T.C.
ĠSTANBUL ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TARĠH ANABĠLĠM DALI
ESKĠÇAĞ TARĠHĠ BĠLĠM DALI
Yüksek Lisans Tezi
RHODOS PERAĠASI VE RHODOS‟UN KARĠA
ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ
Elif Yasemin GÜRER ÇATAL
2501080758
Tez DanıĢmanı:
Prof. Dr. Mustafa H. SAYAR
Ġstanbul, 2019
ÖZ
RHODOS PERAĠASI VE RHODOS‟UN KARĠA ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ
ELĠF YASEMĠN GÜRER ÇATAL
Bu çalışmanın temel amacı, Helenistik dönemde, Rhodos‟un Karia‟da kontrol
ettiği alanın sınırlarını, doğasını ve yarattığı etkileri tespit etmektir. Helenistik
dönemin önemli güçlerinden biri olan Rhodos, Karia Khersonesosu‟ndan başlayarak
Karia‟nın güney kısımlarını farklı şekillerde hâkimiyeti altına almış; ekonomi ve
güvenlik odaklı çıkarları sebebiyle, bölgenin fiziksel, kültürel ve politik yapısında
önemli değişiklikler yaratmıştır. Çalışmada, Rhodos‟un Karia anakarasındaki
topraklarını ifade eden Rhodos Peraiası‟nın oluşumu, sınırları, fiziksel birimleri,
fonksiyonu, organizasyon ve yönetim yapıları incelenmiştir. Ayrıca, komşuları ve
Karia‟daki diğer politik aktörlerle ilişkilerine bakılarak politik yapı üzerinde yarattığı
etkiler anlaşılmaya çalışılmıştır. Son olarak da Karia‟ya getirdiği kurumlar ve
Tanrılar aracılığıyla, sosyal ve dini hayatta yarattığı değişimler ortaya konulmaya
çalışılmıştır. Tezin hazırlanmasında, modern ve eski çağ kaynakları ile epigrafik
bulgulardan yararlanılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Rhodos, Karia, Rhodos Peraiası, Karia Khersonesosu,
demos, deme, koinon, Loryma, Bozburun, Bybassos, Amos, Khrysaorik Birliği
iii
ABSTRACT
RHODIAN PERAIA AND THE IMPACTS OF RHODES ON KARIA
ELĠF YASEMĠN GÜRER ÇATAL
The main purpose of this study is to reveal the extent, nature and impact of
Rhodian domination in Caria in Helenistic times. Rhodes as one of the most
important powers of Helenistic era, starting from Karian Khersonesos, dominated the
south parts of Caria in different ways and changed the physical, cultural and political
structure of the region for economic and security reasons. The land on the Carian
mainland that belonged to the Rhodes State was called „Rhodian Peraia‟. In this
work, the formation of „Rhodian Peraia‟, its borders, physcial units, functions,
organizational and administrative structures were observed. Also, the impacts that
were created by Rhodes on the political structure of Caria were tried to be
understood by looking at the relations with neighbours and other politic actors in the
region. For last, the changes that Rhodes created in social and religious life of Caria
through the institutions and Gods that she brought to Karia were tried to be revealed.
Modern and ancient sources and epigrafic materials have been used during the
preparation of this thesis.
Keywords: Rhodes, Caria, Rhodian Peraea, Carian Chersonesos, Rhodioi,
Khrysaoreis
iv
ÖNSÖZ
“Rhodos Peraiası ve Rhodos‟un Karia Üzeindeki Etkileri” adlı tez çalışmam
boyunca,
tez
konusunun
seçiminden
son
halinin
verilmesine
kadar,
yönlendirmelerini ve desteğini esirgemeyen değerli hocam ve tez danışmanım Prof.
Dr. Mustafa H. Sayar‟a ve dersler süresince tavsiyeleriyle destek olan Prof. Dr.
Hamdi Şahin‟e teşekkürü borç bilirim. Özellikle çeviriler konusunda verdikleri
desteklerden ötürü değerli arkadaşlarım Eylem Turan ve Gökhan Tunalı‟ya çok
teşekkür ederim. Son olarak, bu tezin yazıldığı yıllar boyunca gösterdikleri destek ve
sonsuz sabır için aileme ve özellikle eşim Çağatay Çatal‟a minnettarım.
Elif Yasemin GÜRER ÇATAL
İstanbul, 2019
v
LEVHALAR LĠSTESĠ
Harita 1
Karia,
Debord - Varinlioğlu, „Les Hautes Terres de Carie‟, Mémoires 4.
Bordeaux: Ausonius, 2001
Harita 2
M.Ö. 188 öncesi ve M.Ö. 167 sonrasında Birleşik ve Tâbi Peraia,
Bean – Fraser, „The Rhodian Peraea and Islands‟. Oxford: Oxford
University Press, 1954
Harita 3
M.Ö. 188 – M.Ö. 167 yılları arasında Rhodos Toprakları
Bean – Fraser, „The Rhodian Peraea and Islands‟. Oxford: Oxford
University Press, 1954
Harita 4
Karia Khersonesosu Haritası,
W. Held, „Loryma ve Karia Chersonesosu‟nun Yerleşim Sistemi‟,
OLBA XII, Mersin, 2005. 85-95
ġekil 1
Karia Koinonu Sistemi,
W. Held, „Loryma ve Karia Chersonesosu‟nun Yerleşim Sistemi‟,
OLBA XII, Mersin, 2005. 85-95
vi
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖZ ............................................................................................................................... iii
ABSTRACT ............................................................................................................... iv
ÖNSÖZ........................................................................................................................ v
LEVHALAR LĠSTESĠ ............................................................................................. vi
KISALTMALAR LĠSTESĠ ...................................................................................... xi
GĠRĠġ .......................................................................................................................... 1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
KARĠA
1.1. Karia‟nın Tarihi Coğrafyası ................................................................................ 7
1.2. Karialılar............................................................................................................ 10
1.3. Karia Tarihi ....................................................................................................... 14
1.3.1. Helenistik Döneme Kadarki Karia Tarihi ve Bölgenin Siyasi
Durumu................................................................................................... 14
1.3.2. Helenistik ve Roma Dönemi Karia Tarihi.............................................. 24
1.4. Karia‟nın Yerleşim ve Politik Yapıları ............................................................. 43
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
RHODOS
2.1. Kuruluşundan Helenistik Dönem‟e Kadar Rhodos Tarihi ................................ 53
2.2. Helenistik Dönem Rhodos‟u ............................................................................. 56
2.3. M.Ö. 188 Apameia Barışı - M.Ö. 167 Pydna Anlaşması Arası: Rhodos‟un
En Parlak Günleri .............................................................................................. 64
2.4. Rhodos‟un Düşüşü ............................................................................................ 65
vii
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
RHODOS ve KARĠA
3.1. Karia ve Rhodos Arasındaki İlişkilerin Tarihçesi ............................................. 72
3.2. Rhodos‟un Karia‟daki Yayılımı ........................................................................ 74
3.2.1. Karia Anakarası‟na İlk Adım ................................................................. 75
3.2.2. Peraia‟nın Genişlemesi ........................................................................... 76
3.2.3. Peraia‟nın Küçülmesi ve Elden Çıkışı ................................................... 77
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
RHODOS PERAĠASI
4.1. Peraia Neresidir? ............................................................................................... 79
4.1.1. Birleşik Peraia ........................................................................................ 82
4.1.1.1. Karia Khersonesosu (Bozburun/Loryma Yarımadası) ............ 83
4.1.1.2. Khersonesos Dışındaki Birleşik Peraia ................................... 92
4.1.2. Tabi (Bağımlı) Peraia ............................................................................. 93
4.1.2.1. Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın Gelişimi......................................... 94
4.1.2.2. Stratonikeia ve Kaunos‟un Ele Geçirilmesi ............................ 99
4.1.2.3. Apameia Antlaşması‟yla Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın
Genişlemesi ........................................................................... 104
4.1.2.4. Pydna‟dan Sonra Tâbi (Bağımlı) Peraia ............................... 105
4.1.3. Peraia‟nın Elden Çıkışı........................................................................ 106
4.2. Peraia‟nın Topoğrafyası ve Yerleşimleri ........................................................ 107
4.2.1. Birleşik Peraia‟nın Topoğrafyası ve Yerleşimleri ................................ 107
4.2.1.1. Karia Khersonesosu‟nun Topoğrafyası ................................. 107
4.2.1.2. Khersonesos Dışındaki Birleşik Peraia Topoğrafyası ........... 115
4.2.2. Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın Topoğrafyası .............................................. 117
4.3. Peraia‟nın Fonksiyonu..................................................................................... 124
4.3.1. Birleşik Peraia‟nın Fonksiyonu ............................................................ 127
4.3.1.1. Güvenlik ................................................................................ 127
4.3.1.2. Ekonomik .............................................................................. 130
viii
4.3.1.3. İnsan Kaynağı........................................................................ 139
4.3.2. Tabi (Bağımlı) Peraia‟nın Fonksiyonu ................................................. 140
4.4. Peraia‟nın Organizasyon Yapısı ve Rhodos‟la İlişkisi .................................... 143
4.4.1. Birleşik Peraia‟nın Organizasyonu ve Rhodos‟la İlişkileri .................. 145
4.4.1.1. Birleşik Peraia Demos‟larının Organizasyonu ve Yerleşim
Yapısı .................................................................................... 147
4.4.1.2. Peraia Demos‟larınin Yönetimi ve Rhodos‟la Olan İlişkileri 151
4.4.2. Tâbi (Bağımlı) Peraia‟daki Organizasyon ve Rhodos‟la İlişki ............ 157
4.4.2.1. Koinon ................................................................................... 158
4.5. Peraia‟nın Yönetim Yapısı ve Memurluklar ................................................... 162
4.5.1. „Stratagos epi to Peran‟ ....................................................................... 164
4.5.2. „Hegemon‟ ............................................................................................ 164
4.5.3. „Epistatai‟ ............................................................................................. 166
4.5.3.1. Birleşik Peraia‟da Epistatai .................................................. 166
4.5.3.2. Tâbi (Bağımlı) Peraia‟da Epistatai ....................................... 167
BEġĠNCĠ BÖLÜM
RHODOS‟UN KARĠA POLĠTĠK YAPISINDAKĠ YERĠ ve ETKĠLERĠ
5.1. Rhodos‟un Peraia Dışındaki Etki Alanı ve İlişki Biçimleri ............................ 170
5.2. Khrysaorik Birliği ve Rhodus‟un Karia Politik Yapısına Etkileri .................. 178
ALTINCI BÖLÜM
RHODOS‟UN KARĠA KÜLTÜREL YAPISINDAKĠ ETKĠLERĠ
6.1. Rhodos‟un Sosyal Hayata Etkisi ..................................................................... 188
6.2. Rhodos‟un Dini Yapıya Etkisi ........................................................................ 191
6.3. Rhodioi (Rhodoslular) ..................................................................................... 199
SONUÇ.................................................................................................................... 207
KAYNAKÇA .......................................................................................................... 221
I. Eski Çağ Kaynakları ............................................................................................. 221
ix
II. Modern Kaynaklar .............................................................................................. 223
EKLER .................................................................................................................... 237
Ek 1: Farklı Bir Tâbi (Bağımlı) Peraia Yorumu ...................................................... 237
Ek 2: Lykia ............................................................................................................... 241
HARĠTALAR ......................................................................................................... 243
x
KISALTMALAR LĠSTESĠ
AJA
: American Journal of Archaeology
ATL
: Atina Vergi Listeleri
BHC
: Bulletin de Correspondance Hellénique
BMC
: British Museum Catalogue
CIG
: Corpus Inscriptionum Graecarum
HTC
: Les Hautes Terres de Carie
I. Priene
: Inschriften von Priene
I. Rhod.Per.
: Die Inschriften der Rhodischen Peraia
I.Iasos
: Die Inschriften von Iasos
I.Labraundos
: Die Inschriften von Labraundos
I.Lindos
: Lindos II, Inscriptions
I.Mylasa
: Die Inschriften von Mylasa
I.Péréé
: Recueil des inscriptions de la Pérée rhodienne
I.Stratonikeia
: Die Inschriften von Stratonikeia
IG
: Inscriptionum Graecarum
JHS
: Journal of Hellenic Studies
KST
: Kazı Sonuçları Toplantısı
Milet I.2
:
Das Rathaus von Milet
Milet, I.3(Delphinion) : Die Inschriften Das Delphinion in Milet, II,
REA
: Revue des Etudes Anciennes
SEG
: Supplementum Epigraphicum
SGDI
: Sammlung der griechischen Dialekt-Inschriften
Syll.
: Sylloge Inscriptionum Graecarum
Tit. Cam.
: Tituli Camirenses
xi
GĠRĠġ
Araştırma konumuz olan, Rhodos‟un Karia‟daki hâkimiyet ve etki alanının
coğrafi sınırını kesin olarak çizmek zor olsa da, en geniş haliyle, bu alanı güneybatı
Karia olarak tanımlamamız mümkündür. Güneyde Loryma Yarımadası ve
Keramikos Körfezi etrafındaki yerleşimler ile doğuda Kaunos ve kuzeyde
Stratonikeia‟yı da içine alarak Mobolla‟ya kadar uzanan, bunlardan ayrı olarak
Fethiye Körfezi‟ndeki Daidala ve Megiste Adası‟sının da dâhil olduğu, anahatlarıyla
bugünün Marmaris ve Muğla illerini kapsayan bölgeyi içeren Rhodos Peraiası ve
geniş periferiği inceleme alanımızı oluşturmaktadır. Zaman açısından ise
araştırmamızın kapsamı, Rhodos‟un synoikismosunu müteakiben, Peraia‟nın Rhodos
Devleti‟ne dâhil edildiği M.Ö. geç V. yüzyıldan, bu toprakların Rhodos‟un elinden
çıktığı ve Rhodos‟un güneybatı Karia‟daki etkinliğini tamamen kaybettiği yaklaşık
M.S. II. yüzyıla kadar süren dönem olacaktır.
Rhodos ve Karia, Ege Denizi‟ne kıyısı olan komşu topraklar olmaları
sebebiyle uzun bir ortak geçmişe sahiptirler. Antik çağdan itibaren ilişki içerisinde
olan bu iki uygarlık, özellikle klasik dönemde Halikarnassos ve Rhodos‟un benzer
şekilde synoikismos yoluyla paralel bir gelişim göstermesiyle Ege denizi ticaretinin
önemli birer merkezi haline gelmişlerdir.
M.Ö. IV. yüzyıl, Ege dünyasının büyük bir değişim geçirdiği bir dönem
olmuştur. Kral Barışı‟nın sağladığı güvenlik ortamında deniz ticaret rotalarının
yeniden çizildiği bu dönemde, Ege‟nin politik ve ekonomik yapısı yeniden
şekillenmiş; Karadeniz ve Doğu Akdeniz pazarları arasındaki deniz yolu bağlantısı
Rhodos-Kos kanalından geçmeye başlamıştır. Bu yeni durum güney batı Ege poleis
dünyasının büyük bir değişim geçirmesine, sebep olmuş, akıntı ve rüzgârların avantaj
getirdiği limanlara sahip Halikarnassos, Rhodos, Kos ve Knidos birdenbire gelişmiş
ve zenginleşmişlerdir.
Büyük İskender‟in Anadolu‟ya girmesine kadarki süreçte bütün Anadolu
gibi Pers hâkimiyeti altında olan Karia, bu dönemde Hekatomnid sülalesi tarafından
1
yönetilmiştir. Özellikle Mausollos döneminde, kendini bir çeşit kral ilan etmiş bu
başkenti
satrabın
Mylasa‟dan
deniz
ticareti
için
uygunluğunu
gördüğü
Halikarnassos‟a taşıması, Leleg kentlerini synoikismos yoluyla birleştirmesi ve tüm
Karia‟yı Helenleştirme projesi dâhilinde büyük bir değişim yaşayan Karia, Ege
dünyasının önemli bir merkezi haline gelmiş; komşu bölgeler ve Rhodos da dâhil
olmak üzere çevre adalarda otoritesini kabul ettirmiştir.
Büyük İskender‟in Pers seferi görkemli bir başarıyla sonuçlandıktan sonra
Karia, sürgünden getirilen eski kraliçe Ada‟nın yönetimine verilmiştir. İskender‟in
ölümünden sonraysa Karia toprakları, onun imparatorluğu paylaşan generalleri
arasındaki güç savaşlarının sahnesi haline gelmiş, sürekli değişen güçlerin kontrolü
altında kalacağı zorlu bir döneme girmiştir. Bu dönemde Karia bölgesi büyük
Helenistik kralların yanı sıra yerel hanedanlar aracılığıyla yönetilmiştir. Karia‟da
süregelen Helenistik kralların bu büyük mücadelesine daha sonra Pergamon Krallığı
ve Rhodos Devleti olmak üzere iki yeni güç daha dâhil olmuştur.
M.Ö. 408‟de üç büyük şehrinin synoikismosla birleşmesinden sonra Ege‟de
önemli bir güç haline gelmeye başlayan Rhodos, Akdeniz‟deki iki önemli ticaret
rotasının kesiştiği noktada yer alan avantajlı konumu ile klasik dönemde yürütmüş
olduğu güçlü denizcilik politikasına paralel olarak kısa sürede Akdeniz‟deki lider
güç odaklarından biri haline gelmiştir. Rhodos, bu süreçte, Ege‟nin hemen karşı
tarafındaki Anadolu anakarasının güneybatı Karia kıyılarıyla ilgilenmeye başlamış
ve
daha
sonra
Rhodos
Peraiası‟nın
kalbini
oluşturacak
olan
Bozburun
Yarımadası‟nda muhtemelen bu dönemden itibaren toprak ve söz sahibi olmuştur.
M.Ö. III. yüzyılda bütün Bozburun Yarımadası Rhodos Devleti‟ne entegre edilmiş,
toprakları Rhodos Devleti‟nin bir parçası, yaşayanları Rhodos vatandaşı olmuştur.
Rhodos, Diadokhlar arasında büyük bir çekişmenin yaşandığı Helenistik dönem
boyunca da Akdeniz‟deki güç dengelerini gözeterek buradaki topraklarını ve
hâkimiyet alanını korumayı ve genişletmeyi başarmıştır. Bu tezin amacı, klasik
dönemden başlayarak Karia‟nın özellikle güneybatı köşesinde süregelen bu Rhodos
varlığının
doğasını,
kronolojisini,
mekanizmalarını
ve
sınırlarını
ortaya
koyabilmektir.
2
Eskiçağ yazarlarının da başvurduğu bir terim olan Rhodos Peraiası‟nın tam
olarak nereyi karşıladığı ve nasıl bir yapısının olduğu açık değildir. Rhodos
Peraiası‟nın sınırları, yapısı, Rhodos‟un Peraia dışındaki hâkimiyet ve etki alanı, bu
etkinin biçimleri ve güneybatı Karia‟nın politik ve sosyal yapısında yarattığı
sonuçları konularında bilimadamları arasında görüş farklılıkları vardır. Bu tezde,
konu hakkındaki tüm veriler ve farklı görüşler ortaya koyulmaya ve bugünkü veriler
ışığında mümkün olduğu kadarıyla bütünlüklü bir resim yaratılmaya çalışılmıştır.
İlk bölümde, tez konumuzun ana bölgesi olan Karia‟ya odaklanılmıştır.
Tezimizin asıl odak noktası güneybatı Karia ve Helenistik dönem ve sonrası
olduğundan; konunun anlaşılabilmesi açısından Karia‟nın tarihi coğrafyası, burada
yaşayan halkların etnikleri ve dilleri ile ilgili sadece genel bir bilgi verilmiştir. Bu
bölümde Ksenophon, Diodoros Siculus, Livius, Plinius ve Strabon gibi eskiçağ
yazarlarından yararlanılarak Karia‟nın sınırlarına ve coğrafî özelliklerine değinilmiş1;
Karialılar‟ın kökeniyle ilgili olarak Herodotos, Pausanias ve Thukydides gibi eskiçağ
yazarlarının görüşlerinden yararlanılmıştır.2
Karia‟daki Rhodos hâkimiyetini, bölgenin tarihine, karakteristik yapısına
ve burada var olan büyük güçler arasındaki ilişkilere değinmeden anlamak mümkün
olmayacağından, özellikle Helenistik döneme odaklanarak Karia tarihi ve Ege
dünyasının siyasi durumu incelenmiştir. Karia‟nın genel tarihi ele alınırken de yine
Herodotos, Thukydides, Diodoros Siculus, Strabon ve aynı zamanda Arrianus ve
Polybios‟tan da faydalanılarak ana hatlar belirlenmiştir.3 Bu bölümde kullanılan
modern kaynakların yazarları arasında David Magie, Simon Hornblower, Stephen
Ruzicka gibi önemli tarihçiler bulunmaktadır4. Yine bu bölümde, Rhodos‟un burada
oluşturduğu sistemi kurmasında çok önemli bir unsur olan Karia‟nın yerleşim yapısı
1
2
3
4
Ksenophon, Hellenica; Diodorus Siculus, Bibliotheca Historica; Strabon, Geographika, Livius,
Ab urbe condita libri; Plinius, Naturalis Historia
Herodotos, Historiai; Thukydides; Pausanias, Periegesis tes Hellados
Arrianus, Anabasis; Polybios, Historiai
D. Magie, Roman Rule In Asia Minor, Princeton, New Jersey, Princeton University Press, 1950,
s.38; S. Hornblower, Mausolus. Oxford: Clarendon Press,1982; Stephen Ruzicka, Politics of a
Persian Dynasty: The Hecatomnids in the Fourth Century B.C., University of Oklahoma
Press, 1992
3
ve politik yapısına da değinilmiş ve özellikle R.T. Marchese, A.H.M. Jones, Numan
Tuna, Ender Varinlioğlu ve M. Çetin Şahin‟in çalışmaları kullanılmıştır5.
İkinci bölümde ise, tezimizin diğer önemli figürü olan Rhodos‟un tarihi,
Akdeniz politikasındaki yeri, yükseliş ve düşüş dönemleri incelenerek, sonraki
bölümde
inceleyeceğimiz
Rhodos‟un
Karia
anakarasına
yayılımına
geçiş
hazırlanmıştır. Bu bölümde de, yukarıda sayılan kaynaklara ek olarak, ağırlıkla R.
Berthold ve M. Roztovtzeff ve Vincent Gabrielsen‟in eserleri kullanılmıştır6.
Üçüncü bölümse, bu iki uygarlığın birlikte incelenmesine ve Rhodos‟un
Karia‟daki yayılımının sebepleri, gelişimi ile sürecin tamamının kronolojik olarak
sunulmasına ayrılmıştır. Bu bölümde, Rhodos bölümünde kullanılan kaynaklara ek
olarak H. Van Gelder‟in eseri, Rhodos‟a ve Peraiası‟na dair yapılan ilk önemli
çalışmalardan olan Geschichte der Alten Rhodier ve Alain Bresson‟ın
makalelerinden faydalanılmıştır7.
Dördüncü bölümde, „Rhodos Peraiası‟ bütün detaylarıyla ele alınmıştır.
Artık gelenekselleşen bir tanımlamaya göre anakaradaki Rhodos toprakları iki
bölüme ayrılmıştı: Birleşik ve Tâbi (Bağımlı) Peraia. Bu bölümde Rhodos
Peraia‟sının fiziki tanımlaması ve Rhodos Devleti‟nin bir birimi olarak varediliş
süreci ile elden çıkma süreci incelenmiş ve Peraia‟nın her iki bölümünün
topoğrafyası ve yerleşimleri ele alınmıştır. Yine aynı bölümde, Peraia‟nın
fonksiyonu, organizasyon yapısı ve yönetim sistemi incelenmiş ve Karia‟nın
Rhodos‟un kontrolü altındaki iç bölgelerinde görülen koina sistemine göz atılmıştır.
5
6
7
R.T. Marchese, The Historical Archaeology of Northern Caria, Oxford, 1989; A.H.M. Jones,
The Cities of the Eastern Roman Provinces, Oxford: Clarendon Press; Numan Tuna, Batı
Anadolu‟da Geç Klasik Dönem KentleĢme Hareketleri, İntenational Symposium on Settlement
and Housing in Anatolia through the Ages. Habitat II, June:1996, Institute of Archaeology in
İstanbul, İstanbul 1999; Varinlioğlu, E. “Karya‟nın Hellenistik Dönem Kentleri”, 12. AST,
Ankara, 1995; Çetin Şahin, „The Political and Religious Structure in the Territory of
Stratonikeia in Caria‟, Ankara, 1976
R. Berthold, „Rhodes in the Hellenistic Age‟, İthaca, London, 1984; M. Rostovtzeff, The Social
& Economic History of the Hellenistic World, Oxford, Clarendon Press, 1953; Gabrielsen, „The
Naval Aristocrasy of Hellenistic Rhodes‟;
H. Van Gelder, Geschichte der Alten Rhodier, 1900; A.Bresson, „Les intérêts rhodiens en
Carie l'époque hellénistique jusqu'en 167 a.C.', in F. Prost ed., L'Orient méditerranéen de la
mort d'Alexandre aux campagnes de Pompée. Cités et royaumes à l'époque hellénistique, Rennes,
2003 (= Pallas 62),
4
Rhodos Peraiası‟nın tanımı ve fiziki sınırları konusunda Strabon, Ps. Skylaks gibi
eski çağ yazarlarından faydalanılmıştır. Bu bölümde kullanılan en önemli modern
kaynak ise, P.M. Fraser ve G.E. Bean tarafından 1954 yılında yayınlanan “The
Rhodian Peraea and Islands”dır.8 Peraia‟da yüzey araştırması sırasında bulunan
yazıtları, Peraia‟ya dair filolojik metinler ile birlikte değerlendiren, antik
yerleşimlerle modern yerleşimlerin eşleştirilmelerine, Peraia‟nın topoğrafyasına,
yönetim yapısına ve Peraia‟daki demosların Rhodos‟la ilişkilerine dönük olan bu
çalışma, tez konusuyla büyük paralellik gösterdiğinden en önemli başvuru
kaynaklarındandır. Bunun dışında en çok başvurulan eserler; Peraia‟da son yıllarda
yapılmış olan ve Blümel, Bresson ve Debord&Varinlioğlu ekibine ait epigrafik
çalışmalar9 ile yüzey araştırmaları sonuçlarının toplandığı Winfried Held, Ahmet
Kaan Şenol, Ersin Doğer, Zeynep Kuban, D.Oğuz-Kırca ve M. Benter‟e ait
çalışmalardır10. Yine bu bölümde Ioannis Papachristodoulou, E.E. Rice ve HansUlrich Wiemer‟ın makalelerinden11 yararlanılmıştır.
Beşinci bölümde, Rhodos‟un güneybatı Karia‟da kontrolü dışındaki
topluluklar, özgür şehirler ve federasyonlarla olan ilişkileri, bazı topluluklar
8
9
10
11
George E. Bean ve Peter M. Fraser, „The Rhodian Peraea and Islands‟. Oxford: Oxford
University Press, 1954.
W. Blümel, Die Inschriften der Rhodischen Peraia, IK 38, Bonn 1991; A.Bresson, „Recueil des
inscriptions de la Pérée rhodienne: (Pérée intégrée)‟ (Centre de Recherches d'Histoire
Ancienne, 105.) Besangon: Université de Besançon, 1991; Debord, Pierre - Varinlioglu,
Ender. „Les Hautes Terres de Carie‟, Mémoires 4. Bordeaux: Ausonius, 2001
W. Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, Die Karer und Die Anderen, Internationales
Kolloquium an der Freien Universität Berlin, Oktober 2005; „Loryma ve Karia
Chersonesosu‟nun YerleĢim Sistemi‟, OLBA XII, Mersin, 2005. 85-95.; Winfried Held - A.
Kaan Şenol, „The Production of Rhodian Wine on the Karian Chersonesos in Hellenistic
Period‟, Antik Çağ‟da Anadolu‟da Zeytinyağı ve Şarap Üretimi, Mersin, 2008; Ersin Doğer –
Ahmet Kaan Şenol, „Rhodos Peraiası‟nda Ġki Yeni Amphora Atölyesi‟, Arkeoloji Dergisi 4,
1997, 59-73; Zeynep Kuban, „Karya, Bozburun Yarımadası, Kıran Gölü Kutsal Alanı Yüzey
AraĢtırmaları Sırasında Tespit Edilen Tarımsal Üniteler‟, Antik Çağ‟da Anadolu‟da
Zeytinyağı ve Şarap Üretimi, Mersin, 2008; E. Deniz Oğuz-Kırca, „Some Thoughts on the
Problem of Demes: The Ancient Bozburun Peninsula‟, Cedrus II (2014), 267-289; Matthias
Benter, “Hydas: Bozburun Yarımadası‟nda Müstahkem Bir YerleĢim Yeri”. Belleten 74/271,
2010
Ioannis Papachristodoulou, „The Rhodian Demes within the Framework of the Function of the
Rhodian State‟. In Hellenistic Rhodes: Politics, Culture, and Society, edited by V. Gabrielsen.
Aarhus: Aarhus University Press, 1999; E.E. Rice, „Relations between Rhodes and the Rhodian
Peraia‟, in Hellenistic Rhodes: Politics, Culture and Society, edited by V. Gabrielsen. Aarhus:
Aarhus University Press, 1999; Hans-Ulrich Wiemer, „Structure and development of the
Rhodian Peraia: Evidence and Models‟, Hellenistic Karia, edt. by R. Van Bremen & J.M.
Carbon, Bordeaux, Ausonius, 201
5
arasındaki arabuluculuk ve koruma işlevleri incelenmiştir. Ayrıca Rhodos
hâkimiyetinin Karia‟nın politik yapısı üzerindeki etkileri ve yarattığı değişimler
anlaşılmaya çalışılmıştır. Bu bölümde özellikle yararlanılan çalışmalar; Gary Reger
ve Vincent Gabrielsen‟ın konuyla ilgili makaleleri olmuştur12.
Altıncı bölüm, Peraia‟nın sosyal, dini ve kültürel hayatından izlerin arandığı
ve Rhodos‟un bu bölgede yarattığı etkinin anlaşılmaya çalışıldığı bölümdür. Ayrıca
bu bölümde, yazıtlarda sıklıkla karşımıza çıkan Rhodioi kelimesi hakkındaki farklı
görüşler ortaya konmuştur. Bunun için de bahsedilen diğer tüm eserlerin yanında
Riet van Bremen‟in önemli makalesi “Networks of Rhodians in Karia”dan
yararlanılmıştır.13
12
13
Gary Reger, „The Relations between Rhodes and Caria from 246 to 167 BC‟, Hellenistic Rhodes:
Politics, Culture, and Society, edited by V. Gabrielsen. Aarhus: Aarhus University Press, 1999;
Vincent Gabrielsen, The Rhodian Peraea in the Third and second Centuries B.C.‟ Classica et
Mediaevalia, 51, 2000. 129-184.
Riet van Bremen, , „Networks of Rhodians in Karia‟. Mediterranean Historical ReviewVol. 22,
No. 1, June 2007, pp. 113–132
6
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
KARĠA
1.1. Karia‟nın Tarihi Coğrafyası
Karia, güneybatı Anadolu‟da, kuzeyde Menderes Nehri‟nden başlayıp
güneyde Dalaman Nehri, Cevizli ve Karanlık Dağları‟na kadar uzanan, günümüzde
Muğla ve Aydın illerini kapsayan bölgeye antik dönemde verilen isimdir. Karia
Bölgesi, Küçük Asya‟nın güneybatı ucunda, Ege Denizi ve Akdeniz‟in buluştuğu
noktada önemli bir lokasyonda; Anadolu, adalar ve Kıta Yunanistanı gibi Doğu ve
Batı kültürlerinin kesiştiği noktada olması itibariyle eski Bronz Çağı‟ndan başlamak
üzere farklı kültürlerin karşılaştığı ve geliştiği bir bölge olmuştur.
Antik çağda Karia, kuzeyde Lydia ve İonia, doğuda Phrygia ve Pisidia,
güneyde Lykia bölgeleriyle komşuydu. Kuzeyde Lydia ile arasındaki doğal sınır
Maiandros (Menderes) Nehri‟ydi.1 Doğuda ise Phrygia ve Karia‟nın sınırında Tabai
bulunurdu.2 Güneyde Salbakos Dağı, kuzey-güney yönünde İndos‟u besleyen
ırmaklar boyunca yaklaşık 50 km. boyunca uzanarak Telmesos Körfezi ile KariaLykia sınırını oluştururdu.3 Karialılar‟ın yaşadığı bölge olması itibariyle, Karia‟nın
sınırlarına dair antik kaynaklarda tam bir netlik yoktur. Örneğin, Menderes Nehri‟nin
hemen kuzeyinde yer alan ve yarı Grek yarı Karialı nüfusa sahip bir şehir olan
Tralleis‟in Karia şehirleri arasında yer alıp almaması konusunda farklı görüşler
vardır.4
Merkezi platodan doğuya doğru çıkıntı yapan engebeli bir bölge olan Karia,
özellikle iç kısımlarda oldukça dağlık olup körfezlerle yüklüdür. Güney Anadolu‟yu
boydan boya kateden Toros Dağları silsilesinin bağlantısı olan dağ sıraları, burada
Ege denizine dik olarak uzanır. Toros zincirinin bir parçası olan Tmolos (Bozdağ)
1
2
3
4
Strabon, Geographika, xii.8.15.
Strabon, a.g.e., xii.7. 2
Livius, Ab urbe condita libri, xxxvii.16
Strabon a.g.e., xiv.2.29; Ksenophon, Hellenika, iii.2.19; Diodorus Siculus, Bibliotheca Historica,
xiv.36.2.
7
Dağı, Phrygia sınırını çizen Salbakos (Babadağ) Dağı, Lydia sınırını oluşturan
Messogis (Aydın Dağları) Dağları ve Bafa Gölü‟ne inen Latmos (Beşparmak
Dağları) ile Grion Dağı (Kazıklıdağ) bölgenin en önemli dağlarıdır.5
Bu dağların arasında yer alan alüvyonlu vadiler ile yüksek platolar bölgenin
verimli olmasının en büyük etkenidir. Bu verimli ovalar içinde Maiandros
(Menderes), Marsyas (Çine) ve Mylasa (Milas) Ovaları‟nı sayabiliriz. Marsyas
Çayı‟nın oluşturduğu düzlük “İdrias Ülkesi” olarak adlandırılmıştır.6 Maiandros‟un
güney kolları Harpasos ve Marsyas kuzey Karia‟ı beslerken, güneyde İndos
(Dalaman Çayı) Irmağı, bölgenin dağlarını yarıp geçtikten sonra ulaştığı geniş bir
ova içinden Akdeniz‟e ulaşır. Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu ırmağın yukarı
yatağının içinden geçtiği derin ve dar vadiler Karia ve Lykia arasında doğal bir sınır
oluştururlar.7
Karia kıyıları Ege kıyılarının diğer yerlerinden çok daha girintili çıkıntılıdır.
Denize uzanan yarımadalar ve kara içlerine sokulan koylar pek çok doğal liman
oluşturmuştur. Özellikle bölgenin batısında kalan kıyılar; yarımadalar, körfezler, irili
ufaklı koylar ve buna bağlı adalarla kaplı olup, Knidos (Datça), Keramikos (Gökova)
ve Mandalya Körfezi (Güllük) en önemli körfezlerdir. Keramikos Körfezi pek çok
küçük koylar tarafından kesilmiş olarak, Ege Denizi‟ne doğru uzanan Halikarnassos
ve Knidos dağlık yarımadaları arasında yer alır. Bir başka uzun ve girintili çıkıntılı
burun olan Loryma (Bozburun) Yarımadası, Knidos Yarımadası‟nın güney
tarafından, Marmaris Boğazı‟nın yaklaşık 16 km. uzağındaki Rhodos Adası‟na doğru
uzanır.8
Karia Bölgesi‟nin en büyük nehri Maiandros (Büyük Menderes), iç batı
Anadolu‟dan doğup batıya doğru akar; Denizli, Nazilli, Aydın ve Söke‟yi aşarak
güneybatıya döner ve Miletos harabelerine yakın bir yerden Ege Denizi‟ne ulaşır.
Menderes nehrinin kıvrılarak aktığı verimli ovada dağ sıraları arasında yer alan üç
5
6
7
8
Strabon, a.g.e., xiv.1.8; xiii.4.12; Plinius, Naturalis Historia, v.31.112.
Herodotos, Historiai, v.118
David Magie, Roman Rule In Asia Minor, Princeton, New Jersey, Princeton University Press,
1950, s.38; Herodotos, a.g.e., v.119.
Magie, a.e.
8
nehir; Morsynos (Vandalas Çayı), Harpassos (Akçay) ve Marsyas Çayı (Çine) bu
nehrin kollarıdır ve alüvyonlarıyla Söke Ovası‟nı doldurarak Latmos Körfezi‟nin
önünü tıkamış ve Bafa Gölü‟nü oluşturmuştur.
Bölge genelde ılıman iklim kuşağındaysa da, kıyı kesimlerde hakim olan
Akdeniz iklimi, yüksek dağların bulunduğu iç kesimlere gidildikçe yerini kara
iklimine bırakır. Bitki örtüsü de iklime uygun şekilde, kıyı şeridinde genel olarak
makilik iken, içerilerde bozkırlara rastlanabilir.
Antik dönemde zenginliği ile bilinen İonia‟ya kıyasla Karia bölgesi daha
fakirdi. Kıyı kentleri deniz ticareti yolu ile kısmen zenginleşmiş olsa da özellikle iç
bölgelerde az sayıdaki verimli ovaların dışında çorak bir araziye sahipti. Karia
dağları ile deniz arasındaki ekilebilir arazi, genel olarak insanların yetinmesi için
gerekli olandan fazlasını karşılayamamıştır. Bununla birlikte Hellen kentlerinin işgal
ettiği sahil şeridinde, özellikle de Kybersos (Sarıçay) ve kollarının geniş havzası ile
güneyde Kaunos‟un gerisinde bulunan gölü çevreleyen düz arazide toprak oldukça
verimliydi.9 İklim çok çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirilmesi için uygun olup; Karia
bölgesinde tahıl, pirinç, nar, incir gibi meyveler, zeytin ve zeytinyağı, üzüm ve
üzümden elde edilen şarap ve bal üretilen önemli ürünlerdendi. Atina‟da daha M.Ö.
IV. yüzyıl kadar erken bir tarihte tanınmış olduğu anlaşılan Karia zeytinyağı 10
bölgenin başlıca ihraç maddesiydi. Antik dönemde şeker bilinmediği için bal ana
tüketim maddelerinden birisiydi ve Karia balı Theangela‟dan Mısır‟a ihraç
ediliyordu.11 Knidos ise tıbbi niteliklerinden dolayı beğenilen, Hellas ve Mısır
yanında İtalya‟ya da gönderilen şarabı ile ünlüydü.12 Kaunos incirleri İtalya ve
Mısır‟a satılmaktaydı.13
Karia‟nın hem doğal hem de endüstri ürünlerinin daha kısıtlı olduğu iç
kesimlerinin en büyük zenginliği, dağlarını kaplayan büyük köknar ormanları
olmuştur. Her ne kadar bu ormanların bulunduğu arazinin karakteri, kerestenin
9
10
11
12
13
Magie, a.g.e., s.50.
Magie, a.e.
Magie, a.g.e, s.51.
Strabon, a.g.e., xiv.637; Plinius, a.g.e., xiv.75; Magie, a.g.e., s.51
Hornblower, Mausolos, Oxford: Clarendon Press, 1982., s.4; Magie, a.g.e., s.50
9
taşınmasını zor ve yorucu bir uğraş yapmışsa da, Karia bölgesinde ağaç kesimi, odun
ticareti ve gemi yapımı da önemli gelir kaynaklarındandı. Kaliteli mermer ocakları
bulunan14 Karia bölgesinde mermer, erken dönemlerden itibaren ihraç edilen bir
diğer önemli kaynaktı.15
1.2. Karialılar
Karia Bölgesi, adını kökenleri henüz tam olarak saptanamayan Karlar‟dan
almıştır. M.Ö. II. bin yılın ikinci yarısına ait Hitit ve Mısır metinlerinde Kark(a)issa
ya da Karakişa; M.Ö. I. bin yılın Pers kayıtlarında ise Karka olarak geçen bölgelerin
de Karia olduğu düşünülmektedir.16
Karia bölgesinin yerel halkları ve bunların adalardan mı yoksa anakaradan
mı olduklarıyla ilgili olarak antik kaynaklarda farklı bilgiler yer almaktadır. İlk
olarak Homeros, “İlyada” adlı eserinde “Yunanca‟dan gayrı kaba bir dil konuşanlar”
diye tanımladığı Karialılar‟ı, Miletos‟ta, Maiandros (Büyük Menderes) Nehri
kıyılarında ve yüksek doruklu Mykale (Samsun) Dağı eteklerinde yaşayan ve Troia
Savaşı‟nda, Lelegler‟le birlikte Priamos‟un yanında savaşan kavim olarak tanıtır.17
Karialı olan ve büyük olasılıkla Helen değil Kar soyundan gelen Herodotos
ise adalarda yaşayan Karlar‟ın önceleri Leleg adı altında Ege Adaları‟nda
oturduklarını, M.Ö. 1000 yılı civarında Dorlar tarafından sürüldüklerini ve anakaraya
göç
ettiklerini
bildirmektedir.18
Ancak
Herodotos,
sözlerinin
devamında,
Karialılar‟ın bunu kabul etmeyip anakaralı yani Anadolulu olmakla övündüklerini,
Lydia ve Mysia halklarını da kardeş halk saydıklarını aktarmaktadır.19
14
15
16
17
18
19
Plinius, a.g.e., xxxvi.62
Magie, a.g.e., s.52.
Veli Sevin, Anadolu‟nun Tarihi Coğrafyası 1, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 2001, s.105
Homeros, Ilias, ii.867- 869
Herodotos, a.g.e., i.171.5.
O‟na göre, Lydialılar‟ın atası Lydos ile Mysialılar‟ın atası Myros, Karialılar‟ın atası Kar‟ın
kardeşiydi ve babalarının adı Manes‟ti. Bu nedenle Karialılar, Mylasa‟daki kutsal Zeus Karios
(Karialı Zeus) Tapınağı‟na yalnızca Lydia ve Mysialılar‟ı kabul ederlerdi. Herodotos, a.g.e.,
i.171.3-4
10
Thukydides de Herodotos gibi Karlar‟ın bir zamanlar adalarda yaşadığı
kanısındadır. Karialılar‟ı adalı bir kavim olarak tanımlayıp onların adalarda korsanlık
yapan ve anakaraya Minos tarafından gönderilen bir kavim olduğunu, Peleponnesos
Savaşları sırasında Delos Adası‟nda açılan eski mezarların çoğunun Karia tipi savaş
aletleri içerdiğini, bu açıdan Karlar‟ın eskiden burada yaşamış olabileceklerini
bildirir.20 Pausanias da benzer şekilde Karialılar‟ın adalardan geldiklerini ifade
etmektedir.21 Kendileri her ne kadar anakaranın yerlileri olduklarını vurgulamışlarsa
da birçok yerde karşımıza çıkan çifte balta simgesi Karlar‟ın bir şekilde Girit kültürü
ile ilişkilendirilebileceğine işaret eder.22
Karia‟da yaşayan ikinci bir halk da Leleglerdir. Antik kaynaklarda
Lelegler‟in Karialılar‟la aynı soydan geldikleri ya da farklı bir halk olduklarına dair
farklı bilgiler vardır. Homeros, Karialılar ile Lelegler‟i birbirinden ayrı kavimler
olarak görür ve Lelegler‟in Troia Savaşı sırasında, Troia‟nın güneybatısındaki
Satnioeis (Tuzla) Çayı yakınlarında yaşayan farklı bir kavim olduğunu belirtir.23
Strabon da Homeros‟un görüşünü tekrarlar ve Lelegler‟in Aineias‟a bağlı
Troialılar‟la Kilikyalılar arasındaki bölgede yaşadıklarını, Altes adında bir kralları ve
Pedasos isminde bir kentleri olduğundan bahseder. Fakat bu bölge Akhilleus
tarafından istila edilince, Troia Savaşı‟ndan sonra güneye göç etmiş ve Halikarnassos
çevresinde yaşamışlardır. Strabon‟a göre Karialılar‟la beraber sefere çıktıktan sonra
Hellas‟a dağılıp karışmışlar ve böylelikle tüm soy ortadan kaybolmuştur. 24 Fakat
eserinin bir yerinde Strabon kendisiyle çelişerek Karialılar‟ın ve Lelegler‟in aynı
halk olduğunu bildirmektedir.25 Bu kısımda anlattıklarına göre Karialılar Minos
egemenliğine tâbi idiler ve bunlara o zamanlar Lelegler deniyordu. Adalarda
yaşıyorlardı, sonradan karaya göç ettiklerinde kıyı ve iç kesimlerin çoğunu ilk
sahiplerinden alarak ele geçirdiler.
20
21
22
23
24
25
Thukydides, a.g.e., i.4., i.8
Pausanias, Periegesis tes Hellados, vii.2.5
Sevin, a.g.e., s.105
Homeros, a.g.e., x.428- 430
Strabon, a.g.e., xiii, 1, 58-59
Strabon, a.g.e., xiv.2.27. Muhtemelen burada Herodotos‟un görüşünü aktarmıştır.
11
Buna karşılık Thukydides, Lelegler‟i Karia kavminin bir kolu olarak kabul
eder ve Yunanlı coğrafyacı Pausanias da bunu onaylar.26 Yukarıda değindiğimiz gibi,
Herodotos da Karialılar‟ın adalarda yaşarken Lelegler olarak bilindiklerini
söylemiştir.27
Eski çağ yazarlarının, hem Karlar hem de Lelegler ile ilgili fazlasıyla bilgi
vermeleri ve her iki halka da çok eski dönemlerden itibaren Anadolu‟daki Karia
Bölgesi sınırlarının dışında başka coğrafi bölgelerde de rastlanması dikkat çekicidir.
Şu halde bölgeye ismini veren Karlar‟ın ve diğer bir halk olan Lelegler‟in kökenleri
hakkında henüz kesin bir sonuca varılamamaktadır. Ancak eski çağ yazarlarının
verdikleri bilgilerden yola çıkılarak; Yunan kolonizasyonundan önce Karlar ve
Lelegler‟in, Ege Bölgesi‟nin çeşitli yerlerinde (Anadolu‟nun batı kıyısı, Ege Adaları
ve Yunanistan) yaşamış oldukları sonucu çıkmaktadır.28
Karialılar‟ın savaşçı bir kavim olduğu ve paralı askerlik yaptığı 29, korsanlık
için denize çıktıkları30 bilinmektedir. Sadece Minos Krallığı, Yunanistan, Fenike ve
Mısır‟da değil; Pers donanmasında da İmparator Kyros döneminde paralı asker
olarak çalışmışlardır. Herodotos, Karialılar‟ın kalkana ilk defa kulp, miğfere sorguç
ve püskül takan, kalkanı süsleyip boyamayı bu dünyaya miras bırakan bir kavim
olduğunu yazar.31 Strabon‟un eserinde, antik yazarlardan Alkaios‟un “Karia
sorguçlarını titreterek” ve Anakreon‟un “Gel, kendi kolunu Karialılar‟ın eseri olan
kalkan kulpuna sok” dedikleri kaydedilmiştir.32
M.Ö. VII. yüzyılda Mısır ordusunda paralı asker olarak görev alan
Karialılar, üstün yetenekleri sayesinde Mısır krallarının en değerli askerleri olurlar.33
Öyle ki Firavun I. Psametikos Karlar‟ı Nil Deltası‟na yerleştirip kendilerine toprak
verir. Mısır‟da önce korsan, sonra paralı asker, daha sonra da yerleşik halkın bir
26
27
28
29
30
31
32
33
Pausanias, a.g.e., vii.2.8
Herodotos, a.g.e., i.171
Mete Aksan, Karia Bölgesi Üzerine Arkeolojik Bir Değerlendirme, TAY 7.Cilt, Ege Yayınları,
2007.
Herodotos, a.g.e., iii.11
Herodotos, a.g.e, ii.152
Herodotos, a.g.e, i.171.
Strabon, a.g.e, xiv.2.27
Herodotos, a.g.e, ii.163.
12
parçası haline gelir ve zamanla asimile olurlar.34 Tezimiz açısından önemli bir nokta,
bu dönemde Mısır‟a, Karialılar ve İyonyalılar‟la birlikte Rhodoslular‟ın da gittiğini
gösteren kaynaklar olmasıdır. Var olan belgelerden, bu dönemde Rhodoslular‟la
Karialılar‟ın askeri işbirliği içinde oldukları anlaşılmaktadır.35
Denizci bir kavim olmaları ile ilgili olarak Herodotos, Halikarnassos tiranı
Lygdamis‟in kızı Artemisia‟nın yarı Halikarnassoslu yarı Giritli olduğunu ve
Kserkses‟in Yunanistan‟ı istilası sırasında, Pers donanmasında Karia birliklerinin
başında yer aldığını belirtmektedir. Artemisia; Halikarnassos, Kos, Nisyros ve
Kalydnoslular‟ın başına geçmiş ve erkek gibi savaştığı için Kserkses‟in övgüsünü
kazanmıştır.36
Karialılar‟ın, Lydia ve Lykia dilleri ile yakınlık gösteren, Hint- Avrupa
ailesine ait bir alfabesi ve dili olduğu bilinmektedir.37 M.Ö. VII – M.Ö. IV. yüzyıla
tarihlenen, Karia, Lydia, Atina ve Mısır‟da bulunmuş ikiyüzün üzerinde yazıtla
belgelenen bu dilin, alfabe olarak Grek alfabesi ile benzerliği vardır. Alfabesi deşifre
edilmiş olsa da Karca tam olarak çözümlenememiştir. Karca bir dil olarak varolduğu
sürece, Karia kimliğinin kesin bir özelliğini oluşturmuşur.38 Karca, şüphesiz,
elimizdeki yazılı kaynakların ispat ettiğinden daha uzun bir zaman aralığında ve daha
geniş bir alanda konuşulmuştu. Bölgedeki araştırmalarda ele geçen Roma dönemi
Latince kitabelerde görülen Karia isimleri de Karialılar‟ın etnik kökenlerinin uzun
süre devam ettiğini göstermektedir.39 Thyssos, Koldoba ve Silbou gibi Karia isimleri
Helenistik ve hatta Roma dönemlerinde Mylasa, Stratonikeia ve pek çok diğer Karia
şehirlerinde kullanılmış, pek çok örnekte insanların yerli ve Grek olmak üzere iki
isim taşıdığı görülmüştür.
34
35
36
37
38
39
Herodotos, a.g.e, ii.154; Murat Aydaş, Karya ile Rodos Devleti Arasındaki ĠliĢkiler, Arkeoloji
ve Sanat Yayınları, 2010, s.15-19
Aydaş, a.e, s. 20
Herodotos, sefer sırasında bütün donanmada Sidonlu denizcilerden sonra en ünlü gemilerin
Artemisia‟ya ait olduğunu ifade etmektedir.Herodotos, a.g.e, vii.99
I. J. Adiego, The Carian Language, Brill Leiden, Boston. 2007, s.4.
I.J. Adiego, Carian Ġdentity and Caria Language, 4th Century Karia; Defining a Karian Identity
Under the Hekatomnids, Varia Anatolica XXVIII,2013, s.16
A. Laumonier, Les Cultes Indigènes en Carie. Paris, 1958, s.53-65
13
1.3. Karia Tarihi
1.3.1. Helenistik Döneme Kadarki Karia Tarihi ve Bölgenin
Siyasi Durumu
Myken
uygarlığının
yıkılışını
izleyen
dönemde
Dorlar‟ın
güney
Yunanistan‟ı istila etmesinden sonra Yunanlılar anayurtlarını terk edip Ege
Denizi‟nin karşı kıyılarına göç etmeye başlamışlardı. İlk göçmenler olan Aioller‟i
İonlar takip etmişler ve Maiandros Nehri‟ne doğru yayılmışlardır. Karialılar‟ın
Yunan kolonizasyonundan önce Anadolu‟nun güney batı köşesinde, sahil ve iç
kesimlerde varlıklarını sürdürmekte olduklarını biliyoruz. İonlar Miletos‟a ayak
bastıklarında Karialıar ve Giritliler‟den oluşan bir toplulukla karşılaştılar.
Herodotos‟un anlatımına göre yanlarında hiç kadın getirmemişler ve geldikleri
kentteki erkekleri öldürerek Karialı kadınlarla evlenmişlerdi.40
Daha sonra M.Ö. 900 yıllarında Karia kıyıları Dorlar‟ın göçlerine sahne
olmaya başlamıştır.41 Dorlar, Girit‟i işgal ettikten sonra Rhodos ve Kos adalarına ve
bu adaların karşısındaki Knidos ve Halikarnassos yarımadalarına yani Karia
kıyılarına yerleşmişlerdir.42 Dorlar siyasi durumlarını güçlendirebilmek için Dor
Heksapolisi (Altıkenti) adı verilen bir birlik oluşturmuşlardır.43 Birliğe Kos, Rhodos
Adası‟ndaki üç kent (Lindos, İalysos ve Kamiros), anakaradan da Knidos ile
Halikarnassos katılırken; aralarında İasos‟un da bulunduğu diğer Dor kentleri birliğe
alınmamıştır.44
Karia‟daki Yunan kolonileşmesi kıyıdan öteye pek gidememiş, bir köyler
ülkesi olan Karia, iç kesimlerde bu özeliğini korumuştur. Karia bölgesinin M.Ö. VII.
yüzyıl öncesindeki durumu hakkında yeterli bilgiye sahip olmasak da, bu dönemde
40
41
42
43
44
Herodotos, a.g.e., I.146
Sevin, a.g.e., s.106
Strabon, a.g.e, xiv.2.6
Herodotos, a.g.e, i.144.1
Üyeler belirli aralıklarla Knidos topraklarında Triopionlu Apollon onuruna düzenlenen Dorieia
şenliklerinde bir araya geliyorlardı. Fakat kısa bir süre sonra, Halikarnassoslu Agasycles‟in
Olympik oyunlarda kazandığı üç ayaklı kazanı, adet olduğu üzere Knidos‟taki Apollon
Tapınağı‟na bırakmak yerine kendi şehri Halikarnassos‟a götürmesi sebebiyle Halikarnassos
birlikten çıkarıldı. Herodotos, a.g.e, i.144.3.
14
bazı yerel Karia krallıklarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu dönemde Karia‟da
Mylasa, Alabanda, Alinda ve Keramos gibi kent adını alabilecek az sayıda yerleşim
ile bazı yerel federasyonlar45 vardı.
Lydia Krallığı M.Ö. VI. yüzyıl sıralarında Anadolu‟daki bütün İon, Aiol ve
Karia kentlerini ele geçirmişti.
46
Ancak bu dönemde Karialılar‟ın, kendi akrabaları
olarak gördükleri ve Mysialılar‟la birlikte Mylasa‟daki Zeus Karios Tapınağı‟na
girmelerine izin verdikleri Lydialılar‟ın hâkimiyeti altında bir çeşit bağımsızlık
yaşadığını söyleyebiliriz.
M.Ö. 546 yılında Lydia Kralı Kroisos‟un Persler‟e yenilmesiyle Lydia
Krallığı son bulmuş ve böylece Persler Ege Denizi‟ne kadar olan bütün bölgeyi
hâkimiyetleri altına almışlardır.47 Herodotos, Pers komutanı Harpagos‟a Karia‟da
sadece Pedasalılar‟ın direniş gösterdiğini yazar.48 Pers yönetimi sırasında Karia‟nın
durumu hakkında yeterli bilgiye sahip olamasak da yaklaşık bir nesil sonra M.Ö. V.
yüzyılın başlarında, Persler‟e karşı başlayan İonya İsyanı‟na katıldıklarını
bilmekteyiz.49 Pers komutanı Daurises Karialılar‟ın da İonialılar‟a uyup Perslere
karşı ayaklanmış olduklarını haber aldığında Karialılar üzerine yürümüştür.
Bu dönemde Karialılar, köylerin birleşmesinden oluşan koinonların bir
araya gelmesiyle oluşmuş, “Koinon ton Karion” denilen bir ulusal federasyon
kurmuştu. Bu Karia Birliği, Pers tehdidi sırasında ortak politikayı saptamak için
Marsyas Irmağı yakınlarındaki “Leukai Stelai” (Beyaz Sütunlar) denilen yerde
toplanmış ve savaşa devam etme kararı almıştır.50 Persler‟le çarpışarak büyük
kayıplar veren Karialılar, Labraunda‟ya çekilmişlerdir. Daha sonra Miletoslular ve
müttefiklerinin Karialılar‟a katılmasıyla Persler‟e karşı yeni bir savaş başlatılmıştır.
Kayıpları bir hayli çok olan bu savaşın ardından son kez toplanan Karialılar, Pedasa
45
46
47
48
49
50
Bu federasyonlar, aynı etnik kökene dayanan büyükçe bir köy ve çevresindeki küçük yerleşim
birimlerinin dini ve ekonomik nedenlerle birleşmesiyle oluşmuş birliklerdi. Bean, G.E.
„Eskiçağda Menderes‟in Ötesi‟, çev. Pınar Kurtoğlu, Arion Yayınevi, İstanbul, 2000, s.24-25
Herodotos, a.g.e., i.26-7
Herodotos, a.g.e., i.174
Herodotos, a.g.e., i.175
Hornblower, a.g.e., s.2. Hem Hellen hem de Pers dünyasından etkilenen Karialılar, başlangıçta
kararsız kalmışlarsa da, İonialılar‟ın M.Ö. 498‟de Sardis‟e saldırıp yakmasından sonra isyana
katılmışlardır.
Herodotos, a.g.e, v.118; Bean, a.g.e., s.25-26
15
yolunda Pers ordusunu yenilgiye uğratmışlardır.51 Fakat bu zafer hiçbir sonuç
getirmemiş; İonia Ayaklanması, M.Ö. 494 yılındaki Lade Deniz Savaşı‟nda İon
donanmasının yenilmesi ve Miletos‟un teslim olmasıyla son bulmuştur.52 Sonuçta
bütün diğer Anadolu şehirleri gibi Karialılar da Pers hâkimiyetine girmişlerdir.
İonia
Ayaklanması‟ndan
sonra
Persler,
Yunan
kent
devletlerinin,
imparatorluklarının istikrarı için bir tehdit oluşturduğundan, hâkimiyet altına
alınması gerektiğine karar vermişler; bunun üzerine düzenlenen ilk Yunanistan
seferinde Pers Kralı Dareios, M.Ö 490‟da, Marathon‟da Atina ordusu karşısında
büyük bir yenilgi almıştır.53 Dareios‟un ölümünden sonra yerine geçen Kserkses de
babası gibi, Yunanistan üzerine yürümeye karar vermiştir.54 M.Ö. 480 yılında
başlayan Pers savaşlarında Karialılar‟ın da, imparatorluğun kontrolü altındaki diğer
yerler gibi, Kserkses‟in Hellas seferine katıldıkları görülmektedir. Bu dönemde
Karia‟da Halikarnassoslu bir hanedandan olan Lygademes hüküm sürmekteydi.55
Herodotos yalnızca kıyıdaki Karia kentlerinin 60 gemi verdiklerini ve silah olarak
kılıç ve hançer taşıdıklarını yazar.56 Gemi gönderen Karia kent devletçiklerinin
tyranları, getirdikleri gemileri yöneten birer yardımcı komutan durumundaydılar.57
Donanmadaki komutanlardan birisi de Lygademes‟in kızı olan Halikarnassoslu
Artemisia idi. Halikarnassos, Kos, Nisyros ve Kalydnoslular‟ın başına geçen
Artemisia hiçbir kayıp vermeden Yunan donanmasını yarmayı başarmıştır.58 Bu
dönemde Kos, Nisyros ve Kalymnos gibi adaları da içine olan bölgenin
Halikarnassos idaresi altında olduğu anlaşılmaktadır.59 Artemisia Salamis Deniz
Savaşı‟nda Hellenler‟e karşı başarılı bir şekilde savaşmışsa da, Salamis ve Plataia‟da
bozguna uğrayan Kserkses‟in Yunanistan seferi başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu
seferden sonra Karia üzerindeki Pers egemenliği zayıflamıştır.
51
52
53
54
55
56
57
58
59
Herodotos, a.g.e, v.118-121
Herodotos, a.g.e, vi.18-20
Herodotos, a.g.e., vi.103-120
Herodotos, a.g.e, vii.7-19
G.E. Bean ve J.M. Cook, The Halikarnassian Peninsula, ABSA 50, 1955, (85-169), s. 95.
Herodotos, a.g.e., vii.93
Hellas Seferi sırasında Pers donanmasında, Termera Tyranı Tymnes‟in oğlu Histiaios,
Hyssaldomos‟un oğlu Pigres ve Kalynda Tyranı, bindiği geminin tüm denizcileriyle ile Salamis
Savaşı‟nda ölecek olan Kandaules oğlu Damasithymos gibi Karialılar da bulunmaktaydı.
Herodotos, a.g.e, 8.87-93
Bean ve Cook, a.g.e, s.95
16
Bu dönemde Atinalılar, “Attika – Delos Deniz Birliği” adı ile bilinen, daha
sonra bir Atina İmparatorluğu‟na dönüşecek olan birliği kurmuşlar, Karia kıyı
yerleşimleri de - hem kasabalar hem de Yunan şehirleri - bu birliğe katılmışlardır.60
Atinalı Kimon‟un M.Ö. 460‟da gerşekleştirdiği seferle, Karia‟nın güney kıyısındaki
bazı yerleşimler de bu birliğe dâhil olmuştur.61 Daha sonra muhtemelen M.Ö.
450‟lerde Atina birliğin etkilerini Karia kıyılarından iç Karia‟ya doğru genişletmiş,
içerilerdeki toplulukların daha önceden Persler‟e ödedikleri vergileri kendilerine
ödemelerini sağlamıştır.62 Böylelikle Atina, Pers ve Peloponnesos Savaşları
arasındaki elli yıllık süreçte Karia‟yı da içeren Küçük Asya‟nın kıyılarını kontrol
altına almıştır. Bu yıllar aynı zamanda Karia‟daki Hellenistik kültürün başladığı
dönemdir. M.Ö. 454 yılından itibaren tutulan vergi kayıtları, Atina ve Karia
arasındaki politik ilişkiler hakkında bilgi vermektedir.63 M.Ö. 431 yılında Atina‟nın
müttefikleri arasında iç Karia topluluklarının olmadığı görülmekte64, buradan da iç
Karia‟da Atina otoritesinin azaldığı anlaşılmaktadır. Atina‟nın M.Ö. 404‟de
Peleponnesos Savaşı‟nda Sparta‟ya yenilmesi Attika - Delos Birliği‟nin sonu oldu.
M.Ö. 387/386 yılında Persler ile Spartalılar arasında imzalanan Kral Barışı
(Antalkidas Barışı) ile Anadolu‟daki tüm şehirler gibi Karia da yeniden Pers
hâkimiyeti altına girmişti. İskender‟in gelişine kadar bölgeyi yönetecek olan
Hekatomnid hanedanının ilk üyesi olan Hyssaldomos Karia satrabı oldu.65
M.Ö. IV. yüzyıl Batı Anadolu‟da ve Ege Dünyası‟nda büyük bir değişimin
yaşandığı bir dönem olmuştur. Peleponnesos Savaşları‟nın yıkıcı etkisinin bu yüzyıl
başlarında azalması ve Athena, Sparta ve Persliler arasında on yıllarca süren
savaşların sona ermesinden sonra, bölge Kral Barışı ile nihayet tek bir gücün
60
61
62
63
64
65
Stephen Ruzicka, Politics of a Persian Dynasty: The Hecatomnids in the Fourth Century B.C.,
University of Oklahoma Press, 1992, s.8
Her üye, Pers gücünün kıyılarda yeniden baş göstermesini engellemek için ya vergi ödemiş ya da
gemi bağışında bulunmuştur.
Ruzicka, a.g.e., s.8
M.Ö. 446‟dan 431‟e kadar Karia‟da Atina‟ya vergi veren kentler vardı. Karia kentlerinin bu
tarihten sonra Atina‟ya vergilerini düzenli olarak ödemedikleri görülmektedir. Hatta Atina, ödeme
yapmayan Karia ve Lykia kentlerinden vergi toplamak için seferler düzenlemiştir. Sadece
Halikarnassos Peloponnesos Savaşı‟na kadar Atina‟ya sadık kalarak vergisini ödemiştir. Meritt et.
al.(1939- 1949- 1950- 1953), The Athenian Tribute Lists, vols 1-4. Cambridge, Massachusetts:
Harvard University Press
Thukydides, a.g.e, ii.9.4.
Hornblower, a.g.e, s.1-2
17
kontrolü altına girmiş ve Batı Anadolu‟da refah ve istikrarın sağlanabildiği bir
dönem başlamıştı. Ayrıca bu güven ortamı Batı Anadolu kent-devletlerinde
bağımsızlık eğiliminin artmasına yol açmıştı.66 Bu yeniden yapılanma ortamında
gelişen yeni deniz ticaret yolları üzerindeki güneybatı Ege poleisi, yarı-kapalı tarım
ekonomisinden çıkıp, açık deniz ticaretindeki üstün konumlarını kullanarak, pazar
için uzmanlaşmış tarımsal üretime yöneldiler. Rhodos-Kos kanalı, Karadeniz ve
Doğu Akdeniz pazarları arasındaki yeni transit deniz ticaret yolu haline geldi. Deniz
ulaşımının elverişli olduğu mevsimde akıntı ve rüzgarların Rhodos, Kos, Knidos ve
Halikarnassos limanları yönünde olması bu merkezlerin birdenbire gelişmeleri ve
zenginleşmelerine neden oldu.67
Bu
dönemde
Ege
dünyası‟nda
pek
çok
synoikismos
gerçekleşti.
Synoikismos; “birkaç kent ya da daha ufak yerleşim biriminin bir araya gelerek
oluşturduğu yeni kent ya da yerleşim” demektir. Aslında Dor Heksapolisi‟inin altı
üyesi de; Halikarnassos, Kos, Knidos ve Rhodos Adası‟nın üç şehri Kamiros, İalysos
ve Lindos, V. yüzyıl sonunda ve IV. yüzyıl içerisinde ard arda benzer synoikismos
süreçlerinden geçmişlerdir. İlk önce Rhodos adası üzerinde bulunan üç poleis:
İalysos, Lindos ve Kamiros M.Ö. 408/7‟de synoikismos ile büyük bir polis haline
geldi68. Yeni polisin merkezi adanın kuzey ucunda, doğu Akdeniz‟den gelen ve
Anadolu kıyıları boyunca kuzeye çıkan transit deniz ticaret yolu üzerindeki bir
konuma kuruldu. Rhodos‟tan sonra, antik yazarlara göre M.Ö. 366‟da Koslular
adanın eski yerleşmesi Kos Astypalea‟yı terkederek adanın doğu ucunda aynı transit
deniz ticaret yolu üzerinde yer alan Kos Meropis‟i kurdular.69 M.Ö. 360‟lardan sonra
dönemin özel koşulları içinde, Knidoslular‟ın da, transit yol üzerinde yer almayan
Burgaz yerine, Datça Yarımadası‟nın en ucunda ve akıntıların birleştiği bir konumda
66
67
68
69
Numan Tuna, Batı Anadolu‟da Geç Klasik Dönem KentleĢme Hareketleri, İntenational
Symposium on Settlement and Housing in Anatolia through the Ages. Habitat II, June:1996,
Institute of Archaeology in İstanbul, İstanbul 1999, s.477-494, s. 477
Tuna, a.g.e., s.481-482
George Bean ve Peter Fraser, The Rhodian Peraea and Islands. Oxford: Oxford University
Press, 1954. s.95
S.Shermin-White, Ancient Kos: an Historical Study from the Dorian Settlement to the Imperial
Period, Göttingen: Vandenhoeck und Ruprecht, 1978, s.175-176; Strabon, a.g.e, xiv.2.19
18
bulunan Tekir‟de doğal liman olanaklarını geliştirerek yeni kentlerini kurmuş
oldukları anlaşılmaktadır.70
Ege dünyasının politik yapısında bu değişimler yaşanırken Anadolu
anakarası açısındansa Kral Barışı‟nın en hızlı etkisi, Batı Anadolu‟nun refahındaki
inanılmaz artış oldu. Ekonomik hayattaki büyüme ve sanat ve mimarideki inanılmaz
hareketlilik bütün Batı Anadolu kıyıları boyunca gözlemlenebilir. Fakat öyle
görünüyor ki, bu finansal patlama ve kültürel gelişim ilk ve en belirgin olarak IV.
yüzyılın ortalarından birkaç on yıl önce yeni Karia satraplığında ortaya çıktı.71
M.Ö. 395 yılından sonra başlı başına bir satraplık haline getirilen Karia‟ya
satrap olarak
yerli bir sülale olan Mylasalı Hekatomnidler atanmıştır.72
Hekatomnidler Karia bölgesini İskender‟in bölgeye gelişine kadar yönetmişlerdir ve
Hekatomnid dönemi, Pers ve Grek dünyası arasında kurulan güç dengesinde
oynadığı önemli rol sebebiyle Karia tarihinin en önemli dönemi olmuştur.
Anadolu‟nun hem Yunan hem de Pers dünyasının sınırlarında yer alan bir köşesi
olan Karia‟nın hanedanı ve satrapı olarak Hekatomnidler Anadolu‟daki değişiklikler
kadar Yunan dünyası ve Doğu Akdeniz‟deki değişikliklerden de etkilendiler.73
İlk Hekatomnid Karia satrapı, o dönemde Mylasa kentinin beyi olan
Hyssaldomos‟tur. M.Ö. 395-391 yılları arasında hüküm sürdüğü kabul edilen
Hyssaldomos‟u, M.Ö. 391/90 yılında yönetime geçen oğlu Hekatomnos izlemiş,
onun ölümünden sonra Karia satraplığına, beş çocuğundan en büyüğü olan oğlu
Maussollos çıkmıştır.74
M.Ö. 377-353 yılları arasında satraplık yapan Maussollos75 ile Karia‟da yeni
bir dönem başlamıştır. Maussollos, Mylasa dışında Halikarnassos gibi birçok kenti
de ele geçirmiş ve satraplığı ile imparatorluk başkenti arasındaki uzaklığın sağladığı
olanakları kullanarak kral sanını almadan bağımsız bir yönetici gibi davranmasını
70
71
72
73
74
75
Numan Tuna, a.g.e, s.482
Poul Pedersen, 4th century BC Ionian Renaissance and Karian Identity, 4th Century Karia;
Defining a Karian Identity Under the Hekatomnids, Varia Anatolica XXVIII,2013, s.34
Sevin, a.g.e., s.107
Ruzicka, a.g.e, s.xii, xiii
Diodoros, a.g.e xiv.98.3; Sevin, a.g.e, s.107
Diodoros, a.g.e, xvi.36.2
19
bilmiştir.76 Maussolsos, iç Karia‟nın önde gelen kenti ve aynı zamanda satrapın
doğum yeri de olan başkent Mylasa‟da imar faaliyetleri gerçekleştirmiştir. Ancak
Halikarnassos‟un elverişli konumunu gören Mausolos bu kenti genişletip komuta
merkezi yapmaya karar vermiş ve başkenti Mylasa‟dan buraya taşımıştır.77
Maussollos, ünlü mimarlar getirerek şehri yeniden inşa etmiş, gizli bir askeri liman,
ana limana hakim bir tiyatro ve kendine bir saray yaptırmıştır. Başkent yapıldıktan
sonra Halikarnassos‟un nüfusu, dönemin popüler bir uygulaması olan ve daha önce
de Ege‟deki diğer örneklerinden bahsettiğimiz
synokismos yoluyla Leleg
kasabalarının halklarının buraya taşınıp yerleştirilmesiyle arttırılmıştır.78 M.Ö.
362‟de Anadolu‟da Pers Kralı Artakserkses‟e karşı gerçekleşen isyanda, Persler‟e
yakın bir duruş sergileyerek topraklarının sınırlarını kuzeyde Menderes, güneyde
Rhodos ve güneydoğuda Likya‟ya kadar genişletmiş, Karia Birliği‟ni domine etmiş79
ve güçlü bir donanma kurarak Lydia, Lykia, İonia ve civar adalarda otoritesini kabul
ettirmiştir.
Maussollos bu Helenleştirme faaliyetleri ile ilgilenirken, Karia‟da
Maussollos‟tan hoşnut olmayanlar da vardı. Satrapa karşı düzenlenen komplolar
yanında, Karialılar‟ı temsil eden Karia Federasyonu‟nun M.Ö. 367‟de Büyük Kral‟a,
muhtemelen Maussollos‟un egemenlik alanı dışındaki bazı Karia kentlerinin
temsilcilerinden oluşan elçiler göndererek Maussollos yönetiminden yakındıkları
bilinmektedir. Ancak Pers kralı, Maussollos‟un yanında yer alarak kendisine destek
vermeye devam etmiştir.80 Bunun da asıl sebebi, Maussollos‟un, daha önce
Anadolu‟daki bazı güçlü satrapların Pers Kralı‟na karşı giriştikleri ayaklanmalara
katılmaması, hatta M.Ö. 357‟de Rhodos, Kos ve Khios gibi bazı Ege ada
devletlerinin de isyancılara destek vermesini engellemiş olması olabilir.
76
77
78
79
80
Bean, a.g.e, s.27.
Diodoros, a.g.e, xv.90.3. Vitruvius‟a göre, Maussollos‟un Halikarnassos‟u başkent olarak
seçmesinin nedeni, bu kentin sahip olduğu liman dolayısıyla bir ticaret merkezi olması ve doğal
yapısının daha iyi korunmasını sağlamasıdır. Vitruvius, De Architectura Libri Dicem, ii.8.11.
Sekiz Leleg kentinden en batı uçtaki Syangela ve en doğu uçtaki Myndos dışındaki altısı (Pedasa,
Telmisium, Theangela, Medmasa, Side ve Uranium) Halikarnassos ile birleşmiştir. Strabon, a.g.e.,
xiii.1.59. Satraplık sınırlarındaki Latmos ve Kaunos kentleri görkemli surlarla berkitilirken; bir
Karia adı olan Latmos, Yunan Herakleia ile değiştirilmiştir.
A.W. McNicoll ve N.P.Millner, Hellenistic Fortifications from the Aegean to the Euphrates,
Oxford University, Oxford. 1997, s.15
Bean, a.g.e., s.27
20
Bu noktada, tezimizle ilgili olması ve Ege dünyasının bu dönemdeki siyasi
durumunu anlamamıza yardımcı olması açısından önemli olan Sosyal Savaş‟tan
bahsetmek yerinde olacaktır. M.Ö. IV. yüzyılın ilk yarısındaki Ege Dünyası‟nda
bahsettiğimiz üzere Maussollos, kendi bölgesinde yarattığı büyük değişimle Ege‟nin
ve Anadolu‟nun önemli unsurlarından biri haline gelmiş, Anadolu‟daki satraplıkların
Pers Kralı‟na karşı gerçekleştirdiği isyanlara katılmamış ve genel olarak Atina karşıtı
bir politika sergilemişti.
Karia‟nın hemen karşısındaki Rhodos Adası‟nın durumuna göz attığımızda
ise şöyle bir resimle karşılaşırız; Rhodos erken dönemlerden itibaren denizlerdeki
başarısı sayesinde ekonomik açıdan zengin bir yer haline gelmişti.81 M.Ö. 408‟de
adadaki üç bağımsız şehrin birleşmesiyle oluşan Rhodos polisinin Doğu Akdeniz ve
Mısır ticaret yolu üzerinde bulunması ve Atina gibi önemli Hellen şehirlerine
sağlanan hububat ticaretinin buradan geçmesi zenginleşmesini sağlamıştı. Özellikle
liman vergilerinden elde ettiği gelirler çok yüksek seviyede olmalıydı.82 Bu güç
sayesinde Rhodos, tarih içinde üstün bir deniz kuvvetine sahip olmaya devam
etmiştir.83
Sosyal Savaş öncesinde Ege Denizi‟ndeki önemli aktörlerden Halikarnassos
ve Rhodos‟un durumu böyleyken, bölgedeki en etkili güç olan Atina saldırgan
tutumuyla Ege‟de huzursuz bir atmosferin oluşmasına sebep olmaya başlamıştı.
M.Ö. 378‟de, Atina‟nın liderliğiyle İkinci Atina Konfederasyonu kurulmuştu.84
Byzantion, Rhodos ve Kos da birliğe üye olmuşlardı. Ancak daha sonra Atina‟nın
çıkarlarının bu birlik içerisinde ön plana çıktığının görülmeye başlanması ve
Atina‟nın M.Ö. 365 yılından itibaren Byzantion, Rhodos ve Khios‟ta kendi
ekonomik ve siyasi çıkarlarını koruyacak kukla hükümetlere destek vermesi üzerine
81
82
83
84
Strabon, a.g.e., xiv.2.10
Rhodosluların V.yüzyılın ikinci yarısı Atina Vergi Listelerindeki kayıtlarda normal şartlarda diğer
Karia şehirlerine oranla çok büyük miktarlarda vergi ödemeleri ve Rhodos sikkelerinin belli bir
dönem Hekatomnos hanedanları tarafından taklit edilmiş olması Rhodos‟un ekonomik gücünün
göstergesidir. Hornblower, a.g.e, s.129.
Muzaffer Demir, “Artemisia ve Rhodos” Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt XXI, Sayı I, 2006, s.4972.
Atina‟nın, I. Konfederasyon ile M.Ö. V.yy‟da sahip olduğu güçlü konumunu yüz yıl sonra tekrar
yakalamak arzusuyla kurduğu konfederasyonun üye sayısı, Atinalı komutanların Batı Anadolu‟ya
yaptığı seferlerle artmış ve Diodorus‟un anlatımına göre 75‟e ulaşmıştı. Diodoros, a.g.e., XV.47.2
21
bu devletler bir birlik oluşturdular. Atina‟nın M.Ö. 357‟de Khios‟a saldırmasıyla
Sosyal Savaş patlak verdi. Rhodos ve Byzantion bu savaşta Khios‟un yanında yer
aldılar ve Atina‟ya savaş açtılar. Maussollos, Atina‟nın Rhodos‟a hakim olmasının
Karia için tehlike oluşturacağını düşündüğünden ve belki de Persler‟in müttefiki
olması sebebiyle, Atina‟ya karşı olan savaşa başlangıçta destek verdi. 85 Bu arada
Rhodos, Khios ve Byzantion başarılı bir şekilde Atina‟ya karşı savaşa devam ettiler
ve Atina M.Ö. 356 yılında Embata‟da yenilgiye uğratıldı.86 Bu savaşla birlikte, Atina
ve birlik hem prestijini hem de gücünü tamamen kaybetmişti.
Sosyal Savaş‟tan sonra Rhodos‟taki yönetim ve Karia satraplarının bu
yönetimle ilişkisine dair farklı düşüncüler vardır. Atinalı meşhur hatip Demosthenes
351/0‟de
yaptığı
“Rodoslular‟ın
Özgürlüğü
Üzerine”
adlı
konuşmasında,
Maussollos‟un Sosyal Savaşı kışkırttığını ve Rhodoslular‟ı özgürlüklerinden ettiğini
söyler fakat buna dair detay vermez.87 Maussollos‟un sosyal savaşı desteklediği
bilinmekteyse de, Demosthenes‟in söylediği gibi, onun savaşın asıl kışkırtıcısı
olduğu veya Sosyal Savaş sırasında Rhodos Adası‟nı kontrol ettiği ve savaş sonuna
doğru buradaki oligarşik hükümetin kurulmasına destek verdiğine dair bir delil
yoktur. Muzaffer Demir, eldeki kaynakların, bu savaşın sonuna doğru Rhodos‟da
gerçekleşen oligarşik devrimin dış müdahaleden çok iç çekişmeler sonucunda
meydana geldiğini işaret ettiğini belirtmektedir.88 Şüphesiz Maussollos, doğrudan
sorumlu olmasa da, eğer bu değişimden mutlu olmasaydı, bu dönemde adada var
olan garnizonu vasıtasıyla duruma müdahale edebilirdi. Ancak Maussollos,
Rhodos‟ta oligarşik bir hükümetin kurulmasının Rhodos ve Atina arasındaki ayrılığı
kesinleştireceğinin farkındaydı.89 Richard Berthold‟a göre ise, savaş bittiğinde
Maussollos antidemokratik bir darbeyle adada Karia hâkimiyetinin aracı olan
oligarşik bir kliği başa getirmiş ve Rhodos Sosyal Savaş sonunda Atina tehdidinden
85
86
87
88
89
Savaşın sonraki dönemlerinde Mausolos‟un katılımını gösteren bir delil yoktur. Belki de Atina ile
anlaşma yoluna gitti.
Muzaffer Demir, a.g.e., s.49-72.
R.Sealey, A History of the Greek City States ca.700-338 B.C, California, University of
California Press, 1976, s.440. Sealey, Sosyal Savaş‟ın asıl sebebinin Mausolus‟un arzu ve
entrikaları olabileceğini düşünmektedir.
Muzaffer Demir, a.g.e., s.52
Ruzicka, a.g.e, s.98
22
kurtulmuş ancak bölgedeki büyüyen güç Karia tiranı Maussollos‟un hâkimiyeti altına
girmişti.90
Maussollos‟un bu dönemde Rhodos‟la kurduğu ilişkinin içeriğini bilemesek
de, M.Ö. 353‟teki ani ölümü ile yerine eşi ve kardeşi olan Artemisia‟nın (MÖ 353351) geçtiğini bilmekteyiz. Maussollos için antik dünyanın yedi harikasından biri
olan Mausoleium‟u yaptıran eşi Artemisia‟dır. Romalı mimar ve yazar Vitrivius, “De
Architectura” adlı eserinde Maussollos‟un ölümünden sonra başa geçen karısı
Artemisia‟nın Rhodos‟u ele geçirişini anlatır. Rhodos‟un Karia üzerindeki
hâkimiyetini merkeze alan tez konumuz açısından, Karia otoritesinin Rhodos‟u ele
geçirişini anlatan bu hikayeden kısaca bahsetmenin yerinde olacağı kanaatindeyiz.
Vitrivius‟un anlatımına göre; Artemisia başa geçtiğinde, Rhodoslular bir
kadın tarafından yönetilmeyi kabul etmediler ve bir donanma oluşturarak Karia
üzerine yelken açtılar. Artemisia donanmasını gizleyerek onları ustaca limana çekti.
Halkın alkışlayarak kendilerini kabul ettiğini gören Rhodoslular şehre girdiklerinde,
Artemisia‟nın donanması küçük limandan bir kanal yardımıyla büyük limana geldi
ve Rhodos gemilerini açık denize doğru çekti. Geri çekilecek aracı olmayan
Rhodoslular kuşatıldılar ve katledildiler. Artemisia, boş Rhodos gemilerine kendi
askerlerini ve kürekçilerini yerleştirerek Rhodos üzerine ilerledi. Kendi gemilerini
gören Rhodoslular kendi vatandaşlarının zaferle döndüğünü düşünerek düşmanı
karşıladılar. Artemisia Rhodos‟u ele geçirdikten ve önde gelen liderlerini
öldürdükten sonra iki tunç heykelden oluşan bir zafer anıtı diktirdi.91
Özetle, Maussollos‟un Sosyal Savaş‟tan sonra Rhodos‟ta gerçekleşen
darbede gerçekten etkisi olup olmadığını bilemesek de kısa bir süre sonra Rhodos,
Kos ve Khios‟un Karia kontrolü altına girdiğini biliyoruz. Rhodos‟daki Karia
hâkimiyetinin varlığını İskender dönemine kadar koruduğu anlaşılmaktadır. M.Ö.
340‟lı yıllara tarihlenen bir Rhodos tetradrahmisi üzerindeki Rhodos‟un sembolü
90
91
R.M. Berthold, Rhodes in the Hellenistic Age, İthaca, London, 1984. s.31-32
Vitrivius, a.g.e., ii.8.14-15. Genel olarak antik yazarlar ve pek çok modern araştırmacı tarafından
doğru olduğu kabul edilen bu olayın, son dönemde, uydurma olabileceğine dair görüşler
belirtilmiştir. R. Berthold, A Historical Fiction in Vitruvius, CP 73, 1978, 129-34.
23
olan gülün yanındaki Frig başlıklı satrap kafası, bu dönemde Rhodos‟da Karia
kontrolünün ya da en azından çok güçlü bir Karia etkisinin kanıtı niteliğindedir.92
Artemisia‟nın iki yıl tahtta kalmasından sonra yerine kardeşi İdrieos (M.Ö.
351-344) geçmiştir.93 İdrieos yedi yıl yönetimde kaldıktan sonra kız kardeşi ve eşi
Ada, M.Ö. 344 yılında yönetimi eline almış ve dört yıl süreyle Karia‟yı
yönetmiştir.94 Fakat M.Ö. 341 yılında kardeşi Piksodaros Ada‟yı tahtından indirip
Halikarnassos dışına sürgüne göndermiş ve Karia‟yı beş yıl süreyle yönetmiştir.95
M.Ö. 334 yılında Pers İmparatorluğu‟na karşı başlattığı savaşla Anadolu‟ya
giren Büyük İskender, Granikos Savaşı‟nda Pers satraplarını mağlup ederek
Anadolu‟daki tüm kentleri teker teker Pers egemenliğinden kurtarmaya başlamıştır.
Karia bölgesinde Miletos ile Halikarnassos arasındaki tüm şehirleri kolayca ele
geçiren Büyük İskender, Pers satraplık merkezi olan Halikarnassos‟da büyük bir
direnç ile karşılaşmıştır.96 Asia‟da direnç gördüğü sayılı yerlerden biri olan
Halikarnassos‟u zor da olsa ele geçiren Büyük İskender Karia‟nın yönetimini
Alinda‟da sürgünde olan ve dostça ilişkiler kurduğu Ada‟ya bırakmıştır. M.Ö. 333
yılındaki İssos Savaşı ile tüm Anadolu‟yu Pers egemenliğinden kurtaran Büyük
İskender‟le, Helenistik Çağ başlamıştır.
1.3.2. Helenistik ve Roma Dönemi Karia Tarihi
İskender M.Ö. 323‟te Babil‟de, elde ettiği geniş toprakları belirgin birine
bırakamadan öldüğünde, imparatorluğu Makedonya‟daki anavatanından, babasının
hâkimiyet altına almış olduğu Helen kent devletleriyle, doğuda Baktria ve
Hindistan‟ın bazı bölgelerine kadar uzanmıştı. Anadolu, Levant, Mısır, Babil ve Pers
ülkesi idaresi altındaydı. Büyük İskender‟in, fetihleriyle kazandığı büyük
92
93
94
95
96
Muzaffer Demir, a.g.e, s.69, Hornblower, a.g.e, s.129-130; Berthold, a.g.e, s.32.
Diodoros, a.g.e, xvi.45.7.
Diodoros, a.g.e, xvi.69.2
Diodoros, a.g.e, xvi.74.2. İskender gençlik yılarında Piksodaros‟un kızı II. Ada ile evlenmek
istemiş ancak Perslere karşı olumlu bir politika benimseyen Piksodaros kızını bir Pers asilzadesi
olan Orontabates ile evlendirmiş ve tahtını da onunla paylaşmıştır. İskender‟in kuşatması sırasında
kentin başında bulunan kişi de, Orontabates‟tir. Strabon, a.g.e, xiv.2.17
Arrianos, Ġskender‟in Anabasisi, İstanbul, 1945, i.20.2
24
imparatorluğunun farklı unsurlarını uyumlu şekilde bir araya getirebilecek kurumsal
bir yapı kuramadan ve ardında hiçbir halef bırakmadan ölmesinden sonra, generalleri
arasında yirmi yıl sürecek büyük bir mücadele başlamıştır. Başlangıçta İskender‟in
düşüncesine dayalı Makedon Krallığı‟na bağlı bir yönetim sürdürülmüş olunmasına
rağmen, sonrasında bazı diadokhlar (halefler) kendi hanedanlıklarını kurmaya
çalışmışlardır. Yaklaşık M.Ö. III. yüzyıl başlarında Helenistik dünya içinde üç
önemli merkezi krallık kurulmuştur; Makedonya‟da Antigonos‟lar, Mısır‟da
Ptolemaios‟lar, Kuzey Suriye‟de ve Anadolu‟nun önemli bir kısmında Seleukoslar.
Fakat Anadolu ve özellikle Karia üzerindeki hareketlilik üçüncü yüzyılın ortalarına
kadar devam etmiştir.97 Diadokhlar arasındaki mücadelenin kalbi daima Ege dünyası
olmuştur. Özellikle Karia, bu çekişmelerin tam ortasında kalmış ve bölgede
hâkimiyet kurmak isteyen bütün güçlerin pay almaya çalıştığı bir alan olmuştur.
İskender‟in M.Ö. 323
yılındaki ölümünün
ardından imparatorluk,
Babylonia‟da kurulan bir devlet konseyinde Diadokhlar tarafından paylaştırılmış ve
geçici olarak devleti Perdikkas‟ın yönetmesine karar verilmiş; yerel yönetim sistemi
olan satraplık sistemi korunmakla beraber, ülke, ordunun diğer komutanları arasında
paylaştırılmıştır.98 Bu paylaşım esnasında, Perdikkas‟ı destekleyen Asandros Karia
satrapı olarak atanmıştır.99 İki yıl sonra, Perdikkas‟ın öldürülmesinin ardından M.Ö.
321‟de Triparadeisos kentinde gerçekleştirilen yeni paylaşımda da Asandros bu
ünvanını korumuştur. Asandros‟un satraplık dönemi İskender‟in ardıllarının kendi
aralarındaki çıkar çatışmalarıyla geçmiştir. Asandros Küçük Asya‟da gücünü
arttırdıktan sonra Ptolemaios ve Kassandros‟la birlikte Antigonos‟a karşı oluşan
ittifakta yer almıştır. Diodoros‟a göre; M.Ö. 313‟de Karia yöneticisi Asandros,
Antigonos‟a karşı yürüttüğü savaşta zor duruma düşerek Antigonos ile barış yapmış
ve Karia satraplığını Antigonos‟a hediye etmeyi kabul etmiştir. Ancak anlaşmadan
birkaç gün sonra pişmanlık duyan Asandros anlaşmayı bozmuştur.100 Bunun üzerine
Antigonos, derhal bir ordu göndermiş ve kısa sürede Karia‟daki pek çok kenti
kontrolü altına almıştır. Böylece, Karia M.Ö. 313‟den itibaren Antigonos‟un kontrolü
97
98
99
100
Murat Arslan, Galatlar, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, 2000, s.32
A.e
Diodoros, a.g.e., xviii.3.1
Diodoros, a.g.e, xix.75.1-2.
25
altına girmiştir. M.Ö. 309‟da Ptolemaios‟un, Lykia ve Karia‟ya sefer düzenleyerek
Phaselis, Ksantos, Kaunos, İasos ve Myndos gibi bazı şehirleri ele geçirdiği
görülmektedir. Ancak daha sonra Antigonos Monophtalmos‟un oğlu Demetrios bu
şehirleri geri almıştır.101
Antigonos, rakibi Ptolemaios‟u anakarasında vurmak üzere M.Ö.305‟de
Mısır‟a karşı büyük bir sefer düzenlemiş fakat Ptolemaios‟un ustaca savunması
karşısında başarısız olmuştur. Kısa süre sonra oğlu Demetrios‟u, uzun süredir Mısır
ile ticari ilişkiler içinde olan ve kendisiyle işbirliği teklifini reddeden Rhodos‟un
fethiyle görevlendirmiştir. Bir yıl süren ve Demetrios‟a, Poliorketes (Kuşatmacı)
ünvanını kazandıran Rhodos kuşatması başarısızlıkla sonuçlanmışsa da bu
kuşatmada, Demetrios‟un Karia sahilindeki Loryma‟yı Rhodos‟a karşı üs olarak
kullanması ve Antigonos‟un subaylarıyla birlikte Karia‟da konuşlandığını bildiren
birçok yazıtın varolması, Antigonos‟un Karia‟nın özellikle kıyılarının kontrolünü
kesintisiz bir biçimde elinde tuttuğunu kanıtlamaktadır.102
Aynı yıl Demetrios Yunanistan‟ı ele geçirmiş, böylelikle Antigonoslar
batıda büyük bir güç haline gelmişlerdir. Bunun üzerine diğer generaller Ptolemaios,
Kassandros, Lysimakhos ve Seleukos Antigonos‟a karşı bir koalisyon oluşturmuşlar
ve M.Ö. 301‟de, İpsos‟da iki grup karşı karşıya gelmişlerdir; Thrakia‟nın hâkimi
Lysimakhos ve Suriye ve doğunun hâkimi Seleukos I. Nikator‟un birleşik orduları ile
Antigonos ve oğlu Demetrios‟un orduları. Antigonos‟un yenilerek savaş meydanında
öldürüldüğü bu savaş103 sonrasında komutanlar arasında yeniden yapılan paylaşımda;
Thrakia‟ya ek olarak, Kilikia, Lykia, Pamphylia ve Pisidia‟daki birkaç yerin dışında
kalmak üzere, Tauoros (Toros) Dağları‟na kadar tüm Küçük Asya Lysimakhos‟un
hâkimiyeti altına girmiştir.
Bu dönemde Karia‟da bazı hanedanların ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Bunlardan ilki Kassandros‟un kardeşi, Makedon komutan Pleistarkhos‟tur. MÖ. 301
101
102
103
Plutarkhos, Demetrios, vii.3; Lars Karlsson, “Thoughts About Fortifications in Caria from
Maussollos to Demetrios Poliorketes”, Revue des Etudes Anciennes, Volume 96, Numero 1,
pp.141-153, 1994. s.149.
W. Blümel, Die Inschriften von Iasos, Bonn, Habelt,1985, no:2
Diodoros, a.g.e., xxi; Plinius, a.g.e, v.105; Plutarkhos, a.g.e, xxviii-xxx
26
yılında Antigonos‟un ölmesinden sonra gerçekleşen İpsos Barış Antlaşması‟ndan
sonra, Karia‟da Pleistarkhos dönemi başlamıştır.104 Pleistarkhos‟un özellikle M.Ö.
298 yılı civarından sonra Karia‟da hüküm sürdüğünü
105
ve Herakleia merkez olmak
üzere, Euromos, Hyllarima gibi kentleri elinde tuttuğunu söyleyebiliriz. Başkenti de
muhtemelen daha sonra ismi Pleistarkheia olarak değiştirilen Herakleia kentidir.106
Aynı tarihlerde Karia‟da hüküm süren bir diğer hanedan Eupolemos‟tur.
Pleistarkhos kuzey Karia‟yı kontrol altında tutarken, Eupolemos M.Ö. 310 yılı
civarında Kassandros‟a tâbi bir yönetici olarak Karia‟da askerî faaliyetlerine
başlamıştır. Mylasa‟yı merkez edinmiş ve askeri gücünü sikkelerinin üzerinde de
göstermiştir. Eupolemos‟un,
Pleistarkhos‟la aynı dönemde, kendi bölgesi olan
Mylasa‟da hüküm sürmeye devam ettiği görülmektedir. Eupolemos, Antipatridai
gücünün yıkıldığı M.Ö. 294 yılından sonra Karia‟da hanedanlığını ilan etmiş ve
Mylasa merkez olmak üzere Labraunda, Lagina ile Koranza ve Pisye gibi kentlerde,
yani sahiller hariç tüm merkez batı Karia‟da M.Ö. 287‟e kadar hüküm sürmüştür.107
Görüldüğü gibi bu dönemde, Diadokhlar bölge hâkimiyeti için mücadele
etmişler ve Karia hâkimiyeti defalarca el değiştirmiş, bölgede boşluktan yararlanan
bazı hanedanlar ortaya çıkmıştır. Karlsson, bölgedeki savunma sistemlerinin
çoğunun M.Ö. IV. yüzyıl sonu ve M.Ö. III. yüzyıl başlarındaki bu karışık dönemde
Karia‟da hüküm süren diadokhlar tarafından inşa edildiğini düşünmektedir.108 Bu
durum, bölgenin Diadokhlar için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyması açısından
dikkat çekicidir.
M.Ö. III. yüzyılda da Karia‟da Helenistik güçlerin çekişmesi devam
etmiştir. M.Ö. 299 yılından M.Ö. 297/6 yılına kadar Ptolemaioslar, Karia ve belki de
104
105
106
107
108
A. Peschlow-Bindokat,, Herakleia, Homer Kitabevi, İstanbul, 2005, sf. 24.
Bu tarihten önce ise kendisini Karia‟da bir general temsil ediyor olabilirdi. Bu general, belki de
sonradan bir diğer Karia hanedanı olacak olan Eupolemos‟tur.
Aslında Pleistarkhos‟un gücünün temeli, Kassandros‟un kardeşi ve vekili olmasına dayanmaktadır
ve zor durumlarda Makedonya‟daki Antipatridai gücünün desteğini almıştır. R.A.Billows,
Anatolian Dynasts: The Case of the Macedonian Eupolemos in Karia, ClAnt 8, 1989, pp.173206, s.191. Bu sebeple, Demetrios Poliorketes‟in, M.Ö. 294‟de Kassandros‟un oğlu Aleksandros‟u
öldürüp Makedonya Kralı ilan edilerek Antipatridai gücünü bitirmesinden sonra Pleistarkhos‟un
buradaki etkinliğini kaybettiği düşünülebilir.
Eupolemos‟un hükümdarlığı merkez batı Karia içinde kalırken etkisi muhtemelen daha geniş
alanlara yayılmaktaydı. Billows, a.e., s.191,194-95
Karlsson, a.g.e., s.149
27
Kilikya‟da faaliyet halindedirler. Lysimakhos‟unsa M.Ö. 287 yılı itibarıyle Karia
sahillerindeki diğer kentleri ele geçirdiği görülmektedir.
M.Ö. 281 yılında Seleukos ve Lysimakhos günümüzde Manisa ilinin
doğusunda yer alan Kurupedion Ovası‟nda karşılaşmış ve İskender‟in hayatta kalan
son iki generali arasında son büyük meydan muharebesi yapılmıştır. Savaş
Seleukos‟un galip gelmesi ve Lysimakhos‟un ölümü ile sonuçlanmıştır.109 Bu savaş
sonrasında Seleukos; Bosphorus ve Bithynia hariç bütün Küçük Asya‟nın hâkimi
olmuştur. Böylece Küçük Asya‟da M.Ö. 301- 281 yılları arasında görülen
Lysimakhos Hanedanlığı sona ermiş, M.Ö. 188 yılına kadar devam edecek olan
Seleukos Hanedanlığı‟nın hâkimiyeti başlamıştır. Seleukos, yalnız Anadolu ve
Trakheia‟ya sahip olmakla kalmamış, aynı zamanda Makedonya Kralı da ilan edilmiş
ve Ege Denizi‟nden Hindistan‟a kadar uzanan toprakların tek sahibi olmuştur.
Ancak yedi ay sonra Seleukos, iktidarını sağlamlaştırmak için gittiği
Trakya‟da Ptolemaios Keraunos tarafından öldürülmüştür. Bu olayın ardından
Ptolemaios Keraunos, askerleri tarafından Makedonya Kralı ilan edilmiştir.
Seleukos‟un M.Ö. 280‟de ölmesiyle birlikte İskender‟in son generali de tarih
sahnesinden çıkmış ve toprakları varislerince yönetilmeye başlamıştır. Artık, Büyük
İskender‟in ölümünün ardından, sahip olduğu topraklarda üç büyük krallık hüküm
sürmektedir. Bunlar; Mısır‟da I.Potelaimos Soter‟in yönetiminde Ptolemaioslar;
Trakheia‟nın bir parçası ile Küçük Asya, Suriye ve Yukarı Asya‟da I. Antiokhos
Soter‟in yönetiminde Seleukoslar, Makedonya‟da M.Ö. 279 yılına kadar Ptolemaios
(Keraunos) ve onun ölümüyle Antigonos Monophthalmos‟un torunu Antigonos
Gonatas ile başlayan Antigonoslar.
Bu dönemde Küçük Asya, Lysimakhos‟un ölümü ve krallığının dağılması,
hemen ardından I. Seleukos‟un ani ölümü sebebiyle bir dağınıklık içine girmiştir.
Diyebiliriz ki, bu tarihten itibaren Karia toprakları Seleukoslar ile Ptolemaioslar
arasında geçen büyük mücadelelere sahne olmuştur. Seleukos ve Ptolemaioslar
arasındaki çatışma, M.Ö. III. yüzyıl küçük Asya tarihinde belirleyici olmuştur. Bu iki
Helenistik krallık arasındaki düşmanlık, uzun yıllar sürecek ve Küçük Asya kıyılarını
109
Strabon, a.g.e., xiii.4.1.
28
da etkileyecek olan Suriye Savaşları‟nın başlamasına neden olmuştur.110 Bu
Helenistik krallıkların her ikisi de Lysimakhos‟un ölümüyle bir kaosa sürüklenmiş
olan Anadolu‟nun güney kıyılarında egemenliklerini kurmak ve buralardaki Helen
kentlerinin desteklerini kazanmak istemişlerdir.
Seleukos‟un ölümünden sonra yerine geçen oğlu I. Antiokhos, işe öncelikle
Küçük Asya‟yı organize etmekle başlamaya karar vermiştir. I. Antiokhos ilk olarak
Lysimakhos‟a karşı ayaklanmasından ve M.Ö. 281‟de gerçekleşen Kurupedion
Savaşı‟ndaki yararlılıklarından dolayı Pergamon kentinin egemenliğini sürekli olarak
Philetairos‟a vererek Küçük Asya‟da güvenilir bir vali bırakmıştır.
Mısır‟a hâkim olan Ptolemaioslar ise, Ege Denizi‟ndeki güçlerini
pekiştirmek için, bu dağınıklıktan ve Antiokhos‟un geçici zayıflığından yararlanarak
batı ve güney Anadolu‟daki topraklarını genişletmeye çalışmışlar; zaman zaman
Karia kıyılarına akınlar düzenleyerek, özellikle kıyıdaki Karia kentlerini kontrolleri
altında tutmak istemişlerdir.
M.Ö.274-271 yılları arasında gerçekleşen I. Suriye Savaşı sonunda, II.
Ptolemaios donanması doğu Akdeniz‟in hâkimi haline gelmiş; Ege Adaları, Kilikya,
Karia ve Suriye ele geçirilmiştir. Ptolemaioslar‟ın mülkleri bu dönemde; Karia‟da
İasos, Halikarnassos, Myndos ve Kaunos gibi denize yakın kentlerle beraber
Amyzon, Euromos ve Mylasa gibi iç kısımlardaki kentler ve de gelecekte kurulacak
olan
Stratonikeia
bölgesini
de
içermektedir.
Ancak
II.
Ptolemaios‟un,
Yunanistan‟daki Makedonya etkisini dengelemek amacıyla, Atina ve Sparta ile
müttefik olarak M.Ö. 267 - 261 yılları arasında girdiği Khremonidean Savaşı‟nda
aldığı yenilgiyle ile Ptolemaioslar‟ın Ege‟deki deniz gücünün ilk zayıflıkları
görülmeye başlanmıştır.
M.Ö. 260 da başlayan II. Suriye Savaşı‟nda; II. Antiokhus, Ege‟de büyük
bir güç haline gelen II. Ptolemaios‟u Ege‟den çıkartmak isteyen Makedonya Kralı
Antigonos Gonatas ile ittifak yapmış ve Ptolemaioslar‟ın Küçük Asya‟daki karakol
110
H.Heinen, “The Syrian-Egyptian Wars and The New Kingdoms of Asia Minor”, The Cambridge
Ancient History, Volume VII, Part 1, The Hellenistic World, Chapter 11, Cambridge University
Press, 1984, s.415.
29
mevkiilerine saldırmıştır. Ptolemaios kontrolündeki Ephesus ve Miletos‟da isyanlar
çıkmış, Mısır‟la iyi ilişkiler içerisindeki Rhodos bile muhaliflere katılarak Efes‟te
Ptolemaios donanmasını yenmiştir. II. Antiokhus, Rhodos‟un yardımıyla Ephesos ve
Miletos‟u ele geçirirken; M.Ö. 257‟de Antigonus Gonatas, Kos civarında Ptolemiaos
donanmasını kesin bir yenilgiye uğratmış ve Kyklad Adaları‟nı ele geçirmiştir.
Ayrıca II. Antiokhus, Alabanda kentinin ismini Antiokheia olarak değiştirmiş ve
Stratonikeia kentine yerleşmiştir. Alinda ve Mylasa kentlerini ele geçirdikten sonra
daha batıda Bargylia‟yı almıştır. Bu savaşın sonunda II. Ptolemaios, Kilikya,
Pamphylia ve İonia‟daki yerlerini kaybetmiş,111 Küçük Asya‟nın batısının kontrolü
Seleukoslar‟ın eline geçmiştir. Ayrıca, bu savaşla Ptolemaioslar‟ın Ege Denizi‟ndeki
hâkimiyetleri kırılmış ve II. Ptolemaios Ege‟deki thalassokrasisinin bir kısmını
Antigonus Gonatas‟a, yani Makedonlar‟a ve özellikle de Rhodos‟a kaptırmıştır. İşte
Rhodos‟un gerçek yükselişi bu tarihten itibaren başlamıştır; tıpkı Küçük Asya‟da
yükselen güç Bergama Krallığı gibi.
M.Ö. 246‟da başlayan Üçüncü Suriye Savaşı‟nın sonunda M.Ö.241‟de
Ptolemaioslar ve Seleukoslar arasında on yıllık bir barış anlaşması imzalanmış ve
Ptolemaioslar, Kilikya‟dan Trakya‟ya kadar olan kıyı şeridini tekrar kontrolleri altına
almışlardır. Bu anlaşmanın sonucunda Karia bölgesindeki durum şöyledir:
Ptolemaioslar
Amyzon‟u,
Latmos
kenarındaki
Herakleia‟yı,
Euromus‟u,
Halikarnassos‟u, Halikarnassos yarımadasındaki Myndos‟u, muhtemelen Knidos‟u,
güneydoğudaki Kaunos‟u ve Kalynda‟yı kontrol etmekteydiler. Ptolemaioslar‟ın
M.Ö. 246‟da kazandıkları düşünülen Mylasa, Labraunda ve Kildara, III. Suriye
Savaşı‟nın sonunda tekrar Seleukoslar‟ın eline geçmiştir.112 Seleukoslar‟ın otoritesi
Alabanda, Alinda ve daha önceleri Ptolemaioslar‟ın kontrol ettiği merkez Karia‟da,
Stratonikeia‟da devam etmektedir. Doğu Karia‟nın iç kesimleri de kesinlikle
Seleukoslar‟ın kontrolü altına girmiştir. Iasos‟un erken III. yüzyılda Ptolemaioslar‟a
aitken M.Ö.
111
112
241
yılı
itibariyle Seleukoslar‟ın
etki
alanına girdiği
öne
P. Green, Alexander to Actium: the Historical Evolution of the Hellenistic Age, Berkeley and
Los Angeles, California: University of California Press. 1990, 148
J. Crampa, Labraunda: Cilt: 3, Bölüm 1: 1-12 (Period of Olympikhus), Swedish Excavations and
Researches, Lund, no.3.
30
sürülmektedir.113 Görüldüğü gibi bu dönemde Ege‟deki Ptolemaios hâkimiyeti ciddi
anlamda sarsılmıştır. Fakat yine de M.Ö. 240‟larda Kilikya, Pamfilya, İonia ve
Trakya‟ya
kadar
Hellespont‟u
kontrolleri
altında
tutan
Ptolemaioslar‟ın,
donanmalarıyla güney ve batı Anadolu kıyılarında hala önemli bir güç olduğu
anlaşılmaktadır.114
Bu dönemde, tezimizin odak noktasını oluşturan güneybatı Karia‟da
Ptolemaios ve Seleukoslar‟ın dışında bir önemli güç daha vardı: Rhodos. Klasik
dönemden itibaren Karia anakarasında toprakları olan Rhodoslular, her zaman
Karia‟nın tek bir gücün kontrolü altına girmesini engellemek için çalışmışlar; iki ya
daha fazla gücün Karia‟yı böldüğü, böylelikle Karia‟daki Rhodos topraklarının
güvenliğinin garantiye alındığı bir durumu tercih etmişlerdir. Bu sebeple, Batı
Karia‟daki birbirini dengeleyen Ptolemaios ve Seleukos güçleri hiç kuşkusuz Rhodos
için avantajlı bir durum oluşturmaktaydı.115 Aynı dönemde, Seleukoslar‟ın kurduğu
Stratonikeia, Seleukos krallarının bir hediyesi olarak M.Ö. 240‟lı yılların başında
Rhodos‟un eline geçmiştir. Ayrıca Pisye‟de bulunan bir yazıt bu dönemde, güney
Karia bölgesinde Rhodos yayılmasının devam ettiğini göstermektedir.116
Diadokhlar arasındaki mücadeleler, Küçük Asya‟nın Yunan şehirleri ve
Anadolu‟daki politik gelişmeler için yeni bir çerçeve yaratmaktaydı. Anadolu‟nun
büyük kısmını kontrolü altında tutan Seleukos Devleti, M.Ö. III. yüzyılın ortalarında,
doğuda ve batıda dağılma sürecine girmeye başlamıştı.117 Bu süreçte, Ptolemaios ve
113
114
115
116
117
Gary Reger, „The Relations between Rhodes and Caria from 246 to 167 BC‟. In Hellenistic
Rhodes. Politics, Culture, and Society, edited by V. Gabrielsen. Aarhus: Aarhus University Press,
1999, s.77
Heinen, a.g.e., s.421.
Reger, a.g.e., s.77
Reger, a.g.e, s.78
Küçük Asya‟nın batı kıyısından Hindu-kuş‟a kadar uzanan Seleukos İmparatorluğu, Helenistik
krallıkların en büyüğüydü ve diğer Helenistik hanedanlar gibi Akdeniz‟i merkez almışlardı.
Seleukoslar, başta Ptolemaioslar olmak üzere diğer Helenistik krallıklar ve yerel hanedanların
bağımsızlık için savaştıkları yer olan Batı‟ya konsantre olurken, bir yandan da doğuyu kontrol
altında tutmak zorundaydılar. Ancak doğudaki ve batıdaki problemler ve Ptolemaioslar‟la
süregelen savaşlar Seleukoslar‟ı güçlerini bölmeye zorladı. Bütün bu sıkıntıların sonucunda oluşan
otorite boşluğunda, kontrolleri altındaki Küçük Asya‟da bazı bağımsız devletler doğdu. Bu
devletlerin uyguladıkları politikalar, M.Ö. II. yüzyılda Roma‟nın Ege‟deki olaylara dâhil olmasına
ve sonuçta da Seleukos İmparatorluğu‟nun çöküşüne kadar gidecek olan sürecin başlamasına
sebep oldu. Kısacası, Seleukoslar kontrol ettikleri muazzam alanın büyüklüğünün kurbanı oldular.
Heinen, a.g.e., s.421-422.
31
Seleukoslar arasındaki mücadele ve bu iki Helenistik krallığın gücünün giderek
zayıflaması ve bunun yanında Lysimakhos Krallığı‟nın yıkılmasından sonra Anadolu
içlerine kadar ilerleyen Galatlar, Küçük Asya‟da yerel devletlerin yükselmesine
olanak veren ortamı sağladılar. Kralların baskısı arasında sıkışan Helen şehirleri
mümkün olduğu kadar çok özgürlük ve otonomi kazanmaya çalışırken, bazı
hanedanlar da kendi krallıklarını oluşturmayı başardılar. Ptolemaios ve Seleukos
güçlerinin zayıfladığı oranda Karia‟daki mücadele sahnesine, biri Anadolu‟daki
Pergamon Krallığı diğeri ise denizde çok büyük üstünlük kuran ve hali hazırda
Karia‟nın güneybatısında toprak sahibi olan Rhodoslular olmak üzere iki yeni güç
daha katılmıştır.118
Seleukos hükümdarı II. Seleukos ve kardeşi Antiokhos Hieraks arasındaki
savaş, batı Asya‟da M.Ö. 230-220 yılları arasında bir karışıklık döneminin
başlamasına sebep oldu. II. Seleukos, Üçüncü Suriye Savaşı boyunca Asia‟daki
topraklarını kardeşi Antiokhos Hieraks (Şahin)‟a emanet etmiş, savaş sonunda da bu
toprakları geri almak istemişti. Bu isteğe direnen Hieraks, Galatlı paralı askerlerin
yardımıyla Ankara‟da M.Ö. 239‟da kardeşini yenilgiye uğrattı ve Küçük Asya‟da
özgür bir kral haline geldi. Antiokhus Hieraks, bu zaferden sonra Galatlar‟la
işbirliğine devam etmiş, fakat kısa süre sonra Galatlar üzerindeki otoritesini
kaybetmiş ve Küçük Asya‟da tam bir anarşi ortamının baş göstermesine sebep
olmuştur.119 Bu dönemden kısa süre önce, M.Ö. 262‟de Bergama yöneticisi
I.Eumenes, I. Antiokhus‟la savaşarak Pergamon topraklarının bağımsızlığını elde
etmişti. Kısa sürede genişleyen Bergama Krallığı, Galataia Bölgesi‟yle sınır komşusu
olmuştu. Bu sebeple Galatlar yoğun biçimde Pergamon topraklarına sızmaya
başlamış ve Pergamon hâkimiyetindeki bölgelere yayılmışlardı. 120 I. Eumenes,
Galatlar‟la savaşmak yerine, Anadolu‟daki pek çok krallık ve kent gibi onlara vergi
vermeyi kabul etmişti. Ancak ölümünden sonra yerine geçen yeğeni I. Attalos,
amcası gibi haraç ödemeyi reddedip, Galatlar‟a karşı savaş hazırlığına başlamıştır.
Galatlar ilk büyük direnci, ona haraç ödemeyi kabul etmeyen ilk kişi olduğu
söylenen I. Attalos‟dan gördüler. 10 yıl süren ve Pergamon‟u ele geçirme
118
119
120
Bean, a.g.e, s.29
Arslan, a.g.e., s.78
Arslan, a.g.e., s.79
32
düşüncesiyle Antiokhus Hieraks‟ın da Galatlar‟ın müttefiki olarak dâhil olduğu,
bütün Batı Anadolu‟yu etkileyen savaşın sonunda Pergamon Kralı I. Attalos,
Antiokhos Hieraks‟ı ve Galatlar‟ı yenmeyi başardı. İşte Attalos‟un sağladığı büyük
bir üstünlükle sonuçlanan bu mücadeleyle Bergama Krallığı yükselişe geçti ve bu
dönemde topraklarını büyük oranda genişletti.121
Bu savaşlar ve takip eden olaylar sonucunda Karia‟daki Seleukid otoritesi
çökmüştür. Ankyra Savaşı‟ndan sonra II. Seleukos bölgeden çekilmiş ve Antiokhus
Hieraks burada ortak hükümdar olarak tanınmıştır. Ancak Attalos tarafından
yenildikten sonra Mezopotomya‟ya doğru ilerlemiş, kardeşi II. Seleukos tarafından
yenilgiye uğratılınca Trakya‟ya kaçmış ve burada Galatlı yağmacılar tarafından
öldürülmüştür. Onunla aynı dönemde ölen kardeşinin yerine geçen III. Seleukos da
yine Galatlılar tarafından öldürülünce122 Karia‟da 20 yıl sürecek olan Seleukid
boşluğu başlamıştır. Pergamon Krallığı, oluşan bu otorite boşluğundan faydalanmış
ve Küçük Asya‟daki Toroslar‟a kadar uzanan Seleukos topraklarını hâkimiyeti altına
almıştır. Her ne kadar bu toprakları uzun süre elinde tutamamışsa da; Pergamon
Krallığı, sonraki dönemde Küçük Asya‟daki en önemli politik güçlerden biri haline
gelmiştir.123
Seleukoslar‟ın
kendi
aralarındaki
anlaşmazlıklar sonucu Karia‟daki
otoritesinin çökmesi, buradaki iki büyük güçten birinin uzaklaşmasına ve güç
dengesinin bozulmasına sebep oldu. Güç dengesinin bozulduğu bu koşullar altında,
Rhodoslular da Karia‟daki topraklarını genişletmeye başladılar. M.Ö. 220‟li yıllarda
Karia‟da büyük güçlerin varlığının azalması, hem güvenlikleri hem de çıkarları
açısından Rhodos yayılmacılığını teşvik etmiş olmalıdır.124 Daha sonra detaylı olarak
inceleyeceğimiz bir konu olan Rhodos‟un Karia‟nın iç bölgelerine yayılımının,
politik istikrarsızlığın olduğu bu dönemde hız kazandığını söyleyebiliriz.
121
122
123
124
Bu savaşın sonunda Attalus kral ünvanını ve kurtacı (Soter) sıfatını aldı. Polybius, Historiai,
xviii.41.6-8; Livius, Ab Urbe Condita Libri, xiii.21-3
Polybius, a.g.e., 4.48.6-8.
Bu dönemde, Pergamon Kralı Attalos‟un Karia‟nın bazı bölgelerinde, Latmos Herakleia‟sında ve
Magnesia‟da kral olarak tanındığı bilinmektedir. Crampa, a.g.e., s.124.
Reger, a.g.e, s.82
33
Seleukid otoritesinin kaybolmasının bir diğer sonucu, bağımsız yerel bir
hanedan olarak Olympikhos‟un ortaya çıkması olmuştur. Aslında II. Seleukos‟un
generallerinden biri olan Olympikhos, kralı adına Mylasa ve çevresindeki toprakları
ele geçirmişti. II. Seleukos, M.Ö. 245 sıralarında Mylasa‟ya özgürlüğünü bağışlama
düşüncesiyle Olympikhos‟a bölgeyi boşaltmasını buyurdu. Ancak bunu yerine
getirmeyen Olympikhos, kuzey Karia‟da merkezi Alinda olan kendi küçük devletini
kurdu. Olympikhos, Seleukid otoritesinden çıkmak için muhtemelen II. Seleukos‟un
geri çekilmesini takip eden süreçte Karia‟da oluşan belirsizlik avantajını kullandı.125
Önce Antigonos Doson, onun ölümünden sonra da M.Ö. 220‟de Makedonya Kralı
olan V. Philippos‟la iyi ilişkiler kurdu. Bu hanedanın en geç M.Ö. 201‟de tarih
sahnesinden çekilmiş olduğu düşünülmektedir.126
Doson adıyla tanınan Makedon kralı III. Antigonos da Seleukos
hâkimiyetinin çöküşünden yararlandı. Onun M.Ö. 227‟de gerçekleştirdiği Karia
seferinin, muhtemelen, Antiokhus Hieraks‟ın yenilmesi ve I. Attalos tarafından
uzaklaştırılmasından sonra Karia‟da ortaya çıkan fırsatlar sebebiyle yapıldığı
düşünülebilir. Bu ilginç Karia seferinin, Makedonlar‟ın uzun süre elinde tutamadığı
deniz aşırı bir toprak elde etmesi dışında pek bir sonucu olmadı.127 Antigonos
Doson‟un Karia seferi; Rhodos, Pergamon, Ptolemaios ve Seleukos çıkarlarının
çarpıştığı oldukça tehlikeli bir alan olan güneybatı Küçük Asya‟da Makedonların da,
Demetrios Poliorketes‟ten beri görülmediği halde hak iddiasında olduklarını
göstermesi açısından oldukça ilginçtir.
Bu arada Seleukoslar‟ın kaybettikleri topraklarda hâkimiyetlerini tekrar
kazanması için Küçük Asya komutanlığına getirilen Akhaios, I.Attalos‟u
Pergamon‟a çekilmeye zorlayarak kralın Hieraks‟tan almış olduğu toprakları tekrar
ele geçirmiş ve M.Ö. 220‟de bağımsızlığını ilan etmiştir.128 III. Antiokhus, M.Ö.
216‟da, I. Attalos‟la bir anlaşma imzalayarak ortak düşmanları Akhaios‟a karşı bir
125
126
127
128
Billows, a.g.e, 95
Bean, a.g.e., s.29. Karia geçmişte de pek çok kez, Eumenes ve Pleistarkhos gibi bağımsız
hanedanları desteklemişti, anlaşılan Olympikhos da bu gelenek içinde yer almıştır. Reger, a.g.e,
s.79
Ancak yaklaşık 15 yıl sonra, bir başka Makedon kralı olan V. Philippos‟un 201‟de bölgeye
düzenlediği sefer bu hatıradan kaynaklanmış olabilir.
Magie a.g.e., s.9-10; Polybios, a.g.e., iv.48.1-10; v.57.2-5
34
sefere çıkmış ve Akhaios iki yıl süren kuşatmanın sonunda ele geçirilmiş ve
öldürülmüştür. Böylece Antiokhus, Anadolu‟daki Seleukos toprakları üzerindeki
egemenliğini tekrar kurmuş ve komutanı Zeuksis‟i vali olarak bırakarak Küçük
Asya‟dan ayrılmıştır.129
Bu dönemde, Seleukoslar ve Ptolemaioslar kendi aralarındaki mücadeleyle
meşgulken Küçük Asya‟daki daha küçük güçler arasında başka bir problem
yaşanmaktaydı. M.Ö. 220‟de Byzantium ve Rhodos arasında geçiş ücretleriyle ilgili
olarak bir savaş patlak verdi ve bölgedeki diğer güçler Bithynia, Pergamon ve
Akhaios da bu çatışmanın içine çekildiler. Sonunda barış sağlandı fakat asıl dikkati
çeken durum; Boğazlar‟ın özgürlüğü gibi önemli bir konuda yaşanan çatışmaya
Helenistik krallardan hiç birinin dâhil olmaması ve bu problemin yükselen deniz
gücü Rhodos tarafından çözülmüş olmasıdır.
Bu aşamada, M.Ö. III. yüzyılın son çeyreğinde, Ege dünyasının genel bir
resmini çizecek olursak; Ege Denizi‟ndeki Ptolemaios deniz gücündeki düşüşün,
Rhodos‟un deniz gücünün bölgedeki yükselişiyle dengelendiğini görürüz. Bu, sadece
adanın Byzantium‟la olan savaşta oynadığı lider rolle değil aynı zamanda M.Ö. III.
yüzyılın son çeyreğinde bir Rhodos thalassokrasisinden bahsetmenin mümkün
olmasından da anlaşılmaktadr. Rhodos, böylece Ege‟deki adalar üzerinde önemli bir
etki kazanmış, aynı zamanda korsanlıkla savaşma ve deniz ulaşımını güvence altına
alma sorumluluğunu da yüklenmişti.130 Ptolemeoslar ve Seleukoslar arasındaki
mücadele, Rhodos‟a Ege‟de kendi politikasını oluşturma şansı vermişti; tıpkı
Pergamon‟un Anadolu‟daki otorite boşluğunda insiyatif kullanarak Galatlar‟la
savaşması ve Küçük Asya‟da söz ve pay sahibi olmasında görüldüğü gibi. M.Ö. III.
yüzyılın sonunda bu iki devlet, Ege ve Küçük Asya‟daki en önemli politik faktörler
haline gelmişlerdi. Bu sebeple, Roma ve Helenistik krallıklar arasında başlamak
üzere olan çatışmada önemli roller oynamakla mükelleftiler.131
M.Ö. 214 yılında Roma ve Makedonya kralı V. Philippos arasında I.
Makedonya Savaşı başlamıştır. Aitolia Birliği ve Pergamon‟un da Roma‟nın yanında
129
130
131
Magie, a.g.e., s.11
Polybios, a.g.e., v.24.11, v.28.1.3
Heinen, a.g.e., s.433
35
katıldıkları bu savaş, M.Ö. 205‟de imzalanan Phoenike Barışı ile sona ermiştir. V.
Philippos, bu savaşla, tüm Hellas‟ı kontrol etme isteğinin gerçekleşmesine Roma
tarafından izin verilmeyeceğini anladığından, yüzünü Ege‟ye çevirmiştir. Bu plan
doğrultusunda Karia ile özel olarak ilgilenmiş ve Ege‟de saldırgan bir politika
izlemeye başlamıştır. Philippos‟un Ege politikası, Mısır, Pergamon ve Rhodos‟un
muhafaza etmek istedikleri Ege‟deki güç dengesini bozmaktaydı. Özellikle Rhodos,
hem güneybatı Karia‟da topraklara sahip olması hem de Ege adalarındaki hâkimiyeti
sebebiyle bu saldırgan politikadan etkilenmiştir. Bu dönemde de Karia büyük
güçlerin çarpışmalarına sahne olmaya devam etmiştir. İran, Mezopotamya ve Orta
Asya‟da Seleukos İmparatorluğu‟nu yeniden inşa etmiş ve bir askeri itibar kazanmış
olan III. Antiokhos, Lysimakhos‟tan sonra bir süre büyük oranda Seleukos idaresi
altında kalan fakat “Kardeşler Savaşı” sonrasında otoritesini yitirdiği batı
Anadolu‟yu geri kazanmak için M.Ö. 204/203‟te buraya gelmiştir. Antiokhus‟un
buradaki aktivitelerine dair belirsizlik devam etse de, iç Karia‟da Ptolemaios
kontrolünde olan Amyzon‟u, Mylasa ve de Alinda‟yı ele geçirdiğini bilmekteyiz.132
V. Philippos‟un Ege‟deki hareketlerinden rahatsız olan Roma‟nın üç müttefiki, aynı
şekilde, Antiokhos‟un ilerlemesinden de doğrudan veya dolaylı olarak rahatsız
oluyorlardı.
Bu arada Makedonya Kralı V. Philippos, Ege‟deki arzularının devam
ettiğini gösterir şekilde, M.Ö. 201‟de Ege ve Akdeniz‟de düzenlediği bir dizi akın
sonucunda Rhodos ve Pergamon‟un düşmanlığını kazanmıştı. Bu iki krallık
birleşerek, Byzantium şehrinin de yardımıyla Khios açıklarındaki deniz savaşında
Philippos‟a karşı başarı sağlamıştır.133 Samos ve Miletos arasındaki Lade Adası
açıklarında gerçekleşen ikinci savaşta ise Rhodoslular yalnız kalmış ve Makedon
ordusuna yenilmişlerdir. Philippos hemen sonrasında Ptolemaios etkisinde olan
Miletos‟u ele geçirmiş, donanmasıyla güneye doğru ilerleyerek Karia sahilinde
karaya çıkmış ve kuvvetlerini iç kısımlara sevketmiştir.134 Pek çok Karia kentini
işgal etmeyi başaran V. Philippos, M.Ö. 201/200 yıllarında Karia‟da hâkimiyet
kurarak Iasos kentini merkez üs olarak belirlemiştir. Bu savaş sırasında onun tam
132
133
134
Reger, a.g.e., s.87; OGIS 235.
Polybios, a.g.e., xvi.1-2; Diodoros, a.g.e, xxviii.5.1
Magie, a.g.e., s.14.
36
olarak nereleri ele geçirdiğini bilmesek de Iasos ve Bargylia, Latmos Herakleia‟sı,
muhtemelen iç kesimlerdeki Euromus ve Pedasa, Rhodos Peraia‟sının bir kısmı ve
Stratonikeia‟nın sonbahar sonunda Philippos‟un eline geçtiğini söyleyebiliriz.135
Lade Savaşı göstermişti ki; Philippos, Ege ve Küçük Asya‟daki güç dengesi için
gerçek bir tehditti. Ne Rhodos ne de Pergamon tek başlarına Philippos‟a karşı
başarılı olamayacaklardı ve normalde Ege‟de gelişen olaylarda durdurucu etkisi olan
Ptolemaioslar‟ın, kendi kontrolleri altında olan Samos ve Amyzon‟u Philippos ve
Antiokhos‟a
kaptırmış
olmaları
yardım
edecek
durumda
olmadıklarını
göstermekteydi. Bu durumda yeni müttefikler aramaları gerekiyordu. Yunan
dünyasında yardım edebilecek bir müttefik olmadığından tek çıkar yol Roma‟ydı.
Böylece Rhodos ve Attalos, neredeyse kaçınılmaz olarak yüzlerini Roma‟ya
döndüler.136
Henüz savaşın sonu belli olmadan önce, M.Ö. 201 sonbaharında Attalos ve
Rhodos, Küçük Asya için çok büyük sonuçlar doğuracak bir adım attılar ve o sıralar
güçlenen ve Yunanistan işleri ile yakından ilgilenmeye başlayan Roma‟ya, V.
Philippos‟un planlarını bildirmek üzere elçiler gönderdiler.137 Mısır‟dan gelen
elçilerin de Suriye ve Makedonya‟nın planlarını anlatmasıyla Senato ikna olmuş ve
Philippos‟la görüşerek Yunan şehirlerine saldırılarını durdurması için doğuya elçiler
göndermiştir.138 Roma‟nın senatus consultumunu ileten elçilerini dikkate almayan
Philippos, Trakya‟nın güney sahilini ele geçirmiş ve boğazları aşarak Anadolu
kesimindeki Abydos‟u işgal etmiştir. Kuşatma sırasında gelen Senatus‟un ikinci
isteği de dikkate alınmayınca, M.Ö. 200 yılında Roma Makedonya‟ya savaş ilan
etmiştir. İkinci Makedonya Savaşı, M.Ö. 197 yılı Haziran ayında Kynoskephalai‟da
yapılan meydan savaşında Roma‟nın zafer kazanmasıyla sonuçlanmıştır.139 Bu savaş
sonrasında V. Philippos Hellas topraklarından çekilmiş ve Roma‟ya yüklü miktarda
savaş tazminatı ödemiştir.140 Philippos‟u bozguna uğratan Romalı komutan
135
136
137
138
139
140
Reger, a.g.e., s.87; R.M. Errington, “Rome Against Philip and Antiochus”, The Cambridge
Ancent History, Volume VIII, Rome and the Mediterranean to 133 B.C., Chapter 8, s.254
Livius, a.g.e., xxxi.2.1-2;, Errington, a.g.e., s.254-255
Livius, a.g.e., xxxi.2.1; Polybius, a.g.e., xvi.24.3
Polybios, a.g.e., xvi.34.3-4
Pausanias, Periegesis Tes Hellados, vii.8
Green, a.g.e., s.104
37
Flamininus, Roma Senatosu‟nun kararıyla Avrupa ve Asya‟daki tüm Grek
kentlerinin artık özgür olduklarını açıklamıştır.141 II. Makedonya Savaşı‟yla Roma
ilk defa Anadolu‟daki karışıklığa dâhil olmuş ve kazandığı zaferle artık Anadolu
politikasında önemli bir aktör olduğunu göstermiştir.
Suriye kralı III. Antiokhos, Roma Senatosu‟nun Helen kentlerinin
özgürlüklerine dair yaptığı duyurudan pek etkilenmemiş olacak ki, o yıl içinde
Seleukos İmparatorluğu‟nu eski sınırlarına ulaştırmak için Anadolu‟nun güney ve
batı kıyılarına büyük bir hızla saldırmış ve Kilikia‟dan başlayarak kıyı bölgeleri ele
geçirmeye çalışmıştır. Rhodoslular, Makedonya‟yla yapılan savaş devam ederken,
onun V. Philippos‟la birleşmesinden endişelenerek Korakesion‟da (Alanya)
Antiokhos‟la
buluşmuşlar
ve
Khelidonia
Adaları‟ndan
ileri
gitmemesini
istemişlerdir.142 Ama Kynoskephalai zaferinin haberlerinin ulaşması ile onu
durdurma planından vazgeçmişler, yine de müttefikleri Ptolemaios‟a ait yerlere
saldırmamasında ısrarcı olmuşlardır.143 Bu arada III. Antiokhus‟un satrabı Zeuksis,
Karia‟da Latmos Herakleia‟sı, Euromos, Theangela, Kildara ve İasos kentlerini
kontrol altına almıştı.144
Philippos‟un Kynoskephalai‟de yenilmesi, bu arada Pergamon Kralı I.
Attalos‟un ölmesi ve valisi Zeuksis‟in Karia‟daki başarılarıyla cesaretlenmiş olan III.
Antiokhos, M.Ö. 196 ilkbaharında I. Seleukos İmparatorluğu‟nun batıda yeniden
canlandırıldığını ilan etmiş, yani tüm Anadolu kentlerinin Seleukos kralının müttefiki
olacaklarını bildirmiştir.145 Buna uymayan Smyrna ve Lampsacus şehirlerine askerler
göndermiş, bunun üzerine bu iki kent Romalılar‟a başvurarak yardım istemişlerdir. O
zamana kadar İlion dışında hiçbir Anadolu kenti Roma‟yla ilişkiye girmediği için bu
141
142
143
144
145
Bean, a.g.e., s.30
Livius, a.g.e., xxxiii.20.3. Reger, a.g.e., s.88. Rhodoslular‟ın Karia‟daki Ptolemaios kentlerinin
özgürlüğünü koruma stratejisi de, bölgedeki kendi çıkarları açısından gerekli olan güç dengesini
koruma politikası içinde değerlendirilmelidir
Bu şehirlerin bazılarına askeri güçle, bazılarına da düşmanın planlarına dair bilgiler vererek
yardım etmişlerdir. Böylelikle Kaunos, Myndos, Halikarnassos ve Samos‟u korumayı başarmışlar
ancak kralı, ertesi kışı geçireceği Ephesos‟ta yerleşmekten alıkoyamamışlardır. Livius, a.g.e.,
xxxiii.20.11-13.
Euromos 197 Ağustosu‟nda, muhtemelen Kyneskophalai haberlerini aldıktan hemen sonra,
Zeuksis‟e elçi göndermiş ve Antiokhos‟la bir ittifak anlaşması yapmıştı bile. Antiokhos‟un
özgürlüğünü verdiği ve kısa süre içinde bir Laodike kültünün kurulduğu Iasos ve komşu Pedasa da
şüphesiz aynısını yapmıştı. Bean, a.g.e., s.99; Blümel, a.g.e, yazıt. no: 3-4.
Livius, a.g.e , xxxiii.38,1-14; Magie, a.g.e., s. 17
38
çok önemli bir adımdır.146 Bu arada Antiokhus, Smyrna ve Lampsacus‟tan sonra
Abydos‟u ele geçirdikten sonra Avrupa kıyısına geçmiştir.
Philippos‟la savaşılan üç yıl içerisinde Ege‟deki politik durum değişmişti.
Roma ve müttefikleri Philippos‟u yenmekle uğraşırken, Antiokhos Küçük Asya
kıyılarında Seleukos etkisini yeniden oluşturmuştu. Muhtemelen Roma‟nın bu
durumdan rahatsız olmayacağını düşünmüş olan Antiokhos, Rhodos‟a dostça
davranmış, hatta Ptolemaios‟a ait olduğu iddia edilen yerleri korumasına izin vermiş,
eski düşmanı Pergamon‟u dahi rahatsız etmemiş ve kendini bütün diplomatik
ilişkilerde Roma‟nın dostu olarak göstermişti. Ama Roma, Antiokhos‟un Küçük
Asya‟daki fetihleri ve daha da önemlisi Avrupa‟ya geçişini, Makedonya Savaşı‟nın
ana stratejik başarısına, yani Balkanlar‟da diğer bir büyük gücün etkisinde olmayan
tarafsız bir bölge oluşturma planına bir tehdit gibi görmeye başlamıştı.147 Roma artık,
III. Antiokhos‟un Ege‟nin hâkimi olma yolundaki amaçlarını gerçekleştirmesi
halinde Hellas‟a geçerek tehlikeli bir komşu olacağından endişe duymaya başlamıştı.
M.Ö. 196‟da Roma, III. Antiokhos‟a elçiler göndererek; Ptolemaios ve V.
Philippos‟tan aldığı Helen kentlerini boşaltmasını ve Anadolu‟daki diğer Helen
kentlerine de dokunmamasını talep etmiştir.148 Fakat III. Antiokhos, tıpkı
Antiokhos‟un İtalya meseleleriyle ilgisinin olmadığı gibi Roma‟nın da Anadolu
sorunlarında yerinin olmadığı cevabını vermiştir.149 Daha sonraki görüşmelerden de
bir sonuç alınamamış ve M.Ö. 192 sonbaharında Antiokhos Ege‟nin karşı tarafına bir
ordu yolladığında Roma, III. Antiokhos‟a karşı savaş ilan etmiştir.150 Romalılar M.Ö.
190 yılında, ilk hareket olarak,
müttefiklerden Rhodos‟un isteği üzerine, III.
Antiokhus‟un elinde bulunan Patara‟nın ele geçirilmesine karar vermişler ancak şehir
ele
geçirilememiştir.151
Bunun
üzerine,
M.Ö.190
sonbaharında
Roma
ve
müttefiklerinin asıl harekâtı başlamış, Scipiolar‟ın komutası altındaki Roma ordusu
Hellespont‟u aşmış152 ve ilk kez Asia‟ya ayak basmıştır. Roma ordusu Magnesia‟da
146
147
148
149
150
151
152
Magie, a.g.e., s. 18.
Errington, a.g.e., s. 271-272
Polybios, a.g.e, xviii.47.1-2
Polybios, a.g.e, xviii,51.1-10
Livius, a.g.e, xxxv.23.10; xxxvi.1.1.
Livius, a.g.e, xxxvii.15.6; Livius, a.g.e, xxxvii.16.1.
Livius, a.g.e, xxxvii.33.4
39
Sipylos Dağı eteklerinde gerçekleştirilen savaşta III. Antiokhos‟u, Pergamon kralı
Eumenes‟in yardımıyla kesin bir yenilgiye uğratmıştır.153 Böylece Magnesia Savaşı
ile Anadolu‟daki Seleukos egemenliği son bulmuştur.
Bu durum, Küçük Asya‟nın tarihinde bir dönüm noktası olmuştur. Savaştan
bir yıl sonra, M.Ö. 188 yılında Apameia‟da (Dinar) imzalanan antlaşmayla 154; III.
Antiokhos, Toroslar‟ın kuzeyindeki ve Halys (Kızılırmak) Irmağı‟nın orta kıvrımının
batısındaki bütün topraklardan vazgeçmek zorunda kalmıştır.155 Bununla beraber
Roma hiçbir pay almayarak, III. Antiokhos‟un bıraktığı toprakları kendisine yardım
etmiş olan müttefikleri arasında paylaştırma görevini Scipiolar‟ın halefi olan Gnaeus
Manlius Vulso‟nun başkanlık ettiği barış komisyonuna vermiştir. Bu komisyon, krala
karşı yardımda bulunmuş bazı Helen kentlerine yapılan toprak bağışları hariç
tutulmak üzere, ele geçirilen yerleri Roma‟nın asıl müttefikleri olan II. Eumenes ile
Rhodos arasında paylaştırmıştır.156 Senato Grek şehirleri ile ilgili olarak, savaş
sırasında Roma ile ilişkilerine dayanılarak düzenleme yapılmasına karar vermiştir:
Magnesia Savaşı‟ndan önce Roma‟ya katılanlar özgür ilan edilmiş, bunlar haricinde
kalan Menderes‟in güneyindeki Karia ve Lykia Rhodos‟a, batı Anadolu‟nun geri
kalan kısmı da Pergamon Kralı Eumenes‟e verilmiştir. Buna göre Miletos‟un kıyı
kentleri, Latmos üzerindeki Herakleia, İasos, Bargylia, Myndos, Halikarnassos ve
Knidos ile Euromos‟un iç kentleri, Pedasa ve Mylasa özgür kalmıştır. Böylelikle
Apameia Antlaşması sırasında bu özgür kentler dışında kalan tüm Karia‟nın
Rhodos‟a verilmesi ile Karia‟da yeni bir dönem başlamıştır.
Yedi sene gibi kısa bir süre içerisinde Roma orduları Helenistik dünyanın
iki güçlü kralı V. Philippos ve III. Antiokhos‟u yenmiş ve topraklarını Roma‟nın
dostlarına emanet etmişlerdi. Eumenes, Rhodos ve Küçük Asya‟nın özgür Grek
şehirlerinin önemli bir ortak noktaları vardı: M.Ö. 188‟de elde ettikleri avantajlı
153
154
155
156
Livius, a.g.e, xxxii.39; xxxvii.37.4; Appian, a.g.e, xxxi.
Sadece Antiokhos ve Scipiolar değil, savaştan etkilendiğini düşünen bütün şehirler ve topluluklar
Roma‟ya elçiler göndermişler; hatta Eumenes, durum kendi krallığı için çok önemli olduğundan
kendisi Roma‟ya gitmiştir.
Polybios, a.g.e, xxi.43-45; Livius, a.g.e, xxxviii.38.
Bean, a.g.e., s.30
40
statüyü Roma‟ya borçluydular ve hepsi bunun farkındaydılar.157 Roma bu hediyeyi,
Ege‟deki yeni düzenin koruyucusu olmaları ve Roma‟yı rahatsız edecek gelişmeleri
önlemeleri beklentileriyle vermişti. Rhodos, Küçük Asya‟da Antiokhos‟un geri
çekilmesinin yarattığı boşluğu doldurmuş ve Roma‟nın yarattığı yeni politik durumu
güneyde koruma görevini üstlenmişti, tıpkı Bergama kralı Eumenes‟in Menderes‟in
kuzeyinde yaptığı gibi.
Apameia Anlaşması‟yla Menderes‟in güneyindeki Karia ve Likya‟nın
Rhodos‟a verilmesi, Rhodos‟un Küçük Asya‟daki “Rhodos Peraiası” denilen
topraklarını oldukça genişletmişti. Bunun yanında barış antlaşmasındaki bazı özel
maddeler de Rhodos‟un yararına hizmet etmişti. Bu maddelerle, Antiokhos‟un
Ege‟deki adalarla savaşması engellenmiş, ayrıca Rhodoslu mülk sahiplerinin ve
tüccarlarının imparatorluktaki hakları ve ayrıcalıkları artmıştı.158 Rhodos‟un daha
önce küçük bir kısmını kontrol ettiği Karia bölgesi, bazı şehirler haricinde, Rhodos
hâkimiyetine karşı gelmemiş gibi görünmekteydi. Romalılar pek çok Karia kentini de
özgürleştirdiklerinden, Rhodos bu bölgede sınırsız bir hâkimiyet kurmamıştır. Bu
konuya daha sonra ayrıntılarıyla denilecektir. Diğer taraftan Apameia Antlaşması‟yla
Rhodos‟a verilen diğer bir bölge olan Likya, Rhodos‟a büyük bir direnç göstermiş ve
uzun yıllar Rhodos‟a karşı savaşmıştır.159
M.Ö. 171‟de Roma ve Makedonya Kralı Persesus arasında Üçüncü
Makedonya Savaşı başladı. Bu savaşta Rhodos ve Pergamon‟un her ikisi de, mecbur
oldukları üzere Roma‟ya destek verdiler. Rhodoslular, arabuluculuk etmelerini
isteyen Makedon elçilerini geri çevirdiler ve Roma‟ya askeri yardımda bulundular.
Hatta Rhodos donanması, IV. Antiokhos‟a giden bir Makedon elçisini yakalayarak
Roma‟ya teslim etti. Fakat savaş devam ettikçe, Rhodoslular bunun ekonomileri
üzerindeki etkisini gittikçe daha fazla hissettiler ve sonunda M.Ö. 168‟de arabulucuk
yapmaya karar verdiler. Rhodoslu elçiler Perseus ve Roma arasında arabulucuk
157
158
159
Errington, a.g.e., s.289; C. Habicht, „The Seleucids and Their Rivals‟, The Cambridge Ancient
History, Volume III, Rome and the Mediterranean to 133 B.C., Cambridge, Cambridge University
Press, 1989, s. 324.
Schmitt, Rom un Rhodos, 1957, s. 85; E.S. Gruen, “Rome and Rhodes in the Second Century
BC”, The Classical Quarterly, New Series, Vol. 25, No.1, 1975, pp. 58-81. Cambridge University,
s. 65
Berthold, a.g.e., s.86-7
41
etmek üzere Roma‟dayken Roma‟nın zafer haberi geldi. Roma‟nın kazandığı bir
savaş için arabulucuk etmeye gelmişlerdi; artık sadece tebriklerini sunabilirlerdi.
Senato, bu elçilerin görevlerinin sadece Perseus‟un çıkarlarına hizmet ettiğine ve
bunun Roma‟ya karşı düşmanca bir tutum olduğuna karar vererek, bu hareketle
Rhodos ve Roma arasındaki dostluğun sona erdiğini bildirdi. Roma Senatosu M.Ö.
167‟de Karia ve Lykia kentlerine özgürlük tanıdığını ilan etti. Böylece Apameia
Antlaşması‟yla Rhodos‟a verilen Karia ve Likya kentleri tekrar bağımsızlıklarına
kavuştular. Daha sonra M.Ö. 165‟de, Apameia‟dan çok daha önce Rhodos
hâkimiyetine girmiş olan Karia şehirleri Kaunos ve Stratonikeia da Senato tarafından
özgür ilan edildiler. Ancak Rhodos‟a asıl darbe, Roma‟nın Delos‟u serbest bir liman
olması şartıyla Atina‟ya vermesiyle geldi. Böylece, deniz ticareti trafiği Rhodos‟tan
Delos‟a kaydı.160
Pergamon Kralı III. Attalos, M.Ö. 133 yılında öldüğünde krallığını vasiyet
yolu ile Roma‟ya bırakmıştır. Bu vasiyetle, Romalılar M.Ö. 129 yılında tüm Batı
Anadolu‟yu Asia eyaleti (Provincia Asia) adı altında kendilerine bağladılar. Böylece
tüm Batı Anadolu gibi Karia bölgesi de bu eyalete bağlandı.161 Roma, sonraki
dönemlerde Asia eyaletlerini birçok conventusa bölmüştür. Karia da iki bölgeye
ayrılmış ve Alabanda ve Mylasa olmak üzere iki merkeze bağlanmıştı. Karia,
İmparator Augustus döneminden sonra ve özellikle de Roma Barışı (Pax Romana)
döneminde gerçekleşen gelişme ve refah zamanlarını yaşamış ve özellikle
Aphrodisias, Roma İmparatorluk Dönemi‟nde önemli bir kent konumuna
yükselmiştir. Bu barış ve huzur ortamı M.S. III. yüzyıl ortalarında Küçük Asia‟yı
yağmalayan ve İonia‟ya kadar inmeyi başaran Gotlar tarafından bozulmuş ve pek çok
kent kendini korumak için önlemler almıştır. Karia Diokletianus zamanına kadar
politik bir birim olarak görünmemiş, üçüncü yüzyıl sonlarında İmparator
Diokletianus‟un yeni bir eyalet düzeni benimsemesiyle,
yönetim merkezi
Aphrodisias olmak üzere M.S. 305 yılında ayrı bir eyalet durumuna gelmiştir.162
160
161
162
Bu dönemde Roma‟nın Rhodos‟a savaş açması dahi tartışıldı fakat Kato‟nun ünlü konuşmasıyla
bu önlendi. Schmitt, a.g.e, s.151; Gruen, a.g.e, s.77
Magie, a.g.e, s. 155; Gary Reger, “Karia: A Case Study in Regionalism”, Regionalism in
Hellenistic and Roman Asia Minor, edited by Hugh Elton&Gary Reger, Ausonius Etudes, s.89-96,
s. 95
Reger, “Karia: A Case Study in Regionalism”, s.95; Peschlow-Bindokat, a.g.e, s. 24
42
1.4. Karia‟nın YerleĢim ve Politik Yapıları
Karia, önemli coğrafi farklılıkların olduğu; büyük sarp dağlara, çok sayıda
saklı vadilere ve pek çok doğal limana imkân sağlayan girintili kıyılara sahip bir
bölgedir. Kuzey kıyı bölümünde, Miletos ve Halikarnassos arasında göreceli
yumuşak bir arazi yapısı varken, güney kısımlarında dağlık bir alanla kaplıdır.
Keramikos Körfezi ve Knidos Yarımadası sınırından Kaunos‟a kadar uzanan bölgede
çok dik dağ oluşumları; kıyı Karia ve iç Karia arasında iletişimi engelleyen dar ve
zor geçitler; doğu sınırında ise Kadmus ve Salbakus dağ sıraları vardır. Bu dağ
sıraları ve geçitlerin büyük bir engel oluşturması, tarih boyunca ordular ve ticari
kervanların Karia‟nın bu kısmından uzak kalmasına sebep olmuştur.
Bu zor coğrafi şartlar sebebiyle Karia Bölgesi‟nde antik yerleşimler belirli
alanlarda toplanmışlardı. Kuzey Karia‟da Meander Vadisi ve ona güneyden katılan
diğer üç nehir vadisinin olduğu alan (Marsyas, Harpasos ve Marsynos), daha
güneyde Mylasa ve Stratonikeia civarındaki açık ekilebilir topraklar ve doğu
Karia‟da Tabai‟nin yukarısındaki plato ve kıyı kesimler dışında antik yerleşimler çok
seyrekti. Eğer Karialılar tarafından yaşanılan bölge olarak tanımlarsak, asıl Karia,
daha sınırlı bir bölgeydi. Iasos‟tan Kaunos‟a kadar olan tüm kıyı bölgelerinde
(Knidos Yarımadası hariç olmak üzere), Meander Vadisi‟nde ve batı iç bölgelerde
Karialılar‟ın varlığına dair bulgular vardır. Özellikle Meander etrafında, bir avuç
yerleşim de olsa, Karialılar‟ın organizasyonunun demir çağından önceye kadar
gittiğini görüyoruz.163 Alinda, Alabanda ve Hyllarima gibi Karia yerleşimlerinin en
azından geç bronz Çağı‟na kadar gittiğini, Hitit kroniklerinde yer aldıklarını
görüyoruz.164 Mylasa M.Ö. VI. yüzyıl ortalarında iyi kurulmuş bir bölgesel merkez
olarak görünüyor.165
Genel resme bakıldığında, Karia‟nın kıyı kesiminde birkaç şehir vardı. Kıyı
şehirlerinden bazıları, gemiyle kolaylıkla ulaşılabilen Yunan adaları ve Ege
163
164
165
R.T. Marchese, The Historical Archaeology of Northern Caria, Oxford, 1989, s.27; E. Deniz
Oğuz-Kırca, „Some Thoughts on the Problem of Demes: The Ancient Bozburun Peninsula‟,
Cedrus II (2014), 267-289, s. 268
Marchese, a.e., s.33-37
Bean, a.g.e., s.35; Christina Williamson, „Indigenous sanctuaries and the formation of the
Hellenistic polis in inland Karia‟ TMA 36, 2006, s. 38
43
dünyasıyla her zaman yakın ilişki içerisinde olmaları sebebiyle, erken bir tarihten
itibaren Grek yerleşimi özelliklerini taşımaktaydı: Ion Miletos, Dor Knidos ve
Myndos ile Grek ve Karialı karışık nüfusuyla Halikarnassos gibi. Göç eden
Yunanlılar, Karia kıyısında sadece bu birkaç noktada yerleşmişler, Yunan
kolonileşmesi kıyıdan öteye pek gidememişti. Nüfusun büyük çoğunluğu, hem kıyı
hem de iç bölgelerde, şehirden daha çok köy sayılabilecek küçük topluluklar halinde
yaşıyordu.166 Özellikle, kıyıdaki Grek şehirlerine göre daha izole ve dağlık bir arazi
olan iç Karia‟da nüfus, bazısına ulaşımın oldukça zor olduğu daha küçük köylerde
yerleşmişti. Her ne kadar, Ege kıyısındaki Karia yerleşimleri bronz çağından itibaren
Yunan kolonizasyonuna maruz kalmışlarsa da, dağlık iç Karia, M.Ö. IV. yüzyıla
kadar kendi kültürü ve diliyle saklı kalmayı sürdürmüştür.
Karia‟da özellikle bu iç kesimlerdeki yerleşimler, dağlık arazi şartları
sebebiyle, sınırlı bölgelere sahip kome (komai) adı verilen küçük yerleşimler
şeklinde organize edilmişti. Güvenlik pek çok Karia kenti için önemli bir konuydu.
Karialılar, iyi denizciler ve yetenekli korsanlar olmalarına rağmen; Lelegler gibi, iç
bölgelerdeki yüksek yerlere yerleşmiş ve yerleştikleri alanların çevresini surlarla
güçlendirmişlerdi. Klasik çağın sonundaki Karia yerleşmeleri yüksek tepelerde,
birbirini gören, surlarla çevrili küçük topluluklar şeklinde tanımlanabilir.167 Büyük
kısmı genellikle çiftçi ve hayvancı olan yerli nüfusun oluşturduğu bu yerleşimler,
tepeüstü citadeldeki konağından Karia kırsalındaki dağınık köylere ve çiftliklere
bakan yerli beyler ya da küçük krallar tarafından yönetiliyordu.168
Bu küçük yerleşimler birleşerek “koinon” (κοινόν) adı verilen yerel birlikler
(federasyon) oluşturmuştu. Bu yerleşimlerden bazılarının bağımsız tapınakları vardı
ancak genellikle bu tapınaklardan bir tanesi bütün birliğin ortak tapınım alanı olarak
öne çıkmaktaydı. Ortak tapınım alanına ev sahipliği yapan yerleşim, bütün topluluğa
ve bu topluluğun yaşadığı bölgeye adını vermekteydi. Tapınak birlikleri 169 ya da köy
166
167
168
169
A.H.M. Jones, The Cities of the Eastern Roman Provinces, Oxford: Clarendon Press, 1937, s.30
Varinlioğlu, E. “Karya‟nın Hellenistik Dönem Kentleri”, 12. AST, Ankara, 1995, s. 27. 18
Hornblower, a.g.e, s.10-11, Bean ve Cook, „The Carian Coast III‟, The Annual of the British
School at Athens, Vol. 52 (1957), pp. 58-146., s.143-146
Marchese, a.g.e.
44
federasyonları170
görülmekteydi.
olarak
tanımlayabileceğimiz
bu
koinonlar
tüm
Karia‟da
171
Bu otonomik koinonların pek çoğu, yine bir ortak tapınak etrafında toplanan
daha büyük, kapsayıcı bir diğer birlikte güçlerini birleştirmiştir. Bu kapsayıcı
birliklerin en eskisi, M.Ö. VI. yüzyılda kurulan ve Mylasa‟daki Zeus Karios
Tapınağı‟nda (muhtemelen bugün Peçin Kale olarak bilinen platoda yer alan)
toplanan Karia Birliği‟dir.172 “Karialılar‟ın Koinon‟u” ya da “Karialılar” olarak
adlandırılan bu birlik, resmi bir Helenistik dökümana göre “rahip ve kral” tarafından
yönetiliyordu.173 Herodotos, Karialılar‟ın, Pers tehdidi sırasında ortak politikayı
saptamak için bir buluşma yeri olan “Beyaz Sütunlar”da toplandıklarını belirtir.174
Diğer taraftan “Karialılar” koinonunun normalde çok büyük bir politik öneminin
olduğuna dair bir belirti yoktur. Hatta iyi savunulan tepe üstü yerleşimleri ve bölge
boyunca bulunan çok sayıdaki sığınak kaleleri, Karialı hanedanlar arasındaki
ilişkinin birlikte hareket etmek yerine çatışma ve karşılıklı güvensizliğe dayandığını
düşündürmektedir.175
Pers hâkimiyeti muhtemelen bölgedeki yerel politik düzenlemelerde
değişiklik yaratmamış, geleneksel olarak güçlü olan yerli hanedan aileler, VI. yüzyıl
boyunca, karakteristik tepe üstü yerleşimlerinde kalmaya devam etmişlerdi. M.Ö.
425 gibi geç bir tarihte bile, Aristophanes,
Karialılar‟ın, güvenlik amacıyla
tepebaşlarında yaşadıklarından bahseder. Bu da o dönemde Karia‟da geleneksel
hanedanlık
yerleşim
yapısında
önemli
bir
değişimin
olmadığını
göstermektedir.176Ayrıca bu dönemde, Attika-Delos vergi listelerinde Karia
bölgesindeki topluluklar, komai birimleri altında toplanmış olarak görülürler. Buna
karşılık vergilemede kolaylık sağlamak için, Atinalılar vergilerini poleis adı altında
170
171
172
173
174
175
176
M. Çetin Şahin, „The Political and Religious Structure in the Territory of Stratonikeia in
Caria‟, Ankara, 1976
Williamson, a.g.e., s. 38.
Bean, a.g.e., s.24-25; Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale Yerleşimi‟,
TÜBA-AR 18, 2015.125-141, s.127
Koinonun kült merkezi Mylasa‟da olduğundan, muhtemelen Mylasa‟nın dynastleri koinonun
basileusu olarak hizmet veriyorlardı. Hornblower, a.g.e, s.55-59, 77; L. Robert, Etudes
Anatoliennes, Paris, 1937, s.571.
Herodotos, a.g.e. v.118; Bean, a.e., s.23
Ruzicka, a.g.e., s. 6
Ruzicka, a.g.e., s. 12
45
almıştır.177 Bu listelerde bazı Karialı toplulukların ödemeleri kaydedilirken hanedan
isimlerinin de kullanılması, Atina‟nın Karia‟daki hanedanlık yönetimini ortadan
kaldırmaya çalışmadığını göstermektedir.178 Kısaca, Karia V. yüzyılda hala sınırlı bir
koinon hayatı ve yarı yerleşik komai formları şeklinde geleneksel yerleşim sistemine
sahip bir bölge olmaya devam etmekteydi.179
M.Ö. 378‟de imzalanan Kral Barışı sonrasında gelen barış atmosferi, bütün
batı Anadolu‟da yerleşim yapısında büyük değişimlere yol açmıştır.180 Bu güven
ortamı Batı Anadolu kent-devletlerinde bağımsızlık eğiliminin artmasına yol açmış;
Helen kent-devletleri yeniden yapılanma amacıyla synoikismos sürecine ve buna
bağlı olarak kentleşme hareketlerinin hızlandığı bir dönem içine girmişlerdir. Bu
süreç, batı Anadolu kıyı kesiminde kırsal karakterini koruyan çok sayıda Helen
poleis
birimlerinin
birleşerek
merkezileşmesi
şeklinde
görülürken,
Karia
bölgesindeki gibi çoğunlukla henüz komai birimlerinde yaşayan yarı-barbar kırsal
toplululuklarda ise polis örgütlenmesine geçiş ile izlenmektedir.181
Synoikismos, pek çok farklı anlamda kullanılmasına rağmen en genel
anlamıyla “iki ya da daha fazla yerleşimin basitçe yeniden yerleşmesi ya da fiziki
birleşmesi”
olarak
tanımlanabilir.182
Synoikismosla,
küçük
yerleşimlerin
birleştirilerek tek bir kent oluşturulması amaçlanmıştır ve synoikismos bir konsept
olarak, şehire doğru gelişimin tasarısı olarak görülebilir.
Persler‟in Karia‟da satrap olarak görevlendirdiği Hekatomnid yönetimi,
Karia‟nın yerleşim yapısının dağınık yapıdaki komai ve kırsal yerleşim düzeninden,
merkezi işlevlere sahip yeni kentsel merkezlere dönüşüm sürecinde bir katalizör gibi
hareket etmiştir. Bu komaiden poleise evrilme süreci, IV. yüzyılın ikinci çeyreğinde
177
178
179
180
181
182
Tuna, a.g.e., s.480
ATL I:146; Ruzicka, a.g.e, s.12
Marchese, a.g.e, s.27
Tuna, a.g.e, s.477-478
Tuna, a.g.e, s.477-478
Gary Reger, "Sympoliteiai in Hellenistic Asia Minor", In Colvin, Stephen. The Greco-Roman
East: Politics, Culture, Society, Yale Classical Studies 31, Cambridge, UK: Cambridge
University Press. 2004. pp. 145–181, s.149
46
Maussollos‟un kapsamlı synoikismos projeleriyle başlamış, daha sonraki dönemde
Helenistik kralların aynı yöndeki kentleşme politikalarıyla devam etmiştir.183
Karia‟da, özellikle de Maussollos döneminde, synoikismos yeni bir konsept
değildi. Maussollos‟tan önce, Mylasa, Latmos, Teos‟ta değişik sebeplerle
synoikismoslar gerçekleşmişti. Bunlardan başka, Ege Dünyası‟nda Maussollos‟un
haberdar olduğu başka synoikismoslar da gerçekleşmişti. Daha önce de belirttiğimiz
gibi, Dor Heksapolisi‟nin diğer bütün üyeleri; Kos, Knidos ve Rhodos‟un eski
şehirleri (Kamiros, Ialysos ve Lindos) birbirlerini izleyerek synoikismos benzeri
süreçlerden geçmişlerdi.184 Belki de bu diğer synoikismos örneklerinin başarısından
etkilenerek Maussollos altı Leleg yerleşimini synoikismos yoluyla Halikarnassos‟a
yerleştirmiş;185 Myndos ve Theangela yerleşimlerini de Helen modeline uygun
kurumlarla yeniden örgütlemiştir. Bu hareketin Karia‟nın politik ve kültürel yapısını
biçimlemede çok önemli bir rol oynadığı muhakkaktır. Myndos, Halikarnassos,
Bargylia ve Kaunos kentleri Hekatomnidler tarafından Helen standartlarına göre
yeniden kurulurken, kentlerin savunma, altyapı ve ticaret için gerekli denizaşırı
ulaşıma uygun liman olanakları da geliştirilmiştir.186 Karia‟nın iç kesimlerinde kalan
Alinda, Euromos, Amyzon gibi kentlerde de benzeri kentleşme hareketleri görülür.
Bu durum, Maussollos‟un birkaç büyük şehirin iyileştirilmesi gibi basit bir plandan
daha büyük bir planı olduğuna işaret etmektedir. Limanların uluslararası taşımaya
elverişli olması, bu yerleşimlerin ve Halikarnassos‟un yeniden yerleşiminin ve
organizasyonunun arkasındaki ekonomik sebepleri göstermesi açısından önemlidir.
Bu yeni yerleşimler, deniz gücünü artırarak ve politik gücün merkezileşmesini
sağlayarak, Karia‟nın uluslarası politikadaki gücünü arttırdı. Anlaşılan Mausollos
yerel bir güç olarak kapalı, izole edilmiş bir Karia yerine uluslararası arenaya
oynayan bir Karia hedeflemiştir.187 Maussollos‟un bu kentleşme hareketleri münferit
olaylar olarak değil, aksine Rhodos ve Kos‟ta gerçekleşen synoikismoslarla birlikte
183
184
185
186
187
Hornblower, a.g.e, s.78
Ayça Üzel, Hekatomnid Tezi, 2007, s.34
En doğudaki Myndos ve en batıdaki Syangela hariç tutularak altı Leleg şehri; Pedasa, Telmisium
(Telmessos), Theangela ( Thermera), Medmasa (Madnasa), Side ve Uranium Halikarnassos‟la
birleştirilmiştir.
Bean ve Cook, a.g.e, s. 138
Bean ve Cook, a.g.e, s.138
47
düşünülmelidir. Bütün bu birleştirilmiş politainin, Doğu Akdeniz ticaret yollarına
hâkim noktalarda konumlandırılması, bu yeni merkezlerin birdenbire gelişmeleri ve
zenginleşmeleriyle sonuçlanmıştır.188
Özet olarak, ünlü satrap Maussollos‟un, dağ insanlarını, yani Lelegleri, Grek
kültürü ve politik hayatına karışmaları için yeni düzenlenmiş şehirlere çağırmasıyla
Karia‟da kırsal hayat büyük oranda değişmiştir. Bu kentleşme politikalarıyla,
Karia‟nın yerel yerleşim organizasyonu; ayrık, kırsal komaiden, merkezi forksiyonlu
yeni kent merkezlerine doğru büyük bir değişim geçirmiştir.189Bununla birlikte,
bütün bu merkezileşmeye dönük değişim hareketlerine rağmen Karia‟da yer alan
dağınık yerleşim yapısı hiçbir zaman tam anlamı ile ortadan kalkmamış, Mausollos
ve diğer Hekatomnidler koina sisteminin yaşamasına müsaade etmişlerdir.190 Benzer
şekilde koina dışındaki topluluklara da dokunulmamış,
Karialılar‟ın sosyal
organizasyonlarına ve geleneksek uygulamalarına devam etmelerine izin verilmiştir.
„Polis‟ ve „koinon‟ Karia‟da birlikte yaşamaya devam etmiştir.191
Karia‟nın yerleşim yapısındaki komaiden polise doğru gerçekleşen değişim,
M.Ö. III. yüzyılda, Karia‟yı kontrol eden İskender‟in ardılları, özellikle de
Seleukoslar tarafından devam ettirilmiştir. İskender‟in generalleri, bölgedeki
toplulukları şekillendirmede daha sistemli bir şehirleşme formülü izlemişlerdir.
Seleukidler yeni şehirlerinden bazılarını, uzun zamandır varolan Karia merkezlerini
yeniden inşa ederek kurdular: Örnek olarak eski bir Karia yerleşimi olan Alabanda,
Khrysaoreis Antiokhası olurken; Tralles, Seleukeia; Amyntha, Nysa adını aldı.
Bunların yanında, eski köy federasyonları üzerine yeni gelenlerin koloniler kurması
şekliyle oluşan yeni şehirler de kurdular. Mesela Apollonia Salbake, bir garnizon
olarak kuruldu ve sonunda komşu kutsal köylerin kontrolünü ele geçirerek br merkez
haline geldi.192 Yerleşim yapısındaki bu değişim II. yüzyılda da; Miletos ve
188
189
190
191
192
Tuna, a.g.e., s.482
Tuna a.g.e, s.480
Hornblower, a.g.e, s. 67
Polis sözcüğünün içeriğini oluşturan yurttaşlık hakkı, bölgeye hâkim olma ve vergi alma hakkı
gibi tüm haklar koinon ismi ile belirtilen kentler için de geçerli idi.
Wiiliamson, a.g.e, s.39
48
Mylasa‟nın genişlemesi ve Halikarnassos ve Stratonikeia‟nın komşularının zararına
daha büyük alanlara yayılmasıyla devam etti.
Karia‟nın yerleşim yapısındaki bu değişimi daha iyi anlayabilmek için
Stratonikeia Bölgesi‟ndeki yerleşim yapısının süreç içerisindeki değişimini örnek
olarak incelemek yararlı olacaktır. Sonraki Helenistik dönemde Stratonikeia şehrinin
kurulacağı bölgede, Klasik ve erken Helenistik dönemde, Karia‟nın geri kalanında
olduğu gibi, çeşitli koina (birlikler) vardı: Chrysaoris, Koranzeis, Koliorgeis,
Koraieis, Loboldeis, Panamareis vb. koinonları. Bu koina arasından örnek olarak
seçtiğimiz Koranza Koinonu (Koranza Birliği); Koranza, Lagina, Ondra ve Angora
gibi çeşitli demeler (belde) ile yerleşimin dışındaki Ythybira ve Patarousa gibi çeşitli
köyler ve demelerin bir araya gelmesiyle oluşmuştu. Bu birliğin üyeleri, politik ve
dini meselelerini tartışmak için birliğin merkezini oluşturan Apollo ve Artemis
Tapınağı‟nda bir araya gelmekteydiler. Bu birimlerin bazılarının ya da her birinin
muhtemelen kendi kültleri olsa da193, birliğin bütün üyelerinin ortak tapınak (koinon
hieron) alanı olan Apollo ve Artemis Mabedi, Koranza demesinde yer aldığı için,
birliğin tüm üyeleri kendilerine Koranzeis, birliğin tümünü kapsayan yerleşime de
Koranza adını vermiş olmalıydılar.194
Bu koina M.Ö. IV. yüzyıla kadar bir arada ve bağımsız olarak varlıklarını
sürdürmüşlerdir. Ancak önce Maussollos daha sonra Helenistik güçlerin bölgede
yarattığı değişikliklerle geleneksel yerleşim yapısı merkezileşmeye doğru değişim
geçirmeye başlamıştır. M.Ö. III. yüzyıl başlarında, Antiokhos‟un, şimdi büyük
ölçüde terkedilmiş olan Eskihisar Köyü'nün yerinde, karısı Stratonike adına
Stratonikeia kentini kurmasından sonra, zaman içinde bütün bu bölgede var olan köy
ve şehir federasyonları Stratonikeia‟nın demeleri haline gelmişlerdir. Stratonikeia‟nın
beş büyük demesi vardı: İncelediğimiz koinon örneği Koranza ile birlikte, Hiera
Kome, Koliorga, Koraia ve Lobolda demeleri. Görüldüğü gibi, Stratonikeia,
Karia'daki yerleşimlerin zaman içerisinde yaşadığı değişime ve eski yerleşmelerin
193
194
Örnek olarak, Apollo ve Artemis‟in Koranza demesinde, Hekate‟nin ise Lagina demesinde tapınım
gördüğünü biliyoruz
Daha sonraki dönemde, M.Ö. II. yüzyılın ikinci yarısında, Lagina demesindeki Hekate Tapınağı,
Apollo ve Artemis Mabedi‟nin yerini alarak tüm Stratonikeia Bölgesi‟nin en önemli dini merkezi
haline geldiğinde, yerleşimin adı Koranza‟dan Lagina‟ya çevrilmişti. Şahin, a.g.e., s.21, no: 53.
49
yakınında kent kurup çevredeki toplulukların zamanla bu kente bağlanmasına güzel
bir örnek oluşturmaktadır. Klasik Çağ'dan beri adını bildiğimiz, kuşkusuz daha eski
tarihlerden gelen birçok Kar yerleşmesi yeni kurulan kentin nüfusunun oluşmasına
katkıda bulunmuş, ancak kendi varlıklarını da sürdürmüşlerdir.195
Tezimizin odak noktasını oluşturan güney batı Karia‟da da buna benzer bir
yerleşim yapısı söz konusuydu. Rhodos Peraiası‟nın kalbini oluşturan Bozburun
Yarımadası, klasik dönemde Karia Khersonesosu olarak adlandırılmaktaydı ve
burada Khersonesoslular‟ın Koinon‟u yani Khersonesos Birliği yer almaktaydı.196
Tıpkı Koranza Koinonu gibi bölgesel bir birlik olan Khersonesus‟un alt koinonları:
Loryma, Amos, Bybassos, Tymnos, Phoinix, Thyssanous, Hygassos, Syrna, Hydas
ve Kasara idi.
Görüldüğü gibi Karia‟da iki seviyeli bir birlik sistemi vardı. En yukarıda
bütün Karialıların en üst siyasal organizasyonu olan Karia Koinonu varken, bunun
altında Koranza ya da Khersonesos Koinonu gibi bölgesel koinonlar yer almaktaydı.
Bu bölgesel koinanın, yani Khersonesos‟un ya da Koranza‟nın demeleri ya da köyleri
ise yerel koinonları oluşturmaktaydı. Klasik dönemde bu şekilde olan yerleşim yapısı
Helenistik dönemde yaşanan gelişmelerle değişmeye başlamıştır. Koranza koinonu,
Helenistik dönemde etrafındaki diğer bölgesel koinonlarla birlikte Stratonikeia
şehrinin demeleri haline gelirken; Khersonesos Koinonu da Rhodos Devleti‟nin
bölgede kurduğu yapıyla Rhodos Devleti‟nin bir parçası olmuş, Amos ve Tymnos
gibi yerel koinonları Rhodos Devleti‟nin demeleri haline gelmiştir. Bu konu, daha
sonraki, bölümlerde detaylıca incelenecektir.
Bir diğer büyük Karia Fedrasyonu, M.Ö. III. yüzyılda karşımıza çıkan
Khrysaorik Birliği‟dir. Olasılıkla Seleukoslar ve Ptolemaioslar‟ın bölgedeki
mücadeleleri sırasında kurulan bu birliğin üyeleri, sorunları görüşmek için Helenistik
dönemde,
195
196
Stratonikeia
yakınlarındaki
Zeus
Khrysaoreos
Kutsal
Yeri‟nde
Ender Varinlioğlu, „Karia‟nın Helenistik Dönem Kentleri‟, AST, 25 - 29 Mayıs 1992, Ankara,
T. C. Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve MüzelerGenel Müdürlüğü, s.213-218, s.213.
W.Held, „Loryma ve Karia Chersonesosu‟nun Yerleşim Sistemi‟, OLBA XII, 2005. 85-95, s.8687
50
toplanmaktaydılar.197 Kuruluş tarihi tam olarak bilinmeyen Khrysaorik Birliği‟ne
dair en eski belge, M.Ö. 267 yılından kalma bir yazıttır.198 Birliğin düzeni eski köy
sistemi üzerine kurulduğundan, her kent yönetim sınırları içerisinde kalan köy
sayısına oranla oy gücü elde etmekteydi. Hatta Stratonikeia, İskender‟in
generallerinden biri tarafından kurulmuş bir Makedon şehri olmasına rağmen,
bünyesindeki köylerin bu birliğe üye olması dolayısıyla Khrysaorik Birliği‟ne
üyeydi. M.Ö. I. yüzyıla dek gelebilen eski Karia Birliği (Karialılar) ile Khrysaorik
Birliği‟nin, varlıklarını aynı zaman kesiti içerisinde sürdürmüş oldukları anlaşılıyor;
ancak iki federasyon arasında henüz bir bağ bulunamadı. Bu üst birlikler, tarih
boyunca sadece dinsel değil, politik yönetim hatta ulusal kimlik işlevi gördüler. Daha
küçük bir alana ve güce sahip yerel koinonlara göre daha yüksek bir otorite oluşturan
bu kapsayıcı birlikler, dış dünyayla iletişim kurmakta ana araç haline gelmişlerdir.199
Khrysaorik Birliği‟ne tezimizin son bölümünde daha detaylı olarak değinilecektir.
197
198
199
Ancak birliğin önceki dönemlerde Labraunda‟da toplanmış olabileceği düşünülmektedir. G. Reger,
„Karia: A Case Study in Regionalism‟, Regionalism in Hellenistic and Roman Asia Minor,
edited by Hugh Elton&Gary Reger, Ausonius Etudes, s.89-96, s.91
J. Crampa, Labraunda, Swedish Excavations and Researches, III 1-2. Greek Inscriptions I-II,
Lund, Stockholm, 1969-1972, no:43.
Vincent Gabrielsen, „The Rhodian Peraea in the Third and second Centuries B.C.‟, C&M, 51,
2000. 129-184, s.160
51
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
RHODOS
Dönen denizden bir ada çıktı ortaya,
Keskin ışınların babası, ateş nefesli atların efendisi tarafından tutulan bir
ada;
Yaşadı burada nymphe Rhodos‟la ve yedi oğlu oldu, yaşayan erkeklerin en
bilgeleri,
Bunlardan biri Kamiros‟u aldı, en yaşlısı İalysos‟u ve biri de Lindos‟u;
Babalarının üçe böldüğü topraklarda, kendi paylarına düşeni birlikte korudular ve
onlardan sonra bu topraklar isimleriyle anıldı.1
Mitolojiye göre; Zeus, Titanlar‟la olan savaşını kazandıktan sonra, dünyayı
diğer tanrılar arasında eşit olarak paylaştırmış fakat paylaşım sırasında orada
olamayan Güneş Tanrısı Helios‟u unutmuştu. Bu sebeple, güneşin doğuşuyla ortaya
çıkacak toprak parçasının Helios‟a verilmesi kararlaştırılmıştı. Gerçekten de güneşin
doğuşuyla denizin içinden yemyeşil bir ada yükselmiş, zengin topraklara sahip olan
bu adayı çok seven Helios da adayı güneş ışığıyla yıkamış ve sahiplenmişti. Helios,
adanın perisi Rhode ile burada yaşamaya başlamış ve yedi oğulları olmuştu.2
Mitolojide yerini böyle alan Rhodos, Helenistik dönem Akdeniz tarihinde
çok önemli ve özel bir yere sahipti. Ada, diğer Grek devletlerinden farklı bir şekilde
kurmuş olduğu demokrasisi, stratejik olarak avantajlı konumu dolayısıyla inanılmaz
bir şekilde gelişen ticareti ve yürütmüş olduğu güçlü denizcilik politikasına paralel
olarak gelişen donanmasıyla kısa sürede Akdeniz‟deki lider güç odaklarından biri
haline gelmiş ve bölge coğrafyadaki başat güçlerle de güçlü bir sosyo-ekonomik
ilişki içine girmiştir. Rhodoslular‟ın Arkaik Dönem‟de temellerini attıkları bu güçlü
etkileşim, Klasik ve Helenistik dönemlerde giderek etkisini bir Thalassokrasi
1
2
Pindaros, Olympian Odes, vii.69-75
Pindaros, a.g.e., vii.55-75
52
rejimine dönüştürmüş ve Roma‟nın gelişine kadar Akdeniz politikasını şekillendiren
önemli unsurlardan biri olmuştu.3
Tez konumuz açısından gözden kaçırılmaması gereken nokta; Helenistik
dönemde Akdeniz politikasının önemli aktörlerinden biri haline gelen Rhodos
Devleti‟nin, sadece Rhodos Adası topraklarıyla sınırlı olmamasıydı. Rhodos Devleti,
zaman içerisinde yakınındaki bazı küçük adalar ve komşu anakaranın bazı
bölümlerini de devletin bir parçası haline getirmişti. Rhodos Devleti‟nin Karia
anakarasındaki bu topraklardaki yayılımını incelemeden önce, onun tarihini, Akdeniz
ticaret ve politikasındaki yerini detaylandırmanın faydalı olacağı kanaatindeyiz.
2.1. KuruluĢundan Helenistik Dönem‟e Kadar Rhodos Tarihi
Rhodos Adası, büyüklüğü ve Küçük Asya ve Girit yakınındaki konumu ile
diğer adalar arasında özellikli bir yere sahiptir. Efsaneler ve arkeolojik buluntular
gösteriyor ki; Rhodos, prehistorik dönemde, Minos Girit‟i, Yunan anakarası, Fenike
ve Mısır‟la bağlantı içerisinde olan önemli bir ticaret merkeziydi.
Yunanistan‟dan Asya‟ya gelen grupların en sonuncusu ve en güneye
uzananı olan Dorlar, Rhodos ve Kos Adaları ile anakaradaki bazı yerleri ele
geçirmişlerdi.4 Arkeolojik bulgular ve yazılı kaynaklara dayanarak; Rhodos
yerleşimlerinin bu Dor istilasından sonra kültürel ve ticari olarak geliştiklerini ve
denizcilikteki ünlerinin uzak topraklara kadar yayıldığını söylemek mümkündür.5
MÖ. VII. yüzyılda Kos, Rhodos‟un üç şehri ve anakarada Knidos ile
Halikarnassos‟un birleşerek Dor Heksapolisi‟ni kurduklarından ve Knidos‟taki
Apollon Triopion Festivali‟nde buluştuklarından bahsetmiştik.6 Bu, bildiğimiz
kadarıyla, Rhodos Adası ile karşısındaki anakara arasında gerçekleşen ilk kesin
ilişkidir. Bundan sonra, VI. ve V. yüzyıl başlarında Rhodos‟un da Karia şehirleri gibi
3
4
5
6
Erkan Kurul, „Rhodos‟luların Denizcilik Yasası‟, Cedrus II, 2014, s.527-549, s.527
Bean, a.g.e., s.24
Ayşe Devrim Ataüz, Asardibi (Casara) A Classical, Hellenistic and Early Roman Harbour in
the Rhodian Peraea, Yüksek Lisans Tezi, Bilkent Ünivesitesi, 1997.
Bean, a.g.e., s.24
53
Persler‟e vergi ödediklerini bilmekteyiz.7 M.Ö.478'de Persler‟in Atina güçleri
tarafından yenilmesinden sonra, Karia‟nın kıyı şehirleri gibi Lindos, Ialysos ve
Kamiros da Delos Birliği‟nin üyeleri olmuşlar ve V. yüzyıl boyunca Atina‟ya vergi
ödemişlerdir.8
M.Ö. 408‟e gelindiğinde ise Rhodos tarihinde çok önemli bir olay
gerçekleşti; eski Dor Heksapolisi‟nin de üyeleri olan, adanın üç şehri Lindos, Ialysos
ve Kamiros, otonomilerinden vazgeçerek Rhodos Devleti‟ni oluşturmak üzere
birleştiler.9 Yeni Rhodos devleti, bu üç şehrin synoikismos sürecinin sonucu olarak
kuruldu. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, synoikismos antik Yunan dünyasının M.Ö.
V. ve IV. yüzyıllarına damga vurmuş karakteristik bir özelliğidir. Rhodos‟un
ekonomik ve askeri gücünü artıracağına ve böylece yabancı müdahalelerden
bağımsızlaşacağına inanılarak gerçekleştirilen bu birleşimin hemen ardından, adanın
kuzeydoğu ucunda, yeni yönetim merkezi olarak yeni bir şehir (asty, nea polis ya da
Rhodos yazıtlarında söylendiği şekliyle “muhteşem” Rhodos şehri ) kuruldu.10
Rhodos‟u anakaradan ayıran dar boğaz üzerinde ve bu yeni devletin özel koruyucusu
olan Güneş Tanrısı Helios‟un tapınağına yakın bir konumda yer almış olan bu yeni
kent, mükemmel limanlarıyla Rhodoslular‟ın Doğu Akdeniz ticaretindeki stratejik
konumlarını en iyi şekilde değerlendirmelerine olanak sağladı. Rhodos ticareti, Ege
dünyasından Suriye ve özellikle Mısır‟a olan deniz trafiğiyle büyük bir hızla gelişti
ve ada önemli bir ticari güce dönüştü.11 Yeni kurulan Rhodos kentinin işlevsel
yönetimi üç eski şehir arasında eşit ve demokratik bir şekilde paylaştırıldı. Öte
yandan yeni kurulan Rhodos Devleti‟nin merkezi politik gücü yeni kurulan başkentte
yani Rhodos kentinde (asty) toplanmıştı.12 Bu birleşmeyle Rhodoslular, daha sonra
ulaşacakları zenginliğin temelini atmış oldular. Helenistik dönemde Rhodos‟un
kazandığı ekonomik, politik ve askeri tüm başarıların temelinde; adanın bu üç
7
8
9
10
11
12
Fraser, Peter M. ve Bean, George E. „The Rhodian Peraea and Islands‟. Oxford: Oxford
University Press, 1954, a.g.e, s.94
Fraser ve Bean, a.g.e., s.96
Diodoros, a.g.e, xiii.75.1; Strabon, a.g.e, xiv.2.6
R. Berthold, „Rhodes in the Hellenistic Age‟, İthaca, London, 1984, s. 22
Magie, a.g.e., s.71; M. Rostovtzeff, The Social & Economic History of the Hellenistic World,
Oxford, Clarendon Press, 1953, s.228
Ioannis Papachristodoulou. „The Rhodian Demes within the Framework of the Function of the
Rhodian State‟. In Hellenistic Rhodes. Politics, Culture, and Society, edited by V. Gabrielsen.
Aarhus: Aarhus University Press, 1999, s.29-30
54
şehrinin, Grek polisinin büyük bir kıskançlıkla koruduğu özgürlüklerinden feragat
ederek birleşmesi vardı.13
Sparta donanması M.Ö. 398‟den 396‟ kadar Rhodos‟tan yönetildi ve
Rhodos Adası Sparta‟nın doğudaki ana deniz istasyonu oldu. Fakat Rhodoslular
M.Ö. 396‟da, Atina‟dan sürülmüş Konon‟un önderliğindeki Pers donanmasının
yardımıyla isyan ettiler ve sonrasında bir grup Ege şehri ile Pers ve Sparta güçlerine
karşı bir birlik oluşturdular.14 Rhodos M.Ö. 390‟dan sonra Atina Birliği‟ne katıldı.
Ancak, bir süre sonra Sparta‟nın artık ciddi bir tehlike oluşturmaması, birliğin ağır
finansal yükleri ve Atina hâkimiyetinin yeniden yükselmesi tehlikesi sebebiyle,
Karia Satrapı Maussollos‟un da verdiği destekle M.Ö.357‟de Rhodos, Kos ve Khios
şehirleri birlikten ayrılmak üzere Atina‟ya karşı isyan ettiler. Daha önce de
bahsedildiği gibi, Sosyal Savaş olarak adlandırılan bu isyanın sonucunda, M.Ö.
355‟de Atina bu şehirlerin bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı. Ancak kısa süre
sonra Rhodos, buraya askeri birlikler yerleştiren Maussollos‟un kontrolü altına
girdi.15 Maussoll os ayrıca, anakaradaki Rhodos topraklarına ve Kaunos‟a da
birliklerini yerleştirdi. Rhodos ve anakaradaki Rhodos bölgesi (Peraia) İskender‟in
gelişine kadar Karia hâkimiyetinde ya da en azından etkisinde kaldı.16
M.Ö. 332‟de Rhodoslular İskender‟e bağlılıklarını bildirdiler ve İskender
adaya bir garnizon bıraktı. İskender‟in doğuya yürüyecek olan ordusuna destek
olmak için bir deniz gücü oluşturma ihtiyacı dolayısıyla verdiği desteğin, Helenistik
dönemin başında büyük bir güç olarak ortaya çıkan Rhodos‟un gelişimine katkıda
bulunduğu düşünülebilir.17
13
14
15
16
17
Berthold, a.g.e, s. 22
Berthold, a.g.e, s.25
R.Sealey, A History of the Greek City States ca.700-338 B.C, California, University of
California Press, 1976, s.439-440.
Ataüz, a.g.e., s. 74
Berthold, a.g.e, s.35
55
2.2. Helenistik Dönem Rhodos‟u
Rhodos, tüm tarihinin en parlak yılarını Helenistik dönemde yaşamıştır.
İskender‟in ölümünden sonra Rhodos ticari girişimleri büyük bir gelişim yaşadılar ve
M.Ö. IV. yüzyıl başında Rhodos, uluslararası ticarette vazgeçilmez bir konuma
ulaştı.
Helenistik dönemde çok büyük bir atılım yaşayan Rhodos‟un bu dönemdeki
başarısı ve gücü üç önemli ayak üzerine oturmaktaydı: ticaret, donanma ve yönetim
yapısı.
Rhodos‟un asıl gücü ticarette ve onun getirdiği zenginlikteydi. Rhodos;
Yunan Egesi ve Kıbrıs ile Suriye ve Mısır18 gibi doğu limanları arasında yer alan
konumu sebebiyle çok şanslıydı.19 Bu yüzden çok erken dönemlerden itibaren
ticarete dâhil olmuş, stratejik pozisyonu sebebiyle özellikle taşımacılık ticareti
önemli hale gelmişti.
Akdeniz‟deki ana ticaret rotalarının20 üzerinde yer alması yanında,
Helenistik dönemdeki ticaret ağlarının karakteristik özellikleri de Rhodos ticaretinin
büyümesine sebep olmuştu. Helenistik dönem ekonomisi, çok iyi organize olmuş
pazara yönelik tarımsal üretim temelli ticarete dayanmaktaydı. 21 Helenistik dönemde,
belirli bölgeler belirli ürünlerin üretiminde uzmanlaşmış, özelleştikleri belli malları
üreterek ürünlerinden elde ettikleri gelirleri artırmışlardır. Ticaret ağları da
ürünlerdeki bu özelleşmeye göre gelişmiş ve şanslı bir şekilde Yunan Egesi ve Kıbrıs
ile Suriye ve Mısır gibi doğu limanları arasında konumlanmış olan Rhodos gibi aracı
devletler güç kazanmışlardır.22
Rhodos – Mısır rotası kışın dahi kullanılabiliyordu. Demosthenes, Against Dionysodorus, lvi.30
Coğrafi olarak ada, hem ithalatçi - Kırım ve Mısır‟dan - hem de ihracatçı - Kyklad Adaları ve
Küçük Asya‟ya - bir güç olmaya çok uygun bir konumdaydı.
20
Doğu Akdeniz ticareti iki ana yöndeydi: Karadeniz‟i, Ege ve Kuzey Afrikaya‟ya bağlayan kuzey –
güney rotası ve Yakın doğuyu Yunanistan ve ötesine bağlayan doğu-batı rotası. Lionel Casson,
Ships and Seafaring in Ancient Times, London, British Museum Press, 1994, s.115
21
Roztovzeff, a.e., s.249
22
Ataüz, a.g.e., s. 55
18
19
56
Bu dönemde Atina, Ege dünyasındaki en büyük tahıl ithalatçısıydı. Atina‟ya
ek olarak neredeyse Ege Adaları‟nın tamamı ve Küçük Asya kıyısındaki birçok kent
de artan nüfusunu beslemek için tahıl ihracatına yönelmişti. Önceki yüzyıllarda
olduğu gibi tahıl ithalatı Mısır, Kırım ve Sicilya gibi merkezlerden yapılmaktaydı.
Bu merkezlerden yapılan tahıl ithalatı, Yunan dünyasının değerli ürünlerinin
(çoğunlukla şarap, zeytinyağı, kaliteli çanak-çömlek)
ihracatı ile dengelenmeye
çalışılıyordu.
Rhodos‟un ticaretinin kapsamını anlamanın diğer bir yolu, klasik dünyanın
hemen her yerinde bulunmuş olan, çok sayıdaki mühürlü Rhodos amforalarıdır.
Akdeniz‟de, Rhodos amforalarının bulunmadığı hemen hiçbir yerin olmadığını
söylemek abartılı olmayacaktır. Buluntular Nil‟den Kırım‟a, Mezopotomya‟dan
batıda İllyria, güneyde İtalya, Sicilya ve Kartaca‟ya kadar uzanan ticari bağları
göstermektedir. Bu ticari alan içinde açık arayla en önemli bölgeler; doğunun iki
ekmek sepeti olan Ptolemaioslar‟ın hüküm sürdüğü Mısır ve Karadeniz‟dir.
Amforalar da göstermektedir ki; Rhodos limanlarından geçen çok çeşitli mallar
arasında en önemlisi tahıldı. İskenderiye‟de bulunan sayısız Rhodos amforasından
anlaşıldığı kadarıyla, Kıbrıs ve Nil Vadisi‟nin inanılmaz büyüklükteki tahıl
ihracatının taşınması, İskender‟in ölümünden sonra Rhodos‟un tekelindeydi. Bunun
yanında, üçüncü yüzyılda, önemli Pontik tahıl ticareti de büyük oranda Rhodos‟un
elindeydi.23 Tahıl ticareti ada ticaretinin kalbindeydi ve Rhodos‟un bu konuda
doğuda hiçbir rakibi yoktu.24
Tabii ki Rhodos ticareti sadece tahıla dayanmıyordu; kölelerden, doğudan
gelen lüks tüketim mallarına kadar her çeşit mal Rhodos rıhtımlarında görülebilirdi.
Ayrıca Rhodos, kendi ürünlerini de ihraç etmekteydi: meyve, bal, üzüm ve zeytin
ürünleri, biraz balık, bazı madenler ve özellikle de şarap. Ancak bu ihracat ada
23
24
Berthold, a.g.e., s. 51
Atina‟nın ticari pozisyonu IV. yüzyıldan itibaren inişe geçmeye başlamıştı, III. yüzyılda hala tahıl
ithal etmekteydi ama daha çok kendi kullanımı için. Hellenistik dönemde büyüyen bir ticari
merkez olan Delos da aynı şekilde tahıl ticaretinde o kadar önemli bir rol almamış gibi
görünmektedir. Delos‟un liman olanakları büyük miktarlarda tahıl taşıması yapmaya uygun değildi
ve yeri de Pontik ürünlerinin kuzey Ege‟deki ve Anadolu sahilindeki önemli müşterilere dağıtımı
için çok da uygun olmadığından, komşu adaların ihtiyacını karşılayan yerel bir pazar
konumundaydı. Ayrıca burada dahi anlaşmalar genellikle Rhodoslu tüccarlar tarafından
yapılmaktaydı. Berthold, a.g.e., s.52-53
57
ticaretinin sadece küçük bir parçasını oluşturmaktaydı. Muhtemelen bulunan büyük
sayılardaki çömlekler sadece yerli ürünleri değil, Rhodoslu tüccarlar tarafından
taşınan yabancı malları da içeriyorlardı.25 Öyle anlaşılıyor ki, stratejik konumunun
getirdiği şansı kullanmayı en iyi şekilde başarmış olan Rhodos, en büyük tahıl
ihracatçılarından Mısır‟a ve diğer doğu kentlerine gemilerle özellikle şarap ve
zeytinyağı taşımakta ve karşılığında tahıl almaktaydı. Bu tahılın bir kısmı Rhodos‟un
kendi nüfusunu beslemek için kullanılmakta bir kısmı da diğer Yunan kentlerine
pazarlanmaktaydı.
Rhodos‟un gerçekleştirdiği bu tahıl ticareti yurttaş statüsündeki özel
girişimcilerin elindeydi. Fakat bazı durumlarda Rhodos Devleti de ticarette aktif ol
almaktaydı.26 Rhodos‟un şanslı konumunun yanında, bu ticaret için gerekli
sermayeye ve deniz gücüne sahip olması da bu denli gelişmesine olanak sağladı.27
Rhodos‟un gümüş sikkeleri için benimsediği standart, M.Ö. IV. yüzyılda
İonia‟nın büyük kısmı, Karia hanedanları ve Batı Anadolu‟nun belli başlı kentlerinin
yanı sıra Ege adalarının pek çoğunca ve hatta Trakya‟daki toplumların çoğu
tarafından da benimsenmişti.28 Bu durum da yine oldukça geniş bir ticari faaliyet
alanına sahip olduklarını göstermektedir.
Rhodos bütün bu anlatılanların yanında, ticaret ağını genişletirken Atina
gibi yabancı gemileri kullanmak yerine, kendi ticaret filolarını inşa etmişti. Bu
sayede sadece kârını inanılmaz derecede artırmakla kalmamış, ayrıca ticaret ağı
üzerinde doğrudan bir kontrol sağlamıştı. Ama bu ticari gemilere sahip olmak ve
ekonomik hayatının deniz aşırı ticarete bağlı olması Rhodos‟un denizlerin
güvenliğine olan ihtiyacını artırmış; dolayısıyla donanmasını ve denizcilik yasalarını
ileri derecede geliştirmesine sebep olmuştur.29 Rhodos tarafından düzenlenmiş ve
yazılı bir kayıt olmadığı için hakkında çok az bilgi sahibi olduğumuz deniz
ticaretinin düzenlenmesine dair olan Lex Rhodia, muhtemelen daha önce Greklerin
25
26
27
28
29
Berthold, a.g.e., s.52
Gabrielsen, „The Naval Aristocrasy of Hellenistic Rhodes‟, s.71-80.
Casson, a.g.e., s.187
Magie, a.g.e., s.71; Berthold, a.g.e.,s.50
Berthold, a.g.e., s.47-48
58
bu alanda oluşturduğu kuralların hepsini içeren ve özetleyen bir kurallar grubuydu.
Bu sebeple de oluşturulduktan hemen sonra Akdeniz‟deki bütün tüccarlar tarafından
kabul edildi ve çok uzun bir süre antik çağın standart denizcilik yasası olarak kaldı.30
IV. yüzyıl başında Rhodos‟un uluslararası ticaretteki vazgeçilmez yerinin en
önemli göstergesi, ünlü Rhodos Kuşatması‟na verilen tepkilerdir. İskender‟in
ölümünden yaklaşık otuz yıl sonra ada öylesine güçlü bir hale gelmişti ki, dönemin
Yunan dünyasındaki en büyük gücü olan Antigonos Monophtalmos‟un dikkatini
üzerine çekmiş; dahası bu büyük güce başarılı bir şekilde karşı koyabilmişti.
Antigonos, Mısır‟a karşı olan savaşında Rhodos donanmasına duyduğu ihtiyaçla,
adayı bir ittifak yapmaya zorlamıştır. Bu istek reddedildiğinde ise Antigonos‟un oğlu
Demetrios M.Ö. 305‟te Rhodos‟u fethetmek üzere kuşatmıştır. Bu savaş, iki yıllık bir
zaman diliminin oldukça büyük bir bölümünü kapsamış ve ancak Rhodoslular‟ın,
tam bağımsızlıklarının korunması koşuluyla Antigonos‟un (Mısır dışında) yapacağı
savaşlarda müttefiki olmaya söz vermeleri ile bitirilmiştir.
Demetrios‟un kuşatması sırasında Kassander, Lysimakhus ve Ptolemaios
şehre yiyecek ve diğer ihtiyaçları göndererek direnmesine destek vermişlerdir.
Ayrıca, kuşatma devam ederken Antigonos; Pamfilya, Kilikya ve Suriye‟deki
Rhodoslu tüccarların emniyetini sağlayan bir duyuru düzenlemek zorunda
kalmıştır.31
Rhodos ticaretindeki bu büyüme sonraki yüzyılda da devam etti ve M.Ö. III.
yüzyılda Rhodos, doğu Akdeniz‟in takas merkezi ve bankası haline geldi.
Rhodos‟un ticari aktivitelerinin sonucunda şehir, Helenistik doğuda üç
büyük Helenistik monarşiden sonraki en zengin devlet haline gelmişti. Rhodos‟un
ticaretinin hacmi konusunda fazla bilgimiz yok. Belki yılda 50 milyon Rhodos
drahmisi değerinde mal Rhodos limanlarından geçiyordu.32 Adanın milli gelirini
hesaplamak imkânsız olsa da, Rhodos‟un inanılmaz derecede zengin bir devlet
olduğu açıktır. Ticaret ve bankacılıktan ve hüküm sürdüğü topraklardan elde ettiği
30
31
32
Rostovtzeff, a.g.e., s.689
Polyaenus, a.g.e., iv.6.16
Roztovzeff, a.g.e., s.680; Berthold, a.g.e., s.53; Polybius, a.g.e., xxx.31.12
59
gelirler, kontrolü altındaki topraklarda büyük bir ordu ve Ege‟de korsanlara
müdahala etmeye hazır güçlü bir donanma bulundurmasına yetiyordu.33 Öyle ki en
iyi döneminin üstünden iki yüzyıl geçtikten sonra bile, Dio Chrysostomos
Rhodoslular‟ı “diğer bütün Yunanlılar‟dan daha zenginler” diye tanımlamıştır.34
Bütün bunların yanında, Rhodos‟un taşıma ticaretindeki baskın yeri ve
özellikle tahıl dağıtımındaki özel durumu dolayısıyla Doğu Akdeniz ticari hayatında
oynadığı kilit rol, adaya çok etkili politik bir silah kazandırmaktaydı. Güçlü Mısır
dâhi, ihraç ettiği bütün tahıl Rhodos gemileriyle taşındığı için, aldığı kararlarda
adanın çıkarlarını düşünmek zorundaydı. Adanın Akdeniz ticareti açısından önemini
ortaya koyan en önemli olay, M.Ö. 228‟de gerçekleşen ve Rhodos‟un surlarını,
doklarını ve Demetrios‟un adadan kovuluşu anısına dikilmiş olan ünlü “Kolossos”35
heykelini de yıkan büyük depremdir. Bu deprem sonrasında Yunan dünyasındaki
bütün
büyük
monarşilerle
beraber
küçük
devletler
de
adaya
yardım
göndermişlerdir. Yunan dünyasından gelen yardım öylesine büyüktü ki Rhodos, bu
36
felaketten daha büyük bir güç, daha geniş bir ün ve yenilenmiş savunma duvarlarıyla
çıkmıştır. Sürekli savaş halinde olan Helenistik güçlerin böylesine birleşerek hareket
etmeleri sadece tek şeyin cevabı olabilir; Rhodos‟un ekonomik öneminin. Adadaki
kaos, uluslar arası bankacılık ve ticaret dünyasında büyük bir finansal krizin
oluşması korkusu yaratmış olmalı ki, Rhodos‟un ticari ağının içerisinde yer alan
bütün devletler, bu felaket sonrasında bir an önce toparlanması için Rhodos‟a yardım
etme kararı almışlardır.37Ayrıca, adanın iyi durumda olması Rhodos tarafından
domine edilen tahıl dağıtım ağına bağlı olanlar (Ege‟deki küçük ithalatçılardan
Ptolemaioslar gibi büyük ihracatçılara kadar herkes) için de hayati önem
taşımaktaydı.
33
34
35
36
37
Gücüne güvenen Rhodos, gerektiğinde savaşa girmekten asla kaçmamıştır. Roztovzeff,
a.g.e.,s.680.
Berthold, a.g.e., s.54, Dio Chrysostomus, a.g.e, xxxi.100 ve xxxi.55
Yüksekliği yetmiş kübit (yaklaşık 31,6 m) olan bronzdan bir Helios heykeli, yani “Kolossos”
dünyanın yedi harikası arasına alınmıştır. Strabon, a.g.e., xiv.2.5; Plinius, a.g.e., xxxiv.41. M.Ö.
III y.ydan itibaren Rhodos sikkeleri üzerinde görülen ışınlı taca sahip Helios başı olasılıkla bu
heykelin başıdır. Bkz. BM Cat. (Catalogue of the Coins in the British Museum) Caria s.235 vd;
Magie, a.g.e., Volume II-Notes, s.877-878, not.70
Polybios, a.g.e, v.88; Roztovtzeff, a.g.e., s.230
Berthold, a.g.e., s.50
60
Helenistik dönemde Rhodos Devleti‟nin başarısını oluşturan unsurlardan bir
diğeri de, ünlü donanmasıydı. Rhodos‟un siyasi olarak üstün bir konuma ulaşmasının
belki de en önemli nedeni olan güçlü ve iyi organize olmuş bir donanmaya sahip
olmak, beraberinde Ege‟de önemli deniz üslerinin kontrolünü ve böylece deniz
ticareti üzerinde hegemonyayı getirmekteydi. Rhodos‟un sağladığı ticari başarı,
devletin fiziksel boyutlarından çok daha büyük bir askeri güç oluşturmasını
sağlamıştır. M.Ö. III. yüzyılın ikinci yarısında Rhodoslular, artan zenginlikleriyle
önceden kendilerine ün sağlamış olan donanmayı daha çok geliştirmeyi
başarmışlardır. Rhodos‟un ticaretden, bankacılık aktivitelerinden ve topraklarından
elde ettiği muazzam büyüklükteki servet; büyük savunma duvarları inşa etmesine,
paralı askerler kiralamasına, anakaradaki topraklarında büyük bir ordu tutmasına ve
de en önemlisi kendisine Helenistik dünyanın küçük devletlerinde görülmemiş bir
korunma sağlayan, korsanlara müdahale etmeye hazır mükemmel bir donanma
oluşturmasına imkan vermekteydi.
Mısır deniz gücünün zayıflaması ve Makedonyalılar‟ın filolarının gücünü
sürdürmekteki başarısızlıkları, Rhodos donanmasına Doğu Akdeniz‟de güçlü bir
konum kazandırmıştı.38 Ada‟nın, Bosphoros‟tan (İstanbul Boğazı) geçen ticaret
mallarına konulmuş geçiş parasının kaldırılmasını istediği M.Ö. 220 yılında,
Byzantion‟la savaşarak bu geçiş ücretinin kaldırılmasını sağlamasıyla Rhodos‟un
deniz üstünlüğü tam olarak tanınmış oldu.39 Ayrıca denizlerdeki egemenlikleri, onları
uzun yıllar korsanların yağmalarına karşı Helen dünyasının temel koruma gücü
yapmıştı. Ptolemaioslar‟ın egemenliklerini sürdürme aracı olarak kurmuş oldukları
“Adalar Birliği”nin (Nesiotik Ligi), Mısır gücünün gittikçe hızlanan çöküşüyle M.Ö.
III. yüzyılın ortalarında çözülmesinden sonra, Rhodos Ege adalarının koruyucusu
haline gelmiştir.40
Rhodoslular‟ın barışı korumak için gösterdikleri bu büyük
çabanın en büyük sebebi, pek tabii ki, savaş ortamının ticaretlerinde yaratacağı
yıkımdı.41
38
39
40
41
Strabon, a.g.e., xiv.652; Rostovtzeff, a.g.e., s. 685
Polybios, a.g.e., iv.47; Magie, a.g.e., s.72.
Magie, a.e.
H. Van Gelder, Geschichte der Alten Rhodier, 1900, s.117, Magie, a.g.e., s.204, not 76
61
Antik dönemde Rhodos, Ege‟de oldukça geniş bir alana yayılmış askeri
deniz üslerine sahipti ve bu durum önemli avantajlar getirmekteydi. Birinci olarak,
Rhodos‟un sahip olduğu limanlar ve bunların etrafındaki yerleşimler (bu yerleşimler
çoğu zaman tarım için uygun arazilere de sahipti) Rhodos donanması için hem askeri
hem de lojistik olarak önemli ve destekleyici unsurlardı. İkinci olarak, askeri ve
lojistik donanımı güçlü olan böylesi yaygın deniz üslerine sahip olmasından dolayı
Rhodos, Ege Denizi‟nde etkili bir kontrol gücüne sahipti. Böylelikle Ege sularında
korsanları bertaraf edebilmiş ve ticaret yollarının güvenliğini sağlayabilmişti.42
Rhodos‟un sağladığı başarının son ayağı ise, kurmuş olduğu yönetim
yapısıydı. Rhodos, anayasası, istikrarı ve etkili devlet yönetimi sebebiyle hayranlık
uyandırırdı. Her ne kadar anayasa başlangıçta oligarşik olsa da, gücün üç şehir
arasında eşit paylaştırılması birleşme için conditio sine qua non olarak görülmüş
olmalıydı.43 Yeni kurulan devlet yapısı içerisinde varlıklarını sürdüren üç eski
şehir,44 özellikle dinsel açıdan önemli ölçüde özerkliğe sahiplerdi. Ayrıca herbirinin
kendi meclisleri vardı.
Rhodos‟un hem ekonomik hem de kültürel alandaki başarısının ve bir
cazibe merkezi olmasının ardında güçlü bir yerel aristokrasinin oluşturduğu sağlam
bir yönetimsel alt yapının olması yatmaktaydı. Böyle bir ortamda özgür yurttaşların
hem fiziksel hem de zihinsel gücü etkili bir şekilde kullanılabilmişti.45 Wallbank‟a
göre, Rhodos‟un ticarete dayalı kurduğu sağlam ve başarılı ekonominin sebebi dahi,
çok iyi organize olmuş aristokratik bir yönetimin var olmasıydı.46 Yurttaşlık sistemi
içerisinde resmi bir şekilde olmasa da yönetimde etkili olan elit sınıf, 47 Rhodos M.Ö.
168‟de Roma‟nın kontrolüne girene kadar, barışı ve refahı sağlamış ve
42
43
44
45
46
47
Gabrielsen, a.g.e., s.42-43; Demirciler, Volkan, „Agricultural Terraces and Farmsteads of
Bozburun Peninsula in Antiquity‟, Yayınlanmamış Doktora Tezi, OrtaDoğu Teknik
Üniversitesi, 2014, s.145
Eşitlik, polisin itibari başı olan Helios‟un yıllık eponymous rahipliğinin seçiminde de üç şehirin
sırayla görev alması gerçeğiyle de kanıtlandı. Ioannis Papachristodoulou, „The Rhodian Demes
within the Framework of the Function of the Rhodian State‟, In Hellenistic Rhodes: Politics,
Culture, and Society, edited by V. Gabrielsen, Aarhus: Aarhus University Press, 1999, s.29
Bean, a.g.e., s. 189
Demirciler, a.g.e., s.146
F.W. Walbank, The Hellenistic World, Massachusetts, Harvard University Press, 1993, s.162.
Vincent Gabrielsen. „The Naval Aristocrasy of Hellenistic Rhodes‟, Aarhus University
Press,1997, s.15; Demirciler, a.g.e., s.145
62
kurumsallaştırılmış bir yardımlaşma sistemiyle şehirde sosyal problemlerin ortaya
çıkmamasını başarmıştı.48
Rhodos genel politikasının ana amacı, devletin güvenliği ve özgürlüğü idi;
bu amacın gerçekleştirilmesi ise Rhodos ticaretinin devamlılığına dayanmaktaydı.
Ticaretin devamı ve geliştirilmesi, Rhodos‟un uzun dönemli güvenliğinin sağlanması
için hayati önem taşıdığından, ticari çıkarlar adanın Doğu Akdeniz‟deki temel
stratejik hedeflerini belirlemekteydi. Rhodos‟un öncelikleri; korsanlığın önlenmesi,
barışın teşvik edilmesi ve Helenistik monarşiler arasındaki güç dengesinin korunması
olarak sıralanabilir. Açıktır ki, savaş ve korsanların faaliyetleri, Yunan dünyasının
ekonomik aktivitelerine zarar vererek ticaret ve refaha zarar getirmeleri açısından
tehlikeliydi. Ancak büyük güçler arasındaki dengedeki ciddi bir bozulma, özellikle
de tek bir gücün baskın hale gelmesi, sadece ticareti değil aynı zamanda devletin
güvenliğini de tehlikeye atacağından daha da büyük bir tehlikeydi. Ticaretin
merkezde tutulduğu Rhodos dış politikası, bütün komşularla mümkün olduğu kadar
barışçıl ve kârlı ilişkiler kurmak ve bir anlaşmazlık durumunda kendi çıkarlarına göre
hareket etmek üzerine inşa edilmişti.49 Açıktır ki burada kastedilen barışçıl tutum
kendi çıkarlarına rağmen Akdeniz‟de pasifist bir politika oluşturmaktan ziyade,
adanın nihai amacı olan ticaretin devamlılığı ve dengenin korunmasını gözeten barış
yanlısı bir politikadır. Wiemer, Rhodos‟un gerektiğinde, dış politikasında acımasız
bir şekilde fırsatçı olduğunu, ticaret ve tarafsızlığa esasında hiçbir özel değer
atfetmediğini ve sadece propoganda uğruna korsanlığa karşı düşmanca davrandığını,
kendi kaynaklarını artırmak ya da düşmanlarıyla savaşmak söz konusu olduğunda
korsanlarla aynı şekilde davranmaktan mutlu olduğunu belirtmektedir.50 Wiemer‟e
göre, Rhodos‟da gerçekleşen ve özellikle savaşlar ve Rhodos‟un da dâhil olduğu
korsanlıkla beslenen kazançlı köle ticareti de bu tutumun bir göstergesidir.51
48
49
Wallbank, a.g.e., s.162
Berthold, a.g.e., s.58
50
Hans-Ulrich Wiemer, Krieg, Handel und Piraterie: Untersuchungen zur Geschichte des
hellenistischen Rhodos. Klio. Beiträge zur Alten Geschichte, Beihefte, Neue Folge Band 6. Berlin:
Akademie Verlag, 2002, s.166
51
Wiemer, a.e., s. 358
63
Rhodos Devleti‟nin yasalarının mükemmeliği ve kamu işlerinin akıllıca
yönetimi geniş saygı uyandırmış; donanmasının gücü ve etkinliği onu öylesine aranır
bir müttefik yapmıştır ki, çeşitli krallar Rhodos‟un desteğini arar hale gelmişlerdi.
Ticari nedenlerle Rhodoslular, hem bu dostluk önerilerini benimsemişler hem de
özellikle Mısır ile samimi ilişkiler kurmalarına rağmen, herhangi bir askeri ittifaktan
kaçınmışlar ve böylece krallar arası pek çok savaşa dâhil olmamayı başarmışlardır.
Bu tarafsızlık politikasıyla Rhodoslular kentlerinin konumunu geniş bir ticaret
merkezi olarak güçlendirmede başarılı olmuşlardı.52 Roma lejyonları Helenistik
düzeni alaşağı edene kadar, Rhodos‟un bu politikası oldukça başarılı bir şekilde iş
görmüştü.53
2.3. M.Ö. 188 Apameia BarıĢı - M.Ö. 167 Pydna AnlaĢması
Arası: Rhodos‟un En Parlak Günleri
M.Ö. III. yüzyılın son çeyreğinde, Ege‟deki Ptolemaos hegemonyasının
düşüşünden sonra, Egeli Yunanlılar‟ın özgürlüğünü ve Yunan ticaretinin serbestliğini
savunan ve korsanların aktif düşmanı olan Rhodos artık Akdeniz ticaretinin baş takas
merkezi ve Helenistik dünyanın en önemli bankacılık merkezi haline gelmişti.54
Bütün bu bahsedilen zenginliğe ve ekonomik öneme rağmen Rhodos, tabii ki, büyük
güçlere denk değildi. Ama ekonomisi ve deniz gücü, Rhodos‟u, sürekli savaş
halindeki Hellenistik monarşiler için değerli bir müttefik ve ikinci derecedeki Yunan
devletleri arasında lider konumuna getirdi.55
Makedonyalı V. Philippos‟un saldırgan politikası sonucunda Rhodoslular ile
Pergamon kralı Attalos‟un, bu krala karşı savaşta kendilerine yardım etmesi için
Roma‟ya yaptıkları ortak başvuruya daha önce değinilmişti. M.Ö. 197‟de
gerçekleşen çarpışmada Rhodos‟un savaş gemileri, Attalos‟unkilerle birlikte Roma
donanmasına yardımda bulunmuştur.56 Burada kazanılan zaferle Philippos‟un bir Ege
52
53
54
55
56
Magie, a.g.e., s.71.
Berthold, a.g.e., s.58
Rostovzeff, a.g.e., s.680.
Berthold, a.g.e., s.57
Livius, a.g.e., xxxii.16.6,19.3.
64
İmparatorluğu kurma planı çökmüş, Rhodos‟un bölgedeki etkisi ve gücü daha da
artmıştır.
Bununla birlikte, birkaç yıl sonra Seleukos kralı III. Antiokhos kendisini
Asia‟daki Helen kentlerinin hâkimi ilan ettiğinde Helen özgürlüğünü savunmak yine
Rhodoslular‟a düşmüş ve bir kez daha saldırgana karşı savaşta Roma ile
birleşmişlerdir. Rhodos Donanması, Kartacalı lider Hannibal‟in komuta ettiği kralın
filosuna karşı büyük bir zafer kazanılmasında ve daha sonra Teos (Sığacık)
yakınındaki son çarpışmada Romalılar‟ı desteklemek suretiyle nihai başarıya pek çok
katkıda bulunmuştur. Bu başarılı hizmetleri karşılığında Rhodoslular, Antiokhos‟un
yenilmesinden sonra, M.Ö. 188‟de Apameia‟da imzalanan barış antlaşmasıyla Karia
ve Lykia‟nın kendilerine verilmesiyle ödüllendirilmişlerdi.57 Rhodos artık gücünün
zirvesindeydi. Her ne kadar Hellespont artık Rhodos‟un en büyük rakibi olan
Pergamon‟a aitse de, Anadolu‟nun batı kıyısının büyük bölümü ya özgürdü ya da
Rhodos kontrolü altındaydı. Ayrıca Rhodos, Ege‟deki ticareti ve yeniden kurduğu
Adalar Birliği‟nin (Nesiotik Ligi) resmi başkanı ve asıl lideri olması sebebiyle
Ege‟nin hâkimi olmaya devam etmekteydi. Küçük Asia‟da geniş ve verimli
toprakları vardı. Seleukid gücü, Toros Dağları‟nın arkasına itilmiş ve anakaradaki
Rhodos bölgesi, Likya ve güney Karia‟nın da alınmasıyla dört katına çıkmıştı.
Rhodos için artık tek gerçek tehlike, Pergamon değil, gölgesi artık Akdeniz
dünyasını kaplamış olan Roma‟ydı.58
2.4. Rhodos‟un DüĢüĢü
Makedonya Kralı II. Perseus‟la yapılan Makedonya Savaşları‟ndan sonra
Ege‟de yeni bir dönem başlamıştı. III. Makedonia Savaşı (M.Ö. 171-168), Roma‟nın
hatalı yönetimi sebebiyle uzamış, ticaretleri savaştan büyük zarar gören Rhodoslular
da arabuluculuk yapmak üzere Roma‟ya elçi gönderme hatasında bulunmuşlardı.
Rhodos elçileri Roma‟dayken Pydna‟dan zafer haberi gelmişti. Roma, II. Perseus‟a
57
58
Apameia Barış Antlaşması‟nda, Rhodos mülkleri ve tazminatı için özel maddeler yer almaktaydı
ve II. Seleukos Rhodoslu tüccarların vergiden muaf olmalarını onaylamıştı. Polybius, a.g.e.,
v.89.8, xxi.42.16-17; Livius, a.g.e., xxxviii.38.11-12.
Berthold, a.g.e, s.165
65
karşı gereğinden fazla sempati gösteren Rhodos‟a karşı çeşitli yaptırımlar uygulamış
ve bu yaptırımlarla gücünü kısıtlama yoluna gitmiştir. Bu kapsamda ilk adım olarak,
bir senatus consultumla, Apameia Antlaşması‟yla Rhodos‟a hediye olarak verilen
Lykia ve Karia özgür bırakılmıştı.59 Rhodoslular‟ın, anakaradaki topraklarının büyük
kısmının kaybı ve Likya‟yı kontrol edebilmek için yıllardır harcadıkları çabanın boşa
gitmesi demek olan bu kararı kabul etmekten başka yapacak hiçbirşeyleri yoktu.
Daha sonra, M.Ö.166‟da Kaunos ve Stratonikeia‟dan sürgün edilenlerin isteklerine
cevaben Roma, Likya ve Karia senatus consultumunu genişleterek, Rhodoslular‟ın
Kaunos ve Stratonikeia‟dan da askeri birliklerini çekmesini istemiştir.60Adaya son
darbe de çok geçmeden gelmiş, Roma senatosu aynı yıl, Delos‟un serbest bir liman
olması şartını koyarak Delos, Lemnos ve Haliartus‟u Atina‟ya vermiştir.61 Bu, liman
ücretlerinden yüksek gelir elde eden Rhodos ekonomisi için büyük bir darbe
olmuştur.62
Roma‟nın Rhodos‟a karşı değişen bu politikasının arkasında çeşitli nedenler
yatmaktaydı. V. Philippos yenilmiş ve III. Antiokhos zayıflamışken, Roma‟nın artık
Asia‟da Rhodos ve Pergamon gibi ikinci derece güçlere ihtiyacı kalmamıştı. Artık bu
devletleri İtalya‟nın güvenliğine değilse de doğudaki Roma düzenine tehdit olarak
görmekteydi. Eumenes, Küçük Asya‟daki güçlü konumu, Rhodos ise donanması ve
itibarının yarattığı liderlik potansiyeli sebebiyle Roma‟nın hoşnutsuzluğunu
uyandırmaktaydılar.63 Senatoyu, Rhodos‟un III. Makedonya Savaşı‟nda Roma‟ya
yeterince destek vermemesinden daha fazla rahatsız eden şey; Rhodos‟un,
Yunanlılar‟ın gözünde, özgürlük için yol gösteren bir fener haline gelmesini
sağlayan, onur ve bağımsızlığa dair muazzam itibarıydı.
59
60
61
62
63
Polybius, a.g.e., xxx.5.16, xxiv.1-2, xxxi.4; Livius, a.g.e., xliv.15.1, xlv.25.6,12; Berthold, a.g.e.,
s.201
Polybius, a.g.e., xxx.21.2-3, xxxi.6; Strabo, a.g.e., xiv.2.3.(652) Esasında, Stratonikeia, III.
yüzyılın ortalarında Rhodos‟a Seleukidler‟in hediyesi olarak verilmişti ve Kaunos da Mısır‟dan II.
yüzyılın başında satın alınmıştı. Bu sebeple Roma‟nın bu şehirleri özgür bırakmakta hiçbir yasal
ya da ahlaki hakkı yoktu. Ancak Rhodos‟un karara uymaktan başka çaresi yoktu
Polybius, a.g.e., xxx.19.17-20.9, xxxi.10. Berthold, a.g.e., s.202, Gabrielsen, a.g.e., s.64
Ancak daha sonra görüleceği gibi Rhodos‟un Delos‟a kaptırdığı ticareti genel olarak düşünüldüğü
kadar büyük değildi.
Rostovtzeff, a.g.e., s.738, Berthold, a.g.e., s.205
66
Aslında görüyoruz ki, Rhodos Karia ve Lykia‟yı kontrol ettiği yirmi iki
yıllık dönemde, Mausollos ve takipçilerinin hüküm sürdüğü alanı yeniden
oluşturmuştu. Apameia‟da kazandığı topraklarla finansal kaynaklarını iki katına
çıkarmış; bu da onu, küçük bir Helenistik krallığa denk bir güç haline getirmişti. Bu
sebeple, hiçbir gücün üstünlüğünü tehdit etmesini istemeyen Roma‟nın, Karia ve
Lykia bölgelerini elinden almaya karar vermesi gayet anlaşılır bir davranıştır. Bu
kesinlikle Rhodos‟u kendi ekonomik ve finansal kaynaklarına geri döndürmek için
atılmış bir adım ve sembolik bir hamleydi.64 Roma, zayıflamış ve ittifak arayan bir
Rhodos görmek istemekteydi. Bu, bölgedeki Roma politikası için çok daha yararlı ve
öğretici bir örnek oluşturabilirdi. Polybius‟un ifade ettiği gibi; Senato bir Rhodos
örneği yaratmak istemiş ve başarılı da olmuştu.65
150 yıldan fazla bir süre boyunca, Rhodos dış politikasının ana
amaçlarından biri, kalıcı ve uzun dönemli anlaşmalardan dikkatlice kaçınmak ve
tarafsızlığını korumak olmuştu. Ancak böyle bir tarafsızlığın mümkün olduğu dünya
Pydna topraklarında son bulmuştu. Roma‟yla ittifak arayışı içine giren Rhodos,
sonunda M.Ö. 164‟te, istediğini elde etti ve son yıllarda pek çok kez talep ettiği üzere
bir anlaşma vasıtasıyla Roma ile dostluğu tekrar tesis etmeyi başardı. Rhodos bu
antlaşmayla, dış ilişkilerinin tamamen bağımsız olan yönetimini de Roma‟ya teslim
etmişti.66
Roma tarafından doğrudan ya da dolaylı olarak Rhodos‟a getirilen
ekonomik ve politik yaptırımlar – Delos Limanı‟nın ücretsiz olması ve Anadolu‟daki
Rhodos hâkimiyetinin yıkılması – sonucunda Rhodos‟un Ege ve Doğu Akdeniz‟deki
gerek siyasi gücü gerekse prestiji büyük darbe almıştır. Karia ve Likya
topraklarından gelen gelirler ile taşıma ticaretinden elde edilen gelirleri inanılmaz
derecede düşüren bu uygulamalarla,67 ada devletinin Ege barışını koruma politikasını
da tam anlamıyla yerine getirmesi oldukça zor hale gelmiştir. Polybios‟un anlatımına
64
65
66
67
A. Bresson, „Les intérêts rhodiens en Carie l'époque hellénistique jusqu'en 167 a.C.', in F.
Prost ed., L'Orient méditerranéen de la mort d'Alexandre aux campagnes de Pompée. Cités et
royaumes à l'époque hellénistique, Rennes, 2003 (= Pallas 62), 169-192
Polybius, a.g.e., xxix.19.5; Habicht, a.g.e., s.47
Habicht, a.g.e., s.47
Rostovzeff, a.g.e., Volume II, s. 771
67
göre, Rhodos‟luların yıllık vergi geliri Roma‟nın bu uygulaması sonrasında bir
milyondan yüz elli bin drakhmai‟a düşmüştür.68 Astymedes‟in Senato‟da M.Ö.164‟te
yaptığı konuşmaya göre, sadece Kaunos ve Stratonikeia yılda 120 talent (720.000
drahmi) getirmekteydi.69 Yine de, oldukça ağır olan bu yaptırımların adanın
ekonomisi için ölümcül olmadığını söylemek mümkündür.70
Roztovtzeff‟e göre, Rhodos ticaretinde yaşanan asıl değişim; ticaretin
kapsamına bir sınırlama getirlmesiydi. Delos‟ta ücretsiz bir limanın yaratılması, doğu
ticaretinin büyük kısmını Rhodos‟tan uzaklaştırmışsa da, Rhodos‟un tahıl ticareti
kontrolünün bundan ciddi şekilde etkilendiğine inanmak için yeterli sebep yok.
Rhodos, tahıl ticareti ve Helen devletleri arasındaki ticaretteki (yeni rakipleri olan
Suriye ve İtalyalılar‟ın ilgilenmedikleri bir alan) yerini korurken, Doğu ve Batı
arasındaki, özellikle de kervanlarla taşınan malların trafiğindeki üstünlüğünü
kaybetmişti. Ayrıca önemli köle trafiği de elinden çıkmıştı.71 Köle ve lüks mallar
ticaretini elinde tutan yakın ve uzak doğu tüccarları Rhodos‟u ve limanlarını pas
geçerek, doğrudan İtalyalı tüccarlarla görüştükleri Delos pazarlarına gitmekteydiler.
Ancak yine de Rhodos‟un; büyük gemiler için daha uygun limanı ve bir durak
noktası olarak Delos‟tan daha uygun lokasyonuyla, tahıl ticaretini kontrol etmeye
devam ettiği düşünülmektedir.72 Ayrıca M.Ö. II. yüzyılın ikinci yarısında Rhodos ve
Kırım arasındaki özellikle tahıl ticaretine yönelik ticari ilişkilerin oldukça kuvvetli
olduğu göze çarpar. Bu durum belki de M.Ö. 167‟de Delos‟un bir serbest liman
olarak Akdeniz‟de etkisini artırmasına karşı Rhodos‟un tercih ettiği bir strateji olarak
yorumlanabilir. Sonuç olarak Delos hiçbir zaman tam olarak Rhodos‟un yerini
alamamıştır. Bu kadar hayati bir ürünün dağıtımındaki böylesi güçlü bir pozisyon,
adanın ekonomisi için güçlü bir temel sağlamaya devam etmiş ve Akdeniz‟deki
Roma hâkimiyetine rağmen Rhodos, M.Ö. I. yüzyıl sonlarına kadar, ticaret tecrübesi
68
69
70
71
72
Polybius, a.g.e, xxx.31.10-12
Karia ve Likya‟dan sağlanan toplam kazançtan, maalesef, sadece “büyük bir gelir” olarak
bahsedilmesi sebebiyle tam miktar bilinmemekte.
Polybius, a.g.e, xxx.31.4-7; Stratonikeia hariç bırakıldığında, Rhodos‟un Peraia‟dan elde ettiği
gelir basitçe Apameia öncesi dönem seviyesine dönmekteydi ve hatırlanmalı ki devlet ekonomisi
bu dönemde gayet iyi durumdaydı. Berthold, a.g.e, s.206
Rhodos‟taki yabancı nüfusun arasında İtalyanlar neredeyse hiç görünmeken, Suriye ve Fenikeli
tüccarlara ise ok az rastlanmaktadır. Yüzlerce yabancının yaşadığı Rhodos‟ta hiç İtalyan olmaması
tesadüf olamaz. Rostovtzeff, a.e, s.777-778.
Rostovtzeff, a.g.e., volume II, s.777, Berthold, a.g.e., s.207
68
ve sahip olduğu sermaye birikimi sayesinde Ege ticaretinde önemli bir merkez
olmayı sürdürmüştür. 73Ancak M.Ö. I. yüzyılın ikinci yarısında, Mısır‟ın, önce artan
Roma etkisine, sonrasında da hâkimiyetine girmesiyle Rhodos‟un tahıl ticaretindeki
bu üstünlüğü giderek zayıfladı.74
Öyle görünüyor ki, Roma‟nın yaptırımları, Rhodos Devleti‟nin politik
önemi ve zenginliğine zarar vermişse de, Rhodos vatandaşlarının zenginliğine çok
büyük etkileri olmadı. Hatta Pydna‟dan hemen sonra Küçük Asya‟da önceden
kendilerine ait olan topraklardaki mülklerine dair hakları tescillendi.75 Dolayısıyla,
Rhodos Devleti zayıflarken, Rhodos vatandaşlarının en azından Cassius dönemine
kadar önceki zenginliklerini korudukları sonucuna varabiliriz.76
Ekonomik gücündeki düşüşe paralel olarak Rhodos‟un askeri gücünün de
M.Ö. 167‟den sonra aniden düştüğü varsayıldı. Rhodos donanmasının, azalan devlet
gelirleri ve gittikçe Romalılaşan Akdeniz‟de adanın etkisi ve politik aktivitelerinin
genel düşüşünün sonucu olarak bir gerileme periyoduna girdiği doğrudur. Ancak bu
düşüş, bazılarının düşündüğü gibi çok da hızlı gerçekleşmedi. Romalılar
Akdeniz‟deki korsanlıkla savaşmadıkları için, sağlıklı bir donanma Rhodos ticareti
için hayati olmaya devam etti. Pydna‟dan sonraki yüzyılda, Rhodos donanmasının
büyüklüğü ve gücü azalmış olsa da, yüzyıldan fazla zamandır var olan denizcilik
gelenekleri ve denizciliğin yüksek seviyesi iç savaş dönemine kadar korundu.77
Roma İç Savaşı döneminde Casius‟un Rhodos‟u yağmalayışına kadar, Rhodos hala
çok iyi organize edilmiş bir donanmaya sahipti ve ölmekte olan Helenistik dünyanın
önemli deniz güçlerinden birisiydi.78 Bütün bunlara paralel olarak, her ne kadar
Ege‟deki pozisyonu zayıflamaya başlamışsa da, bir zamanlar eyaleti olan Karia‟daki
ve Ege adaları üzerindeki etkisi ve prestiji devam etti. Adalar Birliği (Nesiotik Ligi),
muhtemelen, Rhodos‟un prestijine gelen darbeler ve deniz gücünün giderek azalması
73
74
75
76
77
78
Rostovtzeff, a.e., 776-777, 1267
Uzun mesafeli tahıl dağıtımı, en nihayetinde Romalılar‟ın eline geçse ve Mısır‟dan elde edilen
mallar, muhtemelen İtalyan gemilerinde batıya yönlendirilse de, Ege‟deki yerel dağıtımın Rhodos
kontrolünde kaldığından şüphe etmek için çok az sebep var. Berthold, a.g.e, s.229
Polybius, a.g.e., xxxi.15; Rostovtzeff, a.g.e., s.777
Rostovtzeff, a.e
Biliyoruz ki, M.Ö. 67‟de, Rhodos savaş gemileri, Kilikia korsanlarını yıkmak için Pompey
tarafından kurulan Roma donanmasına dahil edildi.
Roztovtzeff, a.g.e., volume II, s.774
69
sebebiyle, kendiliğinden M.Ö. 167‟i takip eden yıllarda yıkılmış olmalıysa da79
Rhodos‟un adalar üzerinde çok önemli bir etkiye sahip olmaya devam ettiği açıktır.
Kısacası, Rhodos‟un pozisyonu Pydna‟dan sonra, sanıldığı gibi bir gün
içinde çökmedi. Devam eden yıllarda adanın etrafındaki dünya değişirken,
Rhodos‟un ekonomisi ve prestiji parça parça zayıfladı. Roma‟nın doğudaki işlere
gittikçe daha fazla dâhil olması ve emperyalistik bir hâkimiyete doğru ilerlemesi
Rhodos‟un etki bölgesini mayınladı. Korsanlığın büyümesi ve devlet gelirlerindeki
gözle görülür düşüş adanın deniz gücü kaynaklarının zorlanmasına sebep oldu.
Sezar‟ın ölümünden sonra yaşanan iç savaş döneminde Rhodos, Cassius
tarafından yıkıldı ve yağmalandı.80 Cassius ayrılırken 3000 askerini adada bıraktı;
İskender‟den beri şehirdeki ilk yabancı askeri birlikti bu. Cassius‟un yağması
Rhodos‟un Akdeniz‟deki önemini tam olarak bitirmediyse de, Philippi Savaşı‟nda
Rhodos donanmasının bir kısmının yakılması, geri kalanının da batıya yelken
açtırılmasıyla bu işlem tamamlandı. Antonius adayı ziyaret ettiğinde, adayı Cassius‟a
karşı olan direnci sebebiyle Andros, Naxos, Tenos ve Myndos adalarıyla
ödüllendirdi. Aktium Savaşı‟ndan sonraysa Octavian, bu hediyeleri iptal ederek
adayı cezalandırdı. M.S. 44‟de Claudius resmi olarak Rhodos otonomisini sona
erdirdi ve ada Küçük Asia eyaletinin bir parçası haline geldi.81
Böylece Rhodos, Pydna‟yı takip eden yıllarda zengin ve ekonomik olarak
aktif kalmayı başarmışsa da yeni principatus dönemine girerken farklı bir toplumdu.
Artık donanması etkisiz ve ticareti de daha çok yereldi. Yine de principatus dönemi
Rhodosu, denizcilerinin yetenekleri, zenginliği ve otokratik Roma İmparatorluğu‟nda
gitgide büyüyen bir çağdışılık olarak görülen demokratik hükümeti ile övgü
uyandırmaya devam etti. Ada bir çeşit Hellenistik başarı müzesi haline geldi. Artık
Rhodos, geçmiş günlerin ekonomik merkezi değil, Roma dünyasının her köşesinden
ziyaretçileri çeken popüler bir konaklama yeri ve sanat, edebiyat, filozofi ve retorik
79
80
81
Fraser ve Bean, a.g.e., s.172, Berthold, a.g.e., s.221-222
Berthold, a.g.e., s. 217
Berthold, a.g.e., s.219
70
eğitimi merkeziydi.82 Özellikle de başkentinin refahı ve ihtişamı ile ünlü olan
Rhodos‟u Augustus döneminde ziyaret eden Strabon, şehrin zenginliğinden oldukça
etkilenmiş
ve
Rhodos‟u
karşılaştırılamayacak
güzellikte
bir
şehir
olarak
tanımlamıştır.83 Rhodos‟u ziyarete gelenler arasında, o zamanki hükümetin gözünden
düşmüş pek çok Romalı vardı. Rhodos‟un son yıllarında, en popüler sürgün yeri
olması kendi tarihine de çok uygun düşüyordu; gitgide bilinmezliğe batan,
özgürlüğüne en düşkün Helenistik devlet ve son önemli şehir, özgürlüğünün son
parçalarını hâkim gücün politik muhaliflerini misafir etmek için kullandı.84
82
83
84
Cicero ve pek çok önemli Romalı burada eğitim görmüştü. L. Casson, Ancient Trade and
Society, Detroit: Wayne State University Press, 1984, s.80
Strabon, a.g.e., xiv.2.5; Casson, a.g.e, s.78
Berthold, a.g.e., s.232
71
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
RHODOS ve KARĠA
3.1. Karia ve Rhodos Arasındaki ĠliĢkilerin Tarihçesi
Kısaca tarihlerinden bahsettiğimiz bu iki uygarlık, ikinci binyıldan beri
ilişki içerisindeydiler. Arkhaik dönemde beraber Mısır‟a gittiler. M.Ö. V. ve VI.
yüzyıllarda aynı güçlerin himayesinde kaldılar; Lidya, Pers ve Atina. Ancak, öyle
görünüyor ki aralarında özel bir komşuluk ilişkisi yoktu. Doğrudan ilişkiler, tam
tarihini belirleyemediğimiz, Rhodoslular‟ın Khersonesos‟u ele geçirdiği zamana
kadar başlamadı.
Burada özellikle vurgulanması gereken nokta, Karia‟nın bir uzantısı olan ve
tezimizin
odaklandığı
alanın
merkezini
oluşturan
Khersonesos‟un
(Loryma/Bozburun Yarımadası) Karia‟dan daha farklı bir yapıya ve geçmişe sahip
olmasıdır. Helen anlayışına göre Khersonesoslular, Karia‟nın geri kalanından farklı
olarak, Grektiler.1 Yer isimleri genel olarak Kar kökenli olsa da, onlar
Khersonesos‟un “Grek” olduğunu düşünüyorlardı. Bu düşünce dâhilinde, Rhodos
Devleti‟ne katılımlarından sonra, Khersonesoslular‟ın gerçek Rhodos vatandaşı
olmaları da sadece Grek statülerinin bir adaptasyonuydu.2
Karia‟nın geri kalanında, özellikle iç bölgelerindeyse durum farklıydı. Daha
önce belirttiğimiz gibi Hekatomnid döneminden itibaren, Karia‟da Helenizmin
etkileri görülmeye başlanmıştı. Yunanca, Hekatomnid satraplığının resmi dili haline
gelmiş, pek çok Karia şehri, en geç IV. yüzyıldan itibaren büyük ölçüde Helenizm
1
2
Hepsi de Khersonesos‟un Grek karakterine vurgu yapan, bir dizi efsanevi hikaye var. Özellikle de
Karia topraklarına gelen ve buradakileri elemine eden, metaforik olarak ya da gerçekten maskülen
güçlere odaklanan efsaneler. A. Bresson, „Grecs and Cariens dans la Chersonesse de Rhodes‟
Origines Gentium. Collection Etudes 7.147-160.
A.Bresson, „Les intérêts rhodiens en Carie l'époque hellénistique jusqu'en 167 a.C.', in F.
Prost ed., L'Orient méditerranéen de la mort d'Alexandre aux campagnes de Pompée. Cités et
royaumes à l'époque hellénistique, Rennes, 2003 (= Pallas 62), 169-192.
72
etkisi altına girmişti.3 Ancak bu şehirlerin Helenleşmiş olması, gerçek Helenler
tarafından Helen olarak kabul edildikleri anlamına gelmez. Bütün bu Helenleşmeye
rağmen, Karia dilinin aniden ortadan kalkmadığı ve özellikle de uzak bölgeler ve
köylerde uzun yıllar yaşamaya devam ettiğini bilmekteyiz. Yerli unsurların, en
azından köylerde yaşayanların ortak dillerinde yaşamayı sürdürmesi, Grek ve Karialı
unsurlar arasındaki mücadelenin uzun süre devam etmesine sebep oldu. Poleis ve
komai, Grek ve Karialı arasındaki mücadele devam etti.4 Başka bir deyişle, bu
süreçte antik Karia şehirlerinin insanları Helenleşmişti fakat tam anlamıyla Grek
olarak kabul edilmiyorlardı. Bütün bu durum, Rhodoslular‟ın M.Ö. III. yüzyılda ele
geçirdikleri Karia topraklarını neden Khersonesos‟ta yaptıkları gibi topraklarına
dâhil etmediklerini de açıklamaktdır.5
Khersonesos Karia‟nın komşusu olmasına rağmen, M.Ö. IV. yüzyılda
Rhodoslular‟ın Khersonesos‟un ilerisindeki Karia topraklarını ele geçirmeye dair bir
girişimde bulunduklarını düşündüren hiçbir şey yoktur. Büyük resme baktığımızda
bunun sebebini anlamak mümkündür. Hekatomnidler döneminde, Rhodoslular‟ın
Halikarnassos‟u ele geçirmek gibi bir istekleri vardı ve bunun için harekete de
geçmişlerdi. Ancak istediklerinin tersi olmuş; sonunda, Rhodos kendisini Karia
satraplarının himayesi altında bulmuştu.6 Karia koinonları tarafından desteklenen
Hekatomnid satrapları, bu dönemde Karia‟da gerçek bir bağımsız güç inşa etmişlerdi
ve bu durum M.Ö. 332‟e kadar devam etti.
Ancak İskender‟in fethi, bu düzende bir değişiklik yarattı. Kısa vadede
Rhodoslular bu yeni durumdan bir kazanç elde etmemiş gibi görünseler de, uzun
vadede şüphesiz büyük bir avantaj getirdi. İskender‟in Anaolu‟yu fethinden sonra
artık Karia‟da, Hekatomnidler döneminde olduğu gibi Helenleşmiş Karialılar
denebilecek, Karialı etniğin meşruiyetini temsil eden yerli bir güç yoktu. Bu demek
3
4
5
6
Yine de, Kaunos‟tan gelen ve M.Ö. IV. yüzyılın ikinci yarısına ait bir yazıtta yer alan, önce Karca
sonra Grekçe yazılmış bir metin, Karca‟nın bu dönemde hâlâ aktif olarak kullandığını
göstermektedir. Ancak İskender‟den sonraki dönemde bir ya da iki nesillik süreçte, en azından
güney Karia‟daki yazıtlarda, onomastik tamamen Grekçe olmuştur.
Daha büyük bir farklılıksa, Rhodoslular (Khersonesos de dâhil olmak üzere) Dorik lehçe
kullanırken, bu Helenleşmiş Karialılar genellikle Koine lehçesi kullanmaktaydılar.
A. Bresson, a.g.e.
Artemisia‟nın Rhodos‟u ele geçirmesi. Syf:24
73
değil ki, Karialı kimliği ve bilincine dair her şey yok oldu. Aksine, Karia kültleri
uzun yıllar varlıklarını sürdürdüler. Tapınaklar etrafında birleşmiş çeşitli Karia
birlikleri varolmaya devam ettiler; hatta bazı Karia şehirleri bu birlikleri kontrol
edebilmek için rekabete girdiler. Zeus Karios‟un (Karialı Zeus) bir veya daha fazla
kültünün varlığı ve özellikle M.Ö. III. yüzyıldan itibaren, Stratonikeia yakınındaki
Zeus Khrysaoreus etrafında gelişen Khrysaorik Birliği7
pek çok Karia şehrini
kapsayan bu dini konfederasyonların yenilenmiş gücünü göstermektedir. Diğer
taraftan belki Hekatomnid krallarının erken dönemde başlattığı Helenizasyon
hareketinin bir çeşit erken doğuma sebep olması; belki Karia‟nın İskender sonrası
dönemde Diadokhlar‟ın, sonraki dönemde ise Ptolemaios ve Seleukoslar‟ın, dönem
dönem de Antigonoslar‟ın çekişme alanı haline gelmesi; belki de kıyılardaki Grek
şehirleri, Makedon hanedanları ve tabii ki Rhodos‟un da bu paylaşımdan pay alma
arzuları sonucunda oluşan karmaşık ortam, Karia Birliği‟nin gerçek bir politik yapı
kazanmasını engelledi ve bu ancak geç Helenistik dönemde mümkün oldu.8
Bu karmaşık politik ortam, güç dengesini her şeyin üstünde tutan
Rhodos‟un, Helenistik dünyanın çekişmeli ortamında Karia‟nın içerilerine kadar
girmesine olanak sağlamıştı.
3.2. Rhodos‟un Karia‟daki Yayılımı
Helenistik dönem Akdeniz‟inde giderek büyüyen bir güç haline gelen
Rhodos‟u, ada dışında topraklar edinmeye götüren, bir emporium olmaya iten
sebepler nelerdi? Rhodos gibi ticaret odaklı bir devlet; ele geçirmesi, kontrolü,
yönetimi ve savunması ona ciddi maliyetlere sebep olacak bir bölgeye yayılma
ihtiyacını neden hissetmiş ve ne tür bir kazanç elde etme umuduyla bu maliyeti göze
almıştı? Rhodos‟un karşısındaki anakarada toprak edinmeye, bir ticaret merkezi
haline geldikten sonra cesaret etmiş olması gerektiği düşünülebilir.9 Her şeyden
önce, yukarıda da belirttiğimiz gibi, anakarada toprak ele geçirmek ve burada
7
8
9
Strabon, a.g.e., xiv.2.25.
Bresson, a.g.e.
Ayşe Devrim Ataüz, Asardibi (Casara) A Classical, Hellenistic and Early Roman Harbor in
the Rhodian Peraea, Yüksek Lisans Tezi, Bilkent Ünivesitesi, 1997, s.72
74
yerleşimler oluşturmak ve bunları korumak Rhodoslular için ciddi bir maliyet
olacağından, Rhodos Devleti‟nin savunabileceğini düşünmediği yerlere para ve
enerji harcamayacağı aşikârdır. Bu durumda, Rhodos şehirleri anakaradaki bu
toprakları uzun vadede muhafaza edebileceklerine inanmış olmalılar. Çok güçlü bir
donanması olmasına rağmen ordusu olmayan Rhodos‟un anakarada ele geçirilen bu
toprakları, dönemin büyük güçlerine karşı koruması olanaksızdı. Bu da demek ki
Rhodos, bu toprakları savunma konusunda, ordusu ve donanmasından çok Akdeniz
ticaretini kontrol etmenin getirdiği politik gücüne güvenmekteydi.10
Bütün bunların dışında, fazla nüfusun komşu anakara topraklarına
gönderilmesi Grekler‟in kararakteristik özelliklerinden birisiydi. Bir başka görüşe
göre ise, Peraia‟nın uygun limanlarıyla rakip bir ticaret merkezi olmasını ve
kendisine yönelebilecek saldırılarda üs olarak kullanılmasını engellemek için, bu
bölgenin ele geçirilmesi Rhodos için bir zorunluluktu.11 Çünkü Loryma
yarımadasındaki limanlar, ticaret rotaları üzerindeki konumlarıyla Rhodos‟un
limanları kadar gelişme potansiyeline sahiptiler. Bu sebeple Rhodos, erken
dönemden itibaren bu bölgeyi ele geçirmiş, Loryma‟ı bir askeri üs haline getirerek
Loryma Yarımadasını ticari aktivitelerden izole etmiş ve kendisine yönelebilcek
saldırıları da engellemişti.12 Daha sonraki yüzyıllarda da, politik gücünün getirdiği
fırsatları kullanmış ve burayı basamak noktası alarak Karia‟nın içlerine doğru
ilerleyişini sürdürmüştür.
Rhodos Peraiası bölümünde detaylarıyla inceleyeceğimiz bu sürecin kısa bir
özetini yapmanın, konunun algılanması açısından faydalı olacağı kanaatindeyiz.
3.2.1. Karia Anakarası‟na Ġlk Adım
Rhodos‟un anakarada ilk olarak ne zaman ve nasıl toprak edindiği bilinmese
de, bulunan bazı yazıtlar sebebiyle, Rhodos‟un eski şehirlerinin (en azından
Kamiros‟un)
10
11
12
henüz
birleşmeden
önce,
Peraia‟da
toprak
sahibi
olduğu
Ataüz, a.g.e., s.72, 92
Van Gelder, a.g.e., s.193.
Van Gelder, a.g.e., s.193; R. S. Carter “The Stepped Pyramids of the Loryma Peninsula”
İst.Mitt.32,1982, s.182
75
düşünülmektedir.13 Öyle görünüyor ki anakarada, Loryma yarımadasının eğer tümü
değilse bile, en azından Physkos‟un güney doğusunda kalan kısmı birleşmeden önce
Rhodos şehirlerine ait topraklardı.14 Birleşmeden sonra bu bölge – Birleşik Peraia
olarak - Rhodos Devleti‟nin bir parçası haline gelerek deme/demos sistemine dâhil
edilmiş, yaşayanları da tam statüyle Rhodos vatandaşı olmuşlardır. 15 Genel olarak,
Karia satraplarının bölgelerinde tam bir kontrole sahip oldukları süre boyunca,
Rhodos yayılmasının Khersonesos‟un çok ilerilerine gidemediği düşünülmektedir.16
Ancak IV. yüzyıl boyunca bu birleşik alanın; batıda bugünkü Bencik‟te yer alan
Knidos sınırına, kuzeyde Kedrai‟ye ve doğuda Physkos‟un ilerisindeki bir noktaya
kadar uzandığını bilmekteyiz.17 Bütün bu bölge, daha önceden birleştirilmiş Loryma
Yarımadası‟yla birlikte yeni Birleşik Peraia‟yı oluşturmaktaydı ve adalarla birlikte
Rhodos Devleti‟nin ayılmaz bir parçasıydılar. Yine de Peraia‟nın asıl merkezi, taşlı
ve dağlık Loryma Yarımadası‟dır.18
3.2.2. Peraia‟nın GeniĢlemesi
Peraia‟nın büyümesi Rhodos‟un ekonomik gelişimiyle hız kazandı.
Rhodos‟un anakarada kontrol altında tuttuğu bölge M.Ö. III. yüzyıl boyunca ele
geçirdiği topraklarla genişledi. Özellikle Seleukid yönetiminin zayıflığı, Rhodos‟un
Peraia‟ya önemli eklemeler yapmasını sağladı. Rhodos‟un bu dönemde Karia‟da,
kuzeyde Keramikos Körfezi‟nden Stratonikeia bölgesine kadar olan, Pisye, İdyma,
Kyllandos ve Tendeba gibi yerleşimleri hâkimiyeti altına aldığını anlıyoruz.19 Yeni
ele geçirilen yerler, Birleşik Peraia‟da olduğu gibi Rhodos devletine dâhil edilmedi
ve tâbi bölgeler olarak işlem gördü.20 Tâbi (Bağımlı) Peraia olarak tanımladığımız bu
bölgeler, Rhodoslu memurlar tarafından idare edildiler ancak Birleşik Peraia‟dan
13
14
15
16
17
18
19
20
Fraser ve Bean, a.g.e., s.95-96.
Berthold, a.g.e, s.42
Bean, a.g.e., s.189
Hans-Ulrich, Wiemer, „Structure and development of the Rhodian Peraia: Evidence and
Models‟, Hellenistic Karia, edt. by R. Van Bremen & J.M. Carbon, Bordeaux, Ausonius, 2010,
s.419
Berthold, a.g.e, s.42
Bean, a.g.e., s. 189-190; Ataüz, a.g.e., s.73
Livius, a.g.e, xxxiii.18.1-22; IG xii.I 1036; Inscr.Lind. 151; SGDI 4269; Berthold, a.g.e, s. 83;
A.H.M.Jones, a.g.e, s. 50
A.H.M. Jones, a.g.e, s. 50
76
farklı olarak bu topraklar deme/demos sistemine dâhil edilmedikleri gibi, burada
yaşayanlar da Rhodos vatandaşı sayılmadılar.
Rhodos, Apameia Barışı‟ndan önce, bu saydığımız bölgeler dışında,
anakarada iki önemli yer daha ele geçirdi; Kaunos ve Stratonikeia. Stratonikeia‟nın
ele geçiriliş tarihi tam olarak tespit edilemedi ve bu tarihlemeye dair farklı görüşler
sonraki bölümde belirtilecektir. Kaunos‟un ise M.Ö. 190 civarında, V. Ptolemaios‟un
generallerinden 200 talent karşılığında satın alındığını bilmekteyiz.21
Rhodos ve Peraiası‟ndaki refah, M.Ö. 188‟de, Apameia Antlaşması ile
zirveye ulaştı. Rhodos, Magnesia Savaşı‟nda gösterdiği yararlılığa karşılık olarak bu
antlaşmayla Menderes‟in güneyindeki Karia toprakları ve Likya ile ödüllendirildi.
Romalılar‟ın özgür ilan ettiği bazı şehirler22 dışında kalan Menderes‟in güneyindeki
bütün Karia ve Likya toprakları artık Rhodos kontrolü altındaydı. Yeni ele geçirilen
yerler, hali hazırda var olan Tâbi (Bağımlı) Peraia idari yapısına dâhil edildiler.
Bunun yanında Rhodos, Karia‟daki özgür şehirlerle ilişkilerini de müttefiklik
anlaşmaları ya da özgürlük ve otonomilerini kabul ettiğini gösteren daha resmi
düzenlemelerle sağladı.23
3.2.3. Peraia‟nın Küçülmesi ve Elden ÇıkıĢı
Rhodos‟un Roma‟nın düşmanlığını kazandığı Pydna‟dan sonra durum
değişti. M.Ö. 167‟de Karia ve Likya, Roma Senatosu‟nun kararıyla özgür bırakıldı.
Daha sonra, M.Ö. 165‟de, Rhodos‟un Kaunos ve Stratonikeia‟dan da askerlerini
çıkarması istendi.24 Böylece Rhodos, anakaradaki topraklarının büyük kısmını
kaybetti. Ancak, Polybius‟un Senato‟nun kararını anlatan metinlerinden ve de
bölgeden çıkan çeşitli yazıtlardan, Stratonikeia ve Keramikos Körfezi arasında kalan
alanın Rhodos‟un kontrolü altında kalmaya devam ettiği anlaşılmaktadır.25 Bu
21
22
23
24
25
Bean, a.g.e., s.189
Miletus, Latmos Herakleia‟sı, Mylasa ve Alabanda, muhtemelen Knidos, Myndos, Halikarnassos
ve Iasos ve diğerleri. Reger, a.g.e, s. 89
Reger, a.e., s. 89
Gabrielsen, „Rhodes and Rome after the 3rd Macedonian War‟, Centre and Periphery in the
Hellenistic World (Studies in Hellenistic Civilization 4), 132-161, Aarhus, s.133
Polybius, a.g.e, xxx.5.12; SGDI, 4275;4276; Fraser ve Bean, a.g.e., s.101-102.
77
bölgenin tam olarak ne zaman elden çıktığı bu günkü verilerle belirlenememekle
beraber, M.S. II. yüzyılda, Rhodos‟a ait toprakların hâlâ Stratonikeia‟ya bitişik
olduğu düşünülmektedir.
Roma‟nın Likya ve Karia‟yı özgür bırakmasıyla, Rhodos‟un Anadolu
anakarasındaki pozisyonu tabii ki zayıflamıştı, ancak bundan sonra bölgede etkili
olmaya devam etmişti. Hâlâ eski Peraia‟sı ile Karia ve Likya‟daki özel mülkiyetlerini
elinde tutmaktaydı.26 Bu konuya daha sonraki bölümlerde değinilecektir.
Bu gelişmelerden sonra Rhodos‟un anakarada elinde kalan topraklar olan
Birleşik Peraia ve Stratonikeia‟ya kadar olan alanı Roma dönemine kadar elinde
tuttuğunu bilmekteyiz. Ancak muhtemelen Roma İç Savaşı sırasında Cassius‟a karşı
verdiği savaşta Birleşik Peraia dışında kalan alanları kaybetti. Birleşik Peraia‟nın ise
bir bütün olarak, M.S. 210‟dan sonraki bir tarihte elden çıkmış olması muhtemeldir.27
Birleşik Peraia‟nın elden çıkışıyla Rhodos‟un Karia anakarasındaki varlığı son
bulmuştur.
26
27
Berthold, a.g.e, s.219
Fraser ve Bean, a.g.e, s.98
78
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
RHODOS PERAĠASI
4.1. Peraia Neresidir?
“Rhodos Peraiası”, antik yazarlar tarafından, anakaradaki Rhodos
topraklarını ifade etmek için kullanılmış bir teirimdir. Rhodos kitabelerinde bu
terimin karşılığı, Yunanca "karşı yakalı” demek olan “to peran”dır. 1 Pseudo-Skylaks,
Strabon, Livios, Polybios gibi pek çok antik yazar Peraia‟nın çeşitli tanımlarını
yapmışlarsa da, “Peraia neresidir” sorusu, cevabını, hem coğrafi hem de siyasi olarak
tam anlamıyla veremediğimiz bir soru. Çünkü kaynaklarımız Peraia (apeiros, to
peran ve peraia şeklinde) kelimesini kullandıklarında, hepsinin coğrafi ve yapısal
olarak aynı bölgeyi işaret etmediklerini görüyoruz.2
„Peraia‟ kelimesi, antik literatürde iki anlamda kullanılmıştır. İlk anlamıyla
peraia; tamamen topoğrafik bir terimdir ve bir adanın karşısındaki anakarada yer alan
bölgeyi tanımlamak için kullanılmıştır. İkinci anlamıylaysa siyasi bir terimdir ve
anakaranın, genellikle yakınlardaki bir adanın kontrolü altında olan bir bölgesini
tanımlamak için kullanılır. Birinci durumda bölgenin sınırları, şayet belirtilirse, biraz
daha genel hatlarıyla çizilirken, ikinci durumda sınırlar, bölgeyi kontrol eden politik
güç tarafından daha kesin çizgilerle belirlenmiştir.3
Rhodos Peraiası ve bu bölgeye denk gelen topraklarla ilgili ilk bilgiler, her
ne kadar Peraia kelimesini kullanmasalar da, Herodotos ve Pausanias‟tan
edinilebilinir.
Herodotos, Lydia Kralı Kroisos‟un, Anadolu‟daki Helenler‟i
egemenliği altına almasını anlatırken,
muhtemelen daha sonra Rhodos Peraiası
olarak adlandırılacak bölgedeki Dorlar için, “Asya‟daki Dorlar” tanımlamasını4;
1
2
3
4
Fraser ve Bean, a.g.e., s.52; Varinlioğlu, Pera‟da Rhodos YurttaĢı Olmak, 8. Araştırma
Sonuçları Toplantısı, Ankara, 1990, s.223
G. Reger, „Relations between Rhodes and the Rhodian Peraia‟, Hellenistic Rhodes: Politics,
Culture and Society, edited by V. Gabrielsen, Aarhus: Aarhus University Press, 1999, s.79
Gabrielsen, a.g.e., s.148-149
Herodotos, a.g.e., i.6
79
Pausanias ise “Karia Bölgesi‟ndeki Dorlar” tanımlamasını kullanmışlardır.5
Herodotos, daha sonra, Pers komutanı Harpagos‟un Karialılar üzerine yürüyüşünü
anlatırken de “Ne Karialılar bir iş yapabildi, ne de o bölgede oturan bazı Helenler”
diyerek Peraia kelimesini kullanmadan bu bölgede yaşayanları tanımlamıştır6. Bu
tanımlar dolayısıyla, belki de, Arkaik Çağ‟da ve Herodotos‟un yaşadığı (M.Ö. 484 –
430) Klasik Çağ‟da, henüz, daha sonra Peraia olarak adlandırılacak olan bölgenin bu
adı almadığı sonucuna varılabilir.7 Daha sonraki dönemde, Ps. Skylaks, (M.Ö. IV.
yüzyıl ortaları); “Rhodoslular‟ın anakaradaki arazisi”nden bahseder ve Knidos ile
Kaunos arasındaki bölgeyi işaret eder8. Her ne kadar bu yazar da Peraia kelimesini
kullanmasa da, Peraia‟ya karşılık gelen bölgeden bahsettiği anlaşılmaktadır.
Strabon, eseri Geographika‟da pek çok kez Rhodos Peraiası‟ndan bahseder
ama sadece iki yerde, sınırlarına dair kesin bilgiler verir. Bu kısımlarda, Peraia‟nın
Daidala‟da başladığını ve Phoiniks Dağı‟nda sona erdiğini söyler.9 Başka bir yerde
ise; Phoiniks Dağı‟nın Karia Khersonesosu‟nda Loryma‟da yer aldığını belirtir.10
Görüldüğü gibi, Strabon‟nun tarif ettiği alan, Pseudo-Skylaks‟in anlattığından daha
geniş olduğundan, iki coğrafyacı arasındaki üç yüz yıl içerisinde Peraia‟nın
genişlediği düşünülebilir. Gerçekten de, Rhodos‟un anakarada kontrol ettiği bölgenin
zaman içerisinde genişlediğini biliyoruz.
Polybius‟un; Rhodos Peraiası‟nın ucundaki bazı kaleler ve bölgelerin,
Rhodos‟un Lykia ile olan savaşı sırasında zarar gördüklerini anlatmasından,
Peraia‟nın Lykia ile bitişik olduğu sonucunu çıkarırız.11
Buraya kadar değindiğimiz antik metinlerde, Peraia kelimesi ile Rhodos
Devleti‟ne dâhil edilmiş olan Birleşik Peraia‟nın siyasi ya da topografik tanımlaması
yapılmıştır. Ancak Livius ve Polybius‟un, M.Ö. 197‟de V. Philippos‟la yapılan savaş
5
6
7
8
9
10
11
Pausanias, a.g.e., iv.5.3
Herodotos, a.g.e., i.174
Murat Aydaş, a.g.e., s.23-25
Ps. Skylaks, a.g.e., 99 GGM, I, s.73
Strabon, a.g.e., xiv.2.2 (651 C), xiv.3.1 (664)
Strabon, a.g.e., xiv.2.4 (652)
Polybius, a.g.e, xvii.7.6-7; Fraser ve Bean, a.g.e., s.53
80
ve sonrasındaki anlaşmayı aktardıkları metinlerde12, Peraia kelimesini, genel bir
anlamda, anakarada Rhodos kontrolü altındaki, daha geniş ve kesin çizgilerle
tanımlanmamış bir bölgeyi ifade etmek için kullandıkları anlaşılmaktadır.13
Bütün bunların dışında, Mela, Plinius ve Ptolemaios gibi yazarlar da
Peraia‟dan bahsetmiş fakat topoğrafyasına dair ek bilgi vermeyip, daha fazla
yerleşim ismi vermiştirler.14
Görüldüğü gibi eski çağ literatüründe Rhodos Peraiası kelimesi, farklı
dönemlerde farklı bölgeleri ifade etmek için kullanılmıştır. Rhodos‟un Karia‟da
kontrol ettiği alanın coğrafi ve siyasi sınırları ve tabiatı Klasik, Helenistik ve Roma
dönemleri boyunca büyük bir değişim geçirdiğinden, anlaşılan Rhodos Peraiası
kelimesinin de tek ve kesin bir karşılığı yoktur.15 Ancak genel hatlarıyla, eski çağ
kaynaklarındaki Peraia kelimesinin; başlangıçta Rhodos Devleti‟ne tamamen entegre
edilmiş Karia Khersonesosu‟nu ifade ederken, zamanla topografik anlamda
kullanıldığını ve kesin sınırlar olmaksızın, Rhodos‟un karşısındaki anakarada, daha
büyük bir alanı ifade ettiğini söyleyebiliriz.
Rhodos Peraiası denilen bu topraklarda yaşayanların toplumsal ve siyasal
açıdan farklı durumları vardı. Peter Fraser ve George Bean tarafından ortaya konulan
ve artık gelenekselleşmiş bir tanımlamaya göre anakaradaki Rhodos toprakları iki
bölüme ayrılmıştı: Birleşik ve Tâbi (Bağımlı) Peraia. Her ne kadar bu geleneksel
görüşe karşı bazı itirazlar varsa da16; biz genel anlatımımızı bu geleneksel görüş
üzerinden yapmayı ve farklı görüşleri de ayrıca aktarmayı uygun gördük.
12
13
14
15
16
Livius, a.g.e., xxxiii.18.1.2; xxxiii.18.20; xxxvii.22.3; Polybius, a.g.e., xviii.2.3.
Gabrielsen, a.g.e., s.152.
Pomponius Mela, De situ orbis libri III, i.83f.; I.16; Plinius, a.g.e, v.103; vi.29; Ptolemaios,
a.g.e., v.2.8; Livius, a.g.e., xxxii.33.6; Ataüz, a.g.e., s.70
Gabrielsen, a.g.e., s.153
Gabrielsen, Rhodos‟a özgürlüklerini kaptıran ve doğrudan Rhodos hâkimiyetine bağlı birleşik bir
alana ait bir politik topluluklar kategorisinin asla varolmadığını savunur. Ona göre, Karia‟daki
küçük kasabalar dâhi, polis ya da koinon olarak anılmaları farketmeksizin, Rhodos‟la ilişkileri;
karşılıklı hakları ve zorunlulukları olan bir ortaklık anlaşmasına dayalı, bağımsız devlet statülerini
korudular. Dolayısıyla Gabrielsen, Birleşik ve Tâbi Peraia ayrımını ve hükmeden ve tebaası
anlayışını kabul etmez. V. Gabrielsen, „The Rhodian Peraea in the Third and second Centuries
B.C.‟ C&M, 51, 2000, s.129-184. Ek 1: Farklı Bir Tâbi (Bağımlı) Peraia Yorumu, syf:238
81
Fraser ve Bean‟e göre, Birleşik ve Tâbi (Bağımlı) Peraia arasındaki ayrım,
her ne kadar eski çağ yazarları tarafından dile getirilmemişse ve Rhodos
kitabelerinde bu ayrımı gösteren özel bir terim yer almamışsa da, temel bir ayrımdı.
Rhodos Devleti‟nin bir parçasını oluşturan ve deme/demos sisteminde yer alan
Birleşik Peraia; genel hatlarıyla Rhodos‟un hemen karşısında yer alan Loryma
Yarımadası‟ndan oluşmaktaydı. Rhodos Devleti‟ne tam bir entegrasyonun sağlandığı
Birleşik Peraia‟da yaşayanlar, tıpkı adadakiler gibi Rhodos vatandaşı sayılırlardı.
Rhodos tarafından daha sonraki dönemde ele geçirilen ve yaşayanları Rhodos
vatandaşı sayılmayan Tâbi (Bağımlı) Peraia ise; Kedrai‟nin kuzeyinden başlayıp,
sonunda Kaunos ve Stratonikeia‟ya kadar uzanan, bir dönem Menderes‟in
güneyindeki tüm Karia ve Likya‟yı da içeren ve sınırları zaman içerisinde değişimler
gösteren bir bölgeyi kapsamaktaydı. Rhodos Peraia‟sının bu yapısal olarak farklı
bölgeleri arasındaki sınırı çizmede temel kriter; Rhodoslular‟ın Birleşik Peraia
sınırları içerisinde, ait oldukları demotikleriyle tanımlanırlarken, Tâbi (Bağımlı)
Peraia‟da etnikleriyle yani “Rhodioi/Rhodoslu” olarak tanımlanmalarıydı.17
Genel olarak Birleşik Peraia‟nın; Amos, Syrna, Phoiniks, Kasara, Loryma,
Thyssanoos, Tymnos, Hyla gibi Khersonesos şehirleri ve Kedreai, Physkos ve
Erine‟yi ve bunların haricinde anakaranın devamı sayılan Megiste Adası ve
Daedala‟yı kapsadığı düşünülmektedir. Tâbi (Bağımlı) Peraia ise erken II. yüzyılda
en geniş sınırlarına ulaştığında; Kaunos, Kalynda, Pyrnos, Stratonikea, Kallipolis,
Idyma, Thera, Kyllandus, Pisye, Panamara, Pladasa ve Prinassos‟u içermekeydi.
Rhodos Peraiası‟nı oluşturan Birleşik ve Tâbi Peraia‟yı detaylarıyla inceleyebiliriz.
4.1.1. BirleĢik Peraia
Toprakları doğrudan Rhodos Devleti‟nin parçası ve yaşayanları Rhodos
vatandaşı olan Birleşik Peraia‟nın sınırlarını ve hangi tarihte Rhodos Devleti
topraklarına dâhil olduğunu kesin hatlarıyla bilmiyoruz. Birleşik Peraia‟nın özünü
Karia Khersonesosu (Loryma/Bozburun Yarımadası) oluşturmaktaydı. M.Ö. IV.
yüzyılda Birleşik Peraia genişleyerek Khersonesos‟un dışında; Khersonesos‟un
17
Fraser ve Bean, a.g.e., s.53-54; Van Gelder, a.g.e., s.181.
82
kuzeyinden başlayıp Keramos Körfezi‟ndeki Kedrai‟ye (Sedir Adası) kadar uzanan
Apeiros Bölgesi, Physkos (Marmaris) ve bunlardan ayrı olarak, Telmessos (Fethiye)
Körfezi‟ndeki Daidala ve Megiste Adası (Meis Adası / Kastellorizo)‟nı da
topraklarına kattı.
Bu bölgenin büyük bir kısmı erken bir dönemde, muhtemelen M.Ö. V.
yüzyılın sonundan önce Rhodos Devleti ile birleştirilmişti. Yaşayanları Rhodos
Devleti‟ne tamamen entegre edilmiş; yerellikleri Rhodos demeleri haline getirilmiş
ve adanın üç büyük bileşeni olan İalysia, Kameiris ve Lindia arasında dağıtılmışlardı.
Birleşik Peraia demelerinin mensupları, Rhodos Devleti‟nin içinde
demotikleri ile bilinirken, dışarıda epigrafik kayıtlarda adadaki Rhodoslular‟dan ayırt
edilemeyecek şekilde Rhodioi olarak tanımlanıyorlardı.18 Rhodoslular tam bir politik
entegrasyon olan bu metodu, daha sonraki dönemde ele geçirdikleri Karia toprakları
ve Lykia‟da, yani Tâbi (Bağımlı) Peraia‟da uygulamadılar.
Rhodos Devleti‟nin bir parçası haline gelen Birleşik Peraia‟nın özünü Karia
Khersonesosu (Loryma Yarımadası) oluşturduğu için, Birleşik Peraia‟nın tarihi ve
gelişimini incelemeye Karia Khersonesosu‟ndan başlamanın doğru olacağı
kanaatindeyiz.
4.1.1.1. Karia Khersonesosu (Bozburun/Loryma Yarımadası)
Karia Khersonesosu, eski çağ kaynaklarından ve yazıtlardan anladığımız
kadarıyla, bugün Bozburun Yarımadası denilen Loryma Yarımadasıdır. Hisarönü
Körfezi‟nin etrafındaki bir alanı da içeren Loryma Yarımadası (Daraçya),
Anadolu‟nun güneybatı köşesinde, batıda Knidos, güneyde Rhodos olmak üzere iki
önemli Yunan polisinin komşusuydu.19
Antik çağ boyunca Khersonesos, tıpkı Karia‟nın geri kalan kısımlarında
görüldüğü gibi, çok sayıda küçük
18
19
yerleşimin birleşmesinden oluşan
bir
R. Van Bremen, „Networks of Rhodians in Karia‟, Mediterranean Historical Review Vol. 22,
No. 1, June 2007, pp.113-12, s.113.
W. Held, „Loryma ve Karia Chersonesosu‟nun Yerleşim Sistemi‟, OLBA XII, Mersin, 2005, 8595, s.86
83
konfederasyon (koinon) düzenindeydi. Daha sonra, muhtemelen M.Ö. IV. yüzyılda,
dağınık kırsal yerleşimler ve çok sayıda komenin birleşiminden oluşan bu “yarımada
yerleşimi”, Rhodos‟un hamiliğinde yeniden örgütlenmek suretiyle Rhodos Peraiası
olarak anılmaya başlanmış ve Rhodos Devleti‟nin bir parçası haline gelmiştir.20
Yaşanan bu dönüşümle birlikte, Khersonesos Birliği‟nin vatandaşları Rhodos
vatandaşı, yerleşim yerleri de Rhodos demeleri haline gelmiştir. Helenistik dönem
sonundaysa Khersonesos terkedilmiştir. Gelişimini kısaca böyle açıklayabileceğimiz
Khersonesos‟un genel yapısını, Rhodos Peraiası‟na dönüşüm sürecini ve Rhodos
devlet yapısı içerisindeki fonksiyonunu detaylarıyla incelemeye çalışabiliriz.
Karia Khersonesosu, ya da bugünkü adıyla Bozburun Yarımadası, Ege ile
Doğu Akdeniz arasındaki deniz ticaret yollarının buluştuğu noktada, Rhodos‟tan
sadece 18 km. uzaktaki konumuyla jeostratejik açıdan büyük bir potansiyele sahiptir.
Coğrafi özellikleri itibarıyle Bozburun Yarımadası küçük ve kapalı olarak
nitelendirilebilecek alanlardan oluşmuştur. Dik dağlar arasına sıkışmış çukur vadiler
ve dar boğazlar, bu yörenin karakteristik yüzey biçimleridir. Yarımadanın güneydoğu
kıyıları çoğunlukla kayalık ve dik yamaçlardan oluşmakta, sadece az sayıdaki koy
gemilerin yanaşmasına uygun nitelik taşımaktadır. Daha fazla sayıda koyun
bulunduğu kuzeybatı kıyısındaysa, kayalık kıyılarla düz kumsalların konumları,
gemilerin yanaşmasına daha uygun bir durum ortaya koymaktadır. Yarımadanın bu
yönünde kalan derin koylar, fırtınalı havalara karşı güvenli liman hizmeti sunarken,
kıyı şeridinde yerleşik insanlarla ticari münasebet de mümkün olabilmekteydi. Çok
sayıdaki yerleşim yerinin bu tarafta bulunması da bu durumla açıklanabilmektedir.21
Karia Khersonesosu‟nun, Karia‟nın geri kalan bölgelerinde olduğu gibi
kendine has bir yerleşim sistemine sahip olduğu görülmektedir. Rhodos polisinin
kuzeyinde ve diğer bir polis Knidos‟un doğusunda yer alan Khersonesos, büyüklüğü
açısından bir polise eşit olmakla beraber tipik polis sisteminden farklı olarak tek bir
20
21
E.Deniz Oğuz-Kırca, „The Cora and The Core: A general Look at the Rural Settlement Pattern of
(Pre) Hellenistic Bozburun Peninsula, Turkey‟, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi, Sayı 20, 2015, Sayfa 33-62, s.37, 49
M. Benter, „Hydas: Bozburun Yarımadası‟nda Müstahkem Bir Yerleşim Yeri‟, Belleten 74/271,
2010, 659-672, s.660.
84
merkezden yoksundur.22 Khersonesos‟da, alışılmış polis sistemindeki gibi bir merkez
kent etrafındaki khorada yer alan köy veya çiftlik yerine, tam sayısı henüz
belirlenememişse de yaklaşık yirmi adet küçük yerleşim olduğu düşünülmektedir.23
Yapılan araştırmalar, yarımadadaki ilk yerleşim döneminin arkaik çağda olduğunu
göstermiştir.24
Khersonesos‟un erken dönem tarihine ve politik durumuna dair,
Herodotos‟un ve diğer bazı tarihçilerin bir kaç bahsi dışında kayıt olmaması
sebebiyle bilgimiz çok sınırlı. Genel olarak Khersonesos‟un erken dönemlerde
Rhodos veya Knidos kontrolünden bağımsız olduğu kabul edilir.25 Genellikle
Helenistik öncesi kaynakları referans alan ya da yerel kaynaklardan bilgi toplayan
Stephanus‟un Byzantium‟unda, Khersonesos‟daki yerleşimlerden olan Amos,
Bybassos, Kryassos, Loryma, Syrna ve Tymnos yerleşimleri şehir olarak anılmıştı.26
Daha erken dönem kültürlerinin varlığına dair bir diğer önemli kaynak, bu
yarımadada bulunan mezar taşlarıdır. Bu mezar taşları dünyada başka yerde paraleli
olmayan özgün parçalardır.27 Bu sebeple en azından Loryma Yarımadası‟ndaki
yerleşimlerin bu mezar taşlarını inşa etmeyi de içeren, Rhodos ya da Knidos‟tan
farklı olarak antik bir gömme geleneğinin olduğu söylenebilir.28 Dahası bölgenin,
onu Rhodos Adası‟ından ayıran, Yunanlılar‟ın Karialılar‟ın yaşadığı topraklara göç
edişine ve geldikleri bu yerde sağlam bir halkla, Karialılar‟la karşılaşmalarına
odaklanmış kendine has bir mitolojisi vardır.29
Merkezi bir yerleşimi olmayan Karia Khersonesosu‟ndaki dağınık
yerleşimlerin Helenistik dönemden önce bir siyasal birlik (koinon) oluşturduğu
düşünülmektedir. Yarımadadaki küçük yerleşimlerin birleşmesiyle oluşan bu
22
23
24
25
26
27
28
29
Held, a.g.e., s.86
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, Die Karer und Die Anderen, Internationales
Kolloquium an der Freien Universität Berlin, Oktober 2005, s.122 ; Benter, a.g.e., s.660
Benter, a.g.e, s.661; Cook, a.g.e., s.166; Fraser ve Bean, a.g.e., s.94; R.S. Carter, “The „Stepped
Pyramids‟ of the Loryma Peninsula” İst.Mitt. 32,1982, 176-195, s.176
J.M. Cook, „Cnidian Peraea and Spartan Coins‟, The Journal of Hellenic Studies, Vol. 81, 1961,
pp. 56-72, s.56; Held, „Loryma ve Karia Chersonesosu‟nun YerleĢim Sistemi‟, s. 86-87.
Wiemer, a.g.e., s.416
Carter, a.g.e., s.176
Ataüz, a.g.e., s.80
Alain Bresson, „Grecs and Cariens dans la Chersonesse de Rhodes‟ Origines Gentium, Collection
Etudes 7. Bordeaux: Editions Ausonius, 2001,147-160, s.4.
85
Khersonesos Koinon‟u (κοινον των Χερσονασίων), bütün Karialıların en üst siyasal
organizasyonu olan Karia Koinonu‟nun üyesi olan bölgesel bir koinondu. Birleşerek
Khersonesos Koinonu‟nu oluşturan bu kasabaların her biri de yerel koinonları
oluşturmaktaydı.
Geç arkaik ve klasik dönemlerde Khersonesoslular, “XEP” harfleriyle
işaretlenmiş, bir yüzünde bir aslanın kafası, diğer yüzünde öküz kafası olan kendi
sikkelerini basmışlardır.30 Ayrıca bu birlik M.Ö. V. yüzyılda Atina Vergi
Listeleri‟nde
Khersonesos
“Χερρονήσιοι”
(Khersonesioi)
(Χερρονήσος)
olarak
olarak
anılan
karşımıza
çıkmaktadır.31
yerin
ethnikon‟u
Khersonesioi/Khersonesios (Χερρονήσιος) idi.32
Khersonesos vergi listelerinde ilk olarak MÖ 452/1 yılında görülmüş, bu
tarihten itibaren 425/4‟e kadar on üç defa kaydedilmiştir. Ödenen miktarlar bu
verginin tek isim altında birkaç yerleşim tarafından verildiğini işaret etmektedir.
M.Ö. 428/7‟de, önceki yıllarda bu başlık altında ödeme yapan Ἄμιοι, Ληρ[....]ι ve
restore edilemeyen diğer bir küçük yerleşim biriminin ayrı olarak ödemede
bulundukları görülmektedir. Bu durumda, bu listelerde Kerronesioi, birisi Amos
olmak üzere, diğer ikisi belirlenemeyen en az üç üyeden oluşuyormuş gibi
görünmektedir.33 Kerronisioi, muhtemelen, M.Ö. 408‟den önce birleşen Rhodos
bölgesinin büyük kısmını temsil ediyor olabilir. Anlaşılan bölgedeki dağınık
yerleşim biçimi sebebiyle vergiler, tek tek yerleşimler adına değil de Khersonesos
Synteliası olarak ödenmiştir.34
Daha önce Karia‟nın politik yapısında bahsettiğimiz gibi, merkezi bir kenti
olmayan bu koinonlar toplantılarını belli kutsal alanlarda yapmaktaydılar. En üst
siyasal organ olan “Karia Koinonu”nun Mylasa‟daki Zeus Karios veya Labraunda
30
31
32
33
34
Cahn, “Knidos. Die Münzen des sechsten und fünften Jahrhunderts v. Chr.” Berlin, 1970, 200-11.
B.D. Meritt et. al.(1939- 1949- 1950- 1953), The Athenian Tribute Lists, vols 1-4. Cambridge,
Massachusetts: Harvard University Press, volume I. 440-1, 458; Held, a.g.e., s.87.
Flensted-Jensen, "Karia", in M.H. Hansen and T.H. Nielsen (eds.), An Inventory of Archaic and
Classical Poleis, Oxford: 2004, 1108-1137, s.1114
Alican Doğan, „Atina Vergi Listelerinde Karia Bölgesi‟ Yayınlanmamış Tezi, Muğla Sıtkı
Koçman Üniversitesi, 2013.
Fraser ve Bean, a.g.e, s.96; Zeynep Kuban, „Karya, Bozburun Yarımadası, Kıran Gölü Kutsal
Alanı Yüzey Araştırmaları Sırasında Tespit Edilen Tarımsal Üniteler‟, Antik Çağ‟da Anadolu‟da
Zeytinyağı ve Şarap Üretimi, Mersin, 2008, s.216
86
Kutsal Alanları‟nda toplanması gibi, bölgesel Khersones Koinonu‟nun da toplandığı
bir siyasal merkezi olmalıdır.35 Bunun için iki aday bulunmaktadır: Kıran Gölü ve
Kastabos.
Kıran Gölü; Loryma‟nın kuzeyinde yer alan bir kent dışı kutsal alandır ve
burada arkaik veya erken klasik döneme tarihlenen bir tapınak ve sunak ile birlikte,
bir küçük teatron ve üç hizmet yapısı bulunmaktadır. Alanın etrafındaki arazi, kırsal
karakterli yerleşimlerle yoğun bir şekilde iskân edilmiştir. Bölgede bulunan
seramikler kutsal alanın en geç M.Ö. V. yüzyıldan itibaren kesin olarak kullanımda
olduğunu göstermektedir. Yapı kalıntılarındaki duvar örgüsü ve yine seramik
buluntular Helenistik dönemde kullanımın sürdüğünü belgelemektedir.36 Kıran Gölü
Kutsal Alanı‟nın Khersonesos Koinonu‟nun siyasal merkezi olabileceği öne
sürülmektedir.37 Tapınak muhtemelen M.Ö. V. yüzyıldan itibaren çevresindeki
toprakların en önemli idarecisi konumundaydı. Teatronuyla birlikte kutsal alan
muhtemelen Attika Delos Deniz Birliği zamanındaki vergilendirme tartışmaları gibi
önemli toplantılara ev sahipliği yapmıştır. Rhodos‟un bölgeyi kontrol altına
almasından sonra, tapınak siyasi ve ekonomik bazı kayıplara uğramış olsa da
Helenistik dönemde tekrar elden geçmiş olması manevi değerinden bir şey
yitirmediğini göstermektedir.38
Kastabos Hemithea Kutsal Alanı; Khersonesos Koinonu‟nun siyasal
merkezi için diğer bir adaydır. Bybassos kasabasının yakınındaki bu alan, erken
Helenistik dönemde inşa edilmiş olması gereken büyük tiyatrosuyla Kıran Gölü‟nden
daha büyük ve gösterişli bir yerdir. Ayrıca Diodoros, Hemithea‟nın bütün
Khersonesoslular tarafından tapınım gördüğünü belirtmiştir.39 Alanda bulunan
yazıtlarda komşu yerlilerden (Hygassoslular) bahsedilmesi, uzmanları buranın
bölgesel koinona hizmet ettiğini düşünmeye itmiştir. Gerçekten de, Peraia‟da nadir
35
36
37
38
39
Held, a.g.e., s.87
Zeynep Kuban, „Karya, Bozburun Yarımadası, Kıran Gölü Kutsal Alanı Yüzey Araştırmaları
Sırasında Tespit Edilen Tarımsal Üniteler‟, Antik Çağ‟da Anadolu‟da Zeytinyağı ve ġarap
Üretimi, Mersin, 2008, s.215
Kuban – Saner, „Kıran Gölü 1998‟, 17. AraĢtırma Sonuçları Toplantısı 1999, II, 287-294, s.289;
Held, a.g.e, s.91
Kuban, „Karya, Bozburun Yarımadası, Kıran Gölü Kutsal Alanı Yüzey Araştırmaları Sırasında
Tespit Edilen Tarımsal Üniteler‟, s.215
Diodoros, a.g.e., v.62-63; Held, a.g.e, s.91-92
87
olarak görülen tiyatrosu ve Peraia şartlarına göre gösterişli Hemithea Tapınağı
dikkate alınacak olursa bu görüş doğru olabilir.40 Uzun yanlarından her birinde 11
sütun, diğer yanlarında 6‟şar sütun bulunan Hemithea Tapınağı‟nın yapımı M.Ö. IV.
yüzyıl içinde ve Bybassoslular‟ın önerisi üzerine Rhodos Devleti‟nin kaynakları
kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Bu tapınak, yapımından sonra iki yüzyıl boyunca
yörede büyük saygınlık görmüş, Rhodos devletinin yavaş yavaş yoksullaşması ve
gerilemesi döneminde, belki de bu olgunun etkisiyle, o da sönükleşmiştir.41
Ancak şu an için birliğin siyasi merkezine dair tek bir kesin yer söylemek
çok mümkün değildir. Yarımadanın politik tercihlerine bağlı olarak, zaman içinde
değişiklikler gerçekleşmiş olması ve Kasara‟daki Kıran Gölü Kutsal Alanı‟nın da,
Kastabos Hemithea Kutsal Alanı gibi topluluk kültü için özel bir alan olarak
fonksiyon göstermiş olması mümkündür.42
Atina vergi listelerinde yer almaları, sikke basmaları ve siyasi kararlarını
aldıkları ortak bir tapınım alanına sahip olmalarının yanında,
Khersonesos
Konionu‟nun yüzyıllar boyu, Khersonesos Rhodos Devleti‟ne dâhil olduktan sonra
dâhi varolmaya devam ettiğine dair bazı göstergeler vardır. Khersonesos
Koinonu‟nun varlığı M.Ö. erken II. yüzyıldan Roma İmparatorluk Dönemi‟ne kadar
belgelenebilmektedir.43 Bu da, Khersonesoslular‟ın (Khersonasioi) Helenistik dönem
boyunca da yaşadıkları bölgeye ait olma duygusunu paylaşmaya devam ettiklerini
göstermektedir.44 Bir diğer gösterge; Rhodos yazıtlarında, Peraia‟da görev yapan
memurların yetki alanını tanımlamak için kullanılan resmi dildir. Yazıtlardan, resmi
Rhodos dilinde Khersonesos Bölgesi‟nin, Helenistik dönemden M.S. III. yüzyıla
kadar, Rhodoslu memurların yönetmek için görevlendirildiği ayrı bir bölge olmaya
devam ettiği anlaşılmaktadır.45 Bu bölgesel kimlik ayrıca, Rhodos‟ta, Khersonasitas
40
41
42
43
44
45
J.M. Cook ve W.H.Plommer, „The Sanctuary of Hemithea at Kastabos‟, Cambridge, 1966.
Umar, a.g.e, s.200
Kırca, a.g.e, s.45
I. Rhod.Per.555=I.Péréé 5(Kedreai, M.Ö. 200/101); SEG 40,668,1.6-7 (Lindos M.S.75/100)
Wiemer, a.g.e, s.418
Wiemer, a.g.e, s.417; SEG 14,686=I.Rhod.Per.357=I.Péréé52;I.Rhod.Per507=I.Péréé23;
I.Rhod.Per.161 = I.Péréé 133.
88
kelimesinin, birinin Rhodos devletinin bu bölgesiyle bağlantısını belirtmek için bir
etnik olarak kullanılmış olması gerçeğinde de görülebilir.46
Helenistik dönemde Rhodos Devleti‟nin bir parçası haline geldiğini
bildiğimiz Khersonesos‟un tam olarak ne zaman Rhodos toprağı olduğuna dair farklı
görüşler ileri sürülmektedir. Araştırmacıların çoğu Khersonesos‟un Arkaik
dönemden sonra Rhodos‟a ait olduğunu öne sürse de47, J.M. Cook, Rhodos‟un
synoikismosundan
önce
bunun
mümkün
olmadığını
Khersonesos‟un Knidos‟a ait olduğu sonucuna varmıştır.
ileri
sürmüş
hatta
48
Buna karşılık, Van Gelder ve onu takip eden Weimer ile Fraser ve Bean,
Khersonesos‟ta ktoinai sisteminin varlığına dair ele geçen bulgular sebebiyle,
Khersonesos‟un
Rhodos
toprağı
olma
sürecinin,
ada
şehirlerinin
politik
birleşmesinden önce başlamış olması gerektiğini düşünmektedirler.49 Ktoina;
Rhodos‟a özgü, birleşmeden önce kullanılan coğrafi bir birimdir. Ayrıca Rhodos
nüfusunun bölgesel bir birimi olan ktoina, birleşmeden sonra oluşturulan
deme/demos sistemine oldukça benzer bir yapıdır. Ktoinai, synoikismos sonrasında
nüfus birimi olarak deme sisteminin kullanılmaya başlamasından sonra da
varolmasına rağmen anlaşılan sadece dini amaçlarla kullanılmıştır ve bu tarihten
sonra yeni ktoinainin kurulmadığı düşünülmektedir.50 Van Gelder ve Wiemer‟a göre,
Kameiros‟un Kameiroslular‟ın hem ada hem de anakaradaki ktoinaisinden bahseden
kararnamesi51, Kameiros‟un Khersonesos‟a erken bir tarihte yayılmış olduğunun
kanıtıdır. Çünkü Kameiroslular, bu kurumu onun politik fonksiyonunu geçersiz hale
getiren synoikismostan sonra ihraç etmiş olamazdı. O zaman, Khersonesos‟taki
ktoinai, synoikismostan önce, ktoinanın hala nüfus birimi olarak kullanıldığı ve
46
47
48
49
50
51
Wiemer, a.g.e s.417- 418; SEG 39, 737A, 737B 1.7
Van Gelder, a.g.e, s.194; Fraser ve Bean, a.g.e., s.94; Berthold, a.g.e., s.42; Papachristodoulu,
a.g.e, s.49
Cook, Cnidian Peraea and Spartan Coins, s.57-62
Van Gelder, a.g.e., s.191-2; Fraser ve Bean, a.g.e., s.95; Wiemer, a.g.e, s.18.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.95-96. Ktoinaya sadece Rhodos‟un etki alanı içerisinde rastlandı.
Synoikismostan önce varolan bölgesel karakterde bir kavram olan ktoina, synoikismostan sonra da
demeden daha küçük bölgesel birim olarak yaşamaya, en azından Kamiros‟ta, devam etmiştir.
I.Papachristodoulou, „The Rhodian Demes within the Framework of the Function of the Rhodian
State‟. In Hellenistic Rhodes. Politics, Culture, and Society, edited by V. Gabrielsen. Aarhus:
Aarhus University Press, 1999, s.30. Jones, ktoinanın demenin öncüsü olduğu ve de demelerin
ktoinanın yerini aldığı fikrine şüpheyle yaklaşmaktadır. Jones, a.g.e., s. 244, no.9
Syll. 339
89
Kameiros‟un hala bağımsız bir şehir olduğu bir dönemde ortaya çıkmış olmalı. Bu
durumda, bu kurumun bulunduğunu yazıtlardan anladığımız Kameiros demeleri olan
Tymnos, Thyssanous ve Tlos‟un, daha birleşik Rhodos Devleti kurulmadan yani
M.Ö. 408/407 tarihinden önce Kameiros‟a ait olduğu sonucuna varılabilir.52
Fraser ve Bean de, Wiemer‟a benzer şekilde; Tymnos‟ta bir ktoinai
sisteminin varlığının
(ve belki Phoiniks‟te53) Peraia‟nın synoikismosdan önce
Rhodos toprağı olduğuna dair önemli bir argüman olduğunu düşünmektedirler.54
Khersonesos‟un tarihi ve yapısına dair daha farklı düşünceleri olan Winfried
Held, Helenistik dönemden önce Khersonesos‟ta Rhodos hâkimiyetine dair hiçbir
ize rastlanmadığını söylemektedir.55 Aksi görüşlerin sahiplerinin, Yunan sisteminden
yola çıktıkları için, Yunan polisinden başka bir siyasal birim düşünemediklerini, bu
sebeple bu merkezi olmayan yarımadanın mutlaka başka bir polise bağlı olması
gerektiğini varsaydıklarını iddia etmektedir. Ona göre, bu problemin çözümünü
Karia Khersonesosu‟nda yaşayan halkla ilişkilendirmek gerekir. Burada yaşayanlar
Yunan değil Karialılardır ve siyasi sistemleri Yunanlılar‟ınkinden tamamen farklı
olarak bir Koinon (Birlik) sistemidir.56 Bu sebeple Khersonesoslular, Rhodos‟un
kontrolü altına girdikleri erken Helenistik döneme kadar, herhangi bir Yunan polisine
bağlı olmaksızın varlıklarını sürdürmüş olmalıdırlar.
Belirttiğimiz gibi Karia Khersonesosu yerine Rhodos Peraiası isminin
kullanılmasına geçişin zamanını tam olayarak belirleyemesek de M.Ö. IV. yüzyıl
sonunda, bütün yarımadanın güneyde Loryma‟dan kuzey doğuda Phykos‟a kadar
Rhodos bölgesi olduğu neredeyse kesin görünmektedir. Rhodos vatandaşlığı
statüsüne geçen Khersonesoslular‟ın, bu yeni duruma oldukça çabuk adapte oldukları
anlaşılmaktadır. Yazıtlarda adlarını Rhodoslular‟ın yaptığı gibi demotikonlarıyla
birlikte kullanan Khersonesoslular‟ın, sıklıkla Rhodos‟la ilişkilendirilen isimler
kullandıkları görülmektedir. Khersonesoslular Karia isimlerinden ziyade Rhodos
52
53
54
55
56
I.Rhod.Per.110=I.Peree 159; Syll.3 849=I.Rhod.Per 157=I.Peree 132; SEG 14, 702 =
I.Rhod.Per.201=I.Peree 102, Wiemer, a.g.e., s.418-419
SGDI, 4264
Fraser ve Bean, a.g.e., s.95
Held, a.g.e, s. 87
Held, a.e.
90
isimlerine yönelmişlerse de, mezar yapılarının yerel Karia tarzında devam ettiğini
görmekteyiz.57 Anlaşılan, Rhodos vatandaşlığı edinmiş olan Khersonesoslular
kendilerini eşit olarak hem Karialı hem de Rhodoslu olarak görmekteydiler.58
Khersonesoslular Rhodos vatandaşlığı olan yeni statülerini çabuk kabullenmekle
beraber, eski politik organizasyonlarından da tamamen vazgeçmemişlerdir.
Khersonesos Rhodos toprağı haline geldikten sonra da eski Khersonesos Birliği
devamlılığını korumuş, hatta birlik kutsal alanı olduğu düşünülen Kastabos
güzelleştirilip
genişletilmiş,
burada
bir
mermer
tapınak
yapılmıştı.59
Khersonesoslular‟ın bağışlarıyla yapılan bu tapınak, burada yaşayan Karia halkının
özgüvenini belgelemektedir. Her ne kadar Khersonesos Birliği, varlığını M.S. III.
yüzyıla kadar devam ettirmişse de, artık politik merkez Rhodos şehri olduğundan
Khersonesos Birliği eski politik önemini yitirmiş olmalıdır.
Politik olarak yaşanan bu dönüşüm yerleşim yapısında da kendini göstermiş
olmalıdır. Khersonesos, Rhodos ve komşularının arasında bir tampon bölgeydi. Kıyı
bölgesi, istilalara karşı en zayıf yer olduğu için, Khersonesoslular yüksek noktalarda
gözetleme kulelerinden oluşan bütünlüklü bir yapı planlamak zorunda kalmış
olmalılar. Bu yapı, akropolislerin kutsal alanlara, körfezlere ve sıklıkla limanlara
erişiminin sağlandığı güçlü bir savunma ağı altında organize edilmişti.60 Her ne
kadar bu konuya daha sonra ayrıntılı olarak değinilecekse de, bu noktada şunu
belirtmekte fayda vardır: Öyle görünüyor ki, Karia Khersonesosu‟nda klasik öncesi
dönemde kır tipi yerleşimler ortaya çıkmış ve khoranın ana elementleri oluşmuştu
ancak bu yerleşim organizasyonu son halini geç klasik, erken Helenistik dönemde,
yani yarımadanın Rhodos hâkimiyeti altında olduğu dönemde almıştı.61
Rhodos himayesi altında refah seviyesinin yüksek olduğu bir yaşam süren
Khersonesos‟da M.Ö. II. yüzyılın sonlarında başlayan ve geç antik dönemde M.S.
57
58
59
60
61
W.Held, “Neue und Redivierte Inschriften aus Loryma und der Karischen Chersones”,
Epigraphica Anatolica 36, 2003, 55-86, s.75 no.21, s.70 no.15, bu yazıtın yer aldığı, Rhodon
tarafından dikilen Rhodokrat‟ın mezar kaidesi basamaklı olup, Rhodoslu değil yerel Karia
tipindedir. Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.122.
Held, a.e.
Cook – Plommer, a.g.e., s.167
Benter, „Hydas: Bozburun Yarımadası‟nda Müstahkem Bir Yerleşim Yeri‟, Belleten 74/271,
2010, 659-672, s.661; Kırca, a.g.e., s.46
Oğuz-Kırca, a.e., s. 49
91
IV. ve VI. yüzyılda yörenin tekrar iskânıyla son bulan bir boşluk yaşanmıştır. M.Ö.
II. yüzyıl sonlarında, Khersonesos halkının yerleşim yerlerini terk etmelerine sebep
olan ancak şimdiye kadar tarihsel bir açıklama getirilememiş bir olay yaşanmış
olmalı. Held, belki de yoğun tarımsal işletmenin buna sebep olmuş olabileceğini
düşünmektedir. Ona göre; muhtemelen tarımsal teraslara yer açmak, ihracat için
amfora üreten çömlek atölyelerinin ihtiyacını karşılamak ve Khersonesos‟ta inşa
edilen gemiler ve gemievlerinde kullanmak için çok büyük miktarlarda ağaç kesilmiş
olmalıydı. Kapsamlı ağaç kesimi erozyona ve bu gün Limanbaşı mevkiinde
bahçelerin ve tarlaların altında kalmış olan Bybassos antik limanının batmasına
sebep olmuş olabilirdi.62 Erozyonun bir diğer sonucu, toprağın kuruması ve
bağcılığın bitmesi olabilir.63 Oğuz-Kırca ise, bu ağaçsızlaşma teorisine şüpheyle
yaklaşmakta ve geçmişteki iklimsel koşulların aşağı yukarı bugünkü gibi yarı kurak
olması ihtimali var olduğundan kesin sonuçlardan uzak durmak gerektiğini
belirtmekte ve Peraia‟nın deme‟lerinde sık ormanlık alan olduğunu ileri sürmenin
gelecekte aksi ispat edilmediği sürece oldukça zor olduğunu düşünmektedir. 64
4.1.1.2. Khersonesos DıĢındaki BirleĢik Peraia
Daha önce de belirttiğimiz gibi; Khersonesos, Rhodos Peraiası‟nın kalbini
oluşturmakla beraber; Rhodos yazıtlarında, Khersonesos‟dan ayrı olarak Birleşik
Peraia‟nın parçası oldukları anlaşılan Physkos ve Apeiros‟dan bahsedilmiştir.65
Anlaşılan o ki; Rhodos‟un synoikismosuyla anakaradaki Rhodos şehirlerine
ait olan topraklar Rhodos Devleti‟ne dâhil edildikten sonra, M.Ö. IV. yüzyıl boyunca
anakaradaki bu alan büyümeye devam etmiş ve kuzeyde Kedrai, doğuda Physkos‟u
da içine alacak şekilde genişlemiştir. Rhodos idari terminolojisinde Rhodoslu
memurların görev alanları tanımlanırken Apeiros ve Physkos‟un sürekli olarak
Khersonesos‟tan ayırt edilmesi de, bize bu bölgelerin, daha önceden kazanılan
62
63
64
65
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.134; Winfried Held ve A. Kaan Şenol, „The
Production of Rhodian Wine on the Karian Chersonesos in Hellenistic Period‟, Antik Çağ‟da
Anadolu‟da Zeytinyağı ve ġarap Üretimi, Mersin, 2008, s.180.
Held, a.e.
Oğuz-Kırca, a.g.e., s.36
Fraser ve Bean, a.g.e s. 66
92
topraklara IV. yüzyılda başarıyla eklendiğini göstermektedir.66 Bu daha sonraki
toplulukların birleştirilmesine dair kesin tarih verilememektedir. Ancak Physkos,
M.Ö. 325‟e tarihlenen bir Athena kült heykeli bağış listesinde, Lindos‟un bir demesi
olarak görülür.67 Bir Helenistik dönem listesinde Erine ve Euthana, sırasıyla Ialysus
ve Kamirus demotikleri olarak görülürler. Biliyoruz ki, Kedrai M.Ö. 404‟ten sonraki
bir tarihte Birleşik Peraia‟ya dâhil edildi.68 Daedala ve Megista‟yı da içeren dış
taraftaki birleşik bölgeye bakıldığında ise Megiste‟nin M.Ö. IV. yüzyılın ortasında
Rhodoslu olduğu görülür, Daedala da muhtemelen aynı zamanda dâhil edilmiştir.
4.1.2. Tabi (Bağımlı) Peraia
Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın özünü Keramikos Körfezi‟nin kuzeyindeki Karia
oluşturmaktaydı. Kıyıda Keramos ve İdyma arasındaki topraklar ile kuzey ucunda
Stratonikeia, kuzeydoğu ve doğu uçlarında Hyllarima ve Muğla olmak üzere iç
kısımlardaki topraklar Tâbi Peraia‟nın merkeziydi. Zaman içerisinde büyüyen Tâbi
Peraia, M.Ö. II. yüzyılın başlarında güney doğuda Kaunos ve kuzeyde
Stratonikeia‟yı alacak kadar genişlemişti. Rhodos‟un bu bölgedeki hâkimiyetinin
sınırları, kronolojisi ve doğası, belirsizliğini korumakla beraber daha çok bulgu açığa
çıktıkça daha iyi anlaşılmaktadır.69
Rhodos‟un Karia‟da bölgesel topraklar ele geçirmesi, Roma‟nın M.Ö.
188‟de imzalanan Apameia Barışı‟nda Menderes‟in güneyindeki toprakları Rhodos‟a
vermesinden çok daha önce başlamıştı. Her ne kadar eldeki veriler, bu bölgenin nasıl
Rhodos‟un eline geçtiğine dair yapıyı tam olarak kurmamıza izin vermese de,
Peraia‟nın bu gün Birleşik Peraia dediğimiz alanın ötesine yayılma süreci
muhtemelen M.Ö. III. yüzyılın ilk yarısında başlamış ve bu yüzyıl boyunca devam
66
67
68
69
Wiemer, a.g.e., s.419
I.Lindos 51, col. II, I.17-64.
Kedrai 405/404‟te bağımsızdı ve Peleponesos Savaşı‟nda Atina‟nın müttefikiydi. Ancak
Kedreatis‟in bir deme ismi olarak Rhodos‟tan gelen yazıtlarda görünmesi (IG xii.1, 283, 284 ve
1448), Kedrai‟nin M.Ö. 4.yüzyıl sonunda Rhodos Devleti‟ne dâhil edildiğini gösterir. Magie,
Roman Rule in Asia Minor: to the end of the third century after Christ‟ Princeton, New
Jersey, Princeton University Press, 1950, vol II, s.879
Van Bremen, a.g.e., s.115
93
etmişti.70 Yeni ele geçirilen yerler, Birleşik Peraia‟da uygulanan sistemle Rhodos
Devleti‟ne dâhil edilmek yerine tâbi bölgeler olarak işlem gördüler.71 Tâbi
Peraia‟daki topraklar Rhodoslu memurlar tarafından idare edilseler de, bu topraklar
Rhodos deme sitemine dâhil edilmediler ve burada yaşayanlar Rhodos vatandaşı
sayılmadılar.72
4.1.2.1. Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın GeliĢimi
Apameia Barışı‟ndan önce Rhodos‟un Karia‟da, Birleşik Peraia‟nın
ötesindeki topraklarda gerçekleştirdiği fetihlere dair kaynaklar çok sınırlı olsa da
Livius ve Polybios‟un anlatımlarından; Rhodos‟un bu dönemde Karia‟da, kuzeyde
Keramikos Körfezi‟nden Stratonikeia bölgesine kadar olan Pisye, İdyma, Kyllandos
ve Tendeba gibi yerleşimleri hâkimiyeti altına almış olduğunu anlamaktayız.73
Ama bu ele geçirişe dair tarihler ve detaylar çok belirsiz. Kıyı ve
Stratonikea arasındaki alanın (Stratonikeia ve Kaunos sonradan eklenmek üzere),
Fraser ve Bean‟in çalışmalarından beri genel olarak, İskender‟in gelişiyle, M.Ö.
281‟deki Kurupedion Savaşı arasındaki bir tarihte ele geçirildiği varsayılmıştı.
Çünkü merkezi Karia, Büyük İskender‟in gelişinden önce Hekatomnidler tarafından,
Kurupedion
Savaşı‟nın
gerçekleştiği
M.Ö.
281‟den
sonraysa
Helenistik
monarşilerden biri veya diğeri tarafından kontrol edilmekteydi.74 Dahası, Fraser ve
Bean‟e göre; Rhodos‟un bölgeyi ele geçirmek için eline geçen en iyi fırsat, İpsos
Savaşı‟nın gerçekleştiği M.Ö. 301 ile Lysimakhos‟un tüm Karia‟yı ele geçirdiği
M.Ö. 286 tarihleri arasındaki, Lysimakhos‟un Karia üstündeki kontrolünün oldukça
zayıf olduğu dönemdi. Belki de böyle bir dönemde Rhodos bu fırsattan istifade etmiş
70
71
72
73
74
Van Bremen, a.g.e., s. 115
A.H.M. Jones, a.g.e., s. 50
Gabrielsen‟in bu konudaki fikri için ilgili sayfa. Ona göre, Rhodos‟a özgürlüklerini kaptıran ve
doğrudan Rhodos hâkimiyetine bağlı, birleşik bir gruba ait bir politik topluluklar kategorisi asla
varolmadı. Küçük kasabalar dahi, polis ya da koinon olarak anılmaları farketmeksizin, Rhodos‟la
ilişkileri, karşılıklı hakları ve zorunlulukları olan bir ortaklık anlaşmasına dayalı, bağımsız devlet
statülerini korudular. V. Gabrielsen, „The Rhodian Peraea in the Third and second Centuries B.C.‟
C&M, 51, 2000. 129-184
Livius, a.g.e., xxxiii.18.1-22; IG xii.I 1036; Inscr.Lind. 151; SGDI 4269; Berthold, a.g.e., s.83;
A.H.M.Jones, a.g.e., s.50
Fraser ve Bean, a.g.e., s.100
94
ve topraklarını genişletmişti.75 Fraser ve Bean‟in bu görüşü genel kabul gördü.
Ancak yeni yazıtların ışığında, bu modelin gözden geçirilmeye ihtiyaç duyduğu
anlaşılmaktadır. Rhodos‟un Karia‟daki bu ilk yayılım sürecinin, Fraser ve Bean‟in
ileri sürdüğü gibi M.Ö. 280‟de son bulmadığı ve M.Ö. III. yüzyıl boyunca devam
etmiş olabileceğine dair bazı ipuçları var.76 Örneğin, 1992‟de Keramikos Körfezi‟nin
kuzeyindeki, antik ismiyle Pisye‟de (Yeşilyurt) bulunan bir yazıt, bu toprakların ele
geçiriliş tarihine dair daha farklı fikirlerin oluşmasına sebep oldu.77 Pisyetai ve
Pisyetai ile birleşen Pladaseis Koinonunun altındaki pek çok koinadan bahseden
büyük bir genel katılım yazıtı olan bu yazıt, bu şehrin M.Ö. III. yüzyılın ortalarında
hâlâ bağımsız olduğunu gösterdi. Pisyeliler ve Pisyeliler‟le birleşen Pladasalılar
plethosu tarafından fonlanan gemievlerinin inşaatına dair yazıtın eksik parçaları, ne
yazık ki, tam anlamı ve tarihine dair güvenli bir sonuca varmayı engellemektedir.
Ancak öyle anlaşılıyor ki; M.Ö. 275 ve 225 yılları arasındaki bir tarihte, bu koinon
daha büyük bir gücün kontrolü altındaydı. Fakat eksik kısımlar sebebiyle bu büyük
gücün kim olduğunu anlayamıyoruz. Kayıp bölümün nasıl restore edildiğine bağlı
olarak pek çok farklı yorum getiriliyor; bu büyük güç Rhodoslular olabileceği gibi,
Seleukos ve Ptolemaios kralları da olabilir. Dolayısıyla, bu yeni yazıtın Rhodos
Peraia‟sının gelişiminde yarattığı etki çelişkili; Eğer Pisyeliler ve Pisyeliler‟le
birleşen Pladasalılar Koinonunun üzerindeki büyük güç Rhodos‟sa, bu tarihlerde
Karia‟nın iç bölgelerine girmesine olanak veren bir limanı çoktan ele geçirmiş ve
bunu bir deniz üssüne çevirme sürecine girmiş demektir. Eğer bu güç Rhodos değil
de Seleukos ya da Ptolemias kralı ise, o zaman M.Ö. 250‟lerde Pisye‟de hâlâ
Rhodoslular‟ın Khersonesos‟un karşısındaki bu kıyıya geçmesine engel olan büyük
bir güç var demektir.78
75
76
77
78
Fraser ve Bean, a.g.e., s.99-101; Berthold, a.g.e., s.83
Peraia‟da, M.Ö. 250-240 ve M.Ö. 201 tarihleri arasında Rhodos‟a tâbi olmuş bazı özgür bölgelerin
varlığının ortaya çıkışı ve 270‟lerin ilk yıllarında bölgenin büyük kısmının hala Ptolemaios
kontrolünde olduğunun anlaşılması, M.Ö.280‟ler ile Rhodos bölgesinin muazzam büyüdüğü
M.Ö.188 Apameia Antlaşması arasında bir başka yayılım periyodu olabileceğini
düşündürmektedir.
Debord, Pierre - Varinlioglu, Ender, „Les hautes terres de Carie‟, Mémoires 4. Bordeaux:
Ausonius, 2001, no.1, s.95-105
Wiemer, a.g.e., s.422
95
Panamara‟da bulunan ve Kallipolis demosundan bahseden yeni bir yazıt79 da
Pisye yazıtıyla paralellik göstererek, Kallipolis‟in özgür statüsünü doğrulamakta. Her
ne kadar Kallipolis‟in yeri konusunda tartışmalar devam etse de, bu şehrin, tartışılan
her ihtimalde de80 Tâbi Peraia‟nın kalbinde yer alması, bahsedilen bölgenin Rhodos
kontrolü altındaki kesintisiz bütün bir alan olmadığını göstermektedir. 81 Görünen o
ki, güney Karia‟daki Rhodos yayılımı M.Ö. III. yüzyılda devam eden bir süreçti.
Belki de Karia‟nın bu bölgesi M.Ö. III. yüzyılda, Rhodos kontrolü altında kesintisiz
bütün bir alan değil de Rhodos‟a tâbi şehirler ile özgür şehirlerden oluşmuş yama
şeklinde bir alandı.82
II. Seleukos ve kardeşi Antiokhus Hieraks arasındaki savaşın batı Asya‟da
M.Ö. 230-220 yılları arasında bir karışıklık döneminin başlamasına sebep
olduğundan bahsetmiştik. Bu çekişme sonucunda Hieraks, kardeşini yenilgiye
uğratmış ancak daha sonra Galatlar‟la beraber Pergamon‟a karşı giriştiği savaşta I.
Attalos tarafından yenilerek kaçmıştı. Bütün bu önemli gelişmelerin sonucunda
Karia‟da Seleukid otoritesi çökmüş; Attalos, Karia‟nın bazı bölgelerinde kral olarak
tanınmış ve en önemlisi, bağımsız yerel bir hanedan olarak Olympikhos ortaya
çıkmıştı. Seleukid otoritesinin çökmesiyle Karia‟daki güç dengesinin bozulması, bu
boşlukta ortaya çıkan Olympikhos‟un bu dengeyi sağlayacak bir güç olmaktan çok
uzak olması ve Attalos‟un akınları Rhodos için oldukça endişe verici olmalıydı.
Belki de bu koşullar altında, M.Ö. 220‟lerde Rhodoslular, hem güvenlik önlemi
olarak hem de çıkarları için, büyük güçlerin olmadığı Karia‟daki topraklarını
genişletmeye başladılar. Az önce bahsettiğimiz yazıt dolayısıyla M.Ö. III. yüzyılın
ortalarına kadar özgürlüğünü koruduğunu anladığımız Pisye, biliyoruz ki M.Ö.
202‟den önce Peraia‟nın parçası haline gelmişti.83 Pisye‟nin ve etrafındaki diğer
79
80
81
82
83
M.Ç. Şahin, „Two New Hellenistic Decrees from Panamara‟, Epigraphica Anatolica, 25, 1995,
83-88, s.83-85, no:1
Louis Robert Kallipolis‟in Gelibolu‟da olduğunu belirtirken, Bean ve Cook Duran Çiftlik‟te
olduğunu düşünürler. R. Descat ise Kallipolis‟in bu iki yerleşimden de büyük olduğunu söyler. L.
Robert, Etudes Anatoliennes, Paris, 1937, s.491-500; Bean ve Cook, „The Carian Coast III‟,
s.72-73, R.Descat, 'Les forteresses de Thera et de Kallipolis de Carie', REA 96, 1994, 205-14,
s.207-9.
Reger, a.g.e., s.78
Reger, a.e.
Reger, a.g.e., s.82
96
yerleşimlerin Rhodos Peraiası‟nın bir parçası haline gelmesi bahsettiğimiz bu
döneme denk gelmektedir belki de.
Fraser
ve
Bean‟in
görüşünün
bazı
açılardan
başarısız
olduğunu
düşünenlerden biri de Alain Bresson‟dır. Bresson‟a göre ise bu hipotez özellikle
kraliyete ait olan toprakları ele geçirmenin meşruiyeti konusunda başarısızlığa
uğramaktadır.84 Karia, krallık toprağı ve genel olarak Diadokhlar arasındaki kavgalar
için bir savaş alanıydı ve daha sonraki dönemde özellikle Ptolemaios ve Seleukoslar
için bir çatışma alanı haline gelmişti. Batı kıyısındaki Grek şehirleri özgürlük için
çaba harcasalar da, iç Karia‟da şehirler de dâhil olmak üzere tüm Karia toprakları,
farklı statülere sahip olmakla beraber, kraliyet otoritesine aittiler. Bresson‟a göre bu
resmi statü, Rhodos‟un Karia‟daki yayılımını incelerken dikkate alınması gereken
önemli bir nokta: bu kraliyet bağı altındaki toprakların ele geçirilmesi, buraların
kraliyete ait bölge olmaktan çıkarılması yani bu yeni statünün resmi şekilde
tanınması demekti.85 Güç dengesini politikasının merkezine koyan Rhodos, güç
dengesi içerisindeki statüsünü korumak ve Helenistik kralların dostu olmak istiyorsa,
bu kurala aykırı hareket edemezdi. Bu sebeple, bu bölgede ele geçirilen toprakların
meşruiyet kazanması için bir kraliyet otoritesi tarafından tanınması gerekirdi. Yani
kraliyet otoritesinin olmadığı bir kraliyet toprağını, bir şehir devletinin ele geçirmesi,
bir kraliyet otoritesi tarafından resmi olarak tanınmadığı sürece bir anlam ifade
etmezdi.
Çünkü
krala
ait
topraklar
sadece
kraliyet
otoritesi
tarafından
devredilebilirdi. Bu sebeple Bresson, Fraser ve Bean‟in, M.Ö.301-M.Ö.286 arası
dönemde, Rhodos‟un İpsos Savaşı‟nı takip eden sorunlu dönemin ve Lysimakhos‟un
Karia‟daki güçsüzlüğünün avantajını kullanarak Peraia topraklarının ötesine geçmiş
olması gerektiği hipotezininin86, sadece olasılıklara dayandığını ve ele geçirmenin
meşruiyeti konusundaki sorunları cevaplamak konusunda başarısız olduğunu
düşünmektedir. Çünkü daha önce belirttiğimiz gibi, güç dengesine göre hareket eden
Rhodos, her ne kadar Karia‟daki topraklarını genişletmek için büyük bir istek duysa
84
85
86
A.Bresson, „Les intérêts rhodiens en Carie l'époque hellénistique jusqu'en 167 a.C.‟, in F. Prost
ed., L'Orient méditerranéen de la mort d'Alexandre aux campagnes de Pompée. Cités et
royaumes à l'époque hellénistique, Rennes, 2003 (= Pallas 62), 169-192
Bresson, a.e.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.98-101.
97
da bu bölgede, ancak bir kraliyet otoritesi tarafından resmi olarak tanınarak
meşrulaştırılacak şekilde toprak sahibi olabilirdi.87
Bresson, Rhodos‟un Karia‟da ele geçirdiği yeni toprakların bir hükümdarın
hediyesi olabileceğini düşünmektedir; ki bu da kraliyet toprağının çıkışını
yasallaştırır. Karşılaştığımız örnekler de aslında bu durumu doğrulamakta.
Bresson‟ın geliştirdiği bu hipotez yukarıda bahsettiğimiz Pisye yazıtıyla da
desteklenebilir. M.Ö. III. yüzyılın ortalarına tarihlendirilen bu yazıtta bahsedilen
büyük güç gerçekten de Rhodos‟sa ve yazıt da M.Ö.250‟lerdense, o zaman belki de
Pisye, II. Antiokhos ve III. Ptolemaios arasındaki savaştan sonra II. Antiokhos
tarafından Rhodos‟a hediye olarak verilmiş olabilir. Gerçekten de Rhodos‟un bu
savaşta, Antiokhos‟un yanında Ptolemaios‟un karşısında savaştığını ve donanmasının
Ephesos‟un önünde Khremonides‟te zafer kazandığını biliyoruz.
Bu savaşta
Rhodos‟un neden ekonomik olarak hayati öneme sahip bir müttefiki olan ve
Demetrius‟a karşı en büyük yardımı veren Ptolemaos‟un karşısında yer aldığı
cevaplayamadığımız bir soru. Bunun sebebi, Ptolemaioslar‟ın Ege ve Karia‟daki
büyük planlarının, sonunda Rhodos‟u endişelendirmiş olması olabilir mi? Bu
durumda, Rhodos, Ege‟de gittikçe güçlenen Ptolemaislar‟a karşı Seleukoslar‟ın
yanında yer almış ve bunun karşılığında da Pisye ile ödüllendirilmiş olabilir. O
zaman bu hediye belki Khreminodes Savaşı‟nın (muhtemelen M.Ö.262) sonu ile II.
Suriye Savaşı‟nın sonu (M.Ö. 260-259) arasındaki bir tarihe konulmalı. Bresson,
bunun da diğerleri gibi sadece bir varsayım olduğunu; ama en azından, krallığa bağlı
Pisye toprağının elden çıkarılarak bir şehir tarafından kontrol edilen bir bölge
olmasını mantığa kavuşturma konusunda avantajlı bir varsayım olduğunu da
belirtir.88
Kısaca ifade etmek gerekirse; öyle görünüyor ki, Rhodos, politik
istikrarsızlığın olduğu dönemlerde, tam olarak belirleyemediğimiz bir şekilde - belki
hediye belki de ele geçirme yoluyla - anakaradaki topraklarını genişletmekteydi.
İskender sonrası, Seleukos ve Ptolemaos güçlerinin etkin olmasından önceki 280‟li
87
88
Bresson, a.e.
Bresson, a.e., no:17
98
yıllar ve daha sonraki dönemde Seleukoslar‟ın boşluğunun yarattığı karışık ortamda
M.Ö. III. yüzyılın son çeyreği, Karia‟da Rhodos yayılımının hızlandığı yıllardı.
4.1.2.2. Stratonikeia ve Kaunos‟un Ele Geçirilmesi
Rhodos, Apameia Barışı‟ndan önce, anakarada, bu saydığımız bölgeler
dışında iki önemli yer daha ele geçirdi; Stratonikeia ve Kaunos.
Stratonikeia‟nın ele geçiriliş tarihi tam olarak bilinmiyor. Çokça tartışılan
bir konu olan şehrin kesin ele geçiriliş tarihini belirlemek bu günkü verilerle hâlâ
mümkün değildir. Livius ve Polybios, Stratonikeia‟nın en azından M.Ö. 197-167
arasında Rhodos toprağı olduğunu açıkça ortaya koymuşlardır.89 Ama şehir bu
statüyü daha erken bir tarihte mi almıştı, eğer öyleyse hangi tarihte sorularının
cevaplarına dair devam eden tartışmalar var.
Polybius‟un
anlatımına
göre;
Rhodos
elçisi
Astymedes,
Roma
Senatosu‟nda, kendilerine Roma tarafından verilmeyen Stratonikeia ve Kaunos‟un
kaybının haksız olmasından şikayet ederken “Biz Stratonikeia‟yı Antiokhos ve
Seleukos‟tan büyük bir lütuf olarak aldık” ifadesini kullanmıştır.90 Ancak bu
ifadeden, hangi Antiokhos ve Seleukos olduğuna dair bir bilgi çıkarılamaması
sebebiyle, bu hediyenin kesin tarihi belirlenememektedir. Bu konuya dair var olan
farklı görüşlerde ortaya konan muhtemel çiftler şunlardır; I. Antiokhos ile oğlu
Seleukos; II. Seleukos ve kardeşi Antiokhos Hieraks; III. Antiokhos ve IV. Seleukos
ya da aynı anda hüküm sürmeyen II. Seleukos ve III. Antiokhos.91
Şehrin ilk olarak, Kardeşler Savaşı‟ndan önce II. Seleukos tarafından
Rhodoslular‟a verilmiş ve M.Ö.197‟de de Rhodoslular için geri alındıktan hemen
sonra III. Antiokhos tarafından tekrar Rhodos‟a tahsis edilmiş olabileceği önerisi
mantıklı bir öneridir. Ya da doğru olan tarih, Meadows‟un dediği gibi, M.Ö. III.
89
90
91
Livius, a.g.e., xxxiii.18.22; Polybios, a.g.e., xxx.31.6
Polybios, a.g.e., xxx.31.06
Van Gelder, a.g.e., s.197-98; Jones, a.g.e., s.50 ve n.34; Magie, a.g.e., II, 879-80 n.73; Fraser ve
Bean, a.g.e., s.104; Berthold, a.g.e., s.83-85; van Bremen, „Laodikeia in Karia‟. Chiron 34, 2004,
367–98, s. 373; L. ve J. Robert, 'Deux Inscriptions de Carie', Mélanges Ididore Lévy (Brussels,
1955), pp. 553-68, at 565 n. 2; Reger, a.g.e., s. 84; Gabrielsen, a.g.e., s.171
99
yüzyılın hemen sonu, Antiokhos ve valisi Zeuksis‟in merkezi Karia‟yı tekrar ele
geçirmeye çalıştığı 203-204 müdür?92
Stratonikeia‟nın ele geçirilişinin kesin tarihini değilse de, en azından tarih
aralığını belirlemeye çalışmak mümkündür. Gary Reger, Stratonikeia‟nın Delphoi
theorodokoi listesinde yer almış olmasının, M.Ö. 240‟ların sonunda henüz Rhodos
hâkimiyeti
altına
girmemiş
özgür
bir
şehir
olduğunun
işareti
olduğunu
düşünmektedir.93 Ancak bu kabulün kesin tarihi belirlenemediğinden94, şu an için tek
söylenebilecek şey; Stratonikeia‟nın M.Ö. 240‟lı yılların sonunda henüz Rhodos
hâkimiyetine girmemiş olduğudur.95
Stratonikeia‟nın ele geçirilişinin terminus ante quemine, yani en geç tarihine
dair bilgi ise Livius‟tan gelir. Livius, Polybius‟tan aktardığı metinde; Rhodoslu
komutan Pausistratus‟un güçlerinin, V. Philippos‟un komutanını Stratonikeia
yakınlarında yendiğini; ancak bu avantajı kullanarak Stratonikeia‟yı kuşatmak yerine
Peraia‟nın kaleleri ve yerleşimlerini ele geçirmekle zaman kaybettiğini anlatır.
Livius‟un metninin devamında, Rhodoslular‟ın bundan sonra başlattıkları kuşatmada
başarıya ulaşamadıkları ve Stratonikeia‟yı ancak bir süre sonra Antiokhus‟un
yardımıyla yeniden ele geçirebildikleri kaydedilir.96
92
93
94
95
96
Bresson gibi Stratonikeia‟nın Rhodos‟a Seleukoslu bir kral tarafından hediye olarak verildiğini
düşünen Meadows‟a göre; bu ilk veriliş Karia‟da politik istikrarsızlığın olduğu bir dönemde
gerçekleşmiş olmalıydı. Öyle ki kral, Stratonikeia ve onun kontrol ettiği önemli rotaların dost
ellerde kalmasını garantiye almanın en iyi yolunun, bu şehri bölgedeki en güçlü ve en dost güce
yani Rhodos‟a vermek olduğunu düşünmüş olmalıydı. Aynı zamanda bu hediye, Ptolemaioslar‟ın
iç Karia‟daki iddialarının hala yaşadığı ama artık sıkıntı vermeye başladığı M.Ö. 246‟lardan sonra
verilmiş olmalıydı. Bütün bunlara uyan en iyi aday ve zaman, M.Ö. 204/3‟te Antiokhus‟un
generali Zeuksis ile birlikte, Antigonos‟un kontrolünden geri almak üzere Karia‟nın içlerine doğru
ilerlediği dönemdi. Böylece, III. Antiokhos, Stratonikeia‟yı, Seleukos Krallığı‟nın yeni ve coğrafi
olarak önemli bir parçası olan bu şehri Rhodos‟a hediye olarak vermişti A. Meadows
“Stratonikeia in Caria: The Hellenistic city and its coinage”, NC, 2002, 79-134, s.118-119.
Sadece özgür şehirler değil, pek çok örnekte görüldüğü gibi kraliyet kontrolü altındaki kentler de
bu festivale davet edilebilirdi. Fakat özgür bir kent tarafından kontrol edilen bir kentin davet
edilmesi pek mümkün görünmediğinden Stratonikeia‟nın Soteria‟yı kabul ettiğinde Rhodos
toprağı olmadığı söylenebilir. Reger, a.g.e., s.82.
246-220‟li yıllar arasında özgürlüğünü kaybetmiş, buna rağmen theoroiyi kabul etmeye devam
etmiş örnekler olduğunu bildiğimizden, geç 220ler ya da 210ların başına tarihlenen theorodoki
listelerinde yer alması şehrin bu dönemde henüz Rhodos‟un eline geçmediğini de göstermez.
Çünkü, Stratonikeia, muhtemelen, dini zorunluluklarını yerine getirmesinin garanti edilmesi
koşuluyla Rhodos‟a hediye olarak verilmişti ve böylece theoroiyi kabul etmeye devam etmişti.
Reger, a.g.e., s.83
Livius, a.g.e., xxxiii.18.1-3, 22; Reger, a.g.e., s.83
100
Pek çok araştırmacıya göre, Livius‟un metnindeki “yeniden ele geçirme”
fiili, Stratonikeia‟nın, M.Ö.201‟de Philippos ele geçirmeden önce Rhodos‟a ait
olduğuna işaret etmektedir.97 Livius‟un anlatım dili gösteriyor ki, Rhodos‟un amacı,
kendi Peraia‟sını geri almaktı. Eğer Philippos şehri Rhodoslular‟dan almamış
olsaydı, bu anlatım mantıklı olmazdı. Ayrıca V. Philippos‟un bu Karia seferi
sırasında Stratonikeia‟ya saldırmış olması da, bu şehrin zaten Rhodos‟un elinde
olduğunun dolaylı bir göstergesidir. Çünkü biliyoruz ki V. Philippos M.Ö.201‟deki
bu seferi sırasında Karia‟daki Antiokhos‟a ait topraklara dokunmamış 98, Karia‟da
sadece iki kategoriye giren toprakları hedef almıştı: 15 yıl önce Doson‟un seferi
dolayısıyla kendisine ait olduğunu düşündüğü topraklar ve o dönemde savaş içinde
olduğu Rhodos‟a ait topraklar. Doson‟un 15 yıl önceki Karia seferinde
Stratonikeia‟yı ele geçirdiğine dair bir bilgimiz olmadığından, V. Philippos‟un
Stratonikeia‟yı ele geçirmiş olması Stratonikeia‟nın Rhodos toprağı olduğunun bir
göstergesidir. Aksi takdirde Rhodos‟un da geri almaya çalışmak için meşru sebebi
olmazdı.99
Bu görüşü destekleyen bir diğer faktör de bu dönemden gelen bir grup
yazıttır. “Nikagoras Yazıtları” adı verilen bu yazıtlar grubu100, dört yıl boyunca
ardarda Peraia‟nın strategosu olan Rhodoslu komutan Nikagoras‟ın, Tabi Peraia‟daki
bazı yerlerin - Pisye, İdyma ve Kyllandos- kalelerini ve topraklarını tekrar ele
geçirdiğini (kurtardığını) anlatır. Nikagoras‟ın dört yılının tam olarak Philippos‟un
Karia‟daki aktivitelerinin ilk dört yılına uyması (201-198) ve ilgili bölgenin de tam
olarak Pausistratus‟un M.Ö.197‟de askerlerini çektiği bölge olması sebebiyle, bu
seferlerin Pausistratus‟un seferlerinden hemen önce gerçekleştiği düşünülmektedir.
Bu durumda şunu söylemek mümkündür: Rhodos güçleri art arda dört yıl boyunca
Nikagoras‟ın komutası altında bu bölgede savaşarak Pisye, İdyma, Kyllandos ve
çevresini geri almayı başarmıştı. M.Ö. 197‟de ise Pausistratus görevi devralmış ve
97
98
99
100
Reger, a.e.;
Sadece 201/0‟in sert kışında yiyecek sıkıntısı yaşadıklarında saldırdığı Alabanda bir istisnadır.
Reger, a.g.e.,, s.84; Bresson, a.g.e., s.18
„Nikagoras Dosyası‟ 3 yazıttan oluşur. Biri Kedrai‟den gelen ve Nikagoras‟ı onurlandıran bir
yazıttır. Blümel I. Rhod.Per., no: 551=Bresson I.Péréé, no:6. Diğer ikisi Nikagoras‟tan stratagos
en toi peran olarak bahseder ve neredeyse aynı metinlerdir: biri Nikagoras‟ın kendisi tarafından
Karpathos‟taki Poseidon Porthmios‟a, diğeri Nikagoras ve emrindeki memurlarla (hagemones)
Lindos‟taki Athana Lindia ve Zeus Polieus‟a adanmıştır. SIG 586 ve I.Lindos no:151.
101
emrindekilerle Keramikos Körfezi‟nden yukarı, Stratonikeia‟ya doğru çıkarak şehri
geri almak için savaşmaya devam etmişti.101 Bu yazıtların Rhodos Kutsal
Alanları‟ndaki adaklar olduğu gerçeği düşünüldüğünde, Nikagoras‟ın buraları
Rhodoslular haricindeki bir güç için ele geçirmesi mantıklı değildir.102
Bütün bunların yanında Riet van Bremen, tartışmaya çok mantıklı yeni bir
argüman ekledi: V. Philippos‟la yapılan savaşın ardından M.Ö. 198‟in sonbaharında
Nikaia‟da yapılan görüşmede, Rhodoslular V. Philippos‟dan askerlerini Peraia, Iasos,
Bargylia ve Euromos‟dan çekmesini talep ettiler; Stratonikeia‟nın adı ayrıca
geçmeden. Ve Kynoskephalai Savaşı‟ndan sonra kabul edilen şartlar da aynı
terimlerle ifade edildi. Rhodoslular‟ın bu şehri almak için çok şiddetli savaşmış
olmalarına
rağmen
Stratonikeia‟dan
bahsetmemeleri,
Stratonikeia‟nın
Peraia‟nın bir parçası olarak görülmesi dışında açıklanamaz.
103
zaten
Bu sebeple,
Philippos‟un M.Ö. 198/7‟de gerçekleştirdiği Karia çıkarması bir terminus ante
quemdir yani Stratonikeia bu tarihten önce ele geçirilmiş ve Peraia‟nın bir parçası
haline gelmiş olmalıdır.104
Bir diğer önemli nokta, Stratonikeia‟nın ele geçiriş tarihinin Pisye
topraklarının alındığı tarihle bağlantılı olması gerektiği gerçeği. Eğer Stratonikeia,
Seleukos kralları tarafından Rhodos‟a hediye olarak verilmişse, Keramos (Gökova)
Körfezi‟nden bu kente kadar uzanan bölgenin o zaman itibariyle Rhodos kontrolü
altına girmiş olması gerekirdi. Böylelikle Stratonikeia‟nın da alınmasıyla Rhodos
bölgedeki sınırlarını çizmiş olacaktı. Bu durumda, Pisye ve civarındaki,
Stratonikeia‟nın güney doğusuna kadar uzanan bölgenin, belki de yüzyılın
ortalarından itibaren Rhodos kontrolü altına girmiş olduğu düşünülebilir.105 Zaten bu
bahsedilen bölgenin Rhodos tarafından kontrolünün Stratonikeia‟nın alınışından ayrı
bir zamanda ve öncesinde gerçekleştiğini düşündüren bazı faktörler vardır. İlk
101
102
103
104
105
Livius, a.g.e., xxxiii.18.1-3
Wiemer, a.g.e., s.422. Gabrielsen böyle düşünmez: Nikagoras tarafından ele geçirilen yerler,
varolan müttefiklikler sebebiyle Rhodos‟tan askeri destek alan şehirler olabilir. Yani Nikagoras bu
yerleşimleri, müttefikleri için geri almış da olabilir. Gabrielsen, a.g.e., s.156.
Riet van Bremen, „Leon, son of Chrysaor, and the religious identity of Stratonikeia in Caria‟,
in: Colvin, S, (ed.) The Greco-Roman East: Politics, Culture and Society. (pp. 207-244).
Cambridge University Press: Cambridge, s. 233, Wiemer, a.e.
Wiemer, a.g.e., s.422; Bresson, a.e.
Bremen, Laodikeia in Karia, s.373
102
olarak; Stratonikeialılar savaş sırasında V. Philippos‟la aktif işbirliği içinde
görünürlerken, Pisyeliler ve diğer yakın müttefiklerinin, Rhodos‟a bağlılıkları
sebebiyle, V. Philippos‟a karşı durduklarını bilmekteyiz.106 Aynı doğrultuda M.Ö.
167‟de Stratonikeialılar (ya da en azından bir kısmı) Rhodos‟un karşısında yer
alırlarken, kaynaklarda Pisye için böyle bir tavıra şimdiye kadar rastlanmadı. Son
olarak da biliyoruz ki, Pisye ve civarı M.Ö. 167‟de elden çıkmadı. Bu da bu bölgenin
Stratonikeia‟nın olduğu gibi “Antiokhos ve Seleukos‟un” bağışının bir parçası
olmadığı ve Stratonikeia‟dan ayrı bir zaman diliminde ele geçirildiği anlamına
gelir.107
Apameia Anlaşması‟ndan önce ele geçirilen bir diğer önemli şehir, V.
Philippos‟a karşı yapılan savaştan sonra, M.Ö.197‟de ya da sonrasında M.Ö. 190
civarında V. Ptolemaios‟tan 200 talent karşılığında satın alınan Kaunos‟tur.108 M.Ö.
188-167 yılları arasında, Kaunos, bir hegemona (general) ihtiyaç duyacak kadar
önemli ya da ihtiyaç duyması gerekecek kadar büyük bir garnizonu olan tek tâbi
şehir idi.
Stratonikeia ve Kaunos‟a dair, belki de ele geçiriş tarihlerinden daha önemli
olan
şey,
Rhodos‟un
bu
iki
şehire
yüklediği
zorunluluklar
mekanizmalarıdır. M.Ö. 164/165‟de Rhodos elçisi
Astymedes,
ve
kontrol
Roma‟daki
konuşmasında, devletinin Kaunos ve Stratonikeia‟dan yıllık 120 talent gelir elde
ettiğini söyledi.109 Bu gelirin tam olarak neleri içerdiği bilinmese de110 bu rakam
Rhodoslular‟ın bu şehirlerin kaynaklarını çok ağır bir şekilde kullandıklarına delil
106
107
108
109
110
Livius, a.g.e., xxxii.18.1-4
Bresson, a.e.
Polybios, a.g.e., xxx.31; Fraser ve Bean, a.g.e., s.106; G.E. Bean, Eski Çağ‟da Menderes‟in
Ötesi, çev. Pınar Kurtoğlu, Arion Yayınevi, İstanbul, 2000, s.209. Bean, M.ö. 189‟da Apameia
Anlaşması‟yla tüm Karia ve Lykia‟nın alınmasıyla bu paranın kurtarılmış olunabileceğini
düşünmektedir.
Polybios, a.g.e., xxx.31.7
Burada bahsedilen vergi tutarıdır, ancak rakam yıllık vergi ödemeleri tutarı için çok yüksek. Bu
sebeple, çeşitli kamu (askeri vergiler, tarım ürünlerine uygulanan vergi, Kaunos liman gelirleri
vb.) ve özel (bireysel Rhodoslular tarafından elde edilen gelirler) gelirlerin toplamını ifade ediyor
olabilir.
103
oluşturmaktadır.111 Kaunos ve Stratonikeia arasında farklılıklar olmasına rağmen, bu
dönemde Rhodos toprağı olarak, aynı statüye sahip olduklarını düşünebiliriz.112
4.1.2.3. Apameia AntlaĢması‟yla Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın
GeniĢlemesi
Rhodos ve Peraiası‟ndaki refah, M.Ö. 188‟de Apameia Antlaşması‟nın
sonucu olarak, Rhodos‟un Likya ve Menderes‟in güneyindeki Karia toprakları ile
ödüllendirilmesiyle zirveye ulaştı. Apameia Barışı‟nı izleyen yirmi yıl, Rhodos‟un
Karia‟da en geniş yayılım gösterdiği dönem oldu.
Romalılar, Magnesia Savaşı‟ndan sonra yapılan paylaşımda; Menderes‟in
güneyinde, Roma tarafından özgür bırakılan bazı şehirler dışında kalan tüm Karia ve
Lykia‟yı, dorea yani hediye olarak Rhodos‟a vermişlerdir. Miletos, Latmos
Herakleia‟sı, Mylasa ve Alabanda özgür bırakılan şehirler arasındaydı. Ayrıca
Knidos, Myndos, Halikarnassos ve Iasos‟un da özgür şehirler olarak kaldığı
düşünülmektedir.113 Bu sayılanlar ve belki bazı diğer özgür şehirler dışında kalan,
Menderes‟in güneyindeki Karia ve Lykia toprakları artık Rhodos kontrolü altına
girmiş ve Tâbi Peraia‟nın parçası haline getirilmişti. Rhodos, hediye olarak gelen bu
topraklarda muhtemelen Stratonikeia ve Tâbi Peraia için kurduğu yönetim modeline
benzer bir yapı oluşturmuştu. Bu yerler hali hazırda var olan, sadece yönetim
araçlarının büyüyen bölgenin tümünü kapsaması için genişletildiği Tabi Peraia idari
yapısına dâhil edildiler.
Bunun yanında Rhodos, Karia‟daki özgür şehirlerle ilişkilerini de
müttefiklik anlaşmaları ya da özgürlük ve otonomilerini kabul ettiğini gösteren bazı
resmi düzenlemelerle sağladı.114 Rhodos‟un bu gibi yollarla etkisini diğer özgür
111
112
113
114
Gabrielsen, a.g.e., s.172-173
Kendilerini bir sömürge olarak aynı kategoride gördükleri, M.Ö. 167‟de özgürleştirilmeleri için
Roma Senatosuna gönderdikleri temsilcileriyle yaptıkları ortak (ve başarılı) başvurudan da
anlaşılabilir.
Reger, a.g.e., s.89. Diğer bazı şehirlerin durumu belirsiz. Polybious‟un anlatımı tam olmadığından,
bu sayılanların dışında başka özgür şehirlerin de olması çok muhtemel. Fraser ve Bean, a.g.e.,
s.108
Reger, a.g.e., s.89
104
Karia şehirlerine de genişletmiş olması olasıdır. Bu ilişkilere bir sonraki bölümde
daha detaylı olarak bakılacaktır.
4.1.2.4. Pydna‟dan Sonra Tâbi (Bağımlı) Peraia
Daha önce de belirttiğimiz gibi, Pydna Zaferi‟nden sonra Rhodos‟la
dostluğunu bitirmiş olan Roma Senatosu, M.Ö. 167‟de Karia ve Lykia kentlerine
özgürlük tanıdığını bildirmiş, böylece Apameia Antlaşması‟yla Rhodos‟a verilen
Karia ve Lykia kentleri tekrar bağımsızlıklarına kavuşmuşlardı. Bu da Tâbi
Peraia‟nın, Apameia Antlaşması öncesindeki sınırlarına dönmesi anlamına
gelmekteydi.
M.Ö. 168/167 yıllarında Mylasa ve Kaunos önderliğindeki Karialılar
Rhodos‟a karşı ayaklanmıştı. Kaunoslular‟ın isyanı, Kibyratesler‟in yardımına
rağmen başarısız oldu ve şehir teslim olmaya zorlandı.115 Aynı dönemde, M.Ö.
167‟de Rhodos‟un Tâbi Peraiası içinde yer almayan Mylasa, bitişiğindeki Euromus
bölgesinde yer alan Rhodos kontrolü altındaki şehirlere saldırdı. Mylasa, Rhodos‟a
karşı savunmasını güçlü tutmak için, en yakın büyük özgür topluluk olan ve
Mylasa‟ya kolay geçişi bulunan Alabanda‟yı yardıma çağırdı.116 Rhodoslular iki
şehirin birleşik gücüyle Orthosia‟da (Euromus‟ta bir yer) karşılaştılar ve onları
yendiler. Aynı dönemde iki isyanı bastırmaya çalışan, güçleri kuzey ve güney
Karia‟da ikiye ayrılmış olan Rhodos, bu durumda dâhi bütün bölgeyi kontrol altına
almayı başararak bu bölgedeki asıl güç olduğunu göstermiştir. Ancak bu isyanların
bastırılması sonucu değiştirmemiştir. Kaunos ve Stratonikea‟dan sürülenler,
Roma‟ya ulaşmışlar ve onların anlattıklarıyla Roma Senatosu, Rhodos‟un birliklerini
her iki şehirden de çekmesi gerektiğine dair ikinci talimatını yayınlamıştır.
Böylelikle sadece Karia ve Lykia değil aynı zamanda Kaunos ve Stratonikea da
özgürlüklerini
kazanmışlardır.
Esasında,
Stratonikeia
ve
Kaunos‟un
ele
geçirilmesinde Roma‟nın hiçbir katkısı olmadığından, Roma‟nın bu şehirleri özgür
115
116
Polybios, a.g.e., xxx.5.2; Fraser ve Bean, a.g.e., s.107
Livius, a.g.e., vl.25; Polybios, a.g.e., xxx.5.15. Euromos‟un bu iki şehir tarafından ele geçirilmesi
ve Rhodos‟un yardım göndermek zorunda kalması, Euromos‟un ya hiç ya da yetersiz bir
garnizonla savunulduğunu göstermektedir. Reger, a.g.e., s.90
105
bırakmaya dair yasal bir hakkı olmadığı açıktır. Ancak Rhodos senato kararına
uymuş ve bu şehirlere özgürlüklerini vermiştir.
4.1.3. Peraia‟nın Elden ÇıkıĢı
Rhodos‟un Apameia Antlaşması ile kazandığı toprakların ve Stratonikeia ile
Kaunos‟un117 M.Ö. 167‟de Roma Senatosu kararı ile elinden çıkarıldığını yukarıda
belirtmiştik. Rhodos‟un bu gelişmelerden sonra anakarada elinde kalan toprakları
tam olarak hangi tarihte kaybettiği bilinmiyor. Ancak Panamara‟dan gelen ve M.S.
II. yüzyıla tarihlendirilen bir yazıtta, Rhodoslular komşu olarak tanımlanmakta ve
Zeus Panamaros tapınımını kutlamaya davet edilmektedirler.118 Bu durumda M.S. II.
yüzyılda Rhodos bölgesinin hâla Stratonikeia topraklarına komşu olduğunu
söyleyebiliriz.119
Rhodos Roma döneminde eski Peraiası‟nı hala elinde tutsa da muhtemelen
Roma İç Savaşı sırasında Cassius‟a karşı verdiği savaşta Panamarais ve Tarmiani‟yi
kaybetti. Bu topluluklar artık rakibi Stratonikeia‟ya bağlıydılar. 120 Birleşik Peraia
gibi, ana şehirle birleştirilerek bir bütün haline getirilmiş bir bölgenin hepsinin aynı
zamanda, tek bir imparatorun emriyle elden çıkmış olması muhtemel.121 M.S. 210‟da
“Khersonesos ve Symi” hala bir Rhodos birimi (strategia) olduklarından, elden çıkış
tarihi M.S.210‟dan sonraki bir tarih olmalı. Birleşik Peraia‟nın Rhodos‟tan
ayrılmasının Diokletianus‟un eyalet reformları zamanında gerçekleşmiş olması uzak
bir olasılık değil, ama daha geç bir tarih de mümkün.122 Birleşik Peraia‟nın elden
117
118
119
120
121
122
Kaunos, Sulla tarafından Mithridates Savaşı‟ndaki sadakatinden ötürü Rhodos‟a verildiği
Dardanus Barışı‟na kadar özgür kaldı. Dio Chrysostom‟un Rhodos Konuşması‟nı (xxxi.125)
yaptığı dönemde (muhtemelen M.S. 69-75) Rhodos kontrolü altındaymış gibi görünüyor.
Plinius‟un özgür bir şehir tanımlaması (Plinius, a.g.e., v.104) bir bağımsızlık döneminin olduğunu
gösteriyor, belki de Augustus zamanında. Fraser ve Bean, a.e., s.107.
SEG, iv.247.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.102
Jones, a.g.e., s.77
Fraser Bean, a.g.e., s.98
Fraser ve Bean, a.e.
106
çıkması, Rhodos‟un anakaradaki varlığına son noktayı koyduğu gibi, Rhodos
demoslarının da sonu demek oldu.123
4.2. Peraia‟nın Topoğrafyası ve YerleĢimleri
4.2.1. BirleĢik Peraia‟nın Topoğrafyası ve YerleĢimleri
4.2.1.1. Karia Khersonesosu‟nun Topoğrafyası
Birleşik
Peraia‟nın
kalbi
olan
Karia
Khersonesosu‟nun
(Loryma
Yarımadası) topoğrafyasını tam anlamıyla oluşturabilmek oldukça zordur. Fraser ve
Bean, yarımadayı gözümüzde canlandırmak ve bölge topoğrafyasını anlamak için
Mela‟nın tanımlamasını anahtar olarak görürler. Mela yarım adayı tanımlarken
Rhodos kolonilerinin iki limanından bahseder; Gelos (Kressa (Oplothiki)) ve
Thysannous. Mela‟nın anlatımına göre; bu iki limanın arasında denize doğru uzanan
Larumna ve Pandion Tepesi yer almaktadır. Ondan sonra ise üç körfez; “Sinus
Thymnias, Sinus Schoenus ve Sinus Bubasius” gelir. Aphrodisium Kape, Thymnias
Körfezi‟ne ait; Schoenus Körfezi Hyla yerleşimiyle bağlantılı ve Bybassos Körfezi
de Krynus‟la ilişkilidir.124 O zaman Gelos‟u Bozuk‟un kuzey doğusundaki
limanlardan biriyle (muhtemelen Serçe Limanı), Thyssanus‟u Saranda‟yla, LarumaLoryma‟yı125 Bozuk‟la ve Pandian Kollis‟i Karayüksek Dağ‟la (Kızıl Burun)
tanımlayabiliriz. Fraser ve Bean‟e göre de gerçekten Thyssanous‟tan (Saranda) sonra
üç mükemmel körfez vardır; Bozburun, Selimiye ve Hisarönü Körfezleri. Bunları
sırasıyla; Thymnias, Schoenus ve Bubasius Körfezleri olarak kabul edersek,
topoğrafya anlaşılır olmaya başlayacaktır.126 Yarımadanın daha güneyinde ise Portus
123
124
125
126
Loryma Yarımadası‟nın genelinde M.S. III. yüzyıldan itibaren Bizans dönemine kadar arkeolojik
kalıntılara rastlanmamıştır.
Pomponius Mela, De Chorographia, Pomponius Mela‟s Description of the World, F.E. Romer,
Ann Arbor : University of Michigan Press, c1998, i.16
Fraser ve Bean, Loryma, Larymna, Larumna ve Laryma‟nın tek ve aynı yer olduğunu
düşünmektedirler. Fraser ve Bean, a.g.e., s.60-61
Fraser ve Bean, a.g.e., s.62
107
Kressa olarak bilinen, Kasara‟nın limanı görevi gören hatta belki Rhodos döneminde
Phoiniks‟e hizmet etmiş olabilecek, savunmayla çevrilmemiş Serçe Körfezi vardır.127
Genel hatları bu şekilde çizilebilecek olan Khersonesos‟da, çoğu Rhodos
demesi/demosu olmak üzere çok sayıda antik yerleşim tespit edilmiştir. Oğuz-Kırca,
Peraia‟nın kırsal yerleşimler ve en az 9 demosun birleşiminden oluşmuş bir ağ
olduğunu söylerken; Held, Khersonesos‟da 10 demos128 ve yaklaşık 20 yerleşim
olduğunu, Benter de yaklaşık 18 yerleşim yeri tespit ettiğini belirtmiştir.129 Biz bu
bölümde demos olup olmamasına bakılmaksızın bütün yerleşim yerlerini kısaca ele
almanın daha uygun olacağını düşündük.130
Birleşik Peraia‟da epigrafik kaynaklar ve arkeolojik bulgulara dayanarak
yerleri tespit edilebilen yerleşimler ile yerlerine dair belirsizliğin devam ettikleri
aşağıda sıralanmıştır:
1.Bybassos:
Yarımadanın
kuzeybatısındaki
Hisarönü
Köyü‟nde
konumlandırılmıştır. Bir Rhodos demosu olduğu düşünülmektedir. Önceleri buradaki
Hisartepe üzerinde bulunan antik kentin, Rhodos demosu olan Erine olduğu
düşünülmüşse de, J.M. Cook, 1961‟de bu yerleşimin Erine değil Bybassos olduğunu
belirlemiştir.131 Hisarönü‟nün antik Bybassos olduğunun kanıtlanmasıyla, Sinus
Bybassios‟un da Fraser ve Bean‟in öngördükleri gibi Hisarönü Körfezi olduğu
anlaşılmıştır.
Önemli bir kutsal alan Kastabos Hemithea Kutsal Alanı da Bybassos‟un
sınırları içerisinde yer almaktadır. Kastabos (Milas‟a bağlı Labranda gibi),
127
128
129
130
131
R. S. Carter, “The Region of Serçe Limanı in Classical Times”, Eds. G. F. Bass, S. D. Matthews-J.
R. Steff et al., „Serçe Limanı: An Eleventh- Century Shipwreck; The Ship and Its Anchorage,
Crew, and Passengers (vol. 1), Texas, 2004, 13-21, s.13
Held, Loryma ve Karia Chersonesosu‟nun YerleĢim Sistemi, s.86
Bu konuda da belirsizlikler devam etmektedir. Benter bu 18 yerleşimin isimlerini vermezken, Held
10 demosa, bir demos merkezi olmadığını ve Kasara demosuna bağlı olduğunu bildiğimiz
Loryma‟yı da dahil eder. Bu sebeple şu anda yerleşimlerin ve demosların kesin sayısını
söyleyebilmek mümkün değil. Held, a.e., s.86.; Benter, “Hydas: Bozburun Yarımadası‟nda
Müstahkem Bir YerleĢim Yeri”, s.660; E.Deniz Oğuz-Kırca, „Some Thoughts on the Problem of
Demes: The Ancient Bozburun Peninsula‟, Cedrus II (2014), 267-289, s.271
Demoslara daha sonraki bölümde detaylıca yer verilecektir.
Cook, „Cnidian Peraea and Spartan Coins‟, s.56-72, Cook ve Plommer, a.g.e, s.5-7; Bean,
a.g.e., s.199; Umar, a.g.e., s.193
108
Bybassos‟a bağlı bir tapınak kentçiğiydi. Diodoros, Kastabos‟ta bir Hemithea Kutsal
Alanı bulunduğundan ve Kastabos‟un da Bybassos antik kentine bağlı olduğundan
söz etmektedir.132 1960‟ta J.M. Cook‟un Pazarlık‟ta yaptığı kazı sırasında bulunan
iki yazıta dayanılarak, Kastabos‟un Hisarönü‟nün güneyinde, Eren Dağı‟nın
kuzeybatı yamacındaki Pazarlık‟ta yer aldığı ve buradaki tapınağın Hemithea‟ya
adandığı kanıtlanmıştır.133
2. Hydas: Benter, Hydas yerleşiminin merkezini, modern Turgut Köyü‟nün
kuzey batısındaki arazi olarak tanımlamıştır.134 Daha önceden farklı tanımlamalar
vardı; Fraser ve Bean, “eğer Selimiye Körfezi Sinus Schoenus ise, o zaman Selimiye
de Hyla (Hyda) olmalı” demişler; Küçükeren, modern Selimiye‟yi Uda yani
Hyda/Hyla olarak adlandırmıştır.135 Ancak artık Benter‟in görüşü kabul edilmiş gibi
görünmektedir.
3. Amos: Marmaris Körfezi‟nin güneybatısında yer alan Hisarburnu
(Asarcık) mevkiine konumlandırılmıştır.136 Bir Rhodos demosu ve Rhodos
Devleti‟nin merkezi olan Rhodos şehrine en yakın olanıdır. Yarımadada bilinen üç
tiyatrodan birine (diğerleri Kastabos ve Kedrai‟de) sahip olması da ayrıca önemlidir.
Aischines‟in mektupları ve akropolisin batı ucunda yer alan ve Apollon Samnaios‟a
ait olduğu düşünülen tapınağın da içinde yer aldığı kutsal alanda ele geçen bazı
yazıtlar, Amos‟un tarımsal önemini göstermekte ve üzüm ve şarap üretimi ile ilgili
oldukça önemli bilgiler içermektedir.137 Bu yazıtlar, Helenistik dönemde Rhodos
topraklarındaki tarımsal aktiviteler hakkında önemli bilgiler de verir ve diğer
dökümanlarla beraber Rhodos kurumlarının ada dışındaki kapsam ve gücünü ortaya
çıkarır.138
132
133
134
135
136
137
138
Bean, a.g.e, s.200
Bean, a.e., s.201
Benter, „II. Hydas Yüzey Araştırması 2000”, 19. Araştırma Sonuçları Toplantısı I, Ankara 2001,
177-188, s.177-179; Benter, “Hydas: Bozburun Yarımadası‟nda Müstahkem Bir Yerleşim Yeri,
s.659-661.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.63; Bean, a.g.e., s.168; Küçükeren, a.g.e., s.123.
Bean, a.g.e, s.194
Aischines, Epistulae, ix.12.11; Fraser ve Bean, a.g.e., no: 8, 9 ve 10, s.6-20; W. Blümel, Die
Inschriften der Rhodischen Peraia, IK 38, Bonn 1991, no: 352-354; Held, “Neue und Redivierte
Inschriften aus Loryma und der Karischen Chersones”, 82f. no. 30-31.
Papachristodoulou, a.g.e., s.43. Daha fazla blgi için syf. 133-134
109
4. Syrna: Bayır‟da konumlandırıldı.139 Syrna Helenistik çağda, buradaki
Asklepios Tapınağı‟yla ünlüydü.140Akropolisi 2 km. kadar doğu-kuzeydoğusundaki
Yancağız Tepesi‟nin üzerindedir. Epigrafik bulgular çok olmadığından Fraser ve
Bean, buranın bir demos olmasını pek olası görmemişlerse de141, Oğuz-Kırca
asklepionu ile yeterince ilgi çekici olduğunu düşünmektedir.142
5. Phoiniks: Eski Fenaket/modern Taşlıca Köyü‟ndeki Hisartepe‟de (Asar
Tepe) konumlandırıldı.143 Şimdiye kadar yazıtlarda bir Phoiniks demotiğine
rastlanmamışsa da, Aşağı ve Yukarı Fenaket arasındaki tepenin üstündeki kalesi ve
muhtemelen M.Ö. V. yüzyıla kadar giden iyi korunmuş Akropolisi, burada bulunan
çok sayıda yazıt ve (bu kayalık arazide) alışılmadık büyüklükte tarıma elverişli
arazisiyle bir demos merkezi olduğu açık. Fraser ve Bean, Phoiniks‟in,
Pınarlıbükü‟nde (antik Prinari) konumlandırılan Tloioi (Tloslular) demosunun bir
parçası olabileceğini belirtmişlerdir.144 Phoiniks‟in bölgesiyle ilişkilendirilen
Tloslular‟ın etnik isminden haberdarız zaten.145 Aydaş, Lagina‟da bulunan, M.Ö. 1.
yüzyıla tarihlenen ve Tlos‟tan Kameiros‟un demosu olarak bahseden bir yazıtı işaret
eder.146 Eğer Tlos diye bir yer varsa Tloioi, Phoiniks‟in merkez olduğu bir bölgenin
alt-etniği olabilir ya da demos bahsedilen etnik üzerine kurulmuş ve adını böyle
almış olabilir.147 Fakat elimizdeki bulgulara kesin bir sonuca varılamaz.
Phoiniks‟de Hisartepe‟deki akropolis dışında, yerlilerce Kaledağ olarak
bilinen, Akropolis‟in kuzey doğusunda, modern Taşlıca Köyü‟nün doğusundaki
139
140
141
142
143
144
145
146
147
Bean, a.e., s.195
Umar, a.g.e, s.202
Fraser ve Bean, a.g.e., s.57-58; Bean, a.e.
Kasara‟ya bağlı Loryma da bir demos değildi. Oğuz-Kırca, „Some Thoughts on the Problem of
Demes: The Ancient Bozburun Peninsula‟, s.277
Oğuz-Kırca, a.e., s.279
Fraser ve Bean, a.g.e., s.58. Bu, antikçağda Fenaket‟e Tlos deniyordu demek değil; demos isminin
ana kasaba ismiyle örtüşmediği başka örnekler de var. Yani yerleşimin ismi Phoiniks iken
demosun ismi Tloioi olabilir.
IG XII, 1 1449; Bresson, „Recueil des inscriptions de la Pérée rhodienne: (Pérée intégrée)‟,
Centre de Recherches d'Histoire Ancienne, 105, Besangon: Université de Besançon, 1991,
s.148,150,154
Aydaş, a.g.e, s.87-88
Oğuz-Kırca, a.g.e., s.280
110
diğer bir yer, dokunulmamış surlarıyla özel ilgiyi hakediyor. Burasının, Strabo‟nun
Phoiniks Dağı‟yla ilişkilendirdiği güçlü kale olması muhtemel.148
6. Kasara: Akropolisi olduğu düşünülen Asardibi ve Bozuk‟ta in-situ
olarak
bulunan
yazıtlardaki
“Kasareis”e
dayanarak
Bozuk
Köyü‟nde
konumlandırıldı.149 Özellikle Kasara demosunun sınırları içerisinde olan Loryma‟da
çeşitli çalışmalar yapılmış ve buranın Peraia‟nın askeri öneme sahip noktalarından
biri olduğu sonucuna varılmıştır.
Kıran Gölü Kutsal Alanı, Kasara‟nın kuzey kısmında Loryma‟ya komşu
noktada, yerlilerce Kıran olarak bilinen ve arkaik ve klasik dönemlerden olduğu
tahmin edilen bazı kalıntıların (genel olarak bir altar ve tiyatro benzeri bir yapı) tespit
edildiği ve bugün kurumuş bir gölün olduğu bir alandır. Ayrıca, Kıran Gölü‟nden
fazla uzakta olmayan bir alanda, Hisardağı denen bir tepeden (yerel Asar Dağ)
kolayca izlenebilen, tarıma elverişli, Kumalanı denilen basit bir yerleşim, henüz
tarihlenmemiş dairesel stellerle dikkat çekmektedir.150 Kuban ve Saner, Kıran ve
Hisardağı arasında bir bağlantı olması gerektiğini düşünmekteler.151 Oğuz-Kırca,
modern adı Kumalan olan ve Loryma ile Hisardağı‟nın arasında yer alan bu
yerleşimin, antik Larumna olabileceğini düşünmektedir.152 Bu durumda Plinius iki
komşu şehir Loryma ve Larumna arasında kesin bir ayırım yapmakta haklıdır.153
Larumna‟dan aşağıda da bahsedilecektir.
7. Loryma: Bölgedeki en korunaklı limanlardan bir tanesine sahip olan
Loryma yerleşimi, günümüzde Bozuk Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır.154
Loryma‟da önemli çalışmalar yapan Held, küçük fakat oldukça önemli olan bu liman
yerleşiminin kesin yerini, Karaburun olarak bilinen dağlık burunun yanı olarak
Strabon, a.g.e., xiv.2; Oğuz-Kırca, a.e., s.279
Fraser ve Bean, a.g.e., s.59;
150
Oğuz-Kırca, a.e., s.281
151
Kuban-Saner, „Kıran Gölü 1998‟, 17. Araştırma Sonuçları Toplantısı 1999, II, 287-294, s.287-289.
152
Oğuz-Kırca, a.e., s.280.; Küçükeren, Karia Efsaneleri, Ekin Yayın Grubu, 2007, s.119 ve 123‟de
Larumna kelimesinin anlamının Luwi dilinde, kum insanlarından geldiğini söylemektedir. Kırca,
a.e., s.278, not:103.
153
Oğuz-Kırca, a.e., s.281
154
Bean, a.e., 196; Held „Forschungen in Loryma 1995‟, XIV. Araştırma Sonuçları Toplantısı, Ankara
1996, 165-181, s. 171
148
149
111
vermektedir.155 Yazıtlarda bir demotiği geçmediğinden Kasara demosuna ait olduğu
düşünülür. Öncelikli olarak bir deniz üssü ve cephanelik olduğu anlaşılmaktadır.
8. Thyssanous: Yeri henüz kesin olarak belirlenememiştir. Fraser ve Bean,
Thysannous‟u,
Bozburun Körfezi‟nin doğusunda, Saranda Koyu‟ndaki modern
ismiyle Söğüt‟te konumlandırmışlardır.156 Bean ve onu takip eden Oğuz-Kırca ve
Umar da, Saranda Körfezi‟nin yukarısındaki (modern Cumhuriyet Bölgesi)
akropolde (Oyuktepe) ve kıyı bölgesindeki aşağı yerleşimde yer alan yıkıntılar bu
gün hala görülebilir olduğundan, aynı şekilde, Thysannous‟un demos merkezinin
Saranda Köyü‟nün yukarısındaki Söğüt‟te olduğunu düşünmektedirler.157 DebordVarinlioğlu ise bu yerleşimi “Thyssanonte” adıyla, Bozburun‟un tam doğusunda ve
Phoiniks‟i de Thysannonte‟nin güney doğusunda göstermektedirler.158
9. Tymnus: Tymnus için de farklı öneriler olmuşsa da, günümüzde
Bozburun Yarımadası‟nın orta-batısında yer alan Bozburun Beldesi‟ne karşılık
geldiği konusunda tartışma kalmamış gibi görünmektedir.159 Kamiros‟a bağlı bir
demos olduğu düşünülmektedir.
Tymnus, bazı yazarlar tarafından burada bulunan, Τσμνιοι içeren çok
sayıdaki yazıt sebebiyle modern Selimiye (Losta)‟de konumlandırılmıştır.160 Böylece
Selimiye Körfezi de Sinus Thymnias olacaktır. Mela da bu demosu Thymnos
Sinus‟la ilişkili olarak Selimiye civarına konumlandırmıştır.161 Plinius ise, Mela‟dan
farklı olarak, Sinus Thymnos‟u Bozburun Körfezi‟yle ilişkilendirmiştir.162 Fraser ve
Bean de; Plinius‟a paralel şekilde, Sinus Thymnos‟un Bozburun Körfezi için;
Bozburun‟un da, bu gün de bölgenin yönetim merkezi olması ve çoğu mezar yazıtı
olmak üzere çok sayıda yazıt bulunması sebebiyle, Tymnus için çok daha uygun bir
155
156
157
158
159
160
161
162
Held, „Loryma ve Karia Chersonesosu‟nun Yerleşim Sistemi‟, s.96; TAY 2007, vol.7
Fraser ve Bean, a.g.e., s.59
Bean, a.e., s.197; Oğuz-Kırca, a.e., s.279; Umar, a.g.e., s.209
P. Debord – E. Varınlıoğlu, „Les Hautes Terres de Carie‟, Mémoires 4. Bordeaux: Ausonius,
2001, s.87
E. D. Oğuz-Kırca, „Tymnos‟un Kayıp Mabedi: Hera ve Zeus‟a Adanan Tapınak Neredeydi?‟,
Arkeoloji ve Sanat, 151:Ocak-Nisan 2016, s.231-246, s.231
Bresson, „Recueil des inscriptions de la Pérée rhodienne: (Pérée intégrée), s.94
Mela, a.g.e., i.16
Plinius, a.g.e., v.29
112
yer olduğunu düşünmektedirler.163 Bean de Tymnos demosunun bazı yazıtlar dışında
neredeyse
hiçbir
şeyin
kalmadığı
merkezi
modern
Bozburun
olduğunu
belirtmektedir.164 Murat Aydaş, Tymnos‟u antik Bosporanos olarak tanımlamış ve ve
Rhodos‟tan 11 deniz mili uzakta olduğunu belirtmiş.165 Ancak yukarıda da
belirttiğimiz gibi Tymnus‟un Bozburun olduğu konusuna dair bir tartışma artık
gündemde değildir. Tymnus‟un Birleşik Peraia‟da yer alan bir demos olarak
Rhodos‟un hangi şehrine bağlı olduğu konusunda bir kafa karışıklığı varsa da166,
Kameiros‟a bağlı olduğu genel kabul görmektedir.167
Yarımadada bu saydıklarımızın dışında, antik kaynaklarda ve yazıtlarda
karşımıza çıkan fakat yerleri kesin olarak belirlenemeyen bazı yerleşimler ve
demoslar vardır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir;
10. Hygassos: Hygassos (Ygassos) net bir şekilde konumlandırılamadı.
Hygassoslular, Kastabos‟taki Hemithea Kutsal Alanı‟ndaki tapınağa bağışta
bulunanların listelendiği yazıtta yer alırlar.168 Cook, Bybassos‟a yakın bir noktada,
Hemithea Kutsal Alanı ile bağı olan Pazarlık Ovası civarında olabileceğini belirtir.169
Küçükeren belki Orhaniye ve Turgut köyleri civarında olabileceğini 170 söylerken,
Benter ise Turgut yakınlarındaki Köklüdağ‟a dikkat çeker.171 Görüldüğü gibi yerine
dair pek çok farklı görüşün olduğu Hygassos‟a dair yeni bir öneri de Oğuz-Kırca‟dan
gelmiştir. Kırca, Kızılköy‟ün yukarısında Asarcık denen alandaki akropolün172
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
Fraser ve Bean, a.g.e.,, s.62. Ancak, antik yazarlar hiçbir yerde Tymnus diye bir yerleşimden
bahsetmedikleri için, başka bir seçeneği daha göz önünde tutarak; belki de buradaki yerleşimin
isminin farklı olduğunu ancak adı farklı olsa da bu yerleşimin Tymnioi demesinin merkezi olması
gerektiğini belirtmektedirler. Onlara göre kesin olan tek şey: Bozburun‟un adı Tymnos olmasa da
Bozburun Körfezi‟nin antik Sinus Thymnias olduğudur.
Bean, a.g.e., s.198.
Aydaş, a.g.e., s.4-5, Yazar Selimiye‟ye Tymnos diyor, a.e., s.11.
Tymnoslu bir kızın bir Lindoslu tarafından evlat edinmesi sebebiyle, Tymnos‟un bağlı olduğu ana
şehrin Lindos olabileceği düşünülmüştür. Rice, „Relations between Rhodes and the Rhodian
Peraia‟, s.51-52.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.80; Jones, a.g.e., s.251; Kırca, „Tymnos‟un Kayıp Mabedi: Hera ve
Zeus‟a Adanan Tapınak Neredeydi?‟, s.231
Bean, a.e, s.201; Bresson, a.g.e, no. 37-38
Cook, „Cnidian Peraea and Spartan Coins‟, s.64
Küçükeren, a.g.e., s.15
Benter, a.e, s.663
Fraser-Bean, a.g.e., s.43; Bresson, „Recueil des inscriptions de la Pérée rhodienne: (Pérée
intégrée)‟, no: 65; A. Diler, “Akdeniz Bölgesi Antik Çağ Zeytin ve Üzüm Presleri, 1993”,
Araştırma Sonuçları Toplantısı 12, 1994 441-459, s.442-443
113
merkezi bir yerleşim, belki de bir demos merkezi olabileceğini ve buranın Losta‟ya
kadarki kıyı bölgesine uzanan Hygassos ya da onun herhangi bir parçasıyla alakalı
olabileceğini öne sürmüştür.173
11. Larymna (Larumna) ya
da Laryma:
Plinius
Loryma
ve
Larymna‟dan174, Mela sadece Larumna‟dan bahseder.175 Mela‟nın Loryma‟yı atlamış
olması şaşırtıcı olduğundan, Larymna, Larumna ve Loryma‟nın tek ve aynı yer yani
Bozuk (Oplothiki) olabileceği ileri sürülmüştür. Mela‟nın anlatımına göre; Larymna,
Gelos (yeri tam olarak belirlenememiş) ve Thysannous (Saranda) arasında,
Thysannous‟un güneyindeydi. Fraser ve Bean, Tyhsannous‟un ne kuzeyinde ne de
güneyinde buna uygun bir yerleşim olmadığından Loryma, Larymna, Larumna ve
Laryma‟nın tek ve aynı yer olduğunu düşünmektedirler.176 Oğuz-Kırca ise, yukarıda
belirttiğimiz gibi, modern adı Kumalan olan ve Loryma ile Hisardağı‟nın arasında
yer alan bir yerleşimin antik Larumna olabileceğini düşünmektedir.177 Küçükeren‟e
göre ise Larymna Bozburundu, Tymnos (Fraser ve Bean ve diğerlerinin Bozburun‟da
olduğunu düşündüğü) ise civarda başka bir yerdeydi.178
Umar, orijinal Larymna‟nın Lar(a)umna olabileceği tartışmasını getirdi,
Fraser ve Bean‟in bir keresinde Larumna olabileceğini önerdiği gibi 179 ve
Bozburun‟un kuzeydoğusunda yerlilerce Kaletepe olarak bilinen yeri işaret etti.180
Peschlow-Bindokat da, Bozburun‟daki bu Kaletepe‟nin Tymnos olduğunu,
Larymna‟nın ise yarımadanın ucundaki Loryma‟nın kuzeyine bağlantısı olan ve
şimdi Aziziye olarak bilinen yer olduğunu varsaymışlardır.181 Oğuz-Kırca da bu
bahsedilenler dışında diğer araştırmacıların hiç birinin dikkatini çekmeyen
Kaletepe‟nin, gerçekten de, Klasik dönemi de içeren geniş bir zaman aralığını işaret
eden çömlek parçaları ve etrafı çevrili tarım arazilerine kadar uzanan geniş su
173
174
175
176
177
178
179
180
181
Oğuz-Kırca, a.e., s.276-277
Plinius, a.g.e., v.29
Mela, a.g.e., i.16
Fraser ve Bean, a.g.e., s.59-61
Kırca, a.e., s.280
Küçükeren, a.g.e., s.119,123. Küçükeren, Larumna‟nın anlamının, Luwi dilinde kum insanlarından
geldiğini önermektedir.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.59
Umar, a.g.e., s.216
A. Peschlow – Bindokat, “Frühe Menschenbilder: Die Prähistorischen Felsmalereien des LatmosGebirges (West Türkei)”, Mainz, 2003, s.11
114
havzasıyla ilgiyi hakeden bir yer olduğunu düşündüğünü ifade etmiştir.182 Ancak
görüldüğü gibi, bu farklı görüşlerin ışığında, bu gün için, ne Larymna‟nın yerini –
eğer gerçekten Loryma‟dan ayrı bir Larymna varsa – ne de Kaletepe‟deki yerleşimin
antik ismini belirleyebilmek mümkün değil.
12. Erine: Yeri tam olarak belirlenemeyen bir diğer yerleşim de Erine‟dir.
Uzun yıllar, bugün Bybassos yerleşimine ait olduğu anlaşılan kalıntılar Erine‟ye ait
sanıldı.183
13. Yda/Hyda, Yla/Hyla: Bean Bozburun Yarımadası‟ndaki Selimiye
Kasabası‟nın ilkçağda Hyda yahut Hyla adında bir yerleşime karşılık geldiğini
söylemiştir.184 Ancak bu konuda kesin bir bilgiye ve görüş birliğine varılmamıştır.
4.2.1.2. Khersonesos DıĢındaki BirleĢik Peraia Topoğrafyası
Daha önce de belirttiğimiz gibi; Khersonesos Rhodos Peraiası‟nın kalbini
oluşturmakla beraber, Birleşik Peraia toprakları zamanla büyümüştür. Büyüyen alan
içerisinde karşımıza çıkan yerleşim ve bölge isimleri aşağıda sıralanmıştır.
1. Physkos: Modern Marmaris. M.Ö. IV. yüzyılda Lindos‟un demosu
olduğunu bildiğimiz Physkos, etkileyici limanıyla en büyük demostur. Demotiğinin
yazıtlarda sık kullanılmış olmasının yanında Physkos, Peraia‟daki Rhodos demosları
arasında, bir hegemon(general) un komuta ettiği alanın bir parçası olarak ismi geçen
tek yerleşimdir ve muhteşem limanı önemini açıkça ortaya koymaktadır. Akropolis
bugün kalenin durduğu aşağı şehirde değil, kuzeye doğru yarım saatlik mesafedeki
Asar Tepe denilen daha yüksek bir tepedeydi.185
2. Apeiros: Rhodos yazıtlarında karşımıza çıkan Apeiros‟un tam olarak
karşılık geldiği bölgeyi bilmiyoruz. Apeiros, Fraser ve Bean‟e göre Physkos‟un
kuzeyinde ve güneyindeki bölgenin de içinde olduğu alanı ifade etmekteydi.
Böylelikle Rhodos Peraiası‟nın bir parçası olduğunu bildiğimiz kuzeydeki Kedrai
182
183
184
185
Oğuz-Kırca, a.e., s.278
Umar , a.g.e., s.193,195
Bean, a.g.e., s.198
Fraser ve Bean, a.g.e., s.57
115
izole edilmiş bir Rhodos toprağı olmaktan çıkmaktaydı. Bununla birlikte Fraser ve
Bean, Apeiros‟un, adı özellikle belirtilen yerler dışındaki anakaradaki tüm Rhodos
toprağını ifade etmiş olabileceği ihtimalinin de var olduğunu belirtmişlerdir.186
3. Kedrai: Keramikos Körfezi‟nin doğu kıyıları yakınlarında yer alan Sedir
(Şehir) Adası‟na lokalize edilmiştir.187 Demotiğine Rhodos yazıtlarında sık
rastlanmıştır.
4. Euthana:
Rhodos yazıtlarında sık rastlanan bir demotik olan
Eutenitas‟ın bölgesi henüz belirlenememiştir. Mela‟nın, Knidos ve Keramikos
Körfezi arasında bir oyukta olduğunu söylediği Euthana‟yla aynı olduğu
varsayılmaktadır. Mela‟nın anlatımından yola çıkarak Bencik ve Kape Lonkino
(Ballısu) arasında kalan koylardan birinde olması gerektiği düşünülmüş ancak bu
alanda ve Marmaris etrafında yapılan çeşitli aramalar sonucunda herhangi bir antik
şehir ortaya çıkarılamamıştır.188 Bean ise Gökova Körfezi‟nin kıyısındaki Söğüt
Köyü‟nün
2
km.
güneydoğusundaki
Altınsivrisi
adlı
tepede
olduğunu
söylemektedir.189
Khersonesos‟un kuzeyinde yer alan bu yerler dışında; daha güneyde,
Birleşik Peraia‟ya ait fakat bu bölgeden izole olan iki yerleşim daha vardı: Megiste
ve Daidala.
5. Megiste: Modern ismiyle Meis Adası. Adada bulunan Apollo
Megisteus‟a yapılan adaklar ve Türkçe‟de bir anlamı olmayan Meis‟in antik adının
bu güne gelmiş hali olma olasılığı sebebiyle tanımlamanın doğru olduğu
düşünülmektedir. Antik yazarlar adanın Rhodos toprağı olduğunda hem fikir ancak
yazıtlarda bir demotiğine rastlanmadı.190
186
187
188
189
190
Fraser ve Bean, a.e., s.68-69.
Sevin, a.g.e., s.125; Fraser ve Bean, a.g.e., s.69
Fraser ve Bean, a.g.e., s.69
Bean, a.e., s.193; Umar, a.g.e., s.186
Fraser ve Bean, a.g.e., s.54
116
6. Daedala: Strabo tarafından üç kez ifade edildiği üzere, Rhodos
Peraia‟sının Lykia‟ya doğru en son kasabasıdır. Hemen doğusunda Glaukus Körfezi
(modern Fethiye Körfezi) yer almaktaydı.191
Peraia‟nın bu iki izole parçası olan Megiste ve Daedala‟nın Birleşik
Peraia‟ya ait oldukları kesin olmakla beraber, yazıtlarda ikisinin de demotiklerine
rastlanmamıştır. Görece uzakta olduklarından, vatandaşlarının Rhodos‟u ya da
karşısındaki anakarayı nadiren ziyaret ettikleri ve buralarda nadiren yerleşmiş
olmaları, bu sebeple de bahislerinin günümüze kadar gelme olasılığının az olduğu
önerisi mantıklı görünmekle beraber, günümüze kadar ulaşan Rhodos yazıtlarının
sayısı bu kadar yüksekken, bu durum çok da muhtemel görünmemektedir. Diğer
alternatifse; her ikisinin de başka bir demosa dâhil edilmiş olmalarıdır. Fraser ve
Bean‟e göre, Megista ve Daedala muhtemelen adı belirlenemeyen bir Rhodos
demosuna aittiler.192
4.2.2. Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın Topoğrafyası
Tâbi Peraia, farklı dönemlerde farklı şekillerde kazanılan topraklarla
genişlediği için ayrı dikkat gerektiren üç farklı bölgeye ayırarak incelemek faydalı
olacaktır.193
İlk olarak, Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın merkezini oluşturan Kedrai ve
Stratonikea arasında kalan bölge ele alınacaktır. Bu alanın büyük bir bölümü
kesinlikle Apameia Barışı‟ndan önce Rhodos‟a tâbiydi ve öyle görünüyor ki, M.Ö.
167‟den sonra da Rhodos yönetimi altında kalmaya devam etti. Uzun yıllar
Rhodos‟un kontrolü ve kurumlarının idaresi altında kalan ve Tâbi Peraia‟nın merkezi
olarak gördüğümüz bu bölgenin topografyasını incelemenin gerekli olduğu
kanaatindeyiz.
1. Kallipolis: Gelibolu-Duran Çiftlik‟de konumlandırıldı.194 Arrianus;
Myndos, Kaunos ve Thera ile birlikte Kallipolis‟ten de bahseder. Anlaşılan M.Ö.
191
192
193
Fraser ve Bean, a.g.e, s.55
Fraser ve Bean, a.g.e, s.55-57
Fraser ve Bean, a.g.e s.101-102
117
334/333‟de, Orontobates Persler için ele geçirdiğinde195 bağımsızdı. Daha sonra
M.Ö. 200 civarı ya da sonrasında, Delphi theoroisi ziyaret etti.196 M.Ö. II. yüzyılda
para basmış olması mümkün.197 Bunun karşısında, Rhodoslu olduğuna dair gerçek
bir bulgu olmaması ve „Kallipolitas‟a bir Rhodos demotiği olarak rastlanmaması
sebebiyle, Fraser ve Bean, Birleşik Peraea‟nın kuzey sınırını Kedrai ve Kallipolis
arasına koymaktadır.198 Buna karşılık, Rhodoslu eranoi birliklerine özel bir isim olan
bir Haliastai özel koinonunun varlığı,199 Rhodos‟la kültürel ve dini kontakları
olduğunu gösteriyor olabilir.200 Tâbi Peraia‟ya dair daha farkı görüşleri olan
Gabrielsen‟e göre Kallipolis özgür bir yerleşimdi ve Rhodos ile Kallipolis arasındaki
bağı askeri yardım ya da işbirliği temelliydi.201
2. Ġdyma: Keramikos Körfezi‟nin başlangıcına yakın Gökova Köyü
(Kozlukuyu)‟nde konumlandırıldı.202 Akropolisi köyün kuzey yakasındaki Küçük
Asartepe‟dedir. Stephanos Byzantionos „polis Karias‟ olarak tanımlamıştır.
Yazıtlarda Rhodoslular‟ın Rhodioi olarak ifade edilmeleri sebebiyle, Birleşik değil
Tâbi Peraia‟ya ait olduğu düşünülmektedir.203 Yaklaşık M.Ö. 200‟e tarihlendirilen
bir yazıtlar grubu olan Nikagoras yazıtları dolayısıyla, Idyma‟nın bu tarihten önce
Rhodos hâkimiyetinde olduğu düşünülmektedir. 204
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
Gabrielsen, „The Rhodian Peraea in the Third and second Centuries B.C.‟ Classica et
Mediaevalia, 51, 2000. 129-184, 140; Descat, 'Les forteresses de Thera et de Kallipolis de Carie',
REA 96, Bordeaux, 1994, 205-14, s.207-9
Arrianos, a.g.e., ii.5.7
Theoroi tarafından ziyaretin bir yerin statusüyle ilgili tam olarak ne ifade ettiği net değil. Önceleri
theoroinin bir şehrin kontrolü altındaki başka bir şehri ziyaret etmeyeceği düşünülse de, son
dönemde artık Delphi theoroisininin bir toplum tarafından kabulünün o toplumun statüsüne dair
çok zayıf bir indikatör olduğu görüşü ikna edici bir şekilde tartışıldı. Bu sebeple, Gabrielsen,
theoroinin Kallipolis ziyaretinin, M.Ö. 230-210 arasında, bu topluluğun Rhodos Bağımlı
Peraiası‟nın bir parçası olması olasılığına karşı bir argüman oluşturmadığını düşünüyor.
Gabrielsen, a.e., s.141
L. Robert, Etudes Anatoliennes, Paris, 1937, s.492
Fraser ve Bean, a.g.e, s.71
Blümel, a.e., no.571
Haliastainin görülmesi Gelibolu‟nun Birleşik Peraia‟nın içinde yer almış olabileceğini düşünmeye
itmiştir. Bean ve Cook, „The Carian Coast III‟, s.77-78
Gabrielsen, a.e.
BHC, x, 1886, pp. 423-30; Robert, a.e., s.472-90
Robert, a.e. s. 487-490, no: 8-9
Fraser ve Bean, a.g.e, s.71-72. Gabrielsen bu yazıtların M.Ö. 200‟den önce Rhodos hâkimiyetine
delil oluşturduğu fikrine katılmamaktadır. Gabrielsen, a.g.e., s.156
118
3. Kyllandus: Tam yeri bilinmemekle beraber, Nikagoras yazıtları ve Atina
Vergi Listeleri‟nde yer alması (2 talents gibi yüksek bir katkıyla) sebebiyle kıyıdan
çok uzakta olmaması gerektiği ve Pisye ve İdyma‟ya yakın bir noktada olduğu
düşünülmektedir.205 Nikagoras yazıtları dolayısıyla Kyllandus‟un da Idyma gibi,
muhtemelen M.Ö. 200‟den önce bir Rhodos bölgesi olduğu ve Tâbi Peraia‟ya dâhil
olduğu düşünülmektedir. Demotiğine rastlanmadı.
Karia‟nın bu bölgesinde pek çok köy-koina yerleşimi olduğu tespit
edilmiştir. Koinon daha sonraki bölümde detaylıca inceleyeceğimiz bir kurum ancak
bu noktada, Karia‟nın bu bölgesinde ikili bir koina sisteminin var olduğunun
düşünüldüğünü belirtmemiz gerekmektedir. „Les Hautes Terres de Carie‟ yazarları,
bu alanda, basit koinonları içeren ve kendi bölgesel politik etki alanları olan üç üst
seviyeli koina olduğunu düşünmektedirler: Theraoi, Pisyetai ve Pisyetai ile birleşen
Pladaseis ve Tarmianoi.
4. Thera: Önceleri modern Yerkesik‟de konumlandırılmışken206, son
yıllarda yapılan çalışmalarda Ula yakınlarındaki Okkataş‟ta lokalize edilmiştir.207
Ptolemios, Thera‟nın Idymos ve bilinmeyen Pystos arasında olduğundan bahseder.208
Stephanos Byzantinos tarafından polis olarak kaydedilmiş ve tarihte Orontobates‟in
M.Ö. 334-333 yılları arasında bir süre elinde tutmasıyla da yerini almıştır.209 Bir
yazıttan210 anlaşıldığı üzere Thera, merkezi Stratonikea yakınında olan Khrysaorik
Birliği‟nin bir üyesiydi. Bu birlik poleisden oluştuğu için, Gabrielsen, Thera‟nın da
önceleri polis iken sonrasında koinon statüsüne indirilmiş olabileceğini öne sürer.211
Tıpkı yukarıda Kallipolis için belirttiğimiz gibi, Gabrielsen Thera‟nın da Rhodos
toprağı olduğu fikrine katılmaz. Livius‟un aktardığı gibi 212, M.Ö. 197‟de Rhodoslu
205
206
207
208
209
210
211
212
Robert, a.e., s.473, no:6; Gabrielsen, a.e.,s.140
Robert, a.e., s.499, no:46-47
Yerkesik de bu antik kentin territoryumu içinde kalıyor. A. Baran, „Thera Antik Kenti ve
Çevresi Yüzey AraĢtırmaları 2012‟, 31. Araştırma Sonuçları Toplantısı, 2013, Cilt 2, s. 174-189,
s.174.
Ptolemios, a.g.e., v.2.16
Arrianus, a.e., ii.5.7
IG, xii.5.977 (Tenos)
Blümel, a.g.e., no: 732; Gabriselsen, a.e., s.135
Livius, a.g.e., xxxiii.18.3
119
komutan Pausistratos‟un komutasında savaşan Theralılar‟ın, Pisyeliler gibi, bu
dönemde Rhodos‟la bir çeşit askeri işbirliği içine girdiklerini düşünür.213
5. Pisye: Pisiköy (yeni ismiyle Yeşilyurt)‟de konumlandırıldı. Görüldüğü
gibi Pisiköy ya da Pisi Köyü, antik yerleşimin adının Türkçeleşmiş halidir.214
Akropolis Yeşilyurt kasabasının 1,5 km. kadar güneyindeki alçak bir tepededir fakat
yazıtların çoğu Arslanlı denilen 2 km. kadar kuzeydoğudaki bir bölgeden
gelmiştir.215 Stephanos Byzantinos polis Karias olarak kaydetmiştir. Idyma ve
Kyllandus gibi Nikagoras yazıtları sebebiyle M.Ö. 200‟den önce Rhodos toprağı
haline geldiği düşünülmektedir.216 Livius, M.Ö. 197‟de, Karia seferi sırasında,
Rhodoslu komutan Pausistratos‟un altında hizmet eden birliklerden bahsederken
Pisuetae etniğini de kullanır.217
Yeşilyurt‟un (Pisye) 2 km kuzey batısında Aslanlı‟da bulunan ve gemievleri
inşaatıyla ilgili yeni bir yazıt, Pisye‟nin, bugün Gökova Körfezi‟nin kuzeybatısında
yer alan Akbük Koyu‟nu da içine alan bir territoriuma sahip olan Pladasa (Sarnıç) ile
bir koinon (birlik) oluşturduğunu ve birliğin merkezi konumunda olduğunu gösterdi.
Bu yazıttan anlaşıldığına göre, M.Ö. III. yüzyılda Pisyeliler, Pladasalılar‟ın bir kısmı
ile bir resmi birlik içine girmişlerdir. “Kai Pladaseon ton Pisinton” ifadesinden
anlaşıldığına göre,
ya Pladasalılar‟ın tümü ya da büyük ihtimalle bir kısmını
kapsayan yeni-oluşturulmuş bu politik toplulukta (bir koinon ya da polis) Pisyeliler
baskın elementi oluşturmaktaydı.
6. Pladasa: Pisye‟den (modern Yeşilyurt) çıkan bir yazıtta Pladasseis‟in
“Koinon ton Pisunton“ ile ilişkilendirilmeleri ve Delos Birliği‟nin üyesi olmaları
sebepleriyle, Pisye‟ye yakın ve denizden çok da uzak olmayan bir yerde olduğu
düşünülmektedir. Sarnıç uygun bir yer olarak önerilmiştir.218 Fraser ve Bean,
Sarnıç‟taki kalenin, Rhodos bölgesinin bu yöndeki sınırını korumak için yapıldığını
213
214
215
216
217
218
Gabrielsen, a.e., s. 135
Umar, a.g.e, s.297
Fraser ve Bean, a.g.e s.73
Fraser ve Bean, a.e., s. 72-73,99
Livius, a.g.e., xxxiii.18.3
Meritt, ATL, s.583
120
ve şehir yerleşiminden ziyade askeri tahkimatlar olduğunu düşünmektedirler.219
Yazıtlarda kaydediliş şekli sebebiyle Pladasa‟nın bu dönemde Pisye ile birleştiği
düşünülmektedir.220 Aslanlı/Ören mevkiinde bulunan ve M.Ö. III. yüzyılın II. veya
III. çeyreğine tarihlenen yazıt, gemi evi inşaatı için Pisyeliler‟in ve Pisyeliler‟le
birlikteki Pladasalılar‟ın toplumuna, dorea olarak para yardımında bulunan bir bağış
listesi içermektedir.221 Pladasa‟nın olası limanı olan bugün Akbük Körfezi‟nde bir
tersane (Neoria) yapımında Pisye ve Pladasa‟nın koinon olarak hareket etmeleri, bu
siyasal birlikteliğin askeri bir yönünün de olduğunu da düşündürmektedir. Her iki
kentin territoriumunda yapılan araştırmalar bu yönde yapılaşma faaliyetlerinin
olduğunu göstermektedir.222
“Pisyetais ve Pisyetais ile birleşen Pladaseis Koinonu”nun pek çok alt
koinası olduğu sanılmaktadır. „Les Hautes Terres de Carie‟ ekibinin yaptığı
araştırmalar sırasında ortaya çıkan bazı yeni yazıtlarla Londeis, Leukodeis ve
Koloneis‟in bu üst seviyeli koinonun alt koinası olabilecekleri sonucuna varılmıştır.
Londeis Koinonu: Burada bulunan bir yazıt sebebiyle Çiftlik‟te
konumlandırılmıştır.223
Leukoideis Koinonu: Modern Çırpı‟da bulunan yazıtlar224 sebebiyle burada
konumlandırılmıştır.
Koloneis Koinonu: Tam yeri tespit edilemememiştir ancak bölgede bulunan
yazıtlara dayanılarak Yeniköy ve Çiftlik arasında olabileceği düşünülmektedir. 225
7. Tarmiani Koinonu ve Mobolla: Mobolla (Muğla)‟da ve Pisiköy‟de
bulunan çeşitli yazıtlarda bu koinondan bahsedilmesi sebebiyle bu bölgede olduğu
219
220
221
222
223
224
225
Fraser ve Bean, a.e., s.78
Meritt, ATL I, 538; Fraser ve Bean, s.75; Varınlıoğlu 1997, 297 Pisye Konfederasyonu‟nun bir
üyesi olarak görüyor.
SEG XLVIII (1998), no. 1344; Debord – Varinlioğlu 2001, 95, Nr. 1.
Debord – Varinlioğlu 2001, 26-29 ve 57-64; Ufuk Çörtük – Şahin Gümüş, “Muğla Menteşe İlçesi
Yeşilyurt (Pisye) Yerleşimi Arkeolojik Araştırmaları”, Muğla Şehir Yazıları, Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2017, s. 74
HTC no:39
HTC no:36-38.
HTC, s.49- 50, no: 31
121
varsayılmaktadır. Bölgede bulunan bir adak yazıtında226 bir Rhodos epistatesinin
görünmesi sebebiyle bu topluluğun Tâbi Peraia‟nın parçası olduğu düşünülmektedir.
Ancak Gabrielsen, burada bir epistatesin tespit edilmiş olmasının; bu topluluk ve
Rhodos arasında sıkı ilişkiler olduğunu göstermekle beraber, Rhodos askeri
memuriyetinin ele geçirilmiş topraklara genişletildiğinin göstergesi olmadığını
düşünmektedir.227
8. Panamara: Pisye‟nin kuzeybatısındaki Bağyaka‟da konumlandırıldı.
Lagina ve Labranda gibi bir tapkı alanı olan Panamara‟da kalıntılar, köyün 3 km.
güneydoğusundaki Asartepe adıyla anılan tepenin üzerindedir.228 Panamara uzun
süre, kuzeyde Stratonikeia ve güneyde Rhodos Peraiası‟nın dünyalarını ayırarak,
bağımsız bir koinon olarak kaldı. Her biri bir Rhodoslu‟yu onurlandıran ve hepsi de
geleneksel şekilde M.Ö. 197-166 tarihleri arasına tarihlenen üç Panamara
kararnamesi, Panamara‟nın Rhodos egemenliği altında olduğuna delil sayıldı.229
Ancak M.Ö. II. yüzyılın ortalarında Stratonikeia‟nın kontrolü altına girdiği
anlaşılmaktadır.230
9. Stratonikeia: Yatağan-Milas yolu üzerindeki Eskihisar Köyü‟nde
lokalize edilmiştir. Eski bir Karia yerleşiminin yerinde Seleukos Kralı I. Antiokhos
tarafından kurulmuştur. Seleukoslar Stratonikeia‟yı geliştirmiş, görkemli yapılarla
donatmış ve sonrasında bilmediğimiz sebeplerle kenti Rhodos Devleti‟ne
bırakmışlardır. Stratonikeia, Romalılar‟ın buyruğuyla, M.Ö.167‟de, Apameia
Barışı‟nda Rhodos‟a verilen Karia kentleriyle birlikte özgürlüğüne kavuşmuştur.231
Buraya kadar tartışılan yerlerle, Tâbi Peraia‟nın bu bölgesindeki mantıklıca
konumlandırılabilen yerleşimleri listelemiş olduk. Bu yerleşimlerin dışında bölgede
çok sayıda yeri tespit edilemeyen köy-koinalar bulunduğu görülmektedir; bunlardan
226
227
228
229
230
231
I.Rhod.Peraia no: 781, Debord - Varinlioğlu, „Les Hautes Terres de Carie‟, no. 62
Ona göre, Rhodos, kendisine dostluk ya da symmachia ile bağlı şehirlerin ricası üzerine, bu
topluklara iç meselelerini çözüme kavuşturmak için, Rhodoslu epistataiyi normal hâkimler olarak
göndermekteydi. Gabrielsen, a.e., s.139
Umar, a.g.e, s.293-294
Gabrielsen, a.e., s.163
Bu tarihten itibaren adaklar gösteriyor ki rahiplik Stratonikeia tarafından atanıyordu ve
Panamara‟daki Zeus Karios, Hekate ile birlikte şehri temsil etmekteydi. Williamson, a.g.e., s.41
Umar, a.g.e, s.288
122
bazılarının ismi bilinirken, pek çoğunun durumu belirsizdir. Bu topluluklardan en
önemli olanlarını aşağıda sıralamaktayız.
10. Tendeba: Yeri belirlenemeyen bir diğer yerleşimdir. Livius‟un
anlatımına göre; M.Ö. 197‟de, Rhodoslular‟ın, Peraia‟yı Philippos‟tan geri alması
için gönderdikleri ve çeşitli topluluklardan gelen birlikleri yöneten Pausistaros,
“Stratonikeia bölgesi içinde yer alan ve iyi konumlandırılmış Tendeba‟yı” ele
geçirmişti.232 Stephanos Byzantinos da Tendeba‟nın “eski bir Karia polisi, şehrin
etniğinin de Tendebeis” olduğunu söyler.233
11.Prinassos: Prinassos‟un yeri hiç bilinmese de burada bahsetmenin
gerekli olduğunu düşünmekteyiz. Burası hakkında bildiklerimiz genel olarak, V.
Philippos‟un M.Ö. 201‟deki Karia seferine dair anlatımlardan gelmekte. Polybios,
M.Ö. 200‟de V.Philippos‟un başarısız Knidos kuşatmasından sonra, bölgedeki kale
ve yerleşimleri yağmalayarak geri çekildiğini ve sonrasında da duvarlarla çevrili bir
polis olan Prinassos‟u kuşattığını aktarır.234 Polyaenus ise burayı tanımlarken
“Rhodoslular‟ın Peraia‟daki bir polisi” ifadesini kullanmış235; benzer şekilde
Stephanus Byzantinos da
“Prinassos bir Karia polisi” demiştir. Polyaenus‟un
anlatımına göre, Philippos‟un altını kazmayı önerdiği güçlü surları var olduğundan
yerleşim yerinin bulunabilir olması lazım, fakat bu güne kadar hiçbir ipucu
bulunamadı. Şehir ya da insanlarından bahseden herhangi bir epigrafik bulgu
görünmediğinden Rhodos demosu olması zor.236 Genel görüş, Prinassos‟un Tâbi
Peraia‟nın en batı sınırında, Knidos topraklarına yakın bir Rhodos toprağı olduğuysa
da237 Gabrielsen bu fikre katılmaz.238
Stratonikeia ve Kedrai arasında kalan ve Tâbi Peraia‟nın merkezini
oluşturan bu bölgenin dışında, zamanla genişleyen Tâbi Peraia‟nın parçası haline
232
233
234
235
236
237
238
Livius, a.g.e, xxxiii.18.4
Gabrielsen, a.e., s.148
Polybios, a.g.e., xv.I2.4, xvi.2.2,4-6
Polyeanus, Strat.iv.I8.1
Fraser ve Bean, a.g.e, s.75
Fraser ve Bean, a.e
Rhodos‟un Prinassos‟un ele geçirilmesine verdiği tepkinin ise Iasos, Bargylia ve Euromos‟un
zaptındakiyle (Polybios, a.g.e., xviii.2.3) aynı stratejik, yasal ve politik sebeplere dayanmış
olabileceğini öne sürer: Rhodos liderliği altına girmelerini sağlamış bir symmachos (müttefiklik)un
getirdiği koruma.
123
geldiğini bildiğimiz bir diğer bölge: Birleşik Peraia‟nın güney doğusundaki,
güneydoğu Karia ve Likya‟yı içeren bölgedir. Güney Karia‟da Birleşik ve Tâbi
Peraia arasındaki sınır muhtemelen Physkos ve yeri belirlenemeyen Pyrnus arasında
idi.239 Güney Karia‟da Tâbi Peraia‟nın başlıca şehirleri Kaunos ve Kalynda idi.
12. Kaunos: Köyceğiz‟in güneyindeki Dalyan‟da konumlandırıldı. M.Ö.190
civarında, V. Ptolemaios‟tan 200 talent karşılığında satın alınmıştır.240 M.Ö. 167
yılına kadar devam eden Rhodos hâkimiyeti sırasında bir hegemon tarafından
yönetilmiştir.
13. Kalynda: Yeri henüz tam olarak tespit edilemedi.
Rhodos‟un Karia‟da kontrol ettiği bağımlı topraklara dair son bölge;
Apameia Antlaşması ile ele geçirilmiş olan Lykia ve kuzey Karia‟dır.
(Stratonikea‟nın kuzey ve kuzeydoğusundaki bölge) Bu topraklarda Rhodos
hâkimiyetinin izleri yok sayılacak kadar az olduğundan ve özellikle Likya‟da
oldukça kısa süren ve acıyla reddedilen Rhodos egemenliği kalıcı bir iz
bırakmadığından, bu bölgelerin coğrafyasını incelemeye gerek görülmemiştir.241
4.3. Peraia‟nın Fonksiyonu
Peraia‟nın Rhodos için anlamı ve önemi neydi? Epigrafik bulgular, Rhodos
bölgesinin anakaradaki yayılımı, yönetim ve politik durumlarına dair bazı bilgiler
verse de, Peraia‟nın özellikle de Birleşik Peraia‟nın tam olarak hangi amaçlarla
Rhodos Devleti‟ne dâhil edildiği ve genel sistem içerisindeki fonksiyonu hâlâ
belirsiz.242
239
240
241
242
Plinius tarafından Kaunus‟un hemen yanında olarak kaydedilmiştir, anlaşılan Khersonesos‟un
dışındaydı. Önerilen bölge, Büyükkaraağaç mümkün fakat kanıtlanmadı. Fraser ve Bean, a.g.e.,
s.76
Polybios, a.g.e., xxx.31; Bean, Eski Çağ‟da Menderes‟in Ötesi, s. 209.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.70
Rhodos‟un sonraki dönemde ele geçirdiği Bağımlı Peraia‟dan elde ettiği faydaları, bu toprakların
ekonomik değeri olması ve burada yaşayanların Rhodoslu aracıların takas yaptığı ticari mallar ve
yerel ürünler üretmesi ve bunun yanında vergi ödemeleri, dolayısıyla Rhodos ekonomisine önemli
bir katkıda bulunmaları sebebiyle anlamak mümkün. Ataüz, a.g.e., s.88, 93.
124
Rhodos‟u
bu
bölgeyi
ele
geçirmeye
iten
nedenleri
belirlemeye
çalıştığımızda kanıttan yoksunuz. Biliyoruz ki, Rhodos‟un anakaraya attığı ilk adım
olan olan Khersonesos‟un önemli bir ekonomik değeri yoktu. Atina vergi
listelerindeki çağdaşlarıyla karşılaştırılacak olursa, Karia Khersonesosu‟nun antik
ekonomisinin boyutu görece küçüktü.243 Kayalık Loryma yarımadası toprakları
verimli topraklar değildi, en iyi ihtimalle kendi ihtiyaçlarını karşılayabilirlerdi.
Bölgede maden veya diğer doğal kaynakların varlığına dair de bir bulgu yoktur.
Yarımadadaki limanlar kıyı ticareti ile ilgileniyorlar ve uluslar arası tüccarları
ağırlıyor olmalılardı. Ancak muhteşem emporion Rhodos sadece birkaç mil
uzaktayken bu limanların ürettikleri hizmet ve kıyı ticaretinden kalanların dikkate
değer bir miktar olmayacağı açık. Yine de M.Ö. V. yüzyılın sonlarından itibaren bu
fakir bölgeler Rhodos Devleti‟ne dâhil edildi ve insanlarına Rhodos vatandaşlığı
verildi.244
Daha önce de bahsettiğimiz gibi Rhodos‟un karşısındaki anakaraya
yönelmesinin sebeplerine dair farklı yorumlar vardır. Bunlardan birincisi, Van
Gelder ve onu takip eden Carter tarafından önerilen; Rhodos‟un Khersonesos‟u,
kendisine rakip olarak gelişmesini engellemek için ele geçirdiği teorisidir.245 Bu
görüşe göre; Khersonesos‟da, limanları ve ticaret rotaları üzerindeki avantajlı
pozisyonuyla Rhodos‟a rakip olabilecek ticari merkezler olarak gelişmeye çok uygun
yerleşimler vardı. Bu sebeple, erken dönemlerden itibaren ticarete dayanan Rhodos
için Peraia‟nın ele geçirilmesi bir çeşit zorunluluktu. Ayrıca bu yerlerin, adaya
saldırabilecek askeri güçler haline gelmeleri ihtimalinden de rahatsız olan Rhodos,
yarımadayı ele geçirdikten sonra bir askeri üs haline getirmiş; sadece Rhodoslu
memurların girebildiği yasaklı bir bölgeye dönüştürerek ticari aktivitelerden izole
etmiştir. Her ne kadar, önerilen bu yarımadayı askeri üsse çevirerek izole etme
teorisi, arkeolojik bulgulara göre mümkün görünmese ve Rhodos‟un gücünün en
önemli parçası olan donanmasını şehrin dışındaki bir bölgede koruması mantıklı
243
244
245
Kırca, „The Cora and The Core: A general Look at the Rurarl Settlement Pattern of (Pre)
Hellenistic Bozburun Peninsula, Turkey‟, s.38
Ataüz, a.g.e, s.93
H. Van Gelder, Geschichte der Alten Rhodier, 1900, s.193; R. S. Carter “The Stepped
Pyramids of the Loryma Peninsula” İst.Mitt.32,1982, s.182-183; Ataüz, a.g.e., s.88
125
olmasa246 da, bu bölgenin gelişimini kendi kontrolü altında tutmak istemiş olması
oldukça muhtemeldir
Held‟e göre ise; Rhodos‟un, M.Ö. III. yüzyılda, Peraia‟da köklü bir
değişime neden olan anakaraya ilgisi güvenlik ve ekonomi odaklı sebeplere
dayanmaktaydı.247 Rhodos adası güvenliğini sağlamak amacıyla, adanın hemen
karşısındaki anakara kıyılarını askeri kontrol altına almak zorundaydı. Özellikle
Demetrios‟un Loryma kıyılarını merkez alarak gerçekleştirdiği Rhodos kuşatması,
adanın güvenlik açısından hemen karşısındaki anakaraya bakışında büyük bir
değişim gerçekleştirmiş olmalıdır. Daha önce de bahsettiğimiz gibi, M.Ö. 305‟de
Demetrios Poliorketes Loryma Koyu‟nda topladığı gemilerle Rhodos‟a saldırmış ve
yaklaşık bir yıl süren ünlü Rhodos kuşatması başlamıştı. Her ne kadar büyük bir
direnç gösterilerek püskürtülmüş olsa da bu kuşatma sırasında adanın büyük bölümü
tahrip olmuş, yaşanılan travma belki de karşı anakaraya yönelmelerine yol açan en
önemli sebebi oluşturmuştu. Adanın hemen karşısındaki anakaranın dönemin büyük
güçlerinin kontrolü altında olması riskini almak istemeyen Rhodos, bu bölgeyi
kontrol altına aldıktan sonra, güçlü kaleler ve tersaneler inşa ederek ve güçlü askeridonanma üsleri kurarak burada ihtiyaç duyduğu güvenliği tesis etmiş oldu.
Held‟e göre ikinci neden ise, ekonomik sebeplerdi. Her ne kadar Peraia‟nın
çok verimli toprakları olmasa da, yapılan son araştırmalarda ortaya çıkan bulguların
ışığında söylenebilir ki; Rhodos, bütün antik dünyaya ticareti yapılan Rhodos
şarabının üretimi ve ihracatınının önemli bir kısmını Rhodos Peraiası‟nda
gerçekleştirmekteydi.248
Bütün bunların dışında Birleşik Peraia‟nın adaya vaadettiği başka bir şey
daha vardı; insan kaynağı. Vatandaşlarının büyük çoğunluğu ticaretle uğraşan
Rhodos‟un insan kaynağı açığı vardı ve bu eksiklik Khersonesos‟tan temin
edilebilirdi.249
246
247
248
249
Ataüz, a.e., s.89
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.122-124
Held, a.e., s.133
Ataüz, a.g.e., s.93
126
4.3.1. BirleĢik Peraia‟nın Fonksiyonu
4.3.1.1. Güvenlik
Rhodos Adası‟nın güvenliği açısından oldukça önemli bir noktada yer alan
Karia Khersonesosu, ada için bir tampon bölge görevi görmekteydi. Khersonesos‟un
en güney ucu olan Loryma (Bozukkale)
Rhodos için stratejik açıdan oldukça
önemliydi: Rhodos‟un hemen karşısında yer alan bu küçük yerleşim, aynı zamanda
ana denizcilik rotalarının da üzerindeydi.
Loryma‟nın tarihine baktığımızda; M.Ö. 413/12‟de bir Atina filosunun
buraya saldırdığını; M.Ö. 395‟de 90 gemilik büyük bir Pers donanmasının burada
konuşlandığını; M.Ö. 305‟de Demetrios Poliorketes‟in Rhodos‟a saldırmadan önce
370 gemilik donanmasını burada topladığını; Cassius‟un da aynı şeyi yıllar sonra
M.Ö. 43‟te gerçekleştirdiğini görmekteyiz.250 Özellikle Demetrios Poliorketes‟in
neredeyse
bir
yıl
süren
kuşatmasının
yarattığı
tahribatın
büyüklüğünden
bahsetmiştik. Bütün bu örnekler, Rhodoslular‟ın bu bölgeyi kendi kontrolleri altında
tutma isteklerinin sebeplerini açıkça göstermektedir. Bugün bile Loryma koyunun
dar girişini koruyan, M.Ö. III. yüzyılda inşa edilmiş Loryma liman kalesinin iyi
korunmuş harabelerini görmek mümkündür. Kalenin doğu tarafında bulunan bir
yazıttan, yapının Rhodoslular tarafından inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır.251
Rhodoslular‟ın bu yapıyı, muhtemelen Demetrios‟un kuşatmasından hemen sonra, bu
acı deneyime verdikleri reaksiyonun bir parçası olarak bir dış savunma sistemi
niyetiyle inşa ettikleri düşünülmektedir.252
Rhodos hakimiyeti döneminde Khersonesos yerleşimleri demoslar haline
getirilirken; Thysannous örneğindeki gibi pek çok küçük yerin demos merkezleri
haline gelmesi, buna karşılık daha büyük bir yerleşim olan Loryma‟nın ise
250
251
252
Thukydides, a.g.e., viii.43.1; Diodoros, a.g.e., xiv.834; xx.82.4; Appianus, The Civil Wars (BC)
iv.9.72; David J. Blackman, „The Rhodian Fleet and the Karian Coast‟, Hellenistic Karia, edt.
by R. Van Bremen & J.M. Carbon, 2010, s.387
Held, “Neue und Redivierte Inschriften aus Loryma und der Karischen Chersones”, s.5861.no:3; Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.124
Blackman, a.g.e., s.388
127
Kasara‟nın kontrolüne verilmesi dikkat çekicidir. Anlaşılan, Kasara‟nın kıstak
üzerindeki stratejik lokasyonu ona önemli askeri bir fonksiyon kazandırmıştır.253
Loryma antik şehrinin batısındaki bölgede kıyı boyunca keşfedilen
gemievleri
(tersane
binaları)
Rhodos
askeriyesi
hakkında
önemli
bilgiler
vermektedir. Bu gemievleri büyük ihtimalle erken Helenistik dönemde inşa
edilmişlerdi ve doğrudan liman kalesiyle yani Rhodos askeriyesi ve savaş
gemilerinin
konuşlandırılmasıyla
ilişkiliydiler.
Burada,
antik
gemievleri
standartlarına göre oldukça sıradışı, görece kısa ve geniş ebatlara sahip altı gemievi
tespit edildi.254 Bu sıradışı ebatlar başka bir yerde daha karşımıza çıkar: Rhodos‟un
batısındaki Alimnia Adası‟nda. Burada da kayaya oyulmuş temelleriyle Loryma‟daki
gemievlerine çok benzeyen bulgular ortaya çıktı. Blackman, Loryma gibi Helenistik
dönemde Rhodos donanmasının bir üssü olan Alimnia‟daki bu bulguları küçük
gemiler için yapılmış çiftli gemi evleri olarak yorumlamıştır.255 Bu durumda, çok
benzer özellikler gösteren Loryma‟daki gemievlerinin de çiftli gemievleri oldukları
ve burada 12 küçük gemi için yer olduğu söylenebilir.256 Zemin hatları ve ebatlarıyla
büyük benzerlik gösteren bu iki farklı yerleşimdeki gemievleri, bize Rhodos‟a özel
bir gemievi türünü işaret etmektedir. Gemievlerinin boyutlarından anladığımız
kadarıyla, bu gemievlerinde kullanılan gemi tipi muhtemelen,
kullanıldığı bilinen, küçük ve hızlı hemoilia idi.
257
Rhodos‟ta da
Rhodos, phylakides nees denilen
devriye araçlarını çok yoğun bir biçimde kullanıyordu, hatta phylake Rhodos deniz
hegemonyasının anahtar kelimesiydi.258 İşte bu gemievlerindeki hemoilialar
muhtemelen Rhodos phylakesi olarak kullanılmaktaydı.
Loryma‟ya benzeyen bulguların ortaya çıkarıldığı Alimnia bu dönemde,
Kameiros‟un bir demosunun ktoinası olan Khalke Adası‟na aitti ve bölgedeki en iyi
253
254
255
256
257
258
Loryma‟nın yeri, düşman bir kere yarımadanın ucuna ulaştıktan sonra Peraia‟nın tamamı
kaybedileceğinden stratejik değilken; Kasara, Loryma Yarımadası‟nın savunmasında ve kıstağa
güney batı yönünden girişi durdurmada kritik bir önem taşımaktaydı. Ek olarak Kasara‟nın
arkasındaki dağın üzerinde yer alan Phoiniks‟in lokasyonu da kıstağın savunmasıyla ilişkili
olmalıdır. Ataüz, a.e., s.89
Gemievleri en az 15, tahmini 20 m. uzunluğunda ve 12 m. genişliğinde. Held, a.e., s.126-128.
Blackman, a.g.e., s.383
Held, a.e., s.128
hemoilianın uzunluğu hakkındaki tahminler 20 m. civarında olduğudur. Bu da Loryma‟daki
buluntulara uymaktadır. Held, a.e., s.129
Gabrielsen, „The Naval Aristocrasy of Hellenistic Rhodes‟, s.42-4, 61; Blackman, a.g.e., s.388
128
doğal limana sahipti. Ayrıca Blackman, tepede yer alan Helenistik kale
kalıntılarından yola çıkarak; buranın Rhodos‟un batı kıyısını panoramik bir şekilde
görmesi dolayısıyla, aşağıdaki gemileri uyarabilecek ve aynı anda anakaradaki ve
Rhodos‟taki kulelere sinyaller gönderebilecek bir gözetleme istasyonu olabileceğini
öne sürmüştür. Bu durumda burada, Girit‟ten Rhodos‟a kadar adanın bütün güney
batı ve batı Ege girişlerini kontrol eden bir ileri karakol görmekteyiz. 259 Rhodos
donanmasının, ada topraklarının stratejik noktalarında pek çok ileri karakolu
olduğunu biliyoruz: Alimnia güney batı tarafını korumaktayken, benzer karakolların
ana karadaki önemli noktalarda ve ayrıca Megiste‟ye kadarki alanda kıyıya yakın
adalarda kurulmuş olmaları mantık dâhilinde.260 Öyle görünüyor ki; Rhodoslular
birçok üssü olan ve küçük gemilerle çevredeki surları denetleyen bir sahil güvenlik
sistemi ve erken uyarı ağı oluşturmuşlardı.261 İşte, belki de Alimnia‟ya çok benzeyen
Loryma da bu karakollardan birisiydi.
Bu teoriyi destekleyen bir diğer yeni bulgu Pisye‟den gelmiştir. Daha önce
de bahsettiğimiz gibi Pisye‟de (Yeşilyurt) bulunan yeni bir yazıtla, Karia‟da başka
gemievlerinin de inşa edildiği ortaya çıkmıştır.262 Bu yazıtta, o dönemde (M.Ö. III.
yüzyıl ortaları) büyük ihtimalle Tâbi Peraia‟ya ait olduğu düşünülen Pisye ve
Pladasa‟dan gemievleri yapılması için bağışta bulunanların listesi yer almaktadır.
Gemievlerinin Keramos Körfezi‟nin kuzey tarafında, Hayıtlı yakınlarındaki Akbük
Koyu‟nda, Pladasalılar‟ın merkezi olduğu düşünülen Sarnıç‟ın aşağısında inşa
edildiği düşünülmektedir.263 Bu durumda, M.Ö. III. yüzyıldan itibaren phylakenin
Karia kıyılarındaki Rhodos topraklarına kadar genişlediğini söyleyebiliriz. Bu
durum, hem buradaki Rhodos çıkarlarını yansıtması açısından hem de bu bölgenin de
ada ve diğer şehirler için bir erken uyarı sisteminin bir parçası olarak hizmet
verdiğini belirlememiz açısından çok önemli.
Megiste‟de
bir
Rhodos
kalesi
ve
garnizonu
bulunması,
ayrıca
Fethiye/Telmesos Körfezi‟ndeki bir diğer Rhodos eksklavı olduğu bilinen Daidala‟da
259
260
261
262
263
Blackman, a.g.e., s.381-383
Blackman, a.e., s. 391
Gabrielsen, a.e., s.37-44; Held, a.e.,s.129; Blackman, a.e., s.383, 388-389
Debord – Varınlıoğlu, „Les Hautes Terres de Carie‟, s.95-105 no:1
Debord – Varınlıoğlu, a.e., s.53-57, s.95-104 no:1; Held, a.e., s.129
129
bir Rhodos epistatasına ait bir adak yazıtının264 ortaya çıkarılması ve yine İdyma‟da
bir epistatas yazıtının bulunması265, bu şehirlerin Rhodos‟un diğer olası donanma
üsleri olabileceğini göstermektedir.
Rhodos‟un ada topraklarının dışında bulunan donanma üsleri sistemi bir
Grek polisi için oldukça sıradışı olduğu gibi Rhodoslular‟ın yüksek güvenlik
ihtiyaçlarının da altını çizmektedir. Açıktır ki Rhodos Adası, güvenliği konusunda
oldukça endişeliydi. Sadece uzaklardan gelebilecek saldırılara değil,
ayrıca çok
yakınındaki Karia ve Lykia kıyılarından gelecek olası saldırılara karşı da hazırlıklı
olmak istiyordu.266 Ayrıca adanın varlığının temelini oluşturan ticareti için
vazgeçilmez olan denizlerin güvenliğini sağlayabilmek için de böylesi bir sisteme
ihtiyaç duyduğu açıktır. Bu çok anlaşılabilir bir durumdur çünkü bilindiği üzere
bugün bile Ege‟nin birçok girinti ve çıkıntıdan oluşan sahil şeridini ve gizlediği
sayısız koy ve doğal limanları denetlemek çok zordur.267
Bütün bunların yanında daha sonraki dönemde Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın
büyümesiyle, Khersonesos‟un askeri öneminin artmış olması gerektiği düşünülebilir.
Birleşik Peraia‟nın şehirleri ve limanları Tâbi Peraia‟ya yakın olmaları sebebiyle,
burada özellikle de Stratonikeia ve Kaunos gibi tehlikeli şehirlerde gerçekleşebilecek
olan isyanlar ve sivil çalkantılara hızlı müdahale etmek ve önemli memurlarla
askerleri barındırmak için askeri üsler olarak yeni bir fonksiyon kazanmış
olmalıdırlar.
4.3.1.2. Ekonomik
Helenistik dönem boyunca ekonomisinin önemli bölümünü şarap ihracatının
oluşturduğu Rhodos devleti ve ona bağlı olarak yönetilen Rhodos Peraiası'nda,
bağcılık ve şarap üretimi önemli bir yer tutmaktaydı. Helenistik dönemde Birleşik
264
265
266
267
Fraser ve Bean, a.g.e., s.53-55
Blümel, Peraia s.145, no.601
Blackman, a.g.e., s.291
Held, a.e., s.129
130
Peraia‟daki tarımsal sistemin Rhodos kontrolü altında organize edildiği ve yoğun
tarımsal uygulamalar ile üretim kapasitelerinin arttırıldığı düşünülmektedir.268
Antik
dönemde
Rhodos
şarabı,
Lesbos
ve
Khios
şaraplarıyla
karşılaştırıldığında pek yüksek olmayan kalitesine rağmen tedavi edici özelliği ve
düşük fiyatı nedeniyle büyük oranda tercih edilmekteydi. 269 Athenaeus, Rhodos‟un
likörümsü tadıyla thetalassomenoi ya da vina salsa (tuzlu ya da deniz suyu katılmıs)
adıyla anılan şarabının yanında, ünlü kuru üzümünden yapılan tatlı bir şarabından
(glukos oinos) daha söz etmektedir.270 Rhodos‟un artan talep doğrultusunda gerek
adada gerekse karşı kıyısında bağcılığı teşvik ettiğini, bağcılık faaliyetleri ile şarap
üretimini düzenli bir kontrol mekanizmasıyla denetlemiş ve geliştirmiş olduğunu
bilmekteyiz.271
Rhodos‟a dâhil edildikten sonra Rhodos şarap üretiminin önemli bir merkezi
haline gelen Karia Khersonesosu, özellikle M.Ö. IV. yüzyılda büyük bir değişim
geçirmiş ve tarıma uygun tüm bölgelerin kullanılması için çeşitli düzenlemeler
yapılmıştır.272 Helenistik dönemde, dağlık yarımadada sadece az sayıdaki düzlükler
kullanılmakla kalmamış, aynı zamanda tarım yapılamayan yamaçlar da teras
duvarlarıyla asma yetiştiriciliğine uygun hale getirilmiştir.
Demirciler‟in Birleşik Peraia‟nın Turgut ve Loryma yerleşimleri arasında
kalan 15.783 hektarlık arazideki tarım teraslarını incelediği çalışmasının sonunda; bu
alanın 3.297,82 hektarında tarım teraslarının olduğu (çalışma alanının yaklaşık %
20,75‟i), buna karşın teraslama yapılmaksızın tarım yapılabilecek düz tarım
arazisinin yalnızca 540 hektar olduğu (çalışma alanının yaklaşık % 3,43)
268
269
270
271
272
Demirciler, „Agricultural Terraces and Farmsteads of Bozburun Peninsula in Antiquity‟,
Yayınlanmamış Doktora Tezi, OrtaDoğu Teknik Üniversitesi, 2014 s.141
Held-Şenol, „The Production of Rhodian Wine on the Karian Chersonesos in Hellenistic
Period‟, s.179
Ersin Doğer, Antik Çağda Bağcılık ve Şarap, İletişim Yayınevi, 2004, İzmir, s.179-180
W. Held, „Forschungen in Loryma 1998‟, 17. AraĢtırma Sonuçları Toplantısı, Ankara 1999, II.
Cilt, 259-306, s.297; Doğer, a.e., s.178-179; Cennet Pişkin, „Antik Çağda Karia‟da Dionysos
Kültü‟, Yüksek Lisans Tezi, İzmir, Ege Üniversitesi, 2007, s.58
Zeynep Kuban, „Karya, Bozburun Yarımadası, Kıran Gölü Kutsal Alanı Yüzey Araştırmaları
Sırasında Tespit Edilen Tarımsal Üniteler‟, Antik Çağ‟da Anadolu‟da Zeytinyağı ve ġarap
Üretimi, Mersin, 2008, s. 216
131
anlaşılmıştır.273 Bu da bize uygulanan tarım terasları sisteminin ne kadar büyük bir
fark yarattığını göstermektedir.
Bu dönemde bütün Khersonesos‟da yeni çiftlik yapıları inşa edildiği
anlaşılmaktadır. İçlerinde şarap işliklerinin de bulunduğu bu çiftliklerin yarımadanın
yerleşim modelinde önemli bir yer aldığı görülür.274 Yarımadanın güneyindeki
Loryma‟da 18 çiftlik ve onlara bağlı ekin terasları tespit edilmiş, en kuzeydeki
Bybassos‟ta da buna benzer bir resimle karşılaşılmıştır.275 Bu tarımsal terasların
yapımı oldukça sistemli düşünülmüştür. Bir plan dahilinde, hep düz ve birbirine
paralel gelecek şekilde ve yamaç dönemeçlerinde düz bir açıyla kırılarak yapılmış
olan bu duvarlar, tek katmanlı ve doğal arazinin kıvrımlarını izleyen günümüz
teraslarından oldukça farklıdırlar. Muhtemelen bu sistem, üzüm yetiştirmeye en
uygun yapı olduğu anlaşılan, komşu Knidos‟un teraslı üzüm bağları yapısı örnek
alınarak oluşturulmuştu.276 Yüzey seramiklerinden elde edilen sonuçlara göre;
çiftliklerden bazıları M.Ö. V. yüzyıldan beri var olmaktaysalar da, M.Ö. III. yüzyıl
başlarında tarım terasları yapılmış ve var olan çiftliklerin işlevleri artırılırken yenileri
de inşa edilmiş olmalıdır. Yani anlaşılan bütün arazi Rhodos egemenliğinin başladığı
dönemde tamamıyla yeniden şekillendirilmiş277 ve yoğun tarımsal üretimin yapıldığı
Helenistik dönemde bu yapılar tarımsal ürünün biriktirildiği ve işlendiği merkezler
haline gelmişlerdir.278
Çiftlik yapıları standart değildi. Farklı mimari tarzlarda inşa edilmiş bu
çiftlikler genellikle; bir konut binası, presleme ünitesi ve anıtsal bir mezar yapısından
oluşmakta ve bazılarında bir sarnıç da bulunmaktadır.279 Hem Loryma hem de
Bybassos‟ta farklı mimari tipte çiftlik yapılarıyla karşılaşılmışken, bu farklı
çiftliklerdeki presleme sistemlerinin hep aynı tipte olduğu görülmüştür. Benzer teras
ve presleme sistemlerine Selimiye ve Turgut‟ta da rastlanmıştır.280 Preslerin biçimi
273
274
275
276
277
278
279
280
Demirciler, a.g.e., s.156
Held – Şenol, a.g.e., s.175
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s. 129
Held-Şenol, a.g.e., s.177
Kuban, a.g.e., s.220; Held, a.e., s.129-130
Demirciler, a.g.e., s.152
Kuban, a.e., s.214
Held-Şenol, a.g.e., s.178
132
neyin preslendiğine dair bilgi vermediğinden, şarap mı yoksa zeytinyağı için mi
kullandığını belirlemek zor olsa da uzun kanalların olması ve zeytin kırmak için
kullanılan trapetumların bulunmaması genel olarak şarap için kullanıldıklarını
düşündürmektedir.281 Ayrıca Peraia‟da zeytinyağının biriktirilmesi amacıyla
kullanılan büyük boyutlu havuzların bulunmamış olması da bu fikri desteklemişse
de, çiftliklerin diğer yerleşimlere uzak olması dolayısıyla monokültür şeklinde
sadece zeytin veya sadece üzüm preslemiş olmaları düşünülemez. Ayrıca iki ürün
arasındaki hasat zamanının birbirlerini etkilemeyecek kadar uzak olması sebebiyle
iki ürünün de preslendiği düşünülebilir.282 Bunun yanında üzüm bağlarının
verimliliğini sağlamak ve toprağı kaliteli tutmak için sistematik olarak değişik
ürünler ekilmekteydi. Dolayısıyla, arazi yapısının teraslamaya uygun olduğu
Khersonesos‟da üzümün yanında zeytin yetiştirilmiş olabileceği de düşünülmektedir.
Demirciler, çalışması sırasında Phoniks‟de tespit edilen farklı boyutlardaki ezme
taşlarının, şarabın yanında zeytinyağının da ekonomik önemi haiz bir ürün
olabileceğini düşündürdüğünü dile getirmiştir. Ayrıca bu çalışmada elde edilen,
terasların bakı sonuçları da yarımadada şarap ve zeytinyağı gibi bazı özel ürünlerin
üretilmesini destekler nitelikte çıkmıştır.283
Çiftlik dediğimiz bu tekil yerleşim birimlerinden başka, köysel karaktere
sahip olan yerleşim modelleri de mevcuttur. Bunların diğerlerinden farkı, söz konusu
ünitelerin sayısının daha fazla olmasıdır. Çiftliklerin bazıları birbirleriyle görüş
mesafesindeyken, bazıları daha uzaktaydı. Ancak arazide bulunan kayaya oyulmuş
düzgün patikalar, çiftlik ve yerleşimler arasında bir yol ağının bulunduğunu
kanıtlamaktadır.284
Yarımada genelindeki tüm çiftlik yapılarının sarnıç ya da kuyu gibi su
öğeleriyle fiziksel yakınlığı dikkate değerdir. Su öğeleri yarımadanın yeraltı suları
açısından ne denli zengin olduğunun güçlü göstergeleridir. Ayrıca çiftlik evlerinin
büyük çoğunluğunun terasların hemen yanında konumlanmış olması dikkat çekicidir.
281
282
283
284
Held-Şenol, a.e.
Kuban, a.e., s.215
Demirciler, a.e., s. 153, 156
Kuban, a.e., s.217, 220
133
Böylesi bir planlamanın arkasındaki temel neden tarım teraslarının daha kolay
kontrol edilebilmesi ve yönetilebilmesi ihtiyacı olmalıdır.285
Öyle görünüyor ki, çiftlik sahipleri yerli Karialılardı ve çiftlikler gibi
mezarlar da yerli gelenekleri takip ediyordu. Çiftçiler anlaşılan oldukça
varlıklıydılar;
en
azından
yerleşimin
nekropolisiyle
karşılaştırıldığında,
yerleşimdekilere göre çiftliklerdeki mezar yapıları daha büyük ve kaliteliydi. Bu
sebeple Karialıların da Rhodos tarım kurallarından kazanç elde ettikleri
anlaşılmaktadır.286
Karia Khersonesos‟unun doğusunda yer alan Amos‟ta bulunan erken
Helenistik döneme ait kira mukavelelerini konu eden üç yazıt, yarımadanın tarımı
hakkında çok önemli birer kaynak oluşturmaktadırlar.287 Amos‟taki Apollon
Samnaios Tapınağı‟na ait arazinin resmi kiralama belgeleri olan yazıtlar, tarım
terasları ve içinde üzüm presleri olan çiftliklerin inşa edildiği tarihle aynı dönem olan
M.Ö. III. yüzyıla tarihlendirilmişlerdir. Bu dönemde Rhodos Devleti tarafından
gerçekleştirilen tarımsal genişlemelerle ve gelişmelerle paralellik gösteren bu
belgeler toprak kullanımına dair ayrıntılı talimatlar içerir.288 Buna göre, toprağın
büyük bir kısmına asma dikilmelidir ve ek olarak incir ağaçlarından da
bahsedilmiştir. Asmaların nasıl dikileceği, aralıkların ne kadar olacağı, aralarına incir
ağaçlarının nasıl dikileceği gibi bilgiler çok ayrıntılı bir şekilde verilmiş; kazılması
gereken çukurun derinliği, dikim yerine göre, ovada ve yamaçta farklı ölçülerde
olmak üzere tam olarak belirtilmiştir.289 Amos‟taki bu toprak kiralama yazıtları,
Apollon Samnaios Tapınağı‟ndaki topraklara dair kuralları belirlemekteydi. Ancak,
dönemin Khersonesu‟nda açıkça gözlemlenen standartlaşmış tarım bize gösteriyor ki,
bu kurallar Amoslu Apollon rahipleri tarafından oluşturulmuş kurallar değil,
Rhodos‟tan gelen ve bütün Peraia ve hatta belki de Rhodos‟un kendisi için geçerli
285
286
287
288
289
Demirciler, a.g.e., s.153.
Held-Şenol, a.g.e., s.180
Blümel, „Die Inschriften der Rhodischen Peraia‟, no:352-354; Fraser ve Bean, a.g.e, s.7-20, no:
8-10,; Held, “Neue und Redivierte Inschriften aus Loryma und der Karischen Chersones”,
s.82 no:30-31
Held-Şenol, a.g.e., s.178; Held, „Forschungen in Loryma 1998‟, s.297
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.130; Blümel, a.e., no. 352-354
134
olan kurallardı. Buradan anlaşılıyor ki, talimatlar doğrudan değil de yerel Karialı
kurumlar aracılığıyla verilmekteydi.
Amos yazıtındaki bilgilere dayanarak, tapınak işletmesinin de toprak sahibi
olduğu düşünülmektedir.290 Tapınak tarafından toprak işletilmesi bütün bölge için
önemli gözükmektedir. Fraser ve Bean, kira kontratlarıyla tarımsal işletmeye verilen
toprakların mülkiyeti veya işletim idaresinin, muhtemelen daha sonraki dönemlerde
tapınaktan merkezi bir idareye ( Rhodos) geçmiş olabileceğini ifade etmektedirler.291
Yazıtlarda ayrıca, toprağı kiralayacak olanların durumlarına dair ifadelere
de yer verilmiş; kiraya verilen alanlarda gömü yapılmasının ve bina inşa etmenin
kesinlikle yasak ve cezaya tâbi olduğu ve kira kontratları sona erdiğinde her şeyin
teslim edilmesi gerektiği de belirtilmiştir. Bu yasak da diğer bilgiler için
öngörüldüğü gibi bütün bölge için geçerliyse, o zaman her yerde karşımıza çıkan
görkemli mezarlıkları olan çiftlik evleri nasıl bir fonksiyona sahiptir sorusu akıllara
gelmektedir. Bu durumda bu mezarların, toprakları kiralayanlara ait olması olası
değildir. Fraser ve Bean tüm toprakların devlet elinde olmadığı düşüncesindedir ve
bu yapılan gözlemlere uygundur.292
Rhodos Peraiası‟nın tarımı ve dolayısıyla fonksiyonu ile ilgili bir diğer
önemli unsur, M.Ö. III. yüzyıldan itibaren Khersonesos‟ta tarım teraslarının yoğun
olduğu bir diğer alan olan Hisarönü - Çubucak ve Turgut‟ta görülen amfora
atölyeleridir. Hisarönü - Çubucak mevkiinde orman içinde kalmış bağ terasları,
Hisarönü ve Orhaniye yöresindeki bağcılık faaliyetlerinin ve şarap üretiminin kanıtı
olup teras alanlarına yakın konumdaki amphora atölyeleri bu alandaki yoğun üretime
işaret etmektedir. Prof. Ersin Doğer yönetiminde, İzmir Ege Üniversitesi tarafından
yapılan kazıların sonuçları; bu atölyelerde amfora üretiminin üçüncü yüzyıla doğru
başladığını, ikinci çeyrekte ciddi anlamda büyüdüğünü ve M.Ö. 210 civarında sona
290
291
292
Kuban, a.g.e., s.221
Fraser ve Bean, a.g.e., s.19
Fraser ve Bean, a.e., s.19 not:2, Kuban, a.e., s.220.
135
erdiğini göstermektedir. 293 Hisarönü-Çubucak‟taki Hieroteles keramik atölyesindeki
amphora imalatı, bahsettiğimiz tarımsal üretime bağlı olarak M.Ö. III. yüzyılın ikinci
çeyreğinde başlamış ve bu yüzyılın sonuna kadar üretim yapmıştır. Hisarönü –
Çubucak‟taki çömlek atölyelerinin, çok katmanlı çöplükleriyle çok büyük bir üretim
bölgesi oluşturdukları anlaşılmaktadır. Bu tesislerin, yarımadadaki tarımsal
potansiyelin ticarete dönüşmesinde önemli rol oynadıkları düşünülmektedir. Nitekim
amphora üretim atölyelerinin teras alanlarına yakın konumda bulundukları
saptanmıştır. Peraia‟daki diğer önemli amphora üretim atölyeleri Marmaris
Yarımadası‟nda, Çamlıköy yakınlarında Çamlı-Çınar atölyesi ve bu atölyenin
yakınındaki Karaca Çiftlik olarak adlandırılan mevkiide bulunan Karaca-Naltaş
atölyesidir. Bunların dısında Kallipolis civarında ve Turgut-Bayır‟da amphora üretim
atölyeleri saptanmıştır.294
Diler‟e göre yarımadada iki çeşit üretim yer almaktaydı: içerilerde yerel
üretim gerçekleşirken, kıyı şeridinde ticari ihtiyaçları karşılayan ve taşıma
amforalarıyla ilişkilendirilen ticari amaçlı üretim gerçekleşmekteydi. İkinci tip
üretim, taşıma maliyetlerini küçültmek ve aynı zamanda iç ihtiyacı da karşılamak
için zeytinliklerin yakınında yapılmaktaydı.295 İç Karia‟nın yerli üretime dönük
olması, yerel tiptekilerin kendine yetmeyi amaçladığını göstermektedir.296 Limanlara
ve dağıtım ağlarına yakın yerlerde kurulmuş atölyelerse, büyük boyutlu zeytinyağı
293
294
295
296
E. Doğer, „Rodoslu Çömlekçi Hieroteles‟, Arkeoloji Dergisi II, 1994, E.Ü. Edebiyat Fak.
Yayınları, 195-218; Doğer-Şenol, „1997 yılı Marmaris Hisarönü/Çubucak kazıları‟, 20. Kazı
Sonuçları Toplantısı II, Tarsus 1998, 439-446, s.440; G. Cankardeş Şenol- K.Şenol, „2006 Yılı
Bybassos Araştırması‟, 25. AST 1.Cilt, 2007, s.374.
Bean-Cook, „The Carian Coast III‟, s.66; Doger, E.-Senol, A.K., “Rhodos Peraiasında İki Yeni
Amphora Atölyesi” Arkeoloji Dergisi IV, 1995, s.59-73. Rhodos amforalarının büyük çoğunluğu
şarap için kullanılmışsa da, bazıları meyve ve kuru üzüm için kullanılmıştır. Plinius, Naturalis,
Historia xiii, 59, 15,31
A. Diler, “Tradition and Change in Olive Oil Processing in Rural Caria”, in T. Takaoğlu, ed.,
Ethnoarchaeological Investigations in Rural Anatolia. İstanbul: Ege Yayınları, 2004, 55-65,
s.55,57
Adnan Diler “Akdeniz Bölgesi Antik Çağ Zeytin ve Üzüm Presleri 1993” 12. AraĢtırma
Sonuçları Toplantısı 1994; 441-459; Oğuz-Kırca, „The Cora and The Core: A general Look at
the Rural Settlement Pattern of (Pre) Hellenistic Bozburun Peninsula, Turkey‟, s.39
136
üretiminin göstergesi olarak yorumlanmaktadır.297 Bunlar genellikle kıyıya
kurulmuş, büyük ölçekli ihracat merkezleri olmalıdırlar.298
Amos yazıtları ile yarımadada yer alan çiftlikler, işlikler ve amfora
atölyeleri hep birlikte değerlendirildiğinde; Khersonesos‟da tarım ürünlerinin,
özellikle de bağcılığın ihracat amaçlı bilinçli teşvikini belgelemektedirler. Bu
durumu; Rhodos‟un ekonomik çıkarları doğrultusunda, bölgede sistematik bir şekilde
tarım
ürünleri
yorumlayabiliriz.
(özellikle
299
şarap)
üretilmesi
ve
ihraç
edilmesi
şeklinde
Topografik sınırlamalara rağmen yoğun toprak kullanımına dair
belirtiler, etkili bir ekonomik politikaya işaret etmektedir. Öyle görünüyor ki;
Birleşik Peraia‟nın Rhodos pazarı, yani uluslar arası arena için çalışması, arazisinin
düzenlenmesini gerektirmiş ve kullanımını da etkilemiştir. Yerleşim kümelerinin
büyük kısmı tarımsal teraslamaya en uygun arazilerin yakın çevresinde konuşlanmış
ve toprağın büyük bölümü tarımsal teraslara ayrılmıştır. Böylelikle elde edilen bu artı
ürünler (özellikle şarap) ticaret sektörüne ve amfora endüstrisine girdi olarak işlev
görmüştür.300 Gerçekten de kulplarında bulunan damgadan tanımlanabilen Rhodos
şarap amforaları sadece Akdeniz ve Karadeniz‟de değil; Basra Körfezi‟ndeki
Babil‟de ve hatta Hint Arikamedu‟da bulunmuştur.301
Bütün bu saydıklarımızın dışında Birleşik Peraia‟nın Rhodos ekonomisine
bir diğer katkısı limanları yoluyla gerçekleşmiş olabilir. Khersonesos, daha önce
bahsettiğimiz gibi Akdeniz trafiğinin en canlı rotalarından biri üzerinde yer
almaktaydı ve bu sebeple denizcilik faaliyetlerine oldukça aşinaydı. Kuzey
297
298
299
300
301
N. Tuna, “Datca Yarımadası‟nda Hellenistik Donem Amphora Uretim Merkezleri”.Türk Tarih
Kongresi Bildirileri 10 (1): 347-371, 1986, Ankara: Turk Tarih Kurumu Basımevi, s.369-370;
Doğer, Antik Çağda Bağcılık ve Şarap, s.82, 85, 93
Oğuz-Kırca, a.e., s.39. Turgut ve Selimiye arasındaki bu gün Elle Koyu denilen koyda, antik bir
liman kıyısında ayakta duran, donanımlarıyla bir fabrika görünümündeki, olasılıkla ticari amaçla
işletilen yüksek kapasiteli yağ işliği bu büyük ölçekli ihracat merkezleriyle ilişkili olmalıdır.
Kalıntının çevresinde, bazı önemsiz duvarlar dışında, herhangi bir yerleşim görülmemesi,
yarımadanın değişik yerlerinden toplanan ürünün (büyük olasılıkla zeytin) burada preslenerek
gemilerle doğrudan dış pazara sunulduğuna işaret ediyor olabilir. Adnan Diler, a.e., s. 443-444
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.133; Kuban; a.e., s.220.
Oğuz-Kırca, a.e., s.49
J.Lund, „Rhodian Transport Amphorae as a Source for Economic Ebbs and Flows ın the Eastern
Mediterranean in the Second Century B.C.‟ The Economies of Hellenistic Societies, Third to
First Centuries BC, Edited by Zosia H.Archibald, John K. Davies, and Vincent Gabrielson.
Oxford and New York: Oxford University Press, 2011, s.187-204; Held-Şenol, a.g.e., s.179
137
vadisindeki amfora atölyelerine yakın bir yerleşim olan Bybassos‟ta tespit edilen ve
yoğun şarap üretimi ve ihracatının gerçekleştirilmiş olduğu düşünülen liman yapısı
ve tesislerinin, Bybassos yerleşimi için çok fazla büyük olması; burasının bütün
bölgenin ihraç limanı olarak yorumlanmasına ve M.Ö. III. yüzılda yoğunlaşan şarap
üretimi ve ticareti ile ilişkilendirilmesine neden olmuştur.302 Atölyelerin pozisyonları
taşıma
ağının,
yarımadanın
kuzey
tarafındaki
limanlardan
gerçekleştiğini
göstermektedir. Bu sebeple, Bybassos‟dan başka Hydas, Syrna, Phoiniks ve
Kasara‟nın da mal ve hizmetlerin yerli ve yabancılara ulaştırılmasında avantajlı
pozisyonda oldukları düşünülmektedir.303 Gerçekten de Kasara‟da yapılan su altı
çalışmalarında ortaya çıkan bulgular, Kasara limanlarının da Bybassos gibi ticarete
dahil olmuş olması ihimalini ortaya çıkarmaktadır. Muhtemelen Kasara limanları,
ihtiyaç duyulması halinde Rhodos donanmasını ağırlamak yanında, ayrıca
yarımadanın diğer yerleşimlerini ihraç malları ve diğer ticaret mallarıyla beslemek
için de kullanıldı.304 Bu noktada, Kasara‟daki tapınak kalıntıları da bu limanda
gerçekleşen ticaretin bir göstergesi olarak kayda değerdir. Tüccarlar ve gemiciler
yolculuk süresince farklı tanrılara tapınmak için tapınaklar aradıklarından, tapınaklar
da, gemicilerin dinlenmesi, gemilerin tamiri ve bakımı, takas, tedarik için sağlanan
olanaklarla beraber limanların en önemli unsurlarından biridir.305
Kasara örneğinden yola çıkarak; Birleşik Peraia limanlarının gerektiğinde
donanma için sığınak sağlayarak Tâbi Peraia‟nın savunması ve kontrolüne destek
verdikleri gibi; tüccarlar için liman olanakları sağlayarak ve özellikle Loryma
yarımadasındaki diğer yerleşimlerin kıyı limanı olarak hizmet vererek de Rhodos
ekonomisine katkıda bulunduklarını düşünebiliriz. Rhodos, adadaki gelirinin büyük
kısmını verdiği liman hizmetleri ve tüccarlardan aldığı vergilerden elde ettiği için,
Peraia limanlarındaki memurları da aynısını yapmaları için cesaretlendirmiş
olabilir.306
302
303
304
305
306
Held-Cankardaş-Şenol, „2006 yılı Bybassos Araştırması‟, 25. AraĢtırma Sonuçları Toplantısı, I.
Cilt, 2007, s. 374
Oğuz-Kırca, a.e., s.44
Ataüz, a.g.e., s.90
Ataüz, a.e.
Ataüz, a.e.
138
Sonuç olarak, Birleşik Peraia Rhodos‟un M.Ö. III. ve II. yüzyıllarda
kurduğu Kırım‟dan Mısır‟a, Ege‟den Akdeniz‟e uzanan tarımsal ticaret sisteminin
önemli bir aktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Peraia‟da gerek küçük ölçekli
gerekse daha büyük ölçekli çiftlik yerleşimleri etrafında inşa edilen tarım terasları
sayesinde Helenistik dönemde geçimlik üretimin çok ötesinde artı ürün elde
edilmiştir.307 Bu artı ürünler, Peraia‟da üretilen amforalar kullanılarak, Peraia
limanları vasıtasıyla Rhodos‟un kontrol ettiği bölgesel ve bölgelerarası tarım
ticaretine katkı sağlamış ve hem yarımada hem de Rhodos‟un ekonomik gücünü
artırmış olmalıdır.
4.3.1.3. Ġnsan Kaynağı
Rhodos‟un Peraia‟dan elde ettiği bir diğer olası kazanç, insan kaynağı idi.
Ada sınırlı sayıda nüfusa sahip olduğundan ve Rhodos yurttaşlarının çoğu, ticaret ve
ticaretle bağlantılı işlerle uğraştığından, Rhodos‟un ciddi bir insan gücü ihtiyacı
olmalıydı. Birleşik Peria bu ihtiyacı karşılayabilecek önemli bir kaynaktı.
Rhodoslular‟ın taşıma ticaretinde kendi gemilerini kullandıklarını308 ve
dönemin en büyük ticari filosuna sahip olduklarını bilmekteyiz. Dahası Helenistik
dönemin en büyük donanmalarından biri olan Rhodos donanması tamamen Rhodoslu
vatandaşlardan
oluşmaktaydı.
Rhodos
donanmasında
asker
temini
Atina
donanmasında olduğu gibi, vatandaşların zorunlu hizmeti ve yabancı askerlerin
kiralanarak sağlanması yerine; aile bağlarına dayanan bazı özel ağlar ve bazı özel
kült-odaklı birlikler tarafından sağlanmaktaydı.309 Savaş gemilerine komuta edenler
çok sıkı bir eğitimden geçer ve en alt sıralardan bu seviyelere yükselirlerdi. En asil
Rhodoslular bile kariyerlerine basit denizciler olarak başlar ve ilerlerdi.310 Ancak
Rhodos donanmasının başarısının büyük bölümü kürekçilerin yeteneklerine bağlıydı.
Bu gemilerin bazıları hâlâ anlaşılamamış, karmaşık kürek çekme sistemleri vardı ve
307
308
309
310
Demirciler, a.g.e., s.157
L. Casson, Ancient Trade and Society, Detroit: Wayne State University Press, 1984, s. 74.
V. Gabrielsen, The Navies of Classical Athens and Hellenistic Rhodes: An Epigraphic
Comparison of Display, Monument and Text. Öffentlichkeit - Monument - Text: XIV
Congressus Internationalis Epigraphiae Graecae et Latinae, 27. - 31. Augusti MMXII. Akten. ed. /
Werner Eck; Peter Funke. Boston and Berlin: Walter de Gruyter, 2014. p. 461-463, s.463
Rostovtzeff, a.g.e., s.687
139
manevraları kürekçilerin uyumlu ortak çalışmalarını gerektiriyordu. Ticaret
gemilerinde kölelerin çalıştırılmış olması olasıysa da, savaş gemilerinde bir tek
kürekçinin bile geminin manevrasını sabote etmesi mümkün olacağından, kölelerin
ya da vatandaş olmayanların görev alması pek mümkün görünmemektedir.
Rhodos‟un, özellikle de donanmada kullanılmak üzere ortaya çıkan bu insan kaynağı
ihtiyacını karşılamak için de anakaraya yönelmiş olabileceği düşünülebilir. Ataüz,
Birleşik Peraia‟da yaşayanların bu görev için çok uygun olduklarını ve belki de
Birleşik Peraia‟nın asıl fonksiyonunun bu olduğunu ileri sürmektedir. 311 Bozburun
Yarımadası toprakları Rhodos yönetim sistemi devreye sokularak Rhodos Peraiası
adı ile Rhodos devletine dahil edilmiş,
birleşik demos merkezleri, burada
yaşayanlara yüksek hayat standartları sağlayacak ve yönetim ve askeri merkezler
oluşturularak
Yaşayanlara
dolaylı
Rhodos
kontrol
merkezleri
vatandaşlığı
verilmiş
içerecek
şekilde
ve Rhodos
düzenlenmiştir.
kültleri
vasıtasıyla
Helenleştirilmiş, yeterince iyi olanların Rhodos donanmasında yer almaları
sağlanmış olabilir.
4.3.2. Tabi (Bağımlı) Peraia‟nın Fonksiyonu
Rhodos şehri açısından baktığımızda Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın da Birleşik
Peraia ile benzer fonksiyonları olduğu görülmektedir: Öncelikle Helenistik dünyanın
tehlikeli dengesi altında, bir karadan istilaya karşı bu bölgeler dış savunma
oluşturmaktaydı. Ayrıca muhtemelen Tâbi Peraia toplulukları, Rhodos ordusuna
destek birlikler sağlamaktaydılar. V. Philippos‟a karşı yapılan sefer sırasında, tâbi
topraklardan ve Rhodos‟un yakın müttefiklerinden gelen güçlerin kullanıldığı bilgisi
bu fikri doğrulamaktadır.312 Ayrıca muhtemelen bu orman bölgeleri gemiler için
ahşap da sağlamaktaydı.313
Bütün bunların yanında ve belki de en önemlisi; Tâbi Peraia
topluluklarından vergi ve çeşitli yollarla elde edilen nakit gelirlerdi. Rhodos elçisi
Astymedes, M.Ö. 165-164‟te Roma Senatosu‟nda yaptığı konuşmada; Stratonikeia
311
312
313
Ataüz, a.g.e., s.94
Livius, a.e., xxxiii.18.1-4
Bresson, „Les intérêts rhodiens en Carie l'époque hellénistique jusqu'en 167 a.C.'
140
ve Kaunos‟tan, yılda 120 talent alındığını belirtmişti.314 Toplam rakam çok büyük
göründüğünden zaman
zaman bir hata
ya da
metinde tahribat
olduğu
düşünülmüştür.315 Aslında Stratonikeia ve etrafındaki bölge ile Kaunos‟un ve ona
bağlı toprakların zenginliği (ithalat-ihracat vergileri ve iç bölgelere gidecek mallar
üzerinden alınan geçiş ücretleriyle) düşünüldüğünde bu rakamların abartılı olmadığı
anlaşılacaktır.316 Rhodos için Kaunos‟u ele geçirmek, şehir merkezinden doğuda
Daidala‟ya kadar olan toprakların tümünü almak yani İndos Nehri‟nin tüm çıkışlarını
kilitlemek ve böylece iç bölgelere özellikle de Kibyrtid‟e bir kara köprüsü kurmak
demekti. Bölge şehirlerinin ithalat ve ihracatından gelen düzenli gümrük vergisine ek
olarak alınan geçiş ücretleri doğal olarak yüksek rakamlar ortaya çıkarmış
olmalıydı.317
Karia ve Lykia‟dan gelen gelirlerin miktarını bilmesek de318 buralardan
gelen gelirin de Stratonikeia ve Kaunos‟unkinden az olması çok düşük bir ihtimal.319
Bresson yaptığı çalışmalar sonucunda, anakaradaki toprakların kontrolünün
Rhodos‟un finansal kaynaklarını iki katına çıkardığı tahminini yürütmüştür.320 Bu
artış Rhodos‟u benzersiz bir şehir yapmakla kalmayıp, küçük bir Helenistik krallığa
denk hale getiren inanılmaz bir artıştır. Elbette ki, Peraia‟nın, özellikle de Tâbi
Peraia‟nın elde tutulmasının Rhodos‟a ciddi bir maliyeti vardı. Stratonikeia ve
Kaunos‟ta, iç Karia‟da ve Lykia‟da, ekonomistlerin diliyle söylenecek olursa,” mülk
haklarının korunması” önemli bir maliyet kalemi yaratmaktaydı. Rhodos kaleler inşa
etmek ya da onarmak, askerlere ve memurlara ödeme yapmak, hatta gerekirse askeri
operasyonlar düzenlemek ve savaşmak zorundaydı; Lykia‟da yirmi yıl boyunca ve
314
315
316
317
318
319
320
Polybius, a.e., xxx.31
Gabrielsen, „The Rhodian Peraea in the Third and second Centuries B.C.‟ Classica et Mediaevalia,
51, 2000. 129-184, s. 172‟de bu toplamın bireysel gelirleri de içerdiğini düşünmektedir.
Bresson, a.e.
Kaunos, Ptolemy‟den 200 talente alındı, hipotetik olarak Astymedes‟in belirttiği 120 talentin
yarısını getirdiğini düşünürsek (gerçekte Kaunos‟un payının %50‟i aşması mümkün), yılda 60
talent getirmekteydi. Bu durumda Rhodoslular‟ın harika bir yatırım yaptığını görebiliriz; Rhodos
dördüncü yıldan itibaren net kar elde etmeye başlayacaktı. Bresson, a.e.
Polybius, a.e., xxx.31.4‟de rakam vermeden sadece önemli bir gelir olduğunu belirtmiş.
Bresson, a.e., madde 33.
Bresson, a.e.
141
Karia‟da M.Ö. 167‟den sonra olduğu gibi.321 Yine de; Rhodos hâkimiyetinin bu
bölgede sağlanması için yapılan harcamaları düşürsek bile, Rhodos‟un anakara
topraklarındaki kontrolü kendisi için oldukça kârlı bir operasyondu, belki de tüm
mali kaynaklarının yarısını oluşturacak kadar kârlı.322
Bunlardan başka bir de bireysel olarak Rhodoslular‟ın M.Ö. 188-167 yılları
arasında, adanın anakaradaki topraklarının en geniş olduğu dönemde, anakaradaki
tâbi topraklarda elde etmiş olabilecekleri ekonomik yararlar vardır. Biliyoruz ki, bu
topraklarda ekonomik değere haiz ürünler üretilmekteydi ve Rhodoslu tüccarlar bu
ürünlerin ticaretini yapmaktaydılar. Bresson, bu konudaki fikirlerini “Detayları hâlâ
bilinmese de, Rhodoslular‟ın serbestçe toprak edindiklerini, ticari ve özellikle de
finansal arabuluculuk yaptıklarını, vergi toplayarak ya da kredi vererek tatlı bir
kazanç elde ettiklerini söyleyebiliriz.”323 şeklinde ifade eder. Polybius‟un
M.Ö.167‟de Kleagoras‟ın Senato‟da yaptığı konuşmasından bahsettiği pasajı da bu
değerlendirmeye destek verir: “Bu zor durumdan kurtulan Rhodoslular rahat bir
nefes aldılar ve Kleogaras‟ı, Kalynda‟nın kendilerine verilmesi için yalvarmak ve
Lykia ve Karia‟da mülkü olan vatandaşların önceden olduğu gibi mülklerini
almalarına izin verilmesini istemek üzere Roma‟ya elçi olarak gönderdiler.” 324 Bu
cümleler, Rhodoslu bireylerin şehir bu bölgedeki egemen güç olma statüsünü
yitirdikten sonra bile Lykia ve Karia‟daki mallarını tutabildiklerini göstermektedir.
Senato‟ya M.Ö. 164‟te yapılan bu başvuru, esasında, Rhodos‟un M.Ö. 167‟de
kontrolünü kaybettiği – dolayısıyla sadece yirmi yıl elinde tuttuğu-
toprakları
kastediyordu. Ancak, benzer bir durumun M.Ö. III. yüzyılın ortalarından beri kontrol
ettikleri yerlerde de geçerli olduğunu düşünmek mantıklı görünür. Zaten Apameia
321
322
323
324
Bresson, a.e. Astymedes, Roma Senatosu‟ndaki konuşmasında Lykia Savaşları sırasında, - daha
sonra bu topraklar kaybedildiği için boşuna olduğunun üstünde durarak - yapılan harcamalara
vurgu yapmadan geçmez.Polybius, a.e., xxv.4.7-8.
Bresson, a.e., madde 33-34-35
Bresson, a.e., madde 31. Örneğin; M.Ö. 275-274‟te, Ptolemaioslar kontrolünün Karia‟nın iç
kısımlarına kadar ulaştığı bir dönemde, Kalynda‟nın doğusunda Lissa denilen küçük bir kasabadan
çıkan bir yazıttan, Rhodoslu Lampon‟a vatandaşlık ve ihracattan vergi muafiyeti verildiği
anlaşılmaktadır. (E.L. Hıcks, JHS, 9, 1988, s.89, no:2 (OGIS no:58) Bu ayrıcalıklar Lampon‟un bir
tüccar olduğunu düşündürür. Her ne kadar Lissa‟nın bu dönemdeki statüsünü bilmesek de
Rhodoslu tüccarların bölgede aktif ve pek çok hakka sahip oldukları düşünülebilir.
Polybius, a.e., xxxi.4.3
142
Antlaşması‟nın şartları325 arasında şunu görmekteyiz: “Antiokhus‟un bölgesindeki,
Rhodoslular‟a ve müttefiklerine ait tüm evler (oikiai), savaştan önceki şekliyle,
onların mülkü olarak kalacak.” Burada M.Ö. III. yüzyılda kazanılan ve Antiokhus‟un
M.Ö. 203 – 189 arasında kısa süreliğine ele geçirdiği yerler kastediliyor olmalı. Bu
pasajlar, Rhodoslular‟ın Karia‟da mülk edindikleri gerçeğini şüpheye yer
bırakmaksızın ortaya koyuyor, ancak bu sahipliğin ne kadar yaygın olduğunu
anlamamıza müsaade etmiyorlar.326 Rhodoslular‟ın bölgedeki ticari ve finansal
kârlarına dair doğrudan bulgu olmasa da, Rhodos‟un başka yerlerdeki faaliyetlerine
dayanılarak bu durumun şaşırtıcı olmayacağı söylenebilir.327
Rhodos‟un Tâbi (Bağımlı) Peraia‟yı ele geçirmedeki motivasyonlarından
birinin artan tahıl ihtiyacı olduğuna dair de görüşler vardır. Fraser ve Bean, özellikle
de yabancı nüfusu büyük bir hızla artan Rhodos‟un yaşam gereklilikleri, özellikle de
tahıl konusunda kendine yeterlilik isteğiyle fetihe yönelmiş olabileceğini
düşünmektedirler.328 Ancak tahıl ticaretini elinde tutan Rhodos‟un böyle bir ihtiyaç
içerisine girmiş olması çok da muhtemel görünmemektedir.
4.4. Peraia‟nın Organizasyon Yapısı ve Rhodos‟la ĠliĢkisi
Rhodos Peraiası, organizasyon ve yönetim şekli olarak Rhodos‟un küçük bir
örneğiydi. Aristokratik bir demokrasiyle yönetilen Rhodos‟ta, M.Ö. IV. yüzyılda,
nüfusun yönetimsel amaçlarla İalysos, Lyndos ve Kameiros şehirlerine ait demos
(deme)‟lara bölündüğünden bahsetmiştik. Bütün organizasyonun temelinde yer alan
ve üç eski şehire ait toprakların coğrafi olarak bölünmesiyle oluşturulan bu demos
325
326
327
328
Polybius, a.e., xxi.42.16
Reger, „The Relations between Rhodes and Caria from 246 to 167 BC‟. In Hellenistic Rhodes:
Politics, Culture, and Society, edited by V. Gabrielsen. Aarhus: Aarhus University Press, 1999,
s.86-88.
Gabrielsen, a.e., s.81-84; van Bremen, „Networks of Rhodians in Karia‟, s.119
Fraser ve Bean, a.g.e., s.101
143
sistemi, hem fiziksel hem de organizasyonel bir bölümlemeydi. 329 Bu demos
sisteminin uygulanmasıyla, vatandaşlık tanımının ana kriteri demos üyeliği oldu.330
Demotik ismi, aile adıyla beraber her Rhodos vatandaşının resmi isminin bir
parçasıydı. İkamet ettiği yere bakılmaksızın demotik her vatandaşa demos‟unun ait
olduğu eski şehrin dışında, yeni şehirde (asty) ve Birleşik Rhodos Devleti içinde her
yerde eşlik ederdi. Örnek olarak; bir Lindoslu ana şehri dışındaki topraklarda
Lindoslu olarak değil ait olduğu demotikle anılırdı.331
Bir coğrafi birim olarak her demos kendine ait mezarlıkları olan birden fazla
yerleşimden oluşmaktaydı. Demos‟ların iki seviyede fonksiyon gösterdikleri
anlaşılmaktadır. Her demos, birleşerek yeni Rhodos devletini oluşturan üç eski
kentten birine aitti; ama aynı zamanda birleşik devletle de doğrudan bağlantıları
vardı.332 Demos‟lar demografik ve sosyal yapılarıyla, Rhodos toplumunun
özelliklerini yansıtan küçük birer örnek gibiydiler. Demos‟learın 33 tanesi Rhodos
Adası‟nda, 13 tanesi Peraia‟da ve 7 tanesi de bağlaşık adalarda bulunuyordu.333
Rhodos‟un tüm yönetim ve organizasyon sistemlerinin temelini oluşturan
demos sistemi, aynı dönemde Rhodos Devleti‟nin bir parçası haline gelmiş olan
anakaradaki Rhodos topraklarında da hayata geçirilmişti. Birleşik Peraia‟nın
merkezi, synoikismosdan önce Rhodos toprağı olduğundan Rhodos şehirleri birleşip
329
330
331
332
333
Demos‟ların başlama tarihi tartışmalı. Genel olarak demos‟ların Rhodos anayasasıyla beraber
geliştiği düşünüldüğünden, demos‟ların başlangıç tarihi anayasanın tarihine bağlıdır. Buna göre ya
M.Ö. 395‟deki demokratik ihtilalden sonraki yıllarda, (Fraser, „Alexander and the Rhodian
Constitution‟, in Par.d. Pass, 7, 1952, s.192-206 ve onu takip eden R. Berthold, a.g.e., s.35-6) ya
da İskender dönemi ya da hemen sonrasında (Carratelli, „Alessandro e la costituzione rodia‟, PP.4,
1949, 149-171) oluşturulmuştur. Bir de demos sisteminin birleşmeden önce var olduğunu ve M.Ö.
III. yüzyıl boyunca kademeli olarak geliştirildiğini düşünenler vardır. (Van Gelder, a.g.e., s.208 ve
onu takip eden Papachristodoulou, a.g.e., s.38-39)
Vincent Gabrielsen, „The Status of Rhodioi in Hellenistic Rhodes‟, C&M 43, 1992. 43-69, s.4344.
Ioannis Papachristodoulou, „The Rhodian Demes within the Framework of the Function of the
Rhodian State‟. In Hellenistic Rhodes: Politics, Culture, and Society, edited by V. Gabrielsen.
Aarhus: Aarhus University Press, 1999, s.31. Sık görülen bir uygulama olan evlat edinme
(hyothesia), pek çok vatandaşa, çoğunlukla politik sebeplerle, demos üyeliklerini değiştirme şansı
verdi.
Demos‟ların merkezi hükümete bağlılığının göstergelerinden birisi; damoinin aldıkları kararların
sympas damos (birleşik devlet)tarafından onaylanması gerekliliğiydi.
Papachristodoulou, a.g.e., s.30-32; Demirciler, a.g.e., s.142. Lindos‟un adada 12 demos‟u olduğu
kesin olarak biliniyor. Rhodos Devleti‟nin fonksiyonlarının pek çoğunda karşımıza çıkan simetri
kuralı sebebiyle diğer iki şehirde de 12 demos‟un olması gerektiği, ya da en azından üçün katları
mesela 9 demos olabileceği düşünülmektedir ancak şu an için bu teorinin doğruluğunu ispat
edebilmek mümkün değildir. Papachristodoulou, a.e., s.33.
144
demos sistemi hayata geçirildiğinde, eski şehirlere ait olan bu topraklar da
demos‟lara bölünerek merkezi yapıya dâhil edilmiş ve yaşayanları da demos üyesi
Rhodos vatandaşı olmuşlardı. Tâbi Peraia ise, Rhodos Devleti‟nin tüm yapı ve
kurumlarının çoktan oluşturulduğu çok daha geç bir dönemde kontrol altına
alındığından burada demos sistemi görülmez. Bu durum Birleşik ve Tâbi Peraia
arasındaki
yönetim ve organizasyon sistemleri
arasındaki farkın temelini
oluşturmaktadır.334 Bu sebeple Peraia‟daki organizasyon sisteminin temelinde yer
alan demos‟ları inceleyeceğimiz bu ilk bölümde Tâbi Peraia‟ya değinilmeyecektir.
4.4.1. BirleĢik Peraia‟nın Organizasyonu ve Rhodos‟la
ĠliĢkileri
Rhodos‟ta demos sisteminin, genel olarak, üç şehir birleştikten kısa süre
sonra, M.Ö. 395‟de başlayan demokratik isyanın hemen arkasından geliştirilmiş
olduğu düşünülmektedir.335 Adayla aynı dönemde, Birleşik Peraia‟daki topraklar da,
tıpkı adadakiler gibi, demos sistemine dâhil edilmiş ve buradaki yerleşimler demos
merkezleri haline gelmiş olmalıdır. Peraia‟daki demos‟lar de tıpkı adadakiler gibi, üç
eski şehir Kamiros, Ialysos ve Lindos arasında bölüştürülmüşken; burada da adada
olduğu gibi Rhodos, demos-organizasyonunun dışında tutulmuş ve hiçbir demos
doğrudan Rhodos‟a bağlanmamıştı.
a. Lindos Demos’ları: Peraia‟da kesin olarak Lindos‟a bağlanan tek demos
Physkos‟tur.
Kasara‟nın
da
yakın
zamana
kadar
Lindos‟a
bağlı
olduğu
düşünülmekteyse de, son zamanlarda ele geçen bulgularla bir Kamiros demos‟u
olduğu sonucuna varılmıştır.336
b. Kamiros Demos’ları: Peraia‟daki yerleri belirlenmiş Kamiroslu
demos‟lar; Tymnus, Tlos ve Kasara‟dır. Peraia‟daki Kasareis‟in yakın zamana kadar
334
335
336
Ataüz, a.g.e., s78
Berthold, a.g.e, s.35. Bkz. Dipnot 672
Papachristodoulou, a.e., s.35
145
Lindos‟a bağlı olduğu düşünülse de337, çeşitli epigrafik bulgular kesin olarak gösterdi
ki; Kasaralılar da, pek çoğu Kamiros‟ta dini ve sivil memurlar olarak
belgelendiklerinden, Kamiroslu‟durlar.338 Bunların yanında, Kamiros demotikleri
listesinde yer alması dolayısıyla kesin Kamiros‟a bağlı olan fakat yeri Peraia içinde
tam belirlenemeyen bir demos daha vardır; Euthena.
c. Ialysos Demos’ları: Ialysos‟un durumu, yeni Rhodos şehri (asty) Ialysos
topraklarında, eski Ialysos şehri yakınlarında kurulduğu için daha karmaşıktır. Daha
önceden Peraia‟da iki kesin Ialysios demos‟u olduğu düşünülürken; bu gün sadece
birisi, Kryasseis neredeyse kesin olarak Peraia‟da konumlandırılabilmektedir. Diğer
demos Erinaeis‟inse belki de adada olabileceği düşünülmektedir.339
d. Peraia‟da Yer Alan Diğer Demos‟lar: Peraia‟da olduğu bilinen fakat şu
anda üç eski şehirden hangisine bağlı olduğu tespit edilemeyen demos‟lar şunlardır:
Hygassus, Bybassus, Kedrai ve Thyssanous.340
e. Muhtemel Peraeia Demos‟ları: Bunlara ek olarak, kesin olarak Kamiros
ve Ialysos demos‟ları oldukları bilinen ve bu şehirlerin ya adadaki ya da anakaradaki
demos‟ları olabilecek bazı demotikler vardır. Bunlardan Kamiros‟a bağlı olanlar;
Silurios, Irieus, Plarios, Euriados, Losidas, Amnistios, Arios‟tur. Ialysos‟unkiler ise;
Uperegcheus, Sibutios, Astupalaieus. Bunlardan bazıları Peraia demos‟ları olabilirler.
Hangi şehire bağlı olduğu bilinmeyen Patyreis‟in de, Rhodos‟tan çıkan yeni
yazıtlarla muhtemelen Peraia‟da olduğu düşünülmektedir.341
337
338
339
340
341
Jones, a.g.e., s.29‟da Kasareis‟i bir Lindos demos‟u olarak gösterir. Bir Kasareis‟in daha sonra
Lindos rahipliği yapmış bir Brasoi‟yi evlat edinme örneği (Lindos II. No.252.150) sebebiyle, evlat
edinen babanın ait olduğu demos olan Kasareis‟in Lindos demos‟u olduğu düşünüldü.
Papachristodoulou, a.e.; E.E. Rice, „Relations between Rhodes and the Rhodian Peraia‟, in
Hellenistic Rhodes: Politics, Culture,and Society, edited by V. Gabrielsen. Aarhus: Aarhus
University Press, 1999, s.53.
Cook, „Cnidian Peraea and Spartan Coins‟, s.64; Papachristodoulou, a.g.e., s.35
Diğerlerinden daha sonra birleştirilen bu deme‟lerin, üç şehirden birine bağlanmayıp onun yerine
özel bir statüyle birleşik Rhodos Devleti‟ne bağlanmış olabilecekleri gibi bir düşünce vardır.
Ancak şu andaki bulgular bu teorinin kabul görmesi için yeterli değil. E. E. Rice, 'New Nisyrioi
from Physkos (Marmaris)', JHS 104, 184–6, 1984, s.185; Papachristodoulou, a.g.e., s.38
Papachristodoulou, a.g.e., s.35
146
4.4.1.1. BirleĢik Peraia Demos‟larının Organizasyonu ve
YerleĢim Yapısı
Bilimsel açıdan bir yarımada yerleşimi olan Karia Khersonesosu M.Ö. V.
yüzyılda orta/büyük kategorisindeki bir polise denk toprak bütünlüğünden
oluşmaktayken, Rhodos kontrolü altına girdiği Helenistik dönemde ise olasılıkla
demos‟lardan oluşur hale gelmişti.342
Khersonesos‟da Helenistik dönemde başlayan bu yeni yönetim modeli
altında serpilen demos‟larda rastlanan bazı ortak özellikler, bunların tek bir idari çatı
altında ve benzer düzende geliştiğini ortaya koymaktadır. 343 Bir polis olarak ele
alınan bütün Khersonesos‟un ortalama 200-500 km2lik bir alanı kapladığı
düşünülmektedir.344 Held, Khersonesos‟un yaklaşık 20 civarında yerleşim345 ve 10
demos‟tan
oluştuğunu346,
Benter
de
300
km2lik
bir
alanı
kapladığını
belirtmişlerdir.347
Peraia demos‟larının ve yerleşimlerin kesin isimleri, lokasyonları ve sınırları
hakkında yazılı bulgulardan tam bir sonuca varmak bugün için mümkün değildir.
Demos‟ların kesin bölgelerini belirleyebilmek zor olsa da, sınırlarının coğrafi
özelliklerle belirlendiğine dair genel bir anlayış vardır.348 Çekirdek yerleşimlerin tam
lokasyonlarıyla ilgili süregelen sorunlara rağmen genel tabloda, demos‟lar şu
köyler/kırsalla özdeşleştirilebilir: Turgut (Hydas), Kızılköy (Losta Limanıyla
tamamlanan Losta ve/veya hipotetik Hygassos), Bayır (Syrna), Bozburun (Tymnos),
Söğüt (Thysannos), Taşlıca (Phoiniks) ve Bozuk (Kasarae),349 Hisarönü (Bybassos),
Hisarburnu (Amos), Marmaris (Physkos) ve Sedir Adası (Kedrai).
342
343
344
345
346
347
348
349
E. Deniz Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale Yerleşimi‟, TÜBA-AR
18, 2015, 125-141, s.128
Oğuz-Kırca, a.g.e., s.128
Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core: A general Look at the Rural Settlement Pattern of (Pre)
Hellenistic Bozburun Peninsula, Turkey‟, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi Sayı 20, 2015,s.33-62, s.41
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.122.
Held, „Loryma ve Karia Chersonesosu‟nun Yerleşim Sistemi‟, s.86
M. Benter, “Hydas Yüzey Araştırması 1998”, 17. AraĢtırma Sonuçları Toplantısı, cilt 2, Ankara:
1999, 307-321, s.307
Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core‟, s.40
Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale Yerleşimi‟, s.129
147
Peraia‟nın Turgut ve Bozuk arasında kalan kısmında önemli bir çalışma
gerçekleştiren E. Deniz Oğuz-Kırca, klasik dönemin yarattığı görece eşitlikçi
koşullar varsayılarak yapılan alan hesaplamaları ve tahminler sonucunda, Peraia‟daki
demos‟lardan her birinin ortalama 30 km2‟ye yakın politik sınırlara sahip olduğu
sonucuna varmıştır.350 Ayrıca, genellikle akropollerle ilişkili demos merkezlerinin 24 hektarı geçmediğini ancak demos‟un kontrolü altındaki bölgenin fiziki kıstaslara
göre belirlenmiş göründüğünü belirtmektedir.351 Çevrenin etkisi demos‟ların
konumlandırılmalarında ve Peraia‟nın genel düzeninde görünür şekilde hissedilir.
Peraia bilinçli ve özenli bir planlamanın ürünüdür. Peraia‟da yer alan
demos‟ların organizasyonu ve bütün biçimlendirme Rhodos‟la ilişkilere ve ekonomik
çıkarlara göre düzenlenmiş olmalıdır. Öyle görünüyor ki, buradaki demos‟ların
gelişmesindeki itici güç; tarımla içiçe geçmiş ve çevresel koşullara göre şekillenmiş
kırsal hayatın çekim merkezi olduğu bir ekonomi modeliydi. Yani bütün demos‟lar
ekonomi odaklıydılar. Topografik sınırlamalara rağmen yoğun toprak kullanımına
dair belirtiler de etkili bir ekonomik politikaya işaret etmektedir. Belki de uluslar
arası arena yani Rhodos pazarı için çalışmak, arazinin düzenlenmesini gerektirmiş ve
kullanımını da etkilemiştir. Peraia‟nın fonksiyonu kısmında da belirttiğimiz gibi;
yerleşim kümelerinin büyük kısmı tarımsal teraslamaya en uygun arazilerin yakın
çevresinde konuşlanmış ve toprağın büyük bölümü tarımsal teraslara ayrılmıştı.
Böylelikle elde edilen ekonomik değeri olan ürünler (özellikle şarap) ticaret
sektörüne ve amfora endüstrisine girdi olarak işlev görmekteydi.352
Topografiye uyumlu verimli bölgeler ve geniş spektrumlu ürünlerin yetiştiği
topraklar, şüphesiz en çok avantajlı olanlardı. Ancak yüksek engebelerin olduğu
içerilerdeki alanlar da alternatif yollarla işlenmişti. Görünüşe göre tarıma en elverişli
alanlar Losta/Hygassos ile Phoiniks arasında kalan bölgeydi. Bunun dışında,
Peraia‟nın geri kalan kısmında da teraslama faaliyetiyle toprak işlenebilir hale
getirilmişti.353
350
351
352
353
Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core‟, s.41
Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale Yerleşimi‟, s.130
Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core‟, s.49
Oğuz-Kırca, a.e., s. 42
148
Peraia‟daki demos‟lar dağlık ve kıyı/yakın kıyı yerleşimleri olarak iki sınıfta
değerlendirilmektedir.354 Dağlık yerleşimlere örnek olarak, sıkışık düzen gösteren
Syrna ve Losta/Hygassos gösterilebilir; kıyı/yakın kıyı yerleşimleri için ise daha
dağınık yerleşim özellikleri gösteren Tymnos (tarım ve otlak arazilere daha fazla
odaklanmış görünmektedir), Thysannos (en dağınık ve tahribatın en yüksek olduğu
demos) ve Kasara (arazinin büyük bölümü kullanım dışı) uygundur. 355 Her iki demos
tipindeki ortak nokta; akropoller ve aşağı yerleşimlerin birbirlerini tamamlaması, iyi
yol ağları ile şehir ve kırsalın bütünleyiciliğinin sağlanmasıydı. 356 Buradan
demos‟ların yerleşim hiyerarşisi bağlamında iki seviyeli bir durum sergilediğini
anlamaktayız.
Held
yarımadayı,
demos
merkezlerinin
ikincil
yerleşimlerle
tamamlandığı bir khora sistemi olarak tanımlarken357, benzer şekilde Benter de iki
katmanlı bir yerleşim sistemine vurgu yapmıştır.358 Benter, demos merkezlerinin
birincil yerleşimleri oluştururken; khora ile ilişkilendirilebilecek, vadi kenarlarında
veya tabanlarında ya da gözetleme alanlarının yakınlarında yer alan bireysel çiflik
evleri
ve
yerleşim
öbeklerinin
ikinci
seviye
yerleşimleri
oluşturduğunu
söylemiştir.359
Öyle görünüyor ki her bir demos, lokasyonu ve bölgesel büyüklüğüyle güçlü
bir komai olarak kendine yeterli büyümeyi sağlayacak şekilde düzenlenmişti.
Yönetsel kaleler/surlu yerleşimler bağlamında değerlendirebileceğimiz akropollerin
neredeyse tamamı, en azından iki demos bölgesinin tamamını ya da bir kısmını
görecek şekilde görüş açısı yüksek alanlara kurulmuştur ve her biri için yeterli
boşluk olması amacıyla demos merkezlerinin arası ortalama 5 km. olacak şekilde
tasarlanmıştır.360 Tepesinde muhtemel kamu yapıları ya da eşdeğer işlevli yapılar
354
355
356
357
358
359
360
Oğuz-Kırca, a.e., s.47; Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale
Yerleşimi‟, s.130
Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core‟, s.47-50; Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki
Tip Kale/Kale Yerleşimi‟, s.130
Benter, „Hydas: Bozburun Yarımadası‟nda Müstahkem Bir Yerleşim Yeri”. Belleten 74/271,
2010, 659-672, s.661.
Held, a.g.e., s.86
Benter, a.g.e., s.660-662
Benter, a.e.; Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core‟, s.47
Oğuz-Kırca, a.e, s.46; Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale‟, s.131
149
bulunan bu akropoller, aşağı yerleşimlerle birlikte demos çekirdeğini oluşturmakta ve
hiyerarşik düzende ikincil yerleşimlere nüfuz etmekteydiler.361
Gerçekten de yapılan çalışmalarda, toprağın büyük kısmının bir ana yola
kolay ulaşımı olan, çok sayıdaki ikinci derece yerleşim tarafından kullanıldığı; demos
merkezlerinin, bölgelerindeki (territorium) ikincil yerleşimler için yeterli boş alan
bıraktıkları görülmüştür. Bir merkez etrafında ya da küçük ovalarda yer alan ve
genellikle 5-20 konuttan oluştuğu ya da bireysel çiftlikler olduğu düşünülen ikincil
yerleşimler, demos merkezlerinin destekleyici yaşam alanları gibiydiler.362 Bu
yerleşim kümelerinin çoğu, genel olarak teraslamaya müsait olan toprakların
çevresine odaklandı. Aşağı yerleşimler çeşitli sebeplere bağlı olarak oluşmuş
olabilirlerken, asıl motivasyon Helenistik ve sonraki dönemdeki görece güvenlikli
koşullar olmuş olmalıdır.363 Kırsalın ve demos merkezlerinin böyle içiçe geçerek
düzenlenmesi, Peraia‟nın, her parçasının mümkün olan en kullanışlı şekilde
tasarlandığı tam bir bütünlükçü yapı olduğunu göstermektedir.364
Rhodos periferisinde dev bir khora olarak niteleyebileceğimiz Peraia için
güvenlik her zaman bir önşart olmalıydı. Peraia‟daki demos‟ların periferide yarattığı
ekonominin sürdürülebilir olması için güçlü bir savunma sistemi oluşturulmuştu.365
Yeni çalışmalar Khersonesos‟un yönetsel açıdan oldukça güçlü bir akropol ağı
altında ve askeri kaleler gözetiminde güçlü bir savunma sisteminin güvencesinde
olduğunu göstermiştir.366 Akropollerin kontrol mekanizmasını oluşturduğu bu
sistemde, askeri kaleler ise tarım için gerekli olan verimli ve değerli arazileri de
kapsayan territoryumların sürekli gözetimini üstlenmekteydi.367 Ayrıca, çevredeki
araziye azami derecede hâkim şekilde inşa edilen destek kaleleri ve gözetleme
kuleleri demos territoryumlarının sınır hatlarında konumlandırılmıştır. Bu tip kaleler
veya kale yerleşimler demos periferisinde (tarım alanları dâhil) koruyucu ve
361
362
363
364
365
366
367
Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core‟, s.47,50; Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki
Tip Kale/Kale‟, s.131
Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale‟, s.130
Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core‟, s.47
Oğuz-Kırca, a.e., s.48-49
Oğuz-Kırca, a.e., s.46,62; Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale‟, s.131
Oğuz-Kırca, Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale‟, s.135
Oğuz-Kırca, a.e.
150
gözetleyici alanlar oluşturmaktadır. Askeri kalelerin büyük çoğunluğu en az iki
komşu demos‟u görebilmektedir ve bu kalelerin en belirgin özelliği büsbütün
görünmez olmalarıdır. Bunlar olasılıkla Helenistik Dönem‟den önce kullanılmakta
olan stratejik öneme sahip askeri kalelerdi.
Sonuç olarak; Khersonesos‟da merkezi yerleşimlerden dağınık formlara
geçiş, Rhodos hakimiyeti döneminde aşamalı olarak gerçekleşmiş olmalıdır.
Khoraya dair çok sayıda kalıntı ve tabakanın, kırsal kesimin etkili bir şekilde
kullanımı ve ikinci derece yerleşimlerin ortaya çıkışını açığa çıkardığı üzere,
demos‟ların nihai düzeni Helenistik dönemde Rhodos etkisi altında gerçekleşmiş
olmalıdır.
Yerleşimlerin kıyı bölgesine doğru artan sayıları da bu fikri
desteklemektedir.368 Ancak Oğuz-Kırca, belki de Peraia‟nın nihai biçimini oluşturan
bu hiyerarşik açıdan iki seviyeli yerleşimlerin, Peraia‟da daha önceden varolan (Geç
Klasik – erken Helenistik‟ten itibaren daha geç dönemleri de içerecek şekilde) iki
seviyeli bir yönetsel-askeri ağın ardılı olabileceğini öne sürmektedir.369
4.4.1.2. Peraia Demos‟larınin Yönetimi ve Rhodos‟la Olan
ĠliĢkileri
Rhodos, demos‟ları üzerinde kesintisiz bir kontrol uygulamaktaydı Rhodos
demos‟larında rahiplerin yıllık rotasyona dayalı idari görevleri vardı. Bunun yanında
yerel yöneticilerin de olduğunu bilmekteyiz.370 Demoslarca çıkarılan kararnameler
Rhodos Devleti‟nin yasalarına aykırı olamazdı. Dini kurumların iç işleyişi ve
yönetimi de demos‟ların sorumluluğundaydı. Peraia‟nın demosları, adanın kendi
toplulukları ve birleşik adalardakiler gibi, kontrat düzenleme/anlaşma yapma ve
kararname geçirme haklarına sahiptiler.371 Demos‟lar kendi isimleriyle kararname
geçirmelerine rağmen, bu kararlar, merkezi yönetimin onayına (otomatik olabilecek
bir onay) tâbiydiler.372
368
369
370
371
372
Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core‟, s.48
Oğuz-Kırca, Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale‟, s.137
Jones, a.g.e., s.249-250
Fraser ve Bean, a.g.e., s.123-124
Fraser ve Bean, a.g.e., s.124
151
Rhodos meclisine onay için giriş, adadaki demos‟larda ve birleşik adalarda
olduğu gibi doğrudan olmalıydı.373 Diğer taraftan, daha zorlu bir kontrol sisteminin
olduğuna dair işaretler de vardır. Amos kira kontratı yazıtları, Peraia demos‟larının,
anayasal eşitliklerine rağmen, ada demos‟larına gösterilmeyen bir tavırla kontrol
edildiklerini düşündürür. Bu kontratlarda Rhodos meclisinin hissedilir bir ağırlığı
vardır. Kontrat, kiraya veren ve kiracı arasında düzenlenmekle beraber; Rhodos,
araya girebilir ve yerine getirilmezse sâkinin tahliyesiyle sonuçlanabilecek bazı
şartlar yükleyebilirdi. Başka bir cümle kiraya verene, sâkin tarafından sebep olunan
bütün cezaları isteme ve zorla alma zorunluluğunu yükler. Dahası, Gölenye
yakınlarındaki Bakıcak‟ta bulunan bir yazıttan374, Kastabeia Festivali‟nin kârının bir
kısmının devlet hazinesine ödendiğinin açık bir işaretini görürüz. Bu son örneğe
bakarak, kültün büyük popülaritesi göz önüne alındığında genellemek güvenli
olmasa da, Peraia demos‟larının elde ettikleri gelirlerden devlet hazinesine katkılar
yaptıklarını söyleyebiliriz.375
Daha önce de belirttiğimiz gibi, Peraia demos‟larının sâkinleri tam Rhodos
vatandaşları ve demos‟larının bağlı olduğu eski şehirlerin üyeleriydiler. Peraia‟da
yaşayanlarla ada sakinleri arasında görünen bir ayırım yoktu ve Peraia demos‟larının
üyeleri Rhodos‟ta edindikleri yer açısından adadaki demos‟lardan aşağı değillerdi.
Rhodoslu yüksek memur ünvanını aldıklarını ve devlet hayatında önemli rol
oynadıklarını bilmekteyiz.376 Peraialı demos üyeleri hem bağlı oldukları eski
şehirlerde hem de Rhodos‟ta memuriyetler alır, hatta bazıları en yüksek
memurlukları ellerinde tutarlarken; Lindos‟un bu konuda bir istisna oluşturduğu
düşünülmektedir. Çünkü Lindos‟taki sivil ve dini memurluklarda Peraialı demos
üyelerine oldukça az rastlanmış, Athena Lindia rahipliğineyse hiç rastlanmamıştır.
Lindos ve Kamiros‟tan bildiğimiz kadarıyla, eponymous rahipliğin seçimi amacıyla,
varolan üç yerli grup(phylai) demos‟ları bir rotasyon içindeydi ve sıra ile memur
373
374
375
376
Ama en azından bir kez, demos‟un bağlı olduğu eski şehrin aracılığıyla gerçekleştirilmiş ve dolaylı
olmuştu; Lindos Physkos‟un rica ettiği bir katkının açılmasına izin veren bir kararname
geçirmiştir. SGDI, 4156. Fraser ve Bean, a.e., s.125.
Fraser ve Bean, a.g.e., no:15, s.24
Fraser ve Bean, a.g.e, s.125
Her ne kadar, bazı açılardan, her birinin ait olduğu şehirdeki yerel rahiplik hakkını kullanmak
konusunda yetkisiz kılınmış olabileceklerine dair bazı işaretler varsa da. Fraser ve Bean, a.g.e.,
s.91
152
seçiliyorlardı. Lindos‟ta her grup, adadaki 12 Lindos demos‟undan dördünü
içermekteydi ve sırayla yıllık eponymous Athena Lindia rahibini seçiyorlardı.
Lindos‟ta sadece adadaki demoslar bu seçimde yer almış, Peraia‟daki ve diğer
adalardaki Lindoslu demos‟lar bu rotasyona dâhil edilmemişlerken377, Kamiros‟ta
ada dışındaki demos‟lar da bu seçime katılmışladı.378 Bu sebeple, Peraialı demos
üyelerinin Lindos‟da, adadaki demos üyelerinin yararlandığı tüm avantajlardan
yararlanmadıklarını söyleyebiliriz. Bu ikinci sınıf vatandaş oldukları ve sivil ve dini
memurlukların çoğunlukla adadan gelen Lindoslular‟la sınırlı olduğu anlamına mı
gelir? Kesin olarak bilemiyoruz. Lindos‟taki bu uygulamaya rağmen, Peraia‟nın
Lindoslu demos‟larının üyelerinin Rhodos‟ta normal şekilde memurluk makamlarını
tuttuklarına şüphe yok. O zaman, Athena Lindia rahipliğinde karşılaşılan bu ayrımın,
sebebi her neyse, merkezi yönetim (Rhodos şehri) tarafından tanınmadığı
anlaşılmaktadır.379
Rhodos Peraiası‟nın uzak bir demos‟unda ya da Rhodos adalarından birinde
yaşayan biri için Rhodos Devleti‟nin vatandaşı olmak gerçekte ne demekti? Bu
insanların demos‟larının bağlı olduğu anaşehirler Ialysos, Kamiros ve Lindos‟la ve
de federal şehir Rhodos‟la ilişkileri nasıldı? Örnek olarak; yaşamak için çekici bir
yer olan Amos ve ana şehri Lindos arasındaki bağlar hakkında ne söyleyebiliriz?
Amos‟tan Rhodos Adası‟na gitmek, Marmaris‟teki bereketli Physkos Ovası‟na
ulaşmak kadar kolaydı. Toprak kiralama yazıtları serisinin gösterdiği gibi,
Rhodoslular
ekonomik
Amoslular‟ın
da,
potansiyeli
federal
sebebiyle
hükümete
karşı
Amos‟la
uygun
ilgilenmekteydiler.
şekilde
davrandıkları
anlaşılmaktadır.380
Rhodos hayatında aktif bazı Amoslular‟a baktığımızda; M.Ö. 70-50 yılları
arasında bir Amoslu kadının, Lindoslular tarafından onurlandırılmış olduğunu
görürüz.381 Başka bir yazıt, bir Rhodoslu tarafından evlat edinilmiş Amoslu
377
378
379
380
381
Bir sene hariç; bir Kasareus (evlat edinmeyle) M.Ö.71de rahip oldu, Fraser ve Bean, a.g.e., s.79,
123.
Jones, a.g.e., s.245; Papachristodoulou, a.g.e., s.32
Fraser ve Bean, a.g.e., s.123
Peraia, Physkos ve Khersonesos hagemonu olarak görev yapmış bir Physkoslu onuruna
geçirdikleri bir kararname iyi ilişkileri işaret etmekte. Bresson RIPR no:52=Blümel IRP no:357
Lindos II. No.331.
153
Zenon‟un, Lindoslular tarafından dua, altın taç ve bir bronz heykel ile
onurlandırıldığını anlatır. Ayrıca kendisine Tanrılar‟a karşı doğruluğu ve
Lindoslular‟a ve bütün demosa karşı gösterdiği arete (erdem) ve eunoiası (iyi niyet)
yüzünden
ayrıcalıklar
verilmiştir.382
Zenon
ayrıca
başkent
Rhodos‟ta
da
belgelenmiş383, ayrı bir yazıtla büyük Rhodos epidoseisine (bağış) de katkıda
bulunduğu belirlenmiştir384; mezar taşının da Rhodos şehrinde olabileceği
düşünülmektedir.385 Bütün bu bulgular bize ailesi bir zamanlar Amos‟tan gelmiş bu
adamın, Lindos‟ta ve Rhodos‟ta oldukça aktif olduğunu göstermektedirler.386
Rhodos Akropolisi‟nden gelen M.Ö. I. yüzyılın ilk yarısına ait, erkeklerin
demos‟lara göre alfabetik olarak listelendikleri yeni bir yazıtta, Peraialı demos
üyeleri de tespit edildiler.387 Bu listede Lindoslu Amos ve Physkoslular, ayrıca
Peraia‟dan Kedreaililer ve Rhodos adasından çeşitli Lindoslu ve Kamiroslu
demos‟lar yer almaktadır. Bütün bu örneklere dayanarak; Peraialı ailelerin
erkeklerinin federal işlerde yer aldıklarını kesinlikle söyleyebiliriz.388
Tyssanous‟taki (Saranda Koyu ya da Ortaca) 150 yılı kapsayan Asklepios
rahipleri listesi,389 Kamiros demos‟larına ait önemli bilgiler verir; bu listedeki
insanların pek çoğu ya da aynı isimli akrabaları (tarihlere dayanarak) Kamiros‟taki
memur ve rahip listelerinde karşımıza çıkmaktadırlar. Bu listelerden görüyoruz ki;
Thysannous‟ta demos seviyesinde rahip olan pek çok erkek ve onların akrabaları,
bağlı oldukları ana şehir Kamiros‟ta hieropoioi (kutsal törenleri yöneten kişiler)
olarak hizmet etmişler, diğerlerinin de babaları ya da çocukları aynı ya da farklı bir
memuriyette görev almışlardır. Pek çoğu Kamiros epidoseisine (bağış) katkıda
bulunmuş ve Rhodos‟ta gömülmüşlerdir. En önemlisi; Peraialı demos üyeleri,
Kamiros‟ta damiourgus (yıla adını veren memurluk) olabilmişlerdir. Örnek olarak,
Timokrates oğlu Aretakritos, M.Ö. II. yüzyılıın ilk yarısında Thyssanous‟ta
382
383
384
385
386
387
388
389
Lindos II, no: 330. M.Ö. 70-50
Lindos II, no: 703.
IG XII (1) 46.264
IG XII (1) 379b.
Rice, a.g.e., s.49
Kontorini, Anekdotes Epigraphes Rhodou II, 1989, no.3, s. 47; Rice, a.g.e., s. 49-50
Rice, a.g.e., s. 49-50
Bresson RIPR, no.118=Blümel IRP, no.151
154
Asklepios rahibiydi ve M.Ö. 183‟te Kamiros‟ta damiourgos oldu.390 Babası,
Aretakritos oğlu Timokrates ise M.Ö. 193‟de Kamiros‟ta Sarapis rahibiydi 391 ve
M.Ö.200-190 arasında Lindos‟ta, “kırsaldaki” bir strategos için bir adakta
bulunmuştu.392 Diğer bir aktif baba-oğul çifti; Timokrates oğlu Geraistis ve oğlu
Timokrates‟dir. Geraistis M.Ö. 253 civarında Kamiros‟ta hieropoios (kutsal töreni
yöneten kişi) idi393 ve daha sonraki bir tarihte, Thyssanous‟ta, yani evinde Asklepios
rahibi oldu. Geraistis, bu demos memuriyetinin öncesinde ya da sonrasında, M.Ö.
227 civarında, Kamiros‟ta Athena Polias rahibi olarak hizmet verdi. Oğlu
Timokretes, babasından 30 yıl sonra Kamiros‟ta hieropoios olarak hizmet etti,
sonrasında da Kamiros‟ta Asklepios rahibi oldu.394
Kamiros demos‟ları Tlos ve Phoiniks‟le (modern Fenaket) ilgili olarak da;
buradaki Dionysos Tapınağı‟na yapılan bağışların listesi, rahiplerin tam listesi ve
demos‟un diğer memurları395 ve bir epidosise yapılan bağışların listesinin396
günümüze ulaşmış olması sebebiyle, elimizde önemli bilgiler vardır. Bu bilgilerin
ışığında Phoiniks‟te ve Kamiros‟ta aktif olan erkekler ve ailelerine dair benzer bir
resim oluşmaktadır; bu erkeklerin pek çoğu dini memurlukları ellerinde bulundurmuş
(eponymous damiourgos dâhil olmak üzere), epidoseise katkıda bulunmuş ve Rhodos
adasında gömülmüşlerdi.397 Kamiros demos‟larına bir diğer örnek; M.Ö. II. yüzyılın
ilk yarısında oldukça meşgul bir Tloslu olan, Eunaor tarafından evlat edinilmiş,
Praksippos oğlu Eunaor‟dur. Bir Kamiros epidosisine yapılan katkılar arasında
görülmesi398 dolayısıyla ait olduğu demos‟u öğrendiğimiz bu adam, başka bir yerde
Hestia ve Zeus Teleios‟a bir adakta bulunmuş ve burada kariyeri anlatılmıştır;
hieropoios, archieristas, epistatas ve mastroi sekreteri olarak görev almış ve
390
391
392
393
394
395
396
397
398
Tit.Cam.no.3
Tit.Cam no:46.15
Lindos II.no.153; Rice, a.e., s.50
Tit.Cam. no.27.5
Tit.Cam.nos.5 II.46,38.3, 46.13
Bresson RIPR, no.149, 148= Blümel IRP no. 101,103
Blümel IRP no.102
Rice, a.e.
Tit.Cam, no.159.9
155
Kamiroslular tarafından onurlandırılmış.399 Ailesi Phoiniks‟ten gelen birisi için ana
şehrinde etkileyici bir memuriyet sıralaması gösterdiği açıktır.400
Rhodos Adası ve Peraia arasında bir mobilitenin var olduğu bilinmektedir.
İnsanların yaşadıkları ve öldükleri yerde gömüldükleri varsayıldığında (seyyahların,
askerlerin vb. istisnai durumları dışında) pek çok yazıtın bulunma yeri, Peraia‟dan
pek çok insanın, genellikle adanın demos üyesi kadın ve erkekleriyle evlenerek
Rhodos şehrinde yaşadıklarını düşündürmektedir. Bu durum, Peraia demos‟ları
oluşturulduktan sonra sosyal hareketliliğin olduğunun kanıtıdır ve zengin Rhodos
şehrinin sunduğu ekonomik olanaklar düşünüldüğünde hiç şaşırtıcı değildir. Etki ve
servet peşindeki erkekler, doğal olarak her zaman başkente yönelirlerdi. Ancak
Peraia‟da yaşayan erkekler adalı kadınlarla nasıl tanışıyorlardı ya da tam tersi olarak
adalı bir Rhodoslu, Peraialı bir kadınla nerede tanışabilirdi? Kadının ailesinin hep
beraber Rhodos‟a göç etmesiyle mi, ya da iş için Peraia‟da bulunurken mi? Rhodos
aile anıtları üzerinde yapılan çalışmalar, çeşitli demos ve şehirlerden insanlar
arasında karma evliliklerin yaygın olduğunu ortaya koymuştur.401 Peraialı demos
üyelerine, büyük aile grupları içerisinde sıklıkla rastlanıyor olması, karma evliliklerin
çoğunun, nesiller boyunca ilişkili olan büyük klanlar içerisinde olmuş olabileceğini
düşündürmektedir.402
Belki de daha önemli bir soru, Rhodos‟ta büyük problemlere sebep
olduğunu bildiğimiz evlat edinme konusunda ortaya çıkmaktadır. Niçin insanlar,
aralarında bir çeşit yakınlık bağı olmadan – özellikle de evlat edinme pratiği diğer
yerlerde olduğu gibi miras ve mülk sorunlarını da içeriyorken - diğer Rhodos
demos‟larından insanları evlat edindiler? Örneklere baktığımızda Rhodos‟ta
kadınların evlat edinme yoluyla demos değiştirmelerinin çok nadiren gerçekleştiğini
ve genellikle de bu durumların aile meseleleri gibi göründüklerini görüyoruz. Bazı
erkek evlat edinmelerin arkasındaki sebep ise memurluk için uygun şartları yerine
399
400
401
402
Blümel IRP no.102
Rice, a.g.e., s.51
Rice, „Prosopographica Rhodiaka‟, ABSA 81, 1986, 209–50.
Rice, „Relations between Rhodes and the Rhodian Peraia‟, s.51
156
getirmekti.403 Ancak kadın evlat edinmeler içerisinde ilginç bir örnek var: M.Ö.115
civarında bir Lindos demos‟u olan Kamyndoslu Rhineas‟ın oğlu,
Peraialı bir
Kamiros demos‟u olan bir Tymnoslu‟nun kızı iken bir Lindoslu tarafından evlat
edinilmiş olan karısı Agemacha adına Athana Lindia Tapınağı‟nın taç masraflarına
katkıda bulunmuştur.404 Ailesi Bozburun civarından gelen Kamiroslu bir kadın,
neden Rhodos adasındaki Lindoslu bir adam tarafından evlat edinilir? Verilebilecek
en kolay cevap; bir şekilde, evlat edinildiği aileye evlilik yoluyla zaten bağlı olduğu.
Belki de ailesi kendisine Lindoslu bir eş bularak Lindos‟a yerleşmişti.
Bunlar gibi pek çok örnek bize Peraia demoslarında yaşayan vatandaşların,
adaya sıklıkla ve rahatlıkla gidebildiklerini, her ne kadar idari süreçlerle ilgilenme
düzeyleri henüz tam olarak anlaşılabilmiş değilse de Lindos hariç bağlı oldukları ana
poliste ve Rhodos‟ta yüksek memurluklara seçilebildiklerini ve Rhodos Devleti‟nin
karar süreçlerine katıldıklarını göstermektedir.
4.4.2. Tâbi (Bağımlı) Peraia‟daki Organizasyon ve Rhodos‟la
ĠliĢki
Rhodos, Tâbi Peraia dediğimiz toprakları görece geç ele geçirmesi ve
burada zaten varolan bir sistemin olması sebebiyle, bu topraklarda organizasyonel
olarak büyük bir değişiklik yapmamıştır. Tâbi Peraia‟da kırsal bölge, büyük oranda
bir koina sistemi içinde yaşayan gruplar tarafından iskân edilmişti. Rhodos, bu
bölgede ele geçirdiği toprakların bütünlüğünü muhafaza etmek ve burada
yaşayanların kontrolünü sağlayabilmek için bir yandan varolan bu koina sistemini
kullanırken, diğer taraftan da kendi yönetim sistemini uygulamaya çalıştı.405
Dolayısıyla, Rhodos yerel Karia koinasına fazla müdahale etmekten kaçınmış, onun
yerine bu antik, politik ve sosyal birimlere bir çeşit bağımsızlık vermiştir.
Helenistik dönemde Karia‟nın güneybatı kısmının politik durumunu
incelemeye çalıştığımızda, bölgenin her noktasında karşımıza çıkan gizemli bir
403
404
405
Örneğin Lindos‟taki Athena Lindios rahipliği seçimini etkileyen soysal çembere uymak için evlat
edinme kullanılmaktaydı.
Lindos II. No.252.187
Berthold, a.g.e., s.86 – 87
157
kurum olan bu koinonun Karia‟da uzun yıllar varolmasında Rhodos‟un etkisi varmış
gibi görünmektedir. Özellikle de ücra yerlerde çok sayıda koinanın görülmesinden,
bu organizasyonun Rhodos tarafından sistematize edilmiş ve Birleşik Peraia‟daki
demos‟lara karşılık gelebilecek bir yere oturtulmuş olabileceği sonucunu çıkarmak
mümkün.406 Gerçekten de, Rhodos otoritesi altında, koina sisteminin çok büyük
ölçüde arttığına ve geliştiğine dair işaretler var. Bu sebeple bu bölümde koinon ve
ilgili bağlantılarından da kısaca bahsetmenin faydalı olacağı kanaatindeyiz.
4.4.2.1. Koinon
Koinon kelimesinin iki anlamı vardır: köy yerleşimlerinin ortak bir politik
ve dini yapıyla oluşturdukları birlik ya da bireylerin oluşturduğu özel bir dernek.407
Son yıllarda Karia‟nın bu bölgesinde yapılan incelemeler, bölgeye ve
koinon kurumuna dair oldukça önemli bulgular ortaya koymuştur. Öncelikle koinon
teriminin bugüne kadar fark edilenden daha geniş bir spektrumu kapsayan kurumsal
bir fenomen olduğu açığa çıkmıştır. Kelimenin klasik kullanımına ek olarak terim
artık; kamusal bir oluşumun iki, bağlantılı fakat farklı enstitusü için de kullanılabilir.
Bir tarafta karar verici organı ve kendi memurlarıyla köy merkezli yerel bir topluluk
(koinon), diğer tarafta bu bahsedilen birkaç topluluğun (koina) birleşmesinden
meydana gelmiş çok daha büyük bir kurum. Böylece, pek çok küçük koinanın ikinci
sıradaki koinonu oluşturmak için birleştiği, iki katmanlı bir yapı elde edilmektedir.
Bu yapıya örnek olarak Pisye‟den gelen ve bir tersane inşaatı katılımcıları listesinin
yer aldığı yazıt gösterilebilir. Bu yazıttan anlaşılmaktadır ki, “Pisyetai ve Pisyetai ile
birleşmiş Pladaseis” Koinonu‟nun altında pek çok başka koina yer almaktadır.408
406
407
408
Fraser ve Bean, a.g.e., s.50; Berthold, a.g.e., s.88
Bremen, „Networks of Rhodians in Karia‟ s.117; Gabrielsen, „The Rhodian Peraea in the Third
and second Centuries B.C.‟, s. 132
SEG 43, 1344=HTC 1. Alt koinonlar için bakınız syf.120. Van Bremen bu yazıtta listelenen bütün
bu etniklerin Pisyetai ve Pladaseis Koinonunun bileşenleri olduğundan şüphelidir. Van Bremen,
Laodikeia in Karia, s.385, no:69. Wiemer, „Structure and development of the Rhodian Peraia:
Evidence and Models‟, s.423.
158
Koinon terimiyle anılan bu kurumun kaynağı belirsiz olsa da409, bu terimi
kullanan yerli toplulukların coğrafi ve kronolojik dağılımı anlamlı görünen bir şekil
ortaya çıkarmaktadır. Koina, Helenistik ve Roma döneminde, Rhodos etkisinin her
yerden daha güçlü olduğu bölgede görülmüştür. Başka bir deyişle, Karia‟nın Rhodos
tarafından kontrol edilen kısmı tam anlamıyla bir koina bölgesiydi: Etkileyici
akropolisiyle geniş Muğla Ovası, Pisye veya Yerkesik etrafındaki ovalar, antik Thera
vb. gibi hepsi bir şehiri barındırabilecek kapasitede alanların yer aldığı bölgede,
Helenistik dönem boyunca Stratonikeia ve Kallipolis dışında hiçbir şehir
gelişmemiştir.410
„Les Hautes Terres de Carie‟ çalışmaları sırasında Pierre Debord, Tâbi
Peraia‟da en az yirmi, Birleşik Peraia‟da ise dört tane koinon olarak adlandırılan
topluluk listelemiştir. Koinonun bir şekilde bölgenin fiziki coğrafyasından doğmuş
tipik bir Karia fenomeni olduğu yaygın bir görüştür. Fakat köy yerleşimleri sadece
Akdeniz‟in bu bölgesine özgü değildi; Grek dünyasının pek çok bölgesinde benzer
yerleşim grupları görülmüş ve zaman içerisinde polis kurumlarını geliştirerek
kendilerini poleise çevirmişlerdir. Karia‟nın bu bölgesinde de pek çok topluluk, daha
dördüncü yüzyılda polis kimliği kazanmaya başlamıştı. Sekköy‟de bulunan IV.
yüzyıla ait iki yazıt411, pek çok yerel topluluğu polis olarak listeler ve daha
Mausollos zamanında bile Karialı pek çok topluluğun şehir statüsüne sahip olmayı
istediğini ortaya koyar. Polisin kamusal hayatı düzenleme biçimi olarak yayılması bu
bölgede, İskender‟in askerleri Karia toprağına ayağını basmadan çok daha önce
başlamıştır. Bu sürecin Karia satrabının isteğiyle geliştiği inkâr edilemezse de Grek
modeli bir politik organizasyonu kabul etmeye istekli yerel elitlerin aktif işbirliği
olmadan bu gerçekleştirilemezdi.412
409
410
411
412
Bu kurumun Antigonos ve Ptolemaislar‟ın etkin olduğu bölgelerde ve dönemlerde varolduğu
bulgularla ortaya kondu. Rhodoslular‟ın mı icat ettiğini bu gün için bilememkteyiz. Rhodos‟un,
varlığını kraliyet insiyatifine borçlu bir kurumu benimsemiş olması da aynı derecede
mümkün.Wiemer, a.g.e., s.424
Bremen, a.e., s.117. Bu şehirsizliğin sebebi olarak; bölgede şehir modelinde bir politik
merkeziyetçiliğin oluşmasına yetecek kaynak eksikliği olduğu açıklaması, Muğla, Pisye ve Thera
etrafındaki ovaların tarımsal potansiyelinin açıkça ortaya konmasıyla geçersiz hale geldi. Wiemer,
a.e., s.425
Debord – Varinlioğlu, a.g.e., no. 90 ve 91
Yerliler arasındaki Grek kültürüne karşı açıklık, söz konusu dönemde Grek isimleri almanın çok
yaygın olmasından da görülebilir.
159
Bugün, koinon olarak belgelenmeden önce polis olarak adlandırılan ya da
koinon statüsüne düşürüldükten sonra polis olarak tekrar ortaya çıkan toplulukların
listesini genişletmek mümkündür. Örnek olarak gösterebileceklerimizden ilki:
Harpasos vadisindeki Hyllarima‟dır. M.Ö geç IV. yüzyılda Pleistarkhos‟a tarihlenen
bir kararnamede kendisini polis olarak gösterirken, M.Ö. II. yüzyılın ilk yarısında
Halikarnassos‟tan gelen bir kararnamede koinon olarak adlandırılmıştır. Fakat daha
sonra, M.Ö. erken I. yüzyılda onursal bir Rhodos kararnamesinde tekrar polis olarak
görünür.413 Burada açıkça görülüyor ki, bu topluluk - belki de kendi isteği dışında önemsiz bir koinon derecesine indirilmiştir. Buna benzer bir durum, bir koinon olarak
M.Ö.168‟den sonra bir kararname yayınlamış olan Laodikeia‟nın da başına gelmiş
olmalı. Her ne kadar şu anda tam yerini belirleyemesek de bu yerleşimin de
öncesinde; hanedan adı, memurlarının sayısı ve ünvanlarıyla bir polis olduğu
doğrulanmış görünmekte.414 Bir başka örnek, Idyma‟dır. Idyma M.Ö. V. yüzyılın
ikinci yarısında kendi sikkelerini bastı, Atina‟ya vergi ödedi415 ve Stephanus‟un
Byzantium‟unda polis olarak geçti; M.Ö. II. yüzyılda ise koinon olarak anıldı.416
Pladaseis (Pladasalılar), Atina Vergi Listeleri‟nde yer aldılar, Karia şehirleri arasında
arabulucu olarak göründüler ve M.Ö. 319/8 de geçirilen bir kararnamede kendilerini
hâlâ polis olarak tanımlamaktaydılar.417 Her nasılsa M.Ö. 275 - 225 arasında, Pisye
ile bir çeşit sympoliteia (birlik) içine girdiler ve M.Ö. II. yüzyıldan başlamak üzere
sürekli olarak koinon olarak anıldılar.418 Koloneis, benzer şekilde Sekköy listelerinde
polis olarak görünmekteyken, M.Ö. 275-225 arasında Pisyetai ve Pisyetai ile birleşen
Pladaseis‟in plethosunun bileşenlerinden biri haline geldiler.419 Thera yerleşimi
M.Ö. II. yüzyıln başında polis olmasına ve bir tiyatro ve agoraya sahip olmasına
rağmen, M.Ö. I. yüzyılda koinon olarak adlandırılmıştır.420
413
414
415
416
417
418
419
420
Robert, Etudes Anatoliennes, 92 ve fig.XXX; Wiemer, a.g.e., s.425
SEG 45, 1557 = HTC 89; Wiemer, a.g.e., s.425
BMC Caria, LXI-LXII; 127 pl.XXI, 8-10; Robert, a.g.e., pl.VII, 5 ve 6; ATL I, 288-9.
I.Rhod.Per. 605= HTC 68.
ATL I, 380-1; SEG 40, 991 = HTC 90, 1.19-20; SEG 40,992 = HTC 91, 1.12-13; SEG 40, 996 =
HTC 47 = I.Rhod.Per.701
SEG 48, 1344 = HTC 1; HTC 3; HTC 4; HTC 5; 37; 42
SEG 40, 992 = HTC 91, 1.21-2; SEG 48, 1344 = HTC 1a,1.29, 1d, 1.28
HTC 42, 1.5-6; HTC s.38; IG XII.5.977
160
Daha önceden polis olarak tanımlanan bir topluluğun, tam olarak hangi
şartlar altında koinon olarak adlandırıldığına dair kaynaklar aydınlatıcı olmasalar da,
bu terminolojik değişikliğin bir statü ve prestij kaybını gösterdiği şüphe götürmez.
Grek şehir devletleri dünyası oldukça statü merkezliydi ve polis ünvanı taşımayan
topluluklarla eşitliğe dayanan diplomatik ve kültürel ilişkilere girmezlerdi. Örnek
olarak; Idyma gibi bir koinon, Kallipolis şehrinin M.Ö. III. yüzyılın sonlarında
ziyaret edildiği gibi, bir theoroi (Pythian Oyunlarını duyuran kişi) tarafından ziyaret
edilmezdi. Polis statüsünü kaybetmek, Helenistik dönemde İspanya‟dan Afganistan‟a
kadar tüm Grek şehirlerini birleştiren diplomatik ve kültürel ağın dışında bırakılmak
demekti. Dahası, koinon statüsünü alan topluluklar kendi dış ilişkiler politikalarını
oluşturamazlardı. Bir savaşı sürdürme hak ve kapasiteleri ve bağımsız güçlerle
diplomatik ilişkiler kurmaları, bağlı oldukları üstün gücün onayıyla mümkündü ve
söz konusu topluluklar için bu üstün güç de en geç M.Ö. II. yüzyılın erken
dönemlerinden itibaren Rhodos olmalıydı.
Helenistik dönem öncesinde var olan bu polis kimliğinin kaybolması,
doğrudan Rhodos hâkimiyetinin sonucu olmalıdır: Rhodos‟un geniş etki alanı
içerisinde bildiğimiz tek gerçek polis Rhodos‟un kendisidir. Bu süreci farklı
şekillerde tanımlayabiliriz; tutuklanmış bir gelişim, bir statünün dondurulması hatta
saatin geriye döndürülmesi. Her durumda karşımıza çıkan sonuç, Rhodos tarafından
üretilmiş kendisine bağımlı bir koina ağıdır.421
Panamara koinonuna ait bir kararnameden422 anlaşıldığı kadarıyla, Rhodos
zamanında koinonlar kararlarını özgürce geçirebilmekte ve kararnamelerin birer
kopyaları Rhodos‟a götürülse de Rhodos demos‟ları için gerekli olduğu gibi resmi
onaylar gerekmemekteydi. Bu sebeple, tâbi toprak olmasına rağmen koinanın şikayet
etmek için bir sebebi yoktu: politeia verebilecek kadar özgürlükleri vardı ve Rhodos
meclisi tarafından verilecek resmi onay gerekmeksizin, sadece Rhodos‟u kararın
içeriğiyle ilgili olarak bilgilendirmekle yükümlüydüler.
421
422
Bremen, a.g.e., s.116
BCH, xvii, 1893, s.54
161
Öyle anlaşılıyor ki; koinon statüsü Rhodoslular için, belirli bir miktar
otonominin zevkini sürerken bağımsız bir devlet olmak gibi bir iddiası olmayan ve
bu yüzden de işleri yönetmek için gönderilmiş Rhodos memurlarının isteklerine
cevap vermeye hazır topluluklar üzerinde direkt kontrol sağlamak demekti. Bu
sebeple, Rhodoslular‟ın polis olarak tanınmak isteyen fakat daha tam Grek şehir
devletleri ağına dâhil olmamış toplulukların statülerini koinona indirmeye ve henüz
bu noktaya gelmemiş olanları da bu seviyede tutmaya gayret etmiş olmalarını
anlamak kolay. Bunu ispatlayacak kanıtlar bu gün oldukça az olsa da; Rhodos için,
koinayla ilişki içindeyken kaynakların özünü vergi ve asker şeklinde almak, müttefik
bir şehirle olan ilişkiden çok daha kolay olmalıydı.423
Görüldüğü gibi, Karia‟daki koina sistemi Rhodos kontrolü altındaki
topraklarda, bu şehir tarafından korunmuş hatta teşfik edilmiş, Tâbi Peraia‟nın
yönetim sisteminde demos‟lara denk gelecek bir yere oturtulmuştur. Etkileri,
bölgenin politik yapısının çok daha ötesine uzanan bu durum, buradaki topluluklar
ağının ekonomik, dini ve kurumsal fonksiyonları üzerinde de değişiklikler
yaratmıştır.
4.5. Peraia‟nın Yönetim Yapısı ve Memurluklar
Karia‟daki Rhodos bölgesinin yönetimi adadaki yönetimden farklı değildi.
Bununla birlikte,
Rhodos‟un anakarada kontrol ettiği alanın ve bu kontrolün
doğasının değiştiği birkaç yüzyıllık süreç içerisinde yönetim organizasyonunda da
çeşitli değişiklikler yaşandığı düşünülmektedir.
Rhodos devletinin merkezi yönetimi daha çok askeri özellikler taşımaktaydı.
Rhodos Devleti‟nin adadaki ve karşı kıyıdaki toprakları “yüksek yetkili valiler”
olarak tanımlanabilecek stratagoslar (generaller) ve bunların altındaki idareciler
(hegemones ve epistatai) tarafından yönetiliyordu.424 Askeri olmayan meseleler için
üç eski şehirde yerel memurlar vardı.425
423
424
425
Wiemer, a.e., s.426-427.
Demirciler, a.g.e., s.142
Papachristodoulou, a.g.e., s.30
162
Rhodos‟ta askeri yönetim halk meclisi tarafından seçilmiş on „stratagoi‟den
oluşan bir kurulun elindeydi. Kurulun en önemli üyelerinden biri, adanın
güvenliğinden sorumlu olan „stratagos epi tas choras tas en tai nasoi‟ idi ve emrinde
Rhodos‟un üç eski şehrinin her biri için birer tane olmak üzere üç hegemon
(komutan) vardı. Onların altında da her bir şehirde epistatai yer alıyordu. Bütün bu
memurlar şehirler tarafından değil, Rhodos Devleti tarafından atanmaktaydı. 426 Bu
memurların askeri olduğunu ve görevlerinin Rhodos toprağını muhtemel saldırılara
karşı korumak ve kırsal bölgede güvenliği sağlamak olduğunu düşünebiliriz.
Epistatai eski şehirlerde küçük bir güce ve ayrı garnizonlara komuta ederken, bu üç
şehrin kırsal bölgelerinin en yüksek kontrolü, her şehir bölgesinde hegemonun
göreviydi.427 Askeri işler dışındaki birtakım sivil konularda yönetim yetkisi ise yerli
sivil memurlardaydı. Diğer birçok alanda ise işler synoikismos öncesi olduğu gibi
(demosların da içinde olduğu) büyüklü küçüklü yerleşim/yönetim birimlerinde
yürütülmekteydi.428
Yukarıda bahsettiğimiz stratagoi kurulunun bir diğer önemli üyesi
„stratagos epi to peran‟ yani Peraia‟dan sorumlu olan stratagostu.429 Benzer şekilde
Peraia‟daki stratagos da hegemones ve epistatai hiyerarşisi ile desteklenmişti ve her
birinin fonksiyonları muhtemelen adadakilerle aynı prensipleri izlemekteydi.
Bütün
bu
memurların
görevlerinin
büyük
oranda
askeri
olduğu
anlaşılmaktadır. Peraia toprakları komşu Karia topraklarını kontrol eden güçlerin
saldırılarına açık olduğundan, böylesi askeri memurluklar Peraia‟da muhtemelen
adadakinden daha da gerekliydi. Bütün bu memurlar Rhodos Meclisi tarafından,
muhtemelen yıllık olarak kumanda etmek üzere seçilmişlerdi ve ödemeleri devlet
tarafından yapılmaktaydı.
426
427
428
429
Fraser ve Bean, a.g.e., s.82-90, Berthold, a.g.e., s.46
Fraser ve Bean, a.e., s.90
Papachristodoulou, a.e.
Kuruldaki diğer sekiz stratagosun ne yaptığı açık değil, özellikle de önemli sayılabilecek derecede
büyük birliklerin sadece Peraia‟da konuşlandırıldığı düşünüldüğünde. Muhtemelen Helenistik
dönemde, bu sekiz stratagosun, devletin finansal durumunu yönetmek gibi askeri olmayan
fonksiyonları vardı. Van Gelder, a.g.e s.253-254, Berthold, a.g.e., s.47
163
Rhodos‟un üç ana polisinde görülen ve muhtemelen askeri yönetici
kumandasına giren yerel yönetici sıfatı olan hegemonların Peraia‟ya da atanmış
olması, yönetsel şablonların yarımadadaki izdüşümlerinin önemli kanıtlarıdır. Ancak
Peraia‟da esnek yapılanmaya izin verildiğinden, Peraia‟nın Rhodos ana kentlerinden
birinin gölgesinde faaliyet gösteren olasılıkla yerli yöneticilerce idare edilmiş
olabileceği düşünülebilir. Olasılıkla Rhodos hâkimiyetinin yükselmeye başladığı
dönemlerde, yine Karia yönetim modelinden miras kalan erken yerel krallık
kurumları (pyritanlar), askeri sınıf yöneticilerin kontrolü altında Peraia‟da kalıcı
olmuş, Rhodos‟un diplomasideki ustalığıyla430 varlığını uzun süre devam
ettirmiştir.431
4.5.1. ‘Stratagos epi to Peran’
Hem Tâbi hem de Birleşik Peraia‟dan sorumlu olan „stratagos epi to
Peran‟ın görevi, Karia sınırının korunması ve hegemones ve epistatai yoluyla bütün
bölgenin savunmasının koordine edilmesiydi. Bu bir yıllık bir komutaydı.432
4.5.2. „Hegemon‟
Bütün anakaradan sorumlu olan Peraia stratagosunun altında hegemonlar
yer almaktaydı. Rhodos‟un gücünün değişiklikler geçirdiği birkaç yüzyıllık süreçte
bu organizasyonda çeşitli değişiklikler olmakla birlikte, M.Ö. II. yüzyılda „agemon
eis Apeiros kai Piskos kai Kersonasos‟ şeklinde bir memuriyetin kaydedildiğini
bilmekteyiz.433
Buradaki
hegemon
memuriyetinin,
adadaki
bölgelerindeki „agemon epi tas khoras tas Lindias‟
430
431
432
433
434
434
eski
şehirlerin
ile paralel olduğu
Strabon, a.g.e., xiv.2.5
Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale‟, s.128-129
Yazılı kaynaklarda ve yazıtlarda Pamphilidas oğlu Nicagoras‟ın, V. Philippos karşısında İkinci
Makedonya Savaşı‟nın Karia Seferi‟nde, tam olarak bu ünvanla kumanda etmesi sebebiyle, bu
memuriyetin Lykia‟nın ve Karia‟nın bazı bölgelerinin Rhodos‟a verildiği Apameia Barışı‟nın
hazırlıkları sırasında oluşturulduğu düşünülür. Fraser ve Bean, a.g.e., s.82-83
Fraser ve Bean, a.g.e., s.85
Bu ünvan sadece Lindos bölgesinin hagemonu için belgelendi ama aynı memuriyetin Kamiros ve
Ialysos bölgeleri için de var olduğu düşünülmektedir. Fraser ve Bean, a.g.e., s.85
164
anlaşılmaktadır. Bu durumda M.Ö. I. ve II. yüzyılda, Birleşik Peraia için bir
hegemonun atanmış olduğunu söyleyebiliriz.435
Bildiğimiz üzere, Rhodos M.Ö. III. yüzyıla kadar uzanan tarihlerden
itibaren Karia‟da bağımlı topraklar ele geçirmişti. Bu bölgenin yönetimi de
muhtemelen „stratagos epi to Peran‟a verilmişti. Daha sonraki dönemde, Apameia
Antlaşması ile Tâbi Peraia‟nın büyümesiyle buradaki sistemde bazı değişiklikler
gerçekleşmiş olmalıdır. M.Ö.188-167 tarihleri arasındaki memurların bir listesi üç
hegemonun ünvanlarını kaydetmiştir; „agemon epi Karias‟, „agemon epi Lykias‟ ve
„agemon epi Kaunou‟.436 Rhodos‟un Lykia‟yı M.Ö. 188‟de ele geçirdiğini ve M.Ö.
167‟de kaybettiğini biliyoruz. Bu sebeple „agemon epi Lykias‟ sadece bu tarihler
arasında var olmuş olabilir. „agemon epi Karios‟ ve „agemon epi Kaunou‟ nun da
aynı tarihte, organizasyonda denge sağlamak için yaratıldığı ve bu tarih aralığında
var olduğu düşünülmektedir. Çünkü daha erken bir tarihte verilmiş bir „agemon epi
karias‟ görevi, komutası Karia bölgesiyle sınırlı olan ve muhtemelen sadece
Peraia‟nın farklı bölgelerinin hegemonlarının kendisine bağlı olduğu „stratagos epi to
peran‟ın fonksiyonlarının kopyası olacaktı.437 Bu durumda; „agemon epi Karias‟ın
Tâbi Peraia, „agemon epi Apeirou kai Pyskou kai Khersonasou‟ memuriyetinin de
Birleşik Peraia için oluşturulduğunu, bu iki memuriyetin paralel olduğunu ve her
ikisinin de „stratagos epi to Peran‟a bağlı olduğunu düşünebiliriz. „agemon epi
Lykias‟ ve „agemon epi Kaunou‟ da aynı şekilde aynı stratagosa bağlıydı. Başka bir
Rhodoslu,
Artouba
ve
Parableia‟nın
(Kaunos
bölgesinde
iki
yerleşim)
hegemonuydu.438 Şüphesiz ki, pek çok başka yerde, özellikle Karia‟nın Rhodos
tarafından kontrol edilen stratejik noktalarında Rhodos garnizonları vardı.439
435
436
437
438
439
Fraser ve Bean, a.g.e., s.85
IG XII (1) 49, satır 61 ve 59 = SIG 619
Fraser ve Bean, a.g.e., s.84, 88-89
Debord-Varinlıoğlu, a.g.e., no:63, s.188
Bresson, „Les intérêts rhodiens en Carie l'époque hellénistique jusqu'en 167 a.C.', s. 25
165
4.5.3. „Epistatai‟
Her hegemonun altında epistatai vardı. Öyle görünüyor ki bunlar bireysel
topluluklara ve stratejik olarak önemli yerlere yerleştirilmiş, yönetim yapısının en
son noktasını oluşturan görevlilerdi.
Epistatainin görevlerine dair daha detaylı bilgi vermeden önce Birleşik
Peraia ve Tâbi Peraia‟da olmalarına göre bir ayrım yapılmalı. Birleşik Peraia,
Rhodos Devleti‟nin bir parçası olduğundan bu memurların görevleri adadaki
meslektaşlarıyla aynı şekilde sadece askeri alanla sınırlıyken, Tâbi Peraia‟da görev
alan memurların
askeri görevlerinin
yanında sivil
güçlerinin de
olduğu
düşünülmektedir. Bu sebeple epistataiye dair detayları incelerken Birleşik ve Tâbi
Peraia‟yı ayrı olarak ele almakta yarar olduğu kanaatindeyiz.
4.5.3.1. BirleĢik Peraia‟da Epistatai
Birleşik Peraia‟nın Rhodos Devleti‟nin bir parçası olması sebebiyle, bu
bölgede Rhodos‟un sivil yönetim organları zaten var olduğundan, hegemones ve
epistatainin görevleri adadaki meslektaşlarıyla paralel olarak sadece askeriydi. Hatta
anakaradaki bölge, ada topraklarına göre saldırılara daha açık olduğundan çok daha
gerçek anlamda askeri özellikteydi denilebilir.440
Hegemonun
altında
her
bir
garnizonun
komutanı
olan
epistatai
bulunuyordu. Yazıtlardan Birleşik Peraia‟da epistatainin var olduğu kesinleşen
yerleşimler; Megiste, Loryma ve Daidala‟dır.441 Bunun haricinde Kastabos için de
bir epistatas belgelenmiştir. Ancak Kastabos‟ta şimdiye kadar bir Rhodos kalesi
bulunmadığından işlevi bilinmemektedir. Belki de Khersonesos‟un merkezinde
askeri değil de sivil bir memur epistatas olarak bulunuyordu.442 Kısaca Birleşik
Peraia‟daki epistatainin, demos-merkezi olsun ya da olmasın stratejik olarak önemli
440
441
442
Berthold, a.g.e., s.47
Megiste‟de bir hegemonun olduğu tek bir örnek var (SEG, iv.178) ve bu örnekte de özellikle
bunun bir savaş zamanı ataması olduğu belirtilmiş. Megiste‟deki komutanın normalde, M.Ö. erken
II.yyda bir hegemonun elinde olduğunu düşünmek için bir sebep yok. Muhtemelen bu bir istisnai
durumdu. Fraser ve Bean, a.g.e., s.88.
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.129
166
yerlere atanmış, fonksiyonları Lindos‟daki meslektaşları gibi asıl olarak askeri olan
ve doğrudan Birleşik Peraia‟nın hegemonuna bağlı memurlar olduğunu düşünmek
mümkün.443
4.5.3.2. Tâbi (Bağımlı) Peraia‟da Epistatai
Tâbi Peraia‟da uygulanan yönetim sistemi Birleşik Peraia‟dakiyle neredeyse
aynıydı.
Buradaki
sistem
de
aynı
şekilde
hegemonlar
ve
epistataslara
dayanmakteyken burada Birleşik Peraia‟dan farklı olan durum şuydu: Birleşik
Peraia‟daki memurların görevi asıl olarak askeriyken, Bağımlı Peraia‟da görev alan
epistatainin
askeri
hizmetlerinin
yanında
sivil
yetkilerinin
de
olduğu
düşünülmektedir.444
Panamara‟daki Rhodoslu bir epistatasın aktivitelerini kaydeden bir
yazıtdan445 anlaşıldığına göre, bu memurun görevleri bir Seleukoslu memurunkine
oldukça yakındı. Yaptıkları için Panamaralılar tarafından bu yazıtla onurlandırılan
epistatas, sadece Panamara toprağını V. Philippos‟un birliklerinin saldırısından
korumakla kalmamış446, aynı zamanda sivil davalarda bir arabulucu ve hâkim gibi
davranmıştı. Bu da bize bağımlı bölgedeki epistatainin, askeri gücünün yanında sivil
gücünün de olduğunu göstermektedir. Birleşik Peraia‟daki Rhodos vatandaşlarını
içeren yasal anlaşmazlıklar, tıpkı Rhodos‟ta olduğu gibi Rhodoslu jürilerin olduğu
mahkemelerde karara bağlandığından, Birleşik Peraia‟daki epistatasın böyle bir sivil
gücünün olduğundan şüphe edilebilir.447 Aynı şekilde, bugünkü Muğla‟daki antik
yerleşimde de bir Rhodoslu epistatas yerel meseleleri kontrol edebilmişti.448
443
444
445
446
447
448
Fraser ve Bean, a.g.e., s.87-88
Anlaşmazlıkların karara bağlanması, yolların ve köprülerin onarılması gibi durumlar kanıtlandı.
Buna dair kanıt bulunmasa da, vergi toplamış olmaları da mümkün. Van Bremen, „Networks of
Rhodians in Karia‟, s. 118
M. Ç. Sahin, Die Inschriften von Stratonikeia I–II, Bonn 1981/1982/1990 (IK 21–22), no.9.
Askeri bir hareket olan bu hareketi Birleşik Peraia‟daki bir epistatasın da görev tanımına
uymaktadır.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.93
Debord- Varinlioglu, „Les hautes terres de Carie‟ no: 62, s.182-188; Bresson, „Les intérêts
rhodiens en Carie l'époque hellénistique jusqu'en 167 a.C‟, s.25
167
Burada anlatılan organizasyon sisteminin, kısa ama önemli bir dönem olan
M.Ö. 188-167 arasında değişmeden kalıp kalmadığı kesin değil. Rhodos‟un yeni ele
geçirdiği şehirlerde, medeni poleisin bela çıkarma olasılığı daha yüksek olduğundan,
koinaya gösterilen özgürlükçü davranışa nazaran çok daha sert bir yaklaşım aldığı
düşünülebilir. Doğal kaleler ve potansiyel isyan noktaları olmaları sebebiyle Kaunos
ve Stratonikeia ve muhtemelen bazı diğer şehirlere askeri birlikler yerleştirildi.449
Hatta Kaunos‟un kendi hegemonu olduğu bilinmektedir. Aslında „agemon api
Kaunuou‟, Helenistik krallıklarda neredeyse evrensel olan, krallığa bağlı şehirlerin
yönetiminin epistatainin sorumluğunda olması geleneğine ters düştüğünden dikkat
çeken bir durum. Rhodos‟un kendi kontrolünde olan daha büyük şehirlerde, o
dönemdeki epistatai atama geleneğine uymamış olması mümkünken; diğer bir
olasılık da, geleneği takip etmesi ve „agemon epi Kaunou‟nun bir istisna olmasıdır.
Kaunos‟un istisna olması olasılığı, bir başka büyük şehir olan Stratonikeia için
oluşturulmuş „agemon epi Stratonikeias‟a dair herhangi bir bulguya hiçbir yerde
rastlanmamış olmasıyla güçlenmektedir.450
Aslında Rhodos‟un Peraia‟daki yönetimi analiz edildiğinde, o dönem
dünyasının bölgesel sistemlerinden daha çok askeri sistemlerine benzediği
söylenebilir. Helenistik dönemde krallıkların normal bölgesel memurları satraplar ya
da strategoi idi. Kendilerine bağlı hyparchoi, onların da altında şehirlerde (belki de
sadece Grek şehirleri) epistatai yer alırdı. Bu sistemde şehirlerde hagemones
görülmezdi. Diğer taraftan Helenistik orduların askeri organizasyonu temel olarak üç
kategoriye ayrılırdı: strategoi, hegemones ve birlikler. Peraia‟nın yönetim sisteminde
yer alan hegemonlar her ne kadar tamamen askeri olan hegemonesten farklı
olmalıysa da aynı ünvanın kullanılması, Peraia yönetiminin temelinin askeri
olduğunu vurgulamaktadır. Ayrıca Karia‟nın Rhodos‟a tâbi olan bölgesinde
epistatainin varolması Rhodos‟un bu memuriyeti ve ünvanı, Rhodos‟tan önce
bölgede var olan Seleukid yönetiminden devralmış olabileceği ihtimalini akla
getirmektedir.451 Bu kanı, özellikle M.Ö. 200‟e kadar hiçbir Rhodoslu epistataiye
rastlanmamış olması (Lindos‟taki, birleşmeden önceki bir yerli epistatas dışında)
449
450
451
Polybios, a.g.e., xxx.21.3, Berthold, a.g.e., s.88
Fraser ve Bean, a.g.e., s.92
Fraser ve Bean, a.g.e., s.93, Berthold, a.g.e., s.87
168
gerçeğiyle desteklendiğinde hiç de küçük bir ihtimal olarak görünmemektedir. M.Ö.
200, Rhodos‟un Karia‟da bağımlı toprak ele geçirmesinden oldukça sonraki bir tarih.
Dolayısıyla Rhodoslular‟ın, daha önceden Seleukoslar tarafından kontrol edilen
şehirlerin yönetimini kendi sistemlerine adapte etmiş olmaları olasılıklar dâhilinde.452
Rhodos Peraiası yönetiminin bu analizi, Rhodos kamu hayatının diğer
açılarında var olan bir fenomeni açıkça gösteriyor; Rhodos, doğrudan Rhodos
anayasasına ait olan elementlere (Peraia vatandaşlığı prensibi gibi) ek olarak, ya
çağdaşı olan politik sistemlerden ya da benzer koşullar altında gelişmiş başka
sistemlerden uygun olanları adapte ederek yeni prensipler de edinmiştir. Tıpkı
Rhodos devletindeki fonksiyonlarını muhtemelen Helenistik dünyanın hem askeri
hem sivil organizasyonundan bir şeyler alan, strategoi, hegemones ve epistatai
hiyerarşisinde olduğu gibi.453
452
453
Fraser ve Bean, a.e.
Fraser ve Bean, a.e., s.94
169
BEġĠNCĠ BÖLÜM
RHODOS‟UN KARĠA POLĠTĠK
YAPISINDAKĠ YERĠ ve ETKĠLERĠ
Karia‟nın - özellkle de güneybatı Karia‟nın - politik yapısı belirsizliğini
korumaya devam ederken, Rhodos‟un bu yapı içerisindeki yeri ve yarattığı etkileri
ortaya koyabilmek oldukça zor. Bu sebeple ilk olarak Rhodos‟un Karia‟da Peraia‟sı
dışında kalan bölgede kurduğu ilişkileri ve yarattığı etki alanını, bölgedeki politik
yapıyı ve bu yapı içerisinde yer alan diğer aktörleri ortaya koyduktan sonra bir analiz
yapmanın daha doğru olacağını düşünüyoruz.
5.1. Rhodos‟un Peraia DıĢındaki Etki Alanı ve ĠliĢki
Biçimleri
M.Ö. III. yüzyılda Helenistik krallıkların güç kazandığı Ege düyasında,
Rhodos kendisini özgür şehirlerin savunucusu olarak tanıtmaktaydı. 1 Antiokhos‟la
yapılan savaştan sonra, Roma‟da yapılan görüşmelerde Bergama Kralı II. Eumenes,
Romalılar‟ı, Yunan şehirlerinin özgürlüğünün savunucusu olduğunu iddia eden
Rhodos‟a karşı uyarmış; bu özgürlüklerin sadece Rhodos‟un hâkimiyet bölgesini
genişletmesinin bir bahanesi olduğunu ve özgürlüğünü Rhodos‟a borçlu hisseden
şehirlerin onun için her şeyi yapacaklarını söylemişti.2 Zaman Eumenes‟in haklı
olduğunu gösterdi. Gerçekten de Grek özgürlüğünü destekleme politikası, Rhodos‟un
Karia‟daki çıkarlarına uzun yıllar hizmet etti ve bütün diğer devletler gibi Rhodos da
işleyen bu politikayı uygulamaktan vazgeçmedi.3
Aslında Rhodos, Grek şehirlerinin özgürlüğünü savunmaya dair girişimlere
Eumenes‟in Roma‟yı uyardığı Apameia Antlaşması‟ndan önceki dönemlerde
başlamıştı. Buna dair ilk bulgu; bir Karia şehri olan Iasos‟la yapılmış bir anlaşmadır.
1
2
3
Polybios, a.g.e., iv,56,1-4
Polybios, a.g.e., xxi,19.3-10; Livius, a.g.e., xxxvii,53,1-28
Reger, a.g.e., s.93. Çok daha farklı bir yol izlemeye de yetkin oldukları, Likya‟daki
aktivitelerinden oldukça iyi anlaşılabilmektedir.
170
Daha önce bahsettiğimiz gibi, M.Ö. 227‟de Antigonos Doson Karia‟nın, Iasos‟un da
içinde olduğu bazı bölgelerini ele geçirmişti. Bu dönemlerde Makedonlar‟ın
hizmetine girmiş olan Olympikhos, Alinda‟daki yerini korumuş ve diğer Karia
şehirlerinin topraklarına da birlikler yerleştirmişti. Sonraki yıllarda Philippos‟un
Iasos‟taki gücü azaldığında, şehrin yakınlarında birliği olan Olympikhos ve
emrindeki Podilos şehrin özgürlüğünü doğrudan tehdit eder hale gelmişler;4
Iasoslular da daha önceden de kendilerine yardım etmiş olan Rhodos‟a
başvurmuşlardır. Bunun üzerine Rhodos, İasos‟u destekleyerek Olympikhos‟a karşı
çıkmış; Philippos‟un önceki emirlerini uygulayarak Iasos‟un özgürlük ve
otonomisini garantilemesini talep etmiştir. Daha geç dönemli bir yazıttan da
öğreniyoruz ki, Rhodoslular Iasos‟la ilişkilerini resmi bir müttefiklik, bir symmakhia
yoluyla güçlendirmişlerdir.5 Rhodos‟un Iasos‟a yardım etmesindeki sebebi tahmin
etmek güç değil. Yayılmacı bir politika izleyen Olympikhos, Rhodos toprakları için
doğrudan bir tehlike oluşturuyordu; özellikle de Alinda‟ya sınır olan Stratonikeia
toprakları için. Ayrıca Rhodos Antigonidler‟in Karia‟yı tamamen kontrol etmelerini
de engellemek istemişti.6 Görüldüğü gibi Rhodos, Apameia Anlaşması öncesindeki
dönemden başlamak üzere, kendi çıkarları doğultusunda özgür şehirlerin
bağımsızlığını korumak için elinden geleni yapmaktaydı.
Aslında Iasos‟la yapılan bu anlaşmadan daha erken dönemli bir başka
anlaşma olması ihtimali var. Reger,
Keramos‟tan çıkan bir yazıta dayaranarak,
Rhodos‟un özgür bir Karia şehriyle yaptığı ilk anlaşmanın tarihinin belki de M. Ö.
III. yüzyılın sonlarına kadar gidebileceğini önermiştir.7 Bu yazıt; biten bir
sympoliteia (politik birlik) nın ardından şehrin içine düştüğü büyük korku ve
güvensizlik ortamını Rhodos‟la müttefiklik görüşmeleri yürüterek sona erdirmiş,
vatandaşlar ve şehirde yaşayanlar için güvenliğin tahsis edilmesini sağlamış bir
Keramoslu‟nun onuruna düzenlenmiştir. Her ne kadar yazıtın tarihine ve anlamına
4
5
6
7
A. Meadows, „Four Rhodian decrees: Rhodes, İassos and Philip V‟, Chiron 26, 1996, s.251-266
Blümel, Blümel, Die Inschriften von Iasos, Teil I-II, IK 28, Bonn, 1985, no:150 ve no:76; Reger,
a.g.e, s.86
Reger, a.e.
Ender Varınlıoğlu, „Die Inschriften von Keramos‟, Bonn: Habelt, 1986, no. 6, satır 17-18; Reger,
a.e., s.85
171
dair farklı teoriler mevcutsa da8 Reger, Stratonikeia ile yapıldığını düşündüğü bu
“tahmini” sympoliteianın geç III. yüzyılda gerçekleşmiş olabileceğini düşünmektedir.
Bu durumda şöyle bir resim çizilebilir: Stratonikeia ile bir sympoliteia içinde olan
Keramos, Stratonikeia‟nın Rhodos‟a verilmesinden endişe duymuş (bu sympoliteia
ile muhtemelen Keramos‟un özgürlüğü sona ermeyecekse de müttefiği başka bir
devlete verilen Keramos‟un statüsüne dair ciddi sorular oluşmuştur) ve Stratonikeia
ile olan sympoliteiayı bozup Rhodos‟la acil bir müttefiklik arayışına girerek
güvenliğini ve bağımsızlığını garanti altına almış olabilir. Rhodoslular da Keramikos
Körfezi üzerinden Stratonikeia ile bağlantıyı sağlayabilmek için Keramos‟la sıkı
bağlar içinde olmaktan mutlu olmuş olmalıdırlar. Eğer bu önerme doğruysa
Keramos‟la yapılan bu anlaşma, Rhodos‟un bağımsız bir Karia şehiriyle yaptığı ilk
değilse bile en erken örneklerden biri olmalıdır. Aynı zamanda, Rhodos‟un üçüncü
yüzyılın geri kalanında çıkarlarını savunmak için aldıkları tavrın altyapısını da
oluşturmuş olabilir.
M.Ö.189‟da Apameia Antlaşması‟nın imzalanmasıyla Batı Anadolu‟da yeni
bir dönem başlamıştı. Menderes‟in güneyindeki Karia Rhodos hâkimiyetine
verilirken bazı özgür ve bağımsız şehirlerin bu hediyenin dışında kaldığından
bahsetmiştik. Bunlardan kıyıda yer alanlar: Priene, Miletos, Herakleia Latmos, Iasos,
Bargylia (muhtemelen), Myndos, Halikarnassos; içeride ise Alabanda, Euromos
(muhtemelen) ve Mylasa idi. Zaman içerisinde yaşananlar gösteriyor ki, Bergama
Kralı II. Eumenes‟in Rhodos ile ilgili olarak söyledikleri gerçek oldu ve Karia‟nın bu
kıyı şehirleri özgürlüklerini Rhodos‟un desteğiyle elde ettiklerini düşünerek
Rhodos‟un etkisi altına girdiler.9
Apameia Antlaşması‟nın imzalanmasından sonra ortaya çıkan yeni durum
Karia‟nın özgür şehirleri için endişe verici bir ortam yaratmıştı. Alabanda,
8
9
E.L.Hicks yazıtı M.Ö. 168‟e tarihlendirmiş ve yazıtta anlatılan problemin demokratlar ve
oligarklar arasında çıkan çatışmadan kaynaklandığını açıklamıştır. E.L.Hicks, „The Collection of
Ancient Greek Inscriptions in the British Museum, Part III‟, 1890, s.116. L.Robert ise
Hicks‟in tarihlemesine katılarak Keramos‟un sympoliteiasının çökmesine odaklanmış, Keramos‟un
adı bilinmeyen ortağının Stratonikeia olabileceğini ve şehrin güvenlik sıkıntısının da bu
anlaşmanın son bulmasından kaynaklandığını önermiştir. L. Robert, Villes d‟Asie Mineure, 2nd.
Ed., Paris, 1962, s.60-1. Reger ise bu yazıt için M.Ö. 168 tarihinin hatalı olabileceğini düşünmekte
ve M.Ö. geç III. yüzyıla ait olabileceğini düşünmektedir. Reger, a.e., s.84-85.
Bresson, „Les intérêts rhodiens en Carie l'époque hellénistique jusqu'en 167 a.C.', madde:27
172
Senato‟dan özgür bir şehir olduğunu belirten bir kararname çıkartmayı başarmıştı.10
Bunun yanında statülerinin ne olacağı konusunda endişeleri olan başka kentler de
bulunmaktaydı. Örneğin, Doğu Karia‟da Salbake Dağları üzerindeki Apollonia‟nın
vatandaşları elçileri Pamphilos‟u, şehirlerinin statüsünü netleştirmek üzere
Romalılar‟la görüşmesi için Apameia‟ya göndermişler, Romalılar da onu Rhodos‟a
yönlendirmişler ve Pamphilos bu görüşme sonunda imtiyazlı bir anlaşma elde
edebilmişti. Amyzon da aynı şekilde, Romalılar‟ın ulaşmasından sonra Rhodos‟a bir
elçi göndermişti. Detaylara dair bilgimiz olmasa da, Amyzon‟un da yeni Rhodos
hâkimiyeti altındaki statüsünü netleştirme ya da iyileştirme arayışı içerisinde olduğu
anlaşılmaktadır.11 Panamara da bu kapsamda iki kez Rhodos‟a elçi göndermiştir.12
Çeşitli dökümanlar, bu dönemde de Rhodos‟un özgür şehirlerin koruyucusu ve
bölgenin hâmisi olma politikasını devam ettirdiğini göstermektedir. Bu duruma ilk
örnek; özgür şehirler Miletos ve Herakleia‟nın, sınırlarında yer alan dağlardaki
bölgeye dair bir savaşa girişmeleri ve kısa süre sonra bir müttefiklik anlaşmasıyla
Rhodos etkisi altına girmeleridir. Bu savaşın, 189/8‟deki Apameia Antlaşması‟ndan
hemen sonra başladığını düşünebiliriz.13 Savaş sonunda imzalanan anlaşma
metninde, iki milletin de “en büyük müttefikleri Rhodos‟un çıkarlarına karşı hareket
etmeme” kararı aldıkları görülmektedir. Bu kısıtlayıcı cümleler, bu dönemde
Rhodos‟un hatırı sayılır bir politik otoritesi olduğunu göstermektedir.14
Kısa süre sonra bu kez Miletos (Herakleia ile müttefik) ve Meander
üzerindeki Magnesia (Priene ile birleşmiş) arasında, Rhodos‟un arabulucuğuyla sona
erdirilen bir diğer savaşın başladığını görmekteyiz.15 M.Ö.180‟de gerçekleşen barışın
sağlanmasında en önemli rolü oynayan yine Rhodos olmuştur; barışı sağlamakla
sorumlu elçiler gönderen 14 ülkeden birincisi, mahkum değişimini yapan ve en son
olarak da anlaşma metninin saklanmasından sorumlu olan kent olarak.16 Son örnek
olarak da; Rhodos‟un Samos ve Priene arasında, tartışmalı bir toprak olan Mykale
10
11
12
13
14
15
16
L. Robert, BCH, Supplément I, 1973, s. 453-66: B 68
Gabrielsen, „The Naval Aristocrasy of Hellenistic Rhodes‟, s.52 ve Reger, a.g.e., s.89
Bresson, „Recueil des inscriptions de la Pérée rhodienne: (Pérée intégrée)‟, s.114-5
Reger, a.g.e., s 89; Delphinion, no. 150, I.35-36
I Milet 150, 35; Robert 1978, 509-10: B 69; Bresson, „Les intérêts rhodiens en Carie l'époque
hellénistique jusqu'en 167 a.C.', madde 27.
IMilet, 148; Reger, a.e., s.89
Delphinion, no: 148; Bresson, a.e., m.28
173
Dağı civarındaki Karion Kalesi etrafındaki alan hakkında yaptığı arabuluculuk
verilebilir.17 Rhodos dialektindeki bu detaylı döküman, Rhodos Devleti‟nin olaya
büyük oranda dâhil olduğunu göstermektedir.18
Bu şehirler arasındaki savaşların Apameia Barışı‟ndan sonra elde edilen
özgürlükler sonucunda çıktığını düşünmek mantıklı. Bununla birlikte bu savaşlar,
Rhodos‟un Karia‟da uyguladığı otorite mekanizmalarına ışık tutmaları açısından da
oldukça önemli. Görülüyor ki Rhodoslular; Stratonikeia‟da ve Roma tarafından
kendilerine verilen içerilerdeki Karia topraklarında doğrudan, batı kıyısındaki özgür
şehirlerde dolaylı olmak üzere ikili bir kontrol sistemi uyguladılar. İç kısımlarda,
Stratonikeia
ve
Peraia
için
kurduklarına
benzeyen
bir
yönetim
modeli
geliştirmişlerken, özgür Karia şehirleri ile ilişkilerini, onların otonomi ve
özgürlüklerini tanıyan anlaşmalar ya da daha az resmi düzenlemelerle tanzim
etmekteydiler.19 Aslında bu özgür şehirler hiçbir şekilde doğrudan Rhodos‟a bağlı
değillerdi. Ancak Rhodos bu şehirlerin resmi biçimde üstü olarak tanınmasa da fiili
durumda öyleydi. Miletos ve Herakleia‟nın savaşa girmekte özgür hissetmiş
olmaları, bu özgürlüğün gerçek bir Grek özgürlüğü olduğunu göstermektedir.
Rhodoslular‟ın da Atina, Megalopolis ve Patrai‟ye kadar uzak mesafelerden
arabulucular toplama zahmetine girişerek arabulucuk etmelerinden, onların da bu
özgürlüğü ciddiye aldıkları anlaşılmaktadır. Bu özgür şehirler pek çok sebeple, savaş
yapmak için dâhi, kendi aralarında müttefiklikler düzenleyebilirlerdi. Ama açık ki,
Rhodos sömürgeci bir güç gibi davranmakta ve etki alanındaki bu şehirler arasında
barışın sağlandığından emin olmaktaydı.20 Bu durumda şöyle söylenebilir: Rhodos
resmi olarak kendisine tâbi olmayan Yunan şehirleriyle olan ilişkisinde, bir zamanlar
Karia‟nın hükümdarı olan Seleukid hanedanı tarafından geliştirilen hükümdarlık ve
işbirliğinin genel geleneklerini devam ettirdi.21
17
18
19
20
21
I. Priene no: 37
Bu döküman geleneksel olarak M.Ö. 197-190‟a tarihleniyordu ancak Rhodos‟un dahil olmasının
mana kazanacağı bir çerçeve içinde tekrar gözden geçirildiğinde, bu arabuluculuğun M.Ö. 188
civarında, yani Apameia Antlaşması‟ndan hemen sonra gerçekleştiği söylenebilir. Bresson, a.e.,
m. 28.
Reger, a.g.e., s.89
Bresson, a.e, s.29
Fraser ve Bean, a.g.e, s.109
174
Rhodoslular‟ın Karia‟da böylesine iyi ilişkiler geliştirmelerinin çeşitli
sebepleri vardı. İlk olarak, Apameia Barışı‟ndan sonra özgür şehirler Roma‟nın
koruması altındaydılar.22 Rhodos bu şehirlerde bir küskünlük yaratmak ve onları,
kendilerine bu özgürlüğü garantilemiş olan güce yönlendirmek istemezdi. İkinci
olarak, Rhodos ve Karia‟nın birlikte yaşamaya dair uzun bir deneyimi vardı.
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Rhodoslular M.Ö. III. yüzyılda, Iasos‟a ve
muhtemelen Keramos‟a eşit ve özgür şehirler olarak müttefiklikler vermiş ve
gerektiğinde korumak için müdahalede bulunmuşlardı. Eumenes‟in de belirttiği gibi
Rhodoslular, özgür şehirlerin koruyucusu olarak algılanmaktaydı ve bu şöhret onlara
küçük ortaklarının duyarlılıklarına dikkat ederek, başarılı bir şekilde otoritelerini
kullanma şansı verdi. Üçüncüsü; Rhodoslular M.Ö.188‟den itibaren Likya‟daki
direnişle meşguldüler. Roma‟nın Likya‟yı Rhodos‟a verme şartları başından itibaren
oldukça belirsizdi ve bu da yirmi yıllık bir savaşa sebep oldu. Paralı askerlere bağlı
olmaları sebebiyle Rhodoslular, Karia ve Likya‟da aynı anda devam eden
savaşlardan kaçınmaktaydılar. Kısacası, Rhodos‟un Karia‟daki geleneksel ve görece
hafif metodları uygulamaya devam etmek için oldukça geçerli sebepleri vardı.23
Karia‟da en azından M.Ö. 167‟e kadar, Likya‟daki Rhodos hâkimiyetini
karartan savaşlar gibi savaşlar yaşandığına dair bir bulgu yok. Rhodos‟un Karia‟daki
kontrolünün M.Ö.170‟lerde (ya da erken 160‟larda) sertleşmiş olması mümkün.
Rhodos ilk kez, M.Ö.167‟de, Mylasa ve Alabanda‟nın Euromos‟a karşı giriştikleri
savaşta güç uyguladı.24 Bu savaşın Kaunos isyanı devam ederken başlaması, Mylasa
ve Alabanda‟nın yerel bir meseleyi çözüme kavuşturmak için Rhodos‟un başka
problemlerle meşgul olmasından yararlanmış olabileceğini düşündürmektedir.25
Kuzeydoğuda Mylasa ve Alabanda‟nın ve doğuda Kibyra tarafından desteklenen
Kaunos‟un öncülük ettiği isyan (yani özgür şehirler tarafından kurulan bir
koalisyon), Karia‟daki Rhodos hâkimiyetinin çok da iyi kabul edilmediğini
22
23
24
25
Alabanda M.Ö. 188‟de Tanrıça Roma‟nın bir kültüne sahipti. Bu kült açıkça gösteriyor ki,
Alabanda özgür bir şehir olarak Romalılar‟dan memnundu. Benzer bir durum diğer şehirlerde de
varolabilirdi.. Reger, a.g.e., s.90.
Reger, a.e.
Reger, a.g.e., s.93. Rhodos‟un 167‟de Euromos‟a yardım göndermek zorunda kalması, buraya ya
hiç ya da yeterince asker yerleştirilmediğini gösterir. Livius, a.g.e, xlv.25; Polybius, a.g.e.,
xxx.5.15
Reger, a.g.e, s.90
175
göstermektedir. Bu kabullenmeyişin altında, belki de Mylasa‟nın Euromos‟u ele
geçirmeye çalışmasının gösterdiği gibi, Rhodos‟un bölgedeki yerli güçlerin yayılma
arzularına engel teşkil etmesi yatmaktadır.26 Ne var ki bu isyanların, kuzeyde
Orthosia‟da gerçekleştirilen savaşla hızlıca bastırılması Karia‟daki gerçek güç
dengesini göstermiştir: Roma dâhil olmadan, Karia doğrudan ya da dolaylı olarak
Rhodos‟un hâkimiyeti altında kalacaktı. Rhodos karşıtı isyanın bastırılmasından
sonra, Kaunos‟tan sürgün edilenlerden oluşan ve hatta bildiğimiz kadarıyla isyana
katılmamış olan Stranokiea‟dan gelenlerin de katıldığı elçiler,
M.Ö.167‟de
Senato‟da Rhodos‟tan şikâyetçi olmuşlardı.27 Polybios, Karialılar‟ın Rhodos
hâkimiyetinin sona ermesinden sonraki (muhtemelen M.Ö.167/6 kastedilerek)
sevincini, zincirlerinden kurtulan kölelerin sevinçlerine benzetir.28 Amyzon‟dan
gelen bir stephanaphoroi listesi ise “Karialılar‟ın özgürleştiği zamandan itibaren”
diye başlar ve J.ve L. Robert bunu bir “zafer ve rahatlama çığlığı” olarak
yorumlamışlardır.29 Bütün bunlar Karia‟nın genel olarak hoşnutsuz olduğunun
işaretleri olabilir.
Diğer taraftan, Karia‟daki şehirlerden bazılarının, özgürlüklerini elde
ettikten sonra Rhodos hâkimiyetindeki zamanlarını arar olduklarını bilmekteyiz.
Zayıf şehirler, Rhodos desteği olmadan, ya Karia dağlarındaki savaşçı kabilelere
kolay bir av olmak ya da daha güçlü ve zengin komşularına tâbi olmak
zorundaydılar.30 Örnek olarak; Kalyndalılar, M.Ö. 164‟de Kaunos‟a karşı isyan
ettiklerinde ve Knidos‟tan hali hazırda hızlı bir askeri yardım almışken, “kendilerini
ve şehirlerini onların eline teslim etmeyi” önererek, uzun dönemli koruma için
Rhodos‟a başvurdular.31 Rhodoslular da bu isteğe, Kalynda‟nın kuşatmasının
kaldırılması için bu şehre bir birlik göndererek karşılık verdiler. Aynı zamanda
Roma‟ya da bir elçi gönderdiler ve Senato‟dan, şehri, muhtemelen bir müttefik
olarak ele geçirmelerini onaylamasını istediler. Roma Senatosu, diğer kayıplarına
26
27
28
29
30
31
Polybios, a.g.e, xxx, 5,11-15; Livius, a.g.e., xlv,25,11-13; Strabon, a.g.e., xiv,2,3
Polybius, a.g.e., xxx, 21, 1
Polybius, a.g.e., xxx.24; Fraser ve Bean, a.g.e., s.122
J.Robert ve L. Robert, Fouilles d'Amyzon en Carie: Exploration, histoire, monnaies, et
inscriptions I, Diffusion De Boccard, Paris, 1983, s.244-46, no. 51 ve s. 250; Reger, a.g.e., s.85
Roztovtzeff, a.g.e., s.774-775.
Berthold, a.g.e., s.220
176
karşılık olarak Rhodos‟un Kalynda‟yı almasını onayladı. Rhodoslular ayrıca
Roma‟ya gönderdikleri bu elçi ile Karia‟da özgürleştirilen yerlerdeki özel mülklerini
tekrar alabilmek için de izin istemişlerdi.32 Ve öyle görünüyor ki Senato,
Kalynda‟nın tekrar alınmasıyla birlikte bu isteği de uygun görmüştü.
Bir diğer örnek, tartışmalı bir yazıtın geleneksel yorumlamasıyla
Keramos‟tan verilebilir.33 Yukarıda farklı bir tarihleme ve yorumundan bahsettiğimiz
bu yazıt, geleneksel tarihlemesi ve yorumuyla değerlendirildiğinde34; Keramos‟un da
M.Ö.167 - 133 yılları arasındaki bir tarihte Rhodos‟a başvurarak müttefiklik
istediğini ve bu sayede şehirde ve khorada yaşayan vatandaşlarının ve diğer
sakinlerin güvenliğini sağladığını ortaya koyar. Keramos‟un güvenliğini tehdit eden
gücün kim olduğunu tam olarak bilmiyoruz. L. Robert baskının, Keramos‟un bir
dönem sympoliteia ile bağlı olduğu daha güçlü bir şehir olan Stratonikeia‟dan
geldiğini önermiştir.35 Açık ki, bu dönemde Keramos politik olarak Rhodos‟tan
bağımsızdı ve Rhodos‟un işbirliğine ihtiyaç duyması, Rhodos‟un bölgedeki yüksek
itibarının kanıtıdır.
Benzer bir durum, daha önce de bahsettiğimiz gibi aşağı yukarı aynı
zamanlarda Mylasa ve Euromus‟ta da yaşandı. M.Ö. geç II. yüzyılda, bu iki şehir
arasında bir sympoliteia yapılmıştı. Bundan önce, anlaşıldığı kadarıyla Euromos,
Latmos Herakleia‟sı ile bir düşmanlık yaşamış ve daha güçlü olan Mylasa,
Euromos‟a koruma vermişti. Euromos‟tan gelen başka bir yazıt ise, Euromos ve
Mylasa arasındaki problemlerden ve Euromos‟un (muhtemelen kendisi için bir
tehlike haline gelen) komşusu Mylasa‟ya karşı Roma ve Rhodos müttefikliği
arayışına girmesinden bahsetmektedir.36 Bir diğer örnek de şudur; M.Ö. 155/4‟de,
Kappadokia Kralı V. Ariarathes ve Pergamon‟dan büyük baskı gören Priene, yardım
için Rhodos‟a başvurmuştur. Rhodoslular muhtemelen, Pydna‟yı takip eden yıllarda
aralarındaki ilişkinin değiştiği Pergamon‟la karşı karşıya gelmemek için bu yardım
32
33
34
35
36
Polybios, a.g.e., xxxi.4.1 - 5.5
Varınlıoğlu, Die Inschriften von Keramos, no. 6, satır 17-18
Hicks, a.g.e., s.114; Roztovtzeff, a.e., s.775.
L. Robert, Villes d‟Asie Mineure, 2nd. Ed., Paris, 1962, s.60-1.
Roztovtzeff, a.g.e., s.775
177
isteğine cevap vermezken; bu talep, adanın bölgenin küçük devletleri arasındaki
statüsünü açık şekilde ortaya koymaktadır.37
Karia‟da, özgürleşmeden sonra ortaya çıkan bütün bu rahatsız durumlarda
Rhodos‟a başvurulması, bölgede Rhodos‟a hâlâ arabulucu ve güçsüzün destekçisi
olarak bakıldığını göstermektedir.38 Yakın zamana kadar Menderes‟in güneyindeki
bütün Karia‟nın hâkimi olan bir gücün yardıma çağrılması, bu gücün popülerliğine
ya da en azından Rhodos yönetiminin bölgedeki samimi kabulüne dair önemli bir
kanıttır.39
5.2. Khrysaorik Birliği ve Rhodus‟un Karia Politik Yapısına
Etkileri
Rhodos‟un Karia‟daki özgür şehirlerle ilişkisi bu şekildeyken, M.Ö. III.
yüzyıldan itibaren Karia‟da etkili olan önemli bir politik aktör Khrysaorik
Federasyonu/Birliği idi. Khrysaorik Federasyonu, basit bir dini birlikten ziyade, çok
sayıda Karia poleis‟inden oluşan ve M.Ö. II. yüzyıldan itibaren Panamara‟daki Zeus
Khrysaorios etrafında merkezileşen bir federal devletti.40 Organizasyonun kült
merkezi M.Ö. erken III. yüzyılda Zeus Labraundos‟ken, daha sonra Stratonikeia
yakınlarındaki Zeus Khrysaorios olmuştu. Khrysaoreis kararı içeren en eski
doküman; Labraunda‟da bulunmuş, Ptolemaios Philaldephos‟un 19. yılına (M.Ö.267)
tarihlenen ve kralın oikonomosu (hazineci) Apollonios‟u onurlandıran bir yazıttır.41
Bu da birliğin en azından, Ptolemaioslar tarafından desteklendikleri tarih olan M.Ö.
267‟den beri aktif olduğunu gösterir.42 Şimdiye kadar, Khrysaorik Federasyonu‟na
üye 7 polis tespit edilmiştir: Mylasa (M.Ö. II. yüzyılın ilk yarısı), AlabandaAntiokhia (M.Ö.180‟den sonra), Alinda (M.Ö. I. yüzyıl), Thera (muhtemelen M.Ö.
37
38
39
40
41
42
Polybios, a.g.e., xxxiii.6.7; Berthold, a.g.e., s.220
Rostovtzeff, a.e., s.775
Fraser ve Bean, a.g.e., s.111
M.Çetin Şahin, „The Political and Religious Structure in the Territory of Stratonikeia in
Caria‟, Ankara, 1976, s.1-15.
J. Crampa, Labraunda, Swedish Excavations and Researches, III 1-2. Greek Inscriptions I-II,
Lund, Stockholm, 1969-1972, no:43.
Gabrielsen, „The Rhodian Peraea in the Third and second Centuries B.C.‟, s.157; Christina
Williamson, „Indigenous sanctuaries and the formation of the Hellenistic polis in inland Karia‟
TMA 36, 2006, s.40.
178
II. yüzyıl), Stratonikeia (M.Ö. 230‟dan Augustus dönemine kadar), Amyzon ve
Keramos.43
Genellikle, Khrysaorik Birliği‟nin Ptolemaioslar tarafından yaratılmış,
Seleukidler‟in de bölgeyi kontrol etmede kullandığı bir federal yapı olduğu
düşünülmüştür.44 Seleukidler‟in yeni şehirleri Stratonikeia‟yı Ptolemaik kaynaklı
Mylasa ve Labraunda‟ya karşı ve özellikle Karialı-Khrysaorik Birliği‟nin merkezinin
(Panamara‟daki
düşünülmektedir.
Zeus
45
Khrysaorios
Tapınağı)
hemen
dışına
kurdukları
Strabon‟un anlattıkları dolayısıyla, bu organizasyonun politikten
ziyade dini bir karakteri olduğu46 ve her biri birer oy sahibi olan, sympoliteia (politik
birlik) ile birleşmiş yerel köylerden oluştuğuna dair genel bir görüş hâkimdir. Ancak
zamanla bu köyler (muhtemelen M.Ö. erken III. yüzyıldan itibaren) şehirler
tarafından kendi içlerine dâhil edilmiş ve böylece şehirler, kontrol ettikleri oylarının
(köylerinin) sayısının çokluğuna göre temsil edilir hale gelmişlerdir. 47 Ancak farklı
bir yapılandırma önerilebilir.
Khrysaoreis kelimesi, her ne kadar bir etnik olarak kullanılsa da, ne
tanımladığı bu büyük grubun gerçek etnik kimliğinden, ne bu grubun kendisine ait
olduğunu iddia edebileceği bölgenin isminden, ne de bir şehir isminden gelir.
Birliğin karakteri incelendiğinde Khrysaorik Birliği‟nin, yapay olarak yaratılmış bir
politik topluluk, muhtemelen bir sympoliteia yoluyla kurulmuş bir federal devlet
olduğu anlaşılmaktadır.
Bölgedeki eski ve yeni çok sayıda politik topluluk
tarafından politik ve dini odak noktası olarak yaratılmış bu birliğin fonksiyonu;
öncelikle hem içeride kendi yaşayanlarına, hem de Helenistik güçler ve Roma dâhil
olmak üzere dışarıdaki güçlere; Karia‟da birleşik, tek bir birlik kurdukları mesajını
43
44
45
46
47
Gabrielsen, a.e., s.158-159
Jeremy LaBuff , Kings of Leagues of Karians, presented at the Tombros Conference on
Hellenistic Monarchies, 2015, PSU, s.2
A. Laumonier, Les cultes indigenes en Carie, Paris, 1958, s.197
Gabrielsen birliğin dini olduğu kadar politik aktivitelerinin de olduğunu düşünmektedir.
Gabrielsen, a.e., s.159
Şahin, a.e., s.8-10, 17-24, 30. Genel olarak her köyün bir oyu olduğu varsayılır ama aslında kesin
oranı bilmiyoruz. J. ve L. Robert, Fouilles d'Amyzon en Carie: Exploration, histoire,
monnaies, et inscriptions I, s.223-24; Gabrielsen, a.g.e., s.161
179
vermekti.48 Bu büyük politik topluluğa üye olanlar hem federal vatandaşlıktan hem
de federasyonun üyelerinden biri olan polisin vatandaşlığından (kişisel isminin bir
parçası olarak şehir etniğinin eklenmesiyle belirtilmiş şekilde) yani yerel
vatandaşlıktan yararlandılar. Burada önemli nokta; Khrysaorik Birliği‟ne üye
şehirlerin üyelerinin dışarıda kendilerini nasıl tanıttıklarıdır. Bazı örneklerden yola
çıkılarak; birinin kendini Khrysaoreis olarak tanımlamasının, birliğin, kişinin
şehrinden
daha
düşünülmektedir.
önde
tuttuğu
politik
bir
topluluk
olduğunu
gösterdiği
49
Bütün vatandaşlar, ortak tanrılarına tapınmak, koinonun yıldönümlerini ve
diğer festivalleri kutlamak ve yarışmalar düzenlemek için ortak tapınakta - önceleri
Zeus Labraundos‟ken, daha sonraları Stratonikeia yakınlarındaki Zeus Khrysaorios –
toplanırlardı. Bütün bu aktiviteler muhtemelen hieromnemones denilen federal
memurlar tarafından yönetilirdi. Tüm üye şehirler, ethnosun ortak kült aktivitelerini
karşılamak için kullanıldığı düşünülen ortak bir fona düzenli olarak ve zamanında
para katkısı yapmak zorundaydılar. Ana ve şimdiye kadar bilinen tek karar
mekanizması federal meclis (ekklesia) idi.50
Khrysaorik Birliği‟nin, polis-tabanlı olduğu anlaşılmıştır. En erken
dönemden (M.Ö. 267) Strabon‟un dönemine kadar tüm ilgili yazıtlarda bütün üye
topluluklar poleistir. Bu sebeple, Strabon‟un Khrysaoreis‟in köylerden oluştuğu
ifadesi, genelde düşünüldüğü gibi ethnosun köylerden oluştuğu şeklinde anlaşılamaz.
Öyle görünüyor ki, burada anlatılmak istenen, temsiliyet sisteminde köylerin temel
birimler olduğuydu: her bir polis-üyenin oylama gücü, sahip olduğu komai (köy)
sayısına dayanmaktaydı.
Öyle anlaşılıyor ki Khrysaorik Birliği; her ne zaman kurulduysa,
düşünüldüğü gibi ne bir Ptolemaik emperyal stratejisinin ürünüydü, ne de Karia‟nın
48
49
50
Vincent Gabrielsen, The Chrysaoreis of Caria, Labraunda and Karia. Proceedings of the
international symposium commemorating sixty years of Swedish archaeological work in
Labraunda. Lars Karlsson, Susanne Carlsson (ed.)The Royal Swedish Academy of Letters, History
and Antiquities, Stockholm, November 20-21, 2008. Acta Universitatis Upsaliensis. Boreas, 32,
Uppsala: Uppsala Universitet, 2011 s.342.
Labuff, a.e., s.7
Gabrielsen, „The Rhodian Peraea in the Third and second Centuries B.C.‟, s.158; Gabrielsen,
„The Chrysaoreis of Caria‟, s. 342
180
bazı şehirleri tarafından, Rhodos ve Pergamon gibi Helenistik güçlerin arzularıyla
daha iyi başedebilmek için bir federal devlet kurma çabasıydı. Varlığı, Karia
Birliği‟nin bu dönemde hala varolmasına sebep olan duyguya benzer bir durumun
kanıtı olmalıdır; Karia‟daki belirli topluluklar tarafından paylaşılan dini ve etnik
ortaklığı sürdürme ve yeniden üretme arzusu. Bu arzunun sebebini Karia kimliğinde
aramak doğru olacaktır belki de. Karia kimliği Karia içinde hâlâ önemli olmakla
beraber; dışarıda, kuşkusuz barbarlıkla olan bağlantısı yüzünden, çok da yararlı bir
kimlik değildi. Buna karşılık Khrysaoreis kimliğinin böyle olumsuz bir bağlantısı
yoktu. Hatta Akdeniz mitolojisinden, Khrysaor/Bellerophon‟dan gelen bir tanıdık
figür duygusu yaratmaktaydı.51 Federasyon üyeliği, muhtelemelen üye poleise yeni
bir etnik kimlik ve bütün Khrysaoreis‟in hepsine federal vatandaşlık yaratılması gibi
bazı avantajlar sunuyordu. Ancak birlik içerisinde çarpışan çıkarlar tek bir üye ve
ethnosun geri kalanı arasında anlaşmazlık çıkmasına sebep olabiliyordu.52
Pek çok federasyonun aksine dış politika (diplomasi ve savaş dâhil olmak
üzere), Khrysaorik Federasyonu‟nun aktivite alanının dışındaydı. Üye şehirler
bireysel olarak bu alanlarda gayet aktif olmalarına rağmen, federasyon dış politika
konusunda ortak kararlar almamıştır. Birlik, harici bağlılıkları açısından, büyük
güçlerin bölgede ya da bölgenin çeşitli parçalarındaki etkisine bağlı olarak
bölünmüştü: M.Ö. 267‟lerde Khrysaoreis ve Ptolemaioslar arasında yakın ilişkiler
vardı; birlik üyelerinden Amyzon‟un Seleukidler‟e özel bir bağlılığı ve Alabanda‟nın
ise III. Antiokhos‟la (Antiokhia olarak yeniden isimlendirilmesine sebep olan) özel
bir ilişkisi vardı. Bütün bunların yanında, M.Ö. 276‟da bir Seleukos yerleşimi olarak
kurulmuş ve M.Ö. 240‟tan M.Ö. 167‟e kadar Rhodos hâkimiyeti altında kalmış olan
Stratonikeia‟nın, M.Ö. 230‟da Khrysaoreis üyesi olduğunun neredeyse kesinleşmiş
olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Bütün bunlar gösteriyor ki Khrysaorik
Federasyonu, önemli bir dönem boyunca, iki önemli Helenistik devlet (Rhodos ve
Seleukos İmparatorluğu) arasında kalmış bir organizasyondu. Bu durum, bu
federasyonun, pek çok diğer federal devletin aksine, bölgesindeki önemli politik
51
52
Labuff, a.e., s.10
Mylasa örneğinde anlaşmazlık konusu Zeus Labraundos mabediydi. M.Ö. III. yüzyılda
V.Philippos‟un Mylasa‟ya yazdığı bir mektuptan (M.Ö. 220 civarları) Khrysaoreis ve Mylasa
arasında Zeus Labraundos Tapınağı ile ilgili bir anlaşmazlık olduğunu anlıyoruz. Crampa,
Labraunda, Swedish Excavations and Researches, III 1-2, no: 5, 31-41
181
olaylarda bağımsız olarak ortaya çıkmaması gerçeğini açıklayabilir. Muhtemelen, bu
federal devleti oluşturan poleisin, dış politika konusunda bağımsız kararlar verme
hakkını, federal hükümete vermek yerine kendilerinde saklı tutmuş olmalarının
sebebi de aynı durumdur.53
Khrysaorik Federasyonu‟nda uygulanan temsil sistemi, Karia‟daki politik
yapıyı tümden etkileyebilecek bazı eğilimlere sebep olmuştur. Üyeler, kontrolleri
altındaki köy sayısını artırma yoluyla federasyondaki oylama güçlerini büyütme
arzusu içine girmişlerdi. Bunu çeşitli şekillerde gerçekleştirmeye çalışmış
olabilirlerdi:
1.
Bir polis federasyon içinde başka poleise ait olan komaiyi kendi
bölgesine dâhil etmeye hatta bütün bir polisi kendine bağlamaya
çalışabilirdi.
2.
Bir polis, federasyon dışındaki komaiyi (ya da başka bir polisi) kendi
bölgesine absorbe etmeye çalışabilirdi.
3.
İki ya da daha fazla üye tek bir politik topluluk olmak üzere
birleşebilirlerdi.
Öyle görünüyor ki; Khrysaorik Federasyonu‟nun temsiliyet sistemi Karia‟da
yaşanan pek çok değişimin itici gücü olmuştu. Karia şehirleri arasında
anlaşmazlıkların çıkması, pek çok şehir tarafından hissedilen güçlü bir müttefik
ihtiyacı (Rhodos gibi), „Pisyeliler ve Pisyeliler ile birleşen Pladasalılar‟ gibi politik
toplulukların oluşması ve Stratonikeia‟nın diğer toplulukların aleyhine gittikçe artan
büyümesi gibi durumları bu temsiliyet sisteminden kaynaklanmış durumlar olarak
görebiliriz. Örneğin;
Stratonikeia‟nın sistematik büyümesinin arkasındaki ana
sebebin, şehrin büyüdükçe Khrysaorik Federasyonu‟ndaki gücünün artması olduğunu
bilmekteyiz; daha çok komaisi oldukça, oy payı daha büyük oluyordu. Strabon,
Keramos‟u çok sayıdaki komaisi sebebiyle federal oyları domine eden bir şehre
örnek göstermiştir54. Keramos‟un daha önce değindiğimiz bir kararnamesi55, yaptığı
elçilik aktiviteleri ile şehirdeki herkesin güvenliğini sağladığı için bir vatandaşı över.
53
54
55
Gabrielsen, „The Chrysaoreis of Caria‟, s.344-345
Strabon, a.g.e., xiv.2.25.
Varınlıoğlu, „Die Inschriften von Keramos‟, no. 6, satır 17-18.
182
Döküman özellikle, sympoliteianın son bulmasıyla şehrin kendini içinde bulduğu
korkulu politik durumu vurgular ve bu korkunun sonucunda Keramoslular Rhodos‟la
ittifak kurmak istemişlerdir. Eğer gerçekten önerildiği gibi, sympoliteianın yapıldığı
ismi anılmayan ortak Stratonikeia ise; bu durumda Keramos sympoliteianın
bitirilmesini, Stratonikeia‟nın kendilerini ele geçirme planının işareti olarak görmüş
ve bu sebeple Rhodos‟la ittifak kurmak istemiş olabilir.56
Khrysaorik Birliği içinde başka üyelerin de benzer genişlemeci eğilimler
gösterdiğine dair bulgular vardır. Daha önce de belirttiğimiz gibi, M.Ö. 167‟de
Mylasa, Alinda‟nın yardımıyla, Euromos‟u ele geçirdi. Ancak kısa süre sonra, daha
önceleri V. Philippos‟un seferi sırasında da Euromoslular‟ın çıkarlarını savunmuş
olan
Rhodoslular,
Kibyratalılar‟ın
da
yardımıyla
istilacıları
püskürttüler.57
Yazıtlardan anlaşıldığı kadarıyla Euromos, Khalketor ve en azından bir başka polisi
daha topraklarına katmıştı ve bu yüzden Mylasa için çekici hale gelmişti. Daha sonra
Euromos ve Mylasa, anlaşıldığı kadarıyla aralarındaki bir sympoliteianın
bitmesinden sonra anlaşmazlığa düşmüşler ve anlaşmazlık ancak Rhodos‟ta
gerçekleştirilen bir mahkemeyle sonlandırılmıştı.58 Bu yayılmacı hareketlerin iç
Karia‟daki toplulukların statülerini nasıl etkilediğini Strabon‟un ifadelerinden
anlamaktayız. Strabon, onun döneminde bölgede bahsetmeye değen üç poleis
Mylasa, Stratonikeia ve Alabanda olduğunu; diğerlerinin peripoleis yani bu üç
önemli polisin ya da kıyıdaki poleisin (Amyzon, Herakleia, Euoromos ve Khalketor)
bağımlı toprakları olduğunu söyler.59
Sonuç olarak görüyoruz ki; Menderes Nehri‟nin güneyindeki bölgede yer
alan bir organizasyon olan Khrysaorik Birliği, çok sayıda Karialı topluluğu
56
57
58
59
I. Keramos 6, L.Robert ile beraber E.L. Hicksi takip ederek, Keramos ve Rhodos arasındaki ittifakı
M.Ö. 168‟den sonraya tarihlemişlerdi. Daha önce de bahsettiğimiz gibi Reger, Roberts‟ın
tanımlamasını doğru bulmuş fakat ittifakı Stratonikeia‟nın Rhodos toprağı olduğu zamana (ona
göre 240lar) tarihlemiştir. Dahası, Reger sympoliteianın Keramos tarafından sonlandırıldığını ve
Rhodos‟la kurulan symmachianın Keramos‟un Rhodos‟a karşı pozisyonunu güçlendirmek için bir
çabası olduğunu düşünür. Reger, a.g.e., s.84-85. Ancak, Keramos Rhodos‟a yardım için
gittiğinden, sympoliteianın Stratonikeia tarafından bozulmuş olması ve Keramos‟a tehdit oluşturan
şehrin bu şehir olması daha olası görünmektedir. Gabrielsen, „The Rhodian Peraea in the Third
and second Centuries B.C.‟, s.168, not. 130
Polybius, a.g.e., xxx.5.11-15; Livius, a.g.e., xlv.25.11-13
Sonunda, M.Ö. 1.yüzyılda Mylasa, Chalketor‟u Euromos‟tan almayı başardı ve elindeki
yerleşimlere (Labraunda, Olymos, Hydisos ve Hydai) ekledi. Gabrielsen, a.e., s.168
Strabon, a.g.e., xiv.2.22; Gabrielsen, a.e., s.170
183
birbirlerine ve dış güçlere bağlayan; geniş, sürekli değişen ve hiyerarşik bir yapıya
sahip bir bağımlı ilişkiler ağı oluşturmuştu.
Elinde
bulundurduğu
toprakları
ve
kurduğu
ortaklıklarıyla
Karia
politikasının bir diğer önemli aktörü olan Rhodos‟un bu ağa üye şehirlerle kurduğu
ilişkiler de çeşitli şekillerde olmuştur. Örneğin, Rhodos, bir iç meseleyi çözmek ve
ayrıca
topraklarına
saldıran
bir
saldırganı
püskürtmek
için
Panamara‟ya
(Khrysaoeris‟in daha sonra başka bir üye olan Stratonikeia tarafından ele geçirilen
bir üyesi) bir epistates göndermişti. Khrysaoreis‟in tehdit edilen (muhtemelen
Stratonikeia tarafından) bir üyesi olan Keramos‟la yapılan symmachia da, bu birlikle
kurulan bir diğer ilişki örneği olarak verilebilir.60 Bir diğer örnek, daha önce de
değindiğimiz bir konu olan, M.Ö. 167‟de Euromos‟u (ve poleisini), ikisi de
Khrysaoeris üyesi olan işgalci Mylasa ve Alabanda güçlerinden kurtarmak için bir
askeri müdahalede bulunmuş olmasıdır. Rhodos‟ta, Euromos ve Mylasa (daha sonra
Khalketor‟u Euromos‟tan almayı başarmıştır) arasındaki ciddi bir anlaşmazlığı
çözmek için bir mahkeme kurulması da Rhodos‟un bu birlik içindeki üyelerle
kurduğu ilişkinin son örneği olarak verilebilir. Görüldüğü gibi bu durumların
çoğunda, sorunlar Khrysaorik Birliği içindeki poleisin yayılma çabalarından
yükselmiş ve yine çoğu durumda da Rhodos bu problemli durumlara, yasal olarak bir
symmachia ya da bu yayılmacı hareketlerden zarar gören topluluklarla yapılmış bazı
resmi anlaşmalar sebebiyle dâhil olmuştu. Rhodos‟un, bu bahsedilenler yanında,
Khrysaorik Birliği ile kurduğu en önemli bağ ise, birliğin üye poleisinden biri olan
Stratonikeia‟yı ele geçirmesidir. Bu şehri kendi topraklarına katan Rhodos, böylelikle
birlik içinde doğrudan söz hakkı sahibi olmuştur. Muhtemelen Apameia
Anlaşması‟yla pek çoğu Khrysaorik Birliği olan toplulukları ele geçirdiğinde ise,
kısa süre için de olsa, birlik içerisinde kontrolü iyice artmıştı.
M.Ö. II. yüzyılın ortalarında, Rhodos‟un Apameia‟da kazandığı toprakları
ve Stratonikeia‟yı kaybettiği dönemde, Stratonikeia polisi hem bölgede hem de
Khrysaorik Birliği içinde önemli bir aktör haline gelmiştir. Bu dönemde Stratonikeia
ve Rhodos arasında, bölgedeki toplulukları etki ya da hâkimiyet altına olmak
60
Stratonikeia daha sonra M.Ö. 81‟de Keramos‟u ele geçirdi
184
konusunda bir rekabet olduğu anlaşılmaktadır. Panamareis (Panamaralılar) Koinonu,
Kallipolis şehri ve Laodikeis (Laodikeialılar) Koinonu tarafından geçirilmiş üç
kararname bize bu dönemde Stratonikeia, Rhodos ve Karia‟daki topluluklar
arasındaki ilişkilere dair önemli bilgiler vermektedir.61 Kuzeyde Stratonikeia ve
güneyde Rhodos Peraiası‟nın arasındaki bir koinon olan Panamara, M.Ö. II. yüzyılın
ortalarında Stratonikeia‟nın kontrolü altına girmişti.62 Panamara‟daki Zeus Karios
Tapınağı‟nda yer alan bir stelde bulunan bu yazıtlar, Zeus Karios Tapınağı‟nın
rahiplerinden biri olan Stratonikealı Leon‟u onurlandırmaktadırlar. Stratonikeia
tarafından atanmış olan Leon, Zeus Karios‟un büyümesi için çalışmış, adaklarını
artırmaya ikna etmek için insanlara eski dönemlerde verilen bir korumayı yeniden
vermiş ve Stratonikeialı olmayan toplulukları da kurbana katılmaya davet ederek
kültün prestijini yükseltmiştir. Ve rahipliğinin sonunda Panamareis, Kallipolis ve
Laodikeis tarafından onurlandırılmıştır. Bu kararnameleri yayınlayan topluluklar Rhodos hâkimiyeti altındaki Keramos Körfezi‟ne yakın Kallipolis ve yazıtlardan
Rhodos‟a tâbi olduğunu düşündüğümüz Laodikeia - da anlaşılan burada bahsi geçen
Stratonikeialı olmayan topluluklar arasında olmalıdırlar. Bu durumda şöyle bir resim
çizilebilir: diğer komşu olduğu topluluklarla olduğu gibi Stratonekeia ile de ilişkileri
bulunan otonom bir kutsal köy olan Panamara, muhtemelen M.Ö. III. yüzyılın
sonunda, Stratonikeia‟nın kontrolü altına girmişti. Bir zamanlar Rhodos‟a tâbi olan
Stratonikeia, Leon‟un rahip olarak atandığı M.Ö. II. yüzyıl ortalarında artık
bağımsızdı. Stratonikeialı olan ve Panamara‟da görev yapan Rahip Leon,
hâlâ
Rhodos etkisi altındaki toplulukları Panamara‟daki ritüellere katılmaya çağırarak,
şehrinin politik değilse bile ekonomik amaçlarını geliştirmeye çalışmaktaydı. Her ne
kadar çağrısında Stratonikeia‟dan hiç bahsetmese de, Rhodos Peraiası‟ndaki
topluluklara yakınlık göstererek zekice bir yayılmacı hareket gerçekleştirdiği açıktır.
Yazıt, ayrıca Leon‟un bu çağrıyı, kendisini büyük tehlikeye atarak yaptığından
bahseder ki bu da ancak rahibin Rhodos bölgesine sokularak bir ceza riskine
61
62
M.Ç. Şahin, Two new Hellenistic Decrees from Panamara, EA 25, 1995, 83-86 (SEG 45, 1556,
1557); Riet van Bremen, „Leon, son of Chrysaor, and the religious identity of Stratonikeia in
Caria. In: Colvin, S, (ed.) The Greco-Roman East: Politics, Culture and Society. (pp. 207-244).
Cambridge University Press: Cambridge; s.209.
Adaklar gösteriyor ki M.Ö. II. yüzyılın ortalarında, rahiplik Stratonikeia tarafından atanmakta ve
Panamara‟daki Zeus Karios, Hekate ile birlikte şehri temsil etmekteydi. Williamson, a.e., s.41
185
girmesiyle mantıklı olurdu.63 Öyle görünüyor ki, Stratonikeia, Rhodos‟tan
bağımsızlığını kazandıktan sonra, bu tapınağı kullanarak bu bölgedeki toplulukları
birbirine bağlamak ve Rhodos‟un elinde olan bir bölgede bir koridor oluşturmak
istiyordu. Bu yayılmacı hareket, nihayetinde tapınağın ya da Stratonikeia‟nın
Keramikos Körfezi ve Ege‟ye erişimini sağlayabilirdi. Biliyoruz ki, sonunda bu
bölgenin bir kısmı gerçekten de Stratonikeia‟nın eline geçmiştir.
Sonuç olarak görülüyor ki; Rhodos, Karia‟nın, Peraia ile doğrudan kontrol
ettiği topraklar dışında kalan bu bölgesiyle farklı yöntemlerle ilişki kurmuştur.
Karia‟nın bu kısmında gerek özgür şehirlerle çeşitli anlaşmalar ve ortaklıklar kurup,
başka güçlerin ellerine geçmelerini engelleyerek ve kendi etki alanı içerisinde
tutarak; gerekse var olan federasyonlara üye toplulukları ele geçirerek ya da kendi
tarafına çekerek kontrol sağlamaya çalışmıştır. Rhodos gibi ticaret ve diplomasi
odaklı bir devlete oldukça uygun olan bu politika, sürekli değişimin yaşandığı bu
bölgede Rhodos‟un uzun yıllar varolmasını sağlamış, özellikle M.Ö. geç III. yüzyıl
ve II. yüzyıl başlarında, Stratonikeia‟yı elinde tutması ve Apameia Anlaşması‟yla
Khrysaorik Federasyonu üyesi toplulukların çoğuna hükmetmesi dolayısıyla
Khrysaorik Federasyonu‟nda da önemli bir yer edinmesini sağlamıştır. Ancak daha
sonraki dönemde, Stratonikeia bağımsızlığını kazandıktan sonra, bölgedeki özgür
topluluklar ve şehirlerin kontrolü için bir rekabet yaşadıkları ve Stratonikeia‟nın bu
rekabette bir adım öne geçtiği görülmektedir.
63
Williamson, a.e., s.42
186
ALTINCI BÖLÜM
RHODOS‟UN KARĠA KÜLTÜREL
YAPISINDAKĠ ETKĠLERĠ
Rhodos‟un Karia‟daki uzun soluklu varlığının, hem Rhodos Peraiası, hem
de Rhodos‟un kontrolü dışındaki alanların kültürel yapısında bazı değişikliklere
sebep olduğu açıktır.
Loryma Yarımadası M.Ö. IV. yüzyıl gibi erken bir dönemde Rhodos
Devleti‟ne katılmış olsa da, burada yapılan çalışmalar bölgenin geleneklerinin
akültürasyonla tamamen kaybolmadığını ortaya koymuştur. Anakaradaki bu
yerleşimler; merkeze uzak olmanın sağladığı avantaj ve diğer komşu kültürlerle daha
yakın ilişki içerisinde olmaları sebebiyle eski geleneklerini uzun yıllar devam
ettirdiler. Öyle görünüyor ki, Rhodos vatandaşlığı statüsüne geçen Khersonesoslular
bu yeni duruma oldukça çabuk adapte olmuşlar, sıklıkla Rhodosla ilişkilendirilen
isimler seçmiş ve yazıtlarda adlarını Rhodoslular‟ın yaptığı gibi demotikonlarıyla
birlikte kullanmışlarsa da1 kendi geleneklerinden de tamamen vazgeçmemişlerdir.2
Anlaşılan, Rhodos vatandaşlığı edinmiş olan Khersonesoslular kendilerini eşit olarak
hem Karialı hem de Rhodoslu olarak görmekteydiler.3 Bununla birlikte, Rhodoslular,
Loryma Yarımadası ve güneybatı Karia‟nın geri kalan topraklarında bazı etkiler
oluşturmayı ve değişimler yaratmayı başardılar. Bu değişim ve etkileri, Birleşik Tâbi Peraia ya da Rhodos toprağı - özgür topluluk ayırımı yapmadan, sosyal hayat ve
dini yapı olarak iki bölümde incelemenin daha faydalı olacağı kanaatindeyiz.
1
2
3
Held, „Neue und Redivierte Inschriften aus Loryma und der Karischen Chersones‟, s.70
no.15, s.75. no.21; Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.122
Rhodon tarafından dikilen Rodokrat‟ın mezarındaki yazıtta olduğu gibi. Mezar kaidesi basamaklı
olup, Rhodoslu değil, yerel Karia tipindedir. Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.122
Held, a.e.
187
6.1. Rhodos‟un Sosyal Hayata Etkisi
Rhodos‟un güney-batı Anadolu kıyılarındaki siyasi ağırlığı, her iki bölge
arasındaki sosyal ve kültürel ilişkileri ve etkileşimi de beraberinde getirmiştir. Her ne
kadar bu tür ilişkilere yönelik kanıt ve bilgi çok değilse de, eldeki veriler, yaşamın
önemli parçaları olan bazı kurumların Rhodos yönetimi aracılığıyla Karia‟ya
sızdığını göstermektedir. Bir başka deyişle, siyasi ilişkilerin sosyo-kültürel alanda bir
yakınlaşma ve benzeşmeye zemin yarattığına kuşku yoktur.
Rhodos‟un Karia‟daki sosyal kurumlar üzerindeki etkisi pek çok örnekle
karşımıza çıkar. Bunlardan biri, merkezi Karia‟dan, Stratonikea‟nın kuzey
doğusundaki Hyllarima‟dan gelen ve muhtemelen M.Ö. II. yüzyılın ikinci yarısına
tarihlenmiş, “koinon ton eranistan”a ait bir adağı içeren yazıttır. Eranistai Koinonu4
Rhodoslu idi ve Rhodos‟ta oldukça sık görünmelerine rağmen, ada ve ada toprağının
dışında sadece Atina‟da görülmüşlerdir. O yüzden, Hyllarima‟daki Eranistai‟nin
başlangıcının Karia‟daki Rhodos egemenliği dönemine dayandığından çok az şüphe
edilebilir.5 Yine aynı şekilde Kallipolis‟te bir yazıtta, Rhodoslu Eranoi Koinonuna
özel bir isim olan bir Haliastai özel koinonunun varlığı6 da bu topluluğun da
Rhodos‟la kültürel ve dini kontakları olduğunu göstermektedir.7 Rhodos, Karia‟nın
topluluklarına Rhodos hayatının önemli bir bölümünü oluşturan bu kurumları
tanıtarak, egemen şehirin hayatıyla bu topraklarda yaşayanlarınkini kaynaştırmıştır.8
Bütün bunların yanında Karia‟daki bazı topluluklarda, çok daha geç
tarihlere kadar, Rhodos benzeri kurum ve uygulamaların görülmesi de Rhodos‟un
bölgede yarattığı etkiyi göstermektedir. Örneğin; Stratonikeia‟da M.Ö. I. yüzyılda
yarı dönemli meclis olması, Rhodos kurumlarının adapte edilmiş olmasını yansıtıyor
olabilir.9 Yarı dönemli meclisin (boulai) başka yerlerde de kullanıldığını gösteren
4
5
6
7
8
9
Burada kullanılan koinon kelimesi, Karia‟daki sıklıkla kullanılan ve bir birliği ya da topluluğu
ifade eden koinondan farklı olarak özel bir derneği ifade etmektedir.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.130
Blümel IRP no. 571
Haliastainin görülmesi, Blümel IRP‟nin editörlerini Gelibolu‟nun Birleşik Peraia‟nın içinde yer
aldığını düşünmeye itti. No: 571. Bean ve Cook, „The Carian Coast III‟, s.77-78; Gabrielsen,
a.g.e., s.140
Fraser ve Bean, a.e
Fraser ve Bean, a.e., s.128; Gabrielsen, a.g.e., s.173
188
bulgular var olması sebebiyle10, Stratonikea‟daki yarıyıllık takvimin kesin olarak
Rhodos çıkışlı olduğunu iddia edemesek de, Rhodos‟un Stratonikea üzerinde
yarattığı tesir göz ününe alındığında, bu kesinlikle mümkündür.11
Başka bir muhtemel etkinin izi, belki “o sympas demos” teriminin
Stratonikea‟da kullanımında bulunabilir. Bu terim özellikle Rhodos‟ta kullanılmakla
beraber başka yerlerde de kullanıldığından (Mylasa‟da, Kos‟ta) bu konuda da kesin
bir ifade kullanılamaz.12 Ya da M.Ö. 325‟te, Lindos‟ta Poteidan Hippios rahipliğinin
yeni bir uygulamayla bir yıllık seçilmiş memurluğa dönüşmesiyle neredeyse aynı
zamanda Thyssanountioi‟nin Asklepios rahiplerini sadece bir sene için seçmeye
başlaması da Peraia ve ada arasındaki ilişkinin göstergesi olabilir.13
Fraser ve Bean‟e göre, Rhodos ve ona tâbi olan topluluklar arasındaki
ilişkinin sosyal boyutuna dair en önemli bulgu; Muğla‟dan çıkan ve ephibarkhisas
kai gimnasiarkhisas olarak “Hermes ve Herakles‟e ve Tarmianoi Koinonu”na hizmet
etmiş olan bir Rhodoslu, Leon oğlu Nikolaos tarafından adanmış bir yazıttır.14 Fraser
ve Bean‟e göre,
Tarmiani Koinonu‟nun merkezi yönetiminde ephibarkhisas ve
gimnasiarkhisas olarak görev alan, yani tâbi topraklarda yerel bir memurluğu elinde
tutan bu Rhodoslu, “hâkim insanların bir üyesinin fethedilenlerin yerel yönetimine
dâhil olmasına dair değerli bir kanıt” oluşturmaktadır.
15
Ancak Gabrielsen, Fraser
ve Bean gibi düşünmez. Çünkü ona göre bu yorumun altındaki, Nikolaos‟un bu
pozisyonu sadece fetheden gücün bir vatandaşı olması itibariyle elde edebileceği
varsayımı, doğru değildir.16 Yani Gabrielsen, ephibarkhisas ve gimnasiarkhisas
pozisyonlarının bir Rhodoslu‟nun elinde olmasının, o topluluğun Rhodos hâkimiyeti
10
11
12
13
14
15
16
Knidus, Tarsus, Persis‟teki Antiochia (Stratonikeia gibi Hellenistik bir kuruluş), Tyre‟de ve
Sidon‟da da görülmüş.
Fraser ve Bean, a.e, s.128
Fraser ve Bean, a.g.e
Wiemer, a.g.e., s. 419
Debord – Varinlioğlu HTC 64=Blümel IRP no: 783, M.Ö.1.2. yy
Fraser ve Bean, a.g.e, s.129-130
Çalışmalar göstermiştir ki; çeşitli şehirlerin gymnasiası kendi meselelerini düzenlerken ve
gymnasiarkhlarını seçerken bağımsız bir kurum olarak çalıştılar. Gabrielsen, „The Rhodian
Peraea in the Third and second Centuries B.C.‟, s.136-137. Ayrıca geç Helenistik ve emperyal
dönemden bulgular gösterdi ki, genel olarak yeterince aday olmaması sebebiyle, gymnasiarkh
pozisyonu, zaman zaman, söz konusu şehrin yetişkin erkek vatandaşlarından başka kişilerle de
dolduruldu. David Magie, „Roman Rule in Asia Minor: to the end of the third century after
Christ‟, II, s.1521 no:55
189
ve kurumları altına girdiğinin kanıtı olamayacağını düşünmektedir.17 Bremen‟se her
ne kadar Rhodos‟un bu toprakları fethettiği bakış açısından uzak dursa da
Nikolaos‟un geldiği yere dair Fraser ve Bean‟e katılır ve konuya başka bir açıdan
yaklaşır. Tarmianoi toprağı, Muğla‟daki stratejik olarak avantajlı akropolisiyle
beraber, Rhodos‟un güney-batı Karia‟daki askeri varlığının düğüm noktasıydı. Bu
önemli askeri noktadaki gymnasion yerli erkekler için eğitim merkezi olarak hizmet
vermiş olabilirdi: neden Rhodos idaresi altında olmasın? Biliyoruz ki, M.Ö. 197‟de,
Rhodos, V. Philippos‟un aldığı toprakları geri almak için savaşırken,
Rhodoslu
komutan Pausistratos‟a yardım eden Peraialı birlikler arasında Tarmianoi ve Pisyetai
de vardı.18 Rhodoslu epistates ve adamlarının kendisi de belki burada eğitilmişlerdi.
Bu perspektiften bakıldığında, yerli gençliğin eğitilmesinde, Rhodoslu Nikolaos‟un
ephibarkhisas ve gimnasiarkhisas olarak görev almış olması çok yersiz
görünmemektedir.19
Peraia‟da ele geçirilen birçok mezar yazıtı da sosyal hayata dair önemli
bilgiler vermektedir. Örneğin; Loryma Yarımadası‟nda bulunan karakteristik
“basamaklı piramit” mezartaşları ve diğer mezartaşlarından, burada bu anıtları diken
bir elit sınıfın varolduğu anlaşılmıştır. Yüksek seviyeli bir refaha sahip oldukları
anlaşılan bu üst sosyal sınıfa ait insanların yaptırdıkları bu mezarlarda belli isimlerin
tekrar edilmesi (Pythodoros ve Hagenaks), eski ve kesintisiz olarak burada yaşamış
ailelerin varlığını düşündürmektedir.20 Loryma‟daki çiftlik yapılarında tespit edilen
mezarlarsa, yerli gelenekte inşa edilmeleri sebebiyle, çiftlik sahiplerinin de yerli
Karialılar olduklarını düşündürmektedir.21
Rhodos‟ta tespit edilen mezartaşları ise, Helenistik dönemde Peraia‟dan pek
çok insanın, genellikle adanın demos üyesi kadın ve erkekleriyle evlenerek Rhodos
şehrinde yaşamış ve ölmüş olduklarını göstermektedir. Bu durum şüphesiz zengin
Rhodos kentinin sunduğu cazip olanaklar ile doğrudan alakalıdır ve Peraia‟daki
17
18
19
20
21
Gabrielsen, a.g.e, s.136-137, 139
Livius, a.g.e., xxxiii.18
Van Bremen, „Networks of Rhodians in Karia‟, s.125
Ataüz, a.g.e., s.48, 86
Held-Şenol, „The Production of Rhodian Wine on the Karian Chersonesos in Hellenistic
Period‟, s.180
190
demoslarda var olan sosyal mobilitenin göstergesidir.22 Rhodos aile anıtları üzerinde
yapılan çalışmalar, çeşitli demos ve şehirlerden insanlar arasında karma evliliklerin
yaygın olduğunu ortaya koymuştur.23
Bütün bu sayılanların dışında Rhodos ve Peraiası arasındaki kültürel
ilişkilerin boyutu çok farklı alanlarda karşımıza çıkar. Örneğin Karialı sporcuların
Rhodos‟taki oyunlara ve festivallere katılması, Rhodoslu theoroi için ortak kutsal
alanların inşası ve karşılıklı kabullerin düzenlenmesi, ünlü Karialı heykeltraşların
Rhodoslularca benimsenmesi gibi.24
6.2. Rhodos‟un Dini Yapıya Etkisi
Rhodos ve Karia arasındaki yakınlaşmanın ve etkileşimin kendisini
gösterdiği alanlardan biri de dinsel yaşamdır. Rhodos, yönetim biçimlerinin yanında
dini inanışlarını da karşı yakaya taşımış ve özellikle şehrin en önemli kültü olan
Helios Kültü‟nü bu bölgelere yaymıştır. Rhodos inanışları bir kere halkın içine
sızınca, bölgedeki Rhodos hâkimiyeti bittikten sonra bile yaşamaya devam etmiştir.25
Bulgulara dayanarak Rhodos‟un dini politikasının dayandığı kültler aşağıda
sıralanmıştır.
Helios Kültü
Rhodos adası güneş tanrısı Helios için, Helios da ada halkı için kutsal
sayılıyordu. Efsaneye göre, Zeus yerdeki toprakları tanrılar arasında paylaştırırken
Helios‟a bir parça vermeyi unutmuştu. Ancak Helios denizin altından ortaya çıkacak
olan Rhodos‟u gördüğü için hiç sesini çıkarmamış, ada su yüzeyine çıkınca da
buraya sahip çıkmıştı. Helios, bu adada Rhode adında bir su perisini sevdi ve 7 tane
oğlundan biri, Rhodos‟un başlıca kentleri olan Kamirus, İalysus ve Lindos‟u kuracak
22
23
24
25
Rice, „Relations between Rhodes and the Rhodian Peraia‟, s.51; Demirciler, „Agricultural
Terraces and Farmsteads of Bozburun Peninsula in Antiquity‟ , s.143
Rice, „Prosopographica Rhodiaka‟, ABSA 81, 1986, s. 209–50; Rice, „Relations between Rhodes
and the Rhodian Peraia‟, s.51
Aydaş, „Karya ile Rodos Devleti Arasındaki İlişkiler‟, s.132-142; Oğuz-Kırca, „Tymnos‟un
Kayıp Mabedi: Hera ve Zeus‟a Adanan Tapınak Neredeydi?‟, s.236.
Fraser ve Bean, a.g.e., s.136
191
kahramanların babası oldu. Geç dönemlere kadar, Rhodos halkı her Ekim ayında,
denize 4 atlı bir at arabasını, Helios eskisiyle değiştirebilsin diye bırakıyorlardı.26
Rhodos‟un üç eski şehrinin birleşmesinden sonra Helios, Rhodos‟un baş
tanrısı olmuş ve bu kült Rhodos topraklarının birleşmesinin sembolü haline gelmiştir.
Helios kültü, Rhodos dışındaki Grek dünyasında çok önemli değildir ve Rhodos ve
etkisindeki bölgeler dışında Küçük Asya‟da çok nadir görülmüştür. Bu sebeple
ortaya çıktığı nadir durumlarda, bunun Rhodos etkisi altındayken başladığı doğru
kabul edilir. Yazıtlar bu kültün M.Ö. III. yüzyıldan itibaren Karia‟da var olduğunu
göstermektedir. Gerçekten de bütün Karia‟da adına, rahipler, adaklar, dini kutlamalar
düzenlendiğinden bahsedilmektedir. M.Ö. 166‟dan sonra dâhi kültün Karia‟nın bazı
şehirlerinde yayıldığı görülür. Ancak adaklarda bu Tanrı‟dan bahsedilmesi, kültün
burada var olmasıyla değil de, sadece bir Rhodoslu‟nun bölgede olması ya da
buradan geçmesiyle de açıklanabilir. Buna karşılık Tanrı‟nın eponymous rahipliği,
Rhodos‟un bu topraklardaki kontrolünün kesin bir kanıtıdır. Birleşik Peraia‟da,
Amos, Syrna, Gölenye ve Physkos‟da M.Ö. geç III. yüzyıl - M.Ö. I aralığında
Helios rahipleri tespit edilmiştir.27 Karia‟nın diğer bölgelerinde ise, Helios‟un izleri,
Knidos, Alabanda, Halikarnassos, Tabai gibi Rhodos kontrolünün olmadığı yerlerde
dâhi görülmüşken, kültün varlığının kanıtı olan Helios rahipliği, tâbi bölgede bu güne
kadar Panamara, Hyllarima, Leukodeis ve Mobolla‟da görülmüştür.28 Bazı
örneklerde Helios tapınımı Rhodos tapınımının yanında bulunmuştur.29 Dolayısıyla,
Rhodos dışında nadiren rastlanan Helios Kültü, Peraia‟ya Rhodos bölgeyi kontrol
ederken yayılmıştır ve kültün ele geçirilen toprakların yönetilmesine yardımcı olduğu
düşünülmektedir. Yani Helios‟un izlerinin hem birleşik Peraia‟da hem de tüm
Karia‟da, Rhodos‟un topraklarını anakaranın içlerine doğru genişlettiği M.Ö. III.
yüzyıldan itibaren görüldüğü anlaşılmaktadır. Helios tapınımı, Rhodos‟un Karia‟daki
topraklarını kaybettiği tarihlerden sonra dâhi, imparatorluk dönemine kadar devam
26
27
28
29
Mark P.O. Morford, R. J. (2003). Classical Mythology. New York: Oxford University Press.s.616617
Fraser ve Bean, a.g.e., no:10; Bresson a.g.e., no: 49, 44, 59, 22,
Panamara I.Str.9, HTC no:89, Hyllarima BCH 58, 351-352, Telos SEG 25, 853, Leukodeis HTC
no:36, Mobolla HTC no.62, Syme I.Dor.Ins.8,6.
Fraser ve Bean, a.g.e, s.131; Lagina: BCH, xiv, 1890, s.365,no:4= I.Stratonikeia 504; Knidos:
CIG, 2653; Alabanda: BCH, lviii, 1934, s.300 ff., no.3. Ayrıca, iki Kenandolabeis‟in de Helios‟a
adakta bulundukları anlaşılmıştır. Blümel IRP no. 784
192
etmiştir. Bu da adanın belli şehirlerdeki etkisini koruduğunu gösterir. Ancak daha
sonra da değineceğimiz üzere, Panamara‟dan gelen bir yazıttaki, yerel Tanrı Zeus
Karios‟a
ve
onun
Panamara‟daki
tapınağına
gösterdiği
saygı
dolayısıyla
onurlandırılan bir Rhodoslu‟nun yer aldığı yazıta verilen zararın izleri, bu otoritenin
reddini gösteriyor olabilir. Stratonikeia‟daki en önemli kutsal alan olan Lagina‟daki
Helios ve Rhodos Kültleri, belki de dayatılmış kültler olabilirler.30
Zeus Atabyrios
Anakarada görülen bir diğer Rhodos kültü, Rhodos‟un üç şehrinde ortak
tapınım gören Zeus Atabyrios‟tur. Zeus Atabyrios, Rhodoslular‟ın, üç eski şehrin
birleşmesinden önceki ana tanrısıdır ve kutsal yeri Rhodos‟un en yüksek dağı olan
Atabyros Dağı‟nın tepesindedir. Kültü Lyndos, Ialysos, Kamiros ve Rhodos şehrinde
tapınım görmektedir. Kültün izlerine Birleşik Peraia‟daki Loryma ile Tâbi Peraia‟da
Pisye‟de ve Lykia‟da rastlanmıştır. Loryma‟da, Rhodos Adası ve Atabyros Dağı‟nın
görüş alanı içerisinde yer alan altarın Zeus Atabyrios‟a adandığı düşünülmektedir.
Adayan kişi Amos demosundandır ve kendisini Rhodos vatandaşı ve yöneticisi
olarak tanıtmaktadır.31 Burada, aynı taş altara kazınmış iki metin vardır.
Bir
“bomos”dan ve Zeus Atabyrios için yapılan kurbana dair düzenlemelerden
bahsedilmesi Loryma‟da bu kültün olduğunu gösterir. Zeus Atabyrios‟a ait üçüncü
yazıtsa Pisye‟deki Zeus Atabyrios Altarı‟ndan gelir. M.Ö. I. ya da II. yüzyıla ait bu
altar, imparatorluk zamanında Pisye‟de hala Rhodos etkisinin var olduğunu gösterir.
Fakat bunun da Stratonikeia‟daki gibi zarar görmüş olması, bu dönemde Karia‟nın
bu bölgesinde Rhodos varlığının çok da popüler olmadığını gösteriyor olabilir. Metin
silinmiş ve gül kısmı zarar görmüştür. Zeus Atabyrios Kültü‟nün, birleşmeden önce
Rhodos şehirlerinde var olan birleşik bir kült olmasına rağmen anakarada çok fazla
yayılmadığı görülmektedir.
30
31
Joy Rivault, “The Religious Life in the Rhodian Peraia at the Hellenistic Times: Rhodian or Carian
Cults”, Religion and Cult in the Dodecanese During the First Millenium BC
Held, W, Die Heiligtümer und Kulte von Loryma, s.355-377
193
Rhodos’unYerel Athena Kültleri
Yerel Rhodos Athena kültleri, Peraia şehirleri ve bağlı oldukları Rhodos
demos‟ları arasındaki bağı gösterir. Örneğin; Lindos‟un ana tanrıçası olan Athena
Lindia Physkos‟ta onurlandırılmıştır.32 Bu rahiplik, Helios‟tan sonraki en önemli
rahiplik idi ve Physkos‟ta eponymous idi. M.Ö. IV ya da III. yüzyılda Ortaca‟da
Athena Kamira bilinmekteydi. Phoiniks‟te görülen Athena ya da Athena Polias (Zeus
Polieus‟la birlikte) Kamiros demos‟unun tanrıçasını yani Athena Kamira‟yı işaret
eder.33 Bu yerel Athenalar, kült tapınımı birleşmeden sonra bile devam ettiğinden,
antik şehirler için Rhodos kimliğinin güçlü sembolleri idiler. Bu kültlerin anakarada
yayılımının sadece Birleşik Peraia‟da olması, bu bölgenin Rhodos politik sistemine
tam entegrasyonunun önemli bir göstergesidir.
Diğer Rhodos Kültleri
Bu sayılanlar dışında bir başka kültün daha Rhodos tarafından Karia
topraklarına taşındığı tespit edilmiştir. Karia‟daki Hyllarima‟dan gelen bir yazıt 34 bir
Hyllarima vatandaşı olan, Theodoros oğlu Leon‟un çeşitli rahiplikleri satın aldığını
kaydeder. Bu on üç tane hayat boyu rahipliğin satın alımını kaydeden yazıt, Rhodos
eponymous rahibiyle tarihlendiğinden M.Ö.167‟den önceye ait olmalıdır. Leon
tarafından alınan on üç rahiplikten onikincisi “Rhodoslular‟ın Demosu” Kültü‟dür.
Rhodos Tanrısı Helios Kültü‟nün yanında yer alan “Rhodos Demosu” Kültü‟nün
varlığı bize Rhodos politikası hakkında fikir vermektedir.35
Egemen şehirin insanlarının kültü, Yunan dünyasında benzeri olmayan bir
şey değil ama böyle bir tapınımın bu kadar erken tarihli bir örneği yok. Demos
tapınımı Yunan dünyasında, en azından Atina‟da, daha sonraki Dea Roma Kültü‟nün
herhangi bir etkisini hariç tutmaya yetecek kadar yerleşmişti. Diğer taraftan,
kendisinin demosuna dâhil olmadığı bir topluluğun ya da yabancı bir şehirin
demosuna tapınım, neredeyse örneksiz.36 Rhodos örneği bu konuda tekmiş gibi
32
33
34
35
36
IG XII,1, 998; Bresson no:22
Bresson no:148, AJP 1913, no7
BCH lviii, 1934, s.345-376
Fraser ve Bean, a.e, s.132
Fraser ve Bean, a.e.
194
görünmesine rağmen, bir diğer Rhodos kültünün - Rhodos Nymphesi Kültü - ışığında
kolayca anlaşılabilir. Rhodos Nymphesi, anlaşılan şehrin erken dönem sikkelerinin
üzerinde yer alan, Aphrodit‟in çocuğu ve Helios‟un karısı olan nymphedir.
Rhodos‟ta onun kültüne ait başka bir direkt bulgu yok ama kutsal duada Helios‟tan
sonra ikinci olarak yer alması, kültünün çok popüler olmasa da ortak tapınımda
önemli bir rol oynadığını ispatlar.37
Bizim için önemli nokta: Rhodos Nymphesi Kültü‟nün hem Helenistik hem
de Roma döneminde Rhodos dışında bulunmuş olması. Tâbi bölgede Lagina‟da38,
ayrıca Kos‟ta39 ve Amargos‟ta40 bulundu. Kos kesin olarak, Amargos da muhtemelen
bağımsız olmalarına rağmen ikisi de Rhodos etkisi altında idi. Kos ve Amargos
dökümanlarının Rhodos‟un maddi gücünün düşmesinden sonraki dönem olan M.Ö. I.
yüzyıla ait olması çok önemli.
Helios ve Rhodos Nymphesi Kültleri‟nin bulunduğu Ege topluluklarında
Rhodos Demosu Kültü‟ne hiç rastlanmayışından, bu kültün uygulamasının daha
sınırlı olduğu anlaşılıyor. Bunun için elimizdeki tek bulgu tâbi Karia‟dan bir şehirden
ve tâbi bölgenin sınırlarının ötesine genişlediğini düşünmek için bir sebep yok. Fakat
bu sınırlara ulaşmış olması mantıklı bir varsayım. O zaman kültün, Rhodos‟un
bağımlı topraklardaki yönetiminde; bağlı şehirler ve Rhodos‟un kendisi arasında bir
bağ görevi kurarak Rhodos‟a hizmet ettiği düşünülebilir.41
Bu Rhodos kaynaklı kültler dışında bir de hem Rhodos‟ta hem de Birleşik
Peraia‟da tapınım gördüğü tespit edilmiş bilindik kültler vardır. Bu bilindik tanrıların
da yarımadada yaygın tapınım görmesinde Rhodos etkisi olabileceği düşünülebilir.
Örneğin; Helenistik dönemle ilişkili olarak en sık rastlanan figürlerden biri
olan Dionysos Kültü Rhodos‟ta rağbet gören kültlerdendir. Aynı şekilde Phoiniks‟de
37
38
39
40
41
Fraser ve Bean, a.e, s.134-135
Lagina‟da tapınım Helios‟unkiyle bağlantılı bulundu. Buradan gelen, yukarıda da bahsettiğimiz
yazıt, bir adamın “Helios ve Rhodos” rahipliklerini elinde tuttuğunu anlatır. Lagina: BCH, xiv,
1890, s.365,no:4= I.Strat. 504
Syll.3 1000, satır 17,20,22 vb.
IG, xii.7.245=REG, xlii, 1929, s.20 ff.
Eğer bu doğruysa, Rhodos Demosu tapınımı ve erken Dea Roma tapınımı arasındaki benzerlik çok
dikkat çekici Belki de Dea Roma Kültü‟nün gelişmesinde Helenistik kralların hükümdartapınımının yanında Rhodos Demosu tapınımının da etkisi vardı.. Fraser ve Bean, a.g.e, s.136
195
(Fenaket), akropolün doğusundaki anakayaya oyulmuş yekpare bir yazıtla,
Dionysos‟un benimsendiği görülmektedir.42
Rhodos Adası‟nda gerek kutsal alanı ile gerekse rahipleri ile organize bir
tapınıma sahip olduğu anlaşılan Aphrodite‟nin de, Rhodos Peraiası‟nda önemli bir
tanrıça olarak karşımıza çıkması, kültün karşı kıyılara geçişinde adanın köprü rolü
üstlenmiş olabileceği varsayımını doğurmuştur. Idyma, Phoiniks, Hydae/Hyda,
Physkos ve Stratonikeia (Panamara) kentlerinde Aphrodite Kültü‟nün izlerine
rastlanmıştır.43
Rhodos‟ta özellikle Zeus Polieus‟a ve Zeus Atabyrios‟a bürünmüş olan
Zeus figürü, Birleşik Peraia‟da; Physkos‟ta Zeus Helios ve Zeus Polieus, Phoiniks‟te
Zeus Polieus ve Loryma‟da Zeus Atabyrios olarak karşımıza çıkmaktadır.44 Birleşik
topraklarda Zeus isminin sıklıkla karşımıza çıktığı bir diğer yerleşim Tymnos‟tur.
Rhodos güdümünde ve merkezi yarımada olan ticari bir bölgede yer alan,
yabancıların sık sık ziyaret ettiği ve olasılıkla kozmopolit bir yapıya sahip
Tymnos‟un45, pek çok toplumun tanışık olduğu tanrılar tanrısı Zeus‟un en çok
anıldığı yerleşimlerden biri olması belki de tesadüf değildir.46 Yine Loryma‟da
karşımıza çıkan Adonis ve Artemisia Pergaia kültlerinin de Rhodos‟dan geldiği
düşünülebilir.47
Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz ki; Helios, Zeus Atabyrios, Athena Lindia
ve Athena Kamira kültlerinin hepsi Rhodos kimliğinin farklı seviyelerde
sembolleriydiler. Yeni Rhodos şehrinin baş tanrısı Helios‟un tüm Karia‟da var
olması Rhodos gücü ve etkisinin ana karaya yayılımını sembolize etmekle beraber
bazı örneklerde Rhodos nüfusunun hareketliliğinin de göstergesidir. Birleşik Rhodos
42
43
44
45
46
47
Bresson, „Recueil des inscriptions de la Pérée rhodienne: (Pérée intégrée)‟, 144-49, no.149;
Oğuz-Kırca, „Some Thoughts on the Problem of Demes: The Ancient Bozburun Peninsula‟,
s.285; Oğuz-Kırca,„Tymnos‟un Kayıp Mabedi: Hera ve Zeus‟a Adanan Tapınak Neredeydi?‟,
s.235
W.Blümel, Die Inschriften der Rhodischen Peraia, IK 38, Bonn 1991, s.150, no. 608; s.34 no.
104; s.85, no.292, s.121, no.504; Gül Ersin Durna, Antik Çağ‟da Güney-Batı Anadolu (Karia)
Bölgesi‟nde Aphrodite Kültü, Doktora Tezi, Ankara Üniversiresi, 2002, s. 56-67.
Bresson, a.g.e., no.22, 26, 148, 185-186
Bresson, a.e., 102-103, no.86-87
Oğuz-Kırca, a.e., s.240
Her ne kadar ikincisinin Karia ve Pamphyli arasındaki doğrudan ilişkilerle ilgili olması da
mümkünse de. Held, a.e.
196
kültü Zeus Atabyrios‟un ise Peraia‟da çok az görülmesi, belki de Helios‟la
rekabetinda daha az başarılı olduğunun göstergesidir. Anlaşılan o ki Helios bütün
Rhodos‟u temsil ederken, Athena kültleri yerel seviyede kalmışlardır. Rhodos‟un
yerel Athena kültlerinin sadece Birleşik Peraia‟da görülmeleri, Peraia şehirlerinin
Rhodos adasıyla kültürel ve politik yakınlığını göstermektedir. Bu iki seviyeli
tapınım, Rhodos‟un politik ve yapısal yeniden konumlandırmasını göstermektedir.
Öyle görünüyor ki; Rhodos‟un birleşmesinden sonra yeni Helios tapınımı yaratılmış
ancak bu yeni kült varolan şehirlerdeki yerel tapınımın yerini almamıştır. Yukarıda
bahsedilen bütün bulgular, Rhodos dini kurumlarının difuzyonunu ispatlamakla
beraber buradaki amacın ne olduğunu tam olarak söyleyebilmek, elimizde çok az
bulgu olduğundan oldukça zor.
48
Ancak şu an için; Rhodos‟un dini politikasını,
Rhodos kültleri vasıtasıyla Peraia‟daki insanların hayatına girmek olarak
özetleyebiliriz.49
Burada önemli olan nokta; yerel kimliğin, Rhodos‟a ya da başka bir egemen
güce gösterilen politik sadakatle çelişmediğini görmektir. Gerçekten de Karia
toprakları, özellikle de iç bölgeleri, neredeyse her zaman yerel kimliğe dair güçlü bir
muhafazakârlık gösterirken, özellikle tapınımlarında, büyük bir gücün egemenliği
altında olmuşlardır. Bazı şehirler bu duruma karşı koymaya çalışırken, diğerleri bu
kültürel karışımla yaşamayı öğrenmişlerdir. Diğer taraftan Karia Khersonesosu, yerli
bir kökeni reddederek daima bir Grek kimliği iddia etmiştir. Rhodos‟a olan coğrafi
yakınlığı haricinde, anakaranın bu kısmı Rhodos kültlerinin entegrasyon ve
difuzyonu için ayrıcalıklı bir bölge oluşturdu.50
Yine de, bazı bulgular Rhodos‟un varlığının Karia‟nın bazı şehirlerinde,
mesela Pisye ve Stratonikeia‟da kabul edilmemiş olabileceğini göstermektedir.
Rhodioi‟nin en yoğun olarak bulunduğu yer olan Yeşilyurt‟ta bulunan küçük bir altar
belki de bize Peraia‟da yaşayanların, Rhodos‟un bu topraklardaki varlığına karşı
hissetikleri hakkında bir fikir verebilir. Rhodos‟un büyük Zeus‟u olan Zeus
48
49
50
Fraser ve Bean, a.e., s.130-137; Laumonier, Les cultes indigenes en Carie, index III; Gabrielsen,
„The Rhodian Peraea in the Third and second Centuries B.C.‟ s.146-147
Fraser ve Bean, a.g.e, s.137
Rivault, a.e.
197
Atabyrios‟a adanmış ve üzerinde rölyef şeklinde bir kartal resmedilmiş bir yazıtın51
yer aldığı bu altarın üst kapağında Rhodos‟un sembolü olan gül vardır. Fakat gül
tahrip edilmiş ve metin de silinmeye çalışılmış gibi görünmektedir. Bu durum, belki
de Rhodoslular‟ın yerel hayata entegrasyonuna dair bir çeşit yorumdur. Bir diğer
zarar gören yazıt Panamara‟dan gelen, muhtemelen V.Philippos‟a karşı yapılan sefer
sırasında Karia birliklerine komuta etmiş Rhodoslu epistates Polykratidas
Dailokhou‟ya, yerel Tanrı Zeus Karios‟a ve onun Panamara‟daki Tapınağı‟na
gösterdiği saygı dolayısıyla adanmış bir onurlandırma yazıtıdır52. Bu yazıtta da
Rhodos epistatasının adının silindiği ancak bu örrnekte üstteki güle dokunulmamış
olduğu görülür. Eğer bu silme işi, Panamaralılar tarafından Rhodos hâkimiyeti
Karia‟dan çekildikten sonra yapıldıysa, Rhodos yönetiminin pek sevilmediğine dair
bir örnek olabilir belki. Ancak silme işleminin ne zaman yapıldığına dair bir belirti
yoktur. Ayrıca, bu örnekte sadece memurun isminin silinmesi ve muhtemelen
Panamaralılar için bu ünvanı tutanın kişisel isminden çok daha hakaret edici olan
ünvana dokunulmamış olması, sadece epistatasın kendisinin sevilmediğini ama
rejime karşı bir itirazın olmadığını akla getirir.53 Her iki durumda da tahribatın ne
zaman gerçekleştirildiğini bilmemekteyiz. Ayrıca bütün bir bölgenin güçlü
komşusunu kabulü veya reddedine dair yorumun sadece bu iki tahrip edilmiş yazıta
dayandıralarak yapılamayacağı açıktır.54
Kültürel ilişkiler bölümünde ele almak istediğimiz son konu: Rhodioi
(Rhodoslular). Özellikle Tâbi Peraia topraklarındaki çok sayıda yazıtta karşımıza
çıkan Rhodioi‟nin kimliği bir süredir devam eden bir tartışma konusu. Biz de bu
konuyla ilgili olarak toplanan bulguların ve ileri sürülen fikirlerin kısaca aktarılması
gerektiğini düşündük.
51
52
53
54
Debord - Varinlioğlu, HTC No.26, M.S. 1-2.yy
I. Stratonikeia 9
Fraser ve Bean, a.g.e, s.127, not:3
Bremen, a.e., s.128
198
6.3. Rhodioi (Rhodoslular)
Peraia‟da bulunan sayısız cenaze ve onurlandırma yazıtında karşımıza çıkan
ortak bir kelime var: Rhodioi (Rhodoslular). M.Ö. III. yüzyıldan M.S. III. yüzyıla
kadar (çoğunluğu M.Ö. I. ve M.S. I. yüzyıl arasında olmak üzere) bütün bölgeye
yayılan (özellikle de Pisye‟de yoğunlaşan) yazıtlarda adları geçen, ama hiçbir askeriyönetimsel mekanizmada, en azından açıkça görülür şekilde yer almayan bu Rhodioi
kimlerdi? Niçin Karia‟nın bu bölgesindeki yazıtlarda neredeyse yerlileri yok sayacak
kadar baskındılar? Bu bölgedeki topluluklarla ilişkileri neydi ve burada ne gibi
çıkarları vardı?55 Bu sorulara farklı cevaplar verilmektedir.
Atina modelinde bir kişinin tam ismi; isim + aile adı + demotik formülüyle
yazılırdı ve özellikle demotik elementi tam vatandaşlığın önemli bir kısmını
oluştururdu. Atina modelini örnek alan Rhodos‟ta da bir demotes ve bir polites olmak
aynı şeydi. Yabancı topraklarda ise durum farklıydı. Evrensel kurala uygun olarak,
Rhodos vatandaşları, yabancı topraklarda (Rhodos Devleti topraklarının dışında,
Rhodos
hâkimiyeti
altında
olsa
bile)
demotikleriyle
değil,
etnikleriyle
isimlendirilirdi; yazan otorite bir devlet de olsa Rhodoslu‟nun kendisi de olsa.56
Van Gelder, Peraia‟daki Rhodioi olarak adlandırılan kişilerin; kendilerini,
“önemsiz ve temel olanaklardan yoksun” olan yerlilerden ayırmaya istekli, gerçek
Rhodoslular olduklarını düşünüyordu.57 Gabrielsen de aynı şekilde, Rhodos
Peraiası‟ndan gelen yazıtlardaki Rhodioi‟nin, en basit anlamını taşıyarak, Rhodos
toprakları dışındaki bir Rhodos vatandaşını ifade ettiğini düşünmektedir.58
Görüldüğü gibi, Rhodios etniğinin, bir sebeple doğum yerlerinin dışında yerleşmek
zorunda kalmış Rhodos vatandaşlarının statüsünü belirtmek için kullanıldığına dair
55
56
57
58
Bremen, „Networks of Rhodians in Karia‟, s.118, 120
A.H.M. Jones‟un farklı bir önerisi vardır: “Rhodios‟un kullanılmasının belirleyicisi, yazıtın
konulduğu yer değil- bağımlı ya da birleşik peraia - ilgili olduğu kişidir. Yabancılar bir
Rhodoslu‟yu Rhodios olarak tanımlarken, Rhodoslular öyle yapmıyorlardı.” Jones, The Cities of
Eastern Roman Provinces, 1071, 382, no:6. Ancak bu görüş bulguların çoğunluğuna uymadığı
için kabul görmemiştir.
Wiemer, a.e., s.416; Van Gelder, a.e., s.197
V. Gabrielsen, „The Status of Rhodioi in Hellenistic Rhodes‟, Classica et Mediaevalia 43, 1992,
43-69, s.46-47
199
yaygın bir görüş birliği vardır. Ancak bu varsayım „Les Hautes Terres de Carie‟59
yayınlandıktan sonra şüpheli hale geldi. Artık Rhodios‟un kimliğine dair daha farklı
öneriler de mevcut.
„Les Hautes Terres de Carie‟‟nin editörlerinden Alain Bresson, bu bölgedeki
yazıtlarda karşılaştığımız Rhodioi‟nin, adadan ya da Birleşik Peraia‟dan gelen ve
Tâbi Peraia‟da yerleşen Rhodoslular (ya da sadece onlar) değil, yerel toplulukların
elit tabakalarının üyeleri olduklarını düşünmektedir. O‟na göre, Peraia‟da Rhodoslu
etniğiyle bu kadar çok karşılaşılmasının en iyi açıklaması; Rhodos vatandaşlığının
yerli toplulukların elitlerine kademeli olarak genişletilmiş olması olabileceğidir.
Bölgedeki yerli toplulukların en varlıklı, en önemli ailelerine belli bir zamanda ve bir
imtiyaz göstergesi olarak Rhodos vatandaşlığı verilmiş, fakat bu vatandaşlık ait
oldukları toplulukların tüm üyelerini kapsamamış ve bu topluluklar Birleşik
Peraia‟da olduğu gibi demos sistemine dâhil edilmemişlerdi. Yani bu Peraia‟dan
gelen Rhodioi, diğer Rhodos vatandaşlığına sahip olanlardan farklı olarak Rhodos
demos sisteminin dışında kalmışlardı.60 Bu, Rhodoslular‟ın Karia‟nın bu bölgesini
devlet sistemlerine nasıl entegre ettiklerine dair düşüncelerimizi tamamen değiştiren
şaşırtıcı bir hipotez. Peraia‟da Rhodios olmak statüsü, demos sistemine dâhil
olmaksızın Rhodos vatandaşı olmak demekse, bunun asıl anlamı; toplulukların bazı
önde gelen üyelerinin yükseltilmesi ve onlarla Rhodos devleti arasında özel bir ilişki
kurulması, yani kısmi birleşme yoluyla hâkimiyet kurulması demekti.61
Peraia‟nın Rhodioi‟sini vatandaşlık verilmiş Karialılar olarak görmeye iten
bulgular nedir? İlk olarak, yazılı kaynaklarda bahsedilen Rhodioi‟nin sayısı artık
oldukça yüksek. Rhodioi ile bağlantılı yazıtlar, bu bölgeden toplanan bütün
metinlerin (Roma yol taşları ve Helenistik öncesi döneme ait yazıtlar ve
anlaşılamayan parçalar dâhil) neredeyse üçte ikisini oluştumakta.62 Rhodioi‟nin bu
bölgedeki muazzam varlığı onların kamusal veya özel bir sebep dolayısıyla ( memur,
59
60
61
62
Debord, Pierre - Varinlioglu, Ender. „Les Hautes Terres de Carie‟, Mémoires 4. Bordeaux:
Ausonius, 2001
Debord – Varinlioğlu, a.e., no: 82, s.142; Bremen, a.g.e, s, 118; Wiemer, a.g.e., s.427.
Bu çeşit bir politikanın paralel bir örneği için Roma‟ya bakmak gerekir. Wiemer, a.e
Yazıtların pek çoğu özel ya da kamusal mezar yazıtlarıdır. Mimari form ve anma biçimleri
yönünden, kare tabanlar ve yuvarlak mezar altarlarıyla ayırdedilecek şekilde “Rhodoslu”lar.
Bremen, a.g.e., s.120
200
tüccar, tefeci/sarraf vb.)
Rhodos‟tan gelmiş oldukları fikriyle de uyumlu
olduğundan, bu yazıtların sayıca çok olmaları tek başına bir şey ifade etmez. Yine de
bu Rhodioi‟nin pek çoğunun, nesiller boyudur Peraia‟da yaşayan köklü ailelerden
geldiklerine dair bazı açık belirtiler var. Rhodioi‟nin bıraktığı en açık izlerden biri;
aile üyeleri için diktikleri, çoğunluğu mezar anıtları olan eserler. Bazı örneklerde bir
anıtın üzerinde, en az üç nesilin beraber yer alması gösteriyor ki, bu insanlar içinde
yaşadıkları toplumun sadece geçici vatandaşları değildiler. Onlar, ölülerini gömmek
için seçtikleri bu yerde, aralarında yaşadıkları ve yabancı ya da aşağı (ya da her ikisi)
gördükleri insanlardan Rhodioi grupları olarak ayrılacak bir şekilde, kalıcı olarak
yerleşmiş insanlardı.
Tâbi Peraia‟da Rhodios olma statüsünün prestijli ve güçlü olduğu, pek çok
Rhodioi‟nin bölgede yaşayan insanlar, özel bir kurum ve bir komünal koina
tarafından hayırsever olarak onurlandırılmalarıyla da iyice anlaşılmakta. Dikkat
çekici olan bir gerçek var ki, Peraia‟da yerel topluluklar tarafından onuruna kamusal
cenaze töreni yapılan kişilerin büyük çoğunluğu Rhodioi.63 Yazıtlarda, Rhodioi‟nin
yerel topluluklara verdiği hizmetin ne olduğundan hiç bahsedilmediğinden, bu
insanlara hayırsever olarak davranılmasının sebeplerine dair sadece tahmin
yürütülebiliriz. Yine de, bu onurlandırmaların Rhoidoi‟nin, içinde yaşadıkları
topluluklar karşısında bir çeşit üstünlüğe sahip olduklarını işaret ettikleri inkar
edilemez.
Tâbi Peraia‟da imtiyazlı bir gruba ait oldukları düşünülen bu Rhodioi,
toplumsal hayatta aktif roller almışlardır. Örnek olarak, Leukoideis arasında görülen
bir Rhodoslu olan Theon‟un oğlu Sopatros verilebilir. Sopatros, ataları gibi erdemli
bir adam olarak topluma yararlı olduğunu göstermiş, pek çok defa hukuk davalarında
koinonun temsilciliğini (ekdikos) yapmış ve muhtemelen onların Rhodos‟taki
çıkarlarını temsil etmiş olduğundan altın kaplamalı bir taçla onurlandırılmıştır.
Yazıt64, Rhodos rahibi Helios‟e dayanarak M.Ö. 107-80 arasına tarihlenmiştir.
Bresson, Sopatros‟un çok büyük bir ihtimalle yerli biri olduğunu düşünürken
Bremen‟se adalı bir Rhodoslu olmasının da aynı derecede mümkün olduğunu ileri
63
64
Wiemer, a.g.e., s.430.
Debord – Varinlioğlu, „Les Hautes Terres de Carie‟, no:36
201
sürer. Normal sıralardan yükselen bir adam değil de bir hâmi, Tâbi Peraia‟ya uzun
süre önce yerleşmiş ve Leukoideis‟in günlük meselelerine, muhtemelen kendi
mülklerini de etkileyen meselelere dâhil olmuş bir koruyucu belki de.65
Aynı koinon, M.Ö. 50 ve M.S.50 yılları arasında başka bir Rhodoslu‟yu,
Antimachos‟un oğlu Euphranor‟u komarchos da dâhil olmak üzere değişik yerel
memurluklar yaptığı ve koinonun bütün işlerini düzenlediği için onurlandırdı.66 Bu
örnekte, entegrasyonun derecesi gerçekten de çarpıcı ve yerel topluluklar arasında
nesiller boyunca yerleşen Rhodoslular‟ın asimilasyonu hakkında çok şey anlatmakta.
Bu yazıt, Euphranor‟un, Rhodosluların bölgeyi ilk kontrol ettikleri tarihten iki yüz
yıl sonra bölgeyle kaynaşmış olduğunu göstermektedir. Ama yine de bu onun,
Bresson‟ın iddia ettiği gibi Leukoideis olarak doğduğunu ispatlamaz.
Bahsedilenler ve benzeri pek çok bulgu gösteriyor ki; Tâbi Peraia‟daki
Rhodioi, genellikle yaşadıkları bölgede köklenmiş güçlü ve prestijli insanlardı.
Ancak onlara içinde yaşadıkları toplumdan çıkan, vatandaşlık verilmiş Rhodoslular
olarak bakma teorisinin gelişmesini sağlayan asıl kritik parça; yeni keşfedilen ve
M.Ö. I. yüzyıla tarihlenmiş, Yeniköy‟den gelen bir aile anıtıdır.67 Bu yazıtta,
Rhodoslu Dionysios‟un büyük bir kamu cenazesi, altın taçlar ve heykellerle
onurlandırıldığı anlatılmaktadır. Bu durumda, Dionysios, ikamet ettiği yerin ötesinde
önemli bir etkisi ve gücü olan birisi olmalıdır. Belki bir yönetici, yerli topluluklara
borç para veren ve öncüleriymiş gibi hizmet eden ve bu sebeple şükranlarını ve altın
taçlarını kazanan varlıklı bir Rhodoslu. Ya da bunun yerine, Bresson‟ın önerdiği gibi,
doğum itibariyle bir Koloneus iken Rhodos vatandaşlığına ve dolayısıyla Rhodos
karar mekanizmalarına giriş yetkisi kazanmış ve böylece etkisini erdemle yerli
toplulukların yararına kullanmış, yerel elitin bir üyesi mi? 68 Bresson bu yazıtta yer
alan Dionysios ve ailesinin yerli (Helenleştirilmiş Karialı) olduğunu ve demossistemine dâhil edilmeseler de edindikleri Rhodioi statüsünün, demos-sistemine dâhil
65
66
67
68
Bu yazıttaki oldukça uzun metinde, onurlandırılan kişiyle plethos arasındaki sosyal mesafe,
genellikle üst düzey yabancılar için kullanılan bir dilde güçlü bir şekilde vurgulanmıştır. Bremen,
a.g.e., s.131, not:60
Debord – Varinlioğlu, „Les Hautes Terres de Carie‟, no:38
HTC 41-42
Bremen, a.e., s.121
202
vatandaşların sahip oldukları tüm haklara ve görevlere ulaşım imkânı sağladığını
düşünmektedir.69 Bu yazıtla ilgili can alıcı nokta ise; ilk defa Bir Rhodos
demotiğinin, etnik Rhodios‟un yanında kullanımının görülmesidir. Dionysios‟un
karısı Panarista, Lindos‟un önemli bir demosundan, Ladarmioi idi70 ve diğer hepsi
Rhodioi
olan
akrabalarınınkinin
yanında
Panarista‟nın
Ladarmia
statüsü
kullanılmıştı. Bu yazıttan anladığımız kadarıyla, Panarista, kendisi Ladarmia (bir
Rhodos demotiği) olmasına rağmen bir Rhodios‟la evli idi ve tıpkı babaları ve
büyükbabaları gibi Rhodioi olan çocukları ve torunları vardı. Niçin kocası, çocukları
ve torunları Rhodioi olarak yazılmışlarken Panarista da Rhodia olarak tanımlanmak
yerine Ladarmia olarak tanımlandı? Alain Bresson ve arkadaşları tarafından önerilen
açıklama şu; Panarista Rhodos doğumluydu ve Rhodos vatandaşıydı, kocasıysa
vatandaşlık verilmiş bir Karialı‟ydı ve bu yüzden de Rhodos demoslarından birine
bağlanmamış, Rhodios olarak anılmıştı. Yani bu ailede Tâbi Peraialı bir Rhodios,
gerçek Rhodoslu demotiklerden Ladarmialı bir kadınla evlenmişti ve demos üyeliği
olmaksızın Rhodos vatandaşlığı statüsü erkek soyu üzerinden aktarıldığından,
çocukları ve oğulları da babalarıyla aynı statüyü almışlardı. Ama bu kadar emin
olabilir miyiz? Açık ki, Panarista‟nın durumu; bir Rhodoslu‟nun ana şehri dışında
etniğiyle (Rhodioi), kendi şehrinin sınırları içerisinde ise demotiğiyle (Ladarmia)
bilindiği71 kuralına uymuyor. Ancak tek bir örnekten ne kadar genelleme yapabiliriz?
Bresson‟ın yorumunda, Panarista bu gruptaki
korpusundaki)
tek
gerçek
“adadan
gelen
(ve bölgenin tüm epigrafik
Rhodoslu”:
geri
kalan
herkes
Rhodoslu‟laştırılmış Peraialı.72
Panarista‟nın örneği gerçekten de bütün Rhodioi‟nin Rhodos demosları
üyeleri olmadığı varsayımını güçlendirmişse de, bu sadece tek bir örnek. Bu yüzden
69
70
71
72
Debord – Varinlioğlu, a.g.e., s. 152, 41 üstüne notlarda. Dionysios‟un kökenini tespit edemesek
de; yazıttan kendisinin Londeis ve Koloneis Koinonunun bölgesinde ikamet etmiş olabileceği
çıkarılmaktadır. Çünkü yazıtta adı geçen Pisyetai ve Theraioi çok daha büyük birimler olmalarına
rağmen onurlandırma sırasında ilk olarak bu Londeis ve Koloneis Koinonu yer almıştır
Bu durumda Bresson, Rhodos vatandaşlığı edinmiş Peraialı Dionysios‟un, Rhodos‟un eski
demoslarından bir kadınla evlenebilmiş olduğunun varsaymaktadır.
Uzmanların Birleşik ve Tâbi Peraia arasındaki ayrımı çizmede kullandıkları temel prensip. Fraser
ve Bean, a.g.e, s.53-54, no: 2
Aynı yazıtta, kardeşiyle aynı demotiğe sahip olmasını bekleyebileceğimiz Panarista‟nın kardeşi
İason da, Rhodioi olarak anılmış. Bresson bunu, onun “Tâbi Peraialı bir Rhodoslu olan” Phyton
tarafından evlat edinilmiş olmasıyla açıklıyor. Debord – Varinlioğlu, a.g.e., s.189
203
de genelleyebilmek mümkün değil. Ayrıca, Tâbi Peraia‟da yaşayan Rhodioi‟nin
Rhodos‟taki demos sistemine dâhil olmadan tam vatandaşlık hakkından yararlandığı
varsayımına kolayca adapte edilemeyen bazı örnekler var.73 İlk örnek, M.Ö. 84 - 50
yılları arasında Tarmianoi Koinonu tarafından, Artouba ve Parableia‟dan (Kaunos
yakınlarındaki iki yer) sorumlu olmuş ve ayrıca Rhodos donanmasında hizmet etmiş
bir Rhodios olan Apollonidas oğlu Khrysippos için düzenlenmiş, bir kalkan
üzerindeki onurlandırma yazıtı.74 Muğla‟da merkezileşmiş Tarmianoi Koinonu,
Khrysippos‟u eunoiası (iyilikseverliği) için onurlandırmış ancak yazıttaki hiçbir şey
özel bir şekilde bu adamı bu koinona bağlamazken niçin burada sorusu geliyor
akıllara. Bresson‟ın cevabı: “Khrysippos Peraialı bir Rhodoslu ve Tarmianoi olabilir,
bu da Tarmianoi elitlerinin bu tarihte Rhodos vatandaşlığı kazanmış olduğunu
gösterir.”75 Bu adam gerçekten de Bresson‟ın söylediği gibi, Rhodos demos
sisteminin üyesi olmayan Peraia‟dan bir Rhodios ise, Rhodos askeri komutanı
derecesine nasıl yükseldiğini açıklamak oldukça zor. Bu problem, Khrysippos‟un
onurlandırıldığı yerden çıktığı önermesini elden bıraktığımız anda yok oluyor: Belki
de Khrysippos, Rhodos‟tan Peraia‟ya gönderilmiş bir hegemon olarak hizmet
ederken Tarmiaonoslular‟ın memnuniyetini kazanmış ve bu yüzden onuruna bir yazıt
düzenlenmiş bir Rhodoslu‟ydu.76 Tıpkı M.Ö. 100 – M.Ö. 61 yılları arasındaki bir
tarihte, tipik bir Rhodos kalkan yazıtıyla onurlandırılan, muhtemelen doğuştan
Rhodoslu, Sosinikos‟un oğlu Sosikrates gibi. Sosikrates bir epistates olarak
Tarmianoi‟ye gösterdiği eunoia (iyilikseverliği) ve dikaiosyne (adaleti) için
övülmüştür.77Anlaşılan Sosikrates Tarmianoi üzerinde gücü olan bir pozisyona
getirilmiş ve bu gücü sağduyu ile kullanmıştı. Sosikrates‟e Rhodos‟ta, büyük
epidosis listesinde (bir katılımcılar listesi)78 rastlamamız sebebiyle, çok büyük
ihtimalle gerçek bir Rhodoslu olduğunu biliyoruz.79 O zaman tarihleri ve içerikleri
73
74
75
76
77
78
79
Wiemer, a.g.e., s.432
Deord – Varinlioğlu, HTC no: 63; Blümel, IRP no:782; Bremen, a.e., s.124;
Debord – Varinlioğlu, a.g.e., s.189
Bremen, a.e.
Debord – Varinlioğlu, HTC, no.62
IG XII, 46, 1.454
Bremen, a.e., s.124
204
bu kadar benzeyen bu iki yazıtta anlatılan iki adamı iki farklı Rhodioi statüsüne
koymak çok mantıklı değil.80
Bunlar gibi başka örnekler de olmakla beraber, şimdiye kadar tartışılan
hiçbir bulgu, eserleri ve varlıkları Tâbi Peraia boyunca görülen Rhodioi‟nin, aslında
bir çeşit genişletilmiş Rhodos vatandaşlığı edinmiş yerli elitler olduklarına kesin
kanıt oluşturmadı. Bu modelin arkasındaki düşünceyi anlamak mümkün: M.Ö. V.
yüzyılda bir noktada Rhodoslular Loryma Yarımadası‟ndaki Karialılar‟ı tam Rhodos
vatandaşı yaptılarsa, neden orada dursunlar? Belki de Peraia‟nın bu kısmında da yerli
erkekler Rhodoslu oldular ve merkezdeki karar-yapıcı süreçlere katkı verme imkânı
elde ettiler. Böylece Rhodos devletine asker ve yöneticiler olarak hizmet ederlerken
aynı zamanda kendi topluluklarını temsil ettiler. Ancak Van Bremen‟e göre bu teori,
tâbi toprakların Rhodos Devlet sistemine entegre edilmesine dair avantajlı bir teori
olsa da aşamaları ve yaratacağı etkileri tamamen anlaşılmaz, bazı içerikleri tanıdık
olsa da Grek dünyasında hiç bir paraleli olmayan prensiplere sahip bu iki katmanlı
vatandaşlık modelini hemen kabul etmek zor.81 Bu gün için, Bresson‟ın önerdiği
şekliyle, Peraia‟daki Rhodioi‟yi; imtiyazları bir şekilde kısıtlanmış, vatandaşlık
verilmiş
Karialılar
olarak
görme
teorisi,
eldeki
bulgularla
kesin
olarak
kanıtlanamadığından genel kabul görmemiştir diyebiliriz.82 Aynı aile içinde Rhodios
tanımının yanında bir Rhodos demotiğinin kullanıldığı en az ikinci bir örneğin
bulunduğu güne kadar, geleneksel modelin tercih edileceği anlaşılmaktadır. Uzun
yıllar boyunca, karma evlilikler ve süregelen vatandaşlık müzakereleri (demos
üyeliği dâhil) sonucu bazı Peraialılar Rhodoslu olmuş olabilir, ancak çoğunlukla
normal vatandaşlık mekanizmaları bu örnekleri açıklamak için yeterlidir.
Diğer taraftan Peraia‟daki Rhodioi‟nin, Rhodos‟tan gelen Rhodoslular
olduğu nosyonu devam ettirilecekse; nasıl bu kadar önem ve güç elde ettiklerine ve
80
81
82
Bremen, a.e.
Hiç bahsedilmemesine rağmen, Roma vatandaşlık örneği ve -neredeyse aynı zamanlardaeyaletlerde Roma vatandaşları elitlerin yaratılması Bresson‟ın aklında uzaklarda olamaz.
Rhodoslular özellikle Roma‟ya baktılar mı böyle bir örnek için? Ya da tam tersi Romalılar,
ipucunu bu Grek modelinden mi aldılar?
Bremen, a.g.e., s.126; Wiemer, a.e., s.434. Wiemer, Peraia‟daki Rhodioi‟ye özgün bir statüs
verilmesi hipotezinin ancak; biri Rhodos toprağı dışında yaşayan tam Rhodos vatandaşları için biri
de imtiyazın aşağı bir çeşidiyle sınırlı kalmak zorunda olan vatandaşlık verilmiş yabancılar için
olacak şekilde çift kullanımlı olduğu varsayımıyla saklanabileceğini belirtmiştir.
205
ilk başta neden geldiklerine dair farklı bir açıklama gerekmektedir. Peraia‟daki
Rhodioi‟nin yükselmesi, aşağı yukarı, Rhodos askeri kontrolünün bu bölgede
artmasıyla aynı zamanlara denk geldiğinden, buradaki Rhodioi‟nin imparatorluğun
meyvelerini topladıkları fikri, detaylarını bilemesek de mantıklı görünmektedir.
Buralarda şehir devletlerinin varlığına izin vermeyen ve koinanın yaşamasını teşvik
eden Rhodos politikasının arkasındaki motive edici sebeplerden birinin; Pisye,
Muğla ve Thera etrafındaki verimli vadilerde ev kurmak isteyen Rhodoslular için
arazi edinimini kolaylaştırmak ve genel olarak şehirlerin yabancıların ekonomik ve
finansal aktivitelerine koymaya eğilimli oldukları sınırlandırmaları gevşetmek hatta
ortadan kaldırmak olduğuna dair tahmin yürütülebilir.83
83
Wiemer, a.e.
206
SONUÇ
Bu tezde Helenistik dönemin önemli güçlerinden biri olan Rhodos‟un, Karia
topraklarında konrol ettiği alanın sınırları çizilmeye; bölgede oluşturduğu sistem ve
bölgenin politik ve kültürel yapısı üzerinde yarattığı etkiler ortaya konmaya
çalışılmıştır. Rhodos‟un Karia Khersonesosu‟ndan başlayarak Karia‟nın güney
kısımlarını topraklarına dâhil ettiği ve daha geniş bir bölgeyi etkisi altına aldığı bu
dönemde, ekonomi ve güvenlik odaklı çıkarları sebebiyle, bölgenin sosyal, kültürel
ve politik yapısında önemli değişiklikler yarattığı ileri sürülmektedir.
Rhodos, sınırlı toprağa sahip bir ada devleti olmasına rağmen, olağanüstü
coğrafi konumu, ticaret rotaları üzerindeki lokasyonu, güçlü donanması, uzak
menzilli ticari ilişkileri ve girişimci ve varlıklı ticari sınıfı ile Helenistik dönemin
büyük güçlerinden biri haline gelmeyi başarmıştır. Tezimiz, Rhodos‟un bu başarısına
özellikle ekonomik açıdan büyük katkısı olduğunu düşündüğümüz Karia bölgesinin
güneybatı
topraklarında
yaşanan
Rhodos
kaynaklı
değişiklikleri
anlamaya
odaklanmıştır.
M.Ö. IV. yüzyıl, Batı Anadolu‟da ve Ege Dünyası‟nda yeni bir dönemin
başlangıcı olmuştur. Bu dönemin yeniden yapılanma ortamında gelişen yeni deniz
ticaret yolları üzerindeki güneybatı Ege polisleri, ard arda benzer synoikismos
süreçlerinden geçerek, pazar için uzmanlaşmış tarımsal üretim yapan merkezler
haline geldiler. Yeni transit deniz ticaret yolları üzerinde yer alan Rhodos, şanslı bir
şekilde Yunan Egesi ve Kıbrıs ile Suriye ve Mısır gibi doğu limanları arasındaki
coğrafi konumuyla hem ithalatçi hem de ihracatçi olmaya uygun bir pozisyondaydı.
M.Ö. 408‟de ada üzerinde bulunan üç poleis: İalysos, Lindos ve Kamiros
synoikismos ile büyük bir polis haline gelmiş ve bu yeni polisin merkezi adanın
kuzey ucunda, doğu Akdeniz‟den gelen ve Anadolu kıyıları boyunca kuzeye çıkan
transit deniz ticaret yolu üzerinde inşa edilmişti. Böylelikle Rhodos, tahıl ticareti
monopolisine giden yolda ilk adımı atmış oldu. Malların taşınmasının Rhodos
gemileriyle yapılması için deniz ticareti filosunun inşası, ticari malların miktarının
standartlaştırılması, bir denizcilik yasasının oluşturulması ve ticaret rotalarının
207
güvenliğinin sağlanması için donanmanın inşa edilmesi, bütun bunların hepsi,
Rhodos ticari imparatorluğunun yaratılması için planlanmış basamaklar gibi
görünmektedir. Bu sistematik gelişme Rhodos‟a, Rhodoslu bankerlerin kazandığı
anaparalarla desteklenen ekonomik dünyada güçlü ve iyi kurulmuş bir pozisyon
verdi.1
M.Ö. III. yüzyıla gelindiğinde, Rhodos artık Doğu Akdeniz‟in takas merkezi
ve bankası haline gelmişti. Tahıl ticareti ada ticaretinin kalbindeydi ve Rhodos‟un bu
konuda doğuda hiçbir rakibi yoktu. Denizlerdeki egemenlikleri, onları korsanların
yağmalarına karşı Helen dünyasının temel koruma gücü yapmış, Rhodos Ege
Adaları‟nın koruyucusu haline gelmişti. Rhodos‟un ticari aktivitelerinin sonucunda
şehir, Helenistik doğuda üç büyük Helenistik monarşiden sonraki en zengin devlet
haline gelmişti. Taşıma ticaretindeki baskın yeri ve özellikle tahıl dağıtımındaki özel
durumu dolayısıyla Doğu Akdeniz ticari hayatında oynadığı kilit rol, aynı zamanda
adaya çok etkili politik bir silah kazandırmaktaydı. Güçlü Mısır dâhil olmak üzere
Akdeniz ticaret dünyasının tüm üyeleri, ihraç ettikleri tahıl Rhodos gemileriyle
taşındığı için, aldıkları kararlarda adanın çıkarlarını düşünmek zorundaydılar.
Attığı adımlarla Akdeniz ticareti ve politikasındaki yerini sağlamlaştıran
Rhodos‟un, devletinin topraklarını sadece adayla sınırlı tutmadığını biliyoruz.
Rhodos Devleti, zaman içerisinde yakınındaki bazı küçük adalar ve komşu
anakaranın bazı bölümlerini de devletin bir parçası haline getirmişti. Deniz ve denize
ulaşımın stratejik ve ekonomik açıdan çok önemli olduğu her zaman dile getirilmiştir
ancak bilinmelidir ki, adalar için anakaraya ulaşım da bir gereklilikti. Helenistik ve
erken Roma döneminin önde gelen ticari ve askeri donanmasına sahip ve bu sistemi
dönemin diğer devletleri arasında ana besin maddelerini takas ederek elde ettiği
gelirlerle sağlayan bir ada devleti olan Rhodos, muhtemelen devlet topraklarını
genişletmek istemiş ve adım adım etrafındaki adaları ve Karia anakarasının gittikçe
genişleyen bir bölümünü devlet topraklarına katmıştı.
1
Ataüz, a.g.e., s.91-92. Pozisyonu öyle sağlam temeller üzerine kurulmuştu ki, Roma‟nın Rhodos
ekonomisini yıkmak üzere Delos‟u serbest liman ilan ederek önüne koyduğu engel dahi, Akdeniz
tahıl ticaretini elinde tutmaya devam eden Rhodos üzerinde yıkıcı bir etki yaratamadı.
208
Rhodos bu dönemde, karşı kıyıdaki pek çok küçük yerleşimin (komai)
birleşmesiyle
oluşan
federatif
yapısıyla
bir
polise
denk
sayılan
Karia
Khersonesosu‟nu, yeniden örgütlemek suretiyle bir periferiye dönüştürmüş ve adanın
ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir.2 Karia Khersonesosu‟ndan doğan ve zamanla
Rhodos Peraiası adını alan Karia‟daki bu Rhodos toprağı, Helenistik dönem boyunca
genişlemeye devam etmiştir.
Anakaraya ulaşma fikri yanında, Rhodos‟u Khersonesos‟u ele geçirmeye
götüren çeşitli sebepler olabilir. Peraia‟nın uygun limanlarıyla rakip bir ticaret
merkezi olmasını engellemek için bu bölgenin ele geçirilmek istenmesi bunlardan
birisidir. Çünkü Loryma yarımadasındaki limanlar, ticaret rotaları üzerindeki
konumlarıyla Rhodos‟un limanları kadar gelişme potansiyeline sahiptiler. Ancak
Rhodos‟un, Peraia‟da köklü bir değişime neden olan anakaraya ilgisinin asıl olarak
güvenlik ve ekonomi odaklı sebepler olduğu anlaşılmaktadır. Rhodos Peraiası,
özellikle de Peraia‟ya daha sonradan eklenen Khersonesos‟un kuzeyindeki topraklar
önemli ekonomik değere sahipti ve bu topraklar Rhodos ekonomisine önemli bir
katkı sağladılar. Ama tek sebep ekonomik değildi. Rhodos, adanın hemen karşısında
yer alan bu önemli limanlar olma potansiyeli taşıyan yerleşimlerin, adaya
saldırabilecek askeri güçler haline gelmeleri ya da bu güçler tarafından
kullanılabilecekleri ihtimalinden de rahatsız olmuş olmalıdır. Belki de Rhodos, tıpkı
en önemli ticari ortaklarından olan Ptolemaioslar‟ın uzun yıllar uyguladıkları dış
politika stratejisi gibi; kendisine yönelebilecek olası tehlikeleri gözlemlemek ve
etrafını güvenli topraklarla çevirerek, bu tehlikeleri kendisinden uzak tutmak için de
karşı kıyıya ve etraftaki adalara nüfuz etmek istemişti.3
Rhodos‟un Karia anakarasında tam olarak ne zaman ve nasıl toprak ele
geçirdiğini bilemiyoruz ancak daha birleşmeden önce, Rhodos‟un eski şehirlerinin
karşı anakarada toprak sahibi olduğu düşünülmektedir. Anlaşılan o ki, anakaradaki
Rhodos şehirlerine ait olan topraklar, Rhodos‟un synoikismosuyla Rhodos Devleti‟ne
dâhil edilmiş; sonrasında M.Ö. IV. yüzyıl boyunca anakaradaki bu alan büyümeye
2
3
Deniz Oğuz-Kırca, „Some Thoughts on the Problem of Demes: The Ancient Bozburun Peninsula‟,
s.1.
Pek çok konuda önceki sistemleri uyarladığını ve Ptolemaios Mısır‟ından etkilendiğini bildiğimiz
Rhodos belki bu konuda da Ptolemaioslar‟a bakmıştı.
209
devam etmiş ve kuzeyde Kedrai ile doğuda Physkos‟u da içine alacak şekilde
genişlemiştir.
Karia‟nın bir uzantısı olan ve Rhodos‟un Karia‟da kontrolü altında tuttuğu
alanın merkezini oluşturan Karia Khersonesosu (Loryma/Bozburun Yarımadası),
Karia‟dan daha farklı bir yapıya ve tarihe sahiptir. Helen anlayışına göre
Khersonesoslular, Karia‟nın geri kalanından farklı olarak Grektiler. Bu düşünce
dâhilinde Rhodos Devleti‟ne katılımlarından sonra, Khersonesoslular‟ın gerçek
Rhodos vatandaşı olmaları da sadece Grek statülerinin bir adaptasyonuydu.4 Politik
olarak yaşanan bu dönüşüm yerleşim ve organizasyon yapısında da kendini
göstermiş olmalıdır. Bir yarımada yerleşimi olan Karia Khersonesosu M.Ö. V.
yüzyılda küçük yerleşimlerin (kome) birleşimiyle meydana gelmiş bir polise denk
toprak bütünlüğünden oluşmaktayken, Rhodos kontrolü altına girdiği Helenistik
dönemde ise olasılıkla, tıpkı Rhodos gibi, demos‟lardan oluşur hale gelmişti.5
Rhodos‟ta, birleşmeden hemen sonra, üç eski şehire ait topraklar coğrafi
olarak bölünerek demos sistemi oluşturulmuştu. Bu hem fiziksel hem de
organizasyonel bir bölümlemeydi. Aynı dönemde Khersonesos‟da da uygulanığı
düşünülen bu yeni yönetim modeli altında serpilen demos‟larda rastlanan bazı ortak
özellikler, bunların tek bir idari çatı altında ve benzer düzende geliştiğini ortaya
koymaktadır.6 Bir polis olarak ele alınan bütün Khersonesos‟un ortalama 200-500
km2lik bir alanı kapladığı ve yaklaşık yirmi civarında yerleşim7 ve on demos‟tan
oluştuğu düşünülmektedir.8 Peraia bilinçli ve özenli bir planlamanın ürünüdür.
Peraia‟da yer alan demos‟ların organizasyonu ve bütün şekillendirme Rhodos‟la
ilişkilere ve ekonomik çıkarlara göre düzenlenmiş olmalıdır.
4
5
6
7
8
A.Bresson, „Les intérêts rhodiens en Carie l'époque hellénistique jusqu'en 167 a.C.', in F.
Prost ed., L'Orient méditerranéen de la mort d'Alexandre aux campagnes de Pompée. Cités et
royaumes à l'époque hellénistique, Rennes, 2003 (= Pallas 62), 169-192.
E. Deniz Oğuz-Kırca, „Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip Kale/Kale Yerleşimi‟, TÜBA-AR
18, 2015, 125-141, s.128
Oğuz-Kırca, a.g.e., s.128
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.122.
Oğuz-Kırca, „The Chora and The Core: A general Look at the Rural Settlement Pattern of (Pre)
Hellenistic Bozburun Peninsula, Turkey‟, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi Sayı 20, 2015,s.33-62, s.41
210
Rhodos, bu bölgeyi kontrol altına aldıktan sonra, güçlü kaleler ve tersaneler
inşa ederek ve güçlü askeri-donanma üsleri kurarak burada ihtiyaç duyduğu
güvenliği tesis etmiş oldu. Antik dönemde Ege sularında korsanları bertaraf
edebilmiş ve ticaret yollarının güvenliğini sağlayabilmiş olan Rhodos‟un birçok üssü
olan ve küçük gemilerle çevredeki surları denetleyen bir sahil güvenlik sistemi ve
erken uyarı ağı oluşturduğu bilinmektedir.9 Rhodos‟un ada topraklarının dışında
bulunan ve Ege‟de oldukça geniş bir alana yayılmış olan askeri deniz üsleri sistemi
bir Grek polisi için oldukça sıradışı olduğu gibi Rhodoslular‟ın yüksek güvenlik
ihtiyaçlarının da altını çizmektedir. Bu sistem dâhilinde, Rhodos donanmasının, ada
topraklarının stratejik noktalarında pek çok ileri karakolu vardı. Anlaşılan, kıyı
boyunca keşfedilen gemievleri ile Loryma bu karakollardan birisiydi. Pisye‟de
(Yeşilyurt) bulunan yeni bir yazıtla, Karia‟da başka gemievlerinin de inşa edildiği
ortaya çıkmıştır.10 Gemievlerinin Keramos Körfezi‟nin kuzey tarafında, Akbük
Koyu‟nda inşa edildiği düşünülmektedir.11 Bu durumda, belki de Rhodos Peraiası,
M.Ö. III. yüzyıldan itibaren, Rhodos kıyı kontrol sisteminin Karia kıyılarındaki
ayağını oluşturmaktaydı.
Bunun yanında Rhodos, bütün antik dünyaya ticareti yapılan Rhodos
şarabının üretimi ve ihracatınının önemli bir kısmını Rhodos Peraiası‟nda
gerçekleştirmekteydi. Rhodos‟a dâhil edildikten sonra Rhodos şarap üretiminin
önemli bir merkezi haline gelen Karia Khersonesosu, özellikle M.Ö. IV. yüzyılda
büyük bir değişim geçirmiş ve tarıma uygun tüm bölgelerin kullanılması için çeşitli
düzenlemeler yapılmıştır.12 Dağlık yarımadada sadece az sayıdaki düzlükler
kullanılmakla kalmamış, aynı zamanda tarım yapılamayan yamaçlar da teras
duvarlarıyla asma yetiştiriciliğine uygun hale getirilmiştir. Bu dönemde bütün
Khersonesos‟da yeni çiftlik yapıları inşa edildiği anlaşılmıştır. Yani anlaşılan bütün
arazi Rhodos hükümdarlığı başında tamamıyla yeniden şekillendirilmiş13 ve yoğun
9
10
11
12
13
Gabrielsen, a.e., s.37-44; Held, a.e.,s.129; Blackman, a.e., s.383, 388-389
Debord – Varınlıoğlu, „Les Hautes Terres de Carie‟, s.95-105 no:1
Debord – Varınlıoğlu, a.e., s.53-57, s.95-104 no:1; Held, a.e., s.129
Zeynep Kuban, „Karya, Bozburun Yarımadası, Kıran Gölü Kutsal Alanı Yüzey Araştırmaları
Sırasında Tespit Edilen Tarımsal Üniteler‟, Antik Çağ‟da Anadolu‟da Zeytinyağı ve ġarap
Üretimi, Mersin, 2008, s. 216
Kuban, a.g.e., s.220; Held, a.e., s.129-130
211
tarımsal üretimin yapıldığı Helenistik dönemde bu yapılar tarımsal ürünün
biriktirildiği ve işlendiği merkezler haline gelmişlerdir.14
M.Ö. III. yüzyıldan itibaren Khersonesos‟ta, özellikle Hisarönü-Çubucak ve
Turgut‟ta görülen amfora atölyelerinin de, yarımadadaki tarımsal potansiyelin
ticarete dönüşmesinde önemli rol oynadıkları bilinmektedir. Nitekim amphora üretim
atölyelerinin teras alanlarına yakın konumda bulunmaları da, içerilerde yerel üretim
gerçekleşirken, kıyı şeridinde ticari ihtiyaçları karşılayan ve taşıma amforalarıyla
ilişkilendirilen ticari amaçlı üretim gerçekleştirildiğini göstermektedir. Limanlara ve
dağıtım ağlarına yakın yerlerde kurulmuş atölyeler de büyük ölçekli ihracat
merkezleri olmalıdırlar.15 Khersonesos‟taki demos‟lardan biri olan Amos‟taki
Apollon Samnaios Tapınağı‟nda bulunan yazıtlardan, toprakların kullanımına dair
kuralların ve talimatların Rhodos‟tan geldiği ve bütün Peraia ve hatta belki de
Rhodos‟un kendisi için geçerli olduğu anlaşılmaktadır.
Birleşik Peraia‟nın Rhodos ekonomisine bir diğer katkısı limanları yoluyla
gerçekleşmiş olabilir. Birleşik Peraia limanlarının gerektiğinde donanma için sığınak
sağlayarak Tâbi (Bağımlı) Peraia‟nın savunması ve kontrolüne destek verdikleri gibi;
tüccarlar için liman olanakları sağlayarak ve özellikle Loryma yarımadasındaki diğer
yerleşimlerin kıyı limanı olarak hizmet vererek de Rhodos ekonomisine katkıda
bulunduklarını düşünebiliriz.
Görüldüğü üzere, Birleşik Peraia Rhodos‟un M.Ö. III. ve II. yüzyıllarda
kurduğu Kırım‟dan Mısır‟a, Ege‟den Akdeniz‟e uzanan tarımsal ticaret sisteminin
önemli bir aktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Rhodos‟un ekonomik çıkarları
doğrultusunda, bölgede sistematik bir şekilde tarım ürünleri (özellikle şarap)
üretilmiş ve ihraç edilmiştir.16 Topografik sınırlamalara rağmen yoğun toprak
kullanımına dair belirtiler, etkili bir ekonomik politikaya işaret etmektedir. Öyle
görünüyor ki; Birleşik Peraia‟nın geniş Rhodos pazarı, yani uluslar arası arena için
çalışması, arazisinin düzenlenmesini gerektirmiş ve kullanımını da etkilemiştir.
Yerleşim kümelerinin büyük kısmı tarımsal teraslamaya en uygun arazilerin yakın
14
15
16
Demirciler, a.g.e., s.152
Oğuz-Kırca, a.e., s.39
Held, „Die Karer und die Rhodische Peraia‟, s.133; Kuban; a.e., s.220.
212
çevresinde konuşlanmış ve toprağın büyük bölümü tarımsal teraslara ayrılmıştır.
Peraia‟da gerek küçük ölçekli gerekse daha büyük ölçekli çiftlik yerleşimleri
etrafında inşa edilen tarım terasları sayesinde Hellenistik dönemde geçimlik üretimin
çok ötesinde artı ürün elde edilmiştir.17 Bu artı ürünler (özellikle şarap) Peraia‟da
üretilen amforalar kullanılarak, Peraia limanları vasıtasıyla Rhodos‟un kontrol ettiği
bölgesel ve bölgelerarası tarım ticaretine katkı sağlamış ve hem yarımada hem de
Rhodos‟un ekonomik gücünü artırmış olmalıdır.
Bütün bunların yanında, Rhodos‟un Karia Khersonesosu‟na yönelmesine
sebep olabilecek bir diğer olası sebep, insan kaynağı idi. Ada nüfusu sınırlı
olduğundan ve Rhodos yurttaşlarının çoğu, ticaret ve ticaretle bağlantılı işlerle
uğraştığından, Rhodos‟un ciddi bir insan gücü ihtiyacı vardı. Rhodos‟un, özellikle de
donanmada kullanılmak üzere ortaya çıkan bu insan kaynağı ihtiyacını karşılamak
için de anakaraya yönelmiş olabileceği düşünülebilir.18
Bütün bu sebeplerle Bozburun Yarımadası toprakları Rhodos yönetim
sistemi devreye sokularak Rhodos Peraiası adı ile Rhodos devletine dâhil edilmiş ve
toprakları hem güvenlik hem de ekonomik çıkarlara göre şekillendirilmiş; Rhodos
kültleri vasıtasıyla Helenleştirilmiş olan bu topraklarda yaşayanlara Rhodos
vatandaşlığı verilerek, yeterince iyi olanların Rhodos yönetim sisteminde ve
donanması dâhil olmak üzere çeşitli kurumlarında yer almaları sağlanmış olabilir.
Karia Khersonesosu‟nun merkezini oluşturduğu Birleşik Peraia‟nın yer
aldığı güneybatı Karia‟da durum böyleyken, Karia‟nın geri kalanında, özellikle iç
bölgelerindeyse durum farklıydı. Karia koinası tarafından desteklenen Hekatomnid
satrapları, Karia‟da gerçek bir bağımsız güç inşa etmişlerdi ve bu durum M.Ö. 332‟e
kadar devam etti. Ancak İskender‟in fethinden sonra işler değişti. Helenistik
dönemde Diadokhlar‟ın bölge hâkimiyeti için mücadelelerine sahne olan ve bölge
hâkimiyetinin defalarca el değiştirdiği Karia‟da artık Karialı etniğin meşruiyetini
temsil eden yerli bir güç yoktu. Diadokhlar‟ın savaşları, bu dönemde ortaya çıkan
17
18
Demirciler, a.g.e., s.157
Ataüz, a.g.e., s.93
213
hanedanlar ve özgürlüklerini elde etmeye çalışan şehirler sebebiyle oluşan karmaşık
ortam, Rhodos‟a Birleşik Peraia‟nın ötesine uzanma fırsatını verdi.19
Her zaman Karia‟nın tek bir gücün kontrolü altına girmesini engellemek
için çalışan Rhodos, Seleukoslar‟ın Karia‟daki otoritesinin çökmesiyle bozulan güç
dengesinin yarattığı karmaşık politik ortamda Karia‟nın içerilerine kadar girmeyi
başarmıştı. M.Ö. 220‟li yıllarda Karia‟daki büyük güçlerin varlığının azalması, hem
güvenlikleri hem de çıkarları açısından Rhodos yayılmacılığını teşvik etmiş
olmalıdır.20 Rhodos‟un Karia‟da Birleşik Peraia sisteminin oluşturulduğu dönemden
sonraki tarihlerde ele geçirilen bu bölgeler, önceki topraklardan daha farklı bir
şekilde yönetildi. Buradaki yerleşimler Rhodos devlet yapısına dâhil edilmediler ve
yaşayanlarına Rhodos vatandaşlığı verilmedi. Bu sebeple Fraser ve Bean tarafından
Tâbi (Bağımlı) Peraia olarak adlandırılan bu alanın özünü Keramikos Körfezi‟nin
kuzeyindeki Karia oluşturmaktaydı: kıyıda Keramos ve İdyma arasındaki topraklar
ile kuzey ucunda Stratonikeia, kuzeydoğu ve doğu uçlarında Hyllarima ve Mobolla
(Muğla) olmak üzere iç kısımlardaki topraklar Tâbi Peraia‟nın merkeziydi. Zaman
içerisinde büyüyen Tâbi Peraia, M.Ö. II. yüzyılın başlarında güney doğuda Kaunos
ve kuzeyde Stratonikeia‟yı alacak kadar genişlemişti
Öyle görünüyor ki, güney Karia‟daki Rhodos yayılımı M.Ö. III. yüzyılda
devam eden bir süreçti. Rhodos, politik istikrarsızlığın olduğu dönemlerde, tam
olarak belirleyemediğimiz bir şekilde - belki hediye belki de ele geçirme yoluyla anakaradaki topraklarını genişletmekteydi.21 Karia‟nın bu bölgesi M.Ö. III. yüzyılda,
Rhodos kontrolü altında kesintisiz bütün bir alan değil de Rhodos‟a tâbi şehirler ile
özgür şehirlerden oluşmuş yama şeklinde bir alandı.
Rhodos‟un Karia‟da kontrol altında tuttuğu toprakları oluşturan Tâbi ve
Birleşik Peraia arasındaki ayırım, iki farklı difüzyon yapısında yatar. Birleşik Peraia
yaşayanlarına Rhodos vatandaşlığı verilmiş ve bu yerleşimler Rhodos dini
19
20
21
Bresson, a.g.e.
Reger, a.g.e, s.82
İskender sonrası, Seleukos ve Ptolemaos güçlerinin etkin olmasından önceki M.Ö. 280‟li yıllar ve
daha sonraki dönemde Seleukoslar‟ın boşluğunun yarattığı karışık ortamda M.Ö. III. yüzyılın son
çeyreği, Karia‟da Rhodos yayılımının hızlandığı yıllardı.
214
geleneklerine dâhil edilmişlerdi. Burada Rhodos kültleri kurma, ticaret ve
merkezileşmiş sisteme dahil etme yollarıyla tam anlamıyla bir entegrasyon
sağlanmıştı. Diğer taraftan, Tâbi Peraia, muhtemelen bu bölgedeki çoğu yer
Rhodos‟un eline geçtiğinde, farklı gelenekleri ve sosyal yapılarıyla zaten gelişmiş
merkezler oldukları için, sadece ürettikleri mallarla Rhodos ticari ağına dâhil
edilmişler, buradaki politik ve kültürel yapı fazlaca değiştirilmemişti.
Tâbi (Bağımlı) Peraia, öncelikle Helenistik dünyanın tehlikeli dengesi
altında, bir karadan istilaya karşı bu bölgeleri dış savunma olarak kullanmak
açısından ada devleti için oldukça faydalıydı. Ayrıca muhtemelen buradaki
topluluklar, Rhodos ordusuna destek birlikler sağlamaktaydı. Bunun yanında,
anakaradaki bu verimli topraklarından elde edilen gelirlerin Rhodos‟un finansal
kaynaklarını iki katına çıkardığı düşünülmektedir. Bu artış Rhodos‟u benzersiz bir
şehir yapmakla kalmayıp, küçük bir Helenistik krallığa denk hale getiren inanılmaz
bir artıştır.22
Rhodos ve Peraiası‟ndaki refah, M.Ö. 188‟de Apameia Antlaşması‟nın
sonucu olarak, Rhodos‟un Likya ve Menderes‟in güneyindeki Karia toprakları ile
ödüllendirilmesiyle zirveye ulaştı. Romalılar bu anlaşmayla pek çok Karia kentini de
özgürleştirdiklerinden, Rhodos‟un bu bölgede kurduğu hâkimiyet sınırsız olmamışsa
da, Apameia Barışı‟nı izleyen yirmi yıl, Rhodos‟un Karia‟da en geniş yayılım
gösterdiği dönem oldu. Rhodoslular, özellikle M.Ö. 188-167 yılları arasında, adanın
anakaradaki topraklarının en geniş olduğu dönemde, tâbi topraklarda önemli
ekonomik kazançlar elde etmiş olmalıdırlar. Rhodoslular‟ın tâbi topraklarda
serbestçe toprak edindikleri, ticari ve özellikle de finansal arabuluculuk yaptıkları,
vergi toplayarak ya da kredi vererek kazanç elde ettikleri düşünülmektedir.23
22
23
Elbette ki, Peraia‟nın, özellikle de Bağımlı Peraia‟nın elde tutulmasının Rhodos‟a ciddi bir
maliyeti vardı. Yine de Rhodos hâkimiyetinin bu bölgede sağlanması için yapılan harcamaları
düşürüldüğünde dahi, Rhodos‟un anakara topraklarındaki kontrolü kendisi için oldukça kârlı bir
operasyondu.
Bresson, a.e., madde 31.
215
Rhodoslu bireylerin şehir bu bölgedeki egemen güç olma statüsünü yitirdikten sonra
bile Lykia ve Karia‟daki mallarını ellerinde tutabildiklerini bilmekteyiz.24
Tâbi Peraia‟da kırsal bölge, büyük oranda, bir koina sistemi içinde yaşayan
gruplar tarafından iskân edilmişti. Rhodos, bu bölgede ele geçirdiği toprakların
bütünlüğünü muhafaza etmek ve burada yaşayanların kontrolünü sağlayabilmek için
bir yandan varolan bu koina sistemini kullanırken, diğer taraftan da kendi yönetim
sistemini uygulamaya çalıştı. Karialılar‟ın erken dönemde temellerini atmış oldukları
federatif yapılanmalar tipindeki koina sisteminin, Rhodos otoritesi altında çok büyük
ölçüde geliştiğine dair işaretler vardır. Helenistik ve Roma döneminde koinanın
görüldüğü alan, Rhodos etkisinin her yerden daha güçlü olduğu bölgeyle
örtüşmekteydi. Etkileyici akropolisiyle geniş Muğla Ovası, Pisye veya Yerkesik
etrafındaki ovalar, antik Thera vb. gibi hepsi bir şehiri barındırabilecek kapasitede
alanların yer aldığı bölgede, Helenistik dönem boyunca Stratonikeia ve Kallipolis
dışında hiçbir şehir gelişmedi. Rhodos‟un geniş etki alanı içerisinde bildiğimiz tek
gerçek polis Rhodos‟un kendisiydi. Helenistik dönem öncesinde bölgede var olan
polis kimliğinin kaybolmasının Rhodos hâkimiyeti ile bir ilişkisi olmalıdır. Bu
sebeple Rhodos‟un burada, kendi çıkarları için, koinadan polise doğru gerçekleşen
dönüşümü durdurduğu, hatta belki de geriye doğru çevirdiği ve sonucunda da
kendisine bağımlı bir koina ağı yarattığı düşünülmektedir.25
M.Ö. III. yüzyıldan itibaren Karia‟da etkili olan önemli bir politik aktör,
Karia‟daki belirli topluluklar tarafından paylaşılan dini ve etnik ortaklığı sürdürme
ve yeniden üretme arzusu ile oluşmuş olan bir birlik olan Khrysaorik Birliği idi.
Rhodos, Karia‟daki topraklarını korumak ve Helenistik güçlerin yokluğunda bölgede
yayılım gösteren diğer şehirlere karşı etki alanını genişletmek için Khrysaorik Birliği
içindeki poleisin desteğini almaya çalışmıştı. Bu poleis-üyelerin bazılarını, özellikle
komşularının yayılmacı eğilimlerinden korkanları, symmachialar yoluyla kendisine
çekerek, birlik içindeki bazı şehirlerin yayılma çabalarından yükselen sorunlar ve
problemli durumlara dâhil olmuştu. Rhodos‟un Khrysaorik Birliği ile kurduğu en
24
25
Reger, „The Relations between Rhodes and Caria from 246 to 167 BC‟. In Hellenistic Rhodes:
Politics, Culture, and Society, edited by V. Gabrielsen. Aarhus: Aarhus University Press, 1999,
s.86-88.
Bremen, a.g.e., s.116
216
önemli bağ ise, birliğin üye poleisinden biri olan Stratonikeia‟yı ele geçirmesidir. Bu
şehri kendi topraklarına katan Rhodos, böylelikle bu birlikte sağlam bir tutunma
noktası kazanmayı başarmıştır ve birlik içinde doğrudan söz hakkı sahibi olmuştur.
Muhtemelen Apameia Anlaşması‟yla pek çoğu Khrysaor Birliği olan toplulukları ele
geçirdiğinde ise,
kısa süre için de olsa, birlik içerisindeki kontrolünü iyice
artırmıştır.
Diğer taraftan, Rhodos güney batı Karia‟da, özgür şehirlerin koruyucusu
olarak bilinmekteydi. Roma‟nın M.Ö. 167‟de Apameia Anlaşması ile kazanılan
şehirlere verdiği özgürlükten sonra bazı zayıf şehirlerin Rhodos desteği olmadığında
daha güçlü ve zengin komşularına tâbi olmak zorunda kaldıkları görülmektedir.26 Bu
dönemde pek çok küçük şehirin Rhodos‟a başvurması, bölgede Rhodos‟a hala
arabulucu ve güçsüzün destekçisi olarak bakıldığını göstermektedir.27
Rhodos‟un Ege‟deki topluluklarla olan ilişkileri incelendiğinde Karia‟nın
geri kalanı ile kurduğu politik ilişki, daha net anlaşılabilir. Rhodos, Ege Adaları
arasında da Karia anakarasında uyguladığına benzer bir politika uygulamıştır:
birleşme ve tâbiyete bağlı ikili bir sistem. Adalarla kurduğu ilişkide üçüncü bir faktör
vardır; Rhodos‟un lideri olduğu Nesiotik Birliği. Bu birlik üyeleri ve Rhodos
arasındaki ilişkilerin, M.Ö. 189‟dan sonra Rhodos ve Batı Anadolu‟nun Apameia
Anlaşması ile kendisine verilmemiş şehirleri arasındakilere çok benzer olduğu
düşünülmektedir. M.Ö. III. yüzyılda Rhodos, Helenistik Krallıkların güç kazandığı
Ege düyasında, Rhodos Peraiası‟nın sınırları dışında kalan özgür şehirlerin
savunucusu rolünü üstlenmişti.28
(Rhodoslu) Nesiotik Birliği‟nin M.Ö. 200‟den
itibaren Ege‟de yaptığıyla neredeyse aynı şekilde, Rhodos Küçük Asia‟da, kurduğu
symmakhialar yoluyla destek ve koruma sağladığı bu özgür şehirlerin liderliğini
sağlamıştır.29 Ama öyle anlaşılıyor ki, Rhodos özgürlüklerine sahip çıkmalarına
26
27
28
29
Roztovtzeff, a.g.e., s.774-775.
Rostovtzeff, a.e., s.775
Polybios, a.g.e., iv,56,1-4
Hatta Rhodoslular Apameia Anlaşması‟nda bu pozisyonun verdiği üstünlükle müzakerelerde
bulunmuş ve anlaşmayı kendileri ve symmachialarının namına imzalamışlardı.
217
destek olduğu bu şehirlere, sömürgeci bir güç gibi davranmakta ve etki alanındaki bu
şehirler arasında barışın sağlandığından emin olmaktaydı.30
Rhodos‟un, Karia‟nın hem kıyısında hem de iç bölgelerinde politik ve
organizasyonel olarak yarattığı bu değişimlerin, sosyal, dini ve kurumsal
fonksiyonlar üzerinde de etkisi olduğu açıktır. Karia‟da tapınımı görülen Helios,
Zeus Atabyrios, Athena Lindia ve Athena Kamira gibi Rhodos kültlerinin hepsi
Rhodos kimliğinin farklı seviyelerde sembolleridirler. Yeni Rhodos şehrinin baş
tanrısı Helios‟un tüm Karia‟da var olması Rhodos gücü ve etkisinin ana karaya
yayılımını sembolize etmektedir. Birleşik Rhodos kültü Zeus Atabyrios‟un ise
Peraia‟da çok az görülmesi, birleşmeden sonra Rhodos‟un baş tanrısı olan Helios‟un,
Zeus Atabyrios‟un önüne geçmiş olduğunun göstergesi olabilir. Rhodos‟un yerel
Athena kültlerinin sadece Birleşik Peraia‟da görülmeleri, Peraia şehirlerinin Rhodos
adasıyla kültürel ve politik yakınlığını göstermektedir. Bu iki seviyeli tapınım,
Rhodos‟un politik ve yapısal yeniden konumlandırmasını göstermektedir. Rhodos‟un
birleşmesinden sonra yaratılmış olan Helios Kültü, şehirlerdeki varolan yerel
tapınımın yerine geçmemiştir. Karia‟da Birleşik Peraia‟ya yerel kültler olan Athena
kültleri sıklıkla tanıtılırken, daha geniş bölgelere ise birleşik Rhodos şehrinin
sembolü olan Helios‟la nüfuz edilmeye çalışılmıştır.
Rhodos Peraiası söz konusu olduğunda karşımıza çıkan bir diğer gizemli
konu „Rhodioi‟nin kimliğidir. Peraia‟da Rhodos askeri kontrolünün arttığı
dönemlerden başlamak üzere, bu topraklarda Rhodioi‟ye adanmış çok sayıda yazıt
ortaya çıkarılmıştır. Her ne kadar henüz detaylara dair bilgi sahibi olamadığımızdan
farklı teoriler mevcut olsa da buradaki Rhodioi‟nin, kamusal veya özel bir sebeple
burada bulunan (memur, asker, tüccar, tefeci/sarraf) ve imparatorluğun meyvelerini
toplayan Rhodoslular oldukları düşünülmektedir.31
30
31
Bresson, a.e, s.29
Wiemer, a.e. Belki de buralarda şehir devletlerinin varlığına izin vermeyen ve koinanın
yaşamasını teşvik eden Rhodos politikasının arkasındaki motive edici sebeplerden biri; Pisye,
Muğla ve Thera etrafındaki verimli vadilerde ev kurmak isteyen bu Rhodoslular için arazi
edinimini kolaylaştırmak ve genel olarak polislerin yabancıların ekonomik ve finansal
aktivitelerine koymaya eğilimli oldukları sınırlandırmaları gevşetmek hatta ortadan kaldırmaktı.
218
Görüldüğü gibi Rhodos Peraiası ve Rhodos‟un Karia‟daki varlığının
sınırları, doğası ve yasal anlamları bugün hâlâ tartışma konuları olmaya devam
etmekte. Özellikle eski çağ yazarlarının bahsetmedikleri bir ayırım olan Birleşik ve
Tâbi Peraia arasındaki sınırı çizmek, aralarındaki politik, yasal ve kültürel
farklılıkları tam anlamıyla belirleyebilmek hâlâ mümkün değil. Rhodos Devlet
sistemine dâhil olduğu için Birleşik Peraia‟ya dair daha fazla bilgimiz olsa da,
özellikle – eğer gerçekten böyle bir ayırım varsa - Tâbi Peraia‟daki politik yapıyı tam
anlamıyla oluşturabilmek bu günkü bilgiler ışığında oldukça zor. Karia‟nın bu
bölgesini, bütün olarak Rhodos toprağı içinde sıralamak ve özellikle de bu bölgeyi
bir bütün halinde “tâbi/bağımlı” olarak görmeye bazı itirazlar var.
Bu gün için söylenebilecek olan şudur; Klasik dönemden itibaren Karia‟ya
ayak basmış olan Rhodos, Roma‟nın gelişine kadar, Karia‟daki çıkarlarından
vazgeçmemiştir. Bu çıkarlar doğrultusunda hareket eden Rhodos‟un, Karia‟nın iç
kısımlarındaki kontrol ve etkisinin homojen bir yapısı olmadığını ve M.Ö. III. ve II.
yüzyıllarda farklı şekillerde ele geçirdiği bu toprakları kontrol altında tutmak için
farklı difüzyon stratejileri ile farklı yönetim ve organizasyon modelleri izlediğini
söyleyebiliriz. Rhodos‟un, erken dönemde ele geçirerek bünyesine kattığı ve gerek
organizasyon yapısı gerekse kültler vasıtasıyla tam entegrasyon sağladığı Peraia ile
başlayan genişleme süreci, daha sonra ele geçirdiği topraklarda şekil değiştirmiştir.
Birleşik Peaia‟nın etrafını çevreleyen ikinci çeperde, tam entegrasyon yerine varolan
kurumların ve kültlerin adaptasyonu ve Rhodoslu memurların yönetimiyle Rhodos
Devleti‟ne tâbi bir alan yaratılmıştır. Bu alanın ötesindeyse, gerek özgür şehirlerle
anlaşmalar yaparak, gerek bölgesel federasyonlara bağlı topluluklarda doğrudan ya
da dolaylı kontroller sağlayarak anakaranın önemli bir bölümünde uzun vadeli
politik, ekonomik ve kültürel bir etki yaratmayı başarmıştır.
Rhodos‟un Karia‟daki varlığının sınırlarına, doğasına ve etkilerine
odaklanan tezimizde, konuya farklı açılardan yaklaşılmaya çalışılmış ancak resim
tam anlamıyla ortaya çıkarılamamıştır. Helenistik Karia; sınırların bulanıklaştığı,
poleis ve komşuları arasındaki ilişkinin tam anlamıyla çözülemediği, sympoliteia,
koinon, symmakhia kavramlarının çok karşılaşıldığı bir alan. Bu alanda hüküm süren
219
büyük güçlerin kontrol ettikleri alanların sınırlarının sürekli değişmesi ve bağımsız
toplulukların yayılmasıyla politik haritanın karmaşıklaşması sebebiyle hâla oldukça
bulanık olan bu resimde Rhodos‟un yerini belirleyebilmek henüz mümkün değil.
Oldukça fazla bilinmeyen noktası olan bu konunun, Karia‟da yapılacak daha
kapsamlı çalışmalar ile önümüzdeki dönemde çok daha fazla aydınlanacağını umut
etmekteyiz.
220
KAYNAKÇA
I. Eski Çağ Kaynakları
Arrianos:
Ġskender‟in Anabasisi, İstanbul, 1945
Diodorus Siculus, Bibliotheca
Historica:
Library of History, çev. Oldfather, Loeb
Classical Library, Harvard University
Press, Cambridge, MA,1947
Herodotos, Historiai:
Histories, çev. G.P. Goold, Harvard
University Press, Cambridge, William
Heinemann, Ltd.,1975
Homeros, Ilias:
Homer, The Iliad with an English
Translation by A.T. Murray, Ph.D. in two
volumes, Cambridge, MA., Harvard
University Press; London, William
Heinemann, Ltd. 1924.
Ksenophon, Hellenica:
Xenophon in Seven Volumes, 1 and 2.
Carleton L. Brownson. Harvard University
Press,
Cambridge,
MA;
William
Heinemann, Ltd., London. vol. 1: 1918;
vol. 2: 1921
Livius, Ab Urbe Condita Libri:
Ab urbe condita libri, Recognovit
Wilhelm
Weissenborn,
Pars
VI.
Fragmenta. Index, Titus Livius, W.
Weissenborn, Leipzig, Teubner, 1892
Mela, De Chorographia:
Pomponius Mela‟s Description of the
World, F.E. Romer, Ann Arbor :
University of Michigan Press, c1998
Pausanias, Periegesis Tes Hellados:
Description of Greece, II, Çev: W.H.S.
Jones-H.A. Ormerod, Loeb Classical
Library, Harvard University Press,1918.
Pindar, Olympia:
Odes, Pindar, Diane Arnson Svarlien,
1990
221
Plinius, Naturalis Historia:
The Natural History, Pliny the Elder,
Çev: John Bostock, M.D., F.R.S. H.T.
Riley, Esq., B.A. London. Taylor and
Francis, Red Lion Court, Fleet Street,
1855
Plutarkhos, Demetrios:
Plutarch‟s Lives. The Translation called
Dryden‟s. Corrected from the Greek and
Revised by A.H. Clough, in 5 volumes,
Boston: Little Brown and Co., 1906
Polybios, Historiai:
Histories, Çev: Evelyn S. Shuckburgh,
London, New York, Macmillan,1889,
Tekrar Basım1962.
Strabon, Geographika:
Geography, Çev: H.L. Jones, Loeb
Classical Library, Harvard University
Press, 1917-1932
Stephanos Byzantios:
Peri Poleon, Stephanos Peri poleon,
Stephanus De urbibus quem primus
Thomas de Pinedo Lusitanus Latii jure
donabat, & observationibus scrutinio
variarum linguarum, ac praecipue
Hebraicae, Phoeniciae, Graecae &
Latinae detectis illustrabat, his additae
praeter ejusdem Stephani fragmentum
collationes Jacobi Gronovii cum codice
Perusino, una cum gemino rerum &
verborum indice ad Stephanum &
Thomae de Pinedo observations, Jacob
de Jonge; Thomas de Pinedo; Jacobus
Gronovius;
Samuel
Tennulius,
Amstelodami : Typis Jacobi de Jonge,
MDCLXXVIII, 1678.
Thukydides:
History of Peloponnesian War, Çev:
C.F. Smith, Loeb Classical Library,
Harvard University Press, 1958.
Vitruvius:
De Architectura Libri Dicem, Marcus
Vitruvius Pollio, Creative Media Partners,
LLC, 2008
222
II. Modern Kaynaklar
Adiego, Ignacio J.:
The Carian Language, Brill Leiden,
Boston, 2007
Adiego, Ignacio:
„Carian İdentity and Caria Language‟, 4th
Century Karia; Defining a Karian Identity
Under the Hekatomnids, Varia Anatolica
XXVIII,2013, s.16. 2007
Aksan, Mete:
Karia Bölgesi Üzerine Arkeolojik Bir
Değerlendirme, TAY 7.Cilt, Ege Yayınları,
2007
Arslan, Murat:
„Galatlar‟, Arkeoloji ve Sanat Yayınları,
İstanbul, 2000
Ataüz, Ayşe Devrimv
Asardibi
(Casara)
A
Classical,
Hellenistic and Early Roman Harbor in
the Rhodian Peraea, Yüksek Lisans Tezi,
Bilkent Ünivesitesi, 1997
Aydaş, Murat:
„Karya ile Rodos Devleti Arasındaki
ĠliĢkiler‟, Arkeoloji ve Sanat Yayınları,
2010
Baran, A. :
„Thera Antik Kenti ve Çevresi Yüzey
Araştırmaları 2012‟, 31. AraĢtırma
Sonuçları Toplantısı, 2013, Cilt 2, s. 174189
Baronowski, D.W. :
„The Status of the Grek Cities of Asia
Minor after 190 B.C.‟, Hermes 119,1991
Bean, G.E. :
„Eskiçağda Menderes‟in Ötesi‟, çev.
Pınar Kurtoğlu, Arion Yayınevi, İstanbul,
2000
Bean, G.E. ve Cook, J.M.:
„The Halikarnassian Peninsula‟, ABSA
50.(85-169), 1955, s. 95
223
Bean, G.E. ve Cook, J.M. :
„The Carian Coast III‟, The Annual of the
British School at Athens, Vol. 52 (1957),
pp. 58-146
Bean, George E. ve Peter M. Fraser:
„The Rhodian Peraea and Islands‟.
Oxford: Oxford University Press, 1954
Benter, Matthias:
“Hydas:
Bozburun
Yarımadası‟nda
Müstahkem Bir Yerleşim Yeri”. Belleten
74/271, 2010, 659-672
Berthold, R.M. :
„Rhodes in the Hellenistic Age‟, İthaca,
London, 1984
Berthold, R.M. :
„Rhodian Appeal to Rome in 201 B.C.‟
The Classical Journal, Vol. 71, No. 2
(Dec., 1975 - Jan., 1976), pp. 97-107
Berthold, R.M.:
„A Historical Fiction in Vitruvius‟, CP 73,
1978, 129-34
Billows, R.A.:
Anatolian Dynasts: The Case of the
Macedonian Eupolemos in Karia, ClAnt 8
(1989), pp.173-206
Blackman, David J. :
„The Rhodian Fleet and the Karian Coast‟,
Hellenistic Karia, edt. by R. Van Bremen
& J.M. Carbon, 2010
Blinkenberg:
Lindos II, Ġnscriptions
Blümel, W.:
Die Inschriften der Rhodischen Peraia,
IK 38, Bonn 1991
Blümel, W. :
Die Inschriften von Iasos, Teil I-II, IK 28,
Bonn, 1985
Bresson, Alain:
„Rhodes and Lycia in Hellenistic Times‟ in
Hellenistic Rhodes. Politics, Culture, and
Society, edited by V. Gabrielsen. Aarhus:
Aarhus University Press, 1999
224
Bresson, Alain:
„Grecs and Cariens dans la Chersonesse de
Rhodes.‟ Origines Gentium. Collection
Etudes 7, Bordeaux: Editions Ausonius,
2001,147-160
Bresson, Alain:
„Recueil des inscriptions de la Pérée
rhodienne: (Pérée intégrée)‟ Centre de
Recherches d'Histoire Ancienne, 105.
Besangon: Université de Besançon, 1991
Bresson, Alain:
„Les intérêts rhodiens en Carie l'époque
hellénistique jusqu'en 167 a.C.', in F. Prost
ed., L'Orient méditerranéen de la mort
d'Alexandre aux campagnes de Pompée.
Cités
et
royaumes
à
l'époque
hellénistique, Rennes, 2003 (= Pallas 62),
169-192.
Çevrimiçi
http://books.openedition.org/pur/19450
Carter, R. S.:
“The Region of Serçe Limanı in Classical
Times”. Eds. G. F. Bass, S. D. Matthews –
J. R. Steff et al., Serçe Limanı: An
Eleventh- Century Shipwreck; The Ship
and Its Anchorage, Crew, and
Passengers (vol. 1). Texas (2004) 13-21
Carter, R. S.:
“The „Stepped Pyramids‟ of the Loryma
Peninsula” İst.Mitt. 32,1982, 176-195
Casson, Lionel:
„The grain trade of the Hellenistic world‟,
In Transactions and Proceedings of the
American Philological Association: The
Johns Hopkins University Press, 1954
Casson, Lionel:
Ancient Trade and Society, Detroit:
Wayne State University Press, 1984
Casson, Lionel:
Ships and Seafaring in Ancient Times,
London, British Museum Press, 1994
Cook, J.M.:
„Cnidian Peraea and Spartan Coins‟ The
Journal of Hellenic Studies, Vol. 81,
1961, pp. 56-72
Cook, J.M. – Plommer, W. H.:
„The Sanctuary of Hemithea
Kastabos‟, Cambridge, 1966
at
225
Crampa, J.:
„Labraunda, Swedish Excavations and
Researches, III 1-2‟, Greek Inscriptions III, Lund, Stockholm, 1969-1972
Çörtük, Ufuk - Gümüş, Şahin:
“Muğla Menteşe İlçesi Yeşilyurt (Pisye)
Yerleşimi
Arkeolojik
Araştırmaları”,
Muğla Şehir Yazıları, Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, 2017
Debord, Pierre - Varinlioglu, Ender:
„Les Hautes Terres de Carie‟, Mémoires
4. Bordeaux: Ausonius, 2001
Demirciler, Volkan:
„Agricultural Terraces and Farmsteads
of Bozburun Peninsula in Antiquity‟,
Yayınlanmamış Doktora Tezi, OrtaDoğu
Teknik Üniversitesi, 2014
Descat, Raymond:
'Les forteresses de Thera et de Kallipolis de
Carie', REA 96, Bordeaux, 1994, 205-14
Diler, A.:
“Akdeniz Bölgesi Antik Çağ Zeytin ve
Üzüm Presleri, 1993”, 12. AraĢtırma
Sonuçları Toplantısı, 1994, 441-459
Diler, A.:
“Tradition and Change in Olive Oil
Processing in Rural Caria”, in T. Takaoğlu,
ed.,Ethnoarchaeological Investigations in
Rural Anatolia. İstanbul: Ege Yayınları,
2004, 55-65
Diler, A.:
„Kedrai (Sedir Island)‟, SMAP III EU
Gökova Project, İstanbul, 2007
Dmitriev, Sviatoslav:
„City Government in Hellenistic and
Roman Asia Minor‟. Oxford University
Press, 2005
Doğan, Alican:
„Atina Vergi Listelerinde Karia Bölgesi‟
YayınlanmamıĢ Tez, Muğla Sıtkı Koçman
Üniversitesi, 2013
Doğer, Ersin:
„Rodoslu Çömlekçi Hieroteles‟, Arkeoloji
Dergisi II, 1994, E.Ü. Edebiyat Fak.
Yayınları, 195-218
Doğer, Ersin:
„Hisarönü/Çubucak
Rodos
amphora
atölyeleri kazısı‟, 18. Kazı Sonuçları
Toplantısı II, Ankara 1996, 235-254
226
Doğer, Ersin:
Antik Çağda Bağcılık ve ġarap, İletişim
Yayınevi, 2004, İzmir
Doğer, Ersin – Şenol, Ahmet Kaan:
„Rhodos Peraiası‟nda İki Yeni Amphora
Atölyesi‟, Arkeoloji Dergisi 4, 1997, 5973
Doğer, Ersin – Şenol, Ahmet Kaan:
„1997 yılı Marmaris Hisarönü/Çubucak
kazıları‟, 20. Kazı Sonuçları Toplantısı II,
Tarsus 1998, 439-446
Durna, Gül Ersin:
Antik Çağ‟da Güney-Batı Anadolu
(Karia) Bölgesi‟nde Aphrodite Kültü,
Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2002
Errington, R.M. :
“Rome Against Philip and Antiochus”, The
Cambridge Ancent History, Volume
VIII, Rome and the Mediterranean to 133
B.C., Chapter 8, s.254-255
Flensted-Jensen:
"Karia", in M.H. Hansen and T.H. Nielsen
(eds.), An Inventory of Archaic and
Classical Poleis, Oxford: 2004, 1108-1137
Gabrielsen, Vincent:
„The Naval Aristocrasy of Hellenistic
Rhodes‟, Aarhus University Press, 1997
Gabrielsen, Vincent:
„Rhodes and Rome after the 3rd
Macedonian War‟ Centre and Periphery
in the Hellenistic World (Studies in
Hellenistic Civilization 4), 132-161,
Aarhus
Gabrielsen, Vincent:
„The Rhodian Peraea in the Third and
second Centuries B.C.‟ Classica et
Mediaevalia, 51, 2000. 129-184
Gabrielsen, Vincent:
„The Status of Rhodioi in Hellenistic
Rhodes‟ Classica et Mediaevalia 43, 1992.
43-69
227
Gabrielsen, Vincent:
„The Navies of Classical Athens and
Hellenistic Rhodes: An Epigraphic
Comparison of Display, Monument and
Text‟, Öffentlichkeit - Monument - Text:
XIV
Congressus
Internationalis
Epigraphiae Graecae et Latinae, 27. - 31.
Augusti MMXII. Akten. ed. / Werner Eck;
Peter Funke. Boston and Berlin: Walter de
Gruyter, 2014. p. 461-463
Gabrielsen, Vincent:
„The Chrysaoreis of Caria‟, Labraunda
and Karia.
Proceedings of the
international
symposium
commemorating sixty years of Swedish
archaeological work in Labraunda. Lars
Karlsson, Susanne Carlsson (ed.)The Royal
Swedish Academy of Letters, History and
Antiquities, Stockholm, November 20-21,
2008. Acta Universitatis Upsaliensis.
Boreas, 32. Uppsala: Uppsala Universitet,
2011
Green, P. :
Alexander to Actium: the Historical
Evolution of the Hellenistic Age, Berkeley
and Los Angeles, California: University of
California Press. 1990, 148
Gruen, E.S. :
“Rome and Rhodes in the Second Century
BC”, The Classical Quarterly, New
Series, Vol. 25, No.1, 1975, pp. 58-81.
Cambridge University
Habicht, C. :
„The Seleucids and Their Rivals‟, The
Cambridge Ancient History, Volume III,
Rome and the Mediterranean to 133
B.C., Cambridge, Cambridge University
Press, 1989
H.Heinen:
“The Syrian-Egyptian Wars and The New
Kingdoms of Asia Minor”,
The
Cambridge Ancient History, Volume
VII, Part 1, The Hellenistic World,
Chapter 11, Cambridge University Press,
1984, s.415
228
Held, Winfried:
„Forschungen in Loryma 1995‟, XIV.
AraĢtırma Sonuçları Toplantısı, Ankara
1996, 165-181
Held, Winfried:
„Forschungen in Loryma 1998‟, 17.
AraĢtırma Sonuçları Toplantısı, Ankara
1999, II. Cilt, 259-306
Held, Winfried:
„Die Karer und die Rhodische Peraia‟, Die
Karer
und
Die
Anderen,
Internationales Kolloquium an der Freien
Universität Berlin, Oktober 2005
Held, Winfried:
„Loryma ve Karia Chersonesosu‟nun
Yerleşim Sistemi‟, OLBA XII, Mersin,
2005. 85-95
Held, Winfried:
„Die Heiligtümer und kulte en Loryma‟,
Hellenistic Karia, edt. by R. Van Bremen
& J.M. Carbon, 201
Held, Winfried:
“Neue und Redivierte Inschriften aus
Loryma und der Karischen Chersones”,
Epigraphica Anatolica 36, 2003, 55-86
Held, Winfried – Berger, A. –
Herda, A. :
„Loryma in Karien. Vorbericht über die
Kampagnen 1995 und 1998‟, Ġstanbuler
Mitteilungen 49, 1999, 159-196
Held, W. - Cankardaş Şenol, G.Şenol, A.K.:
„2006 yılı Bybassos Araştırması‟, 25.
AraĢtırma Sonuçları Toplantısı, I. Cilt,
2007
Held, Winfried - Şenol, A. Kaan:
„The Production of Rhodian Wine on the
Karian Chersonesos in Hellenistic Period‟,
Antik Çağ‟da Anadolu‟da Zeytinyağı ve
ġarap Üretimi, Mersin, 2008
Hicks, E.L. :
„The Collection of Ancient Greek
Inscriptions in the British Museum, Part
III‟, 1890
Hornblower, Simon:
Mausolos, Oxford: Clarendon Press; 1982
I.Priene:
F.Hiller von Gaertringen, Inschriften von
Priene, Berlin, 1906
229
I. Lindos:
Blinkenberg, C., ed. 1941. Lindos. Fouilles
de
l'acropole
1902-1914.
Vol.
II, Inscriptions. Berlin and Copenhagen
Jones, A.H.M.:
The Cities of the Eastern Roman
Provinces, Oxford: Clarendon Press, 1937
Karlsson, Lars:
“Thoughts About Fortifications in Caria
from Maussollos to Demetrios Poliorketes”,
Revue des Etudes Anciennes, Volume 96,
Numero 1, pp.141-153, 1994
Kuban, Zeynep:
„Karya, Bozburun Yarımadası, Kıran Gölü
Kutsal Alanı Yüzey Araştırmaları Sırasında
Tespit Edilen Tarımsal Üniteler‟, Antik
Çağ‟da Anadolu‟da Zeytinyağı ve ġarap
Üretimi, Mersin, 2008
Kuban, Zeynep – Saner, Turgut:
„Kıran Gölü 1998‟, 17. AraĢtırma
Sonuçları Toplantısı 1999, II, 287-294
Kurul, Erkan:
„Rhodos‟luların Denizcilik Yasası‟, Cedrus
II (2014) 527-549, s.527
Küçükeren, Canan:
Karia Efsaneleri, Ekin Yayın Grubu, 2007
Küçükeren, Canan:
Karia: Ege‟de Bir Anadolu Uygarlığı,
Ekin Yayın Grubu, 2010
LaBuff, Jeremy:
„Kings of Leagues of Karians‟, presented at
the Tombros Conference on Hellenistic
Monarchies, 2015, PSU
Laumonier, A.:
Les cultes indigenes en Carie, Paris, 1958
Lund, John:
„Rhodian Transport Amphorae as a Source
for Economic Ebbs and Flows ın the
Eastern Mediterranean in the Second
Century B.C.‟ The Economies of
Hellenistic Societies, Third to First
Centuries BC. Edited by Zosia H.
Archibald, John K. Davies, and Vincent
Gabrielson. Oxford and New York: Oxford
University Press, 2011
230
Magie, David:
„Roman Rule in Asia Minor: to the end
of the third century after Christ‟
Princeton,
New
Jersey,
Princeton
University Press, 1950
Marchese, R.T.:
The Historical Archaeology of Northern
Caria, Oxford, 1989
McNicoll, A.W. ve Millner, N.P.:
Hellenistic Fortifications from the
Aegean to the Euphrates, Oxford
University, Oxford. 1997, s.15
Meadows, A.:
“Stratonikeia in Caria: The Hellenistic city
and its coinage”, NC, 2002, 79-134
Meadows, A. :
„Four Rhodian decrees: Rhodes, İassos and
Philip V‟, Chiron 26, 1996, s.251-266
Meritt et. al. (1939- 1949- 19501953) :
The Athenian Tribute Lists, vols 1-4.
Cambridge,
Massachusetts:
Harvard
University Press
Milet I.2:
C.Friedrich, ed. Das Rathaus von Milet,
Berlin, 1908
Milet, I.3(Delphinion):
Das Delphinion in Milet, II, Die
Inschriften, ed. A. Rehm, berlin, 1914
OGIS:
Orientis Graeci Inscriptiones Selectae
Oğuz-Kırca, E. Deniz:
„Some Thoughts on the Problem of Demes:
The Ancient Bozburun Peninsula‟, Cedrus
II (2014), 267-289
Oğuz-Kırca, E. Deniz:
„The Cora and The Core: A General Look
at the Rural Settlement Pattern of (Pre)
Hellenistic Bozburun Peninsula, Turkey‟,
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Dergisi Sayı 20, 2015, Sayfa 3362
231
Oğuz-Kırca, E. Deniz:
„Karya Khersonesosu‟nda (Pera) İki Tip
Kale/Kale Yerleşimi‟, TÜBA-AR 18,
2015.125-141
„Tymnos‟un Kayıp Mabedi: Hera ve Zeus‟a
Adanan Tapınak Neredeydi?‟, Arkeoloji ve
Sanat, 151:Ocak- Nisan 2016, s.231-246
Papachristodoulou, Ioannis:
„The Rhodian Demes within the
Framework of the Function of the Rhodian
State‟. In Hellenistic Rhodes. Politics,
Culture, and Society, edited by V.
Gabrielsen. Aarhus: Aarhus University
Press, 1999
Peschlow, A. – Bindokat:
Frühe
Menschenbilder:
Die
Prähistorischen
Felsmalereien
des
Latmos-Gebirges (West Türkei). Mainz
2003
Peschlow, A. – Bindokat:
Herakleia, Homer Kitabevi, İstanbul, 2005
Pedersen, Poul:
„4th century BC Ionian Renaissance and
Karian Identity‟, 4th Century Karia;
Defining a Karian Identity Under the
Hekatomnids,
Varia
Anatolica
XXVIII,2013, s:33-35
Pişkin, Cennet:
„Antik Çağda Karia‟da Dionysos Kültü‟,
Yüksek
Lisans
Tezi,
İzmir, Ege
Üniversitesi, 2007
Reger, Gary:
„The Relations between Rhodes and Caria
from 246 to 167 BC‟, Hellenistic Rhodes:
Politics, Culture, and Society, edited by
V. Gabrielsen. Aarhus: Aarhus University
Press, 1999
Reger, Gary:
„Karia: A Case Study in Regionalism‟,
Regionalism in Hellenistic and Roman
Asia Minor, edited by Hugh Elton&Gary
Reger, Ausonius Etudes, s.89-96
232
Reger, Gary:
"Sympoliteiai in Hellenistic Asia Minor" In
Colvin, Stephen. The Greco-Roman East:
Politics, Culture, Society. Yale Classical
Studies. 31.
Cambridge,
Cambridge
University Press. 2004. pp. 145–181
Rice, Ellen E.:
„Prosopographica Rhodiaka‟. ABSA 81
(1986): 209–50
Rice, Ellen E.:
„Relations between Rhodes and the
Rhodian Peraia‟. In Hellenistic Rhodes.
Politics, Culture and Society, edited by V.
Gabrielsen. Aarhus: Aarhus University
Press, 1999
Rice, Ellen E.:
'New Nisyrioi from Physkos (Marmaris)',
JHS 104, 1984, 184–6
Robert, J. ve L.:
'Deux Inscriptions de Carie', Mélanges
Ididore Lévy (Brussels, 1955), pp. 553-68
Robert, J. ve L.:
Fouilles
d'Amyzon
en
Carie:
Exploration, histoire, monnaies, et
inscriptions I, Diffusion De Boccard,
Paris, 1983
Robert, Lois:
Etudes Anatoliennes, Paris, 1937
Robert, Lois:
Villes d‟Asie Mineure, 2nd. Ed., Paris,
1962
Robert, Lois:
BCH, Suppl. I, 1973
Rostovtzeff, M.:
„The Social&Economic History of the
Hellenistic World‟ Oxford, Clarendon
Press,1953
Ruzicka, Stephen:
“Politics of a Persian Dynasty: The
Hecatomnids in the Fourth Century
B.C.” University of Oklahoma Press, 1992
Sealey, R. :
A History of the Greek City States ca.700338 B.C, California, University of
California Press, 1976
Schmitt:
Rom un Rhodos, 1957
SEG:
Supplementum Epigraphicum Graecum
233
Segre - Carratelli:
Tituli
Camirenses,
(1952) (ASAA 27-29)
1949-51
Sevin, Veli:
Anadolu‟nun Tarihi Coğrafyası 1, Türk
Tarih Kurumu Basımevi, 2001
Shermin-White, A.N. :
Ancient Kos: an Historical Study from
the Dorian Settlement to the Imperial
Period, Göttingen: Vandenhoeck und
Ruprecht, 1978
Syll.=SIG:
Sylloge Inscriptionum Graecarum, 3e
éd., Leipzig 1915-1924
SGDI:
Collitz H. - Bechtel, F., Sammlung der
griechischen
Dialekt-Inschriften,
Göttingen 1884-1915
Şahin, M. Çetin:
„The Political and Religious Structure in
the Territory of Stratonikeia in Caria‟,
Ankara, 1976
Şahin, M. Çetin:
Die Inschriften von Stratonikeia I–II,
Bonn 1981/1982/1990 (IK 21–22)
Şahin, M. Çetin:
Two New Hellenistic Decrees from
Panamara, Epigraphica Anatolica, 25,
1995, 83-88
Tuna, Numan:
„Batı Anadolu‟da Geç Klasik Dönem
Kentleşme Hareketleri‟, Ġnternational
Symposium on Settlement and Housing
in Anatolia through the Ages. Habitat II,
June:1996, Institute of Archaeology in
İstanbul, İstanbul 1999, s.477-494
Tuna, Numan:
“Datca Yarımadası‟nda Hellenistik Donem
Amphora Uretim Merkezleri”.Türk Tarih
Kongresi Bildirileri 10 (1): 347-371. 2226 Eylul 1986. Ankara: Turk Tarih Kurumu
Basımevi
Umar, Bilge:
Karia,
Bir
Tarihsel
Coğrafya
AraĢtırması ve Gezi Rehberi, İnkılab
Yayınları,1999
234
Uzunel, Ömer - Taşkıran, Murat:
„A workshop from Caria Chersonesos‟,
Anodos, Studies of the Ancient World, 89/2008-2009
Van Bremen, Riet:
„Laodikeia in Karia‟, Chiron 34, 2004,
367–98
Van Bremen, Riet:
„Networks of Rhodians in Karia‟,
Mediterranean Historical Review Vol.
22, No. 1, June 2007, pp. 113–132
Van Bremen, Riet:
„Leon, son of Chrysaor, and the religious
identity
of
Stratonikeia
in
Caria‟. In: Colvin, S, (ed.) The GrecoRoman East: Politics, Culture and
Society. (pp.
207-244).
Cambridge
University Press: Cambridge
Van Gelder, H. :
Geschichte der Alten Rhodier, 1900
Varinlioğlu, E.:
“Pera‟da Rodos Yurttaşı Olmak”, 8.
AraĢtırma Sonuçları Toplantısı, Ankara,
1990
Varinlioğlu, E.:
“Karya‟nın Hellenistik Dönem Kentleri”,
12. AraĢtırma Sonuçları Toplantısı,
Ankara, 1995
Varinlioğlu, E.:
„Karia‟nın Helenistik Dönem Kentleri‟,
AST, 25 - 29 Mayıs 1992, Ankara, T. C.
Kültür Bakanlığı, Anıtlar ve MüzelerGenel
Müdürlüğü, s. 213 – 218
Varinlioğlu, E.:
Die Inschriften von Keramos, Bonn:
Habelt, 1986
Walbank, F.W.:
The Hellenistic World, Massachusetts,
Harvard University Press, 1993
235
Walz, Sophia - Şenol, A. Kaan:
„Oyuklu Tepe – Reconstruction of a
Hellenistic Press Installatiın in the Survey
Territory of Bybassos on the Carian
Chersonesos‟, Antik Çağ‟da Anadolu‟da
Zeytinyağı ve ġarap Üretimi, Mersin,
2008
Wiemer, Hans-Ulrich:
“Krieg,
Handel
und
Piraterie:
Untersuchungen zur Geschichte des
hellenistischen Rhodos”. Klio. Beiträge
zur Alten Geschichte, Beihefte, Neue
Folge Band 6. Berlin: Akademie Verlag,
2002.
Wiemer, Hans-Ulrich:
„Structure and development of the Rhodian
Peraia: Evidence and Models‟, Hellenistic
Karia, edt. by R. Van Bremen & J.M.
Carbon, Bordeaux, Ausonius, 2010
Williamson, Christina:
„Indigenous sanctuaries and the formation
of the Hellenistic polis in inland Karia‟
TMA (Tijdschrift voor Mediterrane
Archeologie) 36, 2006
236
EKLER
Ek 1: Farklı Bir Tâbi (Bağımlı) Peraia Yorumu
Vincent Gabrielsen, Karia‟da “ Tâbi (Bağımlı) Peraia” denilen ve doğrudan
Rhodos hükmüne bağlı, özgür olmayan politik topluluklardan oluşan birleşik bir
bölge olduğu görüşüne katılmaz.32 Fraser ve Bean‟in Rhodos‟un fetih, hâkimiyet ve
kontrole dayanan konseptine karşı çıkarak, bunun yerine bir “symmakhiai” sistemi
önerir. Ona göre; Karia‟nın bu bölgesinde, polis ya da koinon olarak anılmaları
farketmeksizin, Rhodos‟la ilişkileri, karşılıklı hakları ve zorunlulukları olan bir
ortaklık anlaşmasına dayalı, bağımsız devlet statüsünde topluluklar vardı.
Modern bilim adamlarının „Tâbi (Bağımlı) Peraia‟ olarak adlandırdıkları
coğrafi alan çok sayıda ayrı politik topluluk içermektedir. Her ne kadar bu
topluluklar kendilerini sıklıkla koinon olarak adlandırsalar da, ya ayrıca polis olarak
adlandırılmışlar ya da bir polisin ana özelliklerine sahip oldukları tespit edilmiştir.
Gabrielsen, Tâbi Peraia‟daki bu sözkonusu bölgenin Rhodos hâkimiyeti altında
olduğuna delil kabul edilen tüm yazıtları inceledikten sonra şu sonuca varmıştır: var
olan bütün yazıtlar, Rhodos‟un bölgede önemli derecede politik etkisi olduğunu
gösterse de, yazılı kaynakların hiç biri bu toplulukların Rhodos sömürgesi olduğuna
dair görüşü ispatlayacak kanıt sunmamıştır. Modern bilim adamları, Rhodos
Peraiası‟nın antik kaynaklardaki belirsiz ve farklı tanımlamaları sebebiyle, bu
yazıtları, ilgili şehirlerin bu statüde olduğunu varsayarak yorumlamışlardır.
Gabrielsen, Rhodos‟la bu topluluklar arasında üç çeşit bağlantı tespit
etmiştir. İlki, Rhodos vatandaşlarının pek çok yerde bireysel olarak varlık göstermiş
olmalarıdır. İkincisi ise, Rhodos‟a özgü kült ve sosyal kurumların bölgedeki bazı
topluluklar tarafından benimsenmesidir. Sonuncu bağlantı da, Rhodos‟un bu
topluluklarla
çeşitli
askeri
işbirlikleri
kurmasıdır.
Örneğin
Tarmianoslular
Koinonunun yaşadığı düşünülen Mobolla‟da, bir Rhodoslu epistates onuruna
32
Gabrielsen, “The Rhodian Peraia in the Third and Second Centuries B.C.” Classica et
Mediaevalia, 51, 2000. 129-184
237
hazırlanmış bir adak bulunması33; pek çok bilim adamı tarafından Rhodos askeri
memuriyetinin bu ele geçirilmiş topraklara genişletildiğinin göstergesi olarak
yorumlanmıştır. Gabrielsen ise, bunu Tarmianoi ve Rhodos arasında sıkı ilişkiler
olduğunun işareti olarak görür. O‟na göre bu epistates, belki de sadece, Rhodos‟la
başka bir şekilde ilişki içinde olan bir topluluğa, özel bir fonksiyon göstermesi için
gönderilmiş bir memurdur. Başka örneklerden de yola çıkaak Gabrielsen, bölgede
görülen Rhodoslu epistatainin Rhodos‟a, muhtemelen dostluk ya da symmakhia ile
bağlı şehirlerin ricası üzerine, bu topluklara iç meselelerini çözüme kavuşturmak için
gönderilmiş normal hakimler olduklarını düşünmektedir. Ona göre bu meseleler,
çözümü askeri destek gerektiren meselelerdi ve her ne kadar epistataiyi kabul eden
topluluklar Rhodos‟a bağlımlılıkları bakımından farklı derecelerde olsalar da
epistatainin varlığı onların Rhodos toprağı olduğunu göstermez.
Karia‟daki poleisin pek çoğu aynı zamanda daha büyük bir organizasyon
Khrysaorik Birliği‟nin de üyeleriydi. Rhodos‟un böylesi karmaşık bir politik yapıya
sahip olan bu coğrafi bölgeyle yakın bir ilişki içerisinde olduğu bütün kaynaklardan
doğrulanan bir görüş. Gabrielsen, Rhodos‟un M.Ö. geç III. ve II. yüzyılda güneybatı
Karia‟daki bu topluluklar üzerinde farklı derecelerde etki geliştirmek için, sürekli ve
sistematik olarak çeşitli yöntemler izlediğini iddia etmektedir.
İlk olarak, Rhodos, çok sayıda poleisi bir symmakhia (baskın bir şehir
devleti tarafından kurulan devletler birliği) içine çekmiştir. Bu symmakhia, tıpkı
(Rhodoslu) Nesiotik Birliği‟nin M.Ö. 200‟den itibaren Ege‟de yaptığıyla neredeyse
aynı şekilde Asia Minor‟da Rhodos liderliğini sağlamıştır. Apameia Anlaşması‟nın
bir cümlesi, Polybius‟un kaydettiği şekliyle34 şöyleydi: “Kral Antiokhus‟a bağlı
topraklardaki Rhodoslular‟a ya da müttefiklerine ait olan bütün evler, savaşın
başlamasından önce olduğu gibi Rhodoslular‟a ait olacaktır.”35 Bu durumda,
M.Ö.188‟de Rhodos‟un geniş bir çevre tarafından (sadece Roma değil) Asia
Minor‟daki şehirlerden oluşan bir symmakhianın lideri olarak tanınmakta olduklarını
söyleyebiliriz. Rhodoslular bu pozisyonun verdiği üstünlükle müzakerelerde
33
34
35
I. Rhod.Per. no: 781, Debord – Varinlioğlu, „Les Hautes Terres de Carie‟, no. 62
Polybius, a.g.e., xxi.43.16
Livius, a.g.e., xxxviii.38.11
238
bulunmuş ve Apameia Anlaşması‟nı kendileri ve symmakhialarının namına
imzalamışlardı.36 Bu doğrultuda Gabrielsen, Rhodos‟un Birleşik Peraia dışında kalan
alandaki (Tâbi Peraia‟da) topluluklar üzerinde bir hâkimiyet kurduğunu ileri süren
Fraser ve Bean‟in gelenekselleşmiş teorisi yerine; sözde Tâbi Peraia‟daki Karia
topraklarının çoğunun (özellikle de M.Ö. II. yüzyılda) Rhodos‟la bir askeri
işbirliğine girmiş ya da Rhodos askeri yardımını kabul etmiş (zaman zaman epistatai
biçiminde) olduğunu, bu sebeple de bu toplulukların muhtemel Rhodoslu symmakhoi
olduklarını düşünmektedir. Bu bağlamda; Euromos, İdyma, Kallipolis, Kibyra
(Rhodoslulara Mylasa ve Alabanda‟yı Euromos‟tan çıkarmalarında yardım ettiler),
Kyllandos, Laodikeia, Panamara, Pisye, Prinassos, Tarmianoi ve Thera, Rhodos‟a
bağlı sömürgeler değil, Rhodoslu symmakhoilerdir. Buna Meander Magnesia‟sı da
eklenmelidir. Gabrielsen‟e göre 4 topluluk daha M.Ö. II. yüzyılın ilk yarısında kesin
Rhodoslu symmakhoi idi: Latmos Herakleia‟sı, Iasos, Keramos ve Miletos.37
Bunun yanında, Rhodos‟un Karia‟da değişik yollarla toprak ele geçirdiğini
biliyoruz. Şimdiye kadar bildiklerimiz Stratonikeia (bir kraliyet hediyesi), Kaunos
(satın alma) ve Kalynda (Şehrin isteği ve Roma Senatosu‟nun onayıyla Rhodos
toprağı oldu)38 şehirleridir.
Ayrıca,
Rhodos
bağlantılarını
Khrysaoreis‟in
bazı
poleis-üyelerine
uzatmıştır. Bu üyelerin bazılarını (özellikle komşularının yayılmacı eğilimlerinden
korkanları) hegemonik symmakhiasına çekerek ve daha önemlisi bir üyeyi
(Stratonikeia) topraklarına katarak en az 7 güney Karia poleisinden oluşan bir federal
devlette sağlam bir tutunma noktası kazanmayı başarmıştır. Amyzon, Keramos,
Stratonikeia ve Thera‟nın kesin, Panamara‟nın da muhtemelen Khrysaorik Birliği
üyeleri olduğu düşünülmektedir. Eğer bu yapılandırma doğruysa bu demektir ki;
Rhodoslular aslında Khrysaorik Birliği‟ne, birliğin çok sayıda üye-polisiyle
kurdukları symmakhoi temelli ilişkiler ile sadece Stratonikeia ile yani sömürgesi olan
bir üye-polisle sınırlı kalsaydı yaratacaklarından daha büyük bir politik etki
uygulamayı başarmışlardı.
36
37
38
Gabrielsen, a.e., s.175
Apollonia by Salbake ve Amyzon‟un da, aynı dönemde, Rhodoslu symmachoi olma ihtimali var.
Gabrielsen, a.e.
Polybios, a.g.e., xxxi.4.5
239
Sonuç olarak Gabrielsen, Peraia kelimesinin; Polybios ve bu bölgeyi
gözlemleyen diğer antik yazarlar tarafından, belki de, Rhodoslular‟ın burada
uyguladıkları politik etkinin farklı biçimleri (symmakhia, toprak ele geçirme ve
Khrysaorik Birliği üzerinden etki) için bir kısaltma olarak kullanılmış olabileceğini
düşünmektedir. O‟na göre, “peraia” kelimesinin hem topografik hem de yasal
anlamda sıklıkla kullanıldığı gibi, Karia‟nın bu bölgesini, Rhodos toprağı içinde
sıralamak, özellikle de bu bölgeyi bir blok halinde “tâbi” olarak görmek, artık
bölgenin durumunu doğru ifade eden bir tanım olarak görülemez.
240
Ek 2: Lykia
M.Ö. 188‟de imzalanan Apameia Antlaşması‟yla Rhodos hâkimiyeti altına
giren bir diğer bölge olan Lykia, elde tutulduğu kısa dönem boyunca Rhodos için
ciddi bir sıkıntı yaratmıştır. Uzun bir dönem boyunca ve gerçek anlamıyla Rhodos
Peraiası‟nın parçası sayılmasa da, bölge politikasını etkilediğinden, Lykia‟nın
Rhodos kontrolü altında kaldığı bu dönemden çok kısaca bahsetmenin faydalı
olacağı kanaatindeyiz.
Rhodos, Lykia‟da yirmi bir yıl boyunca hüküm sürmüştür. Apameia
Barışı‟ndan hemen sonra Lykia‟nın statüsüyle ilgili problemler başlamıştır. Romalı
delegelerin Apameia Antlaşması‟nda “dorea” (hediye) olarak verilen Lykia‟nın
statüsünü tam olarak belirlememeleri bu iki şehrin arasındaki ilişkinin en başından
problemli doğmasına yol açmıştır.39 Grek yasasında temel olan ama Roma yasasında
var olmayan müttefiklik ve dorea statüsü arasındaki fark40, Rhodos‟a tâbi olan Lykia
şehirlerinin
müttefiklik
statüsü
istemelerinden
kaynaklanan
ciddi
sorunlar
yaratmıştır.41
Apameia‟da Lykia‟yı temsil eden elçiler, Apameia‟daki görüşmeden sonra,
Lykia şehirleri arasında bir tur yapmış ve kendi iyi memuriyetleri sayesinde
Lykialılar için özgürlüğün kazanıldığını duyurmuşlardır.42 Bunun üzerine Lykialılar,
Rhodos‟un bağımsız müttefiki olduklarına inanarak resmi işbirliğini sonuçlandırmak
için şehre bir elçi göndermişlerdir. Bu sırada Rhodoslular da, Apameia
Antlaşması‟yla kendilerine verilen Lykia ve Karia‟yı gerekli şekilde organize etmek
için bazı memurlar görevlendirmişlerdir. Lykialı elçilerin işbirliği talebi Rhodos
meclisinde reddedilmiş ve elçiler halkın önünde azarlanmış; buna karşılık
39
40
41
42
Dorea nosyonu, modern anlamda, basitçe “hediye” olarak anlaşılabilir. Açık bir resmi statü
olmasına rağmen doreanın içindeki bütün bölgeler ve halklar için anlaşmanın sonuçları çok
belirsizdir.
Müttefiklik statüsü yani symmakhia, topluluklara resmi olarak eşitlikçi bir plan çerçevesinde
statülerini tartışma ve vergi ödemek zorundalarsa dahi en azından kendi gelirlerini kontrol etme
imkânı verirdi. Diğer taraftan doreada olmak, topluluklar ve şehircikler için, öncelikle bu
hediyenin verildiği gücün her isteğinin yerine getirilmesi, ikinci olarak da vergi meselelerinde vasi
gücün iyi niyetine güvenmek zorunda olmak demekti.
Bresson, a.g.e.
Polybius, a.g.e., xxii.5.6
241
“Rhodos‟un emirlerini yerine getirmektense her şeye katlanacakları” cevabını
vermişlerdir. Bütün bu olaylar gösteriyor ki, Rhodoslular bölgenin tartışmasız hâkimi
olduklarına inanarak hareket ederken, Lykialılar da Rhodos‟un sadece müttefiki
olduklarını düşünmekteydiler. Polybius‟un anlattıklarından iki tarafın da kendilerinin
haklı olduklarına samimi olarak inandıkları anlaşılmaktadır.43
Lykialılar‟ın Rhodos‟dan aldıkları yanıt üzerine Rhodos hâkimiyetine
sonuna kadar direnmeye karar vermeleri, sonraki yıllarda neredeyse kesintisiz devam
eden bir savaşa sebep oldu. Lykia ve Rhodos arasındaki savaşlar ve bu savaşların
evrelerine dair tek bilgi kaynağımız Polybios‟un anlattıkları olduğundan tam
kronoloji
oluşturulamamıştır.
Ancak
birinci
savaş,
muhtemelen
Apameia
Antlaşması‟ndan hemen sonra başlamış ve kesintisiz on yıl sürerek M.Ö. 178‟de
sona ermiş olmalıdır. İkincisi savaşsa, birinci savaş bitmeden Lykia‟dan ayrılmış ve
savaşın bitiminden hemen sonra Roma‟ya ulaşmış Lykialı elçilerin Senato‟nun
sempatisini uyandırıp desteğini almasıyla başlamıştı. Senato, Likya‟nın Rhodos‟a
koşulsuz bir hediye olarak değil, arkadaş ve müttefik statüsüyle yani bağımsızlığının
saklı tutulması kaydıyla verildiğini bildirmek üzere, Rhodos‟a elçiler gönderdi.
Romalı elçilerin mesajı Lykia‟da karşılık buldu ve on yıllık bir uğraşın sonunda
henüz bastırılmış olan Lykialılar tekrar isyan ettiler.44 Bu ikinci isyanın bastırıldığı
tarih kesin olarak bilinmese de M.Ö. 167‟de Roma Senatosu, Üçüncü Makedonya
Savaşı‟ndan sonra Rhodos‟a karşı sert yaptırımlar uyguladığında sona ermiş
olduğundan eminiz. Roma Senatosu‟nun sert kararlarından cesaret alarak ayaklanan
Karialılar‟ın aksine Lykialılar bu direnişe katılmadılar.45 Ancak Karia ayaklanması
devam ederken, Roma Senatosu‟nun verdiği “Rhodos‟un Apamaea Barışı‟yla elde
ettiği topraklardan koşulsuz olarak çıkması” kararıyla, Karia ile beraber Lykia da
özgürlüğüne kavuştu ve Lykia‟daki hemen hemen yirmi yıl süren Rhodos hâkimiyeti
sona erdi.46
43
44
45
46
Bu kafa karışıklığının sebebi, Romalı delegelerin Apameia‟da söyledikleri sözler olmalıydı ancak
ne yazık ki bu sözler günümüze ulaşan hiçbir kaynak tarafından kaydedilmediklerinden bu
belirsizliğin tam sebebi ortaya çıkarılamamaktadır. Fraser ve Bean, a.g.e., s.112
Polybios, a.g.e., xxv.5.3.
Belki Rhodoslular ikinci Likya Savaşı‟nın sonunda Lykia direnişini kesin olarak kırdıkları için
belki de Bergama‟nın Telmessos‟daki varlığı sebebiyle Karialı güçlerle birleşmeleri
zorlaştığından, sebebin ne olduğunu tam olarak bilemiyoruz
Fraser ve Bean, a.e, s.117
242
HARĠTALAR
Harita 1: Karia
243
Harita 2: M.Ö. 188 öncesi ve M.Ö. 167 sonrasında BirleĢik ve Tâbi Peraia
244
Harita 3: M.Ö. 188 – M.Ö. 167 yılları arasında Rhodos Toprakları
Harita 4: Karia Khersonesosu Haritası
245
ġekil 1: Karia Koinonu Sistemi
246