NİTELİKSEL ARAŞTIRMALAR ve FEMİNİST
YAKLAŞIMLAR
“Nesnellik, erkek öznelliğidir.”
Adrienne Rich
Kadınların yaşamına dair bilgiler eril bakış açılarının baskın olduğu bilgi
alanlarında yok sayılmış ya da oluşturulmamıştır. Çalışma alanı olarak değer verilen
alanlar ve bilginin edinildiği yerler, erkeklerin ilgi alanına giren durumlardır.
Özellikle gerek niteliksel gerekse niceliksel sosyal bilim araştırmalarında araştırılan
konular kamu alanları ya da erkeklerin sosyal dünyaları üzerinedir. Kadınların kamu
alanındaki deneyimleri görünmez kılınmıştır ya da erkeklerin bakış açısından, onların
toplumsal alanla ilgili önemli olduğunu düşündükleri soruları sorarak anlatılmaktadır.
Bütün bunlardan yola çıkan Feminist araştırma, temeline kadınların durumlarını,
sorunlarını
ve
bakış
açılarını
yerleştirir.
Kadınların
toplumsal
ortamdaki
deneyimlerini onların kendi yorumlarıyla ve dilleriyle belirgin hale getirir, ataerkil
sosyal dinamikleri ve ilişkileri kadının bakış açısından araştırıp, ortaya çıkarır.
Araştırma yapma, veri toplama ve bulguları biraraya koyma aracı olan metot ile
bakış açısı ya da çerçevesi oluşturmak olan metodoloji arasındaki farka (Harding,
1987:2-3) dayanarak, feminist yöntem ya da metot gibi farklı bir yöntemin söz konusu
olmadığını, ancak metodolojik olarak bakıldığında bir feminist metodoloji
yaklaşımının
varlığını
vurgulamak
gerekir
(Letherby,
2003:5).
Feminist
araştırmalarda sadece ne yapıldığı değil, nasıl ve neden yapıldığı, aynı zamanda
seçilen teknik ve yaklaşımların bağlamı da önemlidir.
Feminist kuram kadınların yaşamını şekillendiren koşulları incelemek ve kadın
olmanın ne olduğu konusundaki kültürel anlayışları araştırmayı hedefler (Jackson ve
Jones, 1998:1). Feminist kuramın kurallarını belirleyen en önemli özelliklerinden biri
‘içerden bakış’tır (Kümbetoğlu, 2008:53). Bu yaklaşım, anlama çabasını hiyerarşik,
otoriter ve yönlendirici olmayan bir uslüpla sürdürmeyi ilke edinir: Empati, karşılıklı
anlayış, duygu, deneyim paylaşımı, etkileşim ve ilişki kurmaya dayanır. Kadın ve
toplumsal cinsiyet rollerinin birer değişken olarak değil, teorik bir kategori olarak
alınması sosyal gerçeklik bilgisine daha ayrıntılı bir şekilde ulaşılmasını sağlar.
Feminist yaklaşımda konu başlığının seçiminden verilerin sunumuna kadar
araştırmanın tüm aşamalarında feminist ilkeler kullanılır (Jackson ve Jones, 1998:1).
1
“İnsan bilimlerinde feminist araştırmaların bariz ideolojik hedefi kadın deneyiminin
hem görünmezliğini hem de saptırılmışlığını düzeltmektir (Lather’den aktaran
Brayton, 1997).” Feminist yaklaşımla toplumsal araştırma yapmanın temel noktasını
siyasal olarak doğruluk ya metodolojik saflık değil, cinsiyetçi toplumsal varoluşlara
bakış kazandırmak oluşturur (Ramazanoğlu, 2002:147). Kadın deneyimlerini ve bu
deneyimlerin çeşitliliğini temel alan Feminist araştırmalarda tek tip bir yaklaşım söz
konusu olmasa da bu tip araştırmalar daha çok toplumsal cinsiyet ve iktidar kuramları,
normatif çerçeveler ve transformasyon ve yükümlülük (accountability) kavramlarıyla
saptanabilir.
Geleneksel yöntemler değişkenler üzerine odaklanmış bir bakış açısı geliştirirken,
feminist bakış açısı ve feminist yöntem insana odaklanır. “Aynı kültürel çevre, hatta
aynı fiziksel mekanlarda bile yaşasalar, kadınlar ve erkekler farklı gerçeklikler içinde
yer alırlar (Kümbetoğlu, 2008:54).” Feminist yaklaşımda araştırmacı daha aktif bir rol
üstlenir; insanların yaşadığı olayları, bu olayların nedenlerini araştırmakla kalmaz,
aynı zamanda yaşamlarının kalitesini yükseltmek ve ihtiyaçlarını sunmayı hedefler.
Ayrıca, sesini duyuramayanların bilgisini görünür kılma çabası içerisinde inceleme
alanından dışarda tutulan bilgileri de derleyebilir. Bu yöntemi kullanan bir araştırmacı
araştırmalarını deneyim, pratik, düşünce, inanç ve duygularla ilgili bilginin bunlara
yüklenen anlamlardan ayrılmaz olduğunu göz önünde bulundurarak tasarlar.
“Feminist teoriler kullanılması sadece kadınların araştırılacağı ya da toplumsal
cinsiyetle ilgilenildiği veya kadınların iktidarı suistimal etmediğini iddia etmek
anlamına gelmez (Ramazanoğlu, 2002:147)”.
Feminist araştırmalarda, diğer araştırmalardan yalnızca tasarı aşamasında değil,
aynı zamanda yöntemin seçilip uygulanma aşamasında da farklı bir yol izlenir. Sadece
neden-sonuç ilişkisiyle ilgilenilmez, sosyal hayatın, günlük deneyimlerin, ilişkilerin
anlamını derinlemesine kavramak ve tanımlamak amacıyla derinlemesine görüşme,
gözlem, odak grup tekniklerine dayalı niteliksel yöntemlere başvurulur (Kümbetoğlu,
2008:56). Ortaklaşa etkileşim sürecinin yaratılabileceği teknikler tercih edilerek,
sadece araştırılan özne değil, araştırmacının deneyim ve bilgileri de paylaşılır.
Paylaşım ve etkileşim dönüştürücü bir eylem sürecine katkı sağlar. İki tarafın da
deneyimden elde ettiği bilgi algılanan gerçekliği zenginleştirici, eleştirici,
dönüştürücü olabilir.
Feministler bilimsel yöntemde üç unsura önem verir: “1) sağlam temelleri olan ve
olmayan cinsiyetçi toplumsal varoluş öyküleri arasında ayrım yapabilme olasılığı; 2)
2
rasyonalitenin sorunlu geçmişine rağmen mantığa dayalı argümana bağlılık; 3) iddia
edilen bilgileri doğrulama ihtiyacı (Ramazanoğlu, 2002:165).” Adaletsiz iktidar
ilişkilerine karşı çıkma konusunda taşınan umutlar toplumsal yaşamın yapısı hakkında
merak ve cinsiyetçi toplumsal oluşumlardaki farklılıkların yanısıra benzerlikleri
açıklama isteği uyandırır. Kısaca yalnızca farklılıklara değil, benzerliklere de dikkat
çekilir.
Feminizm
hem
‘teori’
hem
de
“uygulama’dır.
Feminist
araştırmacılar
çalışmalarına kendilerini kadınların yaşamında toplumsal ve bireysel değişim yoluyla
fark yaratacak faydalı bilgiler üretmeye adayarak başlar. “Gerek çalışma yapılan
konular gerekse çalışmanın yapılma şekliyle ilgili olarak ana akım araştırmalardaki
sessizliklere başkaldırmakla uğraşırlar. Feminist çalışmalar araştırmacıların yöntem,
araştırma başlıkları ve çalışma grubu popülasyonu seçimlerinin daima politik
eylemler olduğu gerçeğinden hareket eder (Letherby, 2003:4).”
Feminist yöntem geleneksel yöntemleri, özellikle pozitivizmi üç farklı noktadan
eleştirir. Birincisi, nesnelliğin değerden arınmış bilim ilkesine yönelik olması, ikincisi
araştırılan kişi, grup, olgu ve deneyimlerin objeleştirilmesi ve sömürülmesi,
sonuncusu
ise
araştırmacı-araştırılan
ilişkisiyle
ilgilidir
(Wolf’den
aktaran
Kümbetoğlu, 2008:56). Kadınların yararına kullanılacak bilginin üretimindeki
farklılığa dikkat çeken feminist yazarlar, bu yararın ancak içerden bakışla
sağlanabileceğine inanır. Mesafe koyma ve dahil olmama halinin dışardan ve üstten
bir bakış açısı nedeniyle yeterince ayrıntılı, öze giren bir anlayış geliştirmeye olanak
vermediğini öne sürerler.
Feminist yöntem geleneksel yöntemlerin var olan kategorilerini sorgular.
Geleneksel yöntemlerde teorik çerçeve ve kavramlar verili bir şekilde alındığından, ev
içi/ev dışı, kamusal/özel, doğal/kültürel ayrımları olduğu gibi kabul edilmektedir
(Moore’dan aktaran Kümbetoğlu, 2008:57). Bu ayrımlar kültürel olarak inşa edilmiş
toplumsal cinsiyet kavramı bakış açısıyla yeniden değerlendirilmek durumundadır.
Araştırmacı olarak kadınların kendi deneyim ve hikayeleri araştırmacı rolü ve
araştırma sürecinde yer alır. Feminist araştırmacı araştırma yaptığı ortam ve konuya
hem içerden hem de dışardan bakabilir. İçerden baktığında araştırılan durumla ilgili
bilgi veren dinamikleri ve toplumsal ilişkilerin oynadığı rolü daha iyi anlayabilir.
İncelenen durumun dışında yaşayan feminist araştırmacı katılımcılarla yaşanan iktidar
ilişkilerindeki dengesizliği giderebilir. Kişisel deneyim ve duygularını dışardan gelen
3
birine açıklamak kadınlara kendi yaşanan gerçekliklerini eleştirel bir şekilde
değerlendirme fırsatı sağlar (Brayton, 1997).
Feminist katılımcı araştırma, araştırmacıyla araştırılan arasındaki ayrımın ortadan
kaldırılmasıyla birlikte araştırmacıyı kontrol etme duygusundan uzaklaşır, açıklık,
karşılıklı alışveriş, paylaşım değerlerine dayanır. Böylece araştırma yapmak bir
sömürü ilişkisi olmaktan çıkarılarak sorunlar hakkında bir şeyler yapılması hedeflenir.
Yani, feminist araştırmacılar bilgi ve eylemi bir araya getirmeyi amaçlar. Uygulamalı
araştırmaların politik olduğuna dair getirilen eleştirilere her araştırmanın politik
sonuçları olabileceği ve her uygulamanın teorik çıkarsama yaratabileceği yanıtını
verirler (Kümbetoğlu, 2008:59).
Feminist görüş açısı toplumsal cinsiyet ve iktidar teorileri bilgisi, feminist bilgi
algısı ile deneyim ve gerçeklik algısı gerektirir. Birden fazla feminist teori ve birden
fazla feminist epistemolojisinin varlığı nedeniyle Feminist bakış açıları da değişkenlik
gösterir. Susan Hekman (1997) epistemoloji ve siyasetin birbirinden ayrılmaz
olduğunu kabul ederek feminist görüş açısının beş temel özelliğini ortaya koyar
(Hekman’dan
aktaran
Ramazanoğlu,
2002:64).
Bu
özellikler
şu
şekilde
sıralanmaktadır: Feminist bakış;
1) bilgi ile iktidar arasındaki ilişkileri araştırır,
2) ‘bilen feminist” olgusunu yapıçözüme uğratır,
3) duygular ve cisimleştirmeyi içeren kadın deneyimini temel alır,
4) kadın deneyimlerindeki çeşitililiği ve kadınlar arasındaki iktidar ilişkilerinin
birbirine bağlayıcılığını göz önüne alır ve
5) Feminist bakış açısında bilgi hiçbir zaman tam değildir.
Feminist eleştirel yaklaşıma göre niceliksel ve niteliksel yöntemler arasındaki
ayrım ve bu konudaki tartışmalar cinsiyet ve bilim arasındaki ilişkiyi yansıtmaktadır.
Erkeklerin çoğunluğu oluşturduğu bilim dünyasında otorite, ayrım, mesafeli duruş ve
kontrol kavramlarının hakim olduğu niceliksel araştırmalar yoğundur. Niteliksel
araştırmalarda ise eşitlikçi bir ilişki hedeflenerek, açıklık, karşılıklı deneyim
paylaşımı ve fikir alışverişi baskındır, bu şekilde araştırmacı ve araştırılan arasındaki
ayrım yok etmek hedeflenir. Kolektif çaba önem kazanır.
Feminist araştırmanın epistemolojik ilkeleri beş başlık altında toplanmaktadır:
1. araştırmacı-araştırılan ilişkisi
2. bir araştırma deneyi olarak duygu
3. araştırmacıların entellektüel özgeçmişleri
4
4. araştırmacı
ve
araştırılanın
farklı
gerçeklikleri
nasıl
kavradığı
ve
kavradıklarının nasıl bağdaştırılacağı
5. araştırma ve yazma sürecindeki karmaşık iktidar sorunu (Stanley ve Wise’dan
aktaran Kümbetoğlu:2008:60).
’Kullanılabilir araştırma’ kavramını ortaya atan feminist araştırmacılar araştırma
raporlarında genel politika önermelerini belirtmeyi ve değişim için izlenecek yollara
işaret etmeyi de sorumlulukları içinde görmektedir (Kümbetoğlu:2008:60). Feminist
teoriler monotetik, statik değildir, planlı, dikkatli uygulanan, kontrollü bir süreç
yerine araştırma süresince araştırılan grup ve kişilerden gelen etkilere açık yöntemler
tercih edilir.
“Bilginin mülkiyeti sadece araştırmacıda değildir. Bilginin yayılması, akademik
dünyanın dışına çıkması, kadınların kendilerine dair araştırmaların bulgularını
öğrenmesi feminist araştırma etiği açısından olduğu kadar, bilginin dönüştürücü gücü
açısından da önemlidir. ‘Etkileşimci yöntem’ adı verilen yöntemle farklı sosyal
gruplardan gelen araştırmacı ve araştırılan, alışılmış araştırma yöntemlerinde
olduğundan farklı bir yol izleyerek çalışma biçimini özgünleştirirler (Kümbetoğlu,
2008:67).” Uygulamalı araştırmalarda araştırmacının katılımcıları araştırmanın
yaratılmasına davet etmesi kolektif bir çabanın ürünü olmanın yanısıra, araştırma etiği
açısından esneklik sağlar, bu şekilde katılımcıların istedikleri doğrultuda yapılan
araştırma deneyimlerin aktarılması ve paylaşılmasındaki tereddütleri ortadan kaldırır.
Araştırma terimleriyle ifade edildiğinde, yorumlayıcı feminist araştırma
döngüsünde şu unsurlar yer alır: temel kavramı, bağımlı değişken olarak
‘işlevselleştirilmiş’, kendinden önceki toplumsal ve söylemsel uygulamalar yerine,
üretilen toplumsal cinsiyettir; yoruma yönelik yapısı, ampirik gözlemlere dayalı bir
kuram yaratacak şekilde tümevarımcıdır; derinlemesine görüşme, grup görüşmeleri ve
katılımcı gözlem gibi niteliksel veri toplama yöntemleri kullanır; veri analizi
teknikleri de nitelikseldir, sözcük, cümle ve dil analiz birimleri olarak kullanılır, yanıt
verenlerin neyi yansıttıklarına değil, dille neyi söylemeyi başardıklarına odaklanır
(van Zoonen, 2006: 147)
Feminist yöntemin sosyal araştırmalara en önemli katkısı sadece yöntem
konusunda değil, teori ve pratiklerle ilgili bir çok kavramın yeniden sorgulanmasına
zemin hazırlamasıdır. “Kadın araştırmaları teorik kaygılarla önceden biçimlendirilmiş
standart sorular yerine, kadınların kendini ifade etme fırsatı bulabileceği soruları,
kadınlara duyulan empati, sevgi, yakınlık ve açıklık ilkesine dayalı, karşılıklı ilişki ve
5
etkileşim temelinde gerçekleşecek görüşmeler yoluyla elde edilecek bilgiyi sayısal,
kuru, kadın gerçeğinin tüm boyutlarını vermeyen bilgiye tercih etmektedir
(Rienharz’dan aktaran Kümbetoğlu, 2008:62).”
Niteliksel araştırmalarda davranış ve tutumlardan çok anlamlarının ön planda
oluşu bu yöntemin kadın araştırmalarında daha çok tercih edilmesini getirmiştir.
Geleneksel araştırma yöntemlerinde önemi vurgulanan nesnellik ilkesi kadın
araştırmalarında yerini öznel deneyimlere ve bu deneyimlerin önemine bırakmıştır.
Feminist araştırmalar, anaakım araştırmalardaki erkek-merkezci yanlılıkları ortaya
koyar ve bunun üstesinden gelir, sosyal değişim arayışı içindedir, insan çeşitliliğini
temsil etme çabası gösterir ve araştırmacının konumunun farkındadır.
Feminist çalışmalarda metin analizleri, etnografi, izleyici tepkileri ve bellek
çalışmaları gibi metodolojilerin (Skeggs, 1995:3) kullanıldığını, katılımcı gözlem,
derinlemesine görüşme ve grup görüşmeleri gibi niteliksel araştırma yöntemlerinin
(van Zoonen, 2006:135) deneyimleri aktarmakta birincil yöntemler olarak
görüldüğünü vurgulamak gerekir. Epistemoloji, etik ve siyasetin birbirinden
ayrılmazlığına olan kuvvetli inançları, feministleri insan ilişkilerinin nasıl daha farklı
olabileceğini ve daha iyi bir toplumsal yaşamın nasıl işleyeceğini düşünmeye teşvik
etmektedir.
6
Kaynaklar
Brayton, Jennifer (1997). What makes Feminist Research Feminist? The Structure
of Feminist Research within the Social Sciences. http://www.unb.ca/parl/win/feminmethod.htm
Harding, Sandra (1987). “Introduction” in Feminism and Methodology: Social
Science Issues, (ed.) Sandra Harding. Bloomington: Indiana University Press.
Jackson, Stevi ve Jackie Jones (1998). Thinking for Ourselves: An Introduction to
Feminist Theorising, Contemporary Feminist Theories, Stevi Jackson ve Jackie
Jones (ed.). Edinburgh University Press.
Kümbetoğlu, Belkıs (2008, İkinci Basım). Sosyolojide ve Antropolojide Niteliksel
Yöntem ve Araştırma, İstanbul: Bağlam Yayıncılık
Letherby, Gayle (2003). Feminist Research in Theory and Practice. Buckingham:
Open University Press.
Ramazanoğlu, Caroline ve Janet Holland (2002). Feminist Methodology: Challenges
and Choices, Londra: SAGE Publications Ltd.
Skeggs, Beverley (1995). Feminist Cultural Theory, process and production,
Manchester: Mancester University Press.
Van Zoonen, Liesbet (2006), Feminist Media Studies, Londra: Sage Pub.
7