Necmettin Erbakan University
Social Studies Education
Özet: Vatandaşlık eğitimi alanında son yıllarda ülkemizde birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda daha çok sosyal bilgiler öğretmen adayları ile ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin vatandaşlık algı ve yeterlikleri gibi konular ele... more
Özet:
Vatandaşlık eğitimi alanında son yıllarda ülkemizde birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda daha çok sosyal bilgiler öğretmen adayları ile ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin vatandaşlık algı ve yeterlikleri gibi konular ele alınmıştır. Ancak lise öğrencilerinin bu konular hakkındaki düşünceleri üzerinde ç ok fazla çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmanın amacı, lise öğrencilerinin ‘iyi vatandaşlık’ kavramından ne anladıklarını ve iyi vatandaşlık kavramı ile ilişkili davranışlarını şekillendiren unsurları tespit etmektir. Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeli kullanılmış olup veriler anket yoluyla toplanmıştır. Öğrenciler Uşak il sınırları içerisinden rastlantısal kümeleme yöntemi ile seçilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 20 programında betimsel analiz, bağımsız örneklemler için t te sti ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) yardımıyla çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda lise öğrencilerinin en çok sosyal kaygı içerikli maddeleri iyi vatandaşın temel özellikleri arasında gördüğünü, lise öğrencilerinin iyi vatandaşlıkla ilgili bilgi edinm e, değer kazanma ve davranışlarını şekillendirme sürecinde en çok ailelerinden ve öğretmenlerinden etkilendikleri ortaya çıkmıştır.
Vatandaşlık eğitimi alanında son yıllarda ülkemizde birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda daha çok sosyal bilgiler öğretmen adayları ile ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin vatandaşlık algı ve yeterlikleri gibi konular ele alınmıştır. Ancak lise öğrencilerinin bu konular hakkındaki düşünceleri üzerinde ç ok fazla çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmanın amacı, lise öğrencilerinin ‘iyi vatandaşlık’ kavramından ne anladıklarını ve iyi vatandaşlık kavramı ile ilişkili davranışlarını şekillendiren unsurları tespit etmektir. Bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeli kullanılmış olup veriler anket yoluyla toplanmıştır. Öğrenciler Uşak il sınırları içerisinden rastlantısal kümeleme yöntemi ile seçilmiştir. Elde edilen veriler SPSS 20 programında betimsel analiz, bağımsız örneklemler için t te sti ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) yardımıyla çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda lise öğrencilerinin en çok sosyal kaygı içerikli maddeleri iyi vatandaşın temel özellikleri arasında gördüğünü, lise öğrencilerinin iyi vatandaşlıkla ilgili bilgi edinm e, değer kazanma ve davranışlarını şekillendirme sürecinde en çok ailelerinden ve öğretmenlerinden etkilendikleri ortaya çıkmıştır.
ÖZET: Bu çalışmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının 2008-2009 öğretim yılında uygulamaya konulan Topluma Hizmet Uygulamaları Dersine yönelik algılarını belirlemektir. Ayrıca bu çalışmada sosyal bilgiler öğretmen adaylarının bu... more
ÖZET: Bu çalışmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının 2008-2009 öğretim yılında uygulamaya konulan Topluma Hizmet Uygulamaları Dersine yönelik algılarını belirlemektir. Ayrıca bu çalışmada sosyal bilgiler öğretmen adaylarının bu derse yönelik algılarının çeşitli değişkenler açısından farklılaşıp farklılaşmadığı da incelenmiştir. Bu çalışmada tarama yöntemi kullanılmış olup veriler Elma ve diğ. (2010) tarafından geliştirilen "Öğretmen Adaylarının THU Dersine İlişkin Algıları Ölçeği" aracılığıyla toplanmıştır. Çalışma grubu 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Dumlupınar Üniversitesi ve Uşak Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim gören ve Topluma Hizmet Uygulamaları dersini alan toplam 101 öğretmen adayından oluşmaktadır. Öğretmen adaylarının derse ilişkin algıları cinsiyet, üniversite ve proje sayılarına göre farklılaşıp farklılaşmadığı bağımsız örneklemler için t-testi ve tek yönlü varyans (ANOVA) analizi ile incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre, öğretmen adaylarının topluma hizmet uygulamaları dersine yönelik algılarının olumlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bağımsız değişkenlere göre yapılan analizlerde cinsiyet değişkenine göre kişisel gelişim boyutunda, üniversite değişkenine göre sosyalleşme boyutunda ve proje sayısı değişkenine göre sosyalleşme boyutunda anlamlı farklılıklar bulunmuştur. Anahtar Kelimeler: Öğretmen adayları, topluma hizmet uygulamaları, sosyal bilgiler
Abstract Since the foundation of the Republic, the Turkish Education System has been hierarchically structured. The hierarchical steps vary from pre-school education to postgraduate levels. The transition amongst those educational stages... more
Abstract
Since the foundation of the Republic, the Turkish Education System has been hierarchically structured. The hierarchical steps vary from pre-school education to postgraduate levels. The transition amongst those educational stages has mostly depended on various kinds of nation-wide exams. In order to investigate the effectiveness of those practices and to assess how those practices have influenced individuals in the recent past, it is necessary to reach the view points and experiences of individuals from various age groups and educational backgrounds. This study aims to reveal the effectiveness of those educational transition practices and their influences on individuals by means of examining the view points and experiences of people who attended different schooling stages in the last 50 years. This study was designed as a qualitative phenomenological research. Its data was collected through semi-structured interviews carried out with individuals from three age groups residing in the provinces of Balıkesir and Uşak. The analysis of the data reveals that the participants of this study think that the administration of the transition between various educational levels through some nation-wide exams is inevitable, but those examinations are not authentically assessing students’ abilities or skills. Besides, the exams have not only been negatively influencing the formal educational activities in schools but also bringing lots of burdens for students and parents. The participants also emphasised on the necessity of putting new transition systems into practice incorporating various options.
Keywords: Transition between schooling levels, examinations, individual view points and experiences.
Since the foundation of the Republic, the Turkish Education System has been hierarchically structured. The hierarchical steps vary from pre-school education to postgraduate levels. The transition amongst those educational stages has mostly depended on various kinds of nation-wide exams. In order to investigate the effectiveness of those practices and to assess how those practices have influenced individuals in the recent past, it is necessary to reach the view points and experiences of individuals from various age groups and educational backgrounds. This study aims to reveal the effectiveness of those educational transition practices and their influences on individuals by means of examining the view points and experiences of people who attended different schooling stages in the last 50 years. This study was designed as a qualitative phenomenological research. Its data was collected through semi-structured interviews carried out with individuals from three age groups residing in the provinces of Balıkesir and Uşak. The analysis of the data reveals that the participants of this study think that the administration of the transition between various educational levels through some nation-wide exams is inevitable, but those examinations are not authentically assessing students’ abilities or skills. Besides, the exams have not only been negatively influencing the formal educational activities in schools but also bringing lots of burdens for students and parents. The participants also emphasised on the necessity of putting new transition systems into practice incorporating various options.
Keywords: Transition between schooling levels, examinations, individual view points and experiences.
- by Ilker Dere and +2
- •
- Education, Higher Education, Secondary Education, Transition
ÖZET Osmanlı Devleti’nin resmi olarak sona ermesinden sonra Türkiye, 1923 yılından itibaren cumhuriyet ile yönetilmeye başlamıştır. Bu rejim değişikliğiyle her alanda olduğu gibi din eğitimi alanında da reformlar yapılmıştır.... more
ÖZET
Osmanlı Devleti’nin resmi olarak sona ermesinden sonra Türkiye, 1923 yılından itibaren cumhuriyet ile
yönetilmeye başlamıştır. Bu rejim değişikliğiyle her alanda olduğu gibi din eğitimi alanında da reformlar
yapılmıştır. Çalışmada öncelikle Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra din eğitiminde meydana gelen
gelişmelere değinilmiştir. Daha sonra Türkiye’de uzun süre din eğitiminin neden ihmal edildiğine ve Tahsin
Banguoğlu’nun Milli Eğitim Bakanlığı döneminde din eğitiminin yeniden sağlanması için uygulamalara
değinilmiştir.
Bu çalışmanın amacı, Türk eğitim sisteminin önemli bir parçası olan din eğitiminin Cumhuriyet Halk
Partisi Dönemi’nde geçirdiği önemli aşamaları yansıtmak, Cumhuriyetin ilan edilmesinden hemen sonra din
eğitiminde gerçekleştirilen inkılaplarla Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının son döneminde meydana gelen
değişimleri karşılaştırmaktır.
Bu araştırmada tarihsel yöntem uygulanarak literatür ve birincil kaynak taraması kullanılmıştır. Ayrıca
konuyla alakalı arşiv vesikaları, gazeteler, dergiler ve ilgili literatür çalışmalarına da yer verilmiştir. Elde edilen
bulgular, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının son döneminde din eğitimi politikalarında ciddi değişikliklere
gittiğini günümüze kadar varlığını sürdüren din eğitimi kurumlarını kurduğunu göstermektedir.
Araştırma bulgularına göre din eğitimini yeniden sağlamak için yapılan girişimler ilk olması nedeniyle
memnuniyetle karşılanmıştır. Ancak atılan adımların ihtiyaca cevap vermekten uzak ve yetersiz olduğu da
dönemin önemli isimleri tarafından belirtilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İmam Hatip Kursları, İlahiyat Fakültesi, Tahsin Banguoğlu, Din Dersleri
ABSTRACT
After the Ottoman Empire, Turkey has started to be managed through the republic since 1923. Through
this regime change, some reforms were made in the field of religious education. In this study, the author
discussed policy changes in the religious education after the proclamation of the Republic. The author also
mentioned why religious education has been neglected; and Tahsin Banguoğlu's efforts to reinstate religious
education during his ministry.
The purpose of this study is to indicate the main stage of religious education during the era of
Republican People's Party. Furthermore, the author aims to compare revolution on religious education after the
proclamation of the Republic and the last period of Republican People's Party management.
In this study, historical method was applied; literature and primary sources were analyzed. Also, the
author analyzed archives documents, newspapers, and journals. The findings showed that there were serious
changes on the religious education policy during the last management of Republican People's Party era. The
findings also indicated that these attempts were welcomed by public because it was the first attempt to reinstate
religious education. However, these attempts were inadequate to respond public’s need.
Key Words:Tahsin Banguoğlu, religious courses, Republican People's Party’s education policy
Osmanlı Devleti’nin resmi olarak sona ermesinden sonra Türkiye, 1923 yılından itibaren cumhuriyet ile
yönetilmeye başlamıştır. Bu rejim değişikliğiyle her alanda olduğu gibi din eğitimi alanında da reformlar
yapılmıştır. Çalışmada öncelikle Cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra din eğitiminde meydana gelen
gelişmelere değinilmiştir. Daha sonra Türkiye’de uzun süre din eğitiminin neden ihmal edildiğine ve Tahsin
Banguoğlu’nun Milli Eğitim Bakanlığı döneminde din eğitiminin yeniden sağlanması için uygulamalara
değinilmiştir.
Bu çalışmanın amacı, Türk eğitim sisteminin önemli bir parçası olan din eğitiminin Cumhuriyet Halk
Partisi Dönemi’nde geçirdiği önemli aşamaları yansıtmak, Cumhuriyetin ilan edilmesinden hemen sonra din
eğitiminde gerçekleştirilen inkılaplarla Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının son döneminde meydana gelen
değişimleri karşılaştırmaktır.
Bu araştırmada tarihsel yöntem uygulanarak literatür ve birincil kaynak taraması kullanılmıştır. Ayrıca
konuyla alakalı arşiv vesikaları, gazeteler, dergiler ve ilgili literatür çalışmalarına da yer verilmiştir. Elde edilen
bulgular, Cumhuriyet Halk Partisi iktidarının son döneminde din eğitimi politikalarında ciddi değişikliklere
gittiğini günümüze kadar varlığını sürdüren din eğitimi kurumlarını kurduğunu göstermektedir.
Araştırma bulgularına göre din eğitimini yeniden sağlamak için yapılan girişimler ilk olması nedeniyle
memnuniyetle karşılanmıştır. Ancak atılan adımların ihtiyaca cevap vermekten uzak ve yetersiz olduğu da
dönemin önemli isimleri tarafından belirtilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İmam Hatip Kursları, İlahiyat Fakültesi, Tahsin Banguoğlu, Din Dersleri
ABSTRACT
After the Ottoman Empire, Turkey has started to be managed through the republic since 1923. Through
this regime change, some reforms were made in the field of religious education. In this study, the author
discussed policy changes in the religious education after the proclamation of the Republic. The author also
mentioned why religious education has been neglected; and Tahsin Banguoğlu's efforts to reinstate religious
education during his ministry.
The purpose of this study is to indicate the main stage of religious education during the era of
Republican People's Party. Furthermore, the author aims to compare revolution on religious education after the
proclamation of the Republic and the last period of Republican People's Party management.
In this study, historical method was applied; literature and primary sources were analyzed. Also, the
author analyzed archives documents, newspapers, and journals. The findings showed that there were serious
changes on the religious education policy during the last management of Republican People's Party era. The
findings also indicated that these attempts were welcomed by public because it was the first attempt to reinstate
religious education. However, these attempts were inadequate to respond public’s need.
Key Words:Tahsin Banguoğlu, religious courses, Republican People's Party’s education policy
ABSTRACT Compulsory education has been part of Turkish education system since 19th century and protected its presence with some changes. The last arrangement about compulsory education in Turkey had been occurred in 2012-2013... more
ABSTRACT
Compulsory education has been part of Turkish education system since 19th century and protected its
presence with some changes. The last arrangement about compulsory education in Turkey had been occurred
in 2012-2013 education years and it has been known as “4+4+4 education system”. After this arrangement
5th graders has been acknowledged as middle graders. The purpose of the study is to examine 5th grade
students’ attitudes toward social studies after the 4+4+4 education system arrangement. Quantitative survey
method was used in this study. The data were collected through a survey which was developed by the
researchers. The participants were selected through cluster random sampling in the city of Kütahya. The data
were analyzed through descriptive analysis and independent sample t test in SPSS 20 statistical package
program. The results showed that students have positive attitudes toward social studies. Also there is a
significant difference on social studies attitudes by type of settlement.
Keywords:Social studies, 4+4+4 education system, attitudes.
ÖZET
Zorunlu eğitim 19. yüzyıldan itibaren Türk eğitim sisteminde içerisinde olmuş ve günümüze gelinceye dek
çeşitli değişikliklerle varlığını korumuştur. Ülkemizde zorunlu eğitim ile ilgili son düzenleme 2012-2013
eğitim-öğretim yılında yapılmış olup “4+4+4 eğitim sistemi” olarak adlandırılmaktadır. Bu sistem sonucunda
5. sınıflar ortaokul bünyesine alınmış ve branş derslerini branş öğretmenlerinden almaya başlamışlardır. Bu
çalışmada 5.sınıf öğrencilerinin 4+4+4 düzenlemesi sonrasında Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutumları
incelenecektir. Çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmış olup veriler
araştırmacılar tarafından geliştirilen anket aracılığıyla toplanmıştır. Katılımcılar rastlantısal kümeleme
yöntemi kullanılarak seçilmiş olup toplamda 147 öğrenciye ulaşılmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz ve
bağımsız örneklemler için t testi yardımıyla çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda 5.sınıf öğrencilerinin
Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutumlarının olumu olduğu, bu tutumlarının okulların bulunduğu yerleşim
yerine göre farklılık gösterdiği ortaya çıkmıştır.
Anahtar Sözcükler: Sosyal Bilgiler, 4+4+4 eğitim sistemi, tutum.
Compulsory education has been part of Turkish education system since 19th century and protected its
presence with some changes. The last arrangement about compulsory education in Turkey had been occurred
in 2012-2013 education years and it has been known as “4+4+4 education system”. After this arrangement
5th graders has been acknowledged as middle graders. The purpose of the study is to examine 5th grade
students’ attitudes toward social studies after the 4+4+4 education system arrangement. Quantitative survey
method was used in this study. The data were collected through a survey which was developed by the
researchers. The participants were selected through cluster random sampling in the city of Kütahya. The data
were analyzed through descriptive analysis and independent sample t test in SPSS 20 statistical package
program. The results showed that students have positive attitudes toward social studies. Also there is a
significant difference on social studies attitudes by type of settlement.
Keywords:Social studies, 4+4+4 education system, attitudes.
ÖZET
Zorunlu eğitim 19. yüzyıldan itibaren Türk eğitim sisteminde içerisinde olmuş ve günümüze gelinceye dek
çeşitli değişikliklerle varlığını korumuştur. Ülkemizde zorunlu eğitim ile ilgili son düzenleme 2012-2013
eğitim-öğretim yılında yapılmış olup “4+4+4 eğitim sistemi” olarak adlandırılmaktadır. Bu sistem sonucunda
5. sınıflar ortaokul bünyesine alınmış ve branş derslerini branş öğretmenlerinden almaya başlamışlardır. Bu
çalışmada 5.sınıf öğrencilerinin 4+4+4 düzenlemesi sonrasında Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutumları
incelenecektir. Çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmış olup veriler
araştırmacılar tarafından geliştirilen anket aracılığıyla toplanmıştır. Katılımcılar rastlantısal kümeleme
yöntemi kullanılarak seçilmiş olup toplamda 147 öğrenciye ulaşılmıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz ve
bağımsız örneklemler için t testi yardımıyla çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda 5.sınıf öğrencilerinin
Sosyal Bilgiler dersine yönelik tutumlarının olumu olduğu, bu tutumlarının okulların bulunduğu yerleşim
yerine göre farklılık gösterdiği ortaya çıkmıştır.
Anahtar Sözcükler: Sosyal Bilgiler, 4+4+4 eğitim sistemi, tutum.
ABSTRACT Information Technologies have become indispensable for education field nowadays. This condition about Information Technologies generates training requirement as equipped and enough. This requirement have importance as for... more
ABSTRACT
Information Technologies have become indispensable for education field nowadays. This condition about Information Technologies generates training requirement as equipped and enough. This requirement have importance as for social studies teachers as teachers of other subjects. The aim of this study is to determine self-efficacy perceptions of social studies teacher candidates on information technology.
This study was designed as a descriptive research. a scale developed by Ekici, Ekici and Kara (2012) called “İnformation Technologies Self-efficacy perception scale for Teachers” was used as data collection tool
The findings of this study indicate that computer and internet experiences of social studies teacher candidates have a short history and self-efficacys perceptions of social studies teacher candidates about information technology do not differ in terms of gender variance.
Key Words: Information Technologies, social studies teachers candidates, self-efficacy perpections
ÖZET
Günümüzde bilişim teknolojileri eğitim alanı için vazgeçilmez hale gelmiştir. Bu durum, öğretmenleri de bilişim teknolojileri konusunda yeterli ve donanımlı şekilde yetiştirme gereğini doğurmuştur. Bu ihtiyaç diğer öğretmenler gibi sosyal bilgiler öğretmenleri için de önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının bilişim teknolojileri konusunda öz-yeterlilik algılarını belirlemektir.
Bu çalışma, tarama modeline uygun olarak yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak Ekici, Ekici ve Kara (2012) tarafından geliştirilen “Öğretmenlere Yönelik Bilişim Teknolojileri Öz-yeterlilik Algısı Ölçeği” adlı ölçek kullanılmıştır. ‘
Çalışmanın bulgularında, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının bilgisayar ve internet kullanma geçmişlerinin yakın zamanlara dayandığı ve bilişim teknolojileri özyeterlik algılarının cinsiyete göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bilişim teknolojileri, sosyal bilgiler öğretmen adayları, özyeterlik algısı
Information Technologies have become indispensable for education field nowadays. This condition about Information Technologies generates training requirement as equipped and enough. This requirement have importance as for social studies teachers as teachers of other subjects. The aim of this study is to determine self-efficacy perceptions of social studies teacher candidates on information technology.
This study was designed as a descriptive research. a scale developed by Ekici, Ekici and Kara (2012) called “İnformation Technologies Self-efficacy perception scale for Teachers” was used as data collection tool
The findings of this study indicate that computer and internet experiences of social studies teacher candidates have a short history and self-efficacys perceptions of social studies teacher candidates about information technology do not differ in terms of gender variance.
Key Words: Information Technologies, social studies teachers candidates, self-efficacy perpections
ÖZET
Günümüzde bilişim teknolojileri eğitim alanı için vazgeçilmez hale gelmiştir. Bu durum, öğretmenleri de bilişim teknolojileri konusunda yeterli ve donanımlı şekilde yetiştirme gereğini doğurmuştur. Bu ihtiyaç diğer öğretmenler gibi sosyal bilgiler öğretmenleri için de önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının bilişim teknolojileri konusunda öz-yeterlilik algılarını belirlemektir.
Bu çalışma, tarama modeline uygun olarak yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak Ekici, Ekici ve Kara (2012) tarafından geliştirilen “Öğretmenlere Yönelik Bilişim Teknolojileri Öz-yeterlilik Algısı Ölçeği” adlı ölçek kullanılmıştır. ‘
Çalışmanın bulgularında, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının bilgisayar ve internet kullanma geçmişlerinin yakın zamanlara dayandığı ve bilişim teknolojileri özyeterlik algılarının cinsiyete göre farklılık göstermediği tespit edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Bilişim teknolojileri, sosyal bilgiler öğretmen adayları, özyeterlik algısı
Osmanlı İmparatorluğu’nda en ciddi manada III. Selim döneminde başlatılan eğitimde modernleşme çabaları, II. Mahmut devrinde hız kazanmıştır. Bu çabalar Tanzimat’ın ilanından sonra en üst seviyeye ulaşmıştır. Ancak bütün bu modernleşme... more
Osmanlı İmparatorluğu’nda en ciddi manada III. Selim döneminde başlatılan eğitimde modernleşme çabaları, II. Mahmut devrinde hız kazanmıştır. Bu çabalar Tanzimat’ın ilanından sonra en üst seviyeye ulaşmıştır. Ancak bütün bu modernleşme hareketleri Osmanlı Devleti’nin yıkılışını önleyememiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti’ni mahkûm eden güçlerle baş etmek için onların silahını kullanmıştır. Yani eğitimde modern ve bilimsel bir yapı oluşturarak Batılı güçlere ayak uydurma yolunu seçmiştir. Bu nedenle eğitimde modernleşme adına birçok inkılap yapmıştır.
Cumhuriyetin ilanıyla yeni bir anlayışla başlanan eğitimde modernleşme hareketi Tahsin Banguoğlu’nun milli eğitim bakanlığı dönemine kadar aralıksız olarak sürmüştür. Tahsin Banguoğlu döneminde de bu süreç devam ettirilmiştir. Bu dönemde eğitimde ciddi bir dönüşüm yaşanmıştır. Günümüzde varlığını sürdüren birçok kurum bu dönemde açılmıştır. Bu çalışmada Türk eğitim tarihini daha sağlıklı okumak için bilinmesi gereken bu geçiş dönemindeki önemli gelişmelere değindik.
Anahtar Kelimeler: Tahsin Banguoğlu, türbeler, eğitim, ilahiyat fakültesi, UNESCO, eğitim kademeleri
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı Devleti’ni mahkûm eden güçlerle baş etmek için onların silahını kullanmıştır. Yani eğitimde modern ve bilimsel bir yapı oluşturarak Batılı güçlere ayak uydurma yolunu seçmiştir. Bu nedenle eğitimde modernleşme adına birçok inkılap yapmıştır.
Cumhuriyetin ilanıyla yeni bir anlayışla başlanan eğitimde modernleşme hareketi Tahsin Banguoğlu’nun milli eğitim bakanlığı dönemine kadar aralıksız olarak sürmüştür. Tahsin Banguoğlu döneminde de bu süreç devam ettirilmiştir. Bu dönemde eğitimde ciddi bir dönüşüm yaşanmıştır. Günümüzde varlığını sürdüren birçok kurum bu dönemde açılmıştır. Bu çalışmada Türk eğitim tarihini daha sağlıklı okumak için bilinmesi gereken bu geçiş dönemindeki önemli gelişmelere değindik.
Anahtar Kelimeler: Tahsin Banguoğlu, türbeler, eğitim, ilahiyat fakültesi, UNESCO, eğitim kademeleri
Öz: Sözlü tarih, tarihin veri toplama yöntemlerinden biridir. Bunun yanında sözlü tarih, uzun bir süredir bütün okul kademelerinde bir öğrenme ve öğretme yöntemi kullanılmaktadır. Bu çalışmalarda genellikle tecrübeli insanlarla yapılan... more
Öz:
Sözlü tarih, tarihin veri toplama yöntemlerinden biridir. Bunun yanında sözlü tarih, uzun bir süredir bütün okul kademelerinde bir öğrenme ve öğretme yöntemi kullanılmaktadır. Bu çalışmalarda genellikle tecrübeli insanlarla yapılan görüşmelerden elde edilen sonuçlar, öğrenciler tarafından analiz edilmekte ve bu sonuçların raporları yazılmaktadır. Ancak ilkokulda yapılan çalışmalarda soy ağacı çıkarma ve kutu müze yapma gibi etkinliklere rastlanmaktadır. Bu çalışma kapsamında ilkokul öğrencilerine (4. sınıf) sözlü tarih yöntemi öğretilmiş ve kendi aile tarihlerini araştırmaları istenmiştir. Öğrenciler, kendi aile tarihlerini araştırmış, kendi soy ağaçlarını çıkarmış ve ailelerinin hikâyesini yazmaya çalışmışlardır. Eylem araştırması modeline göre yapılan bu çalışmanın amacı, sözlü tarih yöntemini kullanarak aile tarihlerini öğrenen, ailesinin soy ağacını çıkaran ve hikâyesini yazan öğrencilerin tecrübelerini ortaya koymaktır. Ayrıca amaçlı örnekleme tekniğine göre belirlenen çalışma grubu 30 öğrenciden oluşturulmuştur. Veri toplama araçları olarak açık uçlu anketler, öğrencilerin soy ağacı çizimleri, yazdığı hikâyeler ve araştırmacı öğretmenin yapılandırılmamış gözlemleri kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar, öğrencilerin yöntemi kullanmaktan hoşlandıkları, ailesi ve yakın çevresini daha yakından tanıdığı, karşılaştırma yaptıkları ve değişim ve sürekliliği algıladıklarını göstermiştir. Ayrıca bazı sorunlara rağmen onlar kendi soyağaçlarını çıkarmış ve aile hikâyelerini yazmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sözlü Tarih Yöntemi, İlkokul, Aile Tarihi, Değişim ve Süreklilik, Soy Ağacı
Abstract
Oral history is one of the data collection methods of history. Besides, oral history is used as a learning and teaching method in all school levels. In those studies, generally, the results which obtained by interviewing with older people are analyzed and written by students. However, when the studies are conducted in primary school, there are activities such as drawing an ancestry tree and making a box museum.
In the content of this study, primary school students (4th Grade) were taught oral history method and the students are asked to inquire their history of families. Then, students inquired their family histories, drew their family trees, and tried to write stories of their families. The aim of the study which is based on the action research model is to uncover the experiences of students, who learn family histories, draw the family trees of their family, and write their families’ stories using the oral history method. The working group of study, which is determined according to purposive sampling technique, is formed from 30 students. As data collection tools are used open-ended surveys, family trees drawings, and family stories which are written by students. This research results have shown that the students, who used oral history, liked the method, they got to know their own families and near environment closely, they make comparisons, and they perceived change and continuity. In spite of some problems, they have drawn their family trees and wrote family stories.
Keywords: Oral history method, Primary School, Family History, Change and Contunity, Ancestry Tree
Sözlü tarih, tarihin veri toplama yöntemlerinden biridir. Bunun yanında sözlü tarih, uzun bir süredir bütün okul kademelerinde bir öğrenme ve öğretme yöntemi kullanılmaktadır. Bu çalışmalarda genellikle tecrübeli insanlarla yapılan görüşmelerden elde edilen sonuçlar, öğrenciler tarafından analiz edilmekte ve bu sonuçların raporları yazılmaktadır. Ancak ilkokulda yapılan çalışmalarda soy ağacı çıkarma ve kutu müze yapma gibi etkinliklere rastlanmaktadır. Bu çalışma kapsamında ilkokul öğrencilerine (4. sınıf) sözlü tarih yöntemi öğretilmiş ve kendi aile tarihlerini araştırmaları istenmiştir. Öğrenciler, kendi aile tarihlerini araştırmış, kendi soy ağaçlarını çıkarmış ve ailelerinin hikâyesini yazmaya çalışmışlardır. Eylem araştırması modeline göre yapılan bu çalışmanın amacı, sözlü tarih yöntemini kullanarak aile tarihlerini öğrenen, ailesinin soy ağacını çıkaran ve hikâyesini yazan öğrencilerin tecrübelerini ortaya koymaktır. Ayrıca amaçlı örnekleme tekniğine göre belirlenen çalışma grubu 30 öğrenciden oluşturulmuştur. Veri toplama araçları olarak açık uçlu anketler, öğrencilerin soy ağacı çizimleri, yazdığı hikâyeler ve araştırmacı öğretmenin yapılandırılmamış gözlemleri kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar, öğrencilerin yöntemi kullanmaktan hoşlandıkları, ailesi ve yakın çevresini daha yakından tanıdığı, karşılaştırma yaptıkları ve değişim ve sürekliliği algıladıklarını göstermiştir. Ayrıca bazı sorunlara rağmen onlar kendi soyağaçlarını çıkarmış ve aile hikâyelerini yazmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sözlü Tarih Yöntemi, İlkokul, Aile Tarihi, Değişim ve Süreklilik, Soy Ağacı
Abstract
Oral history is one of the data collection methods of history. Besides, oral history is used as a learning and teaching method in all school levels. In those studies, generally, the results which obtained by interviewing with older people are analyzed and written by students. However, when the studies are conducted in primary school, there are activities such as drawing an ancestry tree and making a box museum.
In the content of this study, primary school students (4th Grade) were taught oral history method and the students are asked to inquire their history of families. Then, students inquired their family histories, drew their family trees, and tried to write stories of their families. The aim of the study which is based on the action research model is to uncover the experiences of students, who learn family histories, draw the family trees of their family, and write their families’ stories using the oral history method. The working group of study, which is determined according to purposive sampling technique, is formed from 30 students. As data collection tools are used open-ended surveys, family trees drawings, and family stories which are written by students. This research results have shown that the students, who used oral history, liked the method, they got to know their own families and near environment closely, they make comparisons, and they perceived change and continuity. In spite of some problems, they have drawn their family trees and wrote family stories.
Keywords: Oral history method, Primary School, Family History, Change and Contunity, Ancestry Tree
Muhammed Ali, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kentucky eyaletinin Louisville şehrinde 17 Ocak 1942 tarihinde doğmuştur. Ağırlıklı olarak siyahilerin bulunduğu bir bölgede büyüyen Clay, küçük yaşlardan itibaren ırkçılıkla yüzleşmeye... more
Muhammed Ali, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kentucky eyaletinin Louisville şehrinde 17 Ocak 1942 tarihinde doğmuştur. Ağırlıklı olarak siyahilerin bulunduğu bir bölgede büyüyen Clay, küçük yaşlardan itibaren ırkçılıkla yüzleşmeye başlamıştır. 12 yaşında boksa başlayan Clay, 1960 yılında Roma Olimpiyatları’nda şampiyon olmuştur. Daha sonra 1980 yılına kadar 3 kez dünya ağır sıklet boks şampiyonu olmuştur. 2016 yılında ise Parkinson hastalığı nedeniyle vefat etmiştir.
Muhammed Ali, Müslüman olduktan sonra Türkiye’de yoğun bir şekilde takip edilmiştir. Uzun yıllar maçları takip edilmiş, mücadelelere ilham kaynağı olmuştur. Ancak bu zamana kadar Muhammed Ali’nin Türk insanı için anlamı ve önemini araştıran çalışmalar yapılmamıştır. Bu eksiklikten hareketle Muhammed Ali’nin Türk insanı için anlamı ve önemini ortaya çıkarmak için 1970-1980 yılları arasında onun maçlarını izlemiş kişilerin tanıklıklarına başvurulmuştur. Çalışmada veri toplamak için dokümanlar ve sözlü tarih görüşmelerinden yararlanılmıştır. Kaynak kişiler, amaçlı örneklem yöntemlerinden ölçüt örneklem yöntemine göre seçilmiştir. Ulaşılan veriler, betimsel analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir.
Çalışma sonuçları; Türkiye’de Muhammed Ali maçlarının onun Müslüman oluşunun yanında haksızlıklara karşı olması, Vietnam Savaşı’na gitmeyi reddetmesi, siyah insanlara yönelik ırkçılığa karşı çıkması ve sosyal sorunlara duyarlı olması gibi gerekçelerle takip edildiğini göstermektedir. Bu sonuçlara dayanarak Muhammed Ali’nin Türkiye’de daha uzun yıllar çocuklara örnek gösterilen bir şahsiyet olarak kalacağını söylemek mümkündür.
Muhammad Ali was born in Kentucky, in the United States. Since Clay grows up in a region where most of the black people live, he began to suffer racism from a young age. He started to boxing age at 12 and he became 3 times World Heavyweight Boxing Champion until 1980. In 2016, he was died because of Parkinson disease.
Muhammad Ali was followed intensely in Turkey after he became a Muslim. For many years his matches have been followed by Turks and his struggles inspired them. Until present, however, no studies have been done to investigate the meaning and significance of Muhammad Ali for the Turkish people. Because of this reason, in order to reveal the meaning and significance of Muhammad Ali for the Turks, people' testimonies who have watched his matches between 1970-1980 were utilized. Since this study is to aim to reveal memories of people that watched Muhammad Ali's matches between 1970 and 1980, a biographical oral history study was carried out. The study's data sources are oral history interviews and literature sources. The source persons were selected according to criterion sample method, one of the purposive sampling methods. The data were evaluated by using descriptive analysis.
This study’s results show that Muhammad Ali's matches were intensively watched in Turkey because he is a Muslim, also he struggled injustices and segregation against black people, refuse to go to Vietnam War and being sensitive to social problems. Based on these results, it is possible to conclude that Muhammad Ali will remain an example of children for many more years in Turkey.
Muhammed Ali, Müslüman olduktan sonra Türkiye’de yoğun bir şekilde takip edilmiştir. Uzun yıllar maçları takip edilmiş, mücadelelere ilham kaynağı olmuştur. Ancak bu zamana kadar Muhammed Ali’nin Türk insanı için anlamı ve önemini araştıran çalışmalar yapılmamıştır. Bu eksiklikten hareketle Muhammed Ali’nin Türk insanı için anlamı ve önemini ortaya çıkarmak için 1970-1980 yılları arasında onun maçlarını izlemiş kişilerin tanıklıklarına başvurulmuştur. Çalışmada veri toplamak için dokümanlar ve sözlü tarih görüşmelerinden yararlanılmıştır. Kaynak kişiler, amaçlı örneklem yöntemlerinden ölçüt örneklem yöntemine göre seçilmiştir. Ulaşılan veriler, betimsel analiz yöntemiyle değerlendirilmiştir.
Çalışma sonuçları; Türkiye’de Muhammed Ali maçlarının onun Müslüman oluşunun yanında haksızlıklara karşı olması, Vietnam Savaşı’na gitmeyi reddetmesi, siyah insanlara yönelik ırkçılığa karşı çıkması ve sosyal sorunlara duyarlı olması gibi gerekçelerle takip edildiğini göstermektedir. Bu sonuçlara dayanarak Muhammed Ali’nin Türkiye’de daha uzun yıllar çocuklara örnek gösterilen bir şahsiyet olarak kalacağını söylemek mümkündür.
Muhammad Ali was born in Kentucky, in the United States. Since Clay grows up in a region where most of the black people live, he began to suffer racism from a young age. He started to boxing age at 12 and he became 3 times World Heavyweight Boxing Champion until 1980. In 2016, he was died because of Parkinson disease.
Muhammad Ali was followed intensely in Turkey after he became a Muslim. For many years his matches have been followed by Turks and his struggles inspired them. Until present, however, no studies have been done to investigate the meaning and significance of Muhammad Ali for the Turkish people. Because of this reason, in order to reveal the meaning and significance of Muhammad Ali for the Turks, people' testimonies who have watched his matches between 1970-1980 were utilized. Since this study is to aim to reveal memories of people that watched Muhammad Ali's matches between 1970 and 1980, a biographical oral history study was carried out. The study's data sources are oral history interviews and literature sources. The source persons were selected according to criterion sample method, one of the purposive sampling methods. The data were evaluated by using descriptive analysis.
This study’s results show that Muhammad Ali's matches were intensively watched in Turkey because he is a Muslim, also he struggled injustices and segregation against black people, refuse to go to Vietnam War and being sensitive to social problems. Based on these results, it is possible to conclude that Muhammad Ali will remain an example of children for many more years in Turkey.
EXTENDED SUMMARY Introduction Raising a ‘good citizen’ is one of the most important purposes of states. In order to raise good citizens, the role of schools is crucial and cannot be ignored. Hence, schools play a crucial role in order... more
EXTENDED SUMMARY
Introduction
Raising a ‘good citizen’ is one of the most important purposes of states. In order to raise good citizens, the role of schools is crucial and cannot be ignored. Hence, schools play a crucial role in order to raise good citizens. Since education of ‘good citizen’ covers in-class and out-class activities, teachers have an important role in this process. In addition to teachers’ contribution, family environment is the baseline of raising good citizen, so parents are responsible as well.
When the literature is reviewed, it is seen that there are many inquiries about citizenship education. The qualities of good citizen in these studies referred as obeying rules, helping others, actively participating in
society, respecting for others, voting in elections, avoiding destructive and excessive actions and being patriotic. When studies on citizenship education in the world and Turkey are compared, it is seen that behavior
that nations expect from good citizens are quite similar.
In spite of these significant studies which were done in Turkey and around the world, lack of family involvement and their opinions on good citizenship have not been sufficiently researched in these studies, which is an important deficiency. Among these studies, Prior (1999) has only researched parents’ opinions about concept of ‘good citizen’. The research is based on viewpoints of teachers and students as well. Similarly, parents’ opinions on citizenship education is also limited in Turkey. There are only two studies that researched parents’ perceptions on citizenship education. The first study was conducted by Ersoy (2012) and the other done by Kus, Ozturk, and Elvan (2014). However, parents’ opinion on the concept of good citizen was not studied in these articles. Therefore, the purpose of this paper is to unearth the opinion of parents of secondary school students in regards to the concept of ‘good citizen’, good citizenship education in family and school.
Method
In this study, phenomenological research design which one of the qualitative research methods was utilized. As it is known, phenomenological research design is used to identify human experiences regarding a phenomenon which is described by participants (Creswell, 2003; Creswell, 2015). Since the study aims to uncover experiences and viewpoints of parents about concept of ‘good citizen’ and citizenship education in family and school, phenomenological research design fits very well with the purpose of the study.
The working group the study consisted of 16 (8 males, 8 females) parents of middle school students. While some children (8) are studying at a public school in Adiyaman, others (8) are studying at a private school in Istanbul. The working group was selected to the criterion sampling method which is one of the purposive sampling methods. Parents who have different educational and economical features from each class level (4-7 grades) was selected, so to compare two parent groups. Lastly, the codes were used instead of the real names of the parents to protect privacy of the participants.
Data Collection Tool
In regard to research method, phenomenological interview which is very useful for obtaining personal opinion and experiences of the participants was utilized. The phenomenological interview consists of three parts:
Focusing on the life history, the details of experiences, and the reflection on the meaning of the data. In other words, the phenomenological interview focuses on the experiences and the meanings of data provided by participants by open-ended questions (Seidman, 2006).
Data Analysis
Students parents were interviewed with open-ended questions related to concept of ‘good citizen’, citizenship education in family and school in order to collect detailed data. All interviews were recorded by a voice
recorder and then all recordings were transcribed. First, all raw data were read carefully to acquire general idea, and then some irrelevant statements related to phenomenon were extracted and same statements were combined, and finally the transcribed data were analyzed with phenomenological data analysis. Later, clusters
of themes from the data were figured out. Finally, themes and results were analyzed and interpreted (Creswell,1998; Woods, 2006). To ensure the validity and reliability of the data analysis transcriptions were first evaluated independently by three investigators. Then, the codes, categories and themes determined by the three researchers were combined. Lastly, the combined data were analyzed and interpreted.
Conclusion, Discussion and Suggestions
Having interviewed with parents, researchers then analyzed the collected data with content analysis technique. At the end of the analysis, three themes were figured out; parents’ perceptions on the concept ‘good citizen’, citizenship education in family and citizenship education in school.
Research results have shown that parents want to raise their children as a ‘good citizen’, both for the country and community. They have also emphasized that a ‘good citizen’ should has good behaviors such as protecting of commonwealth, respecting to people, protecting of nature and obeying rules (law). These findings are consistent with some other research findings (Dyneson, Gross & Nickel, 1988; Prior, 1999; Alazzi, 2009; Yesilbursa, 2015 and Kizilay, 2015). The contribution of the characteristics of a good citizen to the society has been pointed out in these studies.
According to the parents, the most important reason for raising a 'good citizen' is to prevent terrorism and chaos against the country and society and to help children become useful individuals. In this regard, a great
deal of duties and responsibilities fall to the family in raising good citizens. In this process, the most important responsibility of parents is to be a role model to children in order for them to get adopt good behavior and habits, and to teach them social rules. However, the parents face some significant issues in raising 'good citizen'. Parents are struggling with major difficulties such as having an unfavorable social circle, inappropriate behavior of familiar people, the television and internet addiction. Ersoy (2012) in her research found similar problems that the families face while rearing their children.
Additionally, it has been determined that the parents do not have sufficient knowledge about citizenship education in the school. Nonetheless, they have commented about teachers’ responsibilities in raising ‘good citizen’. According to them, teachers should have various responsibilities such as being fair to students, considering of the students' personal characteristics and making good connections with parents.
Furthermore, the parents generally think that both teachers and parents have common responsibilities in raising children as good citizens. These results have been discussed in other studies as well. While Fry & O’Brien
(2015) pointed out that teachers have some important responsibilities, Keles and Tonga (2014) mentioned that families play more effective roles than teachers in terms of raising children as good citizens. Guven, Tertemiz and Bulut (2009) underscored the importance of cooperation of the family, the close environment and teachers. Based on these results, it can be concluded that teachers and parents need to work together in the process of raising good citizens.
Based on these results, some suggestions can be made. The opinions and perceptions of the parents should be further investigated on citizenship education. These studies might provide very meaningful results in terms of understanding features which considered to be important by parents while they raise their children as good citizens.
Introduction
Raising a ‘good citizen’ is one of the most important purposes of states. In order to raise good citizens, the role of schools is crucial and cannot be ignored. Hence, schools play a crucial role in order to raise good citizens. Since education of ‘good citizen’ covers in-class and out-class activities, teachers have an important role in this process. In addition to teachers’ contribution, family environment is the baseline of raising good citizen, so parents are responsible as well.
When the literature is reviewed, it is seen that there are many inquiries about citizenship education. The qualities of good citizen in these studies referred as obeying rules, helping others, actively participating in
society, respecting for others, voting in elections, avoiding destructive and excessive actions and being patriotic. When studies on citizenship education in the world and Turkey are compared, it is seen that behavior
that nations expect from good citizens are quite similar.
In spite of these significant studies which were done in Turkey and around the world, lack of family involvement and their opinions on good citizenship have not been sufficiently researched in these studies, which is an important deficiency. Among these studies, Prior (1999) has only researched parents’ opinions about concept of ‘good citizen’. The research is based on viewpoints of teachers and students as well. Similarly, parents’ opinions on citizenship education is also limited in Turkey. There are only two studies that researched parents’ perceptions on citizenship education. The first study was conducted by Ersoy (2012) and the other done by Kus, Ozturk, and Elvan (2014). However, parents’ opinion on the concept of good citizen was not studied in these articles. Therefore, the purpose of this paper is to unearth the opinion of parents of secondary school students in regards to the concept of ‘good citizen’, good citizenship education in family and school.
Method
In this study, phenomenological research design which one of the qualitative research methods was utilized. As it is known, phenomenological research design is used to identify human experiences regarding a phenomenon which is described by participants (Creswell, 2003; Creswell, 2015). Since the study aims to uncover experiences and viewpoints of parents about concept of ‘good citizen’ and citizenship education in family and school, phenomenological research design fits very well with the purpose of the study.
The working group the study consisted of 16 (8 males, 8 females) parents of middle school students. While some children (8) are studying at a public school in Adiyaman, others (8) are studying at a private school in Istanbul. The working group was selected to the criterion sampling method which is one of the purposive sampling methods. Parents who have different educational and economical features from each class level (4-7 grades) was selected, so to compare two parent groups. Lastly, the codes were used instead of the real names of the parents to protect privacy of the participants.
Data Collection Tool
In regard to research method, phenomenological interview which is very useful for obtaining personal opinion and experiences of the participants was utilized. The phenomenological interview consists of three parts:
Focusing on the life history, the details of experiences, and the reflection on the meaning of the data. In other words, the phenomenological interview focuses on the experiences and the meanings of data provided by participants by open-ended questions (Seidman, 2006).
Data Analysis
Students parents were interviewed with open-ended questions related to concept of ‘good citizen’, citizenship education in family and school in order to collect detailed data. All interviews were recorded by a voice
recorder and then all recordings were transcribed. First, all raw data were read carefully to acquire general idea, and then some irrelevant statements related to phenomenon were extracted and same statements were combined, and finally the transcribed data were analyzed with phenomenological data analysis. Later, clusters
of themes from the data were figured out. Finally, themes and results were analyzed and interpreted (Creswell,1998; Woods, 2006). To ensure the validity and reliability of the data analysis transcriptions were first evaluated independently by three investigators. Then, the codes, categories and themes determined by the three researchers were combined. Lastly, the combined data were analyzed and interpreted.
Conclusion, Discussion and Suggestions
Having interviewed with parents, researchers then analyzed the collected data with content analysis technique. At the end of the analysis, three themes were figured out; parents’ perceptions on the concept ‘good citizen’, citizenship education in family and citizenship education in school.
Research results have shown that parents want to raise their children as a ‘good citizen’, both for the country and community. They have also emphasized that a ‘good citizen’ should has good behaviors such as protecting of commonwealth, respecting to people, protecting of nature and obeying rules (law). These findings are consistent with some other research findings (Dyneson, Gross & Nickel, 1988; Prior, 1999; Alazzi, 2009; Yesilbursa, 2015 and Kizilay, 2015). The contribution of the characteristics of a good citizen to the society has been pointed out in these studies.
According to the parents, the most important reason for raising a 'good citizen' is to prevent terrorism and chaos against the country and society and to help children become useful individuals. In this regard, a great
deal of duties and responsibilities fall to the family in raising good citizens. In this process, the most important responsibility of parents is to be a role model to children in order for them to get adopt good behavior and habits, and to teach them social rules. However, the parents face some significant issues in raising 'good citizen'. Parents are struggling with major difficulties such as having an unfavorable social circle, inappropriate behavior of familiar people, the television and internet addiction. Ersoy (2012) in her research found similar problems that the families face while rearing their children.
Additionally, it has been determined that the parents do not have sufficient knowledge about citizenship education in the school. Nonetheless, they have commented about teachers’ responsibilities in raising ‘good citizen’. According to them, teachers should have various responsibilities such as being fair to students, considering of the students' personal characteristics and making good connections with parents.
Furthermore, the parents generally think that both teachers and parents have common responsibilities in raising children as good citizens. These results have been discussed in other studies as well. While Fry & O’Brien
(2015) pointed out that teachers have some important responsibilities, Keles and Tonga (2014) mentioned that families play more effective roles than teachers in terms of raising children as good citizens. Guven, Tertemiz and Bulut (2009) underscored the importance of cooperation of the family, the close environment and teachers. Based on these results, it can be concluded that teachers and parents need to work together in the process of raising good citizens.
Based on these results, some suggestions can be made. The opinions and perceptions of the parents should be further investigated on citizenship education. These studies might provide very meaningful results in terms of understanding features which considered to be important by parents while they raise their children as good citizens.
ÖZET Sosyal bilgiler dersi, Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze kadar değişik isimlerle okutulmuştur. Bu dersin amacı, kendi tarihini bilen, çevresini tanıyan ve vatandaşlık görevlerini yerine getiren bireyler yetiştirmektir. Bugüne... more
ÖZET
Sosyal bilgiler dersi, Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze kadar değişik isimlerle okutulmuştur. Bu dersin amacı, kendi tarihini bilen, çevresini tanıyan ve vatandaşlık görevlerini yerine getiren bireyler yetiştirmektir. Bugüne kadar birçok araştırmada sosyal bilgiler eğitimi ve öğretiminin kalitesi sorgulanmış ve yeni yöntemler denenmiştir. Ancak sosyal bilgiler dersinin öğrencilerin hayatında ne tür izler bıraktığını araştıran çalışmalar yapılmamıştır.
Bu çalışmanın amacı, 1960'dan günümüze kadar sosyal bilgiler dersini almış kişilerin anılarını ortaya çıkarmaktır. Bu kapsamda sosyal bilgiler dersini almış 15 kişiyle sözlü tarih görüşmesi yapılmıştır. Görüşmelerde sosyal bilgilerin isimleri, müfredat konuları, ders kitapları, uygulanan öğretim yöntem ve teknikleri, kullanılan materyaller, ölçme ve değerlendirme yöntemleri, sosyal bilgiler öğretmenleri ve dersin kaynak kişilere katkılarıyla ilgili anılar ele alınmıştır. Veri toplama araçları olarak sözlü tarih görüşme kayıtları ve kaynak kişilerden alınan tarihi materyaller kullanılmıştır. Ulaşılan veriler, betimsel olarak analiz edilmiştir.
Bu araştırmanın sonuçları, kaynak kişilerin sosyal bilgiler öğretmenlerinin diğer konulardan daha iyi hatırladıklarını göstermektedir. Bunun yanında sosyal bilgiler derslerinde geçmişten günümüze en çok düz anlatım yöntemi ve soru cevap tekniğinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca öğrenci başarısının genellikle yazılı ve sözlü sınavlarla değerlendirildiği ortaya çıkarılmıştır.
ABSTRACT
The social studies lesson has been taught with various names since the foundation of the Republic to the present. The aim of this course is to raise people who know their own history, know their environment and fulfill their civic duties. In many types of research, the quality of social studies education and teaching has been questioned and new methods have been tested. However, no studies have been done to investigate that social studies course have left what kind of impression on students' lives.
The purpose of this study is to reveal the memories of people who have taken the social studies course from the 1960s to the present. In this context, oral history interviews were conducted with 15 people. In the interviews, memories about the names of social studies, curriculum topics, textbooks, methods, techniques and materials of teaching, measurement and evaluation methods, social studies teachers and contributions of the course to source persons were addressed. As data collection tools oral history interview recordings and obtained historical materials from source persons were used. The data were analyzed descriptively.
The results of the study prove that the source persons remember better their social studies teachers than other matters. Besides, it has been determined that direct instruction method and question and answer technique are the most used in social studies lessons from past to today. It has also been uncovered out that student success is generally evaluated through written and oral exams.
Sosyal bilgiler dersi, Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze kadar değişik isimlerle okutulmuştur. Bu dersin amacı, kendi tarihini bilen, çevresini tanıyan ve vatandaşlık görevlerini yerine getiren bireyler yetiştirmektir. Bugüne kadar birçok araştırmada sosyal bilgiler eğitimi ve öğretiminin kalitesi sorgulanmış ve yeni yöntemler denenmiştir. Ancak sosyal bilgiler dersinin öğrencilerin hayatında ne tür izler bıraktığını araştıran çalışmalar yapılmamıştır.
Bu çalışmanın amacı, 1960'dan günümüze kadar sosyal bilgiler dersini almış kişilerin anılarını ortaya çıkarmaktır. Bu kapsamda sosyal bilgiler dersini almış 15 kişiyle sözlü tarih görüşmesi yapılmıştır. Görüşmelerde sosyal bilgilerin isimleri, müfredat konuları, ders kitapları, uygulanan öğretim yöntem ve teknikleri, kullanılan materyaller, ölçme ve değerlendirme yöntemleri, sosyal bilgiler öğretmenleri ve dersin kaynak kişilere katkılarıyla ilgili anılar ele alınmıştır. Veri toplama araçları olarak sözlü tarih görüşme kayıtları ve kaynak kişilerden alınan tarihi materyaller kullanılmıştır. Ulaşılan veriler, betimsel olarak analiz edilmiştir.
Bu araştırmanın sonuçları, kaynak kişilerin sosyal bilgiler öğretmenlerinin diğer konulardan daha iyi hatırladıklarını göstermektedir. Bunun yanında sosyal bilgiler derslerinde geçmişten günümüze en çok düz anlatım yöntemi ve soru cevap tekniğinin kullanıldığı tespit edilmiştir. Ayrıca öğrenci başarısının genellikle yazılı ve sözlü sınavlarla değerlendirildiği ortaya çıkarılmıştır.
ABSTRACT
The social studies lesson has been taught with various names since the foundation of the Republic to the present. The aim of this course is to raise people who know their own history, know their environment and fulfill their civic duties. In many types of research, the quality of social studies education and teaching has been questioned and new methods have been tested. However, no studies have been done to investigate that social studies course have left what kind of impression on students' lives.
The purpose of this study is to reveal the memories of people who have taken the social studies course from the 1960s to the present. In this context, oral history interviews were conducted with 15 people. In the interviews, memories about the names of social studies, curriculum topics, textbooks, methods, techniques and materials of teaching, measurement and evaluation methods, social studies teachers and contributions of the course to source persons were addressed. As data collection tools oral history interview recordings and obtained historical materials from source persons were used. The data were analyzed descriptively.
The results of the study prove that the source persons remember better their social studies teachers than other matters. Besides, it has been determined that direct instruction method and question and answer technique are the most used in social studies lessons from past to today. It has also been uncovered out that student success is generally evaluated through written and oral exams.
TÜRKÇE ÖZET Sözlü tarih yöntemi, ilk defa 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nda öğrencilere değişim ve sürekliliği algılama becerisini kazandırmak için önerilmiştir. Programda sözlü tarih yönteminin kullanılabileceği birçok konu... more
TÜRKÇE ÖZET
Sözlü tarih yöntemi, ilk defa 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nda öğrencilere değişim ve sürekliliği algılama becerisini kazandırmak için önerilmiştir. Programda sözlü tarih yönteminin kullanılabileceği birçok konu bulunmasına rağmen yöntem, sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından yeterince tercih edilmemektedir.
Bu çalışmanın amacı, sözlü tarih yönteminin 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’ndaki tıp tarihi konularının öğretimi konusundaki potansiyelini ortaya koymaktır. Araştırma deseni olarak nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması modeli kullanılmıştır. Çalışma grubu, amaçlı örneklem tekniğine göre seçilen 22 (6. sınıf) öğrenciden oluşmuştur. Elde edilen veriler, içerik analizine tabii tutulmuştur.
Araştırma sonunda ulaşılan sonuçlar, öğrencilerin sözlü tarih uygulamasına ilişkin olumlu düşüncelere sahip olduğunu ancak onların ses kayıtlarını deşifre etmekten hoşlanmadığını göstermektedir. Ayrıca araştırma, sözlü tarihin geçmişle günümüzü karşılaştırma, çeşitli hastalıkları ve tedavi yöntemlerini ayrıntılı şekilde öğrenme ve değişim ve sürekliliğin algılamasında etkili bir yöntem olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sözlü tarihi derslerinde kullanacak öğretmenlere, görüşme kayıtlarının transkript edilip edilmeyeceğine öğrencilerle birlikte karar verebilir.
ABSTRACT
Oral history method was proposed for the first time to develop students’ ability in perception of change and endurance under Social Studies Teaching Program held in 2005. Although there are various subjects which may be taught using oral history method in the program, the method hasn’t preferred by social studies teachers.
The purpose of this study is to explore the potential of oral history method in teaching of topics of medicine history in the 2005 Social Studies Teaching Program. Action research model is utilized in present study which is one of the qualitative research methods used in social sciences. Working group consisted 22 students of 6th grade who were selected according to purposive sampling technique. Content analysis method is used for the data analysis in this reserach.
The results of the study show that the students have a positive attitude towards oral history method but they do not like transcribing the audio recordings. Also, the research uncovers that oral history is an effective method in terms of comparing the past and present, learning various disasters and treatment methods in detail and bringing in perception of change and continuity. Social studies teachers who use oral history method in their classroom might determine whether the voice recordings should be transcribed or not with their students.
Sözlü tarih yöntemi, ilk defa 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nda öğrencilere değişim ve sürekliliği algılama becerisini kazandırmak için önerilmiştir. Programda sözlü tarih yönteminin kullanılabileceği birçok konu bulunmasına rağmen yöntem, sosyal bilgiler öğretmenleri tarafından yeterince tercih edilmemektedir.
Bu çalışmanın amacı, sözlü tarih yönteminin 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’ndaki tıp tarihi konularının öğretimi konusundaki potansiyelini ortaya koymaktır. Araştırma deseni olarak nitel araştırma yöntemlerinden eylem araştırması modeli kullanılmıştır. Çalışma grubu, amaçlı örneklem tekniğine göre seçilen 22 (6. sınıf) öğrenciden oluşmuştur. Elde edilen veriler, içerik analizine tabii tutulmuştur.
Araştırma sonunda ulaşılan sonuçlar, öğrencilerin sözlü tarih uygulamasına ilişkin olumlu düşüncelere sahip olduğunu ancak onların ses kayıtlarını deşifre etmekten hoşlanmadığını göstermektedir. Ayrıca araştırma, sözlü tarihin geçmişle günümüzü karşılaştırma, çeşitli hastalıkları ve tedavi yöntemlerini ayrıntılı şekilde öğrenme ve değişim ve sürekliliğin algılamasında etkili bir yöntem olduğunu ortaya çıkarmıştır. Sözlü tarihi derslerinde kullanacak öğretmenlere, görüşme kayıtlarının transkript edilip edilmeyeceğine öğrencilerle birlikte karar verebilir.
ABSTRACT
Oral history method was proposed for the first time to develop students’ ability in perception of change and endurance under Social Studies Teaching Program held in 2005. Although there are various subjects which may be taught using oral history method in the program, the method hasn’t preferred by social studies teachers.
The purpose of this study is to explore the potential of oral history method in teaching of topics of medicine history in the 2005 Social Studies Teaching Program. Action research model is utilized in present study which is one of the qualitative research methods used in social sciences. Working group consisted 22 students of 6th grade who were selected according to purposive sampling technique. Content analysis method is used for the data analysis in this reserach.
The results of the study show that the students have a positive attitude towards oral history method but they do not like transcribing the audio recordings. Also, the research uncovers that oral history is an effective method in terms of comparing the past and present, learning various disasters and treatment methods in detail and bringing in perception of change and continuity. Social studies teachers who use oral history method in their classroom might determine whether the voice recordings should be transcribed or not with their students.
Oral history has been integrated into social studies and history courses as a teaching method in many countries. In Turkey, oral history, especially became known in educational practices after the 2005 Social Studies Curriculum. Even... more
Oral history has been integrated into social studies and history courses as a teaching method in many countries. In Turkey, oral history, especially became known in educational practices after the 2005 Social Studies Curriculum. Even though the method was investigated in many theses, it has not found enough space in social studies teacher education programs so far. The aim of this study is to uncover the thoughts of social studies teacher candidates who used oral history as a research and learning method.
The method of the study is a case study model, which is one of the qualitative research methods. The working group was determined according to the purposive sampling method. Observations, interviews, and documents were used to collect data. The data were evaluated by using the content analysis method.
The results of the study have demonstrated that social studies teachers' oral history interviews, transcripts and the oral history products largely fulfilled identified criteria. It has also been determined that oral history studies much contributed to social studies teacher candidates in the academic, personal-psychological, sociocultural and intellectual zone of development. The oral history that has important potentials for social studies education should be more handle in social studies and history teaching programs through elective courses or in some teaching methods courses.
Sözlü tarih, birçok ülkede bir öğretim yöntemi olarak sosyal bilgiler ve tarih derslerine entegre edilmiştir. Türkiye’de ise eğitim uygulamalarında 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’ndan sonra tanınmaya başlamıştır. Bu gelişmeden sonra sözlü tarih, birçok tez çalışmasına konu olmasına rağmen sosyal bilgiler öğretmenliği lisans programlarında yeterince yer bulamamıştır. Bu çalışmanın amacı, sözlü tarihi araştırma ve öğrenme yöntemi olarak kullanan sosyal bilgiler öğretmen adaylarının düşüncelerini ortaya çıkarmaktır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması modeli tercih edilmiştir. Çalışma grubu, amaçlı örneklem yöntemine göre belirlenmiştir. Veri toplamak için gözlem, görüşme ve dokümanlardan yararlanılmıştır. Elde edilen veriler, içerik analizine tabii tutulmuştur.
Çalışmanın sonuçları, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının sözlü tarih görüşmeleri, transkriptleri, diğer dokümanları ve sözlü tarih ürünlerinin niteliğinin belirlenen ölçütleri büyük oranda karşıladığını göstermektedir. Ayrıca sözlü tarih çalışmalarının akademik, kişisel-psikolojik, sosyo-kültürel ve entelektüel gelişim alanlarında sosyal bilgiler öğretmen adaylarına önemli katkılar sağladığı tespit edilmiştir. Sosyal bilgiler öğretiminde sahip olduğu önemli potansiyeller keşfedilen sözlü tarih, sosyal bilgiler ve tarih öğretmenliği programlarında seçmeli ders ya da bazı öğretim yöntemleri dersleri kapsamında daha fazla ele alınmalıdır.
The method of the study is a case study model, which is one of the qualitative research methods. The working group was determined according to the purposive sampling method. Observations, interviews, and documents were used to collect data. The data were evaluated by using the content analysis method.
The results of the study have demonstrated that social studies teachers' oral history interviews, transcripts and the oral history products largely fulfilled identified criteria. It has also been determined that oral history studies much contributed to social studies teacher candidates in the academic, personal-psychological, sociocultural and intellectual zone of development. The oral history that has important potentials for social studies education should be more handle in social studies and history teaching programs through elective courses or in some teaching methods courses.
Sözlü tarih, birçok ülkede bir öğretim yöntemi olarak sosyal bilgiler ve tarih derslerine entegre edilmiştir. Türkiye’de ise eğitim uygulamalarında 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’ndan sonra tanınmaya başlamıştır. Bu gelişmeden sonra sözlü tarih, birçok tez çalışmasına konu olmasına rağmen sosyal bilgiler öğretmenliği lisans programlarında yeterince yer bulamamıştır. Bu çalışmanın amacı, sözlü tarihi araştırma ve öğrenme yöntemi olarak kullanan sosyal bilgiler öğretmen adaylarının düşüncelerini ortaya çıkarmaktır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması modeli tercih edilmiştir. Çalışma grubu, amaçlı örneklem yöntemine göre belirlenmiştir. Veri toplamak için gözlem, görüşme ve dokümanlardan yararlanılmıştır. Elde edilen veriler, içerik analizine tabii tutulmuştur.
Çalışmanın sonuçları, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının sözlü tarih görüşmeleri, transkriptleri, diğer dokümanları ve sözlü tarih ürünlerinin niteliğinin belirlenen ölçütleri büyük oranda karşıladığını göstermektedir. Ayrıca sözlü tarih çalışmalarının akademik, kişisel-psikolojik, sosyo-kültürel ve entelektüel gelişim alanlarında sosyal bilgiler öğretmen adaylarına önemli katkılar sağladığı tespit edilmiştir. Sosyal bilgiler öğretiminde sahip olduğu önemli potansiyeller keşfedilen sözlü tarih, sosyal bilgiler ve tarih öğretmenliği programlarında seçmeli ders ya da bazı öğretim yöntemleri dersleri kapsamında daha fazla ele alınmalıdır.
ABSTRACT It is seen that oral history has not been used enough in the field of education in Turkey such as those in the United States, England, and Canada and the method is not being systematically integrated into educational... more
ABSTRACT
It is seen that oral history has not been used enough in the field of education in Turkey such as those in the United States, England, and Canada and the method is not being systematically integrated into educational practices. The aim of this current study is to determine the pedagogical potential of oral history, its contributions to students and the issues that students can be encountered in the process of integrating it into the social studies lessons. In order to accomplish these goals, exploratory research design, one of the qualitative research methods was utilized. The working group was consisted of sixth-grade students (20) according to purposive sample method. Obtained data were analyzed and interpreted by conducting content analysis method.
The research findings have indicated that the oral history implementation has contributed to students in personal, academic, and psychological dimensions. The study has improved the most communication skills of students, besides making many contributions such as using historical research steps, interviewing, learning local history and acquiring self-confidence. All these results have indicated that oral history can be used as an effective and efficient learning and teaching method in social studies classes.
ÖZET
Sözlü tarih, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de eğitim alanında yeterince kullanılmadığı için eğitim uygulamalarına sistemli bir şekilde entegre edilememiştir. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak tasarlanan çalışmanın amacı, sözlü tarihin sosyal bilgiler derslerindeki pedagojik potansiyelini, katkılarını ve sosyal bilgiler derslerine entegre edilme sürecinde karşılaşılabilecek muhtemel sorunları belirlemektir. Bu amaçlara ulaşmak için araştırma modeli olarak nitel araştırma yöntemlerinden keşfedici araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubu, amaçlı örneklem yöntemine göre 6. sınıf öğrencilerinden (20) oluşturulmuştur. Toplanan veriler, içerik analiziyle değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır.
Çalışmanın bulguları; sözlü tarih uygulamasının öğrencilere kişisel, akademik ve psikolojik boyutlarda çeşitli katkıları olduğunu göstermektedir. Çünkü bu çalışma, öğrencilerin en çok iletişim becerilerini geliştirmiş, bunun yanında tarihsel araştırma basamaklarını kullanma, görüşme yapma, yerel tarihi öğrenme ve özgüven kazanma gibi birçok katkı yapmıştır. Bütün bu sonuçlar, sözlü tarihin sosyal bilgiler derslerinde etkili ve verimli bir öğrenme ve öğretme yöntemi olarak kullanılabileceğini ortaya çıkarmıştır.
It is seen that oral history has not been used enough in the field of education in Turkey such as those in the United States, England, and Canada and the method is not being systematically integrated into educational practices. The aim of this current study is to determine the pedagogical potential of oral history, its contributions to students and the issues that students can be encountered in the process of integrating it into the social studies lessons. In order to accomplish these goals, exploratory research design, one of the qualitative research methods was utilized. The working group was consisted of sixth-grade students (20) according to purposive sample method. Obtained data were analyzed and interpreted by conducting content analysis method.
The research findings have indicated that the oral history implementation has contributed to students in personal, academic, and psychological dimensions. The study has improved the most communication skills of students, besides making many contributions such as using historical research steps, interviewing, learning local history and acquiring self-confidence. All these results have indicated that oral history can be used as an effective and efficient learning and teaching method in social studies classes.
ÖZET
Sözlü tarih, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de eğitim alanında yeterince kullanılmadığı için eğitim uygulamalarına sistemli bir şekilde entegre edilememiştir. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak tasarlanan çalışmanın amacı, sözlü tarihin sosyal bilgiler derslerindeki pedagojik potansiyelini, katkılarını ve sosyal bilgiler derslerine entegre edilme sürecinde karşılaşılabilecek muhtemel sorunları belirlemektir. Bu amaçlara ulaşmak için araştırma modeli olarak nitel araştırma yöntemlerinden keşfedici araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çalışma grubu, amaçlı örneklem yöntemine göre 6. sınıf öğrencilerinden (20) oluşturulmuştur. Toplanan veriler, içerik analiziyle değerlendirilmiş ve yorumlanmıştır.
Çalışmanın bulguları; sözlü tarih uygulamasının öğrencilere kişisel, akademik ve psikolojik boyutlarda çeşitli katkıları olduğunu göstermektedir. Çünkü bu çalışma, öğrencilerin en çok iletişim becerilerini geliştirmiş, bunun yanında tarihsel araştırma basamaklarını kullanma, görüşme yapma, yerel tarihi öğrenme ve özgüven kazanma gibi birçok katkı yapmıştır. Bütün bu sonuçlar, sözlü tarihin sosyal bilgiler derslerinde etkili ve verimli bir öğrenme ve öğretme yöntemi olarak kullanılabileceğini ortaya çıkarmıştır.
Sözlü tarih, 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programından öğrenme ve öğretme yöntemi olarak önerildikten sonra eğitim uygulamalarında kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntem, 2005-2017 yılları arasında çeşitli tez, makale, çalıştay ve bilimsel... more
Sözlü tarih, 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programından öğrenme ve öğretme yöntemi olarak önerildikten sonra eğitim uygulamalarında kullanılmaya başlanmıştır. Bu yöntem, 2005-2017 yılları arasında çeşitli tez, makale, çalıştay ve bilimsel etkinlikte ele alınmıştır. Bu çalışmalarda sözlü tarihin sosyal bilgiler derslerinde özellikle değişim ve sürekliliği algılama becerisini kazandırmak için etkili bir yöntem olduğu vurgulanmıştır. 2017 yılında ise yeni bir sosyal bilgiler öğretim programı yayınlanmış ve sözlü tarih yine önerilen öğretim yöntemlerinden biri olmuştur.
Bu çalışmanın amacı, 2005 ve 2017 Sosyal Bilgiler Eğitim Programlarında sözlü tarih yöntemi kullanarak öğretilebilecek uygun konuları belirlemektir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman analizi (incelemesi) yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın veri toplama kaynakları, 2005 ve 2017 Sosyal Bilgiler Öğretme Programları ve sözlü tarihle ilgili alanyazın çalışmalarıdır. Toplanan veriler betimsel analiz yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir.
Çalışmanın sonuçları, 2017 ve 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programlarının sözlü tarih potansiyeli bakımından benzer olduğunu göstermektedir. Ayrıca öğrencilere değişim ve sürekliliği kazandırmak için en uygun yöntemlerden biri olan sözlü tarihin 2017 Programında sadece bir kez önerilmesi şaşırtıcı bir sonuçtur.
Abstract:
Having recommended in 2005 Social Studies Teaching Program, oral history method has begun to integrated as learning and teaching method into educational implementations. Various theses, articles, workshops, and scientific events between the years of 2005 and 2017 have addressed the method. The result of these studies have shown that oral history is an effective method to teach students the perception of change and continuity in social studies courses. In 2017, a new social studies teaching program has been published and oral history is still one of the recommended teaching methods in the program. The aim of this study is to determine the proper topics in the 2005 and 2017 Social Studies Teaching Programs that can be taught by using the oral history method.
In the study, documentary analysis method that is one of the qualitative research methods is used. Data collection resources of the study are 2005 and 2017 Social Studies Teaching Programs and literature studies related to the oral history. Collected data are evaluated by using descriptive analysis method. The results of the study show that the 2017 Social Studies Teaching Program and the 2005 Social Studies Teaching Program are similar in terms of the oral history potentials. It is also a surprising result that oral history is directly proposed only once in the 2017 Program.
Bu çalışmanın amacı, 2005 ve 2017 Sosyal Bilgiler Eğitim Programlarında sözlü tarih yöntemi kullanarak öğretilebilecek uygun konuları belirlemektir. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman analizi (incelemesi) yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın veri toplama kaynakları, 2005 ve 2017 Sosyal Bilgiler Öğretme Programları ve sözlü tarihle ilgili alanyazın çalışmalarıdır. Toplanan veriler betimsel analiz yöntemi kullanılarak değerlendirilmiştir.
Çalışmanın sonuçları, 2017 ve 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programlarının sözlü tarih potansiyeli bakımından benzer olduğunu göstermektedir. Ayrıca öğrencilere değişim ve sürekliliği kazandırmak için en uygun yöntemlerden biri olan sözlü tarihin 2017 Programında sadece bir kez önerilmesi şaşırtıcı bir sonuçtur.
Abstract:
Having recommended in 2005 Social Studies Teaching Program, oral history method has begun to integrated as learning and teaching method into educational implementations. Various theses, articles, workshops, and scientific events between the years of 2005 and 2017 have addressed the method. The result of these studies have shown that oral history is an effective method to teach students the perception of change and continuity in social studies courses. In 2017, a new social studies teaching program has been published and oral history is still one of the recommended teaching methods in the program. The aim of this study is to determine the proper topics in the 2005 and 2017 Social Studies Teaching Programs that can be taught by using the oral history method.
In the study, documentary analysis method that is one of the qualitative research methods is used. Data collection resources of the study are 2005 and 2017 Social Studies Teaching Programs and literature studies related to the oral history. Collected data are evaluated by using descriptive analysis method. The results of the study show that the 2017 Social Studies Teaching Program and the 2005 Social Studies Teaching Program are similar in terms of the oral history potentials. It is also a surprising result that oral history is directly proposed only once in the 2017 Program.
Bu yeni basım kapsamlı bir gözden geçirme ve yazma sürecinin ürünüdür. Dördüncü basımı okuyanların yorum ve değerlendirmelerinden yola çıkarak aşağıdaki değişiklikleri yaptım: ‘Kaç vakaya ihtiyacım var?’ mahiyetindeki süreğen meseleyi... more
Bu yeni basım kapsamlı bir gözden geçirme ve yazma sürecinin ürünüdür. Dördüncü basımı okuyanların yorum ve değerlendirmelerinden yola çıkarak aşağıdaki
değişiklikleri yaptım: ‘Kaç vakaya ihtiyacım var?’ mahiyetindeki süreğen meseleyi ele almak üzere durum çalışmalarından genellemelere ulaşmayı kapsayan yeni bir bölüm ilave ettim.
• Kitabın genel düzenlemesi basitleştirildi: Şimdi yalnızca üç ana kısım var ve nitel araştırmalar nasıl daha inanılır hale getirilebilir konusu, durum çalışmalarıyla ilgili bölümün hemen arkasına daha erken bir konuma alındı.
• Kitabın tamamı boyunca iki nitel araştırma modeli tutarlı olarak ele alındı:
Natüralizm ve yapılandırmacılık. Güncel yaklaşım ve kullanımla uyumlu olan bu işleniş tarzının öğrencilerin kitabı okumalarını ve takip etmelerini kolaylaştırdığına inanıyorum.
• İşletme, eğitim, sosyal hizmet ve coğrafya kadar sağlıkla ilgili çalışmaları da kapsayan yakın zamanlarda yapılmış birçok durum incelemesi örneği kitaba dâhil edildi.
değişiklikleri yaptım: ‘Kaç vakaya ihtiyacım var?’ mahiyetindeki süreğen meseleyi ele almak üzere durum çalışmalarından genellemelere ulaşmayı kapsayan yeni bir bölüm ilave ettim.
• Kitabın genel düzenlemesi basitleştirildi: Şimdi yalnızca üç ana kısım var ve nitel araştırmalar nasıl daha inanılır hale getirilebilir konusu, durum çalışmalarıyla ilgili bölümün hemen arkasına daha erken bir konuma alındı.
• Kitabın tamamı boyunca iki nitel araştırma modeli tutarlı olarak ele alındı:
Natüralizm ve yapılandırmacılık. Güncel yaklaşım ve kullanımla uyumlu olan bu işleniş tarzının öğrencilerin kitabı okumalarını ve takip etmelerini kolaylaştırdığına inanıyorum.
• İşletme, eğitim, sosyal hizmet ve coğrafya kadar sağlıkla ilgili çalışmaları da kapsayan yakın zamanlarda yapılmış birçok durum incelemesi örneği kitaba dâhil edildi.
Bilimsel Araştırma Yöntemleri dersi, sosyal bilgiler öğretmen adaylarına bilimsel araştırma sürecini öğretmek için okutulmaktadır. Bu derste temel nicel ve nitel araştırma yöntemleri öğretildikten sonra öğretmen adayları, merak ettikleri... more
Bilimsel Araştırma Yöntemleri dersi, sosyal bilgiler öğretmen adaylarına bilimsel araştırma sürecini öğretmek için okutulmaktadır. Bu derste temel nicel ve nitel araştırma yöntemleri öğretildikten sonra öğretmen adayları, merak ettikleri konular hakkında araştırma yürütürler. Araştırmalar neticesinde hazırlanan makaleler değerlendirilir ve öğretmen adaylarına puan verilir. Böylece öğretmen adayları, bilimsel araştırma basamaklarını kullanarak çeşitli deneyimler kazanır. Bu araştırmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının bilimsel araştırma deneyimlerini ortaya çıkarmaktır. Araştırmada olgubilim araştırma deseni kullanılmıştır. Çalışma grubu, dersi alan öğrenciler arasından cinsiyet ve adayların kullandığı araştırma yöntemi kriterlerine göre seçilmiştir. Araştırmanın veri toplama araçları, yarı-yapılandırılmış görüşmeler ve sosyal bilgiler öğretmen adaylarının araştırma sürecinin sonunda yazdıkları araştırma hikâyeleridir. Toplanan veriler, içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Araştırma sonuçları, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının bilimsel araştırma yapmaktan hoşlandıklarını ve yeni araştırmalar yapmak istediklerini göstermektedir. Ayrıca bu deneyimin onlara APA kaynak gösterme stili, SPSS, t-test ve ANOVA testlerini kullanma, literatür tarama, makale incelemesi, içerik analizi, betimsel analiz yapmayı öğrenmesini sağlamıştır. Son olarak bu deneyim, bilimsel araştırma mantığının oluşması için önemli bir temel olduğu ve akademisyen olmak isteyen adaylara yol gösterici olduğunu dile getirmişlerdir. Öğretmen adaylarında bilimsel araştırma mantığının gelişmesi için bilimsel araştırma dersleri uygulamalı olarak yapılmalıdır.
Scientific Research Methods lesson aims to teach the scientific research process to social studies teacher candidates. After basic quantitative and qualitative research methods are taught, prospective teachers conduct research on various subjects which they curious. At the end of the process prepared articles are evaluated and graded them. Thus, teacher candidates gain experiences following scientific research steps. The current research aims to find out scientific research experiences of social studies teacher candidates. In the study, a phenomenological research design is used. The working group are selected among candidates who took the lesson according to criterion sample technique. Data collection tools of the research are semi-structured interview interviews and research stories the candidates wrote them after their research process. Collected data are evaluated with the content analysis method. The research results show that social studies teacher candidates enjoy doing scientific research and they want to conduct new investigations. The research experience also leads candidates to learn using of APA Citation Style, SPSS, t-test and ANOVA tests, reviewing of literature and article, conducting content and descriptive analyses. Lastly, it is seen that the experience is an important base for the formation of scientific understanding and is to guide those who want to be an academician. In order to the formation of scientific understanding of social studies teacher candidates, the students should actively work and take responsibilities.
Scientific Research Methods lesson aims to teach the scientific research process to social studies teacher candidates. After basic quantitative and qualitative research methods are taught, prospective teachers conduct research on various subjects which they curious. At the end of the process prepared articles are evaluated and graded them. Thus, teacher candidates gain experiences following scientific research steps. The current research aims to find out scientific research experiences of social studies teacher candidates. In the study, a phenomenological research design is used. The working group are selected among candidates who took the lesson according to criterion sample technique. Data collection tools of the research are semi-structured interview interviews and research stories the candidates wrote them after their research process. Collected data are evaluated with the content analysis method. The research results show that social studies teacher candidates enjoy doing scientific research and they want to conduct new investigations. The research experience also leads candidates to learn using of APA Citation Style, SPSS, t-test and ANOVA tests, reviewing of literature and article, conducting content and descriptive analyses. Lastly, it is seen that the experience is an important base for the formation of scientific understanding and is to guide those who want to be an academician. In order to the formation of scientific understanding of social studies teacher candidates, the students should actively work and take responsibilities.
Tarihsel bir veri toplama aracı ve bir öğretim yöntemi olan sözlü tarih, dünyada uzun bir geçmişe sahip olmasına rağmen Türkiye'de özellikle 2000'li yıllardan itibaren eğitim alanında birçok tez, makale ve bildiri çalışmasına konu... more
Tarihsel bir veri toplama aracı ve bir öğretim yöntemi olan sözlü tarih, dünyada uzun bir geçmişe sahip olmasına rağmen Türkiye'de özellikle 2000'li yıllardan itibaren eğitim alanında birçok tez, makale ve bildiri çalışmasına konu olmuştur. Şimdiye kadar bu çalışmaların niteliklerini inceleyen bir araştırma yapılmamıştır. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de eğitimde sözlü tarihle ilgili yapılan tezlerin niteliklerini ortaya koymaktır. Araştırma, nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması modeline göre yapılmıştır. Araştırmanın örneklemi, doküman analizi yöntemiyle ulaşılan 23 tezdir (6 doktora, 17 yüksek lisans). Tezlerden elde veriler, içerik analizi yöntemiyle değerlendirilmiştir. Araştırmada ulaşılan sonuçlar, sözlü tarihin daha çok yüksek lisans tezlerinde ele alındığını göstermektedir. Birincisi, sözlü tarihle ilgili tezlerin daha çok sosyal bilgiler eğitimi (10) ve tarih eğitimi (5) alanlarında yapıldığı tespit edilmiştir. İkincisi, tezlerde veri toplamak için en çok yarı-yapılandırılmış görüşmeler, dokümanlar ve sözlü tarih görüşmelerinin kullanıldığı görülmüştür. Üçüncüsü, tezlerde literatür taramalarının yeterince yapılmadığı ve daha çok benzer kaynakların kullanıldığı belirlenmiştir. Son olarak yapılan tezlerin büyük çoğunluğunda (15), araştırmanın güvenirlik ve geçerliliğini sağlamaya yönelik çalışmalar yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu bağlamda sözlü tarih yöntemi üzerine çalışacak araştırmaların güvenirlik ve geçerliliği sağlama yöntemlerine daha fazla özen göstermeleri gerekmektedir.
The oral history that is a data collection tool and teaching method date back a long time around the world, but the method has been subjected to many dissertations, articles and presentations in education discipline in Turkey after the 2000s. Any research has not addressed qualities of these studies until present. The research seeks to uncover qualities of the theses related to oral history that are made in the education area. The research is designed according to case study model, one of the qualitative research method. The sample of the research is 23 dissertations (6 PhD. and 17 masters) which are reached using document analysis method. The data obtained from the theses are addressed by conducting content analysis. These research results point out that oral history is handled mostly in master theses and the studies related to oral history are made mainly in social studies education (10) and history education (5). In addition, to collect data in the dissertations are used chiefly semi-structured interview, documents, and oral history interview. Also, the literature review were not done sufficiently and mostly similar resources were used in the theses. Lastly, in the most of the theses (15), it is revealed that reliability and validity methods do not use. In this respect, researchers that work on oral history should more take care of using validity and reliability methods.
The oral history that is a data collection tool and teaching method date back a long time around the world, but the method has been subjected to many dissertations, articles and presentations in education discipline in Turkey after the 2000s. Any research has not addressed qualities of these studies until present. The research seeks to uncover qualities of the theses related to oral history that are made in the education area. The research is designed according to case study model, one of the qualitative research method. The sample of the research is 23 dissertations (6 PhD. and 17 masters) which are reached using document analysis method. The data obtained from the theses are addressed by conducting content analysis. These research results point out that oral history is handled mostly in master theses and the studies related to oral history are made mainly in social studies education (10) and history education (5). In addition, to collect data in the dissertations are used chiefly semi-structured interview, documents, and oral history interview. Also, the literature review were not done sufficiently and mostly similar resources were used in the theses. Lastly, in the most of the theses (15), it is revealed that reliability and validity methods do not use. In this respect, researchers that work on oral history should more take care of using validity and reliability methods.
Sözlü tarih, insanların hayat hikâyelerini kaydederek onları tarihin öznesi haline getirir. Başta tarih bilimi olmak üzere birçok alanda veri toplama aracı olarak kullanılan sözlü tarih, Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde uzun bir... more
Sözlü tarih, insanların hayat hikâyelerini kaydederek onları tarihin öznesi haline getirir. Başta tarih bilimi olmak üzere birçok alanda veri toplama aracı olarak kullanılan sözlü tarih, Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde uzun bir geçmişe sahiptir. Buna karşın Türkiye’de 1990’lı yıllardan itibaren tanınmaya başlamıştır. Ayrıca dünyada eğitim alanında yoğun bir şekilde kullanılmasına rağmen Türkiye’de 2005 yılında öğretim programlarının yapılandırmacı yaklaşıma göre düzenlenmesinden sonra eğitim alanında çalışmalar yapılmıştır. Öte yandan 2005 Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nda sözlü tarih bir yöntem olarak önerilmiş ve faydalarından bahsedilmiştir. Ancak sözlü tarih çalışmalarının nasıl yapılacağına dair örneklere, yönerge ya da kılavuza yer verilmemiş, aynı zamanda herhangi bir kaynağa da atıfta bulunulmamıştır. Benzer şekilde konuyla ilgili yapılan çalışmalarda da sözlü tarihin yararlarına, önemine ve özelliklerine değinilmesine rağmen öğretmenlere rehber olacak bir yönerge, kılavuz ya da sözlü tarihin kullanımına dair örnek uygulamaların önerilmediği görülmüştür. Buradan hareketle bu tezin amacı, sosyal bilgiler derslerinde bir öğrenme ve öğretme yöntemi olarak sözlü tarihin uygulamasını yapmak, uygulama ilkelerini belirlemek, yapılan çalışmalarla ilgili olarak öğrencilerin ve sosyal bilgiler öğretmeninin görüşlerini ortaya çıkarmak ve bu tecrübelerden yararlanarak sosyal bilgiler ve tarih öğretmenlerinin kullanabileceği bir Sözlü Tarih Uygulama Kılavuzu hazırlamak olarak tayin edilmiştir. Pilot Uygulama ve Asıl Uygulama aşamalarını içeren bu tez çalışması kapsamında öğrenciler, Asıl Uygulama sürecinde 2005 6. Sınıf Sosyal Bilgiler Öğretim Programı’nda yer alan Elektronik Yüzyıl ünitesinin “İlerlemenin Sonu Yok” adlı konu üzerine sözlü tarih çalışmaları yapmıştır. Çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden keşfedici araştırma modeline göre yapılmıştır. Amaçlı örneklem tekniklerinden kolay ulaşılabilir örneklem tekniğine göre seçilen çalışma grubunu 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Uşak ili Merkez İlçesi Karaağaç Ortaokulu’nda öğrenim gören 20 (13 kız, 7 erkek) 6. sınıf öğrencisi oluşturmuştur. Çalışmada veri üretmek için tamamı araştırmacı tarafından hazırlanan Veli Bilgilendirme Formu, Odak Grup Görüşme Formu, Öğretmen Görüşmesi Formu, Öğrencilerin Sözlü Tarih Raporları, Öğrencilerin Sözlü Tarih Çalışmasını Değerlendirme Formu ve Araştırmacı (Gözlem) Notları kullanılmıştır. Toplanan veriler hem betimsel olarak değerlendirilmiş hem de içerik analizine tabii tutulmuştur. Değerlendirmeler sonunda öğrencilerin görüşme tekniklerini öğrendikleri, görüşmelerini analiz etmeyi, yorumlamayı, sözlü tarih raporu yazmayı öğrendikleri ve sorumluluk bilinçlerinin geliştiği görülmüştür. Bununla birlikte hem öğrenciler hem de sosyal bilgiler öğretmeni sözlü tarihi yararlı bir öğrenme ve öğretme yöntemi olduğunu gördükleri tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmaya katılan öğrenciler, sözlü tarih çalışmasında bulunmaktan keyif almalarına rağmen sürecin daha kısa olması gerektiğine vurgu yapmışlardır. Bunlarla birlikte sözlü tarih çalışması, öğrencilerin iletişim becerilerini geliştirmekle birlikte sözlü tarih raporu yazma, kaygıları yenme ve özgüven kazanma, değişim ve sürekliliği algılama yaşanılan şehrin yerel tarihin öğrenme gibi önemli katkıları olmuştur. Benzer şekilde sosyal bilgiler öğretmeni de sözlü tarihin etkili bir yöntem olduğunu, öğrencilerin iletişim becerilerini, bilimsel araştırma yapma, sorumluluk alma, birlikte öğrenme ve proje yapma gibi becerileri kazandıklarını gözlemiştir. Bunun yanı sıra sözlü tarihin öğretimi sırasında öğretmenlerin öğrencilere sürekli olarak rehberlik etmesi ve ailelerle iyi bir iletişim kurmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak bu tecrübeler ve görüşler birleştirilerek sosyal bilgiler ve tarih öğretmenleri için “Sözlü Tarih Uygulama Kılavuzu” hazırlanmış ve ekte sunulmuştur. Oral history makes people the subject of history by recording people's life stories. Oral history has been used as a data collection tool in particularly history and in many other fields; it has been used as a teaching method in many countries such the UK and the USA for a long time. In addition, oral history studies, which are used intensively in the field of education, were conducted after the curriculum changes had been made according to constructivist approach in 2005. As a matter of fact, oral history was proposed as a method in 2005 Social Studies Curriculum and its benefits were examined in detail. However, there are no examples, guidelines or instructions on how to conduct oral history studies. Similarly, in related studies conducted in the literature, it has been found that no guidelines, instruction or sample implementation forms are recommended to guide teachers, although its benefits, significance, and characteristics have been addressed. In this respect, the aim of this dissertation is to carry out the implementation of oral history method, which is regarded as a teaching and learning method, determine the principles of the oral history implementation, unearth the students and teachers’ opinions about the use of oral history practices, and prepare an Oral History Implementation Instruction for social studies and history teachers to apply oral history method. Within the scope of the dissertation, which includes Pilot and Main Implementation, students made oral history studies on “There is No End to Progression” (İlerlemenin Sonu Yok) which is a topic of Social Studies Curriculum. The study was conducted according to the exploratory research model which is a qualitative research method. The working group which was chosen according to the opportunistic sampling technique were consisted of 20 (13 girls, 7 boys) 6th-grade students who were studying in Central District of Karaağaç Middle School in Uşak province in 2014-2015 Spring term. In this study, as data collection tools Evaluation Form for Student's Oral History Studies, Parent Informing Form, Focus Group Interview Form, Teacher Interview Form, Student's Oral History Reports and Researcher's (Observation) Notes were used in order to generate and gather data, and these forms are developed by the researcher. Both descriptive and content analyses were used for data analysis. After data analysis, several themes which are beneficial both for students and social studies teacher were emerged after the implementation of oral history method with secondary schools students. Data analysis shows that oral history is a useful learning and teaching method that can be used in social studies courses. Students, who participate in the study, state that they enjoy being in the oral history study, but they expect shorter period of study. In addition, they express significant contributions of oral history study such as improving communication skills, becoming an entrepreneur, writing an oral history report, defeating fears and gaining and improving self-confidence and learning local history of the city in which they live. Similarly, the social studies teacher says that oral history is an effective method and students acquired variety of skills such as communication skills, scientific research, taking responsibility, collaborative learning and projecting. In addition, it is concluded that it is necessary for teachers to constantly guide students and communicate well with families during an oral history study. Consequently, an "Oral History Implementation Instruction" was developed for social studies and history teachers and it is presented in the Appendix.
The aim of this study was to determine whether oral history is an effective method for teaching the phenomenon of migration. In this study, the action research was used to discuss the phenomenon of migration in detail and to solve the... more
The aim of this study was to determine whether oral history is an effective method for teaching the phenomenon of migration. In this study, the action research was used to discuss the phenomenon of migration in detail and to solve the problems that may be encountered during the teaching process. Oral history interviews, self-evaluation forms, and unstructured questionnaires were used for data collection. The obtained data were evaluated and interpreted by using content analysis and descriptive analysis methods.
The results of the study show that the students learned economic, sociological, cultural and personal dimensions of migration in detail. In addition, students found that migrations are more likely to be caused by economic conditions and that their families were satisfied with their new lives after migration. In addition, migration study has made important contributions to the students to learn their family's migration history, to compare the past and present economic conditions, get to know the family better and understand the phenomenon of migration correctly.
The results of the study show that the students learned economic, sociological, cultural and personal dimensions of migration in detail. In addition, students found that migrations are more likely to be caused by economic conditions and that their families were satisfied with their new lives after migration. In addition, migration study has made important contributions to the students to learn their family's migration history, to compare the past and present economic conditions, get to know the family better and understand the phenomenon of migration correctly.