1tu0 1h Rms 20220825
1tu0 1h Rms 20220825
1tu0 1h Rms 20220825
Summer 2022
Edexcel and BTEC qualifications are awarded by Pearson, the UK’s largest awarding body. We
provide a wide range of qualifications including academic, vocational, occupational and specific
programmes for employers. For further information visit our qualifications websites at
www.edexcel.com or www.btec.co.uk. Alternatively, you can get in touch with us using the details
on our contact us page at www.edexcel.com/contactus.
Pearson aspires to be the world’s leading learning company. Our aim is to help everyone progress
in their lives through education. We believe in every kind of learning, for all kinds of people,
wherever they are in the world. We’ve been involved in education for over 150 years, and by
working across 70 countries, in 100 languages, we have built an international reputation for our
commitment to high standards and raising achievement through innovation in education. Find out
more about how we can help you and your students at: www.pearson.com/uk
Summer 2022
Question Paper Log Number P72400
Publications Code 1TU0_1H_2022_MS
All the material in this publication is copyright
© Pearson Education Ltd 2022
General Marking Guidance
SECTION A
Music (performances)/
exhibitions of hand made goods
Homemade goods
Accept: handicraft exhibitions
Summer 2022
Pearson Edexcel GCSE
In Turkish (1TU0) Paper 1H
SECTION A
Büyükada
Question 1
Örnek:
F1: Geçen hafta sonu arkadaşlarımla Büyükada’ya gittim.
Question 1
F1: Sabahleyin limanda buluştuk. Vapurda kahvaltı yapmak için simit ve
peynir aldık. Yolculuğumuz çok eğlenceli geçti. Vapuru takip eden kuşlar, onlara
attığımız simit parçalarını havada yakalıyorlardı. Sonra yolcuların arasındaki bir
müzisyenin küçük keman konserini dinledik. Sesi çok güzel olan bir arkadaşımız
müzisyenin çaldığı şarkıları bildiğinden ona eşlik etti. Yolcular zevkle dinlediler.
Ağaçların harika kokusu ile dolu adaya ulaştığımızda öğlen olmuştu. Adanın
etrafında yürüyüş yaptık.
Glossary:
Simit: a crisp, ring shaped, savoury roll covered with sesame seeds.
Eşlik: to accompany
Annem ve mahallesi
Question 2
Örnek:
M1: Çocukluğumda çok hareketli bir mahallede oturuyorduk. Herkes gibi
komşularla sohbet etmeyi çok severdim.
Question 2
Evimiz çarşıya yakındı. Manav Ömer çok titizdi. Her sabah meyveleri siler parlatır
özenle tezgâha yerleştirirdi. Sokak çiçekçisi Ayten abla yoldan geçen gençlere
bazen bedava çiçek verirdi. Kafasından kasketi hiç eksik olmayan bakkal Kenan’ın
dükkânı hep kalabalıktı. Hikâye anlatmaktan hiç sıkılmaz, sürekli konuşurdu. Kapı
komşumuz Nermin teyze okuldan çıkan çocukları anneleri ve babaları işten
gelene kadar evinde misafir ederdi. Onlara kek, börek ve süt verirdi. Sokakta
futbol oynayan çocuklar birçok kez yanlışlıkla komşumuz Sinan amcanın camını
kırdılar ama o hiçbir zaman onlara kızmadı.
Glossary:
Özenle: With care.
Tezgâh: Counter.
Kasket: Cap.
Sport
Question 3
Example
F1: İnternette izlediğim program çok yararlıydı.
Question 3
F1: İnsanlar sağlıklı olmak, bir spor gösterisine hazırlanmak ama en çok da
güzel görünmek için spor yapıyor. Ülkemizde gençlerin çoğu sağlıklı yaşam kararı
alıyor fakat uygulamaya gelince başarısız oluyorlar. Spor kulüplerine devam
edenlerin sayısı, ne yazık ki üye olanların sayısından az. Gençlikte yapılan spor
kasları geliştiriyor ve kemikleri güçlendiriyor. Spor yapanlar daha sonraki
yaşlarda sağlıklı kalıyorlar. İş yerlerinde saatlerce hareketsiz olarak çalışmak hem
bedensel hem de zihinsel sorunlar yaratıyor. Günümüzde bazı şirketler,
çalışanlarının sağlıklı olması için onlara spor etkinlikleri düzenliyor. Böylece
şirketin başarısı da artıyor.
Glossary:
Kas: Muscle
Kemik: Bone
School life
Question 4
Example
F2: Okulumu seviyorum ama kuralları sıkıcı.
Question 4
F2: Derse bir dakika bile geç kalsak öğretmenler bizi sınıfa kabul etmezler.
Dün derse geç kalınca ceza olarak kütüphanedeki kitapların tozunu almak
zorunda kaldım. Okula cep telefonlarımızı getirmek yasak. Dün derste bir
arkadaşımın telefonu çalınca, şaşkınlıktan ne yapacağını bilemedi. Ayda bir gün
öğle tatilinde kantinde çalışmamız gerekiyor. Masalarda unutulan tabakları
topluyoruz, bazen yemek servisi bile yapıyoruz. Koridorlarda koşmak, yüksek
sesle konuşmak kesinlikle yasak. Geçen hafta koridorda koşan iki arkadaşımız
çarpışınca hastanelik oldular. Bazen müdür, okulun giriş kapısında durarak
üniformalarımızı denetler. Temiz ve ütülü üniforma giymek zorundayız.
Glossary:
Çarpışmak: to collide, knock together
Hastanelik: needing hospitalization
Denetlemek: to check, inspect
Turkish delight
Question 5
Example
M2: Eskiden şeker Anadolu’da çok pahalıydı.
Question 5
M2: Türk kültüründe tatlı çeşitlerinin zengin olması Türklerin tatlıyı bir enerji
kaynağı olarak görmesindendir. Şekerin rafine edilmesinden önce tatlı
yapımında şeker kamışı, bal ve meyve şekerleri kullanılıyordu. Fakat bu tatlılar
hem ağır oluyor hem de kullanılan malzemenin tadını barındırıyordu. Türkiye’ye
gelen turistler ülkelerine dönerken mutlaka lokum satın alırlar. Ayrıca
bayramlarda aile ziyaretlerine armağan olarak götürülür ve Türk kahvesinin
yanında verilir. Geleneksel Türk lokumunun tarihi çok eskilere dayanır. Lokumu
Türk mutfağına Hacı Bekir kazandırmıştır. Sultan 1. Abdülhamit’in yumuşak
şekerleme istemesi üzerine tatlıcılar arasında yapılan yarışmada yaptığı
lokumlarla birinci olmuştur.
Glossary:
Rafine: Refined
Şeker kamışı: Cane sugar
Barındırmak: To contain
Armağan: Present.
Şekerleme: Confectionary, candy.
Primary years
Question 6
F1: İlkokula giderken başka bir mahallede oturuyorduk. Orada daha fazla
arkadaşım vardı çünkü hepimiz mahalledeki okula gidiyorduk. Sabahları bizim
evin köşesindeki çınar ağacının altında toplanır, hep birlikte okula yürürdük.
Dersler saat 8.30’da başlardı. Sınıf öğretmenimiz Ayşe Hanımı çok severdik çünkü
o da bizleri hiç ayrım yapmadan severdi. Genç ve enerjikti. Teneffüslerde
bahçede bizimle dolaşır, bazen oyunlarımıza bile katılırdı. Yakınlarda park
olmadığı için dersler bittiğinde okulun bahçesinde futbol oynardık. Köşe
kapmaca, saklambaç, yakar top en sevdiğimiz oyunlardandı. Babam bana
çocukluğundan beri sakladığı misket denilen küçücük camdan topları da vermişti
ama onlarla sadece evde kardeşlerimle oynardım.
Hafta sonları güzel havalarda mahalledeki sahada basketbol ve voleybol maçları
yapardık. Kaybeden takım oyuncuları kazanan takım oyuncularına mahalledeki
bakkaldan ayran alırdı.
Glossary:
Çınar: Plane tree
Köşe kapmaca: Puss in the corner
Saklambaç: Hide - and - seek
Yakar top: Dodgeball
Misket: Marble
My favourite holiday
Question 7
M1: Geçen sene yaz tatilini ailemle beraber Türkiye’de geçirdim. Araba ile Ege
kıyılarında çok güzel kasabalara gittik. Her yöresinde değişik bir doğa güzelliği,
çeşitli eğlence yerleri, lokantaları, kafeleri, su kayağı, rüzgâr sörfü gibi sporları
yapabileceğiniz harika otelleri ile Bodrum çok güzeldi. Bodrum’dan feribota
binerek bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra Datça’ya geldik. Datça çok daha
sakindi. Sahillerini gezdik, taze balık ve o bölgede çok pişirilen zeytinyağlı
dolmalardan yedik. Datça meyve ağaçlarıyla tanınan bir yerdir. Şubat ayında
ağaçların çiçek açma döneminde festival yapılır. Değişik müzik gösterileri festivali
renklendirir ve el yapımı eserlerin sergileri açılır. Biz yazın gittiğimiz için çiçekleri
göremedik ama yolda yemek için taze meyve aldık. Annem zeytin yağından
yapılmış el kremlerini çok beğendi. Datça’dan Marmaris’e geçtik ve iki gün Söğüt
adlı köyde kaldık. Daha önce hiç böyle içindeki taşları bile sayabileceğim bir deniz
görmemiştim.
Travelling abroad
Question 8
Example
F1: Yurt dışı seyahatlerimizde bazen başımıza beklenmedik olaylar gelir.
Question 8 Part (a)
F1: Senin sorunun neydi Ayhan?
M2: Ben Fransa’ya gittiğimde havaalanında bavulumu kaybettim. Ertesi gün
görevliler bulup, otele gönderdiler. Tabii ilk gece bavulum olmadığı için biraz
sıkıntı çektim ama bulunduğunu duyunca çok sevindim. Başka bir yolcu
yanlışlıkla benim bavulumu almış.
F1: Senin deneyimin neydi Selma?
F2: Antalya’da gittiğimiz otelde sıcak su yoktu. Hemen idarecilere telefon ettim.
Güneş enerjisi sisteminde bir arıza varmış. Neyse ki hemen tamir ettiler ve ertesi
gün sıcak su geldi. Deniz çok tuzlu olduğu için her akşam duş yapmamız
gerekiyordu. Yoksa vücudumuzda kuruluk ve kaşıntı oluyordu. Öte yandan tuzlu
denizde yüzmek daha kolay oluyor.
Question 8 Part (b)
F1: Sen Cem?
M1: Yurt dışındayken birisi babamın pasaportunu çaldı. Lokantada otururken
ansızın çantasını kapıp kaçtı. Hepimiz çok üzüldük. Konsolosluğa gidip bir
seyahat belgesi almak zorunda kaldık. Maalesef, tatilimizin bir gününü böyle
geçirdik.
F1: Sen Bora?
M2: Ben yurt dışında şehrin ara sokaklarında dolaşırken kayboldum.
Telefonumun şarjı bitmişti. Şanslıydım. Yakınlarda bir danışma bürosu buldum.
Bana verdikleri haritayı kullanarak otele yürüdüm.
Glossary:
Başına gelmek: Something happens to somebody unexpectedly.
Sıkıntı çekmek: To have troubles
Arıza: Malfunction, defect.
Kuruluk: Dryness.
Kaşıntı: Itchiness
Ansızın: Suddenly
Ara: Side
Şarj: To charge
Şanslı: To be lucky
Lakes
Question 9
Question 9 Part (a)
M1: Ülkemizde son yıllarda toplamı Marmara Denizi’nin yüz ölçümünden daha
büyük, altmışa yakın doğal göl kurudu ya da kurutuldu.
F2: Neden?
M1: İnsanlığın aşırı tüketimi bütün doğayı etkilediği gibi, gölleri de olumsuz
etkiliyor. Sularımızın kirlenmesinde en önemli etken onların atık alanı olarak
kullanılmasıdır. Diğer nedenler suyun doğal döngüsünün, yani gölün
beslenmesinde önemi büyük olan nehirlerin önlerine baraj ve su şişeleme
tesislerinin yapılmasıdır. Yanlış tarım politikaları da çok su kullanılmasına neden
olmaktadır.
Question 9 Part (b)