Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
6 pages
1 file
Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi, 2019
Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi, 2019
20.yüzyılın başlarında Türkiye Cumhuriyeti, Batılı benzerleri gibi, ulus inşası için bir gayret gösterdi. Yeni ve modern bir toplum yaratmak için eğitim sistemini yeniden inşa etti. Bu kapsamda, tarih eğitiminin ana hedeflerinden biri "ulusal kimlik" oluşturmak ve dil eğitimi olduğu gibi, bir "etnik köken ve dile dayalı bir aidiyet duygusu" yaratmak oldu. Buna paralel olarak, "Türk Tarih Tezi" oluşturuldu. Bu çalışma dönemin etkili tarih eğitimi araçlarından olan Türk Tarihi’nin Ana Hatları Methal Kısmı ve Tarih I-IV ders kitaplarında görülen “dini tartışmaların” niteliği ve bu tür tartışmaların nedenleri ele alınmıştır. Bu amaçla bahsi geçen lise tarih ders kitapları doküman ve nitel içerik analizine tabi tutulmuştur. Analiz edilen bulgular doğrudan örnek alıntılarla sunulmuştur. Bahsi geçen ders kitaplarında İslam ve din olgusu üzerinde yapılan değerlendirme kurgusunun yanında bu kurgu tarafından yansıtılan fikri altyapıya da odaklanılmıştır. Lise tarih ders kitaplarında dini tartışmalara yer verilmesinin uygunluğu tarih eğitimi açısından tartışılmıştır. Sonuç olarak, incelenen ders kitaplarında pozitivist bir bakış açısından Sosyal Darwinist bir yaklaşım çerçevesinde insanların ortaya çıkışı ve uygarlık süreci gözlenmiştir. Bu yaklaşımın, o dönemin siyasi ve ideolojik tercihleri ile paralel olduğu söylenebilir.
Cumhuriyet Dönemi Din Devlet İlişkisi, 2018
Din, tarih boyunca en ilkel insan topluluklarında bile neşv-ü nemâ bulan bir olgu olup, insanoğlunun yaşamı içindeki ehemmiyeti inkâr edilemez. Hadd-i zâtında dinin devlet ile ilişkileri, çok daha geniş kapsamlı, bazen de tatbikatta bir takım çatışmalara sebebiyet vermesi hasebiyle çetrefilli bir meseledir. Bu bağlamda, din ve devlet beynindeki alâkayı tecessüs ederken, meseleyi akl-i selim bir şekilde ele almak daha sahîh olacaktır. Zirâ bu konu, ancak hâlis niyet ve derûn-i bilgi ile araştırılabilir. Din ile siyasal iktidar arasındaki muâmelât, bilhassa, Türkiye'nin cumhuriyet dönemi terakkisinde önemli bir yere hâizdir. Osmanlı İmparatorluğu'nun teokratik yapısının, cumhuriyet döneminde laik bir yapıya iklâbı hiç te kolay olmamış, oldukça sancılı bir sürecin geçmesi gerekmiştir. Biz bu çalışmamızda, İslâm dini ve Türkiye Devleti arasındaki ilişkileri sorgulamadan önce, bu meselenin tecrübe edildiği Osmanlı dünyasındaki tarihî seyrine kısa bir göz atacağız. Akabinde, din ve devlet ilişkilerinin nasıl nev'-i şahsına münhasır bir form alarak Türkiye'nin çağdaş demokrasiyi benimsediği üzerinde duracağız.
Asaf HÜSEYİN (1989), İran'da Devrim ve Karşı Devrim (Çev. Taha Cevdet) (İstanbul: Pınar Yayınları, 365 s.) Değerlendiren: Aysun AYAZ 1 Asaf Hüseyin'in İran'da Devrim ve Karşı Devrim isimli eseri İran İslam Devrimi'ni anlamlandırmak için önemli eserlerden biridir. Esere önem katan birçok faktör olmakla birlikte, en önemli faktörlerden biri, eserin 1988 gibi Devrimin etkisinin hala yankılandığı dönemde yazılmış olmasıdır. Yazar devrim önderleriyle görüşme fırsatı bulmuş ve İran'lı halkın nabzını tutabilmiştir. "1982 senesinde İran'a gidip Humeyni, Muntazari, Meşkini, Gilani, Edrebili, Huccetul-İslam Hamaney ve diğer devrim liderleriyle görüşme fırsatım oldu. Bir yandan devrim liderlerinin görüşlerinin bir yumağını toplarken bir yandan da halkın içerisinde kalıp, İranlıların İslam'a bakış açılarını tespit ettim."(sy.10) Bu çalışmada yazar, İran İslam Devrimi'nin siyasi hatlarını ve siyasi realitelerini oldukları halleriyle ele alıp yeniden yorumlamış ve bir harita çıkarmaya çalışmıştır. Yazarın ortaya koyduğu siyasi haritalar, İran'ın bugünkü politik sürecini anlamamız için dahi kullanılabilecek anahtar kavramlardır. Devrim öncesi İran'ın siyasi gerçekleri ve siyasi grupların oluşumu ayrıntılı şekilde ele alınmıştır. " Batılı fikir yapısını benimsemiş kimselerin İslamiyet, zenginlerin fakirler, Sünnilerin Şiiler, Marksistlerin Ulema için düşündüklerini tespit ederek, mevcut görüntüyü bir de karşı tarafın gözüyle görüp, fırçasıyla resmetmek pek zor olmadı."(sy.11) Eserin giriş kısmında 20.yüzyılda İslam dünyası içinde büyük değişiklikler olduğu ve bunun Osmanlı Devleti'nin yıkılmasıyla başladığı ifade edilmiştir. Osmanlı devletinden ayrılan devletler bir süre sömürgeci devletlerden kurtulma mücadelesi verdikten sonra özgür olmuş ama bu süreçte sömürgeciliğin farklı bir boyutu tarafından sorunlar yaşamaya başlamışlardır. Sömürgeciliğin yeni boyutunda, ülkeler içinde sömürgeci güçlere hizmet eden yerel güçler oluşturulmuş ve yerel güçler ile sömürgeci güçler arasında birbirini destekleyen bir yapı 1 İstanbul Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yüksek Lisans Tez Öğrencisi
2020
Toplum, karsilikli etki ve tepkiler butunudur. Bu bakimdan dinin, bircok alanla munasebeti bulunmaktadir. Bunlar, din sosyolojisinin ana konulari arasinda yerini almaktadir. Soz konusu munasebetlerden biri de siyasettir. Turkiye baglaminda din-siyaset iliskisini incelemek, Turk toplumunun belli donemlerde kirilma noktasini olusturan darbelerin etraflica bilinmesini gerekli kilmaktadir. Cumhuriyet donemi toplumsal, dini ve siyasi yasaminda darbeler onemli bir yer tutmaktadir. Calisma, bu munasebetin darbe ve din boyutunu ele almaktadir. Cumhuriyet donemi darbe ve darbe girisimlerini analiz edebilmek, donemin sosyal ve din konjonkturunu bilmeyi gerekli kilmaktadir. Esasen Turkiye’deki tum darbeler, dini ve toplumsal hayat uzerinde onemli ve kalici etkiler birakmistir. Darbelerin sosyal ve dini etkisinin disinda siyasi, kulturel, ekonomik, egitimsel vb. bircok farkli boyutta da etkili oldugu bilinmektedir. Ancak incelemenin konusu geregi darbelerin sadece toplumun din boyutundaki etki ...
1979 yılındaki İran Devrimi’nin, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çoğu İslamcı hareket üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Devrimin ardından Türkiye’de devrime yönelik farklı tepkiler ortaya konulmuştur. Siyasi alanda Türkiye’nin üç önemli endişesi bulunmaktadır. Bunlar, İran’ın toprak bütünlüğünün bölünmesi endişesi, İran’ın komünizmin etkisi altına girmesi endişesi ve İran’da kurulan şeriat rejiminin endişesidir. Siyasi endişelerin aksine Türkiye ve İran’ın ekonomik ilişkileri gelişerek devam etmiştir. Toplumsal düzeyde ise iki farklı görüş bulunmaktadır. Türkiye’deki İslamcı çevreler İran Devrimi’ni farklı biçimlerde algılamışlardır. Bu hareketler içerisinde Devrim’i tümden reddedenler ya da İslami bir devrim olarak kabul edip mezhebi yönden eleştirenler olduğu gibi, devrime tamamen olumlu yaklaşıp benimseyenler ve benzeri bir devrimi Türkiye’de de gerçekleştirmek isteyenler de olmuştur. İlk gruba göre İran Devrimi İslami bir devrim değildir ve Batı’nın ya da Sovyetlerin etkisi altında gelişmiştir. Şiiliğe karşı olumsuz bir tavra sahip bu gruba göre Şiilik, İslam’a fitne sokmaktadır. Buna ek olarak, İran Devrimi’nin lideri Ayetullah Humeyni dini araçsallaştırmakta ve Şiiliği bir din gibi sunmaktadır. Bu sebeple İran Devrimi’ne karşı çıkılması gerekmektedir. Diğer grup ise Şiiliği İslami bir mezhep olarak görmekte ve İran Devrimi’nin ezilenlerin yanında ve müstakberlere karşı yapılmış bir uyanış hareketi olduğunu düşünmektedir. Devrim’e yönelik bu farklı bakışlar siyasal ve toplumsal hayatı etkilemesinin yanı sıra etkilerini basılan kitaplarda da göstermiştir. Propaganda niteliğinde sayılabilecek bu kitaplar, devrimi farklı yönlerden ele almışlardır. Kitaplardan bazıları, dini ve milli kimlikler üzerinden bir öteki algısı yaratma ve böylelikle İran Devrimi’nin Türkiye toplumuna ve Türkiye’deki yerleşik dini yapıya yabancılığını vurgulayarak devrimin olası etkilerini azaltmayı amaçlamıştır. Bazıları ise devrimin ve devrimi gerçekleştiren kadronun öne sürdüğü evrensel ve kapsayıcı dini anlayış çerçevesinde devrimin önemini Türkiye’ye tanıtmayı hedeflemiştir. Çalışma bu bağlamda, Devrim’den sonra Türkiye’de yayımlanan ve İran Devrimi’ni konu edinen söz konusu bu kitaplar üzerinden Devrim’in Türkiye’de algılanışını ele alacaktır. Çalışma söz konusu kitapları üç parametre etrafında inceleyecektir. İlk olarak, devrimin uluslararası boyutu ele alınacak ve söz konusu kitapların Soğuk Savaş konjonktüründe devrimin kaynağını tanımlamaları irdelenecektir. İkinci olarak, devrimin niteliğine, İran algılayışına ve Humeyni hakkındaki fikirlerine bakılacaktır. Bu kısımda devrimin İslami olup olmadığı, Türkiye-İran ilişkileri gibi konular ele alınacaktır. Son olarak, söz konusu kitapların Şiiliğe bakışları tartışılacaktır. Bu kısımda Şiiliğin Türkiye’deki toplumsal çevrelerden nasıl algılandığı izlenecektir. Sonuç olarak, devrimin İran’da yerleşme ve benimsenme sürecinde Türkiye’den görünüşünün bir fotoğrafı, söz konusu kitaplar aracılığıyla çekilecektir. Çalışmada birincil kaynaklar kullanılmış olup çalışma Türkiye-İran ilişkilerine farklı bir boyut katmak ve Türkiye-İran ilişkilerini ele alan literatür tarafından henüz değinilmemiş bir alanı ele alması hasebiyle literatüre önemli bir katkı sunmak iddiasındadır.
Quellen und Forschungen aus italienischen Bibliotheken und Archiven 97 (2017), 2018
Lecture Notes in Computer Science, 2005
Working Titles – Journal of Practice Based Research, 2023
Middle East Critique, 2024
International Journal of Heat and Fluid Flow (2011)
Jurnal ilmiah, 2024
Sistemi Informativi per l'Architettura, 2007
European Journal of Public Health, 2018
Jurnal Ekonomi Manajemen Sistem Informasi, 2020
Physical Review D, 2011
Labour Market Policy and Unemployment
Cirugía Española (English Edition), 2015
Journal of Universal College of Medical Sciences, 2021
Analytical Chemistry, 1967
Journal of diabetes science and technology, 2020
Journal of Agricultural and Food Chemistry, 2002
International Journal of Clinical Obstetrics and Gynaecology, 2024