World University Rankings

Bu kitap; duygusal ve davranışsal bozukluklara sahip öğrenciler hakkında bilgi sahibi olmak isteyen sınıf öğretmenleri, özel eğitim öğretmenleri ve alanda çalışan uzmanlar için hazırlanmış giriş niteliğinde bir uygulama kitabıdır. Her bir bozukluğun nedeni, tanımlanması, güncel araştırmalar ışığında verilmeye çalışılmış ve okul ortamındaki pratik uygulamalarla da anlatım zenginleştirilmiştir. Bunlara ek olarak belirli bir bozukluğun tüm yönlerine ilişkin temel yaklaşımla birlikte bilimsel olarak geliştirilmiş müdahele yöntemleri de verilmeye çalışılmıştır.

Bu kitabın alanda yeni çalışmaya başlayan öğretmenler kadar güncel verilerle desteklenen tanı koyma ve müdahele stratejilrine önem vermesi nedeniyle alanda uzun süredir çalışmakta olan öğretmenlere ve uzmanlara da yararlı olacağını düşünmekteyiz.

University rankings have become a trend to gauge the credibility and quality of the university. The university rating has generated much debate about the usefulness, method and accuracy of the assessment results. There are some institution who issued university rankings such as QS, 4ICU, CWUR and Webometrics. The universities were assessed depending on research indicators and opinion surveys. There are many anomalies in ranking gap values between universities as well some clumsiness of values at certain regions. The inadequacy of those tabulation indicators to assess most universities will look purely for reasons of obvious statistical instability. Statistically, there are three regions of ranking gap values: low, medium and high. Standard deviation of ranking gap values for universities in USA and UK is 6-7, Japan is 16, South Korea is 70, and Singapore, Malaysia and Indonesia are no applicable. Those values indicate inconsistency of judgment and invalid and inaccuracy data used in...

Russia, due to its unique location simultaneously in Europe and Asia, has more than three centuries of higher education cooperation with the European states. The role of higher education cooperation has been defined by the changes in general political context, international relations. Approaches to interaction have varied from attempts to transplant European academic culture into national culture to the severe limitations of any contacts with Western higher education institutions.
The chapter explores the rationale and evolution of the role of higher education cooperation between Russia and Europe under the pressure of foreign policy and its changing priorities. In particular, the author considers Russia-EU internationalisation as part of the common trend of rising competition between different countries and regions of the European Higher Education Area (EHEA).
To understand the challenges for Russia-EU higher education cooperation in terms of the common framework provided by EHEA, the author studies different institutional environments where the universities of Russia and the EU member states implement internationalisation activities. The chapter overviews the policy tools to support the internationalisation of higher education in Russia, highlights the opportunities for Russia-EU cooperation and investigates the challenges produced by national traditions, EHEA and national law enforcement, and university governance practices, which have constrained Russia-EU higher education cooperation.

A felsőoktatás három funkciója (oktatás, kutatás, társadalom kiszolgálása) kiegészül a tudás versenyképességének fejlesztésével, ezzel felértékelve az emberi erőforrás szerepét. Ezért elengedhetetlen, hogy a felsőoktatási intézmények hatékony szervezetként működjenek, melyre a stratégiai emberi erőforrás menedzsment nagy hatással van, így kutatásomban a teljesítményértékelési rendszert emeltem ki. A felsőoktatási intézmények kétharmadában nem alkalmaznak teljesítményértékelési rendszert, ezért a gyakorlat szempontjából fontos a vizsgálatom.

A szakirodalmi kutatás alátámasztotta, hogy a témám szempontjából az egyik legrelevánsabb vizsgálati tényező az intézményi stratégia, ezért a felsőoktatási intézmények esetében az intézményfejlesztési tervek elemzése alkotja a munkám empirikus bázisát. Dolgozatom keretében, esettanulmány jelleggel az ELTE PPK és a SZTE JGYPK intézményfejlesztési terveit vizsgálom horizontális és vertikális dimenziók mentén. Az egyes intézmények esetében mélyrehatóan elemzem a dokumentumot stratégiai szempontból, feltárva az emberi erőforrások szerepét, illetve felkutatva a teljesítményértékelésre vonatkozó részeket. Vertikálisan két szinten vetem össze az intézményfejlesztési terveket. Egyrészt egymással, másrészt pedig egy friss kutatással (Minőségfejlesztés a felsőoktatásban) vetem össze az eredményeket.

Ez a részletes elemzés biztosítja, hogy szakmailag megalapozott észrevételekkel éljek az intézmények humánerőforrás menedzsment gyakorlatára. Az eredmények alapján konstruktív kritikákat, fejlesztési elemeket tudok megfogalmazni, mely hasznos lehet az intézmények következő időszakra érvényes intézményfejlesztési terveik megalkotásához.

Ünlü eğitim psikoloğu Robert Slavin'in Eğitim Psikolojisi kitabının onuncu baskısı, kuramı uygulamaya aktarma konusunda önemli bir eksikliği gidermekte ve öğretmenlerin sınıfta ihtiyaç duyabilecekleri alanlarda uygulayabilecekleri bilgileri içermektedir.

Kitap, yansıtıcı ve bilinçli bir öğretmenin uygulayabileceği en yeni araştırmaları sunarak, bilinçli öğretmen üzerine odaklanmaktadır. Slavin'e göre bilinçli öğretmen, uygulamasını devamlı surette yansıtan ve bu uygulamaların öğrencileri nasıl etkilediği hakkında net bir düşünceye dayalı olarak öğretim kararları veren kişidir.

Bu kitapta okuyucular alanda önemli ve yeni ortaya çıkan bazı konular ile karşılaşmaktadır. Bu konulardan bazıları; 21. yüzyıl becerileri, ilk yıllarda dil ve okuma yazmanın gelişimi, iki dilli eğitim, nöroloji alanındaki yeni araştırmalar, iş birliğine dayalı öğrenme konusundaki son araştırmalar, okumada sorun yaşayan okuyucular için özel yardım, küçük gruplarla çalışma ve bilişim alanındaki en yeni araştırmalar, gelişmeler ve uygulamalardır. En ince ayrıntısına kadar güncel olan alıntılar, kitabın en güncel araştırmalar üzerine temellendirildiğinin bir göstergesidir. Bu kitapta, 656 yeni ve güncellenmiş kaynak bulunmaktadır. Bu kaynakların % 55'i 2000 yılı sonrasına aittir.

Robert Slavin, akademik derinliğini sergilerken aynı zamanda sanki ders anlatır gibi okuyucuları ile yüz yüze buluşmayı da amaçlamaktadır. Kitap yeni ve farklı bir yaklaşımla pek çok teorik bilgiyi uygulamalı olarak sunan, teorik bilgilerin kavramsal olarak uygulamaya nasıl dönüştürüleceğini göstererek öğretmeyi amaçlayan ve bunda başarılı olduğu açıkça belli olan iyi bir başvuru ve ders kitabı olarak öğrencilere ve eğiticilere önerilmektedir.

Uzmanlar, klinisyenler ve araştırmacılar, yeme bozukluklarının duygusal düzensizliklerden kaynaklandığı vakalarda Diyalektik Davranış Terapisinin etkin olacağı konusunda hemfikirdi. Alanda yapılan pek çok adaptasyon çalışması olmasına rağmen Debra Safer, Christy Telch ve Eunice Chen bunu deneysel bazda yapan ilk kişilerdir. Standart diyalektik davranış terapisinin, tıkanırcasına yeme bozukluğu ve blumia nervoza semptomlarını tedavi etme yollarının yapılandırılmış bir özetini sunan bu kitap ile alandaki ihtiyaca cevap vermişlerdir. Bu alanda çalışan klinik psikologların ve danışmanların mutlaka okuması gereken önemli bir kaynak olmakla birlikte bu alanda okuyan öğrenciler için de farklı bir bakış açısı kazandırmaktadır.
Dokuz bölümden oluşan bu kitapta tedavi kapsamlı olarak ele alınmıştır. Genel çerçevede, olumsuz duygularla başa çıkmanın daha uyumsal yollarını öğreten becerilerin kazanımı ile tıkanırcasına yeme ve boşaltmayı durdurma hedefine ulaşma yolu adım adım çizilmiştir. Blumia nervoza ve tıkanırcasına yeme bozukluğuna sahip insanların karılaştığı sorunlar ve mevcut tedavi yöntemleri ele alınarak okuyucuya genel bir bakış açısı kazandırılır. Standart terapinin detaylı bir şekilde tanıtımından sonra bunun adaptasyonunun neden gerekli olduğu, adapte etmenin mantığı mevcut kanıtlar ile sunulur. Daha sonra, tedavi öncesi ve başlangıç oturumlarından tedaviyi sonlandırmaya kadar olan süreç aşama aşama ele alınır. Nüksetmeyi önleme kısmına değinilir. Son olarak kapsamlı vaka örnekleri ile anlatılanların sağlam temeller üzerine oturması sağlanır.
Amacına uygun şekilde düzenlen bu kitap, diyalektik davranış terapisi adapte edilirken belirli sınırlar çizmek yerine okuyucuya geliştirilebilir bir zemin hazırlar. Bu yönüyle tedaviyi uygulamaya ve geliştirmeye teşvik eder. Açıklayıcı vaka örnekleri ve kanıtlar ile tedaviyi tüm ayrıntılarıyla sunarak farklı alanlardan okuyuculara hitap eden bu titiz çalışma özellikle alandaki uzmanlara klinik psikologlara, danışmanlara ve araştırmacılar için bir rehber niteliğinde olacak niteliktedir.

Genelde canlıların, özelde ise insanoğlunun nasıl öğrendiğine dair araştırma sonuçları her geçen gün önümüze heyecan verici bilgiler ve bulgular sunmaktadır. Bu araştırma sonuçları öğrenmede yeni stratejiler geliştirilmesinde öncülük etmektedir. "Öğrenme Psikolojisi" adlı bu kitap, alandaki en temel ve güncel araştırma bulgularını da kapsayarak eğitim, edebiyat ve tıp fakülteleri gibi değişik alanların birçok programında lisans ve lisansüstü düzeyde kullanılabilecek şekilde hazırlanmıştır.
Okuyucu merkezli olarak hazırlanan bu kitap, tüm yaşlardaki öğrenicilerin bilgi ve becerileri nasıl edindiklerini ve öğrenme sürecinde etkili olabilen inanç, motivasyon, tutum ve tavır gibi faktörleri kapsamaktadır.
Öğrenme konusunda bilgi sahibi olmak isteyen okuyucunun, temel bir psikoloji bilgisine sahip olması ön koşulu yoktur. Kitapta öğrenme kuramlarının tarihsel temellerinden başlayarak güncel öğrenme yaklaşımlarına rahatlıkla geçiş yapılabilir. Alandaki bir profesör, öğrenme ile ilgili en son araştırma bulgularına bu kitapta ulaşabilirken; üniversite eğitimine yeni başlamış bir öğrenci de öğrenme ile ilgili en temel konulara rahatlıkla erişebilir.

The premise of this book is simple: if the chapter writers could go back in time and talk with themselves when they began their studies, what advice would they give? Isn’t hindsight a bonus? Each chapter will offer this hindsight. The chapters will not be their personal stories, but useful lessons learned through their experiences. Those lessons will be offered to aspiring and current graduate students to help ensure that their studies are successful. Chapters contain contributions from a range of academics and academic-practitioners, from those getting established in their careers to those that are more novice and emergent. Its contributors include scholars from many universities throughout the United States. Contributors cover essential aspects of graduate study, such as writing and publishing, relationships with supervisors, utilizing rejection and critique, and becoming a researcher. Contributors write of studying for higher degrees and coping with family, illness, disability, and distance. Culture is bridged between Hispanic scholars and their colleagues in mainstream academia, and international students offer advice to those coming to these shores to study. This volume provides indispensable advice that every graduate student could utilize and follows on from the successful publication of Postgraduate Study in Aotearoa New Zealand: Surviving and Succeeding (McMaster & Murphy, 2014). The US edition will be part of an international ‘survive and succeed’ series currently being produced in Australia, the UK and South Africa.

This Impact Report identifies and summarises the diverse impacts, resulting from the £500m of UK funding of Science and Technology in 2013, using numerous quantitative metrics and short case study extracts.  It shows how the varied impacts of a national science and technology organization and its many funded programmes can be annually identified, captured, tracked, and summarised in a public document.

The report was produced for, and by, the Science and Technology Facilities Council (STFC) -  the UK Research Council responsible for funding: (1) all UK astronomy, particle and nuclear physics research, (2) related UK science and technology facilities (e.g. as Harwell and Daresbury), (3) the UK contribution to international science (e.g. CERN, international telescopes and space missions), (4) innovation and business spin-off programmes, and (5) UK public engagement activities.

The Report was co-researched and co-authored by the STFC Impact Team, including myself while Impact Evaluation Manager in 2013, with Dr. Claire Dougan-McCallie (lead author/Head of Impact) and Jenny Beard, with additional input from senior managers, and many data and case study contributions from other key managers across STFC.

Varied key impacts are identified and reported including:

• Research amongst the best (by citation impact) in astronomy, nuclear and particle physics.
• Supported research of 226 Principal Investigators in 70 universities, led to 1,100 peer-reviewed papers in 2012.
• Facilities (the Diamond Light Source, ISIS and CLF) were used in 2012/13 by over 4,200 unique users , in over 2,400 experiments, producing over 1,000 papers in peer-reviewed journals.

• Technology from CERN benefited the UK economy by over £100 billion every year.
• Funding the development of the UK’s space, internet and computer animation industries, returned over £500 billion to the UK economy per annum.
• Funded Innovation Campuses hosted over 230 enterprises and supported over 5,000 jobs.
• UK industry won £43 million in contracts from the international subscriptions funded, and had accumulated a total of £150 million since 2005.

• Funded research inspired future generations to study STEM subjects, attracting 90% of UK undergraduates to study physics, funded 782 PhD students  and 16,800 student training days.
• Between 2009 to 2012 public engagement programmes engaged people on 58 million occasions, with 2 million people engaged in face-to-face activities in 2013 alone.

По инициативе, на основе исследования предложена стратегия развития ЮКГУ им.М.Ауезова по 5 основным направлениям. По итогам обсуждений с проректором по стратегическому развитию и интернационализации стратегия развития сгруппирована и доработана с разделением на 9 направлений. В целом, Стратегия развития преобразована в "Дорожную карту стратегического развития и предпринимательства ЮКГУ им.М.Ауезова".

Table of contents
INTRODUCTION
MCDONALDIZATION AS THEORY OF GLOBALIZATION
THE NEW PUBLIC MANAGEMENT AND THE ACADEMIC PRECARIAT
DATA ANALYSIS AND DISCUSSION
EFFICIENCY: MORE PEOPLE IN LESS TIME AND IN A CHEAPER WAY
CALCULABILITY: THE RACE TO THE TOP
PREDICTABILITY: TEST BENCHMARKING
CONTROL: WIRELESS EDUCATION
IRRATIONALITY: THE LOSS OF HIDDEN CURRICULUM, THE FETISHISM
OF THE CONNECTIVITY, THE RANKING EFFECT AND THE ABSENCE OF
SOCIAL OUTCOMES DATA
THE SLOW TURN
CONCLUSIONS
REFERENCES

Toplumsal etkileşimin olduğu her yerde, anlaşmazlıkların olması doğal ve kaçınılmazdır. Kişiler, gruplar ve toplumlar arası anlaşmazlıklar; doğru bir biçimde yönetildiğinde gelişimin, ilerlemenin, dönüşümün, barışın ve bütünleşmenin hem enerji kaynağı hem de motoru olabilmektir. Ancak, anlaşmazlıklar yanlış ve yıkıcı yaklaşımlarla yönetildiğinde ise; yıkımın, şiddetin, zulmün ve acının kaynağına dönüşmektedir.

Anlaşmazlıkları ortadan kaldırma, farklılığı ortadan kaldırmaktadır. Doğa ve insanlık, farklılığı ve çoklığı kabul etmeyi ve anlamayı gerektirir. Farklılığı ortadan  kaldırmaya çalışmak yerine; onu anlamaya ve nasıl yöneteceğimizi keşfetmeye başladığımızda, yolumuz anlaşmazlıklarımızı nasıl yöneteceğimizden geçmektedir. Anlaşmazlıkları nasıl yöneteceğimiz üzerine odaklandığımızda, karşımıza en temel yaklaşım ve paradigma olan "dönüşümsel arabuluculuk" çıkmaktadır.Dönüşümsel arabuluculuğun alanyazına en önemli katkısı, anlaşmazlık çözüm sürecinin toplumsal değerlerden ve kültürden bağımsız olmadığı,ideolojimizin ve inanç tarzımızın anlaşmazlıklara ilişkin değerlendirmelerimizi, tutumlarımızı ve anlaşmazlıklarımızı ele alış tarzımızı etkilediği düşüncesidir. Yine, dönüşümsel arabuluculuğun en ayırt edici özelliği, anlaşmazlıkları yönetim sürecinin, kişileri dönüştürebileceğine, geliştirebileceğine ve güçlendirebileceğine yönelik yapıcı ve olumlu duruşudur.

Bush ve P. Folger tarafından geliştirilen "dönüşümsel arabuluculuk modeli" ülkemizde, her sene mahkemelere taşınan yüz binlerce anlaşmazlığı, çekişmeyi ve ayrışmayı yüz yüze müzakere ederek yapıcı ve barışçıl olarak çözme kapasitesini güçlendirmek için bir fırsat ve araç olacaktır. Cezalandırıcı adalet anlayışından, onarıcı adalet anlayışına dönme çabalarına ışık tutacaktır.

Bu eser,içerdiği alternatif paradigma çerçevesinde hukuk sistemimize yeni giren arabuluculuk modelinin doğru ve amacına uygun kullanılması için de referans olacak anlamlı ve önemli bir eserdir. Buna ek olarak, anlaşmazlık çözümü üzerine çalışan hukukçulara, psikologlara, psikolojik danışmanlara, eğitimcilere, psikiyatristlere ve sosyal çalışmacılara hem kurumsal anlamda hem de somut anlaşmazlıkların ve çatışmaların yapıcı ve barışcıl yönetimi konusunda yol gösterecek temel bir başvuru kaynağı olacaktır.

Amid growing debates about globalization of higher education (HE) reproducing inequalities , an analysis of race as the organizing influence underlying this global phenomenon remains absent. This conceptual essay argues that our understanding of globalization of HE would benefit from an intersectional understanding of critical Whiteness studies and temporal studies to help racialize and further temporalize this phenomenon. It introduces Whiteness as futurity framework and its three components: Whiteness as (a) aspiration, (b) investment, and (c) malleability. Drawing on this framework, it provides a critical race temporal account of globalization of HE by critically examining two contemporary global HE trends, namely: (a) the global diffusion of liberal education, and (b) the growing use of global university rankings (GURs). It argues that Whiteness as futurity colonizes (or orients) global subjects' (nation-states', policy makers', institutions', and individuals') imagi-naries and reinforces the asymmetrical movements, networks, and untethered economies underpinning global HE. The article concludes that educators should consider seriously the insights of Whiteness studies in reconceptualizing globalization of HE.

A partir del hecho innegable de que toda institución educativa es una construcción social generada por la acción colectiva de diversos agentes interrelacionados entre sí, los cuales intervienen en su estructuración y desarrollo, en el texto se analiza la participación del personal académico en la configuración y reconfiguración de la estructura y dinámica de la Universidad Nacional Autónoma de México -institución clave en la vida nacional- a lo largo de su historia y, particularmente, su intervención en la regulación del trabajo académico.
Dicho análisis se centra en dos formas estructuradas de participación: el desarrollo institucionalizado de su propio trabajo académico dentro de una estructura académico-laboral determinada (o división del trabajo) y su injerencia política en la estructura de toma de decisiones institucionales (los “órganos de gobierno”), bajo condiciones socio-históricas nacionales cambiantes, en el transcurso de todo un siglo (1910-2010).
Desde la perspectiva sociológica de Pierre Bourdieu, el análisis de la participación académica en la conformación, reproducción y/o transformación del orden legítimo instaurado en el campo universitario, permite identificar la existencia de dos sub-órdenes articulados entre sí, pero cada uno con su propia lógica y estructura, el orden académico político y el orden académico-laboral, en torno a los cuales se da una lucha recurrente por su re-definición entre distintas fuerzas académicas, las cuales tienden cíclicamente a tomar determinadas posiciones dentro de la UNAM: el polo de la defensa de la autonomía real, de la democracia universitaria participativa y de la transformación del orden universitario (los heterodoxos); el polo de la heteronomía ocultada por un discurso ‘liberal-autonómico’ asociado a la defensa del orden universitario y de una estructura de poder burocrático-autoritaria, articulada con una estructura de toma de decisiones democrático-representativa subordinada al poder burocrático (democracia burocratizada) (los ortodoxos); y el polo de la indiferencia multiforme y el escepticismo (que puede contribuir con su inacción al orden o a su transformación) (los indolentes).

Tüm yaşamımız duygu ve düşüncelerimiz tarafından yönetilmektedir. Çoğumuz ağırlıkla gerçeğin farkına varmadan yaşadığımızdan düşünce becerilerimizi geliştirmeyi önemsemeyiz. Ancak düşünme, eğitim, psikoloji ve daha birçok alandaki bilim insanının üzerinde çalıştığı ve geliştirmeyi hedefledikleri beceriler arasındandır. Düşünme türleri içinde eleştirel düşünme en temel ve önemlileri arasındadır. Pek çok kişi için düşünme bilinç dışı bir eylem iken bilinç alanına çekip özel eğitim teknikleri ile geliştirmek mümkündür. Bu kitap sayesinde eleştirel düşünme becerilerinin kapsamında kişinin tarafsız düşünür hâline gelme, düşünme seviyesinden haberdar olma, temel akıl becerileri, yetenekleri, içgörülerinin gelişmesine destek olma, sunulan düşüncenin zayıf ve güçlü manasını keşfetme vb. gibi becerilerini geliştirme, kendi düşünme standartlarını bilme, soru sorma ve düşünmedeki yerini anlama, düşünme içeriğini öğrenme, iyi düşünme becerilerini edinme, karar alma, problem çözme, mantık dışı düşünce ile başa çıkma, ulusal ve uluslararası propaganda yolları zihinsel kandırmaca ve manipülasyonun farkına varma, etik akıl yürütme, stratejik düşünme becerileri ve ileri düşünür olma başlıklarında bilgi ve beceri kazandırmayı amaçlamaktadır. Buraya kadar sözü edilen bu becerileri kapsayan kitabın hem bilgi vermesi hem de Türk akademisyen ve düşünürleri tarafından bu konuda yeni eserlerin kaleme alınmasını, araştırma yapılmasını teşvik etmesi hedeflenmektedir. Kitabın hedef kitlesi, matematik bilimlerinde ve sosyal bilimlerde eğitim gören öğrenciler ve akademisyenler, politikacılar, medya mensupları ilk akla gelenler arasındadır. Kitabın, kişisel gelişimi bir yaşam biçimini hâline getirenlere geliştirici bir okuma serüveni olacağına inanılmaktadır. (kim ile, kimin için…)
21. yüzyıl becerileri arasında ilk sıralarda yer alan eleştirel düşünme becerisini stratejik ve sistematik olarak nasıl geliştirilebileceğini anlatan bu kitap, okuyucular için hem günlük yaşamda hem de profesyonel hayatta kullanabilecekleri önemli reçeteler vermektedir. Bilgi çağının getirdiği bilgi bombardımanı içinde hangi bilgiye nerede, nasıl, niye, ne zaman ve kim ile kimin için sorularının cevaplarını çok gelişmiş tablolar ve şekiller ile anlatarak görsel anlamda hatırlanır ve uygulanabilir kılmaktadır. Sol beynin işlevi olan eleştirel düşünceyi çok daha ileriye götürerek bilginin yaratıcılığa dönüştürülmesinde önemli rol oynamaktadır. Basitliğin getirdiği mükemmellik ile değişen ve devrim niteliğinde yaşanan teknolojik gelişimlerde okuyuculara uygulamalı olarak karar verme becerilerini geliştirmekte ve bulundukları ortamda farkındalık oluşturarak fark yaratmalarını sağlayacak donanım vermektedir. Bu kitabın okuyucuları sadece eğitim dünyasındaki değişimi sağlamak isteyen kişiler değil profesyonel dünyada da dönüşümü sağlamak isteyen oyuncular ve liderler olmalıdır.

İnovasyonun On Tipi kitabı ile inovasyon yapmak isteyenlere reçete veriliyor. Adım adım ve yalın bir şekilde inovasyonun nasıl geliştirilebileceği konusunda önemli sırlar ortaya koyuluyor. Bu kitap, özellikle teknoloji odaklı inovasyon yapmak isteyenlere yapılan hataları da göstererek uygulama ortamı oluşturuyor. Yenilik ilkelerini verirken startupların ve hatta büyük kuruluşların anlamlı ve sürdürülebilir büyüme konusundaki donanımını artırıyor. 2000'den fazla başarılı yeniliğin ortaya çıkışında önemli içgörüler sağlıyor.
Bu kitabın anlatım tarzında özel bir algoritma uygulanarak anlamlı gruplar belirlendi. İnovasyon fırsatlarını belirlemek için firmaların iç ve dış büyüme parametreleri ve performans değerleri, rakiplerini de devreye alarak şekillendirildi. İnovasyon odaklı performansın artırılabilmesi, önemli değerlendirmeler yapılabilmesi için özel ve hazır yol haritaları sunuldu. Endüstriler için de inovasyon modellerini teşhis edip yeni bir anlayış ve yöntem geliştirme imkânı sunuluyor.
Çevrimsel araştırmanın altyapısını vererek farklı ve anlamlı değişim ve dönüşümü düşündürüp kalıcı ve kullanışlı yollar uygulatarak kitabın ne kadar değerli olduğunu kanıtlıyor. Eğer kurumunuzda anlamlı ve sürdürülebilir büyümeyi inovasyon odaklı gerçekleştirmek isterseniz yenilik ilkelerinin detaylı olarak anlatıldığı İnovasyonun On Tipi kitabını okuyun.
Bu kitabın yazarlarından Larry Keeley'in tecrübelerinden yararlanmak büyük bir fırsat. Kendisi BusinessWeek tarafından inovasyon alanındaki dünya görüşünü ve paradigmaları değiştiren, yedi yenilik gurusundan biri olarak seçilmiş olup Doblin firmasının kurucusudur. Diğer yazarlar ile birlikte inovasyonun tasarlanması ve sürdürülebilir kılınması konusunda dünya çapında pek çok girişimciyi, yöneticiyi, şirketleri ve startupları etkilemiştir.

University rankings have been of interest to many specialists, academics, and independent researchers, who are affiliated to educational or scientific institutions. The matter was also the subject of discussion among students at the master's and doctoral levels about the feasibility of these rankings, whether there is any desired practical benefit from them and what the disadvantages of these university rankings are. The aim of this research is to provide a detailed explanation of the pros and cons of university rankings. At the end of the research, I will provide the final results through which institutions of higher education can take the positives and abandon the negatives contained in academic rankings.

University rankings have been widely criticized and examined in terms of the environment they create for universities. In this paper, I reverse the question by examining how ranking organizations have responded to criticisms. I contrast ranking values and evaluation with those practiced by academic communities. I argue that the business of ranking higher education institutions is not one that lends itself to isomorphism with scholarly values and evaluation and that this dissonance creates reputational risk for ranking organizations. I argue that such risk caused global ranking organizations to create the Berlin Principles on Ranking Higher Education Institutions, which I also demonstrate are decoupled from actual ranking practices. I argue that the Berlin Principles can be best regarded as a legitimizing practice to institutionalize rankings and symbolically align them with academic values and systems of evaluation in the face of criticism. Finally, I argue that despite dissonance between ranking and academic evaluation, there is still enough similarity that choosing to adopt rankings as a strategy to distinguish one’s institution can be regarded as a legitimate option for universities.

Global university rankings (GURs) have received unprecedented attention from so many higher education stakeholders, ranging from policy makers to the general public. We provide a critical overview of GURs drawing on a geopolitics of knowledge (GoK) lens. We highlight and introduce three major university rankings that have a global impact, such as ARWU, THE, and QS world university rankings. We illuminate how these three rankings perpetuate GoK in two ways: a) universalizing languages of quality and excellence and b) reproducing colonial knowledge/power relations. We argue that GoK is integral to articulating and challenging the global politics of knowing and being in contemporary higher education

Compared to the few public higher education institutions in the prewar era, postwar Somalia boasts a large number of academic institutions at the tertiary level, mainly as privately owned universities. Although these community-initiated academic establishments are making tremendous contributions to the higher education sector, particularly in the absence of an effective national government, one can argue that much still remains at stake in terms of evaluation and quality assurance, key elements necessary for institutional accreditation and acceptance of credentials by other educational establishments issuing the same level of certificates. In this essay we aim to provide an overview discussion of the trends of higher education in Somalia and the way forward for newly emerged institutions, which have taken the bold initiative of changing the landscape of Somalia’s higher education.

The chapter is devoted to the analysis of the impact of the global academic rankings and the concept of world-class university upon the system of high education both globally and in contemporary Russia.
The author analyses the use of the rankings in benchmarking and strategy planning, and demonstrates negative influence of the obsession with the rankings in some countries. The chapter considers the case
of the strategy of Ural Federal University (Russia) as one of the examples of both use and abuse of the rankings in large regional Russian university. The author argues for the necessity of organizing transnational associations and consortia of the universities, especially in emerging countries (BRICS nations, for example), to resist neo-Imperial features of today’s global Academia. One of the remedies the chapter proposes is to adopt the idea of plural modernities from sociology and to treat global education environment as kind of a multi-polar world. Then, the author argues, the rankings should be supplemented with qualitative comparative analysis of educational systems.

In the era of the 21st century, the best higher education institutions have more than one role. Not only do they educate and train students but they also create new ideas and knowledge for the short-term contemporary issues as well as long-term complex problems. In the strategic goals, five aspects are critical in higher education: the democratization of knowledge and access, the contestability of the market and funding, the research technologies, the global mobility and the integration with the industry. Universities should have strategic plans including strategic goals. In this study, the strategic models and plans of the public (5) and private (5) universities are analysed from the five different aspects. In order to deeply understand the dynamics at these universities, the phenomenological interpretive analysis is preferred. University leaders
and managerial departments should consider market needs and do strategic plan accordingly. Hence, they should develop the strategic thinking capacity of both their academic staff and researchers for short and long terms need of the industry. Results have shown that most universities have wrong perception regarding the strategic model and plan. Neither private nor public universities possess enough knowledge on the subject.
Keywords: Higher education, university and industry partnership, strategic model and planning, higher education management, financing of higher education.

Anksiyete; kaygı veya başka bir deyişle endişe insanların deneyimlediği bir korku ve gerilim halidir. Bazı görüşlere göre yaşanan iç çatışmaların sonucudur. Bazılarına göre ise öğrenilmiş davranışlardır. Denetim dışına çıkıp kişinin işlevselliğini aksattığında rahatsızlık olarak adlandırılır.

Eskiden insanların ortalama ömürleri otuz beş yılken ve kendi küçücük dünyalarında yaşarken çoğu kez endişeli olmaya fırsatları olmazdı ve anksiyeteden söz edilmezdi. Oysa, globalleşmenin dünyayı adeta kocaman bir ülkeye dönüştürmesi , mobil teknolojilerin ve sosyal medyanın günbegün hayatımıza sirayeti, bilgisayarların gitgide insan gücünün yerini alması, rekabetin hızla artması, stresli yaşam koşulları ve tarihte hiç olmadığı kadar çok sayıda seçenek arasından karar verme mecburiyeti günümüzde anksiyeteyi en yaygın zihinsel rahatsızlık konumuna getirmiştir. Günümüzde sadece ABD'de yılda 40 milyon kişi anksiyete rahatsızlığından muzdarip olmakta, her dört kişiden biri ise hayatının bir noktasında onunla mücadele etmektedir.

Aksiyete Çağı'm adlı kitapta The Atlantic adlı derginin editörü olan yazar Scott Stossel, kendi yaşadığı ve hayatını etkileyen anksiyete sorununu keşfetmek üzere çıktığı cesur yolculuğu okurlarla paylaşmaktadır. Bu yolculukta Stossell, insanlara büyük ısdırap veren , ancak çoğu kez zayıflık olarak görülen bu illeti; arka planda yıllardan beri incelediği genetik ve sinirbilimi bulguları ve anksiyete tarihi olmak üzere kendisinin ve yakın aile bireylerinin şaşırtıcı hayat hikayesi eşliğinde esprili bir dille ve büyük bir içtenlikle anlatmaktadır.Kitapta ayrıca, anksiyete kıskacına sıkışmış dünyaca ünlü kişilere ve onların hikayelerine de yer verilmektedir.

A 1994 analysis of the crisis in Queen's University Belfast, due to a finding by the Fair Employment Agency (later Commission) that the university systematically discriminated against Roman Catholics. The university was forced to take remedial action at an institutional level, arising from publicity locally, in Britain and in the USA. This is an improved text-searchable version.

From the back cover:

Protestant bigotry, a Masonic conspiracy, the treachery of individuals, or mere "procedural irregularities" - what is the truth of the Queen's University of Belfast's Fair Employment Crisis?

This thought-provoking study suggests that the answer is to be found at a much deeper level, within the structures, personnel and culture of the University. The reader is invited to question widely-held assumptions regarding both the position of Queen's as a liberal institution and its relationships with wider Northern Irish society. Ultimately this book is a call for full and open debate on the core issues of equality of opportunity at Queen's.

Cathal Smyth had been a student at Queen's since 1987, studying in a number of faculties and holding posts in the Student's Union including that of President in 1991/92. This book is based on his under-graduate dissertation in the Department of Politics. Cathal graduated in 1994 with a first class honours degree.

Bu kitap, girişimci olarak yeni bir işe başlayan ya da girişimci olup işlerini sistemli ve stratejik olarak büyütmek isteyen kişilere girişimciliğin tüm yönlerini kapsayan pratik bir rehberdir. Özellikle 21. yüzyılda girişimciliğin kaçınılmaz gerekliliği olan fırsatların hızlı olarak geliştirilip, karlı şirketlere dönüşmesinde gerekli olan stratejiyi sistemli olarak okuyucuları adım adım yönlendirmektedir. Başarılı bir işletme oluşturmak için gerekli tüm prosedürler bu kitapta mevcutdur:
Düzgün yasal altyapıyı,
İş modelleri ve planları,
Organizasyon modelleri,
Pazarlama stratejileri,
Güçlü finansal alt yapı,
Fikri Sınai Mülki Haklar
Patentleme ve Lisanslama
Müşteri ihtiyaç analizleri ve müşteri memnuniyeti.
Günümüzde piyasaları büyüten küçük işletme ve girişimcilerin haberleriyle dolu. Girişimcilik özellikle de küçük işletmelerin girişimcilik hareketi küresel ekonomide büyük bir güç haline geldi. Dünya çapında politika yapıcılar artık küçük ama dinamik girişimcilerin, ekonomik gelişme ve refahın artmasında oynadıkları önemli rolden haberdarlar. Yaratıcı, müşteri odaklı, yeni ürün ve hizmetler sunan,kendilerini başarılı olmaya adamış, dinamik, kararlı kadın ve erkek girişimcilerin ellerinde yeni bir girişimcilikten söz edilmekte. İste bu kitap, bu yeni girişimcilik için okuyuculara yol haritası vermekte. Girişimciliğin öğretilebilecek önemli sırlarını vererek, empati yoluyla küçük değerlerden nasıl fark yaratabileceğine vurgu yapmaktadır. Ayrıca kitap sosyal inovasyon ve sosyal girişimcilik ile ekonomik refah sağlamanın ötesinde dünyayı daha yaşanılası bir yer haline getirmedeki sistemi de sunmaktadır. Kitabın en önemli vurgusu ise bu yeni girişimcilik ruhuna sahip olanların daha kolay bir şekilde pek çok insanın yaşam standartlarını artırma becerisini kanıtlayan sosyo-ekonomik-kültürel-çevresel devrime liderlik etme üzerine kurgulanmıştır. Küçük işletmelerin yönetiminde ve/ya girişimcilik derslerinde bu kitabı kullanarak yaşadığımız toplumda ya da dünya çapında kısa-orta-uzun süreli olumlu değişiklikler meydana getirmek mümkün olacaktır. Sosyo-ekonomik-kültürel-çevresel değişim ve dönüşüme katkı sağlayan bu kitap ile iş başarısı ve finansal zenginlik elde etmek ve yeni girişimcilerden olmak için düşünme şeklini değiştiren ve stratejik hedefleri koyarak gerçekleştirmeyi sağlamak kolay olacaktır.

Bu kitapla ilk seanstan son seansa kadar, yardım ilşikisini yapılandırmanın yollarını gösteren bir haritaya sahip olacaksınız. Kitap boyunca ilişki kurma konusunda ilişkinin yapısını ve danışmanlık sürecini; anlama konusunda problemi analiz etmeyi, duyguları, düşünceleri iletişim ve eylemleri değerlendirmeyi; değişim konusunda ise tüm bu alanlarda yapılan müdahaleleri ve belirli teknikleri öğreneceksiniz. Her bir bölümdeki etkinlikler ile ilgili becerileri uygulama yoluyla edinme ve kitap sonunda kazanımlarınızı yeniden değerlendirme imkânı bulacaksınız.

Sampling is one of the main processes in garment manufacturing and it plays vital role in attracting buyers and confirming the order, as the buyers generally places the order once satisfied with the quality and responsiveness of the sampling. It is the most crucial and most important stage of fashion merchandising. Sampling department makes samples on the basis of the specification and requirement by the buyer. Sampling in merchandising may be defined as "The concept, perception and ideas of fashion designer developed into product samples, in systematic stages of product development, with technical and quality clarity in a development." Though sampling is a difficult and time bound process, it will help the exporter to get the order from the buyer.

In the present scenario, the firm‘s management is facing multiple challenges in order sustain in the market and to cope with the global transformation each and every organization must implement the Supply Chain Management (SCM) in their management strategy. During the implementation, these firms undergo complex threats related to the supply chain. Thus, to address these critical supply chain threats, the firm must identify the factors causing these threats and components to cause the uncertainty and the key risk factors are communicating technology, information sharing, environmental factors, financial and strategic attributes.  In the unstable and unsecure terms of competitive environment identifying these risks cause the act of adaptation in strategic lever of the firm during the competitive process. The tools and technique are developed, to improvise the significant supply chain risks in context to firm’s priorities.  These supply chain risk appraisal processes provides support to make operational decisions and strategic plans to minimize the defect in supply chain quantity.
Key words: Risk factors of Supply Chain Management, Sustainable Supply Chain Management (SSCM), Supply Chain Risk Management (SCRM).

İnsanoğlunun hayat serüveninde belki de en fazla zorlandığı evre ergenlik evresidir çünkü bu evrede yavaş yavaş çocukluktan çıkıp yetişkinliğe geçiş yapmakta olan bir birey, artık ne çocuktur ne de tam anlamıyla bir yetişkindir. Bu evre sadece ergenler için değil aynı zamanda ergenlik çağında çocuğu olan anne babalar, ergen öğrencileri olan öğretmenler ve hatta ergenlerle çalışan psikolojik danışmanlar için de oldukça zorludur.
Bu nedenle ergenler ve gençlerle çalışan psikolojik danışmanların bu evrenin doğasını iyi tanımaları, ergenlerin ve gençlerin karşı karşıya kalabilecekleri temel zorlukları iyi bilmeleri ve bu özel gruba yardım ederken hangi teknik ve stratejileri kullanmaları gerektiği konusunda iyi yetişmiş olmaları gerekir.
İşte hem kuram hem de uygulamada engin deneyime sahip Kathryn Geldard ve David Geldard tarafından kaleme alına bu kitap, ergenler ve gençlerle çalışan okul psikolojik danışmanları, psikologlar ve psikiyatristlerin ihtiyaçlarına göre hazırlanmıştır. Kuşkusuz kitabın, anılan mesleklere hazırlanan öğrenciler için de bir başvuru kitabı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Kitapta, gençlerin ihtiyaçlarına yanıt verecek beceri ve stratejilere ayrıntılı bir biçimde yer verilmiş, bu beceri ve stratejiler örneklerle zenginleştirilmiştir. Her bölümün sonunda yer alan "Önemli Noktalar" o bölümde yer alan konuları sade bir biçimde özetlemektedir. Kitapta ayrıca, gençlerle çalışan danışmanlar için etik konulara da yer verilmiştir.

When we speak about Nigerian University system or University education in Nigeria, several issues come to mind. We are bound to address the Nigeria University within the context of the following analysis viz.

i. The National Policy on Education for Tertiary Education in Nigeria
ii. The Laws and Statures establishing Universities in Nigeria owing to the type of Universities and the goals and objectives to be achieved
iii. The accreditation and ranking parameters for evaluating University education in Nigeria and the place of various institutions in terms of
a. The key players in University Management
b. Governing policy and management strategies
c. Academic resources and research development
d. Working environment vis a vis the culture and input and output of work and the performances and
e. Availability of funds

Discussing the environment of Nigerian University, therefore, speaks volume about the type of institutions of higher learning or tertiary institutions in Nigeria, whether state owned institutions, mission based, corporately or privately owned. It also specifics about the trend and culture of the institutional stakeholders, whether as policy makers, managers, academics, administrators, members of the community or clients of the University system, even the town and gown relationship.

The complexity of the Nigerian University system, therefore, brings to fore the need to see the Nigerian University as a child of necessity and a MODEL conceived to bring about change in the acquisition of knowledge, education of literate public and contributions to the development of national life. The performance and scope of the University system are however limited to the degree of the knowledge and practice available to its teachers, specialists, and students in rubbing minds together and tolerating one another towards providing a SUSTAINABLE AGENDA for the University to function and move in the right direction. Such step must be seen as not only DEMOCRATIC, PRODUCTIVE and SOUND, but not SELF-SERVING and people centered. As long as the University is running like a CLIQUE or an ANIMAL FARM, rather than a place of MERIT and VALUES, little can be done to do things right and put things in perspectives across the ladder.

If on the other part, we are desirous of examining the Nigerian University in the context of what a University is expected to be in global perspective of University System and management, then we have to look at the existing standards, the best possible and universally acceptable standards using verifiable methods to ascertain if Nigerian University is within those templates or working towards it and if the other participants are also capable of playing their roles. What is most astounding to state here is that Nigerian University has produced some of the WORLD BEST and also some of the WORST. For us to have produced inventors like Olu Awojobi, legal sound minds like Gani Fawehinmi, profound medically celebrated scholars like Oshuntokun, a literary giant like Wole Soyinka and Chinua Achebe amongst others, indicate that there was upon a time that Nigerian University was the WORLD BEST. The same University system had first class Academic Administrators like Kenneth Dike, Hezekiah Oluwasanmi, and Ade-Ajayi, as well as University Professional Administrators like Simeon Adebo, Femi Eperokun, and Moji Ladipo.

Why is that same institution of scholars (an ivory tower) also producing nowadays Academic Administrators and Professional Administrators without grounded knowledge of management, respect for propriety in administration and academic standards? Why has the University system transformed into a community of unlettered and unruly managers who compromises standards and work for their personal interest rather than the development of the society? Why has policy makers in the University transformed into contractors and politicians when they ought to be concerned with the quality of discipline and development that the University can surmount! When we can truly address these issues, then we would be able to situate the University system in proper perspectives.

يعد تصنيف الجامعات على المستوى العالمي اليوم أحد أبرز وسائل تقييمها وإبراز جودتها سواء من حيث البحث العلمي أو التدريس أو التعليم الذي تقدمه، وقد امتد تأثير هذه التصنيفات إلى سوق الشغل الدولي حيث يتوقع أن تسعى المؤسسات والشركات العالمية في المستقل إلى التركيز أكثر على جذب خريجي الجامعات المصنفة في المراتب الأولى.
مع ما تقدمه هذه التصنيفات التي يتجاوز عددها اليوم الأربعين من خدمات مختلفة للطلاب والحكومات وسوق الشغل والجامعات ذاتها، فإنها أصبحت توجه لها اليوم انتقادات كثيرة أههما عدم قدرتها حت الآن على إظهار المركز الحقيقي للجامعات، وعجزها عن تقييم شامل لمهام الجامعة لاسيما ما يتعلق بجودة التعليم والتدريس وخدمة المجتمع، وعدم انصاف جامعات البلدان غير الناطقة باللغة الإنجليزية، لذلك فإن هذه التصنيفات لا تقدم لنا حتى الآن صورة واضحة وموثوق فيها عن مركز الجامعات في الترتيب العالمي. ومن جهة أخرى، فإن مركز الجامعات العربية في مختلف هذه التصنيفات لا تعكس الثراء العلمي للحضارة الإسلامية وما أسدته للإنسانية في المجال العلمي والفكري.
تساعد هذه التصنيفات الجامعات العربية على تحسين مستوى إنجازها العلمي والتعليمي والتدريسي، والوقوف على نقاط ضعفها لتداركها، وتعزيز تنافسها على المستويين المحلي والعالمي، وبالمقابل فالجامعات المصنفة مدعوة لبذل جهد مضاعف للحفاظ على موقعها أو تحسينه، وعليها من جهة أخرى أن تكرس جهدها لتوطين المعرفة وتهيئ أجيال المستقبل من باحثي دولتها، ولا تفرط في العقود الصورية مع العلماء المرموقين، فمرتبة الجامعة التي يحق أن تفتخر بها هي التي تعكس حقا مستواها الحقيقي.
يسعى هذا اكتاب أولا إلى إلقاء نظرة عامة على المؤشرات والمعايير المعتمدة في تصنيف الجامعات، وثانيا استقراء موقع الجامعات العربية في التصنيفات الأكاديمية العالمية، وثالثا إبراز أوجه القصور في سياسات الجامعات العربية في مجال التصنيف الدولي، ورابعا رصد مواطن الخلل في المعايير المعتمدة في تصنيف الجامعات.

Danışmanlar ve yardımcılar kimlerdir?
Temel danışmanlık becerileri nelerdir?
Yardım etme süreci nasıl işler?
Alandaki etik meseleler ve ikilemler nelerdir?
Çok kültürlü ve cinsiyete duyarlı yardım nasıl olmalıdır?

Tüm bu sorulara cevap bulabilceğiniz kılavuz niteliğindeki bu kitapta, danışmanlık becerileri kapsamlı bir şekilde ele alınıyor. Bu becerilerin kazanımını ve geliştirilmesini en kolay şekilde öğretme yolunu hedefleyerek uygulamacılara yardım ilişkisini nasıl kuracağına, geliştireceğine ve sonlandıracağına dair bir yapı sunuyor. Teorik bilgilendirmenin ardından verilen vaka örnekleri, diyaloglar ve etkinlikler ile danışman ve yardımcıların eğitimini ve pratiğini destekliyor.

İlk bölümde, psikoterapistler ve danışmanlık önceliği olmayan diğer mesleki rollerdeki yardımcıların çalışma alanları, becerilerin tanıtımı ve yardım süreci ele alınarak kapsamlı bir giriş bölümü oluşturulmuştur. Daha sonra her bir beceri detaylı olarak incelenmiştir. Sürecin başlangıcından önce anlama, ilgi gösterme gibi beceriler verilip bunun üzerine süreci yapılandırmanın yolu çizilmiştir. Soru sorma, dirençleri yönetme, problem çözümünü kolaylaştırma, ev ödevi verme gibi becerileri tanımlamanın ötesinde etkin kullanımını sağlayacak uygulamalar sunulmuştur. Bu aşamaların ardından yardım ilişkisini nasıl sonlandırmak gerektiğine ilişkin bilgi ve pratik bir arada verilmiştir. Son bölümde, bütün bu uygulamaların etik bir çerçevede yapılmasını destekleyecek konulara değinilmiştir. Etik meseleler ve ikilemler, çok kültürlü ve cinsiyete duyarlı yardım konuları tamamlayıcı nitelikte ele alınmıştır.

This chapter is about the marketisation of the modern university and its transaction with students. It identifies opportunities for responding to the challenges associated with marketisation. While appealing to the idea of knowledge for its own sake as a public good is an important part of preserving the idea of a university, more needs to be done if there is to be an adequate response. Responding to the challenges of marketisation requires active and constructive engagement in means as well as ends while resisting their excesses.
While the idea of the university is typically constructed as an end worth advocating for, there is growing separation between this and the reality of the contemporary means of engaging with students – in market terms, via the
university–student transaction.

This paper aims to focus on understanding why a university is ranked as top and the relationship between Information Strategic Plan (ISP) and Corporate Strategic Plan (CSP) to a university's ranking by utilizing the Business-IT Maturity Model as an instrument to measure the university's performance. The final part of the paper will analyse the strengths and weaknesses from the existing strategic plans and conclude whether IT strategic planning is crucial in mapping of CSP & ISP in meeting/fulfilling Business-ICT Maturity Model items. Does more fulfilment contribute to a higher ranking? This paper uses two universities as a benchmark.

Yükseköğretim gelişmiş ülkelerin önemli ürünlerinden birisi olmuş durumda... Her yıl dçeşitli kurumlar benzer ölçütlerle (Öğretim/Araştırma/Atıflar/Tanınırlık/Uluslararası Katılım vb) fakat değişik ölümlerle Dünya Üniversitelerini sıralıyorlar THE (Times Higher Education) ve QS (Quacquarelli Symonds Limited) bu kuruluşlardan en tanınanları arasında yer alıyorlar. Burada sunulan MS EXcel dosyasında üç yaprak var. Bunlardan birinde THE 2021. diğerinde QS2022 dünya üniversite sıralamaları yer alıyor. Üçüncü dosyada ise her iki sıralamada da yer bulabilmiş üniversiteler var.
Ortak üniversitelerin iki farklı sıralamalarındaki dizilişleri arasında rastlantıyla açıklanamayacak kadar yüksek bir istatistiksel ilişki olmasına karşın tek tek alındığında aynı üniversitenin çok farklı konumlarda olduğu görülüyor.

As globalization has become the focal point of higher education, competition has become a central preoccupation. Competition is closely connected with a global free-market economy. Combined with the impact of globalization and the development of the global “knowledge economy”, these competitive forces have resulted in the global competition phenomenon that is currently reshaping higher education. Many developments characterize global competition in higher education. This article discusses some of these developments, including (1) the rise of global university rankings, (2) declarations by nations to have a world-class university, (3) the development of regional units of control and reform, (4) the development of cross-border quality assessment practices, and (5) the internationalization of universities.