Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
8 pages
1 file
Kadınların “annelik” rolleri kapitalizmin belirli uğraklarında nasıl ve neden değişti? Ayırt edici yönü kadınların “hep bir adım geri” varlığı ve ailenin kutsal önceliği olan muhafazakârlığın bu değişimdeki rolü neydi? Neoliberalizm, kadınların hak ve eşitlik mücadelesinin temel kavramlarını kendi söylemine massederek nasıl kullanabildi? Bunu yaparken nasıl rıza üretti? Yeni muhafazakârlık kadın hakları söylemini neden ve nasıl değiştirdi? Bu zor sorulara ancak çok kısıtlı bir cevap niteliğinde olan bu yazıda, muhafazakâr ideolojinin kapitalizmin ihtiyaçlarına göre kadınları “aile, anne ve eş” olarak tariflerken nasıl şekillendiğini ele almaya çalışacağız.
Günümüzde teknolojik ilerleme ve üretimin örgütlenmesindeki değişiklikler nedeniyle üretimin parçalanması ve bu süreçlerin farkli ülkelerde gerçekleştirilmesi mümkündür. Bir taraftan Doğrudan yabancı yatmmlar ve diğer taraftan uluslararası alt sözleşme ilişkileri ile üretim belli bölgelerde yoğunlaşsa da, kapitalist üretim ilişkileri dünya ölçeğine yaytldığı bir tarihsel noktadayız. Böyle bir bağlamda kadmlarm ezilmişliğinin kökenlerini aramak, cinsler arası sömürü ilişkilerinin dinamiklerini açığa çıkarmak ve mevcut diğer sömürü ilişkileri ile olası bağlanm ortaya koymak insani özgürleşmeye katkı için önemli bir çabadır. Kapitalist üretim biçiminin eksiksiz bir tahlili mutlaka sımflar, cinsiyetler ve etnisiteler arası eşitsizlik ilişkilerini banndırmak zorundadır. Bu çalişmada yapılmak istenen bu veçhelerden sadece biri olan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerine yoğunlaşmak ve kapitalizmde kadm emeğinin tabi olduğu ilişkileri tartışmaktır. Bunu yapmak için ilkin kapitalizme geçiş sürecinde kadm emeğinin geçirdiği dönüşümlere odaklamyoruz. Üretim ve yeniden üretim arasmdaki ilişkinin kadm emeğini nastl ikincilleştirdiğini tartıştıktan sonra, kadm emeğine bakışta ortaya çıkan temel feminist yaklaşımlan ele aliyoruz. Son kısımda da iktisadi yeniden yaptıanma döneminin makroekonomik koşullan ve bunlann kadm emeği üzerine etkilerini tarttşıyoruz.
Dünya ekonomik sistemi son yıllarda yeniden küresel bir krize girmiş ve etkileri halen daha sürmekte, kendinden de söz ettirmeye devam etmektedir. Bu belirsizlik ne kadar süreceği ve nasıl bir şekilde sonlanıp, sonlanmayacağını zaman gösterecektir. Ancak karşılaştığımız bu kriz kapitalizmin ilk krizi değildir. Bu politik ekonomik sistem bu şekilde devam ettiği sürece de kapitalizmin son krizi olmayacağı aşikardır. Bu bağlamda; bu çalışmamız Politik Ekonomi Kuramları dersi için kapitalizm ve krizler konusu üzerinde hazırlanan dönem ödevidir. Taşıdığı bu özellikle, üzerinde çok çalışmaların ve farklı düşünce ve fikir ileri sürülen önemli bir konuyu anlama adına yapılan bir çalışma olarak hazırlanmıştır. Çalışma sonunda vardığımız kanaat ise krizler üzerine eğilmek ve anlamaya çalışmak, önemli ölçüde kapitalist sistemi anlama çabasına denk gelmektir.
7. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı II (ed. Muammer Tuna vd.), Muğla: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, 2013.
ÖZET Kapitalizme bir “ruh” atfetme fikri, 20. yüzyılın başında yaşamış olan iki Alman sosyal bilimciye, Max Weber'e ve Werner Sombart'a aittir. Kapitalizmin gelişimi karşısındaki duygulanımları birbirine zıt olmakla beraber, her iki sosyolog da, insanları kâr güdüsüyle iktisadi aktiviteye katılmaya ve bu aktiviteyi rasyonel hesaba dayalı olarak gerçekleştirmeye sevk eden özgül bir ruhun ya da bir zihniyetin ortaya çıkışına işaret ettiler. Kapitalizmin ruhunun ya da ruhlarının sosyal bilimlerin gündemine tekrar gelmesine vesile olan Fransız L. Boltanski ile E. Chiapello ise 1999'da yayımladıkları Kapitalizmin Yeni Ruhu kitabında “kapitalizmin ruhu” terimini, insanların kapitalizme bağlanmasını haklı kılmaya çalışan ideoloji olarak tanımladılar ve bu tanımdan hareketle kapitalizmin farklı tarihsel evrelerinde açığa çıkan farklı “ruhlar”ını belirginleştirmeye çalıştılar. Bu tebliğde sonuçlarını paylaşacağımız araştırmanın sorunsalı da bu sonuncu tanım üzerinden formüle edilmiştir. İstanbul'da farklı sektörlerde faaliyette bulunan mikro, küçük, orta ölçekli ve büyük ölçekli firmalarda yönetici olarak çalışmakta olan 345 kadın ve erkekten oluşan bir örneklem nezdinde, 2011-2012 yıllarında yürütülmüş olan ve 133 sorudan oluşan soru kâğıdının uygulanmasına dayalı saha araştırmasının sonuçlarından hareketle, görüşülen ekonomik aktörlerin motivasyonlarında açığa çıkan “ruhlar”ın, Boltanski ve Chiapello'nun tasnifiyle kapitalizmin farklı dönemlerine ait “ruhlar”ının değişik kombinasyonlarından oluşmuş oldukları gösterilecektir. ABSTRACT The idea of giving a spirit to capitalism, belongs to German sociologists Max Weber and Werner Sombart who lived at the beginning of the 20th century. Despite their differences of opinion on the development of capitalism, these two sociologists were in agreement on the fact that there was a specific spirit that pushes people to participate in economic activity in order to increase their profit. Also performing this activity through rational calculation was providing a base for capitalist development. Luc Boltanski and Eve Chiapello, in turn, reintroduced the spirit (or spirits) of capitalism in the agenda of the social sciences in their book published in 1999 with the title of New Spirit of Capitalism. However, unlike Weber and Sombart they define the notion of the spirit of capitalism as an ideology which provides a justification to people's attachment to capitalism. In this context, they try to explain various spirits that emerged in the different historical moments of capitalist development. The problematic of this paper has been formulated according to Boltanski and Chiapello's definition of the term “spirit”. Based on the results obtained during a field survey conducted in Istanbul in 2011-2012, (this is a survey in which we used a questionnaire of 133 items, and a sample of 345 male and female managers), we will try to show that the various work' motivations and ethics of the interviewed managers are in contrast with each other as well as the spirits of the different historical periods of capitalism.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İİBF Dergisi, 2022
Kapitalizm bünyesinde sıradan gündelik şehir yaşamı pratikleri dahi, bireyin daha iyi kullanabileceği zamanını ondan çalan birer hırsıza dönüşürler. Öyle ki, birey gündelik yaşamın çarkları arasında, bir sürekli bekleme haline maruz bırakılır. Bu durum evden dışarı atılan ilk adımda kendini göstermeye başlar.
Çalışma ve Toplum , 2017
Özet: Bu makalenin amacı kadınların çalışma hayatında tanıklık ettikleri ataerkil problemleri açığa çıkarmaktır. Bu nedenle işçi kadınların kamusal ve özel alanda karşılaştıkları ataerkil problemleri ele alış biçimlerine yer verilmiştir. Bu çalışmada bulunan veriler 590 işçi ile yapılan bir araştırmaya dayanmaktadır. 10 ili kapsayan araştırma 30 ay sürmüştür. Kişilerle yapılan yüz yüze görüşmelerdeki 120 kadın işçi ifadesi bu makalenin yorumlarının temelinde yer almaktadır. Tüm kadın ifadelerinden ortaya çıkan ortak nokta, çalışmanın kadınların hayatında önemli bir alanı işaret etmesidir. Anahtar kelimeler: Ataerki, kapitalizm, kadın emeği, vardiya. Women Witnesses In Patriarchal Capitalist Working Life Abstract: The aim of this article is to clarify the patriarchal problems which women witness in their labor life. Thus, it had been given a place to women workers' comprehension forms of patriarchal problems which they are facing in public and private spaces. The data in this study base on research done with 590 workers. The research that encompasses 10 provinces had taken 30 months. The expressions of 120 women workers interviewed with face to face take part in the basis of the article's interpretations. The common view of these women' expressions indicates that the work takes an important place in their life.
Alternatif Politika, 2021
Dünya salgın tarihinde ekonomik sistemlerde önemli değişimlere yol açan Kara Veba ve İspanyol Gribi, toplumsal ve ekonomik yapıda uzun vadeli etkiler yaratmıştır. Salgın sonrası dönemlerde tıpkı kriz sonrası dönemlerde olduğu gibi uzun vadeli, yapısal değişimler yaşanmaktadır. Salgınlar da tıpkı ekonomik krizler gibi ekonomi politikada yaratıcı yıkım potansiyeline sahiptir. COVID-19 pandemisi sırasında yaşanan gelişmeler, COVID-19 sonrası dönemde dünya ekonomisinde yeni bir işbölümü yaratma potansiyeline sahiptir. Pandemi sonrası dönem, salgın hastalıkların yarattığı tahribatın bir sonucu olarak, sağlık hizmetlerine erişimde eşitliğin sağlanması sorununun yeniden gündeme gelmesi mümkündür. Bu çalışma salgınla mücadelenin ekonomi politikasını tartışmayı hedeflemektedir. Çalışmada, farklı ülkelerin ekonomi politikaları, sağlık hizmetlerine eşit erişim, işsizlik ve yoksulluğun önlenmesi de dahil olmak üzere sağlık hakkı bağlamında analiz edilmektedir. Bu bağlamda, salgınla mücadelede farklı ülkelerin ekonomik tedbirler paketleri ve sağlık hizmetleri irdelenmektedir. Bu çalışmada, COVID-19 pandemisi karşısında ülkelerin sağlık hakkına ilişkin toplumsal talepleri ne ölçüde karşıladığı analiz edilmektedir. Anahtar Kelimeler: COVID-19, Kara Veba, Sağlık Hakkı, Kriz, Ekonomik Tedbirler Paketi.
Kapitalizm ve liberalizm çoğu zaman aynı fikir akımlarıymış gibi zannedilir. Oysaki kapitalizm esasen sömürüyü ve serbest piyasayı savunan bir ekonomik sistemdir. Liberalizm ise ekonomiyi de içine alan ilkeler barındırmasının yanında bireyi önceleyen, demokrasiyi, siyasal, sosyal ve ekonomik özgürlükleri de içine alan geniş kapsamlı bir ideolojidir. Aynı zamanda liberalizm, kapitalist sistemin savunduğu girişimciliği ve serbest piyasa ekonomisini de savunmaktadır. Bu sebeple liberalizm ile kapitalist dünya sistemi arasında çok güçlü bağlar vardır. Liberalizm demokrasiyle yönetilen ülkelerin ve kapitalist dünya sisteminin taşıyıcı ideolojisidir. 20. ve 21. yüzyıl modern ulus devletlerinin küreselleşen dünyadaki var olma mücadelesinde ve rekabetinde liberalizm olmazsa olmaz bir öneme sahiptir. Çalışmamızda çağımızın siyasal ve ekonomik düzeninde önemli bir yeri olan liberalizm ideolojisinin tarihsel süreci, kavramsal olarak tanımı ve ana ilkeleri ele alınacaktır. LİBERALİZM Kavram Olarak Liberalizm İdeolojisi Liberalizm kavramı diğer siyasal ideolojilere nazaran daha yakın denilebilecek bir tarih olan 19.yüzyılda siyaset terminolojisine girmiştir. Kelime olarak özgür, serbest gibi anlamlara gelen "liberal" sözcüğünden türeyen kavram, esasen İspanyolca kökenli olup Latince'ye sonrasında da İngilizce'ye geçmiştir. İspanyollar tarafından ilk olarak İngiliz menşeli olmayan politikaları suçlayıcı nitelikte kullanılan liberalizm kavramı, sonrasında ise ilginç bir şekilde İngiliz politikalarını ifade etmek amacıyla kullanılmış ve J.Locke'un liberal görüşlerini savunan parlamenterler de "liberales" olarak adlandırılmıştır. 1 Liberalizmin kurucusu olarak John Locke kabul edilmektedir. Bununla birlikte Adam Smith "Ulusların Zenginliği" adlı eserinde bu kavramı ilk kez kullanan kişi olarak ve sonrasında yapmış olduğu çalışmalarla liberalizmin iktisadi anlamda gelişmesinde önemli düşünürlerden biri olmuştur. 2
International Journal of Computer Science and Information Security (IJCSIS), Vol. 22, No. 4, July-August , 2024
Revue Philosophique de Louvain, 2014
Environmental Health Perspectives, 2015
Perinatología y reproducción humana, 2024
International Journal of Food Science & Technology, 2010
10th Biennial EARLI (European Association for …, 2003
http://jurnal.iaii.or.id, 2024
International journal of clinical and experimental pathology, 2011
Journal of the Optical Society of Korea, 2014
Anatolia Sport Research, 2022
Engineering and technology journal, 2024