Academia.eduAcademia.edu

ANTİK YUNANDA GENEL MÜZİK ANLAYIŞI ÖZET

Bu çalışmada Antik Yunan kültüründe müziğe olan ilgi ve ne gibi katkılar yapıldığı incelenmektedir. Müzik ve mitoloji, imajinasyonla gelişen alanlar olmasından dolayı Antik çağdan günümüze dek yan yana anılır. Yunan mitolojisi, sanatla iç içe görülmüştür. Resim, müzik, heykel, edebiyat, tiyatro gibi dallarda kendine yer edinir. Çünkü sanatın hammaddesi olarak kabul edilen şeyin mitlerde bulunan anlamlarla eş değer olduğu kabul edilmiştir. Bu hammaddeyi daha sonra besteci Wagner ve Carl Orff 'ta kendi operalarında kullanacaktır. Antik Yunanlıların müziğin ahlaki, toplumsal ve bireysel bir edim barındırdığına dair inanışları vardır. Müziğin makamlar aracılığıyla ruh hallerini değiştirmesi, metafiziksel olarak yorumlanmasına neden olmuştur. Müzik, ruhun eğitilmesinde ve arınmasında büyük etken olarak görülmüştür. Dinsel törenlerde, savaşlarda, hastalıkların tedavisinde ve günlük yaşantıda kullanılmıştır. Müziğe önemli katkılarda bulunan Pitagoras, Platon, Aristoteles ve Boethius yazılan tragedyalarla, eserlerinde ki metaforlarla ve deneysel çalışmalarla müziğe bir yer bulmuş, yaşatılması gereken bir olgu olduğunu savunmuştur. ABSTRACT This study examines the interest in music and the contributions made to it in ancient Greek culture. Music and mythology are known together to this day. Greek mythology is intertwined with art. It takes its place in such fields as painting, music, sculpture, literature, theater. The raw material of art is in the same sense as mythology. It used this raw material in Wagner and Orff operas. They used music in moral, social and individual sense. Changing the mood of the music has caused it to be used metaphysically. Music has been seen as a factor in the training and purification of the soul. Used in religious ceremonies, in wars, in the treatment of diseases and in daily life. Pitagoras, Platon, Aristoteles and Boethius defended that music is a phenomenon that should be kept alive.

ANTİK YUNANDA GENEL MÜZİK ANLAYIŞI ÖZET Berkan KUTLU Bu çalışmada Antik Yunan kültüründe müziğe olan ilgi ve ne gibi katkılar yapıldığı incelenmektedir. Müzik ve mitoloji, imajinasyonla gelişen alanlar olmasından dolayı Antik çağdan günümüze dek yan yana anılır. Yunan mitolojisi, sanatla iç içe görülmüştür. Resim, müzik, heykel, edebiyat, tiyatro gibi dallarda kendine yer edinir. Çünkü sanatın hammaddesi olarak kabul edilen şeyin mitlerde bulunan anlamlarla eş değer olduğu kabul edilmiştir. Bu hammaddeyi daha sonra besteci Wagner ve Carl Orff ’ta kendi operalarında kullanacaktır. Antik Yunanlıların müziğin ahlaki, toplumsal ve bireysel bir edim barındırdığına dair inanışları vardır. Müziğin makamlar aracılığıyla ruh hallerini değiştirmesi, metafiziksel olarak yorumlanmasına neden olmuştur. Müzik, ruhun eğitilmesinde ve arınmasında büyük etken olarak görülmüştür. Dinsel törenlerde, savaşlarda, hastalıkların tedavisinde ve günlük yaşantıda kullanılmıştır. Müziğe önemli katkılarda bulunan Pitagoras, Platon, Aristoteles ve Boethius yazılan tragedyalarla, eserlerinde ki metaforlarla ve deneysel çalışmalarla müziğe bir yer bulmuş, yaşatılması gereken bir olgu olduğunu savunmuştur. Anahtar Kelimeler: Mit, Ethos, Transpoze, Armoni, Tragedya ABSTRACT This study examines the interest in music and the contributions made to it in ancient Greek culture. Music and mythology are known together to this day. Greek mythology is intertwined with art. It takes its place in such fields as painting, music, sculpture, literature, theater. The raw material of art is in the same sense as mythology. It used this raw material in Wagner and Orff operas. They used music in moral, social and individual sense. Changing the mood of the music has caused it to be used metaphysically. Music has been seen as a factor in the training and purification of the soul. Used in religious ceremonies, in wars, in the treatment of diseases and in daily life. Pitagoras, Platon, Aristoteles and Boethius defended that music is a phenomenon that should be kept alive. Keywords: Myth, Ethos, Transpoze, Harmony, Tragedy GİRİŞ Yunan mitolojisinde Apollon güzel lir çalmasıyla tanınan bir tanrıdır. Apollon insanlara lir çalarak hem onları iyileştirir hem de neşelendirir. O müziğin, şiirin ve sanatın tanrısıdır. Antik Yunanda müzikte mitolojiye, mitolojide müziğe yer verilir. Müziğin temelinde şiir vardır. Müzikte önemi ise “söz” kategorisi görmektedir. İkisinin ele alındığı ilk dönem, Homeros’un İlyada ve Odysseia eserlerinin yazıldığı dönem olarak tarihe geçmiştir. Antik Yunan Felsefesinde, enstrüman ethosu öğretisi gelişmiştir. Ana fikir, her enstrümanın kendi ethosu, yani kendi karakteri ve insana olan etkisi olduğudur. Dönem içinde gelişen enstrümanlardan en ruhi olanları lir Tanrı Hermes’in bulduğu ve kardeşi Apollon’a hediye ettiğine inanılır. Lirik düşüncenin çıkış kaynağı olmuştur., flüt Athena ile özdeşleştirilmiştir. Aulos, syrinks, dioulos gibi biçimleri olan üflemeli bir çalgıdır. İnsan sesi gibi sürekli ses çıkarma özelliğine sahiptir. ve kitaradır Apollon’a atfedilmiştir. Birçok ezgiyi daha net bir tını ile çalabildiği için seçkin bir çalgı olarak kabul edilir. Bugün ki klasik gitarın temelini oluşturmaktadır.. Antik Yunan’da dans, şarkı ve müzik tiyatronun ayrılmaz parçalarıdır. Klasik Yunan Tiyatrosu Dionysos şenliklerindeki(Kent Dioynsia Şenliği) koro ezgilerinden gelişen tragedya ile yine Dionysos şenliklerindeki (Lenaea Şenliği) kutlamalarından gelişen komedya, Antik Yunan Tiyatrosunun başlıca iki oyun türü olmuştur. Antik Yunan Tragedyaları-Joachim Latacz Tragedyalar ve komedyalar dönemin en göze çarpan oluşumlarıdır. Dönemin isimlerinden Aristoteles için tragedya bir ödeve sahiptir. Ona göre “ahlaksal bakımdan ağır başlı, başı ve sonu olan belli uzunluğu bulunan bir eylemin taklididir; sanatça güzelleştirilmiş bir dili vardır; içine aldığı her bölüm için özel araçlar kullanır; eylemde bulunan kişilerce temsil edilir. Bu bakımdan tragedya salt bir öykü değildir. Tragedyanın ödevi, uyandırdığı acıma ve korku duygularıyla ruhu tutkulardan temizlemektir. Poetika-Aristoteles s.22” Yani bu duygulardan kurtulan kişi ruhsal bir dengeye kavuşur. Aristoteles tragedyaların öğelerini altı kısma ayırır, bunlar; öykü, karakterler, dil, düşünceler, dekorasyon ve müziktir. Poetika-Aristoteles Tragedyayı bir katharsis aracı olarak gören Aristoteles müziği de onun ayrılmaz bir parçası olarak görmüştür. O dönem yapılan müzikle ilgili eleştirilere şöyle cevap veriyor; “Müzik, uyku çekmek ya da içki içmek gibi, eğlenmemiz ve canlanmamız için midir? Pek sanmam, çünkü bu şeyler, Euripides'in dediği gibi sıkıntılarımızı unutmamıza yardım etmekle ve hoş olmakla birlikte, kendi içlerinde çok önemli değillerdir. Acaba, tıpkı jimnastiğin belli bir türde bir vücut meydana getirmesi gibi, müziği de daha çok karakter üstünde etki yapabilen ve böylelikle, doğru bir eleştirme-değerlendirme alışkanlığına sahip insanlar meydana getirmeye yetenekli bir iyilik uyarıcısı saymamız gerekmez mi?” Aristoteles-Politika s.238 Derin düşüncelerle müziği analiz eden Aristoteles, hem ahlaki eğitim aracı olarak, hem dinlenmek, hem de boş zamanı değerlendirmek için iyi bir hazsal araç olarak görmektedir. “Müzik, bir eğitim midir, bir eğlence midir, vakit geçirecek bir şey midir? Her üçüne birden yöneldiğini ve hepsinden pay aldığını söylemek doğru olur. Eğlence dinlenmek içindir, dinlenmek ise mutlaka zevkli olmalıdır, çünkü sıkı çalışmakla uğradığımız yorgunluklardan bir çeşit sağıltmadır. Kafaca gelişkin bir yaşamın vakit geçirme yollarına gelince, bunlarda, herkesin kabul ettiği üzere, bir soyluluk öğesi olduğu gibi bir haz öğesi de bulunması gerekir, çünkü o yaşama ilişkin olan mutluluk bunlardan oluşur. Müziğin, ister salt çalgı ile yapılsın, ister yanı sıra şarkı da söylensin, en hoş ve en zevkli şeylerden biri olduğunu hepimiz kabul ederiz; öyle ki, çocuklara öğretilmesi gerektiği yalnızca bu olgudan çıkartılabilir. Çünkü zevkli ve zararsız olan şeyler, yalnızca izlenen amaca değil, yolda dinlenmeye de haklı olarak girer. Aristoteles-Politika s.239 Aristoteles müziğin insan ruhu üzerinde yarattığı etkileri için ise şu ifadeleri kullanmıştır; “ve elbette, müziğin gerçekten de böyle bir etkisi olduğu birçok örneklerden bellidir — hele Olympos'un bestelediği melodilerden. Bunların kişiliği etkilediği, insanları çılgın gibi heyecanlandırdığı —hem bir zihin hem de bir ahlak durumu olarak taşkın bir heyecan yarattığı— pek iyi bilinmektedir. Aristoteles-Politika s.240 Bilinmektedir, çünkü Antik Yunanlılar müziği aynı zamanda insan karakterleri üzerinde ve hastalıkların tedavisinde de kullanmıştır. Batı Anadolu’da yüksek bir medeniyet kuran Frigyalılar, Dionisos kültü ile ilgili Coribantes danslarında ortaya çıkan psişik hastalıkların flüt müziği ile tedavi edilebileceğine inanışları müzikle tedavinin başlangıcını teşkil eder. XX. Yüzyıla Kadar Fransa’da Müzikoterapi Uyg. ve Türk-İslam Tedavi Metodlarının Avrupa’ya Tesirleri Dünya Müzik Terapi Federasyonu, müzikle tedaviyi; “bir kişi veya grubun fiziksel, duygusal, sosyal ve kognitif ihtiyaçlarını karşılamak üzere gereksindiği iletişim, ilişki, öğrenme, ifade, mobilizasyon, organizasyon ve diğer ilgili terapötik öğeleri geliştirmek ve artırmak için müziğin veya müzikal elemanların (ses, ritm, melodi ve harmoni) eğitimli bir müzik terapisti tarafından tasarlanarak kullanılması olarak tanımlamıştır”. Müzikle Tedavi, Tarihi Gelişimi ve Uygulamaları- Dr.Işıl Birkan Müziğin epilepsi, depresyon, sıla hastalığı-melankoli, mani, cinnet, letarji, katatoni, histeri, felç, afazi, tarantizma, korea, gut, ateşli hastalıklar, romatizma, çeşitli ağrılar, veba, kızamık, kuduz gibi hastalıkların tedavilerinde kullanıldığına dair bilgiler mevcuttur. Müzikle Tedavi, Tarihi Gelişimi ve Uygulamaları- Dr.Işıl Birkan Hipokrates, bazı hastaların tedavileri için kişileri tapınağa götürüp ilahilerle iyileştirmeye çalışmıştır. Athennaops, hasta bölgenin üzerinde enstrüman çalarak ağrıyı tedavi etmiştir. Bu etkiye tıp dilinde vibrasyon etkisi denmektedir. Çıkan ses dalgalarıyla oluşan rezonansın hastalıklı bölgeye ulaştığında iyileştirici bir etki yarattığı gözlemlenmiştir. Pitagoras, umutsuzluğa düşen kimseleri veya çabuk öfkelenen hastaları belirli melodilerle tedavi edebilme imkânını araştırmıştır. Çünkü müzik kategorileri, mod ve ritim gibi özel terimlerdir. Antik Yunan felsefesi onların ethosu ile de ilgilenmiştir. Makamlar yani modlar insan ruhuna etki eden yegâne şeylerdir ve seslerin harmonisinin bir sonucu olan müzik, Phythagoras’a göre vücuttaki harmoninin bozulduğu durumlarda en etkili devadır. Müzikle Tedavi, Tarihi Gelişimi ve Uygulamaları- Dr.Işıl Birkan Aristidis, Teofrates, Cicero ve Celsus müzik ile akıl hastalıklarını tedavi etmişlerdir. Bu Osmanlı döneminde kurulan darüşşifaların temelini teşkil etmiştir. Phythagoras’a göre, cinsel sorunların tedavisinde Frigya usulü müzik 1 yarım 3 tam 1 yarım 2 tam aralık seslerden oluşan dizi. Türk müziğinde kürdi makamına denk gelmektedir. Frigya usulü müziğin nasıl icra edildiğine dair ise her hangi bir bulguya rastlayamadım. , ciddi faydalar göstermektedir. Görüldüğü gibi müziğin kullanım alanları Antik Yunan’da geniş bir yere sahipti. Ama bu alana akademik anlamda en önemli katkıda bulunan isim ise şüphesiz Phythagoras’tır. Bugün batı müziğinin temelini oluşturan aralıklarla ilgili bilgilere yaptığı deney ve hesaplamalarla ulaşmıştır. Müziksel uyumu matematiksel formüllerle dile getirir. Bir çekiçle vurduğu çanların tınılarından aralıkları hesaplamış, kendi adını verdiği Phythagoras gamını bulmuştur. Bu skala, bir oktav aralığına bir tabii beşler dizisini(fa-do-sol-re-la-mi-si)meydana getiren sesler yerleştirerek kurulur. Kemancılar ve piyanocular gamı olarak da bilinen bu dizi, telli enstrüman icracıları tarafından akort işlemi sırasında günümüzde halen kullanılmaktadır. Phythagoras, öğrencileriyle birlikte deneyler yapar ve 12 farklı notanın olduğunu keşfeder. Ama antik çağ monocord(tek sesli) bir müzik anlayışına sahip olduğu için fazla notaya gerek duymayan çağın ruhu 4 ya da 5 notalı müziği yeterli görmüştür. Zaman geçip Rönesans dönemine gelinince nota sayısı 8’e ulaşmış(do-re-mi-fa-sol-la-si-do) ve buna latince sekiz demek olan octavius adı verilmiştir. İlerleyen zamanlarda bu sekiz notada yetersiz kalmıştır. Çünkü bu şekilde müziği başka tonlardan çalmak ya da eserleri modüle etmek olanaksızdır. Müzik sadece birkaç moddan yapılabilmektedir. Bu sıkıntıyı gidermek için yüzyıllar önce Phythagoras’ın bulduğu gam olan tabii beşler dizisi bu sekiz notaya eklenir ve bugün ki kullanılan şeklini alır. Şöyle ifade etmek gerekirse piyanoda ki beyaz tuşlar elde edilen bilgilerle oluşturulmuş sekiz nota(do-re-mi-fa-sol-la-si-do) dizisini karşılamaktadır. Sadece beyaz tuşlarla çok sınırlı bir müzik yapabilirsiniz. Phythagoras ise piyanoda ki siyah tuşlara(fa-do-sol-re-la-mi-si) karşılık gelen diziyi bulmuştur. Artık her enstrüman her müziği farklı farklı tonlardan çalabilmektedir. Bu buluşa müzikte transpoze adı verilir. Ayrıca Phythagoras’ın evrenin düzenini anlatmak için kullandığı Kürelerin Armonisi adında bir teorisi var. Bu teoriye göre gezegenler müzikal oranlara göre dizilmişlerdir ve aralarındaki uzaklıklar müzikal aralıklarla devam etmektedir. Notalara paralel olarak sayıların da belirli bir düzene bağlı olduğunu savunan Phythagoras bu varsayımında, dokuz kozmik şeklin hareketleriyle algılayamadığımız uyumlu bir ses oluşturduğunu ileri sürer. https://www.bilimtreni.com/pisagorunharmonisi 2017 yılında NASA, yörüngelerinde ilerleyen gezegenlerin çıkardıkları seslerini, uzay araçlarının yardımıyla kayıt altına alarak yayınlamıştır. Yaptığı açıklamada; “bilim adamları, bu sinyalleri daha iyi anlamak için radyo sinyallerini ses haline çevirir. Bu yaklaşıma "veri sonfikasyonu" adı verilir. Bazı uzay araçlarının radyo emisyonlarını yakalayabilen ekipmanları var. Bilim adamları bunları ses dalgalarına çevirdiğinde, sonuçların duyulması ürkütücüdür,” https://www.nasa.gov/vision/universe/features/spookeyspacesounds şeklinde olmuştur. Bilim adamlarına ürkütücü gelen sesler eğer bir armoni içindeyse ürkütücü olmayabilir ki bu sesleri Phythagoras uyumlu bir şekilde duyduğunu iddia etmiştir. Bu açıklamayla Kürelerin Armonisi teorisi gezegenlerin ses çıkarmaları bakımından doğrudur. Gezegen seslerinin bir armoni oluşturup oluşturmadığı ise hala gizemini korumaktadır . Felsefesinde ve eserlerinde müzikle ilgili çokça metafora rastlanan bir önemli isimde Platon’dur. İdealardan bahsederken uyumdan pay almak söylemini bir orkestraya benzetmiştir. İdealar bu dünyada ki varlıkların asıllarıdır. Bu dünyada olan her şey ise idealardan bir pay almıştır. Bu payı anlatırken örnek olarak bir orkestrada ki her bir enstrümanın o eserden ne kadar pay aldığına ve ne kadar etkin olduğuna bağlamıştır. Örneğin Beethoven’ın yazmış olduğu Egmont üvertürü, İspanyolların işgali altında ezilen Felemenk halkını anlatır. Halk için kurtuluş Kont Egmont’tur. Eserin 25. ölçüsünde ki 3/4’lük kısım allegro tempoda güçlü ve arzulu bir temadır. Özgürlük inanışının filizlenişini ve bağımsızlık savaşının yaklaştığını anlatır. Başkaldırı, tahta enstrümanlarla başlayıp yaylıların katılımıyla güçlenerek devam eder. Kont Egmont yakalanır ve boynu kesilerek idam edilir. Bu kısmı kemanlar ve ölümünün ardından gelen bir koral(ağıt) canlandırır. Egmont'un ölümüyle ise bağımsızlık savaşı ve zafer isteği karşı konulamaz duruma gelir. Bu ölüm halk için bir uyanıştır. Eser allegro bir finalle, zafer coşkunluğunu kutlayarak sona erer. Egmont Uvertürü – Op.84 - Sostenuto ma non Şimdi eserde vurgulanmak istenenle enstrümanlar arasında ki nota dağılımı duyguları aktarışlarına göre ve ses renklerine göre farklılaşır. Besteci vermek istediği duyguyu bunu en iyi yapabilecek olan bir enstrümanı seçerek yapar. Belki de eserde en önemli payı yaylılar almaktadır, en önemsizini de timpaniler. Ama burada önemli-önemsiz ayrımı yoktur, burada birbirini destekleyen bir uyum söz konusudur. İçinde bulunduğumuz bu dünyada ki her şeyde böyle bir uyum vardır ve uyumun kaynağında Platon için ideadır. İdealar mantığını orkestra yardımıyla daha öğretici bir hale getiren Platon, kurduğu devlette çocukların 20 yaşına gelene kadar müzik ve jimnastikle eğitilmeleri gerektiğini söyler. Platon için bir devlette olmazsa olmazlardan ilk önceliği müzik almıştır. “Tanrı, insana jimnastiği ve müziği, doğrudan içindeki cesur yanın ve akıl yanının ihtiyaçlarının karşılanması için vermiştir; yoksa beden ile ruhun ayrı ayrı geliştirilmesi için değil; ya da hani ayrıca bu da olabilir, ama iki verinin birlikte eğitimi şarttır”. Platon-Devlet s.118 Müziğin yozlaşmaması gerektiğine de vurgu yapan Platon, onun çok özel türden bir şey olmasını ister. İnsana hüzün veren karma Lydia makamını, gevşeklik veren ve içki masalarında dinlenen İonya makamını devletinden çıkarır. İdeal bir devlette bireylerin iyi ethos sahibi olabilmesi için, ruhunu doğru müzikle beslemesi gerektiğini söyler. “İşte, bu yüzdendir ki Glaukon, müzik en önemli eğitim aracıdır, çünkü ritim ve makam ruhumuzun derinliklerine kadar sokularak bizi çepeçevre sarar, ona soylu davranış kazandırırlar. İnsan doğru bir müzik eğitimi almışsa, ruhu da güzelleşir, aksi halde tersi olur. Öte yandan layıkıyla müzik eğitimi almış bir insan sanattaki ve doğadaki hataları ve eksiklikleri en dikkatli kişi olarak bir bakışta sezeceği için de –haklı olarak hata ve çirkinliklere isteksiz olacak– güzel şeyleri sevip övme ve ruhunu onlarla besleme imkânı bulup kendisini de güzelleştirir ve sonunda kusursuz biri olur. Platon-Devlet s.109/12-d-e” Müzik Üzerine isimli kitabıyla müzik tarihi açısından önemli olan son isim Boethius’tur. Helenistik Dönemin son filozofu olan Boethius, kendisiyle Antikçağ Felsefesini sona erdirir ve Ortaçağ Felsefesini başlatır. Boethius filozof, matematikçi ve müzik teorisyenidir. Müzik alanında Antik Yunan müzik teorisi ile Ortaçağ kilise müziği arasında bir köprü görevi görür. Yunan müzik teorisinin Ortaçağa ve sonrasına aktarılmasını sağlamıştır ve yazdığı kitap, Antik Yunan Müziği’nin son bir özetidir Boethius ve Müzik- Nesrin Akan. Eser, bütün Ortaçağ ve Rönesans boyunca tek önemli bilimsel kaynak olarak kabul edilmiş, Batı’daki üniversitelerin müzik eğitiminde ders kitabı olarak okutulmuştur. Boethius ve Müzik- Nesrin Akan Boethius, bilgeliğe giden yollar arasında müziğinde önemli bir yeri olduğunu belirtir. Yaptığı katkılar arasında notaları harflerle isimlendirme yöntemi gösterilebilir. Boethius, Grek harf yazısının tersine, Latin alfabesindeki A’dan P’ye kadar olan 15 harfi kullanarak bir sistem oluşturmuştur. Örneğin, A harfi La sesini, B harfi Si sesini, C harfi Do sesini, D harfi Re sesini, E harfi Mi sesini, F harfi Fa sesini, G harfi Sol sesini göstermektedir. Boethius ve Müzik- Nesrin Akan Bu sistem günümüzde birçok ülkenin evrensel boyutta kabul ettiği bir nota yazım kuralıdır. Antik Yunan’da tarihsel bir süreç olarak işleyen bu yaklaşımlar, ilerleyen çağlar boyunca aydınlatıcı etkiler oluşturmuştur. Örneğin Romantik Dönem bestecisi olan Richard Wagner tarafından bu oluşum operalar bazında tekrardan hayat bulur. Aristoteles’in müzik anlayışından ve tragedya kültüründen etkilenen Wagner, operalarında mitoslara fazlaca yer verir. Wagner’in müziğinde ve müzikli dramlarında etki yaratan önemli temel öğeler, yapısal olarak birbirine derinden sarmaldır. Bu sarmalda “müzikal anlatım, müziksel dil-düşünce, müzikli dram, sonsuz müzik, leit-motif tekniği Leit-motif, sürekli aynı şekilde tekrar eden motifler değildir. Daha çok psikolojik bir işleve sahiptirler. Eserin her bölümünde hatırlatma amaçlı ortaya çıkan motiflerdir. Değişime uğramayan bu tekrarlarla, sonsuz bir aynılığı anlatır. Motif hep aynı olanı vurgular ve Parmenides’in Bir ine benzeyerek değişimi yadsır. Böylece eser, sonsuz melodi ile mutlak varlığa sahip olur. ve şiir kuramı” belirli noktada eserin psikolojik algısını kuvvetlendirmek için özenle birbirine bağlanır ve geliştirilir. Bu noktada önemli bir diğer öğe de mit dir. Wagner’de Müzik Felsefesinin Temelleri-Emir Ülger İçinde bulunduğu çağın ruhundan hoşnut olmayan Wagner, bulunduğu kültürün çöküşünü fark eder. Bu çöküşü yükseltmek için mitleştirmeyle, hem eserlerine derin bir anlam birliği kazandırır, hem de onları ölümsüzleştirir. “Yeni bir şey yaratmak istiyorsan mutlaka eski olanı kullan” söylemiyle yapıtlar yaratan bir diğer besteci ise Carl Orff ‘dur. Sofoklesin kaleme aldığı dünyanın ilk direniş eseri olan Antigone, Kral Oidipus ve Aiskhylos’un yazdığı Prometheus eserlerini opera olarak yeniden düzenlemiştir. Prometheus operasını orijinal grekçe metininden bestelemiştir. Günümüz sanatında Antik Yunan müziğini devam ettiren isim Michael Levy’dir. İlkçağ nota sistemini ve modlarını günümüz nota sistemiyle icra etmektedir. Çaldığı lir en eski lir boyutlarına ve tel sistemine göre kendisi tarafından yapılmıştır. 2006 yılından beri, araştırmalarını antik müzik tekniklerine yöneltmiştir. Çoğu telli çalgıyı en iyi şekilde çalan Levy, lir enstrümanında virtüöz seviyesine erişmiştir. Yirmiden fazla albümü bulunan Levy, Tanrı Apollon’a First Delphic Hymn to Apollo isimli bir beste yapmıştır. The Lyre of Classical Antiquity kolajı ise dinlemeye değerdir. Eserde çok naif ve ruha dokunan, kendi besteleri de olan antik melodiler mevcuttur. Suriye’de ki kazılarda eski kil tablet üzerine yazılmış Hurrian İlahisini lir ile çalmıştır. Youtube. com ’da “The Oldest Written Melody in History” ismiyle bulabilirsiniz. Bu ilahi lir için yazılmış olup 1400 yıl öncesine aittir. İnsanlık tarihinin en eski melodisi olarak kabul edilir. Michael Levy bu gibi Antikçağ melodilerini hala yaşatmaktadır. Son olarak Gregoryen isimli Ermeni bir acapella grubu da İlkçağdan uyarladığı mod sistemini Ortaçağ kilise müziğiyle birleştirerek günümüz yıllarında bizlere sunmaktadır. SONUÇ Antik Yunan müziği, ilk çağda gelişen ve yetişen bir olgudur. Müzikle tedavi yöntemleri, Phytagoras’ın Kürelerin Armonisi teorisi ve transpoze buluşu, Platon ile Aristoteles’in metaforları ve Boethius’un yeni nota yazım sistemi ilk çağ içerisinde ki en etkili buluş ve anlatım teknikleridir. Bu dönemde müziğe ilk katkılar sağlanmış, orta çağa geçerken edinilmiş bilgilerle bir üst düzeye taşınmıştır.