Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Arap Baharı kapsamındaki halk hareketleri 2011 yılında Suriye'ye de sıçramış olup, o günden beri Suriye'de ciddi bir savaş verilmektedir. Günümüze kadar Suriye'de pekçok değişiklik olsa da değişmeyen terk gerçeklik tüm çabalara karşın Esad'ın iktidarını korumasıdır. Bu süreçte Amerika'nın başını çektiği tasfiye ekibi, yaşanan gelişmeler paralelinde stratejilerinde değişikliğe gitme mecburiyetinde kalmış olup, şuan için geliştirdikleri politikalarla Suriye'deki gelişmeleri belirleyici konumlarını kaybetmişler ve tam tersine daha çok Suriye'deki gelişmelere göre politikalarını belirlemek durumunda kalmışlardır.
Taziye geleneğinin edebiyata yansıması olan mersiyeler, edebiyatımızdaki belki de en samimî metinler olarak kabul edilir. Özellikle Hz. Hüseyin’in acımasızca katlini anlatan Kerbelâ muhtevalı mersiyeler, bu alanda daha çok ön plana çıkmış ve Alevî, Bektaşî kökenli olsun yahut olmasın, yüzlerce şair tarafından pek çok eser verilmiştir. Bu makalede, daha evvel bilinmeyen bir Kerbelâ mersiyesi ele alınmıştır. Söz konusu manzume, Devlet Arşivleri Başkanlığı, Osmanlı Arşivi, C.MF. 88-4391 yer numarasıyla Seyyid Fevzî adlı/mahlaslı, kim olduğu tam bilinmeyen bir şair adına kayıtlıdır. Rika hattıyla yazılmış olup tek sayfadan ibarettir. H. 1255 / M. 1840 tarihli manzumenin, “Taziye-nâme” başlığı taşıdığı görülmektedir. Mersiye altı bend hâlinde, terkib-i bend nazım şekliyle tertip edilmiş, oldukça sanatlı ve ahenkli bir üslupla yazılmıştır. Çalışmamızda, daha evvel neşredilmemiş 36 beyit hacmindeki bu yeni mersiye, biçim ve muhteva yönünden tahlil edilmiş; ardından Latin harflerine transkripsiyon usulüyle aktarılarak tıpkıbasımına da yer verilmiştir. Bu manzumenin tanıtılması ile Kerbelâ mersiyeleri literatürüne katkı sunmak istenmiştir. Anahtar Kelimeler: Hz. Hüseyin, Kerbela, Mersiye, Taziye-nâme, Metin Neşri.
SEYYİD NESİMİ VE MİR HAMZA NİGARİ: ŞİİRSEL SÖZÜN SEYRİ
Özet Tasavvufi kişiliğiyle etrafında bir esrarengizlik halesi ve şiirsel sözüyle cezbe da-iresi oluşturan Mir Hemze Seyyid Nigari'nin Türkçe divanında Seyyid İmadeddin Nesimi'nin çok taraflı etkisi gözükmektedir. Bu etkiyi başlıca nitelik ve temel ilkeler açısından aşağıdaki gibi sınıflandırabiliriz: Halefin Nesimi'nin Türkçe divanıyla tanışması doğrudan doğruya olmuştur. Bunu analoji poetik sanatlar ve aynı teknik özelliklere sahip şiirlerin oluşu ispatlamaktadır; Nesimi'nin şiirsel fikri dolayısıyla, yani onun Necati, Habibi ve Fuzuli gibi halef-leri aracılığıyla Nigari şiirine prototiplik etmiştir; Nigari, Nesimi'yle diğer seleflerinin düşünce ve sözünü sentez yapmakla kullan-mıştır.
2019
ÖZET Son zamanlarda coğrafi açıdan bir bölge ya da bir yöreye özgü olan yiyecek ve içeceklerin üretimi, hazırlanması, pişirilmesi, tüketimi, sunumu ve farklı olan yöresel yiyeceklerin tadımına yönelik talepler artış göstermektedir. Bu sebeple, yerel ürün v e lezzetlerin korunup geliştirilmesi hem o bölgenin tanıtılmasına hem de gastronomi turizme önemli katkı sunmaktadır. Bunun yanında, bölgeye özgü yiyecekler yerel ekonomiye canlandırmakta ve kültürel değerlerin korunmasında da rol oynamaktadır. Bu yerel lezzetlerden biri olan, cezeryenin geleneksel üretim süreçlerini ortaya koymak, yazılı olarak kayıt altına almak ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla bu çalışma yapılmıştır. Çalışmada, nitel araştırma modeli kullanılmıştır. Çalışmanın evrenini, Mersin ili ve Tarsus ilçesinde bulunan 8 adet Cezerye imalathanesi oluşturmaktadır. Araştırmayı kabul eden 5 adet Cezerye imalathanesinde görev yapan, cezerye ustaları ve işletme sahibiyle görüşülmüştür. Yapılan görüşme sonucunda; cezerye ustalarının; cezeryenin Arap kültüründen geldiğini, kuşaktan kuşağa aktarıldığını ve ham maddesinin sadece havuç olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca, cezeryenin üretim süreçleri ortaya konulmuş, yapılışı ve reçetesi tespit edilmiştir. ABSTRACT Recently, the production, preparation, cooking, consumption, presentation and tasting of food and beverages that are geographically unique to a region or region and demands for the tasting of different local foods have been increasing. Therefore, preserving and developing local products and delicacies makes an important contribution to both the promotion of the region and tourism. In addition, local foods revives the local economy and plays a role in preserving cultural values. This study has been carried out, in order to, reveal the traditional production processes of Cezerye, one of these local delicacies, to record it in writing and to ensure its sustainability. In this study, qualitative research model has been used. The population of the study consists of 8 Cezerye factorys in Mersin province and Tarsus town. A semi-structured interview technique was applied to face-to-face interviews with five Cezerye masters and business owners in Tarsus town and Mersin province. As a result of the interview; Cezerye masters have stated that Cezerye originated from Arab culture, was transferred from generation to generation and that the raw material was only carrot. In addition, the production processes and fabrication of the Cezerye and recipe have been determined. GİRİŞ Küreselleşmenin hızla artığı, her alanda tek tipileşmenin görüldüğü günümüzde, yöresel ve o bölgeye ait kalabilen unsurlar farklı ve dolayısıyla değerli hale gelmektedir. Bundan hareketle, yöresel yiyeceklere olan turizm talebinin artması ve yöresel yiyeceklerin farklılaşma aracı olarak kullanmasına yol açmıştır (Sarıışık, 2017). Yöresel yiyecekler, herhangi bir yörede gelenek haline gelmiş, kültüre yerleşmiş ve yerel halk tarafından benimsenmiş yiyecekler olarak tanımlanmaktadır. Bunların oluşumunda coğrafi konum, üretim şekli, tarihsel gelişim ve kültürel ilişkiler, inanç gibi faktörler de etkili olabilmektedir (Denk ve Mil, 2016). Genel olarak yöresel yiyecekler ve içecekler, bir destinasyonda temel ürün olarak turistlere sunulabilmektedir (Şengül ve Genç, 2016). Hatta turistler bölgeyi ziyaret etmelerindeki ana amaçlarından biri de, o bölgenin yerel lezzetlerini tatmak ve bazen sadece bu değ iş ik yeme-içme kültürü için o bölgeyi ziyaret etmektedirler (Yüncü, 2010). Kırsal Seyahat Endüstrisi Birliği'ne göre; turistlerin %70'i ziyaret ettikleri bölgelere ait yöresel ürünleri satın alıp, yaş amlarını sürdürdükleri yerlerdeki aile ve arkadaş larıyla paylaş ma arzusunda oldukları belirtilmektedir (Kesici, 2012). Yöresel ürün ve lezzetler turizm açısından o bölgeyi ön plana çıkarmakta, bölgenin tanıtımına ve ekonomisine katkı sağlamakta ve bölgenin tercih edilmesine neden olmaktadır. Mersin ilinin Tarsus ilçesi, 10 bin yıllık zengin bir tarihe sahip ve birçok medeniyetlere ev sahipliği yapan, coğrafi ve tarihsel konumunun yanında kendine has, zengin yiyecek ve içeceklere de sahiptir. Bu çalışmada, ilk önce Tarsus mutfağı hakkında bilgi verilmiş ve Cezerye tatlısı açıklanmaya çalışılmıştır. Bu çalışma, yöresel yiyeceklerin kaybolmaması ve sürdürebilirliğini sağlanması için yapılmıştır.
2016
Ceramic which reflects religious beliefs, art and life style of ancient cultures is the best archaeological finds. Ceramic is also part of the material culture of the ancient societies and at the same time demonstrate the liking of its period via its form and decoration. In this thessis a group of pottery coming from Sulucakarahöyük located in NevĢehir has been analysed. These potteries have been found during the excavations carried out between the years 1967-1977. This group consist of painted potteries of Iron Age and is hold in HacıbektaĢ Müzesi in NevĢehir. In this context total 70 painted potteries which most of them is completed vases have been studied. They have been drawn photographed and catalogued respectively. After this process these potteries have been evaluated in deference to datum from key sites which excavated systematically in Central Anatolia. Also ıt is tried to present the relationships and interactions between regions by helping of this work.
Modern Türkçe öykücülüğün önde gelen isimlerinden biri. Adalet Ağaoğlu, Leylâ Erbil, Sevgi Soysal gibi kadın yazarların dönemdaşı. Yine de, ne onlar kadar “ünlü” ne de tamamen unutulmuş bir yazar; Nezihe Meriç. Her yazarın eserlerine taşıdığı “kendi hayatından izler”, Meriç söz konusu olunca belki daha da net görülüyor. Eskişehir, Erzincan, Ağrı, Kırşehir’de geçen eğitim hayatı, “Anadolu’da kentten kente dolaşan, açık havada büyümüş bir çocuğun birikimleri” olarak yansır onun kitaplarına.[1] İstanbul’da geçirdiği üniversite yıllarında biraz Türkoloji, biraz felsefe eğitiminden sonra kendini kitapların, yazının dünyasına atar büsbütün. 1951, Meriç’in parladığı yıl olur; Oktay Akbal, Varlık Dergisi’nde onu “Yeni Bir Hikâyeci” olarak takdim eder. Bir öykücü olarak verimli geçen yıllarının ardından, romanı Korsan Çıkmazı ile de 1962 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nü alır Meriç. Öykücülüğüne gelen en büyük ödüllerse, 1990 Sait Faik Öykü Ödülü le 1998 Sedat Simavî Ödülü olacaktır. Ödüllerin ne kadar önemsenmesi gerektiği meselesi bir tartışma konusu olsa da, bu ödüller, bence Meriç’in “görüldüğünü” göstermesi açısından anlamlıdır.
2011’den bu yana devam etmekte olan ve yakın tarihte yaşanan en kanlı çatışmalardan birisi olan Suriye krizinde Esed rejiminin askeri kazanımlarının ardından İdlib bölgesi muhaliflerin son kalesi konumuna gelmiş durumdadır. İdlib’i yeniden kontrol etmek istediğini açık bir şekilde ifade eden Esed rejiminin şehre saldırma kararının Rusya ve İran’ın onayı ve desteği olmadan gerçekleşmeyeceği söylenebilir. Özellikle Rusya’nın artan nüfuzu İdlib gibi önemli bir meselede Esed rejiminin tek başına karar alma imkanını sınırlamaktadır. Diğer yandan yedi yıldır devam eden çatışma ve “yıpratma savaşı”ndan dolayı Esed rejiminin askeri gücü gittikçe aşınmış ve insan kaynakları tükenmiştir. Oldukça sınırlı bir mobilize güce sahip olan, hem insan kaynağı hem de askeri teçhizat açısından zayıf duruma düşen Esed rejiminin muhaliflerin son kalesi haline gelmiş, on binlerce savaşçının olduğu İdlib bölgesine yapacağı hamlenin kolay olmayacağı aşikardır. Bu hususlar dikkate alındığında Esed rejiminin İdlib’e saldırma kararının ancak Rusya’nın onayı ve kapsamlı desteği halinde gerçekleşebileceği anlaşılmaktadır. Ancak bu durum Esed rejiminin kendi imkanlarıyla Kuzey Hama ve Kuzeybatı Lazkiye’de sınırlı harekatlar düzenleyemeyeceği anlamına gelmeyecektir. Türkiye, Rusya ile yürüttüğü müzakereler neticesinde Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları örneğinde olduğu gibi sahadaki varlığını ve etkinliğini artırarak Suriyeli muhaliflerin yanı sıra siviller için de bir yaşam alanı oluşturmuştur. Astana süreci ve çatışmasızlık anlaşmasının neticesinde İdlib bölgesinde on iki farklı gözlem noktası tesis eden Türkiye İdlib üzerinde Ruslarla yürüteceği müzakerelerle ve sahada muhalefeti birleştirecek ve radikal unsurları elimine edecek adımlarla yaklaşık 3 milyon sivilin yaşadığı bölgeyi büyük bir insani krizden kurtarabilir.
Planeacion Estrategica , 2013
Εφημ. Το ΒΗΜΑ , 2024
Arte Lombarda (198-199), 2-3, 2023
SunKrist Journal of Psychiatry and Mental Health, 2020
Southern Medical Journal, 1979
Cuadernos de arqueología de la Universidad de Navarra, 2023
Photonic Network Communications, 2015
International Multilingual Research Journal, 2017
Colegio de Michoacán, 2021
Eski Çağ Tarihi ve Uygarlıkları
Antimicrobial Agents and Chemotherapy, 2004
Crystal Growth & Design, 2012
Ultrasonics Sonochemistry, 2012