Ormancılık Araştırma Dergisi
Turkish Journal of Forestry Research
2021, 8:2, 108-116
DOI: https://doi.org/10.17568/ogmoad.789878
İşletme/Forest Management
Derleme/Review
Geçmişten günümüze Türkiye’deki endüstriyel ağaçlandırma
çalışmalarının değerlendirilmesi
Evaluation of the history of industrial plantation in Turkey
Neşat ERKAN1
1
Öz
Bursa Teknik Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Mühendisliği
Ormancılık sektörünün önemli bileşenlerinden birisi de orman endüstri kuruluşlarıdır. Bu kuruluşların hammadde ihtiyacının temini,
sektörün önemli faaliyet alanlarından birisini oluşturmaktadır. Nitekim ülkemizde orman endüstri kuruluşlarının çoğalması ve büyümesi ile birlikte artan hammadde ihtiyaçlarının karşılanması için 1960’lı
yıllardan itibaren özel çabalar başlatılmıştır. İzmit’te Kavakçılık
Araştırma Enstitüsü’nün kurulması ile başlayan bu çabalar bazı hızlı
büyüyen ağaç türlerinin ithal edilmesi, adaptasyon araştırma denemelerinin kurulması ve pilot uygulamaların yapılması ile devam etmiştir. Daha sonra 1971, 1982, 1998 ve 2003 yıllarında düzenlenen bilimsel toplantılarla konu derinlemesine analiz edilmiş ve endüstriyel
ağaçlandırmaların başlatılması ile ilgili ciddi kararlar alınmış, ancak
bu kararlar 2012 yılına kadar tam anlamıyla uygulamaya geçirilememiştir. Konu ile ilgili en önemli uygulama Orman Genel Müdürlüğü
tarafından hazırlanan ve 2013-2023 dönemini kapsayan “Endüstriyel
Ağaçlandırma Çalışmaları Eylem Planı” ile hayata geçirilmiştir. Ancak bu konuda, özellikle bilinç eksikliğinden kaynaklanan ve halen
yaşanmakta olan sorunlar vardır. Bu çalışma ile ülkemizde endüstriyel ağaçlandırma çalışmalar konusunda yaşanan süreç değerlendirilmiş ve mevcut sorunlar ile ilgili öneriler geliştirilmiştir.
Sorumlu yazar (Corresponding author)
Anahtar kelimeler: Hızlı büyüyen türler, orman endüstrisi, odun üretimi, ağaçlandırma yatırımı.
Neşat ERKAN
nesaterkan@yahoo.com
Abstract
Geliş tarihi (Received)
03.09.2020
Kabul Tarihi (Accepted)
19.11.2020
Sorumlu editör (Corresponding editor)
Mustafa BATUR
mustafabatur01@ogm.gov.tr
Atıf (To cite this article): Erkan, N . (2021).
Geçmişten günümüze Türkiye’deki endüstriyel
ağaçlandırma çalışmalarının değerlendirilmesi .
Ormancılık Araştırma Dergisi , 8 (2) , 108-116 .
DOI: https://doi.org/10.17568/ogmoad.789878
Creative Commons Atıf Türetilemez 4.0 Uluslararası
Lisansı ile lisanslanmıştır.
One of the important components of the forestry sector is forest industry organizations. The raw material demand of these organizations is
one of the important fields of activity in the sector. Therefore, special
effort has been initiated since the 1960s in order to meet the increasing raw material needs with the proliferation and growth of forest
industry organizations in Turkey. These efforts, which started with
the establishment of the Poplar Research Institute in İzmit, continued
with introducing some fast-growing species tree species, establishing
adaptation research trials and plot applications. Later, the subject was
analyzed in depth with scientific meetings held in 1971, 1982, 1998,
and 2003, and serious decisions were taken regarding the initiation of
industrial afforestation, but these decisions could not be fully implemented until 2012. The most important implementation on the subject
was implemented with the “Industrial Afforestation Works Action
Plan” covering the period 2013-2023, prepared by the General Directorate of Forestry. However, there are still problems in this regard,
especially arising from lack of awareness. With this study, the process
experienced in industrial afforestation works in Turkey was evaluated, and suggestions regarding the existing problems were developed.
Key words: Fast-growing species, forest industry, wood production,
afforestation investment.
108
1. Giriş
birisi de mevcut ormanların işletilmesi sırasında
ürettiği endüstriyel odun üretimine ilaveten, uygun
alanlarda, orman endüstri kuruluşlarının odun ihtiyacını karşılamak amacıyla belirlenen yöntemlere dayalı olarak endüstriyel ağaçlandırmalar yapmaktır.
Her sektörde olduğu gibi, ormancılık sektöründe
faaliyet gösteren ve odun işleyen endüstri kuruluşları da hammadde temini konusunda miktar ve fiyat bakımından istikrarlı bir kaynağa sahip olmak
istemektedirler. Sektörün büyümesine ve nüfus artışına da bağlı olarak gittikçe artan odun hammadde ihtiyacını düzenli olarak, yeteri miktarda ve kalitede tedarik etmek durumundadırlar. Hammadde
ihtiyacının önemli bir kısmı iç pazardan karşılanmaktadır. İç pazardaki hammadde arzının yeterli
olmaması durumunda ise ithalat yoluna gidilmektedir. Nitekim FAO (2018) verilerine göre ülkemiz
2018 yılında, endüstriyel odunda 4,0 milyon dolarlık ihracata karşılık 16,9 milyon dolarlık ithalat
yapmıştır. Bu rakamlarla ihracatın ithalatı karşılama oranı %23,6’dır. Döviz kurundaki dalgalanmalar ve yükselmeler ormancılık sektördeki üretim
girdi fiyatlarını önemli ölçüde yükseltmektedir.
Dolayısıyla ülkemizin orman ürünleri endüstrisinde rekabet gücünün artırılması için sektörün odun
hammadde taleplerine mümkün olduğu ölçüde iç
üretimle cevap verilmesi ihtiyacı oluşmaktadır.
Endüstriyel ağaçlandırmalar “Yetişme ortamı özellikleri bakımından iyi ve uygun alanlarda, yoğun
toprak hazırlama ve bakım tedbirleri uygulayarak
ve genetik olarak ıslah edilmiş yüksek verim gücünde hızlı büyüyen ağaç türleri kullanılarak kısa
idare süresi ile kurulan ağaçlandırmalar” olarak
tanımlanmaktadır (Birler, 2009). Hızlı büyüyen
ağaç türü ise IUFRO ve FAO gibi uluslararası kuruluşlar tarafından, “hektardaki yıllık ortalama
hacim artımının 30 yaşında 10 m3 ün üzerinde olan
ağaç türleri” olarak tanımlanmıştır (Eraslan, 1983).
Endüstriyel ağaçlandırmalar, tanımından da anlaşılacağı üzere doğrudan orman endüstri kuruluşlarının odun ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılmaktadır. Bu nedenlerle birim alandan en yüksek
odun ürünü elde etmek için; i) iyi bonitetli alan,
ii) yoğun toprak hazırlama, iii) hızlı büyüyen tür,
iv) ıslah edilmiş tohum v) yoğun kültür bakımı önlemleri gibi büyümeyi etkileyen faktörler en iyilenmeye çalışılmaktadır (Birler, 2009; Alan, 2020).
Diğer yandan bu ağaçlandırmaların ekonomik anlamda da fizibil olmalarına dikkat edilmektedir.
Nitekim, Şili, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi
ülkelerde örneklerine çok rastladığımız biçimiyle,
endüstri kuruluşlarının bizzat kendileri ya da özel
kişiler tarafından yapılan endüstriyel ağaçlandırmalar verimlilik ve karlılık gibi ilkeleri temel alan
yatırımlar niteliğindedirler (Anonim9, 2014; Salas
ve ark., 2016). Ülkemizde ormanların tamamına
yakını devlete ait olmakla birlikte bu ormanları
işletmekle görevli olan OGM de endüstriyel odun
ihtiyacını karşılamak amacıyla yapmakta olduğu
ağaçlandırmalar için “Endüstriyel Ağaçlandırma
Çalışmaları Eylem Planı” adlı özel bir eylem planı
yaparak uygulamaya koymuştur (Anonim1, 2012).
Her ne kadar OGM mevcut endüstriyel odun ihtiyacını, büyük ölçüde uygulamakta olduğu geleneksel işletmecilik yöntemleri sonucu üretmekte
ise de, artık bu ihtiyacın daha entansif ormancılık
yöntemleri ile üretilecek odunla karşılanması gereği anlaşılmış durumdadır. Bu nedenledir ki söz
konusu eylem planında birim alandan en yüksek
odun üretimi hedeflenmiş, bunun için gerekli yer
seçimi, ağaç türü seçimi, ağaçlandırma ve bakım
tekniği gibi özel uygulamalar öngörülmüştür. Yine
bu eylem planı kapsamında kurulacak ağaçlandırma ormanlarının planlanmasında ve işletilmesinde
ekonominin ilkeleri de dikkate alınmış ve örneğin
idare süresinin belirlenmesinde “iç karlılık oranı”
Ülkemiz ormanlarından elde edilen odun ve odundışı orman ürünlerinin üretim süreci büyük ölçüde
Orman Genel Müdürlüğü (OGM) tarafından yürütülmektedir. OGM, 2016 verilerine göre, ulusal
endüstriyel odun talebinin %77’sini (17,3 milyon
m3) karşılamaktadır. Endüstriyel odun ihtiyacının
diğer %15’i (3,4 milyon m3) özel ormanlardan, %8’i
(1,7 milyon m3) ise ithalat yoluyla karşılanmaktadır
(Anonim3, 2016). OGM endüstriyel odun üretimini
zaman içinde artırmış, 2019 yılı üretimini 22,1 milyon m3 e yükseltmiştir (Anonim4, 2019). Alan bakımından az miktarda olan özel ormanlar, özel ağaçlandırma sahaları ve kavaklıklar özel ve tüzel kişiler
tarafından işletilmektedir. Ancak bu nitelikteki ormanlardaki üretim süreci de, yasal düzenlemeler
çerçevesinde yine önemli ölçüde OGM gözetiminde
ve denetiminde yürütülmektedir (özel ormanların
planlanması ve işletilmesi, özel ağaçlandırmaların
projelendirilmesi ve yer tahsisi vb.).
Bir kamu kurumu olması nedeniyle de OGM, orman ürünleri üretiminin gerçekleştirilmesinde; bu
ürünlere olan ulusal taleplerin karşılanması, ithalat, ihracat politikaları ve kendisine bu konuda yasalarla verilen, orman köylerinin kalkındırılması,
işsizliğin önlenmesi, pazarı olmayan ekosistem
hizmetlerinin üretilmesi gibi diğer sosyal sorumluluklarının da gereğini yapmaya çalışmaktadır.
OGM, kontrolü altında olan 22,7 milyon hektar orman alanında (Anonim4, 2019) hazırladığı amenajman planları çerçevesinde işletmecilik yapmaktadır. Bu kapsamda yürüttüğü önemli faaliyetlerden
109
kabul edilen kızılçamla entansif ormancılığa dayalı
plantasyonlar kurulması gerektiği vurgulanmıştır.
Aynı bildiride genel bir hesapla, Ege ve Akdeniz
Bölgelerinde kızılçam için iyi bonitetli potansiyel
ağaçlandırma alanlarının 300.000 ha olduğu varsayılmış, 30 yıllık idare süresiyle yapılacak işletmecilikle ve yıllık 15 m3 ha-1 ortalama artımla, yılda
toplam 4.500.000 m3 odun ürünü alınabileceğini
ifade edilmiştir. Yine bu Kongrede 2000 yılına kadar hızlı gelişen yerli ve yabancı türlerle ağaçlandırma yapmak için yurt çapında uygun alanların
belirlenmesi, bunun için etüt-proje gruplarının ve
Ağaçlandırma Bölge Müdürlüklerinin kurulması
öngörülmüştür (Boydak ve Dirik, 1998). Ayrıca
planlı kalkınma dönemine geçiş ile birlikte, Birinci
(1963-1967) ve İkinci (1968-1972) Beş Yıllık Kalkınma Planlarında gelecekte ortaya çıkacak orman
ürünleri açığının ve orman endüstrisinin ihtiyacını karşılamaya yönelik alınacak tedbirler arasında
boş alanların ağaçlandırılması da öngörülmüştür
(Giray, 1982).
ya da “net bugünkü değer” kriterlerinden birisinin
esas alınması öngörülmüştür (Anonim2. 2008).
Ancak, eylem planının uygulanmasında bazı sorunlar yaşanmaktadır. Nitekim endüstriyel ağaçlandırmaların gerekliliği ve geleneksel ağaçlandırmalardan farkı konusunda bilgi ve inanç eksikliği
vardır. Ayrıca sektörde oluşan hammadde ihtiyacının kısa sürede karşılanması için endüstriyel ağaçlandırmaların en tutarlı çözüm yolu olduğu konusunda meslek kamuoyunda tarihi süreçte oluşan
ortak fikir yeterince uygulama alanı bulamamıştır.
Bu nedenlerle, OGM tarafından yapılan endüstriyel ağaçlandırma çalışmalarının, geçmişte yaşanan
süreciyle birlikte yeniden değerlendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkmıştır.
Bu çalışma ile ülkemizde yürütülen endüstriyel
ağaçlandırma çalışmalarının geçmişi, bugüne gelinceye kadar yaşanan süreç ve bugünkü durumu
ele alınarak incelenmesi ve geleceğe yönelik önerilerin geliştirilmesi amaçlanmıştır.
2. Türkiye’de Endüstriyel Ağaçlandırma
Çalışmalarında Tarihsel Süreç
Özetle denebilir ki, 1950 ve 1960’lı yıllarda yapılan
projeksiyonlarda ülkemizde 1980’li yıllardan sonra ortaya çıkacak odun açığının ve özellikle orman
endüstri kuruluşlarının hammadde ihtiyacının karşılanması için çareler düşünülmüş ve ciddi adımlar
atılmıştır.
2.1. İlk tespitler ve atılan adımlar
Ülkemizde orman ürünlerine olan ihtiyacın
karşılanması çabalarına ilaveten orman endüstri
kuruluşlarının (OEK) hammadde ihtiyacı açığının kapatılması sorunu uzun yıllardır ormancılık
sektörünün, Bakanlığın ve konu ile ilgili araştırma
kuruluşları ve üniversitelerin gündeminde yer almıştır. OEK’larının odun hammaddesine olan ihtiyacının sürekli ve düzenli bir şekilde karşılanması
için en tutarlı yolun “hızlı büyüyen türlerle endüstriyel ağaçlandırmaların yapılması” olduğu düşünülmüştür (Eraslan, 1983). Bu anlamda konu ilk
defa 1950 yılında gündeme gelmiş ve bu kapsamda, hızlı büyüyen yabancı ağaç türlerinin ülkemize
getirip endüstriyel plantasyon kurma ve bu konularda araştırmalar yapma girişimleri düşüncesi
gelişmiştir. Bu düşünceyle, İ.Ü. Orman Fakültesi,
Ormancılık Ekonomisi ve Silvikültür Kürsüleri tarafından araştırmalar başlatılmıştır (Akalp,1982).
2.2. Kaydedilen gelişmeler
Hızlı büyümesi, kısa idare süresine sahip olması
ve endüstride kullanım alanı bulması nedeni ile
başlangıçta kavak üzerinde çalışması öngörülen
Kavakçılık Araştırma Enstitüsü’nün çalışma konuları arasına diğer hızlı gelişen türler de eklenmiş
ve 1968 yılında enstitünün adı, “Kavak ve Hızlı
Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü”
olarak değiştirilmiştir (Anonim10, 2020). Enstitü
bu yıldan itibaren, kavak konusundaki çalışmalarına ilaveten, ülke genelinde hızlı büyüyen yabancı
türlerle ilgili denemeler kurmuştur. Bir yandan da
meslek kamuoyunda hızlı büyüyen türlerle ilgili
bilincin geliştirilmesi çalışmaları yürütülmüş ve
bu konuda ilk sayılabilecek bilimsel bir toplantı,
İ.Ü. Orman Fakültesi’nin koordinasyonunda, Kefken’de, üniversiteler, araştırma kurumları ve uygulama birimlerinin katılımı ile gerçekleşmiş ve
öneriler geliştirilmiştir. Bu etkinliğin arkasından
Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü tarafından “Tur/71/521 Endüstriyel
Ormancılık Plantasyonları” adlı kapsamlı bir proje
başlatılmış, bu kapsamda teknik bilgi birikimi artırılmış ve Kerpe de hızlı gelişen türlerle demonstratif amaçlı bir dizi denemeler kurulmuştur (Boydak
ve Dirik, 1998). Daha sonraki yıllarda da ulusal
ormancılık politikalarını yansıtan Türkiye Orman-
Orman endüstrisinin ihtiyacını karşılamak üzere
hızlı büyüyen türlerle kısa idare süreli ağaçlandırmaların yapılması konusunda meslek kamuoyunda
oluşan iradenin önemli sonuçlarından birisi olarak
1962 yılında İzmit te “Kavakçılık Araştırma Enstitüsü” kurulmuştur.
Orman Mühendisleri Odası’nın 1966 yılında düzenlediği III. Teknik Ormancılık Kongresinde
Kayın (1966) tarafından verilen bir bildiride, Karadeniz Bölgesi’nde uygun egzotik türlerle, Ege ve
Akdeniz Bölgesi’nde de hızlı büyüyen tür olarak
110
daha önce 1960’lı yıllarda başlatılan çalışmalardan, özellikle Batı Karadeniz Bölgesi’nde yapraklı
orman alanlarında hızlı büyüyen yabancı ibreli türlerle yapılan az miktardaki ağaçlandırmaların kaldırılarak yeniden yapraklı türlere dönüştürülmesi
tartışılmaya başlanmıştır (Boydak ve Dirik, 1998).
Bu tartışmanın önemli nedenleri olarak endüstriyel
ağaçlandırma ön koşullarından olan; i) iyi bonitetli yer seçiminin bazı yerlerde başarısız olması, ii)
yoğun kültür bakımlarının zamanında ve yeteri ölçüde yapılamaması ve iii) idare süresini dolduran
alanların yeniden ağaçlandırmaya alınmaması gibi
eksik uygulamalardan kaynaklandığı söylenebilir.
cılık Ana Planında, Türkiye Ormancılık Şuralarında, Ormancılık Master Planlarında ve Beş Yıllık
Kalkınma Planlarında, ülkemizde hızlı gelişen türlerle endüstriyel plantasyonların yapılması önerilerine yer verilmiştir (Anonim6, 1998).
Diğer yandan, kalkınma planlarında öngörüldüğü
üzere hızlı büyüyen türlerle endüstriyel ağaçlandırma çalışmalara da başlanmıştır. Bu konudaki
gelişmelerden birisi “Antalya Orman Kullanım
Projesi” nin hayata geçirilmesi olmuştur. Bu proje
1972 yılında Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı çerçevesinde ve Dünya Bankası önerisi ile
Orman Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı ortaklığında yapılmıştır. Proje, Antalya, Mersin, Adana ve
Kahramanmaraş Bölge Müdürlükleri’ni kapsamış
ve kısa süreli, ıslah edilmiş tohum ve entansif ormancılığa dayalı kızılçam ağaçlandırmalarını öngörmüştür. Proje belli ölçüde uygulanmış ancak
öngörülen teknik uygulamaların tam ve zamanında
yapılamaması nedeni proje amacına ulaşamamıştır
(Giray 1982). Bu konuda bir diğer gelişme ise bölgede gerçekleşen hızlı büyüyen türlerle orman kurma çalışmaları ile gerçekleşmiştir. Bu çalışmalar
ile Batı Karadeniz Bölgesi’nde bulunan bir kısım
yapraklı ormanlar kaldırılarak yerine hızlı büyüyen ibreli türlerle endüstriyel ağaçlandırmalar kurulmuştur. Ancak bu projenin uygulanmasında da
bir takım aksaklıklar olmuş, endüstriyel ağaçlandırmanın gereği olan entansif orman bakım çalışmaları zamanında yapılamamış, idare süresi dolan
yerler üretime sokularak yeniden ağaçlandırmaya
alınamamış ve dolayısıyla tam amacına ulaşılamamıştır (Asan, 1998).
Yabancı ibreli tür ağaçlandırmaları ile oluşan bu
olumsuz durumun da etkisiyle 1998 yılında Ankara da, OGM merkezinde, Bakanlık, Genel Müdürlük bürokratları ile akademisyenler ve araştırmacıların katılımı ile “Hızlı Büyüyen Türlerle Yapılan
Ağaçlandırma Çalışmalarının Değerlendirilmesi ve Yapılacak Çalışmalar” konulu bir çalıştay
düzenlenerek konu bir kez daha ayrıntısı ile ele
alınmıştır. Çalıştayda konu ile ilgili olarak; i) ülkemizde hızlı gelişen tür endüstriyel plantasyonları
için, orman rejimi içinde yer alan, ekolojik olarak
uygun yaklaşık 1-1,5 milyon hektar alan bulunduğu ve buraların OGM tarafından yoğun kültür
yöntemleriyle ağaçlandırılabileceği, ii) yine, özel
teşebbüsün mülkiyetinde bulunan sulanabilir veya
sulanmayan tarım alanlarının hızlı büyüyen türlerle ağaçlandırılmasının teşvik edilmesi gerektiği,
iii) hızlı gelişen iğne yapraklı ve yapraklı tür endüstriyel plantasyonlarının kurulmasında, hacim
yanında, odun teknolojisi yönünden, orman endüstrisi isteklerine uygun hammadde elde edilmesinin
göz önüne alınması gerektiği gibi konuların altı çizilmiştir (Anonim6, 1998).
Endüstriyel ağaçlandırmalar konusu zaman içinde
önemini artırmış 1981 yılında Kefken’de, yine İ.Ü.
Orman Fakültesi’nin organizatörlüğünde “Türkiye’de Hızlı Gelişen Türlerle Endüstriyel Ağaçlandırmalar Sempozyumu” adı altında, üniversiteler,
araştırma kurumları ve uygulamacı birimlere ilaveten orman endüstri kuruluşları temsilcilerinin de
katılımı ile bir sempozyum düzenlenmiştir. Sempozyum sonucunda hızla artan nüfus ve yükselen
hayat standardı dolayısıyla yakın gelecekte ortaya
çıkacak odun açığının kapatılmasının en geçerli
yolunun hızlı gelişen türlerle ağaçlandırmak olduğu vurgulanmıştır. O tarih için bozuk orman alanları içerisinde 7,5 milyon ha potansiyel alan olduğu,
bunun 1 milyon hektarının hızlı büyüyen türlerle
endüstriyel ağaçlandırmalara konu edilebileceği ve
mevcut yıllık 150.000 hektar ağaçlandırma programının 50.000 hektarının bu amaçla değerlendirilebileceği kararı alınmıştır (Anonim5, 1982). Ancak sempozyumda alınan kararların uygulanmaya
konması mümkün olamamıştır (Boydak ve Dirik,
1998). Aksine, 1990’lı yılların sonlarına doğru,
Sonraki yıllarda, 2002-2008 yıllarını kapsayan dönemde, Bakanlık-TEMA-özel sektör işbirliği ile ülkemizdeki endüstriyel odun açığının kapatılmasına
yönelik politikalar geliştirmek için bir dizi toplantı
ve bilimsel etkinlik yürütülmüştür. Bu kapsamda
konunun uluslararası boyutunu da değerlendirmek,
endüstriyel ağaçlandırmalar konusunda geniş
tecrübeye sahip ülkelerden (Yeni Zelanda, Şili,
Avustralya vb.) de bilim adamlarının katılımı ile
10-11 Ağustos 2003 yılında İzmit te, Çevre ve Orman Bakanlığı ile TEMA Vakfı ortak organizatörlüğünde bir uluslararası çalıştay düzenlenmiştir
(Anonim7, 2003). Çalıştayda ülkemizdeki orman
endüstri kuruluşlarının kaliteli ve hammadde ihtiyacının daha etkin bir şekilde karşılanması için
Genel Müdürlük yanında özel sektörün de, özellikle bizzat endüstri kuruluşlarının da hızlı büyüyen
türlerle endüstriyel ağaçlandırma yapmaları koşulları değerlendirilmiştir. Bu çalıştay sonrasında
111
düzenlenen özel sektör-Bakanlık ortak toplantıları
sonucunda endüstriyel ağaçlandırma yapmak üzere Endüstriyel Ağaç Tarımı Sanayi ve Ticaret A.Ş.
(ENAT) isimli bir şirket kurulmuştur. ENAT ağaçlandırma çalışmalarına 2005 yılında Bursa Karacabey’de başlamıştır. Karacabey’de 120 hektar tapulu
ve 373 hektarı bozuk orman arazilerinden tahsisli
olmak üzere toplam 493 hektar sahada sahilçamı
ve kızılçam ağaçlandırması yapmıştır. Ayrıca 2008
yılında Çanakkale-Ezine ilçesinde bozuk orman
arazilerinden tahsis edilen sahalarda kızılçam ve
sahilçamı ile 607 hektar ağaçlandırma yapmıştır
(ENAT, 2019). Söz konusu ağaçlandırmalardan
bugün itibariyle ürün alınmasına da başlanmıştır.
Ancak özel sektör ağaçlandırma yatırımları ENAT
ile sınırlı kalmıştır.
pılmaktadır. Bu çalışmalar 2013 – 2023 dönemini
kapsayan eylem planına göre Orman Bölge Müdürlükleri bazında belirlenen yıllık programlara
göre yapılmaktadır (Anonim1, 2012). Söz konusu
eylem planı kapsamında ön görülen bazı teknik
uygulamalar konusunda zorluklar da yaşanmaktadır. Yapılan gözlemler ve uygulama birimlerinden
edinilen bilgilere göre; daha çok arazi özelliklerinden (eğim, taşlılık vb.) kaynaklanan zorluklar,
meslek kamuoyunda olumsuz tepkilerin uyanmasına neden olmaktadır. Özellikle geçmişte geleneksel yöntemlerle yapılmış bazı başarılı ağaçlandırma çalışmaları ile yapılan görsel kıyaslamalar bu
zorlukların aşılmasını daha da zorlaştırmaktadır.
Nitekim meslek kamuoyunda “biz zaten başarılı
ağaçlandırmalar yapıyoruz, daha masraflı olan endüstriyel ağaçlandırma çalışmalarına neden ihtiyaç
duyuyoruz?” gibi bir soru gündeme gelmektedir.
Yukarda özetlenen endüstriyel ağaçlandırmalar
konusundaki süreç ve özellikle 2002-2008 dönemindeki gelişmelerin sonucunda, OGM endüstriyel ağaçlandırmalar konusunda ciddi bir adım
atmaya karar vermiş ve hazırladığı “Endüstriyel
Ağaçlandırma Çalışmaları Eylem Planı” nı uygulamaya koymuştur. 2013-2023 dönemini kapsayan
eylem planı iyi bonitetli yerlerde yoğun silvikültürel yöntemleri de kullanarak endüstriyel odun
üretimini hedeflemiştir. Planda orman arazileri,
hazine arazileri ve tarım arazileri potansiyel alanlar
olarak sayılmış, özellikle orman arazilerinde kızılçam, sahilçamı, kızılağaç, dişbudak, kavak ve
okaliptüs ile ağaçlandırma yapılması öngörülmüştür. Ancak orman alanlarında türlerin ekolojilerine uygun potansiyel alanlar da dikkate alınarak,
Batı Karadeniz ve Marmara Bölgelerinde sahilçamı, Akdeniz ve Ege Bölgesinde ise kızılçamın ön
plana çıkmıştır. Endüstriyel ağaçlandırma yapılabilecek alan özellikleri bakımından düşünülerek
söz konusu eylem planında iyi bonitetli (I. ve II.
bonitet), eğimin %30 dan düşük olduğu, edafik
ve fizyolojik şartların uygun olduğu ve en az 5 ha
büyüklüğündeki alanlar potansiyel alan olarak belirlenmiştir. Bu kriterler çerçevesinde 2013 yılında
OGM tarafından yapılan bir tespite göre 13 Orman
Bölge Müdürlüğünde toplam 164.922 ha potansiyel
saha belirlenmiştir (Anonim1, 2012). Ancak 2019
yılında yayınlanan bir tebliğ (Endüstriyel Ağaçlandırma Uygulamalarına İlişkin Teknik Esaslar - Tebliğ No:304) ile değişikliğe gidilmiş, eğim üst sınırı
%30 dan %50 ye çıkartılarak potansiyel saha miktarı önemli ölçüde artırılmıştır (Anonim8, 2019).
Özellikle geleneksel ağaçlandırmalara göre,
endüstriyel ağaçlandırmaların gerek hasılat ve
gerekse ekonomik bakımdan üstünlüklerinin
bilinmemesinden kaynaklanan bu soru eylem
planının uygulanmasında direnç oluşturmaktadır.
Oysa yapılan bilimsel çalışmalar endüstriyel ağaçlandırmaların farkını net bir şekilde ortaya koymaktadır. Örneğin, endüstriyel ağaçlandırmaları
için kullanılan önemli yerli türümüz kızılçam
için Erkan ve Aydın (2016) tarafından yapılan
araştırma sonucu, kızılçam ile yapılmış endüstriyel nitelikli bir ağaçlandırmada (iyi bonitetli yerde,
ıslah edilmiş tohum kullanımı ve derin toprak işlemesi yapılarak kurulmuş), 12. yaş itibariyle, hektardaki kabuklu gövde hacminin geleneksel yöntemlerle yapılan ağaçlandırmalara göre oldukça
yüksek olduğunu göstermiştir (Şekil 1). Örneğin,
ağaç başına 4 m2 büyüme alanı için geleneksel
ağaçlandırmalarda hektardaki gövde hacmi 40 m3
civarında iken bu değer endüstriyel nitelikli ağaçlandırmada 100 m3 civarındadır.
Kızılçam sahip olduğu özellikler nedeniyle endüstriyel ağaçlandırmalar için önemli türümüzdür.
Nitekim ülkemizde gerek büyüme yetenekleri ve
gerekse sahip olduğu ekolojik tolerans sonucu potansiyel ağaçlandırma alanlarının geniş olması nedeniyle eylem planında öngörülen toplam 165.000
ha ağaçlandırma sahasının 145.000 ha’lık kısmı
(%88) kızılçama aittir (Anonim1, 2012). Yine örneğin 2019 yılı ülkemiz toplam 22 milyon m3 endüstriyel odun üretiminin 7 milyon m3lük kısmı
(% 32) kızılçam ormanlarından üretilmiştir (Anonim4, 2019). Kızılçamın endüstriyel ağaçlandırmalara konu edilmesinde bir diğer avantaj ise günümüze kadar üzerinde teknik anlamda üzerinde
çok çalışılan bir tür olmasıdır. Gerçekten de gerek
yapılan bilimsel araştırma sonuçları ve gerekse
2.3. Bugünkü durum
Endüstriyel ağaçlandırmalar konusunda yukarda
verilen süreçten de anlaşılacağı gibi bugün itibariyle ülkemizde endüstriyel ağaçlandırma çalışmalarının tamamına yakını OGM tarafından ya-
112
160
Gövde hacmi (m3/ha)
140
120
100
80
60
40
20
0
0
2
4
6
8
10
12
14
16
18
2
Ağaç başına büyüme alanı (m )
Usta
20
22
24
26
Erkan ve Aydın
Şekil 1. 12. yaş itibariyle iyi yetişme ortamında kızılçam ile yapılmış geleneksel ağaçlandırma ile endüstriyel
ağaçlandırmaya ait kabuklu gövde hacimlerinin karşılaştırılması ve büyüme alanına göre değişimi [Şekilde; Usta:
geleneksel yöntemle yapılmış ağaçlandırma alanlarına ait eğriyi (I. Bonitet), Erkan ve Aydın: Endüstriyel nitelikle
ağaçlandırma alanına ait eğriyi göstermektedir (Erkan ve Aydın, 2016)]
Figure1. Comparison of outbark stem volumes of industrial afforestation with traditional afforestation using Pinus
brutia in good site at the age of 12, and its change according to the growing area [In figure; “Usta” shows the curve
of the afforestation (I. Site class) made by traditional method, “Erkan and Aydın” shows the curve of the industrial
afforestation (Erkan & Aydın, 2016)]
işletmecilik sırasında oluşan tecrübe sonucunda,
kızılçam ile ilgili; ağaç ıslahı, hasılatı, dikim aralıkları, idare süresi ve ekonomik analizi konularında ciddi bilgi birikimi vardır (Usta, 1991; Erkan,
2002; Öztürk ve ark, 2004; Erkan ve Aydın, 2016).
• Endüstriyel ağaçlandırmalar geleneksel ağaçlandırmalara kıyasla, birim alandan elde
edilecek odun hasılatı bakımından üstünlük
göstermektedir (Şekil 1). Bunun temel sebepleri arasında; i) bu ağaçlandırmaların iyi bonitetli alanlarda yapılması ve ii) yine bu alanların derin toprak işleme ve bakım gibi entansif
ağaçlandırma yöntemlerini kullanmaya elverişli
yerlerden seçilmesi sayılabilir. Bu nitelikteki
alanların miktarının sınırlı olduğu gerçeğinden
hareketle endüstriyel ağaçlandırmalar çok geniş
alanlara yaygınlaştırılmamalıdır. Fazla yaygınlaştırılması durumunda, sayılan bu alan özelliklerinden ödün verileceği için yapılan ağaçlandırmanın diğer geleneksel ağaçlandırmadan farkı
kalmayacaktır. Diğer yandan, endüstriyel ağaçlandırmaların büyük ölçüde mevcut doğal orman
alanlarında yapılacağı düşünüldüğünde, başta
monokültür oluşturma ve genetik kirlenme gibi
olumsuzluklar bu amaçla kullanılacak alanların
miktarının sınırlı tutulmasını gerekli kılmaktadır.
OGM 2013 yılı itibariyle uygulamaya koyduğu
Endüstriyel Ağaçlandırma Eylem Planı kapsamında ağaçlandırma çalışmalarına devam etmektedir.
Ancak, eylem planı kapsamında yapılmış ağaçlandırmaların henüz genç olmaları, daha önce yapılmış endüstriyel nitelikli ağaçlandırma sahalarından idare süresini dolduran ormanların da yeterli
olmamaları nedeni ile mevcut ulusal endüstriyel
odun ihtiyacı geleneksel yöntemlerle yapılan işletmecilik sonucu üretilen (bakım kesimleri ve son
hasılat) üründen karşılanmaktadır. Diğer yandan,
orman endüstri sektörünün odun hammadde ithalatı yapmak istememesi ve ihtiyacını iç piyasadan
karşılama çabası doğal ormanlar üzerindeki üretim
(hasat) baskısını artırmaktadır.
• Endüstriyel ağaçlandırmalar konusunda bilgi
ve bilinç eksikliği söz konusudur. Entansif ormancılık uygulamaları sonucu endüstriyel ağaçlandırmalarda ortaya çıkan hasılat ve ekonomik
üstünlük meslek kamuoyunda yeterince bilinmemektedir (Şekil 2 ve 3). Ağaçlandırma başa-
3. Sonuç ve Öneriler
Yukarda özetlenmeye çalışılan ve ülkemizde endüstriyel ağaçlandırma çalışmaları konusunda yaşanan süreç değerlendirilerek aşağıdaki tespitler ve
öneriler yapılmıştır.
113
rısı büyük ölçüde fidan tutma başarısı ile sınırlı
düşünülmektedir. Her ne kadar konu ile ilgili
gerek ülkemizde ve gerekse başka ülkelerde
yapılmış çalışmalar olsa da, bu konuda bir inanç
eksikliği vardır. Pilot uygulama sonuçları ve
düzenlenecek meslek içi eğitim programları bu
konudaki bilincin oluşmasına yardımcı olacaktır.
tiçi üretim ile mevcut ormanların üstünde fazla
baskı kurulmamalıdır. Mevcut endüstriyel odun
üretiminin önemli bölümü doğal ormanlar ya
da geleneksel yöntemlerle yapılan ağaçlandırma
alanlarındaki bakım ve son hasılat kesimlerinden üretilmektedir. Ancak daha fazla endüstriyel odun üretim ihtiyacı, geleneksel yöntemlerle tesis edilmiş (örneğin kızılçam için 3 × 2 m.
gibi geniş aralıklarla tesis edilmiş) ancak idare
süresini henüz doldurmamış ormanların üretime
sokulması yolunu açmamalıdır. Nitekim idare
süresi ve dikim aralıkları birim alandan elde edilecek ortalama artımı (hasılatı) etkilemektedir.
Şekil 3. Sahilçamı ağaçlandırması (Karacabey-Bursa)
Figure 3. Pinus pinaster plantation (Karacabey-Bursa)
Şekil 2. İyi bonitetli alanda bir kızılçam ağaçlandırması
(Antalya – Kurşunlu)
Fifure 2. Pinus brutia Ten. plantation established on a
good site (Antalya – Kurşunlu)
• Endüstriyel ağaçlandırmalarının ülkemizde yapılmasında arazi koşullarından kaynaklanan
bazı sorunlar vardır. Başta arazi eğimi ve taşlılık olmak üzere, ülkemizdeki mevcut arazi koşulları, mekanizasyon uygulamalarının gereği
gibi yapılabilmesine zaman zaman engel olabilmektedir. Bu gibi durumlarda uygun alanlarda
endüstriyel ağaçlandırmalar yapılmalı, diğer
alanlarda ise koşulların elverdiği ölçüde geleneksel ağaçlandırma yöntemleri kullanılmalıdır.
Belli bir bonitetin altındaki alanlar, ya da marjinal (taşlı ve traverten) sahalar bu endüstriyel
ağaçlandırmalar için tercih edilmemelidir.
• Özellikle idare sürelerinin isabetli belirlenmesine
dikkat edilmelidir. Endüstriyel ağaçlandırmaların hızlı büyüyen türlerle tesis edildiği düşünüldüğünde yıllık ortalama hacim artımının daha
erken yaşlarda maksimum noktaya ulaşması nedeni ile idare süreleri daha kısadır. Ayrıca endüstriyel ağaçlandırmaların ekonomik anlamda birer yatırım niteliği taşıması nedeniyle ve paranın
zaman değerini dikkate alan kriterlerin (Net Bugünkü Değer, İç Karlılık Oranı vb.) kullanılması
durumunda idare süreleri daha da kısa olmaktadır. Dolayısıyla bu ağaçlandırma alanlarında idare süresi hesabı daha sağlıklı yapılmalı ve idare
süresini dolduran alanlar hasat edilerek yerlerine
yenisi tesis edilmelidir. Kısa idare süresi özel
sektör ağaçlandırmaları için sermayenin tekrar
ve daha hızlı yeniden yatırıma dönüştürülmesi
bakımından da önemlidir.
• Orman endüstri kuruluşlarının ihtiyacının karşılanması için yeni politikalar geliştirilmeli ve yur-
• Endüstriyel ağaçlandırmalarda dikim aralıkları, elde edilecek hasılat bakımından önemli pa-
114
da artırılabilir. Ayrıca, kavakçılık konusundaki
bilgi birikimi ve tecrübeden faydalanılmalı ve
kavak ağaçlandırmaları için desteklemeler artırılarak sürdürülmelidir.
rametrelerden biridir. Her ne kadar hektardaki
ağaç sayısının değiştirilmesiyle uzun idare sürelerinde genel meşcere veriminde önemli bir değişikliğin olmayabileceği bildirilmiş olsa da (Kalıpsız, 1982) endüstriyel ağaçlandırmaların idare
süresinin kısa olması ve ağaçların alan kullanımının (ışıktan faydalanma, toprak kullanımı ve
komşuluk ilişkileri) daha fazla önem kazanması
nedeniyle dikim aralıkları önemli hale gelmektedir. Diğer yandan ağaçlandırmalarda dikim
sıklığının genç meşcerelerde tek ağaç ve meşcere büyümesi ile göğüs yüzeyi üzerinde etkisini
ortaya koyan çok sayıda araştırma yapılmıştır
(Usta, 1991; Harrington ve ark., 2009; Amateis
ve Burkhart, 2012). Ayrıca dar dikim aralıkları
yatırım maliyetlerini olumsuz etkiliyor olmakla birlikte, doğal dal budanmasının daha hızlı
olması ve böylece hacmin daha yüksek oranda
gövde odununda birikmesi ve kaliteli gövde odunu üretimi gibi durumların ortaya çıkması, dikim aralık mesafesinin isabetli kararlaştırılması konusunu daha da önemli hale getirmektedir
(Kerr, 2003; Stape ve Binkley, 2010). Nitekim,
dar aralık mesafelerde hacim artımı daha yüksek
olmakta, büyüme alanı arttıkça artım hızla düşmektedir (Erkan ve Aydın, 2016).
Kaynaklar
A kalp, T., 1982. Orman Hasılatı ve Biyometri Kürsüsü’nce hızlı gelişen türler üzerinde yürütülmüş
araştırmalar. Türkiye’de Hızlı Gelişen Türlerle Endüstriyel Ağaçlandırmalar Sempozyumu, Çağrılı Bildiri
No: 20, Ankara.
Alan, M.2020. Silviculture and tree breeding for planted
forests. Eurasian Journal of Forest Science, 8(1), 74-83
Amateis, R.L., Burkhart, H.E., 2012. Rotation-Age Results from a Loblolly Pine spacing trial, South. J. Appl.
For. 36: 11-18.
Anonim1, 2012. Endüstriyel Ağaçlandırma Çalışmaları
Eylem Planı (2013-2023), Orman Genel Müdürlüğü yayını, 2013. Ankara.
Anonim2, 2008. Orman Amenajman Yönetmeliği, https://
www.ogm.gov.tr/ekutuphane/Yonetmelikler/Orman%20
Amenajman%20Y%C3%B6netmeli%C4%9Fi.pdf (Erişim tarihi: 3 Ağustos 2020)
Anonim3, 2016. OGM İşletme Pazarlama Daire Başkanlığı kayıtları, yayınlanmamış, Ankara
• Eğim sınırının %50’ye çıkartılması ağaçlandırmanın endüstriyel olma özelliğini önemli ölçüde etkilemektedir. Nitekim %30’un üzerindeki
eğimli sahalarda diğer özelliklerin uygun olması durumunda bile eğimin yüksekliği nedeniyle
normal toprak işlemesi mümkün olamayacağı
için teras hazırlama şeklinde olmakta ve teras
aralıkları da dar dikim aralıklarına izin vermemektedir. Oysa yukarda izah edilmeye çalışıldığı üzere endüstriyel ağaçlandırmalarda kısa
idare süreleri ve dar dikim aralıkları tercih edilmelidir. Ancak bu yolla birim alandan yüksek
ürün ve ekonomik değer elde edilmesi mümkün
olacaktır.
Anonim4, 2019. Ormancılık istatistikleri 2019, https://
www.ogm.gov.tr/ekutuphane/Sayfalar/Istatistikler.aspx
(Erişim tarihi: 3 Ağustos 2020)
Anonim5, 1982. Türkiye’de Hızlı Gelişen Türlerle Endüstriyel Ağaçlandırmalar Sempozyumu Kitapçığı, Orman Bakanlığı Basımı, Bildiriler Kitabı, Kavak ve Hızlı
Gelişen Ağaç Türleri Araştırma Enstitüsü, 1982. İzmit.
Anonim6, 1998. Hızlı büyüyen türlerle yapılan ağaçlandırma çalışmalarının değerlendirilmesi ve yapılacak
çalışmalar, Orman Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanlığı,
Yayın No: 083, 1998. Ankara.
Anonim7, 2003. International WORKSHOP (10-11 August 2003), Çevre ve Orman Bakanlığı&TEMA Vakfı,
İzmit
• Endüstriyel ağaçlandırmaların gereği olan ve
ağaçlandırma tekniği açısından önemli olan
uygulamalar titizlikle izlenmelidir. Alt toprak
işlemesinin projesinde öngörülen derinlikte
yapılması, kaliteli fidan kullanımı, tekniğine
uygun fidan dikimi gibi teknik konuların ağaçlandırmadan elde edilecek başarıyı (fidan tutma
başarısını ve büyüme performansını) etkileyen
önemli faktörler olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Anonim8, 2019. OGM. Endüstriyel Ağaçlandırma Uygulamalarına İlişkin Teknik Esaslar (Tebliğ No:304),
https://www.ogm.gov.tr/ekutuphane/Tebligler/Forms/
AllItems.aspx (Erişim tarihi: 25.08.2020)
Anoni9, 2014. Facts and Figures New Zealand Plantation
Forest Industry, New Zealand Forest Owners Association
Inc, https://www.nzfoa.org.nz/images/stories/pdfs/factsandfigures_2014_web.pdf (Erişim tarihi: 15 Ekim 2020)
• Özel sektörün, özellikle odun işleyen endüstri
kuruluşlarının kendi hammaddelerini üretmeye
yönelik faaliyetleri desteklenmelidir. Bu anlamda ENAT örneği yaygınlaştırılmalıdır. Alan tahsisi, teknik destek, kredi ve finansman desteği
konularında özel sektöre sağlanan teşvikler daha
Anonim10, 2020. Kavak ve Hızlı Gelişen Orman Ağaçları Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü, https://kavakcilik.
ogm.gov.tr/Sayfalar/Kurulusumuz/GenelBilgiler.aspx
(Erişim tarihi: 15 Ekim 2020)
Asan, Ü., 1998. Endüstriyel plantasyonlar ve Türki-
115
ye’deki uygulamalar, WORKSHOP:“Hızlı Büyüyen
Türlerle
Yapılan
Ağaçlandırma
Çalışmalarının
Değerlendirilmesi ve Yapılacak Çalışmalar” Kitapçığı,
Orman Bakanlığı Yayın Dairesi Başkanlığı, Yayın No:
083, 375 s. (25-39), Ankara
Giray, N., 1982. Antalya Orman Kullanımı Projesi hakkında rapor, yayımlanmamış, Ankara.
Harrington, T.B., Harrington, C.A., DeBell, D.S., 2009.
Effects of planting spacing and site quality on 25-year
growth and mortality relationships of Douglas-fir (Pseudotsuga menziesii var. menziesii), For. Ecol. Manage.
258:12-25.
Birler, A.S., 2009. Endüstriyel Orman Ağaçlandırmaları, Düzce Orman Fakültesi Yayın No:4, İzmit.
Boydak, M., Dirik, H., 1998. Ülkemizdeki hızlı gelişen
türlerle bugüne kadar yapılan çalışmalarda ulaşılan
aşama, uygulanan politika ve stratejiler, buna bağlı
olarak uygulanabilecek strateji ve politika önerileri,
WORKSHOP:“Hızlı Büyüyen Türlerle Yapılan
Ağaçlandırma Çalışmalarının Değerlendirilmesi ve
Yapılacak Çalışmalar” Kitapçığı, Orman Bakanlığı
Yayın Dairesi Başkanlığı, Yayın No: 083, 375 s. (13-25),
Ankara
Kalıpsız, A., 1982. Orman Hasılat Bilgisi, ders kitabı,
İ.Ü. Orman Fakültesi yayın No: 388, İstanbul.
Kayın, N., 1966 Entansif kültür metodu ve hızlı gelişen
ibreli türlerle ağaçlandırma çalışmaları üzerine bir
inceleme ve Türkiye için önemi, Orman Mühendisliği
III. Teknik Kongresi, Ankara, Cilt 2, S.509
Kerr, G., 2003. Effects of spacing on the early growth of
planted Fraxinus excelcior L., Can. J. For. Res. 33:11961207.
ENAT, 2019. https://enat.com.tr/?page_id=673 (Erişim
tarihi: 15 Şubat 2020).
Öztürk, H., Şıklar, S., Alan, M., Ezen, T., Korkmaz, B.,
Gülbaba, A.G., Sabuncu, R., Tulukçu, M., Derilgen, S.I.
2004. Akdeniz Bölgesi Alçak Islah Zonunda (0-400m)
Kızılçam (Pinus brutia Ten.) Döl Denemeleri (4. Yaş Sonuçları), Orman Ağaçları ve Tohumları Islah Aaraştırma
Müdürlüğü, Teknik Bülten No: 12, Ankara
Eraslan, İ. 1983. Hızlı büyüyen ağaç türlerinin önemi, tanımı ve Türkiye’de bu türlerle kurulacak plantasyonların
potansiyel üretim kapasitesi, İ.Ü. Orman Fakültesi Dergisi Seri B, Sayı 2 Cilt 33, s.1-27. İstanbul.
Erkan, N., 2002. Odun üretim amaçlı Kızılçam (Pinus
brutia Ten.) ağaçlandırmalarında ekonomik analizler,
Batı Akdeniz Ormancılık Araştrıma Müdürlüğü, Teknik
Bülten No:17, Antalya
Salas, C., Donoso, P.J., Vargas, R., Arriagada, C.A.,
Pedraza, R. and Soto, D.P., 2016. The forest sector in
Chile: an overview and current challenges. Journal of
Forestry, 114(5), 562-571.
Erkan, N.; Aydın, A.C., 2016. Effects of spacing on early growth rate and carbon sequestration in Pinus brutia
Ten. plantations. Forest Systems, Volume 25 (2):1-11,
http://dx.doi.org/10.5424/fs/2016252-09290
Stape, J.L., Binkley, D., 2010. Insights from full-rotation
Nelder spacing trials with Eucalyptus in Sao Paulo, Brasil. Southern Forests 72(2):91-98.
FAO 2018. Forestry production and trade, http://www.
fao.org/faostat/en/#data/FO (Erişim tarihi: 05.08.2020)
Usta, H. Z., 1991. Kızılçam (Pinus brutia Ten.) Ağaçlandırmalarında hasılat araştırmaları, Ormancılık Araştırma Enstitüsü Yayınları, Teknik Bülten No: 219, Antalya.
116