Papers by Bayram Çetinkaya
11. yuzyilda Yusuf Hâs Hâcib tarafindan kaleme alinan Kutadgu Bilig, sahip oldugu soz varligi ile... more 11. yuzyilda Yusuf Hâs Hâcib tarafindan kaleme alinan Kutadgu Bilig, sahip oldugu soz varligi ile Turkcenin Karahanli donemindeki kullanimina yonelik somut ornekler vermesi yaninda donemin kavram dunyasi ile ilgili bilgileri de barindirmaktadir. Varlik, durum veya hareketler ile ilgili edinilen tecrubeler, toplumun farkli alanlardaki kavramlarla iliski kurmasini saglayabilmektedir. Ozellikle karmasik yapiya sahip, soyutluk arz eden kavramlarin bilinen, daha somut nitelikteki kavramlarla iliskilendirilmesi, bu kavramlarin daha rahat anlamlandirilmasini saglamaktadir. Kavramlar arasi benzetmeye dayali olarak kurulan bu iliskiler, toplum zihninde kavramsal metaforlari olusturmaktadir. Arastirmacilar tarafindan, dusunce sistemimizin dogal bir parcasi olarak gorulen kavramsal metaforlar, somut nitelik arz eden dildeki metaforik ifadeler icerisinde kendilerini hissettirirler. Dilde esdizimsel yapilar icerisinde ve deyimlerde en iyi sekilde gorebildigimiz metaforik yapilar, toplumun kavram...
International Language, Literature and Folklore Researchers Journal, 2017
Duygular, insanların çevresiyle olan ilişkilerinde belirleyici ve yönlendirici bir role sahiptir.... more Duygular, insanların çevresiyle olan ilişkilerinde belirleyici ve yönlendirici bir role sahiptir. İnsanın zorluk ve tehlikeler karşısında hayatını sürdürebilmesi, huzurlu bir şekilde hayata tutunabilmesi; başka insanlarla düzenli ilişkiler kurabilmesinde duygular etkili olmaktadır. Bir uyarıcının ortaya çıkması ve bu uyarıcının bilişsel olarak değerlendirilmesi ile başlayan duygulanma sürecine bedendeki değişim ve hareketliliklerin katılımı yaşanılan duyguyu somut bir şekilde ortaya koyabilmektedir. Duygulanma sürecinin öncesi ve sonrası karşılaştırıldığında bizler, bir insanın duygulandığını, hangi duygu içerisinde bulunduğunu bu bedendeki değişim ve hareketlerden anlamaktayız. Türkçede duyguların adlandırılmasında bedenin yeri ve önemini belirlemeye yönelik olarak yaptığımız bu çalışmada söz varlığımızdaki korku, öfke, mutluluk ve üzüntü ile ilgili sözlük maddeleri üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bunun için Türk Dil Kurumunun hazırladığı Türkçe Sözlük (2011) ve Ömer Asım Aksoy’un Deyimler Sözlüğü (1993) adlı eserleri esas alınmıştır. Soyut ve birden çok bileşenden oluşan duyguların dilde karşılanmasında duyguların dışarıdan somut bir şekilde gözlemlenebilen hareketlenmelerin ve değişimlerin etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca vücut iç salgılarına bağlı olarak özellikle duygulanan kişinin daha iyi gözlemleyebildiği iç organlardaki hareketlenmelerin de duygu adlandırmalarında görev aldığı belirlenmiştir. Emotions play a decisive and a leading role in the relationship between people and their environment. They are effective on surviving against the threats and difficulties and on establishing stable relationships with other people. Emotions emerge as a result of the sensing an external stimulus and judging them. Emotions can appear concretely with the participation of body movement and physiological change. We realize the emotions of individuals from the body movement and physiological change with a comparison of pre- and post-emotion processes. In this study, we examined how emotions are described by using the names of body parts in Turkish. And we concentrated on fear, anger, happiness and sadness lexemes, which are related to body, in Turkish vocabulary. These lexemes were compiled from Türkçe Sözlük that was printed by Turkish Language Institution (Türk Dil Kurumu) in 2011 and Deyimler Sözlüğü (The Dictionary of Idioms) that was published by Ömer Asım Aksoy in 1993. We detected that the observable body movements and physiological changes are effective on naming the emotions that have multiple components. In addition, the changes and reactions in the inner organs that are sensed by experiencers of emotions also serve for naming the emotions.
Journal of Turkish Studies, 2009
Bu çalışmada bir sözlük çeşidi olan eşdizimli sözlükler tanıtılacaktır. Bir sözcüğün dilde sıklık... more Bu çalışmada bir sözlük çeşidi olan eşdizimli sözlükler tanıtılacaktır. Bir sözcüğün dilde sıklıkla birlikte görüldüğü sözcüklerle kurduğu yapılar olarak tanımlanan eşdizimleri içeren bu sözlükler, sözcüklerin kullanımlarıyla ile bilgiler vermesi sebebiyle yabancı dil öğrenenler için çok yararlı bir kaynak olarak görülür. Bunun yanında dilde sözcükler arasındaki anlam ve sözdizimi ilişkilerini vermesi sebebiyle bir dilin işleyişini, yapısını ortaya koyması açısından da önem arz eder.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Soyal Bilimler Dergisi, 2007
... 5. Duygu, his 1. anat. Kalp. ... d) Duygunun evi olarak (Duygunun oluştuğu, yerleştiği yer; D... more ... 5. Duygu, his 1. anat. Kalp. ... d) Duygunun evi olarak (Duygunun oluştuğu, yerleştiği yer; Duygulanan; Duyguyu saklayan, barındıran) Gerek tarihî metinlerde gerekse günümüz eserlerinde kalp ve yürek sözcüklerinin daha çok bir duygu ile ilişkili olarak kullanıldıkları görülür. ...
Journal of Turkish Studies, 2014
Başvuru eserler arasında önemli bir yere sahip olan sözlükler, kullanıcılarının dil ile ilgili ye... more Başvuru eserler arasında önemli bir yere sahip olan sözlükler, kullanıcılarının dil ile ilgili yeterliliklerini arttırmalarına yardım eder. Kullanıcıların yaşı, eğitim düzeyi, ana dili, sözlükten yararlanma amacı, imkanlarına bağlı olarak sözlükler de çeşitlenmekte, türlere ayrılmaktadır. Günümüzde gerek sınırlandırılmış gerekse sınırlandırılmamış pek çok türde sözlük görmek mümkündür. * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
X. Uluslararası Dünya Dili Türkçe Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2019
Varlıklar dış görünüm, işlev, içerik, yaş, konum gibi özellikleri ile birbirlerinden farklılık ar... more Varlıklar dış görünüm, işlev, içerik, yaş, konum gibi özellikleri ile birbirlerinden farklılık arz edebilmekte, birbirlerinden ayrı tutulabilmektedir. Sahip oldukları özelliklerin benzerlik göstermesi sayesinde de bir arada tutulabilmekte; bir grubun, türün üyesi olarak sayılabilmektedir. Birden çok varlığın veya özelliğin bir arada olması veya düşünülmesi, varlıkların sayı ile ilgili özelliklerinin somut bir şekilde ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Gerek bir grup içindeki varlıkların adedinin gerekse varlıkların sahip oldukları özelliklerin (uzunluk, hacim, ağırlık, yaş, bileşen vb.) niceliğini belirlerken diller sayılara başvurmaktadır. Dillerin sayı sözcükleri, kendi hayat şartlarına uygun bir şekilde, ihtiyaçlarını ziyadesiyle karşılayabilecek miktardadır.
Günlük dilde varlıkların niceliklerinden bahsedilirken bazen, çeşitli sebeplerden dolayı, niceliğin yaklaşık bir şekilde ifade edildiği görülmektedir. Bu çalışmamız, dildeki bu yaklaşıklık bildiren nicelik yapılarını belirlemeyi, sözdizimsel olarak sınıflandırmayı amaçlamaktadır. Çalışmamızda yaklaşıklık bildiren nicelik yapıları belirlenirken günümüz Türkçesiyle kaleme alınmış eserlerden bir derlem oluşturulmuş ve bu derlem içerisinde doküman incelemesi yapılmıştır.
The entities differ from each other by their appearance, function, content, age, and location. However they also are kept categorized by the similarity of their properties and they can be considered as a member of a group, species. The appearing of things or their features simultaneously, provides the occurrence of their quantitative features. The languages apply the numbers to express the number of entities in a group and their characteristics (length, volume, weight, age, component, etc.).
When talking about the quantity of the entities in everyday language, it is sometimes seen that the quantity is expressed approximately, depending on various reasons. This study aims to determine the quantitative structures that indicate approximation in the language and to classify them syntactically. In determining the quantitative structures that indicate approximation, a corpus of the works written in modern Turkish was prepared and a document analysis was done.
International Congress on Science and Education, 2018
Metafor, bir kavramsal alanın bir başka kavramsal alanla ilgili bilgilere, tecrübelere dayanarak ... more Metafor, bir kavramsal alanın bir başka kavramsal alanla ilgili bilgilere, tecrübelere dayanarak anlaşılması olarak tanımlanır. Toplumun tecrübeleri ile edindiği bilgi ve tecrübeler, karşılaşılan yeni varlık, durum veya hareketlerin zihin dünyasına yerleştirilmesine, kavramsallaştırılmasına yaramaktadır. Bu kavramsallaştırmada farklı alanlar arasında benzetmeye dayalı ilişki kurulur. Metaforlar ile ilgili yapılan çalışmalarda konunun evrensel nitelik arz eden taraflarına çok eğildiği görülür. Toplumlar arasında metafor yönünden görülen bu benzerlik, insan doğasının, ihtiyaçlarının, tecrübelerinin genel olarak her yerde ortak olmasına bağlanmaktadır. Metafor üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Kövecses, metaforlarda evrensel olmayan pek çok durumun göz ardı edildiğini, kültür ile metaforun pek çok açıdan birbiriyle ilişkili olduğunu belirterek bu yönde yapılacak çalışmaların önemini ve gerekliliğini ifade eder (Kövecses 2005). Türk kültürüne ait metaforları belirlemek ve farklı kültürler ile olan benzerlik ve farklılıkların ortaya çıkmasına katkıda bulunmak adına, çalışmamızda, eski Türk dili ve kültürüne ışık tutan ilk eserlerimizden Orhun Abidelerindeki metaforların belirlenmesi ve incelenmesi amaçlanmış ve Muharrem Ergin tarafından yayımlanan Orhun Abideleri adlı eseri esas alınmış; abidelerdeki metaforlar taranarak doküman incelemesi yapılmış ve literatürde kabul gören şekilde tasnif edilip incelenmiştir. Sınırlı bir içeriğe sahip olması; eserde kullanılan bazı sözcüklerin daha önceki dönemlerde ve/veya daha sonraki dönemlerde takibinin yapılamaması metaforlarla ilgili tespitleri güçleştirmiştir. Buna rağmen sınırlı da olsa ontolojik, konumsal ve yapısal olmak üzere üç farklı türde
kavramsal metaforlar tespit edilmiştir. Abidelerin, MS VIII. yüzyıla ait olmasına rağmen, metaforlar yönünden günümüz Türkiye Türkçesine benzerlikleri tespit edilmiştir. Bu benzerlikler, beklenildiği üzere, Türk kültürünün tarih içerisinde devamlılık arz ettiğini göstermektedir.
ÖZET Pek çok dilde benzer kavramları karşılamak için farklı sözcüklerin kullanıldığı görülebilmek... more ÖZET Pek çok dilde benzer kavramları karşılamak için farklı sözcüklerin kullanıldığı görülebilmektedir. Genellikle eş anlamlı olarak adlandırılan bu sözcükler, bağlam içerisinde benzerlik ve faklılıklarını gösterebilmektedir. Bu çalışmada söz varlığımızda temel anlamı kanı pompalayan organ olan yürek ve kalp sözcükleri, bağlam içerisindeki kullanımlarına bakılarak incelenmiş ve sözcüklerin farklılıkları ve benzerlikleri üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: yürek, kalp, eşanlamlı, bağlam, eşdizim ABSTRACT In many languages, different words can be used for same concepts. But in context, these words' differences and similiraties can appear because of using with other words. In this research, yürek and kalp, whose denotion is bodily organ which pumps blood, have been analyzed in context. And their differences and similiraties have been concentrated on.
Genel olarak sözlükler, dilde kullanılan sözcüklerin belirli bir düzen içerisinde sıralanıp tanım... more Genel olarak sözlükler, dilde kullanılan sözcüklerin belirli bir düzen içerisinde sıralanıp tanımlandığı başvuru eserleri şeklinde tanımlanmaktadır. Sözlükte yer alacak maddelerin belirlenmesi ve tanımlamaların şekillendirilmesi hususunda sözlükler, birbirlerinden farklılık gösterebilmektedir. Sözlükçülüğün gelişmesi ile birlikte aynı amaca yönelik hazırlanan sözlükler arasında farklılıklar da azalma göstermektedir.
Başvuru eserleri arasında yer alan sözlüklerden, kullanıcıların daha verimli yararlanması amacıyla sözlüklerde farklı yöntemler ve teknikler kullanılmaktadır. Bunlardan birisi de sözlük içi gönderimlerdir.
Gerek alfabetik gerekse tematik olarak belirli bir düzende sıralanan sözlük maddelerinin tanımlanmasında sözlükler, farklı yerlerdeki sözlük maddeleri arasında ilişkilendirmeler yapabilmekte, sözlük kullanıcısına yönlendirmelerde bulunabilmektedirler. İlgili sözlük maddesinin daha iyi anlaşılmasına yönelik olarak yapılan bu sözlük içi gönderimler bazen farklı amaçlar için de kullanılabilmektedir.
Dilde yabancı sözcüklere, hatalı kullanımlara karşı hassas olan bazı sözlük yazarlarının sözlüğe, yanlışları düzeltme, doğruyu gösterme aracı olarak baktıklarını görebilmekteyiz. Sözlük içi gönderimlerle yazarlar, sözlük içindeki bazı sözlük maddelerini, ilişkilendirilen diğer sözlük maddesine yeğlediklerini gösterebilmektedir.
Çalışmamızda esas aldığımız TDK’nın 2011 yılında yayımladığı Türkçe Sözlük’teki sözlük içi gönderimlerin, en çok, özgün şekilleriyle yazılı dilde kullanılan yabancı sözcükler için alternatifler sunarken kullanıldığı, bunun yanında dilde farklı yazılışlara sahip sözcüklerin tekleştirilmesine çalışılırken ve çeşitli sebeplerle dilde ortaya çıkmış yanlış kullanımları düzeltirken gönderimlere başvurulduğu görülmüştür.
Generally, the dictionaries that include words in an order are accepted as reference books. Selected headwords and features of the definitions make the dictionaries different from each other.
Several technics and methods are used in the dictionaries in order to help readers to benefit from them more efficiently. One of them is called “cross – reference”.
When defining the headwords that listed alphabetically or thematically, dictionary makers refer a headword to another headword in the dictionary.
Some dictionary makers that show sensitivity to loan words and misuse of language perceive the dictionary as a tool which demonstrates the correct forms of the words and fixes the misuse of language. By using the cross-reference, the dictionary makers prefer some headwords to another headwords.
The Turkish dictionary that was published in 2011 by Turkish Language Institution (Türk Dil Kurumu), generally used the cross - reference technique in order to offer alternatives for the borrowings that were used in orginal orthographies. Furthermore, this technique used to reduce multiple orthographies of some words. Finally we detected the mentioned dictionary above offered alternatives for the misuse of phrases affected by foreign languages uses the cross –reference technique.
Sözvarlığında kavramları renkli bir şekilde ifade eden deyimler, söz dizimi ve anlam yönünden sın... more Sözvarlığında kavramları renkli bir şekilde ifade eden deyimler, söz dizimi ve anlam yönünden sınırlandırılmış birlikteliklerdir. Barındırdığı sözcükler arasında çok sıkı bir ilişki vardır. Fakat dilde bazı deyimlerde bu sıkı ilişki aynı ölçüde değildir. Özellikle kullanımları sırasında bazı deyimler, sözcük ve sözcüklerin dizimi yönünden farklı görünümler sergilemekte ve esnek yapılı deyimler olarak adlandırılmaktadır.
Idioms that express the concepts in a colourful way, are expressions whose meanings cannot be inferred from the meanings of their parts in vocabulary and they are restricted combinations syntagmatically and semantically. There are strict connections between words in idioms. This property is not valid for all idioms. In the sentences, some idioms can be appear in different ways lexically and syntagmatically, which is called flexible idioms.
Duygular, insanların çevresiyle olan ilişkilerinde belirleyici ve yönlendirici bir role sahiptir.... more Duygular, insanların çevresiyle olan ilişkilerinde belirleyici ve yönlendirici bir role sahiptir. İnsanın zorluk ve tehlikeler karşısında hayatını sürdürebilmesi, huzurlu bir şekilde hayata tutunabilmesi; başka insanlarla düzenli ilişkiler kurabilmesinde duygular etkili olmaktadır. Bir uyarıcının ortaya çıkması ve bu uyarıcının bilişsel olarak değerlendirilmesi ile başlayan duygulanma sürecine bedendeki değişim ve hareketliliklerin katılımı yaşanılan duyguyu somut bir şekilde ortaya koyabilmektedir. Duygulanma sürecinin öncesi ve sonrası karşılaştırıldığında bizler, bir insanın duygulandığını, hangi duygu içerisinde bulunduğunu bu bedendeki değişim ve hareketlerden anlamaktayız. Türkçede duyguların adlandırılmasında bedenin yeri ve önemini belirlemeye yönelik olarak yaptığımız bu çalışmada söz varlığımızdaki korku, öfke, mutluluk ve üzüntü ile ilgili sözlük maddeleri üzerinde yoğunlaşılmıştır. Bunun için Türk Dil Kurumunun hazırladığı Türkçe Sözlük (2011) ve Ömer Asım Aksoy’un Deyimler Sözlüğü (1993) adlı eserleri esas alınmıştır. Soyut ve birden çok bileşenden oluşan duyguların dilde karşılanmasında duyguların dışarıdan somut bir şekilde gözlemlenebilen hareketlenmelerin ve değişimlerin etkili olduğu görülmüştür. Ayrıca vücut iç salgılarına bağlı olarak özellikle duygulanan kişinin daha iyi gözlemleyebildiği iç organlardaki hareketlenmelerin de duygu adlandırmalarında görev aldığı belirlenmiştir.
Emotions play a decisive and a leading role in the relationship between people and their environment. They are effective on surviving against the threats and difficulties and on establishing stable relationships with other people. Emotions emerge as a result of the sensing an external stimulus and judging them. Emotions can appear concretely with the participation of body movement and physiological change. We realize the emotions of individuals from the body movement and physiological change with a comparison of pre- and post-emotion processes. In this study, we examined how emotions are described by using the names of body parts in Turkish. And we concentrated on fear, anger, happiness and sadness lexemes, which are related to body, in Turkish vocabulary. These lexemes were compiled from Türkçe Sözlük that was printed by Turkish Language Institution (Türk Dil Kurumu) in 2011 and Deyimler Sözlüğü (The Dictionary of Idioms) that was published by Ömer Asım Aksoy in 1993. We detected that the observable body movements and physiological changes are effective on naming the emotions that have multiple components. In addition, the changes and reactions in the inner organs that are sensed by experiencers of emotions also serve for naming the emotions.
Başvuru eserler arasında önemli bir yere sahip olan sözlükler, kullanıcılarının dil ile ilgili ye... more Başvuru eserler arasında önemli bir yere sahip olan sözlükler, kullanıcılarının dil ile ilgili yeterliliklerini arttırmalarına yardım eder. Kullanıcıların yaşı, eğitim düzeyi, ana dili, sözlükten yararlanma amacı, imkanlarına bağlı olarak sözlükler de çeşitlenmekte, türlere ayrılmaktadır. Günümüzde gerek sınırlandırılmış gerekse sınırlandırılmamış pek çok türde sözlük görmek mümkündür.
Bir sözlüğün, kullanıcılarının ihtiyaçlarına göre şekillenip şekillenmediğini sözlük maddelerine ve özellikle tanımlamalarına bakarak anlayabiliriz. Sözlük hazırlayıcıları, sözlüğün bir başvuru kaynağı olarak amacına ulaşabilmesi için sözlük maddesini en uygun şekilde tanımlaması gerekmektedir. Büyük bir özen gerektiren tanımlamalar, sınırlandırılmış sözlükler arasında yer alan okul sözlüklerinde daha bir önem arz eder. Öğrenciler dil ile ilgili bilgi ve yeterliliklerini artırmak, farklı alanlardaki derslerde karşılaştıkları anlamını bilmedikleri sözcükleri öğrenmek amacıyla okul sözlüklerine başvururlar. Sözlük hazırlayıcıları, belirli bir düzeye sahip olan öğrencilerin bildikleri sözcük ve kavramları göz önünde tutarak, bilinmeyeni bilinenlerle tanımlamaya çalışmalıdır. Tanımlamalarda kullanmak üzere dili kullananlar arasında bilinirliği yüksek olan sözcüklerden oluşan bir tanımlama söz varlığının oluşturulması hem kullanıcılara tanımı anlamada kolaylık sağlayacak hem de sözlüğü kendi içinde sistemli, düzenli bir yapıya kavuşturacaktır.
Bu çalışmada sözlük hazırlayıcılarının tanımlamalarda, sözcük seçimi açısından, nasıl bir tutum sergiledikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun için tanımlamaların önem arz ettiği ilköğretim okulları için hazırlanmış olan sözlükler seçilerek, bu sözlüklerin tanımlamalarında kullanılan sözcüklerin oluşturduğu tanımlama söz varlığı niceliksel yönden incelenmiştir. Sözcüklerin tanımlamalardaki kullanım sıklıkları göz önünde bulundurularak, sözlükler arasında ortaklık ve farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır.
Dictionaries, which are an important reference work, help their users develop their language proficiency. Based on the users’ age, levels of education, mother tongue, purpose of use, and opportunities dictionaries are diversified and divided into categories. Today, it is possible to see many kinds of restricted and unrestricted dictionaries.
Whether a dictionary is formed or not according to the needs of its users can be understood by looking at its dictionary entries and especially definitions. Dictionary makers should define a dictionary entry most appropriately in order for a dictionary to serve its purpose. Definitions, which need closer scrutiny, play a more important role especially in school dictionaries, which are among restricted ones. Students use school dictionaries in order to develop their knowledge and proficiency in language and to learn meanings of unfamiliar words they face in different lessons. Dictionary makers should define unfamiliar words with familiar ones, considering words and concepts which students have already known. In order to be used in the definitions, the generation of defining vocabulary consisting of a widely-known words among the language users would both facilitate the user understanding of the definitions and have the dictionary reach a systematic structure.
This study strives to examine what approaches the dictionary makers adopt in word choices. Thus, the primary school dictionaries, whose definitions are especially important, were selected and the defining vocabulary used in these dictionaries were quantitatively analyzed. The similarities and differences among the dictionaries were identified based on the frequency of the words used in definitions.
When we look at the dictionary definition of the word it is usually seen that the definition cons... more When we look at the dictionary definition of the word it is usually seen that the definition consists of a name of the class and words describing the features that differ from other members in this class (Hartmann ve James 2002,36). Additionally a definiendum is also described by using synonyms and antonyms, by giving place where it is used andgoal of use, by relating other concepts in the same group, string; by making use of it’s components and formation steps; by giving examples, etc.
In this study, we examined how the relationship was established between concepts while defining the lexical items and which verbals were used for es- tablishing these relations in the dictionaries. So a corpus that consists of seven dictionaries’ definitions was made. In these corpus we determined verbals that provide the relationships between the concepts.
Metonymy is generally described as identifying a referent by something associated with it. On des... more Metonymy is generally described as identifying a referent by something associated with it. On descriptions of abstract emotions, this semantic event is a significant way that generally exists from “the physiological and behavioral responses of an emotion stand for the emotion”. In this study, we deal with anger expressions based on metonymies in Turkish.
Books by Bayram Çetinkaya
Türkiye Türkçesi IV SÖZDİZİMİ, 2020
Uploads
Papers by Bayram Çetinkaya
Günlük dilde varlıkların niceliklerinden bahsedilirken bazen, çeşitli sebeplerden dolayı, niceliğin yaklaşık bir şekilde ifade edildiği görülmektedir. Bu çalışmamız, dildeki bu yaklaşıklık bildiren nicelik yapılarını belirlemeyi, sözdizimsel olarak sınıflandırmayı amaçlamaktadır. Çalışmamızda yaklaşıklık bildiren nicelik yapıları belirlenirken günümüz Türkçesiyle kaleme alınmış eserlerden bir derlem oluşturulmuş ve bu derlem içerisinde doküman incelemesi yapılmıştır.
The entities differ from each other by their appearance, function, content, age, and location. However they also are kept categorized by the similarity of their properties and they can be considered as a member of a group, species. The appearing of things or their features simultaneously, provides the occurrence of their quantitative features. The languages apply the numbers to express the number of entities in a group and their characteristics (length, volume, weight, age, component, etc.).
When talking about the quantity of the entities in everyday language, it is sometimes seen that the quantity is expressed approximately, depending on various reasons. This study aims to determine the quantitative structures that indicate approximation in the language and to classify them syntactically. In determining the quantitative structures that indicate approximation, a corpus of the works written in modern Turkish was prepared and a document analysis was done.
kavramsal metaforlar tespit edilmiştir. Abidelerin, MS VIII. yüzyıla ait olmasına rağmen, metaforlar yönünden günümüz Türkiye Türkçesine benzerlikleri tespit edilmiştir. Bu benzerlikler, beklenildiği üzere, Türk kültürünün tarih içerisinde devamlılık arz ettiğini göstermektedir.
Başvuru eserleri arasında yer alan sözlüklerden, kullanıcıların daha verimli yararlanması amacıyla sözlüklerde farklı yöntemler ve teknikler kullanılmaktadır. Bunlardan birisi de sözlük içi gönderimlerdir.
Gerek alfabetik gerekse tematik olarak belirli bir düzende sıralanan sözlük maddelerinin tanımlanmasında sözlükler, farklı yerlerdeki sözlük maddeleri arasında ilişkilendirmeler yapabilmekte, sözlük kullanıcısına yönlendirmelerde bulunabilmektedirler. İlgili sözlük maddesinin daha iyi anlaşılmasına yönelik olarak yapılan bu sözlük içi gönderimler bazen farklı amaçlar için de kullanılabilmektedir.
Dilde yabancı sözcüklere, hatalı kullanımlara karşı hassas olan bazı sözlük yazarlarının sözlüğe, yanlışları düzeltme, doğruyu gösterme aracı olarak baktıklarını görebilmekteyiz. Sözlük içi gönderimlerle yazarlar, sözlük içindeki bazı sözlük maddelerini, ilişkilendirilen diğer sözlük maddesine yeğlediklerini gösterebilmektedir.
Çalışmamızda esas aldığımız TDK’nın 2011 yılında yayımladığı Türkçe Sözlük’teki sözlük içi gönderimlerin, en çok, özgün şekilleriyle yazılı dilde kullanılan yabancı sözcükler için alternatifler sunarken kullanıldığı, bunun yanında dilde farklı yazılışlara sahip sözcüklerin tekleştirilmesine çalışılırken ve çeşitli sebeplerle dilde ortaya çıkmış yanlış kullanımları düzeltirken gönderimlere başvurulduğu görülmüştür.
Generally, the dictionaries that include words in an order are accepted as reference books. Selected headwords and features of the definitions make the dictionaries different from each other.
Several technics and methods are used in the dictionaries in order to help readers to benefit from them more efficiently. One of them is called “cross – reference”.
When defining the headwords that listed alphabetically or thematically, dictionary makers refer a headword to another headword in the dictionary.
Some dictionary makers that show sensitivity to loan words and misuse of language perceive the dictionary as a tool which demonstrates the correct forms of the words and fixes the misuse of language. By using the cross-reference, the dictionary makers prefer some headwords to another headwords.
The Turkish dictionary that was published in 2011 by Turkish Language Institution (Türk Dil Kurumu), generally used the cross - reference technique in order to offer alternatives for the borrowings that were used in orginal orthographies. Furthermore, this technique used to reduce multiple orthographies of some words. Finally we detected the mentioned dictionary above offered alternatives for the misuse of phrases affected by foreign languages uses the cross –reference technique.
Idioms that express the concepts in a colourful way, are expressions whose meanings cannot be inferred from the meanings of their parts in vocabulary and they are restricted combinations syntagmatically and semantically. There are strict connections between words in idioms. This property is not valid for all idioms. In the sentences, some idioms can be appear in different ways lexically and syntagmatically, which is called flexible idioms.
Emotions play a decisive and a leading role in the relationship between people and their environment. They are effective on surviving against the threats and difficulties and on establishing stable relationships with other people. Emotions emerge as a result of the sensing an external stimulus and judging them. Emotions can appear concretely with the participation of body movement and physiological change. We realize the emotions of individuals from the body movement and physiological change with a comparison of pre- and post-emotion processes. In this study, we examined how emotions are described by using the names of body parts in Turkish. And we concentrated on fear, anger, happiness and sadness lexemes, which are related to body, in Turkish vocabulary. These lexemes were compiled from Türkçe Sözlük that was printed by Turkish Language Institution (Türk Dil Kurumu) in 2011 and Deyimler Sözlüğü (The Dictionary of Idioms) that was published by Ömer Asım Aksoy in 1993. We detected that the observable body movements and physiological changes are effective on naming the emotions that have multiple components. In addition, the changes and reactions in the inner organs that are sensed by experiencers of emotions also serve for naming the emotions.
Bir sözlüğün, kullanıcılarının ihtiyaçlarına göre şekillenip şekillenmediğini sözlük maddelerine ve özellikle tanımlamalarına bakarak anlayabiliriz. Sözlük hazırlayıcıları, sözlüğün bir başvuru kaynağı olarak amacına ulaşabilmesi için sözlük maddesini en uygun şekilde tanımlaması gerekmektedir. Büyük bir özen gerektiren tanımlamalar, sınırlandırılmış sözlükler arasında yer alan okul sözlüklerinde daha bir önem arz eder. Öğrenciler dil ile ilgili bilgi ve yeterliliklerini artırmak, farklı alanlardaki derslerde karşılaştıkları anlamını bilmedikleri sözcükleri öğrenmek amacıyla okul sözlüklerine başvururlar. Sözlük hazırlayıcıları, belirli bir düzeye sahip olan öğrencilerin bildikleri sözcük ve kavramları göz önünde tutarak, bilinmeyeni bilinenlerle tanımlamaya çalışmalıdır. Tanımlamalarda kullanmak üzere dili kullananlar arasında bilinirliği yüksek olan sözcüklerden oluşan bir tanımlama söz varlığının oluşturulması hem kullanıcılara tanımı anlamada kolaylık sağlayacak hem de sözlüğü kendi içinde sistemli, düzenli bir yapıya kavuşturacaktır.
Bu çalışmada sözlük hazırlayıcılarının tanımlamalarda, sözcük seçimi açısından, nasıl bir tutum sergiledikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun için tanımlamaların önem arz ettiği ilköğretim okulları için hazırlanmış olan sözlükler seçilerek, bu sözlüklerin tanımlamalarında kullanılan sözcüklerin oluşturduğu tanımlama söz varlığı niceliksel yönden incelenmiştir. Sözcüklerin tanımlamalardaki kullanım sıklıkları göz önünde bulundurularak, sözlükler arasında ortaklık ve farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır.
Dictionaries, which are an important reference work, help their users develop their language proficiency. Based on the users’ age, levels of education, mother tongue, purpose of use, and opportunities dictionaries are diversified and divided into categories. Today, it is possible to see many kinds of restricted and unrestricted dictionaries.
Whether a dictionary is formed or not according to the needs of its users can be understood by looking at its dictionary entries and especially definitions. Dictionary makers should define a dictionary entry most appropriately in order for a dictionary to serve its purpose. Definitions, which need closer scrutiny, play a more important role especially in school dictionaries, which are among restricted ones. Students use school dictionaries in order to develop their knowledge and proficiency in language and to learn meanings of unfamiliar words they face in different lessons. Dictionary makers should define unfamiliar words with familiar ones, considering words and concepts which students have already known. In order to be used in the definitions, the generation of defining vocabulary consisting of a widely-known words among the language users would both facilitate the user understanding of the definitions and have the dictionary reach a systematic structure.
This study strives to examine what approaches the dictionary makers adopt in word choices. Thus, the primary school dictionaries, whose definitions are especially important, were selected and the defining vocabulary used in these dictionaries were quantitatively analyzed. The similarities and differences among the dictionaries were identified based on the frequency of the words used in definitions.
In this study, we examined how the relationship was established between concepts while defining the lexical items and which verbals were used for es- tablishing these relations in the dictionaries. So a corpus that consists of seven dictionaries’ definitions was made. In these corpus we determined verbals that provide the relationships between the concepts.
Books by Bayram Çetinkaya
Günlük dilde varlıkların niceliklerinden bahsedilirken bazen, çeşitli sebeplerden dolayı, niceliğin yaklaşık bir şekilde ifade edildiği görülmektedir. Bu çalışmamız, dildeki bu yaklaşıklık bildiren nicelik yapılarını belirlemeyi, sözdizimsel olarak sınıflandırmayı amaçlamaktadır. Çalışmamızda yaklaşıklık bildiren nicelik yapıları belirlenirken günümüz Türkçesiyle kaleme alınmış eserlerden bir derlem oluşturulmuş ve bu derlem içerisinde doküman incelemesi yapılmıştır.
The entities differ from each other by their appearance, function, content, age, and location. However they also are kept categorized by the similarity of their properties and they can be considered as a member of a group, species. The appearing of things or their features simultaneously, provides the occurrence of their quantitative features. The languages apply the numbers to express the number of entities in a group and their characteristics (length, volume, weight, age, component, etc.).
When talking about the quantity of the entities in everyday language, it is sometimes seen that the quantity is expressed approximately, depending on various reasons. This study aims to determine the quantitative structures that indicate approximation in the language and to classify them syntactically. In determining the quantitative structures that indicate approximation, a corpus of the works written in modern Turkish was prepared and a document analysis was done.
kavramsal metaforlar tespit edilmiştir. Abidelerin, MS VIII. yüzyıla ait olmasına rağmen, metaforlar yönünden günümüz Türkiye Türkçesine benzerlikleri tespit edilmiştir. Bu benzerlikler, beklenildiği üzere, Türk kültürünün tarih içerisinde devamlılık arz ettiğini göstermektedir.
Başvuru eserleri arasında yer alan sözlüklerden, kullanıcıların daha verimli yararlanması amacıyla sözlüklerde farklı yöntemler ve teknikler kullanılmaktadır. Bunlardan birisi de sözlük içi gönderimlerdir.
Gerek alfabetik gerekse tematik olarak belirli bir düzende sıralanan sözlük maddelerinin tanımlanmasında sözlükler, farklı yerlerdeki sözlük maddeleri arasında ilişkilendirmeler yapabilmekte, sözlük kullanıcısına yönlendirmelerde bulunabilmektedirler. İlgili sözlük maddesinin daha iyi anlaşılmasına yönelik olarak yapılan bu sözlük içi gönderimler bazen farklı amaçlar için de kullanılabilmektedir.
Dilde yabancı sözcüklere, hatalı kullanımlara karşı hassas olan bazı sözlük yazarlarının sözlüğe, yanlışları düzeltme, doğruyu gösterme aracı olarak baktıklarını görebilmekteyiz. Sözlük içi gönderimlerle yazarlar, sözlük içindeki bazı sözlük maddelerini, ilişkilendirilen diğer sözlük maddesine yeğlediklerini gösterebilmektedir.
Çalışmamızda esas aldığımız TDK’nın 2011 yılında yayımladığı Türkçe Sözlük’teki sözlük içi gönderimlerin, en çok, özgün şekilleriyle yazılı dilde kullanılan yabancı sözcükler için alternatifler sunarken kullanıldığı, bunun yanında dilde farklı yazılışlara sahip sözcüklerin tekleştirilmesine çalışılırken ve çeşitli sebeplerle dilde ortaya çıkmış yanlış kullanımları düzeltirken gönderimlere başvurulduğu görülmüştür.
Generally, the dictionaries that include words in an order are accepted as reference books. Selected headwords and features of the definitions make the dictionaries different from each other.
Several technics and methods are used in the dictionaries in order to help readers to benefit from them more efficiently. One of them is called “cross – reference”.
When defining the headwords that listed alphabetically or thematically, dictionary makers refer a headword to another headword in the dictionary.
Some dictionary makers that show sensitivity to loan words and misuse of language perceive the dictionary as a tool which demonstrates the correct forms of the words and fixes the misuse of language. By using the cross-reference, the dictionary makers prefer some headwords to another headwords.
The Turkish dictionary that was published in 2011 by Turkish Language Institution (Türk Dil Kurumu), generally used the cross - reference technique in order to offer alternatives for the borrowings that were used in orginal orthographies. Furthermore, this technique used to reduce multiple orthographies of some words. Finally we detected the mentioned dictionary above offered alternatives for the misuse of phrases affected by foreign languages uses the cross –reference technique.
Idioms that express the concepts in a colourful way, are expressions whose meanings cannot be inferred from the meanings of their parts in vocabulary and they are restricted combinations syntagmatically and semantically. There are strict connections between words in idioms. This property is not valid for all idioms. In the sentences, some idioms can be appear in different ways lexically and syntagmatically, which is called flexible idioms.
Emotions play a decisive and a leading role in the relationship between people and their environment. They are effective on surviving against the threats and difficulties and on establishing stable relationships with other people. Emotions emerge as a result of the sensing an external stimulus and judging them. Emotions can appear concretely with the participation of body movement and physiological change. We realize the emotions of individuals from the body movement and physiological change with a comparison of pre- and post-emotion processes. In this study, we examined how emotions are described by using the names of body parts in Turkish. And we concentrated on fear, anger, happiness and sadness lexemes, which are related to body, in Turkish vocabulary. These lexemes were compiled from Türkçe Sözlük that was printed by Turkish Language Institution (Türk Dil Kurumu) in 2011 and Deyimler Sözlüğü (The Dictionary of Idioms) that was published by Ömer Asım Aksoy in 1993. We detected that the observable body movements and physiological changes are effective on naming the emotions that have multiple components. In addition, the changes and reactions in the inner organs that are sensed by experiencers of emotions also serve for naming the emotions.
Bir sözlüğün, kullanıcılarının ihtiyaçlarına göre şekillenip şekillenmediğini sözlük maddelerine ve özellikle tanımlamalarına bakarak anlayabiliriz. Sözlük hazırlayıcıları, sözlüğün bir başvuru kaynağı olarak amacına ulaşabilmesi için sözlük maddesini en uygun şekilde tanımlaması gerekmektedir. Büyük bir özen gerektiren tanımlamalar, sınırlandırılmış sözlükler arasında yer alan okul sözlüklerinde daha bir önem arz eder. Öğrenciler dil ile ilgili bilgi ve yeterliliklerini artırmak, farklı alanlardaki derslerde karşılaştıkları anlamını bilmedikleri sözcükleri öğrenmek amacıyla okul sözlüklerine başvururlar. Sözlük hazırlayıcıları, belirli bir düzeye sahip olan öğrencilerin bildikleri sözcük ve kavramları göz önünde tutarak, bilinmeyeni bilinenlerle tanımlamaya çalışmalıdır. Tanımlamalarda kullanmak üzere dili kullananlar arasında bilinirliği yüksek olan sözcüklerden oluşan bir tanımlama söz varlığının oluşturulması hem kullanıcılara tanımı anlamada kolaylık sağlayacak hem de sözlüğü kendi içinde sistemli, düzenli bir yapıya kavuşturacaktır.
Bu çalışmada sözlük hazırlayıcılarının tanımlamalarda, sözcük seçimi açısından, nasıl bir tutum sergiledikleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun için tanımlamaların önem arz ettiği ilköğretim okulları için hazırlanmış olan sözlükler seçilerek, bu sözlüklerin tanımlamalarında kullanılan sözcüklerin oluşturduğu tanımlama söz varlığı niceliksel yönden incelenmiştir. Sözcüklerin tanımlamalardaki kullanım sıklıkları göz önünde bulundurularak, sözlükler arasında ortaklık ve farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır.
Dictionaries, which are an important reference work, help their users develop their language proficiency. Based on the users’ age, levels of education, mother tongue, purpose of use, and opportunities dictionaries are diversified and divided into categories. Today, it is possible to see many kinds of restricted and unrestricted dictionaries.
Whether a dictionary is formed or not according to the needs of its users can be understood by looking at its dictionary entries and especially definitions. Dictionary makers should define a dictionary entry most appropriately in order for a dictionary to serve its purpose. Definitions, which need closer scrutiny, play a more important role especially in school dictionaries, which are among restricted ones. Students use school dictionaries in order to develop their knowledge and proficiency in language and to learn meanings of unfamiliar words they face in different lessons. Dictionary makers should define unfamiliar words with familiar ones, considering words and concepts which students have already known. In order to be used in the definitions, the generation of defining vocabulary consisting of a widely-known words among the language users would both facilitate the user understanding of the definitions and have the dictionary reach a systematic structure.
This study strives to examine what approaches the dictionary makers adopt in word choices. Thus, the primary school dictionaries, whose definitions are especially important, were selected and the defining vocabulary used in these dictionaries were quantitatively analyzed. The similarities and differences among the dictionaries were identified based on the frequency of the words used in definitions.
In this study, we examined how the relationship was established between concepts while defining the lexical items and which verbals were used for es- tablishing these relations in the dictionaries. So a corpus that consists of seven dictionaries’ definitions was made. In these corpus we determined verbals that provide the relationships between the concepts.