Dijital Gözetim: Sosyal Medya
Ceren Parçal1
Özet
Sanayi toplumundan enformasyon toplumuna geçiş ile birlikte iletişim araçları
ve teknolojileri de büyük ölçüde değişim yaşamıştır. Yaşanan bu değişimlerin
enformasyon toplumundaki en etkili örneği internet bağlantılarının hayatımıza girmesi
olarak değerlendirilmektedir. Bilgi toplumunda bireylerin içerik üretebilmesi ve
yönlendirebilmesi ortaya çıkmıştır. Teknolojik gelişmeler neticesinde geleneksel
medyadan ayrılan kullanıcıların medya içeriğini belirleyebildiği ve müdahale
edebildiği sosyal medya kavramı doğmuştur. İnternetin ve sosyal medya araçlarının
hayatımızın her alanına entegre olması ile beraber gözetleme ve gözetim olgusu yeni
bir boyut kazanmıştır. Her an her yerde esnek, anındalık, ucuz ve kolay ulaşılabilirlik
neticesinde bireyler tarafından düşünceleri açıklama, kamuoyu yaratma, eğlence vb.
amaçlarla sosyal medya kullanıcıları gün geçtikçe artış göstermektedir. İlk insanlardan
bu yana mağara resimlerinde başlayan gösterme ve gösteriş arzusu günümüze gelinceye
kadar çok farklı araçlarla gösterilse de halen etkisini sürdürmektedir. Sosyal medya boş
zaman ekonomisi açısından da değerlendirildiğinde bireylerin yaptıkları paylaşımlar,
fotoğraflar ve check-in bir ihtiyaç gibi hissettirilerek hem ekonomik hem de siyasi
olarak kazanç sağlanmaya çalışılmıştır. Sosyal medyanın her an her yerde paylaşım
yapabilmeyi etkin kılması dijital ortamlardaki bakışı gizleyebilmektedir. Bu gözetleyici
röntgenci bakış açısı ile bireylerin ne yaptıkları, paylaştıkları, hissettikleri duygular
izlenerek kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Tüketim çılgınlığı sosyal medyada
gösterilme arzusunu tetiklerken, paylaşmak ve bildirmek, zorunluluk gibi görülmüştür.
Eğlence endüstrisi başlığında da ele alınan sosyal medya bir yandan -mış gibi yaşamları
gösterirken bir yandan da kontrol amaçlı kullanılmıştır. Bu çalışmada panoptikon
kavramı Foucault’nun görüşleri ve Guy Debord’un Gösteri Toplumu düşüncesi
bağlamında
tartışılarak
açıklanmaya
çalışılacaktır.
White’ın
yeni-evrimcilik
düşüncesine yaslanarak açıklanmaya çalışılacak olan araştırmada teknolojik
determinizm ilkesinden de yararlanılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Sosyal Medya, Gözetim, Panoptikon, Medya.
1
Yüksel lisans öğrencisi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Anabilim Dalı
Radyo, Televizyon Bilim dalı.
1
Giriş
Sanayi toplumundan enformasyon toplumuna geçiş ile birlikte iletişim araçları
ve teknolojileri büyük ölçüde değişim yaşamıştır. Gerçekleşen bu değişim toplumsal
hayatta da değişiklik yaratarak toplum yapısını etkilemiştir. Bu bağlamda toplumu
ilgilendiren yapı değişimi sosyolojide kullanılan yöntem ve kuramlardan ve diğer
disiplinlerden bulanıklaşarak ortaya çıkmıştır ve sonuç toplumun genelini
ilgilendirmiştir. Toplumsal değişimler farklı toplum türlerinin oluşmasını sağlamıştır.
Tarım toplumu, sanayi ve bilgi toplumu kavramları toplumda gerçekleşen yenilikler ve
değişimleri meydana getirmiştir. Toplumun değişim ölçeği ve vadesi açısından
bakıldığında ‘gözetim olgusu’ orta derecede değerlendirilmektedir. Bireyin her zaman
her yerde görünür olma isteği portre resim sanatı ile başlayıp günümüze gelinceye kadar
değişik ortamlarda devam etmiştir. Sosyal medyanın resim, fotoğraf, video, film,
sohbet odaları, forum, sözlük gibi sohbet odalarının da dâhil edilmesiyle gösterme ve
görünüm isteği artmıştır. Hayatımızın her alanında görme arzusu yer almıştır.
Görüntüler gerçeğin temsil gücünü arttırmış, gösteri toplumuna dönüşüm aşaması
hızlandırılmıştır. Çevremizde karşılaştığımız kitap, gazete, afiş ve sinema ekranı bize
gerçeğin yeniden sunumunu göstermiştir. Yeniden sunum ile gerçeklik algısı değişerek
gerçekliğin simülakr’ı ortaya çıkmıştır. Görüntüler dünyasında gerçeklikten ziyade
gerçekliğe en yakın olacak nesneler ön planda olmuştur. Göz yapısı ve retina ile
ekranda oluşan imge arasındaki fark da buradan kaynaklanmaktadır. Göz insanın bir
duyu organı olması sebebiyle insanın yaşadığı duygu durumlarından etkilenir. İmgeler
ise ortaya çıkarılırken teknolojinin değiştirme ve dönüştürme potansiyelinden
etkilenerek oluşur. Göz insan duyusu tarafından, imge ise teknoloji tarafından yeniden
üretime sokulmaktadır. Portre, resim, fotoğraf, heykel gibi sanatlarda kişinin yüzünün
betimlenmesi ile oluşturulmuştur. Yüzyıllardır insanlar kendilerini görmek ve
göstermek arzusunu içlerinde taşımışlardır. Kralların, padişahların portreleri ünlü
ressamlara yaptırılmıştır ve varlıklarını göstermek isteği duyulmuştur. Fotoğrafın
bulunmasının ardından temsiliyet olgusu da zamanla değişim yaşamıştır. Kameranın
merceği gözün yerine geçtiğinde gerçeklik, basit ve hızlı bir şekilde yeniden üretime
tabi tutulmuştur. Teknolojinin yansımalarının hissedildiği fotoğraf, resimdeki biriciklik
özelliğini de kırmıştır.
2
Sosyal Medyada Görünür Olma Arzusu
21. yy. ile sosyal medyanın hayatımıza girişi gerçeklik, kamusal alan, özel alan
kavramlarını yeniden düşündürmeyi gerektirmektedir. Kamusal alanda sosyalleşme
biçimi, sosyal medyada görünür olma ve paylaşma etkinliğine evrilmiştir. Deleuze ve
Guattari Kapitalizm ve Şizofreni adlı iki ciltlik kitaplarında Ödipalleştirilmiş temsiliyet
ve öznellik kavramları üzerinden günümüzde yeniden tanımlanan kamusallık türlerini
anlatmışlardır. Egemen bir öznellik tarzının üretimi yüzsellik’e dayanarak
tanımlanmıştır:
Yüzsellik, bedenlere belirli bir görünüşü dayatma ve ardından özneyi üreterek
içselleştirmedir. Ödipalleştirilmiş temsiliyet, insanlara yüzler vererek işler; kişi
socius’a kaydedilir ve ona verilen ve tanınmasını sağlayan görünüşe göre topluma
katılır. Kapitalist kültür büyük ölçüde yüzlerin üretimi, kaydedilmesi ve tüketimindeki
arzu yatırımı ile ilgilenir. Kapitalist özne tanımak ve beğenilmek için, kendisine ait bir
yüz üretmeyi ister; filmler, televizyonlar, gazeteler, dergiler, “medya” olmaktan çok,
yüzler üreten ve kaydeden makineler olarak iş görürler; tüketici, ona iliştirilen ‘’ün’’
ün esrarlı niteliğinden dolayı, ünlü bir yüzün tanınmasından ve tüketilmesinden
doğrudan haz alır. (Deleuze ve Guattari, 1990)
Sosyal Ağlar: Hem Teşhirci Hem Gözetlenen Olmak
İletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte gözetleme teknolojileri de
artarak kendisini göstermiştir. İnternetin hayatımızın her alanına entegre olmasıyla
beraber çevrimiçi yaşamlara geçilmiştir. Web 2.0 teknolojisinin de hız kazanmasıyla
internet kullanıcıları içerik üreticisi olmaya başlamıştır. Bu içerik üretimiyle internet
özgürlük hissini yaşıyormuş algısını oluşturmuştur. Sosyal medyadaki kişisel sayfalar
özel olma ve biriciklik adı altında kullanıcılarına ulaşmıştır. Kullandığımız Facebook,
Twitter araçlarında kendi dünyalarımızın kapılarını takipçilerimize açarken teşhircilik
olgusu
unutulmaktadır.
“İnsanların
kendilerini
rahatça
kanıtlayabileceği
ve
gerçekleştirebileceği bu ortamlarda Bauman’ın dile getirdiği üzere fark edebilme hazzı,
ifşa edilme korkusundan çok daha güçlüdür’’ (Bauman ve Lyon, 2013, s.31)
Eğlence Endüstrisinde Görünen ve Gören Olmak
Kültür endüstrisinin içinde yer alan boş zaman ekonomisi sayesinde bireyler,
sosyal medyayı tüketmekte ve kendilerini gösterebilecekleri mecralar olarak
kullanmaktadırlar. “Boş zaman ve boş zamanın içinde yaratılan eğlence bir anlamda
3
kuşatılmış bireyin sistem içinden bir kaçışı olarak düşünülmektedir.” (Şener, 2016, s.52)
Bu kaçış ne kadar günlük hayatın sıkıcılığı ve yoruculuğundan kaçış gibi gözükse de
sistemin kucağına kaçış aslında kaçamayıştır. Gözetlemenin eğlenceli bir olguymuş
olarak gösterilmesi ile gözetleyen varlığını sağlamlaştırır ve meşrulaştırır. Eğlence
endüstrisi altında yer alan sosyal medyada bireyler kendilerini gözetleyeni birebir
görmediği için gözetlendiklerinin farkında olmadan gösteriş yapmaktadır. “Bazı
gözetleme biçimleri obje olan bireyi rahatsız ederken, bazıları ise çok sıradan
karşılanan ve kanıksanmış olgular haline dönüşmüştür.” (Şener, 2016, s.52)
Üretilen kitleselleştirilen eğlence etkinlikleri, eğlence endüstrisi kavramını
ortaya çıkarmaktadır. Endüstrileşme ile beraber standartlaşma, ve kalıplaşma meydana
gelir. Modern hayatın sıkıcılığından kaçan birey, kendisini aslında kapitalist sistemin
daha da içine hapsetmektedir. Bu hapsetme işlemi sosyal medyada görünme arzusuyla
bağdaştırılır. Eğlencenin endüstriyel bir faaliyet kazanmasıyla sosyal medyada
ekonomik pazar alanları da ortaya çıkmıştır.
UNESCO tarafından hazırlanan Mac Bride raporu olarak bilinen rapora göre
iletişimin işlevleri arasında habercilik, toplumsallaştırma, motivasyon, tartışma ve
diyalog, eğitim, kültürel gelişme, bütünleştirmenin yanı sıra eğlence de yer almaktadır.
Eğlence işlevi işaret, simge, ses ve imgeler aracılığıyla tiyatro, dans, sanat, edebiyat,
müzik, spor ve oyun gibi bireysel ve toplu nitelikli yaratıcı etkinlikleri yaymak olarak
da açıklanmaktadır. (Mac Bride vd., 1993, s.15)
Bu eğlencenin her zaman sürmesini meşrulaştıran ekonomik ve siyasi sistemler
uzun soluklu olarak iletişim ortamlarında ve sosyal medyada bireylerin meşhur olma
ve teşhircilik arzusunu tetiklemek ister. “Dün yaşadığımız eğlenceyi hiç olmamış gibi
hissettikçe daha fazla, farklı ve iyi eğlence isteme konusundaki hevesimiz de artacaktır.
Eğlenceler, bizi pop hayalinin içine daha fazla daldırmak ve angaje etmek için giderek
daha ekstrem olmanın yollarını arıyor.” (Niedzviecki, 2011, s.219).
Gözetleme Kavramı
“Bir kişinin yaptıklarını kendini göstermeden veya fark ettirmeden gizlice takip
etmek olarak tanımlanır.” (Ayverdi, 2006, s.1093). “Birine veya bir şeye gizlice
bakmak, dikizlemek. Birinin yaptıklarını belli etmeden izlemek’’ (Türk Dil Kurumu)
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı gibi gözetleme gizlice yapılan bir etkinliktir.
4
“Giddens, modernliğin kuramsal boyutlarını dört başlıkta açıklamaktadır.
Bunlar şöyle açıklanabilir, Gözetleme(enformasyon) ve toplumsal denetim kontrolü,
kapitalizm (rekabetçi emek ve ürün piyasaları bağlamında sermaye birikimi), askeri
iktidar (savaşın endüstrileşmesi bağlamında araçların kontrolü) ve endüstriyalizm
(doğanın dönüştürülmesi, yapay çevrenin gelişimi)’’ (Giddens, 1998, s.63).
Marx’a göre gözetim, emek ve sermaye arasındaki mücadelenin bir unsurudur.
Kapitalist yöneticiler işçilerini denetlemek için gözetleme yolunu seçmişlerdir. Artık
demir parmaklıklara ve kilitlere ihtiyaç yoktur. Gözetleme teknolojinin artması ile
kaçınılmaz bir durum ortaya çıkmıştır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte yaygınlık
kazanmış ve sistematikleşmiş olarak gözükse de gözetleme kavramı, insanlık tarihi
kadar eski bir kavramdır. Semavi dinlerde, Tanrı’nın her şeyi gören ve bilen olmasına
yapılan vurgu bir anlamda gözetlemenin, tanrısal gözetlemenin insanlığın Tanrı
algısında ne kadar eskilerde olduğunun göstergesidir. 1 Amerikan dolarının arkasında
yer alan simgesel şekillerin üst kısmında tanrıdan bahsedilip hemen altında piramit ve
parayı tutanı izleyen bir göz simgesi dikkat çekmektedir. Para elden ele dolaşan
materyaldir ve tanrıya güvenen kitleleri izleyen bir çift göz, bütün Amerikan
vatandaşlarının ellerinde gezen gözetleyici bir gözdür, şüphesiz tesadüfi bir tasarım
değildir.
Gözetleme eylemi, Marx’ta olduğu gibi fabrikada işçilerin işlerini yapıp
yapmadıklarının kontrolünün Weber’in bakışına göre bürokrasinin, Foucault’ya göre
ise iktidarın ve disiplinin temelidir. Hangi alanda kullanılır olursa olsun gözetlemede
baskı ve kontrol mekanizmaları etkindir.
Neden Gözetliyor ve Gözetleniyoruz?
Merak etme, bilgi toplama, arzu ve istek, denetim, sınıflandırma ve güvenlik
amaçlarıyla hem gözetliyor hem de gözetleniyoruz. Canlılar kendileri dışında farklı
gördükleri başka canlıları gözetlerler ve onlarla ilgili bilgi edinmeye çalışırlar. Arzu,
istek erkek ya da dişinin gizli bir bakışı ya da bir canlının başka bir canlıyı izleyip istek
duymasından kaynaklanır. Denetim: Gözetleyen gözetleneni denetim altında tutar ve
bu Foucault’ya göre cezalandırmadan çok daha etkili bir yöntemdir. Sınıflandırma:
Gözetlenen bireyler ya da başka canlılar, gözetlenme sonucunda farklı sınıflara
ayrıştırırlar. “Gözetleme denetlemeyi, gözetlenme ise denetlenebilir olmayı gerektirir,
denetim gözetleme ile sağlanır.’’ (Foucault, 2007, s.23)
5
Gözetleme olgusu günümüzde çok değişik şekillerle yapılabilmektedir. Kredi
kartıyla yapılan alışveriş, giriş yaptığımız internet sitesi, pasoport kontrolünden,
güvenlik kameralarına kadar pek çok sistem bizi gözetler. Medya yoluyla yapılan
gözetlemelerde ise gönüllülük esastır. Gözetleyen izinli gözetleme yaparken,
gözetlenen gönüllü olarak gözetlendiğini içselleştirir. Bakmak ve gözlemlemek
gözetleyen için zevk haline dönüşür. Gözlemlemekten alınan haz, gösteri toplumunda
paha biçilemezdir.
1656 yılında Paris’te Hospital General (Genel Hastane) adlı bir kurum kurulmuş
ve birkaç ay gibi kısa bir süre içerisinde Paris nüfusunun azımsanmayacak bir bölümü
(üç yüz bin nüfusunun en az altı bini) bu kurumda gözetim altına alınmıştır. Foucault’ya
göre Hospital General’in işleyişi ya da amacı bakımından hiçbir tıbbi düşünce ya da
amaçla ilişkisi yoktur. Tersine bu kurum o dönemde Fransa’da örgütlenmekte olan
monarşik ve burjuva düzeninin önemli bir parçası hatta makamıdır. Kapatılanlar deliler,
hastalar, fakirler, eşcinseller gibi farklı özellikler taşıyan kişilerin oluşturduğu karışık
bir gruptur. Ancak yine de bu gruba ait olanların önemli ortak özellikleri bulunur. Hepsi
bedensel engelli oldukları için ya da başka nedenlerle çalışamayan veya çalışmak
istemeyen sabit işi ve evi olmayan yersiz yurtsuz insanlardır. Foucault’ya (2015, s. 12)
göre bu büyük kapatılma sürecinin arkasında doğrudan doğruya ekonomik ve siyasi bir
neden vardır. Foucault kapatılmanın ikili bir işlev yerine getirdiğini söyler. “Bir
ekonomik kriz anında aç kalan işsiz ve aylak kesimin baş kaldırması tehlikesine karşı
güvenli bir önlem almak ve kapatılmış olanların kriz geçtikten sonra ucuz ve kolayca
denetlenebilir bir iş gücü oluşturmasını sağlamaktır.”
Modern toplumlarda gözetim yoluyla kurulan iktidarın yapısı Jeremy
Bentham’ın tasarladığı panoptikon ile bağlantılıdır. Bentham 18. yy. sonlarında okullar,
akıl
hastaneleri,
yoksul
evleri,
hastanelerde
ama
özellikle
hapishanelerde
uygulanabilecek bir bina tasarımı yapmıştır. Tasarım daire şeklinde merkezinde bir
gözetleme kulesini de içinde barındırır. Mahkum, hasta, yoksul öğrencinin koyulacağı
hücre merkezdeki kulenin etrafına dairesel olarak sıralanacaktır. Her hücrede ikişer
pencere vardır. Bir tanesi kuleye bakacak; diğeri de dışarıdan ışık alacak ve hücreyi
aydınlatacaktır. Böylece her hücre merkez kule tarafından sürekli görülebilir olacaktır.
(Foucault,2000) Foucault, panoptikon hapishane metaforunu sürekli görünür olmanın
yarattığı baskıyla zihinlerde iktidarın devamlı pekişmesi ile bağlantılı olarak
kullanmıştır.
6
Süperpanoptikon kavramı esasında Mark Poster’a aittir. Fakat kavramı
geliştiren David Lyon’dur. Panoptikon modelinin elektronik versiyonudur. Esasen
süperpanopticon kavramının temel araçları internet, kredi kartları, cep telefonlarıdır.
Süperpanopticon ile beraber sadece azınlık çoğunluğu değil, çoğunluk da azınlığı
gözetleyebilmektedir. Bir sosyal medya kullanıcı hesabını kullanarak bilgilerini
dışarıya açar ve gözetlenen bir nesne konumuna düşer ve aynı zamanda kullanıcı bir
başkasını da gözetleyebilir. Yakın arkadaşınızın gündelik hayatta neler yaptığını
nerelere gittiğini yaptığı check-in ile izleyebilen kullanıcılar da başka kullanıcılar
tarafından gözetlenmektedir.
Medyadaki gözetlemeler medyatik teşhiri ortaya çıkarmaktadır.
Gösteri
toplumunda her şeyin gösterilmesi gerektiği durumu teşhirciliği ve röntgenciliği artırır.
Gözetleme olgusu hem içerik hem de ticari bir nesne olarak sunulmasıyla birlikte
gösteri ticari olana evirilmiştir. Gözetlemenin ticari bir nesneye dönüşmesi ile beraber
içerik olarak kullanılan eğlence endüstrisi, hedef kitleye sunulur. İçeriğe dönüşen
gözetleme olgusu metalaşmaya başlar.
Görünmeden görenin, yani gözetleyenin sahip olduğu iktidar, sinoptikonda
görünür olanın, eline geçer. “Sinoptikon evrenindeki iletişim, gözetim ve iktidarın
tamamı değiştirmekle kalmamış, medyatik görünürlüğün kendisini de iktidar ve güç
kavramlarıyla ilişkili hale getirmiştir’’ (Köse, 2011, s.199)
Artık bireylerin her boş anlarını değerlendirmek için kullandıkları sosyal ağlar,
gözetlemenin hayatın merkezine ne kadar yerleştiğinin göstergesidir. Sosyal ağlardaki
gözetleme biçimi omniptikondur yani herkesin birbirini izleyebildiği işteş gözetlemedir.
İnternetin hayatın her alanına entegre olması ile beraber panoptikon ve sinoptikon
yerini omniptikon’a bırakmıştır. Artık herkesin birbirini izlediği ve gözetleyebildiği bir
süreç söz konusudur. Sosyal medya kullanıcıları Facebook, Twitter gibi araçlarla
insanlar özel yaşamlarını gözetleyenlere açarlar. Karşılıklılık ve gönül rızası ile yapılan
işteş gözetlemede kullanıcılar birbirlerinin paylaşımlarını kişisel bilgilerini,
fotoğraflarını takip etmektedir. Karşılıklılık esası gibi gönüllülük esasına da dayanan
bu gözetleme rızanın üretimi ile gerçekleştirilir. Örneğin; sosyal medyada paylaşım,
yorum yapma, retweet, favorilere ekleme gibi bölümler kullanıcıyı memnun eder
gözetlendiğini anlaması arzu duyduğu bir şey haline gelir. Dikizleme ve röntgencilik
kültürü, reality show dünyasına katılımı desteklemektedir.
7
Kullanıcıların sıradan hayatlarını ünlü biri gibi gösterme çabası sonucunda her
dakika kendilerini sahnedeymiş gibi sergileme yoluna gitmektedirler. Hem tüketim
çılgınlığını sayfalarındaki arkadaşlarına gösterirken, izlenilme duygusunu unutup özne
yerine nesne durumuna geçmektedirler. Kapitalizmin kişiye özel, sana özel olarak
dayattığı malzemeler, arzu nesnesine dönüştürerek içselleştirilmektedir.
White’a göre sosyal sistemleri açıklamadaki en önemli unsur teknolojidir. 18.
yüzyılın sonu, 19. yüzyılın başında modern toplumun ortaya çıktığı süreçte siyasi,
iktisadi, sosyal ve düşünsel alanlarda gerçekleşen dönüşüm modernleşme ile eş
tutulmaktadır. Modernleşme ve teknolojik determinizm ilkesi ile yaşanan gelişmeler
sosyal medya da yeni eğilimler ortaya çıkarmaktadır.
Web 2.0 teknolojisinin iletişim mecralarına entegre olması ile sosyal ağlar için
bir şemsiye kavram ortaya çıkmaktadır. Sosyal medya teknolojilerinin büyük bir kısmı
2005 yılından sonra etkin olarak ortaya çıkmıştır. Popülerleşme düşüncesi geleneksel
medya ile bulanıklaşarak toplumsal yaşamı giderek daha fazla şekillendirmeye başladı.
Sosyal medyanın dijital kültürü toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşama hızlı bir şekilde
uyum sağlamıştır.
2007 yılında NSA tarafından geliştirilen kitlesel elektronik gözetim ve veri
madenciliği yapan program PRISM ile gizli servisler ve devletlerin ağlarda bireysel
mahremiyeti sistematik olarak ihlal yapıldığını göstermiştir. (Çığ,2016). Şirketler ve
devlet tarafından uygulanan gözetim olgusuna bakıldığında ticari gözetim, kimlik
bilgilerine erişme, yaşamların büyük oranda ağlara taşınması ile ilgilidir. Yöneticiler
ise gözetim olgusunu bilgiye erişimi kısıtlamak ve özellikle kriz dönemlerinde sansür
amacıyla kullanmışlardır.
İktidar mekanizması kendisini modern iktidara dönüştürürken iktidarını
şeffaflaştırarak denetlemenin yolunu bulmaya çalışır. Örneğin, Facebook’taki 50
milyon kullanıcının kişisel verilerini izinsiz şekilde aldığı iddia edilen analiz şirketi
Cambridge Analytica’nın yönetim kurulu başkanına ait gizli çekim görüntüler, verilerin
ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump’ın lehine kullanıldığını ortaya koyuyor.
Sosyal medya platformu Facebook’ta çok sayıda hesaba gizli erişim sağlayarak veri
ihlalinde bulunduğu iddia edilen Cambridge Analytica adlı veri analiz şirketinin üst
yöneticisi (CEO) Alexander Nix görevden alınmıştır. (Habertürk,21.03.2018).
İnternetin ve sosyal medyanın katılımcı karakterinin önündeki en büyük engel, dev
8
şirketlerin giderek tekelleşmesi ve internet üzerindeki bilgi ve verileri kontrol altına
almasıdır. “Dijital gözetimin bir türü Orwell’in Büyük Birader’in gözetimine benzeyen
katı bir devlet gözetimi, diğeri de gözetimi gönüllü kabul ettiren gözetimi geliştiren ve
mükemmelleştiren ideolojileri içinde barındıran tüketim alanının akışkan gözetimidir.”
(Bauman ve Lyon, 2013, s.17-20). Dijital gözetimi açıklayan iki önemli distopya
George Orwell’ın 1984’ü ile Huxley’in Cesur Yeni Dünya’sıdır. 1984 katı totaliter
hiyerarşik yapıyı anlatırken, Cesur Yeni Dünya akışkan ve eğlenceli bir otoriteryanizmi
anlatmaktadır. Tüketim alanının akışkan dijital gözetimi, Cesur Yeni Dünya’nın
eğlenerek ve cezbedilerek özelliğini kaybeden bireylerini anlatır.
Dijital Gözün Temsili
Bauman günümüz toplumlarına panoptik sonrası adını vermektedir. Panoptik
sonrası toplumda gardiyan ve mahkum ilişkisi sona ermiştir. Iphone’lar ve Ipad’lerin
dünyasında mekana bağımlılık düzeyi azalırken, hareketlilik ve göçebelilik çağın
ruhunu oluşturmuştur. (Bauman ve Lyon, 2013)
Artık duvarlara gözetleme kulelerine gerek yoktur. Sosyal medyanın şeffaflık
özelliği ile gözetleme esnekleşmiş ve kolaylaşmıştır. Postpanoptikon ile kölelik ve
rızanın yönetimi kolay ve kısa sürede gerçekleşme imkânını bulmuştur. Descartes’ın
“Düşünüyorum, öyleyse varım sözünün güncel uyarlamasının “Görülüyorum
izleniyorum, fark ediliyorum, kaydediliyorum, öyleyse varım” olduğu çağda gösteri
yapmak zorunluluk ve ihtiyaç duygusunu yaşatmıştır.
İlkçağlardan itibaren insan toplulukları kendilerini yönetecek ve sınırları
çizecek liderlik edecek bir insana ya da güce ihtiyaç duymuşlardır. Önceleri Orta Asya,
Mısır, Antikçağ uygarlıklarında olduğu gibi çoğunlukla Tanrı ya da Tanrı-Kralların
varlığı görülmektedir. Feodal dönemde toplumda güçlü olan kişinin değişmesiyle,
iktidar anlayışı da değişti. Bu dönemlerde toprağın sahibi, köle sınıfı çalıştıran ve
zenginliğin sahibi iktidar burjuva sınıfıdır. Orta Çağ’da ise devletler ve imparatorluklar
gibi büyük güçlerin yanında tek bir merkez iktidarın etrafında toplanmaya başlar. Orta
Çağ’ın kral, imparator merkezli iktidar sistemi, hitap ettiği dönemin eğitimsiz, fakir ve
sadece dini bilgi ile yaşayan toplumu için etkili bir sistemdir. Rönesans ve Reform
dönemlerinin gelişiyle birlikte iktidarın tek merkezliliği ve dine olan bağlılık
sarsılmaya başlamıştır. 1785 yılında tasarlanan bu yapı panoptikon pan ve opticon
olarak bilinen iki farklı sözcükten oluşmuştur. Pan kelimesi bütün anlamına gelirken,
9
opticon kelimesi ise gözlemlemek anlamına gelmektedir. Buradan çıkan sonuç, bütünü
gözetleme işlemidir.
Foucault, 20. yy’da kapitalist toplum sistemlerinde artık iktidarın değişikliği
gösterdiğinden söz eder. Tek kişilik, yüzünü sürekli gördüğümüz iktidar yerine
görünmez bir iktidarın varlığı bulunmaktadır. İktidarın artık bir kişinin iktidarı değil,
gözün iktidarıdır. Günümüzde ise dijital gözün iktidarı ön plandadır. 21.yy’da ise dev
bir panoptikonun varlığından söz edilmektedir. Bu dev gözetleme kuleleri artık
insanların asla vücudunu göremediği ve o gözetleyicinin sürekli bizi izlediğine
inandığımız bir güçtür.
Althusser, Devletin İdeolojik Aygıtları eserinde iktidar, kendini zaman zaman
görünür hale getirmek istemektedir. Bu görünürlüğü de devletin ideolojik aygıtları ile
yapmaktadır. Örneğin, bir okulda yeni nesile baskı ve gözetlemeyle gücü
sağlamlaştırma yoluna gidilebilmektedir. Alt yapının üst yapıyı belirlediği durumlarda
gözetleyenler medya okul, kurum ve kuruluş yapıları gözetleme merkezleri olarak
işlevlerini sürdürürler.
Horus’un gözü,
manevi
anlamıyla vicdanın
gözünden hiçbir şeyin
kaçamayacağını, insanın iç dünyasının her niyetini ve yaşamdaki her davranışını
gözden kaçırmayan bu merhametsiz yargıcın keskin bakışını sembolize eder. Bu
yüzden Güneş ve Ay vicdanın 12 saat kapanmadan açık kalan gözüdür. Bentham’ın
göze ve gözetleyiciye Tanrı’nın her yerdeliğini yükleme isteği, Tanrının Gözü olarak
anılan Horus’un Gözü göstergesinin neden bağlamsal olarak ele alındığını gösterir.
Sosyal Medya ve Gözetim Sorunu
Yeni iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte herkese açık, basit,
ulaşılabilirlik artmaya başlamıştır. Mobil iletişim teknolojileriyle ortam ve uzam
kavramları değişmiş, haber alma ise kolaylıkla sağlanmıştır. Kitle iletişim araçlarının
artması, internet kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber bilgi toplumunda sosyal
hareketlerin eylem alanı da genişlemiştir.
İnternetin sosyal hareketlerin bir alanı haline gelmesi, hareketlerin internet
ortamında başlayarak, gerçek yaşamda da etkisinin artarak devam ettirebilmesinden
kaynaklanır. Gelişen teknolojiler sayesinde internet aracılığıyla sanal eylemler
başlatılabilmekte ve kamuoyu oluşturulabilmektedir. Sosyal medya sitelerinde bireyler
seslerini duyurma ve kolektif bilinci oluşturmak için bir araya gelirler. Mekân ve zaman
10
kısıtlaması olmadan sosyal medyada eylem çağrılarının yapılması eylemlerin
organizasyon aşamasını oluşturmaktadır.
Bu sitelerde kullanıcılar, üyeler, site
yöneticileri, potansiyel aktivist olarak bulunurlar. Paylaştıkları veriler, internet
hesaplarında silinmemek üzere saklı tutulmaktadır.
Medya bu bağlamda yönetim, iktidar ve çeşitli sorunlara karşı baskı oluşturur.
Bu baskıyı oluştururken de iletişim araçlarından faydalanmaktadır. İnternet sayesinde
alışveriş, sağlık, özel ilişkiler, eğitim ve benzeri alanlar da kendisini göstermektedir.
İnternette gezinirken baktığınız bir x markalı ayakkabı ile tüketici profiliniz incelenerek
oluşturulur. Diğer ayakkabı markalarının sosyal medya hesaplarında karşınıza çıkması
firmalar tarafından takip edildiğinizin somut örneğini oluşturmaktadır.
Panoptikon’un temel araçlarından biri de tek tipleştirmektir. Gözetim nesneleri
artık kimliklerdir. Bu sistemi ifade edebilecek en bariz örnek Avrupa Birliği’nin Madrid
ve Londra saldırıları sonrasında terör eylemi gerçekleştirebilecek bireyler -özellikle
Orta doğulular- için elektronik pasaportları zorunlu tutmasıdır. Bu şekilde terör riski
barındıran bireyler, vize işlemleri sonrasında AB topraklarına girdiği an kimlik olarak
kullandıkları pasaportlar aracılığı ile takip edilmektedir.
Gözetleyeni görmeyerek gözetlendiğimizi bilmek sosyal medyada baskı
unsurlarının olduğunu açıklar. Bu koşullar altında bireyler, daha geniş bir kafese
koyulmuştur, şüphesiz internet için sınırsız bir dünya tasviri yapılsa da kurumlar bunu
sınırlandırabilmektedir. Rusya, Çin, Almanya ve Fransa’da resmi dairelerde Microsoft
yazılımlı bilgisayarların kullanımı yasaklanmış durumdadır. Bunun nedeni ABD,
İngiltere ve İsrail’in sahip olduğu Promis ve Echolan programları aracılığı ile Microsoft
yüklü bilgisayarların içerisindeki verilere kolayca ulaşabilmesidir. Verilerinin
paylaşılmasını
istemeyen
iktidarlar
bu
sistemi
kullanmayarak
gözetlemeyi
sınırlandırmışlardır. (Düzel, 2006)
Sosyal medyada paylaşım yapanlar özne değil nesne konumundadırlar.
Süpernapticon kavramı çerçevesinde ele almak gerekirse, “Stalker” izleyici olan sosyal
medya kullanıcıları bulunmaktadır. Bu kişiler, saatlerini bireyleri gözetleme ile
geçirebilir. Aynı zamanda stalker’ın zamanını keyifli geçirmesini sağlayan özne olan
birey, kendi bedenini, yaşamını teşhircilik ile başkalarına seyrettirme amacı
taşımaktadır. Facebook’ta yapılan beğeni, sevgiliniz ile gittiğiniz yerlerin check-in’i
11
periscope ile yapılan canlı yayınlar, bunların hepsi daha rahat ulaşılabilir olduğumuzun
ispatıdır.
Sadece iktidar değil kurumlar da çalışanlarının sosyal medya hesaplarını
gözlemektedir. 1981 yılında ABD’de uygulanmaya başlanan kanun ile birlikte,
işverenlerin çalışanlarını elektronik olarak gözetlemesi yasallaşmıştır. Bugün iş
alımlarında insanların sosyal medya hesapları incelenmektedir ve çoğu zaman
özgeçmişinden daha etkilidir.
Türkiye’de telekominikasyon alt yapısının internet ayağını tek başına elinde
bulunduran Türk Telekom ve Türk Telekom’un bir alt şirketi olan TTNet Pharm şirketi
internet kullanıcılarının sosyal medya başta olmak üzere internet kullanımlarını izleyip
tüketim profili çıkarmış ve bir veri tabanı oluşturmuştur.
Dijital gözetim şirketler tarafından da yapılır. Bu gözetimin ilk basamağında
sosyal medyada alışkanlık ve beğeniler ile tüketici profili çıkartılır. Almayı
düşündüğünüz bir çantanın Facebook’ta da öneriler kısmında görülmesi tesadüf
değildir. İnternette ve sosyal medyada tüketim amaçlı gözetimin olanaklı kılınmasını
sağlayan şey; Coockies’tir (Çerezler). İnternetteki her hareket kayıt altına alınır, sabit
diskte veriler saklanmaktadır. Gözetim hem şirketler tarafından hem de devletlerin
güvenliği gerekçesiyle yapılandırılır.
Gözetim ve Sosyal Medya Özel Hayatın Sonu Mu?
Aslında gerek ulusal gerekse uluslararası anlaşmalar ile gizlilik hakkı güvence
altına alınmıştır. Örneğin, BM İnsan Hakları Beyannamesine göre gizlilik temel bir
insan hakkıdır. Fakat pratikte bu hak ihlâl edilmektedir. İletişim teknolojileri aracılığı
ile çiğnenmektedir. Teknolojinin gelişimi bir tık ile evinizdeki bir nesnenin yerini
değiştirebilmeniz, kahvenizin bir tuş aracılığı ile önünüze gelebilmesi kolaylığı,
insanların ne yediği, neler okuduğu, neyi satın aldığı, özel yaşamın en mahrem
ayrıntıları güvence altında değildir. Sosyal medyada yapılan her check-in, atılan her
fotoğraf, paylaşılan her yorum tüketim toplumunda ihtiyaç duygusunu hissettirerek
gözetleyenin iktidarını sağlamlaştırmaktadır.
Hem kişiler arası hem de kurumlar arası iletişim akışını geleneksel kitle iletişim
araçlarından daha hızlı, daha etkin ve etkili bir şekilde gerçekleştirdiği düşünülen sosyal
paylaşım siteleri aracılığıyla bireyler, birçok kişi, grup ve kuruma ulaşmakta, toplumsal
olaylara
tepkisini
yansıtmakta,
önemli
bir
bilgi
edinme
kaynağı
olarak
12
kullanmaktadırlar. İnternetin ve sosyal medyanın kitleleri harekete geçirme ve omuz
omuza mücadele etme olanağını gösterdiği örneğin internet üzerinden yapılan kadın
cinayetleri eylemlerinde olduğu gibi bu işlevi oldukça etkilidir. Bireyler, sokaklarda
verdikleri mücadeleyi yeni toplumsal hareketlerin başlangıç alanı olarak görülen sosyal
medyada gösterdiklerinde seslerini duyurma güçleri artmıştır. Bireyler, sokakta
mücadele ediyormuşçasına sosyal medyada kolektif bilinci ortaya çıkarmışlardır.
Omuz omuza mücadele ediyor hissi sosyal medyanın eş zamansızlık ve ulaşılabilirlik
özelliği sayesinde yaşanmıştır.
Facebook kullanımıyla ilgili Türkiye’de yapılan bir çalışma sosyal medyanın
gücünü somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Gerçekleştirilen ankete katılanların %
40’ının Facebook’ta mahrem alanının olmadığı görüşünü paylaşması bireylerin, her ne
sebeple olursa olsun, söz konusu alanda bulunmalarının mahrem alanlarını ortadan
kaldırdığının farkında olduğu şeklinde yorumlanabilir. Buna ek olarak, ankete
katılanların büyük çoğunluğu %60 Facebook’ta denetlendikleri ve gözetlendiklerini
düşünmelerine rağmen bu platformu kullanmaya devam etmektedir. (Toprak vd., 2009,
s.162-3 ve 166)
Sosyal medyada diğer kişiler gözetlenirken, gözetleyen kişiler de psikolojik
olarak etkilenmektedirler. İnsanlar, başkalarının kendisinden daha mutlu olduğunu, her
sabah uyandığında telefonundan görüyor ve büyük hayal kırıklıkları yaşanmaktadırlar.
Dikizledikçe kendilerini daha çok kıyaslamakta ve kıyasladıkça daha çok stresli ve
mutsuz olmaktadırlar. Referans noktaları sosyal medya sayesinde değişmektedir. Bu
bağlamda sosyal medyanın toplum hayatının tam merkezinde olduğu ve gündem
oluşturduğu ifade edilmektedir.
Sosyal Medya Paylaşımları ile Cezai Yaptırımlar
Hindistan'ın Varanasi kentinde yürürlüğe giren bir yasaya göre Whatsapp
gruplarında atılan mesajların hukuki sorumluluğu, grup yöneticisine ait olacağı
söylentileri sosyal medya araçlarındaki paylaşımların büyük cezai yaptırımlara yol
açacağını gözler önüne seriyor. “Hindistan'ın Uttar Pradeş eyaletinde bulunan
Varanasi'de yürürlüğe giren bir yasaya göre Whatsapp gruplarında atılan mesajların
hukuki sorumluluğu, grup yöneticisine ait olacak.” (www.hukukihaber.net)
Gelecekte mikroçiplerin ve internetin daha da hayatımızın her alanına
girmesiyle attığımız her adım takip edilecektir. Bu takip sistemiyle beraber sınırlamalar
13
yaşanacaktır. Sosyal medya araçlarında başkalarının adına açılan hesaplarda terör vb.
ile ilgili paylaşımların yapılması ve bu ortamın çoklu kimlik ve anonim kimlikleri de
içerisinde barındırması kullanıcıları farklı bir tehdit durumuyla karşı karşıya
bırakılmaktadır. Sosyal medyada kişilerin kendilerini gizlemeleri ya da farklı bir kimlik
ile var olmaları olumsuz durumlara sebebiyet verebilmektedir. Bu yüzden sosyal medya
araçlarının güvenilir bir şekilde kullanılması gerektiği konusu büyük önem arz eder.
İnternetin her alanda kullanımı ile dijital gözetim yaşanmaktadır. Bu gözetlenme
sırasında iki çift göz karşımızda olmasa da dijital gözetim varlığını sürdürmeye devam
edecektir.
Sonuç
Sosyal medyanın iletişime katkısına bakıldığında hızlı erişim, yüksek etkileşim
ve anındalık ile iletişim daha kolay şekilde sıralanmaktadır. Sosyal medya bir taraftan
özgür düşünce, duygu ve bilgilerin paylaşılmasına olanak verirken, bir yandan da dijital
bir panoptikon ile bizi karşı karşıya bırakır. Dijital gözetim denilen gözetim sisteminin
uygulayıcıları bireyleri bir tık ile izleyebilmektedir. Buradan da anlaşılacağı gibi
bireyler tam olarak özgür bireyler olarak var olmamaktadırlar. Fakat bunun yanı sıra
geleneksel medyaya göre sosyal medya daha demokratik ve katılımcı unsurları
içerisinde barındırabilmektedir.
Popüler kültürün ortaya çıkarttığı gösteri toplumunun birer üyesi olan
kullanıcılar, her an kendilerini sergileyebilmekte ve oyunlarını oynadıktan sonra sosyal
medya alanlarında var olmaya çalışmaktadırlar. Sosyal medyanın hiçbir şey gizli
kalmamalı, saklı tutulmamalıdır; baskısı bilgi, belge, fotoğraf paylaşımını hızlandırır.
Modern dünyada mutsuz bir hastaya dönüşen kullanıcılar, paylaşımı arttıkça beğenilme
ve takdir isteğini bu yolla gerçekleştirmektedir. Artık paylaşımdan ziyade abartılı
paylaşım da ortaya çıkmaktadır. Neyin, neden paylaşıldığı anlamını yitirir. Paylaşma
aracı olan sosyal medya, araçsallıktan amaca dönüşümü gerçekleştirmiştir. Gönüllü ifşa
diye tabir edebilecek olan sosyal medyada her şeyin apaçık gösterimi dikizleme
kültürünün geldiği son noktadır. Guy Debord’un gösteri toplumu düşüncesiyle
açıkladığı her şeyin gösterişe dönüştüğü bu çağda özel alan ve mahremiyet ortadan
kaybolmuştur. Sosyal medyada her an her yerde paylaşım yapabilme olanağı bireyleri
oldukça etkileyerek mekanik bireylere dönüştürmüştür. Birbirini gözetleme işlevi
14
teşhircilik ve dikizleme kültürünü açığa çıkarmıştır. Bir yandan ne yediğiniz ne içtiğiniz
paylaşılırken bir yandan da bir çift göz tarafından izlenildiği unutulmaktadır.
Foucault’un panopticon kavramıyla gözetimi anlattığı, Bauman’ın ise akışkan gözetim
ile açıkladığı bu kavram modern toplumda gözetimin dijital ortamlara sızdığının
göstergesidir.
İş yerinde, okulda, evde vb. yerlerde elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlar
ile anında yaptığımız paylaşımlar kayıt altındadır. Sosyal medya bizlere dördüncü
medya gücünün kapılarını açtıysa da belki de beşinci medya gücü sosyal medyadır.
Kamuoyu oluşturma, etkinlik planlama, düşüncelerin aktarımı konusunda yeni kapılar
açan sosyal medya, bu anlamda olumlu sayılsa da aslında takip etme ve kontrol
mekanizmalarına da yardımcı olmaktadır. Gelişen teknolojiler sayesinde ileriki
zamanlarda yapay zeka, robot teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle attığımız her
adımın takip edileceği de aşikardır. Sosyal medya ve internet her şeyi paylaşma
imkânını sağlasa da bir yandan da iktidarın kalıcılığını ve hâkimiyetini
sağlamlaştırmaktadır. Katı olan her şeyin buharlaştığı düşüncesi ile bakıldığında
gözetimin de akışkan bir gözetim olgusu olduğu görebilmektedir. Kredi kartları, akıllı
telefonlar, kameralar ile her yerde gözetim baskısına maruz kalınmaktadır.
Bireyler sosyal medyayı bir kaçış alanı olarak görmektedir. Burada paylaşım
yaparak ya da başkalarını gözlemleyerek hayatın sıkıcı olaylarından arınmak isterler.
Bu arınmayı gerçekleştirirken başkalarının hayatını röntgenlemeye de başlarlar. Birileri
tarafından gözetlendiğimizi bilme arzusu sahnedeymişiz hissini yaratmaktadır. Sürekli
sosyal medya hesaplarında birilerini gözlerken yaşamdaki önemli ayrıntılar
kaçırılmaktadır. Korku yaratmak ceza vermekten daha güçlü bir duygudur. Sosyal
medya alanında da akışkan bir gözetimle karşı karşıya kalınsa da ceza yerine sansür
mekanizmaları ortaya çıkarılır. Dijital dünyanın şeffaf hapishanelerinde eğlence
endüstrisi adı altında paylaşımlar yapılmaktadır. Kurumlar, kişiler ise dijital gözle bizi
her an her yerde kontrol etmeyi ve gözetlemeyi sürdürmektedir.
15
Kaynaklar
Ayverdi, İ. (2006). Misalli Büyük Türkçe Sözlük 1. Cilt. İstanbul: Kubbealtı
Neşriyat.
Bauman, Z. & Lyon, D., 2013, Akışkan Gözetim, Çev. Elçin Yılmaz, Ayrıntı,
İstanbul.
Bentham, J., 2008, “Panoptikon: Gözün İktidarı” içinde Panoptikon Ya Da
Gözetim-Evi,
Der. Çoban, B. ve Özarslan, Z., s. 9-77, Su Yayınları, İstanbul.
Bozkurt, V. (2000). Gözetim ve internet: Özel yaşamın sonu mu? Birikim
Dergisi, 136, 75-81.
Çığ, E. Ç. (2016). Dijital Çağda Bakışın Politikası: Panoptikon ve Aleniyet
İlkesi. TOPLUM VE DEMOKRASİ DERGİSİ, 10(21).
Debord, Guy (2014), Gösteri Toplumu. Çev. Ayşen Ekmekçi – Okşan Taşkent,
Metis: İstanbul.
Deleuze, G., Guattari, F., & Akay, A. (1990). Kapitalizm ve şizofreni: bin yayla.
Bağlam.
İsmayılov, E. K., & Sunal, G. (2012). Gözetlenen ve Gözetleyen Bir Toplumda,
Beden ve Mahremiyet İlişkisi: Facebook Örneği. Akdeniz İletişim Dergisi. (18), 27.
Foucault, M., 2000, Hapishanenin Doğuşu, Çev. Mehmet Ali Kılıçbay, İmge
Yayınları,
Ankara.
Foucault, M. (2005). Büyük Kapatılma. (Çev. I. Ergüden & F. Keskin). İstanbul:
Ayrıntı Yayınları.
Foucault M. (2007). İktidarın Gözü. (Çev. I. Ergüden). İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
Giddens, A. (1998). Modernliğin Sonuçları. (Çev. E. Kuşdil). İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
Kocabay-Şener, N. (2015). Dijital Medya Teknolojilerinin Tekno-Sosyoloji
Bağlamında İncelenmesi. (Yayınlanmamış Doktora Tezi). İstanbul: İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Köse, H. (2011a). “Synoptikon Evresindeki İletişim ya da Küresel Gözetim
Toplumunda İktidar Görünmezliği’nin Sonu”, Medya Mahrem içinde. (dü. H. Köse).
İstanbul: Ayrıntı Yayınları. ss. 199-222.
Lyon, David (2013), Gözetim Çalışmaları, Kalkedon: İstanbul.
MacBride, S. (1993). Bir Çok Ses Tek Bir Dünya. (Çev. E. Özkök). Ankara:
Unesco Türkiye Milli Komisyonu.
16
Niedzviecki, H. (2010). Dikizleme Günlüğü. (Çev. G. Gündüç). İstanbul:
Ayrıntı Yayınları.
Niedzviecki, H. (2011). Ben Özelim. (Çev. S. Erduman). İstanbul: Ayrıntı
Yayınları.
Özdel, G. (2012). Foucault Bağlamında İktidarın Görünmezliği Ve
‘’Panoptikon’’İle ‘’İktidarın Gözü’’Göstergeleri.
Şener, N. K. (2016). Eğlencenin Gözetleme Hâli ya da Eğlence Endüstrisinde
“Görünen” ve “Gören” Olmak. Eğlence Endüstrisi, 50.
Uludağ Eraslan, R. (2013). Sosyal Medya Her An Ve Her Yerde Görünür
Olmak. Proceedings Of Kazan University. Natural Sciences/Uchenye Zapiski
Kazanskogo Universiteta. Seriya Estestvennye Nauki, 155(4).
İnternet Kaynakları:
http://www.haberturk.com/facebook-hakkinda-cambridge-analyticasorusturmalari-baslatildi-1885032-ekonomi, (Erişim Tarihi 30.04.2018)
http://www.hukukihaber.net/dunyadan/whatsapp-grup-yoneticileri-hapseatilabilecek-h91085.html, (Erişim Tarihi 22.04.2017)
http://www.cnnturk.com/bilim-teknoloji/internet/whatsapp-grup-yoneticilerihapse-atilabilecek, (Erişim Tarihi 22.04.2017)
https://indigodergisi.com/2017/03/horus-un-gozu-matematik/, (Erişim Tarihi
25.03.2017)
https://panopticomania.wordpress.com/giris/, (Erişim Tarihi 20.03.2017)
17