film yapımcısının görüntülerin doktoru olduğunu söyleyen Markopoulos'u, bu karelerini izlerken anlayabiliyorum. -ve kimi zaman da bıçak altına yatırılır imgeler- üzerine eğiliyorum, izleyiciyi var eden, paylaşım hissiyle yarattıklarının. kendi gerçekliklerimin ipliklerini örmek için de, aynen dediği üzere. -hayal etmek; tek bir film karesinin neler içerebileceğini- kurgu, boşluk ve imgeler birbirlerinin içine geçiyor gibi. zaman yapısından kopartılmış, anda beliren, oluşan görüntüler. mekanın çözülmesi gibi de. ses ve görüntüyü ilerideki bir kurgu biçiminin daha üstün kilitlerini açmak için kullanmaktan bahseden yönetmenin, devamlı bir…
Favorite films
Recent activity
AllRecent reviews
More-
-
Few of Us 1996
'duymak' ve 'bakmak' üzerine. - sıfır diyaloglu bir film ama duyuyoruz. - uzun uzun bakmak - ve filmin başında uzunca dışarıyı izleyen kadına bakmak. oyuncu, izleyici, yönetmen gözü birbirine karışıyor. - bir 'görüntü'nün kadraja girmeden önce sesinin gelmesi, ekrandan kaybolmasına rağmen sesini duymamız. aynı şekilde gözden kaybolana kadar izliyoruz onu sabit kamerada. adeta eriyor gibi, içine işliyor ekrandaki görüntünün. - hareket nerede? - hayatın kendi hareketi ve hızını soruyorum kendime. - dergide aşınmış fotoğraf görüyoruz. bu çürüme ve aşınmışlık, anlamını…
Translated from by
Popular reviews
More-
As I Was Moving Ahead, Occasionally I Saw Brief Glimpses of Beauty 2000
hayatta ve sinemada neyin 'hiç' olarak, neyin 'aslında pek de önemli değil' şeklinde nitelenmesi gerektiği konusundaki takıntımı farketmiş olmalısınız diyen Jonas Mekas, izlediğimiz filmi bir nevi hiçlik başyapıtı olarak adlandırıyor. "hepimiz şu çok önemli şeylerin peşindeyiz ve burada (filmde) hiçbir şey önemli değil."
tamamı küçük, kişisel, gündelik sahnelerden oluşan, yaşamın kendisinden kopmayan sinema. hiçlikten doğurduğu her şeyle temel ikiliği bir yaptığı açık bir bütün; her gün gerçekleşen anlık sıradan mucizelerinde olduğu gibi.
az, sıradan, belki de tesadüfi olanın yaşamsal coşkusu.
Translated from by -
Dialogue of Shadows 2013
"We admit the role of boredom, vice, even despair. we don't admit pride's role"
Translated from by