Academia.eduAcademia.edu

Kapitalizmin Doğum Sancıları

94 KİTAP ADADAN YAYILAN DEVRİM DALGASI Kapitalizmin doğum sancıları MERİN SEVER İNGİLTERE'DE DEVRİM ÇAĞI 1603-1714 CHRISTOPHER HILL Çeviren: Uygur Kocabaşoğlu İletişim Yayınları 440 sayfa, 30 TL B ir yüzyıla yayılan birçok devrim, ayaklanma ve iç savaştan mürekkep “İngiliz Devrimi”, Moore’dan Skocpol’a devrimler üzerine çalışan birçok araştırmacının odağında oldu. İngiliz Devrim(ler)i’nin önce tüm bir Avrupa’yı yüzyıllarca sarsacak devrimler dalgasını başlatan, sonrasında kapitalizmi doğuracak değişim dalgasını yaratan özellikleri düşünüldüğünde, onun tarihçiler ve devrim sosyologları için niçin bu kadar cazip olduğunu anlamak zor değil. 17. yüzyıl İngilteresi üzerine çalışan isimlerin en ünlülerinden biri olan Marksist tarihçi Christopher Hill’in başyapıtlarından biri kabul edilen ve İletişim Yayınları’ndan çıkan tarih araştırması İngiltere’de Devrim Glorious Revolution’ın (Şanlı Devrim) ardından 1689’da karısı II.Mary ile birlikte tahta çıkan III. William Çağı, işte bizi bu devrimler dizisinin ayrıntılarını görmeye çağırıyor. Tudor Hanedanı’na mensup 1. Elizabeth’in ölüp Stuart Hanedanı’ndan gelen 1. James’in başa geçtiği 1603 yılından başlayarak, bizi “siyaset[in]; yarar, deneyim ve aklı selim terimleriyle tartışılan ve artık Tanrısal Haklar, metinler ve antika araştırmalarla bağlı olmayan ussal bir inceleme alanı” haline geldiği 1714 yılına kadar sürecek bir yolculuğa çıkaran Hill, vakanüvislerin -“buzdağının görünen kısmı” dediği- tarihin yalnızca belli bir bölümünü gösterdiklerini, bir tarihçi olarak kendi görevinin ise “olayların anlatısını yapmak değil, ne olup bittiğini açıklamak” olduğunu söylüyor. Kitabın amacının krallar ve kraliçelerin tarihini anlatmak olduğu kadar, “sıradan İngiliz erkek ve kadınlarına ‘ne olduğunu’ kavramak için bilinen olayların derinine nüfuz etmek” olduğunu belirtiyor. İngiliz devrimlerinin Avrupa’daki devrimler dalgasını başlattığını düşünürsek, Türkiye’de “devrim” denince neden akla ilk gelenin Fransız İhtilali olduğu sorusu aklımızı kurcalayabilir. Aslında bu yalnızca Türkiye’ye has bir durum değildir. İngiliz Whig tarihçilerin yalnızca 1688 Şanlı Devrimi’ne odaklanıp yüz yıla yayılan diğer “kanlı” olayları bilinçli biçimde geride tutmalarıyla da yakından ilişkilidir. Nitekim Fransız İhtilali resmi tarihin işlevselci seçimiyle eğitim müfredatlarında kendine bir yer edinmiş bulunsa da onu da “Büyük Korku/Terör dönemi” diye adlandırılan süreçleriyle birlikte değil, ağırlıklı olarak başlangıcı ve “şanlı sonuçları” ekseninde okuruz. Oysa ne Fransız Devrimi bir gül bahçesidir, ne de İngiliz Devrimi yalnızca “şanlı” kısımlardan ibarettir… Hill’i bu konu üzerine çalışan diğer tarihçilerden ayıran da, onun 1688’e giden yolu döşeyen taşları ayrıntısıyla betimlemesi. Bu bağlamda kitabı 16031640, 1640-1660, 1660-1688 ve 1688-1714 yıllarına göre dört #tarih Nisan 2016 094_097.indd 94 28/03/16 15:34 Getty images bölüme ayıran yazar, spesifik olaylarla başlayan ve noktalanan bu dört dönemi ele almadan İngiliz devrimler çağını layığıyla anlayamayacağımızı işaret ediyor adeta. Hill’in böyle bir dönemleme seçmesinde, tarihî gerçeklikleri sosyal yönüyle de işaret etmeyi önemseyen yaklaşımının etkisi büyük. Toprak sahibi üst sınıf ve toprağı işleyen daha alt sınıfın (gentry ve yeoman) artan ekonomik gücünü fiiliyata dönüştürecek yer aradığı için krala karşı Parlamento’yu desteklediği gerçeğini yahut onların tarım alanlarına el koyup köylüleri yerlerinden etmelerinin yarattığı sonuçları anlamadan Endüstri Devrimi’yle hız kazanacak kapita- lizmin doğuşu anlaşılabilir mi?”Hill’e göre, bunun cevabı açık bir “hayır”. “Mülk sahibi insanlar özgürlüğü –keyfî vergilendirmeden ve keyfî tutuklamadan, dinsel zulümden kurtulma özgürlüğünü; ülkelerin kaderini seçilmiş temsilcileri kanalıyla kontrol etme özgürlüğünü; alma ve satma özgürlüğünü kazandılar. Ayrıca copyholder’ları ve kulübe sakinlerini topraklarından zorla çıkarma, köyler üstüne terör estirme, açık pazardan himayesiz işgücünü kiralama özgürlüğünü elde ettiler.” (s. 378) Doğrusu, İngiliz devrimlerinin Fransız İhtilali’nden ayrıldığı yer tam da burasıydı. İngiliz asilzadelerinin kendileri birer tüccara dönüşerek Devrik kral Baskıcı yönetimiyle tanınan Birleşik Krallık’ın son Katolik hükümdarı II. James, Aralık 1688’deki Şanlı Devrim ile tahttan indirildi (üstte). En üstteki çizimde ise yine aynı dönemde II. James’in zalim başyargıcı George Jeffreys’in isyancı çeteler tarafından yakalanıp dövülmesi görülüyor. kralın dağıttığı tekel beratlarına (Tabii kendisine verilmediği sürece!), ona danışılmadan konan vergilere karşı savaşıp yükselen burjuvaziyle birlikte sesini Parlamento’da duyurmayı amaçlarken Fransız soyluları ticaretle uğraşmayı hâlâ alçaltıcı bir iş sayıyordu. Fransız saray gelirleri ise ağırlıklı olarak soyluluk ve makam satışlarından sağlanıyor, üretime aktarılan sermaye birikimine pek rastlanmıyordu. Fransa, üç zümrenin ayrıştığı ve 3. Zümre’nin ruhban, kral ve asillere karşı savaştığı bir ihtilal örneği sunarken, İngiltere’de, “ülke ve saray arasında” bir bölünme vardı. Vergiler, tekel beratları, büyüyen ticaret loncaları, tüccarlaşan asilzadeler, varsıllaşan rençperler, ilk kez liyakatin önem kazandığı Yeni Model Ordu ve düşünsel anlamda başka bir dünya özlemini dile getiren Leveller, Digger, Quaker gibi eşitlikçi cemaatlerin ilham verdiği İngiliz devrimleri, aslında 1688’e gelene kadar birçok kanlı olaya, 1. Charles’ın idamına, iç savaş ve karışıklık yıllarına denk düşer. İşte, Hill’in okuruna göstermeyi seçtiği manzara da tam olarak bu. Kim bilir, kimi tarihçilerin vurgulamayı çok sevdiği İngiltere’nin “demokratik” geçmişinin ve “barışçıl” devrimlerinin sırrını, belki de işi bir kralın kafasının kesilmesine vardıran olaylarda aramak gerek… 95 094_097.indd 95 28/03/16 15:34 96 YENİ ÇIKAN Denize sırt çevirenlere inat Y YENİ DENİZ MECMUASI Kolektif Kırmızı Kedi Yayınevi 216 sayfa, 20 TL Denizaşan, 20 Ekim 1933’te Nil Nehri seyahati sırasında İsmailiye Limanı’nda demirlediği teknesinde uyurken. akın tarihimizde “Üç yanı denizlerle çevrili….” diye başlayan nutuklar atan birçok politikacı, yönetici vardır. Ama denize, denizciliğe gereken önemi veren yönetici sayısı herhalde iki elin parmaklarını geçmeyecektir. Toplumun genelinde de durum farklı değildir. Mümtaz Soysal’ın deyimiyle “Bir yarımada ülkesinin denize böyle sırt çevirmiş olması çok anormaldir.” Hâl böyle olunca denizcilikle ilgili yayınların da hak ettiği ilgiyi görmesi ve ayakta kalabilmesi çok zordur. Kırmızı Kedi Yayınları, bütün bu iç karartıcı manzaraya rağmen elini taşın altına koyup Yeni Deniz Mecmuası adlı bir dergi yayımlamaya başladı. İlknur Özdemir’in genel yayın yönetmeni, Tunca Arslan’ın editörü olduğu üç aylık derginin yayın kurulu Enis Batur, Cem Gürdeniz, Emin Nedret İşli, Murat Koraltürk ve Ahmet Kuyaş’tan oluşuyor. Amatör denizcilik, deniz taşımacılığı, deniz jeopoliti- ği üzerine güncel yazıların da yer aldığı derginin içeriğini ağırlıklı olarak denizcilik tarihi oluşturuyor. Kapak konusu olarak Cumhuriyet’in ilk gezgin amatör denizcisi Mustafa İhsan Denizaşan seçilmiş. Annesini üzmemek için “Mersin’e gidiyorum” yalanını söyleyip 1932’de dört metrelik yelkenli sandalla çıktığı yolculuk dört yıl sürmüş. Akdeniz’de, Nil Nehri’nde ve Atlantik’te Huelva/Cadiz’e kadar 16 bin mil yol yapan Denizaşan’ın öyküsünü Cem Gürdeniz kaleme almış. Bunun dışında, 16. yüzyılda Habsburglar ve Osmanlı Devleti arasında büyük denizci Uluç Ali Reis üzerinden süren istihbarat savaşları, İstanbul’un deniz ulaşımında kullanılan pasoların tarihi, Darwin’in HMS Beagle adlı gemiyle 1831’de çıktığı Güney Amerika yolculuğu, 19. yüzyılda kolera korkusuyla başlayan İstanbul Boğazı’ndaki karantina uygulaması ve kürek mahkumlarının inanılmaz öyküsü tarih severlerin ilgisini çekecek diğer konulardan bazıları. ARAŞTIRMA Bütün dünyada ismi bulgur TARİHİNDEN TARİFİNE BULGUR Seçil Kenar Duru Bulgur Yayınları 175 sayfa, 9.90 TL İlk başlarda kaynatılıp, tüketilebilen bir besin olarak evlerde pişirilen buğday zamanla ihtiyaca yönelik olarak öğütülmeye başlar. İlk ne zaman, nerde ve nasıl öğütüldü bilinmez ama bu sayede bulgur ortaya çıkar. Dünyanın neresine giderseniz gidin ismi bulgurdur, yoldaşı yoğurt gibi. Seçil Kenar tarafından hazırlanan Tarihinden Tarifine Bulgur kitabında, buğdayın, bulgurun tarihini ve üretim şekillerini, bulgur ve sağlık ilişkisinin yanı sıra bulgurlu yemek tarifleri de yer alıyor. ARAŞTIRMA Kuzey Kıbrıs ve Kıbrıslı Türkler KURMACA MEKAN KUZEY KIBRIS’IN DUYGU COĞRAFYASI Yael Navaro Yaşın Çeviren: Cem Soydemir Koç Üniversitesi Yayınları 280 sayfa, 34 TL Kitap, Yael Navaro’nun KKTC’de sınırın hâlâ kapalı olduğu dönemde (1998-2003 arasında) yürüttüğü etnografik bir araştırmaya dayanıyor. Kıbrıslı Türklerle yapılan görüşmelere dayanan bu çalışma, onların kuzey Kıbrıs içindeki ve dışındaki hayatlarını ve deneyimlerini etnografik bir perspektiften açıklıyor ve kuzey Kıbrıs’ı bir duygu coğrafyası olarak inceliyor; kuzey Kıbrıs, hayaletimsi olanın görünür ve somut hale geldiği bir mekân olarak karşımıza çıkıyor. #tarih Nisan 2016 094_097.indd 96 28/03/16 15:34