Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
KÜRESELLEŞME KARŞITI HAREKET
Dr. Şermin TAĞ KALAFATOĞLU
Öz
Küreselleşmenin etkisini ekonomi, ulus devlet, çevre, insan hakları,
küresel örgütler, ulusötesi şirketlerin artan gücü ve teknoloji gibi
farklı alanlarda göstermesiyle toplumsal hareketlerin mücadele
ettikleri sorunlarda ve bunların boyutunda değişim yaşanmıştır. Bu
durumun küreselleşmeye karşı olan hareketin gelişimine ön ayak
olduğu söylenebilir. Küreselleşmenin beraberinde getirdiği sorunlar
birleştiren bir güç olmuş, bu sorunlara karşı olanlar yukarıdan
küreselleşme sürecine karşı bunun aşağıdan gerçekleşmesi adına
uluslararası koalisyonlar oluşturmaya ve kamuoyunun dikkatini daha
öncesinde
duyulmayan
konulara
çekmek
üzere
eylemler
düzenlemeye başlamışlardır. Bu makalede bu hareketin tarihsel
köklerine, oluşturanlara, bunların arasındaki çatışmalara, hedeflerine,
örgüt yapılarına, eylem biçimlerine ve etkilerine değinilmektedir.
143
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
Anahtar
Kelimeler:
Toplumsal
hareketler
•
küreselleşme
•küreselleşmenin etkileri •küreselleşme karşıtı hareket •kitlesel
protestolar.
ANTI GLOBALIZATION MOVEMENT
Abstract
The problems that social movements have struggled with and the
scale of these problems have been reshaped and shifted due to
globalization’s impact on economy, nation state, environment,
human rights, international organizations, increasing power of the
multinational corporations and technology. The impacts of
globalization on broad spectrum help to improve anti globalization
movement. The problems that globalization brings along with it
become a powerful tool to gather together the grassroots who
struggle against these issues. In order to achive globalization from
below these movements create international coalitions and
orchestrate massive protests that help to draw public attention on the
subjects that haven’t been critisized before. In this article, historical
roots, participants, contradictions, goals, organizational models,
different forms of action and the influence of the anti globalization
movement are examined.
Key words: Social movements •globalization •the effects of
globalization •anti globalization movement •massive demonstrations.
144
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Giriş
Küreselleşmenin farklı kesimler üzerinde giderek artan
etkisi, bu kesimlerin sorunlarının ortak bir nedenden kaynaklandığını
keşfetmelerinin yolunu da açmıştır. Bu farklı çıkar grupları haklarını
korumak
adına
uluslararası
çapta
birlik
oluşturma
yoluna
yönelmektedir. Bu da insanlık tarihinin en büyük hareketlerinden
birinin doğuşuna ön ayak olmuştur.
Küreselleşme karşıtı hareket, genel hatlarıyla küreselleşmenin
siyaset, toplum, kültür ve çevre açılarından getirdiği olumsuzluklara
ve yetersiz kaldığı alanlara gösterilen tepkinin ortak adı olarak ifade
edilmektedir (Tuna, 2005, s.105).
Hareketin
içinde
yer
alanlar;
standart
sivil
toplum
örgütlerinden Sierra Club gibi çevreci örgütlere, Public Citizen gibi
tüketici gruplarından Teamsters gibi işçi sendikalarına ve inanç
temelli Jubilee 2000 gibi örgütlere kadar çok farklı oluşumları
içermektedir. Eski olanlar çok üyeli, büyük ve bürokratik
kuruluşlardır; yeniler ise esnek, dağınık ağlara yönelmekte olan genç
eylemcilerden
oluşmaktadır.
Hareketin
omurgası,
koalisyon
içerisinde çalışan binlerce taban örgütünü içermektedir. Kimisi
bağımsız ve militan anarşist grubuyken (Black Bloc gibi) bir örgüt ya
da örgüt grubuyla bağlantılı olanlar da bulunmaktadır. İdeolojik
olarak bazı gruplar daha geleneksel Marksist örgütlerle birlikte
kendilerini “sol” gruplar olarak kimisi de “sol özgürlükçüler” olarak
145
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
ifade etmektedir. Kendisini “ilerici” ve hatta “liberal” olarak
belirtenler de vardır. Public Citizen ve Sierra Club gibi sivil toplum
örgütleri bu gruba girmektedir. Çoğu kendisini “radikal” olarak
nitelemektedir. Gençlik temelli, doğrudan eylem yönelimli gruplar
kendilerini “anarşist” olarak ifade etmektedir (Hayduk, 2003, s.25).
Tek bir lidere ya da mesaja sahip olmayan hareket bir
kampanyadan ötekine değişmektedir. Geri çekilmiş ve neredeyse
ortadan kaybolmuş görünmekte ve daha sonra yeniden ortaya çıkıp
belirlenen bir hedefi (Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası Para Fonu
ya da Dünya Bankası’nın toplantıları gibi) protesto etmektedir. Grup
üyeleri yalnızca bu eylemlerde yüz yüze karşılaşmaktayken, genelde
İnternet’te ya da liderlerin toplantılarında iletişime geçmektedirler
(Hayduk, 2003, s.24).
Taktiklerinde ve amaçlarında çok çeşitli olan hareketin
sınırlarında, şiddet ve devrimcilik, temelinde barış yanlılığı ve
reformistlik yatmaktadır. Hareket aynı zamanda şirket karşıtı,
girişimci, anarşist, nostaljik, teknofobik, fütürist, devrimci ve tutucu
olmasıyla karşıt taraflara doğru yönelmektedir (Harding, 2004,
s.421).
Küreselleşme karşıtı hareket, kıtalar arasında, farklı amaçlara
ve geçmişlere sahip hareketler arasında ortak bir amaç etrafında
yaratılan koalisyonla eylemlerde bulunmakta ve kamuoyunun
dikkatini
daha
öncesinde
üzerinde
durulmayan
konulara
çekmektedir. Hareket eylemleriyle, küreselleşmenin hızlı bir şekilde
146
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
toplumsal eleştirinin odak noktası, -finansal dengesizlik, ekonomik
bunalımlar, küresel eşitsizlik, derinleşen yoksulluk ve toplumsal
mahrumiyet, iş kayıpları, Amerikanlaşma ve çevresel bozulmadan
dolayı- toplu bir memnuniyetsizliğin hedefi haline gelmesini
sağlamıştır. Küreselleşme, ortak bir birleştiren güç ve düşman
olmuştur (Pieterse, 2001, s.28).
Küreselleşme karşıtı hareketi detaylı bir şekilde ele almadan
önce küreselleşme kavramına değinilebilir.
Küreselleşme Kavramı
Küreselleşme
terimi
muhtemelen ilk defa
Amerikan
Ekspress reklamında 1970’li yılların ortasında kullanılmış, daha
sonra
pazarların
devlet
kontrolünden
çıkarılıp,
küreselleşen
neoliberalizmin yeni dünyasıyla bağlantılı kullanımı yaygınlık
kazanmıştır (Niezen, 2004, s.47).
Küreselleşmeye karşı merkezi tartışmalardan biri kelimenin
kullanımına
ilişkindir.
Politikacıları
da
içeren
çoğunluk
küreselleşmeyi, 21. yüzyıla girerken dünyanın doğasının değişimini
ifade etmekte kullanmaktadır. Kavram, dünya politikasında, küresel
ekonomide, ticarette, endüstride, suç ve terörizmde, çevresel
tehditlerde ve çözümlerde, sosyal davranış ve tutumlarda bile ortaya
çıkan değişimi açıklamakta kullanılmaktadır (Bowden, 2004, s.5).
Kavrama daha eleştirel yaklaşanlar bunun yeni bir dünyayı
hiçbir
147
şekilde
tanımlamadığını
ya
da
açıklamadığını
ifade
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
etmektedirler. Onlara göre küreselleşme sömürgeleştirme, göçmenlik
ve uluslararası ticaret gibi belki de yüzyıllardır meydana gelen
süreçler için ortaya atılan yeni moda kavramdır (Bowden, 2004, s.5).
Küreselleşme üzerine çok farklı görüş açıları olduğundan
kavramı tanımlamak zor bir iştir. Bununla birlikte yapılan
tanımlamalarda bazı ortak özellikler bulunmaktadır.
Bağlantılılık: Daha önceden uzak ve bilinmeyen yerlere ya
da insanlara bağlantılı hale gelinmiştir.
Mekanın küçülmesi: Mesafeler daha az önemliyken, uzak
yerler kolay ulaşılabilir hale gelmiştir.
Zamanın hızlanması: Hareketler, para, fikirler, bilgi ve
insanlar artan hızda hareket etmektedirler.
Teknoloji: Jet uçakları, telefonlar, internet, uydu, vb…
teknolojik
gelişmeler
küreselleşmeyi
olanaklı
hale
getirmiştir.
Sermaye: Dünyanın dört bir yanından para ve yatırım akışı
küreselleşme sürecinin itkisidir (Bowden, 2004, s.6).
Küreselleşme
üzerine
kavramsal
olarak
sürdürülen
tartışmalar, tartışmacı tarafın durduğu yere göre biçimlenmekte ve
konuyla ilgili pek çok farklı görüş bulunmaktadır. Bu görüşler
arasında çeşitli ortaklıklar bulunmakla birlikte kesin bir kavramsal
uzlaşım sağlanması zor görünmektedir. Kavramsal tartışmaların yanı
148
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
sıra küreselleşme sürecinin başlangıcı konusuna bakıldığında, bu
konuda da farklı görüşlerin ve tartışmaların olduğu görülmektedir.
Küreselleşme sürecinin tanımlanması ve belirlenmesinde
bütünleşme temel ölçüt olarak kullanıldığında; sürecin tam olarak ne
zaman
başladığını
söylemek
olanaksızlaşmaktadır.
Örneğin,
Avrupa’nın 15. ve 16. yüzyıllarda yaptığı keşiflere bakıldığında,
bunların küresel bütünleşmeye işaret ettiği görülmektedir. Herhangi
bir yeni ulaşım ya da iletişim teknolojisi, siyasal birleşme ya da
yayılma bütünleşmeye doğru bir adımdır. Bu nedenle dünya son bin
yılda toplumların ticari yayılmalar, birleşmeler ve zorlama yollarıyla
küresel birleşmeye doğru büyük değişimler görmüştür. Ulaşım ve
iletişim teknolojilerinde eski zamanlardan beri olan devrimler, kayıtlı
tarihten önce farklı insanları yakınlaşmaya zorlamış olan siyasal
emperyalizm ve derin tarihsel köklere sahip küresel düzen fikri
küreselleşmenin şu andaki içeriğinin daha önce olanlardan farklı
olarak ortaya ne koyduğu konusunda soruların ortaya çıkmasına
neden olmaktadır. Bu, doğrudan ya da dolaylı olarak yersizleşme
(delocalization) kavramına gönderme yapılarak yanıtlanmaktadır.
Hareketlilikteki dramatik artış, insanların dünya üzerindeki yerlerini
düşünme tarzlarını, uzamsal ve zamansal mekan ile bir mekana
aidiyet hissini dönüştürmektedir. Gerçi insanlar önceden de ticaret,
savaş ve yabancılarla evlilik yoluyla hareketliliği sürdürmektedirler.
Ancak yeni olan küresel erişimin, ithal düşünce ve objelerin
artmasıdır. Bir başka yenilik de yerel uzamın uzak toplumsal güçler
149
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
ve süreçler tarafından değişikliğe uğratılmasıdır. Kültürel içerik
bağlamından kopartılmaktadır. Kültür ve mekan arasındaki ilişki
soyut ve doğal olmayan bir hale gelmektedir (Niezen, 2004, s.36).
Küreselleşme üzerine kavramsal olarak ve başlangıcına
yönelik sürdürülen tartışmalar bir yana bırakılırsa sürecin çok yaygın
bir alanda etkilerinin olduğu ortadadır. İnsanlık tarihi kadar eski
olsun
ya
da
olmasın
küreselleşmenin
net
başlatılıp
olarak
vurgulanabilecek
durdurabilecek,
konu,
hızlandırılıp
yavaşlatabilecek ya da katılmak istenilen yönlerinin seçilebileceği bir
süreç olmadığıdır (Thurow, 2003, s.11).
Küreselleşme Karşıtı Hareket ve Kökleri
Uluslararası birlik ve küresel çapta protestolar düzenlemek
yeni bir şey değildir. 1848 Avrupa Devrimleri’nden Rusya’nın 19171918’deki devrimine ve 1968 hareketlerine mücadele uzun zamandır
küresel çaptadır. Ancak zamanımıza özgülük, iletişim hızı ve
kolaylığı sayesinde dünyanın farklı yerlerinde ve farklı kültürlerinde
yaşayan insanların ortak bir düşmanı paylaşmalarıdır (Jordan, 2004,
s.10).
Hareketin bazı karakteristik özellikleri ayırt edilebilir.
Bunlardan ilki, hareket ağlarının yerel kökleri olsa da bunların
küresel çapta olmasıdır. Örneğin, çok taraflı yatırım anlaşmalarıyla
mücadele,
yoksul
ülkelerin
borçlarının
silinmesini
içeren
150
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
kampanyalar, kurumsal stratejiler, küresel eylem günleri, uluslararası
forumlar ve sınır ötesi bilgi paylaşımı gibi (Juris, 2005, s.195).
İkincisi küreselleşme karşıtı hareketin bilgisel olmasıdır. Her bir
gösteri sırasında seminerler, çalışma grupları düzenlenmektedir.
Bunlarda insanlar birbirlerinin sorunları üzerine bilgi almakta ve
değişim için örgütlenmektedir (Korten, 2001, s.313). Karakteristik
özelliklerden bir diğeri eylemcilerce kullanılan protesto taktikleridir.
Bunlar farklı kültürel bağlamlarda ortaya çıksalar da yüksek oranda
dikkat çekicidirler. Tiyatrovari görüntüler kitlesel tüketim içindir.
Bir diğer özellik de küreselleşme karşıtı hareketin çok çeşitli sanal ve
fiziksel ağ biçimleri etrafında örgütlenmesidir (Juris, 2005, s.195).
Küreselleşme karşıtı harekete katılanlar pek çok farklı
sorundan harekete geçmektedir. Genetik olarak değiştirilmiş yiyecek,
yapısal uyum programları, demokratik olmayan Dünya Ticaret
Örgütü kararları, çevresel yağma ve özelleştirme gibi. Bu çeşitliliğin
karşısında bazı yorumcular, birleştirici neden ya da kapsayıcı siyasal
strateji yokluğunu eleştirmektedir. Bazı araştırmacılar ise bu
“hareketlerin hareketinin” ardında gerçek bir demokrasi ruhunun
beslendiğini görmüşlerdir (Ross, 2004, s.15).
Akademisyenler
dünyanın
dört
bir
yanında
şirket
küreselleşmesine karşı eylemler düzenleyen oluşumlara küresel
aktivizm, dayanışma ya da sistem karşıtı ve hegemonya karşıtı
hareket bir kısmı da çokuluslu kamusal alan oluşturulmasının bir
151
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
parçası olarak göndermede bulunmaktadır. Öte yandan sol
görüştekiler ve eylemciler ise küresel ekonomik adalet hareketi ya da
antikapitalist/alternatif küreselleşme hareketi olarak hareketi ifade
etmektedir (Moghadam, 2005, s.32). Ayrıca harekete, anti şirket
küreselleşmesi, anti küreselleşme, alternatif küreselleşme, aşağıdan
küreselleşme ya da küresel adalet hareketi gibi çeşitli adlar da
verilmektedir (Bichlbaum, Bonanno ve Spunkmeyer, 2004, s.51).
Yaşayan bir demokrasi için küresel hareket dünyaya
varlığını 30 Kasım 1999’da Seattle’da duyurmuştur. Hareketin tarihi
kökleri 16 Aralık 1773’te bir grup cesur yurtseverin Boston
limanında bir geminin çay yükünü denize boşaltmasına kadar
uzatılabilir. Bu eylemle herhangi bir bilgi verilmeden vergilendirme
ve güçlü İngiliz Doğu Hindistan Şirketinin tekelci ticareti protesto
edilmektedir. Bu protesto Boston Tea Parti’sine öncülük etmiştir. Bu
sivil itaatsizlik 13 Kuzey Amerikalı yerleşkenin bağımsızlığını
sağlayan Amerikan Devrimi’ne öncülük etmiştir (Korten, 2001, s.
307).
Yaygın bir tarihi anlayışa göre öteki tarihi öncüler;
kültürlerarası ticaret ve göçe, uluslararası dinsel oluşumlara,
Rönesans hümanizmi ve çeşitli uluslararası siyasal müttefiklere ve
akrabalıklara kadar uzanmaktadır. Uluslararası kolektif eylem,
18.yüzyılın aydınlanması ve 19. yüzyılın uluslararasıcılığının eşlik
ettiği
fikir
sistematiğinde
ifadesini
bulmuştur.
Örnekler,
Beethoven’ın “Alle Menschen Werden Bruder-Herkes Kardeş
152
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Olacak”ında, Kant’ın kozmopolitizminde, Quakerların kölelik
karşıtlıklarında yaygın olarak görülmektedir (Billington, 1980;
Pieterse, 2001, s.25). Uluslararası kolektif eylem Jacobinizmde, işçi
sınıfının
uluslararasılaşmasında
ve
kadın
hareketlerinde
şekillenmiştir (Pieterse, 2001, s.25).
Yüzyılın
sonunda
antiemperyalist
ve
anti
koloniyel
hareketler ortaya çıkmıştır. Uluslararası kolektif eylemin örneklerine,
o dönemde Afrika’da Etiyopyanizm, Ortadoğu’da Nahda, 1905’te
Japonya’nın Rusya’daki zaferine karşılık Asya’da yayılan dalga
dalga tepkiler gösterilebilir. Anti-emperyalizm, birçok bakımdan
uluslararası örgütleri ve dayanışmaları uyandıran uluslararası bir
mücadeledir. Bu deneyim, sömürgeciliğin son bulduğu dönemdeki
bir yükseliştir. Kültürel enternasyonalizm Birinci Dünya Savaşı’ndan
sonra hızlı bir şekilde yükselmiştir (Pieterse, 2001, s.26).
Uluslararası toplumsal hareketlerin bağlantılarının en yüksek
olduğu zaman 1968 yılıdır. 1968, sömürge sonrası mücadeleleri
arasında çapraz bağlantı sağlamaktadır. Bu dönemden sonra adalet
ve barış, teknolojinin özgürleşmesi, teoloji, dayanışma ve insan
hakları, küresel çapta köleliğin kaldırılması ve çevreci hareketlerle
sivil toplum örgütlerinin sayısında artış ve bunların uluslararası
ağları su yüzüne çıkmıştır. 1980’lerle birlikte gezegenle ilgili
toplumsal hareketler düşüncesi geçerli olan temadır. Doğu
Avrupa’daki sivil toplum aktivizmi kadife devrimine yol açarken,
153
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
Sovyet Bloğunun dağılması sivil toplumun önem kazanmasına yol
açmıştır. 1990’lardaki küresel olarak ifade edilen çeşitli Birleşmiş
Milletler konferansları uluslararası toplumsal eylem için buluşma
yeri olarak hizmet etmiştir (Pieterse, 2001, s.26).
1990’larda uluslararası kolektif eylem, bilgi ve iletişim
teknolojilerine vurgu yapılarak yeniden yorumlanmıştır. 1990’ların
başlarında neo-liberalizmin yarattığı sorunlara karşı dünyanın her
yerinde giderek artan bir hoşnutsuzluk dalgası ortaya çıkmıştır.
1995’te Fransa’da kamu sektöründe çalışanlar bütçe ve haklarında
yapılan kesintilerden dolayı gösterilerde bulunmuşlardır. Güney
Koreli işçiler işçi hareketlerini gözden geçirmeye ve hükümet
uygulamalarına doğrudan meydan okumaya başlamıştır. Zapatistalar
1 Ocak 1995’te, Kuzey Amerika’da NAFTA’nın yürürlüğe girdiği
gün ayaklanmışlardır. Çevreciler, köylüler ve işçiler Dünya Bankası,
Uluslararası Para Fonu ve Dünya Ticaret Örgütü’ne karşı mücadele
etmeye başlamışlardır. Dünya çapında küreselleşme karşıtı bir
hareket gelişmeye başlamıştır (Yates, 2003, s.233).
Küreselleşme karşıtı hareketin kendisinden önce var olan
toplumsal hareketlerden ve onların aksaklıklarından geliştiği
söylenebilir. Yeni eylemciler, daha önceki toplumsal protesto
hareketlerinin, -şiddet dışı, sivil itaatsizlikten militan doğrudan
eylem stratejilerine kadar- çeşitli siyasal taktiklerini ve yeteneklerini
transfer etmekte ve uyarlamaktadır. Benzer şekilde, önceki
hareketlerin ahlaki ve demokratik tartışmaları, yeni eylemciler için,
154
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
kendi amaçları doğrultusunda kullanacakları model olarak hizmet
etmektedir. Küresel adalet eylemcileri giderek büyüyen küresel
güçlere karşı mücadelede hem eski hem de yeni stratejileri
kullanmaktadır (Hayduk, 2003, s.22).
Eylemcilerin kapitalizmin sınırlandırılması ya da yerinden
edilmesi için yüzyıllardır süre gelen mücadele geleneğinden
öğrendikleri çok şey bulunmaktadır. Bugünün eylemcileri sıklıkla
geçmiş değerleri sürdürmekte ve bunları yenilerini şekillendirmekte
kullanmaktadır. Ancak, bu yeni hareketi daha öncekilerin basit bir
şekilde devamı olarak düşünmek ya da onların kalıntılarıyla
ilişkilendirmek de hata olacaktır. Küreselleşme eski hareketlerin bir
şeyler yapmakta başarısız oldukları, bu nedenle taraftarlarını
kaybettikleri, bütün yönleriyle yeni olan sorunları gözler önüne
sermiştir (Brecher, Costello ve Smith, 2000, s.17).
Küreselleşme Karşıtı Hareketin Küreselleşmesi
Küreselleşme karşıtı hareket hem anlayış hem de ilerleyiş
anlamında
uluslararasıdır.
Bu
durum
kısmen
zorunluluktan
(uluslararası şirketler ve Bretton Woods kurumları küresel ölçekte
etkinlik göstermektedirler, hareket de bunlara karşı mücadelede
bulunmaktadır) kısmen de koşullardan (telefon, faks ve İnternet
teknolojisinde
son
zamanlarda
yaşanan
gelişmeler
küresel
örgütlenmeyi ve yüksek oranda merkezsizleşmeyi olanaklı hale
getirmiştir) kaynaklanmaktadır (Korten, 2001, s. 308).
155
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
Küreselleşme karşıtı hareketin görünürlüğünü sağlayan
1999’da Seattle’daki protestolar büyük bir buz dağının yalnızca su
yüzeyinde görünen küçük bir kısmıdır. Aşağıda sıralanan gösteriler
Seattle’a giden yolu hazırlamıştır (Korten, 2001, s.308):
Hindistanlı
çiftçiler
13
Temmuz
1993’te
Cargill’in
Hindistan’dan ayrılması için gösterilerde bulunmuşlardır.
Meksika’nın Chiapas eyaletinde yerel halktan dört bin kişi 1
Ocak 1994’te, NAFTA’nın yürürlüğe girdiği gün, şirket
küreselleşmesine
karşı
silahlı
bir
isyan
başlatmıştır.
Meksikalı siyasal analist Gustava Estava’ya göre bu
“21.yüzyılın ilk devrimidir” çünkü bu hareket mücadeleyi
yeniden tanımlamaktadır.
On bin Papua Yeni Gineli Temmuz 1995’te ülkelerine
Dünya
Bankası
tarafından
bastırılan
yapısal
uyum
reçetelerine karşı protestolar düzenlemişlerdir.
On beş binden fazla çevreci sendikacı, Üçüncü Dünya birliği
üyeleri, ırkçılık karşıtları ve kadın grupları 15 Aralık
1995’te, şirket kurallarına karşı Madrid’de Avrupa devlet
başkanlarının yıllık zirvesinde gösterilerde bulunmuştur.
On üç bin Taylandlı çiftçi başbakanın ofisinin dışında kamp
kurmuştur. Protesto ettikleri konu ise barajlar ve okaliptüs
çiftlikleri
için
topraklarına
yabancı
şirketlerce
el
konulmasıdır.
156
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Çeşitli kıtalardan hareketler 23–25 Şubat 1998’de Cenova’da
bir araya gelerek, serbest ticarete ve Dünya Ticaret
Örgütü’ne
karşı
ulusal
ve
uluslararası
protestoların
eşgüdümünü sağlamak üzere, PGA adı altında (Hakların
Küresel
Eylemi-People’
Global
Action)
gevşekçe
örgütlenmiş küresel bir ittifak oluşturmuştur.
People Global Action 1998 Mayıs’ında ilk eylemlerini
başlatmıştır. G-8’lerin 15–17 Mayıs’ta Birmingham’daki ve
Dünya Ticaret Örgütü’nün 18–20 Mayıs’ta Cenova’daki
ikinci bakanlar konferansı hedef alınmıştır. 28 Nisan’da
Delhi’de ve 2 Mayıs’ta Haydarabat’ta yüz binler sokaklara
dökülerek, Dünya Ticaret Örgütü’nün reddi için çağrıda
bulunmuştur. Mayıs ayı boyunca serbest ticaret ve Dünya
Ticaret Örgütü’ne karşı eylem günleri yirmi altıdan fazla
ülkede gerçekleştirilmiştir.
Eylemciler 3 Haziran 1998 gecesi Birleşik Krallık’ta genetik
olarak
değiştirilmiş
ürün
deneme
arazilerini
yıkıma
uğratmışlardır. Amaçları bu ürünlerin Avrupa’ya girişini
engellemektir.
Karnataka Çiftçiler Birliğinin on milyon üyesi 28 Kasım
1998’de
Monsanto’nun Hindistan’daki
genetik olarak
değişikliğe uğratılmış pamuk tarlalarını tahrip etmiştir.
Karnataka ve Andha Pradesh’deki başka üç deneme alanı da
157
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
tahrip edilmiştir. On bin Hintli “Hindistan’ı terket” yazan
kartları Monsanto’nun merkezine postalamıştır.
18 Haziran 1998’de Karnaval Sermayeye Karşı olarak
adlandırılmış küresel eylem günü G-8’lerin Almanya’nın
Köln
kentindeki
toplantılarına
denk
getirilmiştir.
Londra’daki gösteriler finansal bölgeyi savaş alanına
çevirmiştir. Nijerya’nın Port Harcourt’unda on bin kişi
Owens Wiwa tarafından gerçekleştirilecek olan –Owens
Wiwa, Shell’in Ogoni topraklarındaki yıkımına karşı
düzenlenen protestolardaki rolü yüzünden asılarak idam
edilen resmi Ogoni lideri olan Ken Saro-Wiwa’nin
kardeşidir- konuşma için Shell’in kapısına yığılmıştır. Sokak
gösterileri Minsk, Montevidea, Toronta, Los Angels,
Madrid, Prag, Zürih, Amsterdam, Barselona ve New York
gibi kentlerde gerçekleştirilmiştir.
Seattle olaylarından bir hafta önce, protestocular Dünya
Ticaret Örgütü’nün Cenova’daki merkezini işgal etmiştir.
Yeni Delhi’de üç yüz kişi yerel Dünya Bankası’nın
temsilciliğini işgal etmiş ve burayı posterler ve sloganlarla
kaplamıştır.
Küreselleşen güçlerin hâkimiyeti sürpriz olmayan bir
şekilde, küreselleşme karşıtı hareketin büyümesini ateşlemiştir. Daha
önceki toplumsal protesto hareketlerinin yükselişini sağlayan ya da
158
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
sınırlayan koşullar son 20 yılda oldukça değişmiştir ve bu
değişikliklerden bazıları yeni toplumsal hareketler için verimli bir
zemin sağlamaktadır. Ayrıca daha az sayıda olan ve daha güçlü olan
çokuluslu
şirketler,
ulusüstü
kuruluşlar,
uluslararası
ticaret
anlaşmaları, ulus ve devlet bağımsızlığını zorla ele geçiren (NAFTA,
DTÖ, Uluslararası Para Fonu gibi) yeni güçler ortaya çıkmıştır. Bu
değişiklikler eylemciler için saptanabilir hedefler sağlamaktadır.
Ayrıca köklü protesto örgütleri, -işçi, sivil haklar, feminist,
geleneksel
sol, gelişmekte
olan
dünyadaki
ulusal
özgürlük
hareketleri- küreselleşme karşıtı hareketin altında birleşmektedir.
Küreselleşme Karşıtı Hareketi Oluşturanlar ve
Aralarındaki Çatışmalar
Küreselleşme karşıtı hareket pek çok grubu içine almaktadır.
Gerçekte hareket birbirine gevşekçe bağlı olan bir dizi koalisyondur.
Birbirinden oldukça farklı olan gruplar aynı eylemlerde sıklıkla boy
göstermekte ve bunlara hareket olarak atıfta bulunulmaktadır
(Hayduk, 2003, s.25). Üniversitelerin amblemlerini taşıyan ürünleri
üreten işçilerin çalışma koşullarını protesto eden öğrencilerden, tarım
alanları ve tohumları üzerinde ulusötesi şirketlerin kontrollerine karşı
çıkan çiftçilere, ormanlarını korumaya çalışan yerel gruplardan,
yoksul ülkelerin borç yüklerinin azaltılması yönünde çabalayan
dinsel liderlere, serbest ticaretin etkileri üzerine yoğunlaşan işçi
sendikalarından, genç kadınların ticaretine karşı çıkan feministlere
159
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
kadar farklı gruplar harekette yer almaktadır (Lechner ve Boli, 2004,
s.407).
Küreselleşme karşıtı hareket içinde bazen çatışan ancak aynı
hedefler etrafında bir araya gelen gruplar maddeler halinde ele
alınabilir:
Hareket içerisinde çokuluslu şirketlerin yıkıcı rolü üzerinde
duran kesim: Bu kesime girenler, şirketlerin ücretleri aşağıya
çektiği, yıkıcı bir tüketiciliğe bizi hipnoz ettikleri ve çevresel
standartları düşürdüklerini savunmaktadır (Wall, 2005, s.18).
Marksistler: Neo-liberal küreselleşmeye karşı çıkmakta olup
protestolarda yerlerini almışlardır (Wall, 2005, s.19).
Anarşistler: Küreselleşme karşıtı gösterilerde en militan olan
katılım anarşistlerinkidir. Çoğu, şiddet dışılıktan yanadır.
Ancak aralarında Black Bloc olarak adlandırılan grup, sokak
kavgaları ve mülkiyete zarar verilmesi gibi olaylara
karışmaktadır. Anarşistler ‘otonomist’ olan Harry Cleaver,
Michael Hardt ve Toni Negri gibi akademisyenlerden
etkilenmektedir. Marks gibi, küreselleşmenin kapitalizmin
en yıkıcı eğiliminin ürünü olduğunu ileri sürmektedirler.
Onlara göre pazar, işçileri hapsetmek üzere kullanılan bir
silah anlamına gelmektedir. Çalışma yerini hapishane olarak
görmektedirler (Wall, 2005, s.19, s.20).
160
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Eko sosyalistler, yeşil partiler ve çevreciler: Eko sosyalistler,
kapitalist büyüme konusunda şiddetli şekilde eleştireldir.
Onlara göre kapitalizm, içme suyunu kirletmekte ve toprağın
verimliliğini azaltmaktadır. Çevresel sorunların üstesinden
gelmek üzere, kapitalizm yeni teknolojiler ortaya koymakta,
ancak
bunlar
da
eski
sorunların
yerine
yenilerini
yaratmaktadır. Örneğin nükleer enerji, sera gazı üreten fosil
yakıtlarına bir alternatif olarak sunulmuştur. Ancak nükleer
atıklar ayrı bir sorun oluşturmaktadır (O’Connor, 1998,
s.181; Wall, 2005, s.157).
Yeşil partilerin kuruluşları yeni olmakla birlikte çevreye
yönelik ilgi yeni değildir. Çevre ve hayvan hakları baskı
gruplarının bazıları, var olanların içinde en eskileridirler. The
Vegeterian Society 1847’de kurulmuştur. Open Spaces
Society’nin kökleri 1850’lere gitmektedir. Sierra Club
1800’lü yıllarında ortasında oluşturulmuş ve el değmemiş
bölgeleri korumak amacı gütmektedir. Friends of the Earth
ve Greenpeace gibi küresel çevreci baskı grupları, 1960’ların
sonunda doğmuşlar ve 1970’lerde Avustralya, Britanya,
Fransa ve Yeni Zelanda’da yaygınlık kazanmışlardır (Wall,
2005, s.65).
Yeşil Partiler, Earth First! gibi yeşilci doğrudan eylem
ağları, çevreci baskı grupları ve hayvan özgürlükçüleri;
ekolojik ve toplumsal zeminde küreselleşmeye karşıdır.
161
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
Yeşiller sıklıkla beyaz orta sınıfın lüks olarak algılanan post
materyal
politikalarını
savunan
bir
hareket
olarak
görülmektedir. Bununla birlikte pek çok yeşil anti-kapitalist
olup, köylü ve çiftçilerin hareketlerinde etkin olarak yer
almaktadır (Wall, 2005, s.65).
Yeşil antikapitalizmin belki de en yıkıcı ve sıra dışı öğesi
ekonomik büyümeye olan karşıtlığıdır. 1970’lerin başlarında
bilim adamları sürekli ekonomik büyümenin çevreye
vereceği zarar üzerinde durmaktadır. Her yıl daha fazla ürün
ve hizmet üretilmesi düşüncesi çevresel açıdan şüphelidir.
Petrol gibi kıt kaynaklar, ne zaman olacağının hesaplanması
güç olmakla birlikte, er geç tükenecektir. Daha fazla ürünün
üretilmesi daha fazla enerji üretimini gerektirmektedir. Bu da
sera gazı etkisini arttırmaktadır. Alternatif enerji seçeneği
olarak ortaya atılan nükleer enerjinin seçilmesi durumunda
ise radyoaktif atık sorunları ortaya çıkmaktadır. Daha fazla
tüketirsek, bu daha fazla iş olanakları ortaya çıkartmaktadır.
Ancak çöp dağlarının büyümesi de beraberinde gelmektedir
(Meadows, 1974; Wall, 2005, s.68).
Küçük çiftçiler: Küçük çiftçiler sürekli olarak fiyatları
düşürmeye ve Cargill gibi dev şirketlere çiftliklerini satışa
zorlanmaktadırlar. Korten’e (2001) göre 1935 ile 1989
arasında Amerika’daki çiftçilerin sayısı 6.8 milyondan 2.1
milyonun altına düşmüştür. Yerel çiftçilere hizmet veren
162
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
küçük işletmeler ve araç gereç sağlayanlar da işi bırakmak
zorunda kalmışlardır.
Aile çiftliklerinin tehlike altında olduğunu ifade eden
çiftçiler
topraklarını
elden
çıkartmaya
zorlandıklarını
belirtmektedirler. Ürünleri yetiştirmek üzere harcadıkları
paranın, pazar satışlarında elde ettikleri paradan fazla
olmasından
dolayı
işlerinin
tehdit
altında
olduğunu
vurgulamaktadırlar. Ayrıca Birleşik Devletler hükümeti ve
National Farm Bureau’ya (Ulusal Tarım Bürosu) göre,
yüksek oranda sübvanse edilen yurt dışındaki çiftçilerin
rekabeti de çiftçiler açısından önemli bir sorundur. Ancak
çiftçiler rakip oldukları söylenen çiftçilerle bir araya gelerek,
aslında gerçeğin bu şekilde olmadığını, onların durumunun
da kendi durumlarından farksız olduğunu görmüşlerdir.
Gelişmeci çiftlik hareketi duyulur olmak ve yaşadıkları
sorunlara kamusal alanda dikkatleri çekebilmek amacıyla
başka hareketlerle ittifak yapmaları gerektiğini fark etmiştir
(O’Brien, 2002, s.19, s.24). Çiftçiler tüm dünyadaki küçük
üreticilerin sorunlarının küreselleşmeyle birlikte giderek
ortak hale gelmesinden dolayı güçlerini birleştirmeye ve
küreselleşme karşıtı hareketin altında haklarını savunmaya
devam etmektedir.
Sivil toplum örgütleri: Küreselleşme karşıtı hareketin
içerisinde önemli bir katkı da sivil toplum örgütlerinden
163
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
gelmektedir. Genel olarak sivil toplum örgütleri ağlar
oluşturmakta, borçların affedilmesini de içeren alternatif
gündemler geliştirmekte, gelişmekte olan ülkelere yardımları
arttırmakta ve Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve de
Birleşmiş Milletler’in karar alımlarını demokratikleştirmeye
çabalamaktadır (Hayduk, 2003, s.27). Yukarıda sayılan öteki
küreselleşme karşıtı gruplarla da birlikte çalışan sivil toplum
örgütleri, önemli gösterilerin düzenlenmesinde ve kamunun
ilgisinin çekilmesinde başarılı katkılarda bulunmaktadır.
Sivil toplum örgütlerinin tanımları belirsiz ve değişkendir.
Genel olarak hükümetten bağımsız olan, kâr amacı gütmeyen
örgütler olarak tanımlanmaktadırlar (Bhagwati, 2004, s.36).
Uluslararası sivil toplum örgütlerinin 1870’ler ve 1880’lerde
iki ya da üç tanesi her yıl ortaya çıkmaktayken, 1890’larda
bu rakam altıdır. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce sayıları
otuz civarındayken, savaş zamanında ve sonrasında bu sayı
azalmıştır. 1920’ler, 1940’lar ve İkinci Dünya Savaşı
süresince azalış devam etmiş, daha sonra 1980’lerde artışa
geçmiştir (Tilly, 2004, s.5). 1999’da DTÖ’nün Kasım ve
Aralık ayındaki toplantılarını sekteye uğratan Seattle
gösterilerinin etkisinden sonra The Economist’in raporuna
göre sivil toplum örgütlerinin dünya çapındaki sayısı iki
milyona ulaşmıştır (Bhagwati, 2004, s.36).
164
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Küreselleşme
karşıtı
hareket
kendi
içinde
çeşitliliği
kucaklamakta ve buna hareketin demokratik yönü olarak işaret
edilmektedir. Bazı hareket analistleri farklılıkların olumsuzluklarını
vurgulasa bile, ortak hedeflere odaklanıldığında son derece güçlü
hale gelindiği hareket tarafından savunulmaktadır. Daha birleşik
ortak bir program arayanlar ise hareketin çeşitliliğini, üstesinden
gelinmesi gereken bir engel olarak görmektedir (Hathaway ve
Meyer, 1997; Hayduk, 2003, s.24).
Küreselleşme karşıtı hareketin çok farklı kesimleri bir araya
getirmesi çeşitli çatışmaları da ortaya çıkarmaktadır. Grupların farklı
geçmişlerinden
ve
başarmaya
çalıştıkları
farklı
hedeflerden
kaynaklanan çatışmalar aşılmaya çalışılmaktadır. Örneğin kuzey ve
güneydeki gruplar küreselleşmeyi eleştirmekte olsa da hareketleri
arasındaki çatışmalar kroniktir. Kuzeyli işçiler Dünya Ticaret
Örgütü’nün kuralları içerisinde işçi ve çevre koşullarını güçlü bir
şekilde desteklemektedirler. Hâlbuki bunlara güneyde yalnızca
ülkelerin yönetimleri değil sivil toplum örgütleri de yaygın olarak
karşı durmaktadır (Brecher, Costello ve Smith, 2000, s.53).
Küreselleşme karşıtı harekette yer alan gruplar arasındaki
büyük anlaşmazlıklara bir başka örnek de ticaret konusunda
verilebilir. Oxfam gibi gruplar, ticaret konusunda ve başka
alanlardaki engellerin kaldırılmasının gelişmekte olan ülkelere
yardım edeceğini iddia etmektedir. Onların perspektifinden ticarette
165
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
engellerin kalkması, güney yarı küredeki üreticilerin daha fazla tarım
ürününü zengin ülkelere satması demektir (Wall, 2005, s.17).
Küreselleşme karşıtı hareketteki çoğu kesim, güney yarı
küredeki çiftçiler de dahil, serbest ticaretin gerçekte yoksulluğu
arttırdığına ve topraklarının ellerinden alınmasına neden olduğuna
inanmaktadır. Serbest ticaretin ve büyük batılı çiftçilerin, orta batı
Amerika’daki ve gelişmekte olan ülkelerdeki küçük üreticileri
baltalayacağını düşünmektedirler (Wall, 2005, s.17).
Serbest ticareti savunanlar ile korumacıların aynı hareketin
parçası olmaları şaşırtıcıdır. Ancak bu ikilik yapaydır. Küreselleşme
karşıtları korumacılığı güneye yardımı dokunduğunda ve serbest
ticareti de yarar sağlamaya başladığında desteklemektedirler (Wall,
2005, s.17).
Küreselleşme karşıtı gruplar bazen strateji ve taktik
konusunda da birbirleriyle çatışmaktadırlar. Hareketin içerisindeki
kimi gruplar yeni türde bir kapitalist küreselleşme tasarlamaktadır.
Bu tasarıda dünya kaynakları ve gelirinin daha adil yeniden dağıtımı
amaçlanmaktadır. Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası ve
DTÖ’nün tüzüklerine işçi ve çevre dostu eklemeler yapılmasıyla
reform gerçekleştirilebileceğini düşünenler de vardır. Kimisi de
uluslararası ticaretin önemini azaltmayı ve yerel olarak kendi
kendine yetmeyi tasarlamaktadır.
Hareket içerisinde küreselleşme karşıtlığı terimine karşı
çıkanlar da bulunmaktadır. Bu kesim eşitsizliğin, işsizliğin, düşük
166
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
ücretin, fazla mesainin, çocuk işçiliğinin ve başka pek çok kötülüğün
nedeninin kapitalizmde yattığında ısrar etmektedir. “Sermayenin 30
yılı aşkın bir zamandır dünya çevresindeki dolaşım hızını arttırdığı
bir gerçektir. Ancak bu küreselleşme olarak adlandırılamaz. Bu
nedenle aynı zamanda kapitalizme karşı olunmadığı sürece
küreselleşmeye karşı olmanın hiçbir anlamı yoktur” sözleriyle bunu
ifade etmektedirler (Yates, 2003, s.248).
Küreselleşme karşıtı harekette yer alan farklılıkların çoğu
içerisinde barındırdığı farklı hareketlerden kaynaklanmaktadır.
Ancak bunlar, yaygın bir şekilde hareket tarafından özümsenmiştir.
Örneğin çevrenin korunmasına yönelik vurgu, şimdi yalnızca
kendilerini çevreci olarak tanımlayan eylemciler arasında değil,
ayrıca sendika eylemcileri ve insan hakları savunucuları arasında da
vardır. İşçilerin sefalet sınırlarındaki ücretlerle çalıştırılmalarına
karşı duruş yalnızca işçi hareketiyle sınırlı değildir. Hareketin
içerisinde yer alan farklılıklar ortak hedeflere yönelmeyle birlikte
azalmaktadır.
Küreselleşme Karşıtı Hareketin Hedefleri ve
Eylemlerdeki Örgüt Yapısı
Küreselleşme
karşıtı
hareketin en
önemli
hedef
ve
stratejilerinden biri, “küreselleşme” kelimesinin anlamını yeniden
belirlemektir.
167
Küreselleşme
karşıtı
gruplar,
küreselleşmenin
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
ekonomik değerlere öncelik verirken toplumsal, siyasal ve ekolojik
değerleri ikinci plana ittiğini açığa çıkartmıştır (Hayduk, 2003, s.25).
Hareket özellikle, küresel kapitalizmi destekleyen, yöneten,
özel ve kamu kuruluşları ile –Dünya Ticaret Örgütü, Uluslararası
Para Fonu ve Dünya Bankası’nı da içine alacak şekilde- yoksul ve
zengin arasındaki ayrımın devamını sağlayan –NAFTA (Kuzey
Amerika Ülkeleri Serbest Ticaret Anlaşması-North American Free
Trade
Agreement),
MAI
(Çok
Taraflı
Yatırım
Anlaşması-
Multileteral Agreement on Investment), GATT (Ticaret ve Gümrik
Tarifeleri Genel Anlaşması-General Agreement on Tariffs and
Trade) ve beklemedeki FTAA (Amerika’nın Serbest Ticaret
Bölgeleri-Free Trade Area of the Americas) gibi- ticari anlaşmaları
hedef almaktadır. Benzer şekilde çokuluslu şirketler ve uygulamaları
da artan bir şekilde eleştirilmektedir. Örneğin düşük ücretle işçi
çalıştıran iş yerlerine karşı olan gruplar etkili bir şekilde Nike, Gap
ve Starbucks’ı, çevreciler genetik olarak değiştirilmiş yiyecek
satmasından dolayı Monsanto’yu hedef almaktadır (Hayduk, 2003,
s.28).
Hareket küreselleşmeyi milyonlarca insanın yerlerinden
edilmesi, yoksulluğun ve toplumsal mücadelelerin artışı, yaygın
hastalık, mahkum oranlarındaki artış, ekolojik yıkım, kültürel
hegemonya, düşük ücretle işçi çalıştıran iş yerleri, işten çıkartmalar
ve zenginliğin küçük bir seçkin azınlığın elinde toplanmasıyla
bağlantılandırmaktadır. İronik olarak, küreselleşmenin kültürel
168
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
farkları yıkıma uğratırken, aynı zamanda etnik çatışmanın alevini
körüklediği vurgulanmaktadır. Sermayenin küresel akışının, tarımsal
toplumlardaki toprakların ticarileşmesini beraberinde getirdiği,
bunun da kitlesel göçleri, muazzam kentleşmeyi, ormansızlaşmayı ve
çölleşmeyi ortaya çıkardığı belirtilmektedir. Sermayenin hızlı ve
özgür olarak hareket etmesiyle, insanlar ve kaynakların da hareket
ettiği, sonuç olarak, toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin insanlık
tarihinde en yüksek düzeyde olduğu ifade edilmektedir (Hayduk,
2003, s.26).
Küreselleşme karşıtı hareket, küreselleşmenin bu hoş
olmayan yönlerini açığa çıkartmak üzere hareket etmektedir. Bir dizi
yenilikçi uygulamayla birlikte hareket halkın ilgisini ve siyasal
bilinçliliğini arttırmıştır. Hareket küreselleşmenin insanlara olan
etkisini daha az soyut ve daha çok somut hale getirmektedir. İnsanlar
küreselleşmenin yarattığı acımasız koşullarda yaşayan ve çalışan
insanları görerek, küresel ekonominin iç yüzünü deneyimlemişlerdir.
Örneğin Global Exchange’in “Reality Tours”ları buna olanak
sağlamaktadır. Bu türde deneyimler pek çok insanın harekete
katılmasını sağlamaktadır (Hayduk, 2003, s.26).
Hareketin içinde yer alan pek çok sivil toplum örgütü bilgi
yaymakta önemli bir rol oynamaktadır. Bazıları medyanın ve halkın
ilgisini çekmekte oldukça başarılıdır. Örneğin Global Exchange,
küreselleşmenin acı gerçeklerine ilişkin bilgiler içeren eğitim
materyalleri hazırlamaktadır. Benzer sivil toplum örgütleri insanların
169
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
eylemlere mobilize olmalarına yardım etmektedir. Halk onlardan,
beş yüzden az milyarderin dünyanın yarısından fazla insanın sahip
olduğundan daha büyük bir zenginliğe sahip olduğunu, en zengin ve
yoksul ülkeler arasındaki farkın otuz yılda ikiye katlandığını,
dünyanın en zengin iki yüz insanının dört yılda servetlerinde iki
katından daha fazla bir artış gerçekleştirdiğini öğrenmektedir
(Hayduk, 2003, s.27).
Küreselleşme karşıtı eylemciler Dünya Ticaret Örgütü’nün
Seattle’daki görüşmelerini engelledikten sonra Dünya Bankası ve
Uluslararası Para Fonu’nun izleyen toplantılarını da bölmeye devam
etmeleriyle küreselleşmenin anlamını ve yönünü değiştirmişlerdir.
Seattle’da protestocuların hedefi, görece yeni olan, kamuoyunca
bilinmeyen, çok güçlü olan ve uygulamalarıyla demokratik olmayan
Dünya Ticaret Örgütü’dür. Ancak daha büyük hedef demokratik
olmayan küresel kapitalizmin doğasıdır. Bu türde büyük gösteriler;
yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası eylemcileri ve örgütleri bir
araya getirerek, küresel örgütlerin ve şirketlerin hedeflerini ve
uygulamalarını
etkileyebilmektedir
(Hayduk,
2003,
s.28).
Gösterilerden sonra hareket kamuoyunun ilgisini çekmeyi başarmış
ve küreselleşme üzerine ortaya attıkları olumsuz eleştirilerin
gelişmesi için elverişli bir ortam sağlamıştır.
Hareketin yaygın hedefi özet olarak şirketlerin, insanların
yaşamları ve de topraklar üzerindeki egemenliğine son vermek;
özellikle yerel düzeyde insanları özgürleştirmek, eşitsizlikleri
170
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
gidermek ve bunları uluslararası ölçekte başarmak olarak ifade
edilebilir. Hareket, demokratik bir proje olarak ifade edilmekte olup,
bir grup liderce ya da parti tarafından yönetilmemekte ve bu yönde
bir isteği de bulunmamaktadır. Hareket çok farklı insan karışımının
kendi yaşamları üzerindeki kontrolü geri almak üzere olan savaşı
olarak ifade edilmektedir.
Küreselleşme karşıtı harekette gücün merkezsiz olduğu ve
liderliğin tüm gruba ait olduğu belirtilmektedir. Esnek olan yapıda
insanlar kendi kararlarını almak konusunda yetkiye sahip olup,
merkezi yapı, kontrol için değil, eşgüdüm için kullanılmaktadır.
İnsanlar harekete geçmek konusunda cesaretlendirilmekte ve bu
konuda emir almamaktadır (Starhawk, 2002, s.135).
Hareketin örgüt modelinin bazı anahtar yönleri şunlardır:
Eğitim ve hazırlık: Eylemlerden günler, haftalar öncesinde
binlerce insan şiddetten uzak durma eğitimi almaktadır. Bu
üç saatlik kurs; şiddet dışılığın felsefi ve tarihi yönlerinin
gerçek yaşamdaki uygulamaları olan gergin durumda sakin
olma, şiddet dışı taktiklerin kullanımı, şiddete karşılık verme
ve hep birlikte karar almak üzerinedir. Binlerce kişi ayrıca
hapishane hazırlığı, birlik stratejileri, taktikleri ve yasal
konularda ikinci düzeyde bir eğitim almaktadır. İlk yardım,
abluka altına almak, sokak tiyatrosu ve başka beceriler
konusunda da eğitim verilmektedir. Bu eğitimlerin hiçbirini
171
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
almamış olan binlerce insan da ablukalarda yerlerini alırken,
polis şiddetiyle yüzleşmeye hazırlanmış, direnmenin ve
gücün esasını sağlayacak olan çekirdek bir grup da
bulunmaktadır (Starhawk, 2002, s.135).
Yönerge:
Eylemdeki
her
bir
katılımcıdan
yönergeye
uymaları istenmektedir. Fiziksel ya da sözel şiddetten
kaçınmak, silah taşımamak, yasa dışı uyuşturucuların ve
alkolün kullanılmaması ile mülke zarar verilmemesi bu
yönergenin koşullarındandır (Starhawk, 2002, s.135).
Yaratıcı sivil itiaatsizlik: Sokak tiyatrosu yapan gruplar,
kendilerini
yapılara
zincirleyenler,
dev
kuklalılar,
pankartlılar ve kol kola girerek şiddetten uzak bir şekilde
delegelerin toplantı yerlerine ulaşmalarını engelleyenler de
gösterilerde bulunmaktadır (Starhawk, 2002, s.136).
İlgi grupları: Bunlar doğrudan eylemin temel bileşenidirler.
Tek başlarına eylemler geliştirebildikleri gibi büyük bir
eylemde ortak bir hedefe doğru başka gruplarla da birlikte
çalışabilmektedirler. En etkili gruplar 5 ile 15 arasında
kişiden oluşmaktadır. Son zamanlarda bu gruplar göze
çarpan bir başarıyla kitlesel eylemlerde kullanılmışlardır.
Seattle, Prag ve Quebec’te açık olarak bu grupların özerk
eylemler
düzenleyebileceği
bir
çerçeve
yaratılmıştır
(Temporary Anti-Capitalist Teams, 2003, s.88).
172
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Sözcüler meclisi:
Hareket demokratik karar almanın
yenilikçi biçimlerini geliştirmiştir. Ana mekanizmalardan
biri de sözcüler meclisidir. Sözcüler meclisi grupların
koalisyonlarının
stratejilerini
uyum
merkezlerinde,
yapmalarına
ve
eylemlerin
eşgüdümlerini
gerçekleştirmelerine olanak sağlamaktadır. Sözcüler meclisi
diyaloglara devam etmek ve yeni bilgileri gruplara iletmek
üzere
sıklıkla
yeni
iletişim
teknolojileri
aracılığıyla
toplanabilmektedir. Bu yöntem kararların alınmasını, hızlı ve
etkili eylemi hem desteklemekte hem de kolaylaştırmaktadır.
1960’lar ve ‘70’lerdeki uzlaşma modellerinden farklı olarak,
sözcüler meclisi modeli eylem koşullarının değişmesi
sırasında hızlı karar alınması için daha iyi bir şekilde
tasarlanmıştır (Hayduk, 2003, s. 30-31).
Şiddetten
uzak
eylem
biçimlerini
benimsemiş
olan
küreselleşme karşıtı hareket, organize olurken merkezsiz bir yapıyı
tercih etmekle dikkatleri çekmektedir. Herkesin özgürce karar
alabilmesini sağlayan bu yapı, eylem biçimlerinde de çeşitliliği
beraberinde getirmektedir. Bu eylemler hareketin hedeflerini
gerçekleştirmekte ve kamuoyunun dikkatini istenilen konulara
çekmekte önem taşımaktadır.
173
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
Küreselleşme Karşıtı Hareketin Eylem Biçimleri
Var olan toplumsal yapıya ilişkin rızanın geri çekilmesi,
grevler, boykotlar ve sivil itaatsizlik gibi pek çok şekilde
olabilmektedir. Gene Sharp (1973), The Methods of Nonviolent
Action’da, yüz doksan sekize yakın eylem yöntemi sıralamıştır. Kitap
yazıldığından bu zamana bunlara yenilerinin eklendiğine şüphe
yoktur (Brecher, Costello ve Smith, 2000, s.22).
Küreselleşme karşıtı hareketin kullandığı eylem biçimlerinin
neler olduğuna bakıldığında bunların; doğrudan protesto eylemleri,
kültürel bozgunlar, kampanyalar-boykotlar ve karşı zirveler olduğu
görülmektedir (Juris, 2005, s.194).
Aşağıda hareket tarafından kullanılan bu eylem biçimleri
açıklanmaktadır.
Protestolar
Çoğu kapitalizm karşıtı küresel eylem günleri, merkezi
talimatlar sonucunda değil de, basit olarak küçük bir grubun öneri
göndermesiyle gerçekleşmektedir. Eğer öneri başka grupların da
ilgisini çekerse, bu e-posta listelerinde yayılmakta, toplantılarda
tartışılmakta, yayınlarda öneriden bahsedilmekte ve web sayfalarında
buna değinilmektedir. Bu katlanarak büyümekte ve kısa sürede her
yere yayılmaktadır. Hiç kimse düzenlenen eylemde doğrudan
sorumluluk
almamakta,
ancak
elde
edilen
başarı
herkesçe
paylaşılmaktadır (Notes From Nowhere, 2003, s.70).
174
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
1998’de
MAI’yi,
1999’da
Seattle’da
Dünya
Ticaret
Örgütü’nü ve 2000’de Washington DC’de Dünya Bankası ile
Uluslararası Para Fonu’nu protesto eden eylemler dünya çapındaki
küreselleşme karşıtlığının doğrudan protesto örnekleridir. 2000 ve
2001 yıllarında protesto dalgaları devam etmiştir. Londra’da
kapitalizm karşıtı, Melbourne ve Prag’daki küreselleşme karşıtı,
Montreal’de
ve
Zürich’te
benzer
nitelikte
protestolar
gerçekleştirilmiştir. Dünya Ekonomik Forumu Şubat 2001’de
Davos’ta toplandığında protestolar da bunları takip etmiştir. Protesto
dalgası Kanada Quebec’te ve Avrupa Birliği zirvesi sırasında
İsveç’in Göteborg kentinde ve 2002’de G-8 toplantılarının
gerçekleştirildiği İtalya’nın Cenova kentinde devam etmiştir
(Moghadam, 2005, s.31).
11 Eylül olayları, küreselleşme karşıtı protestoları geçici
olarak durdurmuştur. Uluslarası Para Fonu ve Dünya Bankası’nın
2001’in sonbaharında yapılacak olan toplantıları ve bunlara karşı
planlanmış olan gösteriler iptal edilmiştir. 11 Eylül, Birleşik
Devletler ve dünya güçlerinin savaş zamanı ekonomisine doğru hızlı
bir değişim gerçekleştirmelerine ve yeni dünya düzeni için çabalarını
yenilemelerine neden olurken; küreselleşme karşıtı hareketin
eylemcileri bu iki durumu da eleştirmelerinden dolayı yurtsever
olmamakla suçlanmışlardır (Hayduk, 2003, s.44).
11 Eylül saldırılarından sonra harekete bakış ve tavırlarda
değişiklik gözlenmektedir. Amerika’da Patriot Act’la birlikte
175
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
küreselleşme karşıtı hareketin eylemcileri El Kaide ile aralarında
uçurum olmasına karşın teröristlikle suçlanmışlardır. Bu dönemde
dünyanın
farklı
bastırılmıştır.
yerlerinde
Örneğin
2001
düzenlenen
yazında
protestolar
Cenova’da
şiddetle
düzenlenen
gösterilerde bir eylemci ölmüş ve binlercesi yaralanmıştır. Bu
durumda eylemciler de protestolarını gözden geçirerek, şiddet
içermediğini, 2002’de Porto Alegre’de gerçekleştirilen Toplumsal
Forum’da belirtmişlerdir. Eylemlerini tekrar gözden geçirmeleri
sonucunda eski festival havasını kazanmanın, hareketin içerisine
oturtulmaya çalışıldığı polisle çatışan imajından kurtulmakta işe
yarayabileceğini düşünmüşlerdir. Böylelikle Starbucks’ın camlarını
kırmaktansa önünde uzun kuyruklar oluşturarak da eleştirilerini ifade
edebilmektedirler.
Aynı
şekilde,
tekstil
sektöründe
kölelik
koşullarında çalışan işçilerin durumlarını protesto etmenin de
soyunarak “GAP giymektense çıplak olmayı tercih ederim” yazılı
pankartları taşımak gibi farklı yollarını keşfetmişlerdir (Reed, 2005,
s.282).
2002’de New York’ta toplanan Dünya Ekonomik Forumu’nu
yaklaşık bin kadar küreselleşme karşıtı insan protesto etmiştir. Aynı
yılın Mayıs ayında İspanya’da gerçekleştirilen Avrupa Birliği
zirvesini yaklaşık beş yüz bin kişi Barselona’da protesto ederken
aynı zamanda İsrail’in Filistin’deki uygulamaları ve Birleşik
Devletlerin Irak’a saldırı planları da eleştirilmiştir. 2002’nin geri
kalanında küreselleşme karşıtı hareket büyüyen savaş karşıtı
176
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
hareketle birlikte güçlerini birleştirerek Floransa’da büyük bir gösteri
düzenlemiştir. Avrupa’nın çeşitli yerlerinden gelen yarım milyonun
üzerindeki insan, kapitalizmi ve savaşı protesto etmiştir. Milyonlar
2003’ün başında dünyanın dört bir yanında savaş karşıtı protestolar
düzenlemiştir (Moghadam, 2005, s.32).
Küreselleşme karşıtı hareket eylemlerini düzenlerken,
gösterilerde çok renkli bir hava egemendir. Dev kuklalar, kostümler,
açılan
pankartlar
ve
sokak
tiyatroları
gösterilerin
tanıdık
manzaralarındandır. Bu şekilde görsel olarak dikkatleri çeken
sembollerin siyasal eylemlerde kullanım kaynağı çok çeşitlidir.
1980’lerde ve 1990’larda ACT UP, Women’s Action Coalition ve
Lesbian Avengers gibi gruplar, hem kimliksel olarak onaylayıcı hem
de görsel olarak dikkat çekici gösteriler düzenlemek konusunda esin
verici olmuşlardır. 1994’te Zapatistalar Chiapas ormanlarından
çıkmışlar ve dünya çevresindeki eylemcilerin siyasal imgelemine
girmişlerdir (Boyd, 2002, s.154).
Doğrudan eylemler tüm dünyanın dikkatini küreselleşme
karşıtı harekete çekmeyi sağlaması açısından önem taşımaktadır
(Armond, 2001, s.234). Bu türde kitlesel katılımın olduğu eylemler
hareketin hedefleri içerisinde yer alan kürselleşmenin gidiş hatına
çeki düzen vermek, var olan bozuklukların düzeltilmesini sağlamak
ve milyonları etkileyen kararların belirli kesimler tarafından
alınmasına karşı çıkmak açısından önemlidir. Kitlesel protestolar
küreselleşme sürecinde ortaya çıkan sorunları kamuya duyurmak ve
177
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
bu konuda bir duyarlılık oluşturup, küreselleşme karşıtı harekete
katılımları arttırmakta da etkilidir. Ses getiren büyük protestoların
yanı sıra hareket farklı sivil itiaatsizlik yöntemlerini de amaçlarını
gerçekleştirmekte kullanmaktadır.
Kültürel Bozgun
Küreselleşme karşıtı hareket tarafından kullanılan eylem
türlerinden biri de culture jamming/kültürel bozgundur. Bu bazen
medya korsanlığı (hacking), bilgi savaşı ya da şiirsel terörizm olarak
da adlandırılmaktadır (Notes From Nowhere, 2003, s.244). Kültürel
bozgun terimi ilk kez 1984’te San Francisco’lu ses kolaj grubu
Negativland tarafından ortaya atılmıştır. Grup üyelerinden biri
Jamcon ‘84 isimli albümde, beceriklice yeniden yapılan bir reklâm
panosunun, şirketlerin gerçek stratejisini göz önünde bulundurmaya
yönelttiğini ifade etmektedir. İyi bir “jam”in, kampanyanın
bilinçaltının bir röntgeni olduğu belirtilmektedir (Klein, 2002, s.281).
Kültürel bozgun; reklam panolarının sprey boya ile
boyanması, benzer karakterler kullanılarak kolajlanması, şirket
logolarının yeniden tasarlanması, benzer isim taşıyan gazetelerin
basılması, web sayfalarına korsan saldırılar düzenlenmesi ve
karmaşık basın muzipliklerini içermektedir. Örneğin, bu türde
düzenlenen eylemlerden birinde San Francisco tren istasyonunda
trenlerin istikametini gösteren monitörde “Kapitalizm Hiçbir Yerde
Durur” mesajı yazılmıştır (Notes From Nowhere, 2003, s.244). Bir
178
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
başka kültürel bozgun eyleminde Levis’ın San Fracisco’daki en
büyük reklâm panosundaki reklamına bozguncular seri katil Charles
Monson’un yüzünü yapıştırmışlardır. Bozguncular bu eylemleriyle
Levis’ın giyim ürünlerini yapan işçilerin kötü çalışma koşullarına
dikkat çekmek istemişlerdir (Klein, 2002, s.281).
Kültürel bozgunda kullanılan teknik ve araç çeşitliliğine
karşın karakteristik yönünün, üretilen kopyanın gerçek olarak
hissedilmesi ve gerçek gibi durması olduğu ifade edilmektedir.
Ayrıntıya gösterilecek dikkatin esas olduğu ve daha yakından yapılan
bozgunun medyayı iyi bir biçimde taklit edip, daha başarılı bir eylem
için gerekli olduğu belirtilmektedir (Notes From Nowhere, 2003,
s.245).
Kampanyalar ve Boykotlar
Kampanyalar, belirli sorunlar üzerine düzenlenen protesto
eylemlerinin kombinasyonunu, uluslararası bağlantıların ortaya
çıkışını ve çeşitli sorunlar üzerine etkin olan gruplar arasında
bağlantılar oluşturmak üzere harekete geçirme stratejisini ifade
etmektedir. Boykotlar da kampanyalarla birlikte kullanılmakta olup,
sıklıkla
kampanyaların
hedef
aldığı
konularda
insanların
örgütlenmesinde ve eyleme geçilmesinde etkilidir.
Küresel hareketin temelinde daha az görünür, ancak önemli
olan sivil toplum örgütlerince oluşturulmuş kampanyalar yer
almaktadır. Bu kampanyalar çevresel sorunlara, barışa, istihdama,
179
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
kadın haklarına, yerli halkın haklarına yöneliktir. Bunlar ve diğer
kampanyalar –kara mayınlarına, büyük ölçekli baraj yapımına,
Amazon ormanlarının yıkımına, çocuk askerlere, savaş suçlarına,
soykırıma, insanlığa karşı suçlara yönelik olanlar- belirli bir ölçüde
uluslararası eşgüdümün kapasitesi sayesinde başarı elde etmiştir
(della Porta ve diğerleri. 2006, s.126).
Bu kampanyaların ardında yatan mantık isimlerin açığa
çıkartılması ve utandırmadır. Özellikle de çokuluslu şirketlere karşı
yürütülen
kampanyalarda,
insan
hakları
ihlallerine
yönelik
uygulamalarına ilişkin bilgiler yayılmakta ve insanlardan bu
şirketleri
cezalandırmak
için
ürünlerini
boykot
etmeleri
istenmektedir. Nike çocuk işçileri kullandığı ve çalışanlarına sefalet
ücretleri ödediğinden, Monsanto gelişmekte olan ülkelerde çocuk
ölümlerine neden olan satışlarından, Unilever genetik olarak
değiştirilmiş olan soya fasulyelerini pazara sürmesinden, Del Monte
tuna balığı avlanırken katledilen yunuslara ilişkin görüntüleri
yayınlamasından, McDonald’s kullandığı etlerdeki kimyasallardan,
Pfizer AIDS ilaçları üzerinde patent iddia etmesinden ve Shell
çevreye zarar vermesinden dolayı boykot edilmektedir (della Porta,
ve diğerleri. 2006, s.127).
Karşıt Zirveler
Kampanyaların yanı sıra karşıt zirvelerden de eşit şekilde
etkili örgütleme sonuçları ortaya çıkmaktadır. Resmi zirvelere karşı
180
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
düzenlenen
zirveler,
büyük
uluslararası
örgütlerce
gerçekleştirilmektedir. Bu protesto kültüründe 1980’lerden beri yer
almaktadır (della Porta ve diğerleri. 2006, s. 129).
Karşıt zirveler, resmi zirveler devam ederken eleştirel bir
bakışla aynı konular üzerine düzenlenen, farkındalığın arttırıldığı
uluslararası düzeylerdeki girişimlerdir. Bunlar farklı ülkelerden olan
eylemciler arasında bağlantıları gittikçe ilerleten yapılardır (della
Porta ve diğerleri. 2006, s. 131).
1980’lerdeki ilk deneyimlerden sonra karşıt zirveler izleyen
on yılda artmıştır. Bu artış geniş ölçekte Birleşmiş Milletler
konferanslarıyla
ve
sivil
toplum
örgütlerinin
etkinlikleriyle
gerçekleştirilmiştir. 1992’de Rio de Janerio’da çevre ve gelişmeyle;
1993’te Viyana’da insan haklarıyla, 1994’te Kahire’de dünya
nüfusuyla, 1995’te Kopenhag’da toplumsal gelişmeyle ve 1975, ’80,
’85 ve ‘95’te kadın haklarıyla ilgili karşıt zirveler düzenlenmiştir
(della Porta ve diğerleri. 2006, s. 131).
Karşıt zirveler iki ana tema çevresinde düzenlenmektedir:
Sivil haklar (barış, insan hakları, çevre ve demokrasi) ve giderek
artan vurguyla toplumsal haklar (ekonomik politikalar, gelişme, iş
yerinde güvenlik). Düzenlenen karşıt zirveler uluslarüstü ve
sorunlararası bağları güçlendirmektedir. Karşıt zirveler harekete
geçmeyi yeni coğrafi alanlara genişletmekte ve tek bir devletin
sınırları ötesinde örgütlenmeyi kolaylaştırmaktadır (della Porta ve
diğerleri. 2006, s. 133).
181
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
Küreselleşme Karşıtı Hareketin Etkileri
Küreselleşme karşıtı hareket düzenlediği protestolar, kültürel
bozgunlar, kampanyalar-boykotlar ve karşıt zirvelerin sonucunda
büyük bir etkide bulunmuş ve öncelikli hedeflerinin pek çoğunu
başarmıştır. Hareket, küreselleşmenin doğasına ve bunu destekleyen
kurumlar ve uygulamalarına ilişkin halk bilincini arttırmıştır.
Milyonlarca insan hareketin su yüzüne çıkardığı sorunların farkına
varmıştır (Hayduk, 2003, s.31).
Hareket, neo-liberalizme dönüşü yavaşlatmış, dünyanın
finansal kurumları ve şirketlerini savunmacılığa itmiş ve toplumsal
demokrasinin erozyona uğramasını yavaşlatmıştır. Washington
konsensüsü –sermayenin daha özgürce akışını, daha az düzenlenmiş
pazarları ve küçülen hükümetleri savunmaktadır- son yirmi yıldır
Cumhuriyetçilerin ve Demokratların kontrolü altında baskındır.
Ancak yok olma sinyalleri vermektedir. Küresel seçkinler artık “yeni
küresel finans altyapı” retoriğini kullanmakta ve yeni dünya
düzeninde miras alınmış olan üstesinden gelinmesi gereken sorunlara
ve dengesizliklere değinmektedirler. Örneğin Dünya Bankası, artan
bir şekilde pazarın başarısızlıklarına ve gelişmekte olan ülkelerde
yoksulların artan oranına World Development Reports-Dünya
Gelişme Raporları’nda değinmektedir. Küreselleşme karşıtı hareket,
tartışmanın terimlerini değiştirmiştir (Hayduk, 2003, s.31).
182
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Küreselleşme karşıtı hareketin eleştirileri sonucunda Dünya
Bankası, Uluslararası Para Fonu, Dünya Ticaret Örgütü, şirket
liderleri ve devlet başkanlarının politikaları ve uygulamalarında
değişikliklere tanık olunmaktadır. Bu değişiklikler daha çok,
sembolik olsalar da doğru yönde değişim göstermektedir. Dünya
Bankası 1999’ların sonunda yoksulluğa karşı yeni bir önlem dizisi
almaya başlamıştır. Bu, borçlu ülkelerde yoksulluğun azaltılması için
atılması gereken adımlara ilişkindir. Bir başka örnek de küreselleşme
karşıtı hareketin önde gelenlerinin –AFL-CIO başkanı John Sweeney,
çevreci Jeremy Rifkin ve Lori Wallach’ı (Public Citizen’ın Global
Trade Watch’ından) da içine alacak şekilde bir grubun- İsviçre’nin
Davos şehrinde 2001’de düzenlenen World Economic Forum/Dünya
Ekonomik Forumu’na davet edilmesidir –normalde yalnızca şirket ve
hükümet liderleri davetlidir- (Hayduk, 2003, s.32).
Öteki gelişmeler kısaca maddeler halinde ele alınabilir:
Yüzelli devlet başkanının katılımıyla 2000 yılının sonunda
gerçekleştirilen Birleşmiş Milletlerin Milenyum Zirvesinde
‘küreselleşme’
tartışmaların
odak
noktasıdır.
Devlet
başkanları küreselleşmenin şimdiye kadar olan gidiş yönünü
değiştirme gereksinimini oybirliği ile kabul etmişlerdir.
Eleştiriler özellikle güney yarı kürenin devlet başkanlarından
gelmiştir. Birleşmiş Milletler, bir forum ve web sitesi
oluşturmuştur. Böylelikle yaklaşık elli çokuluslu şirketi ve
183
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
bankayı, çeşitli işçi federasyonunu ve sivil toplum
örgütlerini; insanların ihtiyaçlarının daha iyi karşılandığı,
işçi haklarının gözetildiği ve çevresel koşulların korunduğu
bir dünya için çalışmak üzere bir araya getirmektedir.
Organization for Economic Corporation and Development
(Ekonomik
İşbirliği
ve
Kalkınma
Örgütü-OECD),
“Guidelines for Multinational Enterprieses”i (Çokuluslu
Girişimler İçin Yönergeleri) gözden geçirmiştir.
Dünya
Bankası
ve
International
Youth
Foundation
(Uluslararası Gençlik Vakfı) “Global Alliance For Workers
and Communities” (Topluluklar ve İşçiler İçin Küresel
İttifak) oluşturmuştur.
Dünya Ticaret Örgütü direktörü Michael Moore ve Birleşik
Devletler Merkez Bankası Başkanı Greenspan, protestoların
daha ileriki ticaret anlaşmalarında gelişmeyi durdurduğunu
kabul etmiştir (Hayduk, 2003, s.32).
Birleşik Devletler’de Bill Clinton, düşük ücretle işçi
çalıştıran iş yerlerine karşı olan eylemcilerin isteklerini
karşılamak ve Birleşik Devletler firmalarının arasında
arabuluculuğu sağlamak üzere The Fair Labor Association’ı
(Adil Emek Birliğini) başlatmıştır.
Clinton’ın başkan olarak gerçekleştirdiği son eylemlerden
biri de Üçüncü Dünya ülkelerinden en yoksul 41’ine borç
yükünü azaltma çerçevesinde finansal yardımda bulunmak
184
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
olmuş ve 435 milyon dolarlık bir yardım sağlamıştır
(Hayduk, 2003, s.32).
Ayrıca, Nisan 2000’de Washington’da yirmi bin kişinin
Uluslararası
Para
Fonu
ve
Dünya
Bankası’nın
uygulamalarını protesto etmesinden altı ay sonra Kongre, iki
kurumun
borçlu
ülkelere
dayattırdıkları
koşullardan
bazılarını değiştirmeleri için oylama yapmıştır. Kongrenin
iki kanadı da, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun
‘kullanıcı ücretleri’nin borçlu ülkelere dayatılmasına karşı
çıkmıştır. Bu kural, Dünya Bankası ve Uluslararası Para
Fonu’nun borçlu ülkelerin vatandaşlarını temel sağlık ve
eğitim hizmetleri için, bütçelerini dengede tutmak amacıyla,
ödeme yapmaya zorlayamayacakları anlamına gelmektedir.
Bu durum, dünyanın en yoksul ülkelerinde yaşayan
insanların yaşamlarında büyük değişiklik yaratmaktadır.
Kullanıcı ücreti, protestocuların küresel ekonomiyi yöneten
kurumları değişiklikler yapmak üzere etkilemelerinin bir
başka örneğidir. Kullanıcı ücreti, küreselleşme karşıtı
hareketlerin daha büyük hedeflerinin olduğu listede küçük
bir
yer
kapsamaktadır.
Bununla
birlikte
hareketin
uygulamayı etkilediğine ilişkin kanıt sağlamaktadır.
Bu türde zaferler küreselleşme karşıtı hareketlerin başka
kampanyalar için, borç yükünün hafifletilmesi gibi, teşvik
edici olmuştur.
185
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
RAN (Yağmur Ormanları Eylem Ağı) Brezilya’nın çevre
uygulamalarını değiştirtmiştir.
Düşük ücretle işçi çalıştıran iş yerlerine karşı olan eylemciler
Nike, Gap ve Starbucks gibi şirketlerin işçilerinin koşullarını
değiştirmelerini sağlamışlardır.
Küreselleşme karşıtı hareketin hedeflerine dikkat çekmek
üzere düzenlediği doğrudan protestolar, kampanyalar, boykotlar,
kültürel bozgunlar ve karşıt zirveler tarzında eylemler sonucunda
küreselleşmenin getirdiği sorunların çözümüne yönelik adım atılması
konusunda kazanımlar sağladığı açıktır. Her ne kadar bu kazanımlar
gerçekleştirilmek istenen hedefler karşısında son derece sembolik
olarak dursalar da var olan sorunlara yönelik geliştirilen çözüm
önerileri olumlu bir yaklaşımın yaratıldığına işarettir. Gelişmiş ülke
liderleri ve uluslararası kurumların küreselleşmenin beraberinde
getirdiği sorunları kabul ederek bunlara yönelik çözüm arayışlarına
girmeleri bile hareketin hedeflerine ulaşmak konusunda attığı önemli
adımlardan biri olarak değerlendirilebilir.
Sonuç
Küreselleşme karşıtı hareket küreselleşmenin etkisini geniş
bir alanda göstermesiyle birlikte farklı kesimlerden olan tepkileri
bünyesinde toplayan ve küresel çıkarlarda daha geniş kesimlerin de
gözetilmesi yönünde mücadelesini sürdüren bir hareket olarak
dikkatleri çekmektedir. Bu harekette mücadele alanı kadınların
186
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
karşılaştıkları sorunlardan, savaşların durdurulmasına, çevresel
yıkımın engellenmesinden, ana gelir kaynağı olan toprakların
çokuluslu şirketlere kaptırılmamasına, işçilerin çalışma koşullarının
iyileştirilmesinden, AIDS ilaçlarından kar elde etmek adına yüksek
fiyat belirleyen büyük ilaç şirketlerine kadar çok farklı konuları içine
almaktadır. Kendisinden önceki hareklerin mücadelelerinde eksik
olan yönlerini gören bu doğrultuda kendisini geliştiren, gevşek bir
örgütsel yapıya sahip olan hareket çatısı altında çok farklı düşünce
yapısındaki kesimi barındırmakta ve bunların arasındaki çatışmalara
rağmen varlığını sürdürmektedir.
Küreselleşme karşıtı hareket geri döndürülemez olarak ifade
edilen ve büyük toplumsal dönüşümlere işaret eden küreselleşme
sürecinin yönünü değiştirmek adına mücadelesine hız vermiştir.
Hareketin eylem takvimi küreselleşmeye yön veren toplantıların
tarihleriyle
paralellik
taşımaktadır.
Hareket
dünyanın
farklı
yerlerinde G-8, Uluslararası Para Fonu, Dünya Bankası, Dünya
Ticaret Örgütü ve Dünya Ekonomik Forumu’nun toplantılarını takip
ederek büyük gösteriler düzenlemiştir. Amaç küreselleşmenin var
olan
gidiş
hatından
memnuniyetsizliklerini
ifade
etmek,
küreselleşmenin öteki yüzünü açığa çıkartmak ve koşullarda bir
iyileştirme
gerçekleştirilmediği
sürece
güç
sahiplerinin
uygulamalarının altını oyacak etkinlikler gerçekleştirmekte kararlı
olduklarını göstermektir (Brecher, Castello ve Smith, 2000).
187
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
Küreselleşme karşıtı hareket, çatısı altında farklı ülkelerde
farklı konularda mücadelelerini sürdüren kesimleri bir araya
getirerek, dünya çapında ses getiren eylemler düzenlemekte ve
küreselleşmenin
eleştirdikleri
yönlerine
kamuoyu
ilgisinin
çekilmesini sağlamaktadır. Küreselleşme beraberinde getirdiği
sorunlarla farklı kesimlerin bir araya gelmesini sağlayan bir etken
olmuştur.
Kaynakça
Armond, Paul de.(2001). “Netwar In The Emerald City: WTO
Protest Strategy And
Tactics”.Networks and Netwars: The Future of Terror,
Crime,
and
Militancy(Ed:
John
Arquilla
ve
David
Ronfeldt),Santa Monica CA: Rand.
Bhagwati, Jagdish N. (2004). In Defense of Globalization. New York
: Oxford University
Press.
Bichlbaum, Andy, Mike Bonanno, ve Bob Spunkmeyer. (2004). The
Yes Men: The True
Story of The End of The World Trade Organization. New
York, NY: The
Information Company.
Billington, J.H. (1980). Fire in the Minds of Men: The Origins of the
Revolutionary
Faith.New York: Basic Books.
188
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Boyd, Andrew. (2002). “Billionoaries Crash the Extreme Costume
Ball”.The Global
Activist's Manual: Local Ways to Change the World(Ed:
Prokosch, Mike, Laura Raymond ve United for a Fair
Economy),New York: Thunder's Mouth Press/Nation Books.
Bowden, Rob. (2004). Globalization: The Impact on our Lives.
Chicago: Raintree.
Brecher, Jeremy, Tim Costello ve Brendan Smith. (2000).
Globalization From Below: The
Power of Solidarity. Cambridge, Mass.: South End Press.
Danaher, Kevin. (1996).Corporations Are Gonna Get Your
Mama.Monreo, Maine:
Common Corrage Press.
_______
ve
Burbach.(2000).Globalize
This!.Monreo,
Maine:
Common Corrage Press.
Harding, James. (2004). “Counter-Capitalism: Globalisation’s
Children Strike Back”.The
Globalization Reader(Ed: Frank J. Lechner ve John Boli),
Malden, MA : Blackwell Pub.
Hathaway Will ve David S. Meyer. (1997). “Competition and
Cooperation in Movement
Coalitions: Lobbying for Peace in the 1980’s”.Coalitions
and Political
189
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
Movements: The Lessons of the Nuclear Freeze(Ed: Thomas
R. Rochon ve David S. Meyer Boulder) Cola: Lynne
Rienner.
Hayduk, Ronald. (2003). “From Anti-Globalization to Global
Justice: A Twenty First Century
Movement”.U.S. Progressive Political Movements in The
21st Century(Ed: John C. Berg. Lanham), Md Oxford:
Rowman & Littlefield.
Jordan, John. (2004). “Our Resistance Is As Transnational As
Capital”.Globalize Liberation:
How to Uproot the System And Build a Better World(Ed:
David Solnit), San Francisco CA: City Lights Books.
Juris, Jeffrey S. (2005). “The New Digital Media and Activist
Networking within AntiCorporate Globalization Movements”.The Annals.Vol. 597,
January 2005, 189-208.
Klein, Naomi. (2002). “What Is This Movement?”.The Global
Activist's Manual: Local
Ways to Change The World(Ed: Prokosch, Mike, Laura
Raymond ve
United for a Fair Economy), New York: Thunder's Mouth
Press/Nation Books.
Korten, David C. (2001). When Corporations Rule the World.San
Francisco, Calif.: Berrett-
190
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Koehler Publishers.
Lechner, Frank J. ve John Boli. (2004).The Globalization Reader.
Malden, MA:
Blackwell Pub.
Meadows, D. (1974).Limits to Growth: A Report for the Club of
Rome’s Project on the
Predicament of Mankind.New York: Universe.
Moghadam, Valentine M. (2005).Globalizing Women: Transnational
FeministNetworks.
Baltimore: Johns Hopkins University Press.
Niezen, Ronald.(2004). A World Beyond Difference : Cultural
Identity in the Age of
Globalization.Malden, MA: Blackwell.
Notes From Nowhere. (2003). We Are Everywhere: The Irresistible
Rise of Global
Anticapitalism.London : Verso.
O’Brien, Denise. (2002). “Farmers Cross Borders, Cut Through
Government Fog”.The
Global Activist's Manual: Local Ways to Change The
World(Ed: Prokosch, Mike, Laura Raymond ve United for a
Fair Economy),New York: Thunder's Mouth Press/Nation
Books.
O’Connor, J. (1998). Natural Causes: Essays in Ecological
Marxism.New York: Guilford Press.
191
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
Pieterse, Jan Nederveen.(2001). “Globalization and Collective
Action”.Globalization And
Social Movements Global Solidarity(Ed: Pierre Hamel,
Henri Lustiger-Thaler, Jan Nederveen Pieterse ve Sasha
Roseneil), New York: Palgrave.
Porta, Donatella Della: Massimiliano Andretta, Lorenzo Mosca ve
Herbert Reiter. (2006).
Globalization From Below: Transnational Activists and
Protest Networks. Minneapolis: University of Minnesota
Press.
Reed, Thomas Vernon.(2005). The Art of Protest: Culture and
Activism from the Civil
Rights Movement to the Streets of Seattle.Minneapolis:
University of Minnesota Press.
Ross, Andrew. (2004).Low Pay, High Profile: The Global Push For
Fair Labor. New York:
New Press.
Sharp, Gene. (1973). The Methods of Nonviolent Action. Boston:
Porter Sargent.
Starhawk.(2002). “How We Really Shut Down WTO”.The Global
Activist's Manual:
Local Ways to Change the World(Ed: Prokosch, Mike, Laura
Raymond ve United for a Fair Economy), New York:
Thunder's Mouth Press/Nation Books.
192
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
Temporary Anti-Capitalist Teams.(2003). “Direct Action Affinity
Groups”.We Are
Everywhere: The Irresistible Rise of Global Anticapitalism.
London: Verso.
Thurow, Lester C. (2003).Fortune Favors the Bold : What We Must
Do to Build a New
and Lasting Global Prosperity. New York: Harper Collins
Pub.
Tilly, Charles.(2004). Social Movements, 1768-2004. Boulder:
Paradigm Publishers.
Tuna,
Ozan
Doğu.(2005)Küreselleşme
ve
Alternatif
Küreselleşme.Ankara: Phoenix Yayınevi.
Wall, Derek. (2005).Babylon and Beyond: The Economics of AntiCapitalist, AntiGlobalist, and Radical Green Movements.London; Ann
Arbor.
Yates, Michael. (2003).Naming The System: Inequality And Work In
The Global
Economy.New York : Monthly Review Press.
YAZAR HAKKINDA
Dr. Şermin TAĞ KALAFATOĞLU, Ankara Üniversitesi
Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünden 1999 yılında mezun
193
Tağ Kalafatoğlu, Küreselleşme Karşıtı Hareket
olmuş, yüksek lisansını Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü Sinema ve Televizyon Bölümünde “Belgesel Sinema ve
Türleri” konulu tezle 2003 yılında bitirmiş, Anadolu Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü İletişim Anabilim Dalında doktorasını
“Küreselleşme Karşıtı Hareketlerin Sanal İletişim Ortamlarını
Kullanımı” teziyle 2010 yılında tamamlamıştır. Yazar, Amerika
Birleşik Devletleri’nin Boston, MA şehrinde belgesel alanında
çalışmalarını sürdürmektedir.
Erişim: tagsermin@hotmail.com
SUMMARY
Globalization is a multifaceted phenomenon that refers to
economic,
financial,
environmental,
cultural,
business,
and
political,
international
technological,
relations
related
dimensions. The issues of the impact of globalization on
environment, labor laws, employment standards, human rights,
income distribution, poverty, and agriculture have received a great
deal of attention from the anti-globalization movement that crosses
borders and boundaries. Globalization has created resistance that
motivates protests and opportunities for mobilization.
The core of the anti-globalization movement, known as “the
movement of the movements” is rooted in social justice and human
rights. The current wave of anti-globalization protests began with
194
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2013, 4(1), DOI:10.1501/sbeder_0000000054
“Battle of Seattle” against the World Trade Organization (WTO)
meeting in December 1999 and many theorists trace its roots back
over 500 years to the history of resistance to European colonialism
and U.S imperialism.
The anti-globalization movement as an umbrella movement
has a diverse nature and loose coalition of many groups. For
instance,
non-governmental
organizations,
social
movement
organizations, transnational advocacy networks, trade unions,
anarchists, land rights and indigenous rights activists, religious
groups, opponents of privatization, and anti-sweatshop campaigners.
These groups have some mutual concrete goals, such as debt relief,
respect to labor standards, poverty alleviation, and reform of the
WTO, expanding fair trade and anti-sweatshop agreements.
The concern of the movement is what the nature of the
global economy and society should be. Responses from the IMF and
the World Bank’s to the demands of popular opposition, debt relief
efforts of Western governments and international organizations are
evidence of the movement's impact. The anti-globalization
movement does not have a single goal but process of democracy.
While it is collage of interests and approaches those opposed to
globalization are united by a common goal: try to affect the new
world system as it develops.
195