ZEKERİYA EL KAZVİNÎ
1202 yılının Ocak ayında Kazvin’de doğdu. Enes bin Malik’in
torunlarındandır. Ensari ve Enesî olarak biliniyordu. Gençlik
döneminde Dımaşk’ta Muhyiddin İbnü’l Arabî ile tanıştı. Musul’da Esîrüddîn el Ebherî’nin talebesi oldu. Geometri alanında
bu hocasını en büyük üstad olarak kabul etti. Bağdat’ta kadılık
yaptı. Vâsıt kadılığı da yaptı. 7 Nisan 1283’te Vâsıt’ta vefat etti.
DOÇ. DR. MEHMET GEDİZLİ
1972 yılında Manisa’da doğdu. Fırat Üniversitesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümünden mezun oldu, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nde Yüksek Lisans yaptı. Sakarya Üniversitesi Türkçe
Eğitimi Bölümünde çalıştı. Kocaeli Üniversitesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümünde Doktorasını tamamladı. 2016-18 yıllarında Makedonya’da Kalkandelen Üniversitesi, Aziz Kiril-Metody Üniversitesi ve Uluslararası Balkan Üniversitesi Türkoloji,
Türkçe Öğretmenliği ve Üsküp Yunus Emre Enstitüsü’nde ders
verdi. 2019 yılında Cezayir II Üniversitesi Türkoloji Bölümünde
görev yaptı. 2021 yılında Manisa Celal Bayar Üniversitesi Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümüne Doçent olarak atanan
yazar, Türkçe Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı olarak görevine
devam etmektedir.
Yazabilmek (2004), Söyleyebilmek (2005), Okuyabilmek (2006),
Saçaklı-zade Muhammed El-Maraşi’nin Risaletü’s-Sürur
ve’l-Ferah Tercümesi (2015), Tek Kelimeyle Üç Dil (2017), Dilinizdeki Kelimelerimiz (2018), İki Söyle Bir Dinle (2018), Türkçede
Benzer Anlamlı Kelimeler (2019), Türkçede Karşıt Benzer Anlamlı Kelimeler (2019), Türkçenin Fiiller Sözlüğü (2019), Türkçede Öbek İsimler Sözlüğü (2019), Türkçenin İsimler Sözlüğü
(2020), Kutadgu Bilig –Herkes Okuyabilsin Diye- (Kapı 2022),
Garibnâme –Herkes Okuyabilsin Diye- (Kapı 2023).
Erdem ile Kerem’in babası ve Aslı’nın eşi olan yazar, çalışmalarını Türkçevren’in imar ve inşası yolunda sürdürmektedir.
Kapı Yayınları 920
Edebiyat 373
Acâibü’l Mahlûkat
Kazvinî
1. Basım: Ocak 2024
ISBN: 978-625-8096-95-8
Sertifika No: 43949
Editör: Çağla Anılmış
Kapak Tasarımı: Elif Çepikkurt
Sayfa Tasarımı: Gökhan Özmen
© 2024; bu kitabın yayın hakları Kapı Yayınları’na aittir.
Kapı Yayınları
Ticarethane Sokak No: 15 Cağaloğlu/İstanbul
Tel: (212) 513 34 20-21 Faks: (212) 512 33 76
e-posta: bilgi@kapiyayinlari.com
www.kapiyayinlari.com
Baskı ve Cilt
Melisa Matbaacılık
Matbaa Sertifika No: 45099
Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa/İstanbul
Tel: (212) 674 97 23 Faks: (212) 674 97 29
Genel Dağıtım
Alfa Basım Yayım Dağıtım San. ve Tic. Ltd. Şti.
Ticarethane Sokak No: 15 Cağaloğlu/İstanbul
Tel: (212) 511 53 03 Faks: (212) 519 33 00
Kapı Yayınları, Alfa Yayın Grubu’nun tescilli markasıdır.
KAZVİNÎ
ACÂİBÜ’L
MAHLÛKAT
Hazırlayan
Mehmet Gedizli
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ ................................................................................... 9
TERCÜMEYE GİRİŞ ......................................................... 13
BİRİNCİ BÖLÜM:
GÖKLERDEKİ ACAYİPLER .............................................. 31
Kutup ............................................................................ 39
Ruhaniler ...................................................................... 42
Kutuplar........................................................................ 43
Felekler ......................................................................... 47
Gökyüzü ........................................................................ 47
Mecusi’nin Sefaleti ...................................................... 50
Güneş ............................................................................ 51
Ay .................................................................................. 57
Yıldızlar ........................................................................ 60
Burçlar .......................................................................... 64
İKİNCİ BÖLÜM:
ATEŞİN ACÂYİPLERİ........................................................ 73
Mecusilik ve Ateşperestler .......................................... 74
Yıldırım, Kuyruklu Yıldızlar, Şimşek
ve Gök Gürültüsü ......................................................... 77
Havayla Rüzgârın Acayiplikleri ve Güzellikleri ....... 79
Havanın Kuvveti .......................................................... 80
Rüzgârlar ...................................................................... 82
Bulutlar ....................................................................... 82
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM:
YERİN ve SUYUN ACAYİPLERİ ....................................... 87
Sular ............................................................................. 87
Denizler ........................................................................ 89
Kaynaklar, Nehirler ve Dereler ................................... 97
Kuyular ....................................................................... 103
Yeryüzü ...................................................................... 105
Enlem Çizgileri .......................................................... 106
Âlemin Yüzölçümü ..................................................... 109
Taşlar ve Cevherler ................................................... 118
İşlenmiş Taşlar .......................................................... 132
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM:
BELDELER, MESCİTLER, KİLİSELER
VE DİĞERLERİ ............................................................... 137
Mescitler ..................................................................... 137
Kiliseler ...................................................................... 145
Kaleler ve Beldeler ..................................................... 147
Şehirler ....................................................................... 161
Cezalandırılan Yerler ................................................. 218
Depremler ................................................................... 223
Toplu Ölümler ve Veba Salgınları ............................. 225
Taş Yağması Ve Yere Batma ....................................... 227
BEŞİNCİ BÖLÜM:
AĞAÇLAR, MEYVELER VE OTLAR ............................... 229
Bilinmeyen Garip Ağaçlar ......................................... 247
ALTINCI BÖLÜM:
YASAKLANAN NAKIŞ VE SURETLER .......................... 251
Nebilerin Suretleri ..................................................... 252
Garip Suretler ............................................................ 257
YEDİNCİ BÖLÜM:
İNSANIN YARATILIŞI .................................................... 261
Çalgı Çalmayı Bilmek veya Bilmemek ...................... 265
İnsanlar: Ahlakları ve Suretleri ................................ 276
Tüm Zamanlarda İnsanoğlu ...................................... 284
Sudanlılar, Hintliler ve Zenciler .............................. 293
Neşnaslar ................................................................... 297
İnsanlar ve Dereceleri ............................................... 299
Kimya .......................................................................... 314
Tıp ve İlaçlar .............................................................. 316
SEKİZİNCİ BÖLÜM:
CİNLER, ŞEYTANLAR ve DEVLER ............................... 341
Melekler ile İnsan Arasında Evlilik Olur Mu? ......... 344
DOKUZUNCU BÖLÜM:
KUŞLAR ........................................................................... 360
Ufuklardaki Tuhaf Kuşlar.......................................... 376
Toplu Uçan Kuşlar ..................................................... 379
ONUNCU BÖLÜM:
KARADAKİ ve DENİZDEKİ HAYVANLAR .................... 386
Deniz Hayvanları ....................................................... 429
Yılanlar, Zehirler ve Ejderhalar ................................ 437
GİRİŞ
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla
Kudretiyle varlıkların acayipliklerini yaratan ve hikmetiyle güzelleştiren Allah’a hamdolsun. Belaların defedilmesi, derecelerin yükseltilmesi ve iyiliğin yayılıp kötülüğün kaldırılması adına çalışmamı tamamlamak için
O’na tevekkül ettim;
Salat, kıyamet gününde büyük şefaat sahibi Hz. Muhammed vesilesiyle peygamberlerin canlarının canı
üzerine olsun.
Allah’ın nimetlerine şükredip peygambere salavat
getirdikten sonra adaletin padişahı, bütün yaratılanların koruyucusu ve dünyanın işleri faslıdır. Ona şükretmek vaciptir. Nimetler onsuz yoktur, belki de nimetlerin aslına ve gelişmesine şükredilmezse onlar ortaya
çıkmaz. Zira bilinir ki nimetin aslı, bütün yaratılanlar
nezdinde âlemin düzenidir. Müminlerin emiri Ali, onun
üç yönü üzerine şöyle buyurmuştur; emniyet, sıhhat ve
yeterlilikte nihayet yoktur. Bu üç nesnenin sebebi olarak
zafer, Allah’ın kulları arasındaki yardımladır. Allah’ım,
kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. Onun yakalamasıyla Rum’un kuralları sarsıldı, vuruşuyla Konstantin’in temelleri yıkıldı.
Allah’ın düşmanlarını kahreden ilk emin kişi ve Allah’ın şehitleri arasında şerefli bir yardımcı olan Osman
oğlu; elinde savaşçıları olan büyük emir Orhan oğlu Murad Han Allah yolunda şehit ve Allah’ın kullarına yardımda mücahittir. Büyük melikin oğlu, şehitlerin kutlu9
su ve gazilerin sultanı Bâyezid Han oğlu, din ve dünyada
hakkın yardımcısı, İslâmın ve Müslümanların hizmetkârı, saygın günlerin güneşi ve halkın efendisi Ebü’l-feth
Hüdavendigar Muhammed’dir. Allah’ın iyiliği onların
üzerini örtsün. Cennet bahçelerinde meskûn eylesin.
Allah padişahımızın adaletinin nurunu yaysın ve hayır
bulutlarını mükemmel bir şekilde açıp yeryüzünün bütün iklimlerinde daim eylesin. Günlerin tamamında yüceliklerini devam ettirsin. [Çünkü o] devletin kurallarını
ebedîlik ve devamlılık esaslarına bağladı.
Dinin temelleri güzel ve anlamlı sözlerle, ilmin temelleri ise sevgi ve şefkatle atılırsa daim olur. Allah, “Âmin!”
diyen kuluna merhamet etsin. Çünkü o acizlerin ve âlemdekilerin sığınağı, düşkünler için emir buyurunca bana da
bu emri yerine getirmek düştü ve bu Acâ’ibü’l-Mahlûkât
kitabını tercüme ettim. Zira bu kitap, düşünceleri doğru
söyleyen itibarlı bir eser, örneklerin eşsiz bir kaynağı,
dünya ve ahiret bilgilerinin bulunduğu hikmet ilimleriyle
doludur. Zira o, Kur’an’ın öncülüğündeki anlamları, sevgili peygamberi, hikmet ve hayat ilmini inceleyen kavramları içerir. Muhakkak ki bu tercümede benim kusurlarım
ortadadır ve o hazrete uygun ifadeler söylenmiştir. Ancak
bu kitabın sonsuza kadar kalması için bu tercüme işiyle
uğraşmaya karar verdik. Sonuçta bu tercümeyle onun güzel hâlleri dünyanın sonuna kadar baki kalsın.
Şiir:
Ey dünya ehli, geçmiş geçmişte kalmıştır.
Bu dua dünyada yaşayan iyiler içindir.
Padişahın duasını ve isteğini terk etmek saygısızlık
olmasaydı, bunun gibi pek çok kitap yazılıp tamamlanamazdı.
10
Şiir:
Misk ve gülle yıkanmış ağzımı seni övmek için
binlerce kez açtığım,
Senin şanını anlatmaya gücüm yetmedi.
De ki, Rabb’imin sözlerini yazmak için denizler mürekkep olsa ve bir o kadar da ilâve etsek, Rabb’imin sözleri tükenmeden önce denizler tükenirdi.
Şiir:
Muhakkak övgümle Hz. Muhammed değer kazanmadı,
Aksine benim övgüm Hz. Muhammed’le değer kazandı.
Eğer insanlar bir eksiklik ve kusur görürse bunu
ayıplayıp kınamak yerine mazur görsünler. Ey Rabb’imiz, unutur ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma.
Şiir:
Kerem sahibi insanlar katında özür makbuldür,
Ancak affedici insanlar yanında lütuf boldur.
Şiir:
Bütün ayıplara hoşgörülü bakmak insana bir taçtır,
Lakin kötülükler gazaplı bakışlara görünür.
11
TERCÜMEYE GİRİŞ
Şu bilinmelidir; Kisra padişahları nazarında sözün fazlası değerli bulunmadı ve bundan sonra kıymetli sözlerden fazlası hiç kullanılmadı. Onların övündüğü şey bilmek idi. Sözün ikiye ayrıldığını bilmek gerekir; bir kısmı
manzum bir kısmı da mensurdur. Manzum söz, sevimli
ve dilde de akıcıdır ama mensur sözün de şerefi vardır; o
da manzum sözde yoktur. Zira Allah’ın kelamı manzum
değil, mensurdur. Allah, hem “...saçılmış inciler...” buyurdu hem de “Şairlere ise; haddi aşan azgınlar uyarlar.”
buyurarak manzumu eleştirdi.
Sözün her bir kısmı iki türlüdür. Birinci tür söz ne
dinlemeye ne de yazmaya, ikinci tür söz ise hem dinlemeye hem de yazmaya yarar. Söyleyenin ağzından çıkıp işitenin kulağına varınca şu gereklidir; söyleyenin diline ve
işitenin rahatlamasına sebep olmalı ve bu hem yazmaya hem de dinlemeye yaramalıdır. Hâl böyle olunca biz
de istedik ki konuları toparlayıp okuyana ve dinleyene
yabancılık çektirmeyelim [ki] bütün dünyayı gezmeden
bütün varlıkların acayipliklerini öğrenip Allah’ın yüceliğini ve büyüklüğünü gönlünde açıkça görsün. Çünkü yaratanın büyüklüğü ve kudreti, yarattıklarından belli olur.
Âlemi gezenlerin istekleri kendilerinin karşısına çıkar.
İskender, acayiplikleri görmek için âlemi gezdi. İsa
peygamber de âlemde gezerdi; o zaman lakabı Kelimetullah ve Ruhullah idi ve Allah’ın izniyle ölüyü diriltirdi; bu onun devrinin acayipliklerindendi ve dünyayı gezdiği için ona Mesih adı verildi. İbrahim peygamber de
13
zamanında büyük bir istekle âlemin acayipliklerini görmeyi diledi. Bir gün bir cenazeye gitti ve “Allah’ım, bunu
nasıl dirilttiğini bana göster.” dedi. Allah, “Sen benim
ölüyü dirilttiğimi bilmez misin?” dedi. “Bilirim, ancak
gözlerimle görmek isterim.” deyince Allah, İbrahim’e, “...
Öyleyse dört kuş tut...” ayetini buyurdu: “Sen dört kuş al,
her birini parça parça et, tüylerini, etlerini ve kemiklerini birbirine karıştır, sonra da bunları dörde bölüp dört
farklı dağın başına bırak ve sana gelmeleri için onları
çağır, o zaman onları nasıl dirilttiğimi görürsün.” dedi.
İbrahim peygamber gidip kaz, horoz, tavus ve karga
aldı. Bunları kesip parçaladı, parçalarını birbirine karıştırdı ve dörde ayırıp her birini bir dağ başına bıraktı.
Kedisi dağların ortasında durdu ve bunları çağırdı. Allah’ın emriyle her birinin etleri ve kemikleri ayrışıp kendilerinin olan parçalarla bütünleşti. Her bir organ kendi
türüne kavuştu. Her birinin yünü diğerine karışmadan
dirildi ve İbrahim peygamberin eline kondu. Sonra Allah
buyurdu ki, “...bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir; hüküm ve hikmet sahibidir.” Yani, ey İbrahim, Allah
güçlüdür, yücedir; mülkünde işleri ilmine uygun bilgedir.
Soru: İbrahim peygamberin bütün hayvanlar arasından başkalarını değil de bu dördünü tercih etmesinin
hikmeti nedir?
Cevap: Kaz, çok yiyicidir; tavus, çok güzeldir; horoz çok
cinsel ilişkide bulunur ve karga da çok hırslıdır. Bunları
bir araya getirmeye engel olacak kötü özellikler, bu dört
kuşta bulunmaktadır; bunları kendinden uzak tutasın.
Bu hikâyeden maksat, İbrahim peygamberin gönlüyle
doğruluğunu kabul ettiğini gözüyle görmek istemesidir.
Bu kıssadan acayiplikler işitip öğren.
Bir kişi Şam’da hacamat yaptırıp biraz kan orada dökülse, batıda tırnağını kesip tırnağı orada kalsa, doğuda
14
saçını kestirip orada bıraksa sonra da Kulzüm Denizi’ne
düşüp boğulsa, bir balık onu yese, başka bir balık da o
balığı yese; o balığın yarısını timsah, diğer yarısını da
canavar yese, bu timsah ve canavarın yediklerinin bir
kısmı kan, bir kısmı et, bir kısmı da kuvvet olup gerisi
dışkı olsa, o dışkı toprağa karışıp çürüse, o topraktan
kerpiç yapıp yola koysalar, İsrafil sura üfleyip “Ey çürümüş kemikler, dağılmış kıllar ve paramparça olmuş
deriler!” dese, hepsi durup ayağa kalkar. Zira Allah, çürümüş nesneleri diriltmeğe muktedirdir. Bizim peygamberimiz, günahkârlara şefaat eder. Muhammed Mustafa
bunları anlatınca kâfirler inkâr ettiler ve Allah da resulünü tasdik etmek için şu ayeti gönderdi: “De ki, onları
ilk defa var eden, diriltecektir. Yani, ey Muhammed, onları yokken var ettiğim gibi o çürümüş gövdeleri dirilttiğimi de söyle. Yani, var olandan diriltmek, olmayandan
var etmekten daha kolaydır.”
Durum bu olunca biz de bu kitabı hazırladık. Âlemde
var olan görülmüş ve duyulmuş acayiplikleri bu kitapta
anlattık. Âlemi baştan başa gezip dünyanın tuhaflıklarını ve acayipliklerini görmek kimsenin elinden gelmez.
Kitabın adına da, okuyanların Allah’ın yarattıklarının
acayipliklerini ve varlıkların tuhaflıklarını görmeleri
için Acayibü’l-Mahlûkat ve Garayibü’l-Mevcudat dedik.
Bu gördükleri acayipliklerle de tefekkür etsinler. Peygamber efendimiz, “Bir saatlik tefekkür, altmış senelik
ibadetten hayırlıdır.” buyurur. Yani, Allah’ın yaptıklarını
düşünmek, altmış yıl ibadet etmekten daha hayırlıdır.
: İskender, dünyanın ülkelerini baştan başa
gezdi ve türlü türlü bilgiler edindi. Keyd denilen Hint
hükümdarı İskender’e tabi olmadığı için ona mektup yazıp “Bana tabi ol, eğer tabi olmazsan başka hükümdarlara yaptığım gibi seni de zorla kendime tabi ederim!”
15