İstanbul Şehremaneti Mecmuası by Tolga Karahan
Taksim, Yedikule-Sirkeci gibi tramvay hatlarında meydana gelen kazaların nasıl gerçekleştiği, ayl... more Taksim, Yedikule-Sirkeci gibi tramvay hatlarında meydana gelen kazaların nasıl gerçekleştiği, aylara ve cinsiyete göre oranı gibi veriler sunulur. Ardından gelen "Umrani Kısım" ise mecmuada sıkça gördüğümüz ve İstanbul'un imar ve tezyini konusunda çeşitli raporların yer aldığı bir bölümdür. Bu sayıda ise eski şehremini Operatör Cemil (Topuzlu) Bey, eski şehremin vekili Mehmed Ali Bey ve eski belediye muavini ve Cemiyet-i Umumiye-i Belediye'nin eski reis-i sanisi Tevfik Bey'in raporlarına yer verilmiştir. Raporlar bu sayıya değin mecmuada neşredilen raporlardan pek farklı bir şey dememekle birlikte eski şehremin vekili Mehmed Ali Bey'in "kırtasiyecilik" şeklinde tabir ettiği, bugün ise "bürokrasi" karşılığını verdiğimiz bu eylemin dile getirilmesi, dönemi göz önüne alındığında takdire şayandır. Diğer bir ana başlık olan "Müşahedeler, Fikirler" kısmında Cemiyet-i Umumiye-i Belediye zabıt kâtiplerinden Mehmed Halid tarafından neşredilen "Ada Çamları" başlıklı yazı, mecmua okuyucularının daha önce karşılaştıkları yazılardan biridir. Mübahat Bey, mecmuanın Kânunuevvel 1340 [Aralık 1924] tarihli dördüncü sayısında "Ada Çamlarını Kurtarmalıdır" başlıklı bir yazı yazarak Ada çamları konusunda bir çağrıda bulunmuştu. Aradan geçen on yedi aydan sonra Mehmed Halid [Yekûn]
Umur-ı Hukukiye Müdürü Muhlis Bey 20 500 kuruşun zammıyla maaşı 9 Ağustos 341 kuruşa iblağ edilmi... more Umur-ı Hukukiye Müdürü Muhlis Bey 20 500 kuruşun zammıyla maaşı 9 Ağustos 341 kuruşa iblağ edilmiştir. Cemiyet-i Umumiye Cemiyet-i Umumiye-i Belediye Kalemi Kâtibi Nadir Bey 30 250 kuruşun zammıyla maaşı 28 Haziran 341 kuruşa iblağ edilmiştir.
İnşaat ve tamirat ruhsatiyesi resimlerinin suret-i tahakkuk ve istifası. 12 402 Atina Belediyesi'... more İnşaat ve tamirat ruhsatiyesi resimlerinin suret-i tahakkuk ve istifası. 12 402 Atina Belediyesi'nin 1924-1925 varidat bütçesi. 12 406 İstanbul Belediyesi'nin bir senelik varidat ve masarifi. Müteferrik 91 Ada çamlarını kurtarmalıdır-Mübahat. 97 Dahiliye Vekili Receb Beyefendi'nin mecmua hakkındaki mütalaat ve takdiratı. 100 İstanbul'da hayat pahalılığı, bir Alman profesörünün mülahazatı.
Bu miktar Emanet'in Anadolu cihetindeki münteha-yı hududunu teşkil eden Bostancı'ya kadar olan sa... more Bu miktar Emanet'in Anadolu cihetindeki münteha-yı hududunu teşkil eden Bostancı'ya kadar olan sahayı gösterir. İstanbul'un umumi haritasını tanzim etmiş olan şirketle Emanet arasında akdedilen mukaveleye esas olmak üzere fenni harita üzerinde bilmesaha ve bilhesap bulunmuştur. Daha evvel gayr-i fenni haritalar üzerinde yapılan hesaba göre Emanet'in dokuz daire-i belediyesinin sahası şu suretle hesap edilmişti:
Türkiye'de yayınlanan ilk şehircilik ve yerel yönetim dergisi İstanbul Şehremaneti Mecmuası'nı tı... more Türkiye'de yayınlanan ilk şehircilik ve yerel yönetim dergisi İstanbul Şehremaneti Mecmuası'nı tıpkıbasımıyla yeniden İstanbullularla buluşturmanın heyecanını yaşıyoruz. Köklü bir belleği muhafaza eden derginin yaklaşık 100 yıllık anlatısını ve günümüzle kurduğu ilişkiyi tekrar görünür, bilinir kılıyoruz. Cumhuriyet'in hayatın hemen her alanında ortaya çıkardığı değişim ve dönüşümün gözlemlenebildiği yaşam alanlarının başında İstanbul geliyordu. Belediyeler ise kamu kurumları olarak bu dönüşümün en önemli araçlarından olacaktı. Yeni rejimin yerel ölçekte ikamesini sağlayan bir araç olarak tanımlayabileceğimiz belediyeler, ilk yıllarında birçok alanda olduğu gibi Osmanlı döneminden miras kalan bir kurumsal altyapıyı kullanmıştı. Cumhuriyet'in belediye algısı kentsel ve idari ihtiyaçların yanı sıra eğitim ve sanat politikalarını düzenleyen kurumlar olarak da hizmet veren bir tarif içeriyordu. Bu tarif içerisinde değerlendirilmesi gereken İstanbul Şehremaneti Mecmuası incelendiğinde, gerçekten de yaşamın her noktasına dokunan bir içerikle karşılaşıyoruz. Şehir belleğini muhafaza eden İstanbul Şehremaneti Mecmuası trafik yönetmeliklerinden mimariye ve sanat tarihine, iskân ve imardan gündelik konulara ve sağlık hizmetlerine kadar çok kapsayıcı bir içeriğe sahip. Eski harfli tüm sayılarını yayınlamaya başladığımız derginin, disiplinlerarası güncel çalışmalar için önemli bir kaynak olacağına inanıyorum. Özelde İstanbul Belediyesi kurum yayını gibi bir başlık taşımakla birlikte İstanbul Şehremaneti Mecmuası, 20. yüzyıl Türkiye'sinin anlatısını sunuyor. Günümüzde yayın hayatına devam eden İstanbul Bülteni ve İST dergilerinin de böyle bir geleneğin üzerine inşa edildiğini söyleyebiliriz. Bu çalışmanın geçtiğimiz yüzyılı daha anlaşılır kılmak ve yaşadığımız yüzyılla ilişkisini daha sağlıklı okuyabilmek adına büyük bir boşluğu dolduracağı umut ediyorum. Emeği geçenlere teşekkür ediyor, tüm hemşehrilerime iyi okumalar diliyorum.
Çeşitli Yazılar ilh. by Tolga Karahan
Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, Jul 13, 2022
Mitoloji, Batı toplumlarının aksine Osmanlı’ya geç bir vakitte girer. Âyet-i kerîmelerden hareket... more Mitoloji, Batı toplumlarının aksine Osmanlı’ya geç bir vakitte girer. Âyet-i kerîmelerden hareketle “esâtîrü’l-evvelîn” (eskilerin anlatıları/masalları) şeklinde yorumlanan kavram, uzun bir süre gündelik hayatımızda ve edebiyatımızda göz ardı edilir. Divan edebiyatında belirlenmiş bazı mitolojik kavramların (yüksek oranda İran mitolojisi) sıklıkla kullanıldığı görülse de bu kavramların içyüzünde birçok milletin (Hint, Çin, Yunan vd.) mitolojik izlerini barındırdığı anlaşılır. Ne var ki mitolojinin ciddî bir uğraş olarak ele alınmaması ve bilimsel açıdan değerlendirilmemesi, Osmanlı’nın Batı’ya olan kültürel
uzaklığını perçinler. Batılılaşmanın gündeme gelmesiyle yapılan askerî ve idarî atılımlar dışında yazın’ın da Batılılaştırılmak istenmesi, birçok yeni konu ve kavram aranmasıyla sonuçlanır. Felsefî ve didaktik mahiyetli çeviri eserlerle hayatımıza dâhil olan mitoloji, Münif Paşa’nın Muhâverât-ı Hikemiyye’si (1859) ve Yusuf Kâmil Paşa’nın Telemak’ı (1862), Şemseddin Sâmi ve Nâbizâde Nâzım gibi aydınların ilk telif eserleri vermeleri, Şinâsi, Nâmık Kemal ve Abdülhak Hâmid gibi şâirlerin şiirlerinde mitolojik kavramları kullanmalarıyla edebî bir hal alır. Eserlere dâhil olan kavramların iptidaî bir boyutta olduğu görülse de bu dönemde başlayan mitolojik yönelim, sonraki isimler üzerinde büyük tesirler yaparak edebiyatımızın Batı’ya açılan kollarından birini oluşturur
Mecmua (Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi), 2022
Peyami Safa’nın eserlerinde kötü karakterlere özel bir yer verilir. Kötülük, onun edebiyatında in... more Peyami Safa’nın eserlerinde kötü karakterlere özel bir yer verilir. Kötülük, onun edebiyatında insan doğasının saf ve temiz yönlerinin ortaya çıkarılmasına bir araç olduğu kadar, varlığın kötülük olmadan yeterince gerçekçi bir anlatıma kavuşmayacağını da gösterir. Özellikle Server Bedi takma adıyla yazdığı eserlerde yarattığı farklı türlerdeki kötü karakterlerle, varolan toplum düzenini sorgular, iyilik adı altındaki maskeleri çıkarmaya soyunur. Yazarın Server Bedi takma adıyla ilk defa 1927 yılında yayımladığı Hey Kahpe Dünya’da baba katlini haklı çıkaran, Abdülhamid paşası babanın servetine konan oğul, babanın tüm mirasına sırtını çevirerek bir “serseri” olur. Abdülhamid dönemi ve sonrasının sembolü olarak okunabilecek bu eserde baba istibdadı, oğul ise İttihat ve Terakki’yi temsil eder. Bu şekilde hem istibdat hem de sonrasına yönelik bir eleştiri yapılır. Peyami Safa’nın uzun yıllar bu eser üzerinde çalışmaya devam ettiği, romanın sonraki yıllardaki baskı farklılıklarından ve son dönemde yazarın evrakı metrukesi arasında bulunan aynı adlı bir senaryodan anlaşılmaktadır. Bu makalede, yazarın bu eserin her iki baskısı arasında yaptığı farklılıklar ile senaryosu karşılaştırılacaktır. Bu şekilde Peyami Safa edebiyatının kendi içinde bir eseri nasıl dönüştürdüğü gösterilecek, yeni ortaya çıkan senaryodan bahsedilecektir.
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 2020
Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi sanatçısı olan Tokadîzâde Şekib Bey (1871-1932) İzmir’de yaşamış ... more Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi sanatçısı olan Tokadîzâde Şekib Bey (1871-1932) İzmir’de yaşamış olmasına rağmen bugüne kadar adından pek söz edilmemiş ve hemen hemen üzerinde hiç çalışılmamış bir isimdir. Ancak hakkında biraz bilgi sahibi olmak isteyenler Tokadizade Şekip Bey’in özellikle 1920’li yıllardan sonra edebiyat çevrelerince iyice benimsendiğini ve çeşitli dergilerde şiirler-makaleler yayımladığını görür. Yine kendisinin etkin olduğu yıllarda (1924) yayımlamış olduğu pek çok eser gibi tasavvufî içerikli olan Derviş Sözleri’nin de Latin harflerine aktarılmadığını ve üzerine yeterli araştırmanın yapılmadığını gördük. Bu sebeplerden ötürü yazımızda söz konusu eser hem Latin harflerine aktarılacak hem de Tokadîzâde Şekib Bey’in edebi kişiliği hakkında kısa bilgiler verilecektir.
Edebî Eleştiri Dergisi, 2020
Bilindiği gibi mitos ya da mit köken bilimi olmasının yanı sıra insanoğlunun inandığı ve geleceği... more Bilindiği gibi mitos ya da mit köken bilimi olmasının yanı sıra insanoğlunun inandığı ve geleceğini şekillendirdiği din olgusunun da oluşmasında önemli bir yere sahiptir. Belki de mit olarak gördüğümüz olaylar dizini zamanla kendisini modern bir yapı altında bugünkü inançlar sistemine çevirmiş ve insanoğlunu büyük oranda etkilemiştir. Bu etkilenmeler hayatın her yönünde olduğu gibi edebi alanda da kendisini göstermiştir. Biz de Türk edebiyatının yaşayan en büyük şairlerinden gördüğümüz Hilmi Yavuz’un Behçet Necatigil’in vefatının 10. yılına istinaden yazdığı Söylen Şiirleri’ndeki mitolojik ögeleri sizlere göstereceğiz. Bunlara ek alarak şiir kitabındaki menkıbeleri de kendi anlayışımıza uygun bir biçimde mit olarak kabul ettiğimizi belirtmek isteriz. Bu kitap hem Batı’nın etkilendiği mitosları göz önüne sermesi, hem de kendi menkıbelerimize yönelmesi açısından mühim bir yerdedir.
Uploads
İstanbul Şehremaneti Mecmuası by Tolga Karahan
Çeşitli Yazılar ilh. by Tolga Karahan
uzaklığını perçinler. Batılılaşmanın gündeme gelmesiyle yapılan askerî ve idarî atılımlar dışında yazın’ın da Batılılaştırılmak istenmesi, birçok yeni konu ve kavram aranmasıyla sonuçlanır. Felsefî ve didaktik mahiyetli çeviri eserlerle hayatımıza dâhil olan mitoloji, Münif Paşa’nın Muhâverât-ı Hikemiyye’si (1859) ve Yusuf Kâmil Paşa’nın Telemak’ı (1862), Şemseddin Sâmi ve Nâbizâde Nâzım gibi aydınların ilk telif eserleri vermeleri, Şinâsi, Nâmık Kemal ve Abdülhak Hâmid gibi şâirlerin şiirlerinde mitolojik kavramları kullanmalarıyla edebî bir hal alır. Eserlere dâhil olan kavramların iptidaî bir boyutta olduğu görülse de bu dönemde başlayan mitolojik yönelim, sonraki isimler üzerinde büyük tesirler yaparak edebiyatımızın Batı’ya açılan kollarından birini oluşturur
uzaklığını perçinler. Batılılaşmanın gündeme gelmesiyle yapılan askerî ve idarî atılımlar dışında yazın’ın da Batılılaştırılmak istenmesi, birçok yeni konu ve kavram aranmasıyla sonuçlanır. Felsefî ve didaktik mahiyetli çeviri eserlerle hayatımıza dâhil olan mitoloji, Münif Paşa’nın Muhâverât-ı Hikemiyye’si (1859) ve Yusuf Kâmil Paşa’nın Telemak’ı (1862), Şemseddin Sâmi ve Nâbizâde Nâzım gibi aydınların ilk telif eserleri vermeleri, Şinâsi, Nâmık Kemal ve Abdülhak Hâmid gibi şâirlerin şiirlerinde mitolojik kavramları kullanmalarıyla edebî bir hal alır. Eserlere dâhil olan kavramların iptidaî bir boyutta olduğu görülse de bu dönemde başlayan mitolojik yönelim, sonraki isimler üzerinde büyük tesirler yaparak edebiyatımızın Batı’ya açılan kollarından birini oluşturur