Jacques Delors’un, Tek Pazar’ın oluşturulması yönünde büyük bir çaba harcaması ve Topluluk ülkelerindeki liderlerin kararlı ve sonuca odaklı bir tutum sergilemesi Tek Pazar’a giden süreci kolaylaştırmıştır. Topluluk liderleri, 3-4 Aralık 1982 tarihli Kopenhag Zirve’sinde, Komisyona Tek Pazar’ın güçlendirilmesi için alınması gereken önlemleri hazırlama görevi vermiştir. 1984 yılında “İç Pazarın Birleştirilmesi Hakkında Bildirim”i (Consolidating the Internal Market) hazırlayan Komisyon, bunu, Tek Pazar’ın oluşturulmasındaki sorunlu alanların önünü açacak olan 3-4 Aralık 1982 tarihli Kopenhag Zirve’sinde sunmuştur. 29-30 Mart 1985 tarihli Brüksel Zirve’sinde ise Komisyona, 1992 yılına kadar Tek Pazar’a erişilmesi için atılması gereken adımları hazırlama görevi verilmiştir. Bu doğrultuda “İç Pazarın Tamamlanması Hakkında Beyaz Kitap”ı (Completing the Internal Market: White Paper) hazırlayan Komisyon, 28-29 Haziran 1985 tarihli Milan Zirve’sinde bunu Topluluk liderlerine sunmuştur.5 Beyaz Kitaba göre 1980 yılından itibaren 320’den fazla yönerge oluşturulacak, böylece Topluluk ülkeleri arasında mali, fiziki ve teknolojik sınırlar kaldırılacak ve nihayetinde Avrupa bütünleşmesinin en büyük hedeflerinden biri olan Tek Pazar 1992 yılında kurulacaktır.6 Beyaz Kitabın ardından, Şubat 1986 tarihinde imzalanan ve Ocak 1987’de yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi (Single European Act), Beyaz Kitabın 1992 yılı hedeflerini kesinleştirmiştir. Bu doğrultuda 1 Ocak 1993 tarihinde Tek Pazar tamamlanacaktır. Ayrıca Tek Pazar’ın oluşturulması için gerekli hukuki ve siyasi dayanağı ortaya koyan Avrupa Tek Senedi, bu hedefi güçlendirmiş ve Beyaz Kitapta öngörülen adımların kapsamını genişletmiştir.7 16 Nihayetinde 1993 yılının başına gelene dek, Topluluk ülkeleri arasındaki fiziki, teknik ve mali engelleri kaldırmayı öngören 300’e yakın yönerge çıkartılmış; malların, kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin bir engele takılmaksızın dolaşımı doğrultusunda ortaya konan düzenlemeler sonucunda, Tek Pazar, öngörüldüğü gibi 1 Ocak 1993 tarihinde tamamlanmıştır. 8,9 AB, 1993 yılından itibaren, Tek Pazar’ı daha entegre ve daha iyi işleyen bir hâle getirmek için adımlar atmıştır. Bu doğrultuda kişilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımına ilişkin önemli gelişmeler yaşanmıştır. Maastricht Antlaşması’nda diğer serbest dolaşım hükümleri gibi sermayenin de serbest dolaşımının sağlanması öngörülmüştür. C-55/94 sayılı Gebhard Davası ile ABAD, daha önce malların serbest dolaşımına ilişkin serbestliğin kısıtlanması yasağını içeren içtihadını kişiler, hizmetler ve sermayenin de serbest dolaşımına aktarmış, serbest dolaşımı “zorlaştırmaya veya daha az çekici kılmaya elverişli” önlemler Birlik hukukuna aykırı olarak sayılmıştır. Ayrıca kişilerin serbest dolaşımı ile ilgili büyük öneme sahip olan ve iç sınır kontrollerinin kaldırılmasını kapsayan Schengen Anlaşması ve Uygulama Sözleşmesi kurucu antlaşmalara dâhil edilmiştir.10 Bugün, 27 Üye Devletin yanı sıra Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) üyesi olan üç devlet İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç de AB Tek Pazar’ında yer almaktadır. Ayrıca bir AB veya AEA üyesi olmayan İsviçre de Tek Pazar’ın bir parçasıdır. 1.1. Malların Serbest Dolaşımı Malların serbest dolaşımı, AB’nin dört temel özgürlüğünden biridir ve Tek Pazar’ın oluşturulması malların serbest dolaşımı ile başlamıştır.11 Malların serbest dolaşımının sağlanması için gümrük vergisi, ithalatta ve ihracatta miktar kısıtlamaları ve buna eş etkili önlemler, tarife benzeri araçlar ve ticarette görünmez engellerin uygulanmasının yasaklanması gerekir. Ayrıca Birlik içerisinde serbestçe dolaşacak malların belirlenen standartlara uygun olarak üretilmesi, malların serbest dolaşımının sağlanmasındaki temel unsurlardan biridir.12 Malların serbest dolaşımı, AET’yi kuran Roma Antlaşması’na dayanmaktadır. Nitekim Roma Antlaşması’nın 12’nci maddesine göre Üye Devletler, aralarındaki ithalat ve ihracata yeni gümrük vergileri veya eş etkili önlemler koymaktan ve karşılıklı ticari ilişkilerinde uygulamakta oldukları vergileri yükseltmekten kaçınacak; 13’ncü maddesine göre aralarında yürürlükte olan ithalata yönelik gümrük vergilerini ve ithalata yönelik gümrük vergilerine eş etkili önlemleri aşamalı olarak kaldıracak ve 30’ncu maddesine göre ithalata ilişkin miktar kısıtlamaları ile eş etkili tüm tedbirleri yasaklayacaktır.13 17 Üye Devletler, Roma Antlaşması’nda öngörüldüğü gibi vergi indirimlerini sorunsuz bir şekilde gerçekleşmiştir. Nitekim Üye Devletler arasındaki gümrük birliği, 1 Temmuz 1968 tarihinde, planlanan tarihten 18 ay önce tamamlanmıştır. Ancak Üye Devletler, 1968 itibari ile ithalat ve ihracat üzerinde gümrük vergilerini ve miktar kısıtlamalarını kaldırsa da gümrük vergilerine ve miktar kısıtlamalarına eş etkili önlemler gibi Topluluk içi ticareti kısıtlayacak tedbirler mevcudiyetini korumaya devam etmiştir.14 Miktar kısıtlamaları kavramı genel anlamda kotaları kapsamaktadır ve bu konu üzerinde çok fazla tartışma olmayan bir meseledir. Ancak miktar kısıtlamalarına eş etkili önlemler konusunda ciddi yorum farklılıkları bulunmaktadır. Bu doğrultuda ABAD’ın yorumları malların serbest dolaşımının sağlanmasındaki itici güç olmuştur. Nitekim Tek Pazar’ın oluşturulmasına ve malların serbest dolaşımının tam olarak tesis edilmesine giden yolda Topluluk kurumlarından (yasama) ziyade ABAD süreci ilerleten aktör olmuştur.15 ABAD’ın özellikle iki önemli kararı, Üye Devletler arasında malların serbest dolaşımının sağlanması için temel niteliktedir. Miktar kısıtlamalarına eş etkili önlemler kavramını ilk defa Dassonville kararında yorumlayan ABAD, miktar kısıtlamalarına eş etkili önlemleri, “Üye Devletlerce çıkarılan ve Topluluk içi ticareti doğrudan ya da dolaylı, fiilen ya da potansiyel olarak güçleştirmeye elverişli olan tüm ticari kurallar” olarak yorumlamıştır. İlgili davadan sonra ABAD, “ithalatın maaliyetini arttıran, gecikmelere sebep olan ve zorlaştıran işlemleri; sınırdaki sistematik kontrolleri, azami ve asgari fiyat uygulamalarını miktar kısıtlamalarına eş etkili kısıtlama” kavramı çerçevesinde değerlendirmiştir. Cassis de Dijon Kararı ile de Topluluğun bir alanı ortak kurallar çerçevesinde uyumlaştırmadığı durumlarda Üye Devletlerin burada düzenleyici yetkiye sahip oldukları ancak bir Üye Devlette hukuka uygun olarak üretilmiş ve satılabilen bir malın, diğer Üye Devletlerde de pazarlanabilmesi gerektiği belirtilmiş ve bu çerçevede Tek Pazar’a “karşılıklı tanıma” ilkesi getirilmiştir.16 Gümrük birliği ve doğal olarak malların serbest dolaşımını etkileyen diğer bir önemli gelişme Tek Pazar’ın tamamlanmasıdır. 1 Temmuz 1987 tarihinde yürürlüğe giren Avrupa Tek Senedi, Üye Devletler arasında malların serbest dolaşımını kısıtlayan birçok ulusal önlemin kaldırılması da dâhil olmak üzere Tek Pazar'ın tamamlanmasını sağlayacak bir süreç başlatmıştır. Aynı dönemde, Komisyon da Üye Devletler arasındaki ticaretin önündeki engelleri ortadan kaldırmak için bir çaba içerisine girmiş ve bu mayıs 1985’te “yeni yaklaşımın” Konsey tarafından kabul edilmesi ile sonuçlanmıştır.17 Yeni yaklaşımın ön plana çıkan iki noktası vardır. Bunlardan ilki “karşılıklı tanıma ilkesi” çerçevesinde şekillenmektedir. Bu doğrultuda kural olarak hukuka uygun bir şekilde üretilen mallar, başka bir Üye Devlette, diğer 18 devletlerde piyasada olan ürünlere denk olarak tanınacaktır. Üye Devletler, ithalat edecekleri ürünlere ancak orantılılık ilkesine uygun bir şekilde ve Roma Antlaşması’ndaki istisnalar ya da kamu yararına yönelik önemli sebepler temelinde, kendi kurallarını uygulayabilecektir. Bu noktada Komisyon, AB çapında bir uyumlaştırma çabasına girişmiş, karşılıklı tanınma ilkesinin orantılılık ilkesi temelinde meşru sebepler temelinde bertaraf edildiği alanları hedef almıştır.18 Yeni yaklaşımın ikinci ön plana çıkan noktası ise bir alanın tamamen düzenlenmesi yerine Tek Pazar’da dolaşıma girecek ürünlerin sadece asli sağlık ve güvenlik gerekliliklerini karşılayıp karşılamadığını saptamak ve bunu sağlamak için standardizasyon kuruluşlarından faydalanmaktır.19 Komisyon, AB tasarruflarındaki asli gereksinimlerle uyumlu olması durumunda ilgili standardizasyon kuruluşlarının ortaya koyduğu standartları onaylamaktadır. Maastricht Antlaşması, 1 Kasım 1993 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Avrupa bütünleşmesindeki en önemli adımlardan biri olan bu anlaşma, Üye Devletler arasındaki ticaretin önündeki tüm engelleri kaldırmayı amaçlamıştır. Bu doğrultuda Üye Devletler arasındaki sistematik sınır kontrolleri ve özellikle Üye Devletler tarafından diğer Üye Devlet menşeli mallara uygulanan gümrük vergileri de dâhil olmak üzere tüm ayrımcı vergiler kaldırmıştır. Ayrıca yurt içi KDV ve özel tüketim vergileri, malların serbest dolaşımını kolaylaştırmak için kısmen uyumlu hâle getirilmiştir.20 1.2. Tek Pazar ve Malların Serbest Dolaşımının Temel Unsurları Tek Pazar içerisindeki malların serbest dolaşımının sorunsuz bir şekilde işlemesi için birtakım kurallar, prosedürler ve mekanizmalara ihtiyaç vardır. Bu doğrultuda Komisyon, Tek Pazar ve malların serbest dolaşımının temel unsurlarını aşağıdakiler olarak belirtmiştir: • Güvenlik: Tek Pazar’da piyasaya sürülen ürünler, yüksek güvenlik ve çevre koruma gerekliliklerini karşılamalıdır. Bundan dolayı ürün güvenliği malların serbest dolaşımındaki en temel unsurlardan biridir. • Standartlar: Uzlaşı ile oluşturulmuş, yetkili bir kuruluş tarafından onaylanmış, ortak ve tekrarlı kullanım için kurallar, prensipler veya faaliyetlerin özelliklerini ya da sonuçlarını belirleyen, belirli bir konu veya kapsamda en elverişli düzenlemenin elde edilmesini amaçlayan dokümanlardır. • Uygunluk Değerlendirmesi: Bir üretici, yalnızca geçerli tüm gereklilikleri karşıladığı takdirde bir ürünü AB pazarına arz edebilir. Ürün satılmadan önce uygunluk değerlendirme prosedürü gerçekleştirilir. • Akreditasyon: Avrupa uygunluk değerlendirme sistemindeki son kamu denetimi seviyesidir. Uygunluk değerlendirme kuruluşlarının 19 • • • • • görevlerini yerine getirecek teknik kapasiteye sahip olmalarının sağlanması için tasarlanmıştır. Bu doğrultuda bir kalite alt yapısı olarak nitelendirilebilecek akreditasyon, uygunluk değerlendirme kurumları tarafından yapılan çalışmaların ve bu çalışmalar neticesinde düzenledikleri kalibrasyon evrakları, deney ve muayene test raporları, ürün sertifikaları, yönetim sistemi sertifikaları ve personel evrakları gibi uygunluk onay sertifikalarının geçerliliğini ve güvenilirliğini desteklemek amacına hizmet etmektedir. 21 Onaylanmış Kuruluşlar: Onaylanmış kuruluşlar (notified bodies), belirli ürünlerin piyasaya arz edilmeden önce uygunluğunu değerlendirmek üzere AB ülkeleri tarafından atanan kurumlardır. Piyasa Gözetimi ve Denetimi: Tek Pazar’da gıda dışındaki ürünlerin Avrupalı tüketicileri ve işçileri tehlikeye atmadığını ve çevre, güvenlik ve ticarette adalet gibi diğer kamu çıkarlarının korunup korunmadığının kontrolünün sağlanmasıdır. Piyasa Gözetimi Hakkında Bilgi ve İletişim Sistemi (Information and Communication System on Market Surveillance-ICSMS): AB ve EFTA ülkelerindeki piyasa gözetim organları arasındaki iletişimi kolaylaştıran bir iletişim teknolojisi platformudur. CE İşareti: AB'de satılan ürünlerin geçerli tüm güvenlik, sağlık ve çevre koruma gerekliliklerini karşılayacak şekilde üretildiğini belirtir. Dış Sınırlar: Dünyanın en büyük ticaret bloğu olan AB pazarına üçüncü ülkelerden pek çok mal girmektedir. Üye Devletler, Tek Pazar’ın düzgün işlemesi için kendi sınırları dışından gelen ürünleri kontrol eder. 22 1.3. Standartlar ve Standardizasyon Standartlar “uzlaşı ile oluşturulmuş, yetkili bir kuruluş tarafından onaylanmış, ortak ve tekrarlı kullanım için, kurallar, prensipler veya faaliyetlerin özelliklerini ya da sonuçlarını belirleyen, belirli bir konu veya kapsamda en elverişli düzenlemenin elde edilmesini amaçlayan dokümanlardır”. Standartların uygulamaya alınması bir zorunluluk değildir, tercihe bağlıdır.23 Standardizasyon ise “mevcut ve potansiyel problemler dikkate alınarak, belirli bir konuda ortak ve tekrar eden kullanımlar için en uygun seviyede düzenin elde edilmesi amacıyla gerekli hükümlerin oluşturulması faaliyetidir”. Standardizasyon kuruluşları standart oluşturma sürecinin bel kemiğini oluşturmaktadır. Nitekim standardizasyon kuruluşları; standartların geliştirileceği ortamı oluşturma, standardizasyon için saptanmış temel ilkelere uygun bir şekilde standartları onaylama ve yayımlama yetkisine sahiptir. İlgili kurumlar mevzuatta atıf yaparak standartları zorunlu uygulamaya alabilir veya bunları zorunlu uygulamadan çıkarabilir.24 20 Standartlar ilgili olduğu alanlarda yaşanan gelişmeler, doğan ihtiyaçlar veya ortaya çıkan sorunlar nedeniyle gözden geçirilebilir veya yenilenebilir. Ayrıca etkinliğini yitiren bir standart yürürlükten kaldırılabilir veya iptal edilebilir.25 1.3.1. Standardizasyon Kuruluşları Standardizasyon kuruluşları; ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeylerde faaliyet gösterebilir. Ulusal standardizasyon kuruluşları ilgili ülkenin standardizasyon faaliyetleri ile ilgili çatı kuruluş görevindedir ve ülkedeki paydaşların uluslararası standardizasyon alanında temsil edilmesini sağlayan kanalı oluşturur. Bağlı bulunduğu ülkeye standardizasyon altyapısını sağlayan bu kuruluşlar, ayrıca ulusal standart hazırlama süreçlerini de yönetir. Türkiye’den Türk Standardları Enstitüsü (TSE), İngiltere’den British Standards Institution (BSI), ABD’den American National Standards Institute (ANSI) veya Almanya’dan Deutsches Institut für Normung (DIN) ulusal standardizasyon kuruluşlarından bazılarıdır. Bölgesel standardizasyon kuruluşları, belirli bir bölgede bulunan ülkeler veya ülke gruplarınca tanınmak üzere standardizasyon faaliyetleri yürüten kurumlardır. Uluslararası standardizasyon kuruluşları ise bir sınırlamaya maruz kalmaksızın küresel ölçekte tüm ülkelere ortak bir standardizasyon platformu sağlamaktadır.26 Bir standardizasyon kuruluşunun asli görevi, standart oluşturulmasına ihtiyaç duyulması hâlinde buna dâhil olacak paydaşları tarafsız bir şekilde bir araya getirecek ortamı oluşturmaktadır. Bu doğrultuda ilgili standardizasyon kuruluşu; standartların hazırlanışını koordine edecek, oluşan standardı şeffaf bir şekilde paydaşların görüşüne sunacak ve bunun uzlaşı sağlanacak son taslağa ulaşmasını destekleyecektir.27 1.3.2. AB’de Standardizasyon ve Avrupa Standartları Avrupa’da standardizasyonun yasal temelini 1025/2012/EU sayılı Tüzük sağlamaktadır. Standardın genel tanımı Avrupa Standartları için de geçerlidir. Ancak bir standardın Avrupa Standardı (EN) olarak değerlendirilebilmesi için Avrupa standardizasyon kuruluşlarından biri tarafından kabul edilmesi gerekmektedir.28 Prensip olarak herkes, geliştirilecek bir Avrupa Standardı için teklif sunabilir. Yeni Yaklaşım Direktifleri içerisindeki teknik spesifikasyonları niteleyen hukuki bir terim olan “uyumlaştırılmış standartlar” (harmonized standards) ise Avrupa standardizasyon kuruluşlarının, Komisyonun resmî talebi üzerine kabul ettiği Avrupa Standartları’dır. Belirtmekte fayda vardır ki uyumlaştırılmış standartlar Avrupa Standartları içerisinde ayrı bir kategori değildir.29 21 AB’de standardizasyon prosedürü aşağıdaki gibi işlemektedir: 1. Komisyon, Avrupa standardizasyon kuruluşlarına, standart hazırlanması konusunda resmî bir talepte bulunur (Avrupa Standartları’nın yaklaşık beşte biri, Komisyon tarafından Avrupa standardizasyon kuruluşlarına yapılan bir standardizasyon talebi sonrasında geliştirilmektedir), 2. Bu görevi kabul eden Avrupa standardizasyon kuruluşları bir program hazırlar, 3. Program hazırlamak ile görevli ilgili Avrupa standardizasyon kuruluşunun bünyesindeki teknik komite taslak standardı hazır hâle getirir, 4. Ulusal standardizasyon kuruluşları ve Avrupa standardizasyon kuruluşları hazırlanma sürecindeki standart hakkında ilgili paydaşların görüşlerini alır, 5. Gelen görüşleri değerlendiren teknik komite ilgili standardı ihtiyaca cevap verecek hâle getirir, 6. Ulusal standardizasyon kuruluşları taslak hâlindeki standardı Avrupa standardizasyon kuruluşları bünyesinde oylamaya sunar, 7. Oylamanın ardından ulusal standardizasyon kuruluşları ilgili standardı onaylar, 8. Onaylanan standart Avrupa standardizasyon kuruluşları tarafından Komisyona iletilir, 9. İlgili standart Komisyon tarafından yayımlanır, 10. Ulusal standardizasyon kuruluşları ortaya çıkan Avrupa Standardını ulusal sistemlerine aktarır, 11. Nihayetinde ulusal yetkililer standardı ulusal standart olarak yayımlar.30 1.3.2.1. Avrupa’daki Standart Geliştirmekle Yükümlü Kurumlar Avrupa Standartlar Komitesi (European Committee for Standardization - CEN), Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi (European Committee for Electrotechnical Standardisation - CENELEC) ve Avrupa Telekomünikasyon Standartları Komitesi (European Telecommunications Standards Institute - ETSI) Avrupa standardizasyonun başlıca aktörleridir ve Komisyonunun talebi doğrultusunda sadece bu kurumlar standardizasyon konusu üzerinde çalışmalar yapabilir. Bu yetki, ilgili üç kuruma, 1025/2012 sayılı Tüzük ile resmî olarak verilmiştir. • 22 Avrupa Standartlar Komitesi: 1950’li yılların ortalarında, uluslararası ticaret hacminin artması, teknolojideki ilerlemeler ve daha gelişmiş malların piyasaya sürülmeye başlaması gibi faktörler uluslararası ve bölgesel standardizasyon çalışmalarına yönelik ihtiyacı arttırmıştır. CEN, böyle bir dönemde, AET içerisinde malların serbest dolaşımının sağlanması için bölgesel standardizasyona ihtiyaç duyulması sonucunda, altı AET ve yedi EFTA ülkesi tarafından 1961 yılında kurulmuştur.31 CEN, 34 Avrupa ülkesinin ulusal standardizasyon kuruluşlarını bir araya getirmektedir. Çeşitli ürün, malzeme, hizmet ve süreçlerle ilgili Avrupa Standartlarının ve diğer teknik belgelerin geliştirilmesi için bir platform sağlar. Hava ve uzay, kimyasallar, inşaat, tüketici ürünleri, savunma ve güvenlik, sağlık ve güvenlik, enerji, çevre, gıda ve yem, sağlık, bilişim ve iletişim teknolojileri, makine, malzeme, basınçlı ekipman, hizmetler, ulaşım ve ambalaj dâhil olmak üzere çok çeşitli alan ve sektörlerle ilgili standardizasyon faaliyetlerini desteklemektedir.32 • Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi: 1973 yılında, eski iki Avrupa kuruluşu olan CENEL ve CENELCOM’un birleştirilmesi ile kurulan Avrupa Elektroteknik Standardizasyon Komitesi, kâr amacı gütmeyen teknik bir kuruluştur. CENELEC, elektrik, elektronik ve elektromanyetizma konularını kapsayan elektroteknik mühendislik alanındaki standardizasyondan sorumludur. 34 Avrupa ülkesinin Ulusal Elektroteknik Komitelerini bir araya getirir. CENELEC tarafından hazırlanan gönüllü standartlar, ülkeler arasındaki ticareti kolaylaştırmaya, uyum maliyetlerini düşürmeye ve Tek Pazar’ın gelişimini desteklemeye yardımcı olma amacı taşımaktadır.33 CENELEC; elektromanyetik uyumluluk, akümülatörler, primer hücreler ve piller, yalıtılmış tel ve kablo, elektronik, elektromekanik ve elektroteknik malzemeler, elektrik motorları ve transformatörler, aydınlatma ekipmanları ve elektrik lambaları, düşük gerilimli elektrik tesisatları, elektrikli araçlar demiryolları, akıllı şebeke, akıllı ölçüm, güneş enerjisi sistemleri ve bunun gibi birçok alan ve sektörle ilgili standardizasyon faaliyetlerini desteklemektedir.34 • Avrupa Telekomünikasyon Standartlar Komitesi: ETSI, Komisyonunun önerisine karşılık olarak, 1988 yılında Posta ve Telekomünikasyon İdareleri Avrupa Konferansı (European Conference of Postal and Telecommunications Administrations - CEPT) tarafından kurulmuştur. Bilişim ve iletişim teknolojileri ile ilgili alanlarda temel standartlar oluşturan ve geliştiren bir Avrupa standardizasyon kuruluşudur. Bu standartlar telekomünikasyon, radyo ve televizyon ile elektronik haberleşme şebekeleri ve hizmetlerini kapsamaktadır.35 ETSI, 60'tan fazla ülkeden 900'ün üzerinde üye kuruluşa sahiptir. Üyeler, büyük ve küçük özel şirketler, araştırma kuruluşları, akademi, hükümet ve kamu kuruluşlarından oluşmaktadır. ETSI, üyelerine, küresel bilgi ve iletişim teknolojilerindeki en güncel bilgilere erişim imkânı, standartların geliştirilmesine doğrudan katılım fırsatı ve ortaya koyulan standardı erken benimseyerek bu alanda rekabet etme avantajı gibi imkânlar vermektedir.36 23 Başlangıçta Avrupa’nın ihtiyaçlarına cevap vermek üzere kurulan ETSI, zaman içerisinde daha küresel bir bakış açısına sahip olmuştur ve günümüzde ETSI standartları tüm dünyada kullanılmaktadır. • Avrupa Standardizasyonunda Yer Alan Diğer Paydaşlar: AB ve EFTA ülkelerinin ulusal standardizasyon kuruluşlarının yanı sıra çevre ile ilgili konularda Standartlar Üzerine Çevre Koalisyonu (ECOS); tüketici ile ilgili konularda ANEC; sendika ile ilgili konularda Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC); küçük ve orta ölçekli işletmelerin temsili ile ilgili konularda Small Business Standards, Avrupa standardizasyonunda yer alan diğer paydaşlar olarak karşımıza çıkmaktadır.37 1.3.2.2. Yeni Yaklaşım Direktifleri Tek Pazar’ın ana unsurlarından biri olan malların serbest dolaşımının tam olarak sağlanabilmesi için AB ülkeleri arasındaki ticaretin önünde bulunan engellerin kaldırılması, karşılıklı tanıma ve teknik uyumlaştırmaya ihtiyaç vardır. AB’de teknik mevzuat alanında uyum çalışmaları 1960’lı yıllarda başlamıştır. Bu doğrultuda 1969 yılında, mevzuat düzeyindeki teknik kurallar ile bunlarla aynı etkiye sahip standartların hepsinin uyumlaştırılmasını içeren “klasik yaklaşım” ortaya koyulmuştur.38 Uyumlaştırma konusunda istediği faydayı alamayan AB, ilerleyen süreçte çok detaylı ve karmaşık yapısından dolayı üreticileri zorlayan klasik yaklaşımı terk etmiştir. Teknik uyum ve standartlara yeni bir yaklaşıma ilişkin 7 Mayıs 1985 tarihli Konsey Kararı ile teknik detayı çok daha az olan ve üretilen malların mal gruplarına göre uyması gereken genel kuralları belirleyen Yeni Yaklaşım Direktiflerini getirmiştir. Yeni Yaklaşım Direktifleri, Üye Devletler arasındaki yasal farklılıkları azaltarak ticaretin önündeki teknik engelleri kaldırmayı amaçlamakta ve sağlık, güvenlik, tüketici ve çevrenin korunması konusunda temel gereklilikleri tanımlamaktadır.39 1.3.2.3. CE İşareti AB’nin Yeni Yaklaşım politikası, Tek Pazar içerisinde dolaşımda olan mallara “CE işareti” taşıma zorunluluğu getirmiştir. “European Conformity”nin baş harflerinden oluşan CE işaretinin anlamı “Avrupa’ya Uygunluk”tur.40 CE İşareti, bir ürün veya ürün grubunun AB’nin sağlık, güvenlik, tüketicinin korunması ve çevre için saptadığı kurallara uygun olduğunu, ilgili yönergelerde belirlenen tüm şartlara uygun bir şekilde üretildiğini ve kontrol edildiğini gösterir.41 Bir ürünün asgari kalite gerekliliklerini karşıladığını gösteren CE işareti, bir kalite markası veya garanti belgesi değildir.42 24 Üye Devletlerde piyasaya sürülecek olan ve Tablo 1’de yer alan Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamındaki ürünlerde, CE işaretinin olması bir zorunluluktur. Bu doğrultuda CE işareti, serbest dolaşıma girecek mallar için bir çeşit pasaport görevi görmektedir. 43 Tablo 1: Yürürlükte Olan Yeni Yaklaşım Direktifleri İlgili Direktifin Adı İlgili Direktifin Numarası Telsiz Ekipmanları Yönergesi (RED) Düşük Voltaj Yönergesi (LVD) Elektromanyetik Uyumluluk Yönergesi (EMC) Tıbbi Cihazlar Yönergesi (MDD) Aktif İmplante Edilebilir Cihazlar Yönergesi (AIMD) In Vitro Diyagnostik Tıbbi Cihazlar Yönergesi (INVMD) Makina Yönergesi (MD) Bazı Tehlikeli Maddelerin Kullanımının Kısıtlanması Yönergesi (RoHS) Elektrikli ve Elektronik Aletler Atık Yönergesi (WEEE) Piller Yönergesi (BATTERY) Potansiyel Olarak Patlayıcı Ortamlar için Donanım Yönergesi (ATEX) Enerji ile İlgili Ürünler için Ekodizayn Gereksinimleri Yönergesi (ECODESIGN) Enerjiyle İlgili Ürünlerin Etiketlenmesi Hakkında Yönerge (LERP) Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönergesi (WASTE) Genel Ürün Güvenliği Yönergesi (GPSD) Kişisel Koruyucu Ekipmanlar Yönergesi (PPE) Oyuncak Güvenliği Yönergesi (TOY) Sivil Kullanım için Patlayıcı Maddeler Yönergesi (ECU) Piroteknik Maddeler Yönergesi (PTA) Ölçüm Aletleri Yönergesi (MID) Otomatik Olmayan Tartı Aletleri Yönergesi (NAWI) Teleferik Tesisleri Yönergesi (CWI) Asansörler ve Asansörler İçin Güvenlik Bileşenleri Yönergesi (LIFTS) Basit Basınçlı Kaplar Yönergesi (SPVD) 2014/53/EU 2014/35/EU 2014/30/EU 2007/47/EC 90/38/EEC 98/79/EC 2006/42/EC 2006/42/EC 2012/19/EU 2006/66/EC 2014/34/EU 2009/125/EC 2010/30/EU 2015/720 2001/95/EC 2016/425/EU 2009/48/EC 2014/28/EU 2013/29/EU 2014/32/EU 2014/31/EU 2016/424 2014/33/EU 2014/29/EU Kaynak: Science Laboratory & Certification44 Üreticiler, üretilen ürünlerin CE işaretli bir şekilde piyasaya sürülmesinden sorumludur. Ancak eğer üretici veya üreticinin yetkili temsilci AB içerisinde değilse, ithalatçı taraf ithal ettiği ürünlerin AB normlarını karşıladığını garanti etmekle yükümlüdür. Genellikle düşük risk arz eden ve/veya arz ettikleri riskin tespitinin görece kolay olduğu bir kısım ürün grupları için direktifin genel gerekliliklerine uygunluk, imalatçının kendisi, kendi test imkânları veya herhangi bir kuruluşun imkânları kullanılarak doğrulabilmektedir. Ancak kamu 25 yararına yüksek risk teşkil ettiği kabul edilen basınçlı kaplar, asansörler ve bazı takım tezgâhları gibi ürünlerin NANDO internet sitesinde yer alan yetkili ve onaylanmış belgelendirme ve test kuruluşları tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. 45 1.3.2.4. Onaylanmış Akreditasyon Kuruluş, Uygunluk Değerlendirmesi ve “Uygunluk değerlendirmesi bir ürün, proses, hizmet, sistem, kişi veya kuruluşa ilişkin belirli şartların yerine getirilip getirilmediğini gösteren süreci belirtirken, uygunluk değerlendirme kuruluşu; kalibrasyon, deney, belgelendirme, muayene, doğrulama, referans malzeme üretimi ve yeterlilik deneyi sağlama dâhil olmak üzere bahsi geçen uygunluk değerlendirme faaliyetini gerçekleştiren kuruluşları tanımlar”. 46 Onaylanmış kuruluş (notified body) ise uygunluk değerlendirme kuruluşları arasında özel bir kategoridir, bir veya birden fazla teknik düzenleme çerçevesinde Üye Devletler tarafından belirlenir ve Komisyona bildirilir. Komisyon tarafından detaylı inceleme yapıldıktan sonra uygun bulunması hâlinde bu kuruluşlara onaylanmış kuruluş statüsü verilir. Ayrıca bu kuruluşlar AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanır. Üye Devletlerde faaliyet gösteren bütün onaylanmış kuruluşlara NANDO Web Sitesi’nden ulaşılabilir. 47 “Akreditasyon; laboratuvarların, belgelendirme ve muayene kuruluşlarının, belirlenen teknik kriterlere göre faaliyet gösterdiğinin bağımsız ve tarafsız bir kuruluş tarafından onaylanması ve düzenli aralıklarla denetlenmesi” faaliyetidir. Bir başka deyişle akreditasyon, uygunluk değerlendirme kuruluşlarının yeterliliklerinin tasdik edilmesi olarak da tanımlanabilir. 48 Akreditasyondan söz edilebilmesi için belirli bir uygunluk değerlendirme faaliyeti yürüten akredite edilmiş, piyasaya arz edilmeden önce ilgili ürünü test edecek ve uygunluğunu tasdik edecek bir uygunluk değerlendirme kuruşunun yani onaylanmış kuruluşun bulunması gerekmektedir. Akreditasyon alanında ilk kez yasal bir çerçeve sunan 765/2008/EC sayılı Tüzük, hem ulusal hem de AB düzeyinde kapsamlı bir temel oluşturmakta, Tek Pazar’daki malların serbest dolaşımını desteklemekte, kuralları ve prosedürleri belirlemekte ve uygunluk değerlendirme zincirinde son kamu kontrolünü oluşturarak ürün güvenliğini sağlamada önemli bir unsur olarak ön plana çıkmaktadır. 49 26 Bir kamu otoritesi faaliyeti olarak yürütülen akreditasyon, kâr amacı gütmeyen bir faaliyettir. Her Üye Devlet, tek bir ulusal akreditasyon kurumu atayabilir ve atanan ulusal akreditasyon kuruluşunun görev ve sorumlulukları diğer ulusal kuruluşların göreve ve sorumluluklarından açıkça ayırt edilebilir durumda olmalıdır. Üye Devletler, şeffaflığın sağlanması için hangi ulusal akreditasyon kurumunu yetkilendirmek istediğini Komisyona ve diğer üyelere bildirmelidir. AB içerisindeki ulusal akreditasyon kurumları sadece kendi ülkesinin topraklarında faaliyet gösterebilir ve bu kurumlar diğer akreditasyon kurumlarıyla rekabet edemez. 50 Ulusal akreditasyon kuruluşları faaliyetlerini yürütürken paydaş temsili, iç kontrol ve iç yönetim açısından belirli şartları yerine getirmekle yükümlüdür ve bu kuruluşların bütün faaliyetleri halka açık olmak zorundadır. Ayrıca bu kuruluşların faaliyetlerini sürdürmek için yeterli kaynağa sahip olması gerekmektedir. Bu noktada Üye Devletlerin görevi, ulusal akreditasyon kuruluşlarının, Tüzük’te belirtilen şartları sürekli olarak yerine getirmelerini ve gerekli önlemleri almalarını sağlamaktır. 51 Ulusal Avrupa akreditasyon kurumlarının bölgesel organizasyonu Avrupa Akreditasyon Birliği’dir (EA). EA, 765/2008/EC sayılı Tüzük’ün uygulanmasında çok kritik bir role sahiptir. Ulusal akreditasyon kuruluşlarının sistemleri, iç yapıları ve prosedürleri her dört yılda bir “eş değerlendirme”ye tabi tutulmaktadır ve EA’nın en önemli görevlerinden biri, ulusal akreditasyon kuruluşlarının uluslararası standartlara uygun olarak eşdeğer incelemeye tabi tutulmasını sağlamaktır. Ulusal akreditasyon kuruluşu, başarılı bir eş değer inceleme sonucunda EA ile karşılık tanıma anlaşması imzalayabilir veya mevcut olan anlaşmanın uzatılmasını sağlayabilir. İmzacı taraflar EA Çok Taraflı Anlaşması (MLA) gereğince birbirlerinin akreditasyon sistemlerinin eşdeğerliliğini ve akredite edilmiş uygunluk değerlendirme kuruluşları tarafından verilen onayların eşitliğini tanımak ile yükümlüdür. 52 2. COVID-19 Sonrası Tek Pazar COVID-19 salgını AB’nin en önemli başarı hikâyelerinden biri olsa da Tek Pazar’ın ani ve büyük krizlere karşı hâlen savunmasız olduğunu göstermiştir. Sınırların kapanması ve birbirine entegre olmuş değer zincirlerindeki kırılmalar Tek Pazar’daki aksaklıkları gözler önüne sermiş ve vatandaşlar ve işletmeler bundan derinden etkilenmiştir. Grafik 1’de görülebileceği gibi pandeminin ilk şoku AB’nin iç ticaretini dış ticaretinden daha kötü vurmuştur. 27 Grafik 1: AB İç ve Dış Ticareti (2008-2021) Kaynak: Avrupa Komisyonu53 COVID-19'un getirdiği kriz ortamının Tek Pazar’daki farklı sektörlerde farklı sonuçlar doğurmuştur. Grafik 2’de verilen farklı sektörlerdeki iflas beyanları bunu açıkça gösterir niteliktedir. Kriz sürecinde sanayi diğer sektörlere kıyasla daha iyi durumda seyretmiştir. Ancak özellikle konaklama ve yemek hizmetlerindeki iflas sayılarında önemli bir artış yaşanırken, depolama ve taşıma hizmetleri dalgalı bir grafik çizmiştir. Grafik 2: Tek Pazar’da Farklı Sektörlerdeki İflas Beyanları (COVID - 19 Dönemi) Kaynak: Avrupa Komisyonu54 AB, 2020 yılının ikinci çeyreğinde, bir önceki çeyreğe göre %11,3; bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %13,7 küçülmüştür. AB GSYİH’sinin 2020 yılındaki ortalama daralması %5,7 olmakla beraber; en fazla ekonomik küçülmenin yaşandığı Üye Devletler sırasıyla, İspanya (%11,3), Yunanistan (%9), İtalya (%8,9), Malta (%8,6) ve Hırvatistan’dır (%8,5). 28 Tablo 2: COVID-19 Salgınında AB’nin Büyüme Oranları 2019 2020 2020 2020 2020 2021 2021 2021 4. 1. 2. 3. 4. 1. 2. 3. Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Önceki Çeyreğe Göre Değişim (%) Önceki Yılın Aynı Dönemine Göre Değişim (%) 0 -3,1 -11,3 11,7 -0,2 0 2,1 2,1 1,4 -2,5 -13,7 -3,9 -4,1 -1,1 13,8 4,1 Kaynak: Eurostat COVID-19 salgınının AB ekonomisinde etkilediği bir diğer alan ise iş gücü piyasasıdır. Nitekim 2019’un dördüncü çeyreğinde %6,7 olan işsizlik oranı, COVID-19 salgınının ekonomik etkilerinin yoğun bir şekilde hissedildiği 2020’nin üçüncü çeyreğinde %7,7’ye ulaşmıştır. 2020 yılında, AB’deki ortalama işsizlik oranı %7,2 olurken; en fazla işsizlik sırasıyla Yunanistan (%17,7), İspanya (%15,5), İtalya (%9,3), Litvanya (%8,7) ve İsveç’te (%8,6) gerçekleşmiştir. Salgın, hâlihazırda yüksek bir seviyede olan genç işsizliğini de oldukça olumsuz etkilemiştir. 2019’un dördüncü çeyreğinde %15,4 olan genç işsizliği, 2020’nin üçüncü çeyreğinde 18,8’e kadar yükselmiştir. 2020’de, AB’deki ortalama genç işsizliği %17,5 olurken; en fazla genç işsizliği sırasıyla İspanya (%38,4), Yunanistan (%38,4), İtalya (%29,9), İsveç (%23,5) ve Portekiz’de (%22,9) yaşanmıştır. Tablo 3: COVID-19 Salgınında AB’deki İşsizlik Oranları 2019 2020 2020 2020 2020 2021 2021 2021 4. 1. 2. 3. 4. 1. 2. 3. Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Çeyrek Toplam İşsizlik (%) Genç İşsizlik (%) 6,7 6,6 7 7,7 7,5 7,5 7,3 6,8 15,4 15,6 15,5 17,5 18,8 18,1 18,3 17,5 Kaynak: Eurostat 2.1. AB’nin COVID-19 Salgını Sürecinde Aldığı Tedbirler COVID-19 salgını, AB’nin ekonomik zayıflıklarını göstermiş ve Tek Pazar’ın kırılganlığını gözler önüne sermiştir. Bu süreçten dersler çıkartan Birlik, Tek Pazar’ı daha dayanıklı hâle getirmek, tüm potansiyeli ile işlemesine yardımcı olmak ve Avrupa’nın salgın sürecince ve salgın sonrasında toparlanmasına katkıda bulunmak için AB düzeyinde daha önce eşi benzeri görülmemiş ekonomik ve mali tedbirler almaya başlamıştır. 29 COVID-19 salgınının ekonomik sonuçları, Üye Devletler arasındaki mali koordinasyonu sağlamak için tasarlanmış kurallar bütünü olan İstikrar ve Büyüme Paktı’nın gerekliliklerinin yerine getirilmesini oldukça zorlaştırmıştır. Bu doğrultuda AB Maliye Bakanları, Mart 2020’de, mali çerçevenin genel “kaçış hükmü”nü uygulamaya koyma kararı alarak, COVID-19 salgınına karşı tüm ekonomik tedbirlerin hayata geçirilmesi için gerekli mali esnekliği sağlamıştır.55 Ayrıca Komisyon, AB’nin devlet yardımları kurallarını esnetmek amacıyla, Mart 2020’den Haziran 2022’ye kadar yürürlükte kalacak olan “Devlet Yardımı Geçici Çerçevesi”ni kabul etmiştir. Bu tarihler arasında onaylanan toplam devlet yardımları yaklaşık 3,2 trilyon avro olmuştur. 56 AB liderleri, 21 Temmuz 2020 tarihinde, AB’nin 2021-2027 dönemini kapsayan 1 trilyon 210 milyar avroluk yeni Çok Yıllı Mali Çerçevesi (ÇYMÇ) ile COVID-19 salgınının neden olduğu ekonomik hasarı onarmayı ve Tek Pazar’ı daha yeşil, daha dijital ve daha dirençli bir hâle getirmeyi amaçlayan 806 milyar 9 milyon avroluk “YeniNesilAB” (NextGenerationEU) toparlanma fonunu birleştiren, kapsamlı bir paket üzerinde anlaşmaya varmıştır. YeniNesilAB’nin merkezinde, AB üye ülkelerindeki reform ve yatırımları desteklemek için hibe ve kredi sağlamaya yönelik “Kurtarma ve Dayanıklılık Aracı” (Recovery and Resilience Facility) yer almaktadır. 57 Avro Grubu, 9 Nisan 2020 tarihinde, COVID-19 salgınından etkilenen işçileri, şirketleri ve Üye Devletleri desteklemek üzere 540 milyar avroluk üçlü güvenlik ağı paketini ortaya koymuştur. Bu doğrultuda AB, 22 Eylül 2020 tarihinde, istihdamın korunmasına yönelik kamu harcamalarındaki ani artışları karşılamak ve işsizlik risklerini azaltmak için Üye Devletlere uygun koşullarda kredilerin verilmesini öngören “SURE” mekanizmasını oluşturmuştur. 14 Aralık 2022 tarihindeki son ödemeyle birlikte mekanizma devre dışı bırakılmış ve AB geçen süre zarfında Üye Devletlere toplam 98 milyar 4 milyon avroluk bir kredi sağlamıştır.58 Avrupa Yatırım Bankası Grubu, 26 Mayıs 2020 tarihinde, AB içerisinde COVID-19 salgınından etkilenen KOBİ’lere yönelik 200 milyar avroya yakın bir kredi sağlanmasını öngören “Pan-Avrupa Garanti Fonu”nu oluşturmuştur. Ayrıca AB Maliye Bakanları, 23 Nisan 2020 tarihinde, Avro Alanı’ndaki Üye Devletleri’nin GSYİH'lerinin %2'sine kadar yardım talep etmelerine olanak tanıyacak olan bir “Pandemi Kriz Desteği” mekanizmasının oluşturması konusunda anlaşmaya varmıştır.59 28 Nisan 2021 tarihine gelindiğinde, Tek Pazar'daki yönetişimi ve işleyişi güçlendirmeyi, COVID-19 sonrasında ekonomik toparlanmayı hızlandırmayı ve daha önce ayrı ayrı finanse edilen çok çeşitli faaliyetleri tek bir mekanizma altında birleştirmeyi amaçlayan Tek Pazar Programı (Single Market Programme-SMP) kabul edilmiştir. 2021-2027 dönemini kapsayan ve 4,2 milyar avro bütçeye sahip olan Tek Pazar Programı’nın hedefleri aşağıdaki gibidir: 30 • Daha Etkili Bir Tek Pazar Tek Pazar Programı, finansal hizmetler, kara para aklamanın önlenmesi ve sermayenin serbest dolaşımı da dâhil olmak üzere mal ve hizmetler için daha iyi işleyen bir Tek Pazar’ı sağlamayı amaçlamaktadır. Vatandaşlar ve şirketler için çevrimiçi idare hizmeti sağlayacak olan Senin Avrupan (Your Europe) platformu; AB hukukunun uygulamasında yer alan makamlar arasında bilgi alışverişinin sağlanması için İç Pazar Bilgi Sistemi (Internal Market Information System); başka bir AB ülkesinde bulunan kamu yetkilileri tarafından AB vatandaşları ve işletmelerinin AB’den kaynaklanan haklarının ihlal edilmesi durumunda onlara yardımcı olacak SOLVIT ağı ve kara para aklamaya karşı sınır ötesi mücadeleyi kolaylaştırmak için AB ülkelerindeki mali istihbarat birimlerini birbirine bağlayan bir sistem olan FIU.net, daha etkili bir Tek Pazar’ın gerçekleştirilmesinde kullanılacak araçlar olarak belirlenmiştir.60 • Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelere Destek Tek Pazar Programı özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere çeşitli şekillerde destek sağlayacak ve bu işletmelerin rekabet gücünü arttıracaktır. Program kapsamında KOBİ’lerin piyasa erişimi kolaylaştırılacak, girişimcilik ve girişimcilik becerilerinin kazanılması teşvik edilecektir. KOBİ’lere uluslararası alanda nasıl inovasyon yapacakları ve büyüyecekleri konusunda tavsiyeler sağlayacak olan Avrupa İşletmeler Ağı (Enterprise Europe Network), AB düzeyinde ve ulusal düzeyde KOBİ dostu politika oluşturmasını teşvik edecek olan KOBİ Temsilci Ağı (SME Envoy Network) ve Genç Girişimciler için Erasmus (Erasmus for Young Entrepreneurs), Program kapsamında KOBİ’lere destek olmak için kullanılacak araçlardan bazılarıdır.61 • Gıda Güvenliği Komisyon, gıda zinciri boyunca insan, hayvan ve bitki sağlığını korumayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda Tek Pazar Programı, hayvan hastalıklarının ve bitki zararlılarının önlenmesine, kontrol altına alınmasına ve ortadan kaldırılmasına yardımcı olacak, sürdürülebilir gıda üretimi ve tüketimini destekleyecek, hayvan refahının iyileştirilmesine yardımcı olacak ve gıda güvenliğindeki resmî kontrollerin etkinliğini, verimliliğini ve güvenilirliğini artırmaya yönelik adımlar atacaktır.62 Gıda zincirinde halk sağlığını etkileyecek riskler tespit edilmesi durumunda hızlı bir tepki verilmesini sağlama amacı olan Gıda ve Yem İçin Hızlı Alarm Sistemi (Rapid Alert System for Food and Feed – RASFF); gıda ve yem, hayvan sağlığı ve refahı ile bitki sağlığı alanlarındaki yetkili makamlar için eğitim verilmesi ve ilgili konuda acil durum önlemlerinin finanse edilmesi, Program kapsamında gıda güvenliğinin sağlanması için kullanılacak araçlar ve eylemler olarak ön plana çıkmaktadır.63 31 • Tüketicinin Korunması Tek Pazar Programı kapsamındaki eylemler, finansal hizmetler de dâhil olmak üzere Avrupalı tüketicilerin çıkarlarını destekleyecek niteliktedir. Her AB ülkesinde tüketici haklarına saygı gösterilmesi, bunun uygulanması ve tüketicinin politika oluşturma sürecindeki rolünün güçlendirilmesi Tek Pazar Programı’nın amaçlarındandır. Çevrimiçi alışveriş yapan tüketicilere yardımcı olma amacı olan Avrupa Çevrimiçi Anlaşmazlık Çözümü (Online Dispute Resolution – ODR) platformu, tüketicilerin anlaşmazlıkları mahkeme dışında çözmelerine olanak sağlayan Alternatif Anlaşmazlık Çözümü (Alternative Dispute Resolution - ADR), AB çapında yasa dışı uygulamalarla mücadele için bir tüketici koruma iş birliği ağının kurulması, Güvenlik Kapısı (Safety Gate) kapsamında gıda dışında olan tehlikeli ürünler için AB hızlı uyarı sistemi geliştirilmesi, tüketicilerin haklarını kullanmalarına ve tazminat mekanizmalarına erişim sağlamalarına yardımcı olma amacı olan Avrupa tüketici merkezleri ve Finansal hizmet kullanıcılarının ve küçük yatırımcıların görüşlerini temsil eden iki Avrupa kuruluşuna hibe verilmesi, Tek Pazar Programı’nın tüketicinin korunması için kullanacağı araçlar ve atacağı adımlardan bazılarıdır.64 • Etkili Avrupa Standartları Tek Pazar Programı, Avrupa çapında standartlar geliştiren kuruluşlara mali destek sağlayacaktır. Ayrıca denetim, finansal ve finansal olmayan raporlama standartları geliştiren hem Avrupa hem de uluslararası kuruluşlar da bu desteğin kapsamında olacaktır. Bu bağlamda Komisyon ve Avrupa standardizasyon kuruluşları arasında ortak girişimler ve eylem planları aracılığıyla iş birliği geliştirilecek; Avrupa standardizasyon kuruluşlarına, KOBİ’leri temsil eden kuruluşlara ve standardizasyon faaliyetlerinde bulunan diğer toplumsal paydaşlara “çerçeve ortaklık anlaşmaları” (framework partnership agreements) kapsamında hibe verilecektir. Ayrıca denetim, finansal ve finansal olmayan raporlama standartları geliştiren üç kuruluş da hibe desteğinden yararlanacaktır.65 • Yüksek kaliteli Avrupa istatistikleri Tek Pazar Programı, Avrupa İstatistik Sistemi tarafından daha kaliteli Avrupa istatistiklerinin zamanında, tarafsız ve uygun maliyetli bir şekilde geliştirilmesi ve paylaşılması için mali destek sağlamayı amaçlamaktadır. AB İstatistik Ofisi (Eurostat), ulusal istatistik kurumları ve diğer ulusal istatistik otoriteleri arasında daha ileri seviyede ortaklık kurulması; çoklu veri kaynakları, gelişmiş veri analitiği yöntemleri, akıllı sistemler ve dijital teknolojiler kullanılarak Avrupa istatistiklerinin geliştirilmesi ve AB'nin ekonomik, sosyal, çevresel ve bölgesel durumunu takip etmek ve Avrupa istatistiklerinin karşılaştırılabilirliğini ve kalitesini iyileştirmek için finansman sağlanması bu amacı gerçekleştirmek için atılacak adımlardandır.66 32 3. Dönüşen Uluslararası Sitemde Tek Pazar: Yeşil Ekonomi Düzeni İklim krizinin alarm verdiği bir gerçektir. Nitekim başta Avrupa olmak üzere dünyada, aşırı sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklık, yangın, sel ve benzeri afetlerin sıklık ve şiddeti giderek artmaktadır. AB, bu krizin başlıca sorumlularından biridir. Ancak bu konudaki sorumluluğunu kabul eden AB, 1990’lı yıllardan beri iklim kriziyle mücadelede konusunda önemli adımlar atmaktadır. Nitekim AB kaynaklı karbon emisyonu 1990-2020 yılları arasında %31 azalmıştır. AB’nin küresel karbon emisyonundaki payı ise 1990 yılında %17’den, 2020’de %7’ye gerilemiştir. Ancak burada Çin’e ayrı bir parantez açmak gerekmektedir. Nitekim Çin’in karbon emisyonu 1990-2020 yılları arasında %400’den fazla artmış, küresel karbon emisyonundaki payı ise %10’dan %33’e yükselmiştir. Özellikle Çin’in DTÖ’ye girdiği yıl olan 2001’den 2020 yılına kadar Çin’den ithalatı yaklaşık altı kat artan AB’nin, aslında dolaylı yoldan Çin’in artan karbon salınımına katkı yaptığı söylenebilir. Grafik 3, Çin’in DTÖ’ye girişinden sonra artan karbon emisyon salınımını açıkça ortaya koymaktadır. Grafik 3: AB ve Çin Kaynaklı Karbon Emisyon Salınımı (1990-2020) Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü 33 1980’li yılların başında neoliberal ekonomik politikalar çerçevesinde Batı merkezli inşa edilen yeni düzen, 2008 küresel ekonomik krizinden beri büyük bir çıkmaz içerisindedir. Burada Çin’in olağanüstü yükselişinin de büyük bir payı vardır. Nitekim ekonomik veriler de bunu destekler niteliktedir. AB ve ABD, 1970 yılında dünya ekonomisinin neredeyse %60’ını oluştururken, bu oran 2022 yılında %42’ye kadar düşmüştür. AB’nin dünya ekonomisindeki asıl gerileyişi 2008 küresel ekonomik krizinden sonra gerçekleşmiş, AB 2010 yılında dünya ekonomisinin %22’sini oluştururken, 2022 yılında bu oran %17 olmuştur. Aksine, 2000’li yıllara kadar dünya ekonomisinin %5’inden azını oluşturan Çin, bu payını 2022 yılında %18’lere kadar çıkartarak AB’yi geçmiştir. Ayrıca sürekli büyümeye bağımlı neoliberal ekonomik model 2008 küresel ekonomik krizi sonrası bir türlü rayına oturamamıştır. Nitekim AB 1980-2007 yılları arasında ortalama %2,3, ABD ise ortalama %3 büyürken; 2007-2022 yılları arasında bu oran AB’de %1’e, ABD’de ise %1,7’ye gerilemiştir. Bunun aksine Çin, 2007-2022 yılları arasında %7,1 büyümüştür. Tablo 4: AB, ABD ve Çin’in Dünya Ekonomisindeki Payı, (1980-2022, bin $) AB ABD Çin Dünya 1970 1980 1990 2000 725,882 (%24) 1,073,303 (%36) 92,602 (%3) 2,997,270 (%100) 3,302,960 (%29) 2,857,307 (%25) 191,149 (%2) 11,337,132 (%100) 6,497,762 (%28) 5,963,144 (%26) 360,857 (%2) 22,861,712 (%100) 7,276,637 (%21) 10,250,948 (%30) 1,211,331 (%4) 33,845,583 (%100) 2010 2022 14,555,972 16,641,391 (%22) (%17) 15,048,964 25,462,700 (%23) (%25) 6,087,191 17,963,170 (%9) (%18) 66,619,781 100,562,011 (%100) (%100) Kaynak: Dünya Ticaret Örgütü Batının ekonomik düşüşü ve Çin’in yükselişi devam ederken küresel karbon emisyonu salınımı durmamıştır. 2020 yılında 24 milyar 280 milyon ton olan karbon salınımı 2020 yılında 33 milyar 566 milyon tona ulaşmıştır. Bu noktada 11 Aralık 2019 tarihinde duyurulan Yeşil Mutabakat, iklim kriziyle mücadelede lider bir konumda olan AB’nin bu amaca yönelik bugüne kadar attığı en iddialı adımdır. AB, Yeşil Mutabakat hedefleri doğrultusunda Tek Pazar’ın bütün kurallarını döngüsellik çerçevesinde yeniden şekillendirirken, uluslararası ticaretin yapısını da bu doğrultuda dönüştürmeye çalışmaktadır. AB, bu hedefinde başarılı olabilirse hem daha sağlam temelli bir “yeşil ekonomi düzeni” kurup mevcut işlemeyen sistemi dönüştürebilir hem de iklim kriziyle mücadele konusunda isteksiz veya adım atmayan diğer aktörleri harekete geçirebilir. 34 AB’nin öncülük ettiği bu dönüşüm sürecinin, küresel anlamda yeni bir rekabet alanı oluşturduğunu da söylemek mümkündür. Çin ve ABD başta olmak üzere birçok aktör “temiz teknoloji yarışı" olarak adlandırılabilecek bu süreçte yeşil teknolojilere büyük yatırımlar yapmış ve bu durum da AB üzerindeki rekabet baskını arttırmıştır. Nitekim Çin’in sanayi ve teknolojideki hızlı ilerleyişi ve bu doğrultuda verdiği sübvansiyonlar, başta temiz teknoloji üretimi olmak üzere AB sanayisine büyük bir darbe vurmuştur. 20 yıl öncesine kadar güneş enerjisi ve rüzgâr enerjisi endüstrilerinde lider olan AB, bunu Çin’e kaptırmıştır. Ayrıca önde gelen enerji inovasyonları artık giderek daha fazla Çin'de gerçekleşmektedir. Öte yandan temiz enerji teknolojilerinde yerli üretimi güçlendirme ve sanayide istihdamı artırma amacını taşıyan ve 430 milyar dolarlık devasa bir bütçeye sahip olan Enflasyonu Düşürme Yasası, ABD Başkanı Biden tarafından Ağustos 2022’de imzalanmıştır. Yasa kapsamında verilen büyük teşviklerden dolayı Avrupalı şirketlerin üretimini ABD'ye kaydıracağına dair duyulan rahatsızlık, Avrupa’da büyük tartışmalara neden olmuştur. Ancak küresel ticarette çok güçlü bir konumda olan AB, Yeşil Mutabakat kapsamında hedeflediği dönüşüm sürecini hızla gerçekleştirirse, bu alanda kural koyucu bir konumda olacağı için büyük bir rekabet avantajı elde edecektir. 3.1. Avrupa Yeşil Mutabakatı Komisyon, 11 Aralık 2019 tarihinde, AB ekonomisini daha sürdürülebilir hâle getirmek ve dönüşüm sürecini herkes için adil ve kapsayıcı kılmak için bir yol haritası sunan Avrupa Yeşil Mutabakatı’nı (European Green Deal) tanıtmıştır. 2050 yılına kadar ilk iklim-nötr kıta olmayı hedefleyen AB, bütün sanayisini, üretim ve tüketim kalıplarını dönüştürmeyi, kaynak açısından verimli ve rekabetçi bir ekonomiye sahip olmayı, Birliği daha sürdürülebilir ve kapsayıcı büyüme yoluna sokmayı ve bütün Birlik politikalarını iklim değişikliğine göre yeniden şekillendirmeyi amaçlayan bir politika benimseyeceğini açıklamıştır. Bu dönüşüm sanayi, enerji, ulaşım, finans, tarım ve inşaat dâhil ekonomiyi doğrudan etkileyecek birçok alanı kapsayarak AB ekonomisini yeniden şekillendirecektir.67 AB, Yeşil Mutabakat hedeflerini gerçekleştirmek için ilgili alanlardaki mevzuatını dönüştürme sürecine girmiş, yeni yasal düzenlemeler getirmiş, stratejiler ve eylem planları ortaya koymuş ve çevreci yeni standartlar geliştirirken mevcut standartlarını da bu doğrultuda değiştirmeye yönelik adımlar atmıştır. Bu doğrultuda Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesindeki dönüşüm sürecine yönelik ortaya koyduğu iki önemli çıktıdır. 35 3.1.1. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması Avrupa Komisyonu, 14 Temmuz 2021 tarihinde, 55’e Uyum (Fit for 55) olarak adlandırılan yasama paketini tanıtmıştır. Paket, Yeşil Mutabakat ve Avrupa İklim Yasası hedefleri doğrultusunda 2050 yılına kadar iklim nötrlüğü sağlama, 2030 yılına kadar ise net sera gazı emisyonlarını 1990 seviyelerine kıyasla %55 azaltma amacını taşımaktadır. 55’e Uyum Paketi’nin hedefleri doğrultusunda havacılık da dâhil olmak üzere daha güçlü bir Emisyon Ticaret Sistemi'nin oluşturulması, emisyon ticaretinin deniz, karayolu taşımacılığı ve inşaat sektörünü kapsayacak şekilde genişletilmesi, Enerji Vergilendirme Yönergesi’nin revize edilmesi yoluyla bu alanda daha yüksek bir karbon fiyatlandırması getirilmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarının ve enerji verimliliğinin iyileştirilmesi ile Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması'nın - SKDM (The Carbon Border Adjustment Mechanism-CBAM) getirilmesi öngörülmüştür. Çaba Paylaşım Tüzüğü, Arazi Kullanım, Arazi Kullanımı Değişikliği ve Orman Tüzüğü, Yenilenebilir Enerji Yönergesi ve Enerji Verimliliği Yönergesi 2030 ve 2050 hedefleri doğrultusunda yenilenecektir. Ayrıca otomobiller ve kamyonetler için daha sıkı CO2 performansının sağlanması, alternatif yakıtlar için bir altyapının oluşturulması, havacılıkta ve denizcilikte daha sürdürülebilir yakıtların kullanılması için çalışmalar yapılması hedeflenmektedir.68, 69 SKDM, 55’e Uyum Paketi’nin getirdiği en önemli yeniliklerinden biridir. AB, üçüncü ülkelerle olan 3,7 trilyon avroluk dış ticaret hacmiyle dünyanın en büyük ticari bloğudur ve bundan dolayı SKDM küresel ticareti ciddi anlamda etkileyecektir. Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın Avrupa sanayiine ve Avrupalı üreticilere birtakım ek maliyetler getirmesi beklenmektedir. Bu durum karşısında rekabetçiliğini korumayı amaçlayan AB, üretim ve yatırımların emisyon azaltma hedefi olmayan veya AB’den daha az olan ülkelere kaymasını önlemek için SKDM’yi kullanacaktır. İlgili düzenleme sayesinde karbon kaçağı yaratılmasının engellenmesi hedeflenmektedir.70 SKDM ilk etapta demir-çelik, çimento, alüminyum, elektronik ve gübre gibi seçili sektörlerde uygulanacaktır71 ve bu sektörlerde AB pazarına girecek eşyanın fiyatı ilgili eşyanın karbon içeriği dikkate alınarak belirlenecektir. Bu bağlamda üretim sürecinde salınan sera gazı AB pazarına girecek ürünlerin maliyetini belirleyecektir. SKDM Tüzük Metni, AP ve Konsey tarafından 10 Mayıs 2023 tarihinde imzalanmış, 16 Mayıs 2023 tarihli AB Resmî Gazetesi’nde yayımlanmış ve 17 Mayıs 2023 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir. Böylece SKDM, 1 Ekim 2023 tarihinde sadece raporlama yükümlülüğü ile sınırlı olarak uygulanmaya 36 başlamıştır. Bu doğrultuda 1 Ekim 2023 - 31 Aralık 2025 tarihleri arasında herhangi bir mali yükümlülük bulunmamaktadır. Komisyon, yapacağı düzenli analizler çerçevesinde SKDM’nin yeni kullanıcı sektör ve ürünleri içerecek şekilde genişletilmesini ve 2030 yılına kadar AB emisyon ticaret sistemi içerisindeki diğer sektörlerin mekanizmaya dâhil edilmesini değerlendirecektir. Ayrıca ilk etapta sadece çimento ve gübre sektörlerinde hesaplanacak olan dolaylı emisyonların, Komisyonun kararı dahilinde 2026 yılı itibariyle SKDM’yi kapsayan bütün ürünlere genişletilmesi mümkün olabilecektir.72 SKDM Tüzüğü kapsamındaki ürünlerin raporlanmaması, doğrudan ithalatçı firmalar ya da ithalatçı firmalar hesabına gümrük işlemlerini gerçekleştiren dolaylı gümrük temsilcileri tarafından yapılacaktır. Geçiş döneminde, SKDM kapsamına giren ürünleri ithal eden ithalatçıların veya dolaylı gümrük temsilcilerinin, her bir çeyrek dönemi takip eden ilk 1 ay içerisinde raporlama yapması gerekmektedir. Bu süreçte Komisyon, hem ithalatçılardan hem de gümrük idarelerinden SKDM kapsamına giren ithal ürünlere ilişkin düzenli verileri toplayacak ve SKDM’ye ilişkin raporlarını inceleyecektir. Raporlama yükümlülüklerini yerine getirmeyen ithalatçılara “etkili, orantılı ve caydırıcı nitelikte para cezası uygulanması” öngörülmektedir.73 SKDM geçiş döneminin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları içeren ve içerisinde emisyon izleme ve hesaplama yöntemlerinin bulunduğu “Uygulama Tüzüğü”74 17 Ağustos 2023 tarihinde kabul edilmiştir. Ayrıca 21 Kasım 2023 tarihinde bahsi geçen emisyon izleme ve hesaplama yöntemlerinin detaylı bir şekilde açıklandığı bir rehber doküman Komisyon tarafından yayımlanmıştır. Uygulama Tüzüğüne göre, herhangi bir üretim süreci için sera gazı emisyonlarının hesaplanması, "AB yöntemleri"1 olarak adlandırılan aşağıdaki iki onaylı yöntemden biri kullanılarak gerçekleştirilmelidir: • • Hesaplamaya Dayalı yaklaşım: Kaynak akışları sonucunda ortaya çıkan emisyonların, ölçüm sistemleri ve laboratuvar analizlerinden, faaliyet verilerinden veya standart değerlerden elde edilen ek parametreler temelinde belirlenmesi, Ölçüme Dayalı Yaklaşım: Baca gazındaki sera gazı yoğunluğunun ve baca gazı akışının sürekli olarak ölçülmesi. Üçüncü ülkelerdeki ithalatçı ve üreticilerin SKDM yükümlülüklerine uyum sağlama konusunda sınırlı bir süreye sahip olduğunu kabul eden AB, Uygulama Tüzüğünde, raporlama yapan beyan sahiplerine, benzer bir kapsama ve 1 İlgili linkteki rehber dokümanın “6.5.1 Calculation-based Approach” ve “6.5.1 Measurement-based Methodology” başlıkları altında, karbon emisyonlarının hesaplanmasına yönelik formüller detaylı bir şekilde verilmiştir: https://taxation-customs.ec.europa.eu/system/files/2023-11/CBAM%20Guidance_ non-EU%20231121%20for%20web_0.pdf 37 doğruluğa sahip olmaları halinde, "AB dışı yöntemler" olarak adlandırılan izleme ve hesaplama yöntemlerinden birini kullanabilme imkânı tanımıştır. 31 Aralık 2024 tarihine kadar geçerli olacak bu yöntemler: • • • Üretimin yapıldığı tesiste bir karbon fiyatlandırma programının bulunması (tesisin bir emisyon ticaret sistemine veya karbon vergisi ödediği bir karbon fiyatlandırma programı içerisinde olması), Üretimin yapıldığı tesiste zorunlu bir emisyon izleme programının bulunması, (tesisin karbon fiyatlandırması olmaksızın sadece izleme ve raporlamanın yapıldığı bir sera gazı izleme programı içerisinde olması), Üretimin yapıldığı tesiste akredite bir doğrulayıcı tarafından verilecek onayı içeren bir emisyon izleme programının bulunması. Bunlara ek olarak raporlama yapan beyan sahipleri, AB veya AB dışı yöntemleri kullanmak için yeterli bilgiye veya kapasiteye sahip olmadıkları durumlarda, 31 Temmuz 2024 tarihine kadar, karbon ayak izlerini kendilerinin belirlediği bir yöntem veya Komisyon tarafından belirlenen “varsayılan değerleri”2 kullanarak hesaplayabilecektir.75 SKDM kapsamında mali yükümlülüklerin doğacağı asıl uygulama döneminin başlangıcı olan 1 Ocak 2026 tarihi itibariyle, SKDM’ye dahil olan ürünlerin ithalatı yalnızca “yetkilendirilmiş SKDM yükümlüsü” (authorized CBAM declarant) tarafından yapılabilecektir.76 Yetkilendirilmiş SKDM yükümlülerinin, sadece akredite kuruluşlardan alınabilecek olan SKDM sertifikalarıyla üç ayda bir karbon emisyonlarını belgelendirmeleri gerekecektir.77 SKDM kapsamında faaliyet gösterecek olan akredite kuruluşların, yetkin ve bağımsız özel şirketler olması ve AB üyesi ülkelerdeki yetkili kuruluşlar tarafından onaylanması gerekmektedir. Yetkilendirilmiş SKDM yükümlülüğü ve akreditasyona ilişkin hükümlerin geçiş dönemi sürecinde netleşmesi beklenmektedir. 78 3.1.2. Döngüsel Ekonomi Eylem Planı Komisyon; AB’nin döngüsel bir ekonomiye geçişini teşvik etmeyi, küresel rekabet gücünü arttırmayı, sürdürülebilir ekonomik bir büyümeyi desteklemeyi ve yeni iş alanları yaratmayı amaçlayan ilk Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nı (Circular Economy Action Plan), Aralık 2015’te kabul etmiştir. Bu plan kapsamında bina otomasyonu ve kontrol sistemleri, elektrikli su ısıtıcıları, el kurutma makineleri, asansörler, güneş panelleri, soğutmalı konteynerler, yüksek basınçlı temizleyiciler gibi yeni ürün gruplarının bir listesini öneren 2 İlgili linkteki rehber dokümanın “Annex C” başlığı altında, varsayılan değerler ile ilgili ayrıntılar detaylı bir şekilde verilmiştir: https://taxation-customs.ec.europa.eu/system/files/2023-11/CBAM%20 Guidance_non-EU%20231121%20for%20web_0.pdf 38 ve hangi çevreci tasarım düzenlemelerinin gözden geçirilmesi gerektiğine dair genel bir bakış sağlayan Çevreci Tasarım Çalışma Planı 2016-2019 (Working Plan 2016-2019), Kasım 2016’da kabul edilmiştir. Ayrıca Komisyonun talebini takiben, üç Avrupa standardizasyon kuruluşu, dayanıklılık, tamir edilebilirlik ve geri dönüştürülebilirlik gibi malzeme verimliliği konularında standartların geliştirilmesini amaçlayan ortak bir çalışma planı sunmuştur. 79 Eylem planı kapsamında atılan ön plana çıkan diğer adımlar Ocak 2018'de plastikler için bir Avrupa stratejisinin kabul edilmesi, Temmuz 2018'de atıklarla ilgili revize edilmiş yasal bir çerçevenin yürürlüğe girmesi, Haziran 2019'da revize edilmiş bir gübre tüzüğünün yürürlüğe girmesi, Temmuz 2019'da tek kullanımlık plastiklere ilişkin tüzüğün yürürlüğe girmesi ve Ekim 2019'da 10 çevreci tasarım uygulama tüzüğünün kabul edilmesidir. Ayrıca plan kapsamında öngörülen 54 eylem de planın kabul edilmesini takip eden üç yıl içerisinde hayata geçirilmiştir.80 Komisyon, 11 Mart 2021 tarihinde ise Yeşil Mutabakat kapsamında yeni bir sürdürülebilir büyüme gündemi ile yeni bir Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kabul etmiştir. Yeni Eylem Planı, AB’nin Yeşil Mutabakat hedefleri ve Yeni Sanayi Stratejisi’ni hayata geçirecek hedefleri ortaya koymuştur. AB’nin al-yap-tüket şeklindeki doğrusal ekonomi modeline bir alternatif olarak ortaya koyduğu döngüsel ekonomi modeli, kaynakların olabildiğince döngüde kalmasını, israfın azaltılmasını ve etkili kaynak yönetiminden öte kalkınma ve rekabet politikalarını yeniden şekillendirme amaçlarını kapsayan iddialı bir dönüşüm politikasıdır. Döngüsel ekonomi çerçevesinde, Avrupa’da bütün üretimi dönüştürecek daha temiz ve daha rekabetçi bir sanayinin tesis edilmesi gerekecektir. Bu doğrultuda sürdürülebilir bir ürün formunun yaratılması ve döngüsellik ihtimalinin daha çok olduğu kaynak kullanımı yoğun sektörlere odaklanılması, döngüsel ekonomi modelinin ana amaçlarındandır.81 Yeni Döngüsel Ekonomi Planı’nın başlıca hedefleri: • Sürdürülebilir ürünleri AB'de norm hâline getirmek; • Tüketicileri ve kamu alıcılarını güçlendirmek; • Elektronikler, bilişim ve iletişim teknolojileri, piller, ambalaj, plastik, tekstil, inşaat ve binalar, gıda, su ve besin maddeleri gibi en çok kaynak kullanımının gerçekleştirildiği ve döngüsellik potansiyelinin yüksek olduğu sektörlere odaklanmak; • Atıkların azaltılması; • Döngüsel ekonomi konusundaki küresel girişimlere öncülük etmek82, olarak saptanmıştır. Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı; elektronikler, bilişim ve iletişim teknolojileri, piller, plastik, plastik, ambalaj, tekstil, inşaat ve gıda, su ve besin maddelerini dönüşümün gerçekleştirileceği öncelikli sektörler olarak belirlemiş, bu alanlarda birçok adım atmış ve yeni dönüşüm hedefleri ortaya koymuştur. 39 3.1.2.1. Elektronikler, Bilişim ve İletişim Teknolojileri Elektrikli ve elektronik cihazlar, AB’deki en hızlı artan atık yığınlarından birisidir. Bu atıkların %40’ından azı AB içerisinde geri dönüştürülebilmektedir. Tamamen veya kısmen işlevini yitirmiş ürünler, atıldığında değerlerini kaybetmektedir. Avrupa vatandaşlarının üçte ikisi performans alabildiği sürece bu cihazları değiştirme taraftarı olmasa da ürünün onarılamaması, pillerin yenilenememesi veya ürün yazılımının güncellenememesi gibi faktörler performans düşüklüğüne neden olmakta ve bu durum da kullanıcıları ellerindeki cihazları yenilemeye itmektedir.83 Yeni Döngüsel Eylem Plan’ında, Komisyonun, elektronikler, bilişim ve iletişim teknolojileri alanındaki sorunları çözme ve daha uzun ömürlü ürünleri teşvik etme amacına hizmet edecek olan bir Döngüsel Elektronik İnisiyatifi (Circular Electronics Initiative) sunacağı ifade edilmiştir. 30 Mart 2022 tarihinde Komisyonun kabul ettiği Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü, (Regulation on Ecodesign for Sustainable Products), bu konudaki ayrıntıları vermiştir. Bu doğrultuda Tek Pazar’daki ürünler, her bir ürün grubu için ayrı ayrı kanunlar ile daha sonra belirlenecek olan çevreci tasarım gereksinimlerine uymak zorunda olacaktır. Çevreci tasarım gereksinimleri; ürün dayanıklılığı, güvenilirliği, yeniden kullanılabilirliği, yükseltilebilirliği, onarılabilirliği, bakım ve yenileme imkânı, enerji kullanımı ve enerji verimliliği, kaynak kullanımı veya kaynak verimliliği, geri dönüştürülmüş içerik, yeniden üretim ve geri dönüşüm olasılığı, malzemelerin geri kazanılma olasılığı, çevresel etkiler ve beklenen atık malzeme üretimi gibi birçok faktörü dikkate alacak ve bunlarda iyileştirme sağlamayı amaçlayacaktır. Ürün grupları, AB’nin iklim, çevre ve enerji verimliliği hedeflerine vereceği potansiyel katkılara göre önceliklendirilecektir. Çevreci tasarım gereklilikleri, Üye Devlet temsilcilerinden ve sanayi, KOBİ'ler, sendikalar, tüccarlar, perakendeciler ve tüketici ve çevre örgütleri gibi diğer ilgili taraflardan oluşan bir uzman grup tarafından hazırlanmaya devam edecektir.84 Tüzük, ürünlere özel bilgi gereksinimleri getirecek ve bu sayede tüketiciler yaptıkları alışverişlerin çevresel etkilerini öğrenebilecektir. Ayrıca düzenlemeye tabi tüm ürünlerin “Dijital Ürün Pasaportu” olacaktır. 85 Yeni Döngüsel Eylem Planı’nda atılması öngörülen adımlardan bir diğeri, eski yazılım sürümlerinin yükseltilmesi de dâhil olmak üzere tüketicilere tamir hakkı “right to repair” getirilmesi için bir düzenlemenin hayata geçirilmesidir. 86 Yeni Döngüsel Eylem Planı’nda, şarj aletleri ve kablolarının daha dayanıklı hâle getirileceği ve tüm telefonlar ve elektronik cihazlar için ortak bir şarj cihazının kullanılması için düzenlemelerin yapılacağı da belirtilmiştir. Bu doğrultuda Ekim 2022’de, AP, 2024’e kadar USB Type-C’yi tüm elektronik cihazlar için ortak şarj cihazı yapacak olan yasal düzenlemeyi onaylamıştır. 87 40 Ayrıca çevreci tasarım ve REACH düzenlemeleri ile uyumlu hâle getirilebilmeleri için elektrikli ve elektronik eşyalar için zararlı maddelerin kullanımını yasaklayan mevcut düzenlemeler gözden geçirilerek ve buna uygun rehberler hazırlanacaktır. 88 Elektronik ürünlerin hayatımızın her alanına girdiği düşünüldüğünde, AB’nin bu alandaki dönüşüm hedeflerinin günlük hayatımızı doğrudan etkileyeceğini söylemek mümkündür. Tüketicilerin elektronikte yaşadığı en büyük sorunların başında, aldıkları ürünlerin kısa bir süre içerisinde bozulması veya performans düşüklükleri gelmektedir. Bu doğrultuda AB’nin elektronikte hedeflediği büyük dönüşüm, çevreyi korumanın ötesinde en fazla Avrupalı tüketicilere fayda getirecektir. Nitekim daha önce belirtildiği gibi Avrupa vatandaşlarının üçte ikisi performans alabildiği sürece bu cihazları değiştirmeme eğilimindedir. Tüketiciler, bu dönüşüm politikası sayesinde, elektronik ürünleri daha uzun ömürlü bir şekilde kullanabilecek ve bu ürünleri daha kolay bir şekilde ikinci el olarak satarak elektronikte daha sağlık bir döngüsel ekonominin oluşmasına katkı verebilecektir. 3.1.2.2. Piller Küresel çapta pil talebinin 2030 yılına kadar 14 kat artması beklenmekte ve bu artışın yaklaşık %17’sinin AB kaynaklı olacağı düşünülmektedir. 2030 yılına kadar en az 30 milyon sıfır emisyonlu elektrikli aracın AB yollarında olacağı tahmin edilmektedir. Elektrikli araçların sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltması beklenirken, bu araçların pillerinin çevreye zarar vereceği bilinmektedir. Özellikle hızla büyüyen elektrikli araç piyasası gelecekte pillerin stratejik önemini daha da arttıracak ve pil yapımına yönelik ham madde talebi de bununla doğru orantılı olarak artacaktır. Nitekim geri dönüşümü sağlanması gereken lityum pillerinin miktarının 2040’a kadar 700 kat artacağı tahmin edilmektedir. Bu sürecin çevreye olan zararını en aza indirmeye çalışan ve bu dönüşüme en iyi şekilde adapte olmayı amaçlayan AB, yeni Döngüsel Eylem Planı’nda, pil değer zincirinin sürdürülebilirliğini ve tüm pillerin döngüselliğini arttırma amacı ile 2006/66/EC sayılı Piller Yönergesi’nin değiştirileceği ifade etmiştir.89 Piller Yönergesi’nde belirli alt başlıklarda şu değişiklikler öngörülmüştür: • Karbon Ayak İzi 1 Temmuz 2024’ten itibaren yalnızca karbon ayak izi hesaplanmış olan şarj edilebilir sanayi ve elektrikli araç pilleri piyasada bulunabilecektir. Bu kapsamda “şarj edilebilir kapasitesi 2 kWh'den fazla olan dahili depolamaya sahip elektrikli araç pilleri, her bir üretim partisi için karbon ayak izi bilgisine sahip olacaktır”. Bu pillerin 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren karbon yoğunluk performans sınıfı bilgisinin yer aldığı etiketlere 41 sahip olması bir zorunluluk hâline gelecektir. Ayrıca 1 Temmuz 2027 tarihine gelindiğinde bu pillerin maksimum karbon ayak izi miktarına uyumlu hâle gelmesi beklenmektedir. • Geri Kazanılmış İçerik Komisyon, 31 Aralık 2025 tarihine kadar kobalt, kurşun, nikel, lityum, gibi stratejik hammaddelerin geri kazanımının hesaplanması ve doğrulanmasına dair bir yöntem benimseyecektir. Ayrıca endüstriyel, elektrikli araç ve dahili depolama ile kobalt, kurşun, nikel, lityum içeriğine sahip olan ve 2 kWh’den fazla kapasitesi olan pillerin, 1 Ocak 2030 tarihinden itibaren, belirlenen geri kazanılmış içeriğini gösteren bir dokümanı taşıması zorunlu olacaktır. Bu oranlar kobaltta %12, kurşunda %85, nikelde %4 ve lityumda %4’tür. • Atık Toplama Hedefi Yönergenin ortaya koyduğu atık toplama hedefleri kademeli olarak arttırılacaktır. 750 Watt'tan düşük elektrikli motor kapasitesine sahip olan hafif ulaşım araçlarında kullanılan piller, taşınılabilir pillerden ayrı olarak değerlendirilerektir. Bu konuda yeni bir hedef ve yöntemin geliştirilmesi ve Komisyonun bir rapor hazırlaması beklenmektedir. Ayrıca üreticilerin pilleri son kullanıcıdan ücretsiz bir şekilde alması ve otomotiv, endüstriyel ve elektrikli araç pil atıklarının tamamının toplanması ve geri dönüştürülmesine yönelik için çalışmalar yapılacaktır. • Pil Pasaportu Pil piyasasında şeffaflık ve izlenebilirliğin sağlanması için pil pasaportu uygulamasının getirilmesi önerilmiştir. Bu doğrultuda 1 Ocak 2026 tarihine kadar kapasitesi 2 kWh’den fazla olan endüstriyel piller ile elektrikli araç pilleri bir pasaporta sahip olacak ve bu bir sembol ile belirtilecektir. • Geri Dönüştürme Etkinliği ile Performans ve Dayanıklılık Hakkındaki Kriterler Geri dönüşüm etkinliği kurallarını içeren 493/2012 sayılı Komisyon Tüzüğü son yıllarda yaşanan teknolojik gelişmeler dâhilinde güncellenecektir. Ayrıca hangi atıkların nasıl ortadan kaldırılacağını kapsayan 2000/532/EC sayılı Komisyon Kararı, pillerin sahip olduğu bütün kimyasalları içerecek şekilde yenilenecektir. Komisyonun, en geç 31 Aralık 2024 tarihine kadar, taşınabilir pillerin elektrokimya performansı ve dayanıklılık parametrelerini sağlayıp sağlamadığının tespiti için gerekli kriterleri saptayan bir düzenleme yapması beklenmektedir. Bu düzenleme 1 Ocak 2027 tarihinden itibaren geçerli olacaktır. 42 • Uygunluk Belgesi Bütün pillerin, 1 Ocak 2023’ten itibaren, gerekli kriterleri karşıladığını beyan eden bir uygunluk belgesine sahip olması zorunlu olacaktır. • Şarj Edilmeyen Taşınabilir Pil Kullanımına Son Verilmesi Komisyon, 31 Aralık 2030 tarihine kadar, “yaşam döngüsü analizi” çerçevesinde, şarj edilemeyen taşınılabilir pillerin aşamalı olarak kullanımına son verilmesini içeren bir raporu AP’ye ve Konsey’e sunacaktır. • Etiketleme Piller hakkındaki etiketleme kuralları, 1 Ocak 2027 tarihi itibarıyla değişecektir. Bu doğrultuda pil modelinin; pilin cinsi, parti ve seri numarasının; üreticinin adı, ticari markası veya kayıtlı ticari isminin; üretim tarihinin, kimyasal içeriğinin; piyasaya sunulma tarihinin; cıva, kadmiyum ve kurşun dışında içerdiği zararlı maddelerin; pil içerisinde bulunan kritik hammaddelerin ve QR kodun, pil etiketinin içeriğinde bulunması zorunluluk hâline getirilecektir. • QR Kod QR kod ile pil pasaportuna ulaşılmasının mümkün olacağı öngörülmüştür. 1 Ocak 2027 tarihinden itibaren, QR kodun içeresinde, etiket içeriği ve kullanım süresi; 1 Ocak 2023’ten itibaren ise ayrı toplama sembolü; %0,002’den fazla kadmiyum, %0,004’ten fazla kurşun içeriyorsa Cd ile Pb sembolü; güvenlik riskleri bilgisi ve zararlı madde içeriği yer alacaktır. • Elektronik Değişim Sistemi Şarj edilebilir, endüstriyel veya dahili depolamaya sahip elektrikli araç pilleri için saptanan bilgilerin sisteme girileceği bir “Elektronik Değişim Sistemi” 1 Ocak 2026 tarihine kadar kurulacaktır. Bu sayede pilin değer zinciri içerisinde geçirdiği süreçler kullanıcılar tarafından kolayca takip edilebilecektir. 90 Nihayetinde piller, yakın gelecekte çok daha önemli bir pazar hâline gelecek olan elektrikli araçlar için en stratejik ürünlerin başında yer almaktadır. Sıfır emisyonlu araçlar çevrenin korunmasında büyük bir öneme sahipken, bu araçlar için zaruri olan bataryaların üretiminin çevreye vereceği zararların da hesaba katılması gerekmektedir. Mevcut durumda pazarın %56’sını elinde bulunduran Çin, elektrikli araç bataryaları üretiminde dünyada açık ara lider konumda yer almaktadır. Bir elektrikli aracın değerinin yaklaşık %40’ı bataryadan oluşmaktadır. Yakın gelecekte Çin ile bu alanda büyük bir rekabete girecek olan AB, yerli batarya üretimini arttırmak için önemli yatırımlar yaparken aynı zamanda bunun çevresel etkilerini en aza indirmek için çabalamaktadır. 43 3.1.2.3. Plastik Avrupa’da toplanan ve geri dönüştürülebilen plastik oranı %30’dan daha azdır. Toprağa gömülen plastiğin oranı %31, yakılan plastik oranı yaklaşık %39’dur. 400 milyon ton karbon emisyonu sadece yakılan plastik ve plastik üretiminden kaynaklanmaktadır. AB’nin plastikte geri dönüşüm hedeflerine ulaşabilmesi için 8,4 ila 16,6 milyar yatırım bütçesi ayırması gerektiği öngörülmüştür. Tasarımda yapılacak iyileştirmelerin ise geri dönüşüm maaliyetini yarı yarıya azaltacağı düşünülmektedir. 91 2015 yılında sunulan ilk Döngüsel Eylem Planı plastik konusunu önceliklendirmiştir. AB, Ocak 2018'de, plastiğin çevreye olan etkilerini ve plastik atığını azaltma amacı ile Döngüsel Ekonomide Plastikler için AB Stratejisi’ni (EU Strategy for Plastics in the Circular Economy) kabul etmiştir. Bu konu, yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda da yer almış, Komisyon plastik tüketiminin önümüzdeki 20 yıl içerisinde ikiye katlanacağını göz önünde bulundurarak eylem planı kapsamında plastik için sürdürülebilirlik doğrultusunda daha iddialı adımlar atılacağını ifade etmiştir. Bu doğrultuda geri dönüştürülmüş plastiklerin alımını artırmak ve plastiklerin daha sürdürülebilir bir şekilde kullanımına katkıda bulunmak amacı ile geri dönüştürülmüş içerik ve atık azaltma önlemlerini kapsayan zorunlu gereksinimler önereceğini bildirmiştir. 92 Komisyon, plastik kirliliğine yönelik önlemlerine ek olarak çevreye yayılan mikroplastiklere karşı da birtakım adımlar atılacağını duyurmuştur. Bu bağlamda mikroplastik kirliliğinin azaltılmasında Avrupa Kimyasallar Ajansının görüşü dikkate alınacak; mikroplastik salınımına ilişkin ilişkin etiketleme, standardizasyon, sertifikasyon ve düzenleyici önlemler geliştirilecek ve çevrede, içme suyunda ve gıdalarda mikroplastik oluşum riski ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalar arttırılacaktır. 93 Komisyonun biyo-bazlı plastiklerin tedarik edilmesini sağlaması ve çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilen veya biyolojik olarak tamamen gübreleşebilen plastiklerin kullanımının arttırılmasına katkıda bulunması, yeni Döngüsel Eylem Planı’nda atılması ön görülen diğer adımlardır. Ayrıca Komisyon, 2019’da yürürlüğe giren Tek Kullanımlık Plastik Ürünler Yönergesi’nin (Directive on Single Use Plastic Products) takip edilmesini ve uygulanmasını sağlayacaktır.94 AB, yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın plastiğin çevreye olan etkilerini ve plastik atığını azaltma yönündeki hedeflerini gerçekleştirme doğrultusunda bazı adımlar atmış ve hâlen atmaktadır: • Mikroplastikler Genellikle 5 mm'den küçük plastik parçaları olan mikroplastikler; toprakta, havada, suda ve canlı organizmalarda bulunabilir. Bir kez çevreye yayıldıktan 44 sonra bir daha biyolojik olarak parçalanamaz ve birikme eğilimi gösterir. Gıda ve içme suyunda giderek artan bir şekilde görülmeye başlanmıştır. Diğer organik ve genellikle toksik inorganik kirleticileri emer ve taşır. Küçük boyutları nedeniyle organizmalar tarafından kolayca yutulur veya solunur. Mikroplastiklerin; mercan resifleri, derin denizler, kutup bölgeleri gibi hassas ekosistemler, planktonlardan büyük deniz memelilerine kadar tüm deniz yaşamını kapsayan biyolojik çeşitlilik ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğu bilimsel olarak görülmüştür. 95 Mevcut durumda mikroplastikler hakkında kapsamlı bir AB düzenlemesi bulunmamaktadır. Ayrıca çevrede bulunan mikroplastik varlığına karşı iş dünyasının gerekli tedbirleri almasını teşvik edecek ekonomik araçlar da mevcut değildir. Bu doğrultuda mikroplastik sorununu ele almak için çalışmalara başlayan Komisyon, 30 Kasım 2021 tarihinde, mikroplastik kirliliğinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerini azaltma amacı ile mikroplastik salınımına en fazla katkı yapan “lastikler, tekstil ürünleri ve plastik peletlerden çevreye salınan mikroplastikleri azaltmaya yönelik önlemler” başlığı altında bir tüzük teklifinde bulunmuştur. 96 • Ambalaj AB’nin ambalajlar hakkındaki temel düzenlemesi 1994 tarihli “Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönergesi”dir (Packaging and Packaging Waste Directive). Ambalaj ve ambalaj atığına ilişkin AB kuralları hem ambalaj tasarımını hem de ambalaj atığı yönetimini kapsamaktadır. Tek Pazar’a sunulan tüm ambalajlar üretim, bileşim, yeniden kullanılabilir veya onarılabilir olma ile ilgili temel gereklilikleri sağlamak durumundadır. AB’nin ambalaja ilişkin kuralları başarılı olarak görülse de AB ülkelerindeki ambalaj atığı miktarı hâlen artmaktadır. 97 2018 revizyonu ile Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Yönergesi’ne eklenen 9(5) maddesi, Komisyona, ambalajların tasarımlarının yeniden kullanım için daha iyi hâle getirilmesi ve daha kaliteli geri dönüşümün teşvik edilmesi amacıyla bu alandaki temel gereklilikleri gözden geçirme konusunda bir çağrıda bulunmuştur. Revizyon süreci, Yeşil Mutabakat ve yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın bir parçası olan “AB pazarındaki tüm ambalajların 2030 yılına kadar ekonomik olarak uygun bir şekilde yeniden kullanılabilir veya geri dönüştürülebilir olmasının” sağlanmasına yönelik hedefleri kapsayacak ve bu hedeflere ulaşılmasına katkıda bulunulacaktır. Bu doğrultuda Komisyon, 30 Kasım 2022 tarihinde, Ambalaj ve Ambalaj Atıkların Yönergesi’nin gözden geçirilmesine yönelik bir öneride bulunmuştur. Öneri kapsamında; restoran ve kafelerde tüketilen yiyecek ve içeceklerdeki ve meyve ve sebzelerdeki tek kullanımlık ambalajlar, minyatür şampuan şişeleri ve otellerdeki diğer minyatür ambalajlar gibi belirli ambalaj türlerinin yasaklanması öngörülmektedir. Ayrıca üreticiler, yeni plastik ambalajlara geri dönüştürülmüş içerik oranlarını dâhil etmek zorunda kalacaktır. 98 45 • Plastik Atık Sevkiyatı Son yıllarda plastik atıkların ticareti kontrolsüz bir şekilde artmıştır. Bu durum hem çevreye hem de insan sağlığına zarar vermektedir. Plastik atıkların ticaretinin düzenlenmesi hem Yeşil Mutabakat hem de yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın önemli taahhütlerinden biridir. Bu doğrultuda AB'nin 1013/2006 sayılı Atık Sevkiyatı Tüzüğü’nü değiştiren ve 2019 yılında Basel Sözleşmesi’nin 14. Taraflar Konferansı'nda alınan kararları uygulayan yeni bir tüzük, 1 Ocak 2021 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Tüzüğe göre geri dönüşüm için gönderilen temiz plastik atıklar haricinde, AB'den OECD üyesi olmayan ülkelere yönelik plastik atık ihracatı yasaklanmıştır. Tehlikeli plastik atıkların ve geri dönüşümü zor olan plastik atıkların AB'den OECD ülkelerine ihracatı ise "ön bildirim ve onay prosedürüne" tabi olacaktır. Bu prosedür kapsamında hem ithalatçı hem de ihracatçı ülkenin sevkiyata izin vermesi gerekmektedir. 99 • Tek Kullanımlık Plastik Ürünler Tek kullanımlık plastikler atılmadan önce bir kez veya kısa bir süre için kullanılan ürünlerdir. Avrupa sahillerinde olta takımlarında kullanılan malzemelerin yanı sıra en yaygın olarak bulunan 10 tek kullanımlık plastik eşya, AB'deki tüm deniz çöplerinin %70'ini oluşturmaktadır. Yeni kurallar ile deniz çöpü ve plastik kirliliğini azaltmayı hedefleyen “Tek Kullanımlık Plastikler Yönergesi” (Directive on Single-use Plastics) 2 Temmuz 2019 tarihinde yürürlüğe girmiştir.100 İlgili Yönerge kulak temizleme çubuğu; plastik tabak, bıçak, pipet ve karıştırıcı; balon çubuğu; yiyecek kapları; içecekler için plastik bardak; içecek kapları; plastik poşetler; gevrek paketleri/şeker ambalajı; ıslak mendil ve sıhhi ürünler ile balık avı malzemelerinin kapsamakta ve farklı ürünlere farklı önlemlerin uygulanması öngörmektedir.101 Tek Kullanımlık Plastikler Tüzüğü doğrultusunda tabak, çatal, bıçak, bardak, kulak çubuğu ve pipet gibi ürünlerin 3 Temmuz 2021’den itibaren Tek Pazar’da dolaşımı yasaklanmıştır. Ayrıca polistirenden yapılmış yiyecek ve içecek kutuları da bu yasağın kapsamındadır. Plastik içerikli sigara filtreleri ve kadın pedleri gibi alternatifsiz ürünler ilgili yasaktan muaf tutulmuş fakat bu ürünlerin üzerinde tüketicileri uyaran yazıların yer almasına karar verilmiştir. İlgili yasağa dâhil olan ürünlerin park, sokak ve kamuya açık alanlardaki çöplerin %20'sini oluşturduğu tahmin edilmektedir.102 • 46 Biyo-bazlı, Çevreye Zarar Vermeden Toprakta Çözünebilen veya Biyolojik Olarak Tamamen Gübreleşebilen Plastikler Hakkında Yeni Bir Politika Çerçevesi Biyo-bazlı, çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilen veya biyolojik olarak tamamen gübreleşebilen plastiklerin, fosil bazlı plastiklere göre daha sürdürülebilir bir alternatif olabileceği düşünülmektedir. Mevcut durumda bu alternatif plastikler hakkında kapsamlı bir şekilde uygulanan bir AB düzenlemesi bulunmamaktadır. CEN, biyo-bazlı ürünlerle ilgili çeşitli standartlar oluşturmuştur fakat bir plastik ürünün tamamen veya kısmen biyokütleden oluşan kısmını kapsayan standartlar hakkında henüz bir netlik yoktur. Ayrıca AB hâlen biyo-bazlı plastikler için geçerli sürdürülebilirlik kriterlerine sahip değildir. Bu doğrultuda ortaya konacak olan yeni politika; biyo-bazlı, çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilen veya biyolojik olarak tamamen gübreleşebilen plastiklerin nerelerde faydalı olabileceğini ve bunların kullanım kriterlerini saptayacaktır.103 Komisyon, 30 Kasım 2022 tarihinde, biyo-bazlı, çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilen veya biyolojik olarak tamamen gübreleşebilen plastiklere ilişkin politika çerçevesini ortaya koyan bir Tebliğ yayımlamıştır. Bu doğrultuda biyo-bazlı terimi ancak ürünlerdeki biyo-bazlı plastik içeriğinin tam ve ölçülebilir payı belirtildiği takdirde kullanılabilecektir. Ayrıca kullanılan biyokütlenin çevreye zarar vermeden elde edildiğinin kanıtlanması gerekmektedir. Çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilen ürünlerin çöpe atılmaması gerektiği açıkça ifade edilmeli ve ürünlerin ne kadar süre içinde, hangi koşullar altında ve hangi ortamda biyolojik olarak parçalanabileceği belirtilmelidir. Biyolojik olarak tamamen gübreleşebilen plastikler için ise yalnızca ortaya koyulacak standartlara uygun olarak endüstriyel bir şekilde gürleştirilebilen plastikler bu kategori altında etiketlenebilecektir.104 Plastik kirliliği AB’nin ötesinde küresel çaplı bir sorundur. Bu noktada Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın iddialı hedefleri AB’yi bu konuda küresel bir öncü konuma getirebilecek niteliktedir. Ancak artık hayatımızın her alanına girmiş ve üretimi muadillerine göre çok daha ucuz olan plastiğin, kısa bir süre içerisinde hayatımızdan çıkartılması mümkün değildir. AB bu noktada plastik atığını mümkün olduğunca azaltırken aynı zamanda gelişen bilim ve teknoloji olanaklarını kullanarak doğada daha kolay yok olabilen plastik üretimi gerçekleştirme konusunda çalışmalara başlamıştır. Ayrıca AB, kendi sınırları içerisine giren veya üçüncü ülkelere gönderilen plastiğe de sınırlama getirmiş ve “ekonomisi” olan bu konuda önemli bir adım atmıştır. 3.1.2.4. Tekstil Üretimi ve tüketimi hızla büyümeye devam eden tekstil ürünlerinin çevre, iklim, su ve enerji tüketimi üzerindeki etkileri de giderek artmaktadır. Nitekim küresel tekstil üretimi 2000-2015 yılları arasında neredeyse iki katına çıkmıştır. Şu anda 62 milyon ton olan giyim ve ayakkabı tüketiminin 2030 yılına kadar %63 oranında artarak 102 milyon tona çıkması beklenmektedir. Tekstil, gıda, 47 barınma ve ulaşımdan sonra AB’de iklim değişikliği ve çevre üzerinde dördüncü en yüksek etkiye sahip sektördür. Aynı zamanda sera gazı emisyonlarında beşinci sıradadır. AB'de her yıl yaklaşık 5,8 milyon ton tekstil çöpe atılmakta, bu sayı kişi başına yaklaşık 11 kilogram çöpe denk gelmektedir. 105 Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda, Komisyonunun, tekstil sektörünün rekabet ve inovasyon gücünü arttırmayı ve sürdürülebilir ve döngüsel bir tekstil pazarı oluşturmayı amaçlayan kapsamlı bir AB Stratejisi önereceği ifade edilmiştir. 30 Mart 2022 tarihine gelindiğinde Komisyon, bahsi geçen stratejiyi “Sürdürülebilir ve Döngüsel Tekstil için AB Stratejisi” (EU Strategy for Sustainable and Circular Textiles) başlığı altında yayımlamıştır. Aynı gün sunulan Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü (Ecodesign for Sustainable Products Regulation) teklifi, Tekstil Stratejisi ile bağlantılı birçok yeniliği de içeriğinde barındırmaktadır. İlgili stratejinin çıktıları: • Tekstil Ürünleri için Çevreci Tasarım Zorunluluğu Getirilmesi Tekstil ürünlerinin ömrünü uzatmak, bu ürünlerin iklim ve çevre üzerindeki etkilerini önemli ölçüde azaltmanın en etkili yoludur ve ürün tasarımı bunu sağlamada çok kritik bir role sahiptir. Tekstil ürününün kullanım sırasında maruz kalacağı dış etkenlere karşı renk dayanıklılık seviyesi, yırtılma dayanımı veya fermuar ve dikişlerin kalitesindeki sorunlar, tüketicilerin tekstil ürünlerini atmasının ana nedenleri arasındadır. Bundan dolayı tekstil ürünleri için çevreci tasarım zorunluluğu getirilmesi ve ilgili ürünlerin bu şekilde dayanıklılığının artırılması, tüketicilerin kıyafetleri daha uzun süre kullanmasını sağlayacak ve tekstil ürünlerinin kiralanması veya ikinci el olarak satılması gibi döngüsel iş modellerini destekleyecektir. Kullanılan lifler ve malzeme bileşimleri veya tekstil atıklarının geri dönüşümünü engelleyen endişe verici kimyasallar, bu ürünlerinin çevresel performansını etkileyen diğer tasarım unsurlarıdır. Komisyon, Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü kapsamında; tekstillerin dayanıklılık, yeniden kullanılabilirlik, onarılabilirlik, liften life geri dönüştürülebilirlik ve zorunlu geri dönüştürülmüş lif içeriği açısından performansını arttırmak, endişe verici maddelerin varlığını en aza indirmek ve bunları izlemek için her ürüne özel ve bağlayıcı olan çevreci tasarım gereklilikleri geliştirecektir. Bu çerçevede Komisyon, çevresel sürdürülebilirlik açısından en yüksek potansiyele ve etkiye sahip ürünlere öncelik verecektir. Komisyonun, ilgili ürünleri içerecek olan nihai listeyi, 2024 yılının ilk çeyreğinde duyurması beklenmektedir. • 48 Satılmayan veya İade Edilen Tekstil Ürünlerinin İmha Edilmesinin Durdurulması Komisyon, satılmamış veya iade edilmiş malların imha edilmesine karşı caydırıcılık getirmek için Çevreci Tasarım Tüzüğü kapsamında, büyük şirketlerin attıkları ve imha ettikleri ürünlerin sayısını kamuya açıklamalarını gerektiren bir şeffaflık yükümlülüğü önermektedir. Ayrıca Komisyonun, satılamayan ve iade edilen ürünlerin imhasına yönelik yasaklar getirmesi beklenmektedir. • Mikroplastik Kirliliğiyle Mücadele Daha önce bahsedildiği gibi mikroplastik kirliliğinin çevreye verdiği zararlar giderek artmaktadır. Mikroplastik salınımının ana kaynaklarından biri, sentetik liften yapılmış tekstil ürünleridir. Giyimde kullanılan ve genellikle polyester olan liflerin yaklaşık %60'ının sentetik olduğu tahmin edilmektedir ve bu miktar giderek artmaktadır. Her yıl sadece çamaşır makinelerinin atık sularında 40 bin tona kadar sentetik lif salınmaktadır. Komisyon, Çevreci Tasarım Tüzüğü kapsamında getirilecek olan bağlayıcı tasarım gerekliliklerinin yanı sıra, çamaşır yıkaması esnasında salınan kirliliği %80'e kadar azaltabilen çamaşır makinesi filtreleri, hafif deterjanların geliştirilmesi, bakım ve yıkama kuralları, ömrünü tamamlamış tekstil atıklarının arıtılması ve kanalizasyon pisliği arıtımı gibi konularda adımlar atacaktır. • Tekstil Ürünleri ile İlgili Daha Ayrıntılı Bilgiler ve Dijital Ürün Pasaportu Ürünlerin çevresel sürdürülebilirlik özellikleri hakkındaki şeffaf ve erişilebilir bilgiler, işletmeleri ve tüketicileri daha iyi seçimler yapma konusunda güçlendirir ve değer zincirlerinde yer alan aktörler arasındaki iletişimi geliştirir. Bu tür bilgiler aynı zamanda ürünlerin görünürlüğünü ve güvenilirliğini de artırır. Bu nedenle Komisyon, Çevreci Tasarım Tüzüğü kapsamındaki önlemlerin bir parçası olarak, tekstil ürünleri hakkında döngüsellik ve diğer önemli çevresel bilgileri içeren bir dijital ürün pasaportu ortaya çıkartacaktır. Ayrıca Komisyon, Tekstil Etiketleme Tüzüğü’nü de gözden geçirecek ve bu kapsamda sürdürülebilirlik ve döngüsellik parametreleri ile ürünlerin üretim süreçlerinin gerçekleştiği ülke gibi diğer bilgilerin de paylaşılmasını bir zorunluluk hâline getirecektir. Komisyonun, Haksız Ticari Uygulamalar ve 2011/83/EU sayılı Tüketici Hakları Yönergesi’ni değiştirmeyi önerdiği “Yeşil Dönüşüm için Tüketicileri Güçlendirme” girişimi, tekstil ürünleriyle oldukça ilgili olan yeni gerekler getirecektir. Yeni AB kuralları, tüketicilerin, satış noktasında ticari bir dayanıklılık garantisi alması ve tamir edilebilirlik puanı gibi onarımla ilgili bilgilere erişmesine de olanak verecektir. • Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu, Tekstil Kullanımının ve Geri Dönüşümünün Artırılması Atıklarının Yeniden Genişletilmiş üretici sorumluluğu (extended producer responsibility), üretilen ürünün çevreye olan olumsuz etkilerini azaltma, ürünü geri alma, 49 geri dönüşüm ve ürünün ortadan kaldırılması süreçlerinde sorumluğu üreticiye veren bir stratejidir. Komisyon, Atık Çerçeve Yönergesi’nin gelecek revizyonunun bir parçası olarak, 2023 yılına kadar, tekstil ürünleri için uyumlu bir AB genişletilmiş üretici sorumluluğu kuralları önerecektir. Bazı AB Üye Devletleri, AB atık mevzuatı uyarınca 1 Ocak 2025'e kadar tekstil atıklarının ayrı bir şekilde toplanması bir zorunluluk hâline geleceği için şimdiden çeşitli düzenlemeler yapmaya başlamıştır. 106 AB’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında tekstil sektöründe hedeflediği büyük dönüşümün tüketicilere kısa vadede ek maliyet olarak geri dönmesi beklenmektedir. Ancak bu dönüşüm, kullanım ömürleri uzayacak olan daha dayanıklı tekstil ürünleri üretileceği için uzun vadede tüketicilerin avantajına dönüşecektir. Dahası tüketiciler kullanmak istemediği tekstil ürünlerini daha kolay bir şekilde ikinci el olarak satabilecek, bu da bu ürünlerin döngüselliğine ve tüketicilerin bütçesine katkı yapacaktır. Ancak AB’nin işleyen bir döngüsel tekstil ekonomisi oluşturabilmesi için vatandaşlarının tüketim alışkanlıklarını da değiştirmesi gereklidir. Nitekim tüketiciler, her zaman yıprandığı veya eskidiği için satın aldıkları ürünleri değiştirmeyi tercih etmez. Tekstil sektöründe moda, yapılan alışverişleri ciddi ölçüde etkileyen bir faktördür. Bu noktada ikinci el satış gibi döngüsel modellerin teşvik edilmesi veya tüketicilerin döngüsellik konusunda bilinçlendirilmesi, AB’nin tekstil sektöründe oluşturmaya çalıştığı döngüselliğin hayata geçirebilmesi için gereklidir. 3.1.2.5. İnşaat İnşaat, AB ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biridir. Yaklaşık 800 milyar avro ciro ve 240 milyar avro gayri safi katma değer ile 430 bin şirketi kapsamaktadır. Ayrıca AB ekonomisinin toplam katma değerinin %10'unu oluşturmakta ve 25 milyon kişiye istihdam sağlamaktadır. 107 AB ekonomisinin kaynak olarak en yoğun sektörlerinden biri olan inşaat, AB'nin toplam atık üretiminin %35'inden fazlasından sorumludur. Çimento, çelik, alüminyum ve plastik, AB karbon emisyonunun %15'ini oluşturmaktadır. Toplam ulusal sera gazı emisyonlarının %5 ila 12'sinin toprak altından çıkartılan maddeler, inşaat ürünlerinin imalatı ile binaların inşası ve yenilenmesinden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Ancak inşaat sektöründe malzeme verimliliğinin daha iyi hâle getirilmesinin bu emisyonları %80 kadar azaltabileceği düşünülmektedir. AB, ekonomi ve çevre üzerinde çok ciddi etkileri olan inşaat sektöründe büyük bir dönüşüm sürecine girmiştir. Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda, Komisyonun, binaların kullanım süresinde döngüsellik ilkelerinin teşvik edilmesi, malzeme verimliliğinin arttırılması ve “yapılı çevre”nin iklim üzerindeki olumsuz 50 etkilerinin azaltması amacını taşıyacak olan yeni bir kapsamlı Sürdürülebilir Yapılı Çevre Stratejisi’ni başlatacağı ifade edilmiştir. Stratejinin iklim, enerji ve kaynak verimliliği, inşaat ve yıkım atıklarının yönetimi, erişilebilirlik ve dijitalleşme gibi politika alanlarında tutarlılığı sağlaması beklenmektedir. 108 Toprak sızdırmazlığının azaltılması, terk edilmiş veya kirlenmiş endüstri bölgelerinin rehabilite edilmesi ve hafriyat topraklarının sürdürülebilir ve döngüsel kullanımının sağlanması amaçlayan girişimlerin teşvik edilmesi yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın diğer hedeflerdendir. 109 2011 yılında kabul edilen Yapı Malzemeleri Tüzüğü’nün (Construction Products Regulation) yenilenmesi AB’nin ilgili Eylem Planı çerçevesinde inşaat sektöründe atmayı planladığı en önemli adımdır. Mevcut Tüzük, AB'de yapı ürünlerinin piyasaya sunulması için uyumlaştırılmış kurallar ortaya koymaktadır. Yapı ürünlerinin performansının değerlendirilmesi için ortak bir teknik dil sunmakta ve. Farklı ülkelerdeki farklı üreticilerin ürünlerinin performansını karşılaştırabilmeleri için güvenilir bilgilerin aktarılmasını sağlamaktadır. 110 Bir Avrupa uyumlaştırılmış standardı kapsamındaki her yapı ürünü CE işaretine sahip olmak zorundadır. CE işareti, bir yapı malzemesinin beyan edilen performansına uygun olduğunu gösterir. Tüzüğün getirdiği bu kurallar şeffaflığın artmasına yardımcı olma ve Tek Pazar’ın işleyişini daha iyi hâle getirme amacı taşımaktadır. 111 Yapı Malzemeleri Tüzüğü, 2011’den beri, inşaat sektörü için birtakım kurallar getirse de bu alanda AB istenilen düzeyde bir sonuç alamamıştır. Nitekim Tüzüğün merkezinde yer alan standardizasyon süreci düşük bir performans göstermektedir. Yapı ürünleri için güncel uyumlaştırılmış standartların oluşturulamaması Tek Pazar’ın sorunsuz işleyişini etkilemekte, Üye Devletler arasında ticaret engelleri oluşturmakta ve iş dünyasına ek maliyetler ve idari yükler getirmektedir. Piyasa gözetimi faaliyetleri Üye Devletler arasında farklılıklar göstermektedir ve etkin olmayan piyasa gözetimi şirketlerin mevzuata uymasını sağlayacak caydırıcılıkta değildir. Tüzüğün yasal çerçevesi çok karmaşıktır. Ayrıca yeşil ve dijital dönüşüm sürecinin getirdiği politika önceliklerini de kapsamamaktadır. Nitekim yapı ürünlerinin performansını ölçen mevcut değerlendirme yöntemleri, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ile ilgili olarak oluşturulmamıştır ve çevre ile bağlantılı çok sınırlı unsurları kapsamaktadır. Bu durum performansa dayalı olmayan konuların ele alınmasını engellemektedir.112 Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı kapsamında Yapı Ürünleri Tüzüğü’nün gözden geçirileceği belirtilmiştir. Bu doğrultuda Komisyon, 30 Mart 2022 tarihinde, Yapı Malzemeleri Tüzüğü’nün revizyonuna ilişkin bir öneri sunmuştur. 51 Yeni Yapı Ürünleri Tüzüğü: • • • • • • • • • • Yapı ürünlerinin sürdürülebilirliğinin geliştirilmesi ve bu ürünlerin Yeşil Mutabakat ile Döngüsel Ekonomi Eylem Planı hedeflerine katkıda bulunmasının sağlanması; Sağlık, güvenlik ve çevre korunmasını daha iyi hâle getirebilmek için Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü ile uyumlu bir şekilde yapı ürünlerine yönelik zorunlulukların getirilmesi; Yeni zorunlulukların daha dayanıklı, tamir edilebilir, geri dönüştürülebilir ve yeniden üretilebilir yapı ürünlerinin üretilmesine katkı sağlaması; Yapı ürünlerinin tasarımının ve üretiminin en son teknolojiye dayalı olmasının sağlanması; Tüzük kapsamındaki ürünlerin ticaretinin önündeki ulusal engellerin azaltılması, bu ürünlerinin serbest dolaşımının sağlanması ve nihayetinde iyi işleyen bir Tek Pazar’ın elde edilmesi; Uyumlaştırılmış standartların inşaat ekosisteminin rekabet gücüne katkıda bulunmasının sağlanması; Uygulama ve piyasa gözetiminin iyileştirilmesi; Tüzüğün daha net ve sade olmasının sağlanması; Şirketler üzerindeki idari yükün azaltılması; Dijital ürün pasaportu gibi dijital araçların kullanılması113,114 gibi hedefleri kapsamaktadır. AB’nin lokomotif sektörlerinden biri olan inşaat aynı zamanda en fazla atık üretiminin gerçekleştiği sektörlerdendir. Bu doğrultuda sektörün çevreye verdiği zararın etkisini azaltmanın ekonomik bir maliyeti olacaktır. Ancak AB’nin sektöre vereceği finansal destekler ile bu maliyetin asgari düzeyde gerçekleşmesi hedeflenmektedir. 3.1.2.6. Gıda, Su ve Besin Maddeleri Yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda, Komisyonun, 2008/98/EC sayılı Atık Çerçeve Yönergesi’nin 4.1 sayılı bölümü uyarınca, Çiftlikten Çatala Stratejisi kapsamında gıda atıklarının azaltılmasına ilişkin hedefler önereceği ifade edilmiştir. Bu doğrultuda kimyasal zirai ilaç kullanımının 2030 yılına kadar %50 oranında azaltılması; toprak verimliliğine halel getirmeksizin besin kayıplarının en az %50 oranında ve bu şekilde 2030 yılına kadar gübre kullanımının en az %20 oranında azaltılması; çiftlik hayvanları ve su ürünleri yetiştiriciliğinde antimikrobiyal satışlarının 2030 yılına kadar %50 oranında azaltılması ve organik tarım kapsamında kullanılan tarım arazilerinin 2030 yılına kadar %25'e ulaşması, Mayıs 2020’de sunulan stratejinin ana hedefleri olarak saptanmıştır.115 2012 yılında kabul edilen Biyoekonomi Stratejisi (Bioeconomy Strategy) ve bu stratejinin eylem planında yer alan hedeflerin hayata geçirilmesi yeni 52 Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda atılması planlanan adımlardan biridir. Yeşil Mutabakat'a ve döngüsel ekonomiye katkıda bulunacağı ifade edilen ve 2018’de güncellenen Biyoekonomi Stratejisi'nin başlıca hedefleri; gıda ve beslenme güvenliğinin sağlanması, doğal kaynakların sürdürülebilir şekilde yönetilmesi, yenilenemeyen ve sürdürülemeyen kaynaklara bağımlılığın azaltılması, iklim değişikliğine uyum sağlanması ve Avrupa’nın rekabet gücünün arttırılması olarak belirlenmiştir. 116 Eylem planına göre Komisyon gıda dağıtımı ve tüketiminin sürdürülebilirliğini artırmak için özel önlemlerin hayata geçirilmesini de değerlendirecektir. Bu doğrultuda Sürdürülebilir Ürünler Girişimi kapsamında, gıda hizmetlerinde tek kullanımlık ambalajların, sofrada kullanılan ürünlerin ve çatal-bıçak takımlarının yeniden kullanılabilir ürünlerle ikame edilmesi için yasal bir girişimin ortaya koyulmasına yönelik analitik bir çalışma başlatacaktır. 117 Ayrıca Komisyon, endüstriyel süreçler de dâhil olmak üzere suyun yeniden kullanımını ve verimliliğini arttıracak ve bunun sağlanması için teşviklerde bulunacaktır. Bu doğrultuda Haziran 2020'de yürürlüğe giren Suyun Yeniden Kullanımı Tüzüğü (Water Reuse Regulation), 26 Haziran 2023'ten itibaren geçerli olacaktır. İlgili Tüzük, arıtılmış kentsel atık sularının tarımsal sulamada güvenli bir şekilde yeniden kullanımı için uyumlaştırılmış minimum su kalitesi gerekliliklerini; uyumlaştırılmış asgari gözetim zorunluluklarını; potansiyel sağlık riskleri ve olası çevresel riskleri değerlendirmek ve bunlar ile mücadele etmek için risk yönetimi hükümlerini; izin gereksinimlerini ve suyun yeniden kullanımına ilişkin bütün projeler için temel bilgilerin kamuya açık hâle getirildiği şeffaflık hükümlerini ortaya koymaktadır. 118 Komisyon, Mayıs 2022 tarihinde, yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Plan’ında öngörüldüğü gibi besinlerin daha sürdürülebilir bir şekilde kullanımını ve geri kazanılan besinlerin piyasaya girmesini sağlama amacı olan Entegre Besin Yönetimi Eylem Planı (Integrated Nutrient Management) hakkında bir kamu istişare süreci başlatmıştır. Plan, besin kayıplarının asgari %50 oranında azaltılmasına katkıda bulunacak ve bu da gübre kullanımının en az %20 azaltılmasını gerektirecektir. Ayrıca Eylem Planı, besin kirliliğini kaynağında ele almayı, tarımın sürdürülebilirliğini artırmayı ve geri kazanılmış veya geri dönüştürülmüş besinler için piyasaları canlandırmayı içerecektir. 119 COVID-19 salgını ve Rusya-Ukrayna savaşının etkileri, gıdada sürdürebilirliğin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha göstermiştir. Beslenmenin amaçlar hiyerarşisinin en tepesinde yer aldığı düşünüldüğünde gıdadaki üretim zincirinin bozulmasının hem sosyal hem de ekonomik olarak büyük etkileri vardır. Nitekim son dönemlerde karşı karşıya kalınan çoklu krizlerde AB ülkeleri, geçmişte olmadığı şekilde gıda enflasyonu ile yüzleşmek durumunda kalmıştır. Bu doğrultuda AB’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nda gıda, su 53 ve besin maddeleri özelinde atmayı planladığı adımlar, AB ekonomilerinin temelini sağlamlaştırmak, halk sağlığını korumak, tarım ve hayvancılıkta sürdürebilirliği arttırmak ve gıda üretiminin çevresel etkilerini en aza indirmek için oldukça önemlidir. 3.2. Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü Komisyon, 30 Mart 2022 tarihinde, sürdürülebilir ürünleri AB'de norm hâline getirmek, döngüsel iş modellerini güçlendirmek ve tüketicileri yeşil dönüşüm süreci için desteklemek amacı ile bir dizi strateji ve mevzuat önerisi sunmuştur. Komisyonun sunduğu bu öneri paketi, Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü, 2022-2024 Çevreci Tasarım ve Etiketleme Çalışma Planı, Sürdürülebilir ve Döngüsel Tekstil için AB Stratejisi ve Yapı Malzemeleri Tüzüğü revizyonu teklifini içermektedir. 120 Mevcut Çevreci Tasarım mevzuatı sadece enerji bazlı ürünler için uygulanmaktadır. Sürdürülebilir Ürünler için Çevreci Tasarım Tüzüğü, bu mevzuatı genişleterek medikal, gıda ve yem ürünleri haricindeki tüm ürünlerde çevreci tasarım kurallarının uygulanmasını ön görmektedir. Bu doğrultuda Komisyon, Tek Pazar’daki hemen hemen tüm fiziksel ürünleri, tasarım aşamasından kullanım ömrünün sonuna kadarki tüm döngü boyunca çevre dostu, döngüsel ve enerji açısından daha verimli hâle getirmek için yeni kurallar önermektedir.121 Komisyon ilk aşamada 2022 yılının sonuna kadar mobilya, yatak, tekstil, deterjan, lastik, boya, demir-çelik, mineral yağ ve alüminyum gibi ürünlere çevreci tasarım kurallarının uygulanmasını değerlendirecektir. 2022-2024 Çevreci Tasarım ve Etiketleme Çalışma Planı’nın ise mevcut çevreci tasarım mevzuatını tabletler, akıllı telefonlar ve güneş enerjisi ile çalışan sistemler gibi ürün gruplarını kapsayacak şekilde genişletmesi beklenmektedir. 122 AB'nin kaynak verimli, iklim açısından nötr ve döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde başarılı olabilmesi ve enerji ile kaynak bağımlılıklarını azaltabilmesi için ürünlerin tasarlanma, üretime ve kullanım şekillerinde yeni bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Bir ürünün tasarımının, ilgili ürünün yaşam döngüsündeki çevresel etkisinin %80'ine kadarını belirlediğini dikkate alan teklif, çevreci tasarım çerçevesinin kapsamını mümkün olan en geniş ürün yelpazesini kapsayacak şekilde genişletmektedir. 123 Çevreci tasarım gereklilikleri, ürün gruplarının belirli özelliklerine göre şekillendirilecektir. Bu gereklilikler, düzenlenecek ürün kategorilerine uygun olarak aşağıdakileri kapsayacaktır: • Ürün dayanıklılığı, güvenilirliği, yeniden kullanılabilirliği, yükseltilebilirliği, onarılabilirliği, bakım ve yenileme kolaylığı, 54 • • • • • • • Ürünlerin ve içerisindeki malzemelerin döngüselliğini engelleyen maddelerin mevcudiyetine ilişkin sınırlamalar, Ürünlerin enerji kullanımı veya enerji verimliliği, Ürünlerdeki kaynak kullanımı veya ürünlerin kaynak verimliliği, Ürünlerde minimum geri dönüştürülmüş içerik, Ürün ve malzemelerin sökülmesi, yeniden üretilmesi ve geri dönüştürülmesi kolaylığı, Karbon ayak izi de dâhil olmak üzere ürünlerin yaşam döngüsündeki çevresel etkileri; Ambalaj atıkları da dâhil olmak üzere atıkların önlenmesi ve azaltılması. Çevreci Tasarım Tüzüğü, ürünlere, çevre ve sürdürülebilirlik özellikleri hakkında bilgi sağlama zorunluluğu getirecektir. Bu doğrultuda ürünlerin enerji kullanımı, geri dönüştürülmüş içerik, zararlı maddelerin varlığı, dayanıklılık, bir onarılabilirlik puanı dâhilinde onarılabilirlik bilgisi, yedek parça bulunabilirliği ve geri dönüştürülebilirlik hakkında bilgileri içermesi gerekecektir.124 Dijital ürün pasaportları, Çevreci Tasarım Tüzüğü’nün getirmeyi ön gördüğü bir başka yeniliktir. İlgili pasaportlar, Tüzük kapsamında düzenlenen tüm ürünler için normlar sağlayacak ve bu ürünlerin geri dönüştürülmesi, sürdürülebilirlik performansı ve çevresel ayak izine dair detaylı bilgileri içerecektir.125 Çevreci Tasarım Tüzüğü’nün önerdiği bir başka önlem satılmayan tüketim mallarının imha edilmesinin engellenmesidir. Bu doğrultuda büyük işletmeler ilk etapta her yıl imha edecekleri ürün miktarını açıklamak zorunda kalacaktır. Ayrıca ilerleyen süreçte, Tüzüğün düzenlenecek ürün kategorilerine bağlı olarak satılmayan ürünlerin imhasını tamamen yasaklama imkânı sağlaması da beklenmektedir.126 3.3. AB’nin Yeni Küresel Standart Stratejisi Standartlar, Tek Pazar’ın oluşturulmasında çok önemli bir rol oynamıştır. Bugüne kadar AB, uluslararası standardizasyon oluşturma sürecinde öncü bir konumda yer almıştır. Ancak teknolojideki ilerlemelerin neticesinde hayatımıza giren ve girecek olan yenilikler, Yeşil Mutabakat’ın iddialı dönüşüm hedeflerinin gerçekleştirilmesi ve AB dışındaki üçüncü ülkelerin standardizasyon konusunda giderek daha iddialı bir konuma gelmesi, AB’nin yeni bir standardizasyon stratejisi geliştirmesine neden olmuştur. Bu doğrultuda Komisyon, 22 Şubat 2022 tarihinde, “Dirençli, Yeşil ve Dijital Bir AB Tek Pazar’ını Desteklemek için Küresel Standartlar Belirlemek”(Setting Global Standards in Support of a Resilient, Green and Digital EU Single Market) başlıklı yeni standart stratejisini tanıtmıştır. Bu yeni Strateji, AB'nin küresel rekabet gücünü arttırmayı ve dirençli, yeşil ve dijital bir ekonomi oluşturmayı amaçlamaktadır. 127 55 AB'nin iklim nötr, dirençli ve döngüsel bir ekonomiye yönelik hedeflerinin Avrupa Standartları olmadan gerçekleştirilemeyeceği açıktır. Standardizasyon faaliyetlerinde küresel anlamda güçlü bir yere sahip olmak ve önemli uluslararası forumlarda ve kurumlarda bu kapsamda yapılan çalışmalara öncülük etmek, AB'nin küresel bir standart belirleyici olarak kalması için elzem olarak görülmektedir. Küresel standartları belirleme kapasitesine sahip olan AB, bunu gerçekleştirerek hem kendi değerlerini üçüncü ülkelere ihraç edebilir hem de kendi ekonomik aktörlerine önemli bir ilk hamle avantajı sağlayabilir. Stratejik alanlarda doğacak olan standardizasyon ihtiyaçlarının öngörülmesi ve önceliklendirilen alanlara yönelik çalışmaların yapılması yeni stratejinin başlıca hedeflerinden biridir. Bu doğrultuda Komisyon hâlihazırda COVID-19 aşı ve ilaç üretimi, kritik hammaddelerin geri dönüşümü, temiz hidrojen değer zinciri, düşük karbonlu çimento, çip sertifikasyonu ve veri standartları ile ilgili olarak standardizasyon aciliyetlerini belirlemiştir. Standardizasyon öncelikleri 2022'den itibaren standardizasyona ilişkin yıllık Birlik Çalışma Programı’nda açıkça belirtilecektir. Gelecekte oluşabilecek standardizasyon öncelikleri hakkında ise bilgilendirme yapılması için bir “Üst Düzey Forum” kurulacaktır. Ayrıca Komisyon, standartlar konusunda oluşturulacak bir AB mükemmellik merkezi tarafından desteklenecek olan “Baş Standardizasyon Görevlisi” (Chief Standardisation Officer) makamı oluşturacaktır.128 Stratejinin bir diğer amacı AB’nin uluslararası alanda gerçekleştirilen standardizasyon faaliyetlerine öncülük etmesini sürdürmesidir. Bu doğrultuda Komisyon, daha önce bahsi geçen Üst Düzey Forum aracılığı ile Avrupa'nın uluslararası standardizasyon yaklaşımını koordine etmek ve güçlendirmek için AB Üye Devletleri ve ulusal standardizasyon kuruluşları ile yeni bir mekanizma kurmak için çalışmalar yapacaktır. Komisyon ayrıca Afrika ülkeleri ile komşu ülkelerdeki standardizasyon projelerinin finansmanına destek olarak buralardaki standardizasyon sürecine etki etmeye çalışacaktır.129 Avrupa standardizasyon sisteminin yönetişiminin ve bütünlüğünün geliştirilmesi stratejinin ortaya koyduğu bir diğer hedeftir. Bu doğrultuda adımlar atılabilmesi için Komisyon Avrupa’da standardizasyonun yasal temelini oluşturan 1025/2012/EU sayılı Tüzükte değişiklik yapılmasını önermektedir. Komisyonun talebi üzerine Avrupa standardizasyon kuruluşlarına verilen görevlerin ulusal standardizasyon kuruluşları tarafından ele alınması üzerine çalışmalar yapılması öngörülmektedir. Ayrıca standardizasyon sisteminin kapsayıcılığının genişletilmesi için KOBİ'lerin ve sivil toplumun rolünün daha fazla artırılması sağlanacaktır. 130 Stratejinin öngördüğü bir başka hedef AB içerisindeki inovasyon çalışmalarının desteklenmesidir. Komisyon, AB tarafından finanse edilen araştırmalardan standardizasyon alanında da yararlanılması için birtakım adımlar atacaktır. 56 Bu kapsamda Komisyon, AB’nin uluslararası standardizasyon üzerindeki etkisini ve rekabet gücünü arttırmak için 2022’de, 24 aylık süre boyunca, yeni standartların oluşturulması veya mevcut standartların revize edilmesine katkıda bulunmaları amacı ile devam eden veya tamamlanmış Ufuk 2020 ve Ufuk Avrupa projelerine hizmet sunacak bir “Standardizasyon Hızlandırıcı” (standardisation booster) inisiyatifi başlatmıştır.131 Son olarak stratejinin öngördüğü bir başka hedef AB’de standardizasyon konusunda uzmanlar yetiştirilmesini sağlayacak adımların atılmasıdır. Nitekim Avrupa’da standardizasyon konusunda mesleki bir eğitim bulunmamakta, gelişen teknoloji ile beraber standardizasyon konusu giderek daha karmaşık bir hâle gelmekte ve Avrupa’da standardizasyon ile ilgilenen nesil değişmektedir. Komisyon buna karşı standartlar hakkında daha fazla akademik farkındalığın teşvik edilmesi için Ufuk Avrupa ve EURATOM Araştırma ve Eğitim Programı kapsamındaki mevcut araçları kullanacaktır.132 4. Tek Pazar ve Türkiye Bir AB Üye Devleti olmayan Türkiye, Tek Pazar’a dâhil değildir. Ancak 10-11 Aralık 1999 tarihlerinde Helsinki'de yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirve’sinde aday ülke ilan edilen Türkiye, 3 Ekim 2005 tarihinde Lüksemburg'da yapılan Hükümetlerarası Konferans ile resmen AB'ye katılım müzakerelerine başlamıştır. Bu doğrultuda Türkiye’nin üyelik sürecini tamamlayabilmesi ve Tek Pazar’ın bir parçası olabilmesi için gerekli hazırlıkları yapması ve Tek Pazar’a ilişkin AB mevzuatına uyum sağlamasın gerekmektedir. 4.1. Türkiye ve AB Arasında Malların Serbest Dolaşımı Türkiye ile AB arasındaki malların serbest dolaşımının temel ilkelerinin belirlenmesi, 1 Aralık 1964 tarihinde Türkiye ve o dönemki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) arasında imzalanan Ankara Anlaşması’na kadar gitmektedir. Türkiye’nin Topluluğa tam üyeliğini bir nihai hedef olarak ortaya koyan Ankara Anlaşması; tam üyeliğe giden yolda, “hazırlık dönemi”, “geçiş dönemi” ve “son dönem” olmak üzere üç evre ortaya koymuştur. Taraflar arasında bir Gümrük Birliği’nin oluşturulmasını öngören geçiş dönemi, 13 Kasım 1970 tarihinde imzalanan Katma Protokol ile başlamış; Topluluk, bazı petrol ve tekstil ürünleri haricinde sanayi ürünlerinde Türkiye'ye karşı gümrük vergilerini ve eş etkili vergileri tamamen ortadan kaldırmış ve 12 ile 22 yıllık iki ayrı takvim kapsamında Türkiye’den aynı adımları atmasını beklemiştir. 57 Ancak 1970'li yıllarda yaşadığı ekonomik ve siyasi zorluklar, Türkiye'nin Gümrük Birliği'nin oluşturulmasına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmesini imkânsız hale getirmiştir. Dahası Türkiye, 1978 yılında, AB’ye karşı gümrük tarifelerini kademeli olarak azaltma sürecini tek taraflı olarak askıya almıştır.133 1980’li yıllarda ithal ikameci politikaları terk eden ve dışa açılma süreci başlatan Türkiye, gümrük vergileri uyum ve indirim takvimini, tam üyelik başvurusu yaptıktan bir yıl sonra, 1988'de yeniden yerine getirmeye başlamış ve yedi yıllık kısa bir süre içerisinde geçiş dönemi hedeflerini tamamlamıştır. 134 Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Birliği, 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın bir sonucu olarak, 1 Ocak 1996 tarihinde işlerlik kazanmıştır. Türkiye-AB Gümrük Birliği sadece sanayi ürünleri ile işlenmiş tarım ürünlerini kapsamaktadır. Bu doğrultuda taraflar arasında ilgili alanlarda malların serbest dolaşımı sağlanmıştır. Ayrıca Gümrük Birliği Türkiye'nin tüm AB ürün mevzuatına uyum sağlamasını gerektirmektedir.135 Taraflar arasındaki gümrük vergilerinin sanayi malları için sıfırlanmasının ötesinde; teknik mevzuatın uyumlu hâle getirilmesi, piyasaya girecek ürünlerin üretildikleri mevzuata uygun olup olmadığını kontrol edecek kamu laboratuvarları ve ürünlerin piyasaya arz edilmeden önce gerekli olan test ve belgelendirme işlemlerini yapacak uygunluk değerlendirme kuruluşları ve onaylanmış kuruluşlar gibi özel laboratuvarlar için ihtiyaç duyulan altyapının kurulması, ilgili laboratuvarların teknik olarak yeterli olduklarının üçüncü bir tarafça belgelendirilmesi, laboratuvarlarda kullanılacak olan cihazların Tübitak, TSE ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi kurumlarca düzenlenmesi ve teknik mevzuatın uygulanabilmesi için Avrupa Standartlarının benimsenmesi, malların serbest dolaşımının sağlanmasındaki temel unsurlardır.136 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın beşinci maddesi ithalatta, altıncı maddesi ihracatta taraflar arasında uygulanan miktar kısıtlamaları ile her türlü eş etkili önlemi yasaklamıştır. Kararın yedinci maddesinde ise “beş ve altıncı maddelerin hükümlerinin, genel ahlak, kamu düzeni veya kamu güvenliği; insanların, hayvanların veya bitkilerin sağlığının ve yaşamının korunması; sanat değeri veya tarihi ya da arkeolojik değer taşıyan ulusal varlıkların veya sınai ya da ticari mülkiyetin korunması gerekçesiyle malların ithalinin, ihracının veya transit geçişinin” yasaklanabileceği veya engellenebileceğini fakat bu yasakların ve kısıtların taraflar arasındaki ticarette keyfi bir ayrım aracı veya örtülü bir kısıtlama oluşturamayacağı” belirtilmiştir. İlgili maddeler Avrupa Birliği’nin İşleyişi Hakkında Antlaşma’nın 34 ila 36’ncı maddeleri ile bire bir aynıdır. Ayrıca Karar’ın 66’ncı maddesinde, Ortaklık Konseyi Kararı’nda “yer alan hükümlerden Avrupa Topluluğu'nu kuran Antlaşmanın mukabil hükümleriyle esas itibariyle aynı olanları, Gümrük Birliği kapsamına giren ürünlere uygulanmaları bakımından Avrupa Toplulukları Adalet Divanının ilgili kararlarına göre yorumlanır”137 hükmü yer almıştır. Bunlardan en önemlisi daha önce bahsi geçen karşılıklı tanıma konusundaki Cassis de Dijon davasıdır. 58 Bu doğrultuda Türkiye-AB arasında ithalata uygulanan gümrük vergileri ve gümrük vergilerine eş etkili önlemler kaldırılmış ve taraflar arasındaki ticarette uygulanan miktar kısıtlamalarına son verilmiştir. Ayrıca beş yıllık geçiş dönemi için belirlenen hassas ürünler haricinde, Türkiye üçüncü ülkelere karşı AB’nin Ortak Gümrük Tarife’sini uygulamaya başlamıştır. 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, Türkiye’nin AB’nin teknik engellerin kaldırılmasına ilişkin mevzuatına da uyum sağlamasını gerekli kılmıştır. Bu doğrultuda Gümrük Birliği kapsamında ticaretin önündeki teknik engellerin kaldırılması hakkındaki AB düzenlemelerini ulusal hukukuna aktarma yükümlülüğü bulunan Türkiye’nin, hangi düzenlemeleri ve bu düzenlemeleri ne şekilde uygulayacağı 2/97 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı ile tespit edilmiştir. 15 Ocak 1997 tarihli ve 97/9196 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 2/97 sayılı Ortaklık Konseyi Ek II kapsamında belirlenen Birlik düzenlemelerin ulusal hukuka aktarılmasının hangi kamu kurumları aracılığı ile olacağı belirlenmiştir.138 Türkiye’nin bu kapsamda yer alan yatay mevzuata uyum sağlaması amacı ile 24459 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 11 Temmuz 2001 tarihli ve 4703 sayılı “Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun”, 11 Ocak 2002 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiştir. 17 Ocak 2002 tarihli ve 24643 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, 11 Ocak 2002 tarihi itibari yürürlüğe giren, “Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ile Onaylanmış Kuruluşlara Dair Yönetmelik”, “Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik” ve “CE Uygunluk İşaretinin Ürüne İliştirilmesine ve Kullanılmasına Dair Yönetmelik” söz konusu kanunun uygulama usul ve esaslarını saptamıştır. 3 Nisan 2002 tarihli ve 24715 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan “Teknik Mevzuatın ve Standartların Türkiye ile Avrupa Birliği Arasında Bildirimine Dair Yönetmelik” ise 3 Mayıs 2002 tarihinde yürürlüğe girmiştir.139 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’nın 9’uncu maddesine göre “Türkiye belirli bir ürünün ticaretinin önündeki teknik engellerin kaldırılması için gerekli Topluluk belgesinin veya belgelerinin hükümlerini yürürlüğe koyduğu takdirde taraflar arasında bu ürünün ticareti söz konusu belgelerde belirtilen şartlara göre” yapılabilecektir. 1/2006 sayılı OKK bu hükmün uygulanmasına ilişkin usulleri düzenlenmiştir.140 Türkiye yukarıda bahsi geçen kanun ve yönetmelikler çerçevesinde AB kalite altyapısına paralel bir sistem oluşturma çabası içerisine girmiştir. Bu doğrultuda bu sistemin çok önemli bir parçası olan uygunluk değerlendirme kuruluşları ve onaylanmış kuruluşlar saptanmıştır.3 Uygunluk değerlendirme kuruluşları arasında önemli bir yere sahip olan onaylanmış kuruluş adayları Avrupa 3 Türk Standartları Enstitüsü, Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği Derneği Kalite ve Çevre Kurulu İktisadi İşletmesi, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Asansör Kontrol Merkezi, Türkiye Hazır Beton Birliği Kalite Güvence Sistemi İktisadi İşletmesi, Alberk QA Uluslararası Teknik Kontrol ve Belgelendirme Anonim Şirketi, Petrol Gözetim Sertifikasyon ve Teknik Hizmetler Organizasyonu Şirketi, TUV Teknik Kontrol ve Belgelendirme, PROBO Muayene ve Belgelendirme Anonim Şirketi bugün onaylanmış kuruluş olarak faaliyette olan kurumlardan bazılarıdır. 59 Komisyonuna iletilmiş ve bunlardan bazıları yeterli bulunarak onaylanmış kuruluş olarak atanmıştır.141 Türkiye’nin AB’ye uyum sağlama konusunda attığı bir diğer adım CE işareti konusunda olmuştur. AB’de ilgili mevzuatın yürürlüğe girmesinin ardından, Türk piyasasına arz edilecek ürünlerin de Yeni Yaklaşım Direktifleri kapsamında getirilen CE işaretini taşıması zorunluluk hâline gelmiştir. AB yönergelerinin Türkiye’de uygulanabilmesi için teknik mevzuat uyumunun gerçekleştirilmesi, yani bu yönergelere paralel bir şekilde ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından hazırlanan ürün yönetmeliklerinin Türk mevzuatına aktarılması gerekmektedir. Resmî Gazete, ilgili yetkili kuruluş veya bu kuruluşların internet sitelerinde yönergeleri uyumlaştıran yönetmeliklerin metinleri mevcuttur. 142 Türkiye’nin AB ile ticaretinde, CE işareti taşıması gerektiği hâlde bunu sağlamayan bir ürün, AB üyesi ülkelere ihraç edilememektedir. Türkiye’nin iç pazarı açısından ise mevzuat uyumu tamamlanmış ve zorunlu uygulamaya girmiş ürün yönetmelikleri kapsamına giren bir ürünün CE işareti taşıması zorunludur. Aksi takdirde söz konusu ürünün Türkiye’nin iç piyasasına da arz edilmesi mümkün değildir. 143 İmalatçıların, her bir ürün ve ürün grubu için ilgili yönergelerde belirtilen koşullar çerçevesinde, herhangi bir onaylanmış kuruluşa başvurmaksızın da ürünlerine CE işareti koyabildiği durumlar mevcuttur. Bu doğrultuda imalatçıların, ürettikleri ürünlerin hangi direktif/direktiflerin kapsamına girdiğini tespit etmeleri, incelemeleri, ilgili mevzuatı hazırlayan ve yürürlüğe koyan kamu kuruluşları ile yakın ilişki kurmaları, gerektiği durumlarda üretim bandında birtakım değişikliklere gitmeleri ve buna uygun olarak belgelendirme faaliyetleri gerçekleştirmeleri gerekmektedir. 144 AB tarafından finanse edilen Türkiye’de Kalite Altyapısının Desteklenmesi Projesi (TKAG), 2003 yılında, uyguluk değerlendirme işlemlerinin Türkiye’de gelişimini destekleyen ve “uygunluk değerlendirmesi ile ilgili kamu ve özel sektör, meslek kuruluşları, sanayi ve ticaret odaları, tüketici örgütleri, üniversiteler ve diğer STK’ları ortak bir çatı altında toplayan Uygunluk Değerlendirme Kurulu’nun hayata geçirilmesini sağlamıştır”. Uygunluk Değerlendirme Derneği (UDDer) ise 28 Haziran 2006 tarihinde Uygunluk Değerlendirme Kurulu’nun statüsünde yapılan değişiklik ile kurulmuştur. 145 Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK), 4 Kasım 1999 tarihli ve 23866 sayılı T.C. Resmî Gazetesinde yayımlanan 4457 sayılı “Türk Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun" ile 27 Ekim 1999 tarihinde kurulmuştur. 60 TÜRKAK’ın amacı laboratuvar, belgelendirme ve muayene hizmetlerini yürütecek yurt içi ve yurt dışındaki uygunluk değerlendirme kuruluşlarının objektif prensip ve işleyiş usullerine göre çalışmasını, söz konusu kuruluşların verdiği belge ve işaretlemelerin uluslararası düzeyde taşınabilirliğini ve Türkiye’de de uygunluk değerlendirmesi faaliyetlerinin akredite edilebilmesini sağlamaktır. TÜRKAK, 28 Kasım 2002 tarihinde Avrupa Akreditasyon Birliğine tam üye olmuştur. Daha sonra Avrupa Akreditasyon Birliği ile Çok Taraflı Tanıma Anlaşmaları imzalama çalışmalarına başlamıştır. Bu doğrultuda TÜRKAK, 4 Nisan 2006 tarihinde imzalanan ilk MLA ile Kalibrasyon Laboratuvarları, Deney Laboratuvarları, Belgelendirme Kuruluşları (Kalite Sistemi) ve Muayene Kuruluşları; 2 Ekim 2008 günü imzalanan ikinci MLA ile ise Belgelendirme Kuruluşları (Çevre Yönetim Sistemleri), Belgelendirme Kuruluşları (Ürün) ve Belgelendirme Kuruluşları (Personel) alanlarına dâhil edilmiştir. 146 Türkiye ve AB arasındaki Gümrük Birliği işlerlik kazandıktan sonra mevzuata uygun ve güvenli ürünlerin piyasaya girişinin sağlanması, bu şekilde tüketicilerin korunması ve haksız rekabetin önlenmesine yönelik bir mekanizma oluşturulması ihtiyacı meydana gelmiştir. Bu doğrultuda Mayıs 2002’de yürürlüğe giren “Ürünlerin Piyasa Gözetimi ve Denetimine Dair Yönetmelik” piyasa denetimi ve gözetiminin usul ve esaslarını ve yetkili kurumların sorumluluklarını düzenlemiştir. Ayrıca bu amaca hizmet etmek için bir Piyasa Gözetimi ve Denetimi Koordinasyon Kurulu da (PGDKK) oluşturulmuştur. Türkiye’deki ulusal standart kuruluşu Türk Standardları Enstitüsü (TSE), 1996’dan bu yana, AB teknik mevzuatına ve Tek Pazar’da geçerli olan kurallar ile standartlara uyum sürecinin öncü kurumlardan biri olmuştur. Nitekim Türk ürünlerinin Tek Pazar’a girebilmesi için AB standartlarına uyumu zaruridir. 16 Ekim 1954 tarihinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) bünyesinde hazırlanan tüzük ile kurulan TSE’nin kuruluşunun tamamlanma süreci, “18 Kasım 1960 tarih ve 132 Sayılı Kanun” ile gerçekleşmiştir. TSE’nin amacı “her türlü madde, mamul, usul ve hizmet standartlarını” geliştirmektir. Sadece TSE tarafından kabul edilen standartlar Türk Standardı (TS) adını alabilmektedir. Bu standartların benimsenmesi isteğe bağlıdır. Ancak ilgili olduğu bakanlığın onayı ile bir standart mecburi kılınabilir. Mecburi olarak nitelendirilen standartlar Resmî Gazete’de yayımlanır. 147 TSE’nin görevleri şu şekildedir: • Standartların hazırlanmasını ve hazırlatılmasını sağlamak, • TSE bünyesinde veya dışında hazırlanan standartları incelemek ve uygun bulunması durumunda Türk Standardı olarak kabul etmek, • Kabul edilmesi durumunda ilgili standartları yayımlamak, uygulanmasını teşvik etmek ve fayda görüleceğinin düşünülmesi hâlinde mecburi olarak yürürlüğe konulması için ilgili bakanlığın onayına sunmak, 61 • • • • • • Özel sektörden veya kamudan gelen talepler doğrultusunda standartlar veya projelerini hazırlamak ve görüşlerini sunmak, Standartlar konusunda gerekli bilimsel ve teknik incelemeler yapmak ve doğrultuda araştırmalarda bulunmak, Standartlar için yabancı ülkelerde yapılan benzer çalışmaları izlemek, diğer ulusal, bölgesel ve uluslararası standardizasyon kuruluşları ile ilişkiler kurmak ve iş birliklerini ilerletmek, Teknik kuruluşlar, üniversiteler ve ilgili bilimsel kuruluşlar ile iş birliği sağlamak, standardizasyon ile ilgili konularda yayımlar yapmak ve arşiv oluşturmak, İsteğe bağlı standartların uygulanmasını izlemek için laboratuvarlar kurmak, Deney, uygunluk değerlendirme, kalibrasyon ve gözetim faaliyetleri gerçekleştirmek. 148 TSE, uluslararası standardizasyon kuruluşları olan ISO ve IEC ile Avrupa standardizasyon kuruluşları olan CEN ve CENELEC’e tam üyedir. Bahsi geçen standardizasyon kuruluşlarında bir taslak standart hazırlandığında ve üye ülkelerin oylamasına sunulduğunda, bu kuruluşlara tam üye olduğundan dolayı Türkiye’deki ilgili taraflar, TSE aracılığı ile bu oylamada söz hakkına sahip olabilir. 149 TSE çatısı altında belirli alanlarda kurulmuş olan uzmanlık kurulları ve bunların altında da teknik komiteler yer almaktadır. Teknik komitenin paydaşlarını akademisyenler, sektörde görev alan kişiler ya da kamu görevlileri oluşturabilir. Bu komiteler standart metinlerinin oluşturulması ve standartlarla ilgili gelişen teknik konuların yürütülmesini sağlar. 150 Türkiye’deki bir standardizasyon paydaşı, TSE’nin uluslararası veya bölgesel standardizasyon kuruluşlarına üye olması sayesinde, TSE çatısı altındaki “ayna komite”lere üye olacak teknik uzmanlar aracılığıyla, ilgili kuruluşların gerçekleştirdiği standardizasyon faaliyetlerine çok erken aşamalarda dâhil olabilir ve uzmanları ile standartların belirlendiği masalarda etkinlik sağlayabilir. 151 3 Ekim 2005 tarihinde Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri başlarken aynı gün müzakerelerin usul ve esaslarını saptayan "Müzakere Çerçeve Belgesi" de kabul edilmiştir. Müzakere süreci Müzakere Çerçeve Belgesi kapsamında 35 fasıl üzerinden yürütülmektedir. AB Konseyi fasıllar ile ilgili açılış kriterleri belirlemekte, aday ülkeler bu kriterleri yerine getirdiği takdirde fasıllar açılmakta ve yine Konsey tarafından belirlenen kapanış kriterlerinin yerine getirilmesi durumunda ise bu fasıllar geçici olarak kapatılmaktadır. 62 Katılım müzakerelerinin ilk aşamasında ilgili fasıllarda tarama süreci başlatılmıştır. Bu doğrultuda malların serbest dolaşımı faslında da AB mevzuatı ile buna karşılık gelen Türk mevzuatı incelenmiştir. Ancak yaşanan gelişmeler Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini tıkamış, 11 Aralık 2006 tarihli AB Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi'nde alınan karar gereğince Ek Protokol'ün uygulanması sekiz fasıl için açılış kriteri, diğer tüm fasıllar için ise kapanış kriteri olarak belirlenmiştir. Malların serbest dolaşımı faslı bu sekiz bloke edilmiş fasıldan biridir ve bu fasıl için Ek Protokol’ün uygulanmasının yanı sıra Tablo 5’te gösterilen dört açılış kriteri daha getirilmiştir.152 Tablo 5: Malların Serbest Dolaşımı için Belirlenen Dört Açılış Kriteri Açılış Kriterleri 1 2 3 4 Alkollü içecekler başta olmak üzere, motorlu araçlar dışında kalan Gümrük Birliği kapsamındaki mallara yönelik ithalat izin ve lisansları ile orantısız sertifika uygulamaları kaldırılmalıdır. Motorlu araçlara yönelik ithalat izinlerinin kaldırılmasına ilişkin bir plan Komisyona sunulmalıdır. AT Antlaşması’nın 28 ila 30. maddelerine (Üye Devletler arasında ithalat ve ihracatta kotaların kaldırılmasına ilişkin) aykırı olan tedbirlerin iç taraması tamamlanarak, bu tedbirlerin kaldırılmasına yönelik bir plan hazırlanmalı ve karşılıklı tanıma hükmü iç hukuka aktarılmalıdır. İlaçlar da dâhil olmak üzere, diğer yatay ve usule ilişkin tedbirler konularında uyum sağlanmasına yönelik hedefleri kapsayan bir eylem planı sunulmalıdır. Piyasa gözetimine ilişkin AB müktesebatının uygulanması için gerekli idari kapasitenin geliştirilmesine yönelik hedefleri içeren kapsamlı bir strateji Komisyona sunulmalıdır. Kaynak: Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı Türkiye, AB ile Gümrük Birliği ilişkisinden dolayı 1996’dan beri gerekli alanlarda ve Ek Protokol'e ilişkin kriter haricindeki diğer açılış kriterleri konusunda uyum çalışmalarına devam etmektedir. Ayrıca hâlihazırda teknik mevzuat alanına uyum konusunda önemli ilerleme kaydetmiştir.153 Tablo 5te verilen ikinci açılış kriteri ile ilgili olarak; 23 Haziran 2012 tarih ve 28332 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve 1 Ocak 2013 tarihinde yürürlüğe giren “Düzenlenmemiş Alanda Karşılıklı Tanıma Yönetmeliği”, AB mevzuatı ile düzenlenmemiş ve ulusal mevzuatla kapsanan alanda karşılıklı tanıma ilkesinin ulusal hukuka aktarabilmesi amacı ile hazırlanmıştır. Dördüncü açılış kriteri çerçevesinde ise piyasa gözetim ve denetim (PGD) sisteminin temel yapısal sorunlarını ele alan “Ulusal PGD Stratejisi Belgesi (2010-2012)” hazırlanmış ve kabul edilmiş, daha sonra “Ulusal PGD Stratejisi Belgesi (20122014)” ve “Ulusal PGD Stratejisi Belgesi (2015-2017)” adı altında güncellenmiş ve söz konusu belgeler İngilizce’ye çevrilerek Komisyona iletilmiştir. 154 63 4.1.1. Gümrük Birliği Sonrası Türkiye-AB Ticareti 1/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı, Gümrük Birliği’nin işleyişiyle ilgili alanlarda Türkiye’nin AB mevzuatına uyum sağlamasını öngördüğü için Gümrük Birliği, Türk ekonomisinin yapısının, standartlarının ve yasal çerçevesinin modernize edilmesinde itici bir güç olmuştur. İlgili mevzuat uyumu süreci, Türk ekonomisine geniş bir yasal dönüşüm getirmiş ve Türk ekonomisi uluslararası rekabet kurallarının uygulandığı ve eşit rekabet şartlarının hukuki olarak korunduğu bir pazar özelliği kazanmıştır. Bu sayede Türkiye’de ekonomik faaliyette bulunan veya bulunacak olan yabancı şirketler için elverişli bir ortam oluşmuştur. Ayrıca Gümrük Birliği’nin Türk ekonomisine getirdiği dinamizm, dayanıklılık ve rekabetçilik Türkiye’nin AB başta olmak üzere küresel pazarlara da açılmasına büyük katkıda bulunmuştur. Tüm bunların sonucunda sanayi sektörü başta olmak üzere Türk ekonomisinde büyük bir rekabet ortamı meydana gelmiş ve verimlilik artmıştır. Tüketicilerin de faydasına olan bu süreçte, tüketici hakları gelişmiş, Türk tüketiciler daha yüksek kaliteli ve daha ucuz ürünlere ulaşabilmiş ve ürün seçenekleri artmıştır.155 1996 yılında Türkiye ve AB arasında Gümrük Birliği’nin tesis edilmesi ve taraflar arasında sanayi ürünleri ve işlenmiş tarım ürünlerinde malların serbest dolaşımının sağlanmasının ardından ikili ticarette büyük oranda bir artış olmuştur. Nitekim 1996 yılında 33 milyar 167 milyon dolar olan ikili ticaret hacmi yaklaşık altı kat artarak 2022 yılında 196 milyar 335 milyon dolara ulaşmıştır. Aynı süre zarfında Türkiye’nin AB’ye ihracatı, yaklaşık dokuz kat aratarak 2022 yılında 103 milyar 49 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Tablo 6: Türkiye-AB Ticaret Verileri, (1996-2021, bin $) 64 Yıl İhracat İthalat İkili Ticaret Hacmi 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 11.328.579 11.959.010 13.095.388 13.621.355 13.651.184 15.400.787 17.432.965 23.809.267 31.154.616 35.610.069 41.322.262 52.119.405 55.549.563 41.288.877 21.838.787 23.364.341 22.613.599 20.347.853 25.804.530 17.926.941 23.259.924 31.656.820 43.813.760 48.085.688 54.309.920 62.995.082 69.254.329 53.142.848 33.167.366 35.323.350 35.708.986 33.969.208 39.455.714 33.327.728 40.692.889 55.466.087 74.968.375 83.695.757 95.632.182 115.114.487 124.803.893 94.431.725 Yıl İhracat İthalat İkili Ticaret Hacmi 2010 2011 2012 2013 2014 2015 2016 2017 2018 2019 45.697.963 54.436.524 50.700.814 54.253.068 58.610.951 53.441.794 56.657.504 64.302.995 72.847.019 72.308.293 70.019.688 93.052.537 103.049.092 67.710.152 85.598.331 82.027.895 86.176.068 82.851.274 73.139.975 72.180.833 78.656.466 73.366.674 63.943.661 73.337.528 85.383.160 93.286.796 113.408.115 140.034.855 132.728.709 140.429.136 141.462.225 126.581.768 128.838.337 142.959.462 146.213.693 136.251.954 143.357.216 178.435.697 196.335.888 2020 2021 2022 Kaynak: TÜİK Tablo 7 ve 8’de görülebileceği üzere, Türkiye’nin dış ticaretinde, 1990'ların ortalarından 2000'lerin ortalarına kadar tarım, gıda ve tekstil gibi emek yoğun, düşük teknolojili sektörlerin ihracatında düşüş yaşanmıştır. Özellikle Gümrük Birliği sonrasında Türkiye, küresel ticarete, daha sermaye yoğun sektörlerle katılmış ve orta-düşük ve orta-yüksek teknoloji sektörlerde ihracatını artırmıştır. 1996 yılında Türkiye’nin en fazla ihraç ettiği ilk iki ürün grubu olan giyim eşyaları ve tekstil ürünleri genel ihracatın %37’sini oluştururken, bu ürünlerin 2022 yılındaki payı %14’e kadar gerilemiştir. Diğer taraftan 1996 yılında Türkiye’nin genel ihracatında %4’lük bir payla yedinci sırada yer alan motorlu kara taşıtları ve römorklar, 2022 yılında payını %11’e kadar çıkartmış ve Türkiye’nin en fazla ihraç ettiği ürün olmuştur. Tablo 7: Türkiye’nin İhracat Kalemleri, (1996, bin $) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Giyim eşyası Tekstil ürünleri Gıda ürünleri ve içecek Ana metal sanayi Tarım ve hayvancılık Kimyasal madde ve ürünler Motorlu kara taşıtı ve römorklar Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat Metalik olmayan diğer mineral ürünler Başka yerde sınıflandırılmamış elektrikli makina ve cihazlar 4.829.702 3.817.823 2.455.094 2.233.719 2.147.424 1.244.288 975.877 828.738 780.908 777.656 21% 16% 11% 10% 9% 5% 4% 4% 3% 3% Kaynak: TÜİK 65 Tablo 8: Türkiye’nin İhracat Kalemleri, (2022, bin $) 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Motorlu kara taşıtı ve römorklar Ana metal sanayi Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve teçhizat Tekstil ürünleri Kimyasal madde ve ürünler Gıda ürünleri ve içecek Giyim eşyası Mobilya ve başka yerde sınıflandırılmamış diğer ürünler Metal eşya sanayi (makine ve teçhizatı hariç) Plastik ve kauçuk ürünleri 26.451.787 26.250.731 21.835.074 18.110.490 18.040.060 17.910.978 15.161.602 13.202.575 11.699.195 10.706.561 11% 11% 9% 8% 8% 8% 6% 6% 5% 5% Kaynak: TÜİK 4.2. Türkiye’nin Yeşil Dönüşüm Sürecine Uyumu Tek Pazar’ın yanı başında olan ve AB ile Gümrük Birliği’ne sahip olan Türkiye’nin Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın ve yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nın getirdiği dönüşüm sürecinden uzak kalması mümkün değildir. Nitekim AB’nin bu dönüşüm planı kapsamında attığı adımlar Türkiye-AB ticaretini doğrudan etkileyecek niteliktedir. Türkiye’nin bu doğrultuda dönüşen AB mevzuatına ayak uydurması, ilgili sektörlerde yürürlükte olan kanun ve yönetmeliklerini gözden geçirmesi ve yenilemesi gerekmektedir. 156 Türkiye, Yeşil Mutabakat’ın getireceği dönüşüm sürecini yakından takip edebilmek, kendi döngüsel ekonomi modelini oluşturmak ve böylece Tek Pazar’a erişirken engeller ile karşı karşıya kalmamak için birtakım adımlar atmaya başlamıştır. Bu doğrultuda Ticaret Bakanlığı önderliğinde, çeşitli bakanlık ve kamu kuruluşları dâhilinde bir çalışma grubu oluşturmuş ve bu çalışma gurubu 15 Temmuz 2021 tarihinde “Yeşil Mutabakat Eylem Planı”nı kamuoyuna duyurmuştur. Türkiye tarafından 2016 yılında imzalanan fakat uzun bir süre onay süreci başlatılmayan Paris İklim Anlaşması'nın onaylanmasına ilişkin kanun teklifinin TBMM tarafından kabul edilmesi ve 7 Ekim 2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla, Türkiye resmen anlaşmaya taraf olmuştur. 11 Ekim 2021 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ismi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değiştirilmiştir. 21-25 Şubat 2022 tarihlerinde ise Konya’da “İklim Şûrası 2022” gerçekleşmiştir. Türkiye’nin AB’nin dönüşüm sürecine uyum sağlama konusunda attığı en önemli adım ulusal Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın yayımlaması ve Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu’nun kurulması olmuştur. Eylem Planı kapsamında, dokuz başlık altında hayata geçirilecek 81 eylem belirlenmiş ve Türkiye AB’nin yeşil dönüşümüne ayak uydurmak için hızlı bir uyum ve dönüşüm sürecine 66 girmiştir. Ayrıca Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nın yayımlandığı 2021/15 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi, Çalışma Grubuna yardımcı olması amacıyla ihtisas çalışma gruplarının oluşturulabileceğini belirtilmiştir. Bu doğrultuda, Tablo 10’da görülebileceği üzere, Yeşil Mutabakat’ın etkilemesi öngörülen ve çok geniş bir alanı kapsayan 20 adet ihtisas çalışma grubu oluşturulmuştur. Tablo 9: Yeşil Mutabakat Eylem Planı İhtisas Çalışma Grupları İhtisas Çalışma Grubu Koordinatör Kurum AB SKDM İÇG Ulusal Karbon Fiyatlandırma İÇG Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı İÇG Teknolojik Dönüşüm/Gelişim İÇG Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim Eylem Planı İÇG Sürdürülebilir Nihai Tüketim İÇG Sıfır Kirlilik Eylemi İÇG Çelik Sektörü İÇG Ticaret Bakanlığı İklim Değişikliği Başkanlığı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Alüminyum Sektörü İÇG Çimento Sektörü İÇG Tekstil ve Konfeksiyon Sektörü İÇG İnşaat Sektörü İÇG Yeşil Finansman İÇG AB Projelerinin Finansmanı İÇG Temiz Enerji İÇG Sürdürülebilir Tarım İÇG Sürdürülebilir Akıllı Hareketlilik İÇG Adil Geçiş Politikaları İÇG Eğitim-Öğretimde Yeşil Dönüşüm İÇG Sürdürülebilir Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuat Uyumu İÇG Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Ticaret Bakanlığı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Ticaret Bakanlığı Ticaret Bakanlığı Hazine ve Maliye Bakanlığı Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Tarım ve Orman Bakanlığı Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Millî Eğitim Bakanlığı Ticaret Bakanlığı Kaynak: Ticaret Bakanlığı 4.2.1. Türkiye’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasına Uyum Süreci Yakın gelecekte Yeşil Mutabakat kapsamında, Türkiye-AB ticari ilişkilerini en fazla etkileme potansiyeli olan araç Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizma’sıdır. “SKDM’nin tümüyle uygulanmaya başlaması üretim, üretimde yenilikler ve çalışma koşullarında belirgin biçimde değişiklikler”157 getirecektir. Daha önce bahsedildiği üzere Türkiye, mevzuatını Gümrük Birliği ile ilgili olan AB mevzuatı ile uyumlaştırmakla mükelleftir. Bundan dolayı 67 Türkiye’nin, AB ile ticaret ilişkisini doğrudan etkileyecek olan SKDM’den etkilenmemek için gerekli alanlarda AB mevzuatındaki gelişmeleri takip edip kendi mevzuatına aktarması gerekecektir. Ayrıca gene belirtildiği gibi Türk sanayi ve işlenmiş tarım ürünleri Gümrük Birliği’nden dolayı AB pazarına serbest bir şekilde girebilmektedir. Ancak SKDM, ilgili alanlarda uyum sağlayamaması hâlinde Türk mallarının AB pazarına serbest girişi kısıtlanacak, ek maliyetler getirecek ve dolayısıyla Türkiye’nin AB’ye olan ihracatı azalacaktır. Türkiye’nin 2021 yılındaki toplam ihracatına bakıldığında SKDM’nin önceliklendirdiği ürün grupları Türkiye genel ihracatının %5,1’ini; Türkiye’nin AB+BK’ya yaptığı ihracatın %10’8’ini oluşturmaktadır. SKDM’nin kapsadığı öncelikli ürün grupları Türkiye’deki tüm ürün gruplarındaki istihdamın %1,2’sini kapsamakta ve bu alanlardaki Türk firmaları genellikle mikro ölçekte faaliyet göstermektedir. Ayrıca SKDM ürün gruplarındaki bütün firmalar, tüm ürün gruplarındaki satışların %2,5’ini gerçekleştirmektedir.158 Tablo 10’da SKDM çerçevesinde belirlenen öncelikli sektörlerinin Türkiye’deki genel görünümü ayrıntılı bir şekilde verilmiştir. Tablo 10: Türkiye’de SKDM Çerçevesindeki Öncelikli Sektörlerinin Genel Görünümü (2020) Demir-Çelik Alüminyum Çalışan Sayısı (Kişi) Firma Sayısı (Adet) Mikro Firma (Adet) Küçük Firma (Adet) Orta Firma (Adet) Büyük Firma (Adet) Net Satışlar (Yüzde) Toplam Krediler (Yüzde) Faaliyet Kârı/Net Satışlar (Yüzde) AR-GE Giderleri/ Net Satışlar (Yüzde) Çimento Gübreler Elektrik Tüm Ürün Grupları 25.132 32.729 15.250 6.853 56.982 11.2 Milyon 522 698 78 528 7.352 860.382 214 358 29 424 41 648.610 214 183 8 78 53 168.218 69 111 8 14 21 35.519 25 46 33 12 9 8.035 %0,1 %0,4 %0,2 %0,2 %1,5 9.317 Milyar TL %0,2 %0,6 %0,9 %0,2 <%0,1 2.564 Milyar TL %13 %11 %12 %13 %7 %15 %0,1 <%0,1 <%0,1 <%0,1 %3,11 %0,19 Kaynak: Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Türkiye’nin İhracatına Olası Etkileri159 68 Eylül 2020’de yayımlanan bir çalışmaya göre SKDM’nin Türkiye ihracatına olan maliyeti, sektörlerin ihracat düzeyleri ve karbon yoğunluklarının 2018 yılındaki gibi devam etmesi hâlinde, eğer AB ton başına 30 avro vergi uygularsa yıllık 1,1 milyar avro, eğer AB ton başına 50 avro vergi uygularsa yıllık 1,8 milyar avroya kadar çıkabilecektir. Türkiye’nin karbon fiyatının ton başına 30 veya 50 avro olması hâlinde sektörel bazlı gelir kayıpları ise çimento sanayiinde %13,2-%22, kimya sanayiinde %1,1-%1,9, demir çelikte %1,7-%2,8 ve otomotivde %0,7%1,2 arasında olacaktır. Ancak Yeşil Mutabakat politikalarına uyum sağlaması hâlinde, 2030 yılı itibarıyla Türkiye’nin GSYH’sinin, SKDM vergilendirmeleri olmaması durumunda ulaşacağı seviyeden %5,7 ila %6,6 daha yüksek, sera gazı emisyonunun ise %16,5 ila %15 daha düşük olması beklenmektedir.160 Dünya Bankası tarafından “Türkiye Ülke İklim ve Kalkınma Raporu”4 hazırlıkları kapsamında, SKDM’nin Türk ekonomisine ektisini inceleyen bir etki analizi çalışması yapılmış, ilgili rapor Haziran 2022’de yayımlanmıştır. Dünya Bankası, SKDM’nin sektörel etkilerini, Komisyonun SKDM hakkında Temmuz 2021’de yayımladığı ilk taslak metni temel alarak ölçmüştür. Çalışmada ilk etapta üç senaryo çerçevesinde Türkiye’nin mevcut kuralların ötesinde herhangi bir yeni bir iklim politikası belirlemediği durum değerlendirilmiştir: Senaryo 1: Demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre ve elektrik sektörleri ile doğrudan emisyonları içeren SKDM’nin 2026 itibariyle uygulanmaya başlandığı ve SKDM sertifika maliyetinin üçüncü ülkede ödenmiş karbon fiyatı ve emisyon ticaret sistemi kapsamında AB sektörlerine sağlanan ücretsiz tahsisatlar çerçevesinde azaldığı durum; Senaryo 2: SKDM’nin dolaylı emisyonları da içerecek şekilde, kok kömürü, asfalt bitümeni, petrol ürünleri, demir cevherleri, kimyasallar, cam, demir-dışı metaller ve üretimde kullanılan elektriği kapsayacak şekilde genişletildiği durum; Senaryo 3: Senaryo 2’nin gerçekleştiği ve ABD’nin de SKDM gibi benzer kapsamlı bir mekanizma uygulamaya geçtiği durum. Bu senaryolar çerçevesinde yapılan analizin sonuçları: • Senaryo 1’deki durumun gerçekleşmesi hâlinde, SKDM’nin 2035 yılı itibariyle Türkiye’nin AB’ye olan ihracatına etkileri sınırlı olacaktır. Çimento oransal olarak en fazla etkilenecek sektör olsa da ihracattaki payının düşüklüğünden dolayı genel etki sınırlı kalacaktır. 4 İlgili rapora ulaşmak için: https://openknowledge.worldbank.org/server/api/core/bitstreams/ ffa637a2-d07c-40b1-9992-cc350a46fe6a/content 69 • • • • • Senaryo 2’deki durumun gerçekleşmesi hâlinde, Türkiye’nin AB’ye demirçelik ihracatında düşüş yaşanacaktır. Petrol ve kimyasallar ürünlerin AB’ye ihracatında ciddi etkiler görülmeye başlanacaktır. Bu doğrultuda, çimento ve kimyasallar oransal olarak en fazla ihracat kaybına uğrayacak sektörler olacaktır. Mutlak değerler itibariyle ise demir-çelik ve petrol ürünlerindeki ihracat kayıpları ön plana çıkacaktır. Senaryo 3’teki durumun gerçekleşmesi hâlinde Türkiye’nin dünyaya olan ihracatındaki olumsuz etki bir miktar daha artacaktır. Ancak asıl etki hâlen AB’nin SKDM’yi genişletmesine bağlı olacaktır. Türkiye’nin demir-çelik ihracatındaki kayıp bu senaryoda daha da belirgin hâle gelecektir. SKDM’nin üretim üzerindeki etkisinin düşük seviyelerde kalması öngörülmektedir. SKDM’nin kapsamının genişletildiği durumda en fazla üretim kaybının kimyasallar, çimento ve alüminyum sektörlerinde gerçekleşmesi beklenmektedir. 2035 yılı itibariyle AB’de SKDM’yi kapsayan sektörlerde üretim artışı öngörülürken, SKDM’nin uygulanmadığı varsayılan kullanıcı (downstream) sektörlerde girdi maliyetlerindeki artışa bağlı olarak üretim kayıplarının yaşanması beklenmektedir. Bu doğrultuda kullanıcı sektörlerin SKDM’ye dâhil edilmemesi durumunda, özellikle SKDM kapsamındaki ürünlerin üretiminde girdi olarak kullanılan petrol ürünleri ile makine ve ekipmanlar; motorlu taşıtlar, parça ve aksamı ile diğer imalat sektörleri gibi kullanıcı sektörlerde, küçük ölçekli bir şekilde, Türkiye’nin AB’ye ihracatında ve içerideki üretimde artış beklenmektedir. SKDM’nin Türkiye’nin reel GSYİH’sine etkisinin oldukça düşük olacağı beklenmektedir. Bu doğrultuda 2035 yılı itibariyle genişletilmiş AB SKDM’sine bağlı olarak Türk ekonomisinin %0,01 oranında küçülmesi, ABD’nin de benzer bir uygulamayı hayata geçirmesi hâlinde bu oranın yaklaşık %0,015 olması beklenmektedir. Dünya Bankası analizinin SKDM’nin Türk ekonomisinin geneline ve Türkiye’nin AB’ye ihracatına etkilerinin marjinal düzeyde kalacağını öngörmesinin başlıca nedenleri; kullanıcı sektörlerde gerçekleşmesi öngörülen rekabet avantajı ve Türkiye’nin SKDM’nin kapsadığı ürünlere yönelik ihracatını AB yerine diğer ülkelere kaydırabileceği varsayımıdır. Ancak SKDM gibi uygulamalar dünya genelinde yaygınlaşırsa ticaretin çeşitlendirilmesinden kaynaklanabilecek faydalar da azalacaktır. Çalışmada, Türkiye’nin veya karşılaştırma grubundaki diğer ülkelerin SKDM konusunda tedbir aldıkları durum da değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda ülkelerin kendi ETS’lerini kurarak karbon fiyatlandırması getireceği; uygulamanın 2026 yılında başlayıp karbon fiyatlarının kademeli bir şekilde arttırılarak 2030’da AB fiyatlarına eşitleneceği ve ETS kapsamına elektrik üretimi, ısıtma, sanayi ve ulaştırma sektörlerin dâhil edileceği bir senaryo geliştirilmiştir. 70 Bu çerçevede Türkiye’nin herhangi bir tedbir almadığı durum, Türkiye’nin karbon fiyatlandırması kapsamında elde ettiği tüm gelirleri hane halkına aktardığı durum, Türkiye’nin karbon fiyatlandırması kaynaklı gelirleri tamamen yatırıma yönlendirdiği durum ve Türkiye önlem almazken diğer ülkelerin karbon fiyatlandırmasına yönelik adımlar attığı durum kıyaslanmıştır. Elde edilen sonuçlar: • Türkiye’nin karbon fiyatlamasına geçtiği senaryo hiçbir önlem alınmamasından daha avantajlı bir sonuç ortaya çıkaracaktır; • Karbon fiyatlamasına geçildiği takdirde Türkiye’nin kimyasallar, demir-çelik, metaller ve petrol ürünleri sektörlerinde AB’ye ihracat kayıpları önemli ölçüde telafi edebilecek; ETS gelirleri tümüyle yatırıma yönlendirilirse Türkiye’nin bu sektörlerde AB pazarındaki payı artacaktır; • Makro etkilere bakıldığında, karbon fiyatlandırmasından gelen gelirlerin tamamen yatırıma yönlendirildiği senaryoda, Türkiye’nin reel GSYİH’sinin %3,5 ila %4 arasında artış kaydedebileceği; gelirlerin tamamen hane halkına aktarılmasında ise reel GSYİH’nin %0,5 oranında daralabileceği öngörülmüştür; • Türkiye açısından en olumsuz sonuçların ortaya çıkacağı durum, Türkiye önlem almazken diğer ülkelerin karbon fiyatlamasına geçtiği senaryodur. Sonuç olarak bahsi geçen etki analizi, Türkiye’nin AB ETS’sinin metodolojisi ile uyumlu bir ulusal emisyon ticaret sistemi kurarak karbon fiyatlandırmasına gitmesi, bu şekilde oluşacak gelirlerin düşük karbonlu üretime geçiş sürecinde kullanılması ve böylece öz kaynakların AB’ye aktarılmasının önlenmesi gerekliliğinin önemini ortaya koymuştur. Mevcut durumda, Ulusal Karbon Fiyatlandırma İhtisas Çalışma Grubu; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda, Türkiye’de karbon fiyatlandırma uygulamalarının hayata geçirilmesi ve bir ulusal emisyon ticaret sisteminin kurulması konuları ile ilgili çalışmalar yürütmektedir. Dünya Banka’sının yürüttüğü “Karbon Piyasalarına Hazırlık Ortaklığı”na (PMR) Türkiye de dâhildir. PMR kapsamında, 2011-2021 yıllarında yürütülen çalışmalar neticesinde Türkiye’de bir sera gazı izleme ve doğrulama sistemi kurulmuştur. Dünya Bankası, 2021 yılında, küresel dekarbonizasyon sürecini hızlandırmak ve ülkelerin kalkınma önceliklerini dikkate alan karbon fiyatlandırma araçları tasarlaması ile uygulamasına yardımcı olmak amacıyla PMR’nin devamı niteliğinde olan Piyasa Uygulama Tesisi için Ortaklık Fonu’nu (PMIF) kurmuştur. Türkiye PMIF’e 2021 yılında başvurmuş, Şubat 2023’te taraflar arasında Paydaş Katılım Planı imzalanmıştır. Plana göre emisyon ticaret sistemi ve diğer karbon fiyatlandırma uygulamalarının hayata geçirilmesine ilişkin destek arttırılacak ve emisyon azaltım hedeflerine ulaşmak için “politika yol haritası”nın geliştirilmesine katkı sağlanacaktır.161 71 Türkiye, kendi ulusal emisyon ticaret sistemini 2024 yılı sonunda pilot uygulama ile başlatmayı ve SKDM işler hâle geldiğinde birinci faz uygulamaya geçmeyi planlamaktadır. Ulusal sistemini AB ETS’si ile entegre etmeyi, metodolojik denkliği ve ulusal uygulamaların AB’de tanınmasını sağlamayı hedeflemektedir. Ulusal ETS’sinin üretici sektörlere mali yük getireceğinin farkında olan Türkiye’nin, ilk aşamada, fiyat konusunda AB’ye uyum sağlama hedefi bulunmamaktadır. Öte yandan Türkiye, üretim sürecindeki emisyonların izlenmesi, raporlanması ve doğrulanması; tedarik zincirleri içerisindeki karbon emisyonlarına dair verilerin toplanması ve raporlanması ile dolaylı emisyonların hesaplanması gibi süreçleri üçüncü ülkelerin gerçekleştirmesini beklemektedir162. Altını çizmek gerekir ki AB içerisinde SKDM kapsamındaki idari yük, yetkilendirilmiş ithalatçıların üzerindedir. SKDM kapsamındaki emisyon ölçüm ve raporlama metodolojileri ile doğrulama esasları henüz netleşmemiştir. AB’nin konuya ilişkin genel tutumunun, sadece AB Üye Devletlerindeki akreditasyon kurumlarının küresel anlamda faaliyet gösterebilecek doğrulayıcı kuruluşları akredite edebilmesi yönündedir. Bu noktada doğrulayıcı kuruluşların akreditasyonunun Türkiye’de gerçekleştirilebilmesini sağlamak için AB nezdinde girişimlerde bulunulmaktadır. Emisyon izleme ve raporlama metodolojilerinin netleşmesi sonrasında Türkiye’deki ihracatçıların SKDM raporlamalarını yapmasını kolaylaştıracak yardım masaları kurulacak, özel sektör çatı kuruluşları ile çözüm odaklı mekanizmaların tesis edilmesi için çalışmalar yürütülecektir. Ayrıca Türkiye’de sanayiden kaynaklı sera gazı emisyonlarının izlenmesine yönelik sistemin geliştirilmesine yönelik çalışmalar hâlen devam etmekte olup; TÜRKAK’ın 1 Ocak 2023 tarihi itibarıyla sera gazı envanterlerinin tasarlanması, geliştirilmesi, yönetilmesi ve raporlanmasına ilişkin ilkeleri ve gereklilikleri detaylandıran TS EN ISO 14064-1 standardı kapsamında, gönüllü alanda, sera gazı emisyonlarının doğrulamasını yapan kuruluşların akreditasyonu konusunda hizmet vermeye başlaması önemli bir gelişmedir. TÜRKAK, TS EN ISO 14064-1 standardı kapsamındaki ilk akreditasyonu 25 Temmuz 2023 tarihinde QSI Belgelendirme Muayene ve Test Hizmetleri Ltd. Şti.’ye vermiştir.163 Türkiye, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) iş birliği ile SKDM’de bahsi geçen sektörlerde imalatta düşük karbonlu üretim yapısına geçiş için mevcut en iyi teknikler, temiz üretim teknolojileri ve destekleyici politika önlemlerini ortaya koyan düşük karbonlu yol haritası projeleri yürütmektedir. Bu doğrultuda Yeşil Mutabakat Eylem Planı kapsamında oluşturulan Çelik, Alüminyum ve Çimento İhtisas Çalışma Gruplarında, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda, ilgili sektörler özelinde çeşitli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmalara bakılacak olursa: • Çimento Sektörü: İhtisas çalışma grubu bünyesinde Türkiye’deki çimento sektörünün mevcut durumun belirlenmesine yönelik ön teşhis çalışması 72 • • • gerçekleştirilmiştir. Bunun yanı sıra EBRD’nin fonlayıcısı, PwC şirketini ise yüklenicisi olduğu “Türkiye Çimento Sektörü için Düşük Karbonlu Yol Haritası” projesinin uygulamasına 27 Nisan 2022 tarihinde başlanmıştır. Çelik Sektörü: SKDM kapsamında, EBRD iş birliği ile Türkiye’deki çelik üretim tesislerinin modernizasyon ihtiyaçları, çelik ürün haritası oluşturulması ve 2030 ve 2053 yıllarına ilişkin sektörel projeksiyon gibi konulara odaklanan “Türkiye Çelik Sektörü için Düşük Karbonlu Yol Haritası” projesi, 27 Nisan 2022 tarihinde uygulanmaya başlamıştır. Projenin nihai raporunun 2023 yılının sonuna kadar kamuoyu ile paylaşılması beklenmektedir. Alüminyum Sektörü: “Sıfır Karbonlu Alüminyum Yol Haritası”nın oluşturulması projesine, EBRD iş birliği ile 18 Ekim 2022 tarihinde başlanmıştır. Projenin 2023 yılının sonuna kadar tamamlanması öngörülmektedir. Ayrıca Alüminyum Sektörü İhtisas Çalışma Grubu toplantılarında, sektörde birincil alüminyum üretiminde karbon ayak izinin azaltılması, ikincil üretimde ise verimliliğin arttırılması; hurdadan üretim kapasitesinin geliştirilmesi için sektörler arasında hammadde dolaşımının arttırılması ve TÜRKAK tarafından emisyon doğrulama ve belgelendirme yapacak kuruluşlara akreditasyon belgesi verilebilmesi gibi konular ön plana çıkmıştır. Gübre Sektörü: Gübre sektöründe sera gazı salımının azaltılmasını desteklemek amacıyla Türkiye’nin yol haritasını saptayacak proje çalışmaları devam etmektedir. EBRD ile projenin fonlanması konusunda anlaşmaya varılmıştır.164 Bunlara ek olarak TÜRKAK, SKDM kapsamında akreditasyon verilebilmek amacıyla çalışmalara başlamış ve özellikle Ticaret Bakanlığının Komisyon ile konuyu görüşmesi için gerekli bilgilendirmeleri yapmıştır. Ancak belirtmek gerekir ki, TÜRKAK’ın akreditasyon verebilmesi için akreditasyona ilişkin 2018/2067 sayılı AB Tüzüğüne göre faaliyet yürüten kuruluşların Avrupa Akreditasyon Birliği çatısı altında Çok Taraflı Tanıma Anlaşmalarını imzalamış olması ve Türkiye’de SKDM’nin uygulanıyor olması gerekmektedir.165 4.2.2. Türkiye’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’na Uyum Süreci Türkiye, kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı kapsamında, AB’nin yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’na uyum sağlamak ve bu doğrultuda kendi yeşil ve döngüsel ekonomisini oluşturma doğrultusunda da ciddi bir süreç içerisinde girmiştir. Nitekim Türkiye, 2022 yılında, döngüsel ekonomiye geçişte öncelikli sektörlerin belirlenerek ihtiyaçlarının tespit edilmesi amacıyla, “Türkiye’de Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi için Teknik Destek Projesi” (DEEP) isimli IPA II Dönemi projesi kapsamında, kendi ulusal döngüsel ekonomi planını hazırlamaya başlamıştır. Proje, Türkiye genelinde daha verimli bir kaynak ve atık yönetimine katkıda bulunacak olan döngüsel ekonomiye 73 geçişin teşvik edilmesini ve döngüsel ekonomiye geçişte Türkiye’nin kurumsal ve teknik kapasitesinin güçlendirilmesini amaçlamaktadır. Projenin faaliyetlerinden biri olarak, Türkiye genelinde piyasa araştırılması yapılmış, 43 kamu kurumu, 31 özel sektörü temsil eden kuruluş, beş üniversite, dört uluslararası kuruluş ve üç STK ziyaret edilmiştir. Bahsi geçen piyasa araştırması ve kurumsal ziyaretlerin sonucunda, finansman ve teşviklerin yeterli olmadığı, kamu-özel sektör-üniversite iş birliğinin yeterli olmadığı, yeni iş modellerinin benimsenmediği, belediyelerin mevcut atık yönetim maliyetlerinin yüksek olduğu ve verimli olmadığı ve özellikle KOBİ’ler açısından bir bilgilendirme ve farkındalık yaratma sürecinin gerekli olduğu tespit edilmiştir.166 Ticaret Bakanlığı koordinasyonunda, AB’nin sürdürülebilir ürün inisiyatifi kapsamında getireceği yeni düzenlemelere uyum sağlamak amacıyla, Sürdürülebilir Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuat Uyumu Çalışma Grubu tesis edilmiştir. Ayrıca ilgili belirli ürün gruplarına yönelik çalışmalar yürütecek olan alt çalışma gruplarının da kurulmasına karar verilmiştir. Bu doğrultuda oluşturulan Eko-Tasarım Alt Çalışma Grubu ve Piller (Bataryalar) ve Atık Pillere İlişkin Alt Çalışma Grubu ilgili konulardaki uyum çalışmalarını takip etmektedir. Türkiye, Eylem Planı’nda öngörüldüğü gibi, Yeşil OSB’lerin ve Yeşil Endüstri Bölgelerinin hayata geçirilmesine yönelik çalışmalarda son aşamaya gelmiştir. Bu doğrultuda ortaya konulan Yeşil OSB Sertifikasyon Sistemine ilişkin başvuru kılavuzu5 Aralık 2022’de yayımlanmış, başvurular MEYDİP (Mekânsal Yönetim ve Dijitalleşme Projesi) üzerinden alınmaya başlanmıştır. Yeşil OSB sertifikası almak isteyen OSB yönetimlerinin Tablo 11’de verilmiş olan altı ön kriteri karşılaması gerekmektedir. Söz konusu kriterleri sağlamış olan OSB’ler ikinci adımda geçecek ve ekonomik, sosyal, yönetimsel ve çevresel olmak üzere dört ana başlıktaki performans göstergesine bağlı olarak değerlendirilecektir. Değerlendirme sonucunda OSB’ler; platin, altın, gümüş, bronz olmak üzere dört ayrı dereceyi temsil eden ve TSE tarafından verilecek olan sertifikaya sahip olacaktır.167 Yeşil OSB’lerin ve sertifikasyon sisteminin amacı, ekonomik büyümenin çevresel sürdürülebilirlik ile birleştirmesi ve bu doğrultuda OSB’lerde kaynak yönetimi ve atık azaltımının sağlanması, enerji verimliliğinin ve yenilenebilir enerji kullanımının arttırılması; OSB’lerin yönetimsel ve izlemeye yönelik performanslarının arttırılması ve OSB’lerin çevresel ayak izlerinin en aza indirmesidir.168 5 İlgili kılavuza ulaşmak için: https://www.imosab.org.tr/wp-content/uploads/2023/02/ c13272a1f22f4c4ea8e3a21a1cab59be-3-8.pdf 74 Tablo 11: Yeşil OSB Sertifikası Ön Kriterleri Açılış Kriterleri 1 OSB’de üretimde olan en az 1 firmanın yer alması 2 OSB’deki atık suların tümünün arıtılıyor olması 3 OSB’de enerji üretim kaynağı olarak kömür kullanımının olmaması OSB’nin TSE tarafından TS EN ISO 14001 ve TS EN ISO 50001 standartlarından 4 belgelendirilmiş olması İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlikle ile ilgili konuları izlemek ve yönetmek için 5 organizasyonel yapıda bir birimin kurulması ve en az bir yetkin personel istihdam edilmesi 6 OSB’nin en az temel seviye Sıfır Atık Belgesine sahip olması Kaynak: T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Türkiye ayrıca kendi yeşil dönüşümünü sağlama amacıyla OSB’lere olan desteğini arttırmakta ve çeşitlendirmektedir. Nitekim Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Dünya Bankası Grubu arasında, 26 Şubat 2021 tarihinde bir kredi anlaşması imzalanmıştır. Anlaşma kapsamında yaklaşık 250 milyon avro bütçeye sahip olan “Dünya Bankası Finansmanlı Türkiye Organize Sanayi Bölgeleri Projesi” başlatılmıştır. Proje, mümkün olduğunca yeşil çözümler kullanarak OSB’lerin temel ve “yeşil” altyapı yatırımlarının ve OSB inovasyon merkezleri yatırımlarının desteklenmesini amaçlamaktadır. 169 Türkiye döngüsel ekonomiye geçiş yolunda, katma değeri yüksek ve çevreyle uyumlu ürünlerin üretimine katkı sağlayacak AR-GE ve inovasyon odaklı yeşil teknolojilerin geliştirilmesi amacıyla teknolojik altyapısını güçlendirmeye yönelik adımlar atmaktadır. Bu doğrultuda yeşil üretimi destekleme potansiyeli olan teknolojilerin sektörel ihtiyaç analizi ile belirlenmesi ve tespit edilen teknolojilerin geliştirilmesi için TÜBİTAK ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda, “Yeşil Büyüme Teknoloji Yol Haritası” (TYH) hazırlık çalışmaları yürütülmektedir. Demir-çelik, alüminyum, çimento, kimyasallar, plastik ve gübre, THY çalışmaları kapsamında belirlenen altı öncelikli sektördür. Bununla birlikte, TÜBİTAK 1512-Teknogirişim Sermayesi Desteği Programı, 2018 yılından beri, genellikle Yeşil Mutabakat’a uyum konusunda çözüm oluşturan ve Ar-Ge ile yeniliğe odaklanan projeleri kabul etmektedir.170 Sanayide yeşil dönüşüm kapsamında, “En İyi Tekniklerle Endüstriyel Emisyonların Yönetimi Yönetmeliği” taslağı hazırlanmıştır. İlgili Yönetmeliğin 2023 yılı içerisinde mevzuata girmesi beklenmektedir. Yeni Yönetmelik kapsamında enerji ve kaynak verimliliği ile hava, su ve toprak için sıfır kirlilik prensibini gösteren ve faaliyetlerini çevresel hassasiyetleri dikkate alarak 75 gerçekleştiren tesislere, çevresel sürdürülebilir üretim yaptıklarının bir göstergesi olarak, “Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi” düzenlenecektir. İlgili belgeyi alan tesisler, uluslararası pazarda daha etkin bir konuma gelebilecek ve çevre yatırım fonları ile yeşil finansman imkânlarına daha kolay ulaşabilecektir. Nitekim dönemin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, belgeyi alan sanayi tesislerinin, uluslararası mutabakatlar çerçevesinde elde edilen 3 milyar 158 milyon dolarlık finansmandan yararlanabileceğini ifade etmiştir. 171 AB’nin Sürdürebilirlik için Kimyasallar Stratejisi kapsamında Türkiye’de zararlı kimyasalların kullanımının sınırlandırılması amacıyla ilgili mevzuattaki değişim takip edilmekte ve uyum çalışmaları sürdürülmektedir. Bu doğrultuda Türkiye’deki sucul çevre için risk teşkil eden endokrin bozucu kimyasallarla ilgili olarak “Endokrin Bozucu Kimyasallar ve Arıtma Teknolojilerinin Araştırılması Projesi” yürütülmüştür. Proje kapsamında Türkiye’de ilk defa su kaynaklarında bulunan endokrin bozucu kimyasallar ve bunların yan ürünlerinin belirlenmesi, belirlenen kimyasalların su kaynaklarına ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin incelenmesi ve sucul ekosistemin korunmasına yönelik standartların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yürütülmüştür.172 Ayrıca bahsi geçen proje kapsamında su kaynaklarında tespit edilen ve AB’nin İçme Suyu Direktifine dâhil edilen endokrin bozucu kimyasallar, yeni başlatılacak olan “İçme Suyu Kaynaklarının ve Arıtma Tesislerinin Değerlendirilmesi Faz 2 Projesi” kapsamında takip edilecek, proje sonuçları doğrultusunda ilgili konudaki ulusal mevzuata eklenecektir. Bahsi geçen projenin 2024 yılında tamamlanması beklenmektedir.173 Su tüketiminin çok olduğu tekstil ve deri sektörlerinin döngüsel ekonomi kapsamında dönüştürülmesine yönelik düzenlemeler için çalışmalar yürütmektedir. Bu kapsamda 14 Aralık 2011 tarihli ve 28142 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Tekstil Sektöründe Entegre Kirlilik Önleme ve Kontrol Tebliği”nin, çevresel ve sektörel ihtiyaçlar doğrultusunda revize edilmesine yönelik çalışmalar başlamıştır. Bunun yanı sıra, tekstil sektöründeki faaliyetlerin çevresel etkilerini en aza indirmeyi, hava ve su kirliliğini önlemeyi, su ve enerji tüketimini azaltmayı ve temiz üretim teknolojilerinin uygulanmasını arttırmayı amaçlayan “Tekstil Sektöründe Temiz Üretim Uygulamaları Genelgesi”, 31 Aralık 2022 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Genelgeyle birlikte, tekstil sektöründe uçucu organik bileşik ve toz emisyonların azaltımı için ilk defa bir sınır değer belirlenmiştir. Ayrıca Genelge ile üretim başına enerji tüketiminin azaltılması ve raporlanması, uygun arıtım sistemlerinin kullanılması ve uygun bilgi teknolojileri kullanılarak emisyonların çevrim içi olarak takip edilmesi zorunlu hâle getirilmiştir. Genelgeye göre Tuzlu suyun kumaş boyama ve yıkama süreçlerinde yeniden kullanılmasını sağlayan tekniklerin uygulanması, atık suların arıtıldıktan sonra 76 mümkün olan alanlarda yeniden kullanılması, soğutma suları ve kirletici yükü düşük olan atık suların ayrı toplanarak yeniden kullanılması zorunlu olacaktır. Ayrıca bilinçsiz yer altı suyu tüketiminin önüne geçmek için işletmelerin tüketilen su miktarını ölçmeleri, takip etmeleri, uygun cihazlar ve otomatik kapama vanalarıyla kontrol altına almaları beklenmektedir.174 Türkiye, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı koordinasyonunda, tüm yaşam döngüsü süreçlerinde kaynak verimliliğini gözetecek bir şekilde sürdürülebilir tüketim ve üretim konusunda çalışmalar yürütmektedir. Bu doğrultuda "gıda, balıkçılık ve tarım", "konut ve inşaat", "tüketim malları imalatı" ve "turizm" sektörlerini içeren sürdürebilir tüketim ve üretim modellerinin yer aldığı “Sürdürülebilir Tüketim ve Üretim Ulusal Eylem Planının Hazırlanması Projesi”, 2 Şubat 2023 tarihinde başlatılmıştır. Yukarıda bahsi geçen sektörlerin yanı sıra plastik, tekstil ve otomotiv sektörleri özelinde; sektörel mevcut durum analizi, sektörel değer zinciri metodolojisi raporları, sürdürülebilir tüketim ve üretim modellerine yönelik taslak mevzuat ve rehber dokümanlar, düzenleyici etki analizi raporları ve kılavuz ve sektör notu hazırlıkları yapılmakta ve ilgili sektörler ile kamuyu bir araya getirecek olan eğitim ve çalıştayların düzenlenmesi planlanmaktadır. 175 10 Haziran 2022 tarihli ve 7410 sayılı “Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 6’ncı maddesi, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nun 29’uncu maddesini değiştirmiş, ileri arıtma teknikleri ile arıtılmış atıksuyu yeniden kullanan kuruluşlara, yeniden kullanım oranına göre enerji teşvikinin %100’e kadar artırılacağı ifade edilmiştir. Bu doğrultuda Kanun yürürlüğe girdiğinden beri, atıksu arıtma tesislerine %100’e kadar enerji teşviki sağlanmıştır. 176 17 Aralık 2022 tarihli ve 32046 sayılı “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”te, Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğine ilave edilen Geçici Madde 10 ile belediyelere ait kentsel atıksu arıtma tesislerinde arıtılan atıksuyun en az %10’unun tarımsal sulamada kullanılması ve bu atıksuyun endüstriyel ve çevresel yeniden kullanım potansiyelinin ve gerekli yatırım ihtiyacının saptanması amacıyla belediyelerin fizibilite raporlarını Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na sunmaları hüküm altına alınmıştır. 177 Havza ölçeğinde mavi, yeşil ve gri su ayak izini hesaplamak amacıyla; Batı Akdeniz, Büyük Menderes, Kuzey Ege, Aras, Çoruh, Antalya, Batı Karadeniz, Doğu Akdeniz, Doğu Karadeniz, Kızılırmak ve Marmara Havzaları Su Tahsis Planları hazırlanmakta, söz konusu su ayak izi bileşenlerinin hesaplamalarına yönelik genel bir metodoloji geliştirilmektedir. 178 77 4.2.3. Türkiye’nin AB’nin Tarımsal Dönüşüm Sürecine Uyumu AB’nin Yeşil Mutabakat kapsamında attığı adımlar, Tek Pazar içerisinde dolaşımda olan tarım ürünlerini ve dolayısıyla Türkiye-AB arasındaki tarım ticaretinin geleceğini de etkileyecektir. Ancak Yeşil Mutabakat’ın getireceği dönüşüm sürecine değinmeden önce belirtmek gerekir ki Türkiye-AB ilişkilerinin tarım boyutunda iki konu ön plana çıkmaktadır: Türkiye’nin AB’nin Ortak Tarım Politikası’na uyumu ve Gümrük Birliği’nin tarım ürünlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi. Bir AB aday ülkesi olan Türkiye’nin, hâlihazırda üyelik hedefi doğrultusunda, AB’nin OTP’sine uyum sağlaması gerekmektedir. Ancak Türkiye ile AB’nin tarım sektörü yapıları birbirinden çok farklıdır. Türkiye’de tarımın milli gelirdeki payı AB ortalamasına göre çok yüksektir. Nitekim 2022 yılında Türkiye’de tarımın GSYH’den aldığı pay %5,8 iken bu oran AB’de %1,4 olmuştur. Türkiye’deki tarım arazileri oldukça dağınık ve parçalı bir arazi yapısına sahiptir. Ayrıca küçük ölçekli işletmelerin çokluğu, tarımsal veri yetersizliği ve yanlışlıkları ile verimsizlik, Türkiye’de tarım sektörünün ön plana çıkan sorunları arasındadır.179 Gümrük Birliği’nin güncellenmesine yönelik tartışmaların yoğun olduğu bir dönemde, Gümrük Birliği’nin tarım ürünlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi ön plana çıkan ve tartışılan konulardan biri olmuştur. Ancak bu noktada da dikkat çekilmesi gereken bir husus, Türkiye’nin tarım sektöründe oldukça korumacı olmasıdır. Nitekim Türkiye, tarım ürünlerine vergi uygulama konusunda Mısır, Güney Kore ve Norveç’ten sonra dünyada dördüncü ülke konumundadır. Kıyaslama yapmak gerekirse, Türkiye’nin tarımsal ürünlerdeki ortalama vergi oranı %42 iken, AB’de bu oranın %12 seviyelerindedir. Bu doğrultuda Türkiye’nin gümrük tarifelerini düşürmesi; rekabet gücünün zayıf olduğu ve yüksek maliyetli üretimin gerçekleştiği tarımsal sektörlerde üretimi azalacak ve Türkiye’nin ilgili ürünlerdeki ithalatı artacaktır. Türkiye açısından gümrük tarifelerinin düşürülmesi, yüksek tarifelerle koruma altına almaya çalıştığı maliyeti büyük olan üretimin yerini, başka ülkelerdeki düşük maliyetli üretimin alması anlamına gelecektir. 180 AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde tarım sektöründe geçireceği dönüşüm ise Tek Pazar’daki tarım ile ilgili olan kuralları daha sıkı hâle getirecektir. Nitekim daha önceki bölümlerde belirtildiği gibi AB, Tarladan Çatala Stratejisi kapsamında, kimyasal ilaç kullanım oranını %50 ve suni gübre kullanım oranını %20 oranında azaltmayı amaçlamaktadır. Hâlihazırda Türkiye’nin dekar başına kimyasal gübre ve kimyasal ilaç kullanımı dünya ortalamasının oldukça üzerinde olduğu görülmektedir. 78 Tablo 12: Türkiye’nin Birim Alan Başına Gübre ve İlaç Kullanımında Dünya ile Karşılaştırılması Birim Alan Başına Gübre Kullanımı Birim Alan Başına Kimyasal İlaç Kullanımı Türkiye (2022) Dünya Ortalaması (2020) 28,3 kg/daa 0,27 kg/daa 12,9 kg/daa 0,18 kg/daa Kaynak: Türkiye Bankalar Birliği Bütün bu bilgiler ışığında, Türkiye’nin, OTP’ye uyum ve Gümrük Birliği’nin tarım ürünlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi konularında hazırlıklı olmadığı görülmektedir. Yeşil Mutabakat’ın getireceği dönüşüm süreci, gerekli adımların atılmaması hâlinde, aradaki farkı daha da açacaktır. Tam bu noktada, Türkiye’nin Yeşil Mutabakat’a uyum sağlamak için harekete geçmesi, içerisinde oldukça önemli fırsatları beraberinde getirmektedir. Nitekim Türkiye, tarım sektörünü sürdürülebilirlik noktasında modernize ederken, aynı zamanda geçmişten beri süregelen yapısal sorunlarını çözebilir. Bu noktada 23 Mart 2023 tarihli ve 7442 sayılı “Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; tarımda üretim, verimlilik ve sürdürülebilirliğin arttırılmasına yönelik önemli hükümler içermesi bakımından oldukça dikkat çekicidir. İlgili Kanun’un ön plana çıkan maddelerine bakmak gerekirse: • Planlı Üretim: Yeni Kanun ile Tarım ve Orman Bakanlığı; tarım sektörüyle ilgili politikaların tespit edilmesi, planlanması ve uygulanmasında yetkili kurum olmuştur. Bu doğrultuda Bakanlık, arz-talep dengesi ve yeterlilik derecesini değerlendirerek hangi ürün veya ürün gruplarının üretileceğine ve tarım havzaları ve işletmelerin asgari ve azami üretim miktarlarını belirleme yetkisine sahip olmuştur. • Sözleşmeli Tarım: Tarım sektöründe sözleşmeli üretimin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için gerekli adımların atılması ile bu konuda üreticilere destek verilmesine öncelik tanınmasına karar verilmiştir. Tarım ve Orman Bakanlığına göre sözleşmeli tarım üretim modeli, “firmalar ve üreticiler arasında ürünün ekim-dikim zamanında veya çiftçinin belirli bir ekiliş alanı ve üretimi gerçekleştirme sorumluluğunu yüklemesine karşın, firmaların da elde edilecek ürünü belirli şartlarda garantili almasına dayalı üretim ve pazarlama şeklidir.” Bakanlık sözleşmenin taraflarını ve kapsamını içeren kayıt sistemleri oluşturacaktır. Ayrıca sözleşmeye tabi ürünlere sigorta yapılması zorunlu hâle gelmiştir. • Arazi Kiralanması: Bakanlık üst üste iki yıl süreyle işlenmeyen tarım arazilerini tespit edip, bu arazileri kira geliri arazi maliklerine ait olmak üzere sezonluk olarak ve rayiç bedelden aşağı olmamak üzere kiraya verebilecektir. 181 79 Planlı üretim, tarım ürünlerinde arz fazlası veya kıtlığını engellemek, stratejik tarım ürünlerinin arz güvenliğini korumak için oldukça önemlidir. Sözleşmeli tarım, planlı üretimi de destekleyecek; girdi kullanımı daha kontrol edilebilir olacak ve bu doğrultuda hem üretici maliyetinin azaltılması ve verimlilik artışına destek olacaktır. Arazi kiralanması ise özellikle ihtiyaç duyulan stratejik tarım ürünlerinin üretimine katkı verecektir. Tarım ve Orman Bakanlığı, tarım sektörünün önündeki en büyük problemlerinden biri olan dağınık ve parçalı tarım arazilerine yönelik arazi toplulaştırma çalışmalarını hızlandırmıştır. Biçimsizce parçalanarak küçültülmüş tarlaların bir araya getirilmesi anlamına gelen arazi toplulaştırma işlemi sayesinde; düzenli ve ideal parsel şekilleri oluşturulmakta, her parsele sulama şebekesine bağlanmakta, sulama oranı artmakta, ekilemeyen araziler tarıma kazandırılmakta, zaman, yakıt ve iş gücü tasarrufu sağlanmakta, zirai mücadele ve gübreleme kolaylaşmakta ve tarlaların ekonomik işlevselliği artmaktadır. Türkiye'de arazi toplulaştırma çalışması yapılmaya uygun 14,3 milyon hektar alan bulunmaktadır. 2022 yılının Ocak-Kasım döneminde 320 bin 161 hektar alanda toplulaştırılmıştır. 2023 yılsonuna kadar toplulaştırılan toplam arazi büyüklüğünün 8,5 milyon hektara ulaştırılması hedeflenmektedir.182 “Ölçek ekonomisinin uygulanabilmesi ve özellikle tahıl grubu ürünlerinde verimliliğin artırılabilmesi adına arazi toplulaştırma kritik bir öneme sahiptir”. 183 Öte yandan Türkiye, kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı doğrultusunda, pestisit ve anti-mikrobiyallerin kullanımının azaltılmasına yönelik çalışmalar yürütmeye başlamıştır. Bu doğrultuda pestisitlerin azaltılmasına yönelik çalışmalar çerçevesinde 59 ilde 68 proje ile “İyi Tarımın Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi” yürütülmektedir. Ayrıca pestisit ve anti-mikrobiyallerin kullanımının azaltılması amacıyla taze meyve ve sebzede 24 bin üretim alanında kontroller gerçekleştirilmiş ve riskli ürünlerde kalıntı izleme programları oluşturulmuştur. 184 Toprağa uygulanan kimyasal gübre dozunu azaltmak ve humik asit, leoardit ve kompost gibi materyallerle topraktaki organik madde içeriğini arttırmak amacıyla, İzmir'de zeytin, Osmaniye'de yerfıstığı, Manisa'da üzüm ve Mersin'de pamuk üzerine dört proje yürütülmektedir. Yeni nesil gübrelere ilişkin Ar-Ge çalışmaları kapsamında, yavaş etkili gübrelerin kullanım etkinliğini arttırmak için bu gübrelerin çeşitli enzim inhibitörleri, nişasta, kitosan ve aljinat polisakkaritleri ile kaplanmasına yönelik projeler, Kırklareli, Ankara ve Malatya’da devam etmedir. Ayrıca yerel kaynakların kullanılmasıyla ucuz organik gübre üretimi ve kimyasal gübre kullanımının azaltılması amacını taşıyan “Organik Atık ve Artık Yönetimi Ülkesel Projesi" yürütülmektedir. 185 80 Diğer taraftan, hem AB mevzuatında organik tarım konusunda yeni gelişmelere uyum sağlama hem de Türkiye’deki organik tarımın yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir. AB dünyanın en büyük organik tarım ürünü ithalatçısı konumundadır. Türkiye organik tarıma son derece elverişli bir ülkedir ve organik tarım konusunda AB müktesebatına uyum konusunda çok ileri seviyededir. Bu doğrultuda Türkiye’nin organik tarım ürünlerini AB’ye ihraç etme konusunda büyük bir avantajı bulunmaktadır. Ancak 2010-2020 yılları arasında organik üretim yapan işletme sayısı 3,7 kat, üretim miktarı ise 3,7 kat artsa da genel olarak Türkiye’deki tarım alanlarının sadece %1’inde organik tarım yapılmaktadır. AB’nin organik tarım kapsamında kullanılan tarım arazilerinin oranını %25’e çıkarmayı planladığı dikkate alındığında Türkiye’deki bu oranın oldukça düşük olduğunu söylemek mümkündür. 2020’de AB’ye yapılan organik tarım ihracatı 155 milyon 741 bin olarak toplam tarımsal ürün ihracatının yalnızca %3’ünü oluşturmuştur. Bundan dolayı organik tarım üretimini arttırmanın yanı sıra bu ürünlerin nasıl ihraç edilebileceğine dair bilgilendirme çalışmalarının da yapılması gerekmektedir. AB özelinde, Tek Pazar’a organik tarım ürünlerini sokmak isteyen işletmeler, AB Organik Tarım Yönetmeliği’nin alınmasını yükümlü kıldığı AB Organik Sertifikası’nı almak zorundadır. Bu sertifikayı almak için organik tarım için belirlenen kurallara uygun olarak üretim yapılması; üretim süreçleri ve kayıtların incelendiği düzenli ve bağımsız denetimlere tabi olunması; ürünlerin tedarik zincirindeki her aşamada izlenebilirliğinin sağlanması ve yetkilendirilmiş sertifikasyon kuruluşlarına başvurulması gerekmektedir.186 TÜRKAK, organik tarım kontrol kuruluşlarının akreditasyonunu gerçekleştirmektedir. Türkiye'de organik tarım ürünlerinin izlenebilirliğin tesis edilmesi, etkin kontrol ve sertifikasyon sisteminin işletilmesi ve organik ürün konusunda tüketici bilincinin artırılması amacıyla, “Organik Tarımın Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi” 41 İl Müdürlüğü ve beş Araştırma Enstitüsü ile yürütülmektedir. Proje kapsamında; organik tarım üretim alanlarının ve üretim miktarlarının artırılması çalışmaları ve eğitim, yayım, demonstrasyon, piyasa kontrolü ve numune alma faaliyetleri yapılmaktadır.187 Bu doğrultuda Gökçeada’nın “Organik Ada” statüsü almasına ve bölgede organik tarım uygulamalarının benimsenmesine yönelik çalışmalar yürütülmüş; zeytincilikle başlayan organik tarım faaliyetleri zamanla üzüm, bal üretimi ve hayvancılığa dayalı organik sertifikalı ürünler üzerine yayılmıştır. 188 4.2.4. Diğer Faaliyetler Yeşil Mutabakat süreci başlamadan önce de Türkiye’nin çevresel ve sürdürülebilir dönüşüm için attığı birtakım adımlar olmuştur. Bu doğrultuda Türkiye, 2017 tarihinde, atıkları azaltma ve döngüsel atık yönetimi ile ilgili konuları içeren Sıfır Atık Projesi’ni başlatmıştır. Proje kapsamında, Ocak 2019’dan itibaren plastik poşetler ücretlendirilmiş; Sıfır Atık Mavi Projesi başlatılmış ve 81 12 Temmuz 2019’da bina ve yerleşkelerdeki atıkların ayrı olarak bırakılması, belediyelerin en az ikili olmak üzere atıkları toplaması veya toplattırması ve bu atıkların enerji üretim veya geri dönüşüm tesislerine gönderilerek döngüsel ekonominin bir parçası hâline gelmesi hedefleri olan Sıfır Atık Yönetmeliği yayımlanmıştır. 189 AB’nin çevre ile ilgili olan mevzuatına uyum sağlamak için Türkiye’nin bir Çevre Etiketlendirme Sistemi kurması gerekmektedir. Bu doğrultuda Haziran 2017’de, AB’nin EC 66/210 sayılı ve 25 Kasım 2009 tarihli Avrupa Parlamentosu ve Konseyi Çevre Etiketi Tüzüğü’nü uygulamak için “Türkiye’de Çevre Etiket Sisteminin Kurulması Projesi” başlatılmıştır. İlgili proje kapsamında AB Çevre Etiketi faaliyetleri ve Türkiye’de bulunan birçok sektörün AB Çevre Etiketi sistemi açısından durumları değerlendirilmiştir. Nihayetinde 2018 yılında Türkiye’nin Çevre Etiketi belirlenmiş, “ISO 14024 standardında ve kılavuzluğunda olan AB Çevre Etiketi ve Küresel Çevre Etiketleme Ağı (GEN) için Tip 1- ISO 14024 standardında Ulusal Türkiye Çevre Etiketi oluşturulmuş”, ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tanıtılmıştır.190 Türkiye daha sonra ulusal çevre etiketinin uluslararası platformlarda tanınırlığını arttırmak, çevre etiketi sisteminin var olduğu diğer ülkeler ile bilgi alışverişinde bulunmak ve markalaşma sağlamak amacı ile Küresel Çevre Etiketi Ağına (Global Eco-Labelling Network - GEN) üye olmuştur.191 Çevre Etiketi, “hammadde temin aşamasından kullanım ömrünün bittiği ana kadar geçen bütün süreçlerde çevre, insan, sağlık, iklim ve doğal yaşam üzerindeki olumsuz etkilerin azaltıldığını göstermektedir”. 192 Türkiye Çevre Etiketi ilgili ürünlerde iklim değişikliği üzerindeki etkilerin azaltılması, enerji verimliliği, ısı tasarrufu, su tasarrufu, insan sağlığının korunması, doğal kaynak yönetimi, tehlikeli kimyasalların kullanımının kısıtlanması, atık su geri dönüşümü, atık geri dönüşümü, dayanıklılık ve biyoçeşitliliğin korunması gibi ilkelerin sağlanması ile sürdürülebilir tüketim ve üretim uygulamalarının desteklenmesi amaçlanmaktadır. Seramik kaplama ürünleri, tekstil grubu ürünleri, temizlik kâğıdı grubu ürünleri, elde yıkama bulaşık deterjanı, turistik konaklama hizmet grubu, kişisel bakım ve kozmetik grubu ürünleri, cam grubu ürünleri, bulaşık makinesi deterjanı grubu ürünleri ve çamaşır deterjanı grubu ürünleri Türkiye Çevre Etiketi’nin kapsadığı ürün ve hizmet gruplarıdır. Üreticiler, imalatçılar, ihracatçılar, ithalatçılar, hizmet sağlayıcılar, toptancı ve perakende satıcılar, Türkiye Çevre Etiketine başvuru yapabilir. TSE, çevre etiketi için yapılan başvuruların doğrulanması, yıllık uygunluk kontrolü ve süre uzatımı gibi görevleri yerine getiren kurumdur. 193, 194, 195 12 Mart 2021 tarihinde, "salgın sonrası dönemin ekonomik yapılanmasına uygun, sürdürülebilir, güçlü ve kaliteli büyümeye erişim" ana hedefi ile açıklanan Ekonomi Reformları, Yeşil Mutabakat ile ilgili eylemleri de içermektedir. Bu bağlamda Türkiye kendi Ulusal Döngüsel Ekonomi Eylem Planı’nı hazırlayacak; yeşil üretim için AR-GE çalışmalarını destekleyecek ve bu şekilde gerekli 82 teknolojiler geliştirilecek; elektrikli araçlar için şarj altyapısı oluşturulacak, imalat sanayisinin küresel değer zincirlerine entegre edilebilmesi için hedef ülkeler seçilerek bu ülkelere özel ürünler belirlenecek ve buna yönelik destek programları verilecektir.196 5. Sonuç Uluslararası sistem büyük bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. Devletler arasındaki jeopolitik rekabet İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hiç olmadığı kadar artmıştır. Son 30 yılda ekonomik anlamda olağanüstü bir şekilde büyümesi ve bu gücünü askerî alanda da göstermeye başlaması, başta Batı ülkeleri olmak üzere diğer uluslararası aktörlerin Çin’i bir tehdit olarak algılamaya başlamasına neden olmuştur. Dahası Rusya, Putin dönemi sonrasında daha agresif bir dış politika sergilemeye başlamış ve bu durum 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’nın işgaline kadar gitmiştir. Küresel güç dengesindeki değişim, büyük aktörler arasındaki rekabeti tetiklemiştir. 2000’li yılların başında, Çin’in DTÖ’ye katılmasının küresel ticaret sistemini daha entegre ve istikrarlı hâle getireceği ve Çin'in kontrollü ekonomisinin zaman içerisinde piyasa ekonomisine evrileceği görüşü hâkim olmuştur. Ancak süreç beklendiği gibi işlememiş, Çin giderek ekonomik ve siyasi ağırlık kazanırken DTÖ kurallarındaki boşlukları kendi lehine etkin bir şekilde kullanmış, pazarını üçüncü ülkelere yeterince açmamış ve verdiği sübvansiyonlarla sanayisini güçlendirmiştir. Bunun aksine özellikle AB’nin dünya ekonomisindeki payı 2008 ekonomik krizinden sonra önemli ölçüde azalmıştır. Uluslararası aktörler arasındaki güç mücadelesi devam ederken, iklim krizi de gün geçtikçe daha ciddi bir şekilde kendisini göstermektedir. Nitekim dünyada, aşırı sıcaklıklar, aşırı hava olayları, kuraklık, yangın, sel ve benzeri afetlerin sıklık ve şiddeti giderek artmaktadır. Bu noktada iklim kriziyle mücadelede lider konumda olan AB’nin başlatmış olduğu Yeşil Mutabakat süreci hem Tek Pazar’daki hem de uluslararası alandaki üretim kurallarını çevre ve sürdürebilirlik yönünde dönüştürme potansiyeli nedeniyle oldukça önemlidir. Yeşil Mutabakat’ın en önemli çıktılarından biri olan yeni Döngüsel Ekonomi Eylem Planı, kaynakların olabildiğince döngüde kalmasını, israfın azaltılmasını ve etkili kaynak yönetiminden öte kalkınma ve rekabet politikalarını yeniden şekillendirme amaçları çerçevesinde, AB’nin al-yap-tüket şeklindeki doğrusal ekonomi modeline bir alternatif olarak Tek Pazar’daki bütün kuralları değiştirmektedir. Nitekim Eylem Planı; elektronikler, bilişim ve iletişim teknolojileri, piller, plastik, ambalaj, tekstil, inşaat ve gıda, su ve besin maddeleri gibi AB ekonomilerinde önemli bir paya sahip olan sektörleri önceliklendirmiş; 83 AB bu alanlarda geçerli olan mevcut mevzuatını değiştirmeye, çevre temelli yeni standartlar oluşturmaya başlamış ve bu dönüşümü destekleyecek stratejiler ile eylem planları ortaya koymuştur. Komisyon ve Avrupa standardizasyon kuruluşları bu süreci ileriye taşıyan kurumlar olarak ön plana çıkmaktadır. Yeşil Mutabakat’ın bir diğer çıktısı olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması, üçüncü ülkelerden Tek Pazar’a girecek mallar için birtakım yeni düzenlemeler getirecektir. Bu doğrultuda SKDM ilk etapta demir-çelik, çimento, alüminyum, elektrik ve gübre gibi seçili sektörlerde uygulanacaktır ve bu sektörlerde Tek Pazar’a girecek ürünlerin fiyatı ilgili eşyanın karbon içeriği dikkate alınarak belirlenecektir. Bu bağlamda üretim sürecinde salınan sera gazı AB pazarına girecek ürünlerin vergi maliyetini belirleyecektir. Yakın tarihte duyurduğu Yeni Küresel Standart Stratejisi ise AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde ortaya koyduğu iddialı hedeflerin üçüncü ülkeler tarafından benimsenmesi ve AB’nin küresel standart belirleyici rolünü korumasına hizmet edecektir. Böyle bir uluslararası ortamda, AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde öngördüğü dönüşüm süreci hem işlemeyen mevcut ekonomik sistemde yapısal bir dönüşüm getirebilecek hem de iklim kriziyle mücadelede küresel mücadeleyi arttırabilecek niteliktedir. Nitekim AB’nin öncülük ettiği bu dönüşüm sürecinin şimdiden küresel anlamda yeni bir rekabet alanı oluşturduğunu söylemek mümkündür. Çin ve ABD başta olmak üzere birçok aktör “temiz teknoloji yarışı" olarak adlandırılabilecek bu süreçte yeşil teknolojilere büyük yatırımlar yapmaya başlamıştır. Bu doğrultuda temiz enerji teknolojilerinde yerli üretimi güçlendirme ve sanayide istihdamı artırma amacını taşıyan ve 430 milyar dolarlık devasa bir bütçeye sahip olan Enflasyonu Düşürme Yasası, ABD Başkanı Biden tarafından Ağustos 2022’de imzalanmıştır. Yasa kapsamında verilen büyük teşviklerden dolayı Avrupalı şirketlerin üretimini ABD'ye kaydıracağına dair duyulan rahatsızlık, Avrupa’da büyük tartışmalara neden olmuştur. Ayrıca Çin’in sanayi ve teknolojideki hızlı ilerleyişi ve bu doğrultuda verdiği sübvansiyonlar da AB için potansiyel riskler barındırmaktadır. Mevcut konjonktürdeki jeopolitik ve yeşil rekabet devam ederken, AB Yeşil Mutabakat hedeflerini destekleyecek nitelikte adımlar atmıştır. Geçmişteki hatalarından ders alan AB, büyük ölçüde Rusya’dan enerji ve Çin’den ucuz mal ithal etmeye dayanan politikasını dönüştürmeye başlamıştır. Ticaret, AB’nin en güçlü olduğu alandır. Nitekim dünyanın en büyük ticaret hacmine sahip bloğu olan AB’nin bunu kullanarak değerlerini üçüncü ülkelere ihraç etme gücü bulunmaktadır. Bu noktada 18 Şubat 2021 tarihinde, COVID-19 sonrasında ekonomik toparlanmayı sağlamayı, ikiz dönüşümü gerçekleştirmeyi ve Birliğin değerleri ile standartlarının daha iyi uygulanmasını amaçlayan ve açık stratejik özerklik kavramı üzerine inşa edilen yeni ticaret stratejisinin duyurulması oldukça önemli bir gelişmedir. Yeni ticaret stratejisiyle beraber AB, ticaret politikasında güvenilir ortaklar ile çeşitlendirilmiş yeni bir yaklaşım arayışına girmiş ve üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları imzalama 84 sürecini hızlandırmıştır. Altını çizmek gerekir ki AB’nin yeni nesil serbest ticaret anlaşmaları, çok iddialı sürdürebilirlik hükümleri içermektedir. Öte yandan AB, 1 Şubat 2023 tarihinde Yeşil Mutabakat Sanayi Planı’nı duyurmuştur. Sanayi Planı’nın, ABD’nin Enflasyonu Düşürme Yasası’na bir yanıt niteliğinde olduğu kabul edilmiştir. AB’yi temiz teknoloji ve endüstriyel inovasyonun merkezi hâline getirmeyi amaçlayan Sanayi Planı, Birliği yeniden sanayileştirmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca 16 Mart 2023 tarihinde Komisyon tarafından önerilen Kritik Hammaddeler Yasası, AB'nin temiz enerjiye geçişi sağlayabilmesi için hayati önem taşıyan kritik hammaddelere erişimini güvence altına almayı ve "yarı tekelci" üçüncü ülke tedarikçilerine bağımlılığını azaltmayı hedeflemektedir. Uluslararası sistemin dinamiklerinin değiştiği böyle bir dönemde hem jeopolitik gücünü arttırma hem de yeni bir yeşil ekonomik düzen kurma çabası içerisinde olan AB’nin Yeşil Mutabakat hedeflerini paylaşabileceği üçüncü ülkelerin başında Türkiye gelmektedir. Nitekim AB, hâlihazırda Türkiye ile ileri seviyede siyasi ve ekonomik ilişkilere sahiptir. Türkiye, bir AB aday ülkesidir, AB ile Gümrük Birliği ilişkisine sahiptir ve ticaretinin %40’ından fazlasını AB ile gerçekleştirmektedir. Öte yandan Türkiye de ikili ticari ilişkileri doğrudan etkileyeceğinden dolayı AB’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde geçirdiği dönüşüm sürecini yakından takip etmek zorundadır. Bu doğrultuda Türkiye, 15 Temmuz 2021 tarihinde kendi Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı yayımlamış, dokuz başlık altında hayata geçirilecek 81 eylem belirlemiş ve AB’nin yeşil dönüşümüne ayak uydurmak için hızlı bir uyum ve dönüşüm sürecine girmiştir. KAYNAKÇA 1 Turgut Turhan, “Ortak Pazar’dan İç Pazar’a” Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt 40, Sayı 1, 1988, ss. 321-322. 2 İlke Göçmen, “İç Pazar”, Avrupa Birliği Tarihçe, Teoriler, Kurumlar ve Politikalar, 2016, s. 397. 3 Haluk Günuğur, “Avrupa Bütünleşmesi Yolunda Somut Adımlar”, Avrupa Birliği, 2007, s.53. 4 Ceran Arslan Olcay, “Avrupa Birliği’nde Ekonomik ve Parasal Birlik”, Avrupa Birliği Temel Konular, 2011, s.240. 5 Göçmen, s. 398. 6 Turhan, s. 325. 7 Nihal Samsun, “10. Yılında Avrupa Tek Pazar”, s.2. 85 8 Rıdvan Karluk, “Avrupa Birliği Kuruluşu Gelişmesi Genişlemesi Kurumları”, 2011, s.44. 9 Günuğur, s.54. 10 Göçmen, s.s. 399-400. 11 “İç Pazar”, İKV, https://www.ikv.org.tr/icerik_print.asp?id=233, Erişim Tarihi: 10 Haziran 2022. 12 Fatih Mangır, Hakan Acet, “Serbest Ticaret ve Korumacılık, Avrupa Birliği’nde Malların Serbest Dolaşımı ve Türkiye’nin Uyumu”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Özel Sayısı, 2014, s. 98. 13 “Avrupa Ekonomik Topluluğunu Kuran Antlaşma”, İKV, https://www.ikv.org.tr/ images/files/A2-tr.pdf, Erişim Tarihi: 11 Haziran 2022. 14 Nicholas Moussis, “Avrupa Birliği Politikalarına Giriş Rehberi”, 2004, s. 87. 15 Göçmen, 397. 16 A.g.e. 17 “Council Resolution of 7 May 1985 on a New Approach to Technical Harmonization and Standards”, EU Monitor, 04 Haziran 1985, https://www. eumonitor.eu/9353000/1/j9vvik7m1c3gyxp/vhckkm0a8zza, Erişim Tarihi: 13 Haziran 2022. 18 A.g.e. 19 A.g.e. 20 Pascal Fontaine, “12 Derste Avrupa”, s.s. 31-34. 21 “Akreditasyon Nedir?”, ADL Uluslararası Belgelendirme, 24 Haziran 2020, https:// www.adlbelge.com/akreditasyon-nedir, Erişim Tarihi: 13 Haziran 2022. 22 Avrupa Komisyonu, “Building Blocks of the Single Market”, https://single-marketeconomy.ec.europa.eu/single-market/goods/building-blocks_en, Erişim Tarihi: 13 Haziran 2022. 23 “Standart ve Standardizasyon”, TSE, https://www.tse.org.tr/ IcerikDetay?ID=2900&ParentID=9180, Erişim Tarihi: 13 Haziran 2022. 24 A.g.e. 25 A.g.e. 26 https://www.tse.org.tr/ “Standardizasyon Kuruluşları”, TSE, IcerikDetay?ID=2900&ParentID=9181, Erişim Tarihi: 15 Haziran 2022. 27 A.g.e. 86 28 Esra Uyanusta, “Kalite Altyapısı: Standardizasyon, Akreditasyon ve Uygunluk Değerlendirmesi”, İKV Yayınları, 2006, s. 9. 29 A.g.e. 30 A.g.e., s. 10. 31 Halil Savaş, “Avrupa Birliği Standardizasyon Kurumları ve CE İşareti”, Cumhuriyet Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, 2003, s. 126. 32 “About CEN”, Cencenelec, https://www.cencenelec.eu/about-cen/, Erişim Tarihi: 20 Haziran 2022. 33 “About CENELEC” Cencenelec, https://www.cencenelec.eu/about-cenelec/, Erişim Tarihi: 20 Haziran 2022. 34 A.g.e. 35 “About ETSI”, ETSI, https://www.etsi.org/about, Erişim Tarihi: 22 Haziran 2022. 36 A.g.e. 37 Avrupa Komisyonu, “Key Players in European Standardisation”, https://singlemarket-economy.ec.europa.eu/single-market/european-standards/key-playerseuropean-standardisation_en, Erişim Tarihi: 22 Haziran 2022. 38 “CE İşareti”, 19 Mayıs Üniversitesi, https://personel.omu.edu.tr/docs/ders_ dokumanlari/8981_35392_2932.pdf, Erişim Tarihi: 22 Haziran 2022. 39 Uyanusta, s.14. 40 “CE Belgesi”, Szutest, https://www.szutest.com.tr/ce-belgesi/, Erişim Tarihi: 24 Haziran 2022. 41 “CE Belgelendirme”, İnnova, https://www.innovabel.com/yeni-yaklasimdirektifleri.html, Erişim Tarihi: 24 Haziran 2022. 42 “Akreditasyon Nedir?”, ADL Uluslararası Belgelendirme, https://www.adlbelge. com/akreditasyon-nedir, Erişim Tarihi: 24 Haziran 2022. 43 “CE İşareti” Ticaret Bakanlığı, https://ticaret.gov.tr/ data/5b88443f13b87711604c92b1/CE_isareti_ile_ilgili_Soru_ve_Cevaplar.pdf, Erişim Tarihi: 24 Haziran 2022. 44 “CE Direktifleri Nelerdir?”, SCIENCE Laboratory & Certification, https://www.ceisaret. com/ce-direktifleri-nelerdir/#:~:text=Yeni%2Yakla%C5%9F%C4%B1m%20 Direktifleri%2C%20Avrupa%20Birli%C4%9Fi,ve%20 uyumla%C5%9Ft%C4%B1r%C4%B1lm%C4%B1%C5%9F%20 standartlar%C4%B1%2C%20kendi%20ulusal, Erişim Tarihi: 24 Haziran 2022. 45 A.g.e. 87 46 “Uygunluk Değerlendirme Kuruluşları ve Onaylanmış Kuruluşlar Yönetmeliği”, Resmî Gazete, 23 Şubat 2012, https://www.resmigazete.gov.tr/ eskiler/2012/02/20120223-4.htm, Erişim Tarihi: 25 Haziran 2022. 47 “CE İşareti” Ticaret Bakanlığı, https://ticaret.gov.tr/ data/5b88443f13b87711604c92b1/CE_isareti_ile_ilgili_Soru_ve_Cevaplar.pdf, Erişim Tarihi: 25 Haziran 2022. 48 Uyanusta, s. 19. 49 “The Blue Guide on the Implementation of EU Products Rules 2016”, AB Resmî Gazetesi, 25 Temmuz 2016, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ TXT/?uri=CELEX%3A52016XC0726%2802%29, 25 Haziran 2022. 50 A.g.e. 51 A.g.e. 52 A.g.e. 53 Avrupa Komisyonu, “Annual Single Market Report 2022”, 21 Şubat 2022, https:// ec.europa.eu/docsroom/documents/48877, Erişim Tarihi: 25 Haziran 2022. 54 A.g.e. 55 T.C. Dışişleri Bakanlığı, “Avrupa Birliği Ekonomik Entegrasyonu ve AB Ekonomisinde Yaşanan Gelişmeler”, 22 Aralık 2020, https://www.ab.gov.tr/ siteimages/birimler/empb/yayinlar/ab_ekonomi_kitapcik_20.yil_kapakli_ v3_01072021_.pdf, Erişim Tarihi: 29 Ağustos 2023. 56 Avrupa Komisyonu,“The State Aid Temporary Framework”https://competitionpolicy.ec.europa.eu/state-aid/coronavirus/temporary-framework_en, Erişim Tarihi: 29 Ağustos 2023. 57 Avrupa Komisyonu, “Recovery plan for Europe”, https://commission.europa.eu/ strategy-and-policy/recovery-plan-europe_en#:~:text=NextGenerationEU%20 is%20a%20more%20than,the%20current%20and%20forthcoming%20 challenges., Erişim Tarihi: 30 Ağustos 2023. 58 Avrupa Komisyonu, “SURE”, https://economy-finance.ec.europa.eu/eufinancial-assistance/sure_en, Erişim Tarihi: 30 Ağustos 2023. 59 AB Konseyi, “COVID-19: the EU's Response to the Economic Fallout” 22 Aralık 2022, https://www.consilium.europa.eu/en/policies/coronavirus/covid-19economy/, Erişim Tarihi: 30 Ağustos 2023. 60 A.g.e. 61 88 Avrupa Komisyonu, “Single Market Programme: Support to Businesses”, https:// ec.europa.eu/info/funding-tenders/find-funding/eu-funding-programmes/ single-market-programme/overview/support-businesses_en, Erişim Tarihi: 25 Haziran 2022. 62 Avrupa Komisyonu, “Single Market Programme: Food Safety”, https://ec.europa. eu/info/funding-tenders/find-funding/eu-funding-programmes/single-marketprogramme/overview/food-safety-0_en, Erişim Tarihi: 26 Haziran 2022. 63 A.g.e. 64 A.g.e. 65 Avrupa Komisyonu, “Single Market Programme: Supporting the Development of Standards and Reporting”, https://ec.europa.eu/info/funding-tenders/ find-funding/eu-funding-programmes/single-market-programme/overview/ supporting-development-standards-and-reporting_en, Erişim Tarihi: 26 Haziran 2022. 66 Avrupa Komisyonu, “Single Market Programme: High Quality European Statistics”, https://ec.europa.eu/info/funding-tenders/find-funding/eu-fundingprogrammes/single-market-programme/overview/high-quality-europeanstatistics_en, Erişim Tarihi: 26 Haziran 2022. 67 “Yeni İklim Rejimine Doğru: Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Türkiye’ye Etkileri Üzerine Bir İnceleme”, STM ThinkTech, 22 Aralık 2021, https://thinktech.stm.com. tr/tr/yeni-iklim-rejimine-dogru-avrupa-yesil-mutabakati-ve-turkiyeye-etkileriuzerine-bir-inceleme, Erişim Tarihi: 27 Haziran 2022. 68 Avrupa Komisyonu, “Fit For 55: Delivering the EU's 2030 Climate Target on the Way to Climate Neutrality”, 14 Haziran 2021, https://eur-lex.europa.eu/legalcontent/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:52021DC0550&from=EN Erişim Tarihi: 18 Kasım 2022. 69 Avrupa Parlamentosu, “Fit for 55 Package”, Haziran 2022, https://www.europarl. europa.eu/RegData/etudes/BRIE/2022/733513/EPRS_BRI(2022)733513_EN.pdf Erişim Tarihi: 18 Kasım 2022. 70 “10 Soruda Sınırda Karbon Düzenlemesi Nedir?”, Narter&Partners, https://www. narterlaw.com/10-soruda-sinirda-karbon-duzenlemesi-nedir/, Erişim Tarihi: 4 Nisan 2022. 71 Avrupa Komisyonu, “Carbon Border Adjustment Mechanism: Questions and Answers”, 14 Temmuz 2021, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/ detail/en/qanda_21_3661, Erişim Tarihi: 4 Nisan 2022. 72 Avrupa Komisyonu, “CBAM Regulation in the Official Journal Of The EU”, 17 Mayıs 2023, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ TXT/?uri=OJ%3AL%3A2023%3A130%3ATOC, Erişim Tarihi: 20 Mayıs 2023. 73 T.C. Dışişleri Bakanlığı, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasını Tesis Eden 10 Mayıs 2023 Tarihli ve (AB) 2023/956 Sayılı AVRUPA Parlamentosu ve Konsey Tüzüğü Gayri Resmî Tercüme, 22 Ağustos 2023, https://ab.gov.tr/siteimages/ resimler/HCDB_32023R0956_TR_Temiz_Nihai2.pdf, Erişim Tarihi: 1 Kasım 2023. 89 74 Avrupa Birliği Resmî Gazetesi, “Commission Implementing Regulation (EU) 2023/1773 of 17 August 2023 Laying DownThe Rules for the Application of Regulation (EU) 2023/956 of the European Parliament and of the Council as regards Reporting Obligations for the purposes of the Carbon Border Adjustment Mechanism During The Transitional Period”, 15 Eylül 2023, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ TXT/PDF/?uri=CELEX:32023R1773, Erişim Tarihi: 1 Kasım 2023. 75 A.g.e. 76 A.g.e. 77 Özlem Ermiş Beyhan, “Karbon Vergisi için Sertifika AB’den İthal”, Dünya, 11 Ocak 2023, https://www.dunya.com/dunya/karbon-vergisi-icin-sertifika-abden-ithalhaberi-681690, Erişim Tarihi: 1 Kasım 2023. 78 Avrupa Komisyonu, “Implementation of the EU Carbon Border Adjustment Mechanism (CBAM)”, 6 Eylül 2023, https://www.wb6cif.eu/wp-content/ uploads/2023/09/Presentation-Implementation-of-the-CBAM_What-changesfor-Western-Balkans-companies_-06.9.23-1.pdf, Erişim Tarihi: 1 Kasım 2023. 79 Avrupa Komisyonu, “Report from the Commission to the European Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee and the Committee of The Regions on the Implementation of the Circular Economy Action Plan”, 4 Mart 2019, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ TXT/?qid=1551871245356&uri=CELEX:52019SC0090, Erişim Tarihi: 30 Haziran 2022. 80 Avrupa Komisyonu, “First Circular Economy Action Plan”, https://environment. ec.europa.eu/topics/circular-economy/first-circular-economy-action-plan_en , Erişim Tarihi: 30 Haziran 2022. 81 Avrupa Komisyonu,“Circular Economy Action Plan”, https://environment.ec.europa. eu/strategy/circular-economy-action-plan_en, Erişim Tarihi: 30 Haziran 2022. 82 A.g.e. 83 “Avrupa Yeşil Mutabakatı Döngüsel Ekonomi Eylem Planı Türk İş Dünyasına Neler Getirecek?”, TÜSİAD, https://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/10790avrupa-yesil-mutabakati-dongusel-ekonomi-eylem-plani-turk-is-dunyasinaneler-getirecek, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022. 84 Avrupa Parlamentosu, “Briefing EU Legislation in Progress: Ecodesign for Sustainable Products”, Mayıs 2022, https://www.europarl.europa.eu/RegData/ etudes/BRIE/2022/733524/EPRS_BRI(2022)733524_EN.pdf, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022. 85 Avrupa Komisyonu, “Green Deal: New Proposals to Make Sustainable Products the Norm and Boost Europe's Resource Independence”, 30 Mayıs 2022, https:// ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_22_2013, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022. 86 90 Avrupa Komisyonu, “Circular Economy Action Plan for a Cleaner and More Competitive Europe”, https://ec.europa.eu/environment/circular-economy/pdf/ new_circular_economy_action_plan.pdf, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022. 87 “AB’de Akıllı Telefonlara Tek Tip Şarj Girişi Uygulaması Geliyor, Yasa En Çok Apple’ı Etkileyecek”, euronews, 04 Ekim 2022, https://tr.euronews.com/2022/10/04/ abde-akilli-telefonlara-tek-tip-sarj-girisi-uygulamasi-geliyor-yasa-en-cok-appleietkileye, Erişim Tarihi: 5 Ekim 2022. 88 Avrupa Komisyonu, “Circular Economy Action Plan for a Cleaner and More Competitive Europe”, https://ec.europa.eu/environment/circular-economy/pdf/ new_circular_economy_action_plan.pdf, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022. 89 “Avrupa Yeşil Mutabakatı Döngüsel Ekonomi Eylem Planı Türk İş Dünyasına Neler Getirecek?”, TÜSİAD, https://tusiad.org/tr/yayinlar/raporlar/item/10790avrupa-yesil-mutabakati-dongusel-ekonomi-eylem-plani-turk-is-dunyasinaneler-getirecek, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022. 90 A.g.e. 91 A.g.e 92 Avrupa Komisyonu, “Circular Economy Action Plan for a Cleaner and More Competitive Europe”, https://ec.europa.eu/environment/circular-economy/pdf/ new_circular_economy_action_plan.pdf, Erişim Tarihi: 1 Temmuz 2022. 93 A.g.e. 94 A.g.e. 95 Avrupa Komisyonu, “European Green Deal: Commission Consults on Reducing the Release of Microplastics into The Environment”, 22 Şubat 2022, https:// environment.ec.europa.eu/news/microplastics-public-consultation-2022-02-22_ en, Erişim Tarihi: 2 Temmuz 2022. 96 Avrupa Komisyonu, “Microplastics Pollution – Measures to Reduce Its Impact on the Environment”, https://ec.europa.eu/info/law/better-regulation/have-yoursay/initiatives/12823-Microplastics-pollution-measures-to-reduce-its-impact-onthe-environment_en, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2022. 97 Avrupa Komisyonu, “Packaging Waste”, https://environment.ec.europa.eu/ topics/waste-and-recycling/packaging-waste_en, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2022. 98 A.g.e. 99 Avrupa Komisyonu, “Plastic Waste Shipments”, https://environment.ec.europa. eu/topics/waste-and-recycling/waste-shipments/plastic-waste-shipments_en, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2022. 100 Avrupa Komisyonu, “Single-use Plastics”, https://environment.ec.europa.eu/ topics/plastics/single-use-plastics_en, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2022. 101 A.g.e. 102 “AB'de 'Tek Kullanım Plastikler Yasağı' Başladı: 5 Maddede Bilinmesi Gerekenler”, euronews, 3 Temmuz 2021, https://tr.euronews.com/2021/07/03/ab-de-tek-kullan-mplastikler-yasag-baslad-5-maddede-bilinmesi-gerekenler, Erişim Tarihi: 12 Temmuz 2022. 91 103 Avrupa Komisyonu, “Bio-Based, Biodegradable and Compostable Plastics”, https://environment.ec.europa.eu/topics/plastics/bio-based-biodegradableand-compostable-plastics_en, Erişim Tarihi: 14 Temmuz 2022. 104 Avrupa Komisyonu, “EU Policy Framework on Biobased, Biodegradable and Compostable plastics”, 30 Aralık 2011, https://environment.ec.europa.eu/ system/files/2022-12/COM_2022_682_1_EN_ACT_part1_v4.pdf, Erişim Tarihi: 14 Temmuz 2022. 105 “Communication from the Commission to the European Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee and the Committee of the Regions EU Strategy For Sustainable And Circular Textiles”, EUR-Lex, 30 Mart 2022, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ TXT/?uri=CELEX%3A52022DC0141, Erişim Tarihi: 19 Temmuz 2022. 106 A.g.e. 107 Avrupa Komisyonu, “Revised Construction Products Regulation – Factsheet”, 30 Mart 2022, https://ec.europa.eu/docsroom/documents/49314, Erişim Tarihi: 19 Temmuz 2022. 108 Avrupa Parlamentosu, “Strategy for a Sustainable Built Environment”, https:// www.europarl.europa.eu/legislative-train/theme-a-european-green-deal/filestrategy-for-a-sustainable-built-environment, Erişim Tarihi: 20 Temmuz 2022. 109 Avrupa Komisyonu, “Communication from the Commission to the European Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee and the Committee of the Regions A New Circular Economy Action Plan for A Cleaner and More Competitive Europe”, 11 Mart 2020, https://eur-lex.europa.eu/legalcontent/EN/TXT/?qid=1583933814386&uri=COM:2020:98:FIN, Erişim Tarihi: 25 Temmuz 2022. 110 Avrupa Komisyonu, “Construction Products Regulation (CPR)”, https://singlemarket-economy.ec.europa.eu/sectors/construction/construction-productsregulation-cpr_en, Erişim Tarihi: 30 Temmuz 2022. 111 Avrupa Komisyonu, “Declaration of Performance and CE Marking”, https:// single-market-economy.ec.europa.eu/sectors/construction/constructionproducts-regulation-cpr/declaration-performance-and-ce-marking_en, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2022. 112 Avrupa Komisyonu, “Proposal for A Regulation Laying Down Harmonised Conditions for the Marketing of Construction Products, Amending Regulation (EU) 2019/1020 and Repealing Regulation (EU) 305/2011”, 29 Mart 2022, https:// ec.europa.eu/docsroom/documents/49315, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2022. 113 Avrupa Komisyonu, “Questions & Answers: Revision of the Construction Products Regulation”, 30 Mart 2022, https://ec.europa.eu/commission/ presscorner/detail/en/QANDA_22_2121, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2022. 92 114 Avrupa Komisyonu, “Revised Construction Products Regulation – Factsheet”, 30 Mart 2022, https://ec.europa.eu/docsroom/documents/49314, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2022. 115 Avrupa Komisyonu, “Questions and Answers: Farm to Fork Strategy - Building A Healthy and Fully Sustainable Food System”, 20 Mayıs 2020, https://ec.europa.eu/ commission/presscorner/detail/en/qanda_20_885, Erişim Tarihi: 4 Ağustos 2022. 116 Avrupa Komisyonu, “Bioeconomy Strategy”, https://research-and-innovation. ec.europa.eu/research-area/environment/bioeconomy/bioeconomy-strategy_ en#timeline, Erişim Tarihi: 9 Ağustos 2022. 117 Avrupa Komisyonu, “Communication from the Commission to the European Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee and the Committee of the Regions A New Circular Economy Action Plan for A Cleaner and More Competitive Europe”, 11 Mart 2020, https://eur-lex.europa.eu/legalcontent/EN/TXT/?qid=1583933814386&uri=COM:2020:98:FIN, Erişim Tarihi: 9 Ağustos 2022. 118 Avrupa Komisyonu, “Water Reuse”, https://ec.europa.eu/environment/water/ reuse.htm, Erişim Tarihi: 11 Ağustos 2022. 119 Avrupa Komisyonu, “Nutrients – Action Plan for Better Management”, https:// ec.europa.eu/info/law/better-regulation/have-your-say/initiatives/12899Nutrients-action-plan-for-better-management_en, Erişim Tarihi: 11 Ağustos 2022. 120 Avrupa Komisyonu, “Green Deal: New Proposals to Make Sustainable Products the Norm and Boost Europe's Resource Independence”, 3 Mart 2022, https:// ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/ip_22_2013, Erişim Tarihi: 15 Ağustos 2022. 121 A.g.e. 122 Avrupa Komisyonu, “Ecodesign for Sustainable Products”, https://ec.europa. eu/info/energy-climate-change-environment/standards-tools-and-labels/ products-labelling-rules-and-requirements/sustainable-products/ecodesignsustainable-products_en, Erişim Tarihi: 17 Ağustos 2022. 123 Avrupa Komisyonu, “Communication from the Commission to the European Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee and the Committee of the Regions on Making Sustainable Products the Norm”, 30 Mart 2022, https://eur-lex.europa.eu/legal-content/ EN/TXT/?uri=CELEX%3A52022DC0140&qid=1649112555090, Erişim Tarihi: 20 Ağustos 2022. 124 A.g.e. 125 A.g.e. 126 A.g.e. 93 127 Avrupa Komisyonu, “New Approach to Enable Global Leadership of EU Standards Promoting Values and A Resilient, Green and Digital Single Market”, 2 Şubat 2022, https://single-market-economy.ec.europa.eu/news/newapproach-enable-global-leadership-eu-standards-promoting-values-andresilient-green-and-digital-2022-02-02_en, 22 Ağustos 2022. 128 A.g.e. 129 A.g.e. 130 A.g.e. 131 Avrupa Komisyon, “European Standardisation Booster: New Five Open Calls for Horizon Europe and H2020 Projects”, 18 Temmuz 2022, https:// intellectual-property-helpdesk.ec.europa.eu/news-events/news/europeanstandardisation-booster-new-five-open-calls-horizon-europe-and-h2020projects-2022-07-18_en, Erişim Tarihi: 22 Ağustos 2022. 132 Avrupa Komisyonu, “Questions and Answers: An EU Standardisation Strategy”, 2 Şubat 2022, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/ en/QANDA_22_662, Erişim Tarihi: 22 Ağustos 2022. 133 Ahmet Emre Usta,“Modernizing the EU-Turkey Customs Union”, İKV, Nisan 2022, https://www.ikv.org.tr/images/files/Modernizing_the_EU_Turkey_Customs_ Union.pdf, Erişim Tarihi: 30 Ağustos 2023. 134 A.g.e. 135 “Avrupa Birliği Ürün Kurallarının Uygulanmasına İlişkin Mavi Rehber”, Ticaret Bakanlığı, https://ticaret.gov.tr/data/5dc55af713b87654fc017421/mavi%20 rehber%20(WEB%20FLIGRANLI).pdf, Erişim Tarihi: 2 Eylül 2022. 136 “Malların Serbest Dolaşımı”, Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı, 30 Eylül 2019, https://www.ab.gov.tr/1-mallarin-serbest-dolasimi_66.html, Erişim Tarihi: 2 Eylül 2022. 137 T.C. Dışişleri Bakanlığı, “1/95 Sayılı Ortaklık Konseyi Kararı (Gümrük Birliği Kararı) ”, https://www.mfa.gov.tr/1-95-sayili-ortaklik-konseyi-karari-gumrukbirligi-karari.tr.mfa, Erişim Tarihi: 5 Eylül 2022. 138 Açelya Şahin, “Avrupa Birliği’nde Malların Serbest Dolaşımı ve Türkiye Uzmanlık Tezi”, Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Kasım 2010, https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2022/08/Avrupa-BirligindeMallarin-Serbest-Dolasimi-ve-Turkiye-Acelya-Sahin.pdf, s.s. 143-144. 139 A.g.e. 140 A.g.e. 141 A.g.e. 94 142 https://ticaret.gov.tr/ T.C. Ticaret Bakanlığı, “CE İşareti”, data/5b88443f13b87711604c92b1/CE_isareti_ile_ilgili_Soru_ve_Cevaplar. pdf, Erişim Tarihi: 8 Eylül 2022. 143 A.g.e. 144 A.g.e. 145 “Hakkımızda”, UDDerh, https://udder.org.tr/hakkimizda/, Erişim Tarihi: 9 Eylül 2022. 146 “Türkak Avrupa Akreditasyon Birliği (EA) ile Yoluna Devam Ediyor”, TÜRKAK, 30 Mart 2013, https://www.turkak.org.tr/haberler/turkak-avrupa-akreditasyonbirligi-ea-ile-yoluna-devam-ediyor.html, Erişim Tarihi: 21 Eylül 2022. 147 “TSE´nin Kuruluşu”, TSE, https://www.tse.org.tr/ Hakkimizda?ID=2&ParentID=1, Erişim Tarihi: 21 Eylül 2022. 148 “TSE´nin Görevleri”, TSE, https://www.tse.org.tr/ Hakkimizda?ID=3&ParentID=2, Erişim Tarihi: 21 Eylül 2022. 149 “TSE´nin Üyesi Olduğu Uluslararası ve Bölgesel Standardizasyon Kuruluşları”, TSE, https://www.tse.org.tr/IcerikDetay?ID=2900&ParentID=9184, Erişim Tarihi: 21 Eylül 2022. 150 https://www.tse.org.tr/ “Standartların Hazırlanması”, TSE, IcerikDetay?ID=2900&ParentID=9182, Erişim Tarihi: 21 Eylül 2022. 151 A.g.e. 152 T.C. Dışişleri Bakanlığı AB Başkanlığı, “Malların Serbest Dolaşımı”, 30 Eylül 2019, https://www.ab.gov.tr/1-mallarin-serbest-dolasimi_66.html, Erişim Tarihi: 2 Eylül 2022. 153 A.g.e. 154 A.g.e. 155 “Türkiye ve Avrupa Birliği Arasındaki GB’nin Güncellenmesi: Tarım, Hizmetler ve Anlaşmazlıkların Halli”, ABKAD, 2 Ocak 2021, http://abkad.org/ wp-content/uploads/2021/01/CSSP-II-062-Projesi-G%C3%BCmr%C3%BCkBG-Kitab%C4%B1-1-Ocak-2021.pdf, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022. 156 “Sanayide Yeşil Dönüşümün Desteklenmesi Projesi AB’nin Yeni Büyüme Stratejisi Yeşil Mutabakat ve Türkiye için Önemi”, DEİK, 2022, s.s. 68-69. 157 Evrim İmer-Ertunga, Ömer Kayhan Seyhun, “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ve Türkiye’nin İhracatına Olası Etkiler”, Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi, Cilt 13, Sayı 1, 2022, s. 10. 158 A.g.e. 95 159 A.g.e. 160 Dr. Nurşen Numanoğlu, Dr. Tuğba Ağaçayak, “Ekonomik Göstergeler Merceğinden Yeni İklim Rejimi Raporu”, TÜSİAD, https://tusiad.org/tr/yayinlar/ raporlar/item/10633-ekonomik-gostergeler-merceginden-yeni-i-klim-rejimiraporu, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022. 161 T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”, 4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/YMEP%20 2022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 19 Haziran 2023. 162 A.g.e. 163 “Küresel İklim Değişikliği ile Mücadelede Bir Adım da TÜRKAK’tan”, TÜRKAK, 3 Ağustos 2023, https://www.turkak.org.tr/haberler/kuresel-iklim-degisikligi-ilemucadelede-bir-adim-da-turkaktan.html, Erişim Tarihi: 4 Ağustos 2023. 164 T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”, 4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/YMEP%20 2022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 19 Haziran 2023. 165 “TÜRKAK- Sera Gazı Emisyonlarının Doğrulanması ve Akreditasyonu Konulu Çalıştay”, Turklab, http://www.turklab.org/turkak-sera-gazi-emisyonlarinindogrulanmasi-ve-akreditasyonu-konulu-calistay/ 166 Ferda Ulutaş İşevi, “Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Potansiyelinin Değerlendirilmesi için Teknik Destek Projesi Piyasa Araştırması ve Kurumsal Ziyaretlerin Sonuçları”, 6 Ekim 2022, https://webdosya.csb.gov.tr/db/dongusel/ icerikler/1_ferda_ulutas_isev--tr-20221011174431.pdf, Erişim Tarihi: 20 Haziran 2023. 167 “Yeşil OSB Sertifikasyon Toplantısı”, TSE, https://www.tse.org.tr/haber/yesilosb-sertifikasyon-toplantisi/, Erişim Tarihi: 21 Haziran 2023. 168 “Çevreye Duyarlı ve Sürdürülebilir Üretim İçin Yeşil OSB Sertifikasyonu”, TSE, https://www.tse.org.tr/cevreye-duyarli-ve-surdurulebilir-uretim-icin-yesil-osbsertifikasyonu/?asp_highlight=YE%C5%9E%C4%B0L+OSB&p_asid=1, Erişim Tarihi: 21 Haziran 2023. 169 T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”, 4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/YMEP%20 2022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 25 Haziran 2023. 170 T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, “TÜBİTAK 2022-2023 Ar-Ge ve Yenilik Konu Başlıkları”, 28 Aralık 2022, https://www.yatirimadestek.gov.tr/pdf/assets/upload/ dosyalar/sayem-yesil-ar-ge_ve_yenilik_konu_basliklari-v6.pdf, Erişim Tarihi: 25 Haziran 2023. 171 “Sanayide Yeşil Dönüşüm Belgesi Alan Şirketlere Paris Kredisi Sağlanacak”, İklim Haber, 30 Ocak 2023, https://www.iklimhaber.org/sanayide-yesil-donusumbelgesi-alan-sirketlere-paris-kredisi-saglanacak/, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023. 96 172 T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Endokrin Bozucu Kimyasallar ve Arıtma Teknolojilerinin Araştırılması Projesi Sonuç Değerlendirme Toplantısı Gerçekleştirildi”, 1 Kasım 2018, https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/ Sayfalar/GormeEngellilerDetay.aspx?OgeId=47&Liste=Haber, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023. 173 T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”, 4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/ YMEP%202022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023. 174 T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Tekstil Sektöründe Temiz Üretim Uygulamaları Genelgesi Yayımlandı”, 29 Ocak 2023, https://csb. gov.tr/tekstil-sektorunde-temiz-uretim-uygulamalari-genelgesi-yayimlandibakanlik-faaliyetleri-37401, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023. 175 Eylem Özlem Nalbantoğlu, “Sanayide Temiz Üretim ve Sürdürülebilirlik Gündemi Toplantısı”, 15 Haziran 2023, https://www.iso.org.tr/file/Sanayide_ Temiz_Uretim_ve_Surdurulebilirlik_CSIDB_EON_150623-11627.pdf, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023. 176 T.C. Resmî Gazete, “Çevre Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, 15 Haziran 2022, https://www.resmigazete.gov.tr/ eskiler/2022/06/20220615-8.htm, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023. 177 T.C. Resmî Gazete, “Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”, 17 Aralık 2022, https://www.resmigazete.gov. tr/eskiler/2022/12/20221217-8.htm, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023. 178 T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Tekstil Sektöründe Temiz Üretim Uygulamaları Genelgesi Yayımlandı”, 29 Ocak 2023, https://csb. gov.tr/tekstil-sektorunde-temiz-uretim-uygulamalari-genelgesi-yayimlandibakanlik-faaliyetleri-37401, Erişim Tarihi: 28 Haziran 2023. 179 Rıdvan Sağlık, Pelin Yantur, “AB'ye Tam Üyelik Sürecinde Türkiye Tarım Sektörünün OTP'ye Uyum Çalışmaları”, Lectio Socialis, Cilt 3, Sayı 2, 2019, ss. 102-113. 180 A.g.e. 181 T.C. Resmî Gazete, “Orman Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 5 Nisan 2023, https://www.resmigazete.gov.tr/ eskiler/2023/04/20230405-1.htm, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2023. 182 T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Toplulaştırılan Arazi Büyüklüğünün 2023'te 8,5 Milyon Hektara Ulaşması Hedefleniyor”, 5 Aralık 2022, https://www. tarimorman.gov.tr/Haber/5616/Toplulastirilan-Arazi-Buyuklugunun-2023te85-Milyon-Hektara-Ulasmasi-Hedefleniyor, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2023. 183 “Türkiye Bankalar Birliği Tarım Sektörü Raporu”, Türkiye Bankalar Birliği, Haziran 2023, https://www.tbb.org.tr/Content/Upload/Dokuman/8960/ Tarim_Sektor_Raporu_130723.pdf, Erişim Tarihi: 2 Ağustos 2023. 97 184 T.C. Ticaret Bakanlığı, “Yeşil Mutabakat Çalışma Grubu Yıllık Faaliyet Raporu”, 4 Mayıs 2023, https://ticaret.gov.tr/data/643ffd6a13b8767b208ca8e4/ YMEP%202022%20Faaliyet%20Raporu.pdf, Erişim Tarihi: 3 Ağustos 2023. 185 A.g.e. 186 “Avrupa Birliği Organik Sertifikası”, EUROCERT, https://www.eurocert.com. tr/avrupa-birligi-organik-sertifikasi.aspx, Erişim Tarihi: 3 Ağustos 2023. 187 T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Organik Tarımın Yaygınlaştırılması ve Kontrolü Projesi”, https://www.tarimorman.gov.tr/Konular/Bitkisel-Uretim/ Organik-Tarim/Projeler, Erişim Tarihi: 3 Ağustos 2023. 188 T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, “Organik Ada Yolunda https://canakkale.tarimorman.gov. Gökçeada”, 20 Aralık 2018, tr/Sayfalar/Detay.aspx?TermStoreId=368e785b-af33-487da98d-c11d5495130b&TermSetId=e35e8db2-d9e0-4b72-b38927d5b4665130&TermId=dee008dd-101b-4eba-8ab0-bfd0c4e8bbce&UrlSuffix=358/Organik-, Erişim Tarihi: 3 Ağustos 2023. 189 “Sanayide Yeşil Dönüşümün Desteklenmesi Projesi AB’nin Yeni Büyüme Stratejisi ‘Yeşil Mutabakat’ Ve Türkiye için Önemi”, DEİK, 2022, s.s. 65-66. 190 Göknur Şişman-Aydın, “Eko-Etiketleme ve Türkiye Çevre Etiketi”, Harran Üniversitesi Mühendislik Dergisi, Cilt 4, Sayı 1, 2019, ss. 42-46. 191 T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Türkiye Çevre Etiketi Sistemi”, Şubat 2022, https://kosano.org.tr/wp-content/uploads/2022/02/ TRCevreEtiketiSistemi.pdf, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022. 192 A.g.e. 193 T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Çevre Etiketi Başvuru Ücreti ve Kullanım Bedeli”, https://cevreetiketi.csb.gov.tr/cevre-etiketimasraflari-nelerdir-i-93173, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022. 194 T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Çevre Etiketi Temel İlkeler”, https://cevreetiketi.csb.gov.tr/temel-ilkeler-i-98948, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022. 195 T.C. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, “Çevre Etiketi Hangi Ürün/ Hizmet Grubuna Başvurabilirim? ”, https://cevreetiketi.csb.gov.tr/hangi-urunhizmet-grubuna-basvurabilirim-i-98950, Erişim Tarihi: 25 Eylül 2022. 196 “Sanayide Yeşil Dönüşümün Desteklenmesi Projesi AB’nin Yeni Büyüme Stratejisi ‘Yeşil Mutabakat’ Ve Türkiye için Önemi”, DEİK, 2022, s. 63. 98 TOB Başkan Yardımcısı Tamer KIRAN Başkan Yardımcısı Öztürk ORAN İKTİSADİ KALKINMA VAKFI YAYINLARI Üye Yayın No: 325 19 6 5 İKTİSADİ KALKINMA VAKFI Esentepe Mahallesi, Harman Sokak, TOBB Plaza, No:10, Kat:7-8, Levent, 34394, İstanbul Tel: +90 212 270 93 00, Fax: +90 212 270 30 22 e-posta: ikv@ikv.org.tr İKV BRÜKSEL OFİSİ Avenue de I’Yser 5-6 1040 Brüksel/Belçika Tel: +32 2 646 40 40, Fax: +32 2 646 95 38 e-posta: ikvnet@skynet.be www.ikv.org.tr 1965 2024 Engin YEŞİL Üye Şaban A. KARAMEHMET OĞLU Üye