Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2017, Mülkiye Dergisi 43(1)
…
14 pages
1 file
Bu yazı DİSK-AR Dergisi'nin Yaz 2014 tarihli 3'üncü sayısında yayınlanmıştır. Özet: Dönemsel olarak tekrarlanan krizlerin gerçekliği burjuva iktisadında hak ettiği yeri bulamamıştır. Kriz açıklamalarında hep “kişi”ler, “kurum”lar sorumlu tutulmuştur. Asla krizin ana dinamiği, kapitalist üretim tarzının içsel işleyişi ile birlikte ele alınmamıştır. (...) Bu yazıda, kapitalizmde krizlerin niçin çıktığı, krizin ne anlama geldiği sorularına Marx’ın temel iç görüleri ışığında cevap aranıyor. Krizlerin kapitalizmin doğasında olduğu ve kapitalist ekonomilerde krizlerin sadece kaçınılmaz değil aynı zamanda gerekli olduğu tespitinde bulunduktan sonra, günümüzde kapitalizmin insanlığı ayrım noktasına getirecek bir büyük depresyonun içinden geçmekte olduğuna işaret ediyoruz.
Alternatif Politika, 2021
Dünya salgın tarihinde ekonomik sistemlerde önemli değişimlere yol açan Kara Veba ve İspanyol Gribi, toplumsal ve ekonomik yapıda uzun vadeli etkiler yaratmıştır. Salgın sonrası dönemlerde tıpkı kriz sonrası dönemlerde olduğu gibi uzun vadeli, yapısal değişimler yaşanmaktadır. Salgınlar da tıpkı ekonomik krizler gibi ekonomi politikada yaratıcı yıkım potansiyeline sahiptir. COVID-19 pandemisi sırasında yaşanan gelişmeler, COVID-19 sonrası dönemde dünya ekonomisinde yeni bir işbölümü yaratma potansiyeline sahiptir. Pandemi sonrası dönem, salgın hastalıkların yarattığı tahribatın bir sonucu olarak, sağlık hizmetlerine erişimde eşitliğin sağlanması sorununun yeniden gündeme gelmesi mümkündür. Bu çalışma salgınla mücadelenin ekonomi politikasını tartışmayı hedeflemektedir. Çalışmada, farklı ülkelerin ekonomi politikaları, sağlık hizmetlerine eşit erişim, işsizlik ve yoksulluğun önlenmesi de dahil olmak üzere sağlık hakkı bağlamında analiz edilmektedir. Bu bağlamda, salgınla mücadelede farklı ülkelerin ekonomik tedbirler paketleri ve sağlık hizmetleri irdelenmektedir. Bu çalışmada, COVID-19 pandemisi karşısında ülkelerin sağlık hakkına ilişkin toplumsal talepleri ne ölçüde karşıladığı analiz edilmektedir. Anahtar Kelimeler: COVID-19, Kara Veba, Sağlık Hakkı, Kriz, Ekonomik Tedbirler Paketi.
Dünya ekonomik sistemi son yıllarda yeniden küresel bir krize girmiş ve etkileri halen daha sürmekte, kendinden de söz ettirmeye devam etmektedir. Bu belirsizlik ne kadar süreceği ve nasıl bir şekilde sonlanıp, sonlanmayacağını zaman gösterecektir. Ancak karşılaştığımız bu kriz kapitalizmin ilk krizi değildir. Bu politik ekonomik sistem bu şekilde devam ettiği sürece de kapitalizmin son krizi olmayacağı aşikardır. Bu bağlamda; bu çalışmamız Politik Ekonomi Kuramları dersi için kapitalizm ve krizler konusu üzerinde hazırlanan dönem ödevidir. Taşıdığı bu özellikle, üzerinde çok çalışmaların ve farklı düşünce ve fikir ileri sürülen önemli bir konuyu anlama adına yapılan bir çalışma olarak hazırlanmıştır. Çalışma sonunda vardığımız kanaat ise krizler üzerine eğilmek ve anlamaya çalışmak, önemli ölçüde kapitalist sistemi anlama çabasına denk gelmektir.
AyrıntıDergi Sayı 48: Kriz, 2018
Siyaset kavramının genellikle 2 ayrı tanımı olduğu kabul edilir. Bunlardan ilki siyasetin insan türünün birlikte yani bir topluluk halinde yaşama zorunluluğunu konu edinen; bir arada varolmayı mümkün kılan koşulların üretiminden bu varoluşu yönetmeye kadar birçok ortak meselenin nasıl çözüleceğini, birlikte nasıl eyleneceğini konu edinen anlayıştır. Diğeri ise burada dile getirilen hususları, bunların başka bir biçimde ele alınması mümkün değilmişçesine hükmetme kavramına indirgeyen ve siyaseti egemenlik kurma mantığı çerçevesinde ele alan realist tahrifattır. İkinci yaklaşımın çok uzun bir süredir hâkim konumda olması siyasal ufkumuzu ister istemez daraltıyor. Bu durum genellikle hükmedenin iktidarının gücüyle paralel olarak topluma dayattığı siyasetsizleştirmenin sonucunda mümkün oluyor. Siyasal alanın daralması, siyasete konu edinilen meselelerin belirlenmesi ve de siyaseten söylenecek sözlerin sınırının geriletilmesi siyasetsizleştirme sürecin asli parçaları arasında yer alıyor. Siyaset yalnızca farklı zaman ve mekânlara yayılacak ölçüde; kent devletinin yönetiminde söz sahibi olabilecek rakip soylu aileler içinden sıyrılıp iktidarını sağlamlaştırmanın, müesses Cumhuriyetçi Parti'nin yerleşik unsurları içerisinden sıyrılıp başkanlığa uzanmanın, ortaklık yapılan dini hiziplerin ekarte edilmesinin vb. aracı haline getirilmiş oluyor. Siyasetin kendisi egemenin siyaset-üstüleşmesinin aracına indirgeniyor. Uzunca bir süredir Yeni-Sağ'dan teknokratikleşmeye, piyasa egemenliğinden otoriterleşmeye kadar bin bir türlü musibetin müsebbibi olan neoliberalizm de bu tür bir siyaset anlayışının ürünü olarak küresel çapta burjuvazinin işçi sınıfı üzerindeki egemenliğini yeniden tesis etme ve mutlaklaştırma eğilimini ifade ediyor. Bugünümüzü hem küresel hem de ulusal çapta belirleyen ilişkilerin bütününü ifade etmesi, bir bakıma insanlık durumunun bugününün belirleyicisi olması bakımından neoliberalizmi bir başlangıç olarak alacağım. Tarihin ve kapitalizmin damgasını vurduğu modernliğin kendi iç süreklilik ve kopuşları değerlendirildiğinde başlangıç noktası olarak alınabilecek bir yığın gelişme seçilebilir elbet ancak bunlardan hiçbiri geniş anlamda bugünü açıklamak için kapsam ve soyutluk düzeyleri açısından neoliberalizmden daha uygun değil. Eğer içinde bulunduğumuz koşulları, kanıksanmış daimi kriz durumu olarak tanımlayacaksak, ki kanımca böyle tanımlanabilir, bu doğrudan neoliberal sınıf egemenliği ve bunun krize biçtiği kurucu paye ile alakalı. Bu çalışma kapsamında; kriz kavramını merkeze alarak neoliberalizmin sahip olduğu egemenlik mantığını, bunun öznelliğimiz üzerindeki etkilerini ve potansiyel karşı çıkış-dönüşüm imkânlarını tartışacağım. Bugüne İlişkin İki Başlangıç: Kriz ve Ütopya Kriz, tam da eski ölürken yeninin doğamamasından kaynaklanır ve bu arada kalan dönemde çeşitli marazi belirtiler ortaya çıkar.
Kapitalist Krizlerin Finansal Dönüşümü Üzerine Bir İnceleme, 2022
Bu çalışma, kapitalizmin krizlere içkin yapısının finansallaşma ile beraber geçirdiği dönüşümü ve finansal krizlerin arkasındaki işleyişi incelemektedir. Kapitalist iktisadi yapının koşullara göre değişim gösteren dinamik yapısı, tarihsel süreç içerisinde farklı aşamalarda ortaya çıkmaktadır. Bu dinamik yapının temel hareket noktası sermaye birikim sürecinin devam etmesidir. Sermayenin kaçtığı son alan ise finansallaşmadır. Finansallaşma, kapitalizmi yeni bir dönüşümün eşiğine getirirken aynı zamanda krizlerin biçimini de değiştirmektedir. Böylelikle krizler kendini finansal piyasalarda göstermekte, süresi ve etkisi de çok daha derin hissedilmektedir. Çalışmada, finansal krizlerin açıklanmasında Minskyen bir yaklaşım kullanılarak, istikrarın istikrarsızlık yaratmasının altındaki nedenler üzerinde durulmaktadır. Özellikle, krizlerin arkasındaki kapitalist eğilimler ve ideoloji-iktisat ilişkisi ön plana çıkarılmaktadır. Çalışmada bu bağlamda kalınarak; kapitalizmin krizleri ve finansallaşması, Glass-Steagall Yasası ve Minsky Anı incelenmektedir.
7. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildiri Kitabı II (ed. Muammer Tuna vd.), Muğla: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, 2013.
ÖZET Kapitalizme bir “ruh” atfetme fikri, 20. yüzyılın başında yaşamış olan iki Alman sosyal bilimciye, Max Weber'e ve Werner Sombart'a aittir. Kapitalizmin gelişimi karşısındaki duygulanımları birbirine zıt olmakla beraber, her iki sosyolog da, insanları kâr güdüsüyle iktisadi aktiviteye katılmaya ve bu aktiviteyi rasyonel hesaba dayalı olarak gerçekleştirmeye sevk eden özgül bir ruhun ya da bir zihniyetin ortaya çıkışına işaret ettiler. Kapitalizmin ruhunun ya da ruhlarının sosyal bilimlerin gündemine tekrar gelmesine vesile olan Fransız L. Boltanski ile E. Chiapello ise 1999'da yayımladıkları Kapitalizmin Yeni Ruhu kitabında “kapitalizmin ruhu” terimini, insanların kapitalizme bağlanmasını haklı kılmaya çalışan ideoloji olarak tanımladılar ve bu tanımdan hareketle kapitalizmin farklı tarihsel evrelerinde açığa çıkan farklı “ruhlar”ını belirginleştirmeye çalıştılar. Bu tebliğde sonuçlarını paylaşacağımız araştırmanın sorunsalı da bu sonuncu tanım üzerinden formüle edilmiştir. İstanbul'da farklı sektörlerde faaliyette bulunan mikro, küçük, orta ölçekli ve büyük ölçekli firmalarda yönetici olarak çalışmakta olan 345 kadın ve erkekten oluşan bir örneklem nezdinde, 2011-2012 yıllarında yürütülmüş olan ve 133 sorudan oluşan soru kâğıdının uygulanmasına dayalı saha araştırmasının sonuçlarından hareketle, görüşülen ekonomik aktörlerin motivasyonlarında açığa çıkan “ruhlar”ın, Boltanski ve Chiapello'nun tasnifiyle kapitalizmin farklı dönemlerine ait “ruhlar”ının değişik kombinasyonlarından oluşmuş oldukları gösterilecektir. ABSTRACT The idea of giving a spirit to capitalism, belongs to German sociologists Max Weber and Werner Sombart who lived at the beginning of the 20th century. Despite their differences of opinion on the development of capitalism, these two sociologists were in agreement on the fact that there was a specific spirit that pushes people to participate in economic activity in order to increase their profit. Also performing this activity through rational calculation was providing a base for capitalist development. Luc Boltanski and Eve Chiapello, in turn, reintroduced the spirit (or spirits) of capitalism in the agenda of the social sciences in their book published in 1999 with the title of New Spirit of Capitalism. However, unlike Weber and Sombart they define the notion of the spirit of capitalism as an ideology which provides a justification to people's attachment to capitalism. In this context, they try to explain various spirits that emerged in the different historical moments of capitalist development. The problematic of this paper has been formulated according to Boltanski and Chiapello's definition of the term “spirit”. Based on the results obtained during a field survey conducted in Istanbul in 2011-2012, (this is a survey in which we used a questionnaire of 133 items, and a sample of 345 male and female managers), we will try to show that the various work' motivations and ethics of the interviewed managers are in contrast with each other as well as the spirits of the different historical periods of capitalism.
Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2017
Etme ahvâl-i halkı istifsâr Nakl idersem keder verir zirâ Çıkdı âteş bahâsına heyzüm Satılur dirhem ile 'ûd-âsâ Yâ kömür şöyle kim gubârı dahi Tûtya oldu dîdeye hâlâ Revgan-i dil erimede şeb ü rûz Mum deyu şem'a-veş yanup fukarâ Ser-i dervişde bir küleh görse Bal kabağı sanup kapar gurebâ Cümle eşya bahâdadır şimdi Sirkeden gayrı yok rahîz aslâ Koltuğunda somun sanup sevinir Bir fakir olsa müptelâ-yı vebâ" Osmanzade Taib Özet Bu çalışma tarihsel bir perspektiften hareketle ilk küresel kriz olan South Sea Balonuna odaklanarak krizlerin patikasını ortaya koymak amacındadır. Genellikle iktisadi krizler kar oranlarının azaldığı dönemlerde yaşanmaktadır. Feodal üretim tarzının çözülüp kapitalist üretim tarzının yeşermekten çıkıp, serpilip büyüdüğü 18. Yüzyılın başları aynı zamanda küresel krizlerin de başlangıcına tanıklık etmektedir. Bu bağlamda kapitalizm ile krizler arasında bir ilişki tesis edilebilir. South Sea Balonu ile başlayan iktisadi krizler benzer yapıları ve özellikleri ile kapitalist sistemin içsel bir parçası olmuştur. Sistemin zayıflaması sistemi bütünüyle onarma fırsatı verecek krizler yaratır. Tarihsel araştırma sistemin böylesi tekerrür fırsatları verdiğini gösterir.
M. Kemal Aydın (2012a)
Kapitalizm, sürekli kriz tehdidi altında kendini var eden, daha açık bir ifade ile önce kriz yaratan ve ardından yarattığı bu krizden beslenerek ya da yenilenmiş olarak çıkabilen bir ekonomik-politik sistemdir. Nitekim tarihsel olarak bakıldığında kapitalizmin ciddi krizlere maruz kaldığı ve her defasında kendini yeniden üreterek ayağa kalkmayı başardığı görülmektedir. İnsan doğasına yani insanın özgürleşme ve sahip olma duygularına hitap eden bir zemin üzerinde yükseliyor olması, bünyesinde taşıdığı kriz yaratma potansiyeline rağmen, kapitalizmi vazgeçilmez kılmaktadır. Kapitalizm, daha önce olduğu gibi yaşamakta olduğu son krizi de aşacaktır.
Ekonomik büyüme, kapitalist ekonomilerde, yapının kendini yeniden üretmesinin ve varolmasının asli ve vazgeçilmez yöntemidir. Büyüme, hacmi pazardaki güçler tarafından belirlenen sermayenin birikimi ve varlıkların çoğalması biçiminde gerçekleşir. Kapitalizm ve kapitalist işletmeler büyüme bağımlısı bir yapıya sahiptir. İşletmeler, varlıkları ve kaynakları üzerinden tanımlanır. Bu iki büyüklük her işletmede dengededir ve işletmenin satışlarına bağlı olarak, varlıklar ve kaynaklar değişik seviyelerde eşitlenir. Ekonomik büyüme olmadığı zaman, pazar daralacağından, işletmeler azalan satışları sonucunda, varlıklarını karşılayamaz hale gelir, önce daralır sonra da kapanırlar. Bunun sonucunda işsizlik ve yoksulluk artar. Hatta bunlar ekonomik bir daralma olmasa da gerçekleşir. Yalnızca büyümenin durma noktasına gelmesi yeterlidir. Büyüme olmadan pazara dayalı bir sistemin yaşaması olanaksızdır.
SAV
Küresel krizin, Dünyada ve Türkiye'de yarattığı etkiler kadar krizden çıkış yolları ve kriz karşısında alınan tedbirler ile de konuşulmaya devam ediyor. Türkiye'de sermaye grupları ve bu grupların temsilcileri olan örgütlerin kriz karşısındaki talepleri birbiriyle örtüştüğü kadar karşıt da olabildi. Bu talepleri içeren tedbir paketlerinin krizin işadamları üzerindeki etkisi ve yarattığı fırsat arayışlarını ne derece karşıladığı ise devlet-sermaye ilişkisi bakımından devletin "göreli" olan özerkliğini açığa çıkarır niteliktedir. Finansın krizi olarak sunulun/anlatılan krizin özellikle reel sektörü ve sanayi kapitalistlerini nasıl etkilediğinin göstergesi işsizlik olmuştu. Bu göstergeyi hükümet nezdinde tamamlayan ise reel sektörü destekleme ve istihdam tedbir paketleri ile sanayinin istihdamdan, teknolojiye pek çok alanda taleplerinin karşılanmaya çalışılması oldu. Bu dönem sadece CEO'ların konuşmalarından krizin fırsat/yıkım aralığında hangi sermaye gruplarının ve bireysel kapitalistlerin genel olarak sınıf çıkarları ve sınıf içi çatışmaları nasıl etkilediğini görmek mümkündür. Krizin makro ekonomik veriler ve genel yasalar/eğilimler içinde izlenmesi kadar önemli olan krizin sermaye üzerindeki yıkımı/ yaratıcı gücünü sermaye kesimlerinin sanayi, finans ve ticaret fraksiyonlarının bu kriz karşısında oluşturduğu talepler manzumesi ile anlamak Türkiye'de 2008 yılında kapitalizmin somut güncel ihtiyaçlarını anlamak açısından önemli bir rehber olma özelliği taşımaktadır.
The 57th Seminar for Arabian Studies, 2024
Legitime Sprachen, legitime Identitäten
Seminar Nasional Universitas Islam Indonesia Yogyakarta 2013, 2013
International Design Conference - Design 2016, 2016
USO DE LA GAMIFICACIÓN COMO UNA ESTRATEGIA NEURODIDÁCTICA, 2023
Pakistan Armed Forces Medical Journal, 2015
AIP Conference Proceedings, 2017
JRC Scientific and …, 2008
Droit et Cultures, 2021
Journal of Karnali Academy of Health Sciences, 2019
Revista Prisma Com, 2010
Eskişehir türk dünyası uygulama ve araştırma merkezi halk sağlığı dergisi, 2019
General and Comparative Endocrinology, 2009
Deleted Journal, 2024
Swiadomosc_wpływu_stresu_na_wypadki_w_akcjach_ratowniczych
Biochimica et Biophysica Acta (BBA) - Biomembranes, 2018
Editora Científica Digital eBooks, 2021
American Journal on Intellectual and Developmental Disabilities, 2013
International Association for Development of the Information Society, 2017
Adaptive Agents and Multi-Agents Systems, 2015