Academia.eduAcademia.edu

Covid-19 ve Küresel Siyaset

2021

Orion Kitabevi tarafından basılan Dr. Çağlar Ezikoğlu hocamın editörlüğünü yaptığı ve benim de "Yumuşak Güç Ve İnsani Diplomasi Bağlamında Türk Dış Politikasında Covid-19 Faktörü" bölümü ile katkı sunduğum Covid-19 ve Küresel Siyaset isimli eser okuyucu ile buluştu.

Covid-19 ve Küresel Siyaset Editör: Dr. Çağlar Ezikoğlu COVID-19 pandemisi sadece sağlık boyutuyla ele alınamayacak ölçüye ulaşmış olup, küresel çapta siyaseti dönüştürebilen bir salgın haline dönüşmüştür. İç ve dış politika odaklı ülke analizlerinden terörizm ve çatışma analizleri dahil uluslararası güvenlik sorunlarına, siyasi tarih incelemelerinden kadın politikalarına, yerel yönetimlerden çevre politikaları ve iklim değişikliğine kadar oldukça geniş bir çerçeveden interdisipliner bir çalışma ortaya çıkaran Orion Kitabevi tarafından basılan bu eserin aynı zamanda birçok alanda lisans öğrencileri başta olmak üzere öğrenciler için önemli kaynak eserlerden birisi olması hedeflenmektedir. Kitapta “Yumuşak Güç Ve İnsani Diplomasi Bağlamında Türk Dış Politikasında Covid19 Faktörü” başlığı ile benim de bir bölümüm bulunmaktadır. Bölümümün giriş kısmı ise şu şekilde: GİRİŞ 2019 yılının Aralık ayında Çin’in Wuhan şehrinde ortaya çıkan COVID-19 (Koronavirüs) salgını kısa sürede tüm dünyaya yayılmış ve hemen hemen tüm hükümetlerin gerek iç gerekse dış politikalarında önemli değişikliklere yol açmıştır. Bir sağlık krizi olarak başlayan Koronavirüs salgını kısa sürede ekonomik ve güvenlik boyutları ile ülkelerin siyasi karar alma süreçlerine etki etmiştir. Türkiye’nin dış politikasında son dönemde yaşanan değişimde temel tetikleyici faktörlerden birinin dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs salgını olduğu söylenebilir. Bu bölümde, Koronavirüs salgını sonrası Türkiye’nin dış politikasındaki gelişmeler, yumuşak güç ve insani diplomasi ekseni çerçevesinde ele alınacaktır. Türkiye’de Koronavirüs salgınının ilk vakası İstanbul’da saptanmış ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklaması ile 10 Mart 2020 gecesi kamuoyu ile paylaşılmıştır. Salgın kısa sürede tüm ülkeye yayılmıştır. Bu bölümün yazıldığı Aralık ayının sonlarında ise hükümet, hafta sonu kısıtlamaları ve mesai saati düzenlemeleri gibi adımlar ile artan vakaların önüne geçme çabalarına devam etmektedir. Türkiye, tüm bu süreç içinde salgın dolayısıyla gerek iç siyaset gerek dış siyasette önceki dönemlerden farklı adımların atıldığına tanıklık etmektedir. Uluslararası İlişkiler disiplininde görece yeni sayılabilecek iki kavram olan “Yumuşak Güç” ve “İnsani Diplomasi” Türk dış politikasında COVID-19 bağlamında yaşanan gelişmeleri anlamada iki önemli analiz unsuru olarak görülebilir. Amerikalı siyaset bilimci Joseph Nye, 1980'li yılların sonunda, Soğuk Savaş sonrası dönemi tasvir etmek için, “yumuşak güç” [Soft Power] kavramını geliştirmiştir. Nye, “yumuşak güç” olarak literatüre sunduğu kavramı, askeri gücün ötesinde diğerlerini kontrol etmek için gerekli olan cezbetme ve ikna kaynağı olarak tanımlamıştır. Nye’ın bir diğer çalışmasında, “yumuşak güç” kavramını detaylandırdığı bilinmektedir. Nye (2004), yumuşak güç unsurlarını kültürel, ideolojik ve kurumsal olarak nitelemiştir ve yumuşak güç unsurları ile diğer aktörlerin daha kolay etki altına alınabileceğini ifade etmiştir. İnsani diplomasi, savaş ve doğal afet gibi nedenlerden ötürü mağduriyet yaşayan toplumlarda krizin aşılmasında benimsenen faaliyetleri ifade eden bir kavramdır. Diplomasi faaliyetlerinin çeşitlenmesi ile ortaya çıkan ve dış politika aracı olarak son yıllarda önemli rol oynamaya başlayan insani diplomasi, Türk dış politikasında 2000'li yıllardan itibaren benimsenmeye başlamıştır. Yeni ilişkiler inşa etmek ve mevcut ilişkileri geliştirmek hedeflerinin yanı sıra Türkiye, insani diplomasi ile yumuşak gücünü güçlendirmeyi hedeflemektedir. Bir dönem Türk dış politikasının önemli isimlerinden olan Ahmet Davutoğlu, “Turkey’s Humanitarian Diplomacy” [Türkiye’nin İnsani Diplomasisi] başlıklı makalesinde dönemin dış politika yönelimini yansıtan en önemli kavramlardan birinin insani diplomasi olduğunu ifade etmiştir (Davutoğlu, 2013). Türkiye’nin son aylarda insani diplomasi yaklaşımını COVID-19 krizi sebebiyle mağduriyet yaşayan ülkeler ile ilişkilerinde etkin bir şekilde benimsemiş olduğu gözlenmektedir. Farklı coğrafyalardan çeşitli ülkelere tıbbi yardımda bulunan Türkiye’nin, salgının şiddeti ile mücadelede yumuşak güç unsurlarını etkin olarak kullandığı söylenebilir. COVID-19 krizi sürecinde TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı) gibi devlet kurumları aracılığıyla kriz coğrafyalarına yapılan yardımların yoğunluk kazandığı bilinmektedir. 1992 yılında kurulmuş olan TİKA Türkiye’nin dış yardımlarını organize eden kurumdur. TİKA, COVID-19 salgını sırasında yapılan insani yardımların dağıtımında rol alan en önemli kuruluş olarak görülebilir. TİKA şimdiye dek yardım faaliyetlerini Gine, Lübnan, Tunus ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerden, Tacikistan gibi Orta Asya ülkelerine ve Latin Amerika ülkelerine dek uzanan geniş bir coğrafyada yürütmüştür.1 COVID-19 krizinde, Türkiye’nin yardımlarının gerek en az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere gerekse gelişmiş ülkelere yapıldığı bilinmektedir. Daha önce Ebola salgını ile TİKA’nın faaliyet raporlarına buradan ulaşılabilir TİKA - Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (tika.gov.tr)(Erişim: 19.12.2020) 1 mücadelede, Türkiye, Batı Afrika’daki kimi ülkelere insani yardım göndermiş olsa da COVID-19 sebebiyle gelişmiş ülkelere gönderilen yardımlar hem ülke sayısı olarak hem de yapılan yardım miktarı olarak Türk dış politikasında yeni bir örnek olarak nitelenebilir. Türkiye, Koronavirüs salgını sürecinde Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı gibi kurumlar aracılığıyla bazı gelişmiş ülkelere de insani yardımda bulunmuştur. Bu bağlamda ilk yardımlar, 31 Mart 2020 tarihinde NATO müttefikleri olan İtalya ve İspanya’ya tulum ve anti-bakteriyel sıvı içeren sağlık malzemeleri ve 450 bin maskeyi kapsayan tıbbi yardım paketi olarak iletilmiştir.2 Türkiye’nin dış politikasında yumuşak güç ve insani diplomasi eksenli değişimde Koronavirüs salgını en etkili faktörlerden biri olarak görülebilir. Virüse karşı aşının geliştirilmiş olmasına rağmen salgın, gelişmiş Batı ülkelerinden gelişmekte olan Üçüncü Dünya ülkelerine uzanan geniş bir coğrafyada birçok ülkeyi olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Salgının Türk dış politikasına olan yansımalarını yumuşak güç ve insani diplomasi açısından ele almadan önce, Türkiye’nin salgın geçmişine ve adı geçen dış politika kavramsallaştırmalarının teorik olarak açıklamalarına yer vermek gerekmektedir. Anadolu Ajansı, (1.4.2020), “İspanya ve İtalya'dan Türkiye'ye teşekkür yağdı” İspanya ve İtalya'dan Türkiye'ye teşekkür yağdı (aa.com.tr) (Erişim:20.12.2020) 2