Academia.eduAcademia.edu

ANTİK YUNAN TİYATROSUNUN OLUŞUMU VE EVRELERİ

ANTİK YUNAN TİYATROSUNUN OLUŞUMU VE EVRELERİ Efkan YOKUŞ Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Lisans Öğrencisi Özet Dünya’da sanatın doğuşu Antik Yunan’da düzenlenen Dionysos şenlikleri ile başlamaktadır. İnsanlığın en eski sanat ürünleri festivallerde eğlence amacıyla ortaya çıkan metinler, zamanla siyasi ve ekonomik olarak biçimlenmiştir. Yunan düşünürleri, kötü giden Pers savaşları ve ekonomik olarak ortaya çıkan bunalımları, Dionysos şenliklerinde halkı bilinçlendirme amacıyla basit şiirsel metinler üretmişlerdir. Halk tarafından ilgiyle karşılanması bu metinlerdeki keskin iğnelemeler ve devlet büyüklerine karşı korkusuz eleştirilerdi. Öncelikle çalışmada Dionysos kültünün ortaya çıkışı ile düzenlenen törenler, şenliklerin tiyatro sanatına evrimi ele alınmıştır. Şenliklerde düzenlenen etkinlikler ve hangi ritüellerin uygulandığı konusu işlenmiştir. Antik Yunan dünyasının siyasi ve ekonomik süreçlerinde soyluların, tüccarlarla girdiği mücadeleler ve Yunan toplumunun buna karşı tutumu işlenmiştir. Giriş Dionysos, Zeus ile Semele’nin oğludur ve on iki Olympos tanrısından biridir. Titanların onu öldürmesine üzülen Rhea, ERHAT Azra, Mitoloji Sözlüğü, Remzi Kitabevi, 2015, S.261 . Athena’dan yardım alarak Dionysos’u tekrar diriltmesi, ikinci kez doğan anlamına gelen ‘’dithyrambos’’ adını kazandırdı. Daha sonraları ise onun için koro ile söylenen ezgilere dithyrambos denildi. Dionysos kültü şarap, yardımseverlik ve bereketi temsil ederdi. Daha çok şarap ve coşkunlukla anılan Dionysos tapınmalarında danslar, sarhoşlukla birlikte musiki yer alırdı. Ağaçların da tanrısı olan Dionysos , buğday ve tarımla da ilintili olması onu bereketin simgesi haline getirmiştir. Ayrıca, ilk öküzü sabana koşan tanrı olarak da anılırdı. YÜCEL Çağatay, ‘’ DİONYSOS BAYRAMLARI VE ŞENLİKLERİ’’ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi S:3 (2015) S.1-2. M.Ö 7. ve 6. Yüzyıllarda güçlü tüccarlar ile halkı yöneten soylu sınıf arasında mücadeleler ortaya çıkmıştı. Zengin soylu sınıf Yunan dünyasının büyük tanrıları Zeus ve Apollon etrafında kümelenen tapınaklar ile siyasi yönetim gücünü elinde tutmuşlardır. Tiranların bu gücü karşısında tüccarlar ise halkı yanına çekmek için şarap ve bereket tanrısı olan Dionysos’u anmak için meydanlarda törenler meydana getirmişlerdi. Bu törenler diğer tüm yerel törenleri geride bırakmış ve Attica’de resmi hale gelmiştir.‘’Keçi türküsü’’ anlamına gelen tragedya ilk kez burada sahneleniştir. KESKİN Uğur ve BÜYÜK Köksal, ‘’ Antik Yunan Yazınsal Oyunlarında Yönetim Düşüncesi’’, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, S:1 (2013) S.386. Törenlerde ortaya çıkan Dionysos şenlikleri sonbahar ve kış başlangıçlarında yeni şarap açımı ile kutlanırken, üzüm hasadını da meydana getirdi. Dionysos şenlikleri M.Ö 7. Yüzyılda Atina tiranı Peisistratos ile başlamıştır. Atina’da düzenlenen Dionysia, Lenaia, Anthesteria, Apatouria şenlikleri vardır. YÜCEL Çağatay, age, S.4-8.Dionysia düzenlenen en büyük şenliktir. Kır ve şehirlerde farklı zamanlarda düzenlenir, farklı şekillerde kutlanırdı. Kışın yapılan bu şenlik kırsalda, pompe adı verilen alay yürüşüyle başlar ve bereketi kutsayan yürüyüş ile ekmek, su, şarap, yiyecek ve falluslar taşınır. Yürüyüş ile şarkılar söylenir danslar edilir ve koro, dithyramboslar okunur. Şehirde düzenlenen Dionysia şenliği ise farklı olarak baharda düzenlenir ayrıca Atina’da Açık Hava Tiyatrosu’nda tiyatro gösterimleri olurdu. Bu şenlik bir boğanın kurban edilmesiyle başlardı. Lenaia şenliği ise ocak ayında düzenlenir. Agora alanında ya da küçük tiyatro alanlarında düzenlenen, tiyatro gösterimlerinin olduğu şenliktir. Anthesteria şenliği üç gün gibi kısa sürede düzenlenen ve halkın yanı sıra kölelerde katıldığı şarap festivalidir. Apatouria sonbaharda atina tiranın Boiotia kralı karşısında kazandığı zafer anısına düzenlenirdi. Bu törenler zamanla biçim ve üslup kazanmaya başlayarak Dionysos’u öven eğlencelerden çıkarak sanat gösterimi halini almıştır. Törenlerde koro olarak söylenen ezgilere Thespsis’ birinci oyuncuyu ekleyerek yazınsal oyunların temeli atılmıştır. YÜKSEL Ayşegül, ‘’Antik Yunan Tiyatrosunda Komedyanın Evreleri’’ Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, S:1.2, (1990) S.558.Bu süreçte Aiskhylos ikici Sophokles ise üçüncü oyuncuyu ekleyerek görsel sanat olan tiyatronun temeli atılmıştır.5Tiyatro sanatı tragedya ve komedya ile başlamıştır. Yunan coğrafyasında halklar şehir devletleri halinde yaşamışlardır. Siyasi ve ekonomik yönden eleştirel yaklaşım içinde bulunan ozanlar tiyatro ile halka inmişlerdir. Tragedya Bu sözcük Yunanca tragoidia’dan gelir; tragos(keçi) ve oidie(türkü) sözcüklerinin birleşmesiyle keçilerin türküsü anlamına gelir. Tragedyada mitler ve efsaneler konu alınır, insanlara yıldırıcı korkunçluktaki olaylarla ders vermek amaçlanmıştır. NUTKU Özdemir, Dünya Tiyatro Tarihi, Mitos Boyut Yayınları, İstanbul 2000, S.454.Antik yunan tragedyasının tanımını ilk kez Aristoteles yapmıştır. Aristoteles, Poetika kitabında tragedyalar için ağırbaşlı, başı ve sonu olan, belli bi uzunluğu bulunan bir hareketin taklitidir demiştir. ‘’Aslında tragedyanın ödevi, seyirciye acıma ve korku duyguları aşılayarak ‘’ruhu tutkulardan arıtmak’’tır.’’ ARİSTOTELES, Poetika, Çev. İsmail Tunalı, Remzi Kitabevi, İstanbul 2011, S.64. Aristoteles’e göre tragedyanın görevi acıma ve korku duygularının aşılanabilmesi için seyircinin kahramana ve rolüne yakınlık duyması gerekmektedir. Tragedyalarda kahraman mutlu bir durumdayken acınacak hale düşerdi. Bunu yaptığı bir hata ya da işlediği bir günaha bağlardı. Tragedyaların konuları genellikle mit ve efsanevi olaylardan seçilirdi. Yunan halkının benimsemesiyle tragedyalarda efsanevi olayları gerçekler üzerine oturtulmuştu. Eğer rolde kavga ve dövüş gibi sahnelerde vurmak, öldürmek gibi eylemler sahne arkasında perdenin kapanmasıyla yapılırdı. Kan gösterilmezdi. Ayrıca koronun dahil olduğu iki bölüm mevcuttu. Koro şarkılar eşliğinde girdiğinde lirik şiirler okunurdu. Tiyatro oyunundan daha çok operaya yakındır. Antik tragedya gelişimini kişisel duyguya yönelerek, koro ile bu duyguyu genelleştirirdi. Bu duyguları mitolojik tanrılarla beraber seyircide dinsel duygular uyandırma amacı güdülürdü. Yunan tragedyalarının çoğu örneğinde karakterler ölümüyle sonuçlanırdı. Öykülerin büyük bir kısmında ünlü ve zengin kesim işlenirdi. Söz konusu zengin ve mutlu bir hayat süren ana karakterler öykünün sonunda kederli bir son beklemekteydi. Klasik Tragedya Özellikleri: ‘’Keçiler tanrı, yarı tanrı gibi olağanüstü varlıklardır, Zaman, mekan ve yer birliği adı verilen üç birlik kuralına uyulur, Yüksek ve ağırbaşlı bir dille yazılır, Kaba sözlere yer verilmez, Nazımla yazılır ve beş perdeden oluşur, Eser bir bütün olarak hiç aralıksız oynanır,’’ BALOĞLU Uğur, Tiyatro Yapıtlarının Sinemaya Uyarlanmasında Anlatısal Ve Yapısal Değişiklikler: William Shakespeare’in Hamlet Oyunun Eğitimsel Uyarlama Örneği, T.C İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2012. Tragedya, Aiskhylos, Sophokles ve Euripides gibi yazarların yapımıyla başlamıştı. Bu türün en önemli ozanı Aiskhylos’tur ve Persler oyunu ile tanınmış bir ozandır. Sadece salt bir ozan olarak kalmayan Aiskhylos aynı zamanda dönemin önemli düşünürüydü AKGÜL Tülay Yıldız, ‘’Bir İdeoloji Taşıyıcısı Olarak Mit ve Tragedya’’, Yedi :Sanat, Tasarım Ve Bilim Dergisi, S:11 (2011), S.8-9. Atina’da düzenlenen tiyatro yarışlarına katılmış ve ilk ödülünü M.Ö 485 yılında kazanmıştır. Tanrı Dionysos’un rüyasına girip Tragedya sanatına yönelmesini söylemesiyle başlamıştır. Ayrıca koroya önem vermiş ve oyunlarının konularını mitolojik olaylardan seçmiştir. Aiskhylos temelde ahlaksi sorunlar üzerinde durarak ceza ve günah kavramlarını işlemiştir. Geleneksel mitolojik inançlara anlam bulma çabasındadır. Düzen ve haklılık sorunlarını mitolojik tanrıların en büyüğü Zeus inançlarına bağlamış ve sorunlarını çözmeye çalışmıştır. Çünkü dünyevi yaşamın oluşumunu tanrılar sağlamaktaydı ve bunu açıklamak için tanrıları kullandı. Tanrısallıkla anlam kazanan düzeni devam edilmesi gereken bir olgu olarak görmekteydi. Eski Komedya Eski Komedya M.Ö 5 yüzyılda Atina’da gelişmiş ilk komedya türüdür. Dionysos’u öven bağ bozumu törenlerinde fallus türkülerinden meydana geldiği söylenmektedir. Fallus, cinsellik ve üretkenliği simgeleyen Dionysos kütlünün temel simgelerindendir. Aristoteles’in söylediği üzere eski komedyanın nasıl oluştuğuna dair kaynaklar sınırlıdır. ARİSTOTELES, a.g.e, S.54Komedya sözcüğü içkili eğlence anlamına gelen komos kelimesinden gelmektedir. Komos Dionysos kültünün önemli ritüellerindendir. Şaraplar içilerek, müzik eşliğinde danslar yapılırdı. Bu ritüellerin temelinde bereketli bir ekim ve hasadın kutlanması amacı vardı. Ürünleri saklama ve bekletme temeli yoktu her sene iyi bir hasat uğruna günlerce süren eğlenceler yapılırdı. Bu eğlenceler diğer Olympos tanrılarına da sunulurdu ve adaklar adanarak tanrıların gazabından kurtulduklarına inanırlardı. Komos koroları Dionysos şenliklerinin yasal bir parçası haline gelmiştir. Koro üyeleri hayvan kılığına bürünür ve maske takarlardı. Komos alaylarında keskin kişisel taşlama ve kişileri sanatlı bir dille yere batırma ile ünlüdür. Eski komedya yazarı olarak Aristofanes bilinen eski, komedya yazarıdır ve günümüze sadece dokuz yapıtı ulaşmıştır. Aristofanes keskin zekası ve keskin taşlamalarıyla ünlüdür. Eski komedyada iki türlü yazar türü mevcuttu. Keskin taşlamalar yapan ve terbiyeli yazarlar olarak ikiye ayrılmıştır. Aristofanes Eşekarıları oyunu ile Atina’nın adalet eleştirisini yapmıştır. Oyunda, sabah erken saatlerde meclis binasına koşan yurttaşların mahkemede juri olarak yeralmak istemesiyle, kazandığı paralar işlemekteydi. ARİSTOFANES, Eşek Arıları, Yargıçlar, çev. Sabahattin Eyüboğlu, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1966 S.1-5Halk meclisini yöneten Perikles, juri olarak kabul ettikleri kişilere belli bir ücret öderdi. Perikles’in ölümü ile başa geçen Kleon bu ücretleri 3 katına çıkartmıştı. Böylece yurttaşlar için bir geçim kapısı olmuştu. Orta Komedya Orta komedya M.Ö 336 yılında Pelopones savaşının bitimiyle beraber başladı. Eski komedinin eleştirel ve taşlama yönü Atina’nın içinde bulunduğu durumla yok olmaya başladı. Artık hafif alaycı ve toplumsal güldürü öğeleri yer almaya başlamıştı. Komedya yazarları politik olmayan ve eleştirileri sadece düşünürlere karşı kullanan bir türe evrilmiştir. ‘’Bu dönemin önemli komedya yazarlarının çoğunun Atinalı olmayışı sonucunda oyunlarda yansıyan "Atina sevgisi" gitgide azalmış, Orta Komedya'nın yaratıcıları "ozan" niteliği olmayan profesyonel tiyatro yazarlarına dönüşmüştür. Bu yazarlar, "Atinalılık erdemi"ni artık tiyatroda yansıtmayan, seyirci ve yazarı yok sayan, dramatik yanılsamaya yönelen bir tür güldürü üretiyorlardı; amacı, Eski Komedya'da olduğu gibi, toplumu gülme yoluyla iyileştirmek, arındırmak ya da eğitmek değil, "eğlendirmek" olan bir tür güldürü...’’8 Yeni komedya Büyük İskender’in Atina’ya hakim olmasıyla ortaya çıkmıştır. Çok fazla yazar bulunmamaktadır. Yeni komedyanın bilinen en büyük üç yazarı Filemon, Difilus ve Menandros’tur. Günümüze yeni komedya eserleri en erken 20. Yüzyılda bulunmuştur. Bulunan eser papirüsleri yazılmış adı ‘’Kötü huylu adam’’dır. Menandros yeni komedyanın önemli yazarıdır.Günümüze 5 komedyası kalmıştır. Yeni komedyayla birlikte artık taşlama tamamiyle bitmiştir. Derine inmeyen gündelik kulağa hoş gelen komedyalar ortaya çıkmıştır. Yeni komedyada eski komedyada varolan mitolojik öğeler yoktur. Koro artık tamamiyle biterek maskeler kullanılmamaya başlanmıştır. Menandros büyük bir ozan ve düşünürdü herşeyden önce dünyayı çok iyi algılamış bir yazardı. Yazdığı oyunlarda Atina’lı yurttaşları ‘’vatandaş’’ olarak değil, ‘’insan’’ olarak dile getirmiştir. YÜKSEL Ayşegül, age, S.566Yarattığı eserlerde, insan karakterlerinde yaşamın evrenselliğini ve komedilerinde kahkahalı gülmeyi amaçlamayan bir yazar olarak eser kaleme almıştır. Daha sonraları yeni komedya eserlerinde güldürü git gide azalmaya başlamıştır.