Academia.eduAcademia.edu

Klasik Türk Şiirinde Semender

2021, Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi

Semender, klasik Türk şiirinde ateşten etkilenmeyen, hatta hayatını ateşte idame ettiren efsanevi bir hayvan olarak tasavvur edilmiştir. Bu çalışmada klasik Türk şiirinde semender algısı, semenderin şiirlerdeki kullanım sıklığı ve anlam çerçevesi, şiirlerinde semender geçen 173 şairin şiirleri incelenerek tespit edilmeye çalışılmıştır. Girişte, semender kelimesinin sözlüklerde yer alan anlamları üzerinde durulmuştur. Daha sonra bu efsanevi varlığın klasik Türk edebiyatı şairlerinin şiirlerinde nasıl bir varlık olarak tasavvur edildiği tespit edilen tanık beyitler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Semenderin yüzyıllar ve şairler temelinde hangi sıklıkta kullanıldığı araştırılmış ve kelimenin 14-19. yüzyıllar arasında şiir yazmış şairlerin şiirlerindeki kullanımı sayısal veriler ve grafiklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca semenderin teşbih unsuru olarak kullanımı araştırılmış, bu çerçevede teşbih edilen varlıkların tespiti ve hangi varlığa hangi sıklıkla teşbih edildiği konusu tanık beyitlere de yer verilerek açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada klasik Türk şairlerinin semender algıları, semenderin klasik Türk şiirinde kullanımıyla ilgili sayısal veriler ve kelimenin klasik Türk şiirinde teşbih unsuru olarak kullanımı konularında elde edilen veriler detaylandırılarak incelenmeye çalışılmıştır.

Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Journal of Academic Language and Literature PROF. DR. METİN AKAR’A ARMAĞAN (Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021) Klasik Türk Şiirinde Semender Mehmet ÖZDEMİR Doç. Dr., Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi mehmet.ozdemir@bilecik.edu.tr “Salamander” in Classical Turkish Poetry https://orcid.org/0000-0003-0544-9280 Araştırma Makalesi/Research Article Geliş Tarihi/Received: 16.11.2021 Kabul Tarihi/Accepted: 22.12.2021 Yayım Tarihi/Published: 30.12.2021 Atıf/Citation ÖZDEMİR, M. (2021). Klasik Türk Şiirinde Semender. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi, 5(4), 18611900. https://doi.org/10.34083/akaded.1024301 ÖZDEMİR, M. (2021). Salamander in Classical Turkish Poetry. Journal of Academic Language and Literature, 5(4), 1861-1900. https://doi.org/10.34083/akaded.1024301 Bu makale iThenticate programıyla taranmıştır. This article was checked by iThenticate. *Bu makale, 13-14 Mayıs 2017 tarihinde Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi tarafından düzenlenen Osmanlı Edebî Metinlerinin Anlam Dünyası Sempozyumunda sunulan “Klasik Türk Şiirinde Semender” başlıklı bildirinin genişletilerek yeniden düzenlenmiş şeklidir. Mehmet ÖZDEMİR | 1862 Öz Semender, klasik Türk şiirinde ateşten etkilenmeyen, hatta hayatını ateşte idame ettiren efsanevi bir hayvan olarak tasavvur edilmiştir. Bu çalışmada klasik Türk şiirinde semender algısı, semenderin şiirlerdeki kullanım sıklığı ve anlam çerçevesi, şiirlerinde semender geçen 173 şairin şiirleri incelenerek tespit edilmeye çalışılmıştır. Girişte, semender kelimesinin sözlüklerde yer alan anlamları üzerinde durulmuştur. Daha sonra bu efsanevi varlığın klasik Türk edebiyatı şairlerinin şiirlerinde nasıl bir varlık olarak tasavvur edildiği tespit edilen tanık beyitler çerçevesinde değerlendirilmiştir. Semenderin yüzyıllar ve şairler temelinde hangi sıklıkta kullanıldığı araştırılmış ve kelimenin 14-19. yüzyıllar arasında şiir yazmış şairlerin şiirlerindeki kullanımı sayısal veriler ve grafiklerle ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca semenderin teşbih unsuru olarak kullanımı araştırılmış, bu çerçevede teşbih edilen varlıkların tespiti ve hangi varlığa hangi sıklıkla teşbih edildiği konusu tanık beyitlere de yer verilerek açıklığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada klasik Türk şairlerinin semender algıları, semenderin klasik Türk şiirinde kullanımıyla ilgili sayısal veriler ve kelimenin klasik Türk şiirinde teşbih unsuru olarak kullanımı konularında elde edilen veriler detaylandırılarak incelenmeye çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Semender, Klasik Türk Şiiri, Teşbih. Abstract In classical Turkish poetry, the “salamander” is conceived as a mythical animal that is not affected by fire and even sustains its life in fire. This study attempts to explore the perception of “salamander” in classical Turkish poetry through the frequency and the meaning frame of the use of “salamander” in poems of 173 poets who used “salamander” in their. In the introduction, the meanings of the word “salamander” in dictionaries are emphasized. Then, how this legendary being was conceived in the poems of the classical Turkish literature poets was evaluated based on the analyzed couplets. This study investigated how often the “salamander” was used on the basis of centuries and poets and portrayed the use of “salamander” in the poem through statistical data and graphs. In addition, the use of the “salamander” as an element of simile was investigated, and in this context, it was tried to determine which beings and how often the “salamander” was likened to based on the analyzed couplets. In this study, “salamander” perceptions of classical Turkish poets, statistical data about the use of “salamander” in classical Turkish poetry and the use of the word as a simile element in classical Turkish poetry were examined in detail. Keywords: Salamander, Classical Turkish Poetry, Simile. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1863 Giriş Semender, Farsça sözlük Lugatnâme-i Dihhuda’da Yunanca “Salamandra”, Fransızca “Salamandre”den geldiği ve ateşte yaşadığı, ateşten çıkınca öldüğü söylenen bazıları tarafından ise kertenkele, serçe ve tavuk şeklinde olduğu rivayet edilen bir hayvan olarak tanımlanmaktadır. Aynı eserde semenderin maksimum 25 cm boyunda, koyu tenli, sarı renkte olduğu, karanlık ve nemli yerlerde, mağaralarda yaşadığı, böcekler ve solucanlarla beslendiği kayıtlıdır. Semenderin zararsız bir hayvan olduğu ve derisinden tahriş edici olan yapışkan bir madde salgılandığı, ateş tapınaklarında bulunan fare şeklinde bir hayvan olup ateşten çıkınca öldüğü yazılıdır. Bazı kimselerin de sözlüklerde semenderi ateşte yanmayan tüylü bir hayvan olarak tanımladığı belirtilmektedir (Dihhuda, h. 1385, C. 9: s. 13742-13743). Ferheng-i Rîşe-Şenâhtî Zebân-ı Fârisî’de ise suda yaşayan ve kertenkeleye benzeyen uzun bedeni ve kuyruğu, kısa kol ve bacakları olan, ışıktan korkan hayali bir hayvan olduğu ve ateşte yaşadığı rivayeti yazılıdır. Kelime Latince’de “salamandra”, Fransızca’da “salamandre”, İngilizcede “salamander”, Almancada “salamander”, Rusça’da “salamandra”, İtalyancada “salamandra”, şekillerinde yer almaktadır. (Hassandoust, h. 1395, C. 3: s.1754). Osmanlı döneminde yazılan sözlüklerde ise “ateşte yaşayan efsanevi bir hayvan” (Şemseddin Sâmî, 1899-1900: s. 735; Muallim Naci, 1894: s. 482; Hüseyin Remzi, 1888: C. I: s. 683; Ebûzziyâ Mehmed Tevfik, 1891; 555; Ali Seydî Bey, 1911: s. 550; Toven, 1927: s. 392; Kestelli, 1927: 428; ) “kertenkele” (Şemseddin Sâmî, 1899-1900: s. 735, Mehmed Salâhî, IV: s, 32; Toven, 1927: s. 392; Kestelli, 1927: s. 428; Ebûzziyâ Mehmed Tevfik, 1891; s. 555; Ali Seydî Bey, 1911: s. 550; İbrahim Cûdî Efendi, 1913: s. 590); “tarla faresi” ve “kuş" (Hüseyin Remzi, 1888: C. I: s, 683) olarak tanımlanmaktadır. Kâmûs-ı Osmânî’de, semenderin suda yaşayan bir hayvan cinsi olduğu ve vücudunun iki tarafında su ifraz eden keseleri sayesinde yürüyeceği istikameti sulayarak geçtiğinden ateşte yanmadığı kaydedilmiştir (Mehmed Salâhî, IV: s. 32). Lehçe-i Osmânî’de ise suda yaşadığı, soğuk tabiatlı bir canlı olduğu, kudemâdan birinin “ateşe girse söndürür” ifadesini halkın “ateşte yaşar” şeklinde anladığı yazılmıştır. (Ahmed Vefik Paşa, 1876: s. 643). Lugat-i Remzî’de ateşte yaşayan bir hayvan olarak tarif edilen semenderin derisinden mendil, gömlek gibi eşyalar yapıldığı, kirlendikçe ateşe atılıp temizlendiği rivayet edilmiştir. Bazı kimselerin semenderi tarla faresi olarak tasavvur ettiği, semenderin ateşte yaşadığı ve ateşten çıktığında helak olduğuna inanıldığı belirtilmiştir. Aynı eser, bazılarının ise semenderi hoş sesli ve rengârenk olan, rüzgâr estikçe gagasındaki üç yüz altmış delikten çıkan hoş sesleri duyup Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1864 toplanan kuşları yiyerek bin sene ömür süren bir kuş olarak tasavvur ettiklerini ileri sürmüştür. Yine rivayete göre, semender yaşadığı bin yıl zarfında biriktirdiği odunların üzerine çıkıp öyle yakıcı nameyle ötermiş ki bundan kendisi de müteessir ve sermest olup kanatlarını birbirine çırpmasıyla çıkan ateşte yandığı, yanan semenderin külünden o anda bir yavru vücuda getirdiği nakledilmiştir (Hüseyin Remzi, 1888: C. I: s. 683). Yine Lugat-i Remzî’de semender, rengi siyaha yakın olup derisi yeşil, turuncu ve sarı lekelerle süslü, vücudunun iki tarafında su ifraz eden keseleri bulunduğundan kıvılcımlı göl üzerinde yürüyeceği yerleri sulayarak gezen bir kertenkele olarak tarif edilip ateşte yanmadığı rivayet edilmiştir (Hüseyin Remzi, 1888: C. I: s. 684). Semender, Resimli Kâmûs-ı Osmânî’de Kuzey Afrika ve Anadolu’da yaşayan, eski devirlerde ateşte yanmadığına inanılan, soğukluğu ile meşhur bir cins su kertenkelesi olarak tarif edilmiştir (Ali Seydî Bey, 1911: s. 550). Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük ise semenderi "Uzun gövdeli, dört bacaklı, kuyruklu, kertenkeleye benzeyen, birçok türü bulunan bir hayvan, salamandra; Ateşte yanmadığına hatta ateşi söndürdüğüne inanılan efsanevi hayvan" (Güncel Türkçe Sözlük, https://sozluk.gov.tr/, 2021, 10 Ekim) şeklinde tanımlamaktadır. Ziya Şükün semender hakkında şu bilgiyi vermektedir: “Ateşte yanmayan yahut ateşte yaşayan, tilkiden küçük (masal kabilinden) bir hayvandır. Bazılarına göre fareden büyücek kertenkele şeklinde kuyruğu uzundur yahut Hindistan'da bulunan ve ateşte yanmayan bir kuştur. Ateşten çıktığı sırada yakalanıp tüyünden yapılan mendil ve sarık gibi şeylerin ateşte yanmayacağı rivayet edilmektedir. Kara ve suda yaşayabilen semenderin bir söylentiye göre vücudundan su çıkardığı için ateşte yanmadığı nakledilmektedir.” (Şükün, 1984: s. 1218). Onay’a göre semender su kertenkelesi denilen bir hayvandır. Cisminin iki tarafında su ifraz eden kesesi bulunan bu hayvan, kıvılcımlı kül üstünde yürüyeceği tarafları sulayarak geçtiğinden yanmazmış (Onay, 2000:399). Pala, semenderin ateşte yanmayan bir çeşit efsanevi, denizatına benzeyen kuyruklu bir hayvan olduğu görüşündedir. Bu hayvanın ateşe girdiği zaman bir çeşit yağlı madde ifraz ederek kendini koruduğu rivayet edilir. Semenderin kuş olduğunu söyleyenler de vardır. Hindistan’daki Mecusilerin devamlı yaktıkları ateşte ısının artmasıyla semender denilen kanatlı bir böcek hâsıl olduğuna inananlar da vardır (Pala,1995: s. 435). Ceylan ise semender hakkında şu bilgileri vermektedir: Semender, Farsça “sâmender” (ateş içinde) kelimesinin muhaffefidir. Kelime, semendel, semendûr, semendûn, âzer-şep, âteş-hâr olarak da bilinmektedir. Suda ve karada yaşayan Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1865 türleri bulunan semenderler görünüş olarak kertenkeleye benzemektedir. Edebiyatımızda zikredilen efsanevi semender de aynı vasfı taşıdığı kabul edilen bir hayvandır. Vücudunun her iki yanında su kesesi bulunan semender, köz üstünde yürüyeceği zaman geçeceği alanı sulayarak geçtiğinden ateşte yanmaz, ateşten çıkınca öleceğine inanılır (Ceylan, 2007: s. 211-215). Semenderin sözlüklerdeki anlamlarını özetledikten sonra klasik Türk şiirinde kullanımıyla ilgili sayısal veriler, klasik Türk şairlerinin semender algısı ve semenderin klasik Türk şiirinde teşbih unsuru olarak kullanımı konularında elde edilen veriler değerlendirilip detaylandırılarak aşağıda yer alan başlıklar altında incelenmiştir. Çalışmada elde edilen verilere, yayımlanmış ya da lisansüstü tez olarak hazırlanmış Türkçe divanlar ile Pervâne bin Abdullah tarafından 1560′ta derlenen Mecmû‘atü′n-nezâir adlı nazire mecmuasının taranması sonucunda ulaşılmıştır. 1. Sayısal Verilerle Klasik Türk Şiirinde Semender a) Semenderin Yüzyıllara Göre Kullanımı Çalışmada, semender kelimesinin klasik Türk şiirinde kullanımıyla ilgili elde edilen sayısal veriler yüzyıl ve şairler bazında değerlendirilmiştir. Bu çerçevede semender kelimesinin 14.-19. yüzyıllar arasında hangi şair tarafından kaç kez kullanıldığı ve yüzyıllardaki toplam kullanım sayısı ile kullanım oranı tabloda gösterildi. Tabloda semender kelimesinin tüm yüzyıllardaki toplam 420 olan kullanımının yüzyıllara ve şairlere göre dağılımı ve oranı verilmiştir. 14. yüzyılda semender kelimesini sadece Kadı Burhaneddin ve Hoca Dehhânî kullanırken, şair ve kullanım sayısı bakımından en yüksek rakam 16. yüzyılda ortaya çıkmaktadır. Semender 16. yüzyılda 54 farklı şair tarafından toplamda 122 kez kullanılmıştır. Semenderin 14.-19. yüzyıllar arasındaki 420 olan toplam kullanımının 15. yüzyıldaki kullanım oranı %4’tür. Semender kelimesini kullanan 173 şairin yüzyıllara göre dağılımı incelendiğinde, şairlerin 54’ünün 16. yüzyılda yaşamış şairler olduğu görülmektedir. 16. yüzyıl şairlerinin kelimeyi kullanan tüm şairlere oranı %29’dur. Bu oran kelimenin kullanıldığı yüzyıllar içerisinde en yüksek kullanım oranıdır. 16. yüzyılda kelimeyi kullanan şair sayısı 122 ve kullanım oranı %29’dur. Buna bağlı olarak kelimenin kullanım sıklığı da bu yüzyılda en yüksek seviyeye ulaşmıştır. 17. yüzyılda semender kelimesi beş şair tarafından üçten fazla kullanılmıştır. Kelimeyi 5 şair üçer kez, 9 şair ikişer kez, 13 şair ise birer kez kullanmıştır. 18. yüzyılda Şeyh Gâlib (13 kez) ve Sünbülzâde Vehbî (10 kez) semender kelimesini en çok kullanan şairlerdir. 19. yüzyıl şairlerinden Aşkî Mustafa (17 kez) tüm yüzyıllar içinde semender kelimesini en çok kullanan şairdir. Aşkî’yi Antepli Aynî (10 kez) ve Şâkir Gâlib (6 kez) takip etmiştir. Bu yüzyılda kelimeyi 5 şair dörder kez, 4 şair üçer kez, 7 şair ikişer kez ve 19 şair birer kez kullanmıştır. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Kadı Burhaneddîn 6 Adlî, Ahmed Paşa, Beşiktaşlı Yahyâ, Çâkerî, Fakîh, Karamanlı Aynî, Mesîhî, Mestî, Necâti Bey, Sâkî Bey, Sehi Bey, Tâcîzâde Cafer Çelebi, Vahyî. 1 Avnî, Hamdullah Hamdî, Resmî 2 Amrî Aydınlı Visâlî, Azîzî, Azmî, Balıkesirli Şefî¤î, Bâlî Çelebi, Bursalı Rahmî, Cemîlî, Cenâbî, Edirneli Kâmî, Fasîhî, Gedâyî, Hadîdî, Hafî, Hasan Dede, Hâverî, Hecrî, Helâkî, Hidâyet Çelebi, Hüseynî, Kabûlî İbrâhim, Kütahyalı Rahîmî, Lâmi¤î, Latîfî, Meylî, Nâmûsî, Nazmî, Niyâzî, Nizâmî Çelebi, Refîkî, Rumelili Za’îfî, Sâfî, Şânî, Üsküplü İshak Çelebi, Yakînî Bâkî, Behiştî, Hüdâyî-i Kadîm, Sâgarî, Şâhî Âşık Çelebi, Celîlî, Emrî, Hisâlî, Mehemmed, Mostarlı Hasan Ziyâî, Sehâbî, Üsküdarlı Aşkî Lamiî Çelebi Çorumlu Zarîfî Hayâlî Bey Gelibolulu Mustafa Âlî Zâtî Muhibbî Bosnalı Âsım, Cevrî, Emetullah Hanım, Hâfız Ahmed Paşa, Kadı Şefî¤î, Lâmekânî Hüseyin Efendi, Nâbî, Nakşi Ali Akkirmanî, Nevizâde Atâyî, Sabir Parsâ, Süheylî, Sükkerî, Şeyhî Mehmed Fevzî, Hikmetî, Mehmed Adlî, Mehmed Safvetî, Mu¤în, Nazîr İbrâhim, Nef¤î, Nehcî, Şeyhülislâm Yahyâ Beyânî, Ferîdî, Mezâkî, Nâdirî, Nâ¤ilî-i Kadîm Ahmed Nâmî, Azmizâde Hâleti Edincikli Ravzî Fehîm-i Kadîm Tebrizli Kavsî Yüzyıldaki Kullanım Oranı 2 Yüzyıldaki Toplam Kullanım Semenderi Kullanım Sayısı Hoca Dehhânî Semenderi Kullanan Şair Sayısı 17. Yüzyıl 16. Yüzyıl 15. Yüzyıl 14. Yüzyıl Yüzyıl Şair Mehmet ÖZDEMİR | 1866 2 8 %2 16 19 %4 54 122 %29 32 74 %18 1 2 3 4 5 6 7 15 16 1 2 3 4 5 6 9 Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 19. Yüzyıl 18. Yüzyıl Klasik Türk Şiirinde Semender | 1867 Erzurumlu Zihnî, Es¤ad-ı Bağdâdî, Fâik Mahmud, Nevres-i Kadîm, Osmanzâde Tâib, Servet Ahmed Müsellem, Arpaeminizâde Sâmî, Azbî Baba, Eğirdirli Şeyhî Mehmed, Koca Râgıb Paşa, Mustafa Sıdkî, Sakıb Dede, Seyyid Burhân, Tokatlı Kânî. Ağazâde Örfî, Diyarbakırlı Hâmî Ahmed, Fahrî-i Celvetî, Hakîm Mehmed, Mehmed Hakîm, Nedim, Sa¤îd Giray Hasmî , Lebîb, Muvakkitzâde Pertev Sünbülzâde Vehbî Şeyh Gâlib Âkif, Bursalı İffet, Emin Hilmî, Eşref Paşa, Ferdî Abdullah, Harputlu Rahmî Hasan Haydar, İbrahim Hürrem, Leylâ Hanım, Mehmed Nebîl, Mehmed Sebâtî, Meşhûrî, Mustafa Refîk, Nâfi¤, Sırrî Rahîle Hanım, Şânizâde Atâullah Şeref Hanım, Şevkî, Zâik Ahmed Bâdî, Ali Emîrî, Benderli Cesârî, Besnili Lüzûmî, Hatice Nakiyye, Süleyman Fehîm, Zîver Paşa Abdî-i Karahisârî, Kemahlı İbrâhim Hakkı, Mehmed Tâhir, Refî-i Kalâyî Câzib, Emrî Murâd, Nâkâm, Racûlî, Seyrî Şâkir Gâlib Antepli Aynî Aşkî Mustafa 1 2 31 99 %24 38 98 %23 3 5 10 13 1 2 3 4 6 10 17 b) Semenderin Şairlere Göre Kullanım Sıklığı Yukarıda bahsi geçen divan ve mecmualarda yaptığımız tarama sonucunda elde edilen veriler çerçevesinde semender kelimesini kullanan tüm şairler, kelimeyi kullanan şair sayıları ve kullanım sıklığı aşağıdaki tabloda gösterilmiştir. Çalışmada, 14.-19. yüzyıllar arasında şiirlerinde semender kelimesini kullanan 173 şairin her birinin kelimeyi kaç kez kullandıkları tespit edilmiştir. Eldeki verilere göre, şairlerin yarısı semenderi şiirlerinde sadece bir kez kullanmışlardır. Kelimeyi iki kez kullanan şairlerin toplamı 34 iken 10’un üzerinde kullanan şair sayısı ise 4’tür. Şiirlerinde semender kelimesini kullanan şairlerin yarısı kelimeyi sadece bir kez kullanmıştır. Tespit edilen bu verilerden hareketle semender kelimesinin şiir dilinde yaygın olarak kullanılmadığını, kelimenin yaygın kullanımının ise sadece 5-6 şairle sınırlı olduğunu söyleyebiliriz. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1868 Şair Sayısı 1 Kullanım Sayısı 17 Muhibbî 1 16 Zâtî 1 15 Şeyh Gâlib 1 13 Antepli Aynî, Sünbülzâde Vehbî 2 10 Tebrizli Kavsî 1 9 Gelibolulu Mustafa Âlî 1 7 Fehîm-i Kadîm, Hayâlî Bey, Kadı Burhaneddîn, Şâkir Gâlib 4 6 Çorumlu Zarîfî, Edincikli Ravzî, Hasmî, Lebîb, Muvakkitzâde Pertev 5 5 Abbas Vesîm, Ahmed Nâmî, Azmizâde Hâletî, Câzib, Ecrî, Emrî Murâd, Kâtibzâde Sâkıb, Lami¤î Çelebi, Nâkâm, Nebzî, Racûlî, Seyrî 12 4 Abdî-i Karahisârî, Ağazâde Örfî, Âşık Çelebi, Beyânî, Celîlî, Diyarbakırlı Hâmî Ahmed, Emrî, Fahrî-i Celvetî, Ferîdî, Hakîm Mehmed, Hisâlî, Kemahlı İbrâhim Hakkı, Mehemmed, Mehmed Hakîm, Mehmed Tâhir, Mezâkî, Mostarlı Hasan Ziyâ¤î, Nâdirî, Nâ¤ilî-i Kadîm, Nedîm, Refî-i Kalâyî, Sa¤îd Giray, Sehâbî, Üsküdarlı Aşkî, 24 3 Ahmed Bâdî,Ahmed Müsellem, Ali Emîrî, Arpaeminizâde Sâmî, Avnî, Azbî Baba, Bâkî, Behiştî, Benderli Cesârî, Besnili Lüzûmî, Eğirdirli Şeyhi Mehmed, Fevzî, Hamdullah Hamdî, Hatice Nakiyye, Hikmetî, Hoca Dehhânî, Hüdâyî-i Kadîm, Koca Râgıb Paşa, Mehmed Adlî, Mehmed Safvetî, Mu¤în, Mustafa Sıdkî, Nazîr İbrâhim, Nef¤î, Nehcî, Resmî, Sâgarî, Sakıb Dede, Seyyid Burhân, Süleyman Fehîm, Şâhî, Şeyhülislam Yahyâ, Tokatlı Kânî, Zîver 34 2 Adlî, Ahmed Paşa, Âkif, Amrî Aydınlı Visâlî, Azîzî, Azmî, Balıkesirli Şefî¤î, Bâlî, Beşiktaşlı Yahyâ, Bosnalı Âsım, Bursalı İffet, Bursalı Rahmî Cemîlî, Cenâbî, Cevrî, Çakerî, Edirneli Kâmî, Emetullah Hanım, Emin Hilmî, Erzurumlu Zihnî, Es¤ad-ı Bağdâdî, Eşref Paşa, Fâik Mahmud, Fakîh, Fasîhî, Ferdî Abdullah, Gedâyî, Hadîdî, Hâfız Ahmed Paşa, Hafî, Harputlu Rahmî, Hasan Dede, Hasan Haydar, Hâverî, Hecri, Helâkî, Hidâyet Çelebi, Hüseynî, İbrahim Hürrem, Kabûlî İbrâhim, Kadı Şefî¤î, Karamanlı Aynî, Kütahyalı Rahîmî, Lâmekânî Hüseyin Efendi, Lâmî¤i, Latîfî, Leylâ Hanım, Mehmed Nebil, Mehmed Sebâtî, Mesîhî, Mestî, Meşhurî, Meylî, Mustafa Refîk, Nâbî, Nâfi¤, Nakşi Ali Akkirmânî, Nâmûsî, Nazmî, Necâti Bey, Nev¤îzâde Atâyî, Nevres-i Kadîm, Niyâzî, Nizâmî Çelebi, Osmanzâde Tâ’ib, Refîkî, Rumelili Za¤îfî, Sabir Parsâ, Sâfî, Sâkî Bey, Sehi Bey, Servet, Sırrî, Rahîle Hanım, Süheylî, Sükkerî, Şânî, Şânizâde Atâ¤ullah, Şeref Hanım, Şevkî, Şeyhî Mehmed, Tâcîzâde Ca¤fer Çelebi, Üsküplü İshak Çelebi, Vahyî, Yakînî, Zâik 86 1 Şiirlerinde Semender Geçen Şairler Aşkî Mustafa Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1869 2. Klasik Türk Şiirinde Semender Algısı a) Semender=Ateşte Yanmayan Efsanevi Hayvan (Sürüngen) Klasik Türk şairlerinin semenderi nasıl bir varlık olarak tahayyül ettikleri, şiirlerinde semender geçen şairlerin kullanımına bağlı olarak incelenmiştir. Şiirlerinde semender geçen şairlerin, toplam 385 kullanımda semenderi ateşte yanmayan efsanevi hayvan (sürüngen) olarak tasavvur ettikleri görülmektedir. 35 kullanımda ise şairler semenderi ateşte yanmayan efsanevi kuş olarak düşünmektedir. Tespit edilen toplam 420 kullanımda şairlerin semender algısına dair sayısal veriler aşağıdaki grafikte görülmektedir: Şairlerin Semender Algısı Ateşte Yanmayan Efsanevi Hayvan Ateşte Yanmayan Kuş 92,11 385 8,37 35 Klasik Türk şairlerinin algısına göre semender aşağıda listelenen özellikleri ile bilinmekte ve tanık beyitlerde semenderin bu yönlerine vurgu yapılmaktadır: • Ateşte yaşar; mekânı ateştir Klasik Türk şairlerinden bazıları semenderin ateşte yaşadığına dair inançlarını ya da algılarını şiirlerinde dillendirmiştir. Bu şairlerin semender algılarına ve semenderi nasıl bir canlı olarak tasavvur ettiklerine tanıklık eden beyitlerinden bazıları şöyledir: Şevkî, semenderin ateşte yaşadığı inancına göndermede bulunduğu bir beyitte, kendi gönlüne seslenerek dünyada rahatlık bulmanın yolunu yokluk ve fakirlik ateşi içinde semender gibi olmaya bağlar: Âteş-i fakr u fenâ içre semender-fıtrat ol Bulmak isterseñ eger dünyâda râhat ey gönül (Şevkî, G. 75/2) Şeyhülislâm Yahyâ, âşıkların da semenderler gibi ateş içinde yaşadığını, muhabbet erbabının yerinin zaten ateş olacağını vurgulamaktadır: Yirin od itmedük kim vardur erbâb-ı mahabbetde Semenderler gibi uşşâk da sükkân-ı âteşdür (Ş. Yahya, G. 55/4) Mehmed Nebil, semenderin yuvasının aşk ateşi olduğunu ifade ederken ateşten etkilenmeyen semenderin vücudunu aşk ateşinin mahvettiğini dile getirir: Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1870 Âkıbet bî-çâre mahv itdi vücûd-ı zârını Çün semender nâr-ı aşk içre tutardı âşiyân (Nebil, Tar. 28/6) Gelibolulu Mustafa Âlî ise semenderin ateşte yaşadığına dair algısını timsah denizde hoştur, semender ateşte ifadesiyle ortaya koymaktadır: Neheng baḥrda ḫoşdur semender âteşde Bu ḫâksâra gerekdür hevâda cilveger at (Âlî, K. 52/23) • Ateşte yanmaz Yaşadığı mekânın ateş olduğuna inanılan bir varlığın ateşte yanmaması doğaldır. Klasik Türk şairleri semenderin ateşte yanmayan bir efsanevi hayvan olduğuna dair inançlarını şiirlerinde dile getirmişlerdir. Şairlerin, semenderi ateşte yanmayan, ateşin tesir etmediği bir canlı olarak tahayyül ettiklerine dair inançlarını aşağıda yer alan seçme beyitlerde görmek mümkündür: Nâfi‘, âşıkların kalplerinin aşkın yakıcılığından etkilenmeyeceğini, her âşığın aslında bir semender olduğunu, bu yüzden ateşin âşığa tesir etmeyeceğini vurgulamaktadır: Muhabbet sûzişinden var mı bâkî kalb-i uşşâka Semenderdir ki itmez cismine anıñ ziyân âteş (Nâfi¤, G. 105/3) Beşiktaşlı Yahyâ, yaygın bir teşbih ile yanağın muma, güneşe benzetilmesine de uygun olarak sevgilinin yüzüne dökülen saçlarının semender tabiatlı olması sebebiyle sevgilinin yanağını yuva edindiğini söyler: İzârı üzre dildâruñ görenler zülfin eydürler Semender-ṭab‘dur bu kim idinmiş âşiyân âteş (Yahyâ, G. 42/4) Celîlî, sevgilinin yokluğunda hasretle çektiği âh ateşinin kıvılcımının her yeri kapladığını, yaşadığı mekânın semenderin yaşadığı ateş ocağına döndüğünü söyler: Şerâr-ı âteş-i âhum der ü dḭvârı dutmışdur Semendervâr âteşdür baña cânâ vaṭan sensüz (Celilî, G. 137/5) Tebrizli Kavsî, aşk ateşinin her çeşidinde yanmaktan usanmadığını, ateşe aşina olduğunu söylerken kendini evi ateşten olan semender ile özdeşleştirir: Her çend yanduñ odlara Kavsî usanmaduñ Âhir sen ey od evlü semender misen nesen (Kavsi, G. 385/10) • Ateş ile beslenir, gıdası ateştir, ateşten can bulur Semenderin, Klasik Türk şairlerince ateşte yaşayan efsanevi bir hayvan olarak tasavvur edildiğini ve ateşte yanmadığına dair inancı yukarıda yazılan örnek Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1871 beyitlerde görmekteyiz. Aşağıda yer alan tanık beyitlerde ise şairlerin semenderi ateşle beslenen ve ateşten can bulan bir varlık olarak tahayyül ettikleri görülmektedir. Nebzî, âşığın gönlünü semendere teşbih ederek gönlün, âhın ateşinden beslendiğini, semender gibi kor ateşten (aşk ateşinden) zevk aldığını ifade eder: Gıdâsı nâr-ı âhıdır idinmiş Semendervâr ahkerden telezzüz (Nebzî, G.165/2) Âşık Çelebi, semender için ateşin âb-ı hayattan daha kıymetli olduğunu vurgulayarak aşk ehlinin de semender-meşrep olduğunu, muhabbet ehlinin hicranın sevincini vuslatın zevkine tercih ettiğini söyler: Mahabbet ehli virmez zevk-i vasla sûr-ı hicrânun Semender nâr-ı sûzâna degişmez âb-ı hayvânı (Âşık, G. 17/3) Hayâlî Bey, âhının ateşi ve gözyaşının çokluğunu gulüv derecesinde mübalağa ile ateşte yaşayan semenderin ateşi terk edip Hayâlî’nin âhının ateşinde, suda yaşayan ördeğin de denizden vazgeçip kendisinin gözyaşında yaşamaya başladığını dile getirir: Lem¤a-i âhımla yaşım içre ârâm etdiler Murg-ı âbî bahrı terk etdi semender âteşi (Hayâlî, G. 566/3) Tebrizli Kavsî, semender gibi kendi rızkının da ateş olduğunu, ayrılık ateşini görünce bağrının eridiği iddiasındadır: Her çend semender gibi rızkum benüm oddur Bağrum erinür âteş-i hicrânunı görgec (Kavsî, G. 36/4) • Ateşin sıcaklığı semenderi diriltir Abbas Vesîm, Hz. İsa’nın ölüye can veren nefesi gibi ateşin de sıcaklığı ile semenderleri dirilttiğini söylemektedir. Şairin, can bahşetmesi yönüyle de ateşi Hz. İsa’ya teşbih ettiği görülür: Nefes-i germi semenderleri ihyâ eyler Dem-i cân-bahş-ı Mesîhâ-yı hüdâdır âteş (Vesîm, K. 5/17) b) Semender=Ateşte Yanmayan Kuş Klasik Türk şairleri yaygın kanaatle semenderi ateşte yanmayan, ateşte yaşayan efsanevi hayvan olarak düşünse de bazı şairler de onu ateşle imtizacı olan, ateşten etkilenmeyen kuş olarak tasavvur etmiştir. Her iki tasavvurda da ortak yön semenderin ateşten etkilenmeyen bir varlık olmasıdır. Aşağıdaki örneklerde yer Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1872 alan seçme beyitler şairlerin semenderi ateşte yanmayan efsanevi kuş olarak tasavvur ettiklerine dair inançlarını ortaya koymaktadır. Mehmed Tâhir, aşkın ateşten ülkesine güç ve kuvvet vererek coşturan kendi kollarını, semender kuşunun kanadına benzetir: Âteşsitân-ı aşka biraz tâb u fer viren Bâl-i semender oldı per ü bâlümüz bizüm (Tâhir, G. 274/6) 19. yüzyıl şairlerinden Emrî Murad ateşin yakıcılığına alışkın bir semender kuşu (âşık) olduğunu ifade eder: Ülfetim âteşle sanki ben semender murguyam Âh edersem incinir zannım perî-pervâneler (Emrî, G. 213/2) Zâtî, dert dolu gönlünün yakıcı hislerini anlatan mektubu yazdıkça kâğıdın yandığını, sevgiliye gönderdiği mektubu semender kanadından yapılmış yanmayan kâğıda yazmak istediğini dile getirir: Saña göndermege sûz-ı dil-i pür-derdi yazdukça Yanar nâme meger kâgıd düzem perr-i semenderden (Zâti, G. 1075/2) Hayâlî Beg, aşk ateşinin yaktığı kor ateşe dönmüş bedeninin yakıcılığı ile gökyüzünde uçan kuşların piştiğini mübalağa ile ifade ederken ateşte yaşayan semender kuşunun başı üzerinde yuva yapmasını ister: O Mecnûnem ki sûzumdan felekde murg olur biryân Başım üzre semender murgu gelsin âşiyân etsin (Hayâlî, G. 444/2) Celîlî, aşağıdaki beyitte dostlarına vasiyetini “Dostlar ben öldüğümde gönlümün yarasından sakının, kefenimi de ateşte yanmayan semender kuşunun kanadından yapın.” diyerek dile getirir: Dostlar ben ölicek dâğ-ı dilümden sakınuñ Cismüme perr-i semenderden idesüz kefenüm (Celîlî, PBM, 5055/2) Şeyh Gâlib, gönlündeki yaraları semender kuşuna benzetmiş bedenini ise semenderin yaşadığı ateşten ev olarak kabul etmiştir: Ye¢s bir mihmân-ı gamdır hâtırım kâşânesi Dâğ bir mürg-i semenderdir ten âteş-hânesi (Gâlib, Trkb. 11/1) Leylâ Hanım, her gece muhabbet ateşiyle yanıp tutuştuğunu ve gönül kuşunun semendere benzediğini ifade eder: Yandım tutuşdum nâr-ı mahabbetle her şeb âh Murg-ı dilim de oldı müşâbih semender (Leylâ, G. 101) Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1873 Şeyh Gâlib, bir kuş olarak tahayyül ettiği semendere seslenerek ateş dolu gönlüne semenderin bir yara gibi yuva kurmasını ister. Şair yanan sinesini mekânı ateş olan semendere açmıştır: Ey mürg-i semender var ise tâkat-ı tâbiş Gel dâğ gibi sîne-i pür-sûza yer eyle (Gâlib, G. 299/3) Azmizâde Hâletî, kendi âşıklık halini Mecnun’un âşıklığına benzeterek ahının kıvılcımlarının şiddetini ve yakıcılığını başının üstünde ancak semenderin yuva yapabileceğini söyleyerek anlatır: Ben o Kays'am ki depemden şu‘le-i âhum çıkar Başum üstünde semender tutar ancak âşiyân (Hâletî, G. 653/4) Nedîm, aşkın kıvılcımını artıran şeyin gönül arzusu olduğunu ve bir kuş olarak düşündüğü semenderin kanatlarının aşk ateşinin yelpazesi olduğunu söyler: Şule-i aşkı hevâ-yı dildir efzûn eyleyen Bâdzen bâl-i semenderdir bu âteşhâneye (Nedîm, G. 214/5) Muvakkitzâde Pertev, şiddetli soğukları anlatırken ateşte yaşayan semender kuşunu bile titretecek derecede mübalağalı bir soğuktan bahseder: Bir sovuk var ki felekde meh-i enver ditirer Belki âteşde de ol mürg-i semender ditirer (Pertev, G. 144/1) Şeref Hanım, kuş olarak tasavvur ettiği semendere benzettiği gönlünün ayrılık ateşiyle her an yandığını ifade eder: Dâ’imâ murg-ı semenderdir dile ta‘bîrimiz Olamaz nâr-ı firâka yanmaga te’hîrimiz …. (Şeref Hanım, Tahmis 2) 3) Semenderin Teşbih Unsuru Olarak Kullanımı Semenderin klasik Türk şiirinde kullanımı ile ilgili araştırmamızda tespit ettiğimiz toplam 420 kullanımda teşbih unsuru olarak kullanımı da üzerinde durduğumuz bir başka konu oldu. Bu çerçevede semenderin klasik Türk şiirinde semenderin teşbih unsuru olarak kullanımıyla ilgili sayısal verilere başvurularak semendere teşbih edilen varlıklar ve teşbih edilme sayısı/sıklığı aşağıda yer alan başlıklar altında değerlendirildi. Aşağıdaki grafikte semendere teşbih edilen varlıklar ve teşbih edilme sayıları görülmektedir: Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1874 Semendere Teşbih Edilen Varlıklar ve Teşbih Edilme Sayıları 134 77 22 18 8 Âşık Gönül Saç Kuş Yanak 4 2 Ben Pervâne Yukarıdaki grafikte yer alan ve semendere birden fazla teşbih edilen varlıklar yer almaktadır. Semendere teşbih edilen varlıkların hangi şair tarafından kaç kez teşbih edildiği seçilmiş tanık beyitlerle aşağıda yer alan başlıklar altında değerlendirilmiştir: a) Semendere Birden Fazla Teşbih Edilen Varlıklar a.1.) Âşık→ = ←Semender İncelediğimiz divan ve şiir mecmualarında “âşık”ın semendere teşbihi en yaygın teşbih şekli olarak karşımıza çıkmaktadır. Klasik Türk şiirinde “âşık”ın aşk ateşinin yakıcılığı karşısındaki metaneti ve mücadelesi çokça söz konusu edilen bir durumdur. Bu sebeple “âşık”ın ateşle özdeşleşen semendere teşbih edilmesi tabii bir durumdur. İncelediğimiz divan ve mecmualarda semendere en çok teşbih edilen varlığın 132 teşbihle “âşık” olduğu görülmüştür. Âşıklar semender gibi ateşe dayanıklı, aşkın yakıcılığına tahammül eden kimseler olarak düşünülmektedir. İncelediğimiz divan ve mecmualarda 173 şairin semenderi toplamda 420 kez kullanıldığını tespit ettiğimizi belirtmiştik. 14.-19. yüzyıllarda şiir yazmış şairlerden “âşık”ı semendere teşbih eden şair sayısı ise 80’dir. Aşağıda “âşık”ı semendere bir kez teşbih eden 52 şairin isimleri alfabetik olarak sıralanmıştır: Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1875 Âşıkı Semendere 2 ve Daha Fazla Teşbih Eden Şairler ve Teşbih Sayıları Zâtî Aşkî Mustafa Kavsî Tebrizî Şeyh Galib Muhibbî Mehemmed Kemahlı İbrahim Hakkı Celîlî Nâkâm Fehîm-i Kadîm Gelibolulu Mustafa Âlî Antepli Aynî Hatice Nakiyye Besnili Lüzûmî Şeyhülislam Yahyâ Şâhî Mehmed Tahir Refî-i Kalâyî Said Giray Beyânî Emrî Emrî Murad Ecrî Abbas Vesîm Azmizâde Hâleti Lamiî Çelebi Muvakkitzade Pertev Kadı Burhaneddin 8 7 4 4 4 3 3 3 3 3 3 3 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 Âşık→ = ← Semender Teşbihine Örnekler Şeyh Gâlib, etrafı ateş gören, aşkın semender yaradılışlı âşıklarına ateş olarak lale bahçesinin yeteceğini söyler: Gül âteş gülbün âteş gülşen âteş cûybâr âteş Semender-tıynetân-ı aşka besdir lâlezâr âteş (Gâlib, G 139/1) Yine Şeyh Gâlib, kendisini (âşığı) semender yaradılışlı olarak tanımlarken yaşayabileceği mekânın ancak ateş sazlığı olduğunu ifade eder: Evc-pervâz-ı himem şîr-i semender-tıynetiz Nahlzâr-ı unsur-ı âteşdir ancak bîşemiz (Gâlib, G 113/3) Fehîm-i Kadîm, eskiden yaraların ateşle dağlanarak iyileştirildiği inancına atıfta bulunarak semender yaradılışlı bir âşık olan kendisinin yarasının da ateşle tedavi edilmesini ister: Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1876 Bülbül-i hasta-dilüz lîk semender-fıtrat Zahm-ı hâr-ı güle âteşle müdâvâ iderüz (Fehîm G. 131/6) Hamdullah Hamdî, Klasik Türk şiirinin sevilmeyen karakteri vaizin, kendisine ateşle (cehennem ateşini anarak) nasihat etmemesini, (semender fıtratlı) Hamdî’yi ateşle korkutmamasını söyler: Pend itme vâ’iz od ile göynüklü Hamdî`ye Korkutma hevl-i âteş ile bu semenderi (Hamdî, G. 159/6) Zâtî, hümâ kuşuna benzettiği sevgiliye seslendiği aşağıdaki beyitte eğer merhamet etmezse yana yana âh edip feleğin mekânını (gökyüzünü) semender gibi ateşe döndüreceğini söyler: Ey hümâ rahm eylemezseñ yana yana ah idüp Yirini çarhuñ semender gibi nâr itsem gerek (Zâtî, G. 787/5) Lâmiî Çelebi, semenderin ateşten haz alması gibi her nefeste sevgili uğruna çektiği gamla sonsuz hayat bulduğunu ifade eder: Hayât-ı câvidân bulsam gamuñdan her nefes tañ mı Olur cânâ semender âteş-i pür-tâbdan mahzûz (Lâmiî, G. 213) Hayâli Bey, aşk ateşinin semenderi olduğunu bu yüzden Allah’ın kendisini cehennem azabından (ateşinden) kurtardığını ifade söyler: Oldum Hayâlî âteş-i aşkun semenderi Kıldı halâs Hak beni nâr-ı azâbdan (Hayâlî, G. 422/8) Lâmiî Çelebi, sevgilinin aşkıyla yanan canını ateşe teşne semendere teşbih eder: Semender gibi cânum mihrüñ ile Olupdur âteş-i sûzâna teşne (Lâmiî, G. 448) Gelibolulu Âlî, zamanın her haneye mihnet ateşi saldığını, bu yüzden çok kimsenin kahır ateşinde yaşayan semendere benzediğini söyler: Her dûdmâna mihnet odın saldı rûzgâr Çok kimse oldı âteş-i kahruñ semenderi (Âlî, K. 110/11) Çankırılı İbrahim Hürrem, semender gibi ayrılık ateşinde yaşadığını söyleyerek sevgiliden perişan gönlüne lütuf olarak ateş misafiri göndermesini arzu eder: Semenderveş harîk-ı âteş-i hicrânınım cânâ Meded-i lutf dil-i pejmürdeye mihmân-ı âteşdür (Hürremî, G. 54) Çâkerî şiddetli savaşın ortasında gözünü kırpmadan savaşan kişiyi semendere teşbih etmektedir. Şaire göre ölüm korkusu yaşamadan savaşan asker kor ateşte Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1877 yaşayan, ateşin yakmadığı bir semenderdir. Şair, gözü kara tavrını anlatırken “Kale cengi bile olsa ölümü düşünmeyip semender gibi kor ateşe girerdim" der: Kal‘a cengi olsa añmayup ölümüm Yanar oda girer semender idüm (Çâkeri, Kıt'a 1/4 Bursalı İffet, semender fıtratlı oluşundan dolayı cehenneme de girse cehennem ateşini gülistan olarak kabul edeceğini söyler: Bâ‘is-i zevkim benim âteş semender-fıtratım Dûzaha girsem de seyr-i gül-sitânımdır benim (İffet, G. 74/2) Bâkî, “Semender yerine ateşte yaşayan ben olsaydım, ayrılık ateşine nispeten yerime ısınırdım.” der: Isınurdum yirüme nâr-ı firâka nisbet Ben olaydum eger âteşde semender yirine (Bâkî, G. 422/5) Şeyhülislâm Yahyâ, aşağıdaki beyitte aşk ehlinin yerinin ateş olduğunu âşıkların semenderler gibi ateşte yaşadığını ifade eder: Yirin od itmedük kim vardur erbâb-ı mahabbetde Semenderler gibi uşşâk da sükkân-ı âteşdür (Yahyâ, G. 55/4) Sehâbî, aşk ateşiyle yanıp tutuştuğunu ve sonunda semender gibi ateşi vatan tuttuğunu söyler: Yandı bes kim tutuşup nâr-ı mahabbetle tenüm Âkıbet oldı semender gibi âteş vatanum (Sehâbî, G. 246/1) Fevzî, ateşe âşinalığını anlatırken semenderi bile kıskandıracak mübalağaya başvurarak gam ateşiyle beslendiğini, suyun, ölümüne sebep olacağını ifade eder: Perverde-i nâr-ı gamıyuz reşk-i semender Lutf-ı eser-i âb-ı ferâh kâtilümüzdür (Fevzî, G. 54/5) Abbas Vesîm, pervane meşrepli ve semender yaradılışlı olduğunu belirtip, yatağının ateş koruluğu olduğunu söyler: Ol semender-tıynet ü hem-meşreb-i pervâneyim Şâhsâr-ı şu’le olmuştur Vesîmâ pisterim (Vesîm, G. 196/7) Abbas Vesîm, “Biz aşk ateşiyle semender gibi dönen öyle acayip pervaneleriz ki gönlümüz ateşe düştü.” diyerek âşıkları semendere benzetir: Âteş-i aşk u muhabbetle semenderveş Vesîm Bü’l-aceb pervâneyiz kim nâra düşdü gönlümüz (Vesîm, G. 115/5) Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1878 Muvakkitzâde Pertev, ahıyla denizleri ateş harmanına çevirdiğini, semender gibi sevgilinin aşk ateşini mesken tuttuğunu söyler: Eyledüm deryâları âhumla âteş hırmeni Nâr-ı ‘aşkuñda semender gibi kıldum meskeni … (Pertev, Tahmis 31/38) Azmizâde Hâletî, gönül bülbülünün mihnet ateşiyle birleşip semender yaradılışa büründüğünü ifade eder: Âteş-i mihnetle idüp imtizâc Bülbül-i dil oldı semender-mizâc (Hâletî, G. 107) Hâverî aşkının yakıcılığını anlatırken “Benim gibi bir Mecnun’un başına (ateşte yaşayan) semender yuva yapamaz.” derken aşkının yakıcılığına ateşte yaşayan semenderin bile dayanamayacağını iddia eder: Sûz-i ışkum şu kadardur ki semender olsa Âşiyânın yapımaz başına ben Mecnûn’uñ (Hâverî, PBM, 4135/2 ) a.2) Gönül→ = ←Semender Semender kelimesinin yer aldığı şiirlerde “gönül”ün semendere teşbih edilmesi teşbih sayısı bakımından ikinci sıradadır. Şiirlerinde semender kelimesi geçen 173 şairden 56’sı “gönül”ü semendere teşbih etmiştir. 56 şairin çoğunluğunun bir kez teşbih ettiği “gönül”ün toplam teşbih sayısı ise 77’dir. Aşağıdaki grafikte “gönül”ü semendere 2 kez ve daha fazla teşbih eden şairler ve teşbih sayıları yer almaktadır: Gönülü Semendere 2 ve Daha Fazla Teşbih Eden Şairler ve Teşbih Sayıları Aşkî Mustafa Edincikli Ravzî Muhibbî Çorumlu Zarîfî Ahmed Nâmî Üsküdarlı Aşkî Sâgarî Muîn Kavsî Tebrizî Kadı Burhaneddin Fehîm-i Kadîm Câzib Ağazâde Örfî 5 4 3 3 3 2 2 2 2 2 2 2 2 Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1879 Gönül→ = ←Semender Teşbihine Örnekler Nâilî-i Kadîm, gönlünü sevgilinin aşkının ateş bahçesinde yaşayan semendere benzetir: Gönül kim şu‘lezâr-ı ışk-ı hûbâna semenderdür Şerâr-ı âhı dâğ-ı sîne-i hûrşîd-i mahşerdür (Nâilî, K. 127/1) Hecrî, (sevgilinin mum gibi yanan) yanağının mumunun kıvılcımı gönlüne ateş saldığından beri (gönlünün) mekânının her zaman ateş olduğunu söyler: Şerâr-ı şem‘-i ruhsâruñ salaldan göñlüme âteş Semender-vâr olmışdur mekânı her zamân âteş (Hecrî, G. 78/4) Fevzî, gönlünün bir aşkın semenderi olduğundan beri her parça ve bedenin aşkın ateş koru olduğunu söyler: Tâ oldı göñül semender-i ışk Her cüz vü ten oldı ahker-i ışk (Fevzî, Terkibbend 2/5/1) Sırrî Râhile Hanım, “Güzellik mumuna kanat yakan pervaneler can verse de, gönül semender gibi dönüp ateş içinde yanmayı öğretir.” der: Şem-i hüsne per yakan pervâneler cân verse de Dil semender tek dönüp nâr içre sûzân ögredir (Sırrî Râhile, G. 8/2) Abbas Vesîm, “Vesîm’in gönlü semender midir nedir bilmem, ayrılık ateşiyle taze hayat bulur.” diyerek gönlünü ateşte beslendiğine inanılan semendere benzetir: Hayât-ı tâze bulur âteş-i firâkınla Dil-i Vesîm semender midir nedir bilmem (Vesîm, G.181/5) Mostarlı Hasan Ziyâî, gönlünün maşukun gam ateşiyle çok eğlenip huzur bulduğunu, bu durumu müşahede edenlerin âşığı semender sanacağını söyler: Göñlümüz nâr-ı gamuñla çok safâlar kesb ider Anda bu hâlâtı görenler semender sandılar (Ziyâî, G. 115/3) Şeyh Gâlib, gönül yarasının Hindistan’daki Mecusi ateşi gibi yandığını ifade ederken ateşten bir eve benzettiği gönlünü semender yuvası olarak düşünmüştür: Gâlib yanıp yakılmadadır Hinduvânı dâğ Âteşgeh-i derûn semender yuvasıdır (Gâlib, G. 78/6) Muhibbî, aşka alıştığından/âdet edindiğinden beri gönlünün semenderler gibi aşk ateşi içine girdiğini ifade eder: Âteş-i ‘ışḳ içre dil girdi semenderler gibi Olalıdan bu Muḥibbî dostlar mu‘tâd-ı ‘ışḳ (Muhibbî, G. 1572/11) Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1880 Ecrî, semendere benzeyen gönlünün figanının arşa çıktığını, sevgilinin kapısının toprağında yakıcı ateşe hasret kaldığını dile getirir: Semender göñlümüñ devr-i fiġânı ‘arşa çıkmışdır Seniñ hâk-i deriñde âteş-i sûzâna hasretdir (Ecrî, G. 68/4) Emetullah, tecâhülâne bir üslupla çekinmeden kolunu kanadını gam ateşinde yaktığını, gönlünün semender mi yoksa pervâne mi olduğunu bilmediğini söyler: Yakar bâl ü perin gam âteşinde ictinâb itmez Semenderdir veyâhûd bilmezem pervânedir gönlüm (Emetullah, G. 182/2 Aşkî ise, “(Ey sevgili!) Gönül kuşu yanağından geçip saçına yerleşti; o, âdeta kızgın ateşin ortasından geçmiş bir semenderdir.” der: Geçüp ruhsârdan zülfüñde câ kıldı göñül mürġı Semenderdür sanasın sahn-ı âteş-tâbdan geçmiş (Aşkî, G. 194/2) a.3) Saç → = ← Semender İncelediğimiz divan ve mecmularda geçen şiirlerde “zülf/saç” 17 şair tarafından toplam 22 kez semendere teşbih edilmiştir. Zülfü (saçı) semendere en çok teşbih eden şair Muhibbî’dir. Aşağıdaki grafikte kelimeyi semendere teşbih eden şairler ve teşbih sayıları yer almaktadır: Saç → = ← Semender Muhibbî Lamiî Çelebi Fakîh Beşiktaşlı Yahya Erzurumlu Zihnî Lâmî'i Balıkesirli Şefî'î Yakînî Sehi Bey Helâkî SâkÎ Beg Mesîhî Ahmed Paşa Resmî Said Giray Muvakkitzade Pertev Antepli Aynî 5 2 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1881 Zülf (Saç)→ = ←Semender Teşbihine Örnekler Lâmiî Çelebi, sevgilinin kâkülünü yanağının bahçesinde bir semender kuşu olarak düşünmektedir. Ateş de ona (kâküle) gece gündüz yuva ve gıda olmuştur: Meger murg-ı semenderdür ruhun bâğında ol kâkül Ana her rûz u şeb olmış gıdâ vü âşiyân âteş (Lâmiî, G. 187) Şeyh Gâlib, dağınık saçların kuş yuvası kabul edilmesi geleneğini de hatırlatarak başındaki dağınık saçları semender yuvasına teşbih etmiştir: Jülîde mû başımda semender yuvasıdır Zann etme Kaysa sâye salan âşiyân gibi (Gâlib, K. 13/37) Muhibbî ise, sevgilinin sihirbaz zülfünü semendere teşbih ederek onun mekânının ateş olduğunu ve sevgilinin güzelliğinin şevkiyle ateşte yanmayacağını ifade eder: Aceb sehhârdur zülfüñ ki yanmaz şevk-i hüsnüñle Semender gibi olmışdur aña her dem mekân âteş (Muhibbî, G, 1456/2) Şefî¤î aşağıdaki beyitte yanan gönlündeki sevgilinin zülfünün hayalini, ateşi mesken tutmuş bir semendere teşbih eder: Hayâl-i zülfüñ ey dil-ber dil-i sûzânum içinde Sanasın kim semenderdür ki olmış âşiyân âteş (Şefî’î, PBM, 3585/3) Fakîh, “Sevgilinin yüzünün ateşi âşık için yasemindir; sevgilinin (yüzüne dökülen) misk kokulu kâkülünü görenler semender sandılar.” der: Nâr-ı ruhsârı halîlinüñ semendür ‘âşıka Sandılar k’olmış semender kâkül-i miskîn-i dost (Fakîh, K. 4/5) Helâkî, sevgilinin muma benzeyen yüzüne düşen, ateşperest kâkülünü ateş içinde yaşayan semendere teşbih eder: Şem-i ruhsâruñda yâruñ kâküli âteş-perest San semenderdür karâr itmiş derûn-i nârda (Helâki G.130/2) a.4) Kuş→ = ←Semender İncelenen divan ve mecmularda geçen şiirlerde “kuş” 11 şair tarafından toplam 18 defa semendere teşbih edilmiştir. Kuşu semendere en çok teşbih eden şair Şeyh Galib’dir. Şeyh Galib kuşu semendere 5 kez teşbih ederken Racûlî 3 kez, Hayâlî Beg ise 2 kez teşbih etmiştir. Diğer 8 şair ise kelimeyi birer kez semendere teşbih etmişlerdir. “Kuş”u semendere teşbih eden şairler aynı zamanda semenderi Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1882 de aslında bir kuş olarak tasavvur eder. Aşağıdaki grafikte “kuş”u semendere teşbih eden şairler ve teşbih sayıları yer almaktadır: Kuş→ = ←Semender Şeyh Galib Racûlî Hayâlî Bey Muvakkitzade Pertev Mehmed Hakîm Lebîb Kâtib-zâde Sâkıb Hakîm Mehmed Emrî Murad Beyânî Ahmed Müsellem 5 3 2 1 1 1 1 1 1 1 1 Kuş→ = ←Semender Teşbihine Örnekler Şeyh Gâlib, bir kuş olarak tahayyül ettiği semendere seslenerek onun şairin ateş dolu gönlüne bir yara gibi yuva kurmasını ister. Şair yanan sinesini mekânı ateş olan semendere açmıştır: Ey mürg-i semender var ise tâkat-ı tâbiş Gel dâğ gibi sîne-i pür-sûza yer eyle (Gâlib, G. 299/3) Muvakkitzâde Pertev, şiddetli soğukları anlatırken ateşte yaşayan semender kuşunu titretecek derecede mübalağalı bir soğuktan bahseder: Bir sovuk var ki felekde meh-i enver ditirer Belki âteşde de ol mürg-i semender ditirer (Pertev, G.144/1) Emrî Murad, ateşe alışkanlığından dolayı semender kuşu gibi olduğunu, âh ettiği takdirde âhının ateşinden pervanenin kanadının incineceğini söyler: Ülfetim âteşle sanki ben semender murguyam Âh edersem incinir zannım per-i pervâneler (Emri, G. 213/2) Zâtî, sevgiliye gönderdiği dert dolu gönlünün yakıcı hislerini anlatan mektubu yazdıkça mektup kâğıdının yandığını, sevgiliye gönderdiği mektubu semender kanadından yapılmış yanmayan kâğıda yazmak istediğini ifade eder: Saña göndermege sûz-ı dil-i pür-derdi yazdukça Yanar nâme meger kâgıd düzem perr-i semenderden (Zâti, G. 1075/2) Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1883 Hayâlî Beg, aşk ateşinin yaktığı kor ateşe dönmüş bedeninin yakıcılığı ile gökyüzünde uçan kuşların piştiğini mübalağa ile ifade ederken ateşte yaşayan semender kuşunun başı üzerinde yuva yapmasını ister: O Mecnûnem ki sûzumdan felekde murg olur biryân Başım üzre semender murgu gelsin âşiyân etsin (Hayâlî, G. 444/2) Şeyh Gâlib, gönlündeki yaraları semender kuşuna benzetmiş bedenini ise semenderin yaşadığı ateşten ev olarak kabul eder: Ye's bir mihmân-ı gamdır hâtırım kâşânesi Dâğ bir mürg-i semenderdir ten âteş-hânesi (Gâlib, Terkibbend 11/1) a.5) Yanak→ = ←Semender Yanak→ = ←Semender Nâmûsî Hadîdî Es’ad-ı Bağdâdî Gedâyî Meylî Mehmed Adlî Mostarlı Hasan… 1 1 1 1 1 1 1 Mostarlı Hasan Ziyâî, sevgilinin yanağını semendere benzettiği şu beyitte şöyle der: Togrusı ruhsâruñ ey serv-i çemen Bâğ-ı hüsne yâ semender yâ semen (Ziyâî, G. 348/1) Meylî, sevgilinin zülfünü yılana teşbih ederken yüzündeki ayva tüylerini de semendere teşbih eder: Sanasın mârdur zülfüñ ki yüzüñ tâbıdur câyı Semenderdür yâhûd hattuñ ki kılmışdur duhân âteş (Meylî, PBM, 3582/3) Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1884 a.6) Ben→ = ←Semender Ben→ = ←Semender Necâti Beg 1 Aydınlı Visâlî 1 Edincikli Ravzî 1 Necâtî Bey, sevgilinin (ateş gibi yanan) yanağındaki siyah beni semendere teşbih ederek onun mekânın da semender gibi gece gündüz ateş olduğunu söyler: Yañaġuñ ẖāl-i hindūsı ne sāhirdür nigārā kim Semendervār olmışdur aña dün gün mekān āteş (Necâtî, G. 251/4) Ravzî ise sevgilinin yanağındaki beni semendere teşbih ederken aynı zamanda tecahül ve telmih de yaparak sevgilinin yüzündeki beni, atıldığı ateş gül bahçesine dönen Hz. İbrahim de benzetir: Hâl-i ruhsâruñ semenderdür ki girmiş âteşe Yâ Halîl’ullâhdur kim meskeni gülzârdur (Ravzî, G. 217/3) a.7) Pervane→ = ←Semender Pervane→ = ←Semender Hisâlî 1 Nebzî 1 Pervâne-semender benzerliğine vurgu yapan Hayâlî Bey, semenderlik yolunu tutan âşığın bu yolun inceliklerini pervaneden öğrenmesi gerektiği inancındadır. Şair, pervânenin, ateşten pervâsı olmayan bir varlık olduğu inancıyla semender olma yolundaki âşığa pervanenin rehber olabileceği düşüncesindedir. Âteş-i derdim Hayâlîdir zebânın söyleyen Gel beri pervâneden ögren semenderlik yolun (Hayâlî, G. 389/5) İddi¢ā idüp semenderlik yakarsın āteşe Perr ü bāliñ hayf ey pervāne uş olduñ remād (Nebzî, G. 160/6) Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1885 b) Semendere Bir Kez Teşbih Edilen Varlıklar Yapılan çalışmada semendere sadece bir kez teşbih edilen 19 farklı varlık tespit edilmiştir. Aşağıdaki listede semenderi bir varlığa sadece bir kez teşbih eden şairler ve teşbih ettikleri varlıklar görülür: Şairler Semenderin Bir Kez Teşbih Edildiği Varlık Arpaemînizâde Sâmî Şahıs Muvakkitzâde Pertev Bülbül Aşkî Mustafa Akıl Bâkî At Behiştî Şule Âşık Çelebi Gamze Ferdî Abdullah Mevlevîler Hikmetî Afitâb Tebrizli Kavsî Aşk Mezâkî Gaziler Muhibbî Mum Nâdirî Ney Nedîm Cebrail Hadîdî Ayva tüyleri Atâyî Balık Resmî Yanak Şeyh Gâlib Dergâh Şeyh Gâlib Âteşbâz Şeyh Gâlib Sürahi 1. Şahıs → = ←Semender Arpaemînizâde Sâmî, bir manzum lugazda adını gizlediği varlığın semender gibi ateşin üzerine atladığını söyler: Bî-muhâbâ uçup gezer her bâr Nâra pertâb ider semendervâr (Sâmî, Lügaz 5) Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1886 2. Bülbül→ = ←Semender Muvakkitzâde Pertev, gül bahçesinin temmuz ayındaki sıcaklığını tasvir ederken (adeta ateşten bir bahçede) inleyen bülbüle semender rütbesinin yakışacağını dile getirir: Temûzuñ tâbişi şol mertebe düşmiş ki gülzâra Semender pâyesi şâyân virilse bülbül-i zâra (Pertev, G. 493/1) 3. Akıl→ = ←Semender Aşkî, gönlünün Hz. Muhammed’in ayrılığının matemi ile ağlayıp inlediğini söylerken akıl kuşunun ayrılık ateşiyle semendere döndüğünü söyler: Mâtem-i hicr-i Muhammedle dilüm pür-zârdur Murġ-ı aķlum nâr-ı fürķatle semender-vârdur (Aşkî, Tercibend 18, V/1) 4. At→ = ←Semender Bâkî, II. Selim’in cülusuna yazdığı kasidenin bir beytinde, hükümdarın atının kendini semender gibi ateş içine atıp yanacağını, nalının kıvılcımlarının ise örse değse onu su gibi eriteceğini dile getirir: Semenderveş semendüñ yanar od içre atar kendin Su gibi akıdur degse şirâr-ı na’li sindânı (Bâkî, K. 5/17) 5. Şule→ = ←Semender Behiştî, mumun başında altın bir taç gibi duran alevi, gümüş bir servi üzerine konmuş semender şeklinde düşünür: Şu‘le kim şem‘üñ başında efser-i zer gibidür Bir gümüş serv üstine konmış semender gibidür (Behiştî, G. 100/1) 6. Gamze→ = ←Semender Âşık Çelebi, aşk ateşiyle yanan gönlünün içinde sevgilinin gönül delen okunu/gamzesini görenlerin “semender ateşin ortasına yuva yapmış” diyeceklerini söyler: Dil-i sûzânum içre tîr-i dil-dûzun gören eydür Semenderdür miyân-ı âteş içre âşiyân itmiş (Âşık, G. 112/3) 7. Mevlevî Dervişleri→ = ←Semender Ferdî, Mevlevîleri aşk ateşindeki semendere benzettiği beyitte şöyle der: Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1887 ‘Aşk âteşinde murg-ı semender sanır gören Çarh içre olsa pâ-yı rızâ Mevlevîleri (Ferdî, K. 5/12) 8. Âfitâb→ = ←Semender Hikmetî, kendi ah ateşinin yakıcılığını mübalağa ile tasvir edip güneşin, ahının ateşinde yaşayan bir semender olduğunu, gökyüzünün kolu ve kanatları olsa (ahının ateşiyle) yanacağını söyler: Bâl u per olsaydı cisminde yanardı âsumân Sem-i nâr-ı âhuma olmış semender âfitâb (Hikmetî, K. 14/29) 9. Aşk→ = ←Semender Tebrizli Kavsî, güzelliği yanan bir ateşe, aşkı da semendere teşbih ederek mecalsiz âşığın ateşinin vuslatla sönmeyeceğini dile getirir: Vasl ile âşıķ-ı bî-tâb odı teskîn tapmaz Hüsn bir âteş-i sûzân u semenderdür aşķ (Kavsî, G. 250/6) 10. Gâzîler→ = ←Semender Mezâkî, aşağıdaki yer alan beyitte İslam dini uğruna savaşan gazileri semendere teşbih eder. “Savaş meydanında ateş çemberinde savaşan gaziler semender gibi ateş içinde yüzerlerdi.” ifadesiyle Müslüman askerlerin gaza meydanındaki çetin savaş şartlarında düşmanla nasıl şiddetli savaşa tutuştuklarını dile getirir: Âteşîn arṣa-i heycâda ġuzât-ı İslâm Hep şinâverlik iderlerdi semender-vârî (Mezâkî, K. 18/30) 11. Mum→ = ←Semender Muhibbî, mumun sevgilinin yanaklarına dökülen siyah zülfü gibi ateşi vatan tutup (sanki) semender olduğunu söyler: Ruhlaruñ üstinde cânâ ol siyâh zülfüñ gibi Tutdı od içre vatan oldı semendervâr şem‘ (Muhibbî, G. 1514/6) 12. Ney→ = ←Semender Nadirî, neye üflenen nefesin yakıcılığını vurgulayarak şevk ateşini ufuklara saçan şeyin şafak değil gagasından ateş saçan muhabbet neyinin semender olduğunu söyler: Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1888 Semenderdür mahabbet-nây ana minkâr-ı âteş-dem Şafak sanman ki saçdı nâr-ı şevki cümle âfâka (Nadirî, G. 77/1) 13. Cebrâil→ = ←Semender Nadirî, Cebrail’i sevgilinin cemalinin aşk ateşindeki semendere teşbih ettiği beyitte şöyle der: Ey zülâl-i meşrebüñden reşḥa cūy-ı Selsebḭl Âteş-i ışḳ-ı cemâlüñde semender Cebra’il (Nadirî, G. 77/1) 14. Ayva Tüyleri→ = ←Semender Hadîdî, sevgilinin yüzündeki ayva tüylerini semendere teşbih ederek öyle olmasaydı o ayva tüylerinin mekânının sevgilinin ateş misali yüzü olmayacağını söyler: Semender olmasa hatt-ı gubâruñ Muhakkak nâr olmazdı mekânı (Hadîdî, PBM, 7359/3) 15. Balık→ = ←Semender Atâyî, zahide balıkları birer semender olan aşk denizine girmemesi konusunda uyarıda bulunarak denizin ateşten olduğunu, zahidin aşk deryasının yakıcılığına dayanamayacağını söyler: Sakın deryâ-yı ‘aşka girme sen döymezsin ey zâhid Semenderdür bunuñ mâhîleri ‘ummânı âteşdür (Atâyî, G. 58/4) 16. Yanak→ = ←Semender Resmî, sevgiliye dudağındaki ve yanağındaki ayva tüylerini sorduğunu, onun da biri bahçede yasemin çiçeği, diğeri de ateşteki semenderdir diye cevap verdiğini söyler: Hatt u haddinden su’âl itdüm lebinden lutf ile Dir semendür sebzede bu ol semender nârda (Resmî, MN, 4035/2) 17. Dergâh→ = ←Semender Şeyh Gâlib, Mevlevi dergâhına yüz süren dervişleri “âteşperestân” ifadesiyle tanımlamış ve dergâhı “mihr ü vefâ semenderhânesi” olarak nitelendirir: Ana ruh-sûdedir âteş-perestân-ı mahabbet hep Semender-hâne-i mihr ü vefâdır matbah-ı Monlâ (Gâlib, K. 7/3) Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1889 18. Âteşbâz→ = ←Semender Şeyh Gâlib, şu beyitte ise aşk ocağının pîr-i âteşbâzını (ateşbazların ustası, hocası, kurucusu) semendere teşbih eder: Nev-niyâzân-ı nemend-pûşânıdır pervâneler Aşk ocağının semender pîr-i âteşbâzıdır (Gâlib, G 55/5) 19. Sürâhi→ = ←Semender Şeyh Gâlib, semender yaradılışlı şarap sürahisinin/testisinin (içinde sürekli alev kırmızısı şarap bulunduğundan) yakut renkli alevlere doyduğunu söyler: Bat-ı sahbâ semender-meşreb olmuş Ki oldu şu¤le-i yâkûta sîrâb (Gâlib, G. 15/5) Sonuç Bu çalışmada elde edilen veriler, neşri yapılmış ya da lisansüstü tez olarak çalışılmış divanlar ile nazire mecmularının taranmasıyla elde edilmiştir. 14.-19. yüzyıllar arasında yazılan ancak çalışmada ulaşılamayan divan, mesnevi ya da mecmularda da semender kelimesinin geçmiş olması ihtimal dâhilindedir. Ancak yeni tespit edilecek tanıklar semenderin kullanım sayısını değiştirse de teşbih unsuru olarak kullanımıyla ilgili verilerin anlamlı bir farklılık oluşturmayacağı kanaatindeyiz. İnceleme sonucunda, şiirlerinde semender kelimesini zikreden Osmanlı dönemi şairlerinden tespit edebildiğimiz toplam 173 şairin %92’si semenderi sözlüklerde geçen yaygın anlamına uygun olarak ateşte yanmayan efsanevi bir hayvan olarak tasavvur ettikleri görülmüştür. Şairler, semenderin ateşte yaşadığı, ateşten etkilenmediği, gıdasının ateş olduğu, ateşten can bulduğu inancındadırlar. Semenderi kuş olarak tasavvur eden toplam 35 şair de aslında hayal ettikleri bu canlının ateşte yanmadığı inancındadır. Araştırma sonucunda semenderin Anadolu sahası Türk şiirinde 14. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar divan tertip eden ya da yukarıda adı geçen nazire mecmualarında şiirleri bulunan şairler tarafından süreklilik arz edecek şekilde zikredildiği görülmüştür. 16. yüzyıl semender kelimesinin kullanımının şair sayısı ve kullanım sıklığına göre en yüksek rakama ulaştığı yüzyıldır. Semender kelimesinin şairler tarafından kullanım sıklığına bakıldığında kelimeyi en çok kullanan ilk beş şairin kullanım sayısına göre sıralanışı şu şekildedir: Aşkî Mustafa, Muhibbî, Zâtî, Şeyh Gâlip, Sümbülzâde Vehbî. Semenderin kullanım sıklığı sıralaması incelendiğinde tüm yüzyıllar içinde en çok kullanan şairin 19. yüzyıl şairlerinden Aşkî Mustafa (17) olduğu görülmüştür. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1890 Şiirlerinde semenderi 10 kez ve üzeri zikreden şairler Muhibbî (16), Zâtî (15), Şeyh Gâlib (13), Sünbülzâde Vehbî (10) ve Antebli Aynî (10)’dir. Bu veriler dikkate alındığında, semender kelimesinin klasik şiir dilinde yaygın kullanımı olan bir kelime olmadığı, kelimeyi kullanan şairlerin yarısının sadece bir kez kullandığı ve sadece 5-6 şair tarafından yaygın kullanıldığı sonuçlarına ulaşmak mümkündür. Semenderin teşbih unsuru olarak kullanımı incelendiğinde semendere en çok teşbih edilen varlığın “âşık” olduğu görülmüştür. Semenderin teşbih unsuru olarak kullanımında “âşık”ın semendere teşbih edilme sayısı 132’dir. “Âşık”ı semendere teşbih eden şair sayısı ise 80’dir. “Âşık”ı semendere en çok teşbih eden şairler 7 teşbihle Zâtî ve 6 teşbihle Aşkî Mustafa’dır. Semender kelimesinin yer aldığı divan ve nazire mecmualarında “gönül”ün semendere teşbih edilmesi teşbih sayısı bakımından ikinci sıradadır. Şiirlerinde semender kelimesi geçen 173 şairden 56’sı “gönül”ü semendere teşbih etmiştir. 56 şairin çoğunluğunun bir kez teşbih ettiği “gönül”ün toplam teşbih sayısı ise 77’dir. “Gönül”ü semendere en çok teşbih eden şair Aşkî Mustafa (5)’dır. Âşık ve gönül dışında semendere birden çok kez teşbih edilen varlıklar ise zülf/saç, kuş, yanak, ben ve pervanedir. Kısaltmalar ve İşaretler → : Benzeyen ← : Benzetilen G. : Gazel h.-H. : Hicri K. : Kaside M. : Miladi MN : Mecma¤u’n-nezâ¢ir PBM : Pervâne Bey Mecmuası Ş. Yahyâ : Şeyhüslisam Yahyâ Trhsz : Tarihsiz Trkb :Terkîbbent Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1891 Kaynaklar Açıl, B. (2005). Sırrî Râhile Hanım ve Divânı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Boğaziçi Üniversitesi. Admış, A. (2007). Âkif Divanı (İnceleme-Transkripsiyonlu metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi. Ahmed Vefîk Paşa (1293/1876). Lehçe-i Osmânî. Tabhâne-i Âmire. Ak, C. (1987). Muhibbî Divanı-İzahlı Metin-Kanuni Sultan Süleyman. Kültür ve Turzim Bakanlığı Yayınları. Akarsu, K. (2010). Rumelili Za'ifî Divanı. Berikan Yayınevi. Akkaya, H. (1994). Nevres-i Kadim ve Türkçe Divanı. [Yayımlanmamış doktora tezi] Marmara Üniversitesi. Akkuş, M. (2018). divani.html. Nef’î Dîvanı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-206118/nefi- Akkuş, Y. (2010). Benderli Cesârî’nin (Ölüm: 1829) Dîvânı ve Dîvânçesi (İncelemeTenkitli Metin). [Yayımlanmamış doktora tezi]. Marmara Üniversitesi. Aksoyak, İ. H. (2018). Gelibolulu Mustafa Âlî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR208602/gelibolulu-mustafa-ali-divani.html Aktaş, A. (1997). Yetîm Divanı: inceleme-metin. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Ankara Üniversitesi. Aktaş, Y. (2010). Mehmed Nebil ve Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Albayrak, Ç. (2009). Ağazâde Örfî Divânı (Transkripsiyonlu Metin Aktarımı). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Trakya Üniversitesi. Ali Ekber Dihhudâ (H. 1385/M. 1998). Lugatnâme (Editörler: Muhammed Muîn, Cafer Şâhidî), Müessese-i İntişārāt u Çāp-ı Dānişgāh-ı Tahrān. Ali Seydî Bey (1330/1911). Resimli Kâmûs-ı Osmânî. Matbaa-i Kütüphâne-i Cihân. Alkan, A. (2015 ). Fahrî-i Celveti: Hayatı, Eserleri ve Divanının Tenkitli Metni. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Marmara Üniversitesi. Aras, M. (2010). Mu’în Divanı İnceleme-Metin. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Ankara Üniversitesi. Arı, A. (2018). Sâkıb Dede ve Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-215340/sakibdede-divani.html Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1892 Arslan, M. (2018). Leylâ Hanım Dîvânı, https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-215361/leylahanim-divani.html Aslan, Ü. (2017). Nehcî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-194366/nehcidivani.html Atacan, M. (2014 ). Hafız Mehmet Tahir Efendi Divanı (İnceleme-Metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Ankara Üniversitesi. Awad İ. M. L. (2010). Ferîdî ve Divânı, İnceleme-Metin. [Yayımlanmamış doktora tezi]. Gazi Üniversitesi. Ay, S. (1999). Ahmed Sadıkî-Zîver Paşa Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Fırat Üniversitesi. Ayan, H. (1981). Cevrî: Hayâtı, edebî kişiliği, eserleri ve divanının tenkitli metni. Atatürk Üniversitesi Yayınları. Aydemir, Y. (2017). Edincikli Ravzî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR196580/ravzi-divani.html Aydemir, Y. (2018). Vizeli Ramazan Behiştî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR199899/vizeli-ramazan-behisti-divani.html Aydemir, Y. ve Çeltik, H. (2017). Selanikli Meşhurî https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-196428/selanikli-meshuri-divani.html Dîvânı. Aydur, M. (2011). Mehemmed Dîvânı (İnceleme-Metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Ordu Üniversitesi. Aynur, H. (1999). 15. yy. Şairi Çâkerî ve Dîvânı: İnceleme-tenkitli metin. Yenilik Basımevi. Bakht, K. (2011). Seyyid Burhân Divanı ve İncelenmesi. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Üniversitesi. Baltalı, S. ( 2016) Mehmed Adlî Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Kırklareli Namık Kemal Üniversitesi. Başpınar, F. (2008). 17. yüzyıll Şairlerinden Beyânî’nin Divan’ı: İnceleme-Tenkitli Metin. [Yayımlanmamış doktora tezi]. Marmara Üniversitesi. Başpınar, F. (trhsz). Beyânî, Dîvân. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78363/beyanidivani.html Bayrak, C. (2017). Sehâbî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-194338/sehabidivani.html Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1893 Bayram, S. (2006). Azbi Baba, hayatı, sanatı, eserleri, Divan'ı (inceleme-tenkitli metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Trakya Üniversitesi. Bayram, Y. (2008). Amasya’ya Vâli Osmanlı’ya Padişah Bir Şair: Adlî [Hayatı, şahsiyeti, şairliği, dîvânının tenkidli metni], Amasya Valiliği Yayınları. Bayram, Y. (2018). divani.html Adli Divanı, https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-215522/adli- Bektaş, E. (2017). Muvakkit-zâde Muhammed Pertev Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-195828/muvakkit-zade-muhammed-pertevdivani.html Bıyık Yapa, M. (2007). Aşkî Mustafa Dîvânı, Edisyon Kritik. [Yayımlanmamış doktora tezi]. Marmara Üniversitesi. Bilkan, A. F. (1997). Nâbî Dîvânı. Millı̂ Eğitim Bakanlığı Yayınları. Cersel, F. (2009). Mehmed Sâkir Gâlib Efendi Dîvânı (İnceleme-Metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Sakarya Üniversitesi. Ceylan, Ö. (2007). Kuşlar Dîvânı: Osmanlı şiir kuşları. Kapı Yayınları. Çakırcı, M. (2006). Hakîm Mehmet Efendi Divanı (inceleme-transkripsiyonlu metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi. Çavuşoğlu, H. (2012). Nâfi Arab Tâhir Efendi-Zâde’nin Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Transkripsiyonlu Metin). [Yayımlanmamış doktora tezi]. Atatürk Üniversitesi. Çavuşoğlu, M. (1979). Amrî Divan, Tenkidli basım. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. Çavuşoğlu, M. (1982). Helâkî Divanı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. Çolak, M. (2010). Emetullâh Hanım Dîvânı, İnceleme-Metin. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi. Demiralay, M. (2007). Hüdayi-i Kadim (16.yy) ve Divanı: İnceleme-Tenkidli Metin. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Süleyman Demirel Üniversitesi. Demircioğlu-Gençtürk, T. (2002). Cemili Divanı İnceleme-Metin-Sözlük. [Yayımlanmamış doktora tezi]. Marmara Üniversitesi. Devrim, M. (2011) Ecrî Divanı, İnceleme-Metin. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Trakya Üniversitesi. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1894 Doğan, F. (2015). Mestî Divanı. Metin-İnceleme. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Doğan, M. N. (2015). Fatih Divanı ve Şerhi. Türkiye Yazma Eserler Kurumu ve Başkanlığı. Doğan, M. N. (trhsz). Avnî (Fâtih) Divanı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78360/avnifatih-divani.html Doğramacı, N. (2007). Fevzî Dîvânı (17. yy): Metin-Biçimsel ve Sevgilinin Güzellik Unsurları ve Âsıga Etkisi Üzerine İçerik İncelemesi. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Boğaziçi Üniversitesi. Dönmez Parlak, B. (2006). Eğirdirli Şeyhi Mehmed Efendinin Divanı'nın İncelenmesi. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Üniversitesi. Duman, M. (2010).Trabzonlu Emin Hilmi Hayatı-Eserleri-Edebi Kişiliği ve Divanının Metni. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Ebûzziyâ Mehmed Tevfik (1306-1308 / 1891). Lugat-i Ebûzziyâ. Matbaa-i Ebûzziyâ. Eğri, A. (2006). 17.yy. Şairlerinden Hikmetî ve Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Ercan, Ö. (2008). Peşteli Hisâlî Dîvânı. Gaye Kitabevi. Erdoğan, M. (2008). Kabûlî İbrahim Efendi, Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin). [Yayımlanmamış doktora tezi]. Gazi Üniversitesi. Erdoğan, M. (2018). Bursalı Rahmî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR195643/bursali-rahmi-divani.html Ergin, M. (1982). Kadı Burhaneddin Divanı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. Erişen Yazıcı, G. (2017). Kâmî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-195832/kamidivani.html Erol, E. (1994). Sükkerî: Hayatı, edebî kişiliği ve divanı. Atatürk Kültür Merkezi Yayınları. Ersoy, E. (2013). Azizî Divanı. Akademi Titiz Yayınları. Ersoy, E. ve Ay, Ü. (2017). Hoca Dehhânî Dîvânı. TÜBA Yayınları. Türk-İslam Bilim Kültür Mirası Dizisi: 7. Erünsal, İ. E. (2018). Tâcî-zâde Ca‘fer Çelebi Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR211662/taci-zade-cafer-celebi-divani.html Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1895 Güncel Türkçe Sözlük (2021, 10 Ekim). https://sozluk.gov.tr/ Türk Dil Kurumu. Gürgendereli, M. (2017). Mostarlı Hasan Ziyâ’î Divânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-196834/mostarli-hasan-ziyai-divani.html Güzel, B. (2017). Safvetî Mehmet Çelebi Dîvânçesi. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR209730/safveti-mehmet-celebi-divancesi.html Harmancı, M. E. (2017). Süheylî 194364/suheyli-divani.html Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR- Hassandoust, M. (H.1395). Ferheng-i Rîşe-Şenâhtî Zebân-ı Fârisî [An Etymological Dictionary of the Persian Language](C. 1-2-3-4-5), Tehran: The Academy of Persian Language and Literature. Hatipoğlu, G. F. (2010). Seyrî ve Divanı (İnceleme-metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Hüseyin Remzi (1305/1888). Lugat-i Remzi. Matbaa-i Hüseyin Remzî. İpekten, H. (2019). Nâ'ilî-i Kadîm 247199/naili-i-kadim-divani.html Divanı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR- Kadıoğu, İ. (2008). Es’ad-ı Bağdâdî Dîvânı. Özserhat Yayıncılık. Kaplan, H. (2008). Mustafa Refik ve Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Kaplan, Y. (2012). Fevzî divani.html Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78371/fevzi- Karacan, T. (1991). Bosnalı Alâeddin Sâbit, Divan. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Yayınları. Karakaş, E. (2008). Racûlî, Hayatı, Edebi Kişiliği ve Divanı. Yüksek Lisans Tezi. Afyonkarahisar: Afyon Kocatepe Üniversitesi. Karakoyun, E. (2007). Zaik Divanı (Metin, 1b-65a). Yüksek Lisans Tezi. Konya: Selçuk Üniversitesi. Karaköse, S. (2017). Nev’î-zâde Atâyî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR194357/nevi-zade-atayi-divani.html Karaköse, S. (2017). Sa’id Giray Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-194362/saidgiray-divani.html Karaörs, M. (2006). Nevâdirü'ş-Şebâb. Türk Dil Kurumu Yayınları. Kavruk, H. (2001). Şeyhülislâm Yahyâ Dîvânı, Tenkitli metin. Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1896 Kavruk, H. (trhsz). Şeyhülislâm Yahyâ Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR78405/seyhulislam-yahya-divani.html Kaya, B. A. (2017). Azmizâde Hâletî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR196456/azmizade-haleti-divani.html Kazan Nas, Ş. (2018). Celîlî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-211944/celilidivani.html Kazan, Ş. (2011). Celîlî Dîvânı. Fakülte Kitabevi Yayınları. Kesik, B. (2018). Cenâbî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-215706/cenabidivani.html Kestelli R. N. (1346 / 1927). Yeni Resimli Türkçe Kâmûs. Ahmed Kâmil Matbaası. Kılıç, F. (2017). Âşık Çelebi Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-195827/asikcelebi-divani.html Kılıç, F. (2018). Şâhî Dîvanı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-212025/sahi-divani.html Kırbıyık, M. (2017). Kâtib-zâde Sâkıb Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR199763/katib-zade-sakib-divani.html Kızıltaş, M. (2014). Besnili Lüzûmî Dîvânı Tahlil - Transkripsiyonlu Metin - Dizin. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Bingöl Üniversitesi. Koç, N. (2006). Hafız Mehmed Sebâtî Divanı'nın transkripsiyonlu metni ve incelenmesi. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Sakarya Üniversitesi. Koçak, F. (2006). Fâik Mahmud ve Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Köksal, M. F. (hzl.) (2017). Edirneli Nazmî, Mecma¤u’n-Nezâ’ir. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-195954/mecmaun-nezair-edirneli-nazmi.html Kurtoğlu, O. (2017). Diyarbakırlı Lebîb Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR194358/diyarbakirli-lebib-divani.html Kurtoğlu, O. (2017). Zâtî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-195592/zatidivani.html Kurtoğlu, Orhan (2018). Bosnalı Âsım Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR208667/bosnali-asim-divani.html Kutlar Oğuz, F. S. (2017). Arpaemîni-zâde Mustafâ Sâmî https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-196126/arpaemini-zade-mustafa-samidivani.html Dîvânı. Küçük, S. (trhsz). Bâkî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78361/baki-divani.html Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1897 Külekçi, N. (1985). Ganî-zade Nâdirî: Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri, Divanı ve Şehnâme'sinin Tenkidli Metni. [Yayımlanmamış doktora tezi]. Atatürk Üniversitesi. Levend, Â. S. (1984). Divan Edebiyatı (Kelimeler ve Remizler, Mazmunlar ve Mefhumlar). Enderun Kitabevi. Macit, M. (2017). Nedîm Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-196897/nedimdivani.html Macit, M. (2018). Erzurumlu Zihnî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR208572/erzurumlu-zihni-divani.html Mehmed Salîhî Bey (1313/1895). Kâmûs-ı Osmânî. Mahmud Bey Matbaası. Memiş, N. (2008). Ferdî Abdullah Efendi ve Divanı (İnceleme-Metin) [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Manisa Celal Bayar Üniversitesi. Mengi, M. (1995, 2014). Mesîhî Dîvânı. Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayınları. Mermer, A. (1994). Mezâkî: Hayatı, Edebî Kişiliği ve Divanı'nın Tenkidli Metni. Ankara: Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayınları. Mermer, A. (1997). Karamanlı Aynî ve Dîvânı. Akçağ Yayınları. Mermer, A. (2004). Kütahyalı Rahîmî ve Dîvânı. Sahaflar Kitap Sarayı. Mermer, A. (2006). Türkî-i Basit ve Aydınlı Visâlî Dîvânı. Akçağ Yayınları. Mert, A. (2012). Nâkâm Divanı (İnceleme-Tenkitli Metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi. Muallim Naci (1312/1894). Lugat-i Nâcî. Nar, O. (2007). Seyhî, Hayatı ve Divanı’nın Tenkitli Metni. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Selçuk Üniversitesi. Okçu, N. (trhsz). Şeyh Galib Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78404/seyh-galibdivani.html Okmak, Ö. (2008). Ahmed Bâdî Dîvânı (Metin-İnceleme). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Trakya Üniversitesi. Okumuş, S. (2007). Nebzî Divanı (İnceleme-Metin). [Yayımlanmamış doktora tezi]. Selçuk Üniversitesi. Onay, A. T. (2000). Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar ve İzâhı. (hzl. Cemal Kurnaz). Akçağ Yayınları. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1898 Ömer b. Mezîd (1982). Mecmûatü’n-nezâir. (Haz. Mustafa Canpolat). Türk Dil Kurumu Yayınları. Özdemir, F. M. (2015). Servet Dîvânı (İnceleme – Metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Üniversitesi. Öztahtalı, İ. İ. (2009). Bursalı Emrî Murad Efendi ve Divanı. [Yayımlanmamış doktora tezi]. Gazi Üniversitesi. Özyıldırım, A. E. (trhsz). Hamdullah Hamdî Divanı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR78375/hamdullah-hamdi-divani.html Pala, İ. (1995). Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü. Akçağ Yayınları. Pervâne b. Abdullah (2017). Pervâne b. Abdullah, Pervâne Bey Mecmuası. (Haz. Kamil Ali Gıynaş) https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-194492/pervane-beymecmuasi.html Poyraz, Y. (2008). Seyyid Mehmed Efendi (Hâkîm) Yaşamı, Edebî Kişiliği ve Dîvânı Üzerinde Bir Arastırma (İnceleme-Metin). [Yayımlanmamış doktora tezi]. Ondokuzmayıs Üniversitesi. Rahimî, F. (2011). Kavsî Divanının Dil İncelemesi. [Yayımlanmamış doktora tezi]. İstanbul Üniversitesi. Sağlam, H. (2011). Abdî-i Karahġsârî ve Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Saraç, M. A. Y. (2002). Emrî Divanı. Eren Kitapevi. Saraç, M. A. Y. (trhz ). Emrî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78368/emridivani.html Selçuk, E. (2007). Hasmi Divanı (İnceleme-Metin). [Yayımlanmamış doktora tezi]. Selçuk Üniversitesi. Serin, S. (2007). Diyarbakırlı Ali Emirî Divanı, İnceleme-Metin. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi] Gaziantep Üniversitesi. Sezen, G. (2010). Mustafa Sıdkî Efendi Dîvânı, Transkripsiyonlu Metin-Edebî İnceleme. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Üniversitesi. Sona, İ. (2006). Hidayet Çelebi ve Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Sünger, E. (2004). Fakîh: Hayatı, Eserleri, Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Şemseddin Sâmî (1317-1318/1899-1900). Kâmûs-ı Türkî. İkdam Matbaası. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900 Klasik Türk Şiirinde Semender | 1899 Şengün, N. (2006). Nazîr İbrahim ve divanı (metin-muhteva-tahlil). [Yayımlanmamış doktora tezi]. Dokuz Eylül Üniversitesi. Şentürk, D. (2010). 19. yüzyıl Şairlerinden Hatice Nakiyye Hanım’ın Divanı’nın Transripsiyonlu Metni ve İncelenmesi. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi. İstanbul Üniversitesi. Şükün, Z. (1984). Farsça-Türkçe Lûgat: Gencinei Güftar Ferhengi Ziya, Milli Eğitim Basımevi. Tanrıbuyurdu, G. (2006). Eşref Paşa divanı (inceleme-transkripsiyonlu metinnesre çeviri). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Kocaeli Üniversitesi. Tarlan, A. N. (1966). Ahmed Paşa Divanı. Milli Eğitim Basımevi. Tarlan, A. N. (1970). Zâtî Divanı, Gazeller Kısmı II. Cilt, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları. Tarlan, A. N. (1992). Hayâlî Beg Divanı. Akçağ Yayınları. Taş, H. (2017). divani.html Vahyî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-194335/vahyi- Taşdelen, İ. (2014). Şevkî Hasan Tahsin İstanbulî Divanı (Transkripsiyonlu Metin ve Sadeleştirme). [Yayımlanmamış doktora tezi]. Atatürk Üniversitesi Taşkın, G. (2009). Çorumlu Zarîfî Dîvanı: İnceleme-Edisyon Kritikli Metin. [Yayımlanmamış doktora tezi]. Marmara Üniversitesi. Tombul, E. (2014). Beşiktaşlı Yahya Efendi Divanı: Metin ve İnceleme. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Boğaziçi Üniversitesi. Toprak, Z. (2006). Ahmet Müsellem Efendi ve Divan'ın Tenkitli Metni. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi].-Sakarya Üniversitesi. Torun, E. (2018). 19. yüzyıll Şairi Süleyman Fehim Efendi Divanı: İnceleme, Metin ve Dizin. [ Yayımlanmamış yüksek lisans tezi] Boğaziçi Üniversitesi. Tosun, S. (2011). Hâfız Ahmed Paşa Divanı ve İncelenmesi. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Üniversitesi. Toven, M. B. (1346 / 1927). Yeni Türkçe Lugat. Evkâf-ı İslâmiye Matbaası. Tuğluk, İ. H. (2007). Abbas Vesîm Efendi; Hayatı, Eserleri, Edebî Kişiliği, Divanı’nın Tenkitli Metni ve İncelemesi. [Yayımlanmamış doktora tezi]. Gazi Üniversitesi. Tunç, A. T. (2017). Şânî Divanı (İnceleme-Metin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Çukurova Üniversitesi. Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December s/p. 1861-1900 Mehmet ÖZDEMİR | 1900 Türkyılmaz, N. (2014). Kemahlı İbrahim Hakkı ve Dîvânı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Uşak Üniversitesi. Uysal, A. (2010). Hâfız Ahmed Paşa Dîvânı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Uzun, S. (2011). Üsküdarlı Aşkî Divanı Tenkitli Metin, Nesre Çeviri ve 16. yy. Osmanlı Hayatının Divandaki Yansımaları. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Üniversitesi. Üstün, E. (2012). Seyyid Hasan Haydar Divanı (İnceleme-Metin-İndeks). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Dumlupınar Üniversitesi. Üzgör, T. (1991). Fehim-i Kadîm Divanı. Atatürk Kültür Merkezi Yayınları. Yağcıoğlu Aydın, S. (2016). Kadı Şefî'î Dîvânı. DBY Yayınları. Yaşar, M. (2005). Bâlî hayatı edebi kişiliği divanının tenkitli metni (incelememetin). [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Selçuk Üniversitesi. Yavuz, K. ve Yavuz, O. (2016). Muhibbî Dîvânı (İnceleme-tenkitli metin). Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Yayınları. Yazar, İ. (2017). divani.html Kânî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-194493/kani- Yekbaş, H. (2010). Sehî Bey Divanı. Kitabevi Yayınları. Yenikale, A. (2017). Ahmed Nâmî 196583/ahmed-nami-divani.html Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR- Yenikale, A. (2017). Sünbülzâde Vehbî Dîvânı. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR196833/sunbulzade-vehbi-divani.html Yılmaz, K. H. (2017). Diyarbakırlı Hâmî Ahmed Divanı. https://ekitap.ktb.gov.tr/ TR-196122/diyarbakirli-hami-ahmed-divani.html Yılmaz, S. (2010).Câzib Divanı İnceleme, Metin. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Gazi Üniversitesi. Yorulmaz, H. (1989). Koca Râgıb Paşa Divanı. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. İstanbul Üniversitesi. Zülfe, Ö. (2010). Hecrî, Kara Çelebî Muhyi’d-dîn Mehmed [ö. 1557] Dîvân. https://ekitap.ktb.gov.tr/TR-78377/hecri-divani.html Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi Prof. Dr. Metin AKAR’a Armağan Cilt/Volume: 5, Sayı/Issue: 4, Aralık/December 2021, s/p. 1861-1900